Aöf Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı 3.Ünite Ders Notları

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Aöf Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı 3.Ünite Ders Notları


Medeniyet alanında başlayan değişim, edebiyatı da içine alır.
* Tanzimat’tan sonra Türk edeb. 1859-1860’tan itibaren Batı etkisiyle değişime girer.
* İlk örneklerde, Şinasi, Ziya Paşa, ve Namık Kemal’in temsil ettiği birinci nesilde şekil ve teknik ögeler eskinin önemli ölçüde devamı olarak varlığını sürdürür.
* İlk dönemlerde Klasik şiir anlayışı eskisi kadar olmasa da yine bir süre yazılmaya devam eder, edebiyat böylece iki kol halinde ilerler.
* Edebiyattaki değişim ilk olarak şiirin temasının değişmesi ile başlar.
* Şiir dünyasına yeni kavram, imge(imaj)ve hayaller girer.
* Eski dönem edebiyatına göre daha gerçekçi, akılcı(rasyonel), gerçekçi(realist), bir anlayış içinde, insanlar toplumu siyasi kültürel konulara yöneltir.Fakat tam anlamıyla düşünceyi duyguların önüne geçirememişlerdir, Tanzimat’tan sonraki Batı etkisi Türk edebiyatlarında daha da başarıyla gerçekleştirilmiştir.
• Ahmet Hamdi Tanpınar; Klasik edebiyatın saray etrafında geliştiğini ve dilin seçkin tabakaya hitap ettiğini belirtir.
• Şinasi’den sonra halk dilinin edebiyat eserinde asıl temsilcisi Ahmet Mithat Efendidir.
• Batı edb. Etkisindeki Türk Edebiyatında değişen sahalardan biride dildir.
• Artık yüksek zümreye değil geniş halk kitlesine hitap eder.
• Gelişmelerden halkı haberdar etmek için kullanılan gazetelerle dil daha da sadeleşerek halka yönelir.• Safi Türkçe anlayışında olan Şinasi 22 Ekim 1860’da Agah Efendi ile birlikte çıkardığı ilk özel gazete Tercüman-ı Ahval’da dil hakkındaki görüşlerini belirtmiştir.
• Edebiyatın yenileşmesi gibi dilin sadeleşmesi de kısa sürede gerçekleşmez.
• Her konuda cahil kaldığı düşünülen halkı aydınlatma gayesiyle sade bir dille ele alınan halka hitap eden gazeteler ileri sürülmüştür.
• Aydınlanma meselesi Şinaside fikir boyutta olsa da A.Mithat efendi de ileri seviyeye ulaşmıştır.
• Şinasi’nin Lisan-ı Emsal-i Osmaniye adlı Türk atasözler derlemesi Türk dilini bilimsel araştırmalarından biridir.
• Tanzimat sonrasında bilimsel disiplinle Türklük araştırmalarına yönelik ilk yazarlardan biri Şemseddin Sami’dir.
• Şemseddin Sami’nin 1881’de yayımladığı Lisan-ı Türki ‘Osmani’ makalesinde Türk dili konusunda bilimsel bir dikkatle eğilir.
• Ahmet Vekif Paşa yenileşme üzerinde durmuş, Türkçenin sadeleşmesi ve gelişmesi yolunda önemli katkılarda bulunmuştur.Fakat Türkçe için olumsuz olan doğu lehçesinden(Çağatayca) sözck alma teklifini sunmuştur.
• - Şinasi=klasisizm- N.Kemal=romantizm- A.Mithat Efendi= romantizm, realizm ve naturalizmEtkisindedirler.Akif Paşa:Eski ile Yeni Arasında
• Şiir merkezli bir edebiyat olan klasik Türk edebiyatı, Türklerin İslam inanç sistemine girmeye başlamalarından yaklaşık dört yüz yıl kadar sonra Arap ve Fars edebiyatlarının etkisi altında ortak uygarlık dairesinin son büyük hamlesi olarak sekillenir.
• Bir siyaset adamı, yazar ve şair olan Arif Paşa, metafizik karakterli Kaside-i Adem’de varlığa karşı yokluğu yüceltmesiyle şiirimize yeni bir tema getirir.
• Küçük yaşta ölen torununu ruhunda yarattığı derin ıstırabın etkisiyle ölümü ve ölüm sonrasını sorgulamaya girişir.
• Sade dil, samimi ve hece vezniyle torunu için yazdığı koşma tarzındaki mersiyesi halk şiiri ağıtından farklı olması bakımından dikkat çeker.Bu tarz mersiye R.Mahmut Ekrem ve A.Hamit Tarhan’ı etkiler.
• Ayrıca bu mersiye sonrasında R.Mahmut Ekrem tarafından işlenecek çocuk konusunu getirir.ENCÜMEN-İ ŞU’ARA=Klasik Şiirin Son Buluşması
* 19. yy ikinci yarısında hemen yenileşmenin başında klasik zevki sürdüren şairlerin oluşturduğu bir topluluktur.
* bu topluluğun amacı şiir yazmak isteyen topluma yardımcı topluma yardımcı olmaktır.
* Ercümen-i şu’ara üyeleri:- Leskofçalı Galip- Osman Şems- Hersekli Arif Hikmet Bey - Kazım Paşa- Nevres - İbrahim Halet Bey - Üsküdarlı Hakkı Bey- Recaizade Celal- Salih Faik Bey - İrfan Paşa- Salih Naili- Ziya Paşa- Namık Kemal
* Sebk-i Hindi ekolü çerçevesindedirler.
* Şiirlere başlık koymaya çalışırlar.
* Nazireciliğe önem verirler.
* Ortak şiir kaleme alırlar.
* Yeni tema arayışına girişirler.
* İçlerinden bir kısmı sade Türkçe peşine düşmüştür.
* Eski hemen terk edilmemiş eski ve yeni dönem Türk edb. Bir müddet yan yana ilerlemiştir.Zamanla yeni kimliğini kazanmıştır.İBRAHİM ŞİNASİ
• Şinasi’nin amacı konuşulan Türkçe’yi yazı dili yapmak ve bu dille edebi eser ortaya koymaktadır.
• Şiir içeriğindeki ilk değişmeler Şinasi’nin eserlerinde belirmeye başlar.
• Maliye öğrenimini görmek için 23 yaşında gittiği Fransa da kaldığı sıralarda çeşitli müsteşriklerle ve Lamartine gibi sanatkarlarla dostluk kuran Şinasi, şiire yeni ve değişik kelimeleri, kavramları ve temaları sokar.
• Onun şiirlerinde ‘akıl’, ‘kanun’, ‘hak’,’adalet’,’millet’,’devlet’,’medeniyet’,reis-i cumhur’ gibi o güne kadar şiirde pek rastlanmayan kelime ve kavramlar yer etmeye başlar.
• 1859’da yazdığı Şair Evlenmesine ‘’bi’l-iltizam lisan-ı avam üzre kaleme almıştır notunu düşmüştür.Bu durum başlangıçtan beri konuşma dilini yazı dili yapmak istediğini gösterir.
• Allah’ın akıl yoluyla anlamak ve değerlendirmek isteyen bir anlayışa ulaşır.Böylece onun şiirleri klasik anlayıştan farklı bir anlayışa bürünür.
• Birinci çeviri(tercüme) olmak üzere Tercüme-i Manzure(1859) ve Müntehabat-ı Eşar adlı şiir çevirileri yenileşme yolunda önemli birer adımdır.
• Şiiri Batılı sosyal ve siyasi fikirlere açan Şinasi’nin üzerinde durduğu yeni kavramlar arasında kanun, hak ve adalet de önemli bir yer tutar.Bu kavramları yücelterek öngördüğü ileri toplum modelinin adeta programını yapar.NAMIK KEMAL:Coşkun ve Romantik Vatan Şairi
• Yenileşmenin önemli temsilcilerindendir.
• Şinasi ile tanıştıktan sonra sanatında değişikliğe giderek içinden geldiği klasik edebiyata dava adamı kimliği ile şiddetle karşı çıkar.Şinasi nin açtığı yolda Batı tarzı bir edebiyatın gelişmesi ve yerleşmesi için çaba harcar.
• Encüman-ı Şu’ara mensubudur.
• Yenileşme dönemi Türk şiirine vatan, millet, halk,hürriyet,istiklal,eşitlik, gibi kavramlar getiren ve bu konular etrafında heyecanlı bir hatip edasıyla yüksek sesle haykıran devrin gür sesi olur.
• Şinasi ile tanıştktan bir süre sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti’ne de girer, böylece siyaset alanına da girmiştir.
• Hürriyet Kasidesi, Vatan Şarkısı, Vatan Türküsü,Murabba,Vaveyla adlı şiirlerinde yine vatan sevgisi ve kahramanlık duygularıyla yazıldığı görülür.
• Aksiyoner bir dava adamı olarak karşımıza cıkan N.Kemal’in Vatan Yahut Silistre adlı piyesi geniş halk kitlesi üzerinde derin etki yapar.
• Vatan sevgisi adına yazdığı şiirlerinde çoğu kez ortak bilinci temsil yeteneği olan ‘biz’ adına konuşarak, vatan kavramı etrafında kitleleri arkasında sürükleyecek üstün değerler bütünü kurmanın ve bunların etrafında heyecan yaratmanın peşindedir.ZİYA PAŞA:Eski ile Yeni Arasında Tereddüt
• Doğu ile Batı arasında ılımlı bir yol tutmuştur.
• Şiirleri teknik şartlar bakımından eskiye geniş ölçüde bağlı kalırken, muhtevada eni fikirlere ve temalara sanatını açar.
• Şiire felsefi düşünceyi ve metafizik konularını taşıdı.
• Klasik İslam felsefesiyle modern Batı bilimlerini, özellikle astronomiyi başarılı bir şekilde birleştiği şiiri’Terci-i Bent’ ile edebi ününü kazanmıştır
• Encüman-ı Şu’aranın önemli şairlerindendir.
• İç insana, insanın psikolojik sorunlarına eğilim gösterir.
• Şair, Terci-i Bent’te kainata ve hayata karşı zihni bir tavır takınarak birçok soru sorar.Fakat bunlara aklıyla hiçbir cevap bulamaz. Her şey ona abes gibi görünür. Fakat o abesi kabul etmektense aklın anlama kuvvetinden şüphe duyar. Anlama kuvvetinin iflası hayret halini doğurur. Sonuçta, Ziya Paşa, hayret merhalesinden imana erişir gibi görünürse de manzumenin bütünü onun bu merhalede asılı kaldığını gösterir.
• Hayata ve kainata karşı zihni bir tavır takınan şair, hayatı ve bütün varlıkları aklın süzgecinden geçirir.Astronomik varlıkları ve olayları Copernic ve Newton dan gelen pozitif bilimlerin açısından görür.
• Şair Terci-i Bent şiirinin her bendin sonunda tekrarlanan vasıta beytinde görüldüğü gibi, Tanrı’nın eserleri karşısında aklın aciz kaldığını ifade eder ve Tanrı’ya sığınmaktan başka yol bulamaz.
• Harabat Mukaddimesinde çocuk yaşta halk şiiri ile karşılaştığı bilgisini veren, hatta ‘Şiir ve İnşa’ makalesiyle halk edebiyatını bizim asıl edebiyatımız olarak gösteren Ziya Paşa, bu alanda bir Türkü kaleme almaktan öteye gitmemiştir.SADULLAH PAŞA: Pozitivizmin ve Bilimin Yüceltilmesi
• Yenileşme çabaları içerisinde büyük gayretleri vardır
• Tanzimat döneminin yenilikçi fikirlerine açık, Batının müspet bilimlerine inanmış bir devlet adamıdır.• Edebiyat alanında yaptıklarından çok zihniyet değişiminin temsilcilerinden biri olarak devri işlev üstlenir.
• On Dokuzuncu Asır manzumesiyle dikkatleri üzerine toplamıştır.• Pozitivist zihniyetin de önemli temsilcilerinden biridir.
• Ayrıca onun başta Lamartine’den aktardığı Göl olmak üzere Batı’dan yaptığı şiir çevirileri de mevcuttur.
• İçerikle birlikte şiirde dilin,şeklin ve üslubun değişmeside Şinasi ile başlar.• Klasik Türk şiirinde nazım şekilleri, sınırları belirlenmiş, değişmez çizgilerle çizgilerle değişmez birer çerçevedir.Bu sınırlı şekiller yüzyıllar boyu şairlerimizin duygu ve düşünce dünyasını ifade etmesinde aracı olmuştur.Fakat 19. yy ortalarına gelindiğinde yeni gelişmeye başlayan medeniyet,sosyal hayat ve hayat anlayışı yeni şekil arayışlarını gerekli kılmaktadır
.• Kendi dairesi içerisinde sıkışıp kalan klasik şiir, son büyük temsilcisi Şeyh Galipten sonra büyük ve orijinal sanat eseri ortaya koyamamış; estetik anlayışta, dilde ve zevkte çözülmeye başlamıştır.
• Batı edebiyatından ‘ottova-rima’ gibi yeni şekillerde girmeye başlar.
• Yeni şekillerin girmesinde de öncülüğünü gördüğümüz Şinasi, bunların daha çok Batı’dan yapmış olduğu çevirilerde kullanır. Onun Lamartine’nin Meditations’undan Türkçeye tercüme ettiği ,’Kıta’lar yanında ‘İlahi’,’Münacaat’, ‘Eşek ile Tilki Hikayesi‘, ‘Arz-ı Muhabbet’ adlı manzumelerinde yeni şekil denemelerine giriştiğini görüyoruz.
• Ethem Pertev Paşa’nın Victor Hugo’dan yaptığı ‘Tıfl-ı Naim’ çevirisi Batıdan gelen nazım şekillerinden ‘ottova-rima’nın ilk örneğini oluşturur.
• Şinasi klasik şiirin kaside şeklinde bazı değişikliklere gitmiştir.
• N.Kemal şekil ve üslupta fazla değişiklik yapmamış , klasik edebiyattan gelen şekillere bağlı kaldığı görülür. Ancak bu şekiller üzerinde sınırlı değişikliklere gitmiş, bazı şiirlerinde ise Batıli yeni şekiller denemiştir.Onun Vaveyla, Hilal-i Osman-i, Ukab-name gibi şiirleri bunlar arasında sayılabilir.Sayısı onu bulan kalem tercümesinde heceyi denemesinde dikkat çeker
.• Ziya Paşa şiirin dil, şekil ve üsluptan çok içeriğini yenileyen bir sanatkardır.Hayalleri ve mazmunlarıyla daha çok klasik edebiyatın dairesinde kalır.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst