Panik Bozukluk Ve Nedenleri

ogrenci_84

Özel Üye
Katılım
7 Nis 2008
Mesajlar
158
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
Adana
Panik atakların toplam en az 2 defa yaşanmasının yanında kişide bu atakların tekrar olacağı endişesi ile birlikte fonksiyon kaybının olması (tek başına asansöre binememe, otobüs yolculuğuna çıkamama, kapalı mekanlarda kalamama gibi) “panik bozukluk” olarak bilinir. Panik bozukluk görülme sıklığı kadınlarda daha sık olmak üzere %2-5 kadardır. Panik bozukluk, yaşamın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir. Genetik yatkınlık olabileceği de gösterilmiştir. Ailesinde panik bozukluk bulunan kişilerde risk daha yüksektir.

Özellikle genç erişkinleri etkileyen (20 ile 30 yaş arası) bu hastalık, tedavi edilmediği taktirde kronikleşip depresyona yol açabilir. Panik bozukluğunda uyuşturucu ve alkol tüketimi diğer sağlıklınkişilere göre daha fazla olur. Bu hastalığın uzun süre devam etmesi durumunda; ön planda ağrının olduğu mide ve barsak problemleri ile belirli birtakım zor tedavi edilebilen bir tabloya ilerleyebilir. Bazen panik ataklarını sık ve uzun süre yaşayan hastalar bu atak anındaki yoğun sıkıntıya tahammül edemeyerek intihara teşebbüs edebilirler.

Özellikle tekrarlayan panik atakları başta depresyon olmak üzere diğer birçok psikiyatrik bozukluğa yol açar. Panik bozukluğa depresyonun eşlik etmesi durumunda intihar riski, tek başına bu hastalıkların yol açtığı riskten daha fazladır.

Panik bozuklukta hangi belirtiler görülür?

Yoğun korku ve rahatsızlık hissinin yanı sıra, panik atakta şu belirtilerin en az dördü (aynı anda herhangi dördü) yaşanabilir:
- Nefes darlığı
- Ölüm korkusu
- Çarpıntı
- Aniden ortaya çıkan ve tariflenemeyen yoğun sıkıntı
- Baş dönmesi
- Bayılacakmış gibi olma
- Göğüste daralma
- Çıldırma korkusu
- Kontrolün kaybedileceği korkusu
- Karın bölgesinde gerginlik ya da bulantı
- Tehlikeli bir hastalığı olduğu hissine kapılma
- Ellerde, ayaklarda terleme, uyuşma, karıncalanma
- Üşüme ya da ateş basması

Panik bozukluk neden kaynaklanır?

Panik atağa yol açan faktörler arasında: Stres, çok miktarda kafeinli içeceklerin tüketilmesi, depresyon başta olmak üzere diğer psikiyatrik bozukluklar, tiroid hastalıkları, kalp hastalıkları, solunum yolları hastalıkları ve adet öncesi sendromu sıralanabilir.

Stres: Stres (sıkıntı uyandıran herhangi bir durum), panik atağa yol açan etkenler arasında birinci sırada yer almaktadır. Bir yakının ölümü, aşırı stres, incinme, tecavüz gibi yaşamı kötü yönde etkileyen özellikler, panik atağın oluşmasına yol açabiliyor. Örneğin, asansörün aniden bozulması ve içinde kalma, sınav öncesi aşırı heyecan panik atağı başlatabilir.

Çok miktarda kafeinli içeceklerin tüketilmesi: Kafein, beyine doğrudan ulaşarak kişinin uyanık kalmasını sağlar ve aynı zamanda vücuttaki serotonin düzeyini bozar ve merkezi sinir sisteminde iletimi sağlayan maddelerde düzensizlik yaratır. Bu durum panik atağa yol açar. Bundan dolayı, özellikle aşırı miktarda kahve, kola gibi içecekler tüketen kişilerin, bunları azaltmaları gerekir. Bazı panik atak şikayeti olan hastalar, sadece kafeinli içecekleri azalttıklarında bile bu rahatsızlıklarından kurtulabiliyor.

Tiroid (guatr) bezi hastalıkları: Tiroid bezi hastalıklarının bazen ilk belirtisi panik atak olabilir. Bu durumda tiroid hastalığının öncelikle tetkiklerle dışlanması gerekir. Tiroid bezi hastalıklarında öncelikle bu hastalığın tedavi edilmesi, eğer bu tedavi tek başına cevap vermiyorsa psikiyatrik ek tedavi gerekir.

Kalp Hastalıkları: Kalp kapak hastalıkları da tek başına panik atakla ortaya çıkabilir (daha çok mitral kapak prolapsusu). Ancak panik atak/bozukluk yaşayanların çok küçük bir kısmında kalp kapak hastalığı tespit edilmektedir.

Yoğun panik atak yaşayan hastaların birçoğunda kalp hastalığı şüphesiyle kalp anjiyosu yapılmakta ve herhangi bir hastalık tespit edilememektedir.

Panik Bozukluk Tedavisi: Öncelikle ataklara yol açan nedenler araştırılır. Ardından buna göre bir tedavi uygulanır veya yol açtığı bilinen başka bir tıbbi hastalık tespit edilmişse ilgili uzmana yönlendirilir. Bu hastalık biyolojik ve psikososyal faktörler sonucu ortaya çıktığından, ilaç tedavisiyle birlikte psikoterapi uygulanır. Beyinde hastalığı ortaya çıkaran maddelerin yeniden eski dengesine ulaşması için ilaç tedavisine başvurulur. Davranış terapisiyle de, hastanın ataklar sırasında kontrolü sağlayabilmesi amaçlanır. Araştırmalara göre ilaçla birlikte psikoterapinin uygulanması durumunda atakların tekrarlama riskinin daha düşük olduğu görülmektedir. Tabii panik atağa yol açan etkenlerin de ortadan kaldırılması gerekmektedir. 8 – 12 aylık tedaviler sonrasında, hastada panik bozukluğunun tekrarlama riski azalır.
Gevşeme egzersizlerinin psikiyatristler tarafından öğretilmesinin yanında solunum çalışması ve aile terapilerinin de hastaya yararı olur. Tedavi edilmediğinde bu bozukluk kişinin sosyal işlevselliğini kısıtlanmaya başlar, sosyal ve mesleksel işlevselliğin bozulması ile ekonomik kayıplar da ortaya çıkar.
Panik atak/bozukluk kesinlikle ölüm ya da çıldırmaya veya felce neden olan bir hastalık değildir. Ataklar sırasında ortaya çıkan yoğun endişe kalp, tansiyon ilaçları, vitaminler, sakinleştirici ilaçlar veya alkol kullanımı ile düzelmez/iyileşmez.

NOT:panik bozukluk “Psikiyatristler” tarafından tedavi edilmesi gereken bir psikiyatrik bozukluktur.
Tedaviye geç gelen ve tedavisini yarım bırakan hastalarda bu kronikleşmektedir.
HİÇBİR TEDAVİ YARIM BIRAKILMAMALIDIR.İYİLEŞTİM DİYİP TEDAVİYİ BIRAKANLAR ALDANMIŞ OLUR..
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,417
Mesajlar
134,315
Kullanıcılar
90,726
Son üye
LeonUO
Üst