Aöf Çağdaş Türk Edebiyatları -1- 5.Ünite Ders Notları

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Aöf Çağdaş Türk Edebiyatları -1- 5.Ünite Ders Notları



TÜRKMENLER VE TÜRKMEN ADI

Türkmen adı ,tarihte ilk defa, 11. yüzyılda yazılan Divânü Lûgâti’t-Türk’te geçer.Türkmen adı , Kâşgarlı’ya göre, Büyük İskender’in Türk coğrafyasında, Balasagun’da ikâmet eden yirmi dört kişiye Farsça “Türkmânend” (Türk’e benzer) demesiyle ortaya çıkmış ve daha sonra bu Türk boyu bu isimden dolayı Türkmen adıyla anılmıştır.11. yüzyıldan önceki dönemlerde gerek Türk diliyle yazılmış eserlerde gerekse yabancı kaynaklarda Türkmen ismine rastlanmaz. Türkmen adı ve boyu, Reşideddin’in Camiü’t-Tevârih adlı eserinde ve Ebu’l-gazi Bahadır Han’ın Şecere-i Terakime adlı eserinde “Tacikler onlara Türkmânend dediler” kaydıyla, benzer bir rivayete dayandırılarak geçer.

Tarihî kaynaklarda halk etimolojisine bağlı olarak Farsça “Türkmânend” isminden geldiği ifade edilir.Türkmen adının etimolojisi hakkında ileri sürülen görüşlerden en fazla kabul gören görüş, Jean Deny tarafından ifade edilmiş olan Türkmen kelimesinin Türk ismi ile eklendiği sözcüğe “büyüklük ve mübalağa” anlamları katan –man/-men ekinden meydana geldiği şeklindeki görüştür. Deny’nin bu görüşü kabul görse de, katılmayan araştırmacılar vardır. Bunlardan Nemeth ve Pritsak, -man/-men ekinin “büyüklük ve mübalağa” eki olduğunu kabul etmiş ama Türkmen kelimesinin etimolojisi ve anlamı üzerine kesin hüküm vermekten kaçınmışlardır.İbrahim Kafesoğlu , “Türkmen Adı, Manası ve Mahiyeti” adlı makalesinde, Türkmen kelimesinin etimolojisi ve anlamı üzerinde durmuş , -man/-men ekli sözcükleri sıralamış ve Türkmen adının bu ekle yapılmış bir isim olduğunu, “halis, asil, büyük, üstün, sağlam Türk” anlamına gelmiş olabileceğini iddia etmiştir.

Türkmen adının hangi tarihsel ve sosyal şartlarda ortaya çıktığı konusu da araştırmacılar tarafından ele alınmıştır. Türk tarihi literatüründe Oğuz ve Türkmen adlarının belli bir Türk boyunun iki ayrı adı olduğu kabul edilmiştir. Kâşgarlı Mahmud’un DLT’te “Oğuz Türkmenleri” ya da “Türkmen Oğuzlar” şeklinde iki adı bir arada kullanmış olması , bu düşünceyi teyit etmektedir. Türklerin Oğuz boyuyla ilgili olduğu düşünülen Türkmen adının ortaya çıkışıyla ilgili iki görüş bulunur:İlk defa Fuad Köprülü tarafından ifade edilen görüşe göre Türkmen adı, 11. yüzyılda İslamiyet’i kabul etmiş olan Oğuzlar için kullanılmıştır. Buna göre 11. yüzyıla kadar aynı adla anılan; ancak bu yüzyılda İslamiyet’i kabul etmiş olan Oğuzların bir kısmı Türkmen adını almıştır.İbrahim Kafesoğlu , din değiştirmenin boyun adının değişeceği anlamına gelemeyeceği, aksine Türk tarihinde farklı dinleri kabul eden Türk boylarının isimlerinin değişmediğini, kimliklerini dahi kaybederek Türklükten çıkan eski Türk boylarının eski adlarını kullanmaya devam ettiklerini ileri sürer ve Türkmen adının daha farklı ortamda yaratıldığını düşünür. Kafesoğlu’na göre Türkmen adı, Karlukların en kudretli zamanlarında kullandıkları siyasi bir terimdir . Ona göre nasıl Türk boyları arasında Kök Türk adlı bir boy olmadığı hâlde, bu isim ihtişamı ifade etmek üzere kullanılmışsa, Karluklar da aynı ihtişamı ifade etmek üzere aynı anlam ve mahiyet ile Türkmen tabirini kullanmışlardır.

İfade edildiği ilk zamandan beri tarihî kaynaklarda Türkmen adı Oğuzlarla birlikte anılmış, Oğuz ve Türkmen adları iç içe olmuştur.Orta Asya’daki Türk toplulukları bir arada yaşadıkları ve aynı kaderi paylaştıkları için, Türkmenistan’ın tarihi, diğer Türk topluluklarının tarihinden bağımsız değerlendirilemez. Bu bakımdan Türkmenistan tarihi ile Orta Asya tarihi iç içedir.

Türkmenlerin tarihi, Selçuklu Devletinin tarihi ile de doğrudan ilgilidir. Bazı Oğuz boylarının İslamiyet’i kabul etmesi, Selçuklu Devletini kuracak olan Selçuk Bey’in bu boyları koruması ve daha sonra Horasan ve Hazar civarında kendi adıyla büyük Selçuklu Devletini kurmasıyla Türkmenler, tarih sahnesinde yer almaya başlamışdır. Selçuklu Devleti tarihi Türkmen tarihi ile doğrudan ilgilidir. Buna göre Türkmen boylarından bir kısmı, Azerbaycan ve Anadolu’ya göç ederken; diğer bir kısmı Maveraünnehir, Horasan ve Mangışlak bölgesinde kalmıştır.

Hazar denizinin doğusunda kalan Türkmen boyları, ilk önce Moğolların, ardından da Timurluların hakimiyeti altında yaşamış sonra Kalmukların saldırıları karşısında Köpetdağ civarına çekilmişler, bu bölgede güçlenmişlerdir. Bu bölgede de Hive Hanı Ebulgazi Bahadır Han ve İran şahı Nadir Kulu Han ile mücadelelere girişmişler, Hive Hanlığı ve İran Şahlığının baskıları karşısında Merv bölgesine çekilmişler ve burada daha rahat bir hayat sürmüşlerdir.

1860 yılından itibaren bağımsız bir hayat sürmeye başlayan Türkmenler, Rusların 1879 yılında Türkmenistan’ı işgal etme teşebbüsleri karşısında direnç göstermişlerdir . Göktepe kalesi ve civarında yapılan savaşlarda büyük kayıplar verdikten sonra Ruslara boyun eğmek zorunda kalmışlardır. Yetmiş yılı aşkın bir süre Sovyetler Birliği yönetimi altında yaşamış olan Türkmenler, 27 Ekim 1991 tarihinde bağımsızlıklarına kavuşmuşlardır.

Bugün Türkmenistan’da çeşitli Türkmen boyları yaşamaktadır. Bu Türkmen boyları; ÇOVDUR, ERSARI, SALIR, SARIK, TEKE VE YOMUTLAR’DIR.

TÜRKMENİSTAN COĞRAFYASI; Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra bağımsızlığına kavuşan Türkmenistan, batıda Hazar Denizi, güneybatıda İran, güneydoğuda Afganistan, kuzeybatıda Kazakistan ve kuzeydoğuda Özbekistan ile çevrelenmiştir. Ülkede, büyük çoğunluğu Türkmenler oluşturmakla birlikte, Azeriler, Karakalpaklar, Kazaklar, Özbekler, Tatarlar ve Ruslar da yaşamaktadır.

TÜRKMEN TÜRKÇESİ; Türkmenler, Türklerin Oğuz boyundandır.Uzun bir süre Çağatay ve Kıpçak sahası Türk boylarının arasında kaldıkları için, dil özellikleri bakımından diğer Oğuz boylarından farklı özellikler gösterirler. Türkmen Türkçesi, bir taraftan Oğuz Türkçesinin özelliklerini barındırırken , diğer taraftan diğer Oğuz boylarının diyalektlerinde görülmeyen, Doğu Türkçesini karakterize eden özellikleri de bünyesinde taşımaktadır. Türkmen Türkçesi, diğer Oğuz diyalektlerinden farklı özellikler göstermekte; buna karşılık Oğuz grubu Türk lehçeleri arasında değerlendirilmektedir.

TÜRKMEN EDEBİYATI; Türkmenlerin 20. yüzyılın başlarına kadarki edebî eserleri halk edebiyatı ürünleri ve klâsik şiirden meydana gelir. 20. yüzyılın başlarından itibaren çağdaş edebî türlerde eserler vermeye başlarlar. Türkmen edebiyatı üç ana başlık altında ele alınır:Türkmen Halk Edebiyatı,Klâsik Türkmen Edebiyatı,Çağdaş Türkmen Edebiyatı.

TÜRKMEN HALK EDEBİYATI; Türkmen edebiyatının ilk yazılı ürünleri 18. yüzyılda ortaya çıkmıştır.Ancak , Tarihî ve çağdaş bütün Türk boylarının edebî mahsûllerinde olduğu gibi Türkmenlerin de çok eski ve köklü sözel ürünleri bulunmaktadır. Tarihin derinliklerinden bugüne ulaşan şarkılar, türküler, masallar, atalar sözü ve destanlar vb. kimi metinler, Türkmenlerin halk edebiyatı ürünlerindendir. Bunlar arasında “aydım” denilen türküler Türkmen halk edebiyatı içinde önemli bir yer tutar.Türkmen halk edebiyatı ürünlerinde daha çok halkın yaşayış tarzı, örf ve adetleri, toplumsal sevinçleri ve hüzünleri gibi konular işlenmiştir.Türk halk edebiyatı açısından eşsiz bir kaynak olan DLT’teki kimi atalar sözü örneklerinin diğer çağdaş Türk edebiyatlarında olduğu gibi Türkmen edebiyatında da bazı değişikliklerle varlık göstermesi, bu örneklerin Türkmen halk edebiyatının ilk ürünleri olarak değerlendirilmesine yol açmıştır .

Türkmen halk edebiyatının belli başlı türleri şunlardır ; DestanlarErtekiAtalar söziMatallar [bilmeceler]Aydımlar [şarkı ve türküler]a) Erkeklere mahsus aydımlar® Halk aydımları® Ölengler® Toy aydımları [düğün aydımları]b) Kızlara / kadınlara mahsus aydımlar® âgı [ağıt]® hûdi [ninni]® şahir kızları ve aydımları® çuval kızlar aydımları [genç kadınların şarkıları]

Ì Monçukatdı [Türkmen gelin kızlarının Nevruz’da oyun sırasında söyledikleri aydımın adıdır. Kızlar kendilerine uğur getireceğini sanarak monçukatdı yaparlar.]1) Leleler [kız türküleri]2) Kadın ve kızların iş aydımları3) Dua aydımları4) Toy aydımları [düğün şarkı ve türküleri]c) Çocuk aydımları® Sanavaçlar® Çocuklara mahsus bazı aydımlar.Ì Bunların dışında Türkmen halk edebiyatı ürünleri arasında sadece belli zamanlarda söylenen şiir, şarkı ve türküler de vardır:1) Yâ Ramazan [Ramazan ayının 15. gecesi, belli merasimle söylenen şiir.]2) Süt Kazan [Yağmur yağmadığı zaman merasimle söylenen şiir.]3) Zikir Aydımı [dinî merasimde söylenir.]4) Yomaklar ve Değişmeler [Mizah ve fıkralar.].


KLÂSİK TÜRKMEN EDEBİYATI (18.-19. YÜZYILLAR)

Kaynağını halk kültüründen alan mensur eserler hariç tutularak 18. ve 19. yüzyıllara ait Türkmen edebiyatı , şiir türünde gelişmiştir. Bu yüzyıllarda şairler daha çok aşk ve sevgi temalı şiirler yazmışlar, sosyal meselelere fazla temas etmemişlerdir.18. ve 19. yüzyıllarda yazılmış çoğu şiir tarzındaki eserler, Klâsik Türkmen Edebiyatı başlığı altında değerlendirilir. . Zira bu yüzyıllarda yazılmış şiirler, hem şekil hem de muhteva bakımından 20. yüzyıldan itibaren yazılmış çağdaş şiirlerden ve diğer edebî türlerden farklıdır.

18. YÜZYIL ŞAİRLERİ; Oldukça zengin bir sözlü edebiyat külliyatına sahip olan Türkmenler, gerçek anlamda ilk eserlerini 18. yüzyılda vermeye başlar. Bu yüzyıldan önce de çeşitli eserler vermiş olan Türkmen yazarlar olmakla birlikte, Türkmen diyalektiğinin eserlere yansımaya başladığı 18. yüzyılı Türkmen edebiyatının başlangıcı kabul ederiz. Daha önceki yüzyıllarda Türkmen yazar ve şairlerinin yazdıkları eserler, Çağatay yazı dili geleneğine bağlıdır. 20. yüzyılın başlarına kadar, 18. ve 19. yüzyıllarda yazılmış manzum eserlerin klâsik Türkmen şiirinin örnekleri olduğu kabul edilir. Klâsik Türkmen şiirinin ilk örneklerini 18. yüzyılda Magtımgulı vermiştir. Tarihsel Türk edebiyatının ortak mirasçılarından biri olan Türkmen edebiyatı, kendine münhasır eserlerini 18. yüzyılda vermeye başlamıştır. Eserlerinde dönemin sosyal olaylarına da kayıtsız kalmayan ve Türkmen halkının geleceği için eserler veren 18. yüzyıl yazarları, bu yüzyılda Türkmen edebiyatına klâsik bir mahiyet kazandırmışlardır.


18. YÜZYILIN EN ÖNEMLİ ŞAİRLERİ .NURMUHAMMET ANDALIP , DÖVLETMEMMET AZADÎ , ŞEYDAYI , ŞABENDE , MAGTIMGULI , MAGRUBÎ , MAGTIMGULI

MAGTIMGULI; Türkmen edebiyatı gerçek anlamda 18. yüzyılda başlar. 18. yüzyıl şairi Magtımgulı ,Türkmen dilinin edebî dile dönüşmesinde bir mihenk taşıdır. Türkmen edebiyatının ilk temsilcisidir. Magtımgulı, Türkmen halk edebiyatı mahsullerinden de istifade etmiş , şiirlerinde genellikle Türkmenlerin millet ve vatana bağlılıklarını işlemiştir. Vatan sevgisi ve kahramanlık konularını işlediği şiirleri = > Çovdurhan Üçiin “Çovdurhan İçin”, Öngi Ardı Bilinmez “Önü Arkası Bilinmez”, Neyleeyin “Neyleyeyim” ..Magtımgulı’da, Göroğlı Destanı’nın tesiri de görülmektedir. Magtımgulı’nın Göroğlı Destanı’ndan etkilendiğini açıkça gösteren şiiri Gidici Bolma “Gidici Olma” adlı şiiridir. Magtımgulı, yazdığı şiirlerle hem Türkmen dili ve edebiyatının kurucusu kabul edilmiş hem de kendisinden sonra gelen şairlere tesir ederek etkisini uzun süre devam ettirmiştir. Magtımgulı’nın , Türkmenlerin millî birlik ve beraberliğini pekiştiren konuları ele aldığı şiirleri = > İil Yağşı “Millet İyi”, Döker Bolduk Yaaşımız “Gözyaşımızı Döker Olduk”, Gımmat Yağşıdır “Kıymet İyidir”, Depe Nedir Düz Nedir “Tepe Nedir, Düz Nedir” Magtımgulı, kendisinden sonra gelen Seydi, Zelili, Mollanepes, Mätäci ve Talıbi gibi Türkmen şairlerine tesir ettiği gibi, diğer çağdaş Türk edebiyatlarını da etkilemiş büyük bir şairdir.

DÖVLETMÄMMED AZADÎ; Devleti idare eden / edecek hükümdarlarda olması gereken vasıfları anlatan Vağzı-Azaat adlı didaktik eserinde Firdevsî, Nizamî, Sadî ve Nevaî gibi büyük şairlerin eserlerinden etkilenmiş, kalemi güçlü bir şairdir.

NURMUHAMMED ANDALIP; Türkmen edebiyatının koşma, muhammes, müstezad gibi türlerinde şiirler yazmıştır.Türkmen halkının tarihinden ve hayatından esinlenerek yazdığı Oğuznama ve Risale-i Nesime manzumelerinde oldukça başarılıdır.Oğuznama adlı manzumesinde Oğuz tarihi hakkındaki rivayetleri ele almıştır.Sagdı-Vakgas ve Kıssa-i Fırgun mesnevilerinde bazı yenilikleri de getirmiştir. Bu eserlerde şiirin ezgili koşuk türünü kullanarak, eserlerin halk tarafından anlaşılmasını sağlamıştır.Andalıp, Yusuf-Züleyha, Leyli-Mecnun, Babarevşen ve Zeynelarap mesnevilerini hem halk şiiri türlerinden koşuk hem de klasik şiir türlerinden gazel, muhammes, murabba, müseddes gibi şekilleri kullanarak yazmıştır. Andalıp, Nevaî’nin gazellerine Ey Köngül “Ey Gönül”, Huub “Uyku”, Oon Sekiz Yaşındadır “On Sekiz Yaşında” başlıklı tahmisleri; Fuzulî’nin gazellerine ise Yanmaz mı ve Aavaaralar adlı tahmisleri yazmıştır.

MAGRUBÎ; Konusu aşk olan Seypelmelik-Methal Cemaal “Melikin Kılıcı – Güzelliğin Övgüsü” adlı bir destana sahip olan önemli bir şairdir. Özbek ve Türkmenlerin ortak düşmanlarına karşı mücadelelerinin anlatıldığı ve gerçek kişiler ve olaylardan hareket edilerek yazılmış olan Dövletyar adlı önemli bir destanın da yazarı olarak tanınmaktadır.


19. YÜZYIL ŞAİRLERİ

19. yüzyıl Türkmen edebiyatında şiir dili artık belirli kaideler etrafında şekillenir. Bu yüzyılın şairleri, sevgilinin hasretini ele alan, dış güzelliğini tasvir eden bir anlayış ile Türkmen edebiyatına lirizmi yerleştirmiştir. 19. yüzyıl Türkmen edebiyatı, çeşitli sosyal olayları genel ve mecazî ifadelerle ortaya koymak yerine daha açık ve kesin bir dille anlatmıştır. 19. yüzyıl Türkmen edebiyatında aşk ve sevgi konularının yanı sıra millî ve ahlakî konular da hâkimdir.1858-1859 yıllarında İran’ın Garrıgala’yı ve ardından 1860-1862 yıllarında Saragt’ı; Rusların ise 1879-1881 yıllarında Göktepe’yi işgal etmesi, 19. yüzyıl Türkmen edebiyatına da tesir etmiş, dönemin yazar ve şairleri eserlerinde bu olayları ele almışlardır. Mesela Abdısetdar Kazı, Cengname adlı eserinde; Dovan, Misginğılıç, Mätäci gibi şairler de çeşitli şiirlerinde bu savaşları işlemişlerdir. 19. yüzyıl Türkmen edebiyatında, genellikle devrin sosyal ve siyasî olaylarının sebep olduğu vatan sevgisi ve kahramanlık temaları işlenmiştir.19. yüzyıl Türkmen edebiyatı, daha önceki yüzyılda eserler veren şairlerin, bilhassa Magtımgulı’nın benimsediği edebiyat anlayışını benimseyen şairler eliyle gelişme göstermiştir. Dolayısıyla bu yüzyılda klâsik Türkmen edebiyatı geleneğine bağlı çok sayıda şair yetişmiştir.

19. YÜZYILIN ÖNEMLİ TÜRKMEN ŞAİRLERİ, SEYİTNAZAR SEYDÎ , MEMMETVELİ KEMİNE , GURBANDURDI ZELİLÎ , MOLLANEPES , TALİBÎ , DOSMÄMMET , MÄTÄCİ ,ZINCARI ,BAYİİ ŞAHIR ,MİSĞİNĞILIÇ , AŞİKÎ ,ABDISETDAR KAZÎ ,KETİBÎ VE MUHAMMETRAHİM’DİR.

19. yüzyılın sonu ile 20. yüzyılın ilk yarısında yaşayan hem Türkmen halk şiiri tarzında hem de klâsik şiir tarzında şiirler yazan şairler .NABATNIYAZ SAYILI , DURDI BAĞŞI , DOVAN , YAGMIR , ISMAYIL , DÖVLETMEMMET BALGIZIL , GARA .

SEYİTNAZAR SEYDÎ; Lebap, Hoş İndi, Dönmenem, Begler, Baralı, Begler, Bedevsuvar İndi, Goçaklar gibi şiirlerinde hem kardeşlik / dostluk konusu hem de vatan sevgisi konusu işlenmiştir. Bu bakımdan Seydi’nin şiirlerinde onun şairlik becerisi kadar devrin sosyal ve siyasî olayları da ön plândadır.

MEMMETVELİ KEMİNE; Devrinin sosyal meselelerini cesaretle ele alan Memmetveli Kemine, hiciv tarzında yazdığı şiirler ile tanınır. Kemine, 19. yüzyıl Türkmen yazarları içinde sanatları en iyi kullanan ve şiir dilinin gelişmesine en fazla katkı sağlayan şairlerdendir. Kemine’nin yazdığı Garip, Gariplik, Barında, Beyle, Kazım gibi şiirleri Türkmen hiciv edebiyatının en iyi örnekleri arasındadır. Kemine’nin, Zülpün, Örter Meni, Ogulbike, Ogulmenli gibi şiirlerinde ise lirizm baskındır.

GURBANDURDI ZELİLİ; Dövletmemmet Azadı’nın torunu ve Magtımgulı’nın yeğeni olan Gurbandurdı Zelili, şiirlerinde, sosyal olayları hümanizmle birleştirerek devrinin diğer şairlerinden ayrılır.Şiirlerinde hem Türkmen halkının hem de kendisinin kişisel acı ve sıkıntılarını vurgulayan Zelili’nin, Vatanım Seni, Elli Yaşın İçinde ve Harayım Döndi adlı şiirleri, onun şiir kabiliyetini ve anlayışını yansıtan en iyi örnekleridir.

MOLLANEPES; Magtımgulı’ndan sonra aşk konusunun en usta şairlerinden kabul edilen Mollanepes, Zöhre-Tahır adlı destanı yazarak Türkmen edebiyatında önemli bir yer edinmiş şairlerden biridir. Türkmen edebiyatında lirizmin yerleşmesine en fazla katkı sağlayan şairlerden biri kabul edilen Mollanepes, bu vasfından dolayı “aşk mülkünün şahı” unvanıyla anılmaktadır.İstepki Gözel Yarı, Saçın, Arzuv Eyler, Mahmalın Çeti, Oyanmadın, Nazli Yar ve Yay İmdi gibi şiirlerinde lirizmin derin izleri görülür.

KEMİNE; 19. yüzyıl Türkmen edebiyatının aşk konusunu işleyen şairlerinden bir diğeri olan Kemine ise, Oğulbike, Akmeŋli, Oğulbeğ, Oğulmeŋlil ve Selbinyaz gibi şiirleri kaleme almış güçlü şairler arasında değerlendirilir.

19. yüzyılın sonları ile 20. Yüzyılın başlarında yaşamış olan diğer Türkmen şairler : DOVAN, GARA, YAĞMIR, GUBA, DURDI, ORAZ, DÖVLETMÄMMET BALĞIZIL, BAYRAM ŞAHIR, MOLLADURDI, MÄMEDORAZ, KÖRMOLLA, ABDIRAZAK, ZİNHARÎ, BAYLI ŞAHIR, MUHAMMETĞULI ATABAYEV .


ÇAĞDAŞ TÜRKMEN EDEBİYATI (20. YÜZYIL TÜRKMEN EDEBİYATI)

Önceki yüzyıllarda daha çok halk şiiri tarzında eserlere sahip olan Türkmen edebiyatı, 20. yüzyılın ortalarından itibaren çağdaş anlamda şiirleri de bünyesinde barındırmaya başlamıştır. 18. ve 19. yüzyıllarda Türkmen şiirinin halk şiiri tarzında olmasının, Türkmenlerin çok zengin sözlü edebiyat geleneğine sahip olması, bu yüzyıllarda hanlıkların ortaya çıkması ve bundan kaynaklanan büyük kültür merkezlerinin oluşmaması ve savaş yıllarında birçok münevverin hayatını kaybetmesi gibi birçok sebebi vardır20. yüzyıl Türkmen edebiyatı, Türkmenistan’ın maruz kaldığı çeşitli siyasi ve sosyal olayların sebep olduğu değişiklikler neticesinde kendi içinde farklı özellikleri barındıran edebî dönemler hâlinde ele alınır.Türkmen edebiyatı, 1920’li yıllara kadar eski Türkmen edebiyatı anlayışı ile devam eder , bu yıllardan İkinci Dünya Savaşı yıllarına kadar Sovyet rejiminin de getirdiği baskıların sonucunda daha karmaşık ve zor bir süreci yaşar.İkinci Dünya Savaşı yıllarında genellikle savaşın getirdiği acıları dile getirir, daha sonraki yıllarda ise kendi mecrasında eserler vererek yüzyılı tamamlar.

Ekim 1917 devriminden sonra, Türkmenlerin eski dönemlerinin yerilmesi ve devrim ideolojisinin yerleştirilmesi adına, şairleri devrim lehinde şiirler yazmaya zorlamışlardır.Bu dönemde yazılan şiirlerin gazete ve dergilerde yayımlanıyor olması ve böylece ideolojinin propagandasını yapmış olması, Türkmen edebiyatında şiir türünün diğer türlere göre daha ön plânda olmasına yol açmıştır. Sovyet rejiminin yerleşmesi ve benimsenmesi adına eski toplum yapısı ve yaşam tarzı eleştirilmiş, yeni yaşam tarzı yüceltilmiştir. 1920’li yılların Türkmen şiiri genellikle eski-yeni toplum çatışması üzerine kurgulanmıştır, denilebilir.Berdi Kerbabayev, Gıızlar Dünyääsi “Kızların Dünyası” ve Aadatıñ Gurbaanı “Geleneğin Kurbanı” adlı şiirlerinde, kadınların eski Türkmen toplumunda alınıp satılan köle olduklarını, hiçbir haklarının olmadığını dile getirip yeni Türkmen toplumunda kadınların özgürlüğüne önem verildiğini ifade etmiş; böylece rejimi yüceltmiştir. Berdi Kerbabayev, Kööne Durmuşımıza İiğenç “Eski Hayatımıza Yergi” adlı şiirinde, Ekim devriminden önceki hayatı tümüyle kötülemiştir.

Türkmen şiiri 20. yüzyılın başlarından itibaren yeni bir çizgi ile yoluna devam etmiştir.20. yüzyıl Türkmen edebiyatı, önceki yüzyıllara ait geleneği devam ettirmekle birlikte hayatın gerçeklerine daha bağlı kalmıştır. 20. yüzyılın başlarında Türkmenistan’ın zorla Rusya’ya bağlanmış olması, daha sonra ortaya çıkan İkinci Dünya Savaşı, Türkmenlerin sosyal, siyasî ve iktisadî hayatlarını etkilediği gibi edebiyatlarına da tesir etmiştir. Türkmenistan’ın Rusya’ya bağlanmasıyla Türkmen edebiyatına siyaset bulaşmış, dönemin siyasî ve sosyal olayları eserlerde işlenmeye başlamıştır. Bu yıllarda Türkmen edebiyatı; toprak reformu, kadın hakları, zengin-fakir karşıtlığı gibi konuları ele alır. 1920’li yılların eserlerinde, Rusların baskılarına karşın Türkmenlerin sıkıntıları dile getirilmiştir. 20. yüzyılın başlarında yazılan eserlerde ele alınan konular, gerçek hayatın içindedir. 1920’li yılların sonlarına doğru Sovyet rejiminin getirdiği baskılar karşısında devleti yönetenler ve rejim lehinde sınıf kavramını dile getiren eserler artmıştır. Diğer taraftan üretilen eserlerin sanat değerinin düştüğü de fark edilmektedir. Türkmenlerin sorunlarını çeşitli eserlerinde ele alan yazarlar, takibata uğramışlar, bir kısmı sindirilmiş, bir kısmı ise çeşitli iftiralarla öldürülmüşlerdir.A. Gulmuhammedov “halk düşmanı”, “burjuva milliyetçisi” gibi suçlamalara maruz kalmış, H. Durdaev Sibirya’ya sürülmüş, B. Kerbabaev ise göz hapsine alınmıştır.

1928 yılında Arap alfabesinin yerine Lâtin alfabesinin kabul edilmesi, ardından 1940 yılında ise Kiril alfabesinin kullanılmaya başlanması da, şair ve yazarların alfabe değişikliğinden etkilenmesine ve yazı faaliyetlerinin yavaşlamasına yol açmıştır. Yeni rejimin “telkini ve korkutmasıyla eski Türkmen hayatı ve kültürü dışlandığı için şiir, gelenekten yeterince beslenememiştir.” 1920-1945 yılları arası, Türkmen edebiyatının durgunluk yıllarıdır.1917 yılındaki Bolşevik ihtilâli ile Rusların baskısı altında kalan Türkmenler, ikinci dünya savaşı yıllarına kadar edebî faaliyetlerinde geçiş evresi yaşamıştır. 18. ve 19. yüzyıllarda genellikle şiir ve destan tarzında yazılmış olan klasik şairlerin eserleri, 20. yüzyılda da kısmen tekrar yayımlanmıştır. Bazen yeni yazarların kimi eserleri yayımlanmış olsa da, Türkmen edebiyatı, 20. yüzyılın ilk yarısında genellikle Rus kültürü ve edebiyatının baskısı altında daha çok gazete, dergi ve Türkmen dilinin gramer ve sözlükleri etrafında şekillenmiştir.Rus istilasından kurtulmaları ve Türkmenlerin bağımsızlığına erişmeleri adına kalem oynatan şair ve yazarların gözaltına alınmaları ve tehdit edilmeleri, Türkmen edebiyatının gelişmesini engellemiştir.1920’li yıllarda Türkmen şiiri, yeni şekiller ve konular ile zenginleşmiştir. Uzun şiirler, şiir tarzında yazılan eleştirel fıkralar, fabllar ve çocuk şiirlerinin ilk örnekleri yazılmıştır. Daha önceki yüzyıllarda seyrek olarak görülen uzun şiir örneklerinin bu yıllarda belirgin olarak artması, dönemin karakteristiklerindendir. 1920’li yıllarda Türkmen şairleri çocuk şiirinin ilk örneklerini de vermeye başlamıştır.

Bu yıllarda B. KEBABAEV’İN Yaz Mövsüminde Bir Gözel, Adatın Gurbanı, Gızlar Dünyesi ve AmıderyaG. BURNUNOV’UN Tiryekkeş, On Sekiz Gark Edilenler, A. ALAMIŞOV’UN Sona, Söndi Ş. KEKİLOV’UN Gızılarbat Remont Zavodında, O. TAŞNAZAROV’UN Batrak; H. ÇARIEV’İN Garagaçlık; A. KEKİLOV’UN Soñkı Duşuşık , R. SEYİDOV’UN Lebap Gizi gibi uzun şiirlerinde Türkmenlerin tarihi ve ait olunan zamandaki durumu dile getirilmiştir.


1920-1930’LU YILLARDA TÜRKMEN EDEBİYATI

1920’li yıllara ait hadiselerle ilgili şiirler yazmış olan önemli Türkmen şairleri :

BERDİ KERBABAYEV; Kerbabayev’in şiirlerinde, Nevâî, Fuzûlî, Sâdî ve Hafız gibi şairler ile çocukluğunda dinlediği halk ozanlarının tesiri vardır. Kerbabayev, Türkmenistan gazetesinde çalışır ve Tokmak adlı derginin kurucuları arasında yer alır. Şiirlerinde genellikle Ekim devriminden sonraki Türkmen toplumunun sosyal yapısını öven Kerbabayev, genellikle kadın ve kadının özgürlüğü, eski Türkmen toplumuna yergi ve yeni yapıya övgü, din ve ideoloji gibi konuları ele almıştır. Türkmen edebiyatının önemli şairlerinden Magtımgulı’nın şiirlerini 1926 yılında Mağtımğulı Goşğuları adıyla yayımlamıştır.Kerbabayev , kendi şiirlerini 1958-1960 yılları arasında Eserler Toplumı adıyla beş cilt halinde yayımlamıştır.

GARACA BURUNOV; Burunov’un şiirlerinde klasik edebiyat, sözlü edebiyat ve Doğu klasiklerinin tesiri vardır.Erte Gel “Sabah Gel” ve Kıındır “Cezadır” gibi didaktik ve hiciv tarzında şiirler yazmıştır. İkinci dünya savaşından sonra yazdığı Vatan ve Çal Dutaarım şiirleriyle beğeni toplar. Burunov, son yıllarda nesir türünde eserler de yazmıştır.

AMANDURDI ALAMIŞOV; Alamışov’un şiirlerinde, Türkmen halk edebiyatı ve klasik Türkmen şiirinin etkileri vardır.1925-1926 yıllarında Bayram Edeliñ “Bayram Edelim” ve Meniñ Pikirim “Benim Fikrim” gibi şiirlerle edebiyat hayatına başlamıştır. Tatar şairlerinden Abdullah Tukay ve Azerbaycan şairlerinden Sabir’i saygıyla andığı Gövnüm “Gönlüm” adlı şiirini, 1928 yılında Türkmenistan gazetesinde yayımlamıştır. Alamışov’un yazdığı son şiir, Düşmaanıñ Tılında “Düşmanın Gerisinde” adını taşır. Şair, 1943 yılında, İkinci Dünya Savaşında, genç yaşta hayatını kaybetmiştir.

1920’li yılların Türkmen edebiyatında ortaya çıkan bir başka yenilik ise, şiir türünün dışındaki türlerde de eserlerin yazılmaya başlanmasıdır. Bu yıllarda nesir türünün hikâye, drama gibi türlerinde eserler verilmiştir.Bedri Govşudov, Amandurdı Alamışev, Şalı Kekilov, Çarı Aşırov gibi yazarlar, şiir türünün dışındaki eserlerini bu yıllarda yazmışlardır.


1920’li yıllara ait mensur eserler arasında; B. KERBABAEV’İN Garşa Guda, Açlık, 1916 ncı Yıl, Obada Bolan Vaka; A. GÜRGENLİ’NİN Gul Oğlı Murat; A. DUDIEV’İN Annagözel, Hıyal Deryasında, Bagtlı Giz Bagdatda, Bürgüt Pençesinde Bir Gözel gibi HİKÂYELER…

A. GOVŞUDOV’UN Zakaspi Frontı, Ganlı Cennet, B. KERBABAEV’İN Tirekkeş ve Tebipler; AYITCAN HALDURDIEV’İN Galınsız; ŞEMSEDDİN KERİMİ’NİN Aycemal gibi PİYESLER sayılabilir.

1930’lu yıllarda da Türkmen edebiyatının büyük bir çoğunluğunu şiirler oluşturmaktadır.Bu yıllarda yazılmış şiirlerin büyük bir kısmında Türkmen yaşam tarzı aşağılanmış, Bolşevik rejimi ve propagandası yüceltilmiş; buna karşılık yeni rejim aleyhinde olan,bu çerçevede şiirler yazan şairler tutuklanmışlar, bir kısmı yok edilmişlerdir. 1937 yılında tutuklanan Hocanepes Çarıyev 1941 yılında; Oraz Täçnazarov ise 1942 yılında öldürülmüşlerdir.1930’lu yıllarda Türkmen şairlerinin ele aldığı konular arasında; iki farklı dünya görüşünün meydana getirdiği tezatlık, köy hayatı ve Türkmenlerin hayatı, kadın ve özgürlük gibi konular vardır. Kadın ve özgürlük konularında Aman Kekilov, Atalı Gıız “Babalı Kız” ; Çarı Aşırov, İntelligent “Aydın” ve Aazanlar “Azanlar” ile Şalı Kekilov, Aazğın “Azgın” adlı şiirler.

Köy hayatı ve zanaat bu yıllardaki Türkmen şairlerinin ele aldığı konular arasındadır.BERDİ KERBABAYEV, Demir Yoolçaa “Demir Yolcuya” ; GARACA BURUNOV, Ur Çekicim “Vuur Çekicim” HOCANEPES ÇARIYEV, Gezelenç Güni “Piknik Günü” adlı şiirlerinde köy hayatını ele almışlardır.

Beki Seytekov, lirik ve epik tarzda yazdığı şiirleri ile okuyucu etkilemiş şairlerdendir.Beki Seytekov’un 1930’lu yıllarda yazdığı Baku Giiceleriniñ Biirinde “Bakü Gecelerinin Birinde” , Bayram Ağşamında “Bayram Akşamında” , Yaatlama “Anı” gibi şiirlerinde sanatkârane bir üslup vardır.

20. yüzyıl Türkmen edebiyatının ikinci dünya savaşı yıllarına kadarki döneminde tiyatro eserleri de çeşitli güçlüklere rağmen artış göstermiştir. Bu dönemde A. GOVŞUDOV, Cuma; A. GARLIEV, Ayna; B. KEBABAEV, Gösterim; T. ESENOVA, Şemşat; A. DURDIEV, Açar ve Pul; B. AMANOVA , G. BURUNOV, Keymir Kör adlı tiyatro eserlerini kaleme almışlardır.

1930’lu yıllarda şiirlerle ön plâna çıkan şairler ; HOCANEPES ÇARIYEV VE ORAZ TÄÇNAZAROV..

HOCANEPES ÇARIYEV ; Çarıyev, 1929 yılında Türkmenistan gazetesinde muhabir olur ve Taşkent’te bulunan Orta Asya Komünistlik Üniversitesi’nde basın yayın öğrenimi görür. Puşkin’in bazı şiirlerini Türkmen Türkçesine tercüme eden Çarıyev, yazdığı şiirler ile Türkmen şiirinin gelişmesine katkı sağlamış önemli şairlerdendir. Hocanepes Çarıyev’in yazdığı şiirler 1933 yılında Türkmenistan Devlet Yayın Evi tarafından Hücüm “Hücum” adıyla yayımlanmıştır. Türkmen edebiyatına büyük katı sağlayacağı yazdığı güzel şiirler ile anlaşılan Çarıyev, genç yaşta, 1941 yılında Sovyet rejimi tarafından yok edilmiştir.

ORAZ TÄÇNAZAROV; Täçnazarov, Leningrad Devlet Üniversitesi’ni bitirir ve ardından Sovyet Edebiyatı dergisinde çalışır. Yazdığı birçok şiirinin yanında Dağlar “Dağlar” ve Bir Gün adlı şiirleri hayat görüşünü ve duygularını ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır. 1937 yılında Sovyet rejimi tarafından suçlanarak vatandaşlıktan çıkarılan Täçnazarov, 1942 yılında ölmüştür.


İKİNCİ DÜNYA SAVAŞI YILLARINDA TÜRKMEN EDEBİYATI (1941-1945)

İkinci dünya savaşı yıllarında yazılan eserlerin konusu, ya cephede yaşananlar ya da cephe gerisinde kalanların çektiği acılardır. Savaşa katılmayan şair ve yazarlar ise devirle ilgili edebî eserleri üretmeye devam etmişlerdir.İkinci Dünya savaşının patlak vermesiyle, SSCB’ye bağlı diğer Türk topluluklarındaki aydınlar gibi Türkmen edebiyatının şair ve yazarları da Rusların yanında savaşa katıldıkları için, 1941-1945 yıllarında Türkmen edebiyatında bir duraklama görülür. Savaşa katılan Sarıhanov, Kekilov, Nıyazov, Ahındov Gürgenli gibi bazı Türkmen şair ve yazarları savaşta hayatlarını kaybederler. Bu yıllarda savaşın sebep olduğu kimi sonuçlar edebiyata da yansır ve böylece Türkmen edebiyatı konu bakımından çeşitlenir.Bu yıllarda Türkmen edebiyatında bir duraklama görülmekle birlikte savaşın getirdiği duygularla gelişen vatan ve bağımsızlık düşünceleri etrafında Türkmen şiirinin çeşitlendiğini, daha üretken bir hâl aldığını da ifade etmek mümkündür.

Sovyetler Birliği’nin kastedildiği vatan kavramı ve düşmanlara karşı vatanın bağımsızlaştırılması konusu ve dile getirilen coşkun duygular, bu yıllarda yazılmış şiirlerin konusunu oluşturur.

GARA SEYİTLİYEV; Halkım, Şaahıırıñ Kasamı “Şairin Andı”, Pogonlı Gıız “Apoletli Kız”,Aman Kekilov; Kavkaz “Kafkasyalı”, Günbatara “Batıya”, BEKİ SEYTEKOV, Türkmen Soldatı “Türkmen Askeri”, Doostumıñ Yaadığäärliğine “Dostumun Anısına”, REHMET SEYİDOV, Doostuma “Dostuma” ve Uğratmak “Yollamak” adlı şiirlerinde, savaş yıllarına ait vatan ve bağımsızlık konularını ele almışlardır.

İkinci Dünya Savaşı yıllarında yazmış oldukları şiirler ile belirmiş olan başlıca şairler :


ŞALI KEKİLOV
1906 yılında Aşkabat’ta doğan ve aynı zamanda bir şair olan Aman Kekilov’un kardeşi olan Şalı Kekilov, 1925 yılında öğretmen olur ve bu yıllarda ilk şiirlerini yazmaya başlar. Şalı Kekilov, İkinci Dünya Savaşı esnasında, 1943 yılında hayatını kaybetmiştir.Baağbaanıñ Bolsam Seniñ “Bahçıvanın Olsam Senin” adlı şiir, Kekilov’un yazdığı ilk şiirleridir. Sovyet rejimiyle birlikte gelen ve bu yıllardaki birçok şair tarafından işlenen bir konu olan kadın ve serbestlik konusu da Kekilov’un şiirlerinde ele aldığı konulardandır.

Gıızlar Dileği “Kızlar Dileği”, Gelin Gıızlara “Gelin Kızlara” ve Azaat Ayala “Hür Kadına” adlı şiirler, Kekilov’un kadın ve serbestlik konusunda kaleme aldığı şiirlerdendir.

Kekilov, savaş ile ilgili şiirler de yazmıştır: Uralıñ “Vuralım”, Vatançıınıñ Aydımı “Vatanseverin Türküsü”, Duşmaana Hücüm “Düşmana Hücum” vb. gibi.

ATA NIYAZOV; 1927 yılında konuları genellikle köy, parti, devrim vb. olan şiirler yazmıştır. 1943 yılında İkinci Dünya Savaşında ölen Nıyazov’un şiirleri Maksat ve Şığırlar “Şiirler” adlarıyla yayımlanmıştır.


REHMET SEYİDOV; 1917 Ekim devriminde meydana gelen kargaşa içinde Afganistan’a giden; fakat daha sonra Türkmenistan’a geri dönerek Türkmenistan Yazarlar Birliği’nde çalışan ve çile dolu bir hayat yaşayan Seyidov, daha gençlik yıllarında yazdığı lirik şiirleri ile Türkmen edebiyatının en güçlü şairlerinden biri olacağını göstermiştir. Sonraki yıllarda savaş, Karakum Kanalı, toprak ve su meseleleriyle ilgili şiirler de yazmış olan Seyidov, kendisinden sonra gelen Türkmen şairlerini de etkilemiş şairlerdendir.Şiirlerinde ön plana çıkardığı aşk ve tabiat konuları, yazdığı savaş şiirlerinde dahi kaybolmamıştır.Şiirlerinde aşk, sevgili ve tabiat gibi konuları başarılı bir şekilde işlemiştir.Sevgili için yazdığı Uuklaanıñda “Uyuduğun Zaman” adlı şiirinde lirizmin baskın karakteri hissedilmektedir.

POMMA NURBERDİYEV; Nurberdiyev, Ol Bizden Aaraanı Açdı daa, Gitdi “O Bizden Uzaklaştı da Gitti” adlı ilk şiirini Türkmenistan gazetesinde yayımlar. Sevgi, emek, vatan, kadın ve serbestlik konularında şiirler yazan şairin şiirleri, Açılan Güller ve Göreş Günlerinde “Savaş Günlerinde” adlarıyla toplu halde yayımlanır.

RUHI ALIYEV; Aşkabat Pedagoji Enstitüsü, Türkmenistan Yazarlar Birliği ve Türkmenistan Devlet Üniversitesi’nde çalışan Alıyev, genellikle savaş, petrol, pamuk, savaş gibi konularda şiirler yazmıştır. Edebiyat ve sanatla ilgili mensur eserleri de bulunan Alıyev’in ölüm tarihi bilinmemektedirŞairin gezdiği ülkelerdeki gözlemleriyle ilgili şiirleri de söz konusudur. Türkiye’yi de ziyaret eden Alıyev’in Türkiye ile ilgili Türkiyede, Ayasofiya Metciidinde “Ayasofya Camisinde”, Türk Yiğidiniñ Tääleyinde “Türk Gencinin Talihinde” adlı şiirleri bulunmaktadır.

Daha sonraki yıllarda Türkmen edebiyatının güçlü isimleri haline gelecek olan Ata Atacanov, Ismayılev, Gurbanov gibi isimler de bu dönemde gazete ve dergilerde ilk şiirlerini yayımlamaya başlamışlardır.Savaş yıllarında, konusu savaş olan mensur eserlerin de yazıldığı görülmektedir. B. Kerbabaev, Gurban Durdı, B. Soltannıyazov ise Kerim Dos adlı uzun hikâyeleri yazmışlardır. A. Govşudov’un Gandım Avcının Maşgalası adlı hikâyesi ve Mehr-i Vefa adlı romanı; A. Kekilov’un şiir hâlinde yazdığı Söygi adlı romanı bu yıllarda kaleme alınmış mensur eserler arasında değerlendirilir. Bu eserlerdeki kahramanların her biri, savaş yıllarında Türkmen halkının maruz kaldığı acıları yansıtan, dolayısıyla gerçek hayattan seçilen kişilerdir. S. ATAEV’İN Gazap, R. ALIEV’İN Gahrıman Seherin Oğlı, N. CUMAEV’İN Aydoğdı Tahırov ve Uruş Odı, A. ORAZMIRADOV’UN Yerden Ot Çıkıyor, R. ESENOV’UN Cahanda Uruş Boryarka, Dünyede Sen Bar ve Tepbedi Okalanlar, N. AŞIROV’UN Yürek ve Yarag A. GELDİEV’İN Ol Biziñ Obadaşımız adlı uzun hikâye ve romanlarında savaş sahnesi tasvir edilmiştir.

N. Hocageldiev’in Ene adlı romanı, B. Hudaynazarov’un Argış ve Hasar adlı uzun hikâyeleri, A. Tagan’ın Uruş Haçan Gurtaryar adlı hikâyesi, S. Anasehedov’un Igrar adlı romanı, savaş yıllarında yazılmış olsalar da, kahramanların psikolojik tahlilleri yapılarak estetiğin de göz önünde tutulduğu edebî değeri yüksek eserlerdir.

Savaş yıllarında yazdıkları eserler ile beliren önemli şair ve yazarlar şunlardır:

B. KERBABAYEV; İkinci Dünya Savaşı yıllarında da savaşla ilgili çeşitli eserler yazmış, bu anlamda edebî faaliyetlerine ara vermeden devam etmiştir. Onun Aaylar adlı manzumesi, Atasınıñ Oğlı ve Gurban Durdı adlı hikâyeleri ile Vatana Söyği, Kim Kimi Söyyäär, Doğanlar “Kardeşler” ve Ene “Anne” adlı tiyatro eserleri, savaş yıllarındaki olayları ele alan eserleridir.

GOVŞUDOV; İkinci Dünya Savaşının sebep olduğu duygulara kayıtsız kalamamış, bu yıllarda yazdığı Mähri – Vepa “Aşk ve Vefa” adlı romanında ve Gandım Aavçınıñ Maşğalası “Gandım Avcı’nın Ailesi” adlı hikâyesinde savaşın acılarını dile getirmiştir.

KEKİLOV; İkinci dünya savaşında hayatını kaybeden KEKİLOV, şahit olduğu savaşa ait Türkmen halkının duygularını Eğri Aazar, Doğru Ozar “Eğri (Olan) Yoldan Çıkar, Doğru (Olan) Kurtulur” ve Kavkaz “Kafkas” adlı şiirler ile Men Garrı Dääl “Ben Yaşlı Değilim” adlı piyesinde ifade etmiştir.

ISMAYILOV; Kimi eserlerinin konusu savaştır. Ismayılov’un yazdığı Bääsdeşler “Yarışçılar” adlı hikâyesi savaşın izlerini taşır. İki Ataanıñ Oğlı “İki Babanın Oğlu” ve Gopuzlıca Guz adlı eserlerinde ise savaşta ölenlerin ardında kalanların acılarını dile getirir.

NIYAZOV; Oğulbossan adlı eserinde savaş yıllarını anlatmıştır.

G. ORAZOV; Savaş yıllarında yaptığı tercümeleri ile ön plâna çıkar.TOLSTOY’DAN Baatırlar “Yiğitler”, ŞOLOKOV’DAN Yiğrenmeyi Övrenmeli “Tiksinmeyi Öğrenmeli”, GORBATOV’DAN Yeñilmedikleri “Yılmazlar”, SİMONOV’DAN Gündiizler ve Giiceler “Gündüzler ve Geceler”, ERENBURG’DAN Yiğrenç “İğrenç” GAYDAR’DAN Timur ve Onuñ Komandosu “Timur ve Onun Ordusu” adlı eserleri Türkmen Türkçesine çevirmiştir.


İKİNCİ DÜNYA SAVAŞINDAN HEMEN SONRA TÜRKMEN EDEBİYATI
İkinci Dünya Savaşından sonra, savaşın ortaya çıkardığı yaraları sarmak için mücadele eden Türkmen Türklerinin bu dönemde yazdıkları eserler de içinde bulundukları durum ile ilgilidir. Savaşın yol açtığı acılar, savaşların acımasızlığı ve gereksizliği, barış içinde yaşamanın toplumlar için ifade ettiği huzur 1950’li yılların eserlerinde vurgulanmıştır.

B. Kerbabaev tarafından yazılmış olan Ayğıtlı Adım adlı eser önemli bir yere sahiptir. A. Govşudov’un Köpetdağın Eteğinde adlı romanı savaştan hemen sonra yazılmış eserlerdendir.

İkinci Dünya savaşından hemen sonraki yıllarda genellikle savaşın kötülüğü ve sebep olduğu acıları dillendiren, barış ve huzurun önemini vurgulayan ve Türkmenistan’ın yeniden imar edilişi konularını ele alan şiirler yazılmıştır.

1945 yılından hemen sonraki yıllarda temayüz eden başlıca Türkmen şairleri; BEKİ SEYTEKOV, ÇARI AŞIROV, AMAN KEKİLOV, GARA SEYİTLİYEV, HALDURDI DURDIYEV, GURBANDURDI GURBANSÄHEDOV , TOVŞAN ESENOVA.

Bu yıllarda ön plâna çıkan Türkmen şairleri şunlardır:


AMAN KEKİLOV; Türkmen edebiyatının en önemli şairlerinden olan Aman Kekilov, Öğretmenlik lisesini bitirdikten sonra öğretmen olur ve ilk şiiri olan Ooba Muğallımlarına, Köy Öğretmenlerine adlı şiirini 1928 yılında Sovyet Türkmenistanı gazetesinde yayımlar. 1929 yılında Geçen Günlerim adlı şiirini yazarak yetim çocukların durumunu dillendirir.İyi bir öğrenim hayatı geçiren Kekilov, şiirlerinin yanı sıra yazdığı romanlar ve edebiyat eleştirisiyle ilgili yazılarıyla da iyi bir yazar ve aydın olduğunu göstermiştir. Aman Kekilov 1945-1960 yılları arasında yazdığı Söyği “Sevgi” adlı manzum romanı ile 1974 yılında Mağtımgulı ödülünü kazanmıştır.

Kekilov’un çağdaş Türkmen şiirinin önemli bir şairi olduğunu, onun yazdığı Goşğular Yığındısı “Şiirler Öbeği’’, Goşğular “Şiirler” ve Saylanan Eserler “Seçme Şiirler” adlı şiir kitapları ispat etmektedir. Aman Kekilov, 1946 yılında Türkmenistan millî marşını da kaleme almıştır.Aman Kekilov’un sanat ve edebiyat ile edebiyat teorisi ve eleştirisiyle ilgili kaleme aldığı çok sayıda makalesi de bulunmaktadır. Kekilov’un bu tarz makaleleri Söz Sunğatı “Söz Sanatı” ve Söz Sırları adlı kitaplarda bir araya getirilmiştir.

ÇARI AŞIROV; Aşırov’un ilk şiirleri çocuk şiirleridir. Daha sonraki yıllarda, döneminin değişik olaylarını şiirinin konusuna dönüştürür.İntelligent “Aydın” adlı şiirinde aydınlarla ilgili düşüncelerini dile getirir.Ataam “Babam” adlı şiirinde İkinci Dünya Savaşı hakkındaki duygu düşüncelerini anlatır. Çarı Aşırov’un şiirleri, Laalıñ Oğlı “Dilsizin Oğlu” ve Gökyaylaanıñ Yiğitleri “Gökyayla’nın Yiğitleri” adlı eserlerle kitaplaştırılmıştır.


GARA SEYİTLİYEV; Seyitliyev, ilk şiirlerini Bakü Pedagoji Enstitüsü Filoloji Fakültesinde öğrenciyken yazmaya başlamış ve bu ilk şiirleri daha sonra kitap olarak yayımlanan Şaahıırıñ Lirası “Şairin Liri” adlı eserinde bir araya getirmiştir. Şairin, Sonaam “Sunam” , İki Bilbil “İki Bülbül” , Vatan , Deñiz Aydımı “Deniz Türküsü” , Söver Yaar “Sevgili Yar” adlı şiirleri, en bilinen şiirlerindendir.Seyitliyev’in bazı şiirleri başka dillere de çevrilmiştir. Onun, Goşğular “Şiirler” , Ceren “Ceylan” , Saylanan Goşğular “Seçme Şiirler”, Goşğular “Şiirler” , Hindistanıñ Gülleri ve Gaanatlı Dövür “Kanatlı Devir” adlı eserleri yayımlanmıştır.

TOVŞAN ESENOVA; Esenova, çağdaş Türkmen edebiyatının kadın şairlerindendir. Şiirlerinin konusunu genellikle kadınlar oluşturmaktadır. Gıızlar “Kızlar” , İspan Gıızına “İspanya Kızına”, Gündoğar Ayaallarına Açık Hat “Doğu Kadınlarına Açık Mektup” adlı şiirlerinin konusunu doğrudan kadın oluşturmaktadır.Tovşan Esenova’nın başlıca şiir kitapları şunlardır: Polat Gıızlara “Çelik Kızlara” , Gündoğar Ayaallarına “Doğu Kadınlarına” , Gızıl Güller “Kızıl Güller”, Uzaklara Nazar “Uzaklara Bakış” ve Saylanan Eserler “Seçme Eserler”.

HALDURDI DURDIYEV; Durdıyev, Çärcev Öğretmen Lisesini bitirdikten sonra öğretmenlik yapar ve ardından Sovyet Edebiyatı dergisi ve Sovyet Türkmenistanı gazetesinde çalışmıştır.Şiirlerini 1932 yılından sonra yayımlayamaya başlayan Durdıyev’in ilk şiirleri, Bolmaz mı “Olmaz mı?” ve İndi Biz Azaat “Şimdi Biz Hürüz”dür. Durdıyev şiirlerini, Meniñ Yarağım “Benim Silahım” , Atğır Yarağlılar, Ötğür Galamlılar “Vurucu Silahlılar, Keskin Kalemliler” ve Goca Soldat “Yaşlı Asker” adlı kitaplarda toplamıştır.

GURBANDURDI GURBANSÄHEDOV; Maksim Gorki Türkmen Devlet Pedagoji Enstitüsünde Filoloji fakültesi okumuş , daha çok İkinci Dünya Savaşı ve sonrasına ait duyguları dile getiren şiirler yazmıştır. Savaşla ilgili şiirlerini Soldat Gaydıp Geldi “Asker Dönüp Geldi” kitabında; savaş sonrasındaki duygularını Baağlarıñ Tääci “Bahçelerin Tacı” kitabında bir araya getirir. Gurbansähedov, şiir türünün yanı sıra nesir alanında da eserler vermiştir.



1950 - 1960’LI YILLARDA TÜRKMEN EDEBİYATI
1950’li ve 1960’lı yıllar, Türkmen şiirinin en üretken olduğu ve değişime uğrayıp yenileştiği yıllardır. İlk önce Ekim devriminin getirdiği baskının neticesinde, ardından da İkinci Dünya Savaşının sebep olduğu olaylar ve duyguların tazyiki altında kendi mecrasından çıkan, kendi meselelerini ele alamayan, Türkmenlerin kendi değerleriyle donanmamış olan Türkmen şiiri, 1950’li yılların ikinci yarısından itibaren kendi yatağında ilerlemeye başlamış, yaşadıkları ülkenin dokularını, halkın gönlündeki zenginliği ve inceliği duyarlı bir sembolizmle şiirleştirme fırsatını” bulmuştur .

1950’li ve 1960’lı yıllara kadar yazılan ve daha çok Sovyet rejiminin getirdiği sınırlı konularda yazılmış olan ve böylece kısır döngü içinde tekrar edilen şiirler, Türkmen halkının ihtiyaçlarını karşılamaktan uzak kalmış; konularını doğrudan Türkmen halkının yaşayış biçimlerinden ve duygularından alan yeni şiir anlayışı karşısından tutunamamıştır. Türkmen şiiri, 1950’li yılların ortalarından itibaren ifade gücü ve içerik bakımlarından zenginleşir, sanat değeri yüksek ve okuyucu tarafından beğenilen bir karakter kazanır.Türkmen şiirinin teması çoğalmış, seviyesi yükselmiş, duygu yönü zenginleşmiş ve okuyucunun hafızasından silinmeyecek özelliğe sahip örneklerin sayısı günden güne artmaya başlamıştır. Şairler, devrin insanının olumlu olumsuz bütün duygularını en güzel bir şekilde ifade etmeye çalışmışlardır.

Eski şairler, canlandırdıkları tiplerin daha çok dış görünüşlerini ele alırken yeni şairler, onların dış dünyalarına yönelmişler ve iç zenginliklerini vermeyi başarabilmişlerdir.Daha önceki yıllarda kısa şiir örnekleri veren çağdaş Türkmen şairleri, 1950’li yıllardan itibaren poema denilen uzun şiirler de yazmıştır. Aman Kekilov’un Söyği “Sevgi” adlı eseri ile Ata Atacanov’un Guşğı Galası “Guşğı Kalesi” adlı eseri, poema türünün örnekleridir.Bu yıllarda Türkmen şiirinin işlediği konular arasında güncel meseleler de vardır. İnsanoğlunun aya ayak basması, Karakum Kanalı’nın inşa edilerek çöle su indirilmesi, evlilik ve çeşitli sosyal problemler, bu yıllardan itibaren yazılan Türkmen şiirinin konularındandır.Klâsik Türkmen şairleri tarafından sıkça işlenen “sevgi” ve “aşk” konusunun, 1950’li yılların ikinci yarısından itibaren aynı yoğunlukla ele alındığı görülmektedir. GARA SEYİTLİYEV, Oyatmaañ “Uyandırmayın”, İñ Gözel Gıız “En Güzel Kız”, Söyğüliim “Sevgilim”; KERİM GURBANNEPESOV, Ayterek; ATA ATACANOV, İçseñ Sovuk Çeşme Bolup Akayın “İçersen Soğuk Pınar Olup Akayım”ALLABERDİ HAYIDOV, İne Şeyle Gııza Aaşık Boların “İşte Böyle Kıza Aşık Olurum” adlı sevgi, aşk konulu şiirler yazmışlardır.

İkinci Dünya Savaşı’nın ardından konu itibariyle çeşitlenen Türkmen şiirinin, bu yıllarda çocuk şiirine ait örnekleri de yazılmaya başlanmıştır.Allaberdi Hayıdov, yazdığı çocuk şiirlerini Yaaz Goşğuları “Bahar Şiirleri” adıyla kitap hâline getirmiştir.Bu yıllarda yazılan çocuk şiirlerinin ilk örnekler olması, bazı kusurları da beraberinde getirmiştir.1950-1960’lı yıllarda önemli Türkmen şairleri şunlardır:


ATA ATACANOV; Atacanov, babası Hacı Atacanov’un da öğretmen olmasının yarattığı kültürel ortam sayesinde iyi bir eğitim almış ve küçük yaşlardan itibaren şiir yazmaya başlamıştır.Taşkent Türkmen Öğretmen Okulunu bitiren, ardından Aşkabat Pedagoji Enstitüsüne devam eden ve daha sonra Moskova’da Sovyet Yazarlar Birliğinin edebiyat eğitimine katılan Atacanov, daha çok neşriyat işleriyle uğraşmıştır.Atacanov, Tääze Yıl Geldi “Yeni Yıl Geldi” adlı ilk şiirini 1941 yılında yazar. İkinci Dünya Savaşı yıllarında yazdığı şiirler ile tanınmaya başlayan Atacanov’un ilk şiir kitabı, Alma Yene Gülleyäär “Elma Yine Çiçek Açıyor” adıyla 1948 yılında yayımlanır.Bir taraftan zamanının meseleleri ile ilgili, diğer taraftan da insan ve sevgi konularında lirik şiirler yazan Atacanov’un şiirleri aynı zamanda birçok dile de tercüme edilmiştir.

Atacanov’un şiir kitapları ; ARZILI MIIHMAAN “AZİZ MİSAFİR” , SALLANÇAĞIM SÄHRAA MENİÑ “SALINCAĞIM SAHRA BENİM” , ÖÇME OOCAĞIM “SÖNME OCAĞIM” , AAYLI AĞŞAM “AYLI AKŞAM” VE MEN SİZE BARYAAN “BEN SİZE GİTMEKTEYİM” .

Türkmen edebiyatının gelişmesinde şair Ata Atacanov’un katkısı göz ardı edilemez.Yazdığı şiirler ile Türkmenlerin beğenisini kazanan Atacanov, “şiirlerinde gamlı makamlar çalmış; vatanının sazına kulak vermiş; okuyucusuyla tartışmış ya da bütünleşmiş; gökyüzündeki ışıklarla şiirini aydınlatmış; rüzgârın esmesini, bülbülün sesini dinlemiş; bütün bunları aynı şiirde bir araya getirerek monotonluktan ve kuruluktan arınmış örnekler yazmayı başarmıştır..

GURBANNAZAR EZİZOV; Türkmen Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesini bitirdikten sonra Edebiyat ve Sunğat “Edebiyat ve Sanat” gazeteinde çalışan Ezizov, 1975 yılında genç yaşta hayatını kaybeder. Kısa ömrüne çok sayıda estetik değeri yüksek şiirler sığdırmış ve döneminin birçok şair ve eleştirmeninin övgüsünü kazanmıştır.Ezizov’un şiir kitapları ; Oğlan ve Deñiz “Çocuk ve Deniz” , Inam “Güven” , Yer Gööğüñ Aarasında “Yer Gök Arasında” ve Güyz “Güz”.

ALLABERDİ HAYIDOV; Öğrenim hayatının ardından çeşitli radyo, yayınevi ve gazetelerde görev yapar. Çeşitli konularda yazdığı şiirler; Biziñ Günlerimiz “Bizim Günlerimiz” , Göök Asmaan “Mavi Gökyüzü” , Yiğitlik Çaağı “Gençlik Çağı” ve Goşğular ve Poemalar “Şiirler ve Manzumeler” adlı şiir kitaplarında bir araya getirilmiştir.

KERİM GURBANNEPESOV; Gelişmiş halk kültürü ve edebiyat bilgisine sahip olan babasından şiir ve estetik ile ilgili bilgileri edinen Gurbannepesov, hayatı boyunca bu temel bilgiler sayesinde iyi şiirler yazmış, bu sayede Mağtımgulı ödülünü kazanmıştır. İlk şiirlerini 1939 yılında yazmaya başlayan Gurbannepesov’un ilk kitabı 1951 yılında yayımlanan Güycümiñ Gözbaşı “Gücümün Kaynağı”dır. Gurbannepesov, esasında Soldat Yüreği “Asker Yüreği” adlı eseri ile tanınmıştır.Gurbannepesov, Taymaz Baba “Taymaz Dede” (1960) ile Ata ve Oğul “Baba ve Oğul” adlı manzumeleriyle halkın hafızasında yer etmiştir. Şiirlerini Goiğular ve Poemalar “Şiirler ve Manzumeler” ,Gumdan Tapılan Yürek “Kumda Bulunan Yürek” ve Atalar ve Çağalar “Babalar ve Çocuklar” kitaplarında bir araya getirir. Gurbannepesov, edebiyat ve sanata dair görüşlerini ise, Edebiyaat ve Durmuş “Edebiyat Ve Hayat” adlı kitapta ele almıştır.

MÄMMET SEYİDOV; Seyidov, Türkmen Devlet Üniversitesi Dil ve Edebiyat Fakültesini bitirdikten sonra gazete ve dergilerde çalışmıştır. 1945 yılında şiir yazmaya başlamış, şiirlerinde halk kültürü unsurlarını başarı ile kullanmıştır. Şiirleri; Aşğabat Günleri “Aşgabat Günleri” , Çoluk “Çoban Yamağı” , Atalarıñ Yoodası “Ataların Yolağı” , Goşğular “Şiirler”, Meniñ Hazıınaam “Benim Hazinem”, Durun Makamı “Durun Makamı” , Bahar Gündeliği , Bahar Bilen Duuşuşık “Baharla Karşılaşma” , Bääşinci Okean “Beşinci Okyanus” , Arzığüliñ Hiññildiği “Arzıgül’ün Salıncağı” ve İki Desse Gül “İki Demet Gül” adlı kitaplarda yayımlanmıştır.

BERDİNAZAR HUDAYNAZAROV; Hudaynazarov, Karakum kanalının yapımı için oluşturulan komisyonda da çalışır.Yazdığı başarılı şiirleri ile Mağtımgulı ödülünü kazanır. şairin eserleri; Gızğın Sähraa “Sıcak Çöl” , Aadam Hakında Aydım “İnsan Hakkında Türkü” , Durmuş Seni Söyyäärin “Hayat Seni Seviyorum” , Dövrüñ Depesindääki Aadam “Devrin Tepesindeki Adam” , Buysançlı Baş “Gururlu Baş” , Ene Süydi “Anne Sütü” ve Buu Dünye “Bu Dünya’dır.

1950-1960’lı yıllarda Türkmen edebiyatı yeni yazar ve şairlerin katılmasıyla şiir, dram ve diğer mensur eserler alanında zenginleşmiştir. Bu yıllarda Türkmen milli edebiyatının gelişmesinde önemli katkıları bulunan tecrübeli yazarların yanına genç yazar ve şairlerin katılmasıyla Türkmen edebiyatında sanat değeri daha yüksek eserler ortaya çıkmıştır. Bu genç yazarlardan B. Hudaynazarov, Gızgın Sehra “Sıcak Sahra” ve Göreş Meydanı “Savaş Meydanı”; K. Gurbannepesov, Taymaz Baba ve Gumdan Yapılan Yürek, Ata ve Oğul ve Acı Günler, Süyci Günler gibi eserlerle Türkmen edebiyatına katkıda bulunmuşlardır.

M. Seyidov, A. Hayıdov, İ. Nurıev, G. Ezizov, A. Agabaev ve K. Kulıev gibi genç şair ve yazarlar da bu yıllarda ortaya koydukları eserler ile gelecek adına ümit vermişlerdir.

B. HUDAYNAZAROV, şiirlerinin yanı sıra mensur eserlerinde dahi lirizmi ön planda tutmuş olmasıyla, K. GURBANNEPESOV halk hikâyeleri tarzında yazdığı hikâyelerle, M. SEYİDOV şiirlerindeki felsefî derinlikle, G. EZİZOV ise Rus ve Avrupa klasik şiirinin kurallarını Türkmen şiirine yansıtmasıyla tebarüz etmiştir.

B. Kerbabaev, G. Gurbansehedov, N. Pomma, A. Atacanov, A. Kovusov, G. Seyitliev, Ç. Aşırov gibi tecrübeli yazar ve şairler de bu yıllarda eserler vermeye devam etmişlerdir.

1950-1960’lı yıllarda dram ve çocuk edebiyatı da gelişme göstermiştir. G. Muhtarov’un Otuzıncı Yıllar, N. Geldiev’in Tagın Pank, T. Taganov’un Guyruksız Tilki, O. Akmemedov’un Yalangaç Adamlar adlı piyesleri bu yıllarda yazılmıştır.

Türkmen edebiyatı, Türkmenlerin uzun süren çalkantılı yıllarının ardından 1950-1960’lı yıllarda kendi mecrasında ilerleyebilen bir karakter kazanmış, şiirde ve mensur eserler türünde estetik ve sanat kaygısı da güdülerek gelişme gösteren bir karakter kazanmıştır.


1970-1980’Lİ YILLARDA TÜRKMEN EDEBİYATI
1970’li yıllardan itibaren Türkmen edebiyatında hem sosyal meselelerin ele alındığı toplumsal eserler hem de sanat ve estetik seviyesi yüksek eserler bir arada üretilmiştir.1970’li yılların edebiyatında bilhassa mensur eserlerin gelişimini sürdürdüğü gözlemlenir.1970’li yılların Türkmen romanı, ele alınan konular bakımından biraz daha çeşitlenmiştir.Bu yıllara ait Türkmen romanında, bir taraftan İkinci Dünya Savaşının Türkmen toplumunda yarattığı sıkıntılar ve acılar dile getirilirken; diğer taraftan Türkmenlerin tarihi, gerçek olay ve kahramanlar vasıtasıyla roman örgüsü içinde yazılmıştır. 1970’li yılların sosyal ve iktisadî durumunun ele alındığı romanlar da yazılmıştır. Tarihî roman türünde, Türkmenlerin tarihi, yine tarihten seçilen olay ve kahramanlarla romanlara konu olur. B. Seytekov’un Bedirkent, G. Kuliev’in Gara Kerven, Emirin İlçisi, N. Cumaev’in Düynki Adamlar, R. Esenov’un Sehradaki Salgınlar ve Y. Memmediev’in Sapak adlı romanları bu yıllarda yazılmış tarihî roman türüne örnektir.

Tarihî vak’aların ve kahramanların yeni roman teknikleri kullanılarak ve psikolojik tahlillerde bulunularak romanlaştırıldıkları görülür. N. Hocageldiev’in Gülle Değen Sünbüller ve B. Hudaynazarov’un Akar Suvuñ Aydımı adlı romanları bu anlamda türünün en başarılı örneğidir.1970’li yıllarda , Cumaev’in Aydoğdı Tahırov, B. Hudaynazarov’un Hasar ve Argış, A. Tagar’ın Uruşdan Soñkı Söveş ve Ayılganç Baharın Cıbarlı Güni, A. Nazarov’un General ve A. Durdiev’in Dur, Sen Kimsin? adlı roman ve hikâyelerinin konusu, İkinci Dünya Savaşının sebep olduğu acılar ve sıkıntılardır.

Türkmen edebiyatında 1970’li yılların güncel konularını ele alan romanlar da vardır. H. Deryaev’in Harasat, Mukaddes Ocak; G. Gurbansehedov’un Toylı Mergen; A. Atacanov’un Öz Tanışların; B. Hudaynazarov’un Akar Suvufî Aydımı; A. Hayıdov’un Million Adım ve T. Cumageldiev’in Bağrımızın Badaşanı gibi eserlerinde Türkmen toplumunun güncel meseleleri ele alınmıştır. Bu yılların Türkmen eserleri arasında uzun hikâye tarzının da yeni ürünleri verilmiştir.1970’li yıllarda Türkmen edebiyatı tiyatro türünde bilhassa G. Muhtarov ile birlikte zengin bir karakter kazanmıştır. G. Muhtarov bu yıllarda Kim Cenayetke, Şeytan Zuryatlan, Agtıklam Bolsa Öylenecek gibi tiyatro eserlerini yazmıştır. Yine bu yıllarda T. Esenova, Gelin Gelyer; G. Gurbansehedov, Dökülmedik Gan, Tavus ve H. Deryaev, Mehri ve Hocanepes adlı tiyatro eserlerini yazmışlardır.

Türkmen şiiri 1970’li yıllarda genç şairlerin de katılımıyla gelişmesini sürdürmüş, daha sonraki yıllarda belleklerde iz bırakacak örnekler sunmuştur. Diğer taraftan bazı şairlerin yazdıkları şiirleri kitaplar halinde yayımladıkları da dikkati çekmektedir. K. Gurbannepesov’un Toprak ve Menzil; B. Hudaynazarov’un Ene Süydi; A. Atacanov’un Men Size Baryan; A. Kovuşov’un Yıllar Hem Toklunlar; A. Omarova’nın Ömrümiñ Güli adlı şiir kitapları bu yıllarda yayımlanmıştır.1970-1980’li yıllarda Türkmen şiirinin en belirgin özelliğinden biri, basılan kitapların sayısındaki artıştır.1960’lı yıllarda oluşan özgürlük ortamında birçok şairin ortaya çıkması ve çok sayıda şiirin yazılmasıyla bu yıllarda şiir kitaplarının basımı artmıştır.Daha önceki yıllarda yazılmış şiirlerin ya da basılmış şiir kitaplarının yeni baskılarının yapılması da, 1970-1980’li yıllarda şiir kitaplarının artmasında başlıca sebep olmuştur.Bu yıllarda şiir yazmaya başlayan Berdinazar Hudaynazarov, kaynağını insan sevgisinden alan şiirler yazarak Türkmen şiirinin en güçlü isimlerinden biri olmuştur.

Daha önceki yıllarda da şiirler yazmış olan; ancak 1990’lı yıllarda meşhur olmuş ve bu yıllarda çağdaş Türkmen şiirini temsil etmiş olan şairler : Atamırat Atabayev, Sapar Öräyev, Yılğay Durdıyev, Nurı Bayramov, Nobatğulı Recebov, Annaberdi Ağabayev, Ağağeldi Allanazarov, Amanmırat Buğayev, Gözel Şağulıyeva, Kakabay Ilyasov, Atacan Annaberdiyev, Tirkiş Sadıkov, Orazğulı Annayev .Diğer taraftan 1990’lı yıllarda yeni şiir yazmaya başlayan genç şairler de bulunmaktadır: Şähribossan Geldimämmedova, Orazğılıç Çarıyev, Dövlet Garkı.

HAZIRLAYAN: Derya Derya


 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst