Çalışma İsteğim Yok Ki! Diyenler İçin....

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Öğrencilerin yaşadığı en temel problemlerden birisi, belki de en önemlisi çalışma arzusunun oluşmaması ya da ders çalışma ilhamının gelmemesi olarak karşımıza çıkıyor. Bu konuda yapılan anket sonuçlarına baktığımızda çalışmayı engelleyen temel faktörün yaklaşık % 50 oranında motivasyon eksikliği olduğunu görmekteyiz.

Peki, çalışmadan başarılı olma gibi bir şansımız, lüksümüz var mı? Bekletmeden hemen cevabı vereyim: Tabii ki yok! Çalışmadan (yatarak da diyebiliriz) başarıyı yakalayan tek varlık tavuklar!

Şunu da peşinen belirteyim; şu kadar senelik eğitimcilik hayatımda “Hocam, ben çalışmadan yapamıyorum; ders çalışmak bende saplantı haline geldi. Gezmeyeyim, tozmayayım, devamlı ders çalışayım diyorum; çünkü bu çalışma arzusu beni rahat bırakmıyor!” diyen bir öğrenci ile karşılaşmadım. Demek ki böyle bir problemi olan öğrenciler çok fazla bu durumu dert etmesinler; çünkü genel tablo bu. Eee genel tablo bu, ama bu yarışı çalışan öğrenciler önde bitiriyor. O halde ne yapmalı?

İşte size altın değerinde tavsiyeler:

Tören beklemeyin, eyleme geçin: İnsanların birçoğunda harekete geçmek için isteğin oluşmasını beklemek gibi bir saplantı var. Hâlbuki insanoğlu istek oluşmadan harekete geçince belli bir süre sonra bu istek ortaya çıkabilmekte. Yani kimi zaman istemeye istemeye harekete geçmek, ders çalışma isteğini kendiliğinden oluşturabilir. O nedenle çalışmak için tören beklemeyin, kendinizi zorlayın ve harekete geçin.

Hedefinize sıkı sıkıya bağlanın:
Hedefiniz yoksa çalışmak için bir nedeniniz de yoktur. En uzun yolculuk, nereye gidildiğini bilmeden yapılan yolculuktur. Nereye gideceğinize karar vermediyseniz harekete geçmek için bir istek oluşmaz. O nedenle hedefinizi güçlendirmeye, yazılarla ve resimlerle canlı tutmaya gayret edin. Kazanmayı düşündüğünüz bölüm ya da üniversite ile ilgili, oralarda okuyan öğrencilerle ara sıra görüşerek bu canlılığı sağlayabilirsiniz. Unutmayın ki insanoğlu kısa sürede ulaşacağı hedeflere daha iyi konsantre olur. Siz bir sprinter değil, maratoncusunuz. Bu uzun soluklu koşuda belli noktaları istasyon olarak belirlemelisiniz. Günlük, haftalık, aylık hedefler belirleyerek (bitireceğiniz konular, çözeceğiniz soru adetleri, deneme sınavlarında alacağınız puanlar gibi) ana hedefiniz için bunları basamak olarak kullanın.

Arkadaş çevrenizi çalışan öğrencilerden oluşturun: Çevrenizdeki arkadaşlar çalışan, çalışmayı seven, yarış edebileceğiniz nitelikte olsun. Kendinizi bir yarış atmosferine sokabilirseniz çalışma isteğiniz artacak, iradeniz güçlenecektir. Bu arkadaş çevresi içinde gıcık kaptığınız (!) tipte olanlar da bulunmalı. Bu tip arkadaşlarınıza kaç puan alacağınızı, kaç saat çalışacağınızı, kaç soru çözeceğinizi söylerseniz bunları yapmak için kendinizi zorlama ihtiyacı hissedersiniz; tabii ki onların dillerine düşmemek için! Bu arada şunu da ifade edeyim; yazının girişinde belirttiğim anket sonucunda çalışmayı engelleyen temel faktörün % 50 ile motivasyon eksikliği olduğunu görmüştünüz. Çalışmayı engelleyen faktörlerden birisi de arkadaş grubu olarak çıktı bu ankette. Hem de % 17 gibi azımsanmayacak bir oranla. O nedenle arkadaş grubunuzu dikkatli seçin.

Zihninizi düzenleyin: Aklınızda daima, bu sene yapacağınız güzel bir çalışmayla bütün bir geleceğinizi belirleme şansına sahip olabileceğiniz düşüncesi bulunsun. Zihninizi bu yönde şartlandırın.

Başarıda kendinizi ödüllendirin, başarısızlıkta ceza uygulayın: Önünüze koyduğunuz günlük, haftalık ya da aylık hedeflere, almak istediğiniz puan hedeflerine ulaştığınızda kendinize ödüller verin. Bu ödüller sizin için cazip şeyler olmalı. Bunu aileniz de yapabilir, siz de yapabilirsiniz. Hedeflerinizi gerçekleştiremediğinizde ufak cezalar uygulayabilirsiniz. Örneğin günlük hedefe ulaşmadığınızda o gün seyredeceğiniz tv programını seyretmeyin ya da arkadaşlarınızla buluşmayı düşünüyorsanız buluşmayın.

İyi bir teknik direktör edinin: Sizin çalışma koşullarınızdan haberdar, sizi yakından tanıyan, zaman zaman çalışma performansınızı denetleyen, hedeflerinizi ne derece gerçekleştirdiğinizi ölçen-biçen ve gerekli taktik ve tekniklerle sizi yönlendiren bir eğitimci de çalışma iradenizi güçlendirecektir. Bu kişi, üzerinizde etkisi ve yaptırımı olan bir öğretmeniniz olabileceği gibi bir üniversiteli büyüğünüz de olabilir. Özellikle bu kişinin sizi denetleme görevi çok önemlidir.

Çevrenizde sizi konuşma ve davranışlarıyla tetikleyecek kişiler olsun: Sizler birer robot değilsiniz. Tabii ki zaman zaman çalışma isteğiniz azalacak, performansınız düşecektir. Böyle dönemlerde konuşmasıyla sizi etkileyen, çalışma isteğinizi artıran, iradenize güç veren bir insanla konuşmanızda fayda vardır. Bazı kişiler konuşma ve davranışıyla sizin üzerinizde diğer insanlara göre daha etkili olabilir. O kişilerle çok kısa bir süre de olsa bir arada olmanız, konuşmanız sizin adınıza çalışma isteğinizi kamçılayabilir. Çalışma arzunuzun ve kararlılığınızın azaldığı dönemlerde bu kişilerle görüşmeye, konuşmaya zaman ayırın. Aslında bunun için en ideal kişiler, yukarıda bahsettiğimiz teknik direktörlerinizdir.

Kendinize dert ortağı bulun:
Sınavda sadece kuru bir çalışmayla başarılı olmak çok zordur. Bu dönem zarfında dertleriniz, sıkıntılarınız olacaktır. Böyle anlarda dertlerinizi paylaşacağınız, konuştukça rahatlayacağınız kişiler olmalı çevrenizde. Bu kişi ya da kişiler, ailenizden olabileceği gibi, arkadaş ya da öğretmenlerinizden birisi de olabilir.

Ümitsizliğe düşmeyin: Zaman zaman bunalabilir, ümitsizliğe düşebilir, karamsarlığa kapılabilirsiniz. Bu son derece doğaldır. Bazı dönemlerde aksilikler ve başarısızlıklar peş peşe gelebilir. İşte bu noktada ayakta kalmasını bilenler diğer adaylara karşı önemli bir avantaj elde edeceklerdir. Bırakmak, kaçmak herkesin rahatlıkla yapabileceği şeylerdir. Ancak problemlerle mücadele etme iradesini gösterenler hem bu sınavda hem de hayatın diğer dönemlerinde başarıyı yakalayabileceklerdir. Unutmayın ki tarihteki önemli şahsiyetler, başarısızlıklarından ve yenilgilerinden sonra ayakta kalmayı becerebilenler arasından çıkmıştır.

Hasılı kelam; yata yata başarıya ulaşmak mümkün değil. 20. yüzyılın büyük düşünürlerinden Cemil Meriç’in dediği gibi “Ulu çınarlar fırtınalı zeminlerde büyür.” Ulu bir çınar olmak istiyorsanız bunları göğüslemek zorundasınız.

Hakan BAYKAL

ALINTIDIR Arkadaşlar.... Sizlerle Paylaşmak İstedim.
 

jojo

Yeni Üye
Katılım
23 Nis 2008
Mesajlar
553
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Adana
güzel bilgiler teşekkür ederiz.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,417
Mesajlar
134,315
Kullanıcılar
90,726
Son üye
LeonUO
Üst