Antikitede Sokrat Öncesi Felsefe / Parmenides

fatma_evran

Yeni Üye
Katılım
10 Ara 2007
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Hayatı: Parmenides, Heraklit'in çağdaşıydı ve filozof olarak M.Ö.500 civarında faaliyet göstermiştir. Güney İtalya'daki Yunan kolonilerinden, Elea'da yaşadı. Rivayetlere göre, Parmenides kendi doğup büyüdüpü şehirde, yasama dahil olmak üzere, kamusal ve siyasi meselelerle iştigal eden oldukça saygın bir şahsiyetti. Parmenides neredeyse tamamı elimize ulaşmış olan bir felsefi şiirde yazmıştır. Ayrıca Platon'un, ‘Parmenides' diyaloğu gibi ikinci el bilgilere sahibiz.

Heraklit'in açıkca zıddına Parmenides, kesin bir şekilde ‘hiçbir şeyin değişim halinde olmadığını' söylemez. Parmenides, değişimin mantıksal olarak imkansız olduğunu iddia eder. Herhalde O'nun argümanını şu şekilde kurabiliriz:

A) (İ) Varlık-olan vardır.
Varlık-olmayan yoktur.

(İİ) Varlık-olan düşünülebilir.
Varlık-olmayan düşünülemez.

B) Değişim fikri, bir şeyin varlığa büründüğü ve bir şeyin de varlıktan soyunduğunu beraberinde getirir; yani bir elmanın, yeşilden kırmızıya dönüşmesi gibi. Yeşil renk ortadan kaybolur, var olmayan hale gelir. Bu da gösterir ki değişim, düşünülemeyen yokluğu öngörür. Dolayısıyla, düşünce vasıtasıyla değişimi anlayamayız. Bu nedenle de, değişim mantıksal olarak imkansızdır.

Elbette ki Parmenides, en az bizim kadar duyularımızın her türlü değişimi algıladığını biliyordu. Bu sebeple ortaya ikilem sürmüştür: Akıl, değişimin mantıksal olarak imkasız olduğunu söylüyor, diğer yandan da duyularımız değişimin var olduğunu bize söylüyor. Ne yapmalıyız? Tipik bir Yunanlı olan Parmenides, makul bir biçimde akla uymamız gerektiğini bize söylüyor. Akıl sahihtir, duyularımız bizi aldatır.

Bunun çılgınlık olduğu itirazı daha o hayattayken yapıldı. Parmenides'in öğretisine muhalif olanlardan birinin, bu iddia açıklanırken ayağa kalktığı ve aşağı yukarı yürüdüğü söylenir. Fakat yeniden, ortaya çıkan anlamları gözden geçirelim. Beklide ilk defa insanlar, düşüncenin mantıksal silsilesine böylesine tamamen teslim oluyor ve hatta kendi duyularının sunduğu kanıtlar bile onları sarsmaya yetmiyordu. Bu anlamda Parmenides ilk rasyonalisttir 9 . Rasyonel düşünme tarzını takip etmeye odaklanmış olması, mantıksal akıl yürütmenin gelişmesine önemli katkıda bulunanların ilki olduğu anlamına gelir.

Böylece Parmenides, akıl ve duyular arasında uzlaştırılmaz bir ayrım ortaya koyar. Şematik olarak bunu şu şekilde kurabiliriz.

akıl varlık sabite birlik
- ------- = --------- = -------------- = ---------
duyular yokluk değişim çokluk

Başka bir deyişle akıl, gerçekliğin sükun halinde ve birlik içinde olduğunu kavrar. Duyular, bize sadece değişim ve çokluk halinde olan bir gerçek dışılığı gösterir. Bu ayrım yada düalizm 10 , Platon gibi birçok Yunanlı filozofunda da gözlemlenebilir. Ancak diğer düalistlerin aksine Parmenides, duyuları ve duyumsanabilen nesneleri göz ardı etmeyi, duyular tarafında algılanan her şeyi gerçek dışı varsaymaya kadar götürür. Duyumsanabilir nesneler gerçekte yoktur! Şayet Parmenides'i bu şekilde okumak doğruysa, neredeyse onun monizmi temsil ettiğini bile söyleyebiliriz: Var olan, çoğul değil tekildir ve gerçeklik, sadece akıl aracılığıyla anlaşılabilir.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,417
Mesajlar
134,315
Kullanıcılar
90,726
Son üye
LeonUO
Üst