Yaşamdaki Engelleri Aşmak Üzerine Düşünceler

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Biraz uzun ama sonuna kadar okumaya çalışın...



Yaşamdaki Engelleri Aşmak Üzerine Düşünceler


.Hiç hayatın getirdiği yüklerin, endişelerin ve hayal kırıklıklarının taşıyabileceğinizden daha ağır olduğu duygusuna kapıldınız mı?

Sevilen birinin kaybı sizi üzüntüler içinde bıraktı mı?

Kocanızla, karınızla ya da sevgilinizle olan sorunlarınız ilişkinizi bozma tehdidi oluşturacak boyutlarda mı? Bir kaza veya ciddi bir hastalık sizde korku veya depresyon yarattı mı? Onlara en çok ihtiyacınız olan zamanda dostlarınız ya da iş arkadaşlarınız sizi ihmal ettiler veya ortada bıraktılar mı? Mali zorluklar ve ekonomik baskılar sizi belirsizlik ve ümitsizliğe sürükledi mi? Çocuklar veya aile fertleri için duyduğunuz endişeler sizi korkutup, uykusuz geceler geçirmenize neden oldu mu? Eğer zor, sıkıntılı bir dönemden ya da bir kişisel kriz döneminden geçiyorsanız, bana her zaman güç veren bir hikayem var sizin için. Size de cesaret vereceğini umuyorum.




Fırtınanın Ortasında Sükunet



Bir zamanlar, ressamlardan sükuneti resmetmelerinin istendiği bir yarışmada birincilik kazanmış olan bir resim vardı.

Ressamların çoğu, kesin, tam bir sessizliği gösteren dingin, hareketsiz kır resimleri göndermişlerdi. Tabii bu da bir sükunet şeklidir ama elde edilmesi en zor sükunet hali ödülü kazanan resmin gösterdiği sükunetti.

Bu, gürüldeyen çılgınca anaforların bulunduğu ve bütün gücüyle köpüren, kuduran bir nehrin resmiydi, ama azgın akıntının üzerinde asılmış incecik bir dalda, içinde orada öylece oturan ve fırtınaya rağmen şarkısını söyleyen küçücük bir kuş un olduğu ufak, güzel bir kuş yuvası bulunuyordu.

Işte inancınızın sınandığı an, fırtınanın ortasıdır.







Zorluktan Gelen Başarı



Okyanusun dibinde yatan bir istiridye, su üzerinden akıp geçsin diye, kabuğunu açmış. Su içinden geçerken, solungaçları yiyecekleri toplayıp midesine gönderiyormuş. Aniden, yakındaki bir balık, bir kuyruk darbesiyle kum ve çamur fırtınası yaratmış. Istiridye de kumdan nefret edermiş; zira kum öylesine pürüzlüymüş, kabuğunun içine bir kum tanesi kaçsa son derece rahatsız olurmuş. Istiridye derhal kabuğunu kapamış ama çok geç kalmış; zira sert ve pürüzlü bir kum taneciği içeri girip, iç derisi ile kabuğu arasına yerleşmiş.




Aman Allahım, şu kum tanesi istiridyeyi ne de çok rahatsız ediyormuş. Ama, kabuğunun içini kaplaması için kendine verilmiş olan salgı hücresini derhal çalıştırarak, minik kum tanesinin üstünü kaplamaya başlamış; ta ki, nefis, parlak ve düzgün bir örtü oluşana kadar... Istiridye, yıllar yılı, minik kum taneciğinin üstüne katlar eklemeğe devam etmiş ve sonunda müthiş güzel, parlak ve son derece değerli bir inci oluşmuş.




Bazen karşılaştığımız problemler bu kum taneciğine benzer; bizi rahatsız ederler ve niye bize bu derece eziyet çektirip asabileştirdiklerine şaşarız; fakat azmin getirdiği cesaret ve kuvvetle, sorunlarımızın ve zayıflıklarımızın üstesinden geliriz.




Daha alçakgönüllü, dualarımızda daha ısrarlı, çevremizdekilere daha yakın, daha akıllı ve sorunlarımıza karşı daha dayanıklı hale geliriz. Gizli bir gücün yardımı ile birden, yaşamımızdaki pürüzlü kum tanecikleri, bize kuvvet ve güç veren değerli incilere dönüşür ve bir çoğumuza ümit ve ilham kaynağı oluştururlar.





Çok acı çekmiş olmak birçok dili bilmek gibidir: Acı çekene, çok daha fazla sayıda insanı tanıma fırsatı verir.




Hayatta başarısız olanların çoğu, vazgeçtikleri anda başarıya ne kadar yakın olduklarını farketmemiş olanlardır!



Denemenin anlamı sadece değer sınaması yapmak değil, onu arttırmaktır.



Mutlu insan belli bir konumda olan insan değil, belli tavırları olan insandır.


-- Hugh Downs





Şu eski deyiş ne kadar da doğru: "Karanlığın ortasında durup, her yer aydınlıkmış gibi davranmak; zafer budur!"




Sınırların içinde tutuklu olan insan, "Yapılamaz" diyen insandır. Aerodinamik yasalarına göre gövdesi tüylü iri arılar uçamaz. Bunun sebebi de, gövdenin, kanatların açılışına büyüklük, ağırlık ve biçim olarak oranının uçuşu imkânsız kılmasıdır. Ama tüylü arı, bilimsel gerçeklerden habersiz işine bakar ve ne olursa olsun, uçar.


Karakter kolaylık ve sükûn içinde geliştirilemez. Sadece denenme ve acı çekme yoluyla ruh güçlenebilir, görüş berraklaşır, istek körüklenir ve başarı elde edilir.



-- Helen Keller



"Bisogna soffrire per essere grandi." Bu, büyük şarkıcı Enrico Caruso'nun en sevdiği söylemdi. Kelimelerin anlamı şudur: "Büyük olmak için acı çekmek gerekir."



Zor yıllardan sonra Caruso üne kavuştu; ama bu adam sesiyle güzel
müzikten daha fazla bir şeyler iletti. Bir müzik eleştirmeni şu gözlemleri yapmıştır: "Onunki, insanı seven bir ses ama sadece bir ses de değil, başkalarının duygularına katılan bir adam." Işte büyük sıkıntılar, hayatın güçlüklerini uygun ruh durumuyla kabul eden bir insana bunu yapar.



Denemenin anlamı sadece bir şeyin değerini sınamak değil, ama bu değeri arttırmaktır; tıpkı fırtınaların meşe ağacını sadece sınamakla kalmayıp, güçlendirdiği gibi.



Zaferlerden daha muzaffer olan bazı yenilgiler de vardır.




Büyük felâketler ve kargaşalar, çoğu kez büyük beyinlere yaratıcılık aşılamıştır. En saf madenler, en sıcak fırınlarda üretilir ve en parlak şimşekler, en karanlık fırtınalardan doğar.








Sınanmayla Gelen Kuvvet




Bir elmasın güzelliği, ancak onu keserek ve parlatarak meydana çıkar. Insanlarda da ancak, sınavlar ve deneyimlerle inanç gücü oluşur.



Bir kuyumcu, elmaslar için en iyi deneme sınavlarından biri olarak, "Su Testi'ni" gösteriyor. Diyor ki, "Sahte elmas, hiçbir zaman gerçeği taş kadar parlak olmaz. Eğer gözünüz, bu farkı anlayacak kadar deneyimli değilse; basit bir deneme yolu onu su altına koymaktır. Gerçek elmas, su altında parlar ve çok net olarak görülür. Eğer gerçek bir elması, bir sahte elmasla yanyana suyun altına koyarsanız, aradaki farkı, en az deneyimli göz bile görür."




Bazı sınavlardan geçmedikçe, birçokları inançlarından emindir; fakat üzüntü ve keder suları üstlerinden aktığında, inançları parıltısını kaybeder. Ancak bu koşullar altında, gerçek inananlar, gerçek mücevherler gibi parlarlar.
Başarının sırlarından biri de, amaçtaki kararlılıktır






Her şey kötüye gittiğinde denenecek şey "yeniden"dir.





Engeller beni ezemez; her engel güçlü bir kararlılık üretir.


-- Leonardo da Vinci







Güzellik Kalır; Acı Geçer




Henri Matisse, Auguste Renoir'dan hemen hemen 28 yaş genç olmasına rağmen, bu iki büyük ressam çok iyi arkadaştı ve sık sık birlikte olurlardı. Hayatının son yılında Renoir evinde kalmak zorunda olduğunda, Matisse onu her gün ziyaret ederdi. Mafsal iltihabından yarı felçli hale gelmiş olan Renoir, hastalığına rağmen resim yapmayı sürdürüyordu. Bir gün Matisse kendinden daha yaşlı olan ressamın stüdyosunda her fırça darbesinde azap verici ağrılarla savaşmasını seyrederken, düşünmeden şunları söyledi: "Auguste, böylesine ıstırap içindeyken neden hala resim yapmaya devam ediyorsun?"



Renoir sadece şöyle konuştu: "Güzellik kalır; acı geçer." Böylece, hemen hemen öldüğü güne kadar Renoir tuvalini boyadı. En ünlü tablolarından biri olan "Yıkanan Kadınlar", ölümünden iki yıl önce, kendisini sakat bırakan bu hastalığa yakalandıktan da 14 yıl sonra tamamlanmıştır.

--The Best of Bits and Pieces


Kolay zaferler, ucuz zaferlerdir. Kazanmaya değen zaferler güç bir mücadele içinde kazanılanlardır.


Mutluluk arkadaş kazandırır, sıkıntı ise onları sınar.









Kararlılık Üzerine



Bir üniversite birinci sınıf öğrencisinin aylık Atlantik Dergisi'nin editörü Charles W. Morton'a aktardığına göre; bir keresinde bu öğrenci Harvard'ın Dekanı Briggs'in ofisine gelerek yapması gereken ödevi hakkında "Efendim, çok özür dilerim ama kendimi iyi hissetmiyorum" demiş. Briggs ise ona "Delikanlı ," demiş ve eklemiş "Şunu aklından hiç çıkarma ki; dunyadaki işlerin çok büyük bir kısmı, kendini iyi hissetmeyen insanlar tarafından yapılmakta."


Uzun yıllar önce, Calvin Coolidge, "Dunyada hiç bir şey, azmin yerini tutamaz" demişti. Yetenek azmin yerini alamaz. Yeryüzünde yetenekli başarısız adamdan daha yaygın başka bir şey yoktur. Ödülsüz dâhi neredeyse bir ata sözüdür. Eğitim de alamaz. Dünya eğitimli ve hiç bir geliri olmayan kimselerle doludur.







Külden Güzellik



Burada, olumlu tavırlarla yenilgi karşısında zafer kazanmayı gösteren bir hikâye okuyacaksınız. Bu Henry Fawcett adında genç bir adamın gerçek ve bir hayli dokunaklı hikâyesidir. Bir gün babası Henry Fawcett'i birlikte ava gitmek için çağırdı. Ormanda vahşi hayvanları avlayıp, birlikte iyi vakit geçirirlerken, baba son derece trajik bir şekilde, kazayla silahını yanlış zamanda ateşledi ve sevgili oğlunun iki gözünün de kör olmasına yol açtı. Oğlan o zaman yirmi yaşındaydı.



Kazadan önce oğlan büyük bir geleceği olan parlak, hırslı genç bir adamdı. Kaza onu sert ve acı dolu bir insan haline getirseydi, kimse onu suçlayamazdı. Önceleri bu, kendisine de böyle gibi geliyordu. Ama onu kurtaran ve derin bir depresyonun üstesinden gelmesine ve yolunu bulmasına yardımcı olan bir şey vardı. Babasını derinden seviyordu ve oğluna yaptığından dolayı duyduğu acıyla neredeyse aklını kaybetmek üzere olduğunu biliyordu.



Babasının ruh sağlığını korumanın tek yolunun müthiş acının yerine ümidi seçmek olduğunun farkındaydı. Bu da tamı t***** yaptığı şey oldu! Neşeli olmadığı zaman neşeliymiş gibi davrandı! Istemediği halde hayatla ilgileniyormuş gibi yaptı! Hiç öyle bir umudu olmadığı halde yararlı bir yurttaş olma umudu taşıyormuş gibi yaptı!



Ama, sonra garip bir şey oldu. Göstermelik davranışlar gerçeğe dönüştü! Yaşama güdüsü ve keyfi geri geldi! Mücadele etmeye ve elinden geldiği kadar hayatıyla yapabileceğinin en iyisini yapmaya karar verdi! Sonuç: Henry Fawcett Parlamentoya seçildi ve hayatının geri kalan bölümünde Parlamentonun etkili bir üyesi olarak kaldı. Son yıllarında, Başbakan William Gladstone'un talebi üzerine Posta ve Telgraf Bakanı oldu ve bu görevinde ilk koli servisi ve Posta Havaleleri dahil Ingiliz posta ve telgraf sisteminde büyük yenilikler getirdi!






Yenilgi Gibi Görünen Şeylerden Gelen Zafer!



Soğuk bir kış sabahı sahildeki bulunan küçük bir koydan bir balıkçı filosu denize açıldı. Öğleden sonra büyük bir fırtına koptu ve gece olduğunda balıkçı teknelerinden hiçbirisi limana dönememişti. Bütün gece boyunca eşler, anneler, çocuklar ve sevgililer ellerini oğuşturup, kaybolan sevdiklerini kurtarması için Tanrıya yakararak rüzgara açık kıyıda bir aşağı bir yukarı dolandılar. Bu berbat durumda, bir de kulübelerden birinde yangın çıktı. Erkekler olmadığı için yangını söndürüp kulübeyi kurtarmak mümkün olmadı.


Ancak gün ışıdığında, herkesin sevinçle gördüğü gibi balıkçı teknelerinin tümü de sağlam olarak limana döndü. Fakat, orada ümitsiz bir kişi vardı. Bu kişi yangında evi kül olan adamın eşiydi.


Kocası karaya çıkarken şöyle bağırıyordu, "Aman Allah'ım, mahvolduk! Evimiz, içindeki herşeyle birlikte yangında kül oldu!"


Adam ise, kadını şaşırtan şu sözleri haykırdı, "O yangına şükürler olsun! Yanan kulübemizin ışığı sayesinde bütün tekneler yolunu buldu ve salimen limana döndük".






Sakın Ola Pes Etmeyin


Umutsuzluğa düşmeyen insan ender bulunur. Bizim başımıza ya da moral vermeye çalıştığımız bir tanıdığımızın başına da gelse, bunun cevabı bir kelimede saklıdır: azmetmek.

Pek az şey cesaret, ısrar ve azmin değerini, aşağıdaki adamın yaşam hikayesinin betimlediğinden daha iyi betimler (sağ taraftaki sütunda yaşı verilmiştir):

yaş

Iş hayatında başarısız oldu 22
Meclis seçimlerini kaybetti 23
Iş hayatında tekrar başarısız oldu 24
Meclise seçildi 25
Sevgilisi vefat etti 26
Sinir krizi geçirdi 27
Meclis Sözcüsü seçimini kaybetti 29
Seçici Delege seçimini kaybetti 31
Kongre seçimini kaybetti 34
Kongreye seçildi 37
Kongre seçimini kaybetti 39
Senato seçimini kaybetti 46
Başkan Yardımcısı seçimini kaybetti 47
Senato seçimini kaybetti 49
Birleşik Devletler Başkanı seçildi 51

Bu kayıtlar Abraham Lincoln'e aittir.

Önemli olan, eleştiri yapan kişi, yani ayağı takılan güçlü adama veya bir işi yapanın o işi nasıl daha iyi yapabileceğine işaret eden adam değildir. Övgüye değer kişi, arenada fiilen yer alan, yüzü toz ve ter ve kana bulanmış, kahramanca çabalayan, çabalama sırasında hatalar ve eksiklikler olabildiği için üstüste hata yapabilen ve başarısızlığa uğrayan, kendini işine vermesini bilen, haklı bir dava için kendini feda eden, sonuçta başarılı olduğunda zaferin yüce duygusunu tadan, başarısız olduğunda ise yerinin zafer veya yenilgiden bihaber, etliye sütlüye karışmayan insanların arasında olmadığını bilen kişidir.

Theodore Roosevelt
26. A.B.D. Başkanı




Eğer


Eğer çevrendekiler itidalini kaybedipte seni suçladığı zaman

Sen soğukkanlılığını muhafaza edebilirsen,

Eğer herkes senden şüphelendiği halde, sen onların bu şüphesini

Hoşgörü ile karşılayabilir ve kendine olan güvenini kaybetmezsen,

Eğer bekleyebilir ve beklemekten usanmazsan,

Yahut senden nefret edilirse sen de nefretle karşılık vermezsen,

Ve yine, ne çok iyi görünmeye çalışır, ne de çok bilgiçlik taslamazsan,

Eğer hayal kurabilir, fakat hayallerinin esiri olmazsan,

Eğer düşünebilir, fakat düşüncelerinin kölesi olmazsan,

Eğer zafer ve felaketle yüz yüze gelir

Ve bu iki sahtekarı da aynı olgunlukla karşılayabilirsen,

Eğer doğru olan sözlerinin hilekarlar tarafından ahmakları

Aldatacak bir tuzak haline getirilmesine tahammül edebilirsen,

Yahut hayatını vakfettiğin şeylerin bir anda yıkılışını seyredebilir

Ve durup, yıpranmış aletlerle onu tekrar kurabilirsen,

Eğer bütün kazançlarını bir hamlede şansın kucağına atıp

Kurban edebilir ve sonra yeni baştan başlayabilir

Ve kaybından ötürü hiç sesini çıkarmazsan,

Eğer iş işten geçtikten sonra kalbini, sinirlerini ve enerjini

Tekrar seferber edebilir ve gayene ulaşmaya çalışabilirsen

Ve sana: "dayan" diyen iradenden

Başka hiçbir şeyin kalmadığı zaman dişini sıkmasını bilirsen,

Eğer cahillerle konuştuğun halde faziletlerini muhafaza edebilir,

Yahut krallarla dolaştığın halde gururlanıp benliğini kaybetmezsen,

Eğer ne dostlarının, ne de düşmanlarının sözleri seni incitmezse,

Eğer herkese kıymet verir, fakat kimseye fazla güvenmemeyi bilirsen,

Eğer her dakikanın altmış saniyesini faydalı olarak doldurabilirsen,

Işte o vakit, dünya da, içindeki her şey de senindir,

Ve hatta daha fazla … sen o zaman, bir Adamsın, oğlum.

-- Rudyard Kipling








Imkansız nedir?




Imkansız, vazgeçmeyi alışkanlık haline getirenler içindir. Imkansız, beyinleri kirletir, kalpleri kırar ve bedenleri mahveder. Imkansız hastalıklı bir vücut yaratır; hastalıkların nedenidir ve yaraların iltihaplanmasına yol açar. Imkansız, korkakların yaşam biçimidir ve mağlupların bahanesidir. "Bu gerçekleştirilemez", "mümkün değil", "olanaksız" - tüm bunlar yaşayan ölülerin inanç sistemi, aptalların felsefesi, budalanın nağmesi, geri zekalının düsturudur. "Bu imkansız" mantığı, ölümcüldür, zira karanlığa götürür ve ölümle ve tahribatla sonuçlanır.



Imkansız bir sahtekardır yalanların babası tarafından yaratılmıştır. Amacı mahkum etmektir. Imkansız, zekanıza yapılan bir hakarettir, bilginize tehdittir, ruhunuza gözdağıdır. Imkansız, gerçek olan, mantıklı olan ve doğru olan her şeye karşıdır. "Imkansız" biçimindeki bu tek kelime ile ambalajlanmış, sözde masum ve doğal bu sonuç, aslında ölümcül bir zehirdir. Imkansız, insanlığın vebasıdır; insanı köle eder, kapana alır ve elini kolunu bağlar. Imkansız'ı onaylayan kimseler için artık özgürlük yoktur. Güç yoktur, ışık yoktur, hayat yoktur, bağımsızlık yoktur. Imkansız aşağı doğru kıvrıla kıvrıla inen bir spiraldir - bir kez kıvrımlarına kapıldığınız anda aşağı inmeye başlarsınız ve hep devam edersiniz: aşağı, aşağı, aşağı, biraz daha aşağı...



Imkansız Tanrı gerçeğine karşıdır. Imkansız Cehennemin dibinden gelmektedir. Imkansızın Cennette yeri yoktur; imkansızın mantığı Cennette işlemez.




Imkansız bir sözcükten öte bir şeydir; aklın bir halidir, bir tutumdur. Onu çamura gömmez, beslerseniz ve büyütürseniz, sizinle bütünleşir ve bir parçanız haline geliverir, ta ki çare kalmayana dek... Insanı sarışı ayartıcıdır, zira ona teslim olduğunuzda artık başka hiçbir eylem gerekmemektedir; hiçbir galibiyet de gerekmez, çünkü "Imkansızdır"... Bu tutum kazanmaya değil kaybetmeye götürür insanı. "Imkansıza kapılanlar, eğer herhangi bir alanda mağlup oldularsa, çok yakında başka alanda da mağlup olacaklarının farkına varacaklardır, daha sonra bir başka alanda, sonra bir başkasında".


Imkansız kısır bir döngüdür. Imkansız kaybedenin davranış biçimidir. Zaferini, yaratacağı tehlikenin bilincinde olmayan kişilerin kalbinde kazanır; asil arzuları yıkar, yüksek hedefleri vurur ve düşleri parçalar. Imkansız, karanlık bastırınca ortaya çıkan bir hırsız gibidir; cesaretinizi çalar, yiğitliğinizi alır sizden ve bir kenara geçerek alay etmeye başlar, kahkahalara boğulur siz onun yanlış yollarında sendelerken. Kısacası "Imkansız" sonunda bir işe yaramaz yaratır.








Zafer Azimlilere Aittir




Gelin kabul edelim; hayat bir mücadeledir!... Özellikle de günümüzün sorunlarla dolu Dünyasında! Inanç ve cesaret ve bir sürü mücadele gerekiyor! Ama bazılarımızın sorunu, denemek gereken zamanlarda denemeyi bırakmaktır! Bazı insanlar zihinleri içinde baygınlık geçirirler. Zihinsel olarak vazgeçerler; ruhsal olarak vazgeçerler! Ama irade güçlüdür! Güçlü bir inanç, güçlü bir irade ile çoğu zaman birlikte aşılamaz gibi görünen güçlüklerin üstesinden gelmiştir.

14'üncü yüzyılda yaşamış olan büyük Moğol fatihi Timurlenk gençlik yıllarına ait şu hikayeyi arkadaşlarına anlatırmış: "Bir keresinde düşmanlarımdan saklanmak için harap bir binaya sığınmak ve saatlerce tek başıma oturmak zorunda kalmıştım. Ümitsiz durumumdan zihnimi uzaklaştırmak için kendinden çok daha büyük bir mısır tanesini yüksek bir duvara çıkartan bir karıncaya gözümü dikmiş bakıyordum. Bu işi başarmak için başarısız olan kaç deneme yaptığını saymıştım. Mısır tanesi altmış dokuz kere yere düşmüştü; ama karınca vazgeçmiyordu ve yetmişincisinde duvarın üstüne ulaştı! Bu manzara bana, vazgeçmemek için o an şiddetle ihtiyacım olan cesareti vermişti ve aldığım o dersi hiç unutmadım."

Büyük felaket ve karışıklık zamanları, sıklıkla en büyük beyinleri yaratmıştır. En saf cevher, en kızgın ocaklarda üretilir ve en parlak yıldırım, en karanlık fırtınadan doğar.




Zafer, ona en çok azmedenindir.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,417
Mesajlar
134,315
Kullanıcılar
90,726
Son üye
LeonUO
Üst