AK Parti'den YGS Açıklaması

seher

Özel Üye
Katılım
25 Şub 2010
Mesajlar
1,645
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Şehir:
Mardin
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "YGS'de şifre" iddialarıyla ilgili olarak, "Bu, bazı muhalefet partileri ve onlar adına kalem oynatan bazı yazarlar tarafından hükümete yönelik bir linç kampanyasına dönüştürülmüştür. Hükümete yönelik, seçimden önce muhalefet adına bir operasyona dönüştürülmüştür" dedi.

Çelik, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, gündemdeki konulara değindi. "YGS'de şifre" iddiaları konusunda değerlendirmelerde bulunan Hüseyin Çelik, eski ÖSYM Başkanı Ünal Yarımağan'ın bazı basın yayın organlarında yer alan iddialarıyla ilgili olarak, "Sayın Yarımağan, maalesef kendisine yakışmayacak, bizi de herkesi de üzecek açıklamalar yaptı" ifadesini kullandı.

Çelik, şunları kaydetti: "Korkusundan konuşamadığını ifade ediyor ama bu nasıl korkuysa, sözleri Türkiye'deki en büyük gazetelerden birinde çok rahatlıkla manşet olabiliyor. Unutmayalım, Sayın Yarımağan bir skandaldan sonra görevini bırakmak zorunda kalmıştır. Sayın Ünal Yarımağan, AK Parti iktidara geldikten sonra da ÖSYM'yi yönetmeye devam etmiştir, görevden alınmamıştır. Bugünkü YÖK yönetimi 3 yıl önce atanmış olmasına rağmen Sayın Yarımağan görevinde bırakılmıştır.

Esas kadrolaşmadan söz edilecek olursa ÖSYM'de başka türlü kadrolaşmanın olduğu maalesef gün gibi aşikardır ve ortadadır. Yeni gelen yönetim sınav güvenliği ile ilgili olarak çok daha ileri tedbirler almıştır. Dikkat ederseniz YGS'de en ufak, güvenliği ihlal eden herhangi bir olay yaşanmamıştır. Bir toplu kopya olayına rastlanmamıştır. Bireysel bir kopya teşebbüsüne rastlanmamıştır. Bu manada sınavla ilgili olarak herhangi bir şaibe olmamıştır. 1 milyon 700 bin öğrenciye, 'adaya özgü soru kitapçığı' ilk defa bu dönem uygulamaya sokulmuştur. Yani 1 milyon 700 bin öğrenci sınava giriyorsa bu kadar öğrencinin soruları aynı olmakla birlikte, uygulanan algoritmadan dolayı hiçbir kitapçık dizaynı, soruların sırası ve şıkların sıralanması itibariyle birbirinin aynısı değildir. Bu ilk defa uygulanmıştır. Bir öğrencinin yanındakine, arkasındakine bakması mümkün değildir. Toplu kopya meselesi bununla birlikte halledilmiştir.

Bu kadar başarılı bir uygulama yapılmış olmasına rağmen, maalesef ÖSYM ana kitapçığın değiştirilerek medyaya verilen kopyasında doğru şıklar sabit bırakılmış, yanlış şıklar serpiştirilmiş, değiştirilmiştir. Bütün medyaya verilen bu kitapçık, tek tip olduğu için öngörülemeyen bazı tartışmalar meydana gelmiştir. Bu bir acemiliktir, bu bir yanlışlıktır. Bu yanlışlığı savunmak mümkün değildir."

"BİLGİSAYARLAR APTALDIR. NE DERSENİZ ONU YAPAR"

Medyaya çağrıda bulunan Hüseyin Çelik, 1 milyon 700 bin aday demenin, ailesi ve sevenleriyle birlikte 20 milyon insan demek olduğunu kaydederek, 20 milyon insanı elde ciddi veriler olmadan tedirgin etmenin medyanın hakkı olmaması gerektiğini söyledi.

"Derhal sınav iptal edilmelidir. Bu sınav şaibelidir" şeklinde insanların kafasının karıştırıldığını belirten Çelik, 18 Haziran tarihinde yapılacak ikinci sınav öncesinde gençlerin hayalleriyle oynanmaması gerektiğini vurguladı. Çelik, şöyle konuştu: "Ülkenin cumhurbaşkanı, hükümet sözcüsü, milli eğitim bakanı bu konuda gerekli açıklamalar yapıyor. Bu da medya tarafından şöyle değerlendiriliyor:

'Savcıya bir şey kalmadı'. Sayın Cumhurbaşkanı'nın tatmin olmuş olması, Hükümet Sözcüsü'nün tatmin olmuş olması, Milli Eğitim Bakanı'nın veya benim tatmin olmuş olmam sayın savcının görevini yapamadığı ya da yapamayacağı anlamına mı gelir Allah aşkına? Böyle bir şey olabilir mi? Savcı meseleye el koymuştur. İşin hassasiyeti vardır. Eminim ki işin tabiatı gereği cumhuriyet savcılığından da halkımız adına ricada bulunuyoruz. Eminim ki bu işi hızlandıracaktır ve birkaç gün içerisinde sonuç alacaktır. Bu, bazı muhalefet partileri ve onlar adına kalem oynatan bazı yazarlar tarafından hükümete yönelik bir linç kampanyasına dönüştürülmüştür.

Hükümete yönelik, seçimden önce muhalefet adına bir operasyona dönüştürülmüştür. Buradan ben halkımıza, milletimize sesleniyorum: Bu bir tezgahtır. Medyamızın da bu tezgahın içinde olmaması gerekiyor. Öngörülemeyen tartışmalar yaşandığını, bunun bir yanlışlık olduğunu ifade ettim. Bir başka yanlışlıktan ve bir başka acemilikten daha söz etmek istiyorum. Bu yönüyle ÖSYM'yi ben de eleştiriyorum. Eyüp'te sınava girecek olan 70 bin öğrenci potansiyeli var. 40 bin kişilik de sınava girilebilecek salon var. 30 bin kişinin Eyüp dışında sınava girmesi gerekiyor. Bu daha önce başka illerde de yaşandı. Eğer birileri kendi oturduğu mekanın dışında bir yerde sınava girecekse bu kızlar olmasın, erkekler olsun. Kızlara pozitif ayrımcılık uygulamak adına sisteme verilen komutta önce kızları yerleştir şeklinde bir komut verilmiş. Bilgisayarlara ne deseniz onu yapar. Bilgisayarlar zannedildiği kadar akıllı falan değil. Bilgisayarlar aptaldır. Ne derseniz onu yapar. 17 okulun tamamına kız yerleştirilmiş."

Her adayın kitapçığının farklı olduğuna dikkati çeken Çelik, "bazı kelli felli köşe yazarlarının logaritma ile algoritma arasındaki farkı bilmediklerini ve buna rağmen ahkam kestiklerini" dile getirdi. Çelik, "Konuyu bilmeden, hükümete karşı, partimize karşı bir linç kampanyası yürütülmeye çalışılıyor. Tüm bu tezgahlar boşa çıkmıştır, çıkacaktır. Tek bir öğrencimizin mağdur olması kendi mağduriyetimiz olarak tarafımızdan algılanır" diye konuştu.

"(BAYKAL'IN ÖZÜR DİLEMESİ) ÖZÜR DİLEMEK BİR ERDEMDİR, YAPTIĞI HATADAN DÖNMEK BİR ERDEMDİR"
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, "Sayın Kılıçdaroğlu, bir iftira makinesine dönüşmüştür. Çünkü oyunu artırmak Sayın Kılıçdaroğlu için hayat memat meselesi haline gelmiştir. Çünkü oyunu ciddi şekilde artıramazsa, 13 Haziran'da Sayın Kılıçdaroğlu'nun yerinde yeller esecektir" dedi. Çelik, partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun eleştirilerine yönelik değerlendirmelerde bulundu. Milletvekili genel seçimlerine yaklaşılırken, iktidarın da muhalefetin de Türkiye yakışan bir vakar ve sükunet içinde olması gerektiğine inandıklarını dile getiren Çelik, ama CHP Genel Başkanı'nın her grup toplantısının adeta "Küfürnameye" dönüştüğü savundu.

Çelik, "Sayın Kılıçdaroğlu sokak ağzıyla konuşmaya devam ediyor. Tahkir ve tezyife devam ediyor, hakaret etmeye, küfretmeye devam ediyor. Sayın Başbakan'ı 'ar damarı çatlamakla' itham ediyor" dedi. "Kem sözün sahibine ait olduğunu" ifade eden Çelik, şunları kaydetti: "Sayın Kılıçdaroğlu'nun söylediklerini ciddiye aldığımız için değil ama halkımızı ciddiye aldığımız için bunu duyan bunu seyreden halkımıza duyduğumuz saygıdan dolayı oradaki saçmalıkları bir şekilde cevaplandırmak zorundayız. Bir çok konuya cevap vermiş olmama rağmen sanki bunlar yokmuş gibi hareket etmeye devam ediyor. İftira ederek, kara çalarak, çamur atarak, hakaret ederek, tahkir ve tezyifte bulunarak kimse siyasette yol ve mesafe kat etmemiştir."

Kılıçdaroğlu'nun eleştiride bulunurken, Başbakan Erdoğan'ın, "yargının işine karışmıyoruz, yargı da bizim işimize karışmasın" sözlerine dikkat çektiğini belirten AK Parti'li Çelik, yürütmenin bütün yaptığı iş ve işlemlerin yargı denetimine açık olduğunu anımsatarak, "Yargı yasal denetim yapar, yerindelik denetimi yapamaz, kendini icra organını yerine koyamaz, icra organıymış gibi hareket edemez. Sayın Başbakan'ın dediği budur..." diye konuştu. Hukuk fakültesi birinci sınıf öğrencinin bile erkler ayrılığı prensibi kendisine anlatıldığını bunu bileceğini dile getiren Çelik, "Sayın Başbakan; 'bizim yaptıklarımız yargı denetimine tabi olmasın' böyle bir şey söyler mi?" diye sordu.

"NE FARKI VAR?"

Kılıçdaroğlu'nu, "makuliyete" davet ettiklerini ifade eden Çelik, 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren döneminde DGM'lerin olduğunu, bunların kaldırıldığını anımsatarak, Kılıçdaroğlu'nun, kendi dönemlerinde kurulan özel yetkili mahkemeler için "ne farkı var?" diye sorduğunu dile getirdi. DGM'lerin tüzel kişiliğe sahip müstakil mahkemeler olduğunu ifade eden Çelik, "bu mahkemelerde askerlerin yer aldığını, olağanüstü dönemleri ürünü oldukları için olağanüstü yargılamalar yaptığını" anlattı.

Özel yetkili mahkemelerin ise bir iş bölümü sonucu oluşturulduğunu dile getiren Çelik, şöyle devam etti:

"Bazı suçları tabiatı gereği, orada yargılama yöntemlerinde de farklılık olabilir ama bu hakimlerin kaynağı aynıdır. Bu mahkemeler, müstakil tüzel kişiliği olan mahkemeler değil, belli başlı bazı mahkemelere bazı görevler verilmesi sonucu, özel yetkili mahkemeler haline gelmiştir, bundan ibarettir. Sanki biz, Türkiye'de 'olağanüstü bir yargılama usulü getirmişiz' gibi bir değerlendirme yapmak, meseleye böyle bakmak, doğruluk ile gerçeklikle, hakkaniyetle bağdaşan şeyler değil. Dün Avukatlar Günü'ydü. Bütün avukatları kutluyoruz. Hepimizin savunmaya ihtiyacı var. Çok önemli bir vazifenin ifası olarak görüyoruz. Fakat diyor ki; 'avukatlar artık savunma yapamıyormuş, barolara sesleniyor, suskunluğunuz utancınızdır' diyor. Yani kışkırtıyor. Yani baroları, hukuk fakültelerini Sayın Kılıçdaroğlu'nu zihniyeti ve ideolojisi doğrultusunda ayağa kalkmaya davet ediyor. Bizim dönemimizde avukatlık kanununda ne değişiklik yapıldı? Savunmayı kısıtlayan, savunmayı yapacak hukuk adamlarının fonksiyonuyla ilgili hükümetimiz geriye götürücü bir şey mi yaptı? Sayın Kılıçdaroğlu neyi kast ediyor biliyor musunuz? Sanıklarla özdeşleşen, kendisinin üye olmak istediği bir Ergenekon örgütü vardı ya, hani adresini bilmiyor ya Sayın Kılıçdaroğlu... İllegal bir örgütün adresi, tabelası yoktur demiştim. Üyesi olmaya çalıştığı terör örgütü Ergenekon'un avukatlığın yapan bazı avukatlar, kendilerini sanıklarla özdeş hale getirdikleri zaman, elbette mahkemelerin onlarla ilgili yapacakları vardır. Yani savunma pozisyonundan çıkıp, sanığın işlediği suçların içine girerseniz siz onun bir parçası haline gelirsiniz. Cerrahlık kutsal bir meslektir. Can kurtarır. Cerrah organ kaçakçılığı adına, sakatatçılık yapmaya başlarsa adalet cerrahın gırtlağına yapışır..."

"İFTİRA MAKİNESİ"

Kılıçdaroğlu'nun, "CHP iktidara gelirse HSYK'nın müstakil bütçeye sahip olacağını ve HSYK Başkanının Maliye Bakanlığının kapısında para dilenmeyeceğini" ifade ettiğini anlatan Çelik, "Bu da kargaları güldürür" dedi. HSYK Kanunu'nun çıktığını anlatan Çelik, Yargıtay, Anayasa Mahkemesi, Danıştay gibi HSYK'nın da genel bütçe içinde kendi bütçesiyle yönetileceğine yönelik kanun maddesini anımsattı.

Çelik, "Devletin bir kurumunun, işleyişi ve yapacağı yatırımlar, ortaya koyacağı projelerle ilgili olarak Maliye'den bütçe istemesi, DPT ile bunları müzakere etmesini, 'birinin kapısında para dilenmek' olarak mı değerlendirmek gerekiyor? Bu nasıl gayridevlet anlayışıdır. Eğer Sayın Kılıçdaroğlu'nun devlet yönetme anlaşışı buysa 'pes' derim" diye konuştu. AK Parti'li Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Sayın Kılıçdaroğlu, bir iftira makinesine dönüşmüştür kendi oyunu artırabilmek için. Çünkü oyunu artırmak Sayın Kılıçdaroğlu için hayat memat meselesi haline gelmiştir. Çünkü oyunu ciddi şekilde artırmazsa, 13 Haziran'da Sayın Kılıçdaroğlu'nun yerinde yeller esecektir. Dolayısıyla gayeye ulaşmak için her vasıtayı ve her türlü yalanı ve iftirayı, ve her türlü hakareti cevaz görmektedir. Bu, Makyevelist bir anlayıştır. Makyevelizm kimseye yar olmamıştır. Güya Deniz Feneri sanıklarından biri çıkıp 'Benim güvencem Başbakan Erdoğan' demiş. Bunu hangi sanık dedi, bunu nerede dedi, bunu dedi de biz mi duymadık? Hadi biz duymadık Google da mı duymadı. Siz, bu iftira çamurunuzla baş başa bırakıyorum. Bu iftira çamurlarınız biriktikçe onun içinde korkarım ki debelenmeye başlarsınız. Ayıptır. Neticede siz bize hakaret edeceksiniz, Başbakanımıza, Hükümetimize, mensuplarımıza hakaret edeceksiniz, biz de diğer yanağımızı göstereceğiz...

Yok böyle bir şey. Bu iftiraları kendisine iade ediyorum. Bu iftiralarını ispata davet ediyorum. Hangi sanık, "Benim güvencem Recep Tayyip Erdoğan'dır' dedi. Böyle bir şey dediğini varsayalım, şimdi bir Ergenekon sanıklarından biri çıksa dese ki 'Benim güvencem Cumhurbaşkanı, başbakanı, bir bakanı, birisini gösterse, tek taraflı söylem sadece sizi bağlar. Siz alacaklı olduğunuzu söylüyorsunuz, o borçlu mu acaba? Bu tavır, bu gidiş hoş değil, CHP için hoş değil..." Kılıçdaroğlu'nun, Başbakan Erdoğan'ın Diyarbakır Cezaevi ile ilgili sözlerine yönelik eleştirilerine de yanıt veren Çelik, bu konuda gerekli açıklamaları daha önce de yaptığını, söz konusu cezaevinin yenisi bitince kapatılacağını hatırlattı. Cezaevindeki kötü muamelenin neredeyse sıfırlandığını anlatan Çelik, bu konuda bir olay yaşandığını sanıkların adalet önüne çıkarıldığını, dönemin bakanını da özür dilediğini bildirdi.

BAYKAL'IN ÖZÜR DİLEMESİ

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çelik, eski CHP Genel Başkanı Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın, Başbakan Erdoğan'a yönelik "nahoş bir ifade kullandığını" dile getirerek, "Sayın Baykal, Sayın Kılıçdaroğlu'ndan daha onurluymuş ki çıkıp özür diliyor hiç olmazsa. Özür dilemek bir erdemdir, yaptığı hatadan dönmek bir erdemdir. Ama her hafta Sayın Kılıçdaroğlu bir başkasını ilave ediyor. Ben bunu seçime doğru giderken, tekrarlanmamasını, özellikle diliyorum. Ama CHP'den, Genel Başkanımıza, hükümetimize, camiamıza bu tür saldırı, iftira, itham ve karalamalar geldiği zaman bizim elimiz patlıcan toplamıyor, gerektiği şekilde cevaplarını alırlar" dedi. "YGS'de şifre" iddialarıyla ilgili olarak da öğrencilere seslenen Çelik, yanlış hesap varsa bunu Bağdat'tan döneceğini dile getirdi.
 

AsenA_38

Yeni Üye
Katılım
25 May 2010
Mesajlar
542
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Şehir:
Adana
varsa bi sıkıntı çözülmeli bence... sınavlarda çekilen tüm kopyalar bu dönemde patlak verdi hatta çoğu sınavdakiler iddia olmaktan çıktı demek ki bi yerde bi sıkıntı var birileri işlerini yapmıyor
 

ragut

Banned
Katılım
15 Ağu 2008
Mesajlar
124
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Şehir:
Adana
daha bu cemaat devam ettikçe kpss side, ygsside,aofside tüms ınavlarda aynı şey olur şayet yıllardır polislik soruları veriliyor zaten bunu bilmeyen yok:) ama müslüman olanlara veriliyor:) cemaatçi olmayan müslüman olmuyor:) allah umarım bus eçimde bizleri bu partiden esirgerde hayatımız geleceğimiz karanlıktan kurtulur:)
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst