Lanetli Kraliçe: Nefertiti

Garbino

Özel Üye
Katılım
2 Kas 2007
Mesajlar
1,268
Tepkime puanı
7
Puanları
0
Şehir:
Samsun
M.Ö. 1353-1336 arasında Mısır kraliyet tahtında oturan “esaslı bir kadının”, Nefertiti’nin hikayesi çok ilginç. Fakat kadının hayatı hakkında o kadar az kayıt var ki... Sırlar, gizemler, efsaneler, araştırmalar, tahminler biraraya gelince ortaya çıkan kadarını özetlemeye çalışacağım.

Adı “güzellik geliyor” şeklinde çevrilen Nefertiti’nin yüzü, bütün tapınakları süslemiş ve ama o, bir serap gibi tarih sahnesinden silinmiş.

Anladığıma göre kocası, kral yani firavun Akhenaton, yüksek egolu ve çok tehlikeli bir adammış. Tahta çıktığı günden itibaren Mısır’ın altını üstüne getirmiş. Din krizi, işsizlik, sosyal düzensizlik ve terör almış başını gitmiş. Tabii bunlar olurken yanında, bugünkü dünyanın güzellik sembolü Nefertiti varmış. Kraliçe Nefertiti. Karanlık, gizemli, güçlü ve güzel Nefertiti...

1912’de Alman arkeologlar Mısır’da bu unutulmuş kraliçenin büstünü buldular. Ama ceset yani mumya, esrarını koruyor.

Mısırbilimciler, Kahire’nin 650 km. güneyinde, firavunların gömüldüğü Krallar Vadisi’ndeki gizli bir odada, üç ceset buldular. Kraliyet ailesine ait, yan yana yatan üç ceset. Yaşlı bir kadın, genç bir adam ve ağız bölgesi parçalanmış halde bulunan, çok iyi mumyalanmış diğer kadın... İşte burası çok hassas. Çünkü, Mısırlıların “ölüler kitabı” korkunç bir lanetten bahseder: “Bir mumyaya zarar gelirse, Tanrılar onu tanıyamaz. Yaşam sonrasına geçemez. Ölüler ve canlılar dünyası arasında mahsur kalır.”

Ve Mısırbilimciler arasında, bu tahrip edilmiş mumyanın, Nefertiti’nin ta kendisi olduğuna inananlar var. Hatta Dr. Joann Fletcher adlı kadın Mısırbilimci,13 yılını bu araştırmaya vermiş. O, bu parçalanmış cesedin Nefertiti olduğunu tahmin ediyor. Mesela kulağındaki iki delik, tezini çok güçlendiriyor. Bilinen kadarıyla o dönemde ülkede, Nefertiti’den başka, aynı kulağında iki küpe taşıyan başka bir kraliçe yokmuş.

Akhenaton’un annesi, kraliçe Tiye, haremde büyüyen Nefertiti’yi gelini olması için, özel olarak seçmiş. Hatta oğlunun yanında tahta çıkacağı, yani kraliçe olacağı güne kadar özel olarak yetiştirilmesini sağlamış. Ve anlaşılıyor ki Nefertiti, hakkında yapılan bu planlara gerçekten de uygun bir kadınmış.

Nefertiti, firavun Akhenaton’la, kraliçesi olarak tahta çıktığında, din adamları yani Amon rahipleri, çok güçlüymüşler. Siyasi olaylarda önemli rol oynadıkları gibi firavunlar, herhangi bir iş yapmadan önce bu rahiplere danışıyor ve kehanetlerine başvuruyorlarmış.

Bizimkiler tahta çıktıklarının birinci yılında, ülkenin binlerce yıllık din geleneğini değiştirmeye karar vermişler. Amon rahiplerinin işlerine son verip, tapınakları kapattırıp, binlerce din adamını kapı dışarı etmişler. Ülkede din krizi ve büyük bir karmaşa başlamış.

Nefertiti’nin kocası, radikal firavun Akhenaton, “güneş”in saçtığı sıcaklığın cisimleşmiş ifadesi Aton’u tek tanrı katına yükseltmiş. Ama rahat huzur da kalmamış olacak ki, halka yaşattıkları bu tepeden inme değişimin ardından, yüzlerce yıllık Mısır başkenti Teb’i terk etmeye karar vermişler.

Çölün ortasında bir kerbelayı seçip yeni bir şehir inşa ettirmeye başlamışlar. Binlerce insan, firavun’un ve kraliçe Nefertiti’nin peşinden yollara (çöllere) düşmüş. Ne yapsın garibanlar... Firavun neredeyse, iş de oradaymış! Bu arada, tanrı Aton’un tek gerçek kulunun kendileri olduğunu ilan etmişler. Yani halk, Nefertiti ve Akhenaton’a tapınacak, onlar da iyi dilekleri tanrı Aton’a ileteceklermiş. Sıradan birinin Aton’a ibadet edebilmesi mümkün değilmiş.

Neyse, 3-4 yıl içinde yeni şehir, Amarna tamamlanmış. Yolların görünüşüyle, yeni tanrı Aton’a adanan tapınakların düzeniyle, her şeyiyle burası, tarihin en eski yerleşik kentlerinden biri olmuş. Bunlar olurken Nefertiti güçlendikçe güçlenmiş. Başka kraliçelerin aksine mahkemede bile söz hakkına sahipmiş. Hatta, firavun kocasının görevlerini yerine getirebiliyor ve onunla eş tutuluyormuş. Duvar resimlerinde bir yarış sahnesi dikkati çekiyor: Nefertiti ve Akhenaton iki ayrı arabayla yarışıyorlar. Atlarına aynı hırs ve neredeyse aynı kuvvetle hükmediyorlar...

17 sene süren bu hükümranlık hüsranla bitmiş. Kimi kaynaklara göre firavun, kimilerine göre de Nefertiti, salgın hastalıkta ölmüş. Firavundan sonra Nefertiti’nin bir süre daha ülkeyi yönettiğini söyleyenler de var.

Sonrası ise sil baştan: Nefertiti ve kocasının dini, yerle bir olmuş. Aton tapınakları yıkılmış, inşa ettirip yaşadıkları şehir Amarna ise yeniden çöl olmuş
.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,421
Mesajlar
134,319
Kullanıcılar
90,727
Son üye
Feederblw
Üst