Cüneyt Ergün-Yerçekimsiz Söylemler Kılavuzu...

isokor

Özel Üye
Katılım
31 Ocak 2010
Mesajlar
2,048
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
Konya


Uzun ama değer vaktinizi ayırmaya :

Dedi adam:

' Hiç bir slogan uçurtma bayramlarına destek vermiyorsa Çocuk olmak da yok artık' dedi adam.

Yaşı yalanlarını bağışlatacak kadar genç, oturduğu yerden güç bela kalkacak kadar ihtiyardı. Bilmiyordu hangi şark daha yalnız, bilmiyordu hangi hicret daha sakıncasız. Mevsim gitmeyi öneriyordu. Baktığı her ufkun öte yanına hasret bir ömür vardı elinde ve çaldığı her kapıyı bir el açardı. Senatoryumlara kapanası bir kalıştı bu sanki. Hayatta kalmak için değerli bir organını bağışlamak zorunda olan zedenin kulağına çarpan 11 pontluk topuk sesi aslında doktorunun değil de duvarda asılı olan zaman makinesine aitti. Neşter, tene tavsiyelerde bulunacaktı kalemini kırmadan önce - ' bu son olsun...' Doktor tavsiyede bulunacaktı- ' günde 24 öğün, aç kalple, sanal yoldan alacaksın bu uyarıcıyı.' Kesilen organ küçük bir tavsiye mektubu yazacaktı;

- Sevgili bedenim; sen bu satırları okurken ben çoktan eksik yanlarından biri olmuş olacağım. Birde iyi tarafından bakmalısın bu gerçeğe zira elinde olanların sen fark etmesen de ne kadar değerli olduğunu öğrendin bu gün. Umarım sinirlerini bozmuyordur Polyanna...
Elveda.

Gölgeler uzadığında anlardı vaktin telafi etmek için çok geç, uyumak içinse erken olduğunu. İkindiyi nerde görse tanırdı. Işık mutlaka bu vakitlerde kırılırdı kalbinde. İçindeki bütün flu’lar bir adım öne çıkar, yazık olurdu tüm pastellere. Belki de bu yüzden hiç renk vermezdi, ölümü merakları yüzünden tadacak olanlara. Gölgeler hareketsiz kaldığında anlardı kendisinden başka kimsenin tek bir adım bile atmadığını. Kıpırtıyı nerde görse tanırdı. Rüzgar muhakkak bu vakitlerde ruuzigar olur dağıtırdı bütün adresleri yanlış mektuplara. Beklide bu yüzden hiç bir postacı çalmadı kapısını. Göz güzü görmediğinde anlardı gölge kalmadığını. Saman yolunu nerde görse tanırdı adam. Çünkü sadece yıldızlar anlardı, parıl - parıl parıldarken ve tüm gözler üzerindeyken kaymanın ne demek olduğunu ışık hızında bir yok olmaya çünkü sadece kaymış bir yıldız bilirdi her hangi bir gölgeyi bile kıskanmayı yok olanların arasında ve ancak bir aptalın gölgesi inanırdı bir yıldıza ait olduğuna.

“Hiç bir vücut ısısı mevsim normallerini değiştirmiyorsa sevmekte yok artık” dedi adam.
Zaten bunun için hassas bir kalpten çok daha fazlasına ihtiyacı olduğunu görecek kadar bilge, tansiyonu 16’ya yükselmeden bir kalbi olduğunun farkına varamayacak kadar kurutulmuştu kitap aralarında. Mevsim sevmeyi öneriyordu.
Ziyadesiyle çekilmiş hasretliklerin söylediğine bakılırsa ışıkları erkenden söndürmeliydi akşam olduğunda. Uyku iltica etmek için en ideal ülke olsa da bir yerlerde mutlaka yakalanıp yaka paça sınır dışı ediliyordu gece yarılarına. Uyanıyordu adam, beyninde tefrikalar…

'Acının dili yoktur.’ dedi adam.

Ne kadar içtense, o kadar anlaşılır olur. CD’yi değiştirmedi hiç. Yüzünü gözünü çizene kadar dönsün istiyordu bu şarkı: Naci En Alamo…

Şarkıların içinde hayat olduğuna inanıyordu; kim daha iyi yaşarsa, o daha iyi yaşatıyordu. Tıpkı bu soprano gibi. ‘Sayfalar dolusu kalabalık cümlelerle anlatmak kolay iş! ’ diye düşündü yanmış bahisleri. Zor olan, her şeyi iki harfle özetlemekti: ‘A’ ve ‘ h’.. Bir ‘ah’ tan daha uzun ne olabilirdi¿

Zor olan bir ‘ah’ ı tercüme etmekti.

Geceyi üzerine bir sabahlık gibi giyindi adam. Kâtibi sirkatten olunca insanın ne an kalıyordu çalınmadık ne yarın ve nede yar’ in akla zarar silueti. Sabahı üzerine bir gecelik gibi giyerdi adam. Firkati bir telaş gibi olunca insanın, sırra kadem basıyordu dikkati. 'Akıl sahibi olmaktan daha zor ne olabilir¿ Tabi ki 'ah! ' ların muhasebesini yapmaktır akıldaki. Küçük bir çocukken yani günler karnaval gibi geçerken, bir dilim kek bir çuval altından ağırken, içi dışarıdan görülebilirken insanın, dışarıda uçurtmalar, dışarıda harikalar, dışarıda zaman yokken, akşam güneş battığında değil anne eve çağırdığında başlarken, bayılırken silgi kokusuna, ay'ın adı aydede iken, yar yokken henüz yaralar varken, yas yokken henüz yastık kokusu lavanta, zor bilmez, son bilmez, tokat felekten değil babadan gelirken, bütün masalların kahramanları, bütün kahramanların kahırları ve tüm zamanların en akıl almazları alırken aklını; 'zarar yok' dedi adam “Herkes kadar iyiyim, herkes kadar kötü! ”

Arkasına baktı ve 'Kalan yok! ' dedi adam. 'Herkesten daha fazla buradayım! '!

'Kimsenin olmadığı yerde olmanın en kötü tarafı zamanın geçmemesidir, zamanın geçmemesinin en iyi tarafı insanın kendisini sonsuz hissetmesidir, insanın kendisini sonsuz hissetmesinin en kötü tarafı kendisini beğenmesidir, insanın kendisini beğenmesinin en kötü tarafı; insanın kendisini beğenmesidir' dedi adam. Sorulan tüm sorular, verilen tüm yanıtlar, ardışık birer sayı gibiydi ama sanki “bir” den başka bir şey yoktu karşısında, bir saat vardı ortalık yerde bir de dakika, bir gün vardı uyandığını sandığı bir de gece uyumaya çalıştığında. 'bazı yaralar; yardandır' dedi adam 'bazıları sıradan'

potansiyel olarak bir aşka hazırdı. 'ah! birde ziyan olmak olmasaydı ipin ucunda, ipin ucunu kaçırmak olmasaydı mesela yada durup dururken boyun olmak bir ipin ucunda. kaçırmak mesela bildiği her şeyi zihinsel olarak, zihne ihtiyaç duymamak mesela.... bir kulak duyacak kadar,bir burun her bünyede koklamaya yarar, bir boğaz haramla helali ayıracak,görmek mesela güzeli çirkinle karıştırmayacak kadar,tatmak mesela tadını kaçırmadan ve hissedecek bir kalp lazım' dedi adam;
çarptığında 'bu yar, şu yaramaz' diyecek kadar.

Sarı kart gösterdi sonbahar. Hakikat yağmurdan başkası değilken artık, hangi cadde kalır ıslanmadık. Yürüdü; yanında sularla birlikte akan gölgesi ve elinde hiç açmadığı şemsiyesi. Yürüdü, ayaklarının altında dumansız bir ateş gibi yatan neonlar ve bilincinin altında yürürlükteydi yüzünü kızartanlar.Yürüdü kulaklarında hükümlü bir sağnak gibi;
tak
taak
taaak adımlar.

Yürüdü, nereye kadar bu aşağıya doğru tırmanışlar¿
Bir soytarı vardı aklında; dehşet manzaralı, buz gibi soğuk, donma tehlikesi geçirilen bir gecede kralıyla beraber ormanın en çıkmaz yerinde kaybolan ve onu durmadan sorgulayan bir soytarı:

-Söyle bakalım kralım senin üzerindeki elmasların, altınların, bulunmaz ipekten kumaşların mı daha değerli şimdi, yoksa benim koyun kürkünden kaftanım mı! ¿

Soytarılar vardı aklında ve mutlu görünmelerini sağlayan maskeleri. Unutmadı hiç yüzlerinde gülümseyen bir çocuk taşımaya çalışanları.Gözünden çıkarttı elbette ama aklından hiç çıkartmadı palyaçoların gözyaşlarını. Gülümsemeyi bu yüzden hiç ihmal etmedi birde soytarılık etmeyi, özellikle protokollere.
Kendi penceresine mavi misketler atıp uyandırmaya çalışırdı kendini;

- ömrüm beniiim pabucu yarııııım çık dışarıya kaybedelim!

Gülümsemeyi ihmal etmedi hiç bir iç savaş yaşarken ömrü. Belkide kırılması gereken kalbi değil pencereleriydi. Ömrü gayr-ı resmi bir geçit töreniydi. Eğlendirdi binlercesini, uğurladı binlercesini ama hiç bir otoğarda iki kişi değildi. Gülümsemeyi ihmal etmedi adam birde uyandırmaya çalışmayı kendini. Durdu sonra, neonlar durdu, gölegesi durdu ama hakikat durmadı. Tüm itirazlarına rağmen sarı kartını göstermişti sonbahar. Durdu, arkasına döndü ve gülümsemeyi ihmal etmedi adam, önce mevsime sonra sarıya güldü.

Durdu,
Arkasında geçmiş, önünde gelecek...



Cüneyt Ergün
 

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Güzelmiş, teşekkürler paylaşım için..... Daha sonra uzunca bir yorum yazacağım...
 

only roses

Özel Üye
Katılım
28 Ocak 2010
Mesajlar
4,562
Tepkime puanı
15
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
Konya
' Hiç bir slogan uçurtma bayramlarına destek vermiyorsa Çocuk olmak da yok artık'
Hm ne güzel bi yazı olmuş ya çok sevdim bende daha sonra uzun yorum yapıcam ama geliyorum dur:p
 

isokor

Özel Üye
Katılım
31 Ocak 2010
Mesajlar
2,048
Tepkime puanı
6
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
Konya
evt şarkılarını dinlerken de alışılmış değil hiç farklı bi yorumu ve söz yazarlığı var roman gibi, keşif gibi anlatıyo. Bugün varız yarın kim bilir nolcak cümlelerimizi ertelememeye çalışalım arkadaşlar:p
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst