çocuk gelişimi ve pisiklojisi

Okul.Oncesi

Okul Öncesi Öğretmeni
Katılım
25 Şub 2008
Mesajlar
374
Tepkime puanı
9
Puanları
0
Bölüm:
Okul Öncesi Öğretmenliği
Şehir:
Mersin
Kız çocukların ve kadınlarınTemel Eğitiminiİlerletmek

‘’Eğitimin niteliği ve yeterliliği, eğitimde fırsat eşitliği ile ilgili önkoşulların temelleri erken çocukluk dönemi yıllarında atılır. Erken çocukluk bakım ve gelişimine önem vermek temel eğitimin amaçlarını gerçekleştirmek için zorunludur.’’ (‘’Herkes İçin Eğitim’’, çerçevesi, 20,paragraf)

Kız Çocuklarının Temel Eğitimi
Erken Çocukluk Dönemi Programları cinsiyete bağlı eşitsizlikleri çeşitli şekillerde ortadan kaldırabilir:

• Kız ve erkek çocukların ilköğretime eşit şartlarda başlangıç yapmalarını sağlayarak.
Erken Çocukluk Dönemi Programları’na devam eden çocukların arasında kız erkek dağılımının eşit olduğu görülmektedir. Aynı şekilde eğitim sistemine girdikten sonra okula devam oranlarının hemen hemen eşit olduğu görülüyor.

• Anne babaların kız çocuklarının daha uzun süre okula devam edebilmeleri için gerekli yeteneklere sahip olduklarını fark etmelerine yardımcı olmak.
Anne babalar kız çocuklarının erkek çocuklar gibi öğrenme yetenekleri olduğunu fark ettiklerinde, kız çocukları için eğitimin değerini daha iyi anlayabilirler. Erken çocuklukta kazanılan olumlu deneyimler kız çocuğunun da birşeyler öğrenebileceğini göstermekte ve onların ilköğretime devamını teşvik etmektedir. Hindistan’da yapılan bir araştırma, erken çocukluk porgramına katılan kız çocuklarının, katılmayanlara kıyasla daha yüksek oranda ilkokula başladıklarını ve devam ettiklerini göstemiştir.

• Erken Çocukluk Dönemi Programları kadınların neler yapabilecekleriyle ilgili örnek oluşturmak.
Erken Çocukluk Dönemi Programları’nda çalışanların büyük bir çoğunluğu kadındır. Bu konuda çalışan kadınlar, genç kızlara ilerde yetişkin olduklarında meslek olarak neler yapabilecekleriyle ilgili örnek oluştururlar. Erken Çocukluk Dönemi Programları’nda çalışanların statüsü ne kadar yüksek olursa, genç kızlara bu meslekle ilgili olumlu örnek olmada etkisi o kadar güçlü olur.


Kadınların Temel Eğitimi
Kız çocuklarının yanısıra, kadınlar da eğitim görme hakkına sahiptir. Kadınların eğitim seviyesi yükseldikçe gelecek nesilin bundan aynı oranda faydalanacağı da bir gerçektir. Kız çocuklarının eğitim aldığı her yıl ile ileride kendi çocuklarının daha sağlıklı, daha eğitimli olmasını sağlamadaki yetenekleri arasında bir ilişki vardır. Bir başka değişle, kadınların aldığı eğitim yılı arttıkça, çocuklarının eğitimli ve sağlıklı olma olasılığı da artacaktır.

Erken Çocukluk Dönemi Programları kadınların gelişimini, o toplumda çocuk bakımı hizmetlerini sağlayarak destekler. Toplumda çocuk bakımı hizmetleri işlerlik kazanıp, kurumsallaştığında iki amaç gerçekleştirilmiş olur. Öncelikle küçük çocukların bakımı sağlanır. Aynı zamanda da kadınların ve genç kızların tüm zamanını alan çocuk bakımı sorumluluğu üzerlerinden alınmış olur. Dolayısıyla kendilerini geliştirmeye zaman ayırabilirler. Hem para kazanabilirler hem de kendilerini geliştirmek üzere birşeyler öğrenenebilirler. Bu yolla Erken Çocukluk Dönemi Programları kadınların ve çocukların birbirleriyle örtüşen ihtiyaçlarını karşılamış olur.
Her genç kız ve kadının eşit düzeyde temel eğitimini sağlayacak politik taahhütleri etkili politikalara, reformlara ve programlara nasıl dönüşebilir?
Erken Çocukluk yıllarında cinsiyet farklılıklarını ve eşitliği bozan engellerin daha fazla sayıda araştırılmasıyla ortaya çıkarılması gerekir.

Cinsiyet farklılıklarına eğilen çocuk yetiştirme yöntemleriyle ilgili çalışmalar ( ne zaman başladı? Nasıl oluştu?) genelde cinsiyeti bir değişken olarak ele almamıştır. Son zamanlarda özellikle 6 yaşın altındaki çocukluların cinsiyet konularıyla ilgili bir çok çalışma başlamıştır. Bu çalışmalar Fas, Mali, Bolivya, Jamaika, Hindistan ve Endonezya’da gerçekleştirilmektedir. USAID ve diğer bir takım kuruluşlar tarafından mali yönden desteklenmekte ve Erken Çocukluk Bakım ve Gelişimi ile ilgili Danışma Grubu tarafından koordine edilmektedir.

Erken Çocukluk Dönemi Programları çerçevesinde, hem kız ve erkek çocukların cinsiyet rollerine uygun davranışlar geliştirmeleri ile ilgili, hem de kendilerine öğretmenler tarafından verilen mesajlarda farklılık olup olmadığını öğrenmek amacıyla araştırmalar yapılmalıdır.
Bu konuda öğretmenlerin sınıftaki kız ve erkek çocuklarına yönelik davranışları gözlenmeli ve ne tür mesajların verildiğiyle ilgili olarak da ders programları ve medya incelenmelidir.
Öğretmenler cinsiyete bağlı eşitsizlikleri körükleyici neler yapıyorlar?
Bir çalışmada erkek çocukların doğru cevap verdiklerinde daha fazla ödüllendirildiği, yanlış cevap verdiklerinde ise doğru cevabı verene kadar daha fazla yardım aldıkları bulunmuştur.




Bu konuyla ilgili olarak medyaya yönelik yapılan bir araştırmada , geniş bir kitleyi hedefleyen etkileşimli radyo piyeslerinde her cinsin farklı davranışlar sergilediği bulunmuştur.

Erkeklerin,
• problemleri analitik yolla çözdükleri
• grubun sözcüsü oldukları
• işbölümünü yaptıkları
• son kararları verdikleri
• maceracı oldukları
• sorgulayıcı, araştırmacı oldukları
• daha haylaz, yaramaz oldukları
• genelde korkusuz oldukları görülmüştür.

Kadınların ise,
• sıklıkla sezgilerini kullandıkları
• faaliyetlerinde yardım bekledikleri
• kendilerine söylenenleri sorgulamaksızın kabullendikleri
• teknolojiye karşı daha ihtiyatlı ve tedirgin oldukları
• sıklıkla korktukları ortaya çıkmıştır.


Erken Çocukluk Dönemi Programları’nda kullanılan hikayelere bakıldığında benzer farklılıklar bulunmuştur. Bu bilgiler, ders programları ve öğretmen reformları için zemin oluşturmalıdır. Böylece kzı ve erkek çocuklrda cinsiyet rolleriyle ilgili davranışlarda çeşitlilik sağlanmış olur. Özellikle cinsiyet eşitsizliklerini vurgulayan ve sonuçları değerlendiren deneysel Erken Çocukluk Dönemi Programları oluşturulmalıdır.

Bu konuda yapılan araştırmalardan elde edilecek sonuçlar, eğitim planlamacılarını ve politikacıları eşitliği arttırmayı sağlayacak alternatif yöntemler konusunda bilgilendirmelidir. Bu da eşitliği sağlamaya yardımcı olacak Erken Çocukluk Dönemi Programları’nın oluşturulmasına yol açar.

Cinsiyetle ilgili eşitsizliği ortadan kaldırmanın bir yolu da toplumda bilinç oluşturmayı arttıracak bilgi, eğitim ve iletişim faaliyetlerinie yer vermektir. Cinsiyetlerarası farkı doğuran toplumsal ve geleneksel değerlerin değiştirilmesi oldukça güç bir süreçtir. Bu süreçteki ilk adım toplumu ve o toplumdaki geleneksel ve toplumsal değerleri yakından tanımaktır.

Toplumsal değişim ve toplumda bu konuda bilinç oluşturma, çeşitli eğitim ve iletişim yöntemlerinin kullanılmasıyla ve devamlılığının sağlanmasıyla gerçekleştirilebilir
Temel EğitiminGerçekleşmesinde Devlet veYerel/UluslararasıSivil Toplum Kuruluşlarıyl

ve Yerel Sivil Toplum Kuruluşlarıyla ortak çalışmalar:
Pek çok ülkede erken çocukluk dönemi eğitminin geliştirilmesi, idaresi ve desteklenmesi genel, bölgesel ve yerel idareler ile özel sektör, toplum ve ailenin ortak sorumluluğudur. Sivil toplumun rolü devleti desteklemek ve/veya eleştirmek ve/veya onunla işbirliğine girmektir. Aynı şekilde Devlet de, toplum ve Sivil Toplum Kuruluşları (STK) tarafından başlatılan veya yürütülen programları değişik yollarla ve düzeylerde desteklemeye açık olmalıdır. Ortaklıklar devletin ve sivil toplumun sahip olduklarını azami düzeye getirmesini sağlar.


Sendikalar ve medya gibi sivil toplum örgütlerinin, temel eğitimden sorumlu devlet sorumluları ile işbirliği yapabilmeleri için gerekli koşullar nelerdir?

Uyum içinde çalışabilmenin koşulları şunlardır:

• ortak bir hedefin olması
• her iki tarafın farklı yöntemleri olabileceğini ve bu yöntemlerin birbirini tamamlayabileceğini anlamak
• karşılıklı tarafların neler sunabileceğini tesbit etmek ve bunları kabul etmek
• taraflardan beklenen rollerin ve sorumlulukların belirlenmiş olması
• ayrı çalışmaları destekleyebilecek kaynakların olması


Sivil toplumda her grubun farklı bir rolü vardır ve devletle değişik amaçlar için ortaklık kurabilirler.


STK’lar. STK’lar çoğunlukla devletin istek, kapasite veya kaynak yetersizliği nedeniyle karşılayamadığı ihtiyaçlar sonucunda ortaya çıkarlar. STK’lar genellikle devletin olanaklarının ulaşamadığı, ihmal edilmiş kırsal topluluklar, marjinal gruplar, yoksulların en yoksulları gibi gruplara ulaşır. Devletin denemekte zorlandığı yöntemleri deneyebilirler. Zamanla STK’lar, Devletle programların planlanmasında, şekillendirilmesinde, değerlendirilmesinde ve sunulan hizmetlerin yapılandırılmasında daha fazla ortkalaşa çalışma yaparak programlardaki eksiklerin giderilmesini sağlarlar. Örneğin, Şili’de STK’lar devletle birlikte çocuk proğramlarını değerlendirmiş ve Çocuk Hakları bildirgesinde yer alan amaçlara Şili’de ne kadar ulaşıldığına dair bir rapor hazırlamıştır. Ayrıca Türkiye’de yaygın olarak yürütülen Anne Çocuk Eğitim Programı devlet ile sivil toplum örgütünün (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) işbirliğini gösteren örnek bir çalışmadır.


Sendikalar. Sendikalar genellikle işçilerin haklarını korurlar, bununla birlikte değişik sosyal hizmetler sunmaya çalışırlar. Bazen çocuk bakımı sağlarlar. Bunun bir örneği olan Singapur’daki Ulusal Sendika Konseyi bir kaynak ve eğitim merkezi başlatmıştır. Her ne kadar Singapur neler yapabileceğine iyi bir örnekse de şu ana kadar sendikaların çocuk bakımı konusunda yapabilecekleri azamiye ulaşmamış ve kaynakları genelde yeterince kullanılamamıştır. Yine Türkiye’de küçük çapta başlatılan Baba Destek Programı sendikalarla sivil toplum kuruluşu (Anne Çocuk Eğitim Vakfı) işbirliğinde başarı ile yürütülen bir programdır.


Medya. Herkes için Eğitim mesajlarını ulaştırmak için radyodan yararlanılabilir. Bolivya’da iki ortaklı bir bağışçı ile uluslararası bir STK, o toplulukla birlikte, evde bakılan 3-5 yaş çocuklarına yönelik faaliyetleri içeren bir radyo programı hazırlamışlardır. Bu tür programlar herhangi bir meslek içi eğitime ulaşamayan öğretmenler için de iyi bir yoldur.


Toplumu temel alan organizasyonlar. Toplum içerisinde, toplum gelişimi çalışmalarına katılan çeşitli organizasyonlar vardır. Erken Çocukluk Dönemi Programları’nın güçlü yanlarından birisi, programların toplumun ihtiyaçlarına dönük olmasının önemini vurgulamasıdır. Toplum üyelerinin programları oluştururken, ihtiyaçların, amaçların, hedeflerin belirlenme aşamasında olduğu kadar programın biçimi, uygulanması ve değerlendirilme aşamalarında da toplum üyelerinin katılımı vurgulanmaktadır. Bu katılım sağlandığında toplumun devlete duyduğu ihtiyaç azalacaktır.


DEVLETİN ÖNAYAK OLMASI: Filipinler’deki Ulusal Erken Çocukluk Programı sayesinde ortaya çıkan bir Erken Çocukluk Bakım ve Gelişim Programı toplumun bu konudaki danışmanlığı ile devlet tarafından hazırlanmıştır. Her ne kadar program devlet tarafından başlatılsa da programın geliştirilmesinde, toplum kendi ihtiyaçlarını belirleyebilmekte ve bu ihtiyaçlar doğrultusunda uygulanması planlanan Erken Çocukluk Bakım ve Gelişim konularını seçenekler arasından seçebilmektedir.


TOPLUMUN ÖNAYAK OLMASI: Toplumun önayak olduğu ve daha sonra devlet desteği gören temel eğitim çalışmalarına örneklerden birisi bir tarım kooperatifinin Erken Çocukluk Bakım ve Gelişim Programı başlattığı Zimbabwe’den gelmektedir. Programın başarısı bölgedeki insanların bu modelle ilgilenmesini ve bunun sonucunda eğitim görmelerini sağlamıştır. Bu da sonuçta Kushanda Eğitim Merkezinin ve kırsal okulöncesi eğitim merkezlerinin kurulmasına yol açmıştır. Toplum Gelişimi ve Kadın İlşleri Bakanlıkları bu merkezlerde destek olmakta ve elemanlarının eğitimi için bu merkezlerden faydalanmaktadırlar.


Devlet, sivil toplumla, toplumun ihtiyaçlarına yönelik programlarda sağlam bir işbirliğine girdiğinde programın kalıcılığı sağlanır. Özellikle, topluma yönelik programlar; toplumdaki ihtiyaçların belirlenmesini ve çözümlerin bulunmasını sağlayacak yerel olanakların geliştirilmesini sağlarlar. Ayrıca sahiplenme duygusunun oluşmasına, toplumda birlik ve beraberliğin sağlanmasına, dış destek olmadığı durumlarda da kararların uygulanabilmesine veya programların devam etmesi ve kişilerin yaşamlarına dair alacaklar tüm kararlar için daha donanımlı olmalarına olanak tanır.


Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşlarıyla
Ortak Çalışmalar:

Dünya ülkelerinin birçok bakımdan birbirleriyle ilişkili olduğu görüşü hızla artmaktadır. Genelde ülkeler kendi başlarına ayakta kalamazlar. Temel insan hakları ve buna bağlı olarak da çocuk hakları üzerine tartışma tüm dünya ülkelerinin gündemindedir. Devletler ulusal hareket planları oluşturarak ve amaçlar belirleyerek bu tartışmalara cevap vermeye çalışırlar. Ancak çoğu ülke finansal ve teknik yetersizliklerden dolayı bu amaçlarına ulaşamazlar. Böylece çeşitli programların uygulanmasına destek olmak amacıyla, devletler uluslararası sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklık çabalarına girerler.


İki veya çok ortaklı sivil toplum kuruluşları gerçek anlamda temel eğitimi ilerletmek üzere gelişmekte olan ülkelerin devletleriyle ortaklık kurabilirler mi?
Günümüzde uluslararası bağış sağlayan kuruluşlar devletlerin bu amaca ulaşmalarında önemli rol oynayabilirler.

• ‘’Herkes İçin Eğitim’’ ve ‘’Çocuk Hakları Bildirgesi’’ gibi uluslararası düzeyde önemli konuları gündeme getirmek üzere devletle birlikte çalışabilirler.
• Devletin kaynaklarının yetersiz olduğu durumlarda bu faaliyetleri başlatmak üzere fon bulunmasında aracı görevi üstlenebilirler. Böylece devleti harekete geçirebilirler.
• Belirlenen konuda yapılabileceklere dair diğer ülkelerde yaşanmış deneyimleri o ülkeye taşıyabilirler.
• O ülkede ihtiyacı olan teknik kaynakları sağlayabilirler.

Gerçek ortaklıkta her bir ortağın birbirine saygılı olması, her birinin belli sorumluluklarının olması ve bunların birbirini tamamlayıcı nitelikte olması gerekir.


Erken Çocukluk Dönemi Programları’nda ortakların birbirini tamamlayıcı nitelikte olmasına örnekler:

• Uluslararası kuruluşlar eğiticilerin eğitimine, belki başlangıç için verilecek eğitime fon sağlarlar; devlet ise eğiticilerin hizmet içi eğitimine fon sağlar.
• Uluslararası kuruluşlar binaların yapımı için fon sağlarlar; devlet ise araç ve gereci temin eder.
• Uluslararası kuruluşlar ders programını desteklemek üzere materyallerin üretilmesi için gerekli fonu sağlarlar. Devler ise uygun programın geliştirilmesinde görev alır.
• Uluslararası kuruluşlar yiyeceklerin daha fazla besin içermesi için teknik veya mali yönden katkıda bulunurlar. Devlet ise programlara yiyecek sağlamak üzere fon temin eder.
• Uluslararası kuruluşlar, program geliştirmeye ve programın başlangıcındaki masrafları için fon sağlarlar; devlet ise programlarının devamı için gerekli fonu bulur.

Devletler uluslararası bağış sağlayan kuruluşlarla ortaklığa ne kadar açık oldukları yönünde farklılık gösterirler. Bu bazen uluslararası bağış sağlayan kuruluşların devletler tarafından kibirli olarak algılanabilmesinden veya uluslararası kuruluşların önerdikleri ortaklık koşullarını kabullenmek istememelerinden kaynaklanabilir. Bazen de devletler politik görüşleri açısından konuya eğilmek istemiyor olabilirler. Koşullardan bağımsız olarak devletler ortaklığa girişmeden önce kendi gündemlerini oluşturmaya ve karşı taraftan hangi koşullarda isteyip istemediklerine dair sınırlarını belirlemeye isteklidirler.
Herkesin Temel Öğrenme İhtiyacını Karşılamak

Temel eğitim fırsatlarını farklı hedef gruplarına yaygınlaştırmanın etkili yolları nelerdir?

Temel eğitim fırsatlarını okulöncesi çocuklarına nasıl yaygınlaştırabiliriz?
Çok kapsamlı Erken Çocukluk Dönemi Programları hayat boyu öğrenme için iyi bir temel oluşturur. Bu tür programların çok kapsamlı olabilmesi için çocuğun zihinsel gelişimini destekleyici, aileleri güçlendirici, karşılıklı sıcak iletişimi sağlayıcı nitelikte olması ve sağlık, beslenme ve bakım unsurlarını içermesi gerekir.

Temel eğitim fırsatlarını ilköğretim dönemi çocuklarına nasıl yaygınlaştırabiliriz?
Erken Çocukluk Dönemi Programları çocukların okula hazır başlamasını sağlar. Öğrenmeye hazır çocuklar da öğretmenlerin daha etkili olmasını sağlar. Bu çocuklar eğitime daha uzun süre devam ederler, daha az sınıf tekrarlar ve daha başarılı olurlar. Okulöncesi çocukların faydalandıkları gündüz bakım ve gelişim programları, onların okul çağındaki kardeşlerinin okula devam etmelerini sağlayacaktır. Bu tür programlar büyük çocukların sorumluluğundaki çocuk bakımını üstlendiklerinden onların kendi öğrenim ve gelişim ihtiyaçlarını okulda karşılayabilmeleri mümkün olacaktır. Ayrıca, aileyi ve anne babayı destekleyen erken çocukluk programlarının ailedeki büyük çocuklara da etkisi vardır. Diğer çocuklar da anne ve babaları tarafından daha fazla ilgi görecekler ve daha olumlu ilişkiler kurabileceklerdir.

Temel eğitim fırsatlarını buluğ çağındaki gençlere nasıl yaygınlaştırabiliriz?
Buluğ çağındaki gençlerin heves ve enerjilerinin üretken faaliyetlere yönlendirilmesi gerekmektedir. Erken Çocukluk Dönemi Programları, gençlere de başarı hissi uyandıracak, kendilerine güveni ve saygıyı arttıracak, sosyal yönden daha faal olabilecekleri ortamlar sağlayabilirler. Örneğin, çevrelerindeki küçük çocukları yönlendirebilecekleri ve eğitebilecekleri çalışmalara sokabilirler. Ayrıca, hem kendilerini hem de çocukların gelişimsel ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan programlar sayesinde geleceğin anne babaları olarak kendilerini yetiştirebilirler. Küçük çocukların okuma-yazma, sayısal ve problem çözme becerilerini geliştirmelerine yardımcı olabilmek için bu konularda kendilerini geliştirebilirler. Ayrıca, toplumdaki öncelikli ihtiyaçların belirlenmesine, tüm bireylerin katılımının sağlanmasına, programlara mali kaynak bulunmasına ve programların devamının sağlanmasına küçük çapta da olsa katkıları olabilir.


Temel eğitim fırsatlarını yetişkinlere, anne babalara nasıl yaygınlaştırabiliriz?
Anne babalar çocuklarının ilk ve tutarlı öğretmenleridir. Böylece Erken Çocukluk Dönem, Programları anne babaların daha iyi beceriler kazanmalarına ve rollerini daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir. Örneğin, anne babaların çocuklarına daha iyi destek olmaları ve aile ilişkilerini geliştirmeleri sağlanabilir.Ayrıca Erken Çocukluk Dönemi Programları çocuklar ve aileler için fakirlik ve toplumdan dışlanma kısır döngüsünden kurtulmaları için bir yol oluşturabilir. Birçok Erken Çocukluk Dönemi Programları anne babaları güçlendirmeyi, annelerin daha çok eğitim almalarına, okuma-yazma ve sayısal beceriler kazanmasına yardımcı olmayı amaçlar. Böylece birçok konuda güçlenen aileler çocuklarına daha çok destek olabilirler. Ayrıca anne baba çocuklarıyla ilgili yeni beceiler kazandıkça, becerileriyle diğer kararlara daha bilinçli yaklaşmayı öğrenmektedir. Problem çözmede daha başarılı ve toplumsal kararlarda daha katılımcı olmaktadırlar.

Temel eğitim fırsatlarını topluma nasıl yaygınlaştırabiliriz?
Çok kapsamlı Erken Çocukluk Dönemi Programları, anne babaları, toplum liderlerini, sağlık görevlilerini, öğretmenler ve eğitimcileri geniş aile üyelerini, yerel STK’ları, hükümet temsilcilerini, uluslararası bağış sağlayanları ve diğerlerini küçük çocuklara destek sağlamak amacıyla bir araya getirir. Erken Çocukluk Dönemi Programları’nın toplum geliştirme projelerindeki aracı rolü birçok yerde kanıtlanmıştır. Örneğin, Malezya’da çalışan annelerin toplum gelişimcilerinden en çok talep ettikleri şeyin, sağlıktan önce, çocuk bakımı olduğu görülmüştür. Yöresel tarza uygun olan bir çocuk bakım programı, toplumla işbirliği içinde oluşturulduğunda, toplum temelli gelişim teşebbüsleri için bir başlangıç noktası oluşturur. (Özellikle alışılmışın dışında ailelere yöneldiğinde, herkesi içeren daha iyi sağlık ve temizlik uygulamaları, yetişkin okuma yazma projeleri, sokak çocukları için yaygın eğitim, madde bağımlılığını önleyici programlar içeren teşebbüslerde.)

Temel eğitimde cinsiyetlerarası eşitliği sağlayan ne tür gelişmeler gerçekleşti ve nasıl gerçekleşti?
Birçok ülkede Erken Çocukluk Dönemi Programları’na katılım cinsiyetlerarası eşitliği sağlamıştır. Ayrıca Erken Çocukluk Dönemi Programları’na katılan kız çocuların daha büyük çoğunluğunun ilkokula başladıkları ve devam ettikleri görülmüştür. Dolayısıyla cinsiyetlerarası eşitliği sağlamanın yolu kız çocuklarını da Erken Çocukluk Dönemi Programları’na dahil etmektir. (Cinsiyet konuları ile ilgili daha fazla bilgi için ‘’Kız Çocuklarının ve Kadınların Temel Eğitimini İlerletmek’’ kısmına Bkz.)


Elverişsiz koşullarda yaşayan ve hizmet alamayanlara ulaşmak için ne tür yöntemler kullanılabilir?

Erken çocukluk bakım ve gelişim alanı, yaratıcı yöntemlerle hizmet alamayanlara ve elverişsiz koşullarda yaşayan kesime ulaşma konusunda zengin tecrübeye sahiptir. Çeşitli kesimlerden insanların ihtiyaçlarını karşılayan çok kapsamlı yaygın eğitim programları geliştirilmiştir. Bunlar:

• Çocukların öğrenme ihtiyaçlarına duyarlılığı geliştirmeyi amaçlayan sağlık ve toplum gelişimi projelerine eğitim bölümü eklemek,
• Belli bir nüfusun ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlayan özel programlar oluşturmak.( Örneğin, Hindistan’daki gezici işçi ailelerini bir yerden diğerine takip eden Gezi Kreş Programı)
• Deneyimli anne babaların daha az deneyimli anne babaları desteklediği ev ziyareti modelleri geliştirmek,
• Kendilerini çocuklarının ilk öğretmeni olarak güçlendirecek anne babalarla çalışacak eğiticileri eğiten anne baba eğitim programları oluşturmak,
• Tüm halkın temel eğitimini geliştimeye yönelik toplum merkezli çalışmalara başlangıç olması için gecekondu bölgelerindeki kurum merkezli programları desteklemek,
• Çocukları eğitim için biraraya getiren çocuktan çocuğa projeleriyle hem küçük hem de büyük çocuğun ihtiyaçlarına cevap vermek,
• Yalnızca küçük çocuğu değil, ailedeki diğer bireyleri de destekleyen ve yeni sorun çözme becerilerinin öğrenilip geliştirilmesinde destek sistemlerini genişleten nesillerarası projelerin değerini farketmek,
• Dini ve laik öğrenmeyi birleştiren, çok çeşitli dil, kültür gruplarının karşılaştıkları deneyim açığını kapamaya çalışan ve birçok kültürü içeren programlar oluşturmak,
• Çocuk gelişimi ve anne babalık bilgilerini içeren okuma-yazma programları kullanmak (Honduras ve Nepal’de olduğu gibi) gibi çabaları içermektedir.

Kaynakları yetesiz çevrelerde, temel eğitimi sağlamak üzere kullanılan yeni ( ve eski) bilgi teknolojileri nasıldır?
‘’Herkes İçin Eğitim’’ forumundan itibaren erken çocukluk eğitimcileri tarafından program geliştirme konusunda oluşturulmuş birçok kaynak vardır. Bu kaynaklar yazılı metin, video, CD rom, internet, radyo ve televizyon kanalıyla elde edilebilir. Bu kaynakların hem çocuklarla çalışan okuma-yazması iyi ve pek iyi olmayan kişilere göre düzenlenmiş versiyonları hem de bir çok dilde tercümesi mevcuttur. Bakıcılara, anne babalar, öğretmenler bu konuları daha iyi anlamaları ve daha etkili iletişim kurabilmeleri için yardımcı olmayı amaçlayan çok çeşitli eğitim yöntemleri geliştirilmiştir. Örneğin,

• Çocukların bakımından sorumlu kişileri daha iyi öğretmenlik yapabilmeleri için eğitmeyi amaçlayan radyo programları,
• Bütün eğiticileri çocukların savunucusu olmalarına yardımcı olacak eğitim materyallerine dair bilgilendirmek, bölgesel danışmanları eğitmek, çocuklar için nitelikli programları arttırmak ve Erken Çocukluk Dönemi Programları’nı ulusal düzeyde geliştirmek,
• Çeşitli kültürlere uygun anne babalara yönelik televizyon ve video programları
• Çocukların kültürüne ve gelişimine uygun programları güçlendirmek için topluma yardımcı olacak eğitici personelle ve malzemelerle donanmış bölgesel kaynak merkezleri,
• Kukla, drama ve katılımcı etkinlikler aracılığıyla çocuk sağlığı ve gelişimi ile ilgili bilinç yükseltmeyi amaçlayan ve bilgiyi artıran projeler,
• Erken çocukluk dönemi konusunda uzmanların veya uygulamacıların tecrübelerini ve bilgilerini diğer kişilerle paylaşmalarını amaçlayan çalışmalar.

Teşvikler ve halkı bilgilendirme çalışmaları aracılığıyla temel eğitime talep nasıl arttırılabilir?
Erken Çocukluk eğitimcileri, çocukları ve ailelerini destekleyen politikaların geliştirilmesinde oldukça başarılı olmuşlardır. Eğitimciler, hem yerel veya bölgesel STK ağını harekete geçirerek hem de devletle özellikle bakanlık personeliyle çalışarak bunu başarmışlardır. Birçok ortmada küçük çocukların ve ailelerin örtüşen ihtiyaçlarını karşılamak için sektörlerarası çalışmalar yapmışlardır. Ayrıca tamamlayıcı program yaklaşımlarına değinerek daha geniş oranda çocuğun kapsanmasını sağlamak amacıyla yine bakanlıklarla çalışmışlardır. Sonuç olarak, Erken Çocukluk Bakım ve Gelişim Politikaları Malezya’da, Namibya’da, Güney Afrika’da, Gana’da, Filipinler ve diğer ülkelerde uygun politikalara dönüşme aşamasındadır.
Yukarıda bahsedilen medya ve eğitim projeleri ile birçok kültürün erken yaşların insanın daha sonraki gelişimdeki öneminin fark edilmesine ve bu konuda talebin yaratılmasına yardımcı olunmuştur. Bu çabalar, erken yaşların önemini geniş kitlelere yaymayı, Bilinç oluşturmayı, Erken Çocukluk Dönemi hizmetlerine talebi artırmaya, çocuklar ve aileleri için destekleyici bir çevre yaratmayı amaçlamıştır.
Sosyal pazarlama yoluyla talep ve bilincin arttırılması sağlanmıştır. ‘’Herkes İçin Eğitim’’ ve ‘’Çocuk Hakları Sözleşmesi’’nde olduğu gibi bilinci daha da arttırmak için erken çocukluk eğitimcileri, ulusal çabaları uluslararası çabalarla birleştirmek için çalışmışlardır

Temel EğitiminGerçekleşmesi İçinKurumlarıGüçlendirmek

‘’Herkes İçin Eğitim’’ programlarını etkili yürütebilmek için, bu programlardan sorumlu kurumların programlara destek olabilecek becerilere sahip olmaları gerekir. Bunu gerçekleştirebilmek için bu kurumların kabiliyeti ve istekli insanlara, yeterli imkanlara, araç ve gerece, var olan teknolojilere ulaşabilmeye, etkili bir organizasyona ve yönetime ihtiyaçları vardır. Buna ayrıca kurumların bilgi ve deneyimine ulaşma ihtiyacını da ekleyebiliriz. Kurumları güçlendirmenin en önemli unsuru, insandır. Bu nedenle yetenekli insanları bu konuya çekmek, onları eğitmek ve heveslendirmek; kurumları güçlendirmek ve desteklemek için temel faaliyetlerdir. Bundan da öte çalışanları memnun etmek ve onların kalıcılığını sağlamak için etkili teşvik edici sistemler gerekmektedir.


Daha geniş ve farklı öğrenci kitlelerine ulaşmak için ne tür kurumsal reformlar geliştirilmiştir?

Bütün çocuklara temel eğitim ile ulaşılamayışının birçok nedeni vardır. Çocukların eğitim kurumlarından uzakta ve dağınık yerleşmiş olmaları, maliyetler, nüfusun dağılım özellikleri, etnik özellikler, yıl içindeki göç, dil farklılıkları ve mevsime bağlı tarım bu nedenler arasındadır. Erken Çocukluk Bakım ve Gelişimi alanında gerçekleştirilecek genel kurumsal bir reform; daha geniş bir alana ve daha çeşitli kitlelere ulaşma imkanı verecektir. Böylelikle, çocuklara kurumlarda hizmet vermeyi amaçlayan resmi bir yaklaşım yerine; anne babayı eğiterek, daha küçük ve yaygın kurumlar (örneğin: evlerde) veya medya aracılığıyla programların çocuklara ulaşması sağlanabilir.

Resmi sistem içindeki temel reform, ilköğretim okullarının niteliğinin önemini vurgulayan bri reformdur. Bu reform ile öğretmenlerin çocukların ihtiyaçlarına daha hassas yaklaşmasını sağlayan yöntemler geliştirilmiştir. Bu gelişmeler Erken Çocukluk Dönemi Programları açısından önemli olmuştur. Çünkü bu tür programların sonucunda çocukların ilköğretim seviyesinde başarılı olmaları beklenmektedir. Ancak okul çocuğa hazır değilse, çocuğun sınıfı tekrar etmesi veya terk etmesi daha büyük bir olasılıktır.

Erken Çocukluk Dönemi Programları’nı ilköğretim okulları programlarıyla birleştiren projeler ilköğretimin niteliğini yükseltmektedir. Erken Çocukluk Dönemi Programları’ndaki ve ilköğretimin ilk sınıflarındaki öğretmenlerin, müfettişlerin ve idarecilerin ortak bir eğitim görmeleri en etkili yoldur. Buna, Güney Afrika’daki Bophuthatswana okul sisteminden örnek verilebiliriz. Bu okulöncesi eğitim programı daha büyük bir okul reformunun parçası olarak geliştirilmiştir. Bir diğer örnek; Çin’de UNESCO’nun mali desteğiyle gerçekleştirilen ‘’Ortaklaşa Yenilik Projesi’dir. (the Joint Innovatice Project) İki proje de okul öncesi eğitim hizmetinin artırılması , okulöncesi ile ilkokul programının birbirini tamamlaması, öğretmen eğitimi ve topluluk katılımı üzerine odaklanmıştır.

Bu nedenle çocuğun ihtiyaçlarına karşı hazırlıklı olmak için yapılacak çalışmalar, aile, toplum, okul gibi çocuğun içinde bulunduğu tüm çevrelere ve aynı zamanda çocuğun birey olarak kendisine odaklanılarak ele alınmalıdır.

Ulaşılamayanlara ulaşmak için sunulan diğer reform örnekleri şunlardır:

• Bu topluluklar ile onlara hizmet götüren sivil toplum örgütleri arasında bağ oluşturmak.
• Sektörlerarası çalışmak. Sekrörlerarası çalışmaya örnek olarak, eğitimin en düşük seviyede olduğu uzak bölgelerdeki sağlık programlarına eğitim bölümleri eklemek verilebilir.
• Organizsayonları daha etkili hale getirebilmek için yeniden düzenlemek
• Merkezi ve yerel hükümetlerin rollerini ve yükümlülüklerini yeniden tanımlayarak daha esnek olmayı sağlamak; böylelikle yerel düzeyde insanların ihtiyaçlarına daha sağduyulu yaklaşabilmelerini sağlamak
• Çocuk okula başladığında ana dili ile eğitim vermek; böylelikle çocuğa eğitim diline geçişte zaman kazandırmak .

Okul içinde ve dışında çeşitli yaş grupları için nitelikli eğitimi gerçekleştirmede gerekli olan insan kaynaklarını geliştirmek için ne tür yollar geliştirilmiştir?
İnsan kaynağını geliştirmek için temelde yapılması gereken her düzeyde personelin eğitimidir. Ayrıca personelin eğitimi sadece hizmet öncesi ile kısıtlanmamalıdır. Etkili olabilmek için hizmet öncesi ve hizmet içi eğitiminin bir bileşiminin yanı sıra yeteneklerin, bilgilerin ve becerilerin tümüyle gelişmesi için pratik deneyimler de gereklidir. Bu çok kapsamlı ve çok yönlü yaklaşım, öğrencinin yaşı ve programın resmi veya gayri resmi olmasına bakılmaksızın gereklidir. Kenya’da öğretmenlere okul tatillerinde eğitim sunan ve onları okul yılı içerisinde ziyaret eden bir sistem geliştirilmiştir. Bu sistem, bölge düzeyinde eğiticilerin eğitilmesi; ulusal düzeyde yönetim, planlama, eğitim ve değerlendirme yeteneklerinin gelişmesi ve aynı zamanda uygun imkan ve araçların hazırlanması ile güçlendirilmiştir.
Eğitim ile kurumların güçlendirilmesine bir diğer örnek; Afrikalı girişimcilerin eğitici eğitimidir. Bu eğitim, eğiticilere yol gösterme niteliğindedir ve dışarıdan sağlanan kaynaklar tarafından desteklenmiştir. Bu kişiler daha sonra ülkelerinde başka eğiticileri yetiştirmekten sorumlu olmuşlardır. Aynı zamanda da politikaları oluşturanlarla çalışarak, ülkeleri için Erken Çocukluk Bakım ve Gelişimi politikalarına şekil verme görevini üstlenmişlerdir.



Temel Eğitimi geniş kitlelere ulaştırmakta medyanın rolü?
Medya, hem ‘’Herkes İçin Eğitim’’ konusunda bilinci artırmakta, hem de anne babalara , öğretmenlere/çocuğun bakımından sorumlu kişilere ve çocuklara bilgi sağlamakta önemli bir rol oynar.

Temel eğitimin geniş kitlelere ulaştırılmasında yardımcı olan medyanın rolüne örnekler:

• Öğretmenlere/çocuğun bakımdan sorumlu kişilere, uzaktan eğitim kursları ile eğitim vermek.
• Anne babalar için programlar. Buna bir örnek Filipinler’de Etkili Anne Babalık hizmeti ile birlikte geliştirilen ve önemli çocuk gelişimi bilgilerini radyo veya televizyonda konuşma ve tartışma programı şeklinde aktaran anne baba eğitim programı verilebilir.
• Öğretmenlere eğitim vermek ve çocuklar uygun sınıf faaliyetleri sağlamak için hazırlanmış radyo programları. Buna örnek olarak , Güney Afrika için uyarlanan ve Bolivya’da proje olarak geliştirilen radyo programı verilebilir.
• Çocukların gelişimlerine uygun faaliyetleri içeren televizyon programları. Örneğin; Nijerya ve Filipinler’deki ‘’Susam Sokağı’’ gibi.

Kurumları güçlendirmede uluslararası destek sağlayan kuruluşların ne gibi rolleri vardır?
Kurumları güçlendirmede uluslararası destek sağlayan kuruluşlar çok etkindirler. Kuruluşları ve programları yürütebilecek bilgi ve becerileri elde edebilmeleri için yurtiçinde ve yurtdışında eğitim sağlarlar. Yeni teknoloji ve kaynakları tanıtırlar. Hükümet bütçesiyle karşılanamayan bina, tesisat harcamaları ve malzemeler için kaynak sağlanabilir.
Erken ÇocukluktaÖğrenme Becerilerinin Geliştirilmesi

Öğrenme becerisi çocuğun öğrenmeye hazır olduğu zaman başlar. Çocuğun en önemli çabaları ve becerileri okula başlamadan önce gerçekleşir. Çocuk ilk yaşlarda yürümeyi, konuşmayı, insanlar ile ilişki kurmayı, düşünmeyi, mantık yürütmeyi, problem çözmeyi ve bunun gibi daha birçok şeyi öğrenir. Eğer bu gibi öğrenme becerilerini zamanında geliştiremezse, okulda ve ileriki hayatında öğrenme daha güç olacaktır. Bu nedenle okuldaki öğrenme becerileri okulöncesi dönemde edindiği öğrenme becerilerinden etkilenmektedir.

Bu konudaki araştırmalar şu sonuçları göstermektedir:
• Okulöncesi yaşlarda anne baba eğitimi ve kapsamlı okulöncesi eğitim programları yoluyla öğrenmeye ve gelişmeye gereken ilginin gösterilmesi, ilköğretimde daha büyük başarılar sağlar.

• Çocuklara erken yaşlarda gösterilen ilgi, öğrenme güçlüklerini, gecikmelerini ve engellerini azaltabilir hatta yok edebilir.

• Nitelikli bir erken çocukluk deneyimi yaşayan çocukların, okula devam, okulda başarılı olma ve topluma katkıda bulunma olasılıkları daha yüksektir.

• Okulöncesi deneyimi olan çocukların sınıfta kalma olasılıkları daha düşüktür.

Bunun nedeni, böyle deneyimlerin yalnızca dil, matematik ve problem çözmeye temel oluşturması değil, aynı zamanda temel güveni, kendine saygıyı, başkalarıyla etkileşimi ve öğrenmeyi kuvvetlendirmesidir. Bundan dolayı erken yaşlarda yapılan yatırımlar, çocuğun ileriki yaşamında başarılı olması için önemlidir. Erken Çocukluk Dönemi Programları’na yapılan yatırımın kazancı, eğitimin diğer herhangi bir kademesine yapılan yatırımdan daha yüksektir.

Öğrenme doğumla başlar. Hayat boyu sürecek öğrenmenin temeli ilk altı yılda atılır. Çocuk erken çocukluk dönemi süresince, daha sonraki yıllarda öğreneceklerini destekleyecek bilgiler edinir ve beceriler geliştirir. Kendini ifade etmeyi öğrenir ve dilini geliştirir, yetişkinler ve diğer çocuklarla ilişki kurar, okula ve topluma uyum için temel olan sosyal becerileri geliştirir, matematik ve okuma-yazma öncesi becerilerini ve problem çözme, karar verme yetilerini geliştirebileceği deneyimler yaşar. Düşünmeyi ve anlamayı öğrenir. Çocuğun bu beceri yetileri kazanması için bazı ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Çocuğun;

- Fiziksel tehlikelerden korunmaya
- Yeterli beslenmeye ve sağlıklı bakıma
- Yakınlık kurabileceği bir yetişkine
- Verdiği tepkileri anlayıp karşılık verebilecek bir yetişkine
- Bakabileceği, dokunabileceği, duyabileceği, koklayabileceği ve tadabileceği nesnelere
- Bağımsızlık duygusunu geliştirebilme fırsatına
- Özbakım becerilerini geliştirebileceği fırsatlara
- Çeşitli nesnelerle oynayabileceği günlük fırsatlara
- Hareket etme becerilerini geliştirebilmesi için fırsatlara
- Konuşma, hikaye anlatma ve şarkı söyleme yoluyla dil gelişiminin teşvik edilmesine
- Olumlu başarı duygusunu geliştirmesine yardımcı olacak faaliyetlere
- İşbirliği, yardım ve paylaşmayı öğrenebilmesi için fırsatlara
- Yaşayarak , keşfederek birşeyler öğrenebilmeye
- Sorumluluk alabilmesi ve seçim yapabilmesi için fırsatlara
- İç denetimini ve bir işi sonuçlandırma azmini geliştirebilmesi için yüreklendirilmeye
- Kendine değer vermesi ve başarılarından gurur duyması için desteklenmeye
- Kendini ifade etmesi ve yaratıcılığının gelişebilmesi için fırsatlara ihtiyacı vardır.

Araştırmalar erken çocukluk döneminde ne tür programların düşük maliyetle uygulanabileceğini gösteriyor? Neler denendi ve ne derece başarılı olundu? Öğrenme becerisini geliştirmeye yönelik çok çeşitli maliyetin etkin olduğu erken çocukluk eğitim modelleri vardır. Bunlar;

1. Anne babaları desteklemek. İlk yıllarda çocuğun ilk çevresi evdir ve anne babalar çocukların ilk öğretmenleridir. Bu nedenle de anne babalara, anne babalık rollerinde yardımcı olmak önemlidir. Anne babalar ve aileler okulöncesi yaştaki çocuklarının ihtiyaçlarını karşılamada birincil sorumluluğa sahiptirler. Dünyadaki hızlı değişime paralel olarak, ailelerde de değişimler olmakta, toplumda geleneksel destek sistemleri yıkılmakta ve sonuç olarak da anne babaların desteğe ihtiyaçları olmaktadır. Anne babalar düşüncelerini ve ilgi duydukları konuları başkalarıyla paylaşabilmeye ve sağlıklı bir çocuk yetiştirebilmek için bilgi edinmeye ihtiyaç duymaktadırlar.

Programları oluştururken, o toplumda çocuk bakımında kullanılan olumlu yöntemlerin devamına, olumsuz uygulamaların ise düzeltilmesine dikkat edilmelidir. Anne babaları bilgilendirmek ve desteklemek için çeşitli yöntemler gelişrilmiştir. Bunlar;



Anne Baba Eğitim Programları:
Etkin bir şekilde uygulandığında, ailelerin güçlü yönlerini temel alır ve çocuklarının erken öğrenme ve gelişimlerini destekleyici anne babalık rollerine ağırlık verir. Anne baba eğitimi çeşitli şekillerde yürütülebilir:
Grup tartışmaları: Grup tartışmaları şeklinde yürütülen programlarda, anne babalar biraraya gelerek çocuk gelişimini ve bu süreçteki anne babalık rollerini tartışma fırsatı elde ederler. Şili’deki Padres e Hijas Programı bu tür bir uygulamaya iyi bir örnektir.Bu programda, anne babalar, önemli buldukları konular üzerinde tartışmak üzere biraraya gelmektedirler.
Ev ziyaretleri: Anne babaların evde çocuklarıyla ilişkilerinde kullanabilecekleri belli beceri ve faaliyetleri edinmelerini sağlamak amaçlanır. Program ev ziyaretleri yoluyla sürdürülür. Sri Lanka’da ev ziyaretleri şeklinde yürütülen programda, anne babalara çocuklarının öğrenme yetilerini destekleyebilecekleri bazı günlük faaliyetler gösterilir. Ayrıca, anne babalara çocuklarının bilgi ve anlama kapasitelerini geliştirebilecek faaliyetleri daha faydalı hale getirebilecekleri yollar sağlanır.

Grup tartışmaları ve ev ziyaretleri: Anne babaları çocuk gelişimi konularında desteklemeyi amaçlayan bazı programlar hem anne babalarla grup tartışmasını hem de ev ziyaretlerini içerir. Türkiye’de yaygın bir şekilde uygulanan Anne Çocuk Eğitim Programı bu tür bir uygulamaya örnektir. Bu programda çocuğu 6 yaşında olan anneler çocuk gelişimi konularında tartışmak üzere her hafta biraraya gelirler. Daha sonra toplantıda öğrendikleri çocuğun Zihinsel Gelişimini destekleyici formları evde çocuklarıyla uygularlar. Evdeki bu çalışmalar, düzenli aralıklarla yapılan ev ziyaretleri yoluyla gözlemlenir ve desteklenir.

Bu programın hem kısa hem de uzun vadedeki etkileri araştırmalarla kanıtlanmıştır. Anneler destek vermenin; anne babalık becerilerini geliştirdiğini, bunların çocukların öğrenme becerileri ve başarıları üzerinde uzun vadeli etkileri olduğunu göstermiştir.

2. Okul merkezli öğrenmeye anne babaları katmak. Araştırmalar en etkili programların; anne babaların programın bir parçası oldukları ve anne babalara hizmet götürmek için ( anne babalardan birşeyler öğrenmek ve onların çocuk gelişimi ve ders programlarını anlamalarını sağlayabilecek ev ziyaretleri düzenlemek gibi) çaba gösterilen programlar olduğunu göstermektedir. İlkokul programlarında okul çalışanlarının anne babalarla iletişim kurmaya, babaların ilişkileri karşılıklı konuşmaya ihtiyaçları vardır. Öğretmen ve anne babaların ilişkileri karşılıklı saygı ve ortaklığa dayalı olduğunda çocuğun öğrendikleri daha iyi pekişir. El Salvador’da yönetimde anne babaların olduğu okullar, anne baba katılımına iyi bir örnektir.

Anne babalar, okulda ne olup bittiğini anladığında ve kendilerini çocuklarının okul hayatlarının bir parçası olduklarını hissettiklerinde eğitime daha çok değer verirler. Çocuklarını okula devam etmeleri için yüreklendirirler. Okul, anne babaya uzak kaldığında, anne baba da kendini uzak tutar ve çocukların okula devam için gerek duyduğu desteği gösteremez.

3. Toplumun ihtiyaçlarına yönelik programlar geliştirmek. Toplum, programların geliştirilmesinde, projelendirilmesinde, yürütülmesinde, kaynak yaratılmasında ve değerlendirilmesindeki tüm aşamalara katılmalıdır. Bu katılım gerçekleştiğinde program sahiplenilmiş olur. Böylece programın devam etme olasılığı artar.



4. Uygulanmakta olan bir sağlık veya toplum kalkınması çalışmasına erken çocukluk bakım ve eğitim kısmını katmak; veya sağlık ve beslenmeyi çocuk bakım ortamına eklemek, çocuğun tüm ihtiyaçlarını karşılayan çok kapsamlı ve bütünsel bir program yaratmak. Araştırmalar bakım ve beslenmenin birbirini karşılıklı etkilediğini, herbirinin ayrı ayrı çocukların fiziksel, ruhsal ve duygusal gelişimleri üzerindeki etkilerini artırmakta olduğunu göstermiştir.

5. Evde çocuğa bakmakla yükümlü olan büyük çocuğu bilgilendirmek. ‘’Çocuktan çocuğa’’ programlar, hem büyük hem de küçük çocuklara yeni davranışlar ve bilgilendirici faaliyetler kazandırmaktadır.

6. Var olan kaynaklar ve bilgi ağı ile çalışmak. Çocukların ihtiyaçlarını karşılayabilmek için yetişkin eğitimi programlarının, kadın programlarının ve toplum kalkınması çalışmalarının, ‘’Müfredatlarına’’ eklemeler yapılabilir. Örneğin, bir okuma yazma programına çocuk gelişimi bölümü eklemek gibi.

7. Çocukların ihtiyaçlarını, kadın programları ile bağlantılı olarak ele almak. Bu, çocuk bakımı ile ilgili ihtiyaçları karşılayan ve böylelikle kadınların gelir getirici faaliyetlerde katılım göstermelerini sağlayan çocuk bakım programları oluşturarak sağlanabilir. Örnek olarak Vietnam’ da ‘’kadının itibarını yükseltme’’ projesinin bir bölümü olarak geliştirilmiş aile gündüz bakım evi programını gösterebiliriz.

8. Çocukların ilköğretime geçişlerini kolaylaştırmak için erken çocukluk dönemi programlarını ilköğretim okullarıyla ilişkilendirmek. Öğrenme becerisini kolaylaştırmak için, okulların ve diğer eğitim programlarının çocuğa hazır olması gerekmektedir. Okulların çocuğa hazır olması derken, okulun yörenin ihtiyaçlarına cevap verebiliyor olması, öğretmen, program, malzeme ve bina açısından nitelikli olması ve eğitimin elde edilebilir olması anlaşılmalıdır. İlköğretimde görev alan öğretmenlere çocukların gelişimlerine uygun öğrenme becerileri konusunda eğitim verilebilir. Ders programının çocukların aktif öğrenme ihtiyaçlarını, kültürel ve kişisel öğrenme ihtiyaçlarını dikkate alarak uyarlanması gerekmektedir.

Temel öğrenme nasıl ölçülebilinir?
Uyguladıkları çevreye göre uyarlanmış, çocukların zihinsel, dil, sosyal ve duygusal gelişim durumunu ölçen, geçerlilik ve güvenirlik çalışmaları yapılmış testlerin sayısı artmaktadır. Örneğin; Şili’de yerel olarak geliştirilmiş ve çocukların becerilerini ölçen bir test hazırlanmıştır. Bu ölçümler öğrenme becerisinin ilk yaşlardaki göstergeleridir. Bununla birlikte farklı ortamlar için uygun ve üzerinde anlaşma sağlanmış ölçümlerin geliştirilmesi gerekmektedir. 2000 yılına çok yaklaşmışken konunun üzerinde önemle durulması gerekir.

Eğitim ile ilgiliAraştırmaların’Temel Öğrenmeye’’Katkısı

Özellikle kaynak bakımından yetersiz çevrelerde temel öğrenmeyi geliştirmek için ne tür araştırma sonuçlarından faydalanılabilir?

İlk yaşların büyüme ve gelişim üzerindeki etkileri ile ilgili çok sayıda araştırma bulunmaktadır. Bu araştırmalar antropoloji, gelişim psikolojisi, tıp, sosyoloji ve eğitim sahalarından gelmektedir. Bu çalışmalar, çocukların erken yaşlardaki gelişimsel değişiklikleriyle ilgili bilgilerin yanısıra büyüme, gelişme ve öğrenmenin gerçekleşmesi için çevreden ne tür desteklerin gerektiği konusunda bilgiler vermektedir.

Bilimsel olarak; erken yaşların çocuğa zeka, kişilik ve sosyal gelişiminde çok önemli olduğu ve bu yaşlardaki ihmalin olumsuz etkilerinin sonraki dönemleri de etkilediği görülmüştür. Araştırmalar, çocukların büyüme ve gelişimini destekleyen deneyim fırsatlarının gelişimin hassas olduğu dönemlerde sağlanmasının önemini vurgulamaktadır.

Moleküler biyoloji; sinir sisteminin çalışması, beynin gelişimi ve çevrenin bu gelişim üzerindeki etkisine yeni bir anlayış getirmektedir. Örneğin;

• Bir yaşından önce beyin hızlı gelişmekte ve bu gelişim geniş bir alanı kapsamaktadır. Doğumdan hemen sonraki aylar beynin gelişimi açısından çok önemlidir. Bu sürede öğrenmenin gerçekleşmesini sağlayan hücre bağlantıları 20 kat daha artmaktadır.

• Beynin gelişimi çevresel şartlardan sanıldığından çok daha fazla etkilenmektedir. Beslenme buna en belirgin örnektir. Çevre ile etkileşimin niteliği ve çocuğun ilk 18 ayda edindiği deneyimlerin (sağlık, beslenme, bakım ve uyarıcılar) sebep olduğu sonuçlar, yetersiz çevreden gelen çocuklarda telafi edilmesi güç etkiler yaratabilir.

• Erken yaşlarda çevrenin beynin gelişimi üzerindeki etkisi uzun sürelidir. Çocukların erken yaşlarda iyi beslenmesi, oyuncaklar ve başkaları ile uyarıcı nitelikte etkileşime girmesi, erken yaşta etkileşime girmeyen akranlarına kıyasla 15 yaşındaki bir gencin beyin fonksiyonları üzerinde daha olumlu etkiler bırakır. Kuşkusuz bu, daha ileri dönemdeki gelişimi de etkileyecektir.

• Çevre sadece beynin hücre sayısını ve bağlantılarını değil, onların bağlanma yollarını da etkilemektedir. Erken çocukluk dönemindeki deneyimler beynin çalışma şekli için önemlidir.

• Erken yaşlarda stresin, beynin fonksiyonları üzerindeki olumsuz etkisi ile ilgili bulgular vardır. Erken yaşlarında aşırı stres yaşayan çocukların zihinsel, davranışsal ve duygusal açıdan zorluklar yaşama olasılıkları daha yüksektir.

• Özetle, beynin büyük bir kısmı ve beyin hücrelerinin çoğu doğumda oluşmuştur. Bunlara eşlik eden sinir bağlantılarının yapılaşması yaşamın ilk iki yılında gerçekleşir. Özel durumlar hariç 6 yaşına kadar bu bağlantıların çoğu gerçekleşmiştir. Bu yüzden erken yaşlarda karmaşık algılama ve fiziksel deneyimler için fırsatlar sağlamak, ileriki yaşlardaki değişik öğrenme becerilerinin gelişimine olumlu yönde etki eder. Hatta bu olanaklar erken beslenme bozukluklarına bağlı eksiklikleri telafi edebilir ya da en azından bir kısmını giderebilir.

Araştırmalar erken yaşların çocuğun; zeka, kişilik ve sosyal gelişiminde kritik bir dönem olduğunu göstermektedir.

Örneğin;

• Çocuklar, ilişki kurmalarına, öğrenmelerine ve gelişmelerine olanak tanıyan fiziksel, sosyal ve psikolojik yetenekler ile dünyaya gelirler. Eğer bu yeteneklerin farkına varılmaz ve desteklenmezse bu yetenekler zamanla kaybolabilir.

• Çocuğa bakan kişilerin, tutarlı ve koruyucu bir şekilde onlarla ilgilenmeleri, onların böyle bir bakım alamayanlara kıyasla daha iyi beslenmelerini ve daha az hastalanmalarını sağlar.

• Yaşamın ilk aylarında sevgi dolu bir ilşkinin kurulması; kişinin daha sonraki yaşamında başkalarını sevmesini ve uzun süreli bir ilişki kurabilmesini kolaylaştıracaktır.

• Birçok erken müdahale programının uzun süreli etkileri boylamsal araştırmalar ile kanıtlanmıştır. Bu etkileri, temel becerilerin öğrenilmesinden öteye gitmektedir. Bu tür programlar okula devamı ve okul başarısını, sınıf tekrarında azalmayı, işgücünün artmasını, ergenlikte daha az suç işlenmesini, erken yaşta hamileliklerin azalmasını sağlamıştır.

• Bir çocuğun sağlık ve beslenme koşullarını iyileştirmek, uyarıcı niteliğindeki etkileşimlere ve eğitime olanak tanımak, sonrası için hem toplum, hem kişinin kendisi adına önemli bir ekonomik yatırım olabilir.

• Erken çocukluk döneminde gelişime yapılan yatırım ile sosyo ekonomik ve sosyal eşitsizlikler azaltılabilir. Yetersiz ve elverişsiz koşullarda yaşayan çocukların, elverişli koşullardan gelenlere kıyasla erken yaşlarda gelişim düzeyi açısından gereide kaldıkları gözlenmektedir. Bu durum ilköğretime başlangıçta cinsiyetlerarası eşitsizlikleri daha da arttırmaktadır. Kısaca, Erken Çocukluk Dönemi Programları’na yapılan harcamalar; gelişim süresinde artan eşitsizlikleri azaltabilir veya ortadan kaldırabilir. Bununla birlikte risk altında yaşayan çocuklar nitelikli Erken Çocukluk Dönemi Programları’ndan, risk altında yaşamayanlara kıyasla daha fazla faydalanmaktadırlar.

• Erken Çocukluk Dönemi Programları’nın gelecek nesillere de yansıyan etkileri vardır. Bu tür programların daha sonraki dönemlerdeki eğitimi etkilemesinin yanında, doğurganlık ve nüfus artışı üzerine de etkileri olduğu bilinmektedir.

• Bu programların çok kapsamlı etkileri de vardır. Özellikle anne baba eğitimi programlarında; bir çocuk üzerindeki olumlu etkiler diğer çocuklara da yansıyacaktır.

Araştırmacılar ve temel eğitimi sağlayanlar kurumları güçlendirmek, nitelikli eğitim ve öğrenme imkanları vermek için daha etkili çalışabilirler! Araştırmalacılar ve uygulayıcılar arasındaki işbirliğini çalışma grupları, projeler ve iletişim sistemleri ile sağlamak etkileşimi hızlandıracaktır. Bu da araştırmacılara, üzerinde durulması gereken konuları belirlemede yardımcı olacak ve uygulayıcılara daha etkili program yaratmaları için bilgi verecektir. Uygulayıcıların ve araştırmacıların birlikte çalışmalarının bir diğer yolu, uygulayıcıların araştırma projelerine katılmaları ve/veya günlük uygulamalarını araştırma konusu yaparak kendi araştırmalarını gerçekleştirmeleridir.
 

ayseen

Özel Üye
Katılım
9 Nis 2008
Mesajlar
326
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
Çorum
teşekkürler.emeğine sağlık
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst