Aöf Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri Dersi 6.Ünite Ders Notları

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Aöf Cumhuriyet Dönemi Türk Şiiri Dersi 6.Ünite Ders Notları


GELENEK VE YENİ TÜRK ŞİİRİNDE GELENEK SORUNU
* Edebiyatta en geniş anlamıyla tür, biçim, konu vb. her türlü unsurun bizden önceki sanatçIlardan kalan eserlerdeki toplu özellikleri, klasikleşmiş eserlerin her türlü özellikleri gibi anlamlar içeren gelenek, modern dönemlerle birlikte yaşayan edebiyat için ne ölçüde ve nasıl bir işlev gördüğü noktasında tartışmaların konusu olmuştur. Dünyada bu konudaki görüşleriyle etkili olan sanatçı/düşünürler arasında ilk akla gelen Thomas Stearns Eliot’tır. Eliot’a göre gelenek bir tarih bilinciyle birlikte geçmişin yaşayan zaman içerisinde degerlendirilmesi; sanatçının kendisinden önceki birikimle hesaplaşarak kendisini kabul ettirmesinin ölçütüdür

*Ebubekir Eroğlu’nun şiir geleneği kavramı konusundaki görüşleri bu bakımdan ilgi çekicidir.Ona göre ilk bakışta tek katmandan oluştuğu düşünülen geleneğin aslında üç katman olarak görülmesi mümkündür: “... bugünkü ritmin bir çırpıda fark edilebilen geçmişine ilk katman dediğimiz gibi, bir dil içinde oluşmuş bütün şiire herhangi bir noktadan bakmakla görebileceğimiz sahayı ikinci bir katman olarak düşünebiliriz. Bu ayırıma göre üçüncü bir katman daha vardır: Üçüncü katman, dil içindeki bütün edebiyat değerlerinin anlamını bulduıu uygarlık alanıdır.”

*Yahya Kemal’in, Fransa’da edindiği tecrübelerle, istisnaî sayılabilecek bir katkı yaptığını tespit etmek gerekir. ilk defa o, Divan şiirinin ritim ve istif özelliklerini modern bir anlayışla değerlendirerek bir örnek oluşturmuştur

*Cumhuriyet dönemi Türk şiiri bu deneyimlerin izinden, gelenekle ilişki ‘sorunu’ ile karşı karşya kalmıştır. 1950’lere kadar bu ‘sorun’, yukarıda belirttiğimiz ideolojik yaklaşımla, reddedilmek biçiminde ortaya konulmuştur. Yahya Kemal’in“son Osmanlı şairi” gibi nitelemelerle dışlanmak istenmesi, onun en sadık öğrencilerinden Tanpınar’ın bile bir aralık liselerden Divan edebiyatı derslerinin kaldırılmasını teklif etmek durumunda kalışı, geleneksel şiirin en güçlü damarı durumundaki Divan edebiyatına yaklaşımın farklı boyutlarını gösterir. Bu -kimilerince hafıza kaybı diye nitelenen- dönem sonrasında, ancak 1950’lerden sonra geleneğe ilgi yeniden baş göstermiş oldu.

YAHYA KEMAL: GELENEK VE GELECEK ARASINDA
*Yahya Kemal, Fransa’da Parnasyen şair Jose Maria de Heredia’nın sonelerinde klasik Yunan ve Latin sanatının yalın çarpıcılığı ile ilgi kurmanın sonuçlarını görmüş; Sembolist şair Paul Verlaine’nin Fetes Galantes (Âşkıkâne Ziyafetler) fliirinde XVIII. asır Versaille sarayının yaşamını o dönemin diliyle nasıl şiirleştirdiğini incelemiş; ayr›ca Albert Sorel’in derslerinden milleti yapan bir güç olarak tarihin anlamını kavramış ve bir tarih bilinci oluşturmuş idi

*Türk şiirinde 1950’lerden itibaren geleneğe yaklaşımlarda Yahya Kemal bir geçiş noktası işlevi görmüştür. Bu tarihten sonraki şiirimizde, çizgisel bir devamlılık gösteren geleneğe yaklaşımlar üç ana kategori oluşturur:

• Hisar grubu şairleri olarak anılan ve aynı adlı dergi etrafnda toplanan çizginin daha çok biçimsel özellikleri sürdürmek ve geçmişle duygusal bağlılık anlamnda geleneğe yaklaşımı
• Behçet Necatigil ile başlayıp Hilmi Yavuz’dan geçerek 80 sonrası kuşağa ulaşan çizginin poetik yararlanma ve beslenme açsndan geleneğe yaklaşımı
• Sezai Karakoç’la başlayıp Ebubekir Eroğlu ve 80 kuşağının kimi şairleri tarafndan izlenen çizginin ise geleneği bir uygarlık özü olarak görüp modern şiir yapısına bu özü katma tutumu içerisindeki yaklaşımlar.Bunların dışında ayrıca çok sayıda tekil örnekler bulunduğunu söylemek mümkündür. Attilâ ilhan’ın geleneksel şiirin ses değerine, Âsaf Hâlet’in geleneksel şiirin imajlarına, Fazıl Hüsnü’nün her türlü söyleyiş ve motif unsurlarına yönelen dikkatlerini, ikinci Yeni’nin önde gelen şairlerinden Turgut Uyar’ın Divan (1970) adlı bir şiir kitabı yayımlamasını, Divan şiirinin gazel, kaside gibi tür adlarını taşıyan şiirler yazmasını; sonraki kuşaklardan Enis Batur’un bir şiir kitabna Gri Divan (1990)adını vermesini ilave edip, bu bağlamda ayrıca anmak gerekir.

HiSAR GRUBU ŞAİRLERİ
* Hisar topluluğu, 1950-57 (75 sayı) ve 1964-80 (202 sayı) yılları arasında toplam 277sayı olarak Ankara’da yaymlanan Hisar dergisi etrafnda toplanan edebiyatçılarn oluşturduğu bir gruptur

* Derginin şairleri arasnda Munis Faik Ozansoy, Selahattin Batu, Mehmet Çınarlı, Mustafa Necati Karaer, ilhan Geçer, Gültekin Samanoğlu, Nevzat Yalçın, Bekir Sıtkı Erdoğan, Feyzi Halıcı, Yavuz Bülent Bakiler, Bahattin Karakoç isimleri dikkati çeker

* Munis Faik, “Güzel şiir ölçülü olmayabilir, fakat mutlaka şekillidir.” görüşünü ortaya atar. Hisar şairleri yeni şiirin Divan ve halk şiiri geleneği üzerine kurulması gerektiğine inanrlar.

* Servet-i Fünûn şairlerinden Fâik Âli’nin oğlu olan Munis Faik Ozansoy (1911-1975), derginin kurucularndan olduğu gibi aruz vezniyle yazdığı şiirleriyle ve yazılarıyla dergiye karakterini veren imzalardan birisidir. Bununla birlikte bugün Hisar dergisi denilince ilk akla gelen isim Mehmet Çınarlı’dır (1925-1999). Aruz vezniyle yazdığı, dil ve biçime özen gösteren şiirlerini Güneş Rengi Kadehlerle (1958),Gerçek Hayali Aştı (1969), Bir Yeni Dünya Kurmuşum (1974), Zaman Perdesi(1983) ve Güzelliklere Doyamam (1995) adlı kitaplarda toplamıştır

* Onlar, Yahya Kemal’in Divan şiiriyle ilişki kurmasndaki biçimci yönü, halk edebiyatı geleneğiyle de genişletmiş-ler, yaşayan Türkçe ile söylemişler ama çarpıcı imaj ve söyleyiş üretmeyen derinliksiz bir lirizmde kalmışlardır. Onlarn gelenekle ilişkisinin, bir söyleyiş alışkanlığının değiştirme ihtiyacı ve gücü bulunmaksızın sürdürülmesi, böylece Cumhuriyet döneminde ortaya çıkan yeni şiir anlayışları karşısnda ortak bir duygudaşlık zemini oluşturmaktan ibaret olduğu söylenebilir.

GELENEGIN ESTETIK GÜCÜ: BEHÇET NECATIGIL HILMI YAVUZ ÇİZGİSİ
* Geleneğe yaklaflşım biçimleri arasnda kendisine özgü bir tarz üretmiş olan Behçet Necatigil (1916-1979), 1930’ların ortasndan itibaren yaymladığı şiirlerinde sürekli değişiklikler yaparak modern Türk şiiri içerisinde kendisine yer edinmeyi başaran bir şairdir.

*“Bugünün şiiri mümkün olduğu kadar eskiye atıflarla ilerlemelidir.” diyen Behçet Necatigil, “tek anlaml›” olarak nitelediği geleneğin pek çok öğesini alıp modern şiir anlayışı içerisinde zenginleştirerek kullanmaktan yanadır.

*Onun gelenekten yararlanmak olarak nitelediği klasik şiirimize yaklaşımnı iki yönden değerlendirmek mümkündür: Modern fliirin yapı ve biçimini klasik unsurları kullanarak oluşturmak ve içerikte çağlara göre değişmeyen insan varoluşunun sorunlarına eskilerden esinle değinmek.

* “Necatigil’in eski edebiyatmzdan konu bakımından iki tarzda yararlandığı görülüyor. Bunlardan birisi eski şiirlerdeki dize veya beyitleri aynen alıp özgün şekliyle ve tırnak içerisinde göstererek kendi fliirine monte etme metodudur. Daha çok başvurduğunu gördüğümüz diğer metot ise bir eski şairin tema, dize veya beytindeki kavramı açık veya gizli bir şekilde imlemektir

*Hilmi Yavuz da hocası ve ustası Necatigil gibi aruz kalıplarını andıran ritimlilik bakımndan olduğu kadar, hattâ daha çok metinlerarası göndermelerle Divan edebiyatı, halk edebiyatı ürünlerini kendi metni içerisinde dönüştürerek kullanmaktadır.

GELENEĞİ YENİDEN ÜRETENLER: SEZAİ KARAKOÇ ÇİZGİSİ

* Sezai Karakoç, geleneği uygarlık birikimi olarak düşünür ve uygarlıkla din arasnda kopmaz bir bağ görür. Ona göre gelenek, en başta, ilk insan ve peygamberden başlayarak son peygambere kadar uzanan semavî din çizgisidir

*şiir bağlamnda ise Sezai Karakoç her genç şairin gelenekle iki aşamalı bir ilişki içerisinde olacağını belirtir. ilki geleneğin şaire zaman içerisinden süzülüp gelmiş mükemmel bir birikim, bir başlama noktası sunmasıdır. Genç şair bu birikim içerisinden kimi şairlerle bir ruh ilişkisi kurar, bu yolla şiir yolculuğuna başlar. Geleneğe yaklaşımın ikinci aşaması şairin kendisini ispat etme gayretidir

*Burada yine ayrntılı incelemesi 60 kuşağı içerisinde yapılacak olan Cahit Zarifoğlu’na (1940-1987) kısaca değinelim. Cumhuriyet dönemi Türk şiirinde tamamıyla kendisine özgü bir şiir ortaya koymuş olan Zarifoğlu, ikinci kitabı Yedi Güzel Adam (1973)’dan başlayarak Menziller (1977) ve özellikle son kitabı Korku ve Yakarış (1985)’taki şiirlerinde belirli bir dünya görüşü çerçevesinde ve Sezai Karakoç’un başlattığı geleneğe yaklaşım tarzına uygun bir tutum sergilemiştir. Onun bu son dönem şiirlerinde geleneksel şiirin form özelliklerini andıran biçimsel uygulamalar görülmüşse de asıl tasavvuf duyarlılığını; hayat, ölüm, günah, kaygı, rahmet kavramlarının aktarıldığı bir temel olarak şiirine yerleştirmesi dikkati çeker.

*Hem Sezai Karakoç’un başlattığını sürdüren hem de yaptığı özgün katkılarla bu çizgiyi güçlendiren bir başka şair Ebubekir Eroğlu’dur

*Gelenek, Eroğlu’na göre, birikime ve insanlara ulaşma yollarından birisidir. Gelenek, kültürün kitaplarda yazılıama göçüp gitmiı bölümünden ibaret görülmemelidir. Geleneği, bugün yaşamakta olan insanların birikimi olarak da düşünmek gerekir

*Ayrıca Cahit Koytak, Arif Ay, Hüseyin Atlansoy, Ömer Erdem, Hasan Akay, Celâl Fedai, Ali Ural, ihsan Deniz, YılmazTaşçıoğlu vd. gibi daha sonraki nesilden şairlerin Sezai Karakoç’un temsil ettiği geleneğe yaklaşım tarzını benimseyen modern şiirler ürettikleri görülmektedir

HAZRLAYAN: Seda ÖZBAY

 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst