kamu amliyesi 1-7.ünitelerin konu özetleri

güldeste

Yeni Üye
Katılım
29 Ağu 2008
Mesajlar
427
Tepkime puanı
5
Puanları
0
Şehir:
Ordu
kamu maliyesi 1-7.ünitelerin konu özetleri

KAMU MALİYESİ ÜNİTE 1

KAMU KESİMİNİN KAPSAMI VE TÜRKİYE'DE KAMU KESİMİ

I. KAMU KESİMİNİN KAPSAMI

2 Kesim faaliyette bulunmaktadır. Bunlar Kamu kesimi ve özel kesimdir. Kamu kesimi genellikle bölünemez ve yarı bölünebilir mallar ve hizmetler üretmektedir. üretim Kar güdüsü ile değil, sosyal ve siyasal tercihler doğrultusunda alınmaktadır.

Özellikle II.Dünya savaşı sonrası kamu harcamaları artmış ve piyasanın kendi kendine işleyeceğini savunan klasik iktisadi düşünce, yerini KEYNESYEN İktisadi Düşünceye bırakmıştır.
R.Musgrave'e göre bu süreçte kamu kesiminin yeni fonksiyonları şunlardır.

Kaynak dağılımında etkinliğin sağlanması.
Ekonomik istikrarın sağlanması
Gelirin yeniden Dağılımının sağlanması.

Kamu kesiminin genel ekonomi içindeki yerinin ne olması gerektiğini savunan görüşler şunlardır.
1. MERKANTİLİZM

Devletin Ekonomiye müdahalesi 17.Yüzyılda İngiltere'de Merkantilistlerle başlar. Temel düşünce toplumun zenginliğidir ve toplumların zenginliğini sahip oldukları altın ve gümüş ile ölçerler.
Merkantilistlere göre vergiler, kamu harcamalarını karşılamada en önemli kaynak değildir. Vergiler, devletin bireylere sağladığı koruyucu işlemlerin karşılığı olarak görülür. Bütçe henüz bir kurum olarak gelişmemiş ancak bütçe hakkı ile ilgili adımlar bu dönemde atılmıştır.

2.FİZYOKRASİ

18.Yüzyılda Fransa'da Geliştirilen bu akım LİBERALİZM'in öncüsüdür. ve A.SMITH'I büyük ölçüde Etkilemiştir. Devlet Müdahalesine KARŞIDIRLAR. Toplum hayatını yöneten bir doğal düzenin varlığına inanırlar. Bu düzen için devlet müdahalesinin asgariye indirilmesini, bunun içinde devlet harcamalarının da kısılmasını tavsiye ederler. Tek ve Dolaysız Vergiyi savunurlar. Net Hasılatın sadece topraktan sağlandığını iddia ederek, tek verginin tarım sektöründen alınmasını savunmuşlardır.

3. KLASİK LİBERAL GÖRÜŞ
A.SMITH'IN Temel yaklaşımı "Laissez-Faire" (Bırakın yapsınlar, bırakınız geçsinler)dir. Buna göre, devletin ekonomiye karışması minimum düzeyde tutulurken, bütün ekonomik etkinlikler piyasa ekonomisi tarafından yerine getirilmelidir. A.SMITH Toplumun ihtiyaçlarını ikiye ayırmıştır.

Devlet tarafından karşılanan milli savunma, adalet,diplomatik hizmetler gibi birinci derecedeki ihtiyaçlar.
Özel Ekonomi tarafından yeterince karşılanmadığı zamanlar devletin karşılaması gereken sağlık, milli eğitim, bayındırlık hizmetleri gibi ikinci derecedeki hizmetler.

KLASİK MALİYECİLERİN TEMEL ÖNERİLERİ >> Tarafsız Maliye, Denk Bütçe, Sınırlı Borçlanma, Düşük oranlı vergileme'dir. Ayrıca klasik maliyeciler Kamu harcamalarının sınırlı olmasını ve vergilerin de ona göre ayarlanmasını savunurlar.

4. KEYNESYEN GÖRÜŞ
Keynes, 1929 Ekonomik buhranı üzerindeki gözlemlerinden yeni bir kuram geliştirmiş, çağdaş ekonomik düşüncenin temelini atmış ve devletin ekonomiye müdahale etmesi gerektiğini savunmuştur.
Liberallerin, para politikası Keynes ile birlikte Maliye politikasına dönüşmüş ve kamu kesiminin genel ekonomi içindeki payı artmıştır. Ekonominin çok büyük tehlike altında olduğunu, tam istihdamı sağlayacak önlemler alınması gereğini ileri sürmüştür. KEYNES'le birlikte Mali araçlar (Kamu harcamaları, vergiler, borçlanma ve bütçe), ekonomik, sosyal ve siyasal amaçların gerçekleşmesinde müdahale aracı olarak kullanılmaya başlanmıştır.

II. TÜRKİYE'DE KAMU KESİMİ
Türkiye'de Kamu Kesiminin Boyutları ve Unsurları
Kamu kesiminin boyutlarını ortaya koymanın en kestirme yolu Kamu kesiminin gelir ve harcamalarının G.S.M.H'ye oranlanmasıdır.
Türkiye'de Kamu kesiminin G.S.M.H içindeki payı artış içerisindedir.
Kamu Kesimi ; Konsolide Bütçe, Kamu iktisadi Teşebbüsleri (KİT'ler), mahalli idareler, sosyal güvenlik kuruluşları, fonlar ve döner sermayelerden oluşmaktadır.

Türkiye'de 5018 sayılı Kamu mali yönetimi ve Kontrol kanunu'na tabi Kurum ve Kuruluşlar
2007'den sonra uygulanacak,
A. Genel Yönetim Kapsamındaki Kamu idareleri
a. Merkezi Yönetim Kapsamındaki Kamu idareleri
1. Genel Bütçe Kapsamındaki idareler
2. Özel Bütçe Kapsamındaki idareler
3. Düzenleyici ve Denetleyici İdareler
b. Sosyal Güvenlik Kuruluşları
c. Mahalli İdareler
B. Kamu İktisadi Teşebbüsleri

1. KONSOLİDE BÜTÇE : Genel ve Katma bütçenin birleştirilmesi ve bundan hazine yardımları ile devlet katkısının düşülmesiyle bulunan bütçedir. Katma bütçeli kuruluşlar, Üniversiteler, Karayolları Genel Müdürlüğü,DSİ Genel Müdürlüğü gibi. Konsolide Bütçe harcamaları ve gelirlerinin kamu kesimi ve GSMH içindeki payı oldukça yüksektir.
Harcamaları ; 1980'den bu yana dikkati çeken en önemli şey borç faizi ödemelerindeki artışlardır. Cari harcamalar içerisindeki en büyük payı personel harcamaları oluşturmaktadır.
1980-2000 yılları arasında en belirgin düşüş yatırım harcamalarında yaşanmıştır. Bu dönemdeki En önemli gelişme transfer harcamalarında yaşanan artışlardır.
Gelirleri ; Vergi ve Vergi dışı normal gelirler olmak üzere iki kaynaktan sağlanır. Gelişmişlik düzeyi ile vergi gelirleri arasında doğrusal bir ilişki vardır. Bir ülkenin ekonomik yönden gelişmiş olduğunu söyleyebilmek için Dolaysız Vergilerin ağırlıkta olması gerekir. Türkiye'de 1980 sonrasında, dolaysız vergiler ağırlıkta iken, 1985 yılında dolaylı vergi türü olan KDV ile dolaylı vergiler artmış, 2005 Yılında Dolaylı vergiler %69, dolaysız vergiler %31'dir.

2. KAMU İKTİSADİ TEŞEBBÜSLER (K.İ.T.'LER) : Devletin ekonomik alanda mal ve hizmet üreten kuruluşlarının genel adıdıdır. K.İ.T. Kavramı genelde kamu kaynaklarını kullanarak işletmecilik yapan kuruluşları ifade eder. Devlet K.İ.T'ler ile sosyal devlet ilkeleri ve politikaları doğrultusunda mal ve hizmet üretmektedir. Böylece Devlet K.İ.T'leri kullanarak üretim faktörleri piyasasında ücretleri düzenleyici bir rol oynar.K.İ.T'in fiyatlama politikasındaki tek amaç,sosyal fayda olmalıdır.

3. MAHALLİ İDARELER : Belediyeler,İl Özel İdareleri ve Köyler gibi yerel düzeyde mal ve hizmet sunmakla yükümlü olan kamu idareleridir. 1980 yılı sonrasında giderlerinin gelirlerinden fazla olduğu görülmektedir. Mahalli idarelerin gelir ve harcamalarının Konsolide bütçeye oranı %7 iken, 1985 yılında %12 düzeyine yükselmiştir. Bu yükselişin ana nedeni, Emlak vergisi hasılatının konsolide bütçe gelirlerinden çıkarılarak belediyelere verilmesidir.

4. SOSYAL GÜVENLİK KURULUŞLARI : Kişileri fiziki ve iktisadi tehlikelere karşı korumak, asgari bir yaşam amacıyla sosyal devlet ilkeleri gereğince kurulmuş kamu kuruluşlarıdır. Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve Sosyal Sigortalar Kurumu'dur. 1992 yılına kadar bu kuruluşların gelirlerini giderlerini karşılamak,bazen de gelir fazlası yaratılmıştır.

5. FONLAR
Fon, Belirli bir amacın gerçekleştirilmesi için ayrılmış olan, gerektiğinde kullanılmak üzere belirli bir hesapta toplanan ve harcanabilen paralardır. Bütçe içi ve Bütçe Dışı olmak üzere ikiye ayrılır.
Bütçe içi : Ekonomik kaynağını bütçe ödeneklerinden alan ve bütçede tertibi olan fonlardır. Bütçe Dışı Fon : Gelir ve Giderleri bütçe ile ilişkilendirilmeyen, özel mevzuata göre faaliyetlerini gerçekleştiren, özel yasayla kurulan kendilerine ait özel gelirleri ile finanse edilen fonlardır. Fon uygulamaları, zamanla mali sistemde kargaşa ve belirlisizlige neden olmuştur. bu nedenle 2000,2001 yıllarında çoğu kapatılmış, sadece 5 adet fon faaliyetlerine devam edebilmiştir. Bunlar, Savunma sanayi destekleme Formu, Tasarruf mevduatı sigorta fonu özelleştirme, Sosyal ve dayanışmayı teşvik fonu ile tanıtma fonu'dur.
6. DÖNER SERMAYELER : Genel ve Katma bütçeli kuruluşların kamu hizmetlerini yerine getirirken aynı zamanda ticari,sinaii,kültürel, tarımsal veya mesleki nitelikte çeşitli hizmetleri yapabilmeleri amacıyla bu kuruluşların bünyelerinde kurulan özel işletme niteliğindeki işletmelerdir.

Ürettikleri mal ve hizmeti kar amacıyla satarlar.
Döner Sermayeli İşletmelerin aylık Gayrisafi Hasılatının %10'u Genel Bütçeye Aktarılır.

Kendilerine özgü, yönetim şekilleri vardır ve genel mali yönetimin dışında tutulurlar.
1927 Yılında Muhasebe-i Umumiye kanunu ile yasal olarak düzenlenmiştir. 1998'den sonra işletme sayısı 2835'e ulaşmıştır.
Döner Sermayeler, 2007'den itibaren 5018 sayılı kanunla ilgili oldukları idare bütçeleri içerisine alınacaktır.




KAMU MALİYESİ ÜNİTE 2



KAMU MALİYESİNİN GÖREVLERİ



16.YY VE 18 YY. Arasında üretimi ve ticareti Devlet Kontrol Etmiştir. Devletin Görevleri oldukça fazladır.

18.YY Sonu ve 19.YY Başlarında ise klasik iktisadi düşüncenin liberalist politikaları gereği devletin görevleri en aza indirilmiştir.
1929 Dünya buhranı ile devletin görevleri artmaya başlamıştır.

II.Dünya savaşından sonra ise Ekonomik ve Sosyal Görevlerinde önemli artışlar olmuştur.

PİYASA BAŞARIZLIĞI

Piyasaların etkin çalışmasını sağlayan koşulların ya hiç ortaya çıkmamasını ya da ters yönde çalışmasını ifade eder. Piyasalar kendi başlarına bırakıldığı zaman etkin çalışmamaktadır. Bazı malların çok fazla, bazı malların yetersiz üretilmesi söz konusu olabilir.

Kaynak Tahsisi Görevi ; Piyasaların kaynak tahsisi fonksiyonuna karışma, piyasa başarıslıklarını düzeltme veya piyasa başarızlıklarının etkilerini azaltacak önlemler almasıdır.
Gelir Dağılımı Görevi ;Piyasalar toplum refahının dağılımında adaleti sağlayamadıkları ölçüde, devlet adil gelir dağılımını sağlamaya çalışır.
Diğer Görevler : Ekonomik İstikrar ve Düzenleyici görevlerdir.

KAMU MALİYESİNİN GÖREVLERİ
1. Kaynak Tahsisi Görevi

Ortak Mal Kaynaklar : Rekabetçi piyasaların altında yatan aslında "Mal Varlığı Hakları"dır. Malvarlığı hakları, bazı mallarda hiçbir bireye veya gruba verilemeyebilir. (Hava,Deniz Gibi) ortak mallar olarak adlandırılan bu tür malların faydasından tüm bireyler kısıtlanmaksızın yararlanır. Ancak sınırlama olmadığı için, bireyler aşırı kullanmakta ve ortak mal zarar görmektedir. Buna Ortakların Trajedisi denir. Bu durumu azaltmada devletin görevi; Ortak mal kullanımının bireyler arasında ve zaman açısından tahsisini ayarlamaktadır. Kamu maliyesi teoremindeki Güven Konusu Mahkum Açmazı veya Mahkum İkilemi olarak adlandırılır.
Kamusal Mallar : İtalyan Ekonomist PAUL SAMUELSON Kamusal malı ; "Bir bireyin kamusal malı tüketmesi, diğer bireylerin aynı malı tüketmesinde bir azalmaya neden olmamaktadır." Kamusal Malların iki özelliğinden dolayı piyasa mekanizması etkin tahsisi sağlayamamakta ve piyasa ekonomileri aksamaktadır. Bunlar ;
Ortak Tüketim veya tüketimde rekabetin olmaması
Kamu malının kullanımında dışlanamama özelliğidir.
Oysa Piyasa mekanizması fiyatlama yolu ile bireyleri kullanımdan "mahrum bırakma" ilkesine dayalı çalışmaktadır. Kamu mallarının bedava kullanılabilmesi, bu mallara fiyat konulabilmesini engellemektedir. Gönüllü fiyatlar oluşamayacağı için, kamu malının finansmanında zorlama unsuru olacaktır. Buna "Bedavacılık Sorunu" Denmektedir.

Yarı Kamusal Mallar :Bazı Kamusal Mallarda kısmen rekabet olabilir, Bir bireyin kamu malını kullanması, bir başka bireyi onu kullanmaktan alıkoymaz ama daha önce o malı kullananların elde ettikleri yararı azaltabilir. Bu durumda bir bireye o malı kullanmaya izin vermenin bir Fırsat Maliyeti vardır. Bu Duruma "Sıkışıklık" denir. Sıkışıklık Maliyeti ; Bir malı Daha önceden kullananların faydalarındaki azalmaya denir.
Dışsallıklar :İki ekonomik birimin üretim veya tüketim faaliyetlerinden, üçüncü kişilerin fiyat mekanizması dışında fayda ve zarar görmesidir. Örn: Eskişehir'deki bir fabrikanın atıklarını porsuk çayı'na akıtması sonucunda ortaya çıkan kötü kokular, bireylerin faydalarını ve çayda kayık kiralayan bir işletmenin üretimini olumsuz etkiler. Yayılan dışsallık faydalı ise Dışsal Fayda, zararlı ise Dışsal Zarar (Dışsal Maliyet) adını alır. Dışsallıklar piyasa ekonomisinde kaynakların yanlış tahsisine neden olmaktadır. Dışsal Zarar ortaya çıktığında, üretim düzeyi toplumun kabul ettiği düzeyin üzerinde olacak ve kaynaklar söz konusu olduğunda ise kaynaklar mala daha fazla tahsis edilmiş olacaktır. Dışsal yarar söz konusu olduğunda ise, kaynaklar mala yeteri kadar tahsis edilemediğinden, toplumun istediği düzeyden daha az üretim ortaya çıkacaktır. Bu nedenle devlet toplumsal faydayı düşünerek dışsallık durumunda düzenleme yapmak zorunda kalmaktadır.
Ölçeğe Göre Artan Getirili Ekonomiler : Üretim Düzeyi arttıkça maliyetlerin düşmesini ifade etmektedir. Yani; Ölçek büyüdükçe getiri de artmaktadır. Bunlar Doğal Tekellerdir. Örn: Demiryolu işletmeciliği gibi.Bu durumda büyük firmaların düşük maliyette üretimde bulunmaları küçük firmaların iflasına neden olur ve monopol ortaya çıkar.
Devletin Alabileceği önlemler ;

Büyük firma araştırma, geliştirme çabaları yoğun ise, toplumsal fayda açısından devlet hiçbir şey yapmayabilir.
Devlet monopolün fiyatını belirlemek isteyebilir. (Kaynak tahsisi açısından marjinal maliyet uygundur.)
Kamu kesimi, kendisi "Kamu ekonomik kuruluşu" olarak üretimi üstlenebilir.
Risk ve Belirsizlik : Rekabetçi fiyat sistemi tam bilgiye sahip olmayı gerektirir. Gelecek piyasalarının oluşmamasının 2 nedeni vardır; Bu tür piyasa oluşturmanın maliyeti yüksektir. 2.si ise asimetrik bilgi sorunu; Sigortalanmak isteyen bireylerin sahip olduğu, ancak sigorta yapanın sahip olmadığı bilgilerden kaynaklanmaktadır. Bu sorun 2 şekilde ortaya çıkar.
- Ahlaki Riziko : Sigortacı tarafından kontrol edilmeyen, sigortalının zararın büyüklüğünü etkileyebildiği durumlardır.
- Ayırma Güçlüğü : Sigortacının, sigortalıların risk farklılığını belirleyememesidir.
Gelecek piyasaların oluşmasının güçlüğü piyasa başarısızlıklarına neden olmaktadır. Bu durumda devlet özellikle işsizlik sigortası, sağlık sigortası, sosyal güvenlik gibi alanlarda ya kendisi faaliyette bulunmakta ya da özel kesimin faaliyetlerini düzenlemektedir.

2. Gelir Dağılımı Görevi
Rekabetçi piyasalar belli gelir düzeyi olanlar için üretim yaparlar, olmayanlar veya az olanların talep göstermeyeceği için piyasalarda onlara yönelik üretimde bulunmazlar. Bu nedenle piyasalar gelir dağılımını bozucu etki yaparlar. Bu durumda devlet gelir dağılımında adaleti sağlamaya çalışır. Bunun için de zorunlu vergileme, vergilemede artan oranlılık, kamusal mal ve hizmetler ve sübvansiyonları araç olarak kullanır.
3. Ekonomik İstikrar Görevi
Piyasa başarısızlıklarının en bilinen örnekleri mal ve hizmet piyasalarındaki arz-talep dengesizliğinden kaynaklanan enflasyon, deflasyon, işsizlik, ithalat-ihracat dengesizlikleri, cari işlem açık veya fazlası gibi makroekonomik sorunlardır. Devlet Para ve maliye Politikası araçlarını kullanarak piyasaları dengelemeye çalışır.
4. Düzenleyici Görev : Devletin insani ve ticari ilişkileri düzenlemek için yasa koyup, uygulamasıdır.

Not: Devletin görevleri zaman zaman çatışabilir. Örneğin ekonomik istikrar görevi ile gelir dağılımı görevi çatışmaktadır. Kaynak tahsisi, gelir dağılımı ve ekonomik istikrar görevleri birbirini tamamlar.




Kamu Maliyesi - ÜNİTE 3

Kamusal Mallar ve Dışsallıklar

Kısmi Denge Analizi
Tek bir malın arz ve talebini kullanarak, denge üretim ve denge fiyatını belirlemeye yöneliktir.

a. Özel Mal için Kısmi Denge Analizi


MBa = MBb = MCp = Pe





MBa = Marjinal Fayda (a)
MBb = Marjinal Fayda (b)
MCp = Marjinal Maliyet

Özel Mal üretim Düzeyi = Toplam Talep = Sp = Da + Db = Dp

Özel Mallarda etkinlik koşulu > MC = MB

b. Kamu Malı için Kısmi Denge Analizi

Toplam arz ve Toplam talep doğrusunun kesiştiği noktada belirlenir.

Da = Db = Dg = Sg olacaktır.

Kamu malının etkinlik koşulu MBa + MBb = MCg 'dir. Yani ∑MB = MC Bu koşula SAMUELSON Koşulu denir.

a ve b bireylerinin marjinal faydalarının toplamı, kamu malı üretmenin marjinal maliyetine eşit olmalıdır.

Mali Rant : Devlete ödenen vergilerin değeri, yararlanılan hizmetin faydasından az ise ortaya çıkar.
Mali Sömürü : Devlete ödenen vergilerin değeri, yararlanılan hizmetin faydasından aşıyorsa ortaya çıkar.

Genel Denge Analizi

MRSbGx = X ve G malı arasındaki marjinal ikame oranını.
MRT = Üretim imkanları eğrisinin eğimi.
MRSaGx = A bireyinin farksızlık eğrisinin eğimi

MRSbGx = MRTGx - MRSaGx

DIŞSALLIKLAR

Yayılan dışsal etkinin fayda ve zararına göre ; Dışsal Fayda ve Dışsal Zarar
Tek Yönlü Dışsallık : Bir Ekonomik birim, diğer birimi tek yönlü etkilemektedir.
Çok Yönlü Dışsallık : Ortak Mallarda ortaya çıkan sorun olduğu gibi, her bir ekonomik birim dışsallık yayar ve dışsallıktan etkilenir.
Faaliyet Türüne göre
a. Üreticiden Üreticiye : Bir üretici diğer üreticinin üretim fonksiyonunu olumlu veya olumsuz etkilemesi. Ör: Bir firmanın nehire akıttığı zararlı madde diğer üreticinin üretimini olumsuz etkiler.
b. Üreticiden Tüketiciye : Bir üretim faaliyetinin tüketicileri olumlu veya olumsuz etkilemesi Ör: Fabrika bacasından çıkan zehirli dumanların tüketici sağlığını bozması.
c. Tüketiciden Tüketiciye : Otomobil Egzos'undan çıkan gazın insan sağlığını olumsuz etkilemesi.
d. Tüketiciden Üreticiye : Bir ürünü Başbakan'ın tanıtması övmesi reklamını yapması.

Devletin Müdahale yöntemleri
a. Vergileme : Dışsal Zarar Kadardır.
b. Sübvansiyon : Devlet Ekonomik birime faaliyetini kısması karşılığında sübvansiyon vereceğini açıklar.
c. Miktar kısıtlamaları : Devletin En çok kullandığı yöntemdir. Örn: Altın üretiminde siyanür kullanımının kısıtlanması.
d. Mülkiyet hakkı düzenlemeleri : Devlet Dışsal zarara uğrayan bireye mal varlığı hakkı verebilir.

Sorular, Cevaplar

Kamusal Mallarda Fayda Fiyatlanması Gelir Dağılımındaki adalet açısından eleştirilir.
Her bireyin kamusal mallardan elde ettiği fayda kadar vergilenmesine Lindahl Fiyatı denir.
Bireylerin Kamusal mallardan sağladığı faydaların ölçülebilmesi Bedavıcılık Sorunu nedeniyle güçleşmektedir.
Özel malların bireysel talep doğrularından, toplam talep doğrusuna ulaşmak için yatay olarak toplamak gerekir.
Günümüzde Kamusal malların finansmanında fayda fiyatlaması yerine Ödeme gücü ilkesi kullanılmaya başlanmıştır.
Üretim faktörleri arzı ve teknoloji veri iken, iki malın farklı maksimum üretim bileşimlerini gösteren eğri Üretim imkanları eğrisi'dir.
Kısmi denge analizinde kamu malı üretimi genel dengedeki ile aynıdır.
Farksızlık eğrisinin eğimi Marjinal ikame oranı ile ifade edilir.
Kamusal Malların toplam talep doğrusu, bireylerin talep doğrularını Dikey yönde toplanmasıyla oluşur.





KAMU MALİYESİ - ÜNİTE 4


SİYASİ KARAR ALMA MEKANİZMALARI



OYLAMA : Bireylerin tercihlerini siyasi karar alma mekanizmasına aktarma yoluna oylama denir.

Kamusal maldan ne kadar üretileceğine karar vermeye yarayan teori Kamusal Tercihler (Seçiş) teorisidir.




OPTİMAL OYLAMA ORANI
Siyasi bir kararın alınması için gerekli oy oranı arttıkça, dışsal zarar azalır ve kollektif anlaşmadan doğan faydar artar. tersi içinse dışsal zarar artar, doğan fayda azalır. Bu eğriye Dışsal Maliyet eğrisi denir. Aynı zamanda gerekli oy oranının artması ile karar alma maliyeti ve zamanı da artar. Bu şekilde oluşan eğriye ise Karar Alma Maliyet Eğrisi denir.

Gelirin yeniden dağılımından ve kollektif anlaşmadan doğan kazancın azalması sonucu oluşan maliyete Dışsal Maliyet denir.

Tanımlanan bu iki maliyet eğrisinin toplamı, gerekli oy oranının toplam maliyetini (C+D) Vermektedir.

OYLAMA MODELLERİ


Doğrudan Demokrasi Modelleri


Çoğunluk Oylama Modeli : En eski oylama modelidir.
Medyan seçmen kararı belirler. Medyan seçmenin en çok tercih ettiği düzey çoğunluk tarafından kabul edilmiştir. bu nedenle Çoğunluk oylama modeline medyan seçmen modeli de denir.
Medyan : Küçükten büyüğe sırlanmış bir istatistik serisini tam ortadan ikiye bölen değerdir.

Oylama Paradoksu : Seçim gündemi değiştikçe ve seçim tekrarlandıkça, bireyler tercihlerini birbirinden farklı ve tutarsız biçimde sıralarlar. bu durumda farklı sonuçlar ortaya çıkar, buna oylama paradoksu denir.

Oy Alışverişi (Oy Ticareti) : Siyasi karar almanın özelliklerinden ilki olan çoğunluk kuralı, bir konu üzerinde karar verilirken, tercih yoğunluğu dikkate alınmadan, her bireyin oyunun aynı ağırlıkta olduğunun kabul edilmesidir. ikinci özellik ise, tekliflerin birbirinden bağımsız olarak bir karara bağlanmasıdır.

Teklifler üzerinde devamlı oylama yapılması, bir süre sonra oy alışverisine neden olur.
Kamusal Tercihlerde (1 Birey - 1 oy kuralı), özel tercihlerde (Rekabetçi piyasalarda) (1 TL - 1 oy kuralı) geçerlidir.
Oy alışverişlerinin olumsuz yönlerine örnek : güvenoyu verme,bakanlık pazarlıkları,görüşülen bütçeye olumlu oy verme, koalisyon hükümetinin kuruluşu,milletvekili transferlerinin gündeme gelmesi, kamu harcamalarının artması gibi.

2. TEMSİLİ DEMOKRASİ MODELİ
!!Temsili demokrasilerle ilgili öncü çalışma Anthony Downs Tarafından yapılmıştır.!! Temsili demokrasi modelinde, bireyler fayda maksimizasyonu için, siyasi partiler ise oy maksimizasyonu için çalışırlar. bu nedenle Downs modelinde siyasi partilerin temel amacının toplum kaynaklarının etkin kullanımı değil, oylarını maksimize ederek tekrar seçilmeleridir.

Grafikte bir parti medyan seçmen'in sağında ise kazanır, solunda ise kaybeder. medyan seçmen tüm bireyler oy kullandığı sürece, oy dağılımına bakılmaksızın sonucu belirleyecektir.

Oy Kullanmamanın 2 nedeni olabilir. 1) Farksızlık : 2 Partinin birbirine yakın olması, oy kullanmanın cazibesini yitirmesi. 2) Soğukluk-Uzaklık : Seçmen, partilerin kendinden çok uzak olduğunu düşünüyorsa oy kullanmamayı düşünebilir.

BASKI GRUPLARI
Çıkar Grupları; benzer zevk ve tercihlere sahip olan bireylerin oluşturduğu gruplardır. İşçi ve İşveren Sendikaları, Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği, Basın organları. üye sayısı artan baskı gruplarının faaliyetlerinde başarı şansı da azalır. Başarıyı etkileyen bir diğer faktörde elde edilecek çıkarın büyüklüğüdür.

BÜROKRASİ
Büro : Devletin hizmetlerini yürütmekten sorumlu birimdir.
Bürokrasi : Atama ile görev almış devlet idare örgütünün tamamıdır. Devletin vermiş olduğu hizmetleri üretmekten sorumlu büroların toplamıdır. Asıl finansman kaynağı vergilerdir.
Bürokrasinin etkin olmadığını düşündüren 2 neden vardır.

1) Teşvik yapısı oluşturulamaması. yani girdi-çıktılar belirli olmadığından ve performans değerlendirmelerinin yapılamaması.
2) Amaçlarının çokluğudur.

Max Weber'in tanımladığı rasyonel bürokrat, çok az rastlanan, görevini soru sormadan kurallara uygun yerine getiren bürokrattır.
Niskanen ise bürokratların, diğer bireyler gibi fayda maksimizasyonunu amaçladığını belirtmektedir. Bürokratlar bütçe maksimizasyoncusu olarak nitelendirilir.
Niskanen modeli devletin küçülmesi gerekliliğini ortaya koymuştur.



KAMU MALİYESİ

ÜNİTE 5 - KAMU HARCAMALARI VE SINIFLANDIRILMASI


KAMU HARCAMALARININ TANIMI VE KAPSAMI

Bilim adamlarının, kamu gelirleri yanında kamu harcamalarının üzerine eğilmeleri ve bu konudaki çalışmalarını yoğunlaştırmaları 1950 sonrası döneme rastlar.

Devletin kamusal mal ve hizmet üretimi için yaptığı harcamalardır.

a) Dar anlamda kamu harcaması :merkezi devlet örgütü ve yerel yönetimin harcamalarıdır.
b) Geniş anlamda kamu harcaması : merkezi devlet örgütü ve yerel yönetimlerin harcamaları yanında, kamu iktisadi kuruluşlarının, sosyal güvenlik kuruluşlarının harcamaları ile vergi harcamaları (muafiyet,indirim ve istisnalardır.)

KAMU HARCAMALARININ SINIFLANDIRILMASI
Türkiye'de 1995 yılında kamunun yeniden yapılandırılması için "Kamu mali yönetim projesi" kapsamında Maliye bakanlığın'da yeni bütçe sınıflandırması üzerine çalışmalar başlatılmıştır. Bu yeni sınıflandırmaya Analitik Sınıflandırma adı verilir ve bu sınıflandırmanın 2003 yılında uygulamaya geçilmesi düşünülmektedir.


KAMU HARCAMALARININ İDARİ (KURUMSAL) SINIFLANDIRILMASI

Harcamayı yapan yönetim birimlerini esas alır, devletin örgüt yapısına göre belirlenmektedir. Analitik sınıflamada, aynı kuruma tahsis edilen kaynakların aynı kuruluşta yer alması benimsenmiştir. 4 düzeyli bir sınıflama benimsenmiştir.


Birinci Düzey ; Bakanlıkları ve benzer kurumları belirlemektedir. 24 kurum ve yüksek öğretim kurumları birinci düzey kodları oluştururlar.
İkinci Düzey ; Müsteşarlar gibi, yöneticilere karşı doğrudan sorumlu birimleri ifade eder.
Üçüncü Düzey ;Ana hizmet birimleri gibi ikinci düzeye bağlı birimleri ifade eder. (Politikanın uygulanmasından sorumludur.)
Dördüncü Düzey ;Politikaları uygulayan birimdir.

2. KAMU HARCAMALARININ İŞLEVSEL (FONKSİYONEL) SINIFLANDIRILMASI
İşlevsel Sınıflandırma; Politik organlarca belirlenen kamu harcamalarını kapsayan,ulaşılmak istenen belirli hedeflerin anlamlı biçimde birleştirildiği bir sınıflandırmadır. Dünya Bankası 1950'lerden sonra oluşturmuştur. hizmetler devleti oluşturan örgütlerin programları olup, halka sunulan değişik hizmetleri kapsamaktadır.

Daha çok kesin harcamalarla ilgilidir.
Kamuoyuna açık ve sağlıklı bilgiler verebilir.
Devlet yönetiminden sorumlu karar organlarına da daha geniş politika amaçları belirleyebilme ve uygulama imkanı sağlayacaktır.
İşlevsel denetimi de kolaylaştırır.

Hizmetler 3 başlık altında toplanmaktadır. 1) Genel Hizmetler 2) Ekonomik Hizmetler 3) Sosyal Hizmetler

Genel Hizmetler devlet düzeninin sürdürülmesini, korunmasını ve devlet yönetimini sağlayan hizmetlerdir. Kapsamında : Genel Yönetim,savunma, yargı ve kolluk hizmetleri girmektedir. TBMM,Cumhurbaşkanlığı,Anayasa Mahkemesi,Başbakanlık, Dışişleri bakanlığı,Milli Savuma Bakanlığı gibi kuruluşlar yürütmektedir.
Ekonomik Hizmetler :Bireylere doğrudan yarar sunma yerine, üretim sürecinin ilk aşamalarından hammadde ve ara mallar ile alt yapıyı oluşturan özellikleri dolayısıyla firmalara yarar sağlama amacına yönelik hizmetlerdir. Özel Maliyetleri azaltmaya yardımcı olur. tüketiciye de dolaylı yoldan yarar sağlar. Ulaştırma Bakanlığı, Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanlığı, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Tekel Genel Müdürlüğü gibi Kuruluşlar yürütmektedir.

Sosyal Hizmetler : Bireylere teker teker dolayısıyla topluma yarar sağlayan hizmetlerdir. Sağlık Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı,Üniversiteler gibi kuruluşlar Sosyal hizmetleri yürütmektedir.

3. KAMU HARCAMALARININ EKONOMİK SINIFLANDIRMASI
Devletin, milli gelire olan katkısı ve bu katkının azalıp çoğaldığı konusunda gerekli olan bilgileri sağlayabiliriz.
Ekonomik sınıflandırmada kamu harcamaları ikiye ayrılır. bunlar gerçek harcama ve transfer harcamasıdır. Bu ayrımın öncüsü A.C.Pigou'dur.

Gerçek Harcamalar : Toplam talebin bir öğesini oluşturan ve bu niteliği ile cari dönem üretimini ya da fiyat düzeyini etkileyen harcamalardır.

Mal ve hizmet alımına yönelen harcamalar; personel giderleri, yolluklar, hizmet alımları, tüketim malları ve malzeme alımları, demirbaş alımları, makina, techizat ve taşıt alımları, yapı,tesis ve büyük onarım giderleri ve diğer ödeme kalemlerinden oluşur.

Cari Harcamalar ve Yatırım Harcamaları olmak üzere 2'ye ayrılır.
a) Yatırım Harcamaları : Ekonominin üretim gücünü doğrudan arttırmaya yönelik olan ve gelecek dönemlere kalıcı varlıklara yapılan harcamalardır. Etüd-proje giderleri, yapı tesis ve büyük onarım giderler, makina techizat ve taşıt alımları
b) Cari Harcamalar : Kısa dönemde doğrudan üretimi arttırıcı etkisi söz konusu olmayan ve faydası bir dönemle sınırlı sayılabilecek harcamalardır. Personel Giderleri, Tüketim malları ve malzeme alımları, yolluklar cari harcamalardır.


Ayrıca ülkenin üretim gücüne katkısı yadsınamayacak kadar açık olan eğitim ve sağlık harcamalarına kalkınma carileri adı verilmektedir.
2. Transfer Harcamaları : Cari dönem üretimine karşı devlet tarafından doğrudan bir talep yaratmamakla birlikte bazı kaynakların devlet bütcesi aracılığı ile kişi ve kurumlar arasında karşılıksız el değiştirmesi niteliğini taşıyan kamu harcamalarıdır.
H.Brochier ve P.Tabatoni, Milli gelirde bir değişiklik yaratmayan sadece satın alma gücünün bireyler ve sosyal gruplar arasında el değiştirmesine neden olan harcamalar olarak tanımlamaktadır.
Bazı transfer harcamaları gerçek harcamalara benzer,Örn: Devlet ilkokul için gerekli olan binayı inşa edildiği yıl satın alıyorsa bu harcama yatırım harcaması niteliğindedir. Devletin satın aldığı bina daha önceki yıllarda tamamlanmış ise yapılan harcama, sermaya teşkili niteliğinde bir transfer harcamasıdır.

Transfer Harcamaları ; Kamulaştırma ve bina satın alımları, kurumlara katılma payları ve sermaye teşkilleri, iktisadi transferler ve yardımlar, mali transferler, sosyal transferler ve borç ödemeleri harcama kalemlerinden oluşmaktadır.

!!!Program sorumlularını belirlemeye çalışan kamu harcaması sınıflandırması İdari'dir.
DEVLETİN BÜYÜKLÜĞÜNÜN ÖLÇÜLMESİ
Kamu harcamalarının, yani devletin ekonomideki yeri, kamu harcaması / Gayrisafi milli hasıla oranıdır. Kamu harcamalarının üst sınırı milli gelirdir.
Amerikalı iktisatçı Colin Clark vergilerle karşılanan kamu harcamalarının, milli gelirin %25'ini aşmayacağını ileri sürmüştür. bu sınırın aşılması halinde bütçe vergilerle finanse ediliyorsa, işçilerin çalışma istekleri azalacak ve dolayısıyla milli gelir düşecektir.





KAMU MALİYESİ ÜNİTE 6

KAMU HARCAMALARININ ARTIŞI




KAMU HARCAMALARININ ARTIŞ NEDENLERİ




Kamu harcamaları artışının tüm ülkelerde sorun yaratması II.Dünya savaşı sonrası olmuştur.




A) Kamu harcamalarının görünüşte artışları: Kamu faaliyetlerinin ekonomi içindeki payında artma olmadan rakamların şişmesine yol açan artışlardır.



Paranın Satın Alma Gücündeki Azalma evletin Aynı birim mal ve hizmeti sağlamak için daha fazla harcama yapmasıdır. Paranın değerindeki düşmenin kamu harcamalarına yaptığı etkiyi ortadan kaldırmak için fiyat endeksleri kullanılır.
Bütçe Yöntem ve Tekniğindeki Değişmeler: Devlet gelirleri toplanırken, bunun toplanabilmesi için yapılan harcamaların toplanan gelirden düşülerek gelirlerin net veya safi miktarının (Safi hasılat yöntemi) yazılması yerine, toplanan gelirlerin gayrisafi olarak yazılması ve giderlerin ayrıca görülmesi yönteminin (Gayrisafi hasılat yöntemi) benimsenmesidir.
Devletin Sınırlarının ve Nüfusunun değişmesi : Devlet sınırlarının genişlemesi sonucu ülkeye yeni nufüs katılması, kamu harcamalarını zorunlu kılar.

B) KAMU HARCAMALARININ GERÇEK ARTIŞI : Kamu harcamalarının gerçek artışı ise devletin ekonomide üretilen mal ve hizmetlerdeki payının ve ekonomik kararlardaki etkisinin aynı oranda artmasıdır. Nedenleri ;


Savaş ve Savunma Harcamalarındaki Artış :Kamu harcamalarının En önemli nedenidir.
Teknik İlerlemeler :Teknik alandaki ilerlemeler, devletin görevlerini arttırdığı gibi hizmetlerin maliyetini de arttırmaktadır. Örn: İletişim araçlarının ve motorlu taşıt araçlarının gelişmesi.
Nufüs Artışı :Nufüs artışı,eğitim,sağlık,ulaşım,konut gibi hizmetlerin çeşitlenmesini gerektirdiğinden kişi başına düşen harcamaların artışına yol acacaktır.
Devlet Anlayışında Meydana Gelen Değişmeler evletin üstlendiği görevleri arttırmış,dolayısıyla kamu hizmetlerinin gittikçe gelişmesine ve genişlemesine neden olmuştur.

KAMU HARCAMALARININ ARTIŞINI AÇIKLAMAYA YÖNELİK YAKLAŞIMLAR

A. Wagner'in Kamu Harcamaları Artış Yasası : Kamu harcamalarının uzun dönemde mutlak miktarı ve bileşiminin milli gelirin bir payı olarak zaman içerisinde değişmesinin ekonomik yapıya bağlı ve artış yönünde olduğu görüş İLK olarak 19.Y.Y'da Alman iktisatçı A.WAGNER tarafından ortaya atılmıştır. Wagner ; Kamu harcamalarının milli gelirden daha hızlı arttığını ve kamu harcamalarındaki artışın kamu faaliyetlerindeki artışın bir sonucu olduğunu ileri sürmüştür. Wagner'e göre ; Kamu harcamaları ekonomik ve sosyal gelişmeyle birlikte artmaktadır.
Wagner yasası ; Kamu malı talebinin gelir esnekliği birden büyük olduğu takdirde işlemektedir.

Wagner'e göre kamu faaliyetlerinin artma nedenleri şöyle sıralanabilir.


İç-Dış Güvenlik
Hukuk Düzenini koruma
Teknolojik ilerleme
Eğitim,Posta,Bankacılık

B. Peacock ve Wiseman'in Sıçrama Tezi : İngiliz iktisatçılar Peacock ve Wiseman yapmış oldukları bir araştırmada, kamu harcamalarının kısa dönemde göstermiş olduğu dalgalanma ve değişiklikleri inceleyerek, harcamanın genel seyrini açıklamaya çalışmışlardır. Sıçrama tezi olarak adlandırılan bu yöntemde, kamu harcamalarının artışının nedeni temelde Savaş ve Sosyal buhranlar sonucu vergilerin arttırılması olarak gösterilmiştir.

C. Kalkınma Modelleri : Musgrave ve Rostow , Kalkınma süreci ile kamu harcamalarının artışı arasındaki ilişkiyi kurmaya çalışmışlardır. Buna göre, ekonomik büyüme ve kalkınmanın ilk aşamalarında, Yatırım harcamalarının payı yüksektir.

D. William Baumal : Kamusal Mal ve hizmet üretiminde kullanılan girdi fiyatlarının (Özellikle ücretlerin) artması, kamu harcamalarını arttırır.

E. Kamusal Tercihlerin Kuramı :1950'li yılların sonunda kamu harcamalarının artışı açıklanırken politik süreç (Kollektif karar alma süreci) kullanılmıştır. Mükelleflerin kaynakta stopaj yöntemine göre vergi ödediklerini farkına varmamalarına Mali Aydınlanma denir.

Niskanen'e ; Bürokrasinin bütçeye etkisiyle kamu harcamalarının arttığını savunur. Bürokratların ürettiği hizmetlerin tek alıcısı hükümettir. Hükümetse bu hizmetleri sadece bürolardan sağlayabilir. Bu karşılıklı ilişki, bürokratların daha fazla güç,prestij ve gelir sağlama çabasına, bu da kamu harcamalarının artmasına neden olur.

Son olarak ise; politikacıların, fayda maksimizasyoncu olmalarıdır. bu konuya iki açıdan yaklaşılabilir. Birisi, harcamalar üzerinde partilerin politik tercihlerindeki etkisi, diğeri ise partilerin seçim rekabetlerinin etkisidir.

Az gelişmiş ülkelerin ekonomiye müdahale etme nedenleri ; İktisadi kalkınmayı sağlamak/ Yatırım eksikliğini gidermek/ İktisadi gelişmeyi sağlamak/ Tasarruf Hacmini genişletmek.
Toplam Talepteki dalgalanmaları gidermek gelişmiş ülkelerin ekonomiye müdahale etme nedenidir.
Vergilerle karşılanan kamu harcamalarının milli gelirin %25'ini aşamayacağını ileri süren iktisatçı COLIN CLARK'tir.





KAMU MALİYESİ ÜNİTE 7
KAMU HARCAMALARINDA ETKİNLİK (FAYDA-MALİYET ANALİZİ)

Fayda-Maliyet analizi Kamu kesiminde kaynakların etkin kullanımını sağlamak amacıyla başvurulan yöntemlerden en önemlisidir.

FAYDA-MALİYET ANALİZİNİN KAPSAMI VE GELİŞİMİ
Bu analizde, belirli bir girişimin yaratacağı yarar ile doğuracağı maliyet karşılaştırılmakta ve net yarar sağlayan girişimler kabul edilmektedir. Burada Temel ilke, marjinal faydası marjinal maliyetinden yüksek olan girişimlerde bulunmak ve bu girişimleri MF=MM noktasına kadar geliştirmektir. Ancak pratikte çeşitli engel ve sınırlar nedeniyle bu noktaya kadar gelme olanağı yoktur. Bu sınırların en önemlisi KAYNAK YETERSİZLİĞİ'dir. Fayda maliyet analizinin en önemli öğesi öğenin faydasının ölçülmesidir. Bu alanda ilk adım Jules-Dupuit tarafından atılmıştır. Dupuit, 19.YY'ın ilk yarısında tüketici rantını açıklamış ve kamu hizmetlerinin faydasının, kişilerin bunlar için ödedikleri tutardan ibaret olmadığını, ödemeyi kabul edecekleri maksimum tutara (ödenen tutar+tüketici rantı) eşit olduğunu ortaya koymuştur. Analizin önemi 1950'ler artmıştır.

Tüketici Rantı : Tüketicinin ödeyebileceği ya da ödemeyi göze aldığı yüksek fiyat ile düşük fiyat arasındaki farktır.

1. Faydanın Ölçülmesi : Elektrik enerjisi, sulama sistemi, paralı yollar gibi çıktıları pazarlanabilen kamu yatırım projelerindeki faydalara doğrudan fayda denir. Paralı yolların parasız yollardaki trafiği azaltması gibi durumlarda Dolaylı yada dışsal faydalardır. Fayda-Maliyet Analizinde sadece gerçek faydalar dikkate alınmalı, görünürdeki faydalar dikkate alınmamalıdır. Gerçek Faydada, üretim veya gelir artışı ya da maliyet azalışı söz konusudur. Görünür Faydada ise toplumdaki birisi için fayda artışı, diğerinin fayda azalışı birbirine eşittir. Faydanın ölçülebilmesi için, kamu yatırım projesinin tüm çıktılarının tanımlanması ve gelecekteki miktarının tahmin edilmesi gerekir.

a) Piyasa Fiyatları : Piyasada yer alan çıktıları hesaplamakta kullanılan fiyattır.
Pazarlanabilen yatırım çıktılarının parasal olarak gelecekteki faydaları : Gelecekteki Tahmini fiyatlar X Gelecekteki tahmini miktarının çarpımıdır.
b) Gölge Fiyatları : Piyasada yer almayan çıktıların parasal olarak değerlendirilmesi gerekiyorsa gölge fiyatlar kullanılır.
Bazı durumlarda piyasa fiyatları marjinal sosyal değeri yansıtmaz. Bu durumlarda gölge fiyatı kullanılır.

Dışsallıkların olması
Fiyatların Devlet tarafından belirlenmesi
Tam Rekabet koşullarının olmaması.
Kaynakların tam olarak kullanılmaması.
2. Maliyetin Ölçülmesi : Bir Kamu yatırım projesinin maliyeti, o projeye tahsis edilen kaynakların en iyi seçenek kullanımının değeridir.
3. Zaman Öğesi :Bir yatırım projesinin gelecekteki fayda ve maliyetlerinin doğru tahmin edilebilmesi için öncelikle proje ömrünün doğru tahmin edilmesi gerekir.

FAYDA MALİYET ANALİZİNDE KARAR YÖNTEMLERİ

1) Net Bugünkü Değer Yöntemi :Net faydaların bugünkü değeri pozitif ve en yüksek olan projeler kabul edilir, negatifler red eddilir. Bu yöntem en yaygın kullanılan yöntemdir.
n Ft - Mt
NBD = ∑ --------

t = 1 (1 + i)t






2) Fayda-Maliyet Oranı Yöntemi : Faydaların bugünkü değeri maliyetlerin bugünkü değerine oranlanır. En yüksek fayda maliyet oranına sahip projeler kabul edilir. (1)'den küçük olanlar red edilir. Bütçenin tamamını ya da çok büyük kısmını alacak çok büyük projelerde kullanılır.




n Ft
∑ --------


t = 1 (1 + i)t




FMO= -------------------


n Mt
∑ --------


t = 1 (1 + i)t




3) İç Verim Oranı yöntemi : Net bugünkü değeri sıfıra eşitleyen iskonto (r) bulunarak genel iskonto oranıyla (i) karşılaştırılır. Bulunan iskonto oranı genel iskonto oranından küçükse proje red edilir.





n Ft - Mt
İVO = ∑ --------- = 0

t = 1 (1 + r)t




Bütçe kısıtlamaları iç verim oranı yönteminin kullanılmasını engelleyebilir. Bütçe kısıtlamaları uzun sürer ve yasa koyucu işletme masraflarını karşılayacak bütçe dışı kaynaklar tahsis etmezse iç verim oranı yerine fayda-maliyet oranının kullanılması daha uygundur.




Uygun İskonto Oranı : Uzun dönemli devlet tahvili faiz oranı , Fayda maliyet analizinde iskonto oranı olarak kullanılabilir.


Karlılık Oranı :Kaynakların kamu ve özel sektör arasında dağılımı sorunu varsa kullanılabilir.

Sosyal zaman Tercih Oranı :Kaynakların cari gelecekteki mal ve hizmet harcamalarına tahsisi sorunu varsa en uygun orandır.

Not : Piyasa faiz oranı iskonto oranı olarak kullanılmaz.




Fayda - Maliyet Analizinin Güçlükleri

İktisaden azgelişmiş ülkelerde veri yetersizliği bir sorundur.
Az Gelişmiş ülkelerin ekonomik yapıları istikrarsızdır. Bu da belirsizliğe neden olur.
Fayda-Maliyet analizleri siyasi kararlardan etkilenir.
Kavramsal güçlükler vardır.
 

rainbow

Özel Üye
Katılım
16 Şub 2009
Mesajlar
1,147
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Şehir:
Malatya
güldeste emeğine sağlık:):)
 

BYXXX

Yeni Üye
Katılım
16 Şub 2009
Mesajlar
275
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Adana
Teşekkurler Paylasım İçin :):)
 

aranello

Yeni Üye
Katılım
30 May 2009
Mesajlar
8
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Kocaeli
mükemmel, teşekkürler.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst