hep giderdin
bilirdim fazla sürmezdi ayrılığın
dönecektin bilirdim
dönüşünü beklemek güzeldi
dönüşünü
beklemek
beklemek
beklemek
sonra sana çılgınca koşmak
şimdi geri gelmen için neler vermezdim neler
seni bir an görmek için
kurşunlara gelmeyi
yanıp yanıp ölmeyi
ölüp ölüp dirilmeyi
göze alırım biliyor musun
her şey ama her şey aklıma gelirdi de
sen
sen yoksun ha!
mumlar yakıyorum
ellerimi yakıyorum
gözlerimi yakıyorum
her bir hücremi
yakıp yakıp söndürüyorum
gelmiyorsun
sen hiç gelmiyorsun...
geçer dediler
diner acısı yüreğinin
unutursun dediler
geçmesin
dinmesin
yanıp yanıp sönsün yüreğim
yanıp kavrulsun
sen
sen neden yoksun...
günleri sayıyorum
bir gün
iki gün
üç gün
gelmiyorsun
ayları sayıyorum
dört ay
beş ay
altı ay
yoksun
yılları sayıyorum
yedi yıl
sekiz yıl
dokuz yıl
bitmiyorsun
her saniyemde sen
her nefesimde sen
sen öyle bir şeysinki
acıttıkça büyüyorsun
kanattıkça devleşiyorsun..
ben hiç aklıma getirmemiştim
bu küçücük dünyamın büyük dev adamı
gün gelipte çekecek gölgesini üzerimden..
sen şimdi yoksun ha!
ben hayatı ilk kez
buz gibi yanaklarından öperken kurşunladım
yüzün yüzümdeyken
yoktun
ellerin ellerimi sımsıkı tuttuğu halde
yoktun
önce güneş açtı
sonra yağmur yağdı
tekrar yağmur yağdı
hep yağmur yağdı
yağmur yağdıkça
devleşiyordun bende
toprakta yüreğim
havada kokun
beni an be an
duvarlara çivileyen yokluğun
yok mu o yokluğun
gavur yokluğun…
ben hayatı ilk kez
buz gibi yanaklarından öperken kurşunladım...
nurşen alıcıer
bilirdim fazla sürmezdi ayrılığın
dönecektin bilirdim
dönüşünü beklemek güzeldi
dönüşünü
beklemek
beklemek
beklemek
sonra sana çılgınca koşmak
şimdi geri gelmen için neler vermezdim neler
seni bir an görmek için
kurşunlara gelmeyi
yanıp yanıp ölmeyi
ölüp ölüp dirilmeyi
göze alırım biliyor musun
her şey ama her şey aklıma gelirdi de
sen
sen yoksun ha!
mumlar yakıyorum
ellerimi yakıyorum
gözlerimi yakıyorum
her bir hücremi
yakıp yakıp söndürüyorum
gelmiyorsun
sen hiç gelmiyorsun...
geçer dediler
diner acısı yüreğinin
unutursun dediler
geçmesin
dinmesin
yanıp yanıp sönsün yüreğim
yanıp kavrulsun
sen
sen neden yoksun...
günleri sayıyorum
bir gün
iki gün
üç gün
gelmiyorsun
ayları sayıyorum
dört ay
beş ay
altı ay
yoksun
yılları sayıyorum
yedi yıl
sekiz yıl
dokuz yıl
bitmiyorsun
her saniyemde sen
her nefesimde sen
sen öyle bir şeysinki
acıttıkça büyüyorsun
kanattıkça devleşiyorsun..
ben hiç aklıma getirmemiştim
bu küçücük dünyamın büyük dev adamı
gün gelipte çekecek gölgesini üzerimden..
sen şimdi yoksun ha!
ben hayatı ilk kez
buz gibi yanaklarından öperken kurşunladım
yüzün yüzümdeyken
yoktun
ellerin ellerimi sımsıkı tuttuğu halde
yoktun
önce güneş açtı
sonra yağmur yağdı
tekrar yağmur yağdı
hep yağmur yağdı
yağmur yağdıkça
devleşiyordun bende
toprakta yüreğim
havada kokun
beni an be an
duvarlara çivileyen yokluğun
yok mu o yokluğun
gavur yokluğun…
ben hayatı ilk kez
buz gibi yanaklarından öperken kurşunladım...
nurşen alıcıer