Can Yücel (1926 - 1999)

yasarguner

Özel Üye
Katılım
25 Eyl 2007
Mesajlar
395
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Bölüm:
Konaklama İşletmeciliği
Şehir:
İzmir
Can Yücel (1926 - 1999)


Yergici anlatımı ve kendine özgü dil örgüsüyle çağdaş Türk Şiiri’nde özgün bir yer edinen, eski milletvekili ve bakanlardan Hasan Ali Yücel'in oğlu Can YÜCEL, 1926'da İstanbul'da doğdu. Fakat kendisini Datça’lı kabul eden ünlü şairin mezarı Datça'dadır. Son üç kitabını da Datça üzerine yazmış, yarımadanın güzelliklerini, şiirinin güzellikleriyle buluşturmuştur. Bu yüzdendir ki, Can Yücel'i okumak, Datça havasını solumak duygusu verir insana. Taze... şaşırtıcı... farklı... düşündürücü...
Orta öğrenimini Ankara Erkek Lisesi'nde, yüksek öğrenimini Ankara Üniversitesi Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi ile İngiltere'de Cambridge Üniversitesi'nde tamamlayan Yücel, askerliğini Kore'de yaptı. Uzun süre Paris'te ve İngiltere'de kalan Yücel, BBC Radyosu Türkçe Yayınları Bölümü'nde spiker olarak da çalıştı. Ancak hayatında hep ilk sırada şiir yer aldı. İş dünyasında çok az zaman geçiren şair meslek olarak kendisine şairliği seçtiğini söyledi hep.

1962'de İngiltere'de, 1709'da Latin harfleriyle taş baskısı olarak basılmış bir Türkçe dilbilgisi kitabını bulması geniş yankı uyandırdı. Ertesi yıl yurda dönünce bir süre Bodrum'da turist rehberliği yaptı. Sonra İstanbul'a yerleşti. Çeviriyi uğraş edindi. Ve bir çevirisi nedeniyle 12 Mart döneminde hüküm giydi. 1974'te aftan yararlanarak serbest kaldı.

Yazın yaşamına üniversitede öğrenciyken yayımladığı şiirleriyle girdi. Şiir, yazı ve çevirileri 1945'ten itibaren Yenilikler, Seçilmiş Hikayeler, Dost, Şiir Sanatı, Yön, Papirüs, Yeni Dergi, Yazko Edebiyat, Yeni Düşün, Vatan, Demokrat vs. dergi ve gazetelerde yayımlandı.

Şiirlerinde argo ve müstehcen sözlere çok sık yer veren, bu nedenle zaman zaman dikkatleri üzerine çekip koğuşturmaya uğrayan Yücel'in 1974'te çıkan "Bir Siyasinin Şiirleri" kitabı, o döneme kadarki şiir macerasının dengeli bir bileşimi olarak görüldü. Bu şiirlerinde hapishaneden dışa ve orada yaşayanlara dönük izlenim, gözlem, duygu ve düşüncelerinin toplamını, kendi politik kimliğinin sorgulamasıyla birlikte verdi. Tarihsel olaylarla günlük olayları iç içe işleyen Yücel, günceli, taşlama yüklü bir ifadeyle, politik eleştiri düzeyinde ele aldı. Toplumsal olanı yansıtmada gülmece, şiirinin en önde gelen öğesi oldu.

Şiirlerinde, toplumcu bir bakış açısından yola çıkarak daha iyi bir dünyanın kurulması amacını savunan Yücel'in, sözcük oyunlarıyla ulaştığı dil ustalığı, şiirini "yeni anlam boyutlarıyla donatarak" etkili kıldı. Halk kaynaklarına, halk ağzına, daha çok da halk türkülerinin deyişlerine de yaslanan Yücel'in kullandığı günlük söylem, yöresel deyişler, deyimler ve argo sözcükler, şiirini etkili kılan diğer öğelerdir. Diyaloglar, atasözleri, benzetmelerle kendisine has bir üslup oluşturdu.

Yazma'dan başlayarak tüm şiirleri incelendiğinde Yücel'in şiirinin ironiden başka yönleri olduğu farkedilecektir. Örneğin, yoğun bir duygusallık ve sevgi arayışı; ustalıkla doruğuna ulaşmış bir dil işçiliği, entellektüel düzeye varmış bir biçim arayışı; yanlışa, haksıza karşı, yerleşik nizamdan öç alırcasına öfkeli ve bir o kadar da acılı bir direniş... bir başkaldırı...

En ağdalı ifadelerden, en acılı ağıtlara; en sert sokak ağızlarından en yoğun sevda ve sevgi şiirlerine; zeka parıltılarından en yalın, en sade söyleyişlere kadar her şeye yer verdiği şiiri, bir 'vazifeye adanmışlık' şiiridir onun. Yücel ayrıca Lorca, Shakespeare, Weiss ve Brecht gibi yazarlardan yaptığı çevirilerde, yapıtları neredeyse yeniden yazarak değişik bir çeviri anlayışı getirdi edebiyat dünyasına.


Kitapları: Can Yücel'in şiir alanındaki başlıca yapıtları arasında "Yazma" (1950), "Sevgi Duvarı" (1973), "Bir Siyasinin Şiirleri" (1974), "Ölüm ve Oğlum" (1976), "Şiir Alayı" (1981), "Rengarenk" (1982), "Gökyokuş" (1984) ve "Beşibiryerde" (1985), "Canfeda" (1986), "Çok Bi Çocuk" (1988), "Kısa Devre ve Kuzgunun Yavrusu" (1990) yer alıyor.
 

aaksu61

Yeni Üye
Katılım
30 Ara 2008
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Adana
HERŞEY SENDE GİZLİ

Yerin seni çektiği kadar ağırsın
Kanatların çırpındığı kadar hafif..
Kalbinin attığı kadar canlısın
Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç...
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü..
Ne renk olursa olsun kaşın gözün
Karşındakinin gördüğüdür rengin..
Yaşadıklarını kar sayma:
Yaşadığın kadar yakınsın sonuna;

Ne kadar yaşarsan yaşa,
Sevdiğin kadardır ömrün..
Gülebildiğin kadar mutlusun
Üzülme bil ki ağladığın kadar güleceksin
Sakın bitti sanma her şeyi,

Sevdiğin kadar sevileceksin.
Güneşin doğuşundadır doğanın sana verdiği değer
Ve karşındakine değer verdiğin kadar insansın
Bir gün yalan söyleyeceksen eğer
Bırak karşındaki sana güvendiği kadar inansın.
Ay ışığındadır sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldığın kadar ona yakınsın
Unutma yagmurun yağdığı kadar ıslaksın
Güneşin seni ısıttığı kadar sıcak.
Kendini yalnız hissetiğin kadar yalnızsın
Ve güçlü hissettiğin kadar güçlü.
Kendini güzel hissettiğin kadar güzelsin..

İşte budur hayat!
İşte budur yaşamak bunu hatırladığın kadar yaşarsın
Bunu unuttuğunda aldığın her nefes kadar üşürsün
Ve karşındakini unuttuğun kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandığı kadar güzeldir
Kuşlar ötebildiği kadar sevimli
Bebek ağladığı kadar bebektir
Ve herşeyi öğrendiğin kadar bilirsin bunu da öğren,
Sevdiğin kadar sevilirsin...

CAN YÜCEL
 

rainbow

Özel Üye
Katılım
16 Şub 2009
Mesajlar
1,147
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Şehir:
Malatya
bağlanmayacaksın bi şeye öyle körü körüne
'o olmazsa yaşayamam' demiyeceksin
demeyeceksin işte
yaşarsın çünkü..
Öyle beylik laflar etmeye gerek yokki
çok sewmeyeceksin mesela,o daha az sewerse kırılrsın..

hem hiçbirşeyin olmazsa ,kaybetmektende korkmazsın.

teşekkürler;)emeğine sağlık..
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst