Eski Anadolu Tarihi Ders Notları / Ders Kitabı

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Aöf Eski Anadolu Tarihi Ders Notları / Ders Kitabı

Anadolu'nun yazı (tarih) öncesi kültürleri,
İnsanın yaptığı ilk aletlerden yazının bulunması ve kullanımına kadarki zaman dilimi, insanlık tarihinin en uzun sürecidir. Paleolitik, Epipaleolitik, Neolitik ve Kalkolitik gibi taş aletlerin gelişimi esas alınarak isimlendirilen tarih öncesi çağlar arkeoloji bilim dalının konusunu oluşturur. Geçmişi aydınlatmak amacıyla tarihçiler arkeolojinin bulgularından yararlanır. Bu uzun süreç yapılan kazı ve araştırmalarla ortaya çıkarılan maddesel kültür ürünleri yardımıyla anlaşılır ve açıklanır. Yeryüzünün keşfedildiği, doğa koşullarına karşı korunma ve mücadele ile geçen bu ilk evrelerin ardından insanın doğa üzerinde etkin olmaya, dünyayı değiştirmeye başladığı görülür. Artık, kendi yaptığı barınaklarda ve yaşamaktadır; toprağa bağlanarak yerleşmiş, ilk köyleri kurmuş, ilk tohumu ekmiş, koyunu evcilleştirmiş, yarınını güven altına almıştır.

İnsanın günümüz yaşam şartlarına ulaşana kadar geçirdiği evreler,
Avcı-toplayıcı ve göçer-konar yaşam biçimi süresince insanın doğayla olan yakın ilişkisi, yerleşiklik ve üretimle birlikte insanın insan ile karşı karşıya kalmasını getirmiş, bu durum toplumların farklı şekilde örgütlenmesini doğurmuştur. Ortak yapılan işlerin yanı sıra, belli iş kollarında usta olanlar, uzman gruplar ortaya çıkmaya başlamıştır. Kalabalıklaşan nüfus, büyüyen yerleşmeler, belli alanlarda uzmanlaşmalar, doğal kaynakların, hammaddelerin belli grupların kontrolünde olması, gelişkin ticaret, dinsel ve ekonomik gücün merkezileşmeye başlaması, yeni kurumların doğmasına, yeni bir düzene neden olmuştur. Otorite, otoritenin kalıcılığının sağlanması, yerel politik güçler ve devlete kadar gidecek sürecin başlangıcıdır.

Tarih öncesindeki mimari yapılar, sosyal yaşam, ölü gömme gelenekleri, çanak
çömlek, küçük buluntular ve diğer kültür öğeleri,

Mağara ve kaya sığınaklarında yaşayan insan, zamanla çalı çırpıdan yapılan barınak inşa etmeyi öğrenmiştir. Günümüzden yaklaşık on bin yıl kadar önce de köyler inşa ederek yerleşik düzene geçmiş, tarım ve hayvancılığa başlamıştır. Mezar geleneği yerleşik yaşama geçiş sürecinde oluşmaya başlamıştır. Önceleri ölülerini yaşadıkları mekanların taban altlarına gömen insanlar, kentlerin gelişmesinden sonra yerleşim alanlarının dışında mezarlık alanlarına gömü yapmaya başlamışlardır.

Anadolu'da devlet geleneğinin oluşum süreci,
Anadolu'da İlk Tunç Çağı'nda kentlerin gelişmeye başlaması devlet geleneğinin oluşum sürecini de başlatmıştır. İlk devletler belli coğrafi birimlerde gelişen yerel krallıklardır. Anadolu'nun ilk büyük devleti Hititler tarafından kurulmuştur.

Anadolu'da Mezopotamya etkisi,
Yaklaşık MÖ 1950 yıllarında, Mezopotamya'da yaşayan Asurlular Anadolu'nun önemli merkezlerinde Ticaret Kolonileri kurulmuşlardır. Bu kentlerden büyük birer ticaret merkezi halinde olanlar, karum (liman, rıhtım) adını almaktaydı.Daha küçük olanlara ise Wabartum (misafir, konuk) denirdi. Yerel Anadolu beyleri ya da kralları, Asurluların getirmiş oldukları ticari mallardan tatmin edici miktardı vergi aldıkları bu ticareti desteklemişlerdir. Bu şekilde Anadolu'nun değişik yerlerinde birçok kent zenginleşmiş ve güçlenmiştir. Bu süreç Anadolu'daki yerel krallık merkezlerinde yaşayanların Mezopotamya kültürü ile tanışmasını ve yazıyı tanımasını sağlamıştır.

Orta Tunç Çağı dönemin tarihi önemi,
Mezopotamya ile Anadolu arasındaki bu ticari sürecin kayıtlarını oluşturan yazılı belgeler, Anadolu tarihi konusunda doğrudan bilgi veren önemli belgelerdir.Kayseri yakınlarındaki Kültepe, Çorum yakınındaki Boğazköy ve diğer birçok yerleşmede bulunan kil tablet arşivleri bu döneme ışık tutar. Bu belgeler yardımıyla, dağların, nehirlerin, ovaların isimleri, yaşayan halkın kökeni, burada oluşturulan sistem ve ilişkilerin tarihi yazılabilmektedir.

MÖ 2. binyılın başında Anadolu'daki yoğun ticaret sistemi,
Özellikle Kültepe'de bulunmuş olan çivi yazılı tabletler sayesinde, Asurluların ticareti ve bu ticaretin organizasyonu hakkında detaylı bir bilgiye sahibiz. Buna göre Asurlu tüccarlar oldukça yüksek vergi (hem Asur'a, hem de Anadolu Bey'ine) ödedikleri halde son derece yüksek de kâr elde ediyorlardı. "Asur Ticaret Kolonisi" teriminden, ticaretin tamamen Asurluların elinde olduğu anlaşılmamalıdır. Şahıs isimlerden anlaşıldığı kadarıyla Anadolu ve Suriye kökenli tüccarlar da Kültepe'de ticaret ile uğraşmaktaydı. Bu dönemde kadınlar da ticari hayata katılmaktaydı.

Hititlerin kökeni, dili ve yazısı,
Hint Avrupa kökenli bir dil konuşan Hititlerin Anadolu'ya MÖ üçüncü bin yılın sonunda ya da ikinci bin yıl başlarında göç ettikleri varsayılır. Anadolu'da ilk güçlü merkezi yönetimi kurmuş olan Hitit İmparatorluğu, MÖ 1650-1200 yıllarında hüküm sürmüştür.
Yoğun olarak Orta Anadolu'da Kızılırmak kavisine yerleşen Hititlerin başkenti Çorum'un Sungurlu ilçesi yakınlarındaki Boğazköy'dür(Hattuşa). Başkent Hattuşa'da gördüğümüz ilk Hitit kralı,"Hattuşalı" anlamına gelen Hattuşili adını alan kraldır.Hititler dillerini yazıya geçirmek amacıyla, bir hece yazısı sistemi olan çivi yazısını kullanmışlardır.Anadolu, çivi yazısı ile ilk defa Asur Ticaret Kolonileri Çağı'nda (yak. MÖ 1950-1750), Asur'dan gelen tüccarlar sayesinde tanışmıştır.Hititler kendilerinden evvel Anadolu'da kullanılan bu yazı üslubunu (biçemini) değil,Eski Asur Çivi Yazısı'ndan farklılıklar gösteren Eski Babil Çivi Yazısı üslubunu kabul etmişlerdir.Hititler çivi yazısının yanı sıra farklı bir yazı sistemi olan hiyeroglif yazısını da kullanmışlardır.

MÖ ikinci binyılda Anadolu ve çevresindeki kültürel ilişkileri,
Hitit İmparatorluğu geniş bir coğrafyada, farklı etnik kökenlere mensup bir tebaaya hükmediyordu. Bu toplumları birleştirmek amacıyla farklı inançları ve tanrıları resmi bir pantheonda birleştirmişlerdi. Kuzey Mezopotamya çevresindeki Hurri kültüründen etkilenmişlerdir. Ayrıca Mezopotamya'dan yazı yanında birçok mitolojik öykü de Hitit kültürüne aktarılmıştır. Hititler, Mezopotamya ile Batı dünyası arasında bir köprü olmuş, pek çok kültür öğesinin daha sonra gelişen Eski Yunan ve Roma Kültürlerine aktarılmasında önemli rol oynamıştır.

Hititlerin imparatorluğa dönüşme süreci,

Hitit Devleti, kuruluşundan itibaren izlediği yayılma politikasıyla önce Orta Anadolu'da egemenliğini sağlamlaştırmıştır.Eski Hitit Krallığı döneminde Mezopotamya'nın ünlü kenti Babil'e kadar ulaşan seferler yapmışlardır.On beşinci yüzyıldan sonra egemenlik alanlarını genişletmiş, İç Batı Anadolu,Doğu Akdeniz Kıyıları ve Doğu Anadolu'nun bir bölümüne egemen olmuşlardır.Mitanni Krallığı'nın ortadan kalkmasından sonra, Doğu Akdeniz egemenliği için Mısır ile savaşmışlardır.Hitit Devleti bu süreçte farklı etnik kökenden toplumları bünyesinde barındıran ve çok geniş bir bölgeyi yöneten imparatorluğa dönüşmüştür.

Hitit İmparatorluğu 'nun yıkılış süreci,
MÖ 1200 yıllarında, Anadolu'nun ilk büyük devleti ve imparatorluğunu kuran Hittiler, bir dizi olumsuz gelişmeden etkilendiler. Kıtlık, kuraklık ve göçler sonucu devlet yıkılmış, bu dönemde kurulan büyük kentler boşalmıştır. Devletin çökmese neden olan bu süreçten sonra Anadolu'da birkaç yüzyıl yeni bir güçlü devlet kurulmamıştır.Bu süreçten sonra Hitit kökenli toplumların güney ve güneydoğu Torosların dağlık bölgelerine çekilerek birbirinden bağımsız kent devletleri kurmuşlardır.Geç Hititler Anadolu'nun Demir Çağı Uygarlıkları'ndandır.

Geç Hitit devletleri,
MÖ birinci bin yılın başında, Anadolu ve çevresinde Geç Hitit kent devletlerini etkileyen bir dizi gelişme yaşanmıştır. Kuzey Suriye'ye güneyden yoğun bir Arami göçü olmuştur. Yarı göçebe bir yaşam biçimine sahip bu halk gruplar halinde gelerek bütün bölgedeki nüfus dengesini değiştirmiştir. Bu bölgedeki Hitit ve Hurri kültürel unsurları, bu etnik grubun kültürüyle karışmaya başlamıştır.Büyük Zap ve Küçük Zap ırmaklarının Dicle ile birleştiği bölgede başkentleri bulunan Yeni Assur Krallığı hızlı bir biçimde güçlenerek Kuzey Suriye'de ve Fırat'ın doğusunda etkisini artırmıştır. MÖ dokuzuncu yüzyılda Doğu Anadolu Bölgesi'nde kurulan Urartu Devleti ve Orta Anadolu'nun batısında Sakarya Nehri bölgesinde kurulan Frig Devleti de bu siyasal tabloda yer almış ve Geç Hititlerle komşu olmuştur.

Güneydoğu Anadolu'da ve kısmen Kuzey Suriye'de kurulan Geç Hitit krallıkları/kent devletleri şunlardır:
Kargamış; Antakya ve Amik Ovası dolaylarında Pattina (Unqi);
Gaziantep ve güneyinde Sam'al;
Kahramanmaraş ve dolaylarında Gurgum;
Malatya ve çevresinde Melid;
Adıyaman dolaylarında Kummuhu;
Çukurova ve kuzeyinde Que ve Hilakku;
Kayseri ve dolayları Tabal'dır.

Bu devletlerin yayılım alanları ise şöyledir;

Tuz Gölü'nden Akdeniz'e kadar güney doğrultusunda çekilecek bir çizgi batı sınırını oluşturur. Kuzey sınırı ise, Tuz Gölü'nden Malatya'ya kadar doğu yönünde çizilecek bir çizgidir. Bölgenin doğu sınırı ise, Malatya'dan güneye, Kargamış'a çizilecek bir çizgi olarak belirlenebilir. Kargamış'ın daha güneyi ise, Arami etkisine daha çabuk girmiş olduğundan, Hitit'ten çok bir Arami bölgesi sayılabilir.Geç Hitit sanatı, Kuzey Suriye'de köklü bir geçmişi bulunan Hurri kültürü etkisinde gelişmiştir. Yeni Assur Krallığı'nın güçlenmesinden sonra sanatta belirgin bir Assur etkisi, Arami nüfusunun yoğun olduğu kentlerde ise Sami kökenli kültürel etki belirginleşir. Bu nedenle başlangıçta Hitit sanatının devamı niteliğinde olan Geç Hitit sanatı MÖ dokuzuncu yüzyıldan itibaren hem Anadolulu hem de Mezopotamyalı özellikleri bir arada barınmaya başlar.Geç Hitit Devletleri, MÖ sekizinci yüzyılda Assurlular tarafından ele geçirilmiş ve bu devletin eyalet sistemi içine dahil edilmiştir.

Doğu Anadolu'nun coğrafi yapısının yaşam biçimi üzerindeki etkisi,
Doğu Anadolu'nun büyük bölümü deniz seviyesinden 1500 metrenin üzerinde yaylalardan oluşur. Bu yapı, tarımdan çok hayvancılık yapılmasına uygundur. Bu nedenle bölgede, yerleşik tarım toplumlarından çok yarı göçebe hayvancılık yapan aşiretler yaygın olarak yaşamaktaydı. Urartu Krallığı göçebe toplumları yerleşik düzene geçirmek ve bölgede tarımı geliştirmek için büyük çaba harcadı. Ancak bu coğrafyanın uygun olmaması nedeniyle oldukça yavaş gelişti.

Urartu Devletinin yerleşik yaşamı yaygınlaştırmak için yaptıkları,
Urartu Krallığı, Doğu Anadolu yaylasında, yarı göçebe aşiretlerden birinin güçlenerek diğerlerini egemenlik altına alması sonucu MÖ dokuzuncu yüzyıl ortalarında kuruldu. Devletin yapısı, örgütlenme biçimi ve çivi yazısı gibi birçok alanda Yeni Asur Krallığı'ndan etkilendiler. Urartular kent ve kale inşa etme konusunda yetenekli, çok iyi taş ustası idiler. Demir silahlar ve savaş aletleri üreten savaşçı bir toplumdu. Doğu Anadolu'da tarım alanlarını sulayabilmek için uzun kanallar kazdılar, su havzalarına bentler inşa ederek ilk suni göletleri oluşturdular. Başkent ile ülkenin diğer bölgeleri arasındaki ulaşım zorluğunu aşmak için yol ağı kurdular. Doğu Anadolu'daki zengin gümüş, bakır ve demir yataklarını işlettiler, bu dönemde madencilik çok gelişti. Bazıları dinsel motiflerle süslü, kendilerine özgü kemerler, miğferler, at koşum takımları, situlalar ve kazanlar ürettiler.

Urartu dönemi kalıntılarının genel özellikleri,
Urartu Devleti, kuruluşundan itibaren elde ettiği gücün büyük bölümünü kent ve kale inşa etmeye harcamış gözükmektedir. Başkent Tuşpa'nın bulunduğu Van Gölü havzası başta olmak üzere bütün ülkede çok sayıda Urartu kenti ve kalesinin kalıntıları günümüze ulaşmıştır. Urartu döneminde mimari ve sanat alanında ortaya konan ürünler, diğer kültürlerden izler taşımakla birlikte daha çok Urartuların özgün ürünleri olarak değerlendirilirler. Kentlerde, taş ustalarının ulaştığı düzeyi gösteren düzgün işçilikli taş duvarlar, kitabeler, elit sınıf için yapıldığı anlaşılan bronzdan takı ve diğer eşyalar, kaliteli çanak çömlek ve ithal ürünler bulunmaktadır. Yerel yönetim merkezleri ise birçok bakımdan kentlerden esintiler taşımakla birlikte mimari ve sanatta bu düzeye ulaşamamıştır.

Frigya Bölgesi'nin coğrafi sınırları,

Frig Krallığı, MÖ sekizinci yüzyılın ikinci yarısında Kızılırmak Nehri'nin doğusunda Çorum, Tokat ve Kırşehir; kuzeyde Samsun; güneyde Niğde ve Konya; güneybatıda Burdur ve Elmalı Ovası; batıda Eskişehir, Afyonkarahisar ve Kütahya; kuzeybatıda Bandırma yörelerine kadar olan alanı etkisi altına almıştı.
Kızılırmak Nehri'nin batısında başta Gordion (Yassıhöyük) olmak üzere Polatlı yakınlarında Hacıtuğrul/ Yenidoğan höyüğü, Ankara, Pessinus (Ballıhisar) ve Dorylaion (Şarhöyük); Kızılırmak'ın doğusunda eski Hitit başkenti Hattuşa(Boğazköy), Çorumun kuzeyinde Pazarlı, Yozgat yakınlarında Alişar ve Kerkenes,Kırşehir yakınlarında Kaman/ Kalehöyük önemli Frig merkezleridir. Friglerin siyasi ve kültürel olarak en etkili oldukları kesim, Yukarı Sakarya Vadisi'nde Eskişehir, Afyonkarahisar ve Kütahya illeri arasında Dağlık Frigya/Frigya Yaylası olarak tanımlanan bölgedeki Frig vadileridir.Büyük bir bölümü bugün Eskişehir il sınırları içinde kalan bölgede MÖ sekizinci yüzyıl ile altıncı yüzyılın ilk yarısı içinde birçok Frig kalesi kurulmuştur.

Frig Krallığı'nın siyasi tarihi,

Antik Batı kaynaklarındaki bilgilere göre Frigler, Makedonya ve Trakya'dan Boğazlar yolu ile Anadolu'ya göç eden Trak boylarından biridir. Arkeolojik veriler,Trak kökenli göç hareketinin tek bir dalga halinde olmayıp, MÖ 1200'lerden başlayarak MÖ sekizinci yüzyıla kadar dalgalar halinde devam ettiğine işaret etmektedir.Frigler, MÖ onbirinci yüzyıla doğru Polatlı yakınlarında, daha sonra başkentleri olacak olan Gordion'a (Yassıhöyük) ulaşmışlardır.Frigler, MÖ dokuzuncu- MÖ yedinci yüzyıllar arasında güçlü bir krallık olarak Anadolu'nun siyasi ve kültür tarihine damgasını vurmuştur.Gordion, MÖ sekizinci yüzyılın başında Orta Anadolu'da kendi dönemi için eşi olmayan anıtsal planlı bir yerleşmeye dönüşmüştür. Frig Krallığı,doğu ve güneydoğuda Urartu, Geç Hitit ve Asur devletleri ile batıda Batı Anadolu sahilleri ve Kıta Yunanistan ile yakın ilişkilere girmiştir.

Frig kültür ve sanatının belirleyici özellikleri,

Çağdaş Doğu ve Batı uygarlıklarıyla kurulan siyasal ve kültürel ilişkiler Frig sanatının hem Doğu hem de Batı kültürlerinden beslenerek gelişmesine zemin hazırlamıştır. Frigler zaman içinde sanatta kendi stillerini oluşturmuşlardır.Frig sanatının MÖ dokuzuncu yüzyıldan MÖ beşinci yüzyıla kadar süreklilik gösteren en belirgin ve belirleyici özelliği geometrik motiflerden oluşan bezeme kompozisyonudur.Frig sanatının en erken gelişmeye başlayan dallarının başında mimari gelir.Madencilik, ahşap işçiliği, mobilyacılık ve dokumacılık Friglerde gelişmiş diğer endüstri dalları arasındadır.

Lidya tarihinin kaynakları,
Lidya Krallığı Anadolu'nun batısında, Karya, İyon-ya, Aiolis, Mysia ve Frigya bölgeleri arasında kalan bölgede, Küçük Menderes ve Gediz vadilerinde kurulmuştur.Başkenti Manisa ili sınırları içindeki Sardeis'tir.MÖ yedinci yüzyıldan önce Lidya'dan söz eden yazılı kaynak yoktur. MÖ beşinci yüzyıldan itibaren Herodotos ve Thukidi-des başta olmak üzere birçok eski Yunan yazarı, Asur, Mısır ve Pers kayıtları Lidyalılardan söz eder. Günlük yaşamları ve kültürleri ise başkent Sardeis ve anıtsal mezarları olan tümülüslerde yapılan arkeolojik kazılardan çıkarılan buluntular yardımıyla aydınlatılır.

Li
dya'nın tarih öncesi dönemleri,
Lidyalıların MÖ yedinci yüzyılda başkentleri olan Sardeis çevresine ne zaman ve nereden geldikleri kesin olarak bilinmemektedir. Lidya bölgesindeki en eski yerleşmelerin geçmişi MÖ sekizinci binyıla kadar gitmektedir. Kimi bilim adamlarına göre Lidyalılar Hititlerle birlikte Anadolu'ya gelen Luwiler idi ve iskân ettikleri bu bölgede MÖ üçüncü bin yıldan itibaren kesintisiz olarak yaşıyorlardı.Fakat bu görüşü destekleyecek verilerden yoksunuz. Büyük olasılıkla onlar MÖ on üçüncü yüzyıldaki Ege Göçleri (Deniz kavimleri Göçü) çerçevesinde Anadolu'ya gelen Thrak kavimlerindendi. Antik edebi kaynaklarda her ne kadar Lidya'da üç hanedanın hüküm sürmüş olduğu söylense de bunlardan ilkinin tarihselliği tartışmalıdır. Heraklidler adıyla tanınan ikinci hanedanın son kralı Kandaules öncesi dönemin tarihi de mitolojiktir. Gyges ile başlayan Lidya'daki Mermnadlar hanedanı dönemi ise iyi bilinmektedir.

Lidya Krallığı'nın kuruluşu, gelişimi ve yıkılışı,
Fetih politikası takip ederek Lidya Krallığı'nın sınırlarını genişleten Mermnadlar Batı Anadolu'nun kıyı kentleriyle, Karlarla, Frigya Krallığı'nı yıkan Kimmerlerle savaştılar. Medlerle de savaşan kral Alyattes zamanında Lidya Krallığı'nın Doğu sınırı Kızılırmak ile belirlendi. Son Kral Kroisos'un döneminde Lidya Krallığı sınırları Trakya, Likya ve Kilikya dışında Kızılırmak'ın doğusunda kalan bu günkü Türkiye topraklarının tamamını kapsadı. Kroisos'un MÖ 546 yılında Perslerle yaptığı savaşta yenilmesi ve Pers Kralı Kyros tarafından esir alınmasıyla Lidya Krallığı ortadan kalktı. Lidya, Persler tarafından Sparda satraplığı yapılarak Pers İmparatorluğunun bir parçası yapıldı.

Lidyalıların uygarlığa katkıları,
İktidar meşruiyetini babasından alan krallarca yönetilen Lidya Krallığı'nın uygarlığa icat ettikleri metal parayla (sikke) en büyük katkılarını yaptılar. Maden ayrıştırma tekniğini keşfeden Lidyalılar, toprağa bağlı ürünleri, seramik ve tekstilleriyle uluslararası ticarete katıldılar.

Bozkırın coğrafi yapısının yaşam biçimi üzerindeki etkisi,
Özellikle İskitler'in oturmuş oldukları sahadaki bozkırlar, büyük okyanuslara uzak, iç kısımlarda kalan, ormanlık bölgelerden yoksun, yağışın az düştüğü, kışlarının çetin geçtiği yerlerdi. İskitler doğal olarak bu coğrafyanın ve iklimin etkisi altında kalarak kendilerine has bir yaşam tarzını benimseyerek hayvancılık ve avcılıkla uğraşmışlar, çoğunlukla bozkır sahasında yerleşim birimleri oluşturmayarak arabaların içerisinde yaşamışlar, kaldıkları bölge kendi hayvanlarını doyuramayacak hale geldiğinde sürekli bir şekilde başka arazilere göç etmişlerdir.Onların yerleşmeler inşa etmeleri sonraları bazı kabileler tarafından olmuştur.Çoğunlukla doğayla iç içe yaşamalarından,
konutları olmamalarından,yerleştikleri bölgelerde herhangi bir sur sistemi olmamasından ötürü kendilerini atçı ve savaşçı olarak yetiştirmişlerdir.

Kimmer ve Iskitlerin göç güzergâhları, faaliyetleri ve amaçları,
Her iki halk MÖ sekizinci yüzyılda Kafkaslar üzerinden Anadolu'ya göçmüşler ve Anadolu Tarihi'nin şekillenmesinde büyük bir rol oynamışlardır. Kimmerler, Orta Anadolu'daki Frig Devleti'ne ağır darbe vurmuş, Lidya Devleti ile mücadele etmiş, Batı Anadolu ve Karadeniz kıyılarındaki sayısız Yunan kentlerini yağmalamışlardır.Anadolu'daki Kimmerler; Sinop, Edremit Körfezi ve Orta Anadolu'ya yerleşmişlerdir. İskitler ise, Doğu Anadolu Bölgesi'nde Urartu Devleti'ni yıkmışlar, Asur ve Medlerle mücadele etmişlerdir. İskitler İran'ın kuzeybatısındaki Mannai Bölgesini yurt olarak seçmişler, Urmiye Gölü'nün güneydoğusundaki yer alan Ziwiye adındaki yerleşim birimini merkez olarak kullanmışlardır.İskitlerin Anadolu'daki yerleşim bölgesi ise, Doğu Anadolu Bölgesi'yle sınırlı kalmıştır. Hem Kimmerlerin hem de İskitlerin yaptıkları seferlerin amacı, bir ülkeyi fethetmek değil yağmalamaktı.Kimmerlere ait ok uçları, savaş baltaları, at koşum takımına ait bazı parçalar ile bazı insan ve at iskeletlerine ilişkin kalıntılar Sardes, Gordion, Demircihöyük Sarıket, Ephesos, Boğazköy, Ünye ve Amasya Gümüşhacıköy'de tespit edilmiştir.İskitlere ait bazı ok uçları, at koşum takımına ait parçalar, savaş baltaları;Altıntepe, Ayanis, Çavuştepe, Değirmentepe, Kargamış, Kayalıdere, Muş,Sultantepe, Toprakkale, Yukarı Anzaf Kalesi ve Zincirli'de rastlanılmıştır.

Bozkır halklarının yönetim şekilleri, sosyal hayat tarzları ve maddi kültür kalıntıları,
Geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Kimmer ve İskit halklarının güvenliği ve iaşesi krallık makamı tarafından sağlanmaktaydı. Kralların geniş coğrafya üzerindeki kabileleri itaati altına alması, ancak diğer kabile reislerinin üzerinden mümkün olmuş olmalıydı. Bu topluluklar ata binmesini çok iyi öğrenmişler, kendilerine özgü silahlar geliştirmişlerdir.Öldükten sonra hayatın devam ettiğini düşündükleri için ölülerini günlük hayatta kullandıkları eşyaları ile birlikte defnetmişlerdir. Bu değerlendirmenin kanıtı olan kurganlarda soyluların yanında özellikle altın, gümüş ve bronzdan birçok eşya bulunmuştur. Onlar altın, gümüş ve bronz eserleri büyük bir ustalıkla işlemesini bilmişlerdir.



Sınavlarda Hepinize Başarılar Diliyoruz..
 

heredot

Yeni Üye
Katılım
26 Eyl 2016
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bölüm:
Tarih
Şehir:
İstanbul
Teşekkürler emeğinize sağlık..
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst