Osmanlı'yı anlamak

ECRİN90

Özel Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
2,485
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Bazı topraklar bazı zamanlarda bazılarınındı. Tarih bu döne döne akar. Önemli olan şu: Siz o topraklara ne kadar ruh verdiniz oraların sahibi olmaya ne kadar liyakat kazanmıştınız? Bu sorular bir manevî ruhî liyakat coğrafyasının şifreleridir. Osmanlı yaşatarak yaşadı yaşayarak yaşattı.
Bir başka devletti Osmanlı. Bazıları sataşıp duruyor ama akıl sahipleri bunu yapmaz. Osmanlı'nın teşrifatını protokolünü terminolojisini ayrıntılarıyla öğrenmek için bile bir ömür yetmez. Kitaplar ciltler hep yanında olacak! Rehavete kapılırsan mahcup olursun. Eleştirilecek çok şey de bulursun tabii. Fakat o "bütün"e saygı duymaksızın onun "muhteva-mana" azametinden çekinmeksizin bunu yapmaya kalkarsan çarpılırcasına gülünç olursun. Osmanlı'nın tarihi bu açıdan tehlikelidir! Esasen tarihin kendisinde böyle bir entelektüel tehlike vardır. Bir gün aklına gelip de "ben bu işi de halledeyim" diyerek tarihe balıklama dalarsan çıkamayabilirsin! Doğan Avcıoğlu ile İdris Küçükömer'in hayatlarındaki son fasılda başına gelen budur.
İlk tarih eğitimi çocukluğumuzda dinlediğimiz şifahi tarihle başladı. Babam yakın tarihin canlı şahidi gibiydi. Evdeki tarihin eğitimi okuldaki de öğretimi. İkisi arasında çelişkiler olması bana ayrıca heyecan veriyordu. Yalnız şöyle bir avantajım vardı; babam dayatmacı kalıpçı katı bir insan değildi. İtiraz üsluplu sorular sorduğumda kızmazdı. Hatta bazen "acaba biraz hak vermek mi lazım?" tereddüdünün yüzünde dolaştığını hissettiğim olurdu. Mesela bir yakın tarih olayı için "müretteptir o" demiş ben kabullenememiştim. "Tamamı öyle değildir herhalde. O vesileyle bazı tertip ilaveleri de olmuştur herhalde" dediğimde memnun olurdu "İyidir böyle sormak!" derdi. Cemal Kutay'ın dergilerini titizlikle okurdum ama çok güvenmezdim. Mesela yaptığı nakillerdekendi kelimelerini kullanırdı. "Tespitlemek" bunlardan biriydi. O kelimeyi Cemal Kutay'dan başka kullanan olmamıştır ki o nakil doğru olsun! Yavaş yavaşdoğruları okumaktan "doğru okumak" ilkesine geçtim. Sadece doğruları yazan bir kitap bir eser olamazdı; ama ihtiyatlı ve dikkatli olunursa her kitaptan faydalanmak mümkündü. Mukayeseli ve ihtiyat rezervli okuyuş en iyisiydi. Sonraları Barkan'ları Ülgener'leri tanımak da nasip oldu.
Gençleri bırakın kocaman kocaman unvanlar etiketler taşıyan kişiler tarihle oynamaktan büyük bir zevk alıyor. Çünkü tarih alanı "aksini ispatlayamıyorsan bu iddiayı saygıyla karşılaman ve kabullenmen gerekir" dayatmasına çok elverişlidir. Aksini kim nasıl ispatlayacak? Bir bilim adamı saçma sapan bir iddianın yanlışlığını ispatlama işiyle uğraşır mı? Diyelim ki uğraşmayı göze alan biri çıktı; bilimsel tartışma ortamını nerede bulacak?
Popüler tarihçilik denilen şey genellikle tarih magazinciliğine benzer. Polemikçidirler fikrî ve ilmî âdaptan yoksundurlar "aman bulaşmayalım!" çekingenliğini telkin edici bir tecavüzkârlığa meyyaldirler. Amaçları bilimsel gerçek ve doğru düşünce değil çocukların oyun hamuru gibi bazı ideolojik iddiaların içini doldurmak için girdiği kabın şeklini alan bir istismar hamuru üretmektir. Onlar ciddi kaynaklar ve belgeler göstermekten varestedir; sen onları çürütmek için söylediklerinin yazdıklarının aksini ispat etmekle yükümlüsün! Aksi sabit olmadıkça her türlü tarihçilik ve araştırmacılık iddiası geçerlidir!
Neler neler söyleyip yazılmadı "Osmanlı laikti Osmanlı dine bağlı devlet değildi." "Osmanlı İslam'a zarar verdi." "Osmanlı herkese zulmetti." "Osmanlı feodaliteye izin vermemekle kapitalizme geçişin oluşmasını engelledi." Her düzeyde bir sürü kolaycılık yakıştırması. Mevlânâ'daki fil hikâyesi gibi kim neresine dokunabilmiş neresini kendince tutabilmişse Osmanlı'yı ondan ibaret zannetti. Osmanlı hakikati bütün ihtişamıyla ve vakarıyla sanki Süleymaniye'nin Selimiye'nin şerefelerinden onları acı tebessümlerle seyrediyor. "Osmanlı'yı eleştirmeye de övmeye de hakkı yok bizim aydınların" diyesim geliyor. Osmanlı'yı anlayabilmek için; hem kalp ile akledebilmek hem de akılla hissedebilmek yani kendi bütünlüğünüz sırrından onun büyüklüğünü düşünebilme yolunu aydınlatabilecek bir ışık almak gerekir.


Ahmet Selim -Zaman
 

pegasus_dna

Forum Editörü
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
1,417
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
Sakarya
Osmanlı yaşatarak yaşadı yaşayarak yaşattı.
osmanlı'yı anlamak bir osmanlı gibi düşünmek bir türk gibi düşünmek gerekiyor....nesilden nesile sağlam kişiler tarafından anlatılması gerekiyor....bu bilince sahip olmak gerekiyor
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst