2013 sosyoloji 1 sınıf tüm dersler ders notları -

siyahkartal

Yeni Üye
Katılım
24 Ocak 2013
Mesajlar
19
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bölüm:
Sosyoloji
Şehir:
Konya
SOSYAL POLİTİKA
ÜNİTE - 5
SOSYAL GÜVENLİK VE SOSYAL SİGORTALAR
Sosyal Güvenlik Kavramı :
  • Sosyal Güvenlik ilk defa 1935 tarihinde Amerikan Sosyal Güvenlik Kanununda kullanılmıştır.
Terim anlamı olarak :
  • Toplumu oluşturan bütün fertlerin uğrayacakları tehlikelerin zararlarından kurtarılma garantisi demektir.
Dar anlamda :
  • Hangi tehlikelerin hangi zararlarının nasıl ve ne miktarda seviyede karşılanacağından belirlenmesi dar anlamda sosyal güvenlik tanımını gerekli kılmıştır.
Geniş Anlamda :
  • Sebebi ne olursa olsun muhtaçlık ve yoksulluk yaratan her türlü duruma karşı korunma garantisi sağlanması anlamıdır.
İnsana Yakışır İş :
  • İnsanların çalışma hayatında yönelik bütün olumlu beklentilerinin ( hak ettiği ücret ve çalışma süresi gibi ) gerçekleştiği durumu ifade eder .
ILO tarafından belirlenen Sosyal Riskler ( dar anlamda)
  • Hastalık, iş kazaları, Meslek Hastalıkları, Analık , Yaşlılık, Malullük , ölüm , İşsizlik aile gelirinin yetmezliği dir.
Tehlikeler :
  • Fizyolojik Tehlikeler : insanların ruh ve beden bütünlüğüne zarar veren hastalık, yaşlılık, analık ve ölüm gibi
  • Tabii Afetlerden Kaynaklanan Tehlikeler : deprem fırtına su baskını toprak kayması ve iklim değişikliği gibi insanların kontrol edemediği can ve mal kayıpları
  • Sosyo Ekonomik Tehlikeler : Krizlerin ortaya çıkardığı işsizlik, işini ve işyerini kaybetme , boşanma ve aile reisinin ölümü gibi
  • İnsanların Sebep olduğu Tehlikeler : Gasp, hırsızlık öldürme, yaralama sakat bırakma
Kısa Vadeli Tehlikeler :
  • Hastalık, analık, işsizlik, iş kazaları
Uzun Vadeli Tehlikeler :
  • Malullük, Yaşlılık, Ölüm
Sosyal Güvenlik Teknikleri ve Yöntemleri ( KurumsalYapı ) Sosyal güvenlik teknikleri bireysel teknikler ve Toplu( kolektif ) teknikler olarak 2 ye ayrılır Bireysel Teknikler :
  • Fertlerin kendi irade ve istekleri ile kendi sosyal güvenliklerini sağlayacak tekniklerdir
Toplu ( kolektif ) Teknikler
  • Toplum olarak toplu olarak bir arada yaşamanın ürünü olarak gelişen tekniklerdir. Karşılıklı yardımlaşma, dayanışma , iş birliğine dayalı gelir transferi dir. Bu tekniğin özünde birlikte hareket etme vardır.
Sosyal Güvenlik için Geliştirilen Teknik ve Yöntemleri
  • Geleneksel sosyal güvenlik yöntemleri ( Sosyal Yardımlar ) : Bireysel tasarruf ve her türlü sosyal yardımlardan oluşur. İnsanlık tarihiyle başlar.
    • Bireysel Tasarruflar : ilk ve temel S.G.Yönt.dir.
    • Aile içi Yardımlaşma : Birden fazla kuşağın bir arada yaşaması
    • Tanıma bilme Faktörüne bağlı Yardımlaşma : Komşuluk ve akrabalık Kırsal ve gecekondu bölgelerinde daha yaygındır
    • Dini Sosyal Yardımlar :Kurban, fitre zekat gibi
    • Kurumsallaşmış Sosyal Yardımlar : Lonca Teşkilatı, Üyelerden alınan aidatlar, Osmanlı zamanında Vakıflar aracılığıyla Avarız Vakıfları – Yardımlaşma Sandıkları örnektir .
  • Modern ( günümüz ) S.G.Yönt.
      1. Sosyal Güvenlik Yöntemi ( Primli Rejimler ) : Devlet tarafından kurulması, zorunlu katılım esası ile prim ödeyerek katıldıkları, Hak ve Yükümlülüklerin kanunla belirlenir
      2. Devletçe Korunma Yöntemi : Muhtaç duruma düşen vatandaşların sosyal Güvenlik garantisi bir kamu görevi olarak üstlenmesi . Bu harcamaların tümüne Kamu Sosyal Güvenlik Harcamaları olarak bilinir
  • Tamamlayıcı Yöntemler
    • Sosyal güvenlik garantisinin yetersiz bulan, daha yüksek bir korunma garantisi talep edenler dir
Sosyal Sigortaların Tarihi Gelişimi :
  • İlk sosyal sigortalar 19.Y.Y son çeyreğinde Almanya da Otto Von Bismark tarafından kuruldu. Daha sonraları Bismark modeli olarak anılmaya başlandı.
  • İngiltere Beveridge Modeli olarak sosyal güvenlik sisteminin oluşturdu.
  • Sosyal sigortaların kurulan en son sigorta kolu İşsizlik dir. ( 1907 Danimarka )
  • Türkiye de 1945 yılında Sosyal Sigortalar Kurulmuştur.
Sosyal Sigortaların Özellikleri ve Özel Sigortalar :
  • Zorunluluk :
  • Sigortacılık
  • Finansmana Katılım
  • Gelirin yeniden dağılımını sağlama
  • Özerk Yönetim İlkeleri
Sosyal Sigorta Genel Bilgiler :
  • Kamu Sigorta Olma İlkesi : S.S.devlet tarafından kurulan kamu sigorta proğramıdır ilişkiler kamu hukuku çerçevesinde gerçekleşir.
  • Devletin Garantör olma İlkesi : Devlet S.S.nın garantörüdür .Devlet kurucu özel sigortalar düzenleyici ve denetleyicidir.
  • Zorunluluk ilkesi : S.S.. kapsamına girmek zorunludur
  • Finansmana Katılım İlkesi : ilgili tarafların ödediği primlerle finansman edilir
  • Özerk Yönetim ilkesi : Yönetime sosyal taraflarda katılır
  • Karşılık Olma İlkesi : S.S. ödenen primlerle sağlanan haklar arasında bir bağlantı vardır.
  • S.S katılmak zorunlu, özel sigortalara katılmak isteğe bağlıdır.
  • Devlet sigortasında taraflar arasında sözleşme serbestliği yoktur. Özel Sigortalarda tamamen sözleşme serbestliği vardır ,
  • S.S lar çalışma gücü kaybı, gelir kesilmesi, ve hastalık dolayısıyla gider artışlarını karşılar
  • Özel Sigortalar ise mal varlığı kayıplarını karşılar .
  • S.S.aileyi korumaya alırken, Özel Sigortalar fertleri korumaya alır.
İş Kollarının Oluşması :
  • İlk sigorta kolu olarak ‘ iş kazaları ve meslek hastalıkları ile analık sigortası birlikte kuruldu. ‘
  • Farklı S.S.kollarının birleştirilmesi 1964 yılında 506 sayılı S.S.Kanunu ile oldu.
SOSYAL SİGORTALARIN KAPSAMI Kişisel Olarak S.S.Kapsamı
  • Prim ödeyenler aktif sigortalı bakma
  • Sigortalıların bakmakla yükümlü olduğu eş, çocuk ve ana babalarını bağımlı nüfus olarak kapsar ve pasif sigortalı olarak değerlendirir.
Sigorta Kolları ( Tehlikeler ) itibariyle Kapsam :
  • ILO göre Sosyal Güvenlik Tehlikeleri 9 tane dir ve şunlardır . Hastalık ( tedavi edici hizmetler ve iş göremezlik geliri verilmesi ) , İş kazaları ve meslek hastalıkları, Analık, Yaşlılık, Malülluk , Ölüm, İşsizlik ve Aile gelirinin yetersizliği

    1. Hastalık : 2 şekildedir, Tıbbi yönüyle ve Parasal yönüyle
    2. İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları : işyerindeki çalışma şartlarından dolayı ortaya çıkan hastalık sebebiyle beden ve ruh bütünlüğünün zarar görmesi hali , işveren primleriyle finansman edildiği için devlete yük olmaz .iş göremezliğin kalıcı olması sebebiyle Sürekli kısmi veya tam aylık olarak ödeme yapılır. Çalışamadığı süre için iş göremezlik ödemesi yapılır
    3. Analık : Çalışan kadınlar için doğum öncesi ve sonrası iş göremezlik ödemesi yapılır. Süt parası olarak nakdi yardımlar bulunur. İş göremezlik verilme süresi Türkiye de 16 haftadır
    4. Malullük : çalışma gücünü bedenen veya ruhen sürekli olarak belirli bir oran üzerinde kaybetmesidir.Genellikle % 60 ve daha fazla oranda kaybedenler malül sayılır.
    5. Yaşlılık : Emeklilik aylığı bağlanma yaşı erkek te 60 , kadında 58 dir.
    6. Ölüm :
    7. İşsizlik : en geç kurulan ve diğer sigorta kollarına göre daha az sayıda ülkede oluşturulan sigorta koludur. İşsizlik sigortası Pasif İstihdam Politikası aracıdır. İşsiz kaldığı süre boyunca işsizlik ödeneği yapılmasıdır. İşsizlik ödeneği almak için
      • Belirli bir süre prim ödemek gerekir.
      • Kendi isteği dışında işten çıkartılmış olmak
      • 6 ay ile 2 yıl arasında işsizlik ödeneği ödenir.
      • İnsanı tembelliğe alıştırdığı için ödenek düşük tutulur.
ÜNİTE 6-
SOSYAL DIŞLANMA – AYRIMCILIK
SOSYAL DIŞLANMA :
  • Sivil, siyasi ekonomik ve sosyal vatandaşlık haklarından mahrum olma ve edilme durumu olarak tanımlanır
  • İlk kez Yoksulluk üzerine Fransa da kullanılmıştır.
  • ABD de dışlanmış gruplar için Sınıfaltı kavramı kullanılmıştır.
Atkınson ve Kintrea ya göre Sosyal DışlanmanınKurumsal Nedenleri
  • 4 tanedir bunlardan bir tanesinin başarısız olması sosyal dışlanmayı oluşturmaktadır.

  • Bu nedenler alt sistemin başarısızlığına ve yetersizliğine vurgu yapar
Sosyal Dışlanma Biçimleri
  • Ekonomik Dışlanma : Temel gereksinimlerini karşılayacak gelirden yoksun olmak
  • Mekansal Dışlanma : yaşanılan coğrafi mekan ile dışlanma ve Kamu hizmetlerinin niteliği nedeniyle dışlanma
  • Kültürel Dışlanma : Toplumsal ve kültürel yaşama katılmama demek
  • Siyasi Dışlanma : vatandaşlık haklarından siyasi ve hukuki olarak kullanamama
Sosyal İçerme Politikaları :
  • Sosyal Dışlanma Sorununu ilk defa resmi bir belge olan Maastricht anlaşmasında dile getirildi.
  • Sosyal Dışlanmanın AB nin temel hedefi olduğunu söyleyen anlaşma Amsterdam Anlaşmasıdır.
  • AB de Sosyal Dışlanma stratejisi ilk olarak 2000 yılında Lizbon Zirvesi ile başlandı
  • 2000 Yılında Nice Zirvesi ile AB Temel Haklar Şartı kabul edildi
  • sosyal dışlanmanın önlenmesine yönelik politikalar arasında en dikkat çeken ‘ Güvenceli asgari gelir veya asgari gelir güvencesidir ‘
  • Güvenceli Asgari Gelir uygulanan İtalya da bu görev Belediyelere verilmiştir.
  • İnsana Yaraşır İş kavramı ilk olarak ILO nun 1997 yılında yapılan 87.uluslararası Çalışma Konferansına sunulan raporda evrensel bir hedef olarak dünyaya duyurulmuştur
AYRIMCILIK : Ortaya Çıkış Biçimine Göre Ayrımcılık Türleri :
  • Doğrudan Ayrımcılık ( Açık Ayrımcılık )
    • Kişiye onunla aynı durumda olan başka bir kişiye göre daha az olumlu davranılması
  • Dolaylı Ayrımcılık ( Örtülü Ayrımcılık )
    • Toplumun bir kesimi üzerinde orantısız etkiye sahip olması ile ortaya çıkar.
    • Kadınlardan B ehliyeti istenmesi – Kadınlardan uzun süreli seyahat etme şartı aramak
  • Dolayısıyla Ayrımcılık :
    • Kendisi ile ilgili değil ama kendisiyle bağlantılı bir başka kişinin nitelikleri nedeniyle ayrımcılığa uğraması
    • Beyaz bir kişinin siyah kişiyle evlenmesi veya Müslüman birinin hristiyan biriyle evlenmesi gibi
  • Taciz – Cinsel Taciz :
  • Olumlu ( Pozitif ayrımcılık ) :
    • Dezavantajı yaratan durumunu göz ardı ederek kişi lehine yapılan davranış
  • Sistematik Ayrımcılık :
    • Güney Afrika da hükümet tarafından ırk ayrımcılığı yapılması
  • Çoklu – Kesişen Ayrımcılık :
    • Birden çok ayrımcılığın aynı anda ihlal edilmesi
  • Ters Yönlü Ayrımcılık :
    • Toplumda yer alan grubun karşı kaldığı ayrımcılık türüdür.
  • Çalışma Yaşamında Ayrımcılık:
  • Irk- Renk- Soy- ulusal veya etnik Köken- Din ve Siyasal Görüşe Dayalı Ayrımcılık :
  • Cinsiyet Ayrımcılığı
  • Özürlü ( Engelli ) Ayrımcılık
    • Dolaylı : sosyal eşitsizlikten dolayı ortaya çıkan ayrımcılık
    • Doğrudan : Özürlü olmayandan daha az ilgi görmesi
  • Yaş Ayrımcılığı : Eurolink tarafından tanımlanmıştır.
Ayrımcılık Yasağı İle İlgili Düzenlemeler : Önemliolanlar ILO :
  • Eşitlik ve Ayrımcılık konusunda ( Versailles Barış anlaşması )
  • Philadelphia Bildirgesi :
  • Temel Haklar ve ilkeler Bildirgesi :
  • İstihdam ve Meslek Alanında ayrımcılık Sözleşmesi
AB :
  • Ayrımcılık yasağı ile ilgili düzenleme : Roma anlaşması
  • Amsterdam anlaşması ile düzenleme genişletildi.
  • Avrupa Topluluğu anlaşması ile ilk defa ırk ve kökene bakılmaksızın eşit muamele kabul edilmiştir.
Türkiye de Ayrımcılık Yasağı ile İlgili Düzenlemeler :
  • Çalışma yaşamında eşitlik ve ayrımcılık yasağı 4857 sayılı Kanunda doğrudan ve dolaylı ayrımcılık kavramları ilk defa mevzuata girmiştir.
ÜNİTE – 7
ÖZEL OLARAK KORUNMASI GEREKEN GRUPLAR ( DEZAVANTAJLIGRUPLAR )
Özel Olarak Korunması Gereken Gruplar
  • Çocuklar – Gençler – Yaşlılar – özürlüler – Göçmenler – azınlıklar – eski Hükümlüler – Kadınlar ve Tek ebeveynli aileler – Yoksullar
Çalışma Yaşamında Özel Olarak Korunması GerekenGruplar Kadınlar :
  • ILO tarafından kadınların korunması ile ilgili Analığın Korunması Sözleşmesi vardır.
  • Türkiye ilk düzenleme , 1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu ile yapıldı.
  • 3008 Sayılı İş Kanunu
  • 1961 Anayasası ile Kadınlar özel olarak korunacağı belirtilmiş
  • 1982 anayasasında ise cinsiyet kavramına yer verilmiş
  • 4857 Sayılı iş kanunu en ayrıntılı kanundur
  • Yer altı ve Su altında çalıştırılmaları yasaktır.
  • BM nin Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesini Türkiye 1985 yılında kabul etmiş.
Çocuklar- Gençler
  • ILO ya göre en az çalışma yaşı 15 olarak kabul edildi
  • Çocuk ve gençlerin işçi statüsünde çalışma yaşamına girişleri sanayi devrimi ile birlikte başlar.
  • Uluslar arası alanda ilk defa 1890 Berlin Konferansında Çocukların çalıştırılma yaşı, süreleri, ve iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin karar alınmıştır.
  • Türkiye de ilk düzenleme 151 Sayılı Kanun 1921 yılında yapılmıştır. 3308 sayılı Kanun -1961 anayasası gibi düzenlemeler bulunur.
  • 4857 Sayılı Kanunda 15 yaşını doldurmayan çocukların çalıştırılması yasaktır ibaresi bulunur
  • 14 yaşını dolduranlar için özel hükümler bulunur.
  • Çocukların ve gençlerin yer ve su altında çalıştırılma yasağı – Gece çalıştırılmaları – Ağır ve Tehlikeli işlerde sağlık raporu istenmesi kanunda belirtilmiştir.
Yaşlılar :
  • 65 Yaş yaşlılığın başlangıcı sayılır. Kurumsal Bakım Hizmetleri Şunlardır
    • Huzurevi, Yaşlı Bakımevi, Sokak Yaşlıları Yardım evi , Yaşlı Apartmanları – Yaşlı Köyleri

  • 65 yaşını doldurmuş kişiler emekli aylığı bağlanır.
  • Yeşil kart ile karşılıksız sağlık hizmeti alırlar.
  • Yaşlılar için alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz
Özürlüler
  • Türkiye özürlü çalıştırma zorunluluğu ilk olarak 854 sayılı kanunla olmuştur. 931 sayılı iş ile 1475 sayılı iş kanununda kota sistemine yer verilmiştir.
  • 50 ve üstünde işçi çalıştıran Özel sektör işyerlerinde % 3 , Kamu işyerlerinde % 4 olarak işçi zorunluluğu vardır. Türkiye iş kurumu aracılığıyla gerçekleşir
  • Yer ve su altında özürlü çalışma yasağı vardır.
Eski Hükümlüler :
  • Sadece Kamu sektöründe % 2 oranında işçi çalıştırma zorunluluğu vardır.
Göçmenler :
  • 1992 yılında Maastricht Anlaşması ile birlik düzeyine ulaşmıştır.
  • Türkiye de yabancı çalışma izinleri, süreli, süresiz, bağımsız ve istisnai çalışma izinleri olmak üzere 4 çeşittir.
  • İzinler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından verilir.
ÜNİTE- 8
KÜRESELLEŞME VE GÜNÜMÜZ SOSYAL POLİTİKA SORUNLARI
KÜRESELLEŞME :

  • Dünya Bankasına Göre Küreselleşme : Dünya çapında ekonomilerin ve toplumların bütünleşme sürecini ifade eder.
  • Uluslar arası Para Fonunu Göre Küreselleşme : Bütün ülke insanların daha yüksek bir hayat standardı sağlamak için gerçekleştirmek zorunda oldukları istikrarlı bir ekonomik büyüme hedefini birlikte gerçekleştirme sürecidir.
  • Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütüne Göre Küreselleşme ( OECD ) : Ulasal ekonomilerin birbirine bağlılıklarının arttığı çok yönlü bir ekonomik bütünleşme sürecidir
  • BM göre Küreselleşme : Küresel bütünleşmenin ve karşılıklı bağımlılığın artmasıdır ve iktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel boyutları olan çok yönlü bir olgudur.
  • Uluslar arası Çalışma Örgütüne göre Küreselleşme ( ILO ) : Toplumlar ve ülkeler arası eşitsizlikleri artıran sosyal sorunları derinleştiren etkileri de olan bir süreç tir .
Küreselleşmeni Doğuşu veGelişimi :
3 ana Grup bulunur

  • Aşırı Küreselleşmeciler :
    • Mal-hizmet – sermaye hareketlerinin hiçbir dönemde gerçekleşmeyen hacimde artmasıdır. Neoliberal ve Marksist görüşü savunur
  • Şüpheciler :
    • Küreselleşme sürecine temkinli yaklaşır, Sürecin yeni değil I Dünya savaşı öncesi dönemle benzerlik gösterdiğini savunur . Piyasa mekanizmasına karşı sol görüşü savunanlar ile ulus devlete önem veren milliyetçi – Sağ eğilimlilerin yer aldığı bir gruptur.
  • Dönüşümcüler :
    • Küreselleşmeyi, nimetleri- külfetleri , fırsatları- tehditleri , nihayet olumlu – olumsuz sonuçları ile birlikte değerlendirmek gerektiğini savunur. Ortaya çıkacak olumsuz sonuçların giderilmesi için müdahale edilmesi, yönlendirilmesi ve yönetilmesi gereken bir süreç olarak görür. Reel politike ye yakın duran uygulamayıcılar ve entelektüellerden oluşur.
KüreselleşmeninGöstergeleri :

  • Uluslar arası Mal ve Hizmet Ticaretinin artması
  • Uluslar arası sermaye hareketleri ve Yatırımları artışı
  • Haberleşme ve ulaşım maliyetlerinin düşmesi ve iletişimin artışı
  • Çok uluslu Şirketlerin büyümesi ( en önemli gösterge olarak kabul edilir )
KÜRESELLEŞME VE SOSYALPOLİTİKA
Sosyal Devlet :

  • İkinci Dünya Savaşı sonrası yani 1945-1975 yılları arasındaki 30 yıllık dönemde, ulus devletlerin uyguladığı kapsamlı sosyal politika uygulamalarının sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
  • Küreselleşmenin hakim olduğu ekonomi politikası Liberalizm dir .
  • Küreselleşmenin hakim felsefesi liberalleşme – Serbestleşme dir.
Atipik Çalışma :

  • Alışılmış düzenli, güvenceli, sürekli istihdam dışında kalan düzensiz çalışmayı, gelir güvencesizliğini, kısmı süreli istihdamı içerisinde barındıran istihdam şeklini ifade eder. Kısa ve esnek süreli çalışmak isteyen kadınlar, öğrenciler ve engelliler tercih eder.
Korunmasız İşyerleri

  • Küçük, Dağınık ve Merdiven altı yerlerdir.
Küreselleşmenin Yol AçtığıSosyal Politika Problemleri

  • İnsanlar, ülkeler ve bölgeler arasında ve içindeki eşitsizliklerin artması
  • Yoksulluğun artması ve derinleşmesi
  • Sosyal Korumanın zayıflaması
  • Artan güvencesizlik
  • İstihdam piyasalarında oluşan belirsizlik







TEMEL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ
ÜNİTE- 5
OFİS YAZILIMLARI – SUNU PROĞRAMLARI
SUNU PROĞRAMLARI :

  • Power Point ve İmpress Sunu proğramlarıdır
Power Point Sunu Programı:

  • Dosya biçimi slaytlardan oluşan sunudur.
Sunu :

  • Görsel olarak sunmak amacıyla metin, tablo grafik ve şekil gibi ögelerin bir arada kullanıldığı slaytlardan oluşan dosyalardır.
  • Sunuda amaç bilgilerin görsel olarak sunulmasıdır
  • Slayta yer tutucu adı verilen iki öğe bulunur, bunlardan biri başlık diğeri ise alt başlıktır
Power Point Sunu oluşturma( sunu oluşturma )

  • Dosya + Yeni + Kullanılabilir Şablonlar + Boş Sunu + oluştur
Power Point Menüleri veKomutları :
Komutlar : ( Komutların bulunduğu alan Şerit adı verilir )

  • Dosya + Giriş + Tasarım + Geçişler + Animasyonlar + Slayt Gösterisi + Gözden Geçir + Görünüm
Dosya sekmesi : Sağ bölmede Backstage adı verilen bölme dosyalar vedosyalar hakkındaki verilerin yönetilmesini sağlar.
Giriş sekmesi :Sunu biçimlendirmesi ile ilgilidir
Ekle sekmesi : Tablolar + Resimler + Çizimler + Bağlantılar + Metin+ Simgeler + Medya bulunur
Gözden Geçir Sekmesi : Yazım Denetleme , Dil, Açıklamalar, Karşılaştırbulunur
Görünüm Sekmesi : Sunu Görünümleri , Asıl Görünümleri, Göster,Yakınlaştır, Renkli/Gri Tonlama , Pencere, Makrolar
ÜNİTE – 6
E-POSTA – KİŞİSEL İLETİŞİM YÖNETİMİ
Elektronik Posta :

  • En büyük avantajı hızı, yaygınlığı, ve ücretsiz olmasıdır. Her konuda soru ve cevap bulma imkanı bulunur
  • Gazete dergi elektronik ortamda mevcuttur, bunlara eposta aracılığıyla abone olunabilir
  • İnternet üzerinden alışveriş yapmak için eposta mecburdur.
  • Eposta iki ana parçadan oluşur, ilk parça kullanıcı ismi, ikinci parça kullanıcı adresi dir.
Eposta Yazarken Dikkatedilmesi gereken Hususlar :

  • Büyük harf ve yada özel karakter kullanılmamalıdır
  • Yanlış anlamaya mahal verilmeyecek cümleler kullanılmalıdır
  • Konu alanı anlaşılır olmalı
  • Zincir ya da gereksiz kampanya mesajlarını başkalarına yollamayın
  • Dosya ekleyip yollayacaksanız dosyanın virüs taraması yapılması gerek
CC : ( Karbon Kopya )

  • Bu seçildiği zaman asıl gönderilen kişi dışında e posta hakkında bilgilendirmek istenen kişilere de aynı eposta gönderilecek demektir.
BCC : ( Görünmez Karbon )

  • Gönderilecek olan eposta kullanıcıları kendileri dışında bu epostayı alan kişilerin eposta adreslerini göremezler demek
EPOSTA YÖNETİM ARAÇLARI VEOUTLOOK

  • En yaygın olarak kullanılan eposta proğramları , Mozilla firmasına ait Thunderbird ve Microsoft firmasına ait Outlook dur .Bunlar e postaları bilgisayara kaydeder.
OUTLOOK :
Hesap Türleri

  • POP3 : Kullanıcı e-postalarının sunucuda bir kopyası bırakılmaz
  • IMAP: Kopya bırakılır.
ÜNİTE – 7
İNTERNEK’İN ETKİN KULLANIMI VE İNTERNET GÜVENLİĞİ
WEB TARAYICILARI :

  • Microsoft Explorer en yaygın kullanılan web tarayıcısıdır ayrıca Windows kullanıcıları alternatif olarak Mozilla nın ürettiği Firefox web tarayıcısını da kullanmaktadırlar.
  • Apple firmasının Safari proğramı Macintosh bilgisayarlar için web tarayıcısıdır.
  • Opera isimli tarayıcı tüm platformları destekleyen web tarayıcısıdır
  • Google ait Chrome Web Tarayıcısı vardır , daha sonra Mac ve Linux versiyonlarını da çıkardı
Genel Bilgiler
İNTERNET GÜVENLİĞİ
Zararlı Yazılımlar (Malware )

  • Malware kötü niyetli yazılım demektir. Kullanıcının haberi olmadan sisteme sızan ve zarar Verne yazılımlardır, Bilgisayar virüsleri malware ye girer
  • Virüslere karşı anti-spyware ve Ateş Duvarı denilen yazılımlar kullanılmalıdır.
En Sık Kullanılan Anti-Spyware Yazılımları :

  • Ad-aware + Spy Sweeper + CounterSpy + Zone – Alarm dır .
Zararlı YazılımlardanKorunma Yöntemleri :

  • Yasal Yazılım kullanmak gerekir
  • Mutlaka anti virüs proğramı kullanmak gerek
    • Norton + McAfee + VirusScan + Kaspersky +Anti Virüs + ZoneAlarm + NOD32 + AVG + Avira Anti Vir ..en popüler Virüs proğramları dır.
  • İşletim sisteminin güncellenmesi gerekir
Genel Bilgiler :

  • Güvenli sitede olduğunuzun sağ üst köşede Kapalı Asma Kilitle Gösterilir
BLOG

  • Web sitesi hazırlama bilgisi gerektirmeden internette yayımlanan günlüktür.
BULUT BİLİŞİM :

  • Kullanılan cihazlar arasında dosya ve bilgi paylaşımı ve alışverişi sağlar.
Dropbox :

  • Bulut bilişime örnek Dropbox tur.
AirDrop :

  • Lion Mac OS işletim sistemiyle gelen bir dosya paylaşım özelliğidir.

ÜNİTE – 8
AĞ TEKNOLOJİSİ

  • Dünyada ki en büyük bilgisayar ağı İnternet dir
  • Ağ kurmak için , En az iki pc, iki pc de de ağ kartına, ağ yazılımı, ağ ortamı gerekir.
  • İlk pc ağı ABD de ARPANET tir. Aynı zamanda internetin de atasıdır. Arpanet kullanılarak ilk mesaj UCLA dan gönderilmiştir.
  • Ağ kurulmasının amaçlarından ilki dosya paylaşmaktır , ikincisi çevre birimlerinin paylaşılmasıdır.
AĞ İLETİŞİM YÖNTEMLERİ
· Bilgisayarınişlem dili 0 ile 1 lerden oluşur.
· İkibilgisayar arasındaki veri alışverişi iki çeşit iletişim yöntemiyle yapılır .
Paralel İletişim :

  • Bir bayt içindeki bitler aynı anda karşı tarafa iletilir. Her bir bit için ayrı kablo kullanılacağından dolayı pahalıdır.
Seri İletişim :

  • Bitler birbiri ardından sırayla gönderilir. Tek bir kablo kullanılacağından dolayı daha ucuzdur.
Genel Bilgiler :

  • Her bir bit mantıksal 0 veya 1 e karşılık gelir. ( Kilo bayt, Mega Bayt, Giga Bayt , Tera Bayt, Bunlar kendinden bir öncekinin 1024 katıdır. )
Simplek İletişim :

  • İletişim sadece tek yönlü yapılacaksa simleks iletişim kullanılır.
  • Tek kabloya ihtiyaç var.
  • FM radyolar simpleks iletişim yaparlar.
Yarı Dubleks ( Eş ZamansızÇift Yönlü ) İletişim :

  • Eş zamanlı olmamak koşuluyla çift taraflı iletişim yapılabilir. Tek kabloya ihtiyaç var. Telsiz
Tam Dubleks ( Eş zamanlıÇift Yönlü ) iletişim :

  • Aynı anda çift taraflı iletişim yapılabilir. Çift kabloya ihtiyaç vardır. Örnek Telefonlar .
Senkron – Asenkroniletişim :

  • Zamana duyarlı bir ileşitimdir. Veri zamandan bağımsız olarak iletilir.






AĞ İLETİŞİM ORTAMLARI .
Kablo Türleri
Bükümlü Çift ( TwistedPair ) Kablo :

  • Yerel alan ağlarında sık olarak kullanılır. Dışarıdan gelecek fiziksel etkenlere bağlı olarak korunmak için zırh içeresindedir, bunlara Korumalı Bükümlü çift Kablo denir. Koruma gerektirmeyen kablolara ise Korumasız Bükümlü Çift Kablo denir
Koaksiyel Kablo :
Fiber Optik Kablo:

  • Daha uzun mesafelere veri göndermek için kullanılan kablo türüdür.
  • Sinyal kaybı en aza indirilmiştir. Veri miktarı bakır kablolara göre çok daha fazladır.
BAĞLANTI ÇEŞİTLERİ
Kablolu Bağlantı Çeşitleri( Kablolu ağlarda 3 çeşit topoloji vardır. )
Veri Yolu ( Bus )

  • En kolay kurulabilen ağ topolojisidir. Tüm bilgisayarlar tek bir kablo ile birbirine bağlanır.
Halka ( Token Ring )

  • Halka şeklinde kurulur. Kablonun kopması durumunda tüm sistem işlemez hale gelir.
Yıldız ( Star )

  • Günümüzde en sık kullanılan ağ topolojisidir. Tüm bilgisayarlar göbek veya anahtar adı verilen bir cihazla merkeze tek tek bağlanır.
  • Daha fazla kablo kullanıldığı için masraflı ve kablonun kopmasıyla sadece bir pc devre dışı kalır.
Kablolu Ağ Türleri

  • LAN :İki bilgisayar arasında kullanılabilecek en temel ağ LAN dır. Kablolu bağlantı çeşitlerini hepsi LAN dır. Aynı mekandaki pc lerin bağlantıları gibi
  • MAN : LAN ların birbirine bağlanarak haberleşmeleriyle kurulmuş ağ dır. MAN lardan trafik yoğun olduğu için Fiber optik kablo kullanılır.
  • WAN : Fiziksel olarak çok geniş alanlara yayılmış ağlardır. İnternet gibi
Kablosuz Ağlar : Standartı 802.11x dir.
KARŞILAŞTIRMALI SİYASAL BİLİMLER
ÜNİTE – 5
OYDAŞMACI KURUMSALLAŞMIŞ REJİM : İSVİÇRE

  • İsviçre , eski adıyla İsviçre Konfederasyonudur.Tohumları 13 Y.Y da atılmıştır. Uri-Schywyz- Unterwald , kantonları arasındaki uyuşmazlıkları giderilmesi için 1 ağustos 1291 tarihinde aralarında Grütli Parkını imzalanmışlardır.
  • Kantoların ortak organı , üye kantonların temsil edildiği Diet adı verilen meclistir.
  • İsviçre, 30 yıl savaşları olarak savaş sonunda imzalanan 1648 yılında İmzalanan Vestfalya Anlaşması ile resmen bir devlet olmuştur.
  • 1848 yılında Halkoylaması sonucu kabul edilen anayasa ile Federal Devlet kurulur, ardından Federal Mahkeme bu anayasa ile kurulmuştur.
  • Meclis Hükümeti sistemi vardır.
  • İsviçre Siyasal sisteminin en temel özellikleri, Halkoylaması, Halkın kanun teklifi mekanizmalarıdır.
  • Arend Lijphart İsviçre Demokrasisini oydaşmacı bir demokrasi olarak tanımlamaktadır. Bu demokrasi de alınan kararlar Oy birliği ile alınır.
  • Konfederasyonun Dış politikasının temeli tarafsızlık ilkesi üzerine kuruludur.
İSVİÇRE MODELİ FEDARİLİZM

  • İsviçre Konfedarasyonu İsviçre halkı ve Kantonlardan oluşan fedaral bir devlettir.
  • Federalizm İsviçre siyasal sisteminin en temel ilkesi olarak kabul edilir.
  • İsviçre Konf.nu yirmi altı tam ve yarım kantonların hukuki durumlarını kesin bir şekilde korumuştur
  • Bu anayasa, Kantonlar ve Federal Devlet arasındaki yetki paylaşımını düzenler .
Yasama Organı :

  • Fedaral Meclistir. Ulusal konsey ve devletler Konseyi ( kantonlar konseyi ) olarak iki bölümden oluşur.
Yürütme ve Yargı Organı :

  • Yürütme organı Federal Konseydir. Yargı Organı ise Yüksek Federal Mahkemeleridir.
Yetki Paylaşımı (Münhasıran Yetkiler )
Konfederasyonun Yetkileri: Milli savunma, Gümrük, Ulaşım,Telekomünikasyon, Para Politikaları, Sosyal Güvenlik
Kantonların Yetkileri : Sağlık Hizmetleri , Eğitim ve Öğretim, Kolluk, Mahalliidareler
SİYASAL KURUMLAR VESİYASAL KURUMLARIN İŞLEYİŞİ
Yasama ( Federal Meclis) İki kanatlıdır.

  • Ulusal Konsey 100 Milletvekilinden oluşur. Seçimler 4 yılda bir yapılır. M.V yeniden seçilebilir. Nisbi Temsil sistemine göre seçilirler.
  • Kantonlar ( devletler konseyi ) ise 46 M.V den oluşur. Seçimler 4 yılda bir yapılır.
  • Ayrı ayrı toplanırlar. Milletvekilleri maaş almazlar, tazminat ödenir.
  • Bu iki konsey birlikte Federal Konsey üyelerini ve Federal Hakimleri seçer. Kurumlar arasındaki uyuşmazlıkları çözer ve af yetkisini kullanır
Yürütme (Federal Konsey )

  • 7 üyeden oluşur. 4 yılda bir yapılan Ulusal Konsey seçimlerinin ardından milletvekilleri arasından her iki kanadın katılımıyla, Federal Meclis tarafından mutlak çoğunluk ile seçilirler.
  • Yeniden seçilebilirler.
  • Federal Konsey üyeleri seçilmeleriyle beraber Milletvekili sıfatlarını kaybederler. Oturumlarda oy kullanamazlar.
  • Meclis , Konsey üyelerini, Konsey Başkanını ve Başkan Yrd.larını ayrı ayrı seçer. Başkan 1 yıl için seçilir. Bu başkan ne bir başbakan ne de bir devlet başkanıdır.
  • Federal Konsey Üyelerini seçemez ve hükümet politikalarını belirleyemez,, Kararlarını heyet halinde alır
Yargı ( Federal Mahkeme )

  • Yargı yetkisini, kanton mahkemeleri tarafından kullanılır.
  • Federal kanunların uygulanması, denetlemek yetkisi, İsviçre anayasası tarafından, yüksek Yargı Organı Federal Mahkeme dedir.
  • Son inceleme merciidir. İdare Mahkemelerinin bazı kararlarına karşı Federal Mahkemeye temyiz başvurusu yapılabilir.
  • İdarenin eylem ve işlemlerine karşı yapılan başvurularını inceler.
  • Yargıçların hukukçu olması şartı yoktur. Seçme ve seçilme hakkına sahip bütün vatandaşlar yargıç olabilir.
  • Federal Meclis, Yüksek Federal Mahkeme üstünde denetim yetkisine sahiptir.
  • Y.F.Mahk.tam bir anayasa mahkemesi değildir. Federal Kanunların anayasa ya uygunluğunu denetleyemez.
  • Kanton kanunlarının, tüzük ve yönetmeliklerinin Federal Anayasaya uygunluğunu denetler
Kuvvetler Ayrılığı İlkesi:

  • Hükümet ve Meclisin görevlerin iç içe olduğu için yasama ve yürütme arasında belirgin ayrılık yoktur.
  • Kuvvetler ayrılığı İsviçre anayasasından düzenlenmemiştir.
  • Federal Meclis Konfederasyonunun en yüce makamıdır.
  • İsviçre siyasal sisteminde yasama ile yargı erki arasındaki ilişkilerde güvenoyu isteği, gensoru ve siyasi sorumluluk gibi kurumlar yoktur.
  • Fed.Meclis Federal Mahkeme tarafından verilen kararları hiçbir şekilde denetleyemez. Yargı erki, yasamadan ve yürütmeden tamamen bağımsızdır.
SİYASİ KÜLTÜR VE SİYASALKATILMA
Seçim Sistemi :

  • Makam sahiplerin atanması yerine seçilmesi sistemi vardır. Meclis, Hükümet , Mahalli İdareler, Hakimler seçimle belirlenir.
  • Sandık başında, mektup ve elektronik posta şeklinde oy kullanılır. D’hont sistemi uygulanır
  • İsviçre dışında yaşayan İsviçre halkının ve Hükümlülerin oy kullanma hakkı bulunur.
  • İsviçre kural olarak Yarı Doğrudan Demokrasi kuralını benimsenmiştir.
  • Konfederasyon seçimlerinde Genel Oy, Doğrudan Seçimle Nisbi Temsil esasına göre yapılır.
  • 18 yaşını dolduran herkes seçme ve seçilme hakkına sahiptir. Kadınlar bu hakkı 1971 de aldı.
  • Kantonlarda iki turlu seçimler yapılır.
Siyasi Partiler : Çok partili sistemdir.
Doğrudan Demokrasi : Doğrudan demokrasi araçları Halk oylaması ve HalkınKanun teklifi dir.
Halkın Kanun Teklifi :

  • Halkın Kanun teklifi, Anayasanın tümünü ya da bir kısmını değiştirmeye yönelik olarak 500,000 bin vatandaşlar tarafından imzalanarak verilen öneridir.
KAMU POLİTİKALARININOLUŞUMU VE BELİRLENMESİ

  • Kamu Politikalarının oluşumunda Hükümetin çıkarlarını savunan dernekler, sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri, sendikaları, işveren örgütleridir.
  • Tarım ve Ulaştırma sektörleri dışında devlet desteği verilmez.
  • Vergi oranlarının belirlenmesi Kantonların yetkisindedir.
ÜNİTE – 6
OTORİTER REJİMLER
Otoriter Rejim Kavramı :

  • Küçük bir zümrenin devlet yönetimini topluma karşı anayasal bir sorumluluğu olmadan elinde tuttuğu siyasal sistemlere denir.
  • Otoriter Rejimleri, Totoliter Rejimden ayıran Özellik
    • Otoriter rejimlerde Siyasal Katılma sınırlıdır
    • Halkı siyasal olarak seferber ( mobilize ) edecek ve sistemi bir arada tutacak ideolojik yapı yoktur.
    • Yönetimdeki kişi veya grupların erkinin görece olarak sınırlı ve tahmin edilebilir olması söz konusudur.
Dekolonizasyon : Bir sömürgedevletin bağımsızlığını kazanma sürecine verilen isimdir.
Otoriter Rejim Türleri
1- Askeri Cunta Yönetimi :

  • Kimin iktidar olacağına veya kimin ne politika güdeceğine ordu veya ordu içinde bir grup subayın karar verdiği rejim türüdür.
2- Tek Partili Yönetim :

  • Otoriter Rejimler arasında en istikrarlı ve yapısal açıdan en esnek olanıdır.
  • Yasama- Yürütme- Yargı organlarının tek bir siyasi parti tarafından mutlak biçimde denetlenmesi ve işletilmesi, başka bir ifadeyle partinin devletle eşzamanlı hale gelmesidir
Türleri

  • Komünist Rejimler : üretim araçlarına devletin sahip olduğu, ekonomik sosyal kültürel yatırımların devlet tarafından planlandığı ve yapıldığı bir sistemdir.
  • Diğer Tek Parti Rejimleri : Baskıcı yönetimlerini, ülkelerinin modernleşme ve kalkınma öncelikleri ile meşru kılan yönetimler
3- Dikta Yönetimi :

  • Baştaki tek adamın, her konuda mutlak hakimiyeti söz konusudur.
Patronaj :

  • Bir siyasi liderin politik destek karşılığı kişi ve zümrelere devletin kaynaklarını kullanarak maddi çıkar sağlamasına denir.
Neopatrimonyal Rejimler :

  • Liderin bir taraftan devletin kaynaklarının kullanımı üzerinde sınırsız yetkisi bulunduğu, diğer taraftan bu gücü yakınlarını kayırmak için kullandığı rejimlere denir.
Melez Rejimler :

  • Farklı rejimlerin kurumsal özelliklerini bir arada barındıran rejimlere denir. Yukarıda sayılan 3 temel rejim tiplerinin karışımını ifade eder.
OTORİTER REJİMLERDEDEVLET-BİREY İLİŞKİLERİ
Denetim :

  • Yönetilen halk üzerinde geniş bir kontrol sağlamak için başvurulan yollar. 3 tane
  • Baskı Kurma – Sisteme Bağlama – Devletin İletişim kanallarıyla Lider Kültü oluşturma
1- Baskı Kurma

  • Rejim karşıtlarına karşı cebir kullanılmasıdır. Bu durumlarda paramiliter güçler kullanılır. Yani paramiliter güçler , devlet tarafından organize edilmiş ve silahlandırılmış, ancak devletle resmi bir bağı olmayan, rejim karşıtlarını korkutan askeri nitelikte örgütlerdir.
2- Sisteme Bağlama : Bazı kesimleri sisteme bağlayarak paydaş halinegetirmektir.
3- Lider Kültü :

  • Devletin iletişim kanallarını , lidere karizmatik bir güç katarak insanın sahip olabileceği niteliklerden çok ötesi güç ve nitelerin sahip olduğunu topluma empoze eder.
Genel Bilgiler :

  • Otoriter Rejimlerde Güçler ayrılığı ilkesi görülmez
  • Otoriter rejimler arasında en istikrarlı ve yapısal açıdan en esnek olan Tek Parti Sistemidir
  • Sivil bir liderin parlamentoyu fesh edip bir diktatör olarak siyasi sisteminin başına geçmesine Autogolpe adı verilir
  • Otoriter rejimlerde bireyi sisteme bağlamak için başvurduğu yollar arasında Darbe yoktur
  • Neopatrimontal liderleri diğer liderlerden ayıran ana özellik Devletin organlarını zayıf tutması.
  • Otoriter ve Totaliter rejimlerden ayrıştıran özelliklerden biri Siyasi Çoğulcuğa izin verebilmesidir.




ÜNİTE – 7
TOTALİTER REJİMLER

  • Merkeziyetçi bir devlet yapısı ve radikal bir ideoloji üzerine kurulan, içinde bulunduğu sosyo-ekonomik yapının bütün üyelerini ve kurumlarını dönüştürmeyi hedefleyen, bireysel özgürlükleri ortadan kaldıran siyasal sistemlere denir.
Totaliter Rejim Kavramı :

  • Devlet şiddetinin temelinde hiç bitmeyen bir düşman arama vardır
  • Totaliter rejimlerin ayırt edici özellikleri şiddetin bu rejimlerin temel unsuru olmasıdır.
  • Totaliter rejimleri kuran hükümetler seçim yoluyla iktidara gelebilir, ancak rejimin kurumsallaşması zor kullanarak, ve zor kullanma tehdidine başvurarak insanların sindirilmesine dayanır.
  • Totaliter rejimlerin diğer bir ayırt edici özelliği iletişim kanallarının devletin elinde olması.
  • Devlet eliyle şiddet yeterli değildir, rejimler kitlelerin harekete geçirilmesine veya seferber edilmesine ( mass mobilization ) hedeflenmektedir.
TOTALİTER REJİMLER
İtalya – Faşizm :

  • Mussolini tarafında siyasi literatüre kazandırılan bir terimdir. Faşizm ve Totaliterlik bazen eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.
  • Temel ideoloji liberalizm ve Marksizm dir.
  • Mussolini tarafından I dünya savaşı öncesi italya nın savaşa girmesini savunana Mussolini nin savaş yanlısı tutumu nedeniyle Sosyalist Partiden uzaklaştırılması ile güç kazanmıştır. Bu harekete Savaş Demetleri ismi verilir.
  • 1922 de Kara Gömlekliler olarak da anılmaya başlayan grupların Romaya doğru harekete geçmesi üzerine dönemin hükümeti istifa etmiş, yeni hükümeti kuracak bir isim bulunmayınca siyasal kargaşanın büyümesinden korkan kral hükümet kurma görevinin Mussolini ye vermiştir.Böylelikle Faşist Parti iktidara gelmiştir. ( Bu genel Kültür olsun diye yazdım )
  • II Dünya Savaşı ile bitti.
Almanya – Nazizm :

  • Totaliter rejimin en kurumsallaşmış örneğidir. Nazizm , Rejimin temel amacına hizmet eden en başarılı girişim dir Rejimin kurucusu Adolf Hitler dir.
  • 1923 te yapılan darbenin başarısız olması nedeniyle A.Hitler hapse atılır , hapiste Nazi İdeolojisinin ve rejminin temelini oluşturan Kavgam isimli kitap yazar.Bu kitapta
  • Almanların üyesi olduğu ırkın yüceltilmesine ve Almanların kendi topraklarında rahat yaşaması için başta Yahudiler olmak üzere Aryan ırktan olmayanların imhasının planlanması yer alır.
  • Temel ideoloji liberalizm ve Marksizm dir.
  • Parti propagandasında Alman ırkının yaşaması için diğer ırkların ölmesi istenmektedir , o yüzden yayılmacıdır
  • Nazizm , II Dünya savaşına ABD nin dahil olması ve Müttefiklerin Almanya yı yenmesiyle son buldu
Sovyetler Birliği – Stalinizm

  • Faşist ve Nazizmi ortak bir kavramla açıklamayla ortaya çıkmıştır.
  • Mussolini ve Hitler Sağ Totaliter, Stalin ise Sol Totaliter dir.
  • Stalinizm in temel ideolojisi Marksizm ve Leninizm dir.
  • Ülke içinde çıkan karışıklıkların giderilememesi nedeniyle Bolşeviklerin yaptığı Ekim devrimi adını verdikleri bir devrimle Lenin liderliğinde iktidara geldiler.
  • Lenin ölümünden sonra Partinin başına Gen.Sekrt.liğine seçilen Stalin devlet totaliter özellik kazanmıştır.
  • Lenin yolundan giden Stalin Marksist ve Leninist i daha da ileri götürdü.
  • Ütopya : Aslında olmayan, tasarlanmış olan ideal toplum şekli anlamı taşır.
Çin – Maoizm :

  • Sovyetler Birliğini örnek alması, Marksist ve Leninist ideolojiye göre hareket etmesi ve topyeküncü bir takım politikaları nedeniyle Çin Halk Cumhuriyeti Totaliter rejim olarak adlandırılmaktadır.
  • Mao önderliğinde yapılan bir devrimle işçi ve Köylülerin iktidarının kurulması hedeflenmiştir. Ve Hedefe ulaşılmıştır.
  • Mao nun ilk hedefi toprak reformudur. Büyük toprak sahiplerinin mülklerine el koyulup yoksul köylülere dağıtması ile ortak tarım hayata geçirilmiştir. Bu politikalar ileriye dönük Sıçrayış olarak adlandırılmıştır.
  • Mao nun ikinci hedefi Kültür devrimi dir.
TOTALİTER REJİMLERDESİYASAL KÜLTÜR VE TOPLUMSALLAŞMA

  • Ekonomik kriz çıkmasında bu rejim etkilidir.
  • Bu rejim Modern toplumlarda ortaya çıkmıştır.
  • Doğası gereği ekonomiden aileye toplumun bütün unsurlarının egemenliği altına almaktır.
  • Buna bağlı olarak yerel yönetimlerin yetkili azalır,
  • Kendi partisi dışındaki partileri ve siyasal hareketleri yasa dışı ilan eder
  • Temel hak ve özgürlükleri askıya alır veya ortadan kaldırır.
  • Basını sindirir, İşçi hareketlerini gerekirse güç kullanarak bastırır.
  • Hukukun üstünlüğü geçerli değildir
TOTALİTER REJİMLERİNEKONOMİ POLİTİĞİ VE KOPRARATİZM

  • Ülke ekonomisi ve kurumları bu rejimler tarafından denetim altına alınır.
  • Özel mülkiyetin kaldırılmış olması, sebebiyle toprağın sadece kullanım hakkı bireyin elindedir.
  • Miras yoluyla aktarılması söz konusu değildir, Sadece tüketim mallarının bir kısmı için özel mülkiyet hakkı tanınmıştır.
Korporatizm :

  • Liberalizm ve Marksizm e karşı, hem serbest piyasadan hem de merkezi planlamadan uzak durmayı hedefleyen 3.bir ekonomik sistem olarak ortaya çıkmıştır.
  • Başlıca sanayilerin gelişimini denetleme görevinin üstlenir.
  • En güçlü dönemi Mussolini nin kurduğu Korporasyonlar Bakanlığını kurduğu dönemdir.
Genel Bilgiler

  • Alternatif İletişim Kanalları Totaliter rejimlerde yer almaz
  • Totaliterlik kavramı ilk kez İtalya da kullanılmıştır.
  • Seçim yoluyla iktidara gelen Adolf Hitler dir.
  • Bağımsız Yargı Totaliter rejimlerde kesinlikle bulunmaz .
  • Kitlelerin Seferberlik edilmesi Totaliter rejimleri diğer rejimlerden ayırt eden özelliktir
ÜNİTE-8
BİR KONFEDERALİZM ÖRNEĞİOLARAK AVRUPA BİRLİĞİ

  • AB, 27 ülkeden oluşan siyasi ve ekonomik bir örgütlenmedir
  • AB, 1993 yılında Maastricht Anlaşması nın imzalanması sonucu varolan Avrupa Ekonomik Topluluğuna yeni görev ve sorumluluk alanları yüklenmesiyle kurulmuştur.
  • AB, devletlerarası ve çokuluslu bir oluşumdur.
AB FİKRİ NASIL OLUŞTU

  • Dante, Comenius , Immaneule Kant, Comeniu , Monnet , gibi bir çok düşünür, sanatkar ve devlet adamı tarafından benimsenmiş ve geliştirmeye çalışılmıştır.
  • En ciddi adımlar II Dünya Savaşından sonra atılmıştır, Batı avrupayı birleştirmeye iten sebeplerden biri de ABD nin Marshall Planı ismini verdiği yardım proğramıdır.
Dante :

  • De Monarchia isimli eserinde Roma imparatorluğu benzeri bir örgütlenme ile uluslar arası barışın sağlanabileceğini ileri sürdü
Immanuel Kant :

  • Ebedi Barış isimli eserinde, barışı sağlayacak bir federasyon önermiş, diğerlerinden bir adım daha ileri giderek, bu federasyonu ancak iç yönetimleri halk iradesine dayanan devletler üye olabilir demiştir.

Avrupa TopluluklarınınGelişimi :

  • 1950 yılında Fransa ve Almanya arasındaki kömür ve çelik kaynaklarının birleştirilmesi, savaş sanayinin maddeleri olan üretim ve kullanımının uluslarüstü bir organın sorumluluğuna bakılması önerisiyle 6 ülke arasında Avrupa Kömür Çelik Topluluğu kurulmuştur. ( AKÇT)
  • 1957 yılında Batı Avrupa devletleri arasında imzalana Roma Anlaşmasıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu bugün Avrupa Birliğinin temelleri atıldı. ( AB )
  • Hukuken ve fiilen uluslarüstü bir kuruluş olma niteliğini kazanan AET nin nihai hedefi Avrupanın siyasi bütünlüğe ulaşmasıdır.
  • İkinci topluluk olan, EUROATOM ise Roma Anlaşması ile olmuştur. Amacı Atom Enerjisinin barışçı amaçlarla kullanımını geliştirmektir.
  • Bu üç organ 1965 yılında Brüksel de imzalanan bir anlaşma ile 3 topluluğun Yürütme Organları birleştirilerek Avrupa Topluluğu ( AT ) adıyla tek çatı altında toplandı.
  • 1993 yılında Maastricht Anlaşması ile Avrupa Birliği ( AB ) adını almıştır.
Avrupa BirliğininSütunları -3 tane

  • Birinci Sütun da , Avrupa Topluluğu Yönergeleri : AB nin yürüttüğü etkinliklerin çoğu bu kısımda yer alır.
  • İkinci Sütun da, Ortak dışişleri ve güvenlik politikası : devletler arasındaki işlemleri kapsar
  • Üçüncü Sütun da, Güvenlik ve Adalet işbirliği : devletler arasındaki işlemleri kapsar
1998 Amsterdam Anlaşması :

  • Avrupa Vatandaşlığı, özgürlük , demokrasi, insan haklarına saygı başlıkları bu anlaşma ile ortak politika haline gelmiştir.
2009 Lizbon Anlaşması :

  • Avrupa Birliği kurucu anlaşmalarında değişiklik getiren anlaşmadır.
AVRUPA TOPLULUKLARININGENİŞLEMESİ

  • Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler 1963 tarihinde imzalanan Ankara Anlaşmasıyla başladı.
  • AB ülkeleri Türkiye nin katılma müzakerelerine 2005 tarihinde başlamasına karar verdiler.
  • AB ye aday ülkeler arasında Türkiye, Hırvatistan ,Macaristan, Makedonya dır. Hırvatistan ın üyelik görüşmeleri 2005 yılında başladı.
  • AB para birimi EURO dur. Ekonomi ve Para politikasının oluşturulması ve uygulanmasından sorumlu Avrupa Merkez Bankası ( AMB ) dır.
AVRUPA BİRLİĞİNİN YAPISIVE KURUMLARI
Avrupa BirliğininKurumları ( Temel Yapısını )

  • Konsey, Komisyon, Parlemento , Avrupa Toplulukları Adalet Divanı ( atad ) , AB nin temel yapısını oluşturur.
** AB Konseyi :

  • Merkezi Karar verme yetkisi ve Yasama yetkisini elinde bulundurur.
  • Üye ülkelerin Bakanları tarafından temsil edilir. Yılda en az 2 defa toplanır.
  • Konsey Başkanlığı Üye ülkeler arasında dönüşümlü ve 6 aylık dönemler olarak görev yapar.
KonseyBaşkanın Görevleri :

    1. Konseyi toplantıya çağırmak- Gündemin belirlenmesi – Yönetmeliklerin yürürlüğe sokulması – Kararların ve tavsiyelerin , yönergelerin ilgililere bildirilmesi dir.

  • 2010 I dönem Konsey Başkanı : İspanya II Dönem Konsey Başkanı : Belçika
  • 2011 I Dönem Macaristan II Dönem ise Polanya üstlenmiştir.
  • Dış Politika, Güvenlik Politikası, Göç ve Mülteci Politikaları ve Vergilendirme gibi konularda kararlar oy birliği ile alınır .
  • 27 üyeli AB de 14 üyenin oylarıyla Salt Çoğunluk Kararı alınabilir .
KonseyinGörevleri :

  • Yasa tasarılarını ele alır ve yasalaşmasını sağlar.
  • Üye devletlerin ekonomik politikalarını ele alır
  • AB nin ortak güvenlik politikalarını belirler
  • AB adına anlaşma yapar
  • Suçların önlenmesiyle ilgili çalışmalar yapar
  • Avrupa Parlementosu ile birlikte AB nin bütçesinden sorumludur
** Avrupa Komisyonu :

  • Yasama yetkisini elinde bulundurur. Başkan ve üyeler ( komiserler ) üye devletler tarafından 5 yıl için seçilir.
  • 2010-2014 yılları Avrupa Komisyon Başkanı Portekizden Jose Manuel Barrosa dır
  • Komisyon üyeleri Adalet divanı önünde yemin ederek göreve başlarlar .
  • Kararlar ortaklaşa alınır. Parlamento , komisyonu toplu olarak görevden alma yetkisine sahiptir.
AvrupaKomisyonun Görevleri

  • Yapılan anlaşmaların usulüne uygun yapılıp yapılmadığına bakar.
  • Yürütme organıdır. Birlik adına uluslararası anlaşmaları müzakere eder
  • Bütçe taslağını konseye sunulmak üzere hazırlar.
**Avrupa Parlamentosu

  • Demokratik denetim organıdır. Yasama ( Konsey ) ile yürütme ( komisyon ) yetkilerinin kullanılmasını denetlemek amacıyla kurulmuştur.
  • Parlamento doğrudan seçimle belirlenen TEK kurumsal mekanizmadır.
  • 736 üye her 5 yılda 27 ülkede yapılan yaklaşık 500 milyon kişi tarafından seçilir.
  • En çok üyeye sahip ülke ALMANYA dır
  • Parlamento da aksi bir karar yoksa oylamalar genellikle salt çoğunlukla alınır.
KomisyonununGörevleri :

  • Yasama sürecine Katılım Yetkisi : Yeni üyenin kabulüne uygunu görüş verir.
  • Bütçeye ilişkin yetkiler : Parlamento onayladıktan sonra bütçe yürürlüğe girer.
  • Komisyon ve Konseyi denetleme yetkisi : Komisyonun atanması için parlamentonun güvenoyu vermesi gerekir .
** Avrupa Toplulukları Adalet Divanı ( ATAD

  • Yargı organıdır. Hukukun uygulanmasından sorumludur. 27 yargıç ve 8 umumi vekilden oluşur.
  • Anlaşmaların yorumu ve uygulanmasında, Hukuka uygunluğu güvence altına alır.
  • Kararlarına temyiz başvurusu yoktur. O yüzden kararları kesindir.
Görevleri( yetki alanları )

  • Üye ülkelerin diğer ülkeler açtığı davalar.
  • Komisyonun üye ülkelere açtığı davalar
  • Topluluk kurumları aleyhine açılan davalar ve iptal davaları
** Sayıştaş :

  • AB bütçesinin doğru bir şekilde kullanılmasını sağlar. Gerektiğinde denetleme yapar.
**Ekonomik ve SosyalKomite :

  • İşverenler, sendikalar, çiftçiler, tüketiciler, ve diğer çıkar grupların olmak üzere sivil toplum örgütleri temsil eden ve çıkarların koruyan bir danışma organıdır.
** Bölgeler Komitesi :

  • AB karar alırken bölgelerin ve yörelerin görüşlerin dikkate almasını sağlar.
AVRUPA BİRLİĞİ MÜKTESABATI

  • Birinci Mevzuat : ( Kurucu anlaşmaları ve ekleri )
  • İkinci Mevzuat : ( Tüzükler, yönetmelikler , Direktifler, Kararlar, Tavsiye ve Görüşler, Diğer politika Geliştirme Metodları )
  • Uluslar arası Anlaşmalar: Üçüncü ülkelerle yapılan anlaşmalar
  • İçtihadlar :
  • Üye Devletler Arasındaki Sözleşmeler :
Genel Değerlendirmeler

  • 2010 yılı itibariyle AB de 27 üye ülke bulunmaktadır.
  • AB de karar alma organı Avrupa Birliği Konseyidir
  • AB nin tüm gelir ve giderini, bütçe kural ve yönetmeliklerine ve amaçlarına uygunluğunu Sayıştay denetler
  • AB de kurucu anlaşmalara önemli reformlar getiren LİZBON anlaşmasıdır
  • Uluslar arası anlaşmalar İkinci Mevzuat kapsamındadır.
  • Avrupa da kömür çelik kaynaklarının birleştirilmesini, bu maddelerin üretim ve kullanımını uluslar arası bir kurumunun sorumluluğuna bırakılması fikrini SHCUMAN hayata geçirmiştir.
  • AB ye en son katılan ülkeler , Çek- Malta – Hırvatistan – Arnavutluk tur.
  • ATAD 27 yargıçtan oluşur.
  • Türkiye AB ye aday ülkeler arasında bulunur.
  • AB nin sosyal politikaların uyumlaştırılmasına yönelik politikaların dışında kalmayı tercih eden ülke İNGİLTERE dir.

SOSYOLOJİ DE ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ
ÜNİTE -4
ARAŞTIRMA PROBLEMİNİN OLUŞTURULMASI VE UYGUN YÖNTEM VETEKNİKLERİN SEÇİLMESİ
Araştırma TürlerininSınıflandırılması : 3 tane
** Kullanımlarına GöreAraştırmalar :

  • Teorik ( temel ) Araştırma :
  • Pragmatik ( faydacı –uygulamacı ) Araştırma :
** Amaçlarına Göre Araştırmalar:

  • Keşfedici Araştırma :
  • Betimleyici Araştırma :
  • Açıklayıcı Araştırma :
** Odaklarına Zamana Göre Araştırmalar:

  • Kesitsel Araştırma :
  • Boylamsal Araştırma :
    • Eğilim Araştırması :
    • Panel Araştırması :
    • Kohort Araştırması :
KULLANIMLARINA GÖREARAŞTIRMALAR : 2 TANE
1-Teorik Araştırmalar :

  • Sosyal yaşam ive ilişkilerdeki düzenlilikleri ortaya koymayı ya da bir sosyal olguyu derinlemesine incelemeyi amaçlar .
  • Amaca yönelik araştırmalardır. Araştırmacının tamamen bilimsel merakına yöneliktir.
  • İnsanın belirli bir konuda bilgisini artırmaya yöneliktir.
  • Örnek olarak , bir hayvanın genetik yapısını ortaya koymak
2-Pragmatik Araştırmalar :

  • Çeşitli toplumsal sorunların değerlendirilmesi, çözülmesi yada çözülmesine katıda bulunulması amacına yönelik olarak yürütülür.
  • Araştırmacı sorunun çözümü için bir adım atmayı hedefler.
  • Örnek olarak, bir hastalığın nasıl ortadan kaldırılacağını keşfetmeye çalışmak.
  • Kurt Levin tarafından geliştirilen bir diğer pragmatik Araştırma türü olan Eylem Araştırmaları, mevcut durumdaki problemi saptamak ve bunların ne tip eylemler ve politikalarla çözülebileceğini ortaya koymaktır. Eylem araştırmasını diğer araştırmalardan ayıran en temel özellik, süreklilik halinde olan devamlı tekrarlanan araştırmalar olmasıdır.
AMAÇLARINA GÖREARAŞTIRMALAR -2 TANE
1-Keşfedici Araştırmalar :

  • Bir konuda herhangi bir konuda çalışma olmadığı, araştırmacının fazla bir bilgi sahibi olmadığı durumlarda yapılan araştırmalardır. Ön bilgi sağlamaya yöneliktir.
  • Nicel yöntemle yürütülmeye uygun değildirler.
  • Dezavantajı araştırma probleminin net olmaması ve küçük ve temsili olmayan örneklerle çalışılmasıdır.
  • Veri toplama teknikleri olarak, Literatür Tarama – Uzmanlara Danışma / Vaka keşfi dir.
Keşfedici Araştırmacıların tercih edilmesine neden olan durumlar 3 tane

  • Yapılan çalışmalar son derece az olması,
  • Nitel bir çalışma yapmak için yeterli ön bilgiye sahip olmaması
  • Önceden yapılmış olan çalışmaların bulgularının geçersiz olması
Keşfedici Araştırmaları Amaçları : 3 tane

  • Araştırmacının konu ile ilgili merakını gidermek ve ön bilgiye sahip olmak
  • Konu ile ilgili daha kapsamlı bir araştırma yapılıp yapılamayacağı sınamak
  • Sonraki araştırmalarda kullanılabilecek veri toplama araçları geliştirmek
2- BetimleyiciAraştırmalar :

  • İlgi duyulan konu ya da etkinliklerin bir betimlemesini tasvirini elde etmeyi amaçlayan araştırmalardır.
  • Kim – Ne – Neden gibi çeşitli sorulara cevap arar.
  • Keşfedici araştırmalardan daha sistematik ve daha yapısaldır.
  • Ortalama, sapma, yüzde gibi bilimsel istatistikler kullanılır.
  • Probleme bağlı olarak hem nitel hem de nicel teknikler kullanılır.
  • En önemli avantajı incelenen konunun tamamen doğal ortam içinde incelenmesidir.
  • Örnek olarak Nüfus sayımları, doğum ve ölüm oranları, belirli bir ülkede endüstriyel büyüme oranın ya da çeşitli hastalıkların nüfus içinde dağılımı göstermeyi amaçlayan araştırmalardır.
  • Betimleyici araştırmaların diğer bir türü de Karşılaştırmalı Araştırmalardır, sosyal bilimlerde farklı ülkelerin yada kültürlerin belirli özellikler açısından karşılaştırılmasını amaçlayan araştırmalara denir.
  • Karşılaştırmalı Araştırmanın diğer bir türü olan Karşılaştırmalı Tarihsel Araştırmalar dır, bunlar, toplumda var olan temel özelliklerin neler olduğu, büyük toplumsal dönüşümlerin ne şekilde gerçekleştiği gibi sorulara yanıt arayan araştırmalardır. Bu araştırmanın en büyük avantajı toplumsal gerçekliğin mikro ve makro düzeylerin birleştirmesine uygun olmasıdır.
HipotezOluşturmaya Yönelik Araştırmalar

  • En sık kullanılan yöntem Gömülü Teori dir. Bu yöntemi diğer yöntemlerde ayıran en önemli özellik, veri toplayarak başlanması ve bu veriler kullanılarak bir teori geliştirilmesidir.
3-Açıklayıcı ( HipotezSınamaya Yönelik ) Araştırmalar

  • Olgular arasında neden sonuç ilişkilerini ortaya koymaya çalışan ve nicel yöntemle yürütülen araştırmalardır
  • Veri toplama yolu olarak, Deney- Yarı Deney- denetimli Gözlem – Yapılandırılmış Görüşme – Anket kullanılır.
  • İki yada daha fazla değişken arasında ilişki hakkında , sınanmak üzere oluşturulmuş olan bir ifadeye hipotez denir.
ODAKLARINA ZAMANA GÖREARAŞTIRMALAR 2 TANE
1- Kesitsel Araştırmalar :

  • Araştırma konusunun zamanda belirli bir noktadaki halini, yani bir kesitini inceleyen araştırmalardır.
  • Örnek olarak Keşfedici ve Betimleyici araştırmalardır.
  • Avantajı , daha kısa olması, ve maliyetinin düşük olmasıdır.
2- Boylamsal Araştırmalar:

  • İncelenen konunun zaman içinde gelişimini ve en az iki kere tekrarlanan araştırmalardır.
  • Psikoloji de , bireyin yaşam süresi boyunca gelişimini izlemek için,
  • Sosyoloji de ise bireyin yaşamları boyunca ya da nesilleri boyunca deneyimledikleri yaşam olaylarını incelemek için kullanılır.
  • Dezavantajı , uzun sürmesi ve maliyetinin yüksek olmasıdır.
  • Boylamsal Araştırmaların 3 tane türü vardır.
EğilimAraştırmaları :

  • Sosyal bilimlerde en çok kullanılan Boylamsal Araştırma türü Eğilim Araştırmalarıdır.
  • Belli bir araştırma evreninde zaman içinde meydana gelen değişimleri inceleyen araştırmalardır.
  • Örnek olarak, 2000 yıllarda ankarada yapılan araştırmanın 2010 yılında tekrar yapılan araştırma sonucunda bu iki yıl arasındaki değişimi ifade eder. Burada yapılan araştırmada kiminle yapıldığı önemli değil. ( bu önemli bir farktır çünkü panel araştırmalar arasındaki temel fark budur )
PanelAraştırmaları :

  • Araştırmanın tekrarlandığı her seferinde, yani her ölçümde aynı örneklemden veri toplanan araştırmalardır.
  • Örnek olarak, Kampanya başlamadan önce görüşülen kişilerle kampanya bittikten sonra da AYNI KİŞİLERLE tekrar görüşülürse bu panel araştırma olur. Esas olan aynı kişilerle görüşmektir.
  • Dezavantajı , uzun sürmesi ve maliyetinin yüksek olmasıdır.
KohortAraştırmalar

  • Kuşak araştırması da denir. Belirli bir dönem içinde belirli bir özelliğe sahip olan yada belirli bir yaşam düzeyini paylaşmış olan kişilerin oluşturduğu gruba verilen addır.
  • Yani aynı yılda , aynı ayda, aynı günde, aynı işte, aynı yılda ölmek , aynı yılda doğmak , emekli olmak vs vs )
  • Panel araştırmalarda olduğu gibi aynı kişilerden toplanması gerekmez. Aynı gruba sahip olmaları yeterlidir.
  • Araştırmacı burada tek bir kişiye değil, gruba odaklanır. Grubun yani Kohortun özelliklerini bir bütün olarak inceler.
  • En önemli dezavantajı, çok uzun sürmesi, maliyetlerinin çok yüksek olması, araştırmaya katılanların ölüm, taşınma ya da kohort ta girmelerine neden olan özelliklerin değişmesi gibi çeşitli nedenlerle araştırma dışında kalması ve örneklem daralması dır.
UYGUN ARAŞTIRMA TÜRÜNÜN,YÖNTEM VE TEKNİKLERİNİN SEÇİLMESİ
Araştırma Süreci ( baştansonra doğru sırasıyla )

  • Araştırma Probleminin Belirlenmesi
  • Araştırma Yöntem ve Tekniklerinin seçimi
  • Örneklem Seçimi ( Veri Toplama- Veri Analizi ve Rapor Yazımı )
ARAŞTIRMA KONUSU VEARAŞTIRMA PROBLEMİ

  • Araştırma Konusunun Seçilmesi :
    • Konu seçilirken uygulanabilir olmasına dikkat etmek gerekir.
    • Neyle ilgili bilgi toplamak istiyorum sorusunun cevabı bize konuyu gösterir.
    • Konunun genişliği çok önemlidir. Dar olması gerekir. Konu özgün ve net olmalıdır.
  • Araştırma Konusunun Daraltılması ve Araştırma Probleminin Oluşturulması
    • Bu konu hakkında neyi bilmek istiyorum sorusu araştırma problemini gösterir.
    • Araştırma problemi cevaplanabilir olmalıdır. Soru açık ve net şekilde ifade edilmeli, hiçbir açıdan muğlak olmamalıdır.
    • Problem cümlesi soru cümlesi olarak yazılmalıdır. Konuyu tam olarak belirtmesi, konuya uygun olması ve konuyu sınırlayabilmesi gerekir.


Araştırma Problemi OluşturulurkenSorulan Soru Türleri
1- Olgusal ( Gerçeklereilişkin ) Sorular

  • Amprik gerçeklere ilişkin sorular sorulur. Örnek En çok işlenen suç nedir ..
2- Karşılaştırmalı Sorular:

  • Toplumda gözlemlenen sorunun, diğer toplumlarda gözlemlenip gözlemlenmediğine, çeşitli toplumlarda belirli sosyal olguların ne şekilde farklılaştığına yönelik sorulardır.
  • Örnek Türkiye ile İngiltere arasındaki bir konunun karşılaştırılması gibi
3- Gelişimsel Sorular :

  • Toplumların geçmişlerini ve bugünlerini de birbirleriyle kıyaslarlar.
  • Örnek İlk hapishaneler nasıl ortaya çıkmıştır.
4- Teorik Sorular

  • Toplumdaki olay ve olguların ‘’neden ‘’ lerini ortaya çıkarmak için teorik sorular sorulur.

Literatür Taraması :

  • Belirli bir konuda önceden yapılmış çalışmalarda elde edilmiş bilgilerin incelenmesi, önemli noktaların gözden geçirilmesi ve özetlenmesidir.
Literatür TaramasınınÖzellikleri

  • Araştırma problemiyle doğrudan ilgili olmalı. Araştırma problemiyle ilgili çalışmaları içermeli.
  • Akademik yayınlar içermelidir - Liste ve özetten oluşmamalıdır
  • Bilinen ve bilinmeyen şeylerin ortaya çıkarılması gerekir
  • Üzerinde uzlaşılamayan yani ihtilaflı alanları gösterebilmeli
  • Daha fazla araştırma gerektiren önemli sorular ortaya koyabilmelidir
  • Yapılacak araştırmanın, araştırma konusuyla ilgili mevcut bilgileri zenginleştirebilmelidir.

VARSAYIM – ÖNERME- KAVRAM–İŞLEMSELLEŞTİRME – DEĞİŞKEN – HİPOTEZ

Varsayım ( Sayıtlı ) : Sınanmak üzere, oluşturulmamış , doğru olduğu kabuledilen yargılardır.
Kavram

  • İnsanların dünyayı anlamak ve diğer insanlarla iletişim kurmak amacıyla kullandıkları terimlerdir .Kavram üzerinde bütün insanların uzlaşma sağlaması gerekmektedir. Herkes için aynı şeyi ifade etmelidir. Gereksiz yere yeni kavramlar geliştirilmemelidir
Önerme :

  • İki ya da daha çok kavram arasındaki ilişki hakkındaki yargıyı ifade eden bir cümledir.
  • Önermeyi hipotezden ayıran özellik, amprik verilerle ölçülebilecek değişkenler değil, soyut kavramlar arasındaki ilişkiler hakkında ve teorik düzeyde olmasıdır.
İşlemselleştirme : Kavramaların ölçülebilir değişkenler haline getirilmesürecine denir
Değişken :

  • Varlıklara göre farlı değerler alabilen özellik ya da durumdur. Davranışların herhangi bir görünüşü olarak ya da değişebilen bir koşul ve özelliktir.
  • Nicel ve nitel özelliğe sahiptir.
  • Kavramların varlığına ilişkin olgulara GÖSTERGE
  • Göstergelerin ölçülebilir, bileşenlerine ise DEĞİŞKEN denir.
Hipotez ( Denence )

  • İki yada daha fazla değişken arasındaki ilişki hakkında doğrulanabilecek ya da yanlışlanabilecek olan ifadeye hipotez denir.
  • Keşfedici ve betimleyici araştırmalarda hipotez kurulmaz
  • Neden sonuç ilişkilerini ortaya koyan Açıklayıcı araştırmalarda , başka bir değişle hipotez sınamaya yönelik araştırmalarda kullanılır.
HipotezinÖzellikleri

  • Sınanabilir olmalıdır – Kapsamı sınırlıdır – Araştırmaların problemi için yeterli bilgi elde edildikten sonra kurulmalıdır
  • Doğrulanmış ve Genelleme ve kuramlarla çelişmemelidir.
  • Gözlenebilir veriler üzerine kurulur. Kısa olarak ifade edilir.
Hipotezleilgili bilgiler

  • Hipotezde iki tür ilişki vardır. Bunlar karşılıklı değişken ve nedensel ilişkidir.
  • İster karşılıklı ister nedensel olsun iki kavram arasında doğrudan veya dolaylı olabilir.
  • Değişkenlerdeki değişim aynı yönde olursa pozitif yani olumlu, ters yönde olursa negatif yani olumsuz yönde ilişki olur.


SOSYOLOJİ DE ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ
ÜNİTE -5
ÖRNEKLEM SEÇİMİ VE ÖLÇÜM
ARAŞTIRMA EVRENİ VEÖRNEKLEM

  • Araştırma evreni, araştırma problemiyle ilgili olan herkesin, yani bütün evrenin araştırmaya dahil edilmesidir.
  • Bütün evrenin araştırmaya dahil edildiği, yani gruptaki herkes hakkında bilgi toplandığı araştırmalara TAM SAYIM adı verilir. Doyma tekniği olarak da bilinir. Tam sayımda bir örneklem seçme süreci söz konusu değildir. Nüfus sayımları buna örnektir.
  • Araştırmayı ilgilendiren grubun tümünden ( araştırma evreninden ), bu grubu temsil edecek bir alt küme ( örneklem ) seçilir
  • Araştırma evreninden evreni temsil etmesi için seçilen örneklerden oluşan gruba ÖRNEKLEM adı verilir.
  • Evreni temsil eden bir alt küme seçilmesi işlemine ise ÖRNEKLEM ya da ÖRNEKLEM SEÇİMİ adı verilir.
  • Örnekleme ilişkin bulguların evrene genelleme sürecine ÇIKARSAMA adı verilir.
  • Ait olduğu evreni doğru bir şekilde temsil eden örnekleme TEMSİLİ ÖRNEKLEM denir.
ÖRNEKLEM SEÇİM TEKNİKLERİ –2 TANE

  • Araştırmacının kasten belirli birimleri seçmediği, her biriminin örnekleme girme şansının eşit olduğu tekniği olasılığa dayalı örneklem teknikleri denir
  • Araştırmacının örnekleme kimin gireceğine kendi yargısına dayanarak belirlediği olasılığa dayalı olmayan örneklem teknikleri denir.
Olasılığa Dayalı ÖrneklemTeknikleri Genel Bilgiler :

  • Evrendeki herkesin eşit seçilme şansına sahip olduğu örneklemedir. En kesin yolu tesadüfi seçim yolunu kullanmaktır.
  • Herkesin adının yer aldığı listeye Örneklem Çerçevesi adı verilir
Olasılığa Dayalı ÖrneklemeTeknikleri 4 tane

  • Basit Tesadüfi Örnekleme ( rastlantısal ) :
    • Bir örnekleme çerçevesinin oluşturulduğu ve örnekleme unsurlarının bu listeden tamamen tesadüfi yollarla seçildiği tekniktir.
  • Sistematik Örnekleme :
    • Önce örneklem çerçevesi seçilir, evrendeki her birimi bir numara verilir. Sonra örnekle aralığı belirlenir. Örneklem aralığı; örneklemdeki birim sayısının evredeki birim sayısına oranıdır.
  • Tabakalı ( Katmanlı ) Örnekleme :
    • Araştırma evreninin tabakalara bölündüğü, sonra her tabakadan birim seçmek için basit tesadüfi ya da sistematik örneklem seçim tekniğinin kullanıldığı tekniktir. Örneklem hatalarını azaltarak daha yüksek bir temsil yeteneğine sahip örneklemler oluşturmak için kullanılır. Bu tekniği diğer tekniklerden ayıran özellik, örneklem seçilmeden önce evreni bazı alt tabakalara ayrılması ve örnekleme girecek birimlerin bu tabakalardan seçilmesidir. Örneklem evrenin bütününden seçilmez.Bu örneklem iki Orantılı ve orantısız Tabakalı Örneklem diye iki şekilde yapılır .
      • Orantısız Tabakalı Örnekleme : Her tabakadan seçilecek örnek sayısı belirlenir, ve tabakaların evren içindeki oranına bakılmaksızın eşit sayıda örnek alınarak yapılır .
      • Orantılı Tabakalı Örnekleme : Evren tabakalara ayrılır, ancak her tabakadan o tabakanın evren içindeki yeriyle orantılı örnek seçilmesiyle yapılır.
  • Küme ( çok aşamalı) Örnekleme:
    • Çoğunlukla coğrafi alanlar için kullanılan, örneklemin önce kümeler arasından, sonra seçilen, kümelerin içindeki birimleri arasından tesadüfi olarak ve birden fazla aşamada seçildiği tekniktir.
Olasılığa Dayalı olmayan (Yargısal ) Örnekleme Teknikleri Genel Bilgiler

  • Nitel araştırma tekniklerinde kullanılan tekniktir.
  • Örnekler tesadüfi seçilmez, evrendeki herkesin örnekleme seçilme şansı eşit değildir.





Olasılığa Dayalı olmayan (Yargısal ) Örnekleme Teknikleri 8 tane

  • Gelişigüzel Örnekleme:
    • Araştırmacının örneklemi hiçbir ölçüt kullanmadan seçmesidir.Bir örneklem oluşturulma gerektiği konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığı zamanlarda kullanılır.
    • Tv lerde sık sık görülen sokak röportajları örnektir.
  • Kota Örnekleme:
    • Önce örnekleme girecek olanların sahip olması gereken özelliklerin saptandığı, sonra her özelliğe sahip kaç kişinin seçileceğine ilişkin kotaların oluşturulduğu ve bu kota sayısı kadar birimin gelişigüzel örneklem seçim tekniğiyle seçildiği tekniktir. Pratik ve ekonomik bir tekniktir.
  • Amaçsal Örnekleme :
    • Evrenin özellikleri hakkındaki bilgiye dayanılarak ve araştırmanın amacına göre seçilir. Özellikle örneklem çerçevesinin belirli olmadığı ve araştırmacının evren hakkında bilgili olduğu durumlarda kullanılır.
  • Kartopu ( Zincirleme ) Örnekleme :
    • Evren hakkında bilgilerin eksik olduğu ve evreni oluşturan bireylere ulaşmanın zor olduğu durumlarda kullanılan tekniklerdir. Çok küçük gruptan başlayarak giderek artan sayıda örneğe ulaştığı için bu adı almıştır .
  • Teorik ( teorik doyma – ardışık ) Örnekleme :
  • Güdümlü Örnekleme :
    • Araştırmanın amaçları doğrultusunda evreni temsil eden bir örneklem yerine güdümlü bir alt grubu yani evrenin bir kesimini seçer.
  • Mekansal Örnekleme :
    • Araştırma evreni hareketli durumdadır, ve evreni belirleyen sosyal olayın kendisidir.
  • Aykırı Durum Örnekleme :
    • Evreni temsil etmeyen alışılmadık, buyük ölçüde farklı aykırı olan örneklemler seçilir. Budara amaç, normal örneklerin veremeyeceği ayrıntılı ve zengin bilgiyi elde etmek, böylece araştırma konusu hakkında çok boyutlu bir anlayışa ulaşmaktır.
ÖRNEKLEM BÜYÜKLÜĞÜNÜBELİRLEMEDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

  • Evrenin Niteliği : Evrende dağılım yarı yarıya olduğunda örneklem büyüklüğü en üst düzeyde çıkar.
  • Aranan özelliklerin evren içindeki dağılımı : araştırma konusunu evren içinde sık rastlanan özellikler oluşturuyorsa örneklem daha küçük, evrende seyrek rastlanan özellikler oluşturuyorsa örneklem daha büyüktür.
  • Araştırma Olankları :
  • Örneklem seçim tekniği :
  • Hipotez Özelliği :
  • Kabul edilebilecek hata payı ve Kesinlik derecesi : Örneklem ne kadar büyük ve ne kadar homojen ( türdeş ) olursa örneklem hatası da o kadar düşük olur. Araştırmada ne kadarlık bir örnekleme hatasının kabul edilebileceği önceden belirlenmelidir.
  • Tahmin için istenen güven derecesi : Güven derecesi örneklem seçilmeden önce kararlaştırılması gerekir. Bir örneklemin yeterli olup olmadığı, ancak verilerin toplanması ve yapılan gözlemlerin gösterdiği dağılımın çözümlenmesi sonrasında standart hatanın ölçülmesi sonucunda anlaşılabilir .
ÖLÇÜM :

  • Ölçme, Obje ya da bireylere, bir özelliğe sahip oluş derecesini belirtmek için belirli kuralara uyularak sembolik değerler verme, rakamların atanması işlemidir
  • Ölçüm ise ; Ölçme sonunda elde edilen değerdir.
Ölçme Düzeyleri GenelBilgiler :

  • Bir yapıyı alarak ona kuramsal, teorik bir tanım verme, onu soyutlama ve rafine etme işlemine de kavramsallaştırma adı verilir.
  • Kavramların soyut düzeyden ampirik düzeye indirilmesine İşlemselleştirme adı verilir. Ölçümün ilk aşamasıdır.
Ölçme Düzeyleri 4tane :

  • Nominal Düzeydeki Ölçekler :
    • Birbirini karşılıklı olarak dışlanan ve ortak kapsayıcılık özelliğine sahip olan kategorilerden oluşur. Kadın ve erkek kategorileri örnektir.
  • Ordinal Düzeydeki Ölçekler :
    • Nominal Düzeydeki ölçekleri ile aynı fakat kategoriler arasında bir derecelendirme söz konusudur.
  • Aralık Düzeydeki Ölçekler :
    • Ordinal ölçekten en önemli farkı, değişkenlerin kategorileri arasındaki farkın kesin olarak belirli olması, yani her kategorinin diğer kategorilerle arasındaki eşit mesafe olmasıdır.
  • Oran Düzeyindeki Ölçekler :
    • Yukarıdaki üç tane ölçeklerin bütün özelliklerine sahip olan, buna ek olarak anlamlı bir sıfır noktasına sahiptir.
ÖLÇÜM HATALARI GenelBilgiler :
Ölçüm Hataları 2 türhataya neden olur

  • Sistematik Hata : Ölçüm sürecini sürekli aynı yönde etkileyen ve kaynaklar yeterince denetlenmediği için meydana gelir. Örnek olarak bir öğretmenin bütün öğrencilerine 5 puan fazla vermesi gibi
  • Tesadüfü Hata : Şansa bağlı olarak ölçmeden ölçmeye değişen ve denetlenmesi olanaksız olduğu için her ölçümde meydana gelebilecek hatalardır. Örnek , Bir öğretmenin sadece erkek öğrencilerine fazladan 5 puan vermesi gibi .
Araştırmaya Bağlı OlmayanHatalar :

  • Sosyal Tarih Olaylarından : Afetler
  • Kişisel Tarih Olaylarından : Cevaplayıcıların ölümü, evlenmesi ya da işini kaybetmesi
  • Doğal Olgunlaştırma : Cevaplayıcıların üzerindeki etkisini zamanla kaybetmesi
  • Kültürel Faktörler :
GÜVENİRLİK

  • Güvenirlik ve geçerlik , Nicel araştırmalarda aranan özelliktir.
NİCEL ARAŞTIRMALARDAGÜVENİRLİK VE GEÇERLİK
Güvenirlik : Ölçümün tekrartekrar yapılması sonucunda benzer, tutarlı sonuçların elde edilmesini ifadeeder.
Güvenirlik Türleri

  • Kararlılık Güvenirliği :
    • Aynı örnekleme farklı zamanlarda uygulandığı aynı ölçümlerin elde edilmesidir. Test- Tekrar Test ile ölçülür
  • Temsil Güvenirliği :
    • Farklı örneklemlere uygulandığında aynı sonuçların elde edilmesi, Altnüfüs ile ölçülür .
  • Eşdeğerlik Güvenirliği :
    • Ölçüm aracında bulunan iki ya da daha fazla göstergenin ölçmeye çalıştığı şeyi birbirleriyle tutarlı bir şekilde ölçmesi denir. Yarıya bölme ile ölçülür.
Güvenirliği YükseltmeYolları :

  • Bir ölçümün bir değişkeni ölçmesi sağlanmalıdır.
  • Ölçümler mümkün olduğunca kesin bir şekilde yapılmalı.
  • Ölçüm aracı geliştirilir ve güvenirlik artırılır
  • Aynı durama ilişkin birden fazla soru sorulabilir.
GEÇERLİK

  • Bir araştırmada elde edilen sonuçların geçerliği üç açıdan değerlendirilir. Üç geçerlik türü vardır.
    • Ölçüt Geçerliği : Bir ölçüm aracının ölçmeyi amaçladığı şeyi ölçmesidir.
    • İç Geçerlik ( Mantıksal ) : ölçmek istediği özelliği bir başka özellikle karıştırmadan doğru bir şekilde ölçmesidir.
    • Dış Geçerlik : Bir araştırmadan elde edilen sonuçların başka insanlara ve diğer bağlamlara ne derece genellenebileceğini ifade eder ..
NİTEL ARAŞTIRMALARDAGÜVENİRLİK VE GEÇERLİK

  • Lincoln ve Guba ya göre nitel araştırmaların doğruluğu, nicel araştırmalardaki güvenirlik kavramı yerine Güven Duyulabilirlik kavramı ile açıklanmaktadır.
  • Güven duyulabilirlik koşulunun yerine getirilmesi için araştırmanın uyması gerekenler ,
    • İnanırlık : Nicel karşılığı İç Geçerlik
    • Aktarılabilirlik : Nicel Karşılığı Dış Geçerlik
    • Güvenilirlik-istinat : : Nicel Karşılığı Güvenirlik
    • Doğrulanabilirlik : Nicel Karşılığı Nesnellik






SOSYOLOJİ DE ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ
ÜNİTE -6
SOSYOLOJİK ARAŞTIRMALARDA VERİ ÇÖZÜMLEMESİ VEBULGULARIN YORUMLAMASI
Genel Bilgiler :

  • Nominal ve Ordinal Ölçekte yanıt kategorileri kullanan değişkenlerin betimlenmesi Frekans dağılımı kullanılarak yapılır.
  • Aritmetik ortalama, Mod ve Standart Sapma özgün çalışmalarda en sık kullanılan istatistiklerdir.
  • Çapraz Tablo, iki değişkenin yanıt kategorilerinin frekans ve yüzde dağılımını veren istatistiktir.
  • Etkiyi yaratan değişkene Bağımsız Değişken, Etkilenen Değişkene Bağımlı Değişken denir.
  • İki değişken arasındaki ilişkinin varlığını test için Kay Kare kullanılır
  • Şiddetini ölçmek için eğer hipotezde önerilen ilişki türü karşılıklı değişen ilişki ise Gamma istatistikleri kullanılır.
  • Nedensel ilişki ise Somer’s d istatistikleri kullanılır.
  • Aralık ya da oran ölçeğindeki iki değişken arasındaki ilişkinin yönü ve şiddeti hakkındaki bilgi veren istatistik Korelasyondur.
NİTEL VERİ ÇÖZÜMLEME VEYORUMLAMA SÜRECİ
Genel Bilgiler :

  • Niteliksel çözümlemede verilerin sınıflandırılması, yeniden düzenlenmesi ve gereksiz olanların elenmesine Veri Ayıklama denir
  • Metin içinde okuyucuya yararlanılan kaynakların tanıtılmasına Atıfta Bulunma denir.
3 Aşamada gerçekleşir

  • Betimsel Çözümleme : Araştırmada elde edilen verilerin kendileri ön plandadır. Bu yüzden katılımcıların kendi ifadelerini doğrudan alıntı yapar. Ne sorusuna yanıt verir. Betimlemenin içermesin gereken üç öğe bulunur. Bağlamlar, Niyetler, Süreçler .
  • Sistematik Çözümleme : Verilerin kategorileri ve bulunan temalar ön plandadır. Verileri sınıflandırılarak parçalara ayrılır. Neden ve Nasıl sorularına yanıt verir. İki aşaması bulunur, Sınıflandırma ve İlişkilendirme dir.
  • Yorumlama Çözümleme : Anlam ön plandadır. Araştırmacının, elde edilen verileri, temaları ve bunlar arasındaki ilişkileri kendi bağlamları içinde yorumlamasını içerir. Gözlemlenenler ne anlama geliyor sorusuna yanıt verir.
Nitel Verilerde Kodlama :

  • Kodlanacak olan veri bölümleri sözcük olabildiği gibi cümleler ya da pragraflar da olabilir.
  • Nitel araştırmalarda kodlama bilgisayar programları ile yapılabileceği gibi araştırmacı, kodlamayı kendisi de yapabilir
  • Kodlama bazen bir kelime, bazen bir cümle düzeyinde olabilir. Araştırmacının yapmak istediği çözümlemenin yapısına göre değişiklik gösterebilir.
Niteliksel AraştırmalarınÇözümleme Yolları :

  • İçerik Çözümlemesi : Metin içindeki söylem ve birimlerin sistematik olarak sayılması ve sınıflandırılmasıdır.
  • Öykü Çözümlemesi : Hangi öykülerin nasıl anlatıldığını anlamaya çalışır.
  • Konuşma Çözümlemesi : Gündelik konuşmalarda insanların sosyal gerçekliği ve düzeni nasıl oluşturduğunu anlamaya çalışır.
  • Söylem Çözümlemesi : Sosyal gerçekliğin tanımlayıcısı ve oluşturucusu olarak dilin çözümlenmesidir.
Nitel AraştırmaRaporlarında Dikkat Edilmesi Gerekenler :

  • Akla Yatkınlık :
  • Bireylerin Deneyimlerine Uygunluk :
  • İnandırıcılık :
  • Önem :
  • Okunurluk :
BULGULARIN SUNUMU VEARAŞTIRMA RAPORUNUN YAZIMI
Rapor Yazılmadan ÖnceDikkate Alınması Gereken Ögeler :

  • Okuyucu Kitlesi :
  • Araştırmacının Amacı:
  • Araştırma Raporunun Formatı :
  • Yazım Tarzı :
  • Araştırma Raporunun içerik düzenlemesi :
  • Etik Sorumluluk :
Araştırma Raporununİçeriği :

  • Başlık- Özet – Giriş – Yöntem – Bulgular – Tartışma – Sonuç
SOSYOLOJİYE GİRİŞ
ÜNİTE-5
KÜLTÜR VE TOPLUM

  • Kültür oldukça karmaşık bir olgudur ve kültür terimine ilişkin 164 farklı tanım vardır.
  • Parekh in Kültür tanımı ; Bir grup insanın bireysel ve toplu yaşamlarını anlamada, düzenlemede ve yapılandırmada kullandıkları bir inançlar ve adetler sistemidir.
Kültür Kavramının TarihselGelişimi:

  • Williams göre 18.yüzyıla kadar kültür terimin çoğunlukla tarımla ilgili olduğunu, toprağı ıslah etme ve ürün yetiştirme – ekme gibi anlamlara geldiğini açıklamıştır.
  • Kavram, çoğunlukla tarımsal etkinliklere yönelik olarak ve yetiştirme, işleme terbiye etme ( ya da dinsel tapınma ) anlamında kullanılmıştır.
Estetik :

  • Felsefe içinde sanat ve güzellikle ilgilenen bir alt disiplindir ve sanat felsefesi ile yakından ilişkilidir.
Kültürün Tanımları

  • Kültürün estetik tanımları ; ya da Yüksek Kültür olarak Kültür
  • Kültürün antropolojik tanımları ya da Bütün bir yaşam tarzı olarak Kültür
  • Paylaşılan anlam sistemleri olarak Kültür
1- Kültürün Estetik Tanımlarıya da Yüksek Kültür Olarak Kültür

  • Matthew Arnold ‘ Kültürü estetik mükemmellik ile özdeşleştirmiştir.
  • Kültürü enteltektüel sanatsal etkinlikler ve fikirlerle bir arada tutan bu yaklaşım, yüksek kültür ve popüler kültür ikiliğine merkeze alarak kültürü büyük ölçüde yüksek kültür ile eş anlamlı görmektedir.
2- Kültürün AntropolojikTanımları ya da Bütün Bir Yaşam Tarzı Olarak Kültür .

  • Bir dönemin ya da bir halkın yaşam biçimi anlamında betimleyici ve antropolojik bir tanımdır. Bu gruptaki tanımlar bir toplumsal grubun ya da halkın gündelik yaşamında belirli anlamlar ve değerler üreten yaşam tarzlarına işaret eder
  • Kültürün antropolojik tanımı, Sosyal antropolojinin kurucusu olarak kabul eden Edward Tylor dur.
3- Paylaşılan AnlamSistemleri Olarak Kültür
Norm :

  • Bir toplumun bütünlüğü ve devamlılığı için gerekli olduğu düşünülen ve bireylerin davranışlarını düzenleyen resmi yazılı ya da resmi olmayan kurallardır.
KÜLTÜR ÇEŞİTLERİ
Alt Kültür :

  • Bir toplumda azınlıkta olan grupların değer, tutum, inanç ve yaşam tarzına işaret etmek için kullanılır
Karşı Kültür :

  • Egemen kültürel değerlere topyekün bir şekilde karşı gelen grupların yaşam biçimlerine işaret etmek için kullanılır.
Kitle Kültür :

  • Kültür endüstrisi tarafından ticari kaygılarla üretilen ama kitlesel düzeyde tüketilen kültür için kullanılır.
  • Kitle kültürü esas olarak endüstriyel kapitalizme ait olan, büyük ölçüde kitle medyası tarafından üretilen bir kültürdür.
  • 1957 yılında çalışmasında MC Donalds ın belirttiği gibi halk kültürü ‘’ aşağıdan ‘’ üretilen bir kültürken, kitle kültürü ‘ yukarıdan dayatılan ‘ bir kültürdür
Folk Kültür ya da HalkKültürü

  • Özellikle endüstri toplumları öncesi toplumlarda geniş halk kesimlerinin gündelik kültürüne işaret edilir .
  • Nesilden nesile sözlü olarak aktarılan kültür olarak da kullanılır.
Yüksek Kültür

  • En üst düzey örneklerine işaret eder. Çeşitli sanat biçimleri, edebiyat klasik müzik opera yüksek kültüre örneklerdir.
Popüler Kültür :
Paradigma : Bir bilimsel disipline, bilim topluluğuna belirli birsüre için model oluşturan ve topluluğun üyeleri tarafından yaygın olarak kabuledilen kuramsal çerçeveye verilen addır.

KLASİK SOSYOLOJİK KURAMDAKÜLTÜR
Kültür – İşlevselci Yaklaşım:

  • Emile Durkheimin yegeni ve en önemli öğrencisi olan Marcel Mauss ile birlikte yazdıkları ‘ ilkel Sınıflandırma adlı çalışmalarında kültürün nasıl ortaya çıktığına ilişkin temel bazı sorunları ele almışlardır.
  • Toplumların, olguları zaman , mekan, insan tipleri, ya da hayvan türleri gibi ayrı olarak nasıl sınıflandırdıklarını açıklamaya çalışırlar .
  • Din, toplum ve kültürün temel yapısıdır
  • Durkheime ve Weber e göre, din bir anlam sistemi olarak toplumun olduğu gibi kültürün de temel bir bileşenidir
  • Durkhemine göre din daha çok inançlılar topluluğunu ilgilendiren, kutsal olan hakkındaki bir semboller ve törenler- ritüeller sistemidir.
  • Durkheme göre ortak olarak paylaşılan Kültür, toplumsal uzlaşma ve toplumsal bütünleşmeyi sağlamaktır
  • Kültürün toplumsal yapının örgütlenmesinden veya ihtiyaçlarından çıktığını öne sürer.
Kültür – Marksist Yaklaşım

  • Marksa göre, toplumun üstyapısının önemli bir parçası olarak kültür, altyapı yani ekonomik temel tarafından belirlenir. Kültür basitçe egemen sınıf tarafından yaratılmış dünyanın çarpıtılmış bir görünüşünün ifadesidir ve çarpıtılmış bir gerçeklik algısını ortaya çıkartır.
ÇAĞDAŞ ELEŞTİREL YAKLAŞIMDAKÜLTÜR
Frankfurt Okulu ve KültürEndüstrisi :

  • Bu okulun kuramcıları olan , Max Horkheimer, Walter Benjamin, Leo Lowenthal , Kültür ve ideoloji ve kitle iletişim araçlarına dair analizleri oldukça önemlidir.
  • Kültür endüstrisinin ürünleri metalaşan ürünler değil, daha en başında piyasa için üretilmiş ürünlerdir. Bu nedenle kültür damgasını vuran temel güdü en çok satışı sağlamak ve kısa sürede maksimum karı sağlamak olmuştur
Hale: Sanat eserine özgü, onu tek ve biricik yapan, onu çevreleyen parıltı dır .

Antonio Gramsi ve KültürelHegemonya

  • Fiziksel güç kullanımı devlet iktidarının önemli bir unsuru olsa da gramsci egemen sınıfın kendine sadece şiddet ve güç kullanarak devam ettirmediğini öne sürmüştür.
  • Gramscinin bu görüşlerinde kilit kavram hegemonya dır. Kültürel hegemonya geniş halk kesimlerini egemen sınıflar tarafından kültürel ve ahlaksal olarak yönlendirilmesine işaret eder
Hegemonya : :Bir rejim,sosyal sistem yada siyasi iktidarın baskıdan çok geniş toplum kesimlerinin onarrıza göstermesi sonucu ortaya çıkan egemenlik biçimine denir. Mevcut iktidarbiçimi içselleştiğinde ve doğal normal görüldüğünde tam bir hegemonyadan sözedilebilir .

Britanya Kültürel ÇalışmalarOkulu

  • Kültürün iktidar ve direniş ile ilişkisi üzerine odaklanmıştır. Post Yapısalcı, yapısalcı Marksist ve son dönemde postmodernist kuramları eleştirel bir çerçevede bir arada kullanan bu anlamda çok zengin bir kuramsal birikime dayanır.
  • Özellikle medyanın kültürel hegemonyanın oluşturulması ve sürdürülmesindeki rolünü ele alır
  • Ayrıca popüler kültür ve altkültürlerin incelemeleri okulun temel ilgisi olmuştur.
  • Yüksek Kültür ve Aşağı Kültür ayrımını reddeder .Popüler kültürü meşru bir alan olarak tanımlamıştır.
  • Bu okul dinamik sürekli yenilenen bir süreç olarak kavramsallaştırılmıştır.
  • Kültürü birleştirici değil onu bir mücadele ve çatışma alanı olarak tarif etmiştir.
Pierre Bourdieu ve KültürelYeniden Üretim

  • Kültürün yeniden üretim kavramı egemen sınıfların kültürünün eğitim sistemi yoluyla nesilden nesile aktarılması sürecini ifade eder.
KÜLTÜRÜN DİNAMİKLERİ

  • Bir toplumun kültürü teknolojik gelişmeler, savaşlar, işgaller ve hatta doğal afetler gibi birçok faktör etkisiyle değişir.
Kültürel Gecikme :

  • Bu kavram William Ogburn tarafından ortaya atılmıştır. Maddi kültürde meydana gelen değişiklikler belli bir gecikmeyle manevi kültür tarafından takip edilirken arada bir boşluk doğmaktadır.
Kültürel Sermaye

  • Bireylerin özellikler aileleri aracılığıyla sahip olduğu dilsel yeterlilik sosyal tarz ve görgü gibi kültürel niteliktir.
  • Kavramı ilk kez kullanan Bourdieu dir. Ona göre bireyler ne kadar kültürel sermayeye sahipse eğitim ve mesleki sistemde o oranda başarılı olacaktır
KÜLTÜREL ÇEŞİTLİLİK VEKÜLTÜREL ETKİLEŞİM
Kültürel Determinizm :

  • Kültürün değişmez ve çok güçlü, içinde yer alan bireylerin de onun bir nevi esiri olduğu düşüncesidir.
ETNOSANTRİZM – KÜLTÜRELRÖLATİVİZM
Etnosantrizm

  • Bireyin kendi kültürel değerlerini merkeze alarak başka kültürleri kendi kültürünün değer sisteminden değerlendirmesi ve yargılamasına denir.
  • Bu kavram , kendi kültürünü yüceltme, başka kültürleri küçümseme, ötekileşme, ya da aşağılama düzeyinde kendini gösterir.
  • Bu kavram Heterofobi : Farklılık korkusu ve Düşmanlığı
  • Zenofobi : Yabancı Korkusu – düşmanlığı
  • Şovenizm : ırkçılık ile yakından ilişkilidir.
Kültürel Rölativizm :

  • Kültürleri kendi içinde değerlendirmek, ve yargılamak gerektiği, kültürlerin dışardan yargılanamayacağı düşüncesidir.
  • Tüm kültürün eşit şekilde saygıyı hak ettiğini savunur.
KÜLTÜR VE KÜRESELLEŞME
Kültürel Emperyalizm :

  • Genel olarak yabancı bir kültürün değer ve alışkanlıklarının, yerli bir kültür üzerine yaymak ve yerleştirmek için ekonomik ve siyasi güç kullanılması anlamındadır.
  • Bu kuramın en kuvvetli savunucusu Schiller dir.
Ünite Değerlendirmesi

  • Değer : Bir toplumun ya da toplumsal grubun varlığını devam ettirebilmek için üyelerinin çoğunluğu tarafından doğru ve gerekli olduğu düşünülen düşünce ve ilkelere denir.
  • Kültürün 164 tane tanımı olduğunu söyleyen ve İngiliz dilinde bulunan iki üç kelimeden biri olduğunu söyleyen RAymond Williams dır.
  • Kültürü estetik Mükemmellikle özdeşleştiren Matthew Arnold dur.
  • Azınlıkta olan grupların değer ve tutum inanç ve yaşam tarzına işaret eden kültüre Azınlık Kültür denir
  • Yabancı bir kültürün değer ve alışkanlıklarını yerli bir kültür üzerine yaymak ve yerleştirmek için ekonomik ve siyasi güç kullanılmasına Kültürel Emperyalizm denir
  • İdeoloji olarak kültür olgusuna yönelik bir model oluşturabilecek fikirler Karl Maks a aittir
  • Modern Kitle kültürünün 20 Y.Y. kapitalizmin ideolojik tahakkümünün kilit aracı olduğunu öne süren okul Frankfurt Okuludur
  • Kültürel Gecikme Kavramını William Ogburn kullanmıştır.
SOSYOLOJİYE GİRİŞ
ÜNİTE-6
KADIN, AİLE VE TOPLUM
Ailenin EvrenselliğiTartışması :
Murdock göre aile :

  • Ortak ikamet , ekonomik işbirliği ve yeniden üretimle karakterize edilen toplumsal bir gruptur.
  • Sosyal yapı adı çalışmasında farklı toplumlarda aile kurumunu incelemiş ve ailenin evrensel bir kurum olduğunu savunmuştur.
Aileye İşlevsel Bakış
Murdock a Göre Ailenin toplumiçin 4 temel evrensel işlevi vardır.

  • Ailenin cinsel işlevi
  • Yeniden Üretim İşlevi
  • Ekonomik İşlevi
  • Eğitim İşlevi
Parsons Göre Aile :

  • Aile toplumsallaşmanın birincil aracısı olarak geleneksel değerleri yeni kuşaklara aktarır ve toplumsal düzeni güvence altına alır.
  • Parsons a göre Amerikan ailesinin temel ve indirgenemez iki işlevi bulunur. Bunlar ,
    • Çocukların birincil Sosyalizasyonu
    • Toplum nüfus içerisinde yetişkin kişiliklerin sabitlenmesidir.
  • Parsons un kavramsallaştırdığı aile modeli modern sanayi toplumundaki Çekirdek Ailedir
Aileye Eleştirel Yaklaşım :
Leach : Bu yaklaşımda LeachKaçış Dünyası mı isimli çalışmasında sanayi toplumundaki kötümser
aile görüşünü savunur.
Laing : Aile ilişkisi birbağdır. Bu bağ içerisindeki etkileşimden karşılıklı içselleştirme gelişir.
Engels : Özel mülkiyetinortaya çıkmasıyla birlikte tek eşli çekirdek aile gelişti.Tek eşli çekirdekaile
özelmülkiyetin miras olarak paylaşım sorunlarını çözdü. Zira Mülkiyetin sahibi olanerkekler mallarının kendi soylarından çocuklarına geçmesini istediler.
AİLE TÜRLERİ

Çekirdek Aile : en küçük ailetipine denir .anne ve babadan oluşur.
Geniş Aile : Çekirdek ailedenbüyük ailelere denir.
Aileler yatay ve dikey olmaküzere iki biçimde genişler.

  • Yatay Genişleme : Aynı kuşaktan bireyin katılımı ile olur. Eşin kardeşinin aileye katılımı veya kuma gibi
  • Dikey Genişleme : Eşlerden birinin annesi yada babası gibi 3.kuşaktan bir birey olabilir. Türkiye de görülen en sık genişleme tipidir.
AİLENİN EKONOMİ VESANAYİLEŞME İLE İLİŞKİSİ
Talcott Parsons a Göre :

  • İzole edilmiş çekirdek aile modern sanayi toplumunun tipik aile yapısıdır.
  • Çekirdek aile ekonomik sistemin ihtiyaçlarını karşılamak için yapılanmıştır.
Kentsel Aile :

  • Bu kavram genellikle Gecekondular için kullanılır.
  • Köyden kente göç ile birlikte ailenin yapısı geniş aileden çekirdek aileye dönüşür.
Kırsal Aile

  • Türkiye tarımında varlığını sürdüren 4 yapısal ilişki vardır. Bunlar,
    • Küçük Köylü Mülkiyeti ,
    • Küçük Meta Üreticiliği ,
    • Ücretsiz Hane Emeği,
    • Erkeğin Uzun Dönemli Mevsimlik İşçiliği
AİLENİN YASAL STATÜSÜ VEBOŞANMA

  • Türkiye aldatma ve aldatılma en önemli boşanma sebebidir.
  • Medeni Kanunda yapılan değişiklikle Aile Mahkemesi kurulmuştur.
Aile Mahkemesi HakimininGörevleri

  • 4320 Sayılı Yasaya ilişkin tedbir alır
  • Boşanma maddi manevi tazminat nafaka velayet evlat edinme vesayet babalık tanıma vs gibi aile hukukuna ilişkin davalara bakar
  • Çocuk ve yetişkinlerin haklarını korur, Her türlü eğitici, koruyucu ve sosyal tedbirler alır
  • Eşler arasında mal rejiminin tasfiyesine karar verir. ( Mal paylaşımı eşitleşti )
Ailenin Korunmasına DairKanun

  • 4320 sayılı Ailenin Korunmasına dair kanun sadece kocanın değil, aynı çatı altında yaşayan herhangi bir aile bireyinin, şiddetine maruz kalan kişileri koruma amacı taşır.
Türk Ceza Kanunu :

  • 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Türk Ceza Yasası Kadının cinsel ve bedensel bütünlüğünü koruyan değişiklikler içerir.
  • Töre cinayetlerinin cezası
  • Birden fazla evliliği yasaklamıştır.
  • Resmi nikah zorunluluğu – Dini nikahların yasaklanması
  • Evlilik içi tecavüzü suç saymak
  • Tecavüz sonucu hamile kalan kadının 20 haftayı geçmemiş olmak şartıyla kürtaja karar vermek
  • Aynı konutla birbirlerine kötü muamele ve şiddeti cezalandırmak
  • Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmek
  • Hakim ve savcının kararı olmadan bekaret kontrolü yapmayı yasaklamak
Boşanma Davası Açmak .

  • Eşlerden birinin
  • Kötü muameleye maruz kalması , Hayata kast edecek veya onur kırıcı davranışlarda bulunması -Küçük düşürücü suç işlemesi – Haysiyetsiz bir hayat sürmesi – Evlilik dışı ilişkide bulunması – Evi terk etmesi – Tedavisi olanaksız akıl hastası olması halinde açılır.
Türk Medeni Yasası

  • İnsanlar 17 yaşını doldurmadıkça evlenemezler . Kadınlar evlenmeden önceki soyadlarını kullanabilirler.
  • Nafaka davası türkiyenin her yerinde ve Aile mahkemelerine açılır.
  • Çocuğun velayetinde anne ve baba eşit haklara sahiptir.
  • Hiç kimse zorla evlendirilemez- Herkes evleneceği kişiyi seçmekte özgürdür.
Yasa ile Genel Bilgiler

  • Evlilik içinde kadın ve erkek eşitliği sağlanmıştır. Eşler oturacakları konutu birlikte seçebilirler – Eşler birlikte yaşarken veya ayrı yaşarken kadın nafaka talebinde bulunabilir.
  • Kadın bir meslek ve sanatla uğraşması kocanın iznine bağlı değildir.
  • Yeni Medeni Yasa ile kadının ev içindeki emeği, ailenin geçimine katkı olur.
KADININ TOPLUMSAL KONUMU İLEİLGİLİ TEMEL KURAMSAL YAKLAŞIMLAR

  • 1910-1920 arasını kapsayan I Dönem
  • 1980 lerden günümüze kadar olan dönem II Dönemdir
Feminist Yaklaşımlar :

  • Liberal Feminist :
    • Kadının Kamusal dünyaya girişi yasal ve geleneksel engellerle durdurulmaktadır ve bu da kadının ezilmişliğinin nedenidir.
  • Radikal Feminist :
    • İktidar baskı, hiyerarşi ve rekabetle karakterize edilir. Kadının özgürleşmesi için yalnızca ataerkliliğin yasal ve siyasal yapıları değil, toplumsal ve kültürel kurumları da alt üst edilmelidir.
  • Marksist Feminizm :
  • Psikanalitik Feminist :
    • Kadının ezilmişliğinin temeli kadının ruhudur..
  • Varoluşçu Femenist :
    • Kadın ötekileştirilerek ezilir.
  • Postmodern Feminizm :
    • Öteki olma durumunun dışlanmışlığın ve reddedilmişliğin terk edilmişliğin ve marjinalliğinin avantajları vardır. Değişmeye ve farklılığa olanak tanır
  • Çokkülltürlü ve Küresel Feminizm
    • Benliğin parçalanmış olduğu konusunda postmodern feministlerle aynı düşüncededir. Benliğin parçalanması kültürel ve ulusaldır
  • Ekofeminizm :
    • Bizler yalnızca birbirimize değil insanlığın dışındaki hayvanların ve bitkilerin olduğu bir dünyaya bağlıyız.
Kadının Ücretli Emeği :

  • Ücretli kadın emeği, değeri düşük emektir. Kadınlar erkeklerin genellikle 4/3 ile veya yarısı kadar ücret alırlar. Uzun dönemli güvenceden yoksun, vazgeçilmesi kolay, piyasa dışına atılma olasılığı yüksek emektir.
  • En çok düşük statülü işlerde çalışırlar. Vasıfsız olurlar, ve yönetici görevinde çok nadir bulunurlar.
  • Kollektif örgütlenmelerine gelişmemiştir. Sendikalarda yönetime katılımları zayıf, karar alıcı ve politika saptayıcı bölümlerde sayıları azdır.
Kırsal Kadın ve Ücretsiz AileDerneği :

  • Kadın üretim ve yeniden üretim süreçlerinde mülksüz ve sermayesiz olandır.
  • Küçük Meta işçiliğinde kadın emeği vazgeçilmezdir.
  • Türkiye tarımda kırda toprak mülkiyeti sorunu kadının sorunudur. Tarımda kadın tarihsel olarak mülksüzdür. Miras yoluyla hal ettiği toprakları alamaz ya da parası olsa bile yeni toprak alıp mülkiyetine geçiremez.
  • Türkiye kadın işçiliğinin en yoğun olduğu sektör Tarım sektörüdür .
KADININ YASALAR KARŞISINDAKONUMU

  • Kadına yönelik şiddet kadının yaşam hakkının güvenliğinin onurunun özgürlüğünün ve bedensel bütünlük hakkını sırf kadın olduğu için ihlalidir .
  • 4320 sayılı yasa Ailenin Korunmasına Dair Yasanın uygulanması için başvuru bizzat şiddete uğrayan tarafından değil, komşular, akrabalar, ve yakınlar tarafından da yapılabilir .
  • Tedbir kararı her yerden alınabilir
  • Şiddete uğrayan birey yasada yazılı olmamakla birlikte kendisi bakımından alınmasını istediği tedbirleri başvurusunda belirtmelidir.
  • Başvuruda yapılacak işlemlerde masraf alınmaz, harca tabi değildir.
4320 Sayılı Yasada AlınacakTedbirler :

  • Evden uzaklaştırma- Kişiye çocuklara ve diğer aile bireylerine karşı şiddete ve korkuya yönelik davranışlarda bulunmasını engellemek
  • Telefon , mektup, vs iletişim araçlarıyla kişiyi rahatsız etmemesi sağlanır .
  • Şiddet uygulayanın silahı elinden alınır, evde alkol ve uyuşturucu kullanması veya bu şekilde eve gelmemesi sağlanır.
Şiddet Çeşitleri

  • Fiziksel Şiddet : itip kakmak tartaklamak tokatlamak yumruklamak
  • Duygusal Şiddet : aldatmak , tehdit edilmek, aşağılanmak
  • Ekonomik Şiddet : Bireyin para harcama yetkisini kısıtlamak çalışması engellenir.
  • Cinsel Şiddet : Bireyin isteği dışında istemediği ortamlarda istemediği şekilde cinsel ilişkiye zorlamak.
Boşanma Davası Açmakiçin Sebepler :

  • Eşlerden biri kötü muamele ediyorsa
  • Hayata kast edecek veya onur kırıcı davranışlarda bulunuyorsa
  • Küçük düşürücü suç işlemişse veya haysiyetsiz bir hayat sürüyorsa
  • Evlilik dışı başka bir ilişkisi varsa
  • Evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla evi terk ettiyse
  • Haklı sebep olmadan eve dönmüyorsa
  • Tedavisi imkansız akıl hastası ise bu durum evliliği çekilmez hale getiriyorsa
Ünite Değerlendirmesi

  • Özerk bir kendinin gelişebilmesi için çocuk ailesi tarafından talep edilen sonsuz isteklerden bağımsız olmalıdır diyen Psikiyatris ve Kitabının adı DAVİD COOPER – AİLENİN ÖLÜMÜ
SOSYOLOJİYE GİRİŞ
ÜNİTE-7
DİN VE TOPLUM
DİNE TEMEL YAKLAŞIMLAR
Tarihsel Materyalist Yaklaşım– Marx ve Engels

  • Dini üst yapıda görürler.
  • Dinin çıkış noktası bakımından görüşleri evrimci ve tarihsel materyalist bir şemaya uyar.
  • Tüm dinlerin kaynağı insanların gündelik yaşamlarını kontrol eden doğa güçlerinin onların zihinlerindeki yansımalarından doğmuş kişileştirmelerdir ve her toplumda farklı biçimde yer alabilir.
  • Din ruhsuz bir durumun ruhu olduğu kadar ezilmiş yaratığın iniltisi kalpsiz bir dünyanın kalbidir de o halkın afyonudur.
  • Marx ve Engels din kurumumu iki özelliği açıdan ele almaktadır.
Sosyal Psikolojik Yaklaşım :Weber

  • Dünya dinleri diye adlandırdığı beş din Konfüçyüs, hinduzm, Budizm, Hrisitiyanlık ve İslam
  • VVeber dini tanımlamamış ancak dinlerin vaatlerini ayrıntılı olarak ele almış ve insel etik ve ekonomik yaşam arasındaki ilişkiyi incelemiştir.
  • Weber genel bir din tanımı yapmaktansa dine dair yapıları kavramsallaştırma ve örnekleme yoluna gitmiştir. İlkin peygamberliği diğer dinsel liderlik biçimlerinden ayırt eder daha sonra kendi içinde ikiyi ayrılır
    • Örnekleyici Peygamberlik : Örnek bir yaşantıya dayalı bir yol olarak kurtuluş fikrine dayalı peygamberlik
    • Etik Peygamberlik : Peygamberin kişisel, aşkın ve etik bir tanrının aracı veya elçisi olarak algılandığı peygamberlik
Toplumsallık Yaklaşım :Durkheim

  • Dinsel ayinin toplumsallık yaratan işleviyle ilgilenir. Kutsal şeylere yani belirgin olarak ayırt edilen ve yasaklanmış şeylere ilişkin birleşik bir inançlar ve uygulamalar toplamı , onlara içtenlikle inananların tümündün oluşan ahlaki bir topluluğu bir arada tutan inançlar ve uygulamalar olarak tanımlar.
  • Dinin en ilkel biçimlerinin bilgisini aramaya gitmiştir. Ona göre hiçbir unsuru kendinden önceki bir başka dine dayanmayan bir din ilkel din olarak görür.
  • Durkheim dini toplumsallıkla açıklamıştır.
Fenemolojik Yaklaşım : Eliade:

  • Din kendinden başka hiçbir şeye indirgenmemeli ve din olarak din yaklaşımıyla ele alır.
  • Dinin düşünsel işlevini yarattığını hierophany ile özetler.
İletişimsel Yaklaşım : Pace

  • Peygamberler genellikle sözlü iletişim dinini kullanmışlardır. Ve bir peygamber öncelikle bir evet ama kişisidir.
  • Keyf suresinin 300 yıl uyuduklarını anlatan kişilerin öyküsünden ince ayrıntıyı kullanır.
  • Hiçbir şeyin yok olmadığı ilkesini kabul eden Pace ye göre peygamberler mesajlarını sunarken aslında sosyal çevrenin gerektirdiği yeni şartlara yanıt ve çözüm getiriyordur.
DİN- LAİKLİK VE SEKÜLERLEŞME

  • Laisizm , din ile siyaset arasında kesin bir ayırım yapan ve toplumda dinin sınırlı bir rol oynadığını savunan bir doktirindir.
  • Sekülerleşme bir süreçtir, dinin bütün yaşam alanlarından çekilmesi, küçülmesidir.
Genel Bilgiler

  • T.C resmi dini 1928 e kadar islamdı. Anayasadan bu ifade 1928 de çıkartılmış-1937 de laiklik anayasaya girmiştir. Türkiyenin Avrupa da benzeri Fransa ise Kilisi ile devlet ayrımı 1905 yılında gerçekleşmiştir.
  • Türkiye tarihinde sekülerleşme 1700 lerdeki toprak kayıplarına çare olmayan ordu kurumunda başlamıştır.
DİN VE EKONOMİ

  • Weber çalışmasının başında her ne kadar kalvinizm ve kapitalizm arasında doğrudan bir sebep sonuç ilişkisi kurmadıysa da modern kapitalizmin gereksinim duyduğu etik dürüstlük dakiklik çalışkanlık, tutumluluk ve sınırlama olarak ortaya çıkar.
Kalvinizm :

  • Büyüden tamamen kopmayı temsil eden, tanrının mutlak aşkınlığını ve bireyin manevi soyutlanmışlığını temel alan öğretidir. Bu öğretiye göre yalnızca tanrı özgürdür ve o bazıları onun lütfuna ulaşmış seçilmişlerdir.
DİN VE SİYASET :

  • Din sosyolojisinin yine Weber tarafından üretilen en temel kavramlarından biri de karizmatik otorite kavramıdır.
  • Sekülerleşme teorisinin sahibi Berger dir.
DİN VE AİLE

  • Aile ilk toplumsallaşma kurumudur. Din ve dinsel yaşantıyı öğrendiğimiz içselleştirdiğimiz veya tavır ve tutum geliştirdiğimiz ilk kurumdur.
Kehrer Din ve Aile arasındaki ilişkileri 4 anabaşlıkta inceler

  • Aynı toplum içinde evlenme ( endogami )
  • Başka bir gruptan eş seçme ( exogami )
  • Evliliğin devamında çocuk sayısı konusunun dinle ilişkilendirme ve
  • Ailenin benimsediği ‘ eğitimle ilgili değerler ‘ ve bunların dinle ilgisi
Genel Bilgiler :

  • Din ve mezhep farklarının belirgin biçimde belirleyici olduğu bir konu da boşanma ve çocuk sayısı
  • Türkiye ye özgü Alevilik için de tek eşlilik esastır ve boşanma öngörülmez. Bazı İslam mezhepleri ise boşanma hakkını sadece erkeğe vermiştir.
Ünite Değerlendirmesi

  • Dinsel ayinlerin işlevi sadece kişiyi tanrısına değil içinde bulunduğu gruba da daha sıkı bağlamaktır görüşü Durkheime aittir.
  • Dinsel etik ve ekonomik yaşam arasındaki ilişkileri incelene Weber dir.
  • Dini iletişimsel yaklaşımla ele alan teoriysen Pace dir
  • Dinin bütün yaşam alanlarından çekilmesi, küçülmesi diye tanımlayana Sekülerleşmedir.
  • Feodal soyluluğun, toprak sahibi aristokrasinin selamet arayışında olmadığı ve cemaatsel dinden de uzak durduğunu tespit eden teoriysen Weber dir.
  • Hristiyan çileciği hedeflemediği halde ortaya çıkardığı sermaye birikimiyle-kapitalizme hizmet etmiştir tezi Webere aittir.
  • İslamda din adamları sınıfı önerilmemiştir. Şii İslam hariç islamda din adamlarına kutsiyet atfedilmez. Cümlesi Sükelerleşme kuramında eksiklik ortaya çıkarır.
  • Din ve birey arasındaki en önemli iletişim kanallarından biri olduğu içindir ki aile kurumu kuşaklar boyuca büyük dini organizasyonların üyeliğini devamlı kılmıştır sözü Kehrer e aittir.
SOSYOLOJİYE GİRİŞ
ÜNİTE-8
HUKUK-SUÇ VE TOPLUM
Değerler :

  • Bir toplumun yad gruptaki, istenir ve doğru olana ilişkin ideal ilkeleri tanımlayan özgürlük ve eşitlik gibi prensiplerdir. Değerler norm ve kuralları da kapsamaktadır. Hangi normun kabul edilip edilmeyeceği, değerler aracılığıyla karar verilir.
Norm :

  • Ödül ceza sistemiyle ortaya çıkan ve bireylerin davranışlarına etki eden kültürel kurallardır. Kurallar toplum için gerekliliktir. Norm yaptırımı olan kurallar sistemidir.
  • Normlar uyulmadığında toplumsal yaptırım söz konusu olur.
  • Ödül ve ceza resmi ya da gayri resmi olabilir .Normların ödüllendirilmesi de söz konusudur.
  • Resmi ve Gayri Resmi olmak üzere ikiye ayrılır
    • Resmi Normlar : Yasa yönetmelik, tüzük genelge kurul kararları. Bu normlara ilişkin cezalar ve ödüller önceden belirlenmiştir.
    • Resmi Olmayan Normlar : Açıkca belirlenmemiştir. Resmi olmayan normlar ihlali sonucu bireyler kınama, alay etme, dışlama, hakaret gibi yaptırımlarla karşılanır.
Anomi :

  • Sosyal düzenin işlememesi, bozulması durumunda ortaya çıkan bir normsuzluk ve kuralsızlık durumunu ifade eder. Metrona göre
    • Anomi yapısal bir gerilimin ürünüdür ve fırsat yapılarına farklı ulaşma düzeylerinin varlığından kaynaklanır.
    • Persons ve Metron anomi konusunda normlar ve değerler arasındaki çelişkilere de vurgu yapar.
TOPLUMSAL NORMLAR

  • Din Kuralları :
    • Belirli bir insanın kutsala ilişkin duygularına karşılık veren, nihai anlamlandırmalara ilişkin sorulara cevaplar sağlayan, sembol, inanç, değer ve uygulamaların kurumlaşmış sistemi olarak tanımlanır.
    • Dinler, bireylerin belirli durumlarda nasıl davranacağına ilişkin sosyal normlar koyar.
    • Durkheim dini, bütün kısımları birbirine bağlı inaç ve ritüellerden ( dinsel tören ) meydana gelen, kutsal değerlere ilişkin ve mensuplarını aynı toplumda birleştiren bir bütün olarak tanımlar ..
  • Ahlak Kuralları :
    • Bireyin vicdanının belirli davranışları doğru ve iyi olarak tanımlamasıdır. Ahlak kuralları dağınık, örgütlenmemiştir.
    • Kontrol aracı vicdandır.
  • Örf ve Adetler :
    • Örf ve adetler toplumlarda herhangi bir organ tarafından açıkça konulmadığı ve arkalarında resmi bir otorite bulunmadığı halde kendiliğinden ve dereceli olarak oluşan ve toplum içindeki ilişkileri yöneten sosyal normdur. Yaptırımı toplumsal baskıdır. Uzun zamandan beri tekrar edile gelen ve sıraladığımız özellikleri taşıyan normlara ise adet denir.
  • Moda Kuralları :
    • Bireyin yaşam tarzına uygun olabileceği görünümlerin bir ifadesidir.
  • Hukuk Kuralları :
    • Sistemli ve örgütlüdür.
HUKUK VE TOPLUMSAL BOYUTLARI
Aristo : İnsanlar arasındakidostluk ilişkilerini
Gratius : İnsanlarınhemcinslerini arama duygusundan kaynaklanan ilişkileri
Durkheim ve Duguit : Benzer ve farklı ihtiyaçlarnedeniyle ortaya çıkan dayanışma ilişkilerini
Mark ve Engels : Sınıflararası istismar ilişkilerin hukuk temelinde oluştuğunu ifade etmişlerdir

Hukuk Kurallarının İşlevleri-3 tane

  • Baskıcı :
  • Kolaylaştırıcı :
  • İdeolojik :
Hukuk Sosyolojisi :

  • Kendini sürekli yenilemek zorundadır.
  • Hukuk ve toplum arasındaki ilişki ve etkileşim hukuk sosyolojisinin temel konusudur.
  • Hukuk sosyolojisi terim olarak ilk defa isim babası olarak İtalyan anzilotti tarafından 1892 Sociologia Juridica şeklinde kullanmıştır.
  • Hukuk sosyolojisinin amacı, yasal normların varlığıyla toplumdaki insan davranışlarının belirlenmesi ve koordinasyonudur.
  • Sosyolojinin ve hukuk sosyolojisinin öncüsü ilk çağdan Aristo ve modern zamanlarda Montesguieu dur.
Ross a göre :

  • Sosyolojik açıdan hukuk kuralı bir sosyal kontrol aracıdır.
Hukuk Sosyolojisi Hukuku ikibağlamda inceler

  • Toplumsal yaşamın bir ürünü olarak
  • Bu gerçek toplum yaşamının düzeni olarak
Hukuk Sosyolojisinin ÜzerindeÇalıştığı Konular

  • Sosyal Kontrol sisteminin işlevi
  • Siyasal ekonomik düzenle ilişkili olarak yasal düşünce formları
  • Meşrulaştırma ilkeleri ve etkileri
  • Doğru yasal anlamlandırma formlarının aktarılması
  • Hukuk dili sisteminin evrimi hukuk düzenindeki zorlama ya da özgürlük düzeyleri
Gurvitch e Göre HukukSosyolojisi

  • Sistematik Hukuk Sosyolojisi
  • Hukuk Tipolojisi
  • Jenetik Hukuk Sosyolojisi
SOSYALLEŞME VE EĞİTİM

  • Sosyalleşme bireyin bir sosyal gruba katılmasını sağlar.
  • Çocukların ve gençlerin sosyalleşmesinde etkili olan en önemli iki kurum aile ve okuldur.
Eğitim SosyolojisindeSosyalleşme Çeşitleri

  • Antizipatorik Sosyalleşme :
    • Bir gruba üye olmayan ama girmek isteyenlerin o grubunu kurallarını öğrenmesi
  • Tarihsel Sosyalleşme :
    • İnsanlık tarihinin herhangi bir döneminde yaşamış ve o dönemin şartlarına göre karakteristik bir bilgi ve davranış yapısına sahip olması
  • Siyasal Sosyalleşme :
    • Çocukların ve gençlerin içinde yaşadığı toplumun siyasal sistemini benimsemesi
  • Kısmı Sosyalleşme :
    • İçine girilecek grubun kurallarının bir kısmını benimsemesi
  • Sosyal Sınıf ve Tabakalara Göre Sosyalleşme :
    • Anne ve babalarında içinde bulunduğu ve kendinin de içinde yetiştiği sosyal sınıf ve tabakanın benimsemesi
UYUM
3 grupta incelenir.

  • Genel Uyum : Anarşiden ve törerden uzak, disiplinli, huzurlu ve uyumlu bir toplum.demokratik düşünce ve davranışlı bir nesil yetiştirmektir.
  • İçten Uyum : Kendi vatanına ve milletine gönülden bağlı, milli ve manevi değerlerini gönülden benimsemiş bir toplum dur.
  • Dıştan Uyum : Toplumun manevi değerlerini benimsememekte beraber onlara karşı çıkmaması ve yine yaşadığı toplumun hukuk düzenini kabul etmiş olması halidir
Eğitim Sosyolojisi :

  • Kurucusu Emile Durkheimdir. İşlevselci Yaklaşımı temel almıştır. Toplumsal yaşama hazır olmayan bireyi topluma hazırlamaya dönük olarak yetişkinlerce yapılan etki olarak görür.
Eğitim Sosyolojisini TemelKonuları :

  • Eğitilen kişinin toplumsallaşması için toplumun eğitimden beklediklerini araştırmak
  • Toplumun değişme gereksinimini karşılamada eğitime düşen görevleri ortaya koymak
  • Toplumun benimsediği yaşam biçimine uygun olarak eğitimin biçimlenmesine ve işlemesine ilişkin ilkeleri belirlemek
  • Eğitim araçlarını gerçekleştirmek için eğitim sistemi ile toplumun nasıl ilişki kuracağını saptamak
Eğitim Sosyolojisindeki TemelYaklaşımlar
Emile Durkheim :

  • Eğitimi, çocukları ve gençleri sosyalleştirme süreci olarak tanımlar .
Max Weber :

  • Eğitim, bireylerin toplumsal yapı içinde alacakları statüyü belirleme açısından çok önemlidir. Eğitimin asıl görevi, bireyleri ilerde toplumsal yapıda ulaşacakları yere ulaşması için hazırlamaktır.
Yapısalcı – İşlevsel Yaklaşım:

  • Toplumlar varlıklarını sürdürmek için bazı gereksinimleri karşılamak zorundadır. Okul bir sosyal sistem olarak ele alınır. Sosyalleşmeyi sağlayan kurumlardan biridir.
Bilgi Sosyolojisi –Fenemonolojik Sosyoloji :

  • Kurumları, düşünceleri, öğretimin elemanlarını, yetenek ve başarıyı başlangıç noktası olarak almalı, bunların altında yatan anlamları bulmaya çalışmaktır.
Çatışmacı Kuramlar :

  • Marxist ve Neo Marxist , sınıf çatışmalarına dayalı çözümlerini temel alan yaklaşımlara göre okul ve eğitim sistemleri toplumun egemen güçlerinin toplumsal denetimlerini sağlamak üzere yapılanırlar.
  • Fırsat eşitliği, eşitsizlikleri örtmek için kullanılan bir araç niteliğindedir. W
Yorumsamacı Yaklaşım :

  • Bu alanda uzun süre göz ardı edilen süreçlere odaklanır.
SAPMA VE SUÇ KAVRAMLARI
Sapmaya İlişkin Yaklaşımlar 3tane – Biyolojik – Psikolojik – Sosyolojik
1- Biyolojik Yaklaşımlar :

  • Bireylerin sapmaya genetik olarak daha eğilimli olduklarını savunmuşlardır.
Cesare Lombrossa :

  • Bu kişi, suçlunun kafatası ve alının biçimi, çene büyüklüğü ve kol uzunluğu gibi fiziksel özelliklerini incelemiş ve bunların insan evriminin önceki aşamalarından kalan özellikler sergilediği ve insanlığın ilkel formlarına geri döndüklerini ileri sürmüştür.
Herry E.Kelly :

  • Vücuttaki kimyasal dengesizliklerin suça neden olabileceğini savunmuştur. Kandaki şeker oranının yüksekliği durumu ve vitamin eksikliklerinin suça yol açabileceğini ifade eder.
2- Psikolojik Yaklaşım :

  • Bireyin psikolojisine yönelik çalışmalar yapar.
  • Sapma hastalığının bedenden çok zihinden kaynaklandığını söyler.
  • İlk çalışmalar Hapishane ve Akıl hastaneleri olmuştur.
3- Sosyolojik Yaklaşımlar :

  • Bireyleri etkileyen sosyal çevreyle birlikte suçu ve normal bireyler arasındaki farklılıklara odaklanır.
  • Sapmayı, kabul görmüş kuralları çiğneme, bozma biçiminde tanımlar, ve kimin sapma gösterdiğini, sapmayı etkileyen kişilik özelliklerini ve yaşamlarına ilişkin koşulların araştırılmasının önemini vurgular.
İşlevselci Yaklaşım :
Emile Durkheim :

  • Suçun normal olduğunu, ve sosyal davranış için gerekli olduğunu iler sürmüştür. Suç, her yaşta hem yoksullukta hemde zenginlikte var olduğunu ve insanın doğasının bir parçası olduğunu savunur
  • Cezanın bir işlevi ise suçu toplumdan tamamen yok etmek değil, bireylerin ortak değerlere ve inanışlara bağlılıklarını gerekli düzeyde tutmaktır.
Cohen : Sapmanın Olumluişlevi

  • Sapma bir güvenlik subabı olabilir. Toplumun yanlış ya da kötü işleyen yönlerini gösteren bir uyarı aracı işlevi görebilir.
Merton :

  • Sapma ekonomik eşitsizliklerin bir yan ürünüdür.
Yapısalcı ve Alt KültürlerYaklaşımı :

  • Sapmanın kaynağını birey ya da grupların toplumsal yapıdaki konumlarıyla, Alt kültürler yaklaşımı ise sapmayı bir sosyal grubun alt kültürüyle ilişkili olarak açıklar.
Cloward ve Ohlin :

  • Cohenin görüşünün benimserler. Bu yaklaşımı 3 karşılık verirler.
    • Suç alt kültürler
    • Çatışma Alt Kültürler
    • Geri Çekilme Alt Kültürler
Sosyal Kontrol Yaklaşımı:

  • Bu yaklaşıma en önemli örnek Skyes ve Matza nın Nötralizasyon teorisidir.
    • Nötralizasyon Teknikleri Şunlardır
      • Sorumluluğun Reddedilmesi
      • Başkasına Zarar Vermeyi Reddetmesi
      • Suçluların Kınayanları Kınaması :
Etkileşimci Yaklaşım :
Lemert :

  • Sapmanın oldukça yaygın olduğu ve insanların genellikle bu durumdan sıyrılabileceklerini öne sürmüş ve iki tane Sapma ayrımı yapmışlardır. Birincil ve İkincil Sapma dır.
Etiketleme Teorisi :

  • Hiçbir yapısı gereği suç niteliği taşımadığı varsayımından yola çıkar.
Geleneksel ve Neo-MarxistYaklaşımlar :

  • Bu teorinin temel savunusu, bireylerin etkin bir biçimde kapitalist düzenin eşitsizliklerine bir tepki olarak sapkın davranışlar içinde bulunduklarıdır.
  • Bu yaklaşıma göre, suçun tanımı, güç servet, ve yüksek mevkiye sahip olanlar tarafından kontrol edilmektedir.
Cinsiyet ve Sapma

  • Kadınların işledikleri suçlar hemen hemen her zaman küçük suçlardır ve çok ender şiddet içerir.
Suç Türleri

  • Mülke ilişkin Suçlar : Hırsızlık – müzik hırsızlığı- yasadışı hırsızlık
  • Cinsel Suçlar : Tecavüz , internetteki cinsel suçlar
  • Duygusal Suçlar : Nefret Suçu, Heyecan arayışı, intikam , küçük düşürme
  • Örgütsel ve Mesleki Suç Formları : Kaçakçılık – Yasa dışı kumar oynatmak, uyuşturu ticareti
  • Alkol –Uyuşturucu ve Sağlık Suçları :
Genel Gerilim Kuramı :

  • Suç ve suça ilişkin davranışların nedeni diğer bireylerle olumsuz ilişkilerdir.
Kaçış Kuramı :

  • Bireylerin kendini kötü yada yetersiz hissetme, olumsuz duygulara sahip olma ve kendini değersiz görme gibi kendilerine ilişkin olumsuzluklardan kaçabilmek için suça yönelmesidir.





 

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Aöf Sosyoloji bölümü 1.sınıf öğrencileri için yaptığınız ders notları paylaşım için teşekkür ederiz...
 

siyahkartal

Yeni Üye
Katılım
24 Ocak 2013
Mesajlar
19
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bölüm:
Sosyoloji
Şehir:
Konya
ben teşekkür ederim.Bizler aynı geminin yolcularıyız..elinde bu bölümle ilgili özeti olan arkadaşlar var ise siteye eklemelerini rica ediyorum...İyi çalışmalar.
 

siyahkartal

Yeni Üye
Katılım
24 Ocak 2013
Mesajlar
19
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bölüm:
Sosyoloji
Şehir:
Konya
SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL KAVRAMLAR
ÜNİTE – 5
SİYASET
Siyaset Nedir : Ortak kurallar ve karar alma mekanizmasıyla ilgilenen Sosyal bilim dalıdır.
SİYASET BİLİMİN TEMEL KAVRAMLARI :
İktidar :
• Bir kimsenin kendi istediğini bu talebe, yönelik muhalefetin varlığına rağmen yaptırabilme gücünü ifade eder.
• İktidar ilişkilerin özünde zor kullanma tehdidi yatar .Her iktidar kendini meşru göstermek zorundadır.
Meşrulaştırmak :
• İktidara itaat etmeyi, normal, olağan olması gereken bir eylem olarak gösterebilmek demektir.
Devlet :
• Belli bir coğrafi alan ve alan üzerinde yaşayan nüfus üzerinde şiddet kullanma tekeline sahip olduğunu iddia eden hiyerarşik bir örgüttür.
Egemenlik :
• Ülke sınırları içinde hakim olan kendisinden başka sınırlama kabul etmeyen herkesi bağlayan kararlar alan en üstün gücün devlet olduğunu kabul ifade eder. Egemenlik siyasal gücü ifade etmeye yarayan bir soyutlamadır.
Küreselleşme :
• Mal insan sermaye ve fikirlerin dünya üzerinde her zaman olduğundan çok daha hızlı biçimde hareket etmeleri olgusunu ifade eder. Ülkeler arasındaki ilişkileri ve karşılıklı bağlılıkları artırır. Sınırları bulanıklaştır. Dünyanın bir bölgesinde olan bir olay diğerini yakından ilgilendirir.
• 17 Y.Y dan itibaren hız kazanmaya başlamıştır.
Refah Devlet :
• Bireylerin hayat, hürriyet ve mülkiyet haklarını koruma ile beraber belli bir sosyo ekonomik düzeyde yaşamalarını amaçlayan devlet türüdür. Eşitsizlikleri gidermeye çalışır, işsizlik, hastalık gibi hallerde vatandaşı korumaya gayret gösterirler. Refah devletlerinde sağlık ve eğitim harcamalarını önemli bir kısmı devlet tarafından karşılanır.
SİYASAL İDEOLOJİLER
İdeoloji :
• Daha iyi bir dünyanın nasıl kurulacağını gösteren insanları siyasal eyleme davet eden bir ölçüde sistematik ve kendi içinde tutarlı düşünceler demetidir.
• İdeoloji kelimesi ilk defa Fransız destutt de Trach tarafından Düşünceleri inceleyen bilim anlamında kullanılmıştır.
• Karl Marx ideolojiyi , sınıf ve sömürü gerçekliğinin gizlemek için egemenler tarafından oluşturulup ve gerçeği temsil eden bilimsel düşüncenin zıttıdır bilimsel olmayandır diye tanımlamıştır.
• Bilimsel olmayan ideoloji olarak görülmüş ve ideoloji toplumsal hayatın tüm yönlerine nüfus etmeyi amaçlayan TOTALİTER devlet ile özdeşleştirilmiştir.
• İdeoloji , Bize neyin önemli neyin önemsiz olduğunu ifade eder.
• İdeoloji insanları siyasal eyleme diğer bir ifadeyle siyasete katılmayı çağırırlar. İdeolojinin asli işlevlerinden biri soğukkanlı, objektif analiz ya da açıkların duygularına hitap etmektir.
İdeolojinin İşlevleri :
• Siyasal eyleme Çağrı – Siyasal Olayları Açıklama – Siyaseti Anlamlandırma – iyi Toplum Nasıl olacağını gösterme ( siyasal Çıkarların temsili işlevlerinden değildir )
Liberalizm
• İdeolojidir.
• İnsanı öne çıkaran, akıl ve bilim yoluyla insanın doğa ve kendi hayatı üzerinde kontrol kurulabileceğini ve insanlığın sürekli daha iyiye doğru ilerlediği varsayımlarına dayalı aydınlatma geleneğinin parçasıdır.
• Bu kavramın öne çıkardığı temel değer birey ve bireyin özgürlüğüdür.
• Hiçbir şarta gerek kalmadan renk, ırk, dil, din , soy gibi farklılıkları bir kenara bırakarak belli haklara sahip olmalıdır.
• Liberalizme göre birey özgürlüğe en büyük tehdit devletten gelir. Devlet gerekli şeytandır.
• Liberalizme yönelik eleştirilerin başında bireyin arzu ettiklerini gerçekleştirebilme potansiyeline pozitif özgürlük denir.
• Liberal Demokrasinin olmazsa olmazları , Serbest Seçimler, Bağımsız Yargı, Medya, Yasama Organı ( Başkanlık Sistemi bunların içinde yer almaz )
Sosyalizm :
• İdeolojidir.
• Sosyo ekonomik eşitlik, paylaşma, kardeşlik topluluk ve kolektif mülkiyet gibi değerlerin öne çıkaran bir ideolojidir.
• Sosyalist İdeoloji, hem özgürlük hem eşitlik arzu eder.
Muhafazakarlık :
• Tanımlanana en zor ideolojidendir.
• Kendi yaklaşımlarını genellikle bir ideoloji olarak görmezler Fransız devrimi ve Aydınlatma Felsefesinin sorgulanması Avrupa da muhafazakarlığın ortaya çıkışını tetikleyen temel olgudur.
• İnsan aklının gücü abartılmamalıdır .İnsan asla mükemmel olamayacak kusursuz bir yaratıktır. Dolayısıyla toplum da hiçbir zaman mükemmel ya da kusursuz olmayacaktır.
• İnsan aklına duyulan güvensizlik muhafazakarlığın temel köşe taşlarından birisidir.
• İnsan ahlaken bozulmaya meyilli bir yaratıktır.
• Muhafazakarlar, devleti çoğu zaman mistik anlamlar yüklenen bir mekanizma olarak tanımlar .
Milliyetçilik :
• İdelolojidir.
• Millet ya da ulus kendisini diğer milletlerden dil soy kültür gelenek ve birlikte yaşama iradesinin varlığı yokluğu açısından farklı gören kimselerin oluşturduğu bir bütün olarak görülür.
• İdeoloji olarak Milliyetçilik , Her milletin kendi devletine sahip olması gerektiğini ifade eder.
• Milliyetçi ideolojiye , devletlerin sınırları içinde mümkün olduğunca tek bir millet yaşamalıdır.
• Milliyetçilik Fransız devriminden sonra yayılmaya başlamıştır
• Milliyetçilik İnsan Hakları millet kavramından önce gelir görüşünü savunmaz.
Sosyal Demokrasi
• İnsan ve toplum anlayışına dayalı temel İdeolojiler arasında görülmez .
• İşçi sınıfının kapitalist düzeni devirmesini değil de sistem içinde kalarak demokratik mücadeleler yoluyla haklar elde etmesini savunan bir ideolojidir.
• Sosyal Demokrasinin , Anthony Giddens tarafından geliştirilen Üçüncü Yol siyaseti sosyal demokrat ideoloji yeniden canlandırma çabalarının en önemli örneğidir.
Faşizm :
• 20 y.y ideolojisidir.
• Düşünceden ziyade eylemi vurgular. Kendisinin daha çok karşı olduğu şeyle tanımlamaya çalışan bir ideolojidir.
Faşist in Temel Özellikleri
• Üstün bir ulus ya da ırkın üstün olmayan diğer uluslar üzerinde egemenlik hakkı olduğu fikri, şovenist milliyetçilik ya da ırkçılığa dayalı yayılmacı ve saldırgan dış politika anlayışı
• Bireyin tamamen üstün liderin kişiliğinde somutlaşan devlete tabi olması
• Devlet dışındaki ara kurumalar izin verilmemesi, temel hak ve hürriyet kavramı ile parlamenter demokrasinin reddi
• Şiddet savaş ve militarist değerlerin öne çıkaran kominizm, ve sosyalizm karşıtı
• Gelişmiş ülkelerde faşist hareketler , daha çok ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ve islamofobi olarak bilinir .
• Faşist ideoloji Liderlik sorgulanmamalıdır görüşünü benimser.
Feminizm
• Klasik ideolojiler arasında sayılmaz.
• Erkeğin lehine kadının aleyhine işlediği düşüncesinden yola çıkar .
• İlk ortaya çıkışı kadınların erkekle eşit siyasi haklara sahip olmaları, kamu alana girebilmeleri, erkeklerle eşit vatandaş olabilmelerin talepleriyle paralel gelişir.
• Radikal feministler erkek egemen düzeni sembolize eden patriyarki ( ataerkillik ) kavramı yardımıyla kadın erkek eşitsizliğinin diğer eşitsizliklerle benzer statüye sahip olmadığını belirtir.
Çevrecilik :
• Ekolojizm ile eş anlamlıdır. Toplumsal siyasal hayatı mümkün kılan doğal dünyanın, insanlar ve insanların faaliyetleri neticesinde zarara uğradığı, tahrip olduğudur.
• Ekolojizm bu mekanizmanın insan mücadelesiyle bozulduğu varsayımı üzerine şekillenir.
DEMOKRATİK REJİMLERDE SİYASAL KURUMLAR - DEVLET- TOPLUM İLİŞKİLERİ VE SİYASAL HAYAT

Demokrasi :
• Nihai siyasi karar alıcıların serbest seçimlerle iktidara gelmeleri ve siyasi iktidarın sınırlarının hukuki normlarla belirlenmiş bu temel hak ve hürriyetlerin demokratik olmayan rejimlere kıyasla daha korunaklı olması anlamına gelir.
Demokrasinin Özellikleri
• Yönetilenlerin yönetime katılımları, yönetilenlerin haklarının tanınması-,
• Kanun önünde eşitlik ve siyasi eşitlik prensiplerinin kabulü
• Özerk birey kavramıyla birlikte gönüllülük temelinde örgütlenmelerin önüne çıkması,
• Seçimler, seçilmişleri denetim altında tutmanın temel aracıdır.
Seçimler ve Yasama Organı :
• Seçimler yoluyla halkın temsilcilerini seçtiği olarak kabul edilir.
Seçim Sistemleri :
• Nispi Temsil Sistemi : Kullanılan oylarla milletvekili sayıları arasında orantılı bir temsile denir. Temsilde adaleti öne çıkartır.
• Çoğunluk Sistemi : En fazla oy alan parti ya da adaya avantaj sağlayan sisteme denir. Hükümet kurulabilecek çoğunluğa sahip parlamento komisyonu oluşturmayı amaçlar.
Yasama Organı :
• Tek ve çift meclisli olabilir. Çift meclisli ABD ve Almanya dır.
• Yasama organlarının ilk görevi Anayasa da dahil olmak üzere yasa yapmak, yasaları kaldırmak ya da değiştirmektir. İkinci görevi, Meclis araştırması, meclis Soruşturması, Soru , Gensoru gibi yollarla Yürütme organını denetlemektir
• Parlamenter sistemlerde Başbakan ve Bakanlar meclis içinden seçilir, Güvensizlik oyu ile düşerler.
• Başkanlık sistemlerinde Başkan yasama organından güvensizlik oyu ile düşürülemez. ( temel fark )
Yürütme Organı ve Bürokrasi :
• Yasaların ve alınan kararların hayata geçirilmesinden sorumludur.
• Yürütme organı bakanlar ve başbakandan oluşan hükümetten oluşur. Bu oluşuma kabile adı verilir.
• Cumhurbaşkanı ya da Kral – Kraliçe yürütmenin sembolik başıdır.
• Başkanlık Sisteminde, Başkanın görevinde kalmak için meclisin onayına ihtiyaçı yoktur. Yasa yapımı ve yüksek bürokratların atanmaları sürecinde başkan meclis desteğine ihtiyacı vardır.
• Başkanlık sistemi piramide benzer. Başkan yürütmenin asli unsurudur. Başkan tarafından atanan bakanlar sadece başkana karşı sorumludur.
• Yarı Başkanlık Sistemde ise, Başkanın yasama organından ayrı seçilir. Yürütme organı hükümetin gündelik işleyişinden sorumludur. Kriz yönetimi de yürütmenin sorumluluğundadır.
Baskı Grupları :
• Devletin ezici gücü karşısında zayıf kalan bireylerin hem kendi çıkarlarını savunmalarına hem de kendilerini devlete karşı daha iyi korumalarına yardım eder.
SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL KAVRAMLAR
ÜNİTE – 6
TOPLUMSAL TABAKALAŞMA VE EŞİTSİZLİK
• Bu kavramların dönüm noktası, 1789 Fransız devrimi ve Kapitalist toplumlardır.
Farklılaşma :
• İnsanlar ve gruplar arasında fiziksel, biyolojik, psikolojik, ekonomik, kültürel ve Sosyal bir çok farklılık bulunmaktadır.
İmtiyaz :
• Toplumda insanların elde etmek istedikleri, herkesin tercih edeceği, özenilen ancak herkesin ulaşamayacağı fırsatları anlatmak için kullanılır.
Tarih İçinde Tabakalaşma : 4 tane toplumsal tabakalaşma Sistemi vardır .
1-Kölelik Sistemi
2-Kast Sistemi
• Din , töre , gelenek ve mesleki ayrımlara dayalı bir tabakalaşma biçimidir. Kast sistemi Hindistan dan başka tüm uzak doğu toplumlarında görülebilen ve Asya nın kolonileşmesinde İspanyol gemicilerin bu toplumsal kuruma verdikleri isimdir.
• Hindu grubu. Din adamları – Askerler- Tüccarlar ve İşçiler olmak üzere 4 temel VARNA grubuna ayrılmıştır.Bunlardan başka bir de kast dışı olanlar bulunur. Bunlar hayvan bakıcılığı ve temiz olmayan işlerde çalışanlardır.
• Her Varna grubuna üyelik doğuştan kazanılır. Kalıtsal statüdür, ve ortak bir soy ve bir atadan gelir.
Srinivas a Göre : Her bir kast grubunun kendi içinde alt kastlara bölünürek toplumu kesitlere ayıran bir mekanizma olarak görür
Bailey e Göre : Kast üyelerinin ortak bir meslek sosyal ve dinsel yaşam ve ortak kültürü takip etmeleri gerekir.
3-Feodalite de görülen toprak mülkiyetine dayalı Sistem
• Bu sistemde topraklar kral tarafından soylular arasında dağıtılır. Bu sistem içinde 3 temel grup bulunur Bunlar, Soylular - Selfler – din Adamları dır.
• Feodalite Sistem, bu gruplar arasında ‘’ Karşılıklı haklar ve Sorumluluklarına dayanan sistemdir.
4-Sosyal Sınıflar
• Kişinin içinde doğduğu, mevkii statüyü değiştirebilme özelliğine sahip olduğu, bunu da kendi yetenekleri ve kazanımları ile yapabileceği için değişime ve dinamizme en açık sistemdir.
Sosyal Sınıf Kuramları :
• Sosyal sınıflar herhangi bir kanunla veya dinsel bir açıklama ile yapılamaz
• Kazanılmış bir konum olmaya izin verir. Tabakalar arası yukarı ve aşağı dikey ve yatay hareketlik var.
• Maddi kaynakların mülkiyeti ve kontrolü gibi ekonomik temelli farklılıklara dayanır.
• Sosyal Sınıflar daha çok formal bir ilişki içindedirler, Meslekleri açısından farklılık vardır.
Sanayileşmiş ve Ekonomik Olarak Gelişmiş Toplumlarda Sosyal Sınıf – 3 tane
• Üst Yapı : Gayrimenkul ve menkul sahipliği işveren sanayici üst düzey yönetici kesim
• Orta Yapı :Beyaz yakalı olanlardır, Masa başı çalışan , devlet görevlileri, profesyonel çalışanlar
• Alt Yapı : Mavi Yakalı olanlardır, İmalatla çalışanlar, el emeği ile çalışanlardır.
TOPLUMSAL TABAKALAŞMA KURAMLARI
Karl Marx
• Çalışmalarında Sosyal Sınıflar ve Toplumsal Eşitsizlik kavramlarını, kuramlarının bel kemiği olarak kullanmıştır.
• Eşitsizlik toplumda birbiriyle zıt ve çelişkili çıkarlara sahip iki sosyal sınıf arasındaki kutuplaşmaya dayalı olarak oluşur.
• Sosyal sınıflar, sosyal ve ekonomik yapıda iş bölümündeki eşitsizliklere dayalı oluşan Gerçek Sınıflardır.Her sınıfın kendi şartlarında bizzat yaşadığı deneyimleri kastetmektedir.
• Sosyal sınıfların temelini mülkiyet ilişkileri oluştur.
Max Weber
• Ekonomik temeli değil üst yapının etkisini, yani siyasi erkin belirleyici gücünü belirler.
• Sosyal sınıfların çoğunlukla ekonomik temeller üzerinden belirlendiğini kabul etmekte beraber ekonomik faktörlerin sadece üretim araçlarına uzaklık üzerinden değil, vasıflık derecesi, kişiler arasındaki bilgi beceri farklılaşması gibi çok çeşitli faktörlere göre de belirlendiğini söylemektedir
• Sosyal sınıfları tabakalaşmanın bir boyutu olarak görür.
• Toplumsal tabakalaşma kuramı üç boyut olarak tanımlar – Sosyal Sınıf – Statü – Politik Parti
Sosyal Sınıf
• Webere göre Sosyal Sınıf tanımının 3 tane özelliği vardır.
o Ekonomik çıkarlara ve zenginliğe bağlıdır.
o Mal ve emeğin karşılıklı değişiminin yer aldığı Pazar ilişkileri içinde olması
o Bireylerin yaşam fırsatlarını belirler
• iki tür mal sahibi vardır. Gayrimenkul sahipliği ve Müteşebbis di.
• Weber çoklu sınıf anlayışını temsil eder. Sınıf değişkendir ve sınıf çelişkisi yaratacak bir aidiyet içermez.
Sosyal Statü :
• Weber bu kavramı şan şeref unvan gibi prestij faktörlerine göre tanımlamıştır.
• Toplumlarda meslekler arasında da mesleklere verilen değerler arasındaki farklara dayalı olarak statü farklılığı belirler.
Yapısal – İşlevselci Okul – T.Parsons , K.Davis ve W.E.Moore
• Bu okula göre toplum aynen jeolojide olduğu gibi katmanlara ayrılmıştır. Bu katmanlar birbirleri ile etkileşime geçen insan katmanlarıdır. Dinamik değil statik bir bakış açısı söz konusudur.
• Tabakalaşma gelir, eğitim, prestij ve statü gibi kavramları kullanarak alt sınıftan üst sınıfa kadar toplumu bazı katmanlara ayırır
• Bu okulun toplum analizi Toplumun Gereksinimleri kavramından başlar.
Davis ve Moore göre
• İşleyişin düzenli olabilmesi için her türlü bilgi beceri vasıf ve yeteneğe ihtiyaç vardır. Tüm parçalar bütünü tamamlamak için gereklidir.
• Toplumda herkesin farklı yetenekleri bulunur. Bu yeteneklerin öncelikle bir eğitimden geçerek bilgi, beceri ve vasıf niteliğine dönüşmesi gereklidir. Buna liyakat sistemi denir.
• Eğitim ise kişi için bir anlamda uzun süreli ve masraflı bir fedakarlık anlamına gelir.
• Toplumlarda her toplumsal konumun eğitim ve bilgi ve beceri gereksinimine göre ve gerekli fedakarlık ölçüsünde ödüller belirlenebileceği ödüllendirme sistemi olmak zorundadır.
• Bu sistem herkesin farklı olduğu ve herkesin ayın işi yapamayacağı üzerine bir uzlaşma vardır, ve bu durum eşitsizlik olarak değil farklılık ve işlevsel bir tabakalaşma olarak algılanır.
• Ödül mekanizması yoksa o toplumlarda istikrar ve sağlıklı bir toplumsal düzen sürdürülmesi olanaklı değildir.
E.O.Wright :
• Marx ın sınıf analizlerinin bugünün ekonomik ve teknolojik şartlarına uyarlanarak yeniden düşünülmesi gerektiğini savunmuştur.
Toplumsal Hareketlilik :
• Bireylerin babadan oğula olarak tanımlanan, kişinin babasına göre toplumsal konumundaki değişiklikleri açıklamak için kullanılır .
• Toplumsal Hareketlilik ile ilk çalışmalar, 1954 yılında D.V.Glass ın başlattığı ve bir hareketlilik analizi geliştirme amacına yönelik olarak başlayan çalışmalardır .
• Toplumsal hareketlilik kuramında daha çok Weberin Statü, güç ve iktidar kavramları kullanılmıştır.
• Türkiye de toplumsal sınıflar- tabakalaşma konusunda yapılan çalışmalarda daha çok 60-70 yılların özelliğini yansıtan tarihsel ve siyasi gelişmeler ağır basmaktadır .
• Bu çalışmalar öncelikle Türkiyenin İşçi sınıfının tarihini yazmaya yöneliktir.
• Toplumsal hareketlilikte iki olasılık vardır .Bunları
o Nesiller arası olan Yatay Hareketlilik : Bir evvelki nesile göre yukarı hareketlilik yapmaları gerekir.
o Aşağı Hareketlilik : Toplumda ekonomik gelişmenin eksik olduğu, yeni fırsatların oluşturulmadığı ,fırsatların herkes tarafından açık ve ulaşılır olmadığı, demografik, yapı ile var olan toplumsal konular arasında uyumsuzluk olduğu liyakat sisteminin işlemediğinin göstergesi olarak kabul edilir
Toplumsal Tabakalaşma ve Yoksulluk :
Mutlak Yoksulluk :
• Hanelerin veya bireylerin asgari geçim standardının altına düşmesini ve hesaplanmış yoksulluk sınırının altına düşenleri tanımlar.
Göreceli Yoksulluk :
• Kişinin veya grubun yaşam düzeyini, kendisinden daha yüksek yaşam standardına ve fırsatlara sahip bir referans grubu ile karışlaştırması sonucunda ortaya çıkar.
• Mutlak temel ihtiyaçlarını karşılayabilen ancak fırsat eşitsizlikleri yüzünden toplumun refah düzeyine, kaliteli eğitime, insanca bir yaşam düzeyine ve toplumdaki sosyal temsile katılmanın engellenmiş olması durumunu içermektedir.
Yeni Yoksulluk ve Tüketimden Dışlanmışlık
Bauman a Göre :
• İçinde yaşadığımız toplumsal yapıda katı modernlikten daha esnek ve değişken bir moderniteye geçilmiştir. Bu yeni modernite de birey daha özgürdür.
Ünite Değerlendirmesi
• Karl Marx sınıf çelişkisini Toplumsal süreç içinde kalıcı ve çözülemezdir.
• Sosyal Statü kavramı, toplumda şeref şan unvan farklılıkları olarak tanımlanır.
• Toplumsal hareketlilik toplumda bireylerin toplumsal konumlar arasında yukarı aşağı doğru hareketliliğinin ‘ Toplumda liyakat mekanizmasına bağlı olduğuna bağlı olduğunu işaret eder.
• Sosyal Sınıf tartışmalarında 1980 sonrası en önemli gelişme ‘ Sınıf toplumsal cinsiyet ve etkin köken gibi kimlikler arasında kesişme ile ortaya çıkan eşitsizlikler dir.
• Göreceli yoksulluk Genel refah düzeyine ve insanca bir yaşam düzeyine erişmesi engellenmiş olanlara karşılık gelir.
SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL KAVRAMLAR
ÜNİTE – 7
MEDYA
Medya:
• Birbiriyle iletişimi olmayan, iletişim kuramayan iki düzlem ya da iki bağlam arasında iletişimi sağlayan araçlara denir.
Medya Araştırmalarının Tarihçesi ve İlk Kuramsal Yaklaşımlar :
• 20 yy ile 1940 a kadar medya çok güçlü ve ikna edici görüşü hakimdir.
• Bu dönemin hakim anlayışı, Hipodermik Şırınga Modeli dir.
• Bu modele göre medya mesajları insanların beynine tıpkı şırıngadan ilaç enzekte edilmesi gibi veriliyordu.
Propanganda Analizi :
• Harol Laswell tarafından ortaya atıldı. Bu analiz savaş sonrası olumsuz koşulların, büyük ekonomik bunalımın ve siyasal istikrarsızlığın insanların psikolojisini kötü etkilediğini ve medyanın bir şırınga iğne gibi insanların bilincine girip onları manüpile edebileceğini belirtti.
Paul Lazarsfeld :
• 1940 yılında ABD de arkadaşlarıyla birlikte yaptıkları araştırmada kitle iletişimi araçlarının etkisinin çok sınırlı olduğunu savundu.
• Propagandanın incelenmesinden vazgeçen ve şırınga modelinin ortadan kaldırmayı hedefleyen bu yaklaşım genellikle kitle iletişim araçlarının hangi koşullar altında izlerkitlenin tutum ve davranışlarında değişikliğe yol açtığını anlamayı amaçlamaktadır.
İşlevselcilik :
• Medyanın demokratik ortak değerlerini insanlara özümseterek bir görüş birliği sağlamadaki rolüne dikkat çeker,
Çoğulculuk :
• Medyanın toplumdaki farklı gruplarını kendilerini duyurabilmesi için gerekli olduğunu vurgular.
Liberal Çoğulcu Yaklaşım :
• Medya içeriğini belirleyen, medyanın mülkiyet sahipleri değil, tüketiciler- izleyeciler ve onların istekleridir. Liberal demokrasi teokrasinin merkezinde yer alan çoğulculuk liberal demokrasinin bugünden yarına var olabilmesi ve gelişmesi için medyanın olmazsa olmazıdır görüşünü savunur.
Medya ile İlgili Genel Bilgiler :
• Medya, yasama, yürütme yargı erklerinden sonra 4.güç konumundadır.
• Medya kurumları hiçbir devlet müdahalesi içinde olmamalıdır.
• Vatandaşların doğruyu ve yanlışı görebilmesi için haber medyası da yayınlarında tarafsız ve nesnel olmalıdır.
MEDYA YA ÇAĞDAŞ ELEŞTİREL YAKLAŞIMLAR
1-Frankfurt Okulu
• Bu yaklaşım 3 önemli kuramcıdan gelir. Bunlar, Adorno – Horkheimer – Benjamin- Lovental – Marcuse dir.
• Bu yaklaşım, yaygın olarak eleştirel kuram ya da eleştirel teori olarak da bilinir.
• Adorno ve Horkheimer e göre , medya, birilerinin manipülasyonu ya da teknolojinin kendinden menkul gücü sonucu bireyleri etkilemesi sorunu değil, sistemin işleyişinin tam da kendisi olduğu savunurlar.
• Benjaminin çalışması ise ,Fotografik ve sinematografik teknolojinin devreye girmesiyle algının nasıl değiştiğini ortaya koyar . Benjamin medyanın etkili olup olmadığından ziyade fotografik ve sinematografik algılama tarzlarını nasıl farklılaştığını göstermektedir. Medyayı sorgulamaya yönelerek onu basitçe bir araç olarak değil, başlı başına bir kültürel biçim olarak görür.
• Raymond Williamsa göre, televizyon basitçe bir araç olmaktan çok toplumsal formasyonun belirleyen bir kültürel biçim olduğunu savunur.
Medya – İktidar – İdeoloji
• İdeoloji ve Devletin İdeolojik Aygıtları adlı çalışma Louis Althussere aittir.
• Bu çalışmada, devletin baskı aygıtları ve ideolojik aygıtları arasında ayrım yapar, ordu ve polis gibi şiddet kullanarak müdahalede bulanabilecek unsurları devletin baskı aygıtları nı oluştururken eğitim din ve medya gibi kurumlar devletin ideolojik aygıtlarıdır.
Antonio Gramsi
• Hegemonya Teorisi bulunur.
• Egemen sınıfın kendisini sadece şiddet ve güç kullanarak devam ettirmediğini, egemen sınıfın iktidarını bugünden yarına sürdürebilmesinde yönetimin ikna ya da rızaya dayandırmasının önemli olduğu vurgular .
• Hegemonya, rejim sosyal sistem ya da siyasi iktidarın baskıdan çok geniş toplum kesimlerinin onar rıza göstermesi sonucu ortaya çıkan bir egemenliktir.
Michael Foucault :
• Söylem kavramı ile dikkat çekmiştir.
Roland Barthes :
• İdeolojinin yeniden üretiminde medyanın oynadığı role dikkat çeker .
• Mitleşerek doğallaşan, ve herkese aitmiş gibi gösterilen anlamlandırma biçimleri sayesinde ideolojinin işlediğini belirtir.
2-Britanya Kültürel Çalışmalar Okulu
• Okula göre iletişim, anlamlandırma mekanizması içinde çalışır. Bundan dolayı bu mekanizmayı çözümlemek için ideoloji dil anlam temsil iktidar olguları üzerinde durmaktadır.
• Bu okul, inşacı dil – Temsil modeline dayanır.
Hull :
• Eleştirel medya çalışmalarına önemli bir katkısı medya metinlerinin izleyiciler tarafından nasıl okunduğuna ilişkindir. İzleyicilerin 3 farklı okuyabildiklerini işaret eder .Egemen okuma –Müzakereci Okuma – Muhalif Okuma dır.
3-Feminist Yaklaşım :
• Ataerkil hegemonyanın bugünden yarına devamında medyanın önemini vurgular .
4- Post Modern Yaklaşım :

Jean Baudrillard :
• Medyanın imge – gösterge ve gerçeklik arasındaki farkı silikleştirdiğini vurgular
Marshall McLuhan : Götünberg Gökadası eseri vardır.
• İnsan ve toplumlar arasında zaman ve mekan engellerinin yok olduğunu farklılıkların ortadan kalktığı ve benzerliklerin öne çıktığı küresel ölçekte bir köy oluştuğunu belirtir.
MEDYANIN EKONOMİ – POLİTİĞİ VE EKONOMİ POLİTİK YAKLAŞIMLAR
Herman – Chomsky :
• Propaganda Modeli adı verdikleri , devlet ve özel sektörün propaganda işlevinin medyanın bütün hizmetleri içinde çok önemli bir yer tuttuğunu belirtirler.
Genel Bilgiler :
• Medya endüstrisinde üretim de piyasa koşullarında gerçekleşir kar merkezlidir
• Daha çok reklam almak için kar etmek için, daha çok izlenme ve tiraja sahip olmak gerekir .
• Medya günümüzde eglence medyası haline gelmiştir. İnsanları geliştirmekten öte özel zevkleri geliştirmeye yönelik hizmet etmektedir.
Dijital Uçurum :
• ABD de Toplumsal cinsiyete, yaşa gelire ırka ve konuma bağlı eşitsizliklerden söz eden bir rapor hazırlandı. Ağ da düşmek isimli bu rapor toplumun farklı kesimleri arasında bir uçurum oluşmaya başladığına dikkat çeken soruna Dijital Uçurum yada Dijital Bölünme denir.
Ağ Toplumu Kavramı :
• İlk kez Manuel Castells tarafından geliştirildi
Fordist Üretim Modeli :
• 20 yy. ilk yarında geliştirildi.
• 1960 lara gelince Ücret – Sosyal Politikalarında , Maliyetli Altyapı Çözülmesi güç ekonomik sorunlara yol açtı.
Genel Bilgiler :
• İnternetten önce gerçek anlamda etkileşimli medya kategorisinde sayılabilecek tek iletişim aracı Telefondur.
Yakınsama Kültürü:
• Farklı teknojilerin birbirleriyle uyumlu çalışabilmelerine olanak tanıyan dijital ve elektronik teknolojilere teknolojik yakınsama adı verilir.
• Buna ayak uydurmak için ilk önce 1996 da ABD de daha sonra 1998 AB de birer Telekomünikasyon Yasası yürürlüğe girdi.
Sosyal Ağlar – Sanal Cemaatler :
Howard Rheingold :
• Sanat cemaatler kavramı ilk kez kullanmıştır.
• İşte bireyleri birbirine yakınlaştıran, bir bakıma sosyal bir tutkal işlevi üstlenen daha güvenilir daha sınırları belirli bir toplumsal modelin etkinliğini yitirdiği bir dönemde internet temelli teknolojiler, bu sanal cemaat modelini önermektedir.
Ünite Değerlendirmesi:
• Kullanıcıların bir ağ içinde bütün diğer kullanıcıların açık bir profil oluşturmalarını ve aynı site içerisinde iletişim içinde oldukları web tabanlı servislere Sosyal Ağ denir
• İnsanların medyayı farklı amaçla kullandıklarını savunan yaklaşım Kullanımlar ve Doyumlar Yaklaşımı dır
• Propaganda Modelinin temsilcilerinden olan Chomsky dir
• İnternete erişim ve kullanımda toplumun farklı kesimleri arasında bir uçuruma işaret eden kavram Dijital Uçurumdur.
• Ağ toplumunu ilk kez kavramsallaştıran sosyoloğ Castells dir.
• Kurumları ve toplumların yatay bir örgütlenmeyle birbirlerine bağlı oldukları toplum yapısına Ağ Toplumu denir .
• Yeni medya ortamının gerektirdiği yasal çerçevenin hazırlanabilmesi amacıyla, eletişim ve telekomünikasyon endüstrisinin bir arada ele alındığı düzenlemelere Düzenleyici Yakınsama denir.
• Bireylerin yeni medya ve sosyal ağlar yoluyla iletişim geçtikleri, fiziksel uzaklığın önemini yitirdiği kişisel seçimlerin belirleyici olduğu ve kü-yerel kimliklerin öne çıktığı cemaat yapılanmasına Sanal Cemaatler denir.
SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL KAVRAMLAR
ÜNİTE – 8
TOPLUM
Toplum Felsefesi :
• Toplumun bilimsel yöntemler ve araştırmalarla değil, salt soyut ve varsayımsal özelliklerine göre sadece akıl yoluyla açıklanmasını öngören felsefedir.
Bütüncü ( Holistik ) Yaklaşım:
• Her varlığın içinde bulunduğu ortamla veya kendini oluşturan unsurlarla bütünlüğü içinde açıklanması .
Platon :
• Toplumsal düzenin birliğini vurgular .Toplumu, iş bölümü ve toplumsal eşitsizlik etrafında yapılanmış, birleşik bir sistem olarak ele alır.
Aristoteles :
• Ayrı unsurların hem bütüne katkıda bulundukları hem de ondan bağımsız olarak kaldıkları, farklılaşmış bir yapı olarak görür.
• Karmaşık farklılaşmış bir yapı olan toplumsal bütünün, yani toplumun bireylerden değil gruplardan oluştuğuna inanır.
Toplumsal Sözleşme Teorileri ve Toplum
Toplumsal Sözleşme :
• İnsanların asosyal bir durumdan çıkmak için aralarında farklı nedenlerle sözleşme yaptıkları ve kendilerini bağlayan sözleşmedir.
Doğa Durumu :
• İnsanların toplum hayatına geçmeden önce doğayla uyumlu daha çok fizyolojik ve biyolojik varlıklar olarak yaşadıkları bir dönemin bulunduğu görüşüdür.
Kaba Materyalizm :
• Materyaliz , her şeyin kaynağının maddeden olduğunu veya maddenin farklı biçim kazanmış halleri olduğunu öne sürerken, kaba materyalizm her şeyin salt maddi oluşumlarla veya onların basit yansımaları olarak açıklanabileceğini öne sürer .
İndirgemecilik :
• Evrende, doğada veya toplumdaki belirli oluşumlar veya süreçleri sadece belirli bir faktöre dayandırarak açıklama eğilimine denir.
Thomas Hobbes :
• Kaba materyalist ve İndirgemeci yaklaşımından hareketle olayların nedeni olan nesnenin hareket yasalarının insan davranışları alanında olduğu kadar toplumsal olaylar alanında da geçerli olduğunu belirtir.
• Birey açısından asıl olana kendi çıkarlarıdır, ve toplum bireysel çıkarların gerçekleştirilme aracıdır.
John Locke :
• Toplumsal çatışmanın ve uzlaşmaz çıkarların kaynağı özel mülkiyet ve toplumsal eşitsizliğin artmasıdır.Ona göre insanlar hazza, mutluluğa yönelip elemden kaçtıkları için herkesin kendi zevkleri ve mutluluğu yönünde davranmasının sağlanması gerekir. Doğa durumu, insanın; insanın kurdu olduğu, herkesin herkesle savaş içinde olduğu bir durum değildir. O, doğa durumunun insanların kimseden izin almadan ve başkasının iradesine tabi olmadan doğa yasasının sınırları içinde davranışlarını düzenlemek konusunda mükemmel bir özgürlük ve eşitlik içinde oldukları bir durum olduğunu düşünür.
Jean Jacgues Rousseau :
• İnsanların fiziksel ihtiyaçlara sahip oldukları toplum öncesi bir doğa durumundan söz eder
• Bu doğa durumunda tüm evrende insanların arzuladıkları şeylerin sadece besin, cinsellik vs yani doğal dürtüler olduğunu ifade eder.
• İnsanların karşılıklı ilişkilerinin oldukça sınırlı olduğunu ve birbirlerine fazla ihtiyaçları olmadıklarını belirtir.
• Toplum tarımın keşfi metalürjinin gelişimi ve diğer olaylar sonucunda ortaya çıkmıştır.
Muhafazakar Tepki ve Toplum
• Muhafazakar Felsefenin en önemli temsilcilerinden biri Louis de Bonald tır.
Louis de Bonald :
• Bireyi değil toplumu doğrudan tanrının yarattığı toplumu esas alır.
• Bireyin toplumu değil, toplumun bireyi biçimlendirdiğini kabul eder.
• Toplumsal hayatın temel amacı bireysel özgürlük değil, otorite olmalıdır.
• Birey kendi başına çaresizdir, hiçbir katkıda bulunamaz .
Hegel :
• Devleti en üste yerleştirir, Toplumu kendine özgü kanunlara sahip bir yapıdır.
• Toplumun yapısal kanunu, bireylerin satıcı ve alıcı, işçi ve işveren arz eden ve talep eden olarak belirli çıkarlarla karşılaşması esasına dayanır.
İç Dinamikler : Toplumun yapısı, işleyişi ve değişiminde etkili olan içsel faktördür.
Sosyal Fizyoloji :
• Saint Simon un toplumun bir organizmaya benzediğini ve onun gibi incelenebileceğini belirtmek için geliştirdiği kavramdır.
Organizmacılık : Toplumun canlı bir organizmaya benzediği ve onun gibi işlediği düşüncedir .
Sosyal Sınıf :
• Meslekleri, çalışma koşulları, gelir ve yaşam düzeyleri tüketim alışkanlıkları ve genel düşünce tarzları bakımından birbirine benzer koşullar ve özelliklere sahip insan topluluğudur.
Sosyal Statik :
• Comte göre sosyolojinin toplumun düzenli, istikrarlı kalıcı uzun süreli özelliklerini yani onun nasıl belirli bir düzen içinde ve düzenli olarak işlediğini araştıran kısmı.
Sosyal Dinamik :
• Comte göre, sosyolojinin toplumun nasıl ve hangi süreçlere göre ve hangi ilkeler temelinde değiştiğini ve evrimleştiğini araştıran kısım.
Sosyolojik Toplum Teorisinin Temelleri :
Saint Simon :
• Toplumsal gerçekliği açıklayıcı unsurların bu gerçekliğin, yani toplumun oluşumunda bulunduğunu öne sürer.
• Toplumun iç dinamiklerinin önemini vurgular.
• Bir toplumdaki yapılar kurumlar ve inançlar tarihsel süreç içerisinde sürekli dönüşüm halindedir.
• Sosyolojinin onun deyimiyle Sosyal Fizyolojinin temel görevi, toplumu hareket ve dönüşüm halinde incelemektir.
• Toplumun evrimine yön veren güçlerin toplumsal gruplar veya sosyal sınıflar arasındaki çatışmalar olduğunu düşünür.


Comte :
• Toplumun statik ve dinamik yanları olduğunu öne sürer. Fizyoloji yerine sosyal fizik kavramını kullanır.
• Bütün toplumların ortak bir evrim çizgisinden geçmeleri gerektiğini düşünür. Devrimci değişmez önermez, sürece yardımcı olarak reformların gerekli olduğunu belirtir.
Saint Simon :
• Toplumun bilimini sosyol fizyoloji olarak niteler.
Bir Organizma Olarak Toplum
Spencer :
• Organizmacı toplumun örnek temsilcisi olarak görülür.
• Toplumların belirli temel yasalara göre geliştiğini öne sürer.
• Biyolojik organizmalar gibi toplumların da basit yapılardan karmaşık yapılar doğru geliştiklerini belirtir.
• İnsan topluluklarının yalın ve homojen ilkel kabile gruplarından gelişmiş ve farklılaşmış modern sosyal sistemlere doğru evrimleştiklerini öne sürer.
• Toplumsal düzen ve istikrar tıpkı doğadaki gibi doğal bir denge gerektirir.
• Toplumsal evrimin temel dinamiği olarak özellikle nüfus gelişiminin yarattığı baskıları görür.
• Liberal Kapitalist bir toplum anlayışını savunur.
KLASİK DÖNEM TOPLUM TEORİLERİ
• Marx – Durkheim : Yapısalcı
• Weber ve Simmel : Bireysel Eylem Temelli
Karl Marx :
• Toplumu bir organizmadan daha çok kompleks bir düzenleme olarak görür.
• İlk olarak Toplumu bir sosyal yapı ve sistem, sınıfları toplumsal kurumlar kültürel değerler vs gibi karşılıklı ilişkili parçalara sahip şeyler olarak görür
Emile Durkheim :
• Pozitivist bir yaklaşıma sahiptir. İşlevsel bir toplum teorisi geliştirir
• Toplum bağımsız bir parçalar sisteminden oluşan diğer organizmalar gibi işler
• Toplum kavramını toplumsal olgular kavramı üzerinde tanımlayan ve çoğu kez iki kavramı aynı anlamda kullanır. Sosyolojinin felsefeden bağımsız ayrı bir bilim kimliği kazanması için konusunu toplumsal olgularla sınırlandırması gerektiğini düşünür.
• Tpolumsal olguyu ( toplumu ) bireye dışsal olan ve onu kontrol altında tutan zorlayıcı güce sahip eylem, düşünme ve hissetme biçimleri olarak tanımlar.
• İnsanın istekleri sınırsız ve doyurulması imkansız olduğu için, bir toplumsal düzen veya uygarlık biçimi var olabilmek için bunları kontrol altına almak zorundadır.
• Devlet görevlilerinin rolü doktorunkine benzetmesi vardır.
• Durkheimin toplum anlayışında 3 ilkeye rastlanır. Bunlar işlevselci ilke , Organizmacı ilke, Evrimci İlke dir.
Max Weber :
• Sanayi toplumlarının temel özelliklerini rasyonelleşme eğilimi yani mantıklı rasyonel ve hesaplı düşünce eylem ve planlama biçimlerini gelişimi olduğunu öne sürer.
• Modern toplumun temelini hukuki otorite oluşturur.
• Özgürlükçü demokrasiye inanır fakat doğrudan demokrasi yi veya halk iradesi düşüncesini tamamen reddeder.
• Modern toplumu geçmişteki toplumlardan ayıran temel dinamik ve temel bir özellikli rasyonalitedir.
• Birey ve toplum ilişkisinin açıklanmasında beklenmedik sonuçlar kavramı büyük bir öneme sahiptir.
Georg Simmel
• Sosyoloji disiplini için tek uygun konunun temel ve genel etkileşim biçimleri olduğunu öne sürer.
• Toplumu açıklamak için geometriden esinlenerek biçim ve içerik ayrımını geliştirmiştir.
• Duyguları ruhu gündelik hayat ve ilişkilerin ayrıntılarını yakalayan bir saf sosyoloji oluşturmaya çalışır.
• Bilinen her toplumda bizi bir adara tutan yani sosyalleştiren birçok farklı form vardır. Hiçbir formun olmadığı düşünüldüğünde toplum var olmayacaktır.
MODERN TOPLUM TEORİLERİ
Yapısalcılık :
• Yapısalcılığın en önemli temsilcilerinde biri Levi Straus dur.
Levi Straus :
• Bütün insan toplumlarında insan zihninin biyolojik ve kimyasal doğası gereği yanı ilkeler temelinde işlendiğini öne sürer. Toplum sistematik özelliklere sahiptir. Yani hiçbir bütün diğerleri etkilemeden değişemeyecek bazı unsurlardan oluşur.
Saussure :
• Konuşmanın öznel konuşmayı mümkün kılan bir kurallar sistemi olan Dil in nesnel olduğunu bir sistem olarak dilin artzamanlı yani tarihsel değil , eşzamanlı yani belirli bir zamanda karşılıklı ilişkileri içinde kavranabileceğini ileri sürer.
İşlevselcilik :
• Bu hareketin öncüleri Genel toplumsal ihtiyaçlar kavramını kullanmışlardır.
• Erken dönem işlevselcilerden Malinowski toplumun psikolojik ve biyolojik özelliklere sahip bireylerden oluştuğunu kabul eder.
• Bir diğer Erken dönem işlevselcilerinden olan Raddiffle –Brown toplumun indirgenemez bir karmaşıklığa sahip olduğu onun alt düzeyde işleyen mekanizmalarla veya biyolojik mekanizmalarla değil, toplumsal mekanizmalarla açıklanabileceğini ve psikolojik olgular toplamı olarak görülemeyeceğini öne sürer.
Yapısalcı işlevselcilik :
• Bu kuramın temel savunucu Talcott Parsons dur.
• Bir sistemin hangi düzeyde olursa olsun, varlığını sürdürebilmesi için dört temel ihtiyacı karşılanması gerektiği düşüncesini kodlarla açıklamıştır.
• AGIL ( A : Adaptasyon G : Amaca ulaşma I : Bütünleşme L : Varlığını sürdürme olarak açıklanır.
Çatışma Teorisi :
• Bu teorisin kurucularından olan Ralf Dahrendorf , Toplumun konsessüs ve çatışma olmak üzere iki yüzü olduğunu vurgular.İşlevselciliğin toplumun bir yanıyla meşgul olduğu için toplumun eksik bir resmini sunduğunu belirtir. Sosyoloji yani çatışma ve konsessüs teorisi olarak iki kısım ayrılması gerektiğini öne sürer.
• Sosyal sistemlerin devamlılığında çatışmanın olumlu işlevlerini vurgulayan isim Lewis Coser dir.
MİKRO VEYA BİREYSEL ETKİLEŞİM TEMELLİ TOPLUM ANLAYIŞLARI
Herbert Mead :
• Sembolik etkileşimciliğin fikri ve bilimse temellerini attı.
• Toplum için zihin ve benliğin içinde oluştuğu toplumsal organizasyondan daha fazla bir şeyi ifade eder.
Herbert Blumer :
• Sembolik etkileşimcilik okulunun isim babasıdır.
Alfred Schutz :
• Fenemenolojik Sosyolojinin kurucusudur.
• Kendine, amaç olarak öznel yönelimlerin nesnel yapısının betimlemesini alır.
Harold Garfinkel :
• Etnometodoljinin Kurucusudur. Toplumsal dünyayı süregiden pratik bir icraat olarak görür. İnsanların rasyonel olduklarını ancak kendi hayatlarını sürdürmek için pratik aklı yürütmeler e başvurduklarını düşünür. Ona göre toplumsal gerçeklik özneler arası bir meseledir.
Ünite değerlendirmesi
• Bütün Toplumsal Sözleşmelerin ortak özelliği Bir doğa durumu varsayımına dayanmasıdır.
 

asah

GOLD Üye
Katılım
14 Eki 2012
Mesajlar
2,943
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Bölüm:
Türk Dili ve Edebiyatı
Şehir:
Zonguldak
paylasımların ıcın teseekkurler
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst