Hazır-Cevap
Özel Üye
- Katılım
- 7 Eyl 2007
- Mesajlar
- 3,301
- Tepkime puanı
- 4
- Puanları
- 0
>Eski zamanlardı. Yolların olmadığı zamanlar... Demek ki fakirdi bizim
> gibi çoğunluk,
> bu nedenle taşınacak yüklere talip olacak hamallar bulmak zor olmuyordu...
> Yanımdaki hamalla yola çıktık. İhtiyardı. Kendinden büyük bir yük almıştı.
> Benim sırtımda ise birkaç bavul vardı sadece, onunkinin çeyreği...
> Diyordum ki içimden 'Çok gitmeden kıvrılırsa titreyen bacakları,
> yüklenirim sırtındaki yükün yarısını!..'
> Nitekim çok geçmeden dedi ki:
> - Mola vakti. Gel biraz dinlenelim!...
> - Ne molası, dedim ona hayretle. Ben daha terlemedim!..'
> Sözüme aldırmadı. Durdu. Çöktü. Salarken yükünün ipini
> - Sen de dinlen hadi' dedi.
>
> Benim canım sıkılmıştı bu işe. Genç olduğumu, ondan kuvvetli ol duğumu,
> bunun gibi bir bunakla yola çıkmamın ne büyük hata olduğunu düşünüyordum.
> O ihtiyar, bir bacağını azıcık uzatmış halde sessizce dinleniyorken,
> ben huzursuz bir şekilde ayakta dolanıyordum.
> Bir saat kadar sonra yine durdu, oturdu, dinlendi. Ben kızgınlıkla
> dolandım etrafında...
> 'Yükünü indirip sen de dinlen', demesine aldırmadım, ona daha çok kızdım...
> Sonra yine durdu. Bana da dinlenmemi' söyledi yine ama dinlenmedim.
>
> Kaçıncı molasıydı hatırlamıyorum, birden bire dizlerimin bağı çözüldü.
> Kafamın içinde uçuşan kara kara sinekler sustu, çöküp kaldım.
> Kayış kolumdan çıktı, sırtımdaki bavullar kaydı.
> Ne kadar zaman geçtiğini fark etmedim. Uyumuştum da uyandım mı,
> yoksa bayılmıştım da ayıldım mı anlamadım...
> Baktım kendi kocaman yükünün üzerine benim bavullarımı da bağlamıştı.
> Küçük tasına birazcık su koyup dudağıma dayadı, içtim. Sonra koluma girerek;
> - Hadi kalk, dedi. Bana yaslan.
> Ağır ağır gider ve bir süre sonra gene dinleniriz.' Dediğini yaptım.
> Omzundan güç aldım, ama asıl anlattıkları iyi geldi bana.
>
> - Ben yılların hamalıyım, dedi. Nice pehlivan yapılı adamlar gördüm.
> Çoğu, dinlenmek istemediklerinden yükleriyle birlikte kendilerini de
> toprağa serdi sonunda....
> Halbuki bir yükü 'taşımak' bizim işimiz, 'altında ezilmek' değil!...
> Unutma ki bir yük, taşıdıkça ağırlaşır. Dinlenerek sen yükünü hafifletiyorsun!
> Belki günün birinde hamallığın şekli değişir.
> Belki o günleri ben göremem.
> Ama sen kavuşursan o zamanlara, aman ha, Kafanın içinde de sakın yük taşıma...
> Akşamları bırak ve hafifle...
> Sabah dinlenmiş olarak yeniden tekrar taşırsın yükünü.
> Bizim işimiz, bugünü yarına taşımak, bugünün altında yok olmak değil.
> Çünkü yarınlarda bizi bekleyenler var, taşıdıklarımızı bekleyenler...
> gibi çoğunluk,
> bu nedenle taşınacak yüklere talip olacak hamallar bulmak zor olmuyordu...
> Yanımdaki hamalla yola çıktık. İhtiyardı. Kendinden büyük bir yük almıştı.
> Benim sırtımda ise birkaç bavul vardı sadece, onunkinin çeyreği...
> Diyordum ki içimden 'Çok gitmeden kıvrılırsa titreyen bacakları,
> yüklenirim sırtındaki yükün yarısını!..'
> Nitekim çok geçmeden dedi ki:
> - Mola vakti. Gel biraz dinlenelim!...
> - Ne molası, dedim ona hayretle. Ben daha terlemedim!..'
> Sözüme aldırmadı. Durdu. Çöktü. Salarken yükünün ipini
> - Sen de dinlen hadi' dedi.
>
> Benim canım sıkılmıştı bu işe. Genç olduğumu, ondan kuvvetli ol duğumu,
> bunun gibi bir bunakla yola çıkmamın ne büyük hata olduğunu düşünüyordum.
> O ihtiyar, bir bacağını azıcık uzatmış halde sessizce dinleniyorken,
> ben huzursuz bir şekilde ayakta dolanıyordum.
> Bir saat kadar sonra yine durdu, oturdu, dinlendi. Ben kızgınlıkla
> dolandım etrafında...
> 'Yükünü indirip sen de dinlen', demesine aldırmadım, ona daha çok kızdım...
> Sonra yine durdu. Bana da dinlenmemi' söyledi yine ama dinlenmedim.
>
> Kaçıncı molasıydı hatırlamıyorum, birden bire dizlerimin bağı çözüldü.
> Kafamın içinde uçuşan kara kara sinekler sustu, çöküp kaldım.
> Kayış kolumdan çıktı, sırtımdaki bavullar kaydı.
> Ne kadar zaman geçtiğini fark etmedim. Uyumuştum da uyandım mı,
> yoksa bayılmıştım da ayıldım mı anlamadım...
> Baktım kendi kocaman yükünün üzerine benim bavullarımı da bağlamıştı.
> Küçük tasına birazcık su koyup dudağıma dayadı, içtim. Sonra koluma girerek;
> - Hadi kalk, dedi. Bana yaslan.
> Ağır ağır gider ve bir süre sonra gene dinleniriz.' Dediğini yaptım.
> Omzundan güç aldım, ama asıl anlattıkları iyi geldi bana.
>
> - Ben yılların hamalıyım, dedi. Nice pehlivan yapılı adamlar gördüm.
> Çoğu, dinlenmek istemediklerinden yükleriyle birlikte kendilerini de
> toprağa serdi sonunda....
> Halbuki bir yükü 'taşımak' bizim işimiz, 'altında ezilmek' değil!...
> Unutma ki bir yük, taşıdıkça ağırlaşır. Dinlenerek sen yükünü hafifletiyorsun!
> Belki günün birinde hamallığın şekli değişir.
> Belki o günleri ben göremem.
> Ama sen kavuşursan o zamanlara, aman ha, Kafanın içinde de sakın yük taşıma...
> Akşamları bırak ve hafifle...
> Sabah dinlenmiş olarak yeniden tekrar taşırsın yükünü.
> Bizim işimiz, bugünü yarına taşımak, bugünün altında yok olmak değil.
> Çünkü yarınlarda bizi bekleyenler var, taşıdıklarımızı bekleyenler...