Tarihe Adını Yazdıran En Ünlü Aşklar

only roses

Özel Üye
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
4,562
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
Konya

Tarihe Adını Yazdıran En Ünlü Aşklar



Onlar yaptıklarıyla adlarını tarih kitaplarına yazdırdılar. Yaşadıkları aşklar da yaptıkları gibi dilden dile dolaşıp adeta destanlaştı. İşte dünyanın en ünlü 12 aşk hikayesi...



Mark Antony ve Kleopatra
M.Ö. 31 - Roma ve Mısır


Öyle güçlü bir aşk yaşadılar ki ayrılmaları için savaş başlatıldı. Mark Antony, Kleopatra’ya olan aşkı yüzünden karısı Octavia’dan ayrılınca, Octavia’nın erkek kardeşi Octaivan roma ordusunu onları yok etmek için Mısır’a getirmiştir. Fakat iki aşık ayrılmak yerine intihar etmeyi tercih ettiler; gerçek Romeo ve Juliet hikayesi!

Napolyon ve Josephine
1
800’ler - Fransa


Napolyon güzel Josephine’i görür görmez vurulmuş ancak kendini ifade etmesi seneler sürmüştür. Bir kez bir araya geldikten sonra, ihanet ve dramla dolu gerçekten fırtınalı bir aşk yaşadılar. Josephine bir varis doğuramayınca, Napolyon onu başka bir kadın için terk etti ve Josephine kalp kırıklığından öldü. Napolyon Josephine’i asla unutamadı.

Juan ve Evita Peron
1
940’lar - Argentina

uan Domingo ve Evita inanılmaz politik güce sahip aşıklardı. Kendisini fakir hayatından kurtarıp, Juan’ı baştan çıkaran Evita, kendisini ade şık olmaktan alıkoyamadı. Birlikte Arjantin hükümetinin tüm faaliyetlerini değiştirdiler ve dönemin en çok sevilen politik çiftlerinden birisi oldular. Büyük zaferlerinin birinin hemen ardından Evita trajedik bir şekilde kanserden öldü.

P
rens Edward ve Wallis Simpson
1900’ler - İngiltere

Edward, son derece çekici ve evli olan Wallis Simpson’a aşık olduğunda İngiliz monarşisi için son derece önemli değişiklikler yaptı. Wallis, İngiltere kraliçesi olamayan bir Amerikalı olarak 1934’de kocasından ayrıldı ve ikili son derece vahşi bir romans yaşamaya başladı. Edward 1936’da İngiltere kralı oldu ama çok geçmeden sevdiği kadınla evlenebilmek için tacını iade etti.

V
oltaire ve Emilie du Chatelet
1700’ler - Fransa


Voltaire Fransız kraliyet ailesi tarafından son derece sevilen bir yazardı ve Emilie de genç, akıllı bir sosyete. Emilie, Marquis du Chatelet’le evli olmasına rağmen kendisi gibi Voltaire de insanların ne düşündüğünü önemsemiyordu. Emilie ölene kadar 15 yıl boyunca sevgili olarak yaşadı ve bilindiler. Hatta Emilie’nin kocası trarafından alınan bir evde yaşadılar. Birbirlerine karşı sadece fiziksel bir çekim duymuyor, birbirlerinin zekasından da son derece etkileniyorlardı.

Czar Nicholas II ve Alexandra Federovna
1
800’lerin Sonu ve 1900’lerin Başı - Rusya


Nicholas, Rusya’nın gelecekteki Sezar’ı, güzel Alman prensesi Alexandra’ya aşık oldu. Tarafların aile baskılarına rağmen birlikteliklerini kimseden saklamadan yaşamaktan çekinmediler. Bolşevikler Rus kraliyet ailesini esir aldığında, Alexandra ve Nicholas birlikte idam edildi


Richard Burton ve Elizabeth Taylor
1960’lar - Amerika





Richard Burton ve Elizabeth Taylor, Mark Antony ve Klopatra’nın aşk hikayesini anlatan film de dahil olmak üzere pek çok eserde birlikte rol aldılar. Ve birbirlerine hissettikleri kimyasal ve cinsel çekime daha fazla dayanamayıp, ikisi de evli olduğu halde aşk yaşamaya başladılar. Daha sonra evlendiler, ama fırtınalı aşkları çabuk söndü ve boşandılar… Sadece 16 ay sonra Afrika’da tekrar birbirletriyle evlenmek için !

Lord Nelson ve Lady Emma Hamilton
1
700’lerin Sonunda - İngiltere


Ünlü ressam George Romney’nin pek çok tablosuna figür ve kendisine ilham olan güzelliği ile ünlüydü Emma. Emma, Sir William Hamilton ile Lord Nelson da Lady Fanny Nelson ile eviliolmasına rağmen, ikili tanıştığında Emma Lord Nelson’dan o kadar etkilendi ki “Aman Tanrım, bu mümkün mü¿” diyerek bayıldı. Ne karşılaşma ama! Tüm Londra’yı büyüleyen bir aşkla cüretkar bir şekilde Emma’nın kocasıyla birlikte bir kaç yıl yaşadılar

Tristan ve Isolde
1
200’ler - İrlanda


Tristan çok sevdiği amcası Kral Mark’ın karısı Isolde’ye aşık olur. Bir çeşit üçlü ilişki başlar, herkesin birbirine gerçekten değer verdiği. Fakat Tristan ve Isolde birbirlerine hissettikleri tutkuyu inkar edemez ve zina işlerler. Kral Mark bunu öğrenince, yeğeni Tristan’ı zehirli bir kılıçla öldürür. Isolde Tristan’ıun ölüğünü öğrenip cesedini gördüğünde kahrından hayata veda eder

P
yramus ve Thisbe
M
.Ö.331 - Babil İmparatorluğu


Babil İmparatorşluğu’ndak,I en yakışıklı erkek Pyramus ve en güzel bakire Thisbe idi Komşu ve çocukluk arkadaşları oldukları için aileleri tarafından evlenmeleri yasaklanmıştı. Bir gece, buluşup birlikte kaçmayı planlıyorlardı. Ama bir gün bir dağ aslanı Thisbe’ye saldırdı. Kız kaçabildi ama aslan peçesini kapmıştı.

Pyramus aslanın ağzında kızın kanlı peçesini görünce, öldürüldüğüne inandı ve kendisini kılıcı ile öldürdü. Ve Thisbe Pyramus’un öldüğünü görür görmez kılıcı yerden alıp o da kendini öldürdü


Prens Khurram ve Mumtaz Mahal Begum
1
600 - Hindistan

Prens Khurrum (daha sonra Shah Jahan olan) genç, zarif Arjumand Banu Begum (daha sonra Mumtaz Mahal olarak adlandırılan)’a daha henüz 14 yaşında iken aşık oldu. Halihazırda iki karısı olmasına rağmen, Mumtaz Mahal prensin hayatının aşkı idi. Birlikte heryere seyahat ettiler, ve Mumtaz 14. çocuklarını doğururken ölünce, Shah Jahan Taj Mahal’in onun anısına inşa ettirdi




Prens Saleem ve Anarkali
1
615 - Lahor

Moğol Hükümdarı Akbar’ın oğlu olan Prens Saleem, güzel köle kızı Anarkali’ye aşık olur. Akbar ve eşi Jodha, oğullarının sıradan bir uşağa olan aşkından utanç duyarlar ve kızı görmesini yasaklarlar. Prens bunu kabul etmek yerine babasına savaş açtığını bildirir.

Savaştan sonra, oğlunu mağlup eden Akbar , Anarkili’den vazgeçmesini ya da öldürülmesini ister. Prens Saleem ölümü seçer, ama buna razı gelmeyen Anarkali, prensle geçireceği tek geceye karşılık kendi hayatından vazgeçer. Arzu ettiği geceden sonra Akbar zavallı kızı diri diri tuğla bir mezarın içine gömülmesini sağlar.





 

eebru

Özel Üye
Katılım
30 May 2010
Mesajlar
653
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
Malatya
waay be.. bizide böyle seven olur mu ki acaba? :)
 

sonsuz_nur

Özel Üye
Katılım
30 May 2009
Mesajlar
1,860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Şehir:
Yozgat
aslı yusufla züleyha neredeeeeeeeeeeeeeeeeeee :////////////////////////
 

pegasus_dna

Forum Editörü
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
1,417
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Şehir:
Sakarya
adaylığı koyuyorum 13. en ünlü aşk ben olcam...:p
 

only roses

Özel Üye
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
4,562
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
Konya

sonsuz_nur

Özel Üye
Katılım
30 May 2009
Mesajlar
1,860
Tepkime puanı
3
Puanları
0
Şehir:
Yozgat
aslıyla kreminkide aşkmı yusufla züleyha yanında:)
 

only roses

Özel Üye
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
4,562
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
Konya
Değişen devir gibi insanlarla birlikte aşklar da değişiyor sanırım
Hatta şu iletiyle konuyu kapatıyorum
Nerde o eski aşklar şimdilerde;
Ya Mecnun küpeli ya da Leyla kaşar…:p
 

By_tr

Özel Üye
Katılım
26 May 2008
Mesajlar
1,277
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Şehir:
Ordu
listede eksik var
bizden kimse yok burda yav
leyla mecnun
kerem aslı
ferhat şirin
yusuf züleyha

olmadı patron kınıyorum sizi
 

only roses

Özel Üye
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
4,562
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
Konya
Ekliyorum ısrarlara dayanamayıp arkadaşlar:)
Aslı&Kerem
O zamanlar yaşlı bir İsfahan Padişahı, mirasını bırakacak bir erkek evladı olmadığı için üzülmektedir. Padişahın "Keşiş" diye hitap ettikleri bir yardımcısı vardır. Keşiş padişah için bir elma ağacı diktirtir ve senesinde padişahın herkesi kıskandıracak derecede yakışıklı bir erkek evladı dünyaya gelir. Bu çocuğa yiğitliği ve mertliği dolayısı ile Kerem adı verilir. Keşişin de Aslı adında dünyalar güzeli bir kızı vardır. Bu iki genç çocukluklarını beraber geçirirler. Kerem'in Sofu adında bir arkadaşı vardır. Kerem bir gün Sofuyla gezerken Aslı'yla karşılaşır. Kerem'in nutku tutulur ve bir daha konuşamaz. Bir süre sonra Aslı ortadan kaybolur. Kerem Aslı'yı bulmak için yollara düşer. Yolda karşısına çıkan herşeye Aslı'yı sorar. Yolda karşılaştığı kızları Aslı'ya benzetir. Bir gün Sofu Kerem'in yanına gelir. Kerem'e, Aslı'nın başkasıyla evleneceğini söyler. Kerem bunu duyar duymaz Aslı'nın evine gider. Aslı ile Kerem o gece evlenirler. Keşiş düğün sırasında Kerem'e büyü yapar, düğünden sonra Kerem ile Aslı yorgun bir şekilde evlerine dönerler. Kerem üstündeki mintanı çıkarmak için düğmeleri açar fakar düğmeler tekrar iliklenir. Daha sonra Kerem bir kaç kez mintanı çıkarmayı denese de başaramaz. Artık daraldığı için yorgunluktan bir "ah" çeken Kerem ağzından yayılan ateşle yanmaya başlar. Aslı Kerem'i söndürmek için ona su verir fakat bu sefer ateş daha da güçlenir. Bir kaç dakika içinde Kerem yanmaktan Kül olur. Aslı da kahrından haykırırken saçları Kerem'in külüne değerek tutuşur ve o da yanarak can verir.
 

only roses

Özel Üye
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
4,562
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
Konya
Ferhat ile Şirin
Hüsrev - ü Şirin, ya da Ferhat ile Şirin adlarıyla İran'lı ve Türk divan şairlerince mesnevi biçiminde yazılmış olan bu halk öyküsü, Orta Asya, Azerbaycan, İran, Türkiye ve Balkanlar'da ülkelere ve yörelere göre bazı değişikliklere uğramış olarak yüzyıllardır anlatılmaktadır.

Hikayenin konusu ise şöyle:

Azerbaycan'da Erzen kentinin kadın hükümdarı Mehmene Bânu, kız kardeşi Şirin için bir köşk yaptırmıştır. Köşkü süsleme işini o yörenin en usta süslemecisi Ferhad'a (Nakkaş'a) verirler.

Ferhad, çalışırken Şirin'i görür ve ona âşık olur. Sarayları süsler, ve fırçasından dökülen zarafetin Şirin'e olan duygularının ifadesi olduğu söylenir.
Mehmene Bânu da Ferhad'ı sevmektedir, bu nedenle Şirin'le evlenmesini istemez, karşı çıkar.

Ferhad bir gezi sırasında Amasya kentinin hükümdarı Hürmüz Şah ile tanışır. Hürmüz Şah Ferhad'ın başına gelenleri dinleyince onu yanına alır.

Birlikte Erzen'e giderler. Hürmüz Şah, Şirin'i Ferhad için Mehmene Bânu'dan ister. Mehmene Bânu karşı çıkınca iki hükümdar birbirlerine savaş açarlar.

Savaş sırasında Hürmüz Şah'ın oğlu da Şirin'e âşık olur. Savaş sonunda yenilen Mehmene Bânu her şeyi bırakarak kaçar.

Şirin Amasya'ya getirilir. Oğlunun da Şirin'e âşık olduğunu öğrenen Hürmüz Şah güç durumda kalır. En sonunda Ferhad'a başarılması imkansız bir iş verir ve bu işi başarması koşuluyla Şirin'e kavuşabileceğini söyler.

Ferhad, Amasya yakınlarındaki bir dağı delecek ve kente oradan su getirecektir ve ancak bu işi başarırsa Şirin'le evlenebilecektir.

Ferhad büyük bir coşku ile işe koyulur ve bir süre sonra işin sonuna yaklaşır.

Ferhad'ın bu işi başaracağını anlayan Hürmüz Şah, çalıştığı bir dağda Ferhad'a yaşlı bir kadınla Şirin'in öldüğü haberini yollar.
Bu yalan habere inanan Ferhad, Şirin'in ölüm acısına dayanamaz ve dağları deldiği gürzünü canına kıymak amacıyla havaya fırlatır ve yere düşen gürzün altında intihar eder.

Ferhad'ın ölüm haberini alan Şirin de bir hançerle kendini öldürür. İki sevgiliyi yan yana gömerler.

Rivayete göre,
Her bahar Ferhad'ın mezarı üstünde kırmızı bir gül, Şirin'in mezarı üstünde beyaz bir gül ve iki gülün arasında da bir diken biter. Ferhad ile Şirin'i sonsuza kadar ayıran bu diken kimine göre Mehmene Bânu, kimine göre Ferhad'a yalan haberi getiren yaşlı kadındır.
 

seher

Özel Üye
Katılım
25 Şub 2010
Mesajlar
1,645
Tepkime puanı
5
Puanları
38
Şehir:
Mardin
aşk güzel duygu olsa gerek böyle aşklar kaldımı bir yerlerde
teşekkürler:cici
 

only roses

Özel Üye
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
4,562
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
Konya
Yusuf& Züleyha
Divan edebiyatında birçok şairin mesnevilerine de konu olan bu aşk öyküsü Kur'an-ı Kerim'de "öykülerin en güzeli "diye isim bulmuştur . Yusuf sûresinde 98 âyet (4-101), Yusuf Peygamber'in ibretli hayat hikâyesinden söz eder.

Buna göre Yusuf Peygamber'in on bir erkek kardeşi vardır. Olağanüstü bir güzelliğe sahip olan Hz.Yusuf babası tarafından çok sevilmektedir. Onu kıskanan kardeşleri gezinti için kıra götürürler ve kuyuya atarlar. Babalarına ise kanlı elbiselerini gösterip, onu kurdun yediğini söylerler. Yoldan geçen bir kervan, su çekerken Yusuf'u bulur ve Mısır'da Hazine Bakanı olan Azîz'e köle olarak satarlar.

Sarayda ihtimamla yetişen Hz.Yusuf 'a Azîz'in karısı Züleyha aşık olur ve onu yasak ilişkiye çağırır.Hz.Yusuf ona şöyle cevap verir: "Allah'a sığınırım. Efendim bana iyi baktı. Doğrusu zulüm yapanlar kurtuluşa eremez." Yüce Allah, o arada Hz.Yusuf'un da Züleyha'yı arzuladığını, ancak ihlâslı bir kul olması yüzünden Yusuf'un bu kötülük ve fuhuştan korunduğunu belirtir.

Eşinin haksız olduğunu tespit eden Azîz, olayın hiç bir şey olmamış gibi kapanmasını istemişse de, dedikodunun önü alınamamıştır. Bunun üzerine Züleyha dedikodu yapan hanımları yemeğe davet etmiş ve Yûsuf'u onların yanına çağırarak, şaşkınlık içinde meyve bıçakları ile ellerini kestiklerini görmüştür. Bununla, âşık olmakta haklı olduğunu göstermeye çalışan Züleyha, Yusuf'un kendisine ilgi göstermemesi üzerine onun hapse atılmasını istemiştir.

Güzel bir kadının cinsel isteklerine uymak yerine yıllarca hapiste kalmayı tercih eden Hz.Yusuf bu konuda şöyle dua etti: "Rabbim, bana göre zindan, bunların beni çağırdığı şeyden iyidir. Eğer onların düzenini benden savmazsan onlara kayarım ve câhillerden olurum." Rabbi onun duasını kabul etti ve onların düzenlerini ondan savdı.

Mısır hükümdarı bir gece rüyasında yedi zayıf ineğin yedi semiz ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak gördü. Yorumcular bu rüyaya anlam veremediler. Bu arada zindanda bulunan Hz.Yusuf isabetli rüya yorumları ile ün yapmıştı. Kral onu yorum için saraya çağırdı. Ancak Yusuf, Züleyha konusunda iftiraya uğradığını, bu eski davanın görülerek sonuca bağlanmasını istedi. Böylece temize çıktıktan sonra rüyanın yorumunu yapabileceğini söyledi. Gerçekten sorguya çekilen Züleyha ve dedikoducu kadınlar doğruyu söylediler. Hz.Yusuf belge ve delillerle temize çıkınca rüyayı şöyle yorumladı:

Yedi yıl çok bolluk, ondan sonra da yedi yıl kıtlık yılları gelecek. Kral, tedbir olarak ne yapmak gerektiğini sorunca Hz.Yûsuf, ekonomik ve mali işlerin başına kendisi getirildiği takdirde bu kıtlık ve darlık yıllarına çare bulabileceğini söyledi.Bu göreve getirilen Hz.Yusuf , ilk bolluk yıllarında halkı tasarrufa teşvik etti, tüm fazla hububatı depolara yerleştirdi. Bu arada, halk ellerindeki altın, gümüş gibi değerli eşyasını da Hz.Yusuf 'un emanet depolarına teslim etmişti. Bunların eline emanet bıraktıkları şeylerin miktar ve niteliklerini belirten makbuzlar veriliyordu. İşte bu makbuzlar J. Dobretberger gibi iktisatçıların belirttiği gibi M. Ö. 1600 yıllarında Ortadoğu' da elden ele kâğıt para gibi dolaşmaya başlar.

Rivayete göre Mısır Melik'i Hz. Yusuf'a taç giydirmiş, kılıç kuşatmış ve inci ile yakut işlemeli bir taht yaptırmıştır. Ancak Hz.Yusuf son ikisini kabul etmekle birlikte, taç giymeyi kendisinin ve atalarının giydiklerinden olmadığını söyleyerek reddetmiştir. Ülke kısa sürede Hz.Yusuf 'un adaletli yönetimi ile onun nüfuz ve iktidar alanına girmiştir. Bu arada Hazine Bakanı Aziz vefat etmiş, eşi Rail, diğer adı ile Züleyha, Melik tarafından Yusuf'la evlendirilmiştir. Bir mucize olarak gençleşen Züleyha, kocası iktidarsız olduğu için kız olarak Yusuf'la gerdeğe girmiştir. Bunun üzerine Yusuf Züleyha'ya "Bu şekilde meşru olarak evlenmemiz senin haram olarak istediğinden daha iyi değil mi♪" diyerek helal ile haram arasındaki farka dikkat çekmiştir. Züleyha'nın Yusuf'tan Efrâim ve Menşa adlarında iki oğlunun dünyaya geldiği nakledilir...
 

only roses

Özel Üye
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
4,562
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
Konya
Leyla& Mecnun
Mecnun, bir kabile reisinin dualar ve adaklarla dünyaya gelmiş olan Kays adlı oğludur. Okulda bir başka kabile reisinin kızı olan Leyla ile tanışır. Bu iki genç birbirlerine aşık olurlar. Okulda başlayıp gittikçe alevlenen bu macerayı Leyla'nın annesi öğrenir. Kızının bu durumuna kızan annesi, kızına çıkışır ve bir daha okula göndermez. Kays okulda Leyla' yı göremeyince üzüntüden çılgına döner, başını alıp çöllere gider ve Mecnun diye anılmaya başlar. Mecnun' un babası, oğlunu bu durumdan kurtarmak için Leyla'yı isterse de Mecnun (deli, çılgın) oldu diye Leyla' yı vermezler. Leyla evden kaçarak, Mecnun' u çölde bulur. Halbuki o, çölde âhular, ceylanlar ve kuşlarla arkadaşlık etmektedir ve mecâzî aşktan ilâhî aşka yükselmiştir. Bu sebeple Leylâ' yı tanımaz. Babası Mecnûn' u iyileşmesi için Kâbe' ye götürür. Duâların kabul olduğu bu yerde Mecnûn, kendisindeki aşkını daha da arttırması için Allahü Tealâya duâ eder: "Ya Rab belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni Bir dem belâ-yı aşkdan etme cüdâ beni." Duâsı neticesi aşkı daha da çoğalır ve bütün vaktini çöllerde geçirmeye başlar. Diğer tarafta ise Leylâ da aşk ıstırabı içindedir. Bir zaman sonra âilesi, Leylâ' yı İbn-i Selâm isimli zengin ve îtibârlı birine verir. Ancak, Leylâ kendisini bir perinin sevdiğini ve eğer kendisine dokunursa ikisinin de mahvolacağını söyleyerek İbn-i Selâm' ı vuslatından uzak tutmayı başarır. Mecnûn, çölde, Leylâ' nın evlendiğini arkadaşı Zeyd' den işitince çok üzülür. Leylâ' ya acı bir sitem mektubu gönderir. Leylâ da durumunu bir mektupla Mecnûn' a anlatır. Kendisini anlamadığından dolayı o da sitem eder. Bir müddet sonra Mecnûn' un âhı tutarak İbn-i Selâm ölür. Leylâ baba evine döner. Bir çok tereddütten sonra her şeyi göze alarak, Mecnûn' u çölde aramaya başlar. Fakat Mecnûn, dünyadan elini eteğini çekmiş ilâhî aşk yüzünden Leylâ'nın maddî varlığını unutmuştur. Leylâ, çölde Mecnûn' u bulduğu hâlde, Mecnûn onu tanımaz. Leylâ onun erdiğini anlarsa da yine onsuz yaşayamaz. Hastalanıp yataklara düşer. Kısa zaman sonra da ölür. Mecnûn, Leylâ' nın ölüm haberini öğrenir. Gelip mezarını kucaklar, ağlayıp inler; "Ya Rab manâ cism ü cân gerekmez Cânânsuz cihân gerekmez." Der, kabri kucaklayarak ölür. Bir müddet sonra Mecnûn' un sâdık arkadaşı Zeyd Rüyasında, Cennet bahçelerinde birbiriyle buluşmuş iki mesut sevgili görür. Bunlar kimdir¿ diye sorunca, derler ki: "Bunlar Mecnûn ile onun vefalı sevgilisi Leylâ' dır. Aşk yoluna girip temiz öldükleri, aşklarını dünya hevesleriyle kirletmedikleri için burada buluştular."
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,417
Mesajlar
134,315
Kullanıcılar
90,726
Son üye
LeonUO
Üst