Ahmet telli

Zoi

Yeni Üye
Katılım
26 Ağu 2012
Mesajlar
19
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bölüm:
Kamu Yönetimi
Şehir:
İstanbul







1946’da Çankiri’nin Eskipazar ilçesinde dogdu. Hasanoglan ve Pazarören ögretmen okullarinda egitim gördü. Bir dönem köy ögretmenligi yapti. Ardindan Gazi Egitim Enstitüsü’nü bitirdi. Anadolu’da çesitli liselerde ögretmenlik yapti. 12 Eylül’den sonra uzunca bir süre tutuklu kaldi.


AKBABALAR
KELEBEKLER

Yüreği ağzında bir çocuk
Gibi alırken kalemi elime
Beceriksiz, acemi ve olasıya
Yapayalnızım her defasında

Bu sonuncu olsun diyorum
Ömrümün eksiksiz tek şiiri
Yazılsın artık kırk yaşımın
Ve bir aşkın bittiği bu gece

Akbabalar bin yıl kelebekler
Bir mevsim yaşarlarmış ki aşk
Da kısa ömürlüdür, başlar
Gibi biter yaşanmışsa eğer

Yaşanan ne varsa hoşgörünün
Bir parçasıdır artık ama ben
Yine de yakabilirim bu gece
Bütün anılarımı bir şiir için

Sonra irkiliyorum, anılarım yoksa
Dostlarım da terkedilmiştir yangın
Sürüp dururken yurdumda ki o zaman
Kıymeti harbiyesi nedir bu şiirin

Sabaha karşı dilim paslı
Beynim keçeleşmiştir ve yangın
Yalnızlığıma sıçrarken üşüyor
Bütün sözcükler. Umut yoktur

Yüreğim diyorum, kekeme
Alıngan, serseri yüreğim
Sen nerden bilebilirsin
Bir şiirin nasıl yazıldığını
[HR][/HR]
PÜLÜMÜR ZENCİSİ Gizemli tamtamları bırakıp afrika'daşehvetle giriyor doğanın koynunaöpüşken dudaklarıyla topluyor yıldızlarısokuyor pülümür gençlerinin rüyalarınaGüneşle nerededir bir büyü çözülmesi mi buAkşam öyle uzak öyle yakın ki memelerisevişmek gelir insanın usuna aralıksızdelirtir dokundukça uzaklaşmasıpülümür zencisinin[HR][/HR]
İMLASIZ Hep denedin. Hep yenildin. Olsun. Gene dene, gene yenil. S. BeckettAyağı kayan bir çocukKadar şaşkınım, bilemedimDüz yolda yürümenin imlâsınıKanayan dizlerime bakıp daAğlamayı öğrenemediğim gibiSevgilisi değildim kadınlarımınBir papağan tüneğiydim belkiAma birkaç sözcük öğrendiysemKadınlardan öğrendim, yine deBilemedim sevgilim diyebilmeyiBüyülendim ama büyüyemedimAklım ermedi aynalara ve suyaYüzümü gösterip kalbimi nedenSakladıklarını öğrenemedimŞaşkınım, cahilim ben bu dünyada[HR][/HR]
BELKİ YİNE GELİRİM

Dudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdirHer sözcük dilimin ucunda küfre dönüyor çünküBir gök gürlese bari diyorum, bir sağnak patlasaBitse bu sessizlik, bu kirli yapışkanlık bitseAma bir tufan az mı gelir yoksa yine deYırtılan ve parçalanan bir şeyler olmalı mutlakaHiç durmadan yırtılan ve parçalanan bir şeyler.Oysa ne kadar sakin bu sokaklar ve bu kentNe kadar dingin görünüyor bana şimdi gökyüzüGidenler nerde kaldılar, özledim gülüşleriniBir kenti güzelleştiren yalnız onlardı sankiOnlardı çocuklara ve aşka ölesiye bağlananKadınları güzelleştiren herhalde onlardı"Tükürsem cinayet sayılır" diyordu birisiTükürsek cinayet sayılıyor artıkAma nerede kaldılar, özledim gülüşlerini onlarınUzun uzun bakıyorum kıvrılan sokaklaraTek yaprak bile kıpırdamıyor nedenseVe tek tek söndürüyor ışıklarını varoşlarAlnımı kırık bir cama yaslıyorum, kanıyorKanımın pıhtılarında güllerin serinliğiVe fakat bir cellat gibi yetişiyor pusudakiDilimin ucunda küfre dönüyor her sözcükYaşamak neleri öğretiyor, düşünüyorumOkuduğum bütün kitaplar paramparçaÇıkıp dolaşıyorum akşamüstleri bir başımaBir uçtan bir uca yalnızlıklar oluyor kentBulvar kahvelerinin önünden geçiyorumSarmaşık aydınlar, arabesk hüzünlerBir gazete sayfasında sereserpe bir yosmaSesler gittikçe azalıyor, kuşlar azalıyorVe ne zaman yolum düşse vurulduğun yereKızgın bir halka oluyor boynumda o sokakHüznü yalnız atlarımız duyuyor artıkBiz çoktan unutmuşuz böyle şeyleriAma içimde bir sırtlanın dalgın duruşuVe dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcükİçimde zaptedilmez bir kırma isteğiDizginlerini koparan bir at sanki buSoluk soluğa kalıyorum her sonbaharVe sevgilim ne zaman hoşgörülü olsaBir yolculuk düşüyor aklıma, gidiyorumBütün gençliğim böylece geçip gitti işteAma hala bir şeyler var vazgeçemediğimHangi duvar yıkılmaz sorular doğruysaBir gün gelirsek hangi kent güzelleşmezŞiirlerim bir dostun vurulduğu yerde yakıldıGeri almıyorum külleri yangınlar çıksın diyeDevriyeler çıkart şimdi, bütün ışıklarını söndürSorduğum hiçbir soruyu geri almıyorum ey sokakVe dilimin ucunda küfre dönüyor her sözcükDudaklarımı kanatırcasına ısırıyorum günlerdirBir gök gürlese bari diyorum bir sağnak patlasaBitse bu kirli ve yapışkan sessizlik, hiç gitmesemOysa ne kadar sakin sokaklar, bu kent ve bütün yeryüzüİpince bir su gibi sızıyorum gecenin tenha göğüneSessizce çekip gidiyorum şimdi, sessiz ve kimliksizBelki yine gelirim, sesime ses veren olursa bir gün...
[HR][/HR]
ÇOCUKSUN SEN / I

Dünyanın dışına atılmış bir adımdın senÖmrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi buŞu samanyolu hani avuçlarından dökülenKum taneleri var ya onlardan birindeyimYeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyorBir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçteÇocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğumDönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsunSesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımıKötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zamanBirisi adres sorsa önce silaha davranıyorumKekemeyim en az kasabalı aşklar kadar mahçupVe üzgün kentler arıyorum ayrılıklar içinBir yanlışlığım bu dünyada en az senin kadarVe sen kendi küllerini savuruyorsun dağa taşaBir daha doğmamak için doğmak diyorsunÖlümlülerin işi bir de mutlu olanlarınOnların hep bir öyküsü olur ve yaşarlarBırakıp gidemezler alıştıkları ne varsaÇocuksun sen her ayrılıkta imlası bozulanSusan bir çocuktan daha büyük bir tehditNe olabilir, sorumun karşılığını bilmiyor kimseKötü bir anlatıcıyım oysa ben ve ne zamanBir kaza olsa adı aşk oluyor artıkAşksa dünyanın çoktan unuttuğu bir tansıkSeni bekliyorum orda, o kirlenen ütopyadaKirpiklerime düşüyorsun bir çiy damlası olarakYumuyorum gözlerimi gözkapaklarımın içindesinSonsuz bir uykuya dalıyorum sonra ve sen Hiç büyümüyorsun artık iyi ki büyümüyorsunAdınla başlıyorum her şiire ve her mısradaEsirgeyensin bağışlayansın, biad ediyorum.Çocuksun sen ve bu dünya sana göre değilÇOCUKSUN SEN / IIÇocuksun sen sesinin çağlayanına düştümBir çiçeğe tutundum düşerken, ordayım hâlâSallanıp durmaktayım bir saatin sarkacı Nasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyleZaman benim işte, nesneleşiyor tüm anlarDursam ölürüm paramparça olur dünyaÇocuksun sen sesinin çağlayanına düştüğümUçurum diyordun bir aşk uçurum özlemidirBırakıyorum öyleyse kendimi sesinin boşluğunaTutunabileceğim tüm umutları görmiyeyim içinGözlerimi bağlıyorum geceyi mendil yaparak(Gözlerim bir yerlerde daha bağlanmıştı, bunuUnutmuyorum unutmuyorum unutmuyorum hiç)Bir rüzgâr esse ellerin fesleğen kokuyorKırlangıçlar konuyor alnına akşamüstleriBu yüzden bir kanat sesiyim yamaçlardaÜzgün bir erguvan ağacıyla konuşuyorumAyrılığın zorlaştığı yerdeyim ve dalgınlığımBir mülteci hüznüne dönüyor artık bu kentteÇocuksun sen alnına kırlangıçlar konanBir bulutun peşine takılıp gittiğimiz yerOkyanus diyelim istersen ya da sen söyleBatık bir gemiyim orda, seni bekliyorumUpuzun bir sessizliğim fırtınalar patlarkenGövdem köle tacirlerinin barut yanıkları içindeVe gittikçe acıtıyor yaralarımı tuzlu suÇocuksun sen, büyümek yakışmazdı hiçGülüşünün kokusuyla yeşerdi bu elma ağacı(Soluğunun elma kokması bundandı belki)Bir elma kokusuna tutundum düşerkenSallanıp durmaktayım bir saatin sarkacıNasıl gidip geliyor gidip geliyorsa öyleÇocuksun sen, çocuğumsun
[HR][/HR]
DÖVÜŞEN ANLATSIN

Elimizde acının kehribar tesbihiki kayıp durmakta parmaklarımızdanEy şairyine bölük pörçük anlattınyine eksik bıraktın bir şeylerigün devrilmekte ama sentutmamışsın acımızın çetelesiniSen sus artık, bize bundan sonrasınıdövüşen anlatsın
[HR][/HR]
GÜLÜŞÜN EKLENİR KİMLİĞİMEGün biter gülüşün kalır bendeanılar gibi sürüklenir bulutlarÖmrümüz ayrılıklar toplamıdıryarım kalan bir şiir belki deAykırı anlamlar arayıp durmagüz biter sular köpürür dekapanmaz gülüşünün açtığı yarauçurum olur cellat olur her geceHer gece yeniden bir talan başlaracı ses olur, ses deli bir yağmureski bir eylüle gireriz böyleceSığındığım her yer adınla anılırben girerim, sokağı devriyeler basarbir de gülüşün eklenir kimliğime[HR][/HR]
GÖÇGöç oldu bir acidan öbür aciyaoysa sagrisi kurumamisti atimizindaha dün sürüp gelmistik buralarabugün göründü yine yollarin ucuDevrildi kil çadirlar seher vaktiusulca uyandirildi çocuklarve kadinlar bohçasi çözülmemisbir keder gibi gibi düstüler yolaTurnalar gitti biz gittikbitmedi pesimizdeki nal seslerinerde konaklasak tedirgindikkuruyordu irmaklar ve göllerBir yangin gibi tasiyip durdukkederi ve aciyi gögsümüzdeyer gök duman içindeydi sankigenzimizi yakiyordu ayriliklarZulüm birakmadi pesimizi hiçbiz gittik o buldu izimizikonar göçer olduk yedi iklimdetanigimizdir daglar taslarYalniz bir öfke isiltisi kaldigözlerimizin yorgun sularindayasamak bir inat oldu artikyasamak bir direnme oldu zulmeVe iste devrildi yine kil çadirlargöç basladi bir acidan bin aciyaGeride aksamin küllenen atesive susturulmus çocuk sevinçleri kaldi[HR][/HR]
HÂLÂ KOYNUMDA RESMİNSımsıcak konuşurdun konuşuncaırmak gibi, rüzgar gibi konuşurdunyayla kokuşlu çiçekler açardı sankiçiğdemler güller mor menevşeler açardıSımsıcak konuşurdun konuşuncaHâlâ koynumda resminDağları anlatırdın ve dostluğubir ceylan gibi sekerdi kelimelerSesini duymasam çölleşirdi dünyadağlar yarılır ırmaklar kururdubulutlar çökerdi yüreğimeHâlâ koynumda resminGün akşam olur elinde kitaplarve bir demet çiçekle çıkıp gelirdinbir kez bile unutmadın "merhaba" demeyive en yanık türküleri nasıl da söylerdinbir dostun vurulduğu günHâlâ koynumda resminKaç mevsim kırlara çıkıpçiçekler topladık mezarlar içinBelki ürküttük tarla kuşlarınıbelki kurdu kuşu ürküttükama aşkı ürkütmedik hiçHâlâ koynumda resminVe hâlâ sımsıcak durur anılarsımsıcak ve biraz boynu bükükNe varsa yaşanmış ve paylaşılmışyasak bir kitap gibi durmaktadırve firari bir sevda gibiHâlâ duvarlarda resmin[HR][/HR]
SÖZ / DE SARARIROlur, aramam seni ve kimseyiAnıları pas tadında bırakırımKonuşacak ne kaldıysa kalsınSusmaktır birşeylere saygılı kılanAyrılık da bir olanaktır bilirsinİnce bir sis, bir hüzün örtüsüDumanlı bir ıslık yakışır şimdiDudaklarıma, bırakıp giderimSöz / de sararır biterken bir aşkKediye iyi bak çiçekleri sulaDiyorsam da aldırma sözlerimeAlışkanlık işte başka birşey değilSöz / de sararır biterken bir aşk[HR][/HR]
SUNUFiller mezarlığında fil ölüleriVe belki birkaç da şiir bulursunuzKi o şiirler kendi ölümlerini sezenBirer kuğuydular kuytu sularda[HR][/HR]
YAK SEVDANIN ÇIRASININe hüzünler kurtarır senine çeyiz sandığının ceviz gölgesive ne de acının ses duvarındakiyorgun ve bıkkın bekleyişlerAcılar karartmışsa bile günlerin duvağınıdüşürmüşse de ilkyazın tomurcuklarını fırtınalarhayat kendini yeniden yaratan bir bahardırverecektir en olgun meyvelerini mutlakayeter ki hüzünler sarartmasın yüzünüYak sevdanın çırasını türkülerlebarajını yıkan bir ırmak gibi katil hayatahüznün isyana dönsün artıkbitsin bezginliğin ölümcül suskunluğuevde kalmış bir cinsellik degildir çünkü dünya
[HR][/HR]
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,417
Mesajlar
134,315
Kullanıcılar
90,724
Son üye
Glassdfl
Üst