Anne ve Çocuk

Beyhan

Özel Üye
Katılım
23 Şub 2008
Mesajlar
289
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Bölüm:
Halkla İlişkiler
Şehir:
İstanbul
Ergenlik sorunlarının büyük bir kısmı dış kaynaklı olmaktan çok iç kaynaklıdır ve ergenin uyumunda daha önemli etkisi vardır.Bu güçlükler grubunda; ciddi çatışmalar ve engellenmeler ergenin tipik olarak yaşadığı belli başlılarıdır. Ayrıca güvensizlik, yetersizlik, karmaşa, belirsizlik, aşağılık ve suçluluk duyguları ergeni olgunluğa tırmanırken tedirgin eder. Sorunların tümü bir arada ele alındığında ergenin gerek kendisini, gerek dünyasını daha iyi anlama ve başa çıkma çabası için "uyum çabaları" olarak kabul edilir. En sık görülen sorunlar;

1. Ev-aile uyumu: Ergenlik sorunlarının büyük bir kısmı ebeveyn kuralları, beklentileri ve yasaklamalarından, ailedeki diğer çocuklardan, aile geleneklerinden kaynaklanır. Bir tarafta aile kuralları, diğer taraftan bağımsızlık ve akran grubu kuralları belirgin bir çatışma ve gerginlik yaratır.

2. Toplumsal Sorunlar: Ergen kendine bir akran grubu edinmeye ve bu grupla özdeşleşme yapmaya çalışırken ortaya çıkan sorunlardır. Başkalarıyla birlikte olamayı, toplumsal kabul görmeyi, grup kurallarını, karşı cinsle buluşmayı ve benzer davranışları içeren alandır.

3. Psiko-seksüel Sorunlar: En ciddi ve ergeni en fazla rahatsız eden sorunlardır. Ergen büyümesinin tipik özelliği olan psikoseksüel gelişimin çeşitli nitelikleri hakkında pek az ergen uygun bir şekilde başa çıkmak için bilgi ve deneyim edinir. Bu tür sorunlar iç çatışmayı arttýrabilir ve toplumsal, akademik, ailesel ve moral uyuma etki eder.

4. Moral ve Dini Sorunlar: Pek çok ergen kurallara uyma, cinsel davranış, doğru sözlülük ve moral davarnış deneyiminde güçlük çeker. Çatışma ve gerginlik genellikle ortaya çıkar. Sıklıkla dinsel kuşkular ve kaygılar, dinsel inanç ve deneyimlerde kuşku geliştirirler. Suçluluk, utanç ya da güvensizlik duygusuna yol açan bu durum yeni bir dinsel uyumu getirecektir.

5. Akademik ve Mesleki Sorunları: Okul yaşamında, çalışma alışkanlığı, öğretmen istekleri, okul konularına ilişkin ilgi-merak geliştirme ve okul başarısızlığı sıktır. Uygun iş seçiminde gerçekleri göz önünde bulundurmak gerekir. Okumaya devam mı edecektir?, Çalışacak mıdır?, bu önemli bir sorundur.

6. Boş Zamanı Değerlendirmede Faaliyetlerden Doğan Sorunlar: Film, TV, cinsel literatür, değersiz hobiler, çete faaliyetleri, sürekli vitrin dolaşma vb.
çalışma koşulları, şehirleşme ve politik koşullar çok sayıda sosyoekonomik ve kültürel etkenlerin ergeni, aileyi ve etkileşimlerini etkilemesi beklenir. Ergenin özerk ve bağımsız davranma eğilimi, yaşıtlarıyla oluşturdukları farklı kültürler ona aile dışındaki dünyayı deneyimleme fırsatı vermektedir. Genelde ergen grubları bazı toplumsal kuralları reddetseler de, aynı gruplar orta ergenlikte uyuma hizmet eden toplumsal birimler olarak kabul edilmektedir.

İç ruhsal yapısında zaten değişim yaşayan ergen yeni değerler sistemi oluştururken, ülkü oluşturmada, çevreleyen etkileşim biçimlerinde ve uyum göstermede zorlanır. İşte bu aşamada aile, sosyal çevre ve kültürün belirleyici rolü vardır.

Ergenlik dönemi ilerledikçe genç ergenin aile ilişkileri bozulmaya başlar. Bu bozuklukta iki tarafın da payı vardır. Ana-baba çocuklarının büyüdüğünü gördükleri halde ona hala çocuk gibi davranır, ancak sorumluluklarında onun yerinde davranmasını isterler. Yani kendilerini istedikleri anda ona çocuk muamelesi yapacaklar. Ama ergen bir yetişkin gibi üzerine düşen sorumluluklarını bilecek ve yerine getirecek. Burada bir çelişki olduğu açıktır.

Çatışmanın bir başka kaynağı, ana babanın değişik yaşam standartları altında büyümesi ve farklı bir ergenlik geçirmesinden ileri gelir. Hele ana-baba ve çocuk başka ülke, kent, ve değişik kültürler içinde yetiştiyse birbirini anlamakta zorluk çekecektir. Ergen, ana babasının kendini anlayacağına inanırsa çatışma azalır. Bu dönemde görülen bu çatışmalı durumda taraflardan biri ötekinden daha çok sorumludur denemez. Ana baba hatalı anlayışsız davranıyor derken, görevlere karşı tutum alan, ailenin kısıtlama ve yasaklarına kulak asmayan, yaşlarının gerektirdiği sorumluluklarda başarısızlığa düşen ergenleri kabullenmenin ve hoş görmenin zorluğunu da belirtmek gerekir. Ergenin bağımsızlık arayışı anne-baba ergen arasında değişik yoğunlukta çatışmalara yol açabilir.

Ergen ve aile arasındaki çatışma, 14-15 yaşlarında da tepe noktasına ulaşır. Bağımsızlığa doğru gelişmenin daha ılımlı geçmesi, anne-babanın bu geçiş döneminde gösterecekleri destek ve anlayışa bağlıdır. Anne-baba ile ergen arasındaki bağımlılıktan bağımsızlığa geçiş uğraşısının daha iyi anlaşılması için, aile içi dinamiklerinin, anne-baba ve ergenin beklentilerinin değerlendirilmesi gerekir.

Gecenin bağımsızlık girişimlerini hazmedemeyen ana-babanın kısıtlayıcı-engelleyici tutmları, toplumsal değerlerde varolan çelişki ya da eksiklikler, aile ve toplum beklentilerindeki çarpıklıklar, aşırı engelleyici hoşgörüsüz tutumlar, hızlı sosyal değişimler gibi birçok sosyokültürel etken ergeni yetişkinlerle çatışmaya itebilir. Aile içindeki çatışmanın daha çok "ön ergenlik döneminde" yer aldığı, yaşla aldığı, yaşla birlikte azalarak uzlaşma ve uyumun yaratabildiği gösterilmiştir
 

Beyhan

Özel Üye
Katılım
23 Şub 2008
Mesajlar
289
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Bölüm:
Halkla İlişkiler
Şehir:
İstanbul
anne sütü ve emzirme dönemi

Bir bebeğin doğduğu andan altı aylık olana kadar, yiyecek ve içecek olarak, sadece anne sütüne ihtiyaç vardır. Bir bebek için en iyi besin anne sütüdür. İnek sütü, piyasadaki hazır mamalar, evde pirinç unu ile yapılan mamalar hiçbir zaman anne sütünün yerini tutamaz. Anne sütü öncelikle temiz bir besindir; hazırlama, ısıtma gibi zorlukları olmadığından, kolayca verilebilir. Unutmamalıdır ki anne sütü ile beslenme, anne-çocuk ilişkisini kuvvetlendirerek, çocuğun duygusal doyumunu sağlar.

Anne sütü bebek için, ideal bir besin olmasının yanısıra, bebeği, ishal, öksürük, grip gibi hastalıklardan korunması nedeniyle de diğer besinlerle kıyaslanamıyacak değerde bir besindir. Mikrobik hastalıkları önleyici maddeler, annenin ilk sütünde daha fazla bulunması nedeniyl bebeğe, doğar doğmaz anne sütü verilmesi büyük önem taşımaktadır. Sıcak ve kuru iklimlerde bile, anne sütünde bir bebeğin ihtiyacına yetecek kadar su vardır. Bebeğin susuzluğunu gidermek için ilk dört ayda ayrıca su ya da şekerli içecekler verilmesine gerek yoktur.

Anne sütü bebeğin, ishal, öksürük, nezle ve diğer sık görülen hastalıklardan korunmasına yardım eder. Bebeğe ilk 6 aylık dönemde sadece anne sütü verilirse, bu korunma daha da güçlü olur. Bebek 6 aylık olunca, diğer yiyecek ve içeceklerin de verilmesi gerekir. Emzirme, bebek bir yaşına gelinceye kadar diğer gıdalarla birlikte sürdürülmeli, mümkünse daha uzun bir süre devam ettirilmelidir. Çünkü ikinci yaşta anne sütü diğer gıdalara ek olarak verildiğinde, çocuğu hastalıklara karşı korur.


Doğumun hemen ardından bebeğin emzirilmeye başlanması anne sütü yapımını harekete geçirir. Emzirmeye, doğumdan sonraki ilk yarım saatte başlanmalı, daha sonraya bırakılmamalıdır. Bazı yörelerde, bebeklere doğumu izleyen ilk birkaç gün gelen, ağız ya da kolostrum adı verilen koyu kıvamlı sarımsı anne sütü verilmez. Bu yanlış bir uygulamadır. Kolostrum, bebekler için yararlıdır ve onları sık görülen başlıca hastalıklara karşı korur. Bebeğin, anne sütü gelene kadar kolostrumdan başka herhangi bir yiyeceğe ve içeceğe gerek yoktur.

Bir çok annenin , özellikle ilk çocuklarında, emzirmeye başladıklarında
yardıma ihtiyacı vardır. Deneyimli ve anlayışlı bir kişi, örneğin çocuğunu başarı ile emzirmiş bir kadın, annenin sık rastlanan birçok probleminin üstesinden gelmesine yardımcı olabilir.Hemen hemen bütün annelerden ;

Eğer bebek memeyi ağzıyla iyi bir şekilde kavrayabiliyorsa
Bebek gece de dahil, istediği sıklıkta emebiliyorsa yeterli süt gelecektir.
Emzirme sırasında bebeğin, göğüste tutuluş şekli çok önemlidir. Uygun olmayan emme pozisyonu ;

Meme başlarının çatlamasına ve acımasına
Yeterli süt gelmemesine
Meme almama gibi şikayetlere sebep olur
Bebeği emzirmeye başlamadan;

Anne, ellerini su ve sabunla yıkamalı
Meme başları temiz olmalı,
Meme ucu ile etrafındaki kahverengi halka çocuğun ağzında olmalı, damağa da dokunmalı.
Çocuğun altı temiz olmalıdır.
Emme iyi bir pozisyon ise ;

Bebeğin vücudu bütünüyle anneye doğru dönüktür.
Bebek uzun ve derin emer.
Bebek rahat ve mutludur.
Annenin meme uçları acımaz.
Emzirme sonunda bebeğin dik olarak yüzü omuza gelecek şekilde tutulması ve sırtına hafif hafif masaj yapılması çok önemlidir. Bu şekilde bebeğin gazının çıkarılmasına yardımcı olmuş olur.



,
 

jojo

Yeni Üye
Katılım
23 Nis 2008
Mesajlar
553
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Adana
evet gercektende cok onemlı konu... yanı anne sutu bılgılerın ıcın thank:) mutlaka her cocugun en az 6 ay anne sutu almalı zaten yukarda her sey yazıo:)
 

Beyhan

Özel Üye
Katılım
23 Şub 2008
Mesajlar
289
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Bölüm:
Halkla İlişkiler
Şehir:
İstanbul
anne olmanın ideal yaşı

anne olmanın ideal yaşı

Doğa kadınlara, regl olduğu andan menepoz dönemine girinceye kadar doğurma yeteneğinizi bahşetmiştir. Ancak hem anne adayı hem de bebeğin sağlığı için doğurganlık açısından belli bir olgunluğa gelmek ve doğurganlığın son dönemlerine de kalmamak gerekiyor. Anne olmanın, uzmanlar tarafından belirlenen ideal bir yaş ortalaması var. Kişinin hormonal ve cinsel olarak belirli olgunluğa geldiği, sağlıklı bir doğum için hem fiziksel hem psikolojik olarak bebeğe ve kendine zarar vermeden doğum yapabileceği dönem 25-30 yaşları arasını kapsıyor. Ancak özellikle günümüzde sosyal, kültürel ve ekonomik nedenlerden dolayı 35 yaşından sonra doğuran kadınların sayısı gittikçe artıyor. Ve tabii 20 yaşına bile gelmeden çocuk sahibi olan kadınlar da var.

fiziksel ve psikolojik tehlikeler


Erken yaşta hamile kalan genç anne adaylarında, düşük, ölü ve erken doğum çok sık yaşanır, 35 yaş üstünde de zihinsel özürlü çocuk dünyaya getirme olasılığı artar. Erken yaşta ya da geç yaşta çocuk sahibi olmanın bir de psikolojik zararları var. Özellikle geç yaşta yapılan evliliklerde ilişki tam olarak yerine oturmadan, eşler birbirlerini iyi tanımadan çocuk sahibi oluyorlar. Bunun da onlara göre geçerli bir nedeni var. Yaşları iyice ilerlemeden bir çocuk sahibi olabilmek. Ancak evliliğin oturmamış olması sorun olabildiği gibi, geç yaşta çocuk sahibi olmanın dezavantajlarınıda yaşıyorlar. Çünkü belli bir yaştan sonra insanın tahammül gücü azalıyor. Ayrıca çocuklarıyla arasında ciddi yaş farkları olduğu zaman iletişim sorunu da yaşanabiliyor. Erken yaşta çocuk sahibi olmanın psikolojik dezavantajlarını da şöyle sıralayabiliriz : Öncellikle belli bir olgunluğa gelmemiş annenin çocuğuna nasıl bakacağı sorun oluyor. Dünyayı yeni tanımaya başlamış, kişiliği oturmamış bir anne, çocuğunu nasıl yetiştirebilir ve ona ne verebilir? Çocuk sahibi olmak, sadece onun karnını doyurup, altını temizlemek anlamına gelmiyor. Anne adayı çocuğun getireceği sorumlulukları ve sıkıntıları göğüsleyebilecek olgunlukta olmalı. Bu sorumluluğun altında ezilen bir anne, psikolojik olarakta sorunlar yaşayabilir. Ve dolayısıyla bu sorunları çocuğuna yansıtmaya başlar.

hazır hissetmek


Bir bebek dünyaya getirirken, herşeyi düşünmek gerekiyor. Siz çocuk bakmaya hazır mısınız, yaşamınızda bu sorumluluğa yer var mı yada bebeğinizi ve kendinizi riske atmadan sağlıklı bir şekilde doğum yapabilecek misiniz? Çocuk sahibi olmadan önce tüm bu sorulara olumlu cevaplar verebilmelisiniz. Çocuk hayatınıza zevkli, keyifli yanlar katacağı gibi bir yığın güçlükleri de beraberinde getiriyor. Çocuğun getirdiği sorumluluklar ve gece yaşanan uykusuzluklar ya da hastalıklar, evliliğinizi de sizi de yıpratabilir. Ama tüm bunlara karşı kendinizi hazır hissediyorsanız ve 20-35 yaşları arasındaysanız, bebeğinizi büyütmekten büyük zevk alabilirsiniz.

doktor kontrolleri

Özellikle günümüzde kadınların iş yaşamına daha yoğun olarak katılması ve eğitimleri çocuk sahibi olma yaşını yükseltiyor. Tüm hamlilelikler doktor kontorlü altında olmalı ancak 35 yaş sonrası hamileliklerde doktor gözetiminin daha da özenli olması ve asla ihmal edilmemesi gerekir. Anne olmanın keyfini ve sorumluluğunu taşımak için ne yapmanız gerektiğini kısaca böyle özetliyoruz ama birde geç yapılan evliliklerde, doğal olarak geç dünyaya gelen çocuklar var. Aynı şekilde bilinçsiz hamile kalarak erken yaşlarda başınıza gelecek riskli hamilelikler de var. Ne olursa olsun işinizi şansa bırakmayın. Çocuk sahibi olma isteyene kadar korunmayı ihmal etmeyin ve bir çocuk dünyaya getirmeye karar verdiğiniz zaman doktor kontrolünde ve mümkünse 25-30 yaşları arasında çocuk sahibi olmaya özen gösterin.
 

ayseen

Özel Üye
Katılım
9 Nis 2008
Mesajlar
326
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
Çorum
çocukta tuvalet ve temizlik eğitimi

-çocuğa tuvalet alışkanlığı için 18.ayın tamamlanması gerekir.
-her çocuğun tuvalet eğitimine hazır bir duruma gelmesi farklı olabilir.eğer çocuk hazırsa tuvalete gitme ihtiyacını mimikleri yada duruşu ile belli eder.
-çocuklar genellikle 2 yaş dolaylarında idrarlarını tutmayı öğrenirler.ancak bazı çocuklar 2-3 yaşlarına kadar gündüz,3-5 yaşlarına kadarda gece zaman zaman altlarını ıslatırlar.
-çocuk tuvalet konusundaki olumlu davranışlarından dolayı bazen ödüllendirilmeli.
-tuvalet eğitimi süresince aile çok sabırlı ve sakin olmalıdır.
-çocuklara tuvaletten çıkarken su dökmeyi,ellerini sabunla yıkamayı öğretmek tuvalet eğitiminin en önemli unsurudur.
 

ayseen

Özel Üye
Katılım
9 Nis 2008
Mesajlar
326
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
Çorum
teşekkür ederim
 

Okul.Oncesi

Okul Öncesi Öğretmeni
Katılım
25 Şub 2008
Mesajlar
374
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Bölüm:
Okul Öncesi Öğretmenliği
Şehir:
Mersin
çocukta Sinirlenmenin Azaltılabilmesi Için

Olumlu yaklaşım
İyi özelliklerine vurgu yapma (şahsına övgü yapmadan kendi memnuniyet duygularımızı anlatarak, bkz Övgünün çözümlemesi)
Destekleyici yaklaşım
Ona özel zaman ayırma
Olumlu ve bilinçli ödüllendirme (bkz. Ödüller Nasıl Verilmeli)

Sevildiğini ve değer verildiğini hissettirme
Adaletli yaklaşım
Zor anlarda yanında olma
Başarılarının farkında olma
Onun yanında olduğunuzu hissettirme
Sık sık söz hakkı tanıma
Kendini ifade etmesi için teşvik etme
Aile içi iletişimi kuvvetli tutma
Ev içinde huzurlu bir ortam oluşturma
Karşılıklı anlayış ve empatinin evde uygulanması
Hata yaptığında hemen eleştirmeme
Cezaların sürekli ve ağır olmaması
Kızgınlığını konuşarak ifade etmesine yardımcı olma
Hata yaptığında anlayışınızı gösterme
Ev içi zamanlarda onun meşguliyetini sağlama
Kötü misaller gördüğünde etkilenmemesi için konuşma
Evde davranış ve tepkilerimizle örnek olma
Kendi tepki ve tahammülsüzlüğümüzü azaltma
Stresi ve gerilimi yumuşatma
Karşılıklı hoşgörünün pekiştirilmesi
Varsa psikiyatrik sorunlarının tedavisini sağlama fayda sağlar
TV ve bilgisayar karşısında negatif etkenlerden uzaklaştırma
Düzenli beslenme ve uyku sağlama
Aşırı olarak üzerine düşüp onu bunaltmama
Yeri geldiğinde özgürlük tanıma
Başkaları ile kıyas yapmama (kendi içimizde de)
Ana babadaki mutsuzluğun tedavi edilmesi
Hayata ait pozitif mesajlar
 

sanko86

Yeni Üye
Katılım
7 Nis 2008
Mesajlar
581
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Şehir:
Balıkesir
Güzel bilgiler teşekkürler
 

sanko86

Yeni Üye
Katılım
7 Nis 2008
Mesajlar
581
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Şehir:
Balıkesir
Ergenlik dönemi hakkında ailelerin daha bilinçli davranmasını sağlamak adına güzel bilgiler.
 

sanko86

Yeni Üye
Katılım
7 Nis 2008
Mesajlar
581
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Şehir:
Balıkesir
Güzel bilgiler ilerde gerekebilir:)
 

sanko86

Yeni Üye
Katılım
7 Nis 2008
Mesajlar
581
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Şehir:
Balıkesir
Güzel bilgiler bilinçli olmak gerek.Teşekkürler.
 

servivor_050

Super Moderatör
Katılım
30 Eyl 2007
Mesajlar
310
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Bölüm:
İktisat
Şehir:
Ankara
Paylaşım için teşekkürler.....
 

ayseen

Özel Üye
Katılım
9 Nis 2008
Mesajlar
326
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
Çorum
çocuk disiplininde yapılan hatalar

Elbette, anne babalar olarak hepimiz çocuklarımızı yetiştirirken onlar için en iyiyi istiyor, hata yapmak istemiyoruz. Ancak, bebekler de hastaneden kullanım kılavuzuyla gelmiyorlar !


Çocuk yetiştirmek uzun ve zorlu bir süreç. Bu süreçte, sevgi ve disiplin çocuğa birlikte verilmeli. Hiçbirimiz mükemmel değiliz, istemesek de hatalar yapıyoruz. Bu yazıda, çocuk yetiştirmede sık yapılan hatalara değineceğiz, belki sizlerin de değiştirmek, düzelmek istediğiniz davranışlarınız olabilir...

1- Sorunları görezden gelmek: Eğer çocuğunuzla yaşadığınız öfke nöbeti, uyku problemleri gibi sorunlara eğilmeden onlarla birlikte yaşamaya çalışırsanız, hayatınızın normal bir parçası haline gelirler ve giderek çözüme ulaşmak zorlaşır. Bazen anne babaya çocuklarının çok yanlış davranışları bile rahatsız edici gelmez. Ancak, çevrenizdekiler veya doktorunuz sizi sürekli uyarıyorsa bir sorun olabileceğini göz önünde tutmalısınız.

2- Gerçekten sorun olup olmadığına karar verememek: Belli davranışlar bazı yaşlar için normaldir. Örneğin, iki yaşındaki çocuğunuz istediğini almadınız diye markette kendini yere atıp bir öfke nöbeti geçirebilir. Bunu, gelişiminin normal bir parçası olarak kabul edebilirsiniz. Ancak benzer bir davranışı altı yaşındayken tekrarlıyorsa, bir sorun var demektir.

3- Beklentinin aşırı olması: Çocuğunuzu tanıyın, belli yaştaki yetenek ve özelliklerini bilin. Ondan beklediklerinizi bu bilgilerin ışığında gözden geçirin. Örneğin doktorunuz iki yaşında tuvalet eğitimine başlayabileceğinizi söyler. Ancak, denemeleriniz sonuç vermiyorsa belki de sizin çocuğunuz henüz buna hazır değildir, ona biraz daha süre tanıyarak hem gereksiz çatışmaları aza indirmiş, hem de hazır olduğunda çok daha kısa sürede sonuç almış olacaksınız.

4- Tutarsızlık: Eğer bir gün hayır dediğinize ertesi gün evet derseniz veya sizin yasakladığınız bir abur cuburu başka bir yakınınız çocuğa verirse, minik yavrunuzun kafası karışacak, büyüklerin pek o kadar tutarlı olmadığı yolunda bir sonuca varacaktır. Kurallar daima geçerli olmalı, çocuğun çevresinde onunla temasta olan diğer kişiler de sizin belirlediğiniz doğrultuda hareket etmeliler.

5- Sınır koymamak: Çocuklar belli kuralları, sınırları olan ortamlarda kendilerini daha güvende hissederler. Her istediklerini yapmalarına izin vererek onlara iyilik değil kötülük yapmış olursunuz
 

jale71

Yeni Üye
Katılım
21 Haz 2008
Mesajlar
74
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Adana
paylaşım için tşkler.
 

jojo

Yeni Üye
Katılım
23 Nis 2008
Mesajlar
553
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Adana
çok güzel bilgiler. bu bilgileri bizimle paylaştığın için sağol cnm.
 

puren

Yeni Üye
Katılım
6 Ara 2008
Mesajlar
5
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Adana
gercekten cok faydalı bılgıler
 

meltem45

Yeni Üye
Katılım
5 Ara 2008
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Adana
paylaşımın için teşekkürler canım...
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst