Antikitede Sokrat Öncesi Felsefe / Arabulucular: Empedokles ve Anaxagoras

fatma_evran

Yeni Üye
Katılım
10 Ara 2007
Mesajlar
9
Tepkime puanı
0
Puanları
0
EMPEDOKLES
Hayatı: Empedokles, muhtemelen M.Ö. 492 - 432 arasında yaşamıştır. Sicilya'nın Akragas şehrinde yaşadığına ve kendi şehrinin, demokratik bir hükümete kavuşması için mücadele ettiğine inanılmaktadır. Kendisinden bahsedilirken kullanılan üslubu dikkate alacak olursak, bir doğa filozofu olduğu kadar bir peygamber olarak da kabul edildiğini söylememiz gerekir.
İkinci el kaynakların yanı sıra, Empedokles'e ait yaklaşık 150 kadar fragmana sahibiz.

Heraklit ve Parmenides'ten sonra gelenlere ne gibi problemler miras kaldı? Yunan filozofların üçüncü kuşağı, hem her şeyin sürekli değişim halinde olduğunu, hem de değişimin imkânsız olduğunu iddia eden ataerkil bir kuşakla (Heraklit ve Parmenides) uğraşmak zorundaydı. Her ikisinin de yanıldığını, gerçeğin bu iki önerme arasında bir yerlerde yattığını; bazı şeyler sabit kalırken, diğerlerinin değişim halinde olduğunu söylemek oldukça makul bir tepki olurdu. İşte bu daha genç filozoflar kuşağına mensup olan Empedokles ve Anaxagoras, tam da böylesi bir yanıt verdiler. Başka bir deyişle kendi amaçlarını, Heraklit ve Parmenides'i uzlaştırmak olarak algıladılar. Bu nedenle de arabulucu filozoflar olarak adlandırıldılar.

Empedokles, ateş, hava, su ve toprakla, 4 temel unsurla (ya da değişmeyen ilk cevher) birlikte... biri ayırt edici güç (mücadele) ve diğeri de birleştirici güç (sevgi) olmak üzere iki kuvvet olduğunu tasarladı. Empedokles, Miletlilerden iki noktada ayrılmaktaydı:

1- Dört adet değişmeyen temel yapıtaşı / ilksel töz vardır. (Thales ya da Demokritos'taki gibi sadece bir değil).
2- Kuvvetler, ilk cevhere ek olarak mevcuttur. (Değişim ve kuvvet ilk cevhere özgü değildir; Aristo'yla karşılaştırınız.)

Dört temel unsur, nicelik ve nitelik olarak değişmez. Hiçbir zaman, bunlardan daha fazlası ya da daha azı olmayacaktır (nicelik olarak değişmezlik). Dört temel unsur, her zaman kendilerine özgü vasıflarını korur (nitelik olarak değiş*mezlik). Bununla birlikte, dört temel unsurun (birleştirici gücün de yardımıyla), farklı nesneler yaratmak için değişik miktarlarda karıştırılmaları mümkündür. Ev, ağaç vs. nesneler, bu temel unsurun, farklı miktarları uygun bir 'küme' oluşturacak şekilde birbirine karıştırıldığında meydana gelir. Temel unsur, ayırıcı güç nedeniyle birbirinden ayrıldığmdaysa, nesneler yok olmaya yüz tutar.

Empedokles'i daha serbest bir şekilde yorumlamayı denersek, bunu şu şekilde ifade edebiliriz belki de: Dört çekmecede dört farklı malzemenin - un, tuz, şeker ve yulaf ezmesi - bulunduğu bir mutfak hayal edin. Bunların miktarları daima aynıdır ve birbirleriyle karıştırılsalar dahi, temel özellikleri asla değişmez. Bu dört malzemeyi, farklı miktarlarda birbirine karıştırarak çok çeşitli kekler pişirebiliriz. Kekler, daha sonradan içlerindeki kendilerini oluşturan malzemelere çözülebilir. Bu, şimdilik sadece bizim yorumumuz.

Dolayısıyla Empedokles, içinde hem değişimi, hem değişmeyeni barındırabilen bir model vücuda getirmiş oldu: Değişim, önce meydana gelen ve sonra da yok olan kekler tarafından temsil edilir. Değişmeyense, dört temel maddenin miktarları ve özelliklerinde ortaya çıkar.

ANAXAGORAS
Hayatı: Anaxagoras'm, M.Ö. 498'den 428'e kadar yaşadığı rivayet edilir. Hayatının ilk kısmını Klazomena şehrinde geçirmiş, bir yetişkinken Atina'ya gitmiş ve burada kamusal hayatın merkezinde önemli bir rol oynamıştır. Mesela, Perikleş'le ilişkisi vardı. Ancak Anaxagoras, kendisinin sıra dışı görüşleri geleneksel inançlarla çatışınca Atina'yı terk etmek zorunda kalmıştır. Bütün diğer şeylerin yanı sıra, güneşin bir Tanrı değil, yanan bir cisim olduğunu iddia etmişti. Anaxagoras'a ait elimizde 22 parça mevcuttur.

Anaxagoras, Empedokles'le benzer bir çizgide düşünmüştür. Ancak o elementlerin 'sınırsız' sayıda olduğunu öne sürdü: Neden sadece dört olsun ki? Bulunan bütün farklı niteliklerin temelindeki dört ana maddeye nasıl ulaşabilirdik ki? 'Sınırsız' sayıda nitelik olduğuna göre, elementlerin de 'sınırsız' olması gerekir. Tekrar mutfak metaforuna geri dönersek, Anaxagoras'ın sınırsız sayıda malzemeyi dahil edebilmek için, 'çekmece'lerin sayısını artırdığını söyleyebiliriz. Fakat ilke olarak O da, değişimi Empedokles'in yorumladığı şekilde açıklamıştır.

Bununla beraber Anaxagoras sadece tek bir kuvvet olduğunu varsayar: 'Akıl' (akıl, zihin Yunanca: nous). Bu, kuvvetin ya da 'aklın, değişimi belli bir amaç (Yunanca: telos) doğrultusunda harekete geçirdiğini düşünür. Dolayısıyla doğa, teleolojiktir, yani gayelidir.

Bu iki arabulucu filozof, Empedokles ve Anaxagoras, doğa felsefesinin nasıl Demokritos ve O'nun atomculuk öğretisine doğru yol aldığını gösterdiklerinden ilginçtirler
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,421
Mesajlar
134,319
Kullanıcılar
90,727
Son üye
Feederblw
Üst