Ozett 2

asah

GOLD Üye
Katılım
14 Eki 2012
Mesajlar
2,943
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Bölüm:
Türk Dili ve Edebiyatı
Şehir:
Zonguldak
(Ünite 4)
Aruz
Arap şiirinde aruz veznini bir esasa bağlayan el-Halîl b. Ahmed el-Ferahidî (Öl. 791)’dir.
Aruz, İran edebiyatına geçtiğinde birtakım değişikliklere uğradı. Bunların en önemlisi Arap aruzundaki bahir’lerin bazılarının kullanılması ve bazı yeni bahirleri ilave edilmesidir. Bir diğer önemli değişiklik tef’ile sayısının ve buna bağlı olarak mısra uzunluğunun artmasıdır.


Aruz, Tevfik Fikret ve Mehmet Âkif’in şiirleriyle Türkçe’deki en güzel örneklerine kavuştu.


Aruza göre hece türleri
Şiirde açık (kısa) ve kapalı (uzun) olarak nitelenen hecelerin önceden belirlenmiş bir düzen içerisinde tekrarlanması esasına dayanır.
Aruza göre üç çeşit hece vardır:
1- Açık Hece (Kısa hece): Sonu kısa ünlü ile biten heceler aruza göre açık ya da kısa hecedir. “Ge-li-yor” sözcüğündeki ilk iki hece gibi…
2- Kapalı Hece (Uzun Hece): Sonu ünsüz ya da uzun ünlü ile biten heceler aruzda kapalı ya da uzun hece olarak kabul edilirler. Dün-yâ sözcüğünün heceleri kapalıdır.


3- Medli Hece (Bir Buçuk Hece): bazı heceler ilki kapalı ikincisi açık olmak üzere iki hece değerinde kabul edilirler. Bunlara medli hece denir. ( medli hece = - . )
Bunlar:
a) Bir uzun ünlü ve bir ünsüzden oluşan heceler: âb, âl gibi
b) Bir ünsüz, bir uzun ünlü ve ünsüzden oluşanlar: yâr, nâz, sûr, rîz gibi
c) Bir kısa ünlü ve iki ünsüzden oluşanlar: eşk, emr, ömr gibi
d) Bir ünsüz, bir kısa ünlü ve iki ünsüzden oluşanlar: derd, zehr gibi
Bu heceler, normal bir heceden daha fazla uzatılarak okunur ve bu şekilde okumaya med adı verilir.


Şairler, mısralarını bu ahenk sistemine uyumlu haşe getirebilmek için şiirdeki sesler üzerinde birtakım değişiklikler yapmışlardır: Vasıl, İmâle, Medd, Zihaf, Tahfîf ve Teşdîd gibi…


Vasıl
Vasıl -> Ulaştırma, birleştirme, ulama, ekleme anlamlarına gelir.
Sonu ünsüzle biten bir kelimeyi, açık hece elde etmek ya da bir kapalı bir açık (bir buçuk) hece değerinde tek kapalı hece değerine düşürmek için ünlüyle başlayan bir sonraki kelimeye bağlamak; lazım oldu’yu lazı moldu gibi okumaktır.


Vasl-ı ayn: sonu ünsüz ile biten bir kelime ile ünlüyle başlayan bir kelime arasında yapılabilir. Ayın ( ع ) ünsüz olduğu için son sesi ünlü olan bir kelimenin ayınla başlayan bir kelimeye vesledilmemesi gerekir.
İmâle
İmâle -> bir şeyi bir tarafa eğmek, meylettirmek
Kısa ünlüyle biten ya da tek kısa ünlüden ibaret olan bir açık (kısa) heceyi, ölçü gereği uzun, yani kapalı (uzun) hece değerine yükseltmektir.
İmâle-i maksûre – kısa ünlüyle biten ya da kısa ünlüden ibaret olan açık/kısa heceyi uzun ünlü yani uzun ya da kapalı hece değerine yükseltmeye denir.
İmâle-i memdûde ve med ise birleşik heceleri asıl değerlerinden biraz daha uzun okumaktır.


Medd
Aruzda medli hecelerin asıl değerinden biraz daha uzun okunmasına denir. Asıl anlamı uzatma ya da çekme’dir.
Medli hece, “mest” ve “aşk”ta olduğu gibi çift ünsüz ile “yâr” ve “dôst”ta olduğu gibi bir uzun ünlüden sonra gelen bir veya iki ünsüzle biten hecelerdedir.
Bu heceler aruza göre biri kapalı biri de kısa olmak üzere iki hece değerindedirler.


Zihâf (İmâle’nin tersidir)
Ölçü gereği Arapça ve Farsça hecelerdeki uzun ünlüleri kısa ünlü; medli heceleri de bir kapalı hece değerine düşürmektir.
Zihâf, metnin edebi değerini düşürür.


Tahfîf (Kesr)
Şiddetli bir harfi şiddetsiz okumak demektir.


Teşdîd
Şiddetsiz bir harfi ölçü gereği şiddetli okumaktır.


Aruzla ilgili bazı terimler
Tef’ile
Aruz vezinlerini oluşturan sekiz ana kelime vardır.
Tef’ile veya cüz’ adı verilen bu kelimeler;
Fe’ûlün
Fâ’ilün
Mefâ’îlün
Müstef’ilün
Fâ’ilâtün
Müfâ’aletün
Mütefâ’ilün
Mef’ûlâtü


Bu kelimeler Arapça gramer kurallarına göre fe-a-le (ل ع ف ) üçlü kökünden türetilmişlerdir.
Bu tef’ilelerin sayısı 41’e kadar ulaşır. Meydana getirdikleri 16 vezin, asıl vezinleri oluşturur. Bu vezinlere bahr denir. Bahirler kendilerini oluşturan kelimelerin hareke ve sükûnlarına göre beş gurupta toplanırlar bu guruplara dâ’ire adı verilir.


Taktî
Aruzda, bir mısranın yazılmış olduğu veznin cüz’lerine ayrılması işlemidir.
Mısralar taktî edilirken şiirin yazılışı değil okunuşu esas alınır.


Sekt-i melîh
Mef’ûlü mefâ’ilün fe’ûlün ( - - . / . - . - / . - - ) vezninin mef’ûlün fâ’ilün fe’ûlün ( - - - / - . - / . - - ) şekline dönüşmesine denir.
Sekt-i melîh -> güzel kesme / güzel durma anlamına gelir.


Vezin Bulma Usulü
1- Şiirin mısralarındaki hecelerin aruza göre ses değerlerini belirlemeli; yani hangi hecenin kapalı (uzun), hangi hecenin açık (kısa) olduğu tespit edilmelidir.
Kapalı hece -> kısa çizgi ( - )
Açık hece -> nokta ( . )
Vasıl yapılan heceler -> alt çizgi ( _ ) ile gösterilir.


2- Vezin en az iki mısrada / beyitte aranmalı. Mısralardaki hece sayısına dikkat edilmeli, mısralarda medli hece yoksa hece sayıları eşit olmalı, hece sayıları eşit olmayan mısralarda medli hece aranmalı.




Mısraları son heceleri daima kapalı hece kabul edilir.
Arapça kelimelerdeki ayın ve hamze ünsüz seslerdir. Çeviriyazıda bu iki sesi göstermek için ya özel işaret ya da kesme işareti kullanılır.
Bu nedenle ayın ve hamze seslerinin yer aldığı kelimelerin Osmanlı dönemindeki orijinal yazımları esas alınmalı ve bu seslerle biten hecelerin kapalı hece olduğu unutulmamalıdır.
Örnek: rü’yet ( - - ), ma’lûm ( - - )











Türk şairleri daha çok kapalı hecelerin yoğun olduğu vezinleri tercih etmişlerdir. Aruzda kapalı heceler ritmi yavaşlatır, açık heceler ise ritmi arttırır/hızlandırır.


Aruzda mısra başındaki fe’ilâtün cüzlerinin fâ’ilâtün, mısra sonlarındaki fe’ilün cüzlerinin de fa’ilün şekline dönüşebildiği unutulmamalıdır.




(Ünite 5)
Ölçü ve Kafiye
Aruz Bahirleri
1 – Hezec bahri


2 – Recez bahri


3 – Remel bahri


4 – Münserih bahri


5 – Muzâri bahri


6 – Müctes bahri


7 – Serî bahri


8 – Hafîf bahri


9 – Mütekarip bahri


10 – Kâmil bahri


11 – Ahreb ve ahrem kalıpları


Divan şiirinde kafiye
Tek bir sesin tekrarıyla meydana gelen kafiyelere mücerred kafiye, birden fazla sesin tekrarıyla meydana gelen kafiyelere mürekkeb kafiye denir.
Mürekkep kafiyenin mürdef, mukayyed ve mü’esses olmak üzere üç türü vardır. Bu adlandırmada ridf, kayd, te’sîs ve dahîl adları verilen kafiye harfleri esas alınmıştır.


Divan şiirinde dokuz kafiye harfi vardır. Bunlar arasında asıl kafiye harfi revîdir.
Revîden önce gelebilecek kafiye harflerine
Ridf
Kayd
Te’sîs
Dahîl denir.


Ridf, revîden hemen önce gelen bir uzun ünlü ( â, û, î) kayd da revîden önceki harekesiz ünsüzdür.
Te’sîs ise, revî ile aralarında bir harekeli ünsüz bulunan eliftir.
Ridf ve revî ile yapılmış kafiyeye mürdef
Kayd ve revî ile yapılmış kafiyeye mukayyed
Te’sîs, dahîl ve revî ile yapılmış kafiyeye de mü’esses kafiye denir.
Burada her kafiyede ridf ve kayddan yalnızca birinin bulunabileceği; dahîlin ise bağımsız bir kafiye harfi olmadığı, ancak mü’esses bir kafiyede te’sîs ile birlikte kullanılabileceği unutulmamalıdır.


Mürdef -> ridfli
Mukayyed -> kaydlı
Mü’esses ise -> te’sîsli demektir.


Redifi revîden sonra gelen ve aynen tekrarlanan ses veya seslerin tamamı olarak tanımlamak mümkündür.
Redifli manzumelere müreddef denir.
Divan şiirinde kafiyeyi revî harflerinin tekrarı meydana getirir. Revînin asıl anlamı devenin yükünün bağlandığı iptir.


Kafiye
Kafiyenin asıl anlamı başın arkası ya da ensedir.
Kafiyeden sonra tekrarlanan birbirinin aynı ek ve sözcüklere redif denir.
Redifli manzumelere müreddef denir.
Redifli kafiyelere kâfiye-i mürdefe denir.
Revîden sonra gelen harflere sırasıyla vasl, hurûc, mezîd ve nâ’ire denir.


Herflerine göre kafiye türleri
A – Kâfiye-i mücerrede: Sadece revînin tekrarından meydana gelen kafiyelerdir.


B – Kâfiye-i mürekkebe: Birden fazla ses benzeşmesinden meydana gelen kafiyelerdir.
A – Kâfiye-i mürdefe: Revîden önce ridf (â, û, î) bulunan kafiyelerdir.
B – Kâfiye-i mukayyede: Revî ve kayddan meydana gelen kafiyelerdir.
C – Kâfiye-i mü’essese: Revîden önce dahîl ondan önce de te’sîs bulunan kafiyelerdir.
İltizam: Revînin birden fazla olması durumudur.
Kafiyenin birden fazla olması
İkiden fazla kafiyesi olan şiire; zü’l kavâfî (çok kafiyeli)
Zü’l kavâfînin mısra sonundaki kafiyesine kâfiye-i asliyye, diğer kafiyelerine kâfiye-i mülhaka adı verilir.
Tarsî – mısra sonundaki kafiyelerden önce, iki mısrada paralel olarak yer alan aynı vezindeki kelimelerin birbiriyle kafiyeli olmasına denir.
Tarsî yapılan beyit ya da mısralara murassa’denir.
Bazı şiirlerde mısra sonunda kafiye dışında birbirine paralel olarak yapılmş iç kafiyeler bulunur (redif gibi). İki kafiyeli şiirlerde bu duruma zû-kâfiyeteyn denir.


Kafiye kusurları / Uyûb-ı kafiye
Kafiyede ridfin (revîden önceki uzun ünlülerin) farklı olması
Kafiyede kısa ünlülerin farklı olması
Revînin farklı olması
En çok rastlanan ikfâ çeşidi “b” ile “p” arasında yapılanıdır.
Kafiye harfi ya harekeli ya da harekesizdir, iki türlü olmaz.


Kafiye-i şâygân
Farsçada hem çoğul eki hem de fiilden sıfat yapan ek olan “-ân” eki ile yapılan kafiyelere denir.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,417
Mesajlar
134,315
Kullanıcılar
90,724
Son üye
Glassdfl
Üst