Aöf Cumhuriyet Dönemi Türk Nesri 3.Ünite Ders Notları

tremendous

Forum Yöneticisi
Katılım
11 Ara 2012
Mesajlar
1,781
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
İstanbul
Aöf Cumhuriyet Dönemi Türk Nesri 3.Ünite Ders Notları


MAKALE-FIKRA

MAKALE(Kesin kanıt, İnandırıcı veri)
“Makale”nin Anlamı ve Tarifi

Makale; bir konuda bilgi vermek, ele alınan konuyu, düşünceyi, tezi savunmak amacıyla yazılan yazıdır.
Söz konusu edilen düşünce, derinlemesine bir bakış açısıyla detaylı bir şekilde dayanaklar etrafında, inceleme ve araştırmalarla tartışılır ve ispat edilmeye çalışılır.
Makale, ele aldığı konuyu ispat gayreti ve kesin kanıtlara dayanma metodu bakımından deneme, sohbet ve fıkra gibi düzyazı türlerinden ayrılır.
makalenin temel hareket noktası düşüncedir.
Ele alınan konu bir tem, bir imge, kişi, bir eser de olsa bir düşünce etrafında işlenir veya bunun sonucunda
bir düşünce üretilir.
Makalenin bilimsel boyutu olduğundan didaktik/öğretici özelliği bulunmaktadır.
Makalede ciddi, sade ve anlaşılır bir dil tercih edilir. Bazendesanatkarane bir dilde söz konusu olabilir.
Makalenin konusu günlük olabileceği gibi, herhangi bir bilim dalıyla alâkalı olarak felsefe, sanat, edebiyat konularında da yazılabilmektedir.
Günlük konularla ilgili olanları daha çok gazetelerde günlük problemlere bağlı olarak gündemi meşgul
eden, siyasal, sosyal, vs. durumlar, olaylar, olgular üzerine yazılmakta iken; bilhassa akademik dergilerde karşımıza çıkanlar, günü aşan, daha evrensel nitelikler taşıyan, değişik bilim alanlarının ihtisas gerektiren konularından seçilmekte ve kimi zaman belirli bir metodik yaklaşımın uygulama yöntemlerini de kullanmaktadır.
makalenin “giriş” bölümünde konu ortaya konur ve bununla ilgili iddialar, tezler sıralanır; “gelişme” bölümünde değişik kanıtlarla iddianın ispatına gidilir; “sonuç” bölümünde ise, yazıdan çıkarılmak istenen düşüncelere varıldığı gösterilir.
Gazete makalesi ile bir köşe yazısı olan gazete fıkrası arasındaki fark, makalenin ele aldığı güncel konuyu ispat etme arzusuna karşılık fıkranın böyle bir zorunluluğunun bulunmamasıdır.
Makalede iddia ve ispat sabit kalmak koşuluyla bir konu sınırlamasından bahsedilemez.
Hemen her konuda makale yazılabilir.
Resim, müzik, edebiyat gibi sosyal bilim dallarında, fizik, kimya, biyoloji gibi fen bilimi dallarında; kültür, politika, spor, askeriye alanlarında makaleler yazılabilir.
Türk edebiyatının batılılaşmasında gazete ve dergilerin rolü tartışılmazdır. Özellikle düz yazı türlerinin edebiyatımızda gelişmesinde bilhassa gazete çok önemli bir rol oynamıştır. Eski edebiyatımızda sanat gayreti ön planda olduğu için şiirin gelişmişliği yanında düz yazı geri kalmıştır.
Tanzimat dönemindeki gazete ve dergilerde çıkan bazı düzyazı örneklerini ister istemez, sonradan kesin sınırlarına kavuşan düzyazıların pek çoğunun ilk örneği olarak kabul etmek durumunda kalmaktayız.
Şinasi’nin, Namık Kemal’in veya Ziya Paşa’nın bu dönem gazetelerindeki bazı yazıları hem makalenin ve hem de eleştirinin, denemenin, gazete fıkrasının örneği olarak kabul edilmektedir.

Türk Edebiyatında Makale(Edebiyatımıza gazete ile girmiştir)
Bu dönemde kültür hayatımıza giren gazetenin önemli bir iletişim vasıtası görevi gördüğü ve pek çok Batılı edebi türün tanınmasına ve yaygınlaşmasına vesile olduğu söylenebilir.
Makalenin, düzyazı türleriyle karışık bir şekilde edebiyatımıza gazeteler vasıtasıyla girdiğini söylemek mümkündür.
Mesela “1 Agustos 1840’ta ingiliz asıllı William Churchill’in imtiyaz sahibi bulunduğu, başlangıçta on günde bir, 139. sayıdan itibaren de haftalık olarak çıkan ve yarı resmî olan Ceride-i Havadis gazetesi, ilim ve ahlak konularından başka edebiyat üzerine makaleler..” de yayımlamaktadır.
“Bu gazete Türk okuyucusunun sadece edebî konularla karşılaşmasını değil aynı zamanda vatan sevgisi hakkındaki makaleyle vatan konusuna, dünyadan haberlerle dünya hareketlerine alaka ve merakının uyanmasının da ilk işaretlerini taşımıştır.”
Dolayısıyla hep söylene geldiğinin aksine, kültür hayatımızda ilk makale örneklerine Tercüman-ı Ahval’den önce rastlamak mümkündür.
Kültürümüzde günlük gazete anlayışının doğmasına yol açan ilk gazete ise, 1860 tarihli Tercüman-ı Ahval’dir.
Şinasi’nin Agah Efendi ile birlikte çıkardığı bu gazete, mukaddimesinde Şinasi’nin ifade ettiği amaçları doğrultusunda toplumu aydınlatma maksatlı pek çok makaleye yer verir.
Şinasi’nin aynı bilgilendirme maksatlı tavrı, 1862 tarihli Tasvir-i Efkâr gazetesinde de devam eder. şinasi, iç ve dış siyasetin yanı sıra, sanat ve edebiyat konulu makalelere de bu gazetede yer verir. Fakat tekrar etmekte yarar vardır: Bu yazıların bir kısmı, aynı zamanda bizdeki ilk eleştiri, deneme vs. düzyazı türlerinin özelliklerini de içinde barındırmaktadır.
Tanzimat dönemi gazetecilerinin büyük oranda edebiyatçı olmaları, yeni edebi türlerin gazetelerde yaygınlaşmasına yol açmıştır.
Ahmet Hamdi Tanpınar’ın ifade ettiği gibi bu dönem gazeteleri, 1880’lere kadar hem edebiyatçıların ve hem de yeni edebi türlerin yetişme yerlerinden biri olmuş ve yeniliği idare etmiştir.
Şinasi’nin Avrupa’ya kaçması üzerine Tasvir-i Efkar bu kez Namık Kemal, Recaizade Mahmut Ekrem ve Ebuzziya Tevfik’in diğer edebi eserlerinin olduğu gibi sanat, edebiyat, siyaset konulu makalelerine de kaynaklık etmiştir.
Namık Kemal, Londra’da Ziya Pasa ile birlikte çıkardıklarıHürriyet (1868) ve istanbul’a döndükten sonra çıkardığıibret (1871); Ahmet Mithat Efendi, Devir (1872) ve Tercüman-ıHakîkat(1878); Semseddin Sami, Sabah (1876) ve Tercümân-ı şark (1878); Ebuzziya Tevfik, Hadîka(1872) ve Sirâc(1873), Basîretçi Ali Bey, Basîret(1869) gazetesinde hem kendileri ve hem de başka pek çok yazarın din, vatan, siyaset, edebiyat konulu makalelerine yer verirken sadece makale türünün değil, genel anlamda bütün bir edebiyatımızın ve hayatımızın değişmesinde önemli bir rol oynamışlardır.
yenilik edebiyatımız için oldukça önemli olduğu düşünülen Ziya Paşa’nın “şiir ve inşa” makalesi Londra’da çıkardıklarıHürriyet gazetesinde ve Namık Kemal”in “Lisan-ı Osmânî’nin Edebiyatı Hakkında Bazı Mülâhazâtışâmildir” başlıklı makalesi ise Tasvir-i Efkâr’da yayımlanmıştır.
Muallim Naci de Ahmet Mithat Efendi’nin Tercüman-ı Hakikat gazetesindeki köşesinde genç şairlerin şiirlerini değerlendirdiği eleştirel yazılarının yanı sıra çeviri ve makalelerine de yer verir.
Tanzimat’tan Cumhuriyet’e kadar olan dönemde gazete ve edebiyat iç içe olduğu için, hemen her edebiyatçı ve sanatçı makale de yazmıştır.
Tanzimat neslinden sonra gelen Servet-i Fünûn ve Milli Edebiyat yazar ve şairleri, -kimi zaman eleştiriyle karışık da olsa- makale türünü daha da olgunlaştırmışlardır.
Halit Ziya, Tevfik Fikret, Cenap şahabettin, Hüseyin Cahit, Süleyman Nazif, Beşir Fuad, Ziya Gökalp, Mehmet Emin Yurdakul, Fuat Köprülü, Ömer Seyfettin, Ali Canip ve daha da arttırılabilecek pek çok yazar ve şair, dil, edebiyat, sanat, siyaset, tarih, din gibi sosyal, siyasal, tarihsel, güncel konulardaki makaleleriyle edebiyatımızda bilimsel bir mantığın da yerleşmesine katkıda bulunmuşlardır.
Bir kısmı Cumhuriyet öncesinde de yazmakla birlikte, Yakup Kadri, Reşat Nuri, Halide Edip, Hüseyin Cahit Yalçın, Refik Halit, Nurullah Ataç, Peyami Safa, Sabri Esat Siyavuşgil, Refik Halit Karay, Ahmet Hamdi Tanpınar, Suut Kemal Yetkin, Sabahattin Eyuboğlu, Erol Güngör, Nadir Nadi, Cumhuriyet sonrasında gazete makalesiyle dikkat çeken isimlerdir.
Dergi makalelerinde de oldukça önemli bir artış olmuştur.
Bugün gazete makalelerinin daha çok siyasi ve sosyal merkezli bir içeri¤e sahip olmalarına ve yazarlarının genellikle gazetecilikten gelen kimseler olmasına karşın dergi makaleleri özel bilimsel alanlarda oldukça zengin bir çeşitlilikte dikkat çekmektedir.
Bilhassa sosyal bilimler çerçevesinde makaleleri kitap haline getirilen araştırmacıların eserlerinin bir kısmını sıralamak bile bu konudaki zenginliği gösterecektir. Bu tipteki makalelerin özellikle Makaleler başlığı altında toplanması bir gelenek halini almış görünmektedir.
bu geleneğin önde gelen eserlerinin başında Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Edebiyat Üzerine Makaleler (1969)’i ve Mehmet Kaplan’ın, Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar I, (1976); Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar II, (1987) ve Türk Edebiyatı Üzerinde Araştırmalar 3: Tip Tahlilleri (1985) isimli eserleri gelmektedir. Daha sonra yine önemli akademisyenlerin makalelerini bir araya getirdiği görülmektedir.
Son yıllarda akademik seviyedeki makalelerin yer aldığı bu tarzdaki kitaplara şunlar örnek olarak verilebilir:
• ismail Aka, Makaleler (2005)
• Abdülkadir inan, Makaleler ve incelemeler (1998)
• Abdülkadir Turan, Kimliğime Dokunmayın: şiir-Makale (1996)
• Ahmet BicanErcilasun, Makaleler / Dil - Destan - Tarih - Edebiyat (2007)
• Ahmet Yaşar Ocak, Osmanlı Sufiliğine Bakışlar & Makaleler-incelemeler
• Ali Sevim, Makaleler (2005)
• Aydın Taneri, Makaleler (2005)
• Azmi Süslü, Makaleler (2006)
• Ahmet BicanErcilasun, Makaleler (2007)
• Baki Kuru, Makaleler (2006)
• Berna Moran, Türk Romanına Eleştirel Bir Bakış(1983)
• Ekrem Hakkı Ayverdi, Makaleler (1985)
• Erdoğan Moroğlu, Makaleler (2006)
• Hakkı Dursun Yıldız, Makaleler (2007)
• Halil inalcık, Doğu Batı Makaleler (2009)
• Hilmi Yavuz, Edebiyat ve Sanat Üzerine Yazılar Makaleler (2005)
• Kazım Yaşar Kopraman, Makaleler (2005)
• Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Devri Üzerine Makaleler, Araştırmalar, (1999)
• Musa Duman, Makaleler Eski Türkiye Türkçesinden Osmanlı Türkçesine
• Orhan Köprülü/Bilgehan A. Gökdağ, Makaleler, (2006)
• Osman Turan, Makaleler Kurtuba(2010)
• Sabri F. Ülgener, Makaleler (2006)
• Süleyman Ateş, Makaleler (1996)
• şerif Baştav, Makaleler (2005)
• şerif Mardin, Siyasal ve Sosyal Bilimler Makaleler, (2007)
• Talat Koçyiğit, Makaleler (2009)
• Yahya Kemal Beyatlı, Mektuplar Makaleler (1977)

Özellikle üniversite çevresinde tecrübesi ve eserleriyle alanına önemli katkılarda bulunmuş akademisyenler
adına çıkarılan armağan kitapları ve ünlü yazar ve şairlerin doğum ve ölüm yıldönümleri dolayısıyla çıkarılan anma kitapları da pek çok makaleyi içinde barındırmaları bakımından konumuz itibariyle dikkate alınması gerekir. Bunlardan bazıları:
• Ahmet Öncü (Derleyen), şerif Mardin’e Armağan (2009)
• Ahmet Sevgi (Haz.), Erol Güngör’ün Anısına Armağan (1998)
• Alpay Kabacalı, 100. Doğum Yılında Nazım Hikmet’e Armağan (2002)
• Ezel Elverdi (Editör), inci Enginün’e Armağan (1997)
• Halef Nas (Haz.), Ömer Faruk Huyugüzel’e Armağan (2010)
• Handan inci (Haz.), Oğuz Atay’a Armağan (2008)
• Handan inci (Haz.), Zeynep Kerman Kitabı, (2010)
• Kollektif, Mehmet Kaplan’a Armağan (1984)
• Kollektif, Prof. Dr. Bekir Kütükoğlu’na Armağan (1991)
• M. Ö. Alkan, Mete Tunçay’a Armağan (2007)
• Nazan Aksoy (Haz.), Berna Moran’a Armağan (2008)
• Veysel Çetin, Afşar Timuçin’e Armağan (2010)
• Yakup Çelik (Editör), Attila ilhan Armağanı(2010)
• Zeynep Kerman, Mehmet Kaplan için (1988)
Önemli ulusal gazeteler ve buralarda makale yazılarıyla ön plana çıkan yazarlar etrafında konuya devam etmek uygun olacaktır.
Bu anlamda ilk dikkati çeken gazetelerden biri Vakit’tir.

VAKİT GAZETESİ

1917’de Ahmet Emin Yalman ve As›m Us tarafından yayına başlayan Vakit gazetesi 1934’te Kurun adını alır, fakat bir süre sonra yine Vakit adına döner.
Bu gazetede Yusuf Ziya, Sadri Ertem, Hakkı Süha, Refik Ahmet, Fikret Adil dönemin önemli sosyal, kültürel ve siyasal olaylarıyla ilgili makaleler ve fıkralar yazarlar.

CUMHURİYET GAZETESİ

1924’te Yunus Nadi, Nebizade Hamdi ve Zekeriya Sertel’in birlikte kurdukları ve isim babalığını Atatürk’ün yaptığıCumhuriyet gazetesi bugün hâlâ yayın hayatına devam etmektedir.
1945 yılına kadar gazetenin baş makalelerini genellikle Yunus Nadi yazmıştır.
Zekeriya Sertel, Yakup Kadri, Abidin Daver, M.Nermi, şükrü Kaya gibi yazarların da baş makale yazdıkları görülür.
ilk yıllarında Aka Gündüz, Hasan Bedreddin, Reşat Ekrem Koçu, Ahmet Rasim, Peyami Safa, Ahmet Refik, ismail Habip, Abidin Daver, Cenap şahabettin, Vedat Nedim, Halit Ziya, Cevat Fehmi Başkut, Mümtaz Faik, Fuad Köprülü, Halit Fahri gibi önemli isimlerin makale ve fıkralarına da yer verilmiştir.
Yunus Nadi’den sonra Nadir Nadi baş makaleleri yazmaya devam etmiş, Doğan Nadi ise genellikle fıkralar yazmıştır.

TAN GAZETESİ

İş Bankası tarafından 1935 yılında kurulan ve Ali Naci Karacan tarafından yönetilen Tan gazetesinde Ahmet Emin Yalman, Zekeriya Sertel, Halil Lütfi Dördüncü, Sabiha Sertel, Burhan Felek, Fikret Adil, Eşref şefik, Refik Halit Karay ve Reşit Cevat Ulunay gibi isimler fıkra ve makale yazmaktadırlar.

AKŞAM GAZETESİ

Türkiye’nin en eski gazetelerinden olan ve 1918’de yayın hayatına başlayan Akşam gazetesinde Necmettin Sadak, Falih Rıfkı Atay, Ali Naci Karacan gibi isimler Cumhuriyet yıllarında da makale ve fıkralarıyla yazmaya devam ederler. Nazım Hikmet de bu gazetede “Orhan Selim” adıyla küçük fıkralar yazmıştır.

HAKİMİYET-İ MİLLİYE

Atatürk’ün 1920 yılının ilk günlerinde Ankara’da kurduğu Hâkimiyet-i Milliye gazetesi ise, 1934’te Ulus adını alır.
Falih Rıfkı Atay’ın yönetiminde çıkan gazete, hükümetin ve CHP’nin görüşlerini yansıtır.
Ulus’un zengin yazı kadrosu içerisinde yer alan Necip Ali Küçüka, Vedat Nedim Tör, Orhan şaik Gökyay, Yakup Kadri Zeki Mesud, Burhan Belge, Nurullah Ataç, Cemal Kutay gibi isimler, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki problemlere dikkat çeken makale, eleştiri ve fıkralar yazmışlardır.
NOT: İkinci Dünya Savaşı yıllarında ise Tan, Vatan, Akşam, Tanin, Tasvir-i Efkâr gibi gazeteler ve bazı dergiler, siyasal olayların etkisiyle politik tarafı ön plana çıkan makale ve fıkralara yer verirler.
NOT: 1960’lı yıllardan itibaren edebiyatın gazetelerden uzaklaşmaya başladığı görülür.

HÜRRİYET GAZETESİ

1948’de yayın hayatına giren Hürriyet gazetesinin kurucusu Sedat Simavi’dir.
Gazetenin önemli makale yazarları arasında Ertuğrul Özkök, Oktay Ekşi, Selim ileri, Konur Ertop, Hıfzı Topuz, Hasan Bülent Kahraman, Doğan Hızlan, Emre Kongar, Asım Bezirci, Nedim Gürsel, Füsun Akatlı, Berna Moran, Vedat Günyol, AtillaÖzkırımlı, Atilla Dorsay, Tahsin Yücel, Murat Bardakçı, YusufÇotuksöken, Cevdet Kudret, Yaşar Kemal gibi isimler sayılabilir

MİLLİYET GAZETESİ

Türk gazetecilik tarihinde önemli bir yeri olan Milliyet ise 1950’de gazetenin hem sahibi ve hem de başyazarı olan Ali Naci Karacan tarafından kurulmuştur.
Gazetenin önemli makale yazarları arasında bilhassa sanat, edebiyat ve kültürle ilişkili olanları saymak bile yeterli bir fikir verecektir.
Makale başta olmak üzere, deneme, Fıkra ve eleştirileriyle de ön plana çıkan Milliyet yazarları arasında özellikle şu isimler dikkat çeker: Reşi Cevat, Aziz Nesin, Özdemir Nutku, Ahmet Cemal, Alpay Kabacalı, Vedat Günyol, Cevat Çapan, ilhami Soysal, Demir Özlü, Enis Batur, Atilla Dorsay, Konur Ertop, Ayla Kutlu, ilber Ortaylı, Erhan Bener, Nurullah Ataç, Sabahattin Eyüboğlu, Yaşar Nabi Nayır, Feyza Hepçilingirler, Vecdi Sayar, Atilla Özkırımlı...

TERCÜMAN GAZETESİ

Bugünkü Tercüman gazetesi ise milliyetçi ve muhafazakâr bir çizgide yayın yapmak üzere 1961 yılında Hadiselere Tercüman adıyla çıkmıştır.
Kemal Ilıcak, Ünal Sakman ve Saadettin Çulcu gazetenin kurucuları arasındadırlar.
İlk dönemlerinde Yakup Kadri, Kadircan Kaşı, Rauf Tamer, Tarık Buğra, Yaşar Nabi Nayır, Ahmet Kabaklı, Nazlı Ilıcak, Yavuz Donat gibi isimler önemli konularda makaleler yazmışlardır.

1955’te çıkmaya başlayan Yeni Sabah gazetesinde Nezih Demirkent, Müşerref Hekimoğlu, Nezihe Araz, Hakkı Devrim, Altan Erbulak, gibi isimlerin makalelerine rastlanmaktadır.

Ayrıca bugün büyük gazeteler arasına girmiş olan ve 1980’lerin ortalarında yayın hayatına başlamış olan Sabah (1985) ve Zaman (1986) gazeteleri de önemli siyasal, kültürel, sosyal, ekonomik, dini vs konulardaki makalelerle gündemi takip eden ve pek çok okuyucu bulan gazeteler olmuşlardır.

Zaman gazetesi yazar kadrosunda yer alan Fehmi Koru, Ali Bulaç, Mehmet Doğan, Hüseyin Hatemi, Nevzat Yalçıntaş, ismail Hekimoğlu, Nezih Uzel gibi isimler, gündeme ilişkin makale, deneme, fıkra ve eleştirileriyle muhafazakâr okuyucunun ilgisi çekmeye devam etmektedir.

Cumhuriyet’in ilk yıllarında çıkan Haftalık Resimli Gazete’deZiyaettin Fahri, Mustafa şekip, Ahmet Refik; 1939’da çıkan Yeni Gün’de Refik Halit, ıbrahim Hakkı Konyalı, Yusuf Ziya, Nizamettin Nazif, Kandemir, Burhan Felek, Mahmut Yesari; 1950’lerde çıkan Yeni Sabah’ta ise Abdülhak şinasi Hisar, Hilmi Ziya Ülken, Sabri Esat Siyavuşgil, Sulhi Dönmezer, Cahit Tanyol, Reşi Cevat Ulunay gibi isimlerin makalelerine rastlanmaktadır.
SIRA SİZDE 2

Gazete ve dergi makaleleri arasında ki fark nedir ?

Gazete makalesi daha çok gündelik ya da genel konularda yazılan ve konuyu ispatlamaya, belgelemeye çalışan bir yazıdır. Dergi makalesi ise daha çok belli bir bilim dalına ait, özel konulu, o bilim dalının terminolojisini kullanan ve bilimsel verilerden hareket eden yazıdır.

FIKRA
“Fıkra”nın Anlamı ve Tarifi

Bir yazarın gazete ve dergi gibi süreli yayınlarda, güncel sosyal ve siyasal olayları belli bir bakış açısından; kanıtlama, belgeleme, ayrıntılama gereği duymadan, günlük konuşma diline yakın bir üslupla, yer yer nüktelere yer vererek değerlendirdiği kısa düşünce yazılarına fıkra denir.
Fıkralarda genellikle iğneleyici, alaycı ve bazen de eleştirel bir sohbet tarzı benimsenir. inandırıcı, etkileyici, senli benli ve çoğunlukla konuşma diline yakın serbest bir üslup kullanılır.
Fıkra yazıları gazete ve dergilerin belli sütun ve köşelerinde yer alırlar ve bunlara “köşe yazısı” da denir.
yazıların amacı güncel bir takım siyasî, kültürel, ekonomik, toplumsal konuları eleştirel bir bakış açısıyla anlatarak okuyucuyu bilgilendirmek, yönlendirmektir.
İlk zamanlarda sosyal ve siyasal ağırlıklı bir içerikte karşımıza çıkan fıkralarda bugün, sağlıktan, spora, sanata, ekonomiye kadar pek çok günlük konu ele alınmaktadır.
Yazarın ideolojisinin, dünya görüşünün ön plana çıktığı fıkralarda kesinlikten ziyade canlı, ilgi çekici, esprili olmaya özen gösteren bir üslup söz konusudur.
Yazar bir sonuca varır, fakat okuru ikna etme amacı gütmez, sadece düşündürmeyi amaçlar.
Bu tür gazete ve dergi yazısı olan fıkraları, kısa hikâye niteliğindeki, nükteli, mizah öğesi taşıyan ve daha çok güldürmeyi amaçlayan fıkralarla karıştırmamak gerekir.

SIRA SİZDE

Gazete fıkrası ile güldürü fıkrası arasındaki fark nedir ?

Gazete fıkraları düşünce içeriklidir, güldürü fıkraları ise adında da anlaşılacağı gibi güldürü maksatlıdır. Birinde bir düşünceyi belli bir bakış açısından ispatlama zorunluluğu olmadan iğneleyici ve alaycı bir konuşma üslubuyla anlatmak varken, öbüründe amaç güldürmektir.

Türk Edebiyatında Fıkra


Kültür hayatımıza gazetenin girişi, beraberinde pek çok batılı yazı türünü de getirmiştir. Bunlar içinde roman ve hikâye ön planda olsa da bilhassa şinasi’ninTercüman-ı Ahval (1860) ve Tasvir-i Efkar (1862)’ ından itibaren sade bir dil anlayışı etrafında güncel ve evrensel problemlere bağlı konular bir deneme, eleştiri, sohbet, makale, fıkra havası içinde ele alınmaya başlanmıştır.
Eski Türk edebiyatında zengin bir düzyazı çeşidinin bulunmaması ve var olanında da şiirselliğin ön planda olması, fıkra, deneme, eleştiri, makale ve sohbet gibi gazete ve dergi yazılarının kesin çizgilerle kültür hayatımızda başlangıçlarının olmamasına ve uzun zaman bunların karışık bir özellikte kendilerini devam ettirmelerine yol açmıştır.
Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Recaizade Mahmut Ekrem, Muallim Naci, Ahmet Mithat Efendi, şemsettin Sami, Ebuzziya Tevfik, vb. yazar ve şairler edebiyatımızın Tanzimat dönemi sonrasındaki fıkra yazarları arasında sayılabilirler.
Şinasi’nin Tasvir-i Efkar(1862)’ından itibaren gazetelerin sayıca artmasıHürriyet, ibret, Tercüman-ı Hakikat, Hadika, Sabah gibi gazetelerle edebiyat hayatının da yönlendirilmesi, pek çok edebi türün yanında düz yazıların da giderek artarak edebiyatımızda yer etmesine neden olmuştur.
II. Abdülhamit döneminde sansür dolayısıyla gazetelerin sayısının azalması fıkra yazılarında da azalmaya yol açmış, fakat 1908 II. Meşrutiyet sonrasında oldukça zengin matbuat hayatına karşılık gazete yazılarında, dolayısıyla fıkra yazılarında da nitelik ve nicelik bakımından önemli bir artış ve zenginleşme olmuştur.
Peyamı Sabah, Alemdar, istanbul, Akşam, Vakit, Aydede, Yeni Gün, ileri, Ulus, Hâkimiyeti Milliye, Hürriyet, Sabah, Günaydın, Bugün, Milliyet, Türkiye, Cumhuriyet, Tercüman, Yeni Asır gibi bir kısmı Cumhuriyet öncesinde de çıkan gazetelerde dönemin ünlü edebiyatçıları, yazarları, şairleri, gazetecileri, güncel problemlerle ilgili fıkralar yazmışlardır.
Bunlar arasında gazete köşelerindeki fıkralarıyla Cumhuriyet sonrası dönemde de ön plana çıkan yazarlar arasında bilhassa Ahmet Rasim, Yakup Kadri, Ahmet Haşim, Falih Rıfkı Atay, Refik Halit Karay, Orhan Seyfi Orhon, Peyami Safa, Hasan Ali Yücel, Aka Gündüz, Burhan Felek gibi yazarlar bulunmaktadır.
Son yıllarda ise Nazlı Ilıcak, Rauf Tamer, Ahmet Kabaklı, Çetin Altan, Oktay Ekşi, Uğur Mumcu, Abdi ipekçi, ilhan Selçuk, Ergun Göze, Hasan Pulur, Mehmet Barlas, Fehmi Koru, Taha Akyol, Gürbüz Azak, Ahmet Taşgetiren, Cengiz Çandar, Yavuz Gökmen, Gülay Göktürk dikkat çeken fıkralarıyla okur üzerinde etkili olmuşlardır.
Bütün bu adını saydığımız ve saymadığımız fıkra yazarlarının yazıları üzerinde dönemin siyasal, sosyal yapısının etkili olduğunu söylemek lazımdır.

Cumhuriyet öncesinde ve sonrasında fıkra yazılarıyla tanınan yazarlarımızdan bazıları ve fıkralarını bir araya getirdikleri eserleri şunlardır:

Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman (1918), Gülüp Ağladıklarım (1924), Muharrir Bu Ya (1926) isimli eserlerinde dönemin değişik gazete ve dergilerinde yazmış olduğu deneme, sohbet ve fıkralarını bir araya getirmiştir.
Falih Rıfkı Atay, Hâkimiyeti Milliye, Milliyet, Ulus, Cumhuriyet ve Dünya gazetelerinde döneminin sosyal, siyasal problemlerini, yeni Türkiye Cumhuriyetinin sıkıntılarını el alan fıkralar yazdı. Eski Saat (1933), Niçin Kurtulmamak (1953), Çile (1955), inanç (1965), Kurtuluş(1966), Pazar Konuşmaları(1966) isimli kitaplarında değişik düzyazılarıyla karışık fıkraları da bulunmaktadır.

Yine Cumhuriyet döneminde siyasi, sosyal içerikli fıkralarıyla ön plana çıkan bir diğer isim Arif Nihat Asya’dır. Arif Nihat Asya’nın değişik dergi ve gazetelerdeki fıkraları daha sonra Kanatlar ve Gagalar (1945), Enikli Kapı-Top Sesleri (1964), Terazi Kendini Tartamaz (1967), Tehdit Mektupları(1967), Onlar Bu Dilden Anlar (1970), Aramak ve Söyleyememek (1976), Ayın Aynasında (1976), Kubbeler (1976) isimli kitaplarında toplanmıştır.

Peyami Safa’nın çok sayıdaki gazete ve dergi yazısının Ötüken Yayınevi tarafından bir araya getirildiği Objektif başlıklı seride fıkralarına da yer verilmiştir.

Ahmet Haşim’in, Gurebahaneyi Laklakan (1928), Bize Göre (1928), Frankfurt Seyahatnamesi (1933) isimli eserlerinde gezi, hatıra ve deneme ile karışık fıkralarına da rastlamaktayız.
Hüseyin Cahit Yalçın, oldukça inişli çıkışlı geçen siyasal yaşamına bağlı olarak bu konulardaki görüşlerini Akşam ve Tanin, Yeni Sabah, Ulus, Yeni Ulus, Yedigüngibi gazetelerdeki deneme, sohbet ve fıkralarında dile getirir.

Biri yurtiçi ve biri de yurt dışı olmak üzere iki kere sürgün hayatı yaşayan Refik Halit Karay’ın pek çok türdeki eserlerinin yanı sıra siyasi ağırlıklı fıkralarının da yer aldığıBir içim Su (1931), Bir Avuç Saçma (1937), ilk Adım (1941), Üç Nesil Üç Hayat (1943), Makyajlı Kadın (1943), Tanrıya şikayet(1944) isimli eserleri bulunmaktadır.

Orhan Seyfi Orhon’un Fiskeler (1922), Dün Bugün Yarın (1943), Kulaktan Kulağa (1943); Burhan Felek’in Felek (1947), Yaşadığımız Günler (1971), Recebin Kahvesi (1984), Biraz da Yarenlik (1984), Felek’ten Dostlara (1984), Geçmiş Zaman Olur ki (1985); Ahmet Kabaklı’nın Müslüman Türkiye (1970), Mabet ve Millet (1970), Bürokrasi ve Biz (1976), Sohbetler (1987) isimli eserlerinde zaman zaman değişik düzyazı türleriyle karışık fıkralarına yer vermişlerdir.
Bugün gazete makalesi ile gazete fıkrası arasındaki fark kalkmış gibi görünmekte onun yerine zaman zaman her ikisinin de özelliklerini barındıran “başyazı” veya “köşe yazısı” gibi tanımlamalar kullanılmaktadır.

HAZIRLAYAN: Gözde DEMİR / Asuman KURT/Envercan ULUĞ
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst