Nazenin Profesör / Jale YILMABAŞAR

co1era

Özel Üye
Katılım
2 Ocak 2008
Mesajlar
311
Tepkime puanı
0
Puanları
0
"Balıkçıları çiz! balıkçıları"


Yer İstanbul, tarih 2004 yılı Mayıs sonu. İstanbul doludizgin baharı yaşıyor. Bender ailesi Ankara'dan kalkıp yollara düşmüş. Bu büyülü şehri bir nebze olsun tanımak, belleklerine kazımak için. Ancak, bizler gibi İstanbul'a yabancı olanlar için İstanbul'u gezmek çok zor. Yedi tepeli bu şehirde kaybolmamak ve muhteşem Boğaz manzarasını kaçırmamak için Avrupa yakasında deniz boyunca ilerliyoruz. Bir gelin edası ile bir o yakaya bir bu yakaya süzülen, arada düdükleri ile bizleri selamlayan vapurlar, oltalarını sallayan balıkçılar, yürüyen, koşuşturan insanlar. Kıyıda ilerlemeyi sürdürüyoruz. Sanırım Bebek veya Tarabya'dayız. Denizin girinti yaptığı bu kıyıya pek çok kayık, motor ve tekne demir atmış, beklemekte. Derken üç beş katlı bir yapının cephesindeki seramik duvar resmi adeta gözlerimizi büyülüyor. Hemen arabadan inip duvara yaklaşıyorum ve fotoğraf makinemin deklanşörüne basıyorum. Yaklaşık 3x4 m. boyutundaki duvar resminde ayağında çizmesi, başında kırmızı beresi, bir elinde kırmızı büyük balık, diğerinde istakoz ile bir balıkçı resmedilmiş. Sanki daha önce dinlediğim "… balıkçıları çiz! balıkçıları …" sözlerinin geçtiği parçaya kulak verilmişcesine. Balıkçının kolundan sarkan ağlara sarı renkli deniz yıldızı ile kırmızı bir yengeç takılmış. Çizmesinin dibinde kırmızı tabla üzerinde çeşit çeşit balıklar. Kaytan bıyıklı balıkçının eflatun renkli kazağındaki açık mavi renkteki başak izlenimi veren geometrik şekiller figürü ön plana çıkarmakta. Arka plandaki mavi renkli helezon çizgiler ile beyaz dairesel noktalar denizdeki dalgaları simgelemekte. Resmi yapan sanatçının ismini arıyor gözlerim. Nihayet buluyor: Jale Yılmabaşar. Sanatın yaşam alanlarına taşması toplumun estetik bilincini zenginleştirmek, sokaktaki insana sanatı sevdirebilmek açısından çok gerekli. Geçen gün yanıbaşımızda, Ulus'taki Anafartalar Çarşısını (çocukluğumdaki adıyla "yürüyen merdiven"i) gezerken zemin katta 4x5 m. boyutundaki seramik duvar resmi ilgimi çekiyor, uzun bir çabadan sonra nihayet sanatçısını okuyor gözlerim: Füreya 1963 ("Füreya Koral"). Aradan 42 yıl geçmiş, hala dimdik ayakta. Diğer taraftan bu yıl da düzenlenen "Sanat Akmerkez'de" adlı sergiyle mağaza vitrinlerini gezen insanlar sanatçıların resim ve heykelleri ile göz göze geliyor. Aman nazar değmesin!.



"Nazenin Nerede"

1962 yılında D.T.G.S.Y.O. Seramik Bölümünden mezun olan Jale Yılmabaşar 1985 yılında seramik dalında profesör ünvanı alır. 1968 yılında katıldığı Faenza - İtalya Uluslararası Seramik Yarışmasında, 1969 yılında Münih- Almanya Uluslararası El Sanatları Fuarında altın madalya ile ödüllendirilir. Sanatçı 1969 yılında Valiliğin talebiyle İstanbul İl Genel Meclisi Binası'na 30 m. uzunluğundaki "İstanbul" isimli duvar resmini yapar. Vilayet yapılacak köprünün planlarını verir, O da resmine köprüyü dahil eder. Galata köprüsü, Galata kulesi, Alman çeşmesi, balık pazarı, camiler, surlar, yalılar, deniz ve martılar betimlenir bu görkemli duvar resminde. Ancak, ne acıdır ki, 1985 yılında 2. Boğaz köprüsü sanatçının atölye-evinin üzerinden geçeceğinden istimlak edilerek yıkılır. Bundan sonra köprü ve evler sanatçının bilinçaltına yerleşir, öyle ki bu temayı resimlerinde sıkça kullanır; Boğaz'ın iki yakasında köprünün ayakları altında kalan evler ile köprünün de üzerinde kırmızı ibikli horoz figürünü resimler. 1941 doğumlu seramik profesörü sanatçı birkaç başarılı resim çalışmasının ardından Paul Klee gibi ressamların mezun olduğu Münih Akademisi'nde resim eğitimine başlar. Eğitimin hakkını verebilmek amacıyla mezun oluncaya dek ünvanını saklar. Miro, Picasso, Chagall gibi pekçok ressam resimle birlikte seramik de çalıştığından Jale Yılmabaşar da onların izinden gider.


Seramiğin verdiği alışkanlıktan olsa gerek hep büyük boyutlu resimler çalışır. Pek çok sanatçı için belki bir rüya olarak kalacak Paris'teki ünlü Salon d'Automne sergilerine 1989 yılında "St. Tropez" (1995 yılında Siemens koleksiyonu için satın alınmış), 1993 yılında "Ocean", 1999 yılında ise "Çatalhöyük 2" isimli tuval resimleriyle katılır. Uçağa sığmayan boyundan büyük bu resimlerini rulo yaparak taşımış, şasilerini sergi salonu önünde çatarak tuvalini oluşturmuştur. Jale Yılmabaşar Kanuni Sultan Süleyman Sergisi kutlamalarına rastlayan dönemde Paris'teki Unesco binasında Miro'nun seramiklerinin yanında seramiklerini, Picasso'nun resimlerinin yanında resimlerini sergiler. Buradaki 2x10 m. boyutundaki "Nazenin Nerede" isimli yağlıboya tablosu dizi dizi pek çok yelkenlinin rengarenk ritm dolu geometrik düzenlemesine sahne olur. Ne tesadüftür ki Rahmi Koç da dünyayı dolaşmayı hedeflediği teknesine "Nazenin" adını vermiş; Koç Topluluğu Yılmabaşar'a pek çok projesinde sponsor olmuştur.



"Kaligrafik" (Hüsn-ü Hat)çizgiler

Sanatçı nazar ve uğur simgesi göz ve horoz ile cennet kuşu gibi geleneksel motifleri resimlerinde sıkça kullanır. Aynı zamanda 1988 yılında Cumhuriyet'e verdiği röportajında horoz figürünü "kişiliğini yansıtan bir öğe" olarak görür. Camilerden gökyüzüne süzülen "Alem"*ler, Anadolu Medeniyetlerinde yer alan ve kazılarda çıkarılan çeşit çeşit idoller de O'nun konusu olabilmektedir. Sanatçının atölyesini gösteren fotoğraflarda geleneksel motiflerle bezenmiş el dokuması kilimleri, G.antep işi sedef kakma ahşap işleri görüyorum. Ve hemen buradaki motifleri Sanatçının resimleriyle ilişkilendirmeye çalışıyorum. Sanatçı özellikle büyük boyutlu resimlerinde resme hareket kazandırmak için Tokat ve Kastamonu işlerinde de sıkça görülen daha çok Doğu medeniyetine özgü "kaligrafik" çizgi ve sembolleri sıkça kullanır. Sanatçı resimlerindeki "kaligrafik" çizgileri sedef kakma işinde olduğu gibi çoğu kez beyaz renkte boyar. Sanatçının kırmızı, parlament mavisi, turkuvaz ve yeşil gibi canlı renkleri kullanması kişiliğinin resmine yansıması olarak da yorumlanabilir.


Jale Yılmabaşar 1985'te Münih'teki bir basın toplantısında yıllar önce verdiği sözü tutarak çalışmalarını bir TIR'a yüklemiş ve 1999 yılında İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde 150 adet yapıtını izleyiciyle buluşturarak sanat hayatının en kapsamlı sergisini - "Resimle 15 Yıl" açmıştır. Çatalhöyük'ün duvar resimleri ve Bereket Tanrıçası idolleri Yılmabaşar'ın tuvallerinde ve seramik heykellerinde yeniden hayat bulmuş, sanatçı bu idolleri "Torkom İdolleri" olarak isimlendirmiştir. Sanatçı, genellikle resimlerini Paris ve Münih'teki atölyelerinde, seramik işlerini ise İstanbul'daki atölyesinde yaratmaktadır.

Yılmadan başaran Sanatçı Jale Yılmabaşar gerektiğinde günde 18 saat çalışabilecek, aynı anda üç ayrı ülkede sergi açabilecek kadar üretken bir kişiliğe sahiptir. Sanatçı şık giyimi ile modaya olan ilgisini belli etmekte, Konservatuar'dan 1966 yılında aldığı bale diplomasıyla da on parmağında on hüner olduğunu kanıtlamaktadır. Dilerseniz yazımızı Sanatçı'nın sözleriyle noktalayalım: "Ben hep adam olmak, başarılı olmak için çalıştım. Yurtdışını hedefledim, orada yarışma kazanayım, bir yerlere geleyim istedim. Her zaman için Türkiye'yi yurtdışında temsil ettim."

Sıkı durun, sanat başlıyor...


Alaaddin Bender

Kızı Sedef Yılmabaşar'ın Renkli Kedileri Eserlerinden Örnekleri







 

mimoza

Özel Üye
Katılım
18 Ağu 2007
Mesajlar
726
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Şehir:
Samsun
emeğin için tşk
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst