Dgs ( Sözel Deneme 5 )

Linsey

Özel Üye
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
458
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
Adana
1- 6. sorularda anlam ve anlatım bakımından cümle ya da paragrafı en uygun biçimde tamam-layacak seçeneği bulunuz.




1) …… dualarına karşılık almazsa tahtadan putu yere çalar, …… istekleri yerine gelmezse, etten kemikten putun başını keser.



A) İlkel insan - uygar insan

B) Akıllı insan - deli insan

C) Yetenekli insan - becerikli insan

D) Eski insan - yetişmiş insan

E) Okumuşlar - cahiller





2) …… kaplan öldürmesine spor, …… insan öldürmesine canavarlık diyoruz.



A) Avcının - savaşçının

B) İnsanın - kaplanın

C) Aslanın - insanın

D) Düşmanın - dostun

E) Kaplanın - insanın





3) Kurtlar bir atı …… birleşince, atın ölüsü bile en güzel parça için kurtların …… yol açar



A) kovalamak için - anlaşmasına

B) yakalamak için - döğüşmesine

C) öldürmek için - birbirlerini yemesine

D) parçalamak için - kaçmasına

E) yemek için - saldırısına



4) Sosyalizm ne bir yardımseverlik ya da seve-cenlik, ne bir yoksullara karşı acıma duygusu ne de dilencilikle ya da sadaka dağıtmakla ilgili popüler bir hayırseverler örgütüdür. Ekono-mistlerin savurganlık ve düzensizliğe, esfetlerin çirkinlik ve iğrençliğe, hukukçuların adaletsizliğe, hekimlerin hastalığa, ermişlerin ise yedi büyük günaha karşı tepkisidir sosyalizm. Yazık ki ……



A) sosyalizm öldürüldü.

B) bunu iyice anlamak kolay olmuyor.

C) böyle değil.

D) bu çok iyi anlaşıldı.

E) her şey çok iyi gösterildi.



5) Çocukken beni en çok etkileyen kitaplar Michael Strogof, Küçük Prens ve Pıtırcık dizisi olmuştur. Bunlar çocuğun düş gücünü geliştiren kitap-lardır. Örneğin küçükken Jules Verne’in roman-larını okumuş bir bilgisayar mühendisi ile oku-mamış olan, birbirinden ayrılır; çünkü okuyan daha yaratıcıdır. Ayrıca edebiyat öğretmenlerinin karşı çıkmasına karşın, çocukken bizi gözyaş-larına boğan bir yazarımızın kitaplarından da tat aldığımı söylemek isterim. Çünkü biz fark et-mesek de o kitaplar, aslında duygusal eğitimi-mizin bir parçasıydı. Bize acımayı, ağlamayı öğretmişti onlar …… Bu, kötü bir şey.



A) Şimdiki çocuklar bunları tatmadan, yaşama-dan yetişiyor.

B) Yaşamda insanı insan kılan böyle olaylarla karşılaşacağımızı düşünüyorduk.

C) Böylece duygularımızı yansıtmayı öğreni-yorduk.

D) O zaman öğretmenlerimizin yanılmadığını anlamıştık.

E) Çocukların duygularına aşırı biçimde yük-lenmiştir bu kitaplar.









6) …… Küçüktür, ne yaptığını, ne dediğini bilmez, bağışla; görgüsüzdür, önünü ardını gözetmez, bağışla diye diye kişi kendini nasıl da yüceltir. Atalarımız boşuna: “Bağışlamak büyüklüğün ünündendir.” dememiştir.



A) Çevremizdekileri bağışlaya bağışlaya gide-rek kendiniz de onlara benzemiyor musu-nuz?

B) Kendimizle özdeşleştirdiğimiz kişileri başka-larından daha kolay bağışlamıyor muyuz?

C) Herkesi bağışlayan, bir bakıma kendisinin de bağışlanacağı umudunda değil midir?

D) Bilimin bugünkü aşamasını, tarihin çeşitli dönemlerindeki bağışlayıcılığımıza borçlu değil miyiz?

E) Herkesi her yönüyle bağışlamak, bir bakıma herkesi kendinden küçük görmek değil midir?



7 - 11. sorularda paragrafın anlam bütünlüğünün sağlanması için numaralanmış cümlelerden hangi ikisi yer değiştirmelidir?



7) (I) Şiirin çok anlamlı, özgün, kapalı yapısını sıradan bir okurun çözümlemesi, algılayıp yorumlaması sanıldığı kadar kolay görünmüyor. (II) Bunun yanında istek, çaba ve özveri gerekiyor. (III) Şiir okuru her şeyden önce, geniş bir bilgi birikimine ve donanımına sahip olmak zorunda. (IV) Okuma ediminin ipuçlarını eline geçirmemiş bir okur için gizlerle dolu o evrene aydınlık kapı ve pencereler açmak gerekir. (V) Hangi okur yapacak bunu?



A) I. ile II.

B) II. ile III.

C) III. ile IV.

D) III. ile V.

E) IV. ile V.



8) (I) Sahnenin dekoru oyuna ve oyuncunun rolüne göre düzenlenmiştir. (II) Dünya bir tiyatro sahnesi insan bir oyuncudur. (III) İnsan, başkasına daha iyi bir rol verildiği için kızgınlık veya kıskançlık duymamalıdır. (IV) Makyajcı burnunu çok büyük gösterdiği için kendisini aşağılanmış hissetmemelidir. (V) Onun yapması gereken rolünü en iyi şekilde yerine getirmek olmalıdır. (VI) Senaryoyu beğenmese bile.



A) III. ile IV.

B) III. ile VI.

C) IV. ile V.

D) I. ile II.

E) II. ile III.



9) (I) Çağımızda bilimsel araştırma grupları, araştırma ve geliştirme garantileri elde etmek, donanımlarını geliştirme vb. amaçlarla askeri problemlere bilimsel ve teknolojik çözümler üretirler. (II) Bomba üretimi sırasında fiziğin nasıl hizmete sokulduğu açık olarak görülmüştür. (III) Bu süreçte askeri yapı, bilimsel kurumlara fonlar sağlayarak onları kontrol altına alabilir. (IV) Dahası endüstriyel şirketler de bilimsel bilgiye dayalı teknolojiler üzerinde tekeller sağlayarak askeri yapıyı kontrol altına alabilmektedir. (V) Artık bilimin sınırlarını çizen bir tanımlama yapmak olanaksızdır.



A) I. ile II.

B) II. ile III.

C) III. ile IV.

D) III. ile V.

E) IV. ile V.



10) (I) Yetişkinliğin olgunluğunu yeterince taşımama rağmen bazen çocukça davranışlardan tümüyle arınamadığımı gözlüyorum. (II) Bense sanki aciz, güçsüz ve yaralı bir asker gibi bu savaşı gözlemekle yetiniyorum. (III) Bu davranışlarımın kökenindeki bilginin dayanaksızlığı ile aldığım eğitimin içerdiği nesnel bilgilerin kesinliği âdeta benliğimde savaşıyor. (IV) Bir kesinlik temeline oturmadığını bildiğim halde hâlâ okuduğum kitabı açık bırakmamaya, makasla oynama-maya, geceleri ciklet çiğnememeye çalışıyorum.



A) II. ile IV.

B) I. ile II.

C) II. ile III.

D) III. ile IV.

E) I. ile IV.





11) (I) Bir İskoç üniversitesi onursal doktorluk unvanını önerince kabul etmedim. (II) Unvanlara karşı olduğum için değil, edebiyat yerine beni hukuk doktoru yapmak istedikleri için. (III) Bir profesör değil, bir uygulayıcı olduğumu ve ders-leri üstlenemeyeceğimi söyledim. (IV) Kuzeydeki bir İngiliz üniversitesi ise, tiyatro bölümünde onursal bir kürsü önermişti. (V) Dramatik şiir alanındaki “Yararlılık Nişanı”nı alacak kişinin, ölümlü hiçbir kral ya da hükümet tarafından belirlenmesini onaylayamam. (VI) Adım üstüne öyle kıskancım ki, ne kadar yüksek de olsa, resmi bir rütbeyle birleştirilmesine katlanamam adımın!



A) I. ile III.

B) II. ile IV.

C) III. ile V.

D) V. ile VI.

E) III. ile IV.





12)

I. daha önceki uygarlıkların

II. düşüp paramparça

III. batı uygarlığı

IV. oldukları uçurumun

V. kıyısına gelmiş bulunuyor



Yukarıdaki sözler kurallı ve anlamlı bir cümle olacak biçimde sıralandığında baştan birinci söz hangisi olur?



A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.



13)

I. Sigara içenlerin tümü

II. kişiler olarak yargılanmalı

III. sigaranın üretim ve

IV. başkalarına zarar veren

V. satışı yasaklanmalıdır



Yukarıdaki sözler kurallı ve anlamlı bir cümle olacak biçimde sıralandığında baştan ikinci söz hangisi olur?



A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.







14)

I. oyunların ilk gecelerinden

II. bir eleştirmen olarak

III. hoşlandığı gibi

IV. bir cerrahın ameliyattan

V. hoşlanıyorum



Yukarıdaki cümleler anlamlı bir bütün oluş-turacak biçimde sıralandığında, hangisi baştan dördüncü cümle olur?



A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.







15)

I. en azından iki kez

II. çok tutulan bir

III. kötü olduğunu tümüyle

IV. oyunun ne denli

V. anlayabilmek için

VI. görmek gerekir



Yukarıdaki sözler kurallı ve anlamlı bir cümle olacak biçimde sıralandığında baştan dördüncü söz hangisi olur?



A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.







16)

I. bir tekinin

II. olgunluğa erişebilmesi için

III. Fotografçı

IV. Morina balığı gibidir.

V. bir milyar yumurta üreten



Yukarıdaki sözler anlamlı bir bütün olarak sıralandığında baştan üçüncü hangisi olur?



A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.





17 - 22. sorularda parçanın anlam bütün-lüğünü bozan cümleyi bulunuz.





17) (I) Kendi olanaklarıyla çıkan taşra dergilerini, diğerlerine göre çok seviyorum. (II) Gerçek yazının taşra dergilerinde bulunduğunu ve orada gelişeceğini umuyorum. (III) Taşra benim canım ciğerim. (IV) Onlara yazı verenler, ticaret yap-mıyorlar, her şeyi kendi katkılarıyla gerçekleş-tiriyorlar. (V) Yalnız, taşra sanatçılarının birleş-meleri gereğine inanıyorum.



A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.







18) (I) Liberalizm, siyasal sistemin özgürlük kavra-mını temel alması gerektiğini savunmaktadır. (II) Özgürlük dinsel alanda inanç, ekonomik alanda mülkiyet ve siyasal alanda düşünce özgürlüğü olarak gerçekleşmektedir. (III) Liberalizmin ana-vatanı Amerikadır. (IV) Ancak ekonomik anlam-da özgürlük beraberinde gücün belirli kişi ve kuruluşlarda toplanmasına ve toplumun büyük ölçüde yoksullaşmasına neden olmuştur. (V) Sadece bu yönüyle bile liberalizm, tüm insan-ların onaylayacağı bir sistem olma niteliğini yitirmiştir.



A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) V.



19) (I) Serginin birinde bir resim görmüştüm. (II) Büyük kentlerin gri beton yığınlarını göste-riyordu. (III) Bu yapılar insana, karamsar, umutsuz bir anlamı çağrıştırıyordu. (IV) Ama ressam, çeşitli grilerden oluşan geometrik yapıların birinin balkonundan, bir saksıdan renkli çiçekler de sarkıtmıştı. (V) Baharda açan renk renk çiçekler, ötüşen kuşlar, tabiatın uyandığını haber verir. (VI) Küçücük, ama kül rengi bir kent ölüsünün karşısına çıkarılacak, onu silecek kadar güçlü bir canlılıktı bu çiçekler.



A) II.

B) III.

C) IV.

D) V.

E) VI.







20) (I) “Yüryüzü Taksim”deki öyküleri değişik za-manlarda yazdım. (II) Sanırım yazmak değil de yayımlamakta geç kaldım. (III) Gerçi bu konuda acele etmek de istemiyorum. (IV) Öykülerin yayımlanabilmesi için benim kafamda bir yerlere gelmesi gerekiyordu. (V) Şimdi kısa öykü türünde iyi bir noktaya vardığımı düşünüyorum. (VI) Yayınevleri bu konuda istekli değildi.



A) II.

B) III.

C) IV.

D) V.

E) VI.







21) (I) Zihin mükemmel bir hizmetkâr; ancak berbat bir efendidir. (II) Olumsuz düşünen biri haline gelirsen bu, zihnine özen göstermediğin ve iyi-liğe odaklanmak için çalışmaya zaman ayır-madığındandır. (III) Winston Churchill: “Büyük-lüğün bedeli düşüncelerinizin her birinden so-rumlu olmaktır.” demiş. (IV) Sonra aradığın düşünce biçimini iyi benimseyeceksin. (V) İn-sanlar bu konudaki sorumluluklarını iyi bilmelidir. (VI) Zihninin gerçekte vücudundaki kaslardan farklı olmadığını hatırlayacaksın.



A) II.

B) III.

C) IV.

D) V.

E) VI.







22) (I) Sanatın para kazanma hırsıyla uzlaşacağına inanmıyorum. (II) Sanat, hiçbir ortak kabul etmeyecek kadar kıskanç bir sevgilidir. (III) Küçük hesapların da en büyük düşmanıdır. (IV) Sanatçının özel yaşantısından yola çıkmasını yadırgamamak gerekir. (V) Önce para kazana-yım sonra sanat yaparım diyen sanatçıların nasıl kuruduğunu görmüşsünüzdür. (VI) Buna karşılık ekmek paralarını bile sanatlarına harcayanlar, gerçekten sanatçı olabilmişlerdir.



A) II.

B) III.

C) IV.

D) V.

E) VI.









23) Bir toplum için cep telefonunun satın alınması kadar, onun nasıl ve hangi ortamlarda kullanı-lacağının bilinmesi de önem taşır.

Bu cümlede aşağıdakilerden hangisinin önemi ortaya konmaktadır?



A) Maddi kültürün evrenselliğinin

B) Maddi ve manevi kültür arasındaki uyumun

C) Kültürün toplumsallaşma yoluyla kazanıl-dığının

D) Kültürel yayılmanın toplumdaki etkisinin

E) Kültürel ögelerin davranışı biçimlendirici olmasının









24)

I. Çevre kirlenmesinin ne anlama geldiğini, gölün yüzeyini kaplayan ölü balıkları kendi gözümle görene kadar anlamamıştım.

II. Kurutmalı çamaşır makinesini kullanmadan önce, merdaneli çamaşır makinesini ku-rutmalı sanıyordum.

III. Annemi, kendim de bir anne olduktan sonra çok iyi anladım.

Bu üç durumdan ulaşılabilecek ortak genelleme aşağıdakilerden hangisidir?



A) Olumsuz durumları daha kolay hatırlarız

B) Gereksinimlerimiz bizi harekete geçirir.

C) Model alınabilecek bir kişi varsa çabuk öğreniriz.

D) Öğrenme, yaşayarak gerçekleşir.

E) Değerleri, öğrenmeyle kazanırız.







25)

I. Sabahları geç kalkmaktan hoşlanıyorum.

II. Annem istediği için erken kalkıyorum.

III. Hafta sonlarında sabahları geç kalkıyorum.

Bu sözlerin her biri, söyleyen kişinin hangi davranışı hakkında bilgi vermektedir?



I II III

A) Uyma Tutum Alışkanlık

B) Alışkanlık Tutum Uyma

C) Tutum Uyma Alışkanlık

D) Tutum Alışkanlık Uyma

E) Alışkanlık Uyma Tutum







26) • “Güzelliğin on para etmez şu bendeki aşk olmasa” diyen Aşık Veysel ile

• “Varolmak algılanmış olmaktır.” diyen Berkeley’in

bu görüşlerinin ortak yanı aşağıdakilerden hangisinin vurgulanmasıdır?



A) Soyut olanının önemsiz olduğu

B) Somut olanın önemsiz olduğu

C) Asıl olanın nesne olduğu

D) Asıl olanın özne olduğu

E) Değerlerin belirsiz olduğu





27) Aşağıdaki cümlelerin hangisinde aynı düşünce değişik sözlerle yinelenmiştir?



A) Seçilen konular ve bunların işleniş biçimi, yazınsal türlere göre değişir.

B) Bu şiirlerin bir bölümü yazıldığı günlerin sı-nırını aşamamış, yaşarlığını koruyamamıştır.

C) Şimdi de yaratma sürecinin bir başka yönü, konunun algılanış biçimi tartışılmalıdır.

D) Konuşma sırasında, sözcük seçimiyle, ses tonuyla anlam değişiklikleri oluşturulabilir.

E) Romanda, kişinin doğup büyüdüğü toprakları unutması, oralardan kopuş nedenleri uzun uzun anlatılmaktadır.





28) Yüzümüzü görmek için cam aynaya, ruhumuzu görmek için sanat yapıtına bakarız.

Bu cümle ile vurgulanmak istenen nedir?



A) Sanat bize, göremediğimizi gösterir.

B) Sanatçı eserlerine kendi ruhunu yansıtır.

C) Sanat eseri dünyayı toz pembe gösterir.

D) Sanat eseri yeteneğin ürünüdür.

E) Ruh dinginliğine kavuşmak için sanatla uğraşmayılız.



29) Sanat var olmasaydı, gerçeğin kabalığı katla-nılmaz kılardı dünyayı.

Bu cümlede anlatılmak istenen aşağıda-kilerden hangisinde tam olarak verilmiştir?



A) Dünya sanatla güzelleşmiştir.

B) Sanat dünyanın kabalığını törpüler

C) Sanat gerçeğe incelik ve zerafet kazandırır

D) Sanatçının elinden geçmeyen hiçbir şey güzel değildir

E) Gerçek güzelliğe sanatla ulaşılır.



30) Annesinin koyduğu katı kurallardan hoşlan-mayan bir genç kız, sonraki yıllarda kendi çocu-ğu olduğunda anneliğin verdiği sorumlulukla kurallara önem veren bir kişi olmuştur.

Bu durum aşağıdaki yargılardan hangisine örnektir?



A) Sosyal statülerin değeri kültürden kültüre farklılık gösterir.

B) Birden fazla rolü üstlenen kişi çatışma ya-şayabilir.

C) Toplumsal rol kişinin tutumları üzerinde etkili olur.

D) Bir toplumda sosyal statüye verilen değer zamanla değişebilir.

E) Rolünü başarılı biçimde yerine getiren kişi-nin prestiji yüksek olur.



31) Hitler’in polisleri Einstein’ın kemanına el koyduk-ları gün, Almanya’ya savaş ilan etmek gerekirdi.

Bu cümlede vurgulanmak istenen aşağıda-kilerden hangisidir?



A) Hitlerin sanata düşman olduğu

B) Einstein’in savaş karşıtı olmadığı

C) Almanya’nın Hitler döneminde sanatçılarla iyi geçinemediği

D) Einstein’in kemanını geri almak için polis-lerle mücadele etmediği

E) Hitler’in, Einstein’in sanatçı olmasını iste-mediği



32) Bernard Shaw bir oyunu için Winston Churchill’e şöyle bir davette bulunur:

“Pygmalion’un ilk gecesi için size iki bilet ayrıldı. Bir dostunuzu da getirin, eğer varsa…

Aşağıdakilerden hangisi Churchill’in bu davete verdiği en uygun yanıt olabilir?



A) Beni onurlandırdınız, gelmeye çalışacağım.

B) İlk gece gelemiyorum. İkinci gece gelebilirim, eğer olacaksa…

C) Davetinizi aldım, memnuniyetle geleceğim.

D) Tek başıma geleceğim, üzgünüm dostum yok.

E) O gece çok işim var, yerime bir dostumu göndereceğim.



33) Elektriği nasıl göremiyor ve varlığını yaptığı işler-le algılıyorsak, zekânın varlığını da bir iş, bir ey-lem, bir eser olarak ortaya çıktığı zaman anlarız.

Buna göre aşağıdakilerden hangisi zekânın varlığını gösteren bir örnek değildir?



A) Bir yol haritasını takip etmek

B) Evin aylık bütçe hesabını yapmak

C) Her gece rüya görmek

D) Bozulan mikseri tamir etmek

E) İletişim becerilerini çok yönlü kullanmak







34) Neyi, nasıl gördüğümüz Hindistan’da ya da Türkiye’de doğup büyümüş olmamıza bağlıdır.

Bu ifadeden aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?



A) Algılarımız bizi daima yanıltır.

B) İçinde bulunduğumuz kültür algılamamızı etkiler.

C) Algılarımız o anki zihinsel durumumuza bağlıdır.

D) Her insanın duyusal yapısı farklıdır.

E) Aynı şey farklı kişilerde aynı etkiyi oluşturur.









35) Bir kez daha koca bir yılı eskitip anılarımızın ara-sına gönderdik. Henüz eskitmediğimiz bir yeni yıl da tüm gizemiyle çaldı kapımızı. Her geçen gün solmuş bir gül yaprağı gibi dökülüp gitti geçmişe, Anılarımızı kurutup özenle koyduk bir kitabın arasına. Yaşadığımız düş kırıklıkları, mutluluklar belki hiçbir zaman bulunmayacak; ama hiçbir zaman da bir kez daha yaşanma-yacak. Doğanın değişmez yasası bu. Bir gün öncesini değil, b eş dakika öncesini aynı duygularla yaşamamız olası değil. Kısacası ……

Bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilemez?



A) yaşamın tadına ve anlamına vardığımız her dakika bizler için bir armağandır.

B) yaşamakta olduğumuz her an yeniden yaşanmayacak kadar değerlidir.

C) geçmişin acı ve tatlı yanlarını bir yana bıra-kıp günümüzü anlamlı kılmaya çalışmalıyız.

D) kaybedilen zamanın bir daha geri gelme-yeceğini düşünerek yaşamı sevgiyle kucak-lamalıyız.

E) her dönemde yaşamın bize yüklediği sorumluluklar farklılık gösterir.



36) Bir araştırmada deneklerden birine öğrenci, ötekine öğretmen olacağı söylenir. Öğrenci kelime çiftleri ezberleyecek, kelimeleri doğru hatırlayamazsa öğretmen rolündeki ona elektrik şoku cezası verecektir. Ancak her yanlışta bir öncekinden 15 volt daha kuvvetli şok verile-cektir. Aslında öğrenci rolündeki kişi araştırma ekibindedir ve gerçekte şok verilmemektedir. Öğrenci rolündeki denek acı duyduğunu ve şoku kesmesini ister. Ama araştırmayı yöneten, öğretmen rolündeki deneğe devam etmesini bil-dirir. Bu deney pek çok denekle tekrarlanır. Sonuçta öğretmen rolündeki deneklerin %65’inin, şok verdiklerini bile bile araştırmacıya uyarak deneyi sonuna kadar devam ettirdikleri gözlenir.

Bu parçadaki deneyde öğretmen rolündeki kişinin davranışı aşağıdakilerden hangisiyle adlandırılır.



A) Tutum değişikkliği

B) Yansıtma

C) Özdeşim kurma

D) Algı yanılması

E) İtaat etme













37) Tarih, Fransız Devrimi ya da Osmanlı İmpara-torluğunun çöküşü gibi yeri ve zamanı belli olan toplumsal olayları inceler. Sosyoloji, devrimlerin ya da imparatorlukların çöküşlerinin altında ya-tan nedenleri genelleyici yargılarla belirlemeye çalışırken tarih biliminin ortaya koyduğu veriler-den büyük ölçüde yararlanır.

Aşağıdaki yargılardan hangisi parçadaki görüşü destekler niteliktedir?



A) Tarih, tekil olayların gözleminden bu olaylara ilişkin genellemelere ulaşır.

B) Sosyoloji sosyal yaşantının ürünü olan konuları ele alırken, tarih bireysel başarıları konu edinir.

C) Tarih sosyolojik araştırmalar için laboratuvar işlevi görür.

D) Sosyolojinin amacı belirli bir olayın doğuş ve gelişimini ortaya koymaktır.

E) Tarih, geleceğe ilişkin kestirmelerde bulu-nurken sosyolojinin ortaya koyduğu bilgileri bir veri olarak kullanır.











38) Günümüz insanı kendisini medyanın, bilimin, eğitimin ve teknolojinin sunduğu bilgi bombar-dımanının altında ezilmiş ve çoğu zaman terk edilmiş bulur. Bu terk edilmişlik duygusunu yenmenin alanıdır, sanat. Sanat yapıtında alım-layıcısına sunulan onu üreten kişinin hayal kırıklıkları, ümitsizlikleri ve yalnızlığıdır. Bu duy-gularını dile getiren sanatçı dünyaya seslene-bilmenin gücünü taşır ve kendi sınırlarını aşar.

Bu parçaya dayanarak sanat eseri için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?



A) İnsanın sosyal yaşamı düzenlemesinde işlevseldir.

B) Kurumsal nitelikteki bilgilerin somutlaşmış bir anlatımıdır.

C) İçsel yaşantıları başkalarına iletebilmeyi ola-naklı kılar.

D) Genel-geçer yargıların yer aldığı bir üründür.

E) İnsanın doğal gerçekliğe estetik anlam katma çabısını yansıtır.





















39) Güncel yaşam romana nasıl yansıyorsa tarih de romana öyle yansır, romancının yaratacağı ro-man kişileriyle. Bunun için “tarihi roman” yerine “tarihten söz açan roman” demek bence daha yerinde olur. Romancı araştırmalar yapabilir, topladığı belgelerden yararlanabilir, sıra yazma-ya gelince işinin tarih yazmak değil, roman yazmak olduğunu unutmamak zorundadır. Bunun için top-ladığı bilgiler, belgeler buzdağının, denizin altında kalan büyük bölümü kadar olmalıdır, göze batma-malıdır.

Bu parça aşağıdakilerden hangisine yanıt olabilir?



A) Romanda güncel konular mı tercih edil-melidir?

B) “Tarihi roman” kavramını kim kullanıyor?

C) Romanda tarihî konulardan bahsetmek, romanın yapısıyla çelişir mi?

D) Tarih, romanın içinde ne ölçüde sunulmalıdır?

E) İyi bir tarihî roman yazarı nelere dikkat etmelidir?







40) Gelincik, hemen her coğrafyada kendiliğinden yetişebilen, otuz kadar türü bulunmakla birlikte hemen hepsi kırmızı renkli yaprak açan bir çiçektir. Yol kenarlarında, ekin tarlalarında her yerde boy gösterir. Gelinciğin özelliği çok narin, nahif ve zarif bir çiçek oluşudur. Dalından kopardığımız andan itibaren parlaklığını, canlı-lığını ve güzelliğini yitirir. Kırmızı yapraklarından birini koparırsanız diğer üçü kendini bırakır. Elinizle yapraklarından birine fiske vurun derhal zedelenir ve solmaya yüz tutar.

Bu parçada gelincik ile ilgili aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?



A) Çok narin ve kırılgan bir yapısı olduğuna

B) Dalından koparılır koparılmaz özelliklerini yitirdiğine

C) Görüntüsü, rengi ve kokusuyla insanı büyü-lediğine

D) Yetiştirilmesi bakımından özellik aramayan bir çiçek olduğuna

E) Çok çeşitlerinin olduğuna





















41) Büyük bir titizlikle çalışılsa dahi bilimsel çalışma-larda hata yapılabilir. Önemli olan bilim adamı-nın hatayı örtbas etmeye çalışmamasıdır. Hata-sını düzeltmek yerine iddiasını ısrarla savunan bir bilim adamı sadece kariyerini zedeler. Bun-dan sonraki çalışmalarının saygıyla kabul gör-mesi zorlaşır. Hatasını düzeltip çalışmasına yeniden biçim veren bir bilim adamı bilime kayda değer katkılarda bulunmaya devam edebilir.

Bu parçadan aşağıdaki yargıların hangisine ulaşılabilir?



A) Bilim adamının yanlışlıklarını kabul etmesi başarılarının sürekliliğini sağlar.

B) Bilimsel çalışma sürecindeki yanlışlıkların elenmesi uzun zaman alır.

C) Bilim adamının etik değerlere sahip olması bilimsel çalışmalarda başarı için yeterlidir.

D) Bilimsel çalışmalardaki devamlılığın ön koşulu kanıtlanmış bilgilere ulaşılmasıdır.

E) Olguları açıklamada yetersiz kalan bir kuram zamanla yerini yeni görüşlere bırakır.









42) Demokratik bir toplumda birey, devletin bir uyruğu, dinsel bir cemaat ya da etnik bir grubun üyesi olarak değil, “yurttaş” olarak eylemde bulunur. Böylece bir topluluğun içinde kişisel-liğini eritmek, ayrıcalık aramak yerine yurttaş olarak hukuk düzeninin kendisine tanıdığı öz-gürlüklerden yararlanır, devletten temel güven-cesini sağlamasını ister; kendisi de devlete karşı yükümlülüklerini yerine getirir.

Bu parçaya dayanarak demokratik bir siyasal-toplumsal yapı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?



A) Bireyin çeşitli hakları vardır.

B) Birey yasal yollardan hak arayışına girebilir.

C) Birey sorumluluklarının bilincindedir.

D) Vatandaş kimliği ön plandadır.

E) Birey, devlet için feda edilebilir.









43) Eserlerim, benliğimin çok derinliklerinden, âdeta kendi kendine sökülüp koparak gelmiş bir şeydir. Bir şeydir, diyorum; çünkü, bu, ne bütün anlamıyla roman ne de bütün anlamıyla bir sanat ve edebiyat işidir. Hele politika denilen gündelik davalarla hiçbir ilgisi yoktur.

Bu sözleri söyleyen biri aşağıdakilerden hangisini savunmaz?



A) Eserlerimde sanat kaygısı taşımam.

B) Eserlerimde doğallık ön plandadır.

C) Eserlerim iç dünyamın bir yansımasıdır.

D) Eserlerimi sanat yapmak için yazmam.

E) Yapıtlar sanatın meyveleridir.









44) Bütün buluşların, yaratmaların özü sevgidir. Sevmeyen, sevmeyi bilmeyen bir baş, ne yara-tıcı olabilir ne verimli ne de yararlı. İnsandaki ya-ratıcı gücü besleyen, verimli, yararlı kılan sev-gidir. Sevmeyi inanç edinen kimse uygardır. Sevgi, insanın düşünce alanını genişletir, insa-nın değerine değer katar.

Bu parçaya göre “sevgi” aşağıdakilerden hangisiyle ilgili değildir?



A) Karşılıklı özveri gerektirmesiyle

B) İnsanın düşünce ufkunu genişletmesiyle

C) İnsanı değerli kılmasıyla

D) Yaratıcılığın özü oluşuyla

E) İnsanı verimli kılmasıyla







45) Masal bu ya, yoksul bir köylü kızı padişahın oğluyla evlenir. Evlendikleri gün eşi sarayın kırk odası olduğunu söyler. Odaların anahtarlarını ona vererek “Otuz dokuz odayı aç; ama kırkıncı odayı açma.” der. Yeni gelin hemen ertesi gün, izin verilen odaların kapılarını açıp bakar; kiminde para, kiminde mücevher, kiminde yiyecekler vardır. Yani, bildik şeyler, dayanamaz kırkıncı odayı da açar. Filozoflar da bu gelin gibidir, tüm kapıları açmak isterler.

Parçadaki benzetmeye göre, filozofu kapıları açmaya iten aşağıdakilerden hangisi olamaz?



A) Merak etme

B) Bilinenle yetinmeme

C) Sınırları zorlama

D) Sorunları çözme

E) Yeni öğrenmelere istekli olma



46) Öyküyü bilirsiniz. Hani bir dilenci varmış, göğ-sünde asılı levhada “Anadan doğma kör” yazıyormuş. Bir gün bir şair bu levhayı “Bahar gelecek ama ben göremeyeceğim” biçiminde değiştirmiş. Dilencinin kazancı iki katına çıkmış. İşte, insan ruhunun sözcüklerle kopardığı fırtına!… İşte sanat!

Bu parçada asıl anlatılmak istenen aşağı-dakilerden hangisidir?



A) Düşkünlere yardım insanlık borcudur.

B) Söz onu kullananın elinde nelere yetmez ki!

C) İnsan hiçbir zaman umutsuzluğa kapılma-malıdır.

D) Baharda insanlar daha duygusal davranır.

E) Rastlantılar insan yaşamını değiştirebilir.



47) Dünyanın küçük bir köye dönmesi efsanesi, pastalarına hayran olduğum pastanenin kapanıp yerine bir Amerikan hamburgercisinin açılmasını hatırlatıyor. Yakın bir gelecekte dünyanın her köşesinde, aynı marka giyen insanların aynı hamburgerleri yiyip yanında aynı kolayı içecek-lerini, çocukların aynı çizgi filmleri izleyeceklerini düşünmek bana ürperti veriyor.

Bu parçada düşüncelerini böyle belirten bir yazar, aşağıdakilerden hangisini desteklemez?



A) Küreselleşmiş bir dünyada insanların benzer davranışlar sergilemesini

B) Yaşam biçimleri aynı olan insanlar yetiştir-menin yanlış olduğunu

C) İnsanların özünü, ulusal değerlerini koru-masını

D) Özgürlüklerin kısıtlanması gerektiğini

E) Dünyanın her yerinde farklı renk ve seslerin olmasını



48) Buğulu bir dünyaya bakar gibi, hayran hayran seyderiyoruz kendi kültürümüzden geriye kalan kırık dökük parçaları. Ve günbegün uzağa dü-şüyoruz onlardan. Kentlerimiz, mağazalarımız, sokaklarımız bizim imzamızı taşımıyor. Yabancı kliplerden ödünç alınmış; ama bizi yansıtmayan sözcüklerle ilan ediyoruz aşkımızı. Sözlerimizle birlikte kimliğimizi de yitiriyoruz.

Bu parçada aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?



A) Kendi özümüze yabancılaştığımıza

B) Kültürümüzü tanımak için çaba harcama-dığımıza

C) Yabancı kültürün yaşamımızın her alanını eline geçirdiğine

D) Kentlerimizin, konuşmalarımızın değiştiğine

E) Sevgimizi kendi sözcüklerimizle ifade ede-mediğimize





49) Bir yazarımız İstanbul’daki evlerinde bir süre konuk ettiği Güney Afrikalı arkadaşından teşek-kür mektubu alır. Arkadaşı, yazarın ve ailesinin misafirperverliklerini, yemeklerinin lezzetini öv-dükten sonra, “Yalnız oradayken soramadım, çatı katında niçin bizimkilere benzeyen büyü kapları vardı?” diye sorar. Yazar önce şaşırır. Sonra durumu kavrar. Damdaki kiremitlerde kı-rıklar olduğu için babaannesi yağmurun aktığı yerlere tencere, tas, leğen koymuştur.

Yazarın arkadaşının çatıdaki kapları büyü kabı zannetmesi, kültürle ilgili olarak aşağı-dakilerden hangisine örnektir?



A) Kuşaktan kuşağa aktarılmasına

B) Bireyler arası ilişkilerde önemli olmasına

C) Öğretici nitelik taşımasına

D) Topluma özgü olmasına

E) Ekonomik etkenlerle belirlenmesine











50) 1950’li yıllarda ABD’de yaşayan bir Türk sos-yolog, yine sosyolog olan ABD’li arkadaşıyla birlikte Türkiye’ye kendi köyüne geliyor. Sohbet sırasında ABD’li sosyolog, köylülere traktör gibi modern tarım araçlarına sahip olup olmadıklarını soruyor. Köylüler sahip olduklarını söylüyorlar. Arkadaşının olmadığı bir sırada Türk sosyolog köylülere, “Siz bunlara sahip değilsiniz ki, niçin böyle söylediniz?” diye sorduğunda, “Elin yabancısına mahcup olmayalım diye!” yanıtını alır.

Bu parçada anlatılanlar, sosyolojide araş-tırma yaparken aşağıdakilerden hangisinin gerekli olduğuna işaret etmektedir?



A) İncelenecek toplumun kültürünü tanımanın

B) Fiziksel olaylarla sosyal olaylar arasındaki farkı kavramanın

C) Köy ve kent topluluklarını ayrı ayrı ele almanın

D) Araştırma konusunun sınırlarını belirlemenin

E) Doğru olup olmadığı belirlenebilir bir hipotez oluşturmanın





51) İki arkadaş bir kentin kalabalık kaldırımlarında yürüyormuş. Ansızın, biri olduğu yerde durup yanındakine, “Duyuyor musun? Bir ağustos böceği ötüyor.” demiş. Arkadaşı şaşkın, dikkatle çevreyi dinlemiş. “Ben duymuyorum; ama bu gürültülü trafikte zaten nasıl duyabilirim, imkan-sız değil mi?” diye sormuş. Ağustos böceğini duyan, “Ben bir zoologum, nasıl duymam!” yanıtını vermiş.

Bu parçada anlatılanlar, aşağıdakilerden hangisinin algı üzerindeki etkisine örnektir?



A) İlgilerin

B) Gereksinimlerin

C) Uyarıcı şiddetinin

D) Algı yanılmasının

E) Uyarıcının tekrarlanmasının





52. - 53. soruları aşağıdaki parçaya göre yanıtlayınız.



Harfleri ve rakamları anlamlandırma amacıyla insan aklının görme ve işitme organlarıyla birlikte yaptığı etkinliğe “okuma” diyoruz. Okumak en basit anlamıyla bu. Bizim söz konusu ettiğimiz okuma, okur-yazarlık değil, okumayı öğrenmiş birinin; bilgi, görgü, düşünce ve duygularının güzele ulaşması için kendisinden daha iyi duy-muş, daha iyi düşünmüş, bilmiş insanların eser-lerini okuyarak kendini geliştirmesidir. Kendimizi duygu, düşünce ve bilgi yönünden geliştirmek, düzgün konuşmak, düzgün yazmak istiyorsak iyi bir okuyucu olmamız şarttır.













52) Bu parçada aşağıdakilerden hangisine değinilmemiştir?



A) Okumanın düşünsel bir etkinlik olduğuna

B) Doğru yazmak ve doğru konuşmak için okumanın gerekliliğine

C) Duygu ve düşüncelerin ancak okumayla ge-lişeceğine

D) Okuryazarlığın kültürel gelişim için yeter-liliğine

E) Kendimizi geliştirmek için iyi bir okuyucu olmamız gerektiğine













53) Parçaya göre gerçek okuma nedir?



A) Bilim, sanat ve düşünce alanında verilmiş eserleri iyiye ve güzele ulaşmak amacıyla eleştirel bir bakışla okumaktır.

B) Her gün düzenli olarak çeşitli kitapları ve gazeteleri incelemektir.

C) Elimize aldığımız her kitabı sonuna kadar okumaktır.

D) Okuduğumuz her kitaptan bir şeyler öğren-mektir.

E) Okuduklarımızı yaşamımıza uyarlamaktır.















54. - 55. soruları aşağıdaki parçaya göre yanıtlayınız.



Deniz düzeyinin dönemsel yükseliş ve alçalışına gelgit denir. Denizin Ay ve Güneş’in çekimleri etkisinde kalarak yükselmesi durumuna kabarma ya da gelim, çekimin etkisinden sıyrılarak düze-yinin inmesi durumuna alçalma ya da gidim adı verilir. Ay ve Güneş’in Yer üzerinde birer çekme etkisi vardır. Ay’ın yer çevresindeki, Yer’in de Güneş çevresindeki hareketleri, bu çekme etkile-rinin hep aynı kalmayıp dönemsel olarak azalıp çoğalması sonucunu doğurur. Çekimin artışı, karada fark edilmezse de, denizlerde gelgit hareketi denen bu olayı meydana getirir. Ay’ın aynı boylam üzerine üst üste iki gelişi arasında geçen 24 saat 50 dakikalık süre içinde iki defa kabarma, iki defa da alçalma olur. Güneş, Ay’dan çok daha büyük kütlede olmasına rağmen, Yer’e olan uzaklığı nedeniyle Ay’ın çekiminin üçte biri kadar bir çekim etkisi gösterir.













54) Parçaya göre aşağıdakilerden hangisi Gelgit’in nedenlerinden biri değildir?



A) Ay’ın yer üzerindeki çekme etkisi

B) Güneş’in yer üzerindeki çekme etkisi

C) Ay’ın yer çevresindeki hareketi

D) Yer’in Güneş çevresindeki hareketi

E) Güneş’in Yer çevresindeki hareketi













55) Aşağıdakilerden hangisi parçada verilen bil-gilerden biri değildir?



A) Güneş’in kütlesi Ay’dan çok büyük olmasına rağmen çekim etkisi Ay’ın üçte biri kadardır.

B) Güneş’in çekim etkisinin azlığının nedeni Yer’e çok uzak oluşudur.

C) Ay’da da Yer’dekine benzer Gelgit olur.

D) Ay’ın aynı boylam üzerine üst üste iki gelişi arasındaki süre 24 saat 50 dakikadır.

E) Ay’ın ve Güneş’in yer üzerindeki çekme etkileri dönemsel olarak azalır, çoğalır.











56. - 57. soruları aşağıdaki parçaya göre yanıtlayınız.



Astroloji yıldızlara bakarak geleceği tahmin etme sanatıdır. Astroloji, Mezopotamya’da bir dini iş-lem olarak ortaya çıkmıştır. O zaman yıldızların bir ilah olduğu sanılır ve yıldızlara bakılarak ilahların kendi aralarında ne konuştukları anla-şılmak istenirdi. Astroloji, Asur-Babil dinin önemli bir kısmıydı. Özellikle Kaldeliler devrinde çok ilgi gördü. Kalde devleti yıkılınca Kalde dini de çöktü. Kalde rahipleri eski dünyanın her tarafına dağıldılar ve astroloji bir dini işlem değilse bile insanlar tarafından bir çeşit sanat ve bilim olarak kabul edildi. Avrupa’da “Kalde” sözcüğü astrolog ya da falcı anlamına kullanıldı, daha sonra sihirbaz anlamı da kazandı. Zira cahil halk yıldız falına bakan Kaldeli falcıda esrarengiz güçler bulunduğunu sanırdı.

















56) Parçaya göre aşağıdakilerden hangisi Astro-lojinin Avrupa’ya yayılmasını sağlamıştır?



A) Astrolojinin bir bilim olarak kabul edilmesi

B) Astrolojinin falcılıkla eş değerde görülmesi

C) Asur-Kalde çatışması

D) Astrolojinin bir sanat olarak görülmesi

E) Kalde devletinin yıkılması ve rahiplerin bü-tün dünyaya yayılması











57) Parçada Astroloji ile ilgili olarak aşağıda-kilerden hangisine değinilmemiştir?



A) Kalde sözcüğünün zamanla sihirbaz anla-mına geldiğine

B) Astrolojinin Mezopotamya’da ortaya çıktı-ğına

C) Astrolojinin eski dünyada bir sanat ve bilim olarak algılandığına

D) Astrolojinin Avrupa’ya bilim adamları tara-fından götürüldüğüne

E) Astrolojinin geleceği tahmin etme sanatı olduğuna









58. - 60. soruları aşağıdaki parçaya göre yanıtlayınız.



Karnaval, hıristiyanların et yemedikleri ve kırk gün süren perhizden önce yaptıkları şenliklerdir. Çeşitli yerlerde çeşitli zamanlarda başlayan karnavalların süreleri yapıldıkları bölgelere ve ülkelere göre değişir. Hıristiyanlık öncesi yani çok tanrılı dinler geleneklerinin Hıristiyanlığa uygulanmasından başka bir şey olmayan kar-navallar, yüzyıllar boyunca bir dinsel şenlik nite-liğinde sürdükten sonra, dinle ilişkisi yavaş yavaş zayıflamaya başlamış ve karnaval bir halk şenliği niteliği kazanarak Hıristiyan olmayan bölgelerde de yapılmaya başlanmıştır. Hıristiyan ülkelerinde karnavalların en önemli dönemi kapanış gününden önceki haftadır. Geleneksel karnaval eğlencelerinin başında kral seçimi, maskeli ve allegorik arabalarla yapılan geçit törenleri, maskeli balolar gelir. Bugün hemen bütün hıristiyan ülkelerinde daha çok bir din dışı eğlence havası içinde her yıl karnavallar yapılmaktadır.







58) Karnavalların parçada anlatılan gelişimi aşa-ğıdakilerden hangisi için bir örnek oluşturur?



A) Toplumların gelenek ve görenekleri zaman içinde çok önemli değişikliklere uğrayarak başlangıçtakine zıt bir görünüm kazanabilir.

B) Karnaval ve benzeri uygulamalar hiçbir değişikliğe uğramadan varlığını sürdürür.

C) Her türlü dinsel uygulama giderek bu niteliğini yitirir.

D) Hıristiyan geleneklerinde değişikliğe yer yoktur.

E) Toplumsal içerikli törenler değişmeden uygulanır ve özelliklerini yitirmezler







59) Parçada karnavallarla ilgili olarak aşağı-dakilerden hangisine değinilmemiştir?



A) Karnavalların sürelerinin ülkelere göre değiştiğine

B) Karnavalların Hıristiyanlara ait bir gelenek olduğuna

C) Karnavalların giderek din dışı bir eğlence özelliği kazandığına

D) Karnavalların çok tanrılı dinler geleneğinin hıristiyanlığa uyarlanması olduğuna

E) Karnavalların sürelerinin belli olmadığına



60) Aşağıdakilerden hangisi parçaya göre karnavallarda yapılan eğlencelerden biri değildir?



A) Maskeli Balolar

B) Maskeli arabalarla geçitler

C) Allegorik arabalarla geçitler

D) Paskalya yumurta yarışmaları

E) Kral seçimi









61. - 63. soruları aşağıdaki parçaya göre yanıtlayınız.



Kaşgarlı Mahmut 11. yüzyılda yaşamış bir Türk dil bilginidir. İslamlığı kabul eden ilk Türk devleti Karahanlılardandır. Hayatı üzerine geniş bilgi veren kaynaklar bulunmamakla birlikte, Araplara Türkçeyi öğretmek amacıyla hazırladığı Divan-ü Lüfat-it Türk adlı eserinin Bağdatta hazırlığına başladığı ve Abbasi Halifesi Muktedi Billah’a sunularak itibar kazandığı bilinmektedir. Türk-çenin ilk dilbilgisi ve ilk sözlüğü kabul edilen Divan-ü Lügat-it Türk’te, Türkçe sözcükler, Arapça sözcükler gibi yedi parçaya ayrılmış, mastarlar ise üçüzlü, dördüzlü ve beşizli olarak düzenlenmiştir. Türk dilinin güçlü ve zengin bir dil olduğunu belirtmek iddiasıyla hazırlanan sözlükte ayrıca Türklerin İslamiyeti kabul etme-lerinden önceki dönemde de yazılmış şiirlerden alınmış örnek beyitler vardır. Çeşitli Türk lehçe-lerinden derlenmiş olan bu parçalarda, bilgece söylenmiş atasözleri, ağıtlar ve destanlardan örnekler verilmiştir. Türk dilinin, gelişmekte olan Arap kültürü içinde boğulup kalarak gücünden yitirmemesi gibi çok bilinçli bir çalışmanın ürünü olan eser, uygarlık tarihimizin ilk büyük anıt-larından biridir.







61) Parçaya göre Divan-ü Lügat-it Türk’ün yazılış amacı aşağıdakilerden hangisinde tam olarak verilmiştir?



A) Güçlü bir dil olan Türk dilinin yok olup gitmemesi ve Araplara Türkçeyi öğretmek

B) Türkçenin kapsamlı bir sözlüğünü yapmak.

C) Türkçedeki özlü sözlerin dökümünü yapmak

D) Türkçenin Asyadaki yerini belirlemek

E) Uygarlık tarihimize bir anıt bırakmak









62) Aşağıdakilerden hangisi Divan-ü Lügat-it Türk’ün içeriğinde bulunmayan bir özelliktir?



A) Türk lehçelerinden derlenmiş parçalar

B) Türk atasözleri

C) Türk dilinin gramer özellikleri

D) Türkçe sözcüklerin Arapça sözcükler gibi gruplandırılmış olması

E) Abbasi Halifesi Muktedi Billah’a sunulması







63) Parçaya göre Divan-ü Lügat-it Türk’ün yazılmış olması aşağıdakilerden hangisi için bir örnek oluşturur?



A) Bölge dillerini karşılaştırmaya

B) Dünya dillerini karşılaştırmaya

C) Bir dilin yok olup gitmesini önlemeye ve o dile kalıcılık kazandırmaya

D) Arapların Türkçe’yi tanımasını sağlamaya

E) Bir dilin çok eski bir dil olduğunu göstermeye







64 - 66. soruları aşağıdaki parçaya göre yanıtlayınız.



Karbon bakımından zengin olan bazı maddelerin ortak adı kömürdür. Bu maddelerin bir kısmı bitkisel kalıntıların doğal yoldan değişmesi sonucu meydana gelir. Bu çeşit kömürlere fosil ya da maden kömürü denir. Bir kısmı ise çeşitli organik maddeler üzerinde ısının etkisiyle mey-dana gelir. Bunlara da yapay kömür adı verilir. Bitkisel maddeyi kömür durumuna getiren doğal değişime karbonizasyon denir. Kimyasal açıdan bakıldığında bitkilerin bir karbon, hidrojen, oksi-jen ve azot bileşiği olduğu görülür. Bu bileşimler de ikinci derecede olmak üzere mineraller de bulunur. Karbonizasyon bitkinin havasız ortamda ve mikroskobik canlılarla ilişki durumunda uğra-dığı yavaş, aşamalı ve karma değişimdir. Bu değişimde bitki karbon tutarı bakımından zenginleşir.





64) Parçada aşağıdakilerden hangisinin tanımı yoktur?



A) Kömür

B) Maden kömürü

C) Yapay kömür

D) Kok kömürü

E) Karbonizasyon







65) Aşağıdakilerden hangisi karbonizasyon için gerekli şartlardan biri değildir?



A) Havasız ortam

B) Mikroskobik canlılarla bitki ilişkisi

C) Yavaş ve aşamalı değişim

D) Güneş ışığı

E) Karma değişim







66) Parçaya göre bitkilerde, kimyasal açıdan bakıldığında aşağıdakilerden hangisi yoktur?



A) Kalsiyum

B) Karbon

C) Hidrojen

D) Azot

E) Oksijen







67 - 69. soruları aşağıdaki parçaya göre yanıtlayınız.



Floransa, İtalya’da Toscana eyaletinin en önemli şehridir. Arno ırmağı vadisinde kurulmuştur. Eski bir Etrüsk sitesi, ardından bir Roma municipium’u olmuş, ortaçağda gelişerek, etra-fını çeviren surların dışına taşan bir yayılma göstermiştir. 1865-1871 yılları arasında İtal-ya’nın başkenti olması, şehri hızla geliştirmiştir. Dünyanın en ünlü sanat şehirlerinden biri olan Floransa şehrinin ekonomisi turizme, (Şehirde 500’ü aşkın otel vardır) endüstriye (dokuma, kimya, cam, seramik) ve elişlerine dayanır. Romalılar tarafından meydana getirilmiş olan dikdörtgen biçiminde şehir planı, bugün merkez kesiminde hâlâ kendini belli etmektedir. Floransa’yı sanat açısından dünyanın en önemli şehirleri arasına katan eserlerin başlıcaları Palazzo, Santa Maria kiliseleri, Uffizi, Pitti, Bargello müzeleri, San Lorenzo, Santa Maria Novella kiliseleri, Etrüsk Müzesi vb. dir.







67) Parçada Floransa kentinin hangi yönünden söz edilmemiştir?



A) Tarihinden

B) Coğrafyasından

C) Gelir kaynaklarından

D) Komşularından

E) Önemli sanat eserlerinden







68) Aşağıdakilerden hangisi Floransa kentinin parçada verilen gelir kaynaklarından biri değildir?



A) Turizm

B) Elişleri

C) Dokuma endüstrisi

D) Kimya endüstrisi

E) Tarım ürünleri





69) Parçaya göre Floransa kentini dünyaya tanıtan en önemli özelliği aşağıdakilerden hangisidir?



A) Cam işleri

B) Sanatsal yönü

C) Pizza kulesi

D) Dikdörtgen biçimindeki şehir planı

E) Bir süre İtalya’nın başkenti olması





70 - 73. soruları aşağıdaki parçaya göre yanıtlayınız.



Hammurabi, “İlk Babil kralları listesi”ne göre Babil krallık ailesinden gelen altıncı hüküm-dardır. M.Ö. 1728-1686 yılları arasında tahta çıktığı sanılmaktadır. Eski yakındoğu tarihinin en önemli kişiliklerinden biri olan Hammurabi, bu bölgenin büyük bir kısmını egemenliği altında birleştirmeyi başarmıştır. Aşağı Babil’de Larsa kralı Rim-Sin ile diğer küçük komşu hüküm-darları yenmiş, Mari hanedanını da yıkarak bü-tün Mezopotamyayı, Suriye’yi ve Elam bölgesini içine alan geniş bir imparatorluk kurmuştur. Fakat Hammurabi’nin en önemli özelliği, ege-menliği altında birleştirdiği kavimlerden (Babil-liler, Asurlular, Sümerler ve Amorriler) tek bir ulus meydana getirmeyi denemesidir; Ham-murabi bu temelsiz birleşimi bir dil, kültür, yönetim ve hukuk birliği aracılığı ile gerçekleş-tirmeye çalışmıştır. Hammurabi’nin adını bu güne kadar ulaştıran ünlü “Hammurabi Kanun-ları”nın meydana getirilmesinin en önemli etkeni de onun bu ülküsü olsa gerektir.





70) Parçaya göre aşağıdakilerden hangisi Ham-murabi’nin yaptıklarından biri değildir?



A) Bölgedeki küçük hükümdarlıkları egemenliği altına almak

B) Geniş bir imparatorluk kurmaya çalışmak

C) Bir ulus devleti yaratmaya çalışmak

D) Mezopotamyayı tarım alanında geliştirmek

E) Egemenlik sınırlarını genişletmeye çalışmak



71) Parçaya göre Hammurabi’nin adının günü-müze kadar gelmesini sağlayan nedir?



A) Ünlü Hammurabi Kanunları

B) Değişik topluluklardan tek bir ulus yaratma ülküsü

C) Sümer, Asur, Babil ve Amorri hükümdar-lıklarını yıkmış olması

D) Yakın doğu tarihinin en önemli kişisi olması

E) Büyük bir imparatorluk kurmuş olması



72) Hammurabi tek bir ulus yaratmak için hangi kavramları kullanmamıştır?



A) Dil

B) Irk ve din

C) Kültür

D) Yönetim

E) Hukuk



73) Aşağıdakilerden hangisi parçaya göre Hammurabi’nin egemenliği altına aldığı kavimlerden biri değildir?



A) Türkler

B) Asurlular

C) Babilliler

D) Amorriler

E) Sümerler



74 - 76. soruları aşağıdaki metne göre yanıtlayınız.



Basit şema ya da tablo oluşturmanız yanıtlamada yardımcı olabilir.



Altı rafı olan bir çiçeklikte gül, karanfil, menekşe, çiğdem, orkide, gelincik çiçekleri yerleştirilmiştir.

Gül, dördüncü raftan aşağıdadır.

Gül ile Karanfil arasında gül ile menekşe arasında eşit sayıda raf vardır.

Bu durum sıfır da olabilir.

Çiğdem, gül ile orkide arasındaki bir raftadır.

Çiğdem ile Menekşe altlı üstlüdür.



74) Aşağıdakilerden hangisi aşağıdan yukarıya olası bir sıralamadır?



A) Karanfil, Gül, Menekşe, Çiğdem, Orkide, Gelincik

B) Karanfil, Gül, Menekşe, Gelincik, Çiğdem, Orkide

C) Gül, Menekşe, Çiğdem, Karanfil, Orkide, Gelincik

D) Gelincik, Menekşe, Çiğdem, Gül, Karanfil, Orkide

E) Orkide, Çiğdem, Gül, Menekşe, Karanfil, Gelincik

75) Orkide beşinci rafta ise gelincik kaçıncı raftadır?



A) I.

B) II.

C) III.

D) IV.

E) VI.



76) Gelincik beşinci rafta ise aşağıdakilerden hangisi kesinlikle doğrudur?



A) Gül birinci raftadır.

B) Karanfil ikinci raftadır.

C) Menekşe üçüncü raftadır.

D) Çiğdem altıncı raftadır.

E) Orkide dördüncü raftadır.





77 - 80. soruları aşağıdaki metne göre yanıtlayınız.



Basit şema ya da tablo oluşturmanız yanıtlamada yardımcı olabilir.



On kişi (A, B, C, D, E, F, G, H, K, L) bir yarışma için iki gruba ayrılacaklardır. Bir grup siyah, öteki grub beyaz forma giyecektir.

B siyah grupta olacaktır.

A beyaz grupta olacaktır.

H, K veya C ile aynı grupta olacaktır.

E, D ile aynı grupta olmayacaktır.

G siyah grupta olmayacaktır.







77) Aşağıdakilerden hangisi doğru bir grup-landırma olabilir?



Siyah Beyaz

A) B D F K L A C H E G

B) B E H K D A C G F L

C) B C F K L A D H E G

D) B E F G H A D C K L

E) B C D K L A H G E F







78) Aşağıdakilerden hangisi beyaz gruptakiler olabilir?



A) A C D E G

B) A C E F D

C) A C D H G

D) A F G H L

E) A C E G K



79) E siyah grupta olursa aşağıdakilerin hangisi kesinlikle doğrudur?



A) D beyaz gruptadır.

B) F beyaz gruptadır.

C) H siyah gruptadır.

D) K beyaz gruptadır.

E) L siyah gruptadır.













80) E ve H aynı grupta ise aşağıdakilerden hangisi kesinlikle doğrudur?



A) C ve F aynı gruptadır.

B) C ve L aynı gruptadır.

C) G ve L aynı gruptadır.

D) D ve K aynı gruptadır.

E) D ve L aynı gruptadır.




1. A -
2. B -
3. C -
4. B -
5. A -
6. E -
7. B -
8. D -
9. B -
10. A -
11. E -
12. C -
13. D -
14. C -
15. E -
16. B -
17. C -
18. C -
19. D -
20. E -
21. D -
22. C -
23. B -
24. D -
25. E -
26. D -
27. B -
28. A -
29. C -
30. C -
31. A -
32. B -
33. C -
34. B -
35. E -
36. E -
37. C -
38. C -
39. D -
40. C -
41. A -
42. E -
43. E -
44. A -
45. D -
46. B -
47. A -
48. B -
49. D -
50. A -
51. A -
52. D -
53. A -
54. E -
55. C -
56. E -
57. D -
58. A -
59. E -
60. D -
61. A -
62. E -
63. C -
64. D -
65. D -
66. A -
67. D -
68. E -
69. B -
70. D -
71. A -
72. B -
73. A -
74. A -
75. E -
76. C -
77. A -
78. C -
79. A -
80. E -

alıntıdır.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,417
Mesajlar
134,315
Kullanıcılar
90,726
Son üye
LeonUO
Üst