Fatih’in Az Bilinen Nefsi Müdafası

ECRİN90

Özel Üye
Katılım
6 Kas 2009
Mesajlar
2,485
Tepkime puanı
4
Puanları
0
İstanbul’un fethini takip eden o hararetli günlerde Fatih Sultan Mehmed, esirler arasından 14 yaşında bir çocuğu seçip himayesi altına almıştı. Sonra ne olduysa oldu, bu çocuk bizzat Fatih tarafından öldürüldü...

İstanbul’un fethine dair belgelerin çoğu fetihten yıllar, hatta asırlar sonra yazılmıştır. Ancak bunlardan “Chronicon Minus” adlı belge, Yorgios Sfrancis adlı Bizanslı bir diplomat tarafından bizzat İstanbul’da fetih harekatı sürerken kaleme alındı. Bu eşsiz belge, fetihten tam 556 yıl sonra 2009’da Doç. Dr. Levent Kayapınar tarafından ortaçağ Rumcası’ndan Türkçe’ye çevrildi. Ancak orjinali Napoli Ulusal Kütüphanesi’nde bulunan bu eserin “çatması” yıllardır kitapçı raflarında sürünüyordu: Makarios Melissinos adlı bir sahtekâr tarafından fetihten 125 yıl sonra yazılan kitap, hem bizde hem de Avrupa’da Yorgios Sfrancis’e maledilerek defalarca yayınlandı. Halbuki Melissinos, Sfrancis’in günlüğünü bulmuş ve aynen kendi kitabına koymuştu. Fakat bunu yaparken “Türk düşmanlığı” baskın çıkmış, dini ve siyasi inançlarına göre Sfrancis’in eserini değiştirmişti. Mesela buna göre “Fatih bir sapıktı, İoannis adlı esir çocuğa tecavüze kalkışmış, direnişle karşılaşınca da çocuğu öldürmüştü.”

Avrupa’da yayınevleri asırlarca bu eserin orijinali yerine Melissinos’un tahrip ettiği işte bu metni bastılar. Ta ki kitabın orijinaliyle sahtesi karşılaştırılıncaya kadar yalan rüzgarı devam etti. 1966’da Romen tarihçi Vasile Grecu, 1990’da ise İtalyan tarihçi Riccardo Maisano nihayet bu karşılaştırmayı yaptılar ve Makarios Melissinos’un foyasını meydana çıkardılar. Tabii bu gelişmelerden habersiz olan Türk yayınevleri sahte kitabı gerçekmiş gibi okura sunmaya devam ettiler. Halen satışta olan, 1992 ve 2004’te Scala ve İletişim yayınevleri tarafından basılan “Bizans Düştü! Bizanslı Tarihçi Francis’ten İstanbul’un Fethi” ve “Bizanslı Tarihçi Francis Şehir Düştü!” adlı kitaplar işte bu sahte kaynak esas alınarak Türkçeye çevrildiler.

Neyseki artık sözkonusu eserin aslı Türkçe’de var. Öncelikle bunun sadece İstanbul’un fethini anlatan bir kaynak olmadığını belirtmeliyiz. Bizans saray görevlisi, diplomat ve tarihçi olan Sfrancis, kitabında doğum tarihi olan 1401’den 1478’e kadar 77 yılda başından geçenleri anlatıyor. Bu süreçte Türkler Gelibolu’dan karşıya geçmiş, Avrupa’da ilk fetihlerine girişmişlerdi. Trakya neredeyse İstanbul surlarına kadar artık Türk hakimiyeti altındaydı. Bizans’ın başkenti, Gelibolu ele geçirildikten sonra denizden de saldırıya açık hale gelmişti. Yine bu süreçte; I. Mehmed’in ölümüne, İstanbul’un II. Murad tarafından kuşatılmasına, Selanik’in fethine, II. Murad’ın ölümüne, II. Mehmed’in tahta çıkışına, Rumeli Hisarı’nın inşaasına, nihayet İstanbul’un fethine ve Mora’nın Osmanlılara bağlanmasına tanık oldu.

İSTANBUL DÜŞÜNCE ESİR ALINDI
İstanbul doğumlu Sfrancis asil bir aileden gelmiyordu ama çocukluğu imparatorluk sarayında geçmişti. Çünkü babası burada memurdu dolayısıyla o da saray memuru olmak üzere yetiştirildi. 16 yaşında İmparator II. Manuil Paleologos’un hizmetine girdi. Kısa zamanda herkesin sevgi ve güvenini kazandı. 22 yaşında elçi tayin edilerek II. Murad’a gönderildi. Sfrancis 37 yaşında evlendi. Beş çocuğu oldu. Ancak bunlardan sadece oğlu İoannis ile kızı Tamar hayatta kaldı. 29 Mayıs 1453’te İstanbul’un fethi sırasında Sfrancis son İmparator IX. Konstantinos’in maiyetindeydi. İmparator onu askerleri saymakla ve ihtiyaçlarını tespit ve temin etmekle görevlendirmişti.

İstanbul düşünce Sfrancis esir alındı. Karısı ve iki çocuğu da İmrahor (Has Ahır Sorumlusu) tarafından satın alınarak Fatih’e hediye edildi. Sfrancis 28 gün esaretten sonra fidye ödeyerek kurtuldu. Karısını da fidye ödeyerek kurtardı. Sıra çocuklarına geldiğinde peşpeşe gelen iki acı haberle yıkıldı; önce oğlunu sonra kızını kaybetmişti. Henüz 14 yaşında olan oğlu İoannis, kültürü, terbiyesi ve dil bilgisiyle Fatih’in dikkatini çekmişti. Onu babası gibi diplomat olarak yetiştirmek üzere yanına aldı. Ancak İoannis bu güveni istismar ederek Fatih’e suikast girişiminde bulundu ama başarılı olamadı. Cezası hemen orada bizzat Fatih tarafından verildi. Bu olaydan bir yol sonra da kız kardeşi Tamar, saray kadınları arasında yayılan bulaşıcı bir hastalığa kapılarak öldü. Böylece Sfrancis bütün çocuklarını kaybetmiş oldu.

İstanbul’un fethinin canlı tanığı ve doğrudan mağduru olan Yorgios Sfrancis bundan sonra Adriyatik’te karısıyla bir manastıra çekilip inziva hayatı yaşadı. Sfrancis, başına gelen bunca felaketten sonra eğer kitabında kin, nefret, küfür dolu bir üslup tuttursaydı hiç şaşırtıcı olmazdı. Hatta ondan bu beklenirdi. Ama tersine onun düşünce dünyasında “kötü Türk soyu” imajı yoktu. Bizansın yıkımından, İstanbul’un kaybından ötürü Türkler’den daha çok, Venedik ve Papalığın öncülük ettiği Katolik âlemini suçlu buluyordu. Katoliklerle birleşmeye ve Osmanlılar ile devamlı savaş etmeye karşıydı. Haliyle kitabında Türkleri övmüyor ama yeren, kötüleyen ifadeler de kullanmıyordu. Yine de bazen kendini tutamayıp, “kafir” karşılığı olarak “inançsızlar” dediği oluyor. Oğlunu katleden Fatih içinse, “acımasız” sıfatını kullanıyor. Evladı öldürülmüş, memleketi gaspedilmiş bir baba herhalde ancak bu kadar nesnel olabilirdi.

ÇOCUĞA KARŞI AHLAK DIŞI EŞCİNSEL BİR EYLEM...
Halbuki Makarios Melissinos’un “çatma” kitabında Fatih’in cinayetine dair satırlar aynen şöyle; “Emir (yani Fatih) çocuğa karşı ahlak dışı eşcinsel bir eylemde bulunma arzusundaydı”. Yani Fatih, çocuğu cinsel ilişki teklifini reddettiği için öldürmüştü. Bu iftirayı hiç sorgulamadan kabul etmek Batılı tarihçilerin işine geldi ve çoğaltılarak zamanla bu sapıkça cinayet Avrupa’da gerçekmiş gibi algılanmaya başlandı.

Şimdi aynı olayı bir de çocuğun babasından, Sfrancis’ten dinleyelim: “Aralık 1453 oğlum İoannis’i acımasız ve inançsız Emir (yani Fatih) kendi elleri ile öldürdü. Çünkü güya çocuk onu öldürmeye teşebbüs etmişti. Vah vah zavallı, talihsiz ve sefil baba olarak başıma gelenlere! Oğlum, on dört yıl ve bir gün eksik ile sekiz ay yaşadı. Ancak bedeni ve aklı ile yetişkinler gibiydi.”

İstanbul’un fethine dair nice bilinmezi aydınlatan Yorgios Sfrancis’in canlı tanıklığı, Fatih’i nefsi müdafa ile aklıyor ama bu onun yine de bir çocuk katili olduğu gerçeğini değiştirmiyor.



ntvmsnbc anasayfa - Haber, Son Dakika, Hava Durumu, Ekonomi, Teknoloji, Bilim, Sağlık, Kültür Sanat, Politika, Spor, Gezi, Türkiye ve Dünya Haberleri- ntvmsnbc.com
 

göktuğun

Yeni Üye
Katılım
2 Nis 2010
Mesajlar
77
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Şehir:
Malatya
Aslında Fatih (ikinci Mehmet) bazı tarafları abartılmış biridir.Yukarda da onun bir çocuğu öldürmesinden bahsedilmiş.6 ciltlik Osmanlı Tarihi"nin müellifi Uzunçarşılı İsmail Hakkı"ya göre Fatih oldukça kindar ve ikiyüzlü bir adammış.Çandarlı ailesini ortadan kaldırması güttüğü bir kin yüzünden olmuştur.

İslam düşüncesine göre anlatılan Fatih ile gerçek Fatih bir olmamıştır.Mesela o günlerde yasak ve haram sayılan resim sanatına ilgi duymuş ve İtalyan Bellini"yi Türkiyeye çağırarak resmini çizdirmiştir.Yine etrafında her cins adam bulunurdu.Mesela Hurufiler diye bir grup vardı ki onlar harflere ve rakamlara taparlardı.
 

kevin_norton

Yeni Üye
Katılım
30 Mar 2010
Mesajlar
958
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Antalya
Bak sen şu işe.karalama kolay.denir ya varsa bir hünerin göster.yoksa susta adam olduğunu sansınlar...
 

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
İlginç bir bilgi... Tarihi kimse net olarak bilmiyor. Herkes kendi tarafına göre tarihe yorum katıyor. Herkes inanmak istediği gibi inanmakta maalesef. Ama yinede bu Atalarımızın Dünyayı Yönettiği ve Her ülkenin Çekindiği bir İmparatorluk olduğunu yalanlayamaz.
 

göktuğun

Yeni Üye
Katılım
2 Nis 2010
Mesajlar
77
Tepkime puanı
2
Puanları
0
Şehir:
Malatya
Tarih yaşayanların ağzında zaten bölünmüş bir durumdadır.Akkoyunluların resmi tarihi demek olan Kitab-ı Diyarbakırriyye"de İstanbulun fethi hiç anlatılmaz.Çünkü Akkoyunlulara göre Fatih ikiyüzlü bir adamdır.Fakat Akkoyunluların Türklüğünden kimse şüphe etmez.

Ayrıca Fatih kendisine roma imparatoru demiştir.Bu beynelmilel bir ifadedir.Türklerin hakanı hıristiyanların kayzeri ve islamların halifesi olduğunu söylemiştir.
 

kevin_norton

Yeni Üye
Katılım
30 Mar 2010
Mesajlar
958
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Antalya
İşte tarihi biz Türkler yaparız.başka milletlerde yazar.ondan böyle oluyor.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst