Menü
Ana sayfa
Forumlar
Yeni mesajlar
Forumlarda ara
Neler yeni
Yeni mesajlar
Son aktiviteler
Kullanıcılar
Şu anki ziyaretçiler
Giriş yap
Kayıt ol
Neler yeni
Ara
Ara
Sadece başlıkları ara
Kullanıcı:
Menü
Giriş yap
Kayıt ol
Ana sayfa
Forumlar
Aöf - Açıköğretim Fakültesi
Aof Sohbet
Tebrik & Kutlama
Kutlu doğum ve mevlid kandili
JavaScript devre dışı. Daha iyi bir deneyim için, önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
Konuya cevap cer
Mesaj
<p>[QUOTE="AYSEM_1687, post: 179766, member: 123868"]</p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili </u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Hayatın gayesi, yaratılışın mânâsı silinmiş, yok olmuştu. Herşey mânâsız başıboşluk ve hüzün örtülerine bürünmüştü.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Ruhlar birşey bekliyor, bir nurun zulmet perdesini yırtmasını içten içe hissediyordu.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>O vahşet devrinde kâinat ufkundan bir güneş doğdu. Bu güneş âhirzaman Peygamberi Hz. Muhammmed Aleyhissalâtü Vesselam idi. Tarihin seyrini, hayatın akışını değiştiren bu eşsiz olay, dünyayı yerinden sarsan değişimlerin en büyüğü idi.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>İşte insanlığın akıl ve kalbinde düğümlenen "Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?" sorularını, düğümlerini çözüp kâinatın Sahibini ilân ve ispat edecek bir zatın teşrifi sadece insanların ruh ve kalbinde değil, diğer varlıklarda, hattâ cansız eşyada bile yansımasını bulacaktı.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Doğudan batıya bütün âlemin nurlara büründüğü, İlâhi değişimin tecelli ettiği o gece neler oldu neler?</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Yahudi ileri gelenleri ve âlimleri kitaplarında daha önce rastladıkları işaret ve müjdelerin açığa çıktığını gördüler. Kimsenin haberi olmadan en önce onlar bu müjdeyi verdiler.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>O gece Yahudi âlimleri semâya bakıp "Bu yıldızın doğduğu gece Ahmed doğmuştur" dediler.(1)</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Bîr Yahudi İleri geleni Mekke'de Peygamberimizin doğduğu gece, içlerinde Hişam ve Velid bin Muğire, Utbe bin Rabia gibi Kureyş ileri gelenlerinin bulunduğu bir toplantıda, </u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>- "Bu gece sizlerden birinin çocuğu oldu mu?" diye sordu.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>- "Bilmiyoruz" diye cevap verdiler.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Yahudi, "Vallahi sizin bu ihmalinizden iğreniyorum!</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>"Bakın, ey Kureyş topluluğu, size ne söylüyorum, iyi dinleyin. Bu gece, bu ümmetin en son peygamberi Ahmed doğdu. Eğer yanlışım varsa, Filistin'in kudsiyetini inkâr etmiş olayım. Evet, onun iki küreği arasında kırmızımtırak, üzerinde tüyler bulunan bir ben var" dedi.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Toplantıda bulunanlar Yahudinin sözünden hayrete düştüler ve dağıldılar. Her birisi evlerine döndüğünde bu durumu ev halkına anlattılar. "Bu gece Abdülmuttalib'in oğlu Abdullah'ın bir oğlu doğdu. Adını Muhammed koydular." haberini aldılar.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Ertesi gün Yahudiye vardılar:</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>"Bahsettiğin çocuğun bizim aramızda dünyaya geldiğini duydun mu?" dediler.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Yahudi "Onun doğumu benim size haber verdiğimden önce midir, sonra mıdır?" dedi.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Onlar, "Öncedir ve ismi Ahmed'dir" dediler. Yahudi, "Beni ona götürün" dedi.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Yahudi ile beraber kalkıp Hz. Âmine'nin evine gittiler, içeri girdiler.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Pegamberimizi Yahudinin yanına çıkardılar. Yahudi Peygamberimizin sırtındaki beni görünce, üzerine baygınlık geldi, fenalaştı. Kendine gelip ayıldığı sırada,</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>"Ne oldu sana, yazıklar olsun" dediler.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Yahudi, "Artık İsrailoğullarndan peygamberlik gitti. Ellerinden kitap da gitti. Artık Yahudi âlimlerinin kıymet ve itibarları da kalmadı. Araplar peygamberleriyle kurtuluşa ereceklerdir.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>"Ey Kureyş topluluğu, ferahladınız mı? Vallahi size, doğudan batıya kadar ulaşacak bir güç, kuvvet ve bir üstünlük verilecektir" dedi.(2)</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Kâinatın Efendisini dünyaya getiren bahtiyar annenin henüz dünyaya gelmeden görüp gördükleri çok manalıydı..</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Peygamber Efendimize hamileyken rüyasında, "Sen, insanların en hayırlısına ve bu ümmetin efendisine hamile oldun. Onu dünyaya getirdiğin zaman 'Her hasetçinin şerrinden koruması için bir ve tek olana sığınırım' de, sonra ona Ahmed yahut Muhammed ismini ver."</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Yine kendisinden çıkan bir nurun aydınlığında bütün doğuyu ve batiyi, Şam ve Busra saray ve çarşılarını, hattâ Busra'daki develerin uzanan boyunlarını gördüğünü Abdülmüttalib'e anlatmıştı.(3)</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Aynı gece Hz. Âmine'nin yanında bulunan Osman ibn Âs'ın annesinin gördükleri de şöyle:</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>"O gece evin içi nurla doldu, yıldızların sanki üzerimize dökülecekmiş gibi sarktıklarını gördük."</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Evet bu ulvî anı dile getiren Mevlid'in yazarı Süleyman Çelebi bütün bu hakikatleri şu beytiyle şiirleştirmiştir:</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>"Hem Muhammed gelmesi oldu yakin</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Çok alâmetler belürdi gelmedin"</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Rabiülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi, yapılan hesaplamalara göre, Miladi takvime göre 20 Nisan'a denk gelen gece idi. </u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Dünyayı şereflendiren iki Cihan Serverinin üzerini o günün bir âdeti olarak bir çanakla kapattılar.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Araplara göre o zaman, gece doğan çocuğun üzerine bir çanak koymak ve gündüz olmadan ona bakmamak âdetti. Fakat bir de baktılar ki. Peygamber Efendimizin üzerine konulan çanak yarılarak ikiye ayrılmış, Efendimiz gözlerini gökyüzüne dikmiş, başparmağını emiyordu.(5)</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Evet, bu işaret her türlü küfrün, zulmün, şirkin ve her türlü bâtıl inanç ve âdetlerin parçalanıp yok olması, imanın, nurun ve hidâyetin kâinatı aydınlatması için gönderilmiş bir Peygamber idi.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Aynı gece Kabe'de tapılmakta olan cansız putların çoğunun başaşağı devrildiği görüldü.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Aynı gece Kisra sarayının beşik gibi sallanıp on dört balkonunun parçalanıp yerlere düştüğü öğrenildi.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Sava'da mukaddes tanınan gölün suyunun çekilip gittiği görüldü.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Bin senedir yakılan ve söndürülmeyen mecusi ateşinin sönüverdiği müşahede edildi.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Bütün bunlar işaret ve alamettir ki, yeni dünyaya gelen zat ateşe tapmayı, puta tapmayı kaldırıp, Fars saltanatını parçalayarak Allah'ın izni olmadan kutsal tanınan şeylerin kutsallığını ortadan kaldıracaktır.(6)</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>İşte bu geceye Veladet-i Nebi gecesi diyor ve onun bütün kalbimizle, ruhumuzla her sene yeniden yâd edip kutluyoruz. Bütün kâinatla bu geceyi karşılayarak onun âleme teşrifine kıyam ediyoruz.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Getirdiği ebedi nura, açtığı saadet caddesine ve sünnet-i seniyyesine yeniden sımsıkı sarılmak ve Mevlid Kandilini vesile ederek ona yeniden biatimizi, bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir.</u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u></u></span></span></strong></p><p><strong><span style="color: Red"><span style="font-size: 15px"><u>Yüce Rabbim bizleri sevgili Resulünün şefaatine nail eylesin.</u></span></span></strong></p><p>[/QUOTE]</p>
[QUOTE="AYSEM_1687, post: 179766, member: 123868"] [B][COLOR="Red"][SIZE="4"][U]Kutlu Doğum ve Mevlid Kandili Hayatın gayesi, yaratılışın mânâsı silinmiş, yok olmuştu. Herşey mânâsız başıboşluk ve hüzün örtülerine bürünmüştü. Ruhlar birşey bekliyor, bir nurun zulmet perdesini yırtmasını içten içe hissediyordu. O vahşet devrinde kâinat ufkundan bir güneş doğdu. Bu güneş âhirzaman Peygamberi Hz. Muhammmed Aleyhissalâtü Vesselam idi. Tarihin seyrini, hayatın akışını değiştiren bu eşsiz olay, dünyayı yerinden sarsan değişimlerin en büyüğü idi. İşte insanlığın akıl ve kalbinde düğümlenen "Necisin, nereden geliyorsun, nereye gidiyorsun?" sorularını, düğümlerini çözüp kâinatın Sahibini ilân ve ispat edecek bir zatın teşrifi sadece insanların ruh ve kalbinde değil, diğer varlıklarda, hattâ cansız eşyada bile yansımasını bulacaktı. Doğudan batıya bütün âlemin nurlara büründüğü, İlâhi değişimin tecelli ettiği o gece neler oldu neler? Yahudi ileri gelenleri ve âlimleri kitaplarında daha önce rastladıkları işaret ve müjdelerin açığa çıktığını gördüler. Kimsenin haberi olmadan en önce onlar bu müjdeyi verdiler. O gece Yahudi âlimleri semâya bakıp "Bu yıldızın doğduğu gece Ahmed doğmuştur" dediler.(1) Bîr Yahudi İleri geleni Mekke'de Peygamberimizin doğduğu gece, içlerinde Hişam ve Velid bin Muğire, Utbe bin Rabia gibi Kureyş ileri gelenlerinin bulunduğu bir toplantıda, - "Bu gece sizlerden birinin çocuğu oldu mu?" diye sordu. - "Bilmiyoruz" diye cevap verdiler. Yahudi, "Vallahi sizin bu ihmalinizden iğreniyorum! "Bakın, ey Kureyş topluluğu, size ne söylüyorum, iyi dinleyin. Bu gece, bu ümmetin en son peygamberi Ahmed doğdu. Eğer yanlışım varsa, Filistin'in kudsiyetini inkâr etmiş olayım. Evet, onun iki küreği arasında kırmızımtırak, üzerinde tüyler bulunan bir ben var" dedi. Toplantıda bulunanlar Yahudinin sözünden hayrete düştüler ve dağıldılar. Her birisi evlerine döndüğünde bu durumu ev halkına anlattılar. "Bu gece Abdülmuttalib'in oğlu Abdullah'ın bir oğlu doğdu. Adını Muhammed koydular." haberini aldılar. Ertesi gün Yahudiye vardılar: "Bahsettiğin çocuğun bizim aramızda dünyaya geldiğini duydun mu?" dediler. Yahudi "Onun doğumu benim size haber verdiğimden önce midir, sonra mıdır?" dedi. Onlar, "Öncedir ve ismi Ahmed'dir" dediler. Yahudi, "Beni ona götürün" dedi. Yahudi ile beraber kalkıp Hz. Âmine'nin evine gittiler, içeri girdiler. Pegamberimizi Yahudinin yanına çıkardılar. Yahudi Peygamberimizin sırtındaki beni görünce, üzerine baygınlık geldi, fenalaştı. Kendine gelip ayıldığı sırada, "Ne oldu sana, yazıklar olsun" dediler. Yahudi, "Artık İsrailoğullarndan peygamberlik gitti. Ellerinden kitap da gitti. Artık Yahudi âlimlerinin kıymet ve itibarları da kalmadı. Araplar peygamberleriyle kurtuluşa ereceklerdir. "Ey Kureyş topluluğu, ferahladınız mı? Vallahi size, doğudan batıya kadar ulaşacak bir güç, kuvvet ve bir üstünlük verilecektir" dedi.(2) Kâinatın Efendisini dünyaya getiren bahtiyar annenin henüz dünyaya gelmeden görüp gördükleri çok manalıydı.. Peygamber Efendimize hamileyken rüyasında, "Sen, insanların en hayırlısına ve bu ümmetin efendisine hamile oldun. Onu dünyaya getirdiğin zaman 'Her hasetçinin şerrinden koruması için bir ve tek olana sığınırım' de, sonra ona Ahmed yahut Muhammed ismini ver." Yine kendisinden çıkan bir nurun aydınlığında bütün doğuyu ve batiyi, Şam ve Busra saray ve çarşılarını, hattâ Busra'daki develerin uzanan boyunlarını gördüğünü Abdülmüttalib'e anlatmıştı.(3) Aynı gece Hz. Âmine'nin yanında bulunan Osman ibn Âs'ın annesinin gördükleri de şöyle: "O gece evin içi nurla doldu, yıldızların sanki üzerimize dökülecekmiş gibi sarktıklarını gördük." Evet bu ulvî anı dile getiren Mevlid'in yazarı Süleyman Çelebi bütün bu hakikatleri şu beytiyle şiirleştirmiştir: "Hem Muhammed gelmesi oldu yakin Çok alâmetler belürdi gelmedin" Rabiülevvel ayının 12. Pazartesi gecesi, yapılan hesaplamalara göre, Miladi takvime göre 20 Nisan'a denk gelen gece idi. Dünyayı şereflendiren iki Cihan Serverinin üzerini o günün bir âdeti olarak bir çanakla kapattılar. Araplara göre o zaman, gece doğan çocuğun üzerine bir çanak koymak ve gündüz olmadan ona bakmamak âdetti. Fakat bir de baktılar ki. Peygamber Efendimizin üzerine konulan çanak yarılarak ikiye ayrılmış, Efendimiz gözlerini gökyüzüne dikmiş, başparmağını emiyordu.(5) Evet, bu işaret her türlü küfrün, zulmün, şirkin ve her türlü bâtıl inanç ve âdetlerin parçalanıp yok olması, imanın, nurun ve hidâyetin kâinatı aydınlatması için gönderilmiş bir Peygamber idi. Aynı gece Kabe'de tapılmakta olan cansız putların çoğunun başaşağı devrildiği görüldü. Aynı gece Kisra sarayının beşik gibi sallanıp on dört balkonunun parçalanıp yerlere düştüğü öğrenildi. Sava'da mukaddes tanınan gölün suyunun çekilip gittiği görüldü. Bin senedir yakılan ve söndürülmeyen mecusi ateşinin sönüverdiği müşahede edildi. Bütün bunlar işaret ve alamettir ki, yeni dünyaya gelen zat ateşe tapmayı, puta tapmayı kaldırıp, Fars saltanatını parçalayarak Allah'ın izni olmadan kutsal tanınan şeylerin kutsallığını ortadan kaldıracaktır.(6) İşte bu geceye Veladet-i Nebi gecesi diyor ve onun bütün kalbimizle, ruhumuzla her sene yeniden yâd edip kutluyoruz. Bütün kâinatla bu geceyi karşılayarak onun âleme teşrifine kıyam ediyoruz. Getirdiği ebedi nura, açtığı saadet caddesine ve sünnet-i seniyyesine yeniden sımsıkı sarılmak ve Mevlid Kandilini vesile ederek ona yeniden biatimizi, bağlılığımızı tazelemek ne yüce bir şeref ve ne büyük bir saadettir. Yüce Rabbim bizleri sevgili Resulünün şefaatine nail eylesin.[/U][/SIZE][/COLOR][/B] [/QUOTE]
Alıntı ekle…
Önizleme yap
Adı
İnsan doğrulaması
Türkiye'nin Başkentinin Plaka Kodu Nedir?
Cevap yaz
Ana sayfa
Forumlar
Aöf - Açıköğretim Fakültesi
Aof Sohbet
Tebrik & Kutlama
Kutlu doğum ve mevlid kandili
Üst