Bu Roman Türkçe'den Türkçe'ye de Çevrilmeli

ECRİN90

Özel Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
2,485
Tepkime puanı
4
Puanları
0
Sıkı edebiyat tutkunları için Dirk Pitt ismi pek bir şey ifade etmez. Ama “macera romanı avcıları” için Pitt bulunmaz hazinedir.18 yıldır New York Times’ın en çok satanlar listesinden inmeyen, dünyada 120 milyondan fazla satan Clive Cussler’ın bu üstün kahramanı, hayal dünyasındaki kariyerine Titanic’i yüzlerce metre denizin altından günışığına çıkararak başlamış, Pasifik Okyanusu’nda batık denizaltıları aramış, Sahra çölündeki macerasıyla Hollywood filmlerine konu olmuş, Güney Amerika’daki Yağmur Ormanları’nda biyoloji korsanlarıyla savaşmış bir ademoğludur. Ama gelin görün ki, Karayip Deniz’inde “Truva Hazinesi”nin peşine düştüğü son romanının Türkiye’de başına gelenler Pitt’in bugüne kadar yaşadıklarının yanında hafif kalıyor.

Bu durumun aslında sadece Dirk Pitt’in başına geldiğini söylersek biraz haksızlık etmiş oluruz. Çünkü Türkçeye çevrilen pek çok kitapta bu katliamı rahatlıkla görebilirsiniz. Artık bu “çeviri katliamı” öylesine usanç verici bir hale geldi ki, keyifle okumak için başladığınız kitapları birkaç sayfa sonra “lanet olsun” nidalarıyla fırlatıveriyorsunuz. Ben “Truva Hazinesi”ni okumak için sonuna kadar direndim. Çünkü Cussler’in bu masalsı macerası, şaşırtıcı “cinliklerle” süslenmiş sürükleyici bir serüvendi ama Türkçesini okumak ne yazık ki pek mümkün olmuyordu. Artık başka dilden çevrilen bazı kitapların sonradan bir de Türkçeye çevrilmesi gerektiğini düşünüyorum. Neden olmasın?

“Anlaşılan o ki, feribotu, içindeki herkesle birlikte batırmadan önce gölün derinliklerine doğru yollayacaklar, dedi Giordino esefle…”

“Truva Hazinesi”nde pes dedirten cümlelerden biri işte bu. Feribotu batırmadan önce, gölün derinliklerine nasıl yollayacaklarını derin derin düşünürken çeviri bombaları arka arkaya gelmeye başladı. İşte sadece beş sayfa (477-481) içinden seçtiğim mantığın ve Türkçenin şahikalarına ulaşan cümleler: “NUMA jeti Guadeloupe’ye inip özel bir hangara doğru taksi yaptığı sırada akşam alacası karanlığa dönüşmüştü.”(s.477)



OKUDUĞUMU BİR DE ANLASAM

Helikopterin yaptıklarını henüz atlatamamıştım ki birkaç satır sonra bu kez fizik kanunlarının şu cümleyle alt üst oluşuna şahit oluyordum: “Pitt ile Giordino nefeslerini tutarak düşmeden önce otuz metre düştüler.”

Helikopterden atlayanların gölün sularından nasıl çıktığı ise sayfayı çevirir çevirmez (s.481) şöyle anlatılıyor: “Kendilerine yassı tahtalarla vuran bir dizi sadist tarafından sıra dayağına çekilmiş gibi hissederek su yüzüne çıktıklarında, bir çift projektörün çıktığını ve suyu tarayarak hedefini bulduğunu ve helikopteri sanki bir noel ağacıymış gibi aydınlattığını gördüler.” Ve 481. sayfada “Yukarıdaki ışık ışınları dans ederek uzaklaştığında…” sözcükleri ile başlayan cümle son darbeyi vuruyor.

Herhalde Dirk Pitt okyanusun derinliklerinden Titanic’i gün ışığına çıkarırken benim bu kitabı okurken zorlandığım kadar zorlanmamıştır. Tabii bu sadece bu kitap için geçerli değildir.



Arda USKAN / Vatan Kitap, 15 Mart 2006
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,421
Mesajlar
134,319
Kullanıcılar
90,728
Son üye
Steventiz
Üst