hazır cevaplar

seher

Özel Üye
Katılım
25 Şub 2010
Mesajlar
1,645
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Şehir:
Mardin
Sizi zor duruma düşürmek için sorulan bir soru
vereceğiniz bir cevap ile birden size soruyu soran kişiyi zor duruma düşürebilir kısacası soruyu soran kişi sizi belki küçük düşürmek için sorduğu sorudan pişmanlık duyar. Fakat olayın tam tersi yani o soruya yakışır bir cevap veremezsek biz zor duruma düşeriz örnek vermek gerekirse bazı insanlar genelde iki gün düşündükten sonra keşke o soruya bu cevabı verseydim derler bazıları ise onun iki gün düşünüp aklına gelen o cevabı
soruya soran kişiye o anda vermiştir bile. İşte Kulağa Küpe Olacak Tarzda Hazır Cevaplar:


Öğrenci;
-Hocam
diye sormuş.İnsan
maymunun gelişmiş şeklidir”diyorlar.Ne dersiniz? Seyid Ahmet Arvasi cevap vermiş.
-O mantığa göre çınar ağacı da maydanozun gelişmiş şeklidir.
——————————————————————————–
Lokman Hekim’e:
-Hastalarımıza ne yedirelim?diye sorduklarında
şu cevabı vermiş:
-Acı söz yedirmeyin de
ne yedirirseniz olur.
——————————————————————————–
Sokrat ölüme mahkum edildiğinde esi:
-Haksiz yere öldürülüyorsun diye ağlamaya başlayınca

Sokrat:
-Ne yani
bir de hakli yere mi öldürülseydim?.
——————————————————————————–
Bir Rus generali
Şeyh Şâmil’in iştahını abartarak “Beni yemenizden korkuyorum” deyince
Şeyh Şâmil:
- Boşuna korkmayın efendi
demiş. Bizim dinimizde domuz eti yemek haramdır.
——————————————————————————–
Bir filozofa sormuşlar:
-Sansa inanır misiniz?
-Evet
yoksa sevmediğim insanların basarisini neyle açıklardım.
——————————————————————————–
Bir toplantıda bir genç M.Akif’i küçük düşürmek için:
-Affedersiniz
siz veteriner misiniz?
M.Akif hiç istifini bozmadan cevaplamış:
-Evet
bir yeriniz mi ağrıyordu?
——————————————————————————–
Dünya nimetlerine önem vermeyen yasayış ve felsefesiyle ünlü filozof Diyojen
bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karsılaşır. İkisinden biri kenara çekilmedikçe geçmek olanaksızdır. Mağrur zengin
filozofa:
-Ben bir serserinin önünde kenara çekilmem.
Bunun üzerine Diyojen kenara çekilerek
gayet sakin su karşılığı verir:
-Ben çekilirim.
——————————————————————————–
Kulaklarının büyüklüğü ile ünlü Galile’ye hasımlarından biri:
-Efendim
kulaklarınız bir insan için büyük değil mi?
Galile cevaplamış:
-Doğru
benim kulaklarım bir insan için büyük ama
seninkiler bir eşek için fazla küçük sayılmaz mi?
——————————————————————————–
Bir Fransız yazar
Mehmet Akif’e:
-Kadınlarınızı evden çıkartmadığınız doğru mu?diye sorduğunda Akif:
-Daha önceleri öyleydi
karşılığını vermiş. Fakat şimdi dışarı çıkarttık ve bir türlü içeri sokamıyoruz.
——————————————————————————–
Komedyen Eddie Cortar’a

-Hastalanınca ne yapmak gerekir?diye sorulduğunda:
-Mutlaka doktora gidin demiş. Zira doktorun yaşaması gerek.Verdiği ilacıda alın
çünkü eczanecinin de yaşaması gerek. Fakat ilaçları sakın içmeye kalkmayın
zira sizinde yaşamanız gerek..
——————————————————————————–
Öğretmen
Biyoloji dersinde
öğrencisine:
-Söyle bakalım
demiş. En son hangi dişler çıkar?
Çocuk
düşünmeden cevap vermiş:
-Takma dişler öğretmenim.
——————————————————————————–
Amerika’lı iş adamı
bir Çinli’yle alay ederek sormuş:
- Ölüleriniz
mezarlarına koyduğunuz pirinçleri ne zaman yiyecek?
Çinli
başını kaldırmadan cevap vermiş:
- Sizin ölüleriniz
koyduğunuz çiçekleri kokladığı zaman.
——————————————————————————–
- Hayat kırkından sonra başlar
diyen bir kişiye Said Turhan şu karşılığı vermiş:
- Eğer otuz beşinde ölmezsen!..
——————————————————————————–
Talebelerinden biri
Konfüçyüs’e:
- “Ölüm nedir?” diye sorduğunda
Konfüçyüz’ün cevabı şu olmuş:
- Hayat hakkında ne biliyorsun ki
sana ölümden bahsedeyim.
——————————————————————————–
Harun Reşit
kendisini sık sık ikaz eden Behlül Dânâ Hazretlerine:
- Sen kendi işine bak
dermiş. Her koyun kendi bacağından asılır.
Bir gün sarayı pis bir koku kaplamış. Sebebini araştırdıklarında
üst kattaki bir odada bacağından asılı bir koyun bulmuşlar. Bu işi yapanı da keşfetmişler tabi ki: Behlül.
Halife
kendisini sıkıştırdığında:
- Gördüğünüz gibi
her koyun kendi bacağından asılır efendim
demiş. Fakat etrafı kokuttuğu için
herkesi rahatsız eder.
——————————————————————————–
Hekimoğlu İsmail’e
“Ramazan olmasına rağmen biraz kilo almışsınız?” dediklerinde:
- Maalesef öyle oldu
demiş. Çünkü iki kişilik yemek yiyor
bir kişilik oruç tutuyorum.
——————————————————————————–
Adamın biri
Hz. Ali’yi gıyabında yani ardından kötülediği halde yüzüne karşı övmeye başlayınca
ondan şu karşılığı almıştır:
- Söylediklerinden daha aşağı
fakat içinden geçirdiklerinden daha üstünüm.
——————————————————————————–
Behlül Dânâ’ya biri sorar:
- Oğlum öldü. Mezar taşına ne yazdırayım?
Behlül Dânâ şu cevabı verir:
- Şunu yazdır: “Dün altında olan çimenler bugün üstünde yeşerdi. Ey yolcu anla ki
şu toprak günahtan gayri her şeyi örter.”
——————————————————————————–
Zengin bir adam
İslam büyüklerinden birine:
-Bin altınım var
size versem ne dersiniz? diye sorduğunda
şu cevabı almış:
-Verirsen
senin için iyi olur. Vermezsen de benim için.
——————————————————————————–
Yahya Kemal’a “Ankara’nın en çok hangi tarafını seviyorsunuz” diye sorduklarında şu cevabı vermiş:
-İstanbul’a dönüşünü
——————————————————————————–
Churchill
avam kamarasında konuşurken
muhalif partiden bir kadın milletvekili
Churchill’ e kızgın kızgın şöyle seslenir:
- “Eğer
karınız olsaydım
kahvenizin içine zehir karıştırırdım.”
Churchill
oldukça sakin kadına döner ve lafı yapıştırır:
- “Hanımefendi
eğer karım siz olsaydınız
o kahveyi seve seve içerdim.”
——————————————————————————–
Sokrates ve eşi bir türlü iyi geçinemezlermiş. Bir gün eşi
Sokrates’e verip veriştirmiş
ağzına geleni söylemiş. Bakmış
kocası hiç bir tepki göstermiyor; bir kova suyu alıp başından aşağı boşaltmış. Sokrates
gayet sakin:
- “Bu kadar gök gürültüsünden sonra bir sağanak zaten bekliyordum” demiş.
——————————————————————————–
Bernard Shaw ile Churchill hiç geçinemez ve sık sık
birbirlerini iğnelermiş. Bernard Shaw
bir oyununun ilk gecesine
Churchill’ i davet etmiş ve davetiyeye de bir pusula iliştirmiş:
- “Size iki kişilik davetiye gönderiyorum. Bir dostunuzu alıp
gelebilirsiniz. Tabii dostunuz varsa.” Churchill
hemen cevap
göndermiş:
- “Maalesef o gece başka bir yere söz verdiğim için oyununuzu
seyretmeye gelemeyeceğim. İkinci gece gelebilirim
tabii oyununuz ikinci gece de oynarsa.”
——————————————————————————–
Bir gün Eflatun
talebelerinden birini kumar oynarken yakalamış ve şiddetle azarlamış. Talebesi:
- “İyi ama ben çok az bir paraya oynuyordum” diye itiraz edecek
olunca Eflatun cevap vermiş:
- “Ben seni kaybettiğin para için değil
kaybettiğin zaman için azarlıyorum.”
——————————————————————————–
Dünya nimetlerine ehemmiyet vermeyen yaşayış ve felsefesiyle
ünlü filozof Diyojen
bir gün çok dar bir sokakta zenginliğinden başka hiçbir şeyi olmayan kibirli bir adamla karşılaşır. İkisinden biri
kenara çekilmedikçe geçmek mümkün değildir. Mağrur zengin
hor gördüğü filozofa:
- “Ben bir serserinin önünden kenara çekilmem” der. Diyojen

kenara çekilerek gayet sakin şu karşılığı verir:
- “Ben çekilirim.”
——————————————————————————–
Meşhur bir filozofa:
- “Servet ayaklarınızın altında olduğu halde neden bu kadar
fakirsiniz?” diye sorulduğunda:
- “Ona ulaşmak için eğilmek lazım da ondan” demiş.
——————————————————————————–
*Yavuz Sultan Selim
birçok Osmanlı padişahı gibi sefere
çıkacağı yerleri gizli tutarmış. Bir sefer hazırlığında
vezirlerinden biri
ısrarla seferin yapılacağı ülkeyi sorunca
Yavuz ona:
- “Sen sır saklamayı bilir misin?” diye sormuş. Vezir:
- “Evet hünkarım
bilirim” dediğinde
Yavuz cevabi yapıştırmış:
- “İyi
ben de bilirim.”
——————————————————————————–
Dostlarından biri
Fransız kralı 15. Lui’ ye:
- Majesteleri
akıl vergisi almayı hiç düşündünüz mü?
Hiç kimse budalalığı kabul etmeyeceğine göre
herkes böyle bir vergiyi seve seve öder. Kral
alaylı alaylı gülerek:
- Hakikatten enteresan bir fikir
cevabını vermiş. Bu buluşunuza karşılık
sizi akıl vergisinden muaf tutuyorum.
——————————————————————————–
Fransa hükümet ricalinden biri Napolyon’ un bir muharebede tenkide kalkışıp parmağını harita üzerinde gezdirerek:
- Önce şurasını almalıydınız
sonra buradan geçerek ötesini zaptetmeliydiniz
gibi fikirler belirtmeye başlayınca
Napolyon:
- Evet
Onlar parmakla alınabilseydi dediğin gibi yapardım.
——————————————————————————–
İdam edilmek üzere olan bir mahkuma:
- Diyeceğin bir şey var mı? diye sorduklarında:
- Bu bana iyi bir ders oldu!!
——————————————————————————–
Sultan Alparslan 27 bin askeriyle bizans topraklarında ilerlerken
keşfe gönderdiği askerlerden biri huzuruna gelip telaşla:
- 300 bin kişilik düşman ordusu bize doğru yaklaşıyor
der.
Alparslan hiç önemsemeyerek şöyle der:
- Bizde onlara yaklaşıyoruz.
——————————————————————————–
Mevlana
müridlerinden biriyle giderken
birkaç köpeğin sarmaş dolaş uyuduklarını görür. Müridi: Güzel bir kardeşlik örneği der. Keşke insanlar da bunlardan ibret alsa. Mevlana
tebessüm ederek karşılık verir. Aralarına bir kemik atıver de gör kardeşliklerini….
——————————————————————————–
Kadıköy camiinde vaaz vermekte olan O. Demirci hocaya : - Hocam diye sormuşlar. At nalını evimizin kapısına asarsak uğur getirir mi? Demirci hoca : - Zannetmiyorum
diye cevap vermiş. O nallardan her atta dört tane var amma
bütün gün kamçı yeyip duruyorlar…
——————————————————————————–
Portekizi 15 yıl idare eden Salazara sordular: Bunca yıl bu halkı nasıl güdebildiniz? Salazar cevap verdi: - Üç şey ile… MÜZİK
EĞLENCE
FUTBOL….
——————————————————————————–
İngiliz garson Türk müşteriye: - Çanakkale de çok askerimizi öldürdüğünüz için sizleri pek sevmeyiz
deyince. Bizimkinden gayet soğuk kanlı şu cevabı almış: - Orada ne işiniz vardı?
——————————————————————————–
Mehmet Akif elini yıkadıktan sonra kendisine uzatılan kirli peşkiri görünce ister istemez: - Hayır diye bağırmış. Elimi henüz daha yeni yıkadım…
——————————————————————————–
Mevlana Cami hazretlerine gelen bir adam: - Şuna şöyle dedim
buna şu cevabı verdim diye gururlanınca
Mevlana hazretleri: - O cevaplarla değil
diye gürlemiş. Yarın Allah’a vereceğin cevaplarla meşgul ol.
——————————————————————————–
iran’a ne maksatla akın ettiniz? Sorusuyla karşılaşan İslam öncüsü
Büyük bir vakar içinde şu cevabı vermişti: - Gayemiz
insanların Allah’a ibadet etmesini sağlamaktır. Allah’ın yarattıklarına değil.
——————————————————————————–
Kafkas Kartalı Şeyh Şamil
esarette bulunduğu sırada
Ruslardan namaz kılmak için yer göstermelerini istemiş. Sarayın kilisesine götürmüşler. Şeyh Şamil
namaz hazırlığı yaparken
Ruslar da rahat etmesi için kilisedeki putu örtmeye çalışmışlar. Şamil onlara müdahale ederek: Bırakın
öyle kalsın demiş. Şamil’in esarette ve burada namaz kıldığına
mahşerde o da şehadet etsin.
——————————————————————————–
Lafı uzatanlara ne yapmak lazım diye Farabi’ye sormuşlar
şöyle demiş: - Uzun konuşanı kısa dinlemeli.
——————————————————————————–
İnsanlara zulmeden birisi
bir İslam büyüğüne sormuş: - İbadetlerden hangisi efdaldir? Şu cevabı almış: - Senin için öğleye kadar uyumak efdaldir. Çünkü uyuduğun müddetçe halkı incitmezsin…
——————————————————————————–
Cenab Şehabeddine: - Şu edepsize neden bir tokat vurmadın? dediklerinde
şu cevabı vermiş : - Eldivenim yoktu iğrendim.
——————————————————————————–
Mehmet Akif Ersoy’u ilk devre milletvekilliği sırasında ziyerete gelenler
bir takım idareciler hakkında kanaatini sormuşlar. Şu cevabı vermiş: - Memleketten ümidinizi kesmek istemiyorsanız
büyük adamları yakından tanımayınız.
——————————————————————————–
Bir şemsiye tamircisi
yazmış olduğu şiirlerini incelemesi için Şekspir’e gönderdiğinde
ünlü yazarın cevabı şu olur: - Dostum
siz şemsiye yapın
hep şemsiye yapın
sadece şemsiye yapın.
——————————————————————————–
Kırkıncı Hoca’ya
” Kabe’yi ilk defa görenin yapacağı dua
mutlaka kabul olacağı için nasıl dua edelim? ” diye sorduklarında: - Ya Rabbi
burada edeceğim bütün duaları kabul eyle
diye cevabını vermiş.
——————————————————————————–
Adamın biri Muhammed bin Vasi’nin bacağındaki yarayı görüp
” sana acıyorum ” dediğinde
ondan şu cevabı almıştır: - Ben aynı yaranın gözümde çıkmadığına şükrediyorum.
——————————————————————————–
Falih Rıfkı Atay
” İslamiyet denince burnuma ayak kokusu gelir” dediğinde
yanındaki bir adamdan şu cevabı almış: - Senin burnuna gelen ayak kokusu değil
ciğerindeki ufunetin kokusudur.
——————————————————————————–
Hz Ali’ye: - Allah bu kadar insanı nasıl hesaba çeker? diye sorduklarında: - Nasıl rızıklandırıyorsa öyle cevabını vermiştir.
——————————————————————————–
Materyalist öğretmen öğrencisine: - Söyle bakalım Allah nerede? Eğer bilirsen bir portakal vereceğim. Öğrenci: - Siz bana O’nun olmadığı yeri gösterin
ben size bir bahçe dolusu portakal vereyim.
——————————————————————————–
Ebu Hureyre “takva”nın ne olduğunu soranlara:
- “Siz hiç dikenli yoldan geçtiniz mi?” dedi. Onlar da “Evet geçtik” dediler.
Bunun üzerine: “O halde oradan geçerken ne yaptınız?” diye sordu. Onlar:
- Dikenlerden sakındık
dediler.
- İşte takva da
günah ve hatalardan sakınmaktır
cevabını verdi.
——————————————————————————–
Bir sohbet sırasında
Ârif Nihat Asya’ya:
-Eğilir
bükülür
katlanır ve istenilen şekle kolayca sokulur bir cam keşfedilmiş
derler.
Ârif Nihat Asya
şöyle cevap verir:
- Desenize
eninde sonunda camı da kendimize benzettik!
——————————————————————————–
Dahi kumandan Halid Bin Velid Hazretlerinden
Efendimizi (s.a.v.) anlatmasını istemişler.
- Bu hususta son derece acizim demiş.
Israr etmişler.
- Gönderilen
gönderenin şanına lâyık olur
buyurmuş. Onu gönderen Allah (c.c.) olduğuna göre
gerisini anlayın artık.
——————————————————————————–
Bir Hristiyan
Ahmed Vefik Paşa’ya:
- Camilerinizde niçin günlük (bir çeşit koku) yakmıyor sunuz? diye sorduğunda
ondan şu cevabı almış:
- Bizimkiler abdestlidirler. Yellenmezler. Onun için günlük yakmıyoruz.
——————————————————————————–
Eflâtun
bir grup arkadaşı arasında oturan Sokrat’a:
- Geçen gün bir arkadaşını herkesin arasında azarladın
diye çıkışmış. O sözleri başbaşa kaldığın zaman söyleyemez miydin?
Sokrat
soruya soruyla karşılık vermiş:
- Beni böyle azarlamak için
başbaşa kalmamızı bekleyemez miydin?
——————————————————————————–
Hz. Lokman’a:
- “Edebi kimden öğrendin?” diye sormuşlar. Şu cevabı vermiş:
- Edepsizlerden.
——————————————————————————–
Hz. Ebû Bekir’in cömertlikte de bir eşi yoktu. Bir defasında cihad için yardım istendi… Bütün sahabiler koşuştular. Kimi malının yarısını
kimi dörtte birini getirmişti. Hz. Ebu Bekir’in getirdiği ise
malının tamamıydı.
Resulûllah (a.s.v.) kendisine sordu:
- Ailene ne bıraktın?
Hz. Ebubekir
cevap verdi.
- Allah ve Resûlü’nün muhabbetini!..
——————————————————————————–
Bir talebe
hikmet sahibi bir zât ile sohbet ederken:
- Cennet’te küçük bir yerim olsa bana yeter deyince
o zât şu cevabı verdi:
- Âhiret için ettiğin kanaati
keşke dünya için de etseydin.
——————————————————————————–
Sahabelerden biri
Hz. Ebûbekir’in yanına gelerek:
- Çok günahkarım
der. Benim için dua eder misiniz?
Hz. Ebûbekir:
- Yâ Rabbi
der. Bir günahkar
bir diğerinden dua istiyor. İkisini de affeyle.
——————————————————————————–
İngiliz Büyükelçisi
eski Osmanlı evlerinin dış duvarlarına asılan “Yâ Hafîz” (Muhafaza eden Allah (c.c.) ) levhalarını görünce dayanamamış ve Keçecizade Fuad Paşa’ya bunların ne olduğunu sormuş.
Fuad Paşa
İngilizin anlayacağı dille cevap vermiş:
- O gördükleriniz
Osmanlı Sigorta Şirketinin levhalarıdır.
——————————————————————————–
Mehmed Âkif
iki yüzlü insanlara çok kızardı. Bir gün bir arkadaşına şöyle dedi:
- İki yüzlüleri artık sever hale geldim. Çünkü yaşadıkça yirmi yüzlü insanlar görmeye başladım.
 

isokor

Özel Üye
Katılım
31 Ocak 2010
Mesajlar
2,048
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
Konya
Materyalist öğretmen öğrencisine: - Söyle bakalım Allah nerede? Eğer bilirsen bir portakal vereceğim. Öğrenci: - Siz bana O’nun olmadığı yeri gösterin ben size bir bahçe dolusu portakal vereyim.

Teşekkürler Seher.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,421
Mesajlar
134,319
Kullanıcılar
90,736
Son üye
DonNem
Üst