Aöf kafamı buluyor

imqossibLe

Yeni Üye
Katılım
29 Ağu 2008
Mesajlar
832
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Şehir:
Düzce
Atatürkçülüğe Karşı Eleştiriler Konu Özeti

Atatürk ve Atatürkçülüğe karşı eleştiriler ve bunların sonucu olan tepkiler, çok partili demokratik yaşama geçilmesinden sonra meydana gelmiştir..
Atatürk’ün Kişiliğine Karşı Eleştiriler:
Atatürk’ün alkollü içkiye karşı düşkünlüğü ve evlilik yaşamındaki mutsuzluğu eleştiri konusu olmuştur. Atatürk özel yaşamında düzgün, düzenli, disiplinli,, herkesin hakkına saygı gösteren bir davranış içindeydi.
İçki düşkünlüğü, onun tek başına son derece ağır bir yük altında bunalmasından ve kendisine gerçek anlamda yardımcı olabilecek, Türk aydınlanması için düşündüğü ulusal kimlik içindeki kültür devrimi hedefinin çok az kişi tarafından anlaşılmasının verdiği sıkıntıdan kaynaklanmaktadır.
Atatürk’ün “devrimci” kişiliğine karşı da eleştiriler yöneltilmiştir, ilk eleştiri, Atatürk’ün Ulusal Kurtuluş Savaşı’ndaki tutumuyla ilgilidir.
Kurtuluş Savaşı’nın Vahdettin’in isteği ile başladığı ve Vahdettin’in Atatürk’e altın yardımı yaptığı ve Atatürk’ün İngilizlerle işbirliği yaptığı gibi söylentiler, özellikle şeriatçı çevreler tarafından savunulmaktadır.
Ayrıca İstiklal Mahkemeleri hakkında yapılan olumsuz değerlendirmeler de yine gerçeğe aykırı özellikler taşımaktadır.
Vahdettin’in yaptıkları hakkında yukarıda belirttiğimiz gerçeğe aykırı açıklamalar Turgut Özakm-an’ın eserinde çürütülmüştür. Yine, İstiklal Mahke-mesi’ne yönelik asılsız açıklamalar da Ergün Aybars tarafından çürütülmüştür.
Atatürk’ün devrimci kişiliğinin ikinci eleştiri noktası, zaferin kazanılmasından sonra gösterdiği davranışlardan kaynaklanmaktadır. Büyük devrimci yapmak istediklerinin hepsini baştan söyleyemezdi.
Bu bakımdan davranışlarında bir tutarsızlık olduğu ileri sürülemez. Tam tersine, daha Kurtuuş Savaşı’nın en bunalımlı günleride kadın-erkek eşitliğini savunan, modern eğitim için uğraşan ve en yakınlarına bile bunların yapılacağını açıklamayan Atatürk’ü bu açıdan eleştirmek değil, övmek gerekmektedir. Atatürk özel servetini Türk dil ve tarih kurumuna bıraktı.
ATATÜRKÇÜLÜĞE YÖNELİK ELEŞTİRİLER
Sistemi Bir Bütün Olarak Reddedenler:
Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü hiç bir zaman kabullenemeyen en önemli kesimini Osmanlı düzenine yeniden dönüşü özleyenler oluşturmaktadır. Bu kesim genel olarak Kurtuluş Savaşı’na bile karşıdır.
Bu kesimin, demokrasiyi de benimsemediği görülmektedir. Bu düşünceyi benimseyenlerin, demokrasinin, hedeflerine ulaşmak için bir araç olduğunu ifade ettikleri görülmektedir. Özellikle, laiklik hakkında A-tatürk’ün eleştiriye uğradığı görülmektedir.
Türk devrimini, bir bütün olarak reddeden ikinci kesim son on yılda belirmiştir. Bu kesimin mensupları iyi eğitim almış, demokrasinin bütün nimetlerini tanımış, ondan kopmanın mümkün bulunmadığına yürekten inanmış kimselerdir. Bu kesimin güncel adı “numaralı Cumhuriyetçiler” dir.
Çünkü onlar Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin hiçbir ilkesi ve kurumu ile bağdaşmamışlardır. Ama gene de cumhuriyetçidirler. Yeni bir cumhuriyet kurulmasını istemektedirler. Bu da “ikinci cumhuriyet” olacaktır.
Onlara göre Atatürk silahlı kuvvetlere dayanarak ve kendisine bağlı bir bürokratik oligarşi oluşturarak bazı yenilikler yapmıştır. Onlara göre bu yeniliklerin demokrasi ile bağdaşması imkansızdır. Bu kesimin önde gelenleri “kemalizm ile demokrasinin bağdaşmayacağını” savunmaktadırlar.
Atatürkçülük’ün Bazı Noktalarına Karşı Çıkanlar:
Atatürk’ün en yakın arkadaşları devrim ilerledikçe ondan uzaklaşmışlardır. Örneğin; Rauf Bey, Cumhuriyetin ilanına ve halifeliğin kaldırılmasına Karşıydı. Yine, Atatürk’ün en yakın arkadaşlarından Kâzım Karabekir Paşa ne Cumhuriyete ne de Halifeliğin kaldırılmasına itiraz ediyordu.
Ama o, ardından gelen devrim adımlarının çok hız kazandığını, Türk toplumunda böylesine geniş kapsamlı bir kültür değişikliğinin başarısız kalacağını öne sürüp “evrimsel” bir gelişme istiyordu.
Devrimi kısmen kabul edenler. Cumhuriyetin ilanıyla gelişen kuşak içinde görülmüştür. Bu kesim, Atatürk’ün önderliğine karşı çıkmamakla birlikte çok partili demokrasiye daha çabuk geçilmesini, medeni hukuk alanında yapılanların aceleye getirildiğini ileri sürüp laiklik ilkesinin ödün verilerek uygulanmasını istemişlerdir.
Bu görüşte olanlar, Türk Devriminin bir bütün olduğu, birbirinden kopuk eylemlerle uygar ve ulusal kültür sistemine geçmenin mümkün olamayacağını tam olarak özümseyememişlerdir.
Devrimin Eskidiğini İleri Sürenler:
Bazı kesimler ise Atatürk’ün dayandığı ilkelerin eskidiği savını ortaya atarlar. Onlara göre dünya hızla değişmektedir. Globalleşme hızla sürmektedir. Ulusçuluk kavramı ve ulus devletin geçerliliği kalmamıştır.
Fakat bu düşünceyi savunanların gözden uzak tuttuğu bazı noktalar bulunmaktadır. Etnik gruplar bağımsızlık için uğraşmakta ancak, içlerinde bulundukları asıl uluslar öylesine büyük ve güçlüdür ki, onların bu amaçlarını gerçekleştirmesi oldukça zordur.
Buradan hareketle, Atatürk ulusçuluğunun, bu ülkede yaşayan ve ortak bir geçmiş ile ortak bir geleceğe yönelişte içtenlikle birbirine bağlanan herkesi hukuk açısından Türk kabul etmesinin evrensel bir ölçüt taşıdığı karşımıza çıkmaktadır.
Yine, Atatürk’ün devletçilik anlayışına yönelik tartışmaları da şu şekilde yanıtlayabiliriz: Atatürk devletçiliği, sadece ekonomi ile sınırlı değildir. Onun devletçilik anlayışı bugünkü “sosyal devlet” ilkesinin en güçlü ifadesidir.


ALINTI




Şimdi bu ne alaka soylekı yarınkı sınav (30.05.2010) ınkılap tarıhıdersınden suphelenmeye basladım sözel ögrencısıyım sukur yasanılan olaylara karsı yorumlama yetenegıne her ınsan gıbı sahıbım .Ancak bu AÖF benle kafa buluyor gıbıme gelıyor yada tarıhı yenıden yazıyor.
Söylekı sorularla ılgılnen arkadaslar bılir sankı bır dusunce sındırılmeye calısılıyor Türk tarıhı nereye ceksen gıder hesap oldu ben de bunu paylasayımdedım:)
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,421
Mesajlar
134,319
Kullanıcılar
90,736
Son üye
DonNem
Üst