Aöf Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı 5.Ünite Ders Notları

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Aöf Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı 5.Ünite Ders Notları



Batı edebiyatlarında romanın 17. yy’ın başlarından itibaren ortaya çıktığı kabul edilir ve Miguel de Cervantes’in ünlü Don Kişot adlı eseriyle başlar.
* Geçmiş çağların insanlarının yaşama biçiminden doğan anlatma esasına bağlı destan, efsane, masal, mesnevi ve halk öykülerinden sonra ortaya çıkan roman, modern insanın dünyasını konu alan, onun yaşama koşullarını ve sorunlarını dikkatlere sunan, ihtiyaçlarına cevap arayan bir tür olmuştur.
* Türk edebiyatında roman, Batı’yı model olarak alıp modernleşme sürecine girmemizle birlikte görülmeye başlar.
* İnsanlığın, toplumların düzeyi onların yaşama tarzını, ekonomik ve sosyal yapısını, sanat hayatını belirleme gücüne sahiptir.
* Türk edebiyatına romanın girmesi ve yerleşmesi belirli bir sürece ihtiyaç duymuştur. Bunda geleneksel öykücülüğün rolü yanında roman yazarlarının türün özelliklerini kavrayıp saat eserlerine dönüştürmelerinde yaşamaları gereken süreçte etkili olmuştur
.* Yenileşmenin erken döneminde öyküyle roman tür olarak henüz ayrıma tabi tutulmamış, her iki tür de hikaye kelimesiyle karşılanmıştır.Ahmet Mithat Efendi’nin uzun öykülerinde bunu görmek mümkündür.
* Roman alanında ortaya konan ilk kalem denemelerinde geleneksel anlatılardan, özellikle halk öykücülüğünden gelen kurgu ve teknik özellikler bir süre devam etmiştir.
* Türk edebiyatında Batı tarzında ilk öykü ve roman, ilk çevirilerden ancak on yıl kadar sonra görülür. Bunlar, Ahmet Mithat efendi’nin yayımladığı Kıssadan Hisse ile Letaif-i Rivayet serisinde yer alan romanları, Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat’ı ile N.Kemal’in İntibah ve Cezmi romanlarıdır.
* Yenileşmenin 1. kuşağının romanları daha çok toplumsal konular etrafında şekillenir. Bunları ana hatlarıyla şu başlıklar etrafında toplamak mümkündür:- Görücü usulüyle evlilik - Batılılaşmanın yanlış anlaşılması- Köy hayatı- kölelik- Tarihi dönemlerden seçilmiş olaylar- Fen bilimlerine ve tekniğe bağlı gelişmelere dayanan konular.


TAAŞŞUK-I TALAT VE FİTNAT:
Batılı yolda ilk roman denemesi

• Türk edebiyatında Batı tarzı ilk romanın Şemsettin Sami’nin Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat adlı eseri olduğu kabul edilir.
• Batı tarzında ilk deneyim olduğu için teknik bakımından bazı acemilikleri de içinde barındırır. Geleneksel öyküden Batı tarzı romana geçişte ara metin özelliği taşır. Nitekim daha isminden başlayarak (Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat- Leyla ve Mecnun), vaka ve romanın üslubuna birçok motif eski öyküleri hatırlatmaktadır. Bunun yanında insana bakış tarzı, genel anlamıyla özgürlük teması üzerinde ısrarı, ailelerin baskısı sonucu sevmedikleri insanlarla evlendirilen gençlerin hayat boyu çektikleri ıstırabın anlatımı romanın yeni taraflarıdır.
• Şemsettin Sami bu tek roman denemesinde işe sosyal hayattan toplumunun en küçük birimi aileden ve görücü usulüyle evlilikten başlar.
• Toplumsal bir yaraya parmak basan roman , bir mesaj yüklenmiştir.Bu mesaj gençlerin istediklerinin dışında görücü usulüyle evlendirilmelerinin yanlış olduğudur. Roman olay örgüsünün dramatik bir sonla bitirilmesi mesajın gücünü artırmaya yöneliktir. Batı’da olduğu gibi yeni yazar, aydın sorumluluğuyla topluma öncü olmak, hayatın içerisinde gördüğü aksaklıklara dikkat çekmek ve doğru davranış modellerini sergilemek istemektedir
.• Bu roman evlilikle birlikte dönemin başka problemlerine de dikkat çeker. Kölelik, özgürlük düşüncesi, kız çocuklarının eğitim görmesi ve terbiyesi, aile konusuna kadının bakış açısından yaklaşılması bunlar arasındadır.
• Olay örgüsünün son anında kazanılan veya kaçırılan imkanlar, fırsatlar romanı gerçekçi yapıdan uzaklaştırır.• Bu roman eski öykü geleneğinden gelen kimi motiflerle de karşılaşılır.
• Kişiler düz karakterler olarak anlatılmışlardır.Kendi içlerinde önemli değişim yaşamazlar.• Yazar olay dizisini anlatmaktan karakter sentezleyici bir anlatıma gidemez.
• Şemsettin Sami’nin bu romanında, A.Mithat Efendi’nin eserlerinde olduğu gibi, yazarın varlığı ortadadır.
• Bu roman sanat bakımından pek başarılı bir eser olmasa bile Batı tarzı romana geçişte ilk denemelerden biri olması bakımından değer taşır.


AHMET MİTHAT EFENDİ ve ROMANLARI:
Gelenekle Yenilik Arasında

• Batılılaşma sorunu, görücü usulüyle evlilik, köy ve şehir yaşayışının karşılaştırılması, kız çocuklarının okutulması, mirasyedi hayat anlayışı, çalışma fikri, kadının toplumsal hayata karışması, esaret ve cariyelik, azim ve başarı, eğitim, sağlık, Levantenlerin yaşama tarzı, mürebbiyenin aile içine girişi ve yarattığı sorunlar gibi sosyal hayatı ve bireyin yetişmesini isteyen çok sayıda konu ya ilk defa onun tarafından ele alınmış ya da işlenerek geliştirilmiştir
.• Bunların yanında köy romanının ve tarihi romanın ilk denemelerine onun eserleri arasında rastlarız. Batı’da gelişen roman sanatına bağlı kalarak romantik, realist ve natüralist ekollere bağlı bir kısmı iddialı romanlar onun kaleminden çıkar.
• Devrin batıda moda olan macera, fantastik(harika), gezi ve fen romanı Türk edebiyatında karşılığını onun kaleminde bulur.
• Yazdıklarında ders verme amacı gütmesi sebebiyle eserlerinin sonunda genellikle bir ‘kıssadan hisse’ çıkarır.
• Realist ve natüralistlerden gelen bir dikkatle kahramanların yetiştiği ve bulunduğu çevre ile karakterleri arasında ilgi kurulur. Önemli bir kısmı hayattan alınmış tipler durumundaki kahramanların özellikleri de buna zemin hazırlar. Bununla birlikte bazı eserlerinde olağanüstü tiplere de rastlanır.
• Çok sayıda öykü roman yazmış olmasına rağmen tekrara düştüğü görülmez. Eserlerinin sonunda iyileri mutluluğa kavuştururken kötüleri cezalandırması sosyal edebiyat anlayışına bağlanmasıyla açıklanabilir.
• - Alexandre Dumas Pere tarzında macera romanı: Hasan Mellah, Hüseyin Fellah, Dünyaya İkinci Geliş vb.+ Felatun Bey ve Rakım Efendi, Türk edebiyatında Tanzimat’tan sonra başlayan batılılaşmanın yanlış anlaşılmasını konu alan ilk romandır.Roman kutupluk üzerine kurulmuş, çift zincirli olay örgüsüne sahiptir.Romanın birinci bölümünde iki önemli kahramandan biri durumunda olan Felatun Bey’i, ikinci bölümünde diğer önemli kahramanı Rakım Efendi’yi aile çevresi, yetişme ortamı ve kişisel özellikleriyle dikkatlere sunar. Geriye dönüş tekniğiyle çocukluk yıllarından itibaren tanıttığı kişilerin olay örgüsü içindeki yerlerinin ve işlevlerinin belirmesini sağlar. Böylece anlatıcı roman dünyasının iki temel kahramanı ve onların temsil ettiği hayat anlayışını karşılaştırmak imkanı hazırlar. - Jules Verne yolunda gezi ve bilim kurgu romanı: Acaib-i Alem, Ahmet Metin ve Şirzat.- Harika romanı(Tabiat üstü kuvvetlerden söz eden romanlar): Çengi- Köy romanı: Bahtiyarlık, Bir Gerçek Hikaye+ Bir Gerçek Hikaye üzerinde konu olan 7. bölümünde durulmuş burada Bahtiyarlık hakkında bilgi verilmiştir.+ Bahtiyarlık, köy hayatıyla şehir hayatını karşılaştıran ve köy hayatının şehir hayatından üstünlüğü tezini tutan çift kutuplu bir öyküdür.- Tarihi Roman:Yeniçeriler, Arnavutlar- Solyotlar vb.- Romantizme bağlı romanlar: Yeryüzünde Bir Melek- Realist roman: Henüz On Yedi Yaşında - Natüralist Roman: Taaffüf, Müşahedat+ Müşahedat adlı eseri, hem romanın yazılışı hemde asıl olay örgüsünü anlatış yönüyle dünya edebiyatında ilk olma iddiası taşır.Ondan daha önemlisi yazılış tarzı ve kurgulanışı bakımından ilgi çekicidir. Romanın yazılış tarihi göz önünde bulundurulduğunda kurgulanışı yönüyle yalnız Türk edebiyatı için değil, dünya edebiyatı içinde yani ve farklı bir teknikle yazılmış olma özelliğine sahiptir.Bu roman, Emile Zola natüralizmine karşı yazılmış natüralist bir roman olma özelliği taşır.Batılı natüralistlerin kötümser yönü ağır basan romanlarına karşılık bu romanda iyimser taraf öne çıkmaktadır.
• A. Mithat sanat değeri olan eserler kaleme almak yerine halkı eğitecek ve ilgilendirecek eserler vermeyi tercih etmiştir.
• Romanlarında üslup kaygısı pek görülmez.Meddah tarzı anlatım yolunu seçtiği için laubali bir söyleyiş kendini gösterir
.• Halk tabakasını gözeterek eser vermiştir. Eserlerinde halka seslenmek istediği için halkın rahatlıkla anlayabileceği sade bir dil kullanma yoluna gitmiştir.
• Öykü ve romanın yapı, teknik özellikleri gibi içerik üzerinde de durmuş bazı konuları edebiyatımızda ilk defa ele alan yazar olmuştur.


NAMIK KEMAL VE ROMANLAR:
Edebi Romanın Yol Açıcısı

• Klasik Türk edebiyatına olduğu gibi eski anlatılara karşı sert eleştirilerde bulunan N.Kemal, Batı tarzında roman anlayışının yerleşmesi için çaba harcar.
• Avrupa da hakim olan roman anlayışını dile getirerek, romantik ve realist anlayışları birbirinden ayırmaksızın, bununla beraber daha çok realist anlayışın tarifine uymaktadır.
• Öykü ve roman yazacaklar için Batı edebiyatını örnek olarak gösterir. Eski öykülerimizin tabiata ve gerçeğe uymaması konusunu eleştirir.
• Batı roman tekniği ile yazılması, realist tasvirlere ve mekanlara yer verilmesi psikolojik çözümlemelere gidilmesi bakımından Türk edebiyatının ilk edebi romanı olarak değerlendirilen İntibah, konusunu sosyal hayattan alır.Romantik ekole bağlı kalınarak yazılan eserde klasik edebiyat geleneğinden gelen unsurlara rastlanır.
• Roman, özenle yetiştirilen, hayatı gereğince tanımayan gençlerin yaşama alanında ne gibi yanlışlıklar yapabileceklerini göstermeye yönelik mesaj taşır.
• Edebi dil kurmaya çalışırken yazarın yer yer ağdalı ve sanatlı bir söyleyişe gitmesi romanın eleştirilir tarafıdır.
• N. Kemal’in ikinci romanı Cezmi, tarihi roman alanında yazılmış ilk eser olarak kabul edilir.• Romanın tematik gücü Cezmi ve diğer öne çıkan roman kişileri tarafından seçilmişlerdir. Roman, idealize edilen Cezmi’nin Türk-İran savaşında gösterdiği kahramanlıklarla yine aynı savaşta tanışıp dost olduğu Adil Giray’ı esaretten kurtarma çabası üzerine kurulmuştur.
• Cezmi romanında ilk romanı İntibah’a göre roman tekniğine daha hakim olduğu görülür. Fakat, İntibah’ta olduğu gibi Cezmi’de de konuşmaların ve hareketin azlığı dikkat çeker. Ayrıca tasvirlerin öznel ve abartılı oluşu psikolojik çözümlemelere gereğince yer verilmemesi ve romantizmin etkisiyle olay örgüsünün acıklı bir sonla bitmesi eserin zayıf kalan yanlarıdır. Tiyatro eserinde konuşulan dilden uzaklaşılmaması gerektiği fikrinde ısrar eden N. Kemal, aksine romanda kendisini üslup oyunlarına kaptırır, hatta Cezmi’de bunun aşırı örneklerini ortaya koyar.
• Yazar, Cezmi romanını ülkenin zor döneminde tarih bilinci ve kimlik oluşturucu bir anlayış çerçevesinde yazma yoluna gider.
• Cezmi, romantik bir eserdir.
• Tanzimat sonrası yeniliğinin önemli ismi N. Kemal, Cezmi ile genç yazarlara konularını seçecekleri ufuk göstermiştir. Bu ufuk Türk tarihidir. 6.ünite(2. kuşak roman)
* Temsilcileri arasında Sami Paşazade Sezai, Recaizade Mahmut Ekrem ve Mizancı Mehmet Murat yer alır.Bu yazarlara daha sonra 3. kuşak yazarlardan Nabizade Nazım, Fatma Aliye Hanım ve Mehmet Celal eklenir.
* Tanzimat sonrası 2. e 3. kuşak 1. kuşağa göre roman türünde daha başarılı ve güçlü ürünler ortaya koymuştur.
* Bu yazarların kaleminde roman, Batı anlatım tekniğine daha uygun yapı kazanır.
* A. Mithat’ın özensiz üslubu, halk söyleyişini arayan dili yerine; N.Kemal’in İntibah ve Cezmi’de belirli olgunluğa ulaşan edebi üslubunu devam ettiren romanlar yazmışlardır.Geliştirme çalıştıkları roman tekniği ve üslubuyla Servet-i Fünun romanının zeminini oluştururlar.Yazarları düzenli öğrenim görmüştür.Önceki dönem eserlerinden yararlanarak, onların yaptığı çalışmaların üzerine daha başarılı ürünler ortaya koymuşlardır.2. dönem romancıları, toplumsal sorunlara daha problematik yaklaşmaya çalışırlar. Kültürel kimliğe ve değerler sistemine bağlılıkla değerler sisteminden kopmuş, toplumuna kültürel kimliğine yabancılaşmışlık arasında çatışma(alaturka-alafranga çatışması), kızların eğitim durumları, cariyelik ve köleliğin sorgulanmaya başlaması, görücü usulüyle evlilik bu yazarların kaleminde daha geniş ifade alanı bulur. Toplumu ilgilendiren bu tür konularda yazarlar, yer yer dramatik fonda ve mizah ögesinden yararlanarak okuyucular üzerinde etki yaratabilecek romanlar yazarlar.Batı’da gelişen pozitif bilimlerden ve natüralizmden hareketle
insanlarda fizyolojik ve sosyogenetik kalıtsallık ilk defa ele alınmaya başlanır.Özellikle ara nesil yazarlarının kimi romanlarında soyaçekim ve toplumsal kalıt, olay örgüsünü kuran ve yönlendiren temel belirleyiciye dönüşür. Servet-i Fünun romanındaki realist ve natüralist eğilimin temelleri bu dönemde atılır.Resim kültürünün gelişmesine paralel mekan ve insan betimlemelerinde başarıda giderek artar.Karakter ve tip oluşturmada genellikle başarılı bir çizgi izlenir. Roman kişileri dönemin sosyal yaşayışına, modalarına, eğitim ve kültürel yapısına uygunluk gösterecek şekiller kimlik kazanır.



SERGÜZEŞT:
Yazgıya Dönüşen Köleliğin ve Aşkın romanı

• Sami Paşazade Sezai’nin Sergüzeşt adlı romanı Türk edebiyatında kölelik(esaret) konusunu ele alan eserlerin başında gelir.
• Kafkaslarda esir olarak küçük yaşta getirilen bir kızın İstanbul’da konak içerisinde sürdüğü hayat sahneleri ve buna karışan aşk konu edinilir.İradesi dışında bir hayatı yaşamak zorunda kalan genç kızın kendisini Nil nehrinin sularına bırakarak ölmesiyle sonuçlanan dramı, kölelik kurumunun olumsuzluklarını sergilemeye yöneliktir.
• Anlatıcı, zamanda sıkça atlamalara başvurmuştur. Bu teknik çerçevesinde romanın pek başarılı olduğu söylenemez.
• Sergüzeşt romanında kronolojik bir zaman düzenlemesi vardır. Olaylar, zincirleme belirli bir düzen içerisinde ve sona bağlanır.
• Romanda zamanın geçişi kuvvetle hissedilir.
• Zaman akışıyla birlikte mekana da gerekli önem verilmiştir.
• Mekan sadece dekoratif unsur olmak durumunda değildir. Mekanla roman kişilerin psikolojileri arasında paralellikler kurulmuştur.
• Olaylar daha çok kapalı mekanlarda geçmesi ev ve aile içerisindeki çatışmaları daha iyi vermek düşüncesinin yanında, geleneksel yaşayışımızda evin içinin özellikle kadınlar için daha ağırlıklı bir merkez olmasından kaynaklanır.
• Bu roman döneminin yaşam biçimi ve insan tiplerini başarıyla yansıtmıştır.


ARABA SEVDASI:
Alafranga Züppenin Romanı

• Asıl kalem faaliyetlerini şiirde ve edebiyat teorisi alanında yürüten Recaizade Mahmut Ekrem, roman türünde de eser vermiştir.
• Araba Sevdası Türk edebiyatında resimlenen(Ressam Halil Paşa tarafından ) ilk roman olma özelliğine de sahiptir.
• R.M.Ekrem romana N.Kemal’e yaklaşan bir anlayışla, yaşanmış veya yaşanabilecek olayların ders çıkarılacak yansıması olarak bakmaktadır.
• Bu roman, Türk edebiyatında alafranga züppe tipiyle alay eden bir romandır. Türkiye’nin Batılılaşması yolunda önemli bir sorun olarak karşımıza çıkan kültür yozlaşmasını ve bu yozlaşma karşısında genç kuşakların takındığı yanlış tavrı öyküleştirir
.• Olay örgüsün önemli yer tutmadığı bu romanla R.M.Ekrem, döneminde çokça eserde yer alan alafranga züppe tipini yerme yoluna gider.
• Roman tekniği ve anlatım bakımından romanı iç konuşma ve bilinç akışı tekniğini başarı ile kullandığı bir romandır.
• Berna Moran’ın tespitiyle bilinç akışı tekniğinin Türkiye’de ilk kullanıldığı romandır.
• Roman sanatı ve kurgu bakımından başarılı olduğu pek söylenemez.
• Dili döneminin romanlarına göre ağdalıdır.Ancak konuşmalarda sade ifadeye kavuşur.


TURFANDA MI YOKSA TURFA MI? :
İdealist ve Ütopik Bir Arayış

• Eleştiri alanının dikkate değer adlarından biri olan Mizancı Mehmet Murat’ın eseridir.
• Bu roman, kalkınmanın köyden başlaması gerektiği düşüncesini bir çiftlik projesi çevresinde sergilemesi ve idealist roman kişilerini geleceğin insan modeli olarak
göstermesiyle dikkat çeker.• Bu roman Türk edebiyatında köye yönelişin öncü eserleri arasında sayılır
.• Döneminin birçok sorununa eleştirel bakış getirmekle kalmaz; aynı zamanda çözüm önerilerinde de bulunur
.• Mehmet Murat, bu romanıyla iki tip insan çizer. Birinci tip insan entrikaların, boş vermişliğin, eski zihniyetin temsilcisidir. İkinci tip insan ise çalışmayı, ilerlemeyi, doğruluğu merkeze alan geleceğin insanıdır.Eski insan tipini Raşit Efendi, yeni insan tipini Mansur Bey’in geleceğe tasavvurları, köy ve çiftlik çevresinde uygulamaya koyduğu planlarla ütopik yapı kazanır. Nacak, bu ütopik arayış 93 Harbi ve turfa insanlar yüzünden yarıda kalır.


3. KUŞAK: ARA NESİL VE ROMAN SANATI
Kimi yazarlar roman türüne rağbet etmiş; bir kısmı bir veya birkaç roman kaleme almış iken kimi çok sayıda roman yazmıştır. Bu romanlarında bir bölümü uzun öykülerden romana geçiş özelliği gösteren kalem ürünleri olarak değer kazanır.Bu dönem yazarları arasında Nabizade Nazım, Mehmet Celal, Selanikli Fazlı Necip, Fatma Aliye Hanım ve Mustafa Reşit dikkat çeker.Nabizade Nazım, Zehra adıyla edebiyatımızın ilk dikkate değer psikolojik romanını vermesiyle Ara Nesil mensupları arasında öne çıkar.Türk edebiyatında realist-natüralist anlayışa bağlı olarak yazılan ilk romanlardan biridir.İlk romanlarda çokça rastlanan tarzda, Boğazın romantik unsurlarla örülü tasvir ve tanıtımı sonra kahramanların mizaç ve yetişme şartları ve ortamları, daha sonrada olay örgüsünün anlatımı yapılmıştır.Yazar realist-natüralist ekole uygun bir tavır olarak olay örgüsünün geçtiği mekanı tanıtmış, karakterlerin tespitini yapmış, sonra da asıl anlatacaklarına yönelmiştir. Bu roman aynı zamanda Türk edebiyatının ilk psikolojik roman denemesi olarak değer kazanır. Zola’nın Meyhane romanı ile benzerlik taşıyan, natüralist ve fenni romandır.Kıskançlık teması üzerne kurulmuş bir romandır.Natüralist edebiyat anlayışına örnek olması amacıyla kaleme alınan Zehra’da iş, aşk ve evlilik ilişkileri çerçevesinde bir olay örgüsü kurulmuştur.Kıskançlığın ırsiyete bağladığı Zehra Mehmet Rauf’un Eylül romanından öne geldiği için ilk psikolojik roman olma özelliğine sahiptir.Roman tekniği bakımından zayıf yanları bulunmaktadır. Kıskançlığın sevk ve idare ettiği bu romanda fazla derinleşilememiş; realist Batı’lı sanatkarlarda görüldüğü türden geniş psikolojik çözümlemelere gidilememiştir. Olaylar hızlı bir gelişme ve sonuçlanma seyri takip eder. Bu da bazı kopukluklara yol açar.Kıskançlığın olduğu kadar iradesizliğin ve intikam duygusunun romanıdır.İlk gençlik yıllarından itibaren Rum kızı Anna’ya duyduğu aşkı hayatının ve sanatının merkezine alarak şiirini kurmaya çalışan Mehmet Celal, Venüs başlıklı uzun öyküsüyle Küçük Gelin adlı kısa romanında bu aşkı işleyerek otobiyografik ürünler ortaya koymuştur. Ayrıca Cemile, Margrit, Elvah-ı Sevda, Bir Kadının Hayatı, Zehra, Damenalude, Müzeyyen, Leman, İsyan ve Kuşdilin’de romanları mevcuttur.Onun Cemile, Elvah-ı Sevda, Küçük Gelin ve İsyan romanları köy hayatına yer vermesi ve bu bakımdan Türk edebiyatının köye açılışında ilk eser arasında yer almasıyla dikkat çeker.Gazetecilik ve dergicilik yapan, değişik alanlarda çok sayıda eser yazan Selanikli Fazlı Necip, aynı zamanda roman yazarıdır. Coğrafyadan, fen bilimlerine ve dilbilgisine kadar değişik alanlarda yazılar yazmış, kitaplar yayımlamıştır.Romanları Garip aileler, Bir Gençliğin Güzarı, Dilaver, Yine Orada, Sevda-yı Medfun, Cani mi Masum mu?, Dehşetler İçinde 1,2,3, Küçük Hanım, Menfa, Ah Anne!.., Saraylarda Mecnunlar, Külhani Edipler ve Muhacir’dir.İlk edebi çalışmalarına Fransız edebiyatından, daha çok da Victor Hugo’dan yaptığı çevirilerle giren dönemin yazarlarından biridir.Sosyal meselelerin tesiri altında eserler kaleme almıştır. Yazar romanlarında Doğu-Batı meselesi, alafrangalık-alaturkalık, tarihi ve cinai konuları ve modernleşmenin getirdiği problemleri işlemiştir.Türk kadın yazarları içinde ilk romancılardan biri olan, aynızamanda eserlerin bir kısmı Batı dillerine ve Arapçaya çevrilen Fatma Aliye Hanım, Meram adıyla George Ohnet’tin Volonte romanını Fransızcadan Türkçeye çevirmiş, ayrıca Hayal ve Hakikat, Muhadarat, Refet, Udi, Levayih-i Hayat ve Enin romanlarını yazmıştır.İyi bir eğitim alarak yetişen, Fransızcayı öğrenen Fatma Aliye Hanım, sosyal yönü güçlü olan, yardım kurumlarında görev alan, İslam İnanç sistemini, Osmanlı Toplumunu ve aile yapısını Batı’ya tanıtmak için kitaplar yazan bir Osmanlı kadını ve aydınıdır.Ahmet Rasim, tür olarak birbirinden pek ayrılmayan,uzun hikaye ve roman arasında, yaşanmış hayat sahneleriyle birleşen, yarı kurmaca hikaye ve romanlarda kaleme almıştır. Sayısı yirmi beşi bulan bu kalem ürünleri, edebi değeri bakımından zayıftır.Eserler; İlk Sevgi, Bir Sefilenin Evrak-ı Metrukesi, Endişe-i Hayat, Meyl-i dil, Tecarib-i Hayat, Afife, Mekteb Arkadaşım, Numune-i Hayal, Tecrübesiz Aşk, Biçare Genç,Gam-ı Hicran, Sevda-i Sermed, Asker Oğlu, Nakam, Ülfet,daha sonra Hamamcı Ülfet adıyla, Belki Ben Aldanıyorum, İki Güzel Günahkar’da Bedia adıyla, İki Güzrl Günahkar,İki Günahsız Sevda.Çok sayıda öykü ve roman yazan Mustafa Reşit’in hikayeleriyle romanları konu ve kurgu bakımından bir birinden pek ayıramamakla birlikte onun eserlerinin bir kısmı romana daha yakındır.Türk edebiyatında mektup türünü kurgu unsuru olarak kullanan ilk yazarlar arasında yer almıştır.** Türk romanının gelişiminde Tanzimat edebiyatının 2. kuşağı ve Ara Nesil mensupları 1. kuşaktan devraldıları mirası daha ileri götürmüşlerdir. Romanın dil, üslup ve anlatım teknikleri bakımından gelişmesinde rol oynamışlardır. Türk romanının daha sonra Batılı anlamda ilk başarılı ve büyük örneklerini verecek olan Servet-i Fünun mensuplarının işleyip geliştirebilecekleri zemini oluşturmuşlardır
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst