Dgs ( Sözel deneme 2 )

Linsey

Özel Üye
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
458
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
Adana
1) I. Bir zamanlar şiir toplantılarının aranan şairiydim.

II. Zaman zaman onunla görüşmeye giderdim.

III. Ne zaman yanına gitsem, onu orada öylece otururken bulurdum.

IV. Zamanında sporun bütün alanlarında çok iddialıydım.

Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangilerinde, altı çizili sözler anlamca birbirine en yakındır?



A) III

B) IIII

C) IIV

D) IIIII

E) IIIV



2) I. Markette alışveriş yaparken az daha cüzdanını çaldırıyordu.

II. Az daha merdivenlerden aşağı yuvarlanacaktı.

III. Kayık devrilince az daha boğulacaklardı.

IV. Şu arabayı az daha ileri çekersen çok iyi olur.

V. Kasayı az daha açık unutuyordum.

Yukarıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözün cümleye kattığı anlam, diğerlerinden farklıdır?

A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.



3) Aşağıdaki dizelerin hangisinde bir durumu kabullenmeme anlamı vardır?



A) Meseleyi o saat anladım

Anladım ama iş işten geçmiş ola.

B) Nasıl söylerim öldüğünü nasıl

Yeşil gözlerine bakarken resimden gözlerime

C) Kabuğunun içinde midye

Bilir mi acep akşam olduğunu

D) Dilsiz değilim susamam

Öyle ölüler gibi

E) Lambasız, ölümsüz ya ben şimdi

Neye gömülürüm



4) “Ne toplum için benimsediğim hayırlı niyetleri ne de sanatı feda ederim.”

diyen birinin aşağıdakilerden hangisini söylemesi beklenir?

A) Sanat faydalı olmak için değil, güzel olmak için vardır.

B) İnsanlara faydalı olmadıktan sonra bir eser güzel olmuş neye yarar?

C) Bir eser hem faydalı hem güzel olursa sanat değeri taşır.

D) Eserim sanatsal güzelliği yakaladıktan sonra varsın kimseye yararım dokunmasın.

E) Toplum acılar içinde kıvranırken şiirde güzellik aramak ne boş bir çabadır.





5) (I) Kandilli Burnu, etrafını çevreleyen yemyeşil koruları ve ağaçlıkları ile görülmeye değer. (II) iskelesinde yer alan balık lokantaları ve kahveleri, keyifli bir gün geçirmek için ideal. (III) Boğaz’dan ayrılıp Marmara’ya doğru ilerlediğimizde Moda Burnu’nu görüyoruz. (IV) Moda, plajı ve iskelesi ile dillere destan bir hayatın sürdürüldüğü semtlerden biriydi. (V) Şimdi çay bahçeleri, iskelesi etrafındaki şık restoranları ile özellikle hafta sonları çok popüler.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisinde yazar, sözlerine yorum katmamıştır?

A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.





6) Aşağıdakilerin hangisinde, bir yazar ya da yapıt hem olumlu hem olumsuz yönleriyle değerlendirilmiştir?

A) Yakup Kadri, “Yaban”da aydınları eleştirirken onlara yol da göstermiştir.

B) Orhan Veli, “Denize Doğru” adlı yapıtında düzyazıdaki ustalığını da kanıtlamıştır.

C) Yaşar Kemal, “Demirciler Çarşısı Cinayeti” adlı yapıtıyla ulusaldan evrensele uzanmıştır.

D) Halide Edip’in romanlarındaki dil, kılçığının çokluğundan yeme zevkinizi engelleyen balıklar gibidir.

E) Orhan Pamuk, “Cevdet Bey ve Oğulları” romanında tarihçi tavrı takındığı yerler hariç, tarihsel romanın nasıl yazılabileceğini göstermiştir.





7) Aşağıdaki cümlelerden hangisi dolaylı anlatıma örnek olabilir?

A) Asım Bezirci’ye göre Kemal Tahir, romanlarında nitelikli insan yaratmaya özen gösterir.

B) Trenin camından, “Tekrar görüşeceğiz.” diye bağırdığında, bir daha asla görüşemeyeceğimizi ikimiz de biliyorduk.

C) Bilmece çözmek için çok şey bilmek gerekmez; ama sözcük dağarcığının geniş olması gerekir.

D) Mayıs ayı gelince, gölün çevresi kuzeyden gelen binlerce kuşla dolup taşardı.

E) Çarşıdaki dükkanların camlarına bir şeyler asılmış, her yer renkli renkli kâğıtlarla donatılmıştı.



8) Memduh Şevket Esendal, hikâye ve romanlarıyla edebiyatımızın büyük öncüsüdür. Konu, biçim, öz ve anlatış bakımından kırk yıl önce nasıl yeniyse, bugün de yarın da yeni kalacaktır. Onun sanatının büyüklüğü buradan gelmektedir. Edebiyatımızda bugünkü kuşağın yetişmesinde Esendal köprübaşı olmuştur. ... ... ...

Düşüncenin akışına göre, bu parçanın sonuna getirilebilecek en uygun cümle aşağıdakilerden hangisidir?



A) Öykü ustası Esendal üstüne söz açılınca sayfalar dolusu yazılabilir.

B) Esendal geleceğe dönük, çağının önünde bir sanatçıdır.

C) Gelecek kuşakların da kişiliklerini kurabilmeleri için Esendal’ı okumaları gerektiğine inanıyorum.

D) Onun yapıtları edebiyatımızda gerekli yankıyı uyandırmıştır.

E) Bir karıncanın sabırlı, tükenmez gücüyle çalışırdı.



9) Sait Faik’in öyküleri, Ömer Seyfettin’in öykülerinden farklıdır. Sait Faik, dıştaki kabuktan içeri girmiştir. Psikolojik çözümleme tüm öykülerinde görülebilir. Yalnızca “olay”a yaslanmış öyküler değildi bunlar. Öykülerindeki “olaysızlık” en önemli özelliklerinden biridir. Bir balıkçı, bir çımacı ya da “sokaktaki adam” bilinçaltıyla, yaşantısıyla, sevgisiyle, nefretiyle karşınızdadır. Öyküyü bitirince, İstanbul sokaklarında ya da bir deniz kıyısında, Sait Faik’in anlattığı kişiyi aramızda aramaya başlarız.

Aşağıdaki yargılardan hangisi, Sait Faik’in hikâyelerinin özelliklerinden biri değildir?



A) Kişiler, sadece fiziki yapılarıyla gözlemlenmemiştir.

B) “Olay”, hikâyenin önemli unsurlarından biri değildir.

C) Kahramanlar hayatın içinden seçilmiştir.

D) Kahramanlar tanıtılırken duygusal bir üslup kullanılmıştır.

E) Ruhsal tahlillere geniş yer verilmiştir.



10) (I) Bir defterim vardı, boyuna yazardım o deftere. (II) 19381939 yıllarında Serveti Fünun, Yeni İnsanlık dergilerinde şiirlerim çıkmıştı. (III) Bana övgüler gelmişti. (IV) O şiirleri almadım hiçbir kitabıma. (V) Bulundukları yerlerde anlamlı olduklarına inandım.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangileri nedensonuç ilgisiyle birbirine bağlanmıştır?

A) I-II

B) II-III

C) II-IV

D) III-IV

E) IV-V



11) (I) Öykücülüğünün ilk evresinde meddah geleneğinin anlatım olanaklarından yararlandı. (II) Eski ve yeni yaşam biçimleri arasında kalmış kişilerin, sonradan görme zenginlerin yaşayışlarını yansıttı. (III) Bu evrede, daha geniş kitlelere ulaşabilmek için tiyatroya yöneldi. (IV) Öykücülüğünün ikinci devresinde, toplumcu bir bakışla, etkileyici bir öykü evreni kurdu. (V) Toplumun aksak, bozuk, düzensiz, eksik, çürük yanlarını kişilerden hareketle yansıttı.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde eylem, amacıyla birlikte verilmiştir?

A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.



12) (I) Dostoyevski’nin eserleri sanki dün yazılmış gibi. (II) Romanları Çarlık Rusyası’nın çok eski zamanlarındaki toplumsal koşulları, günlük ayrıntıları, siyasal dertleri üzerine kurulu. (III) Bunlar özellikle de Türkiye’de ilgiyle okunuyor. (IV) Dostoyevski’nin bütün bu karmaşa içinde ele aldığı temalar bizim için hâlâ geçerli. (V) Yazarın, kültürel zamanına yeni yeni yaklaştığımızı, sözünü ettiğimiz temaların yüz elli yıl öncesine göre bizi daha çok etkilediğini söyleyebiliriz.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisi kanıtlanabilirlik açısından diğerlerinden farklıdır?

A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.



13) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde deyim yanlış açıklanmıştır?

A) Akşamları balkondan denizi seyrederek çay içmek damarlarına işlemiş, vazgeçilmez bir tutku olmuştu.

B) Boksör, karşısındaki rakibi hafife alıp küçümserse, ilk yumrukta yere düşer.

C) O kadar ağır sözler söyledi ki, bunlar yenir yutulur cinsten değil.

D) Sözünü ettiğiniz kişinin güneşinde mendil kurumaz, kimseye zarar gelmez ondan.

E) Babam her işin anında halledilmesini ister, çok tez canlıdır.





14) Olayın aslını öğrenmek için hemen okulu aradım.

Cümlede altı çizili sözün anlam özelliği, aşağıdakilerin hangisinde vardır?

A) Onun çok etkileyici bir konuşması vardı.

B) Deniz kıyısındaki bir evde oturuyorlar.

C) Hava sıcak olduğu için camı açtılar.

D) İnsanlara güven veren biriydi o.

E) Bazı zamanlar yalnız kalmak istiyorum.



15) Bakmayın siz şairin, “Aynalara bakma, aynalar fenalık.” deyişine.

Altı çizili sözün bu cümleye kattığı anlam, aşağıdakilerin hangisinde vardır?

A) Sıradan insanların söylediği bu boş sözlere inanmayın.

B) Biliyorum böyle bir fırsat kırk yılda bir ele geçer.

C) Bu filmde geçen olayların gerçek olduğuna inanmıyorum.

D) İnanın daha önce bu kadar güzel bir manzarayla karşılaşmadım.

E) Yoksa bu insanlarla aynı ortamda mı kalacağız?





16) Aşağıdakilerin hangisinde deyim aktarması vardır?

A) Ormanların en gösterişli hayvanını kafeste görmek onu üzmüştü.

B) Sokak kedilerini haftada bir toplar, onların karnını doyururdu.

C) Yumurtadan çıkan yavruları kuşlardan korumak için eve aldı.

D) Çocuklar papağanların bulunduğu bölümden çıkmak istemediler.

E) Onun ne yılan olduğunu ben çok iyi bilirim.



17) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde, bir eylemin daha önce de yapıldığı anlamı söz konusudur?



A) Bu tarihî kasabaya daha önce hiç gelmemiştim.

B) Bir romandan bu kadar etkileneceğimi hiç sanmıyordum.

C) Bana hiç kimse onun kadar iyi ve içten davranmamıştı.

D) İki yıl önce de benimle görüşmeyi kabul etmemişti.

E) Hiçbir roman bir ayda bu kadar çok satmamıştı.



18) I. Eserin mükemmelse ona anlamı, heyecanı okuyanlar getirir.

II. Anlatacak bir şeyi olmayan yazarlar, biçimin mükemmelliğini yeterli görmüşlerdir.

III. Biçimce kusurlu nice yapıtlar, aktardığı heyecanla kendini sevdirmiştir.

IV. Eserim güzel olsun yeter, diyen sanatçılara bir bakın; size verecek hiçbir şeylerinin olmadığını görürsünüz.

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangileri anlamca birbirine en yakındır?



A) III

B) IIII

C) IIIII

D) IIIV

E) IIIIV



19) Aksal’ın deneme yazarlığı için şunları söyleyebiliriz: O, olaylar ve durumlarla ilgili kişisel yorumlarını sergiliyor; “kendimce” sözcüğünün üstüne basıyor ve değerlendirmelerin düğümünü çözmeyi, bir sonuca ulaşmayı okura bırakıyor.

Bu parçada, Aksal’ın deneme yazarı olarak vurgulanan yönü aşağıdakilerden hangisidir?

A) Yalnızca bilimselliği kanıtlanmış düşünceler sunması

B) Çözümü zor konular üzerinde durması

C) Anlattıklarında kişiselliğin sınırını aşmaması

D) Kendi birikimlerini kendine özgü bir dille sergilemesi

E) Okuyucusuna saygı duyduğunu her fırsatta hissettirmesi



20) I. Şairin ölümsüzleşmesi, kendi yolunda korkusuzca yürümesine bağlıdır.

II. Yalnızca çağının konularıyla sınırlı kalan bir şair geleceğe ulaşamaz.

III. Yaşadığı dönemi aşmış şairler, sürekli olarak kendilerini yenileyenlerdir.

IV. Ancak kendi şiir çizgisinden ödün vermeyen şairler kalıcı olabilir.

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?

A) I-II

B) I-IV

C) II-III

D) II-IV

E) III-IV



21) Madam Bovary, biraz Flaubert; Goriot Baba, biraz Balzac; Rabia da biraz Halide Edip’tir.

Bu cümlede yapıtlarındaki karakterler ile birlikte anılan yazarlarla ilgili olarak, aşağıdakilerden hangisi vurgulanmaktadır?

A) Kendilerine yakın buldukları kişileri anlattıkları

B) Yarattıkları ölümsüz kahramanlarla tanındıkları

C) Kendileri kadar gerçek kahramanlar oluşturdukları

D) Zamanla, yarattıkları roman kişilerine benzedikleri

E) Kendi kişiliklerinden izler taşıyan kahramanlar yarattıkları



22) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde tanım söz konusudur?

A) Sanat, insanlara her zaman güzeli sunmayı hedefler.

B) Belirli nesneler karşısında duyulan olağan dışı korkudur fobi.

C) Okumak, insana bir şeyler kazandıran en etkili uğraştır.

D) Çıkarcı insanlardan her zaman kaçmışımdır.

E) Yeteri kadar dinledik, haydi çalışalım biraz.



23) (I) Yazılı iletişimin ortadan kalkma süreci, görsel iletişimin yaygınlaşmasıyla başladı. (II) Yazıyla gerçekleşen algılama, özümseme; görsel yoldan gerçekleşemiyor. (III) Bilgi iletimi, görüntüyle daha hızlı yaygınlaşıyor; ama bilgi, derinliğini yitiriyor. (IV) Görüntüyle edinilmiş bilgi, gerçeğin çarpıtılmış bir yansımasına dönüşüyor. (V) Bu durum da insanları edilgin konumlarına daha sıkı bağlamak için kullanılıyor.

Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde nedensonuç ilişkisi vardır?

A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.





24) Bir şarkıcıysan, stadyumda yüz binlere şarkılarını dinletebilirsin; ama bir bilim adamıysan, sakın stadyumda teorem ispatlamaya kalkma.

Bu cümleyle vurgulanmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Bilimsel çalışmaların bireysel çabalar gerektirdiği

B) Müziğin diliyle bilim dilinin birbirinden farklı olduğu

C) Sanatın, yaşamı değiştirme gücü bakımından bilimi aştığı

D) Bilimsel çalışmaların toplumun genelinin ilgisini çekmediği

E) İnsanların bilimden çok sanata ilgi duymasının şaşırtıcı olduğu





25) Çocukluğumda hissettiklerimle bugün hissettiklerim arasında değişen bir şey yok. Bir şair, çağından sorumludur; sanırım ben bu sorumluluğu erken yaşta fark etmiştim.

Bu parçada geçen “Şair çağından sorumludur.” sözüyle anlatılmak istenen, aşağıdakilerden hangisidir?



A) Yaşadığı dönemi, yapıtlarına konu olarak almak

B) Kendi dönemindeki şair ve yazarlardan etkilenmemek

C) Zorluklar karşısında yılmamak

D) Geleceğe yönelik şiirler kaleme almak

E) Kendi dönemi dışındaki döneme yönelik eserleri dikkatle incelemek





26) Bir çocuk, okul öncesine ait bilgi dağarcığını, dinleme yolu ile oluşturur.

Aşağıdaki cümlelerden hangisi, bu cümleye anlamca en yakındır?

A) Bir çocuğun yaşamında yer alan ilk iletişim etkinliği dinlemedir.

B) Konuşma ve yazma gibi, dinleme de kişinin küçük yaşlarda kazandığı önemli bir beceridir.

C) Bir çocuğa, okula gidinceye kadar kazandığı bilgiler konuşma yoluyla aktarılır.

D) Çocukların dinlediklerini doğru anlamaları aile tarafından sağlanmalıdır.

E) Çocuklar, dinlemenin önemini okulda değil, doğal ortamlarda öğrenirler.





27) Sanatçımızın sazı ile sözüne doyum olmuyordu.

Aşağıdakilerin hangisinde “ile” sözcüğü bu cümledekiyle aynı anlamda kullanılmıştır?

A) O, gözü ile görmeden hiçbir şeye inanmazdı.

B) Ailesi ile işine olan düşkünlüğü herkesin dilindeydi.

C) Anlattığı ilginç anıları ile hepimizi etkisi altına alırdı.

D) Genç güreşçimiz, ülkemize gümüş madalya ile döndü.

E) Onun, yalnızca arkadaşları ile ilgilenmesine içerlemedim, diyemem.



28) Haberi aldığımız gibi yola çıktık.

Bu cümlede altı çizili sözün cümleye kattığı anlam, aşağıdakilerin hangisinde vardır?

A) Vapur kıyıya yanaşır yanaşmaz kendimizi dışarı attık.

B) Nedense hep bağırarak konuşuyor.

C) Çocuk paketi alıp hızla uzaklaştı.

D) Yüksek bir yere çıkıp etrafı dikkatlice inceledi.

E) Ağlaya ağlaya yanımıza gelip olanları anlattı.



29) I. Nişan töreninde birçok tanıdık kişi vardı.

II. Erken kalkabilmek için çalar saat aldık.

III. Ağlayanın malı gülene kalmaz, derler.

IV. Gelecek yıl bu zamanlar üniversitede olacaksınız.

V. Hiç, bilenle bilmeyen bir olur mu?

Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangi ikisinde varlıkların niteliği olan sözcükler o varlıkları karşılamak için kullanılmıştır?

A) I-III

B) I-IV

C) II-IV

D) III-V

E) IV-V



30) Bana daha önce neden söylemedin?

Aşağıdaki cümlelerden hangisinde soru, bu cümledekiyle aynı kullanım özelliğini göstermektedir?

A) Kurumunuzda çalışan personel yeterli mi?

B) Bunu bana burada mı açıklıyorsunuz?

C) Bu araçlar acaba ne taşıyor?

D) Hangi sınavda daha başarılıydın?

E) Genel olarak derslerine nasıl çalışıyorsun?



31) Aşağıdakilerin hangisinde karşılaştırma söz konusudur?

A) Günümüz insanını romandan uzak düşünemiyorum.

B) Kitapların sayfalarında yaşayan kişilerin sevinçlerini, üzüntülerini merakla okuyoruz.

C) Romanın gerçeği ile hayatın gerçeği birbirinden çok farklıdır.

D) Önündeki duvarı aşamayan roman, yaşama imkânını yitirmiştir.

E) Romancı, bize bilmediğimiz bir dünyanın kapılarını açmalıdır.





32) (I) Fazıl Ahmet Bey’in evinde gelen konukları memnun etmek için her şeye özen gösterilirdi. (II) Misafir yere bağdaş kuramayacağı için duvar kenarına üç dört sandalye dizmişler. (III) Fazıl Bey, yazılarını dizinde yazamayacağı için köşeye bir ceviz masa atmışlar. (IV) Pencere büsbütün çıplak görünmesin diye, oraya bir tül takmışlar. (V) Duvarın hep aynı renk ve düzlükteki badanası, göze yorgunluk vermesin diye Ressam Şevket Dağ Bey’in pastel bir tablosunu duvara asmışlar.

Yukarıda numaralandırılmış cümlelerin hangisinde nedensonuç ilişkisi yoktur?

A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.



33) I. Sinema, toplumun acılarını, mutluluklarını yansıtabildiği ölçüde yararlıdır.

II. Yeni bir yol göstermeli sinema, önümüze farklı öneriler koyabilmeli.

III. Kendi hayatımızdan sıkılınca sinemayla yeni bir hayatı yaşayabiliriz.

IV. Halktan kopuk; onun sıkıntılarına uzak sinema boş ve faydasızdır.

V. Sinemamızın dünya sinemasından geri kalmasının nedenlerini araştırmalıyız.

Yukarıdaki cümlelerden hangileri anlamca birbirine en yakındır?

A) I-III

B) I-IV

C) II-III

D) II-IV

E) IV-V



34) (I) İstanbulluların nefes aldığı mekânların en başında gelen Gülhane Parkı, iki yıllık bir aradan sonra restore edilerek geçen hafta tekrar hizmete açıldı. (II) Üstelik “Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda” şiirinin etkisiyle ceviz ağacı arayanlar da artık yorulmayacak. (III) Çünkü Gülhane Parkı’na bu şiir dolayısıyla ceviz ağacı bile dikildi. (IV) Tabii dikilen ağaçlar sadece ceviz ağacından ibaret değil. (V) Park içerisinde bulunan 1796 adet ağacın envanteri çıkarılarak 449 anıt ağaç, Türkiye Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu’na tescil ettirildi. (VI) Yeşil alanı % 55 olan Gülhane’de, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin son düzenleme çalışmasıyla birlikte 388 bin metrekare daha yeşil alan ilavesiyle bu oran, % 78’e çıkarıldı.

Yukarıda numaralanmış cümlelerden hangisi, kendinden önceki cümlenin nedenini vermektedir?

A) II.

B) III.

C) IV.

D) V.

E) VI.



35) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?

A) Bu tartışmadan bir sonuç çıkacağını zannetmiyorum.

B) Siz de yaşlanınca geçmişe ait hatıraları anımsarsınız.

C) Her meyvenin ayrı bir tadı, ayrı bir güzelliği vardır.

D) Yeni gelmiş kitaplar varsa gösterir; yoksa rafları karıştırmamızı önerirdi.

E) Yaşadığım hayat, senin hoşuna gitmeyebilir.



36) Aşağıdakilerden hangisinde, altı çizili sözcük ya da söz cümleden çıkarıldığında, anlamda daralma olur?

A) Oyun başlamadan önce, herkes yerini almıştı.

B) Eldeki mevcut imkânları kullanarak büyük başarılar kazanabiliriz.

C) Benim ne kadar usta bir şöför olduğumu sen de göreceksin şimdi.

D) Devam eden grevi sona erdirmek için, her iki taraf da fedakârlık etti.

E) İstanbul’a geldiğinde bana mutlaka uğrar, yeni çıkan kitaplar hakkında benden bilgi alırdı.



37) Dernek başkanımız bir hafta içinde çay üreten üç ilimizi ziyaret edecek.

Bu cümledeki anlatım bozukluğu aşağıdaki değişikliklerin hangisiyle giderilebilir?

A) Özne çoğul hale getirilerek

B) “bir hafta içinde” söz grubu, yüklemden önce getirilerek

C) “üreten” sözcüğünün yerine “yetiştiren” sözcüğü getirilerek

D) “Dernek” sözcüğü cümleden çıkarılarak

E) “ziyaret edecek” fiili “ziyaret edebilir” şekline getirilerek



38) Aşağıdakilerden hangisi, cümleyi söyleyenin duygularını içermektedir?

A) Evlerinin karşısında, ahşap bir kulübe vardı.

B) Dersaneye yeni bir müdür gelmiş.

C) Üstünde yamalı, siyah bir kazak vardı.

D) Yeni saç modeli ona değişik bir hava vermiş.

E) Biriktirdiği parayla kendisine bir araba alacakmış.



39) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde “gerçekleşmemiş bir beklenti” söz konusudur?

A) Kötü günümde bana yardım eder sanmıştım.

B) Ben dememiş miydim bizi bekletir diye.

C) Bugün işimi erken bitireceğimi sanırım.

D) Kimse yarınlara güvenemiyor artık.

E) Okula gelirken kitap getirmeyi unuttum.



40) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde varsayım anlamı vardır?

A) Gördüğüm güzelliğin etkisinden kurtulamadım.

B) Seni çok sevdim, güzel evladım, dedi.

C) Kapıyı içeriden kapattı ve yatmaya gitti.

D) Diyelim ki bahar geldi, ne olacak o zaman?

E) Ne yazık ki sana bu konuda güvenemem.



41) I. Yolda aldığımız adam, otobüsün arkasında boş bir yer bulup oraya ilişmişti.

II. Zavallının bu seferki vaziyeti daha kötü idi.

III. Rahatsızlıktan başka ölüm tehlikesi de vardı bulunduğu yerde.

IV. Gün ağarmadan otobüsümüz yola koyulmuştu.

V. Fakat biraz sonra, arabaya gelen birkaç müşteriye yer bulmak için onu açıkta bıraktılar.

Yukarıda karışık olarak verilmiş cümlelerden anlamlı bir paragraf oluşulması için doğru sıralama aşağıdakilerden hangisidir?

A) I-III-IV-V-II

B) III-IV-II-I-V

C) I-II-III-V-IV

D) IV-I-V-II-III

E) IV-II-III-I-V






42) I. Ne zaman gençler arasında bir anket yapılsa içimi bir sıkıntı kaplıyor.

II. Geçen günlerde bir gazete, yine gençler üzerinde bir anket yapmış.

III. Bunlar içinde en çok ilgimi çekeni, gençlerin demokrasi taleplerinin % 8’lik bir oranla yok denecek kadar az oluşu.

IV. Bir eğitimci olarak beni hayal kırıklığına uğratacak şeylerle karşılaşmaktan endişeleniyorum.

V. Araştırma merkezinde yapılan anket sonucu, çarpıcı gerçekler ortaya çıkmış.

Yukarıda karışık olarak verilmiş cümlelerden anlamlı bir paragraf oluşturulması için doğru sıralama aşağıdakilerden hangisidir?

A) I-V-IV-III-II

B) II-I-IV-V-III

C) V-III-II-I-IV

D) IV-I-II-V-III

E) I-IV-II-V-III








43) I. Sabahın köründe de anlaşılmaz bir şekilde erkenden uyanıyordu.

II. Derken, zamanla uykuları bozulmaya başlamıştı.

III. Kendini iyi hissetmemesi için bir neden yoktu.

IV. Gece yatağa yatıyor, saatlerce uyuyamadan dönüp duruyordu.

V. İyi bir işi, mutlu bir yuvası vardı.

Yukarıda karışık olarak verilmiş cümlelerden anlamlı bir paragraf oluşturulması için doğru sıralama aşağıdakilerden hangisidir?

A) II-III-IV-I-V

B) V-III-II-IV-I

C) V-II-I-IV-III

D) III-V-IV-II-I

E) III-V-II-I-IV



44) (I) Çocuğun okuma zevkini sosyoekonomik koşullar belirler. (II) Çocuk, okuması gerekeni ve kendisi için uygun olanı seçerek okumaya başlar. (III) Orta ve daha yüksek sosyoekonomik çevreden gelen çocuklar; ana, baba ve öğretmenlerinin uygun buldukları kitapları okurlar. (IV) Sosyoekonomik düzeyi düşük kesimlerden gelen çocuklar ise kendilerine yol gösterilmediği için ya rastgele okumakta ya da hiç okuyamamaktadırlar. (V) Bu çocuklara daha sonra okuma alışkanlığı kazandırmak ise çok zordur. (VI) Küçük yaşta kazanılmayan okuma alışkanlığı bu çocukların hayatlarının her döneminde eksikliğini hissettirecektir.

Bu parçada numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) II.

B) III.

C) IV.

D) V.

E) VI.



45) (I) Harfler seslerin yazıdaki işaretleri, göstergeleridir. (II) Yazıdaki bu göstergeler ülkeden ülkeye değişiklik gösterir. (III) Bunun temel nedeni, seslerin ortak veya birbirine çok yakın olmasına karşın, aynı ses için gösterilen işaretin ülkeden ülkeye farklı şekiller veya çizgilerle belirtilmesidir. (IV) Alfabedeki harflerin sayıca farklı oluşu da önemli bir ayrıntıdır. (V) Şekillerdeki bu farklılık ülke sayısıyla değil, uygarlık sayısıyla ilgilidir.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?

A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.



46) (I) Herhangi bir ağacın mutlu olduğunu ya da acı çektiğini hayal etmekte hiçbir gariplik olmasa gerek. (II) Varlıkların ses çıkarmamalarına aldanmamalı. (III) Acı çekenler sadece “Acı çekiyorum.” diye bağırabilenler değildir. (IV) Karanlık ve rüzgârlı bir gecede bu ağaçlar vahşi gürültülerle hışırdıyor. (V) Acıya hayat katan güç, insanın dışında hiçbir yaratığa acısını açıklama olanağı vermemiştir. (VI) Vermiş olsaydı belki onlar da acılarını dile getireceklerdi. (VII) Böylece sadece insanoğlu değil, diğer varlıklar da acılarını açıklama olanağı bulacaklardı.

Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?



A) II.

B) III.

C) IV.

D) V.

E) VI.



47) Sadece mesai saatlerinde değil, artık hemen hemen günün her saati duraklarda bekleyen kalabalık, üzeri rengarenk reklam panosuna dönüşen otobüslerden birinin durağa yanaşmasıyla aracın çift kanatlı kapısı önüne yığılır ve bir ritüeldir sürüp gider; bileti atış ve şöförün önünden otobüsün içine süzülüş. Kendini içeri atanların yüzlerinde sevinç çizgileri belirirken arkadan gelenler canhıraş gayretlerle bu ritüeli sürdürmeye çalışırlar. İçeridekilerin son bir gayretiyle arkadakiler de binmeye muvaffak olunca, eziyetli bir şehiriçi yolculuğu başlıyor demektir. Binemeyen bir pişmansa, binen bin pişman. Ayrıca inmek de büyük çaba gerektirir. Yolculuk ederken durmadan arkaya doğru yürünür. Paranız az, vaktiniz bolsa, binebilirsiniz. Üzerinde yazılı olan yere mutlaka ulaşır, ama kimbilir ne zaman...

Bu parçada aşağıdakilerin hangisinden özellikle söz edilmiştir?

A) İnsanların otobüse binip otobüsten inme adabını bilmediklerinden

B) Otobüslerin reklam panosuna dönmesinin çirkinliğinden

C) Yolcuların birbirine anlayışsız davrandığından

D) Otobüslere binmenin ve onda seyahat etmenin çok eziyet verici olduğundan

E) Otobüslerin ancak fakir insanlara hizmet edebildiğinden



48) Son yaptığım televizyon programında çok yoruldum. Yapılan iş harcanan enerjiyi pek karşılamıyor. Oturup bu kadar uğraşın sonunda ne kazandığımı düşünmeye başladım. Bir çeşit iç hesaplaşma gibiydi. İnsanlar nereye gidiyor? Neden varız? Neden çalışıyoruz? gibi sorular eskiye göre daha çok düşündürmeye başladı beni. Biraz da kendimle ilgileneyim dedim. Felsefenin içinde kendimi daha rahat ve huzurlu hissetmemi sağlayan bir şeyler bulmaya çalışıyorum. Ben bu yaşımda hayatın çalışmaktan ibaret olmadığını anlıyor, onu yeniden keşfediyor ve birçok şeyi yeni öğreniyorum yazık ki...

Bu sözleri söyleyen kişi, aşağıdakilerden hangisiyle nitelendirilebilir?

A) Gerçeklerden kaçan

B) Kendini ve hayatı sorgulayan

C) Hayatını düş gücüyle yönlendiren

D) Hayatın anlamsız olduğunu savunan

E) Hayatından memnun olmayan



49) Kuşkusuz her yazarın, kuzguna bütün yavruları güzel de gözükse, ötekilerden gizli gizli daha çok sevdiği öyküleri, romanları vardır. Örneğin, “Ayı İzi” adlı kitabımın prototip öyküsü belki “Rüşvet”tir. Ama “Ayı İzi” adlı öyküyü daha çok seviyorum. “Sansaryan Hanı” adlı kitabımda da ilk göz ağrım olan “Babamın Saçları” adlı öyküyü unutamam. “Babam ve Oğlum” adlı kitapta ise gizli gözdem “Belki Yarın Anlarlar” adlı öyküdür her nedense.

Yazarın bu parçada verdiği örnekler, aşağıdakilerden hangisini açıklamak içindir?

A) Bir yazarın tüm eserlerinin aynı yetkinlikte olmasının mümkün olmadığını

B) Yazarların kendilerinden daha çok şey kattıkları eserlerini daha çok sevdiklerini

C) Okurun beğendiği eserlerle, yazarların beğendiği eserlerin farklı olmasının normal olduğunu

D) Her eserin, yazarın gizlediği bazı özel bilgileri sakladığını

E) Her yazarın, kendi eserleri arasında özellikle sevdiği ürünlerin bulunduğunu



50) Güney Amerika’nın doğusunu yukarıdan aşağıya kateden And Dağları’ndan, ince bir su olarak doğar Amazon. Sonra binlerce dere, ırmak, yeraltı suyu katılır ona. Nio Negro Irmağı ile birleştikten sonra görkemli bir görünüm kazanır. Koca kıtayı geçip Atlantik Okyanusu’nun kıyısına geldiğinde ise, yaşamın türküsünü söyleyen dev bir su orkestrasına dönüşür. Okyanusa döküldüğünde 160 km2’lik bir alanda, suyun tuzunu alıp tat değiştirir; okyanusa kafa tutar.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi yoktur?

A) Öznel anlatıma yer verme

B) İnsana özgü nitelikleri doğaya aktarma

C) Betimleyici ögelerden yararlanma

D) Ayrıntıların seçiminde duyuların tümünden yararlanma

E) Bilimsel verilere başvurma




51) “Devlet Ana”, Kemal Tahir’in, üzerinde en çok tartışılan romanı olmuştur. Yayımlandığı yıllarda, kimileri yapıtı göklere çıkarmış, kimileri de yerin dibine batırmıştı. Bu değerlendirmeler yapıtın yalnızca olumlu ya da olumsuz özelliklerinden değil, Kemal Tahir’in kişiliğine duyulan hayranlıktan ya da kızgınlıktan kaynaklanıyordu kuşkusuz. Aradan bu kadar yıl geçtiğine göre, bugün, “Devlet Ana”ya daha serinkanlılıkla baktığımızda gerçeği, bu uç noktalardaki iddiaların arasında bir yerlerde bulmamız doğaldır.

Bu parçanın yazılış amacı, aşağıdakilerden hangisidir?

A) İzlenim kazandırmak

B) Olay içinde yaşatmak

C) Açıklamak, bilgilendirmek

D) Düş gücünü geliştirmek

E) Konuyu belirginleştirmek



52) Düşünce, bildiri yükü taşıyan şiirler, çoğu kez şiirsel değer taşımaktan uzaktır. Amaç, daha çok, bir düşüncenin yansıtılması olduğu için sonuçta kuru, ünlü sözlere benzeyen birtakım dizeler çıkar karşımıza. Hem bu kuruluğu aşmak hem de gerçek anlamda bir şiir yaratmak güç, doğal olarak. Oktay Rıfat’ta böylesi dizelerin, şiirlerin bulunması hem okuru tedirgin ediyor hem ona yakışmıyor.

Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine başvurulmuştur?

A) Açıklama – alıntı yapma

B) Açıklama – örnek verme

C) Tartışma – tanık gösterme

D) Öyküleme – tanımlamalara yer verme

E) Tartışma – karşıtlıklardan yararlanma



53) Beynimizi kestanenin içine, kozasındaki dikenleri de eksiklik ve hatalarımıza benzetirsek, gelişme sürecimizde de eksiklik ve hataların olacağını kabul edebiliriz. Ama kestane yeterli olgunluğa ulaşınca koza yarılır ve içinden insanlara yararlı olan kısmı dışarıya çıkar. Bizim de beynimizdeki bilgiler yeterli olgunluğa gelince biz de dışa açılıp topluma daha faydalı olmaya başlarız. Kaliteli ve sağlıklı toplum hizmeti verebilmek için, bu olgunluk noktasına ulaşmak gerekiyor. Nicelik, yani sayı çok önemli değil. Asıl önemli olan nitelik, yani kaliteli insandır. Toplumun köşe başlarına on tane niteliksiz insan koyacağımıza bir tane kaliteli insan yetiştirirsek, her şeyin daha iyi olacağına inanıyorum.

Yukarıdaki paragraf için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

A) Öznel yargılar kullanılmıştır.

B) Koşul cümlesi vardır.

C) Benzetmeye yer verilmiştir.

D) Karşılaştırma yapılmıştır.

E) Tanımlama yapılmıştır.



54) İnsan, ilk çağlardan bu yana teknolojinin kendisini mutlu edeceği inancıyla çalışmaktadır. Ancak bu mutluluk arayışı, bir yandan teknolojik gelişmeleri hızlandırırken bir yandan da insanın kendi sonunu hazırlamaktadır. Bu yönüyle de insanoğlu, kendisine yuva yapmak çılgınlığı içinde bir kayanın dibini kazan karıncalara benzetilebilir. Çünkü altını oyduğu kayanın altında kalan karınca ile teknolojik gelişme çılgınlığının yerküreyi tahrip etmesine yol açan insan arasında büyük bir benzerlik vardır.

Bu parçada insanlık hakkında vurgulanan düşünceyle aşağıdaki atasözlerinden hangisi arasında anlamca ilgi kurulamaz?

A) Keskin sirke küpüne zarar verir.

B) Rüzgâr eken fırtına biçer.

C) Yırtıcı kuşun ömrü az olur.

D) Çaydan geçerken at değiştirilmez.

E) Rüzgâra tüküren kendi yüzüne tükürür.



55) Her ulusun, geçmişini bugüne aktaran sözlü edebiyat ürünleri vardır. Masallar, destanlar, söylenceler gerçeğin ve gerçek dışı olanın birleşimi olarak bize ulaşır. Uluslar bu ürünlerde kendi geçmişlerini, geleneklerini hatta tarihlerini bulur. Aşk, ayrılık, savaş, deprem, ölüm gibi, toplumun ve bireyin zihninde iz bırakan olay ve durumlar bu ürünlerle dilden dile, çağdan çağa taşınır.

Bu parçada sözlü edebiyat ürünleriyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?

A) Günümüze yazı yoluyla aktarıldıklarına

B) Toplumların geçmişlerini günümüze taşıdıklarına

C) Çeşitli konuları işlediklerine

D) İnsanları etkileyen, önemli olaylarla ilgili olduklarına

E) Yaşanmış olaylarla, gerçeküstü ögeleri iç içe anlattıklarına



56) (I) Zaman konusu hassas bir konudur, bunu çok iyi bilirim. (II) Şiirlerimde “zaman”la çok uğraştım, hatta bazen işin içinden çıkamayıp “Zaman yoktur.” dedim. (III) Bundan dolayı alaya alındım, bilgisizlikle suçlandım. (IV) Bizim edebiyatımızda “zaman” konusu ile uğraşan pek az şair vardır. (V) Bunlardan biri Ahmet Hamdi Tanpınar, öteki Necip Fazıl’dır. (VI) Her ikisinin de “zaman”la ilgili güzel şiirleri vardır.

Yukarıdaki parça iki paragrafa bölünmek istense, ikinci paragraf kaçıncı cümleyle başlar?

A) II.

B) III.

C) IV.

D) V.

E) VI.



57) (I) Yazdan kalma güneşli bir sonbahar gününde New Yorklular ne yapar? (II) İnanmayacaksınız ama, genci ve yaşlısıyla New Yorklular gün boyunca kitapçıları doldururlar. (III) Bu nedenle ülkenin her tarafına yayılan şubeleriyle yayınevleri, gece geç saatlere kadar hizmet verir. (IV) Amerika’da kitapçılık büyük bir endüstri. (V) Üç beş ay içinde, üç dört milyon satılan romanlara rastlamak mümkün. (VI) Üstelik her yıl böyle beş on eser ortaya çıkar.

Bu parça ikiye bölündüğünde, ikinci paragrafın ilk cümlesi aşağıdakilerden hangisi olur?

A) II.

B) III.

C) IV.

D) V.

E) VI.



58) (I) Akdeniz toplumlarında şiir, bu coğrafyanın tarihine, insanına özgü bir sanat olmuştur. (II) Bu anlamda şiir, Akdeniz insanlarının ilgi alanlarını, özlemlerini, kültürel ve ruhsal kimliklerini dile getiren bir ortaklık alanıdır. (III) Akdenizli şairlerin en özgün olanları arasında bile birinden ötekine uzantılar, bağlantılar, yöndeşlikler görülebilir. (IV) Bu yakınlıklar, dünya şiirinin başka coğrafyalardaki temsilcileri arasında görülebilecek yakınlıklara göre daha olumlu algılanır. (V) Gerçekte dünya şiirinin bütün ustaları arasında insanlığın kalıcı değerlerine, birikimine dayanan akrabalık bağları vardır. (VI) Ama öyle görünüyor ki Akdenizli şairler, şiirlerinde Akdeniz tarih ve kültürünün ürünü olan benzer yapı gereçlerini kullanmakla, ayrı bir şairler ailesi de oluşturmuşlardır.

Yukarıdaki parça iki paragrafa bölünmek istense, birinci paragrafın son cümlesi aşağıdakilerden hangisi olur?

A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.



59) (I) Yeni yapılmış büyük bir apartmanın üçüncü katında bir dairede küçük bir oda tuttum. (II) Soluk benizli; zayıf benizli bir hizmetçinin yardımıyla eşyalarımı yukarıya çıkardık. (III) Pencerenin perde gibi kapanan pancurları odaya loşluk verdiğinden, uykum normalden biraz uzun sürmüş. (IV) Eşyalarımı, özellikle de kitaplarımı yerleştirmeyi ertesi güne bırakarak yattım. (V) Sabah, yeni odamda uyanmanın içimde meydana getirdiği bir gülümsemeyle uyandım.

Yukarıda numaralandırılmış cümlelerden hangi ikisi yer değiştirirse paragraf anlamlı bir bütün oluşturur?




A) V-I

B) II-III

C) IV-V

D) III-IV

E) I-II



60) (I) Bunun üzerine görevli, “Aman hocam, bu yaştan sonra Yazım Kılavuzu’na mı bakılır?” dedi. (II) Hemen yanımda taşıdığım Yazım Kılavuzu’nu kullanır umuduyla kendisine hediye ettim. (III) Yazım Kılavuzu’nu masasında bulundurmayan bir bayan görevliye, yaptığı yazışmaların yoğunluğunu görerek, “Size bir Yazım Kılavuzu gereklidir.” dedim. (IV) Bu arada yazıları arasında gözüme “taktir edeceğiniz gibi” biçiminde bir söz ilişti. (V) Daha kimbilir bu görevlinin yazılarında ne gibi yazım hataları vardı. (VI) Oysa “takdir” ile “taktir” anlamca farklı sözlerdir.

Yukarıda numaralandırılmış cümlelerden hangileri yer değiştirirse paragraf anlamlı bir bütün oluşturur?

A) I-V ve IV-VI

B) II-III ve IV-V

C) I-III ve V-VI

D) I-VI ve III-V

E) II-IV ve III-VI



61) (I) Biz İstanbullular, genelde yaşadığımız bu muhteşem şehri tanımıyoruz. (II) Oturduğumuz semtler bile, detaylar göz önüne alındığında bize yabancı. (III) Hadi bilemediniz, Yenicami’yi Sirkeci Garı’nı hatırlarız. (IV) Örneğin Eminönü denilince aklımıza çoğunlukla Mısır Çarşısı gelir. (V) Oysa Eminönü birçok kültürün kesiştiği, dar sokaklarında şaşırtıcı tarihî eserleriyle dolu bir yerdir.

Yukarıda numaralandırılmış cümlelerden hangi ikisi yer değiştirirse paragraf anlamlı bir bütün oluşturur?

A) I-V

B) II-III

C) II-V

D) III-V

E) III-IV



62) (I) Firavun medeniyeti, ölüm sonrası mahkeme gününü açıkça belirlemiş: (II) Eğer tüy daha ağır geliyorsa yalnızca ruhunuz değil bedeniniz de yeniden doğmaya hak kazanıyor. (III) Terazinin diğer tarafına ise devekuşu tüyü. (IV) Öldükten sonra mumyalanırken içinizden çıkarılmayan tek organınız olan kalbiniz, gözleri kapalı bir kişi tarafından teraziye konuluyor. (V) İşte Sırat Köprüsünden geçmeniz ne kadar zorsa, kalbinizin hafif gelmesi de o kadar zor.

Yukarıda numaralandırılmış cümlelerden hangi ikisi yer değiştirirse paragraf anlamlı bir bütün oluşturur? A) II-IV

B) II-III

C) II-V

D) III-IV

E) Hiçbiri



63) Siz bana, “Güneş batıyor.” demek istiyorsunuz; ama doğrudan doğruya “Güneş batıyor.” demiyorsunuz. Amacınız yağmur yağdığını anlatmaksa “Yağmur yağıyor.” deyin, sözü süsleyip püslemeyin. Beni güler yüzlü buluyorsanız, “güler yüzlü” deyin yeter. Biliyorum, bu sözleri yavan bulacaksınız, bu kadarını herkes söyler, diyeceksiniz; ama söylenen sözleri anlamak ya da herkes gibi konuşmak kötü mü? Sizde olsun, laf ebesi arkadaşlarınızda olsun, önemli bir şey eksik: ... ...

Düşüncenin akışına göre bu parça aşağıdakilerin hangisiyle tamamlanmalıdır?

A) Anlatımda içtenlik

B) Anlatımda nesnellik

C) Anlatımda özlülük

D) Anlatımda etkileyicilik

E) Anlatımda yalınlık



64) Çeşitli sanat dergilerini yönetmiş, yıllarca yayıncılık yapmış bir eleştirmen olarak birçok yetenekli gence olanak tanıdım, bu gençlerin adlarının duyulmasına yardım ettim. Bu yeni yeteneklerle, yeri geldikçe tek tek konuştum, onları sözlü olarak yönlendirdiğim de söylenebilir. Ancak, hevesli bir gencin yazar olması öyle kolay bir şey değildir. Özel konuşmalar bu anlamda yönlendirici bir etkiye sahip olabilir; ama sanat alanında yeteneği sezme, geliştirme, ona olanak verme daha da önemlidir. Kaldı ki, genç yazarların kişisel çabaları, görmezden gelinmeyecek kadar büyüktür.

Bu parça, aşağıdaki sorulardan hangisinin karşılığı olabilir?

A) Sanat dünyasındaki yetenekli gençlerin yetişmesine yardımcı olduğunuz söyleniyor, ne dersiniz?

B) Dergiciliğin, yetenekli gençlerin yetişmesinde vazgeçilmez olduğunu düşünüyor musunuz?

C) Özellikle yetenekli gençler, ustaların ürünlerini yayımlayan yayınevlerinin kendilerine ilgi göstermediğinden yakınıyorlar, bu doğru mu?

D) Yayıncılığı bir okul haline getirdiğiniz söylenebilir mi?

E) Bir sanatçıyı değerlendirirken, başka eleştirmenlerin görüşüne başvurmalı mı?



65) (I) Nedense sanatçı ile eleştirmen, birbirinden uzak ve birbirine karşı iki insanmış gibi görülür. (II) Sanatçı deyince, cana yakın, yaratıcı, iyi bir insan; eleştirmen deyince de asık suratlı, ukala bir insan gelir akla. (III) Eleştiri, sanatın bir parçası, bir yardımcısı değil de düşmanıdır sanki. (IV) Oysa yaratıcılık ve değerlendirme birbirinden ayrı iki iş değil bence. (V) Bu yüzden, her eleştirmenin az çok sanatçı, her sanatçının da az çok eleştirmen olması gerekir.

Bu parçada vurgulanmak istenen düşünce, numaralanmış cümlelerin hangisinde verilmiştir?

A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.



66. – 70. soruları aşağıdaki bilgilere göre cevaplandırınız.



Ahmet, Berna, Ceren, Derya, Esin, Fatma ve Güzin bir lisenin Gezi ve İnceleme Kulübü üyeleridir. Düzenlenecek bir gezi için bu üyeler arasından dört kişi seçilecektir. Üyelerin seçiminde aşağıdaki kurallar dikkate alınacaktır:

Fatma ve Derya ikiz kardeşlerdir ve birinin seçilmesi durumunda diğerinin de seçilmesi gerekmektedir.

Berna, Ahmet ve Esin’le anlaşamamaktadır. Bundan dolayı Berna’nın tercih edilmesi durumunda Ahmet veya Esin seçilmeyecektir. Aynı şekilde Ahmet veya Esin’in bulunduğu bir grupta Berna da yer almayacaktır.



66) Gezi için belirlenecek dörtlü grupta aşağıdakilerden hangisi dışındakiler kabul edilemez?

A) Ahmet, Ceren, Esin, Derya

B) Berna, Derya, Ceren, Güzin

C) Berna, Derya, Esin, Fatma

D) Berna, Derya, Ahmet, Fatma

E) Berna, Derya, Fatma, Güzin



67) Seçilecek grupta Berna’nın olması durumunda, Aşağıdakilerden hangisi kesinlikle bulunmalıdır?

A) Güzin

B) Derya

C) Esin

D) Ceren

E) Ahmet



68) Belirlenecek grupla ilgili olarak, aşağıdakilerden hangisi doğru olabilir?

A) Ahmet seçilmemişse Fatma seçilmiştir.

B) Güzin seçilmemişse Ceren seçilmiştir.

C) Berna seçilmemişse Ceren seçilmiştir.

D) Esin seçilmişse Ceren de seçilmiştir.

E) Esin seçilmemişse Berna da seçilmemiştir.



69) Seçilecek grupta Ceren ve Esin bulunuyorsa, diğer iki kulüp üyesi, aşağıdakilerden hangisi olmalıdır?

A) Ahmet ve Derya

B) Fatma ve Ahmet

C) Ahmet ve Berna

D) Ahmet ve Güzin

E) Fatma ve Güzin



70) Seçilen kişiler arasında Derya bulunmuyorsa, aşağıdakilerin hangisi dışındakiler seçilmiş olabilir?

A) Esin

B) Ceren

C) Ahmet

D) Berna

E) Güzin



71) Yazında olsun, resimde olsun, mimaride olsun, karmaşadan hoşlanmam. Yazında eğer bir cümle bir düşünceyi, bir duyguyu, bir olayı, bir durumu anlatmaya yetiyorsa, ikinciye gerek yoksa, o gereksiz ikinci cümle yazılmamalı hiç. Kimi zaman, yerinde kullanılmış ve iyi seçilmiş tek bir sözcük bile, birçok cümlenin yerini tutabilir. İşte, bir yazın yapıtında o sözcüğü bulmak isterim.

Parça yazarının, bir yazın yapıtında aradığı özellikler aşağıdakilerin hangisinde doğru verilmiştir?

A) Duruluközlülük

B) Açıklıkakıcılık

C) Nesnelliközgünlük

D) Sürükleyicilikderinlik

E) Doğallıköznellik



72) Jery Kosinski “Adımlar”ıyla Amerika’da 1969 Ulusal Kitap Armağanı’nı kazanır. Altı yıl sonra Chuck Ross adlı uyanık bir yazar “Adımlar”ın ilk yirmi sayfasını daktiloya çekip “Eric Demos” adıyla dört yayıncıya yollar. Dördü de kitabı “yayımlanmaya değer bulunmadığı” gerekçesiyle geri gönderir. İki yıl sonra bu kez kitabın tümünü daktiloya çekip ünlü olmayan, uydurma bir isimle, Kosinski’nin “Adımlar”ını ilk kez yayımlamış olan Random House’a yollar. Fakat o da kitabı yayımlanmaya değer bulmayıp geri çevirir.

Bu parçada anlatılanlar, aşağıdakilerden hangisinin kanıtıdır?

A) Bir yapıtın değeri zamana bağlı olarak değişebilir.

B) Bir yapıtın değerlendirilmesi yayıncıdan yayıncıya değişebilir.

C) Pek çok yayıncı için, ürünün kendi değerinden çok, yazarının ünlü olması önemlidir.

D) Bir yazarın edebiyat dünyasında geldiği noktayı koruması kolay değildir.

E) Edebiyatta başarının şansla uzaktan yakından bir ilgisi yoktur.







73) (I) Okur, yazınsal bir metne, yaşadıklarından ve okuduklarından edindiği birikimle yaklaşır. (II) Okuduğu metni, bilgileri ölçüsünde değerlendirmeye, yorumlamaya çalışır. (III) Bu nedenle her yorumlama eylemi, aslında kendi benliğimizin, kişiliğimizin somut etkilerini taşır. (IV) Okuma ve yorumlama, salt dilbilgisel parçalara yönelik bir etkinlik değildir. (V) Metnin içindeki anlam tabakaları kapsamında bir gezi, bir macera, bir arayıştır.

Yukarıda numaralanmış cümlelerin hangisinden sonra, “Ancak okuma, bilgi birikimimizle birlikte kişisel dünyamızı da içine alan bir süreçtir.” cümlesi getirilirse, paragrafın düşünce akışındaki kopukluk giderilmiş olur?

A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.



74) Yalnızca sanat sorunları üzerine değil, sanatçılar üzerine de çok genel ölçülerle verilmiş birtakım yargılarımız var: “Bu, biçimci; bu, içerikçi; bu, toplumcu; bu, bireyci…” Oysa içeriğin, biçimin nerede başlayıp nerede sona erdiği pek belli olmuyor. Toplumculuk, bireycilik de öyle. Bu ayrımları yapanların, çoğu zaman yanıldıkları da bir gerçek.

Bu parçada aşağıdakilerden hangisine karşı çıkılmaktadır?

A) Sanatsal konularda sınıflandırmaya ve önyargıya

B) Sanatçılar arasında ayrım yapanların desteklenmesine

C) Biçim ve içeriğin birbirine karıştırılmasına

D) Toplumsal duyarlığa sahip olunmamasına

E) Insanların yanılgılarından ders almamalarına





75) ……… Öyle ki Faruk Nafiz’in “Han Duvarları”ndaki Şeyhoğlu Satılmış’tan daha garip, daha çaresiz durumdayız. Geçmişte, insanların bireysel sarsıntıları az çok toplumun diğer bireylerini de ilgilendiriyordu. Günümüzde sağ gözün sol göze faydası yok. Ruhlarımız kirleniyor; sevgi, aşk, dostluk, özveri gibi kavramlar, insanların sözlüğünden siliniyor.

Anlatımın akışına göre, bu parçanın başına aşağıdaki cümlelerden hangisi getirilmelidir?

A) Çağımızda insan giderek yalnızlaşmaktadır.

B) Toplumdaki iletişimsizliğin boyutları herkesi bu konuda düşünmeye yöneltiyor.

C) Şiir dünyası, sosyal yaşamı günü gününe bütün çıplaklığıyla yansıtıyor.

D) Şiirimizde, insanın çaresizliği hep temel konu olmuştur.

E) Insanın gelecekte daha da yalnızlaşacağını düşünüyorum.



76. 80. soruları aşağıdaki parçaya göre cevaplandırınız.



Vahşi kedilerin uzak atası puma’yı hepimiz biliriz. Diğer birçok hayvan gibi o da “karnını doyurabilmek” için kendine göre belki de diğerlerinden biraz daha fazla bir güç ve yeteneğe sahiptir. Ceylan gibi büyük bir avın peşinden daha çok koştuğu; tavşan gibi dişinin kovuğuna yetmeyecek bir av için ise çok enerji sarfetmeyecek kadar akıllı (?) olduğu iddia edilir. Yani, somut olarak elde edeceği sonuca değmeyecek bir şey için gücünü harcamayacak kadar zekidir. İşte bu örnekten hareketle, insanlarda da yaptığı bir işte, sonucuna değmeyecek kadar çaba harcayanların durumu için, aşağılama ifade eden “aptal puma sendromu” adlandırması yapılır. Ancak unutmamak gerekir ki, puma bir “hayvan”dır. Duyguları yoktur, idealleri yoktur, ümitleri, hayalleri; kırgınlıkları yoktur. Duygusuzdurlar; ümitleri olmadığı için ümitsizliği, hayalleri olmadığı için hayal kırıklığını tanımazlar. Ağlamak ve gülmek onlara yabancıdır. İnsan ise bütün bu karmaşık duygular, düğümler yumağının ortasında yaşar. Bir an için bu yumağın dışına çıkmaya çalışın!... Çıkamazsınız. Çünkü siz insansınız. Hem çıktığınızı düşünün; bir robottan ne farkınız kalır? Kaçımız hayatı, “iki kere iki dört eder” yalınlığıyla, tekdüzeliğiyle, basitliğiyle yaşıyoruz ki. Ben kendi adıma, akıllı bir puma olmaktansa “aptal puma sendromu”yla yaşamaya razıyım. Biz bütün başarılarımız ve yenilgilerimizle, sevgimizle ve ihanetimizle, velhasıl herşeyimizle insanız. Bütün bunlardan sonra şöyle düşünelim: Benim yıllardan beri peşinden koştuğum tavşan, beni ben yapan herşeydir. Bir anlamda, kendimi o “tavşan”a borçluyum. İnsanoğlunu yüzyıllardır peşinden koşturan o tavşan olmasaydı, “Kral Lear” da “Anna Karenina” da yazılmazdı, “Su Kasidesi”, “Kanuni Mersiyesi”, “Mai ve Siyah” da yazılamazdı; edebiyat olmazdı. Tavşanın peşinden koşmasaydı Aivazoski’nin resimleri nasıl olurdu düşünemiyorum. Herhalde Rodrigo “Gitar Konçertosu”nu, Beethowen “5. Senfoni”yi, Dede Efendi “Naat”ını, Karacaoğlan da türkülerini besteleyemezdi. Bizler ne Romeo ve Juliet’i ne Leyla ile Mecnun’u ne de Kerem ile Aslı’yı bilirdik... Doğrudur belki ihanete uğramazdık ama sevemez ve sevilemezdik de. “Kızılelma”nın cazibesinden, Kaf Dağı’nın gizeminden mahrum kalırdık. Kırmızı gülü sadece bir çiçek olarak tanır, onu sevdamızın dili olarak kullanamazdık. Beynimiz ve kalbimiz bir bilgisayar parçasından farklı olabilir miydi? Daha önemlisi bizler bunu arzu eder miydik? Bırakın hayatınızda “ceylan”lar olsun ama siz yine de “tavşan”ların peşinden koşmaya devam edin!



76) Bu parçanın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?

A) Hayvanlarla insanlar farklı yapıda canlılardır.

B) İnsanoğlu faydacılıktan uzaklaştığı derecede kendini kendi yapan sanat eserleri üretebilir.

C) Puma, birçok benzeri hayvana göre biraz daha akıllı sayılabilecek bir canlıdır.

D) İnsanı insan yapan biraz da hayal kırıklıkları, yenilgileridir.

E) Büyük şeylerin peşinden koşan insanlar, küçük şeylere asla ulaşamazlar.





77) Bu parçada yazar, aşağıdakilerin hangisinden yakınmaktadır?

A) İnsanların, sonucuna değmeyecek kadar küçük şeylerle oyalandığından

B) İnsanoğlunun giderek çevre bilincinden uzaklaştığından

C) İnsanların giderek duygusuz birer varlık haline gelmesinden

D) İnsanların her yaptığında tıpkı hayvanlarda olduğu gibi çıkar hesabı gözetilmesinden

E) Günümüzde eski sanat yapıtları hakkında yeteri kadar bilgi sahibi olunamadığından





78) Bu parçadan aşağıdakilerden hangisi çıkarılamaz?

A) İnsan her yaptığında bir çıkar hesabı içinde olmamalıdır.

B) Geçmişte insanoğlu sadece çıkarını gözetseydi, sanat eserleri meydana gelmezdi.

C) Sanat uğraşında, her zaman emek ve karşılık dengesi olmayabilir.

D) Kimi hayvanlar avlanma sırasında harcayacağı emeği, elde edecekleri avın büyüklüğüne göre ayarlarlar.

E) Güzel sanatlar insan ihtiyaçlarından doğmuş ve bu ihtiyaçları karşılayabildiği oranda kalıcılığı yakalayabilmiştir.




79) Bu parçanın yazarıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?


A) Bazı görüşlere karşı çıkmaktadır.

B) Parçada yer yer karşılaştırmalardan yararlanmıştır.

C) Görüşlerini nesnel bir tavırla somut örneklerden hareketle savunmaktadır.

D) Görüşlerini inandırıcı kılmak için örneklemelerden yararlanmıştır.

E) Parçada tartışmacı bir anlatım tarzını tercih etmektedir.



80) Bu parçada düşüncesini açıklayan kişinin, sanat alanında verdiği örneklerle vurgulamak istediği, aşağıdakilerden hangisidir?

A) Sanat eserleri ancak kendine özgü kurallarıyla doğar ve yaşar.

B) Sanat eserleri uygun ortam bulduğunda ortaya çıkar.

C) Türk edebiyatında dünya çapında eserler meydana getirilmiştir.

D) Edebiyat, resim ve müzik, güzel sanatların temelini oluşturur.

E) Tarihteki büyük aşklar, büyük sanat eserlerinin ortaya çıkmasını sağlamıştır.



1. C -
2. D -
3. B -
4. C -
5. C -
6. E -
7. A -
8. C -
9. D -
10. E -
11. C -
12. C -
13. D -
14. C -
15. A -
16. E -
17. D -
18. D -
19. C -
20. B -
21. E -
22. B -
23. A -
24. D -
25. A -
26. C -
27. B -
28. A -
29. D -
30. E -
31. C -
32. A -
33. B -
34. B -
35. B -
36. E -
37. B -
38. D -
39. A -
40. D -
41. D -
42. E -
43. B -
44. A -
45. D -
46. C -
47. D -
48. B -
49. E -
50. D -
51. C -
52. B -
53. E -
54. D -
55. A -
56. C -
57. C -
58. B -
59. E -
60. C -
61. E -
62. A -
63. E -
64. A -
65. E -
66. E -
67. B -
68. A -
69. D -
70. D -
71. A -
72. C -
73. B -
74. A -
75. A -
76. B -
77. D -
78. E -
79. C -
80. A

alıntıdır.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,417
Mesajlar
134,315
Kullanıcılar
90,726
Son üye
LeonUO
Üst