Beyaz Gemi

ECRİN90

Özel Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
2,485
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Aytmatov bu romanıyla edebiyat aleminde geniş yankı uyandırmış eseri epey tartışılmıştır. Önce Rusça yazılan roman Kırgızcaya sonradan tercüme edilir. Romanın kahramanı yedi sekiz yaşlarında Isık-Göl kıyısında dedesi ninesi teyzesi ve onun kocasıyla ile yaşayan 1 çocuktur. Babası ve annesi tarafından terk edilen torununa sahip çıkan Mümin dede sonradan evlendiği karısı ve torunuyla ile bu tenha göl kenarında ormanın bakım işleri birlikte uğraşan ve partiden olan damadı Orozkula yardım etmektedir.
Orozkulun karısı çocuğun teyzesi Bekey kısır olduğu için çocuk sahibi olamayan 1 kadındır. Orozkul evlat sahibi olamamanın hıncını bu zavallı yaşlı ve onun çocuğu olmayan kızından çıkarmaktadır.

Çok geniş 1 düş dünyasına sahip olan çocuk dürbünüyle hergün gölde yük ve yolcu taşıyan 1 gemiyi izler. Gemilerde tayfalık yapan babasının da bu gemide çalıştığını düşünerekbalık olup bu gemiye ulaşmayı babasına zavallı dedesini zalim Orozkulu yaşadıklarını hayallerini anlatmayı rüyalar. Dedesinin yanından asla ayrılmayan çocuk onun anlattığı masaları dinlerken adeta yaşıyormuşçasına onlardan etkilenir. Bu masallardan biri Boynuzlu Maral Ana destanıdır.

Eski zamanlarda Yenisey ırmağı boyunca kabileler arasında cenkler olur zaferler ve yenilgiler yaşanırmış. ama kabilelerin büyüklerinden biri öldüğü vakit büyüklerine matem tutan kabileye saldırılmazmış. 1 gün Kırgızların lideri öldüğünde ona geleneklerine göre büyük 1 cenaze töreni düzenlemişler. Herkes cenazeye layıkıyla 1 tören yapılması için uğraşırken onları silahsız yakalayan 1 hasım kabilesi 1 kişiyi dahi sağ kalmayacak biçimde kılıçtan geçirmiş. ancak bu mezalimden o baskından biraz önce oynamak için ormana giden 1 kız 1 de oğlan çocuğu kurtulmuş. Çocuklar onların düşmanları olduğunu bilmeden o sırada uzaklaşan toz bulutunun ardına düşmüşler. Çok uzaklarda 1 dağın yamacında 1 şölen verildiğini görüp oraya gitmişler bu şölen yepyeni topraklar kazanan düşmanlarının zaferlerini kutladıkları 1 şölenmiş. Oraya gidince kabilenin lideri bu 2 çocuğun Kırgız aşiretinden olduklarını anlayıp onları 1 uçurumdan atması için 1 kadına vermiş. Böyle 1 şeye kadının da gönlü razı olmuyormuş fakat o yapmazsa 1 başkası çocukları feci 1 biçimde öldürebilirmiş. Onları uzaklarda 1 uçurum kenarında aşağıya atacakken büyük boynuzlu 1 maral belirmiş. Kadına yavrularının insanlar tarafından öldürüldüğünü o yüzden o çocukları istediğini onları yavruları gibi büyüteceğini söylemiş. Çocukları alıp güneylere Isık-Göl kıyılarına gelmiş. O 2 çocuk büyümüş Kırgızlar onların soyundan tekrardan türemiş. Ve bu insanlar Boynuzlu Maral Ananın çocuklarına hep saygı duymuş onları avlamamışlar. Ta ki seneler sonraları dosta düşmana ne kadar zengin olduklarını göstermek sebebiyle ölen babalarına yaptıkları görkemli 1 cenaze töreninde oğulları onun öte dünyada Boynuzlu Maral Ananın soyundan olduğunun anlaşılması sebebiyle mezarının başına büyük 1 maral boynuzu dikmeyi düşünene kadar Bundan sonraları ölenlerine saygı ifadesi bi şekilde mezar başlarına maral boynuzu dikmeye başlamışlar. Boynuzlu Maral Ana bu insanlara küsmüş kalan yavrularını alıp oraya veda ederken 1 da ha geri dönmeyeceğini söylemiş.

Bir gün dede sevinçle çocuğa maralların geldiklerini onları ormanda gördüğünü söyler. Çocuğun sevincinin tarifi yoktur. yalnız maralların geldiğini bilen ancak dede ve torunu değildir. 1 gün Orozkul bu marallardan birini avlayıp misafirlerine ikram etmek ister. Tüfek Orozkula muhtaç olan Mümin dedenin eline verilir ve maral ona vurdurulur. Çocuk her bunlar olup biterken evde sayrı yatmaktadır. Dışarı çıktığında insanların sevinçle et paylaştıklarını görür. O gün ilk kez dedesinin içki içtiğine şahit olur. Etrafa bakınırken öldürülen maralın boynuzunu görünce üzüntüsünden ne yapacağını bilemez. Birden içinde 1 balık olup babasına gitme isteği doğar. Yakınlardaki çaya koşan çocuk kendini azgın sulara bırakır.Çay boyunca yüzüp gittin çocuğum.Şimdi ben sana ancak şunu söyleyebilirim: Çocuk kalbinin çocuk ruhunun bağdaşmadığı bütün şeyi reddettin. İşte beni teselli eden de budur. 1 şimşek gibi yaşadın sen. 1 kez çaktın ve söndün. Şimşeği çaktıran göktür. Ve gök ebedidir. İşte budur beni teselli eden. 1 farklı tesellim daha var: insandaki çocuk vicdanı tohumdaki öz gibidir. Ve o öz olmadan tohum filizlenmez gelişmez. Yeryüzünde bizi neler beklerde beklesin insanoğlu doğdukça ve öldükçe insanoğlu yaşadıkça hak ve sorumluluk denen şey de var olacaktır

Sana senin sözlerini tekrarlayarak veda ediyorum: Merhaba ak Gemi ben geldim!
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,717
Son üye
AntonTob
Üst