siyahkartal
Yeni Üye
- Katılım
- 24 Ocak 2013
- Mesajlar
- 19
- Tepkime puanı
- 0
- Puanları
- 0
- Bölüm:
- Sosyoloji
- Şehir:
- Konya
SOSYAL POLİTİKA
ÜNİTE - 5
SOSYAL GÜVENLİK VE SOSYAL SİGORTALAR
- Sosyal Güvenlik ilk defa 1935 tarihinde Amerikan Sosyal Güvenlik Kanununda kullanılmıştır.
- Toplumu oluşturan bütün fertlerin uğrayacakları tehlikelerin zararlarından kurtarılma garantisi demektir.
- Hangi tehlikelerin hangi zararlarının nasıl ve ne miktarda seviyede karşılanacağından belirlenmesi dar anlamda sosyal güvenlik tanımını gerekli kılmıştır.
- Sebebi ne olursa olsun muhtaçlık ve yoksulluk yaratan her türlü duruma karşı korunma garantisi sağlanması anlamıdır.
- İnsanların çalışma hayatında yönelik bütün olumlu beklentilerinin ( hak ettiği ücret ve çalışma süresi gibi ) gerçekleştiği durumu ifade eder .
- Hastalık, iş kazaları, Meslek Hastalıkları, Analık , Yaşlılık, Malullük , ölüm , İşsizlik aile gelirinin yetmezliği dir.
- Fizyolojik Tehlikeler : insanların ruh ve beden bütünlüğüne zarar veren hastalık, yaşlılık, analık ve ölüm gibi
- Tabii Afetlerden Kaynaklanan Tehlikeler : deprem fırtına su baskını toprak kayması ve iklim değişikliği gibi insanların kontrol edemediği can ve mal kayıpları
- Sosyo Ekonomik Tehlikeler : Krizlerin ortaya çıkardığı işsizlik, işini ve işyerini kaybetme , boşanma ve aile reisinin ölümü gibi
- İnsanların Sebep olduğu Tehlikeler : Gasp, hırsızlık öldürme, yaralama sakat bırakma
- Hastalık, analık, işsizlik, iş kazaları
- Malullük, Yaşlılık, Ölüm
- Fertlerin kendi irade ve istekleri ile kendi sosyal güvenliklerini sağlayacak tekniklerdir
- Toplum olarak toplu olarak bir arada yaşamanın ürünü olarak gelişen tekniklerdir. Karşılıklı yardımlaşma, dayanışma , iş birliğine dayalı gelir transferi dir. Bu tekniğin özünde birlikte hareket etme vardır.
- Geleneksel sosyal güvenlik yöntemleri ( Sosyal Yardımlar ) : Bireysel tasarruf ve her türlü sosyal yardımlardan oluşur. İnsanlık tarihiyle başlar.
- Bireysel Tasarruflar : ilk ve temel S.G.Yönt.dir.
- Aile içi Yardımlaşma : Birden fazla kuşağın bir arada yaşaması
- Tanıma bilme Faktörüne bağlı Yardımlaşma : Komşuluk ve akrabalık Kırsal ve gecekondu bölgelerinde daha yaygındır
- Dini Sosyal Yardımlar :Kurban, fitre zekat gibi
- Kurumsallaşmış Sosyal Yardımlar : Lonca Teşkilatı, Üyelerden alınan aidatlar, Osmanlı zamanında Vakıflar aracılığıyla Avarız Vakıfları – Yardımlaşma Sandıkları örnektir .
- Modern ( günümüz ) S.G.Yönt.
- Sosyal Güvenlik Yöntemi ( Primli Rejimler ) : Devlet tarafından kurulması, zorunlu katılım esası ile prim ödeyerek katıldıkları, Hak ve Yükümlülüklerin kanunla belirlenir
- Devletçe Korunma Yöntemi : Muhtaç duruma düşen vatandaşların sosyal Güvenlik garantisi bir kamu görevi olarak üstlenmesi . Bu harcamaların tümüne Kamu Sosyal Güvenlik Harcamaları olarak bilinir
- Tamamlayıcı Yöntemler
- Sosyal güvenlik garantisinin yetersiz bulan, daha yüksek bir korunma garantisi talep edenler dir
- İlk sosyal sigortalar 19.Y.Y son çeyreğinde Almanya da Otto Von Bismark tarafından kuruldu. Daha sonraları Bismark modeli olarak anılmaya başlandı.
- İngiltere Beveridge Modeli olarak sosyal güvenlik sisteminin oluşturdu.
- Sosyal sigortaların kurulan en son sigorta kolu İşsizlik dir. ( 1907 Danimarka )
- Türkiye de 1945 yılında Sosyal Sigortalar Kurulmuştur.
- Zorunluluk :
- Sigortacılık
- Finansmana Katılım
- Gelirin yeniden dağılımını sağlama
- Özerk Yönetim İlkeleri
- Kamu Sigorta Olma İlkesi : S.S.devlet tarafından kurulan kamu sigorta proğramıdır ilişkiler kamu hukuku çerçevesinde gerçekleşir.
- Devletin Garantör olma İlkesi : Devlet S.S.nın garantörüdür .Devlet kurucu özel sigortalar düzenleyici ve denetleyicidir.
- Zorunluluk ilkesi : S.S.. kapsamına girmek zorunludur
- Finansmana Katılım İlkesi : ilgili tarafların ödediği primlerle finansman edilir
- Özerk Yönetim ilkesi : Yönetime sosyal taraflarda katılır
- Karşılık Olma İlkesi : S.S. ödenen primlerle sağlanan haklar arasında bir bağlantı vardır.
- S.S katılmak zorunlu, özel sigortalara katılmak isteğe bağlıdır.
- Devlet sigortasında taraflar arasında sözleşme serbestliği yoktur. Özel Sigortalarda tamamen sözleşme serbestliği vardır ,
- S.S lar çalışma gücü kaybı, gelir kesilmesi, ve hastalık dolayısıyla gider artışlarını karşılar
- Özel Sigortalar ise mal varlığı kayıplarını karşılar .
- S.S.aileyi korumaya alırken, Özel Sigortalar fertleri korumaya alır.
- İlk sigorta kolu olarak ‘ iş kazaları ve meslek hastalıkları ile analık sigortası birlikte kuruldu. ‘
- Farklı S.S.kollarının birleştirilmesi 1964 yılında 506 sayılı S.S.Kanunu ile oldu.
- Prim ödeyenler aktif sigortalı bakma
- Sigortalıların bakmakla yükümlü olduğu eş, çocuk ve ana babalarını bağımlı nüfus olarak kapsar ve pasif sigortalı olarak değerlendirir.
- ILO göre Sosyal Güvenlik Tehlikeleri 9 tane dir ve şunlardır . Hastalık ( tedavi edici hizmetler ve iş göremezlik geliri verilmesi ) , İş kazaları ve meslek hastalıkları, Analık, Yaşlılık, Malülluk , Ölüm, İşsizlik ve Aile gelirinin yetersizliği
- Hastalık : 2 şekildedir, Tıbbi yönüyle ve Parasal yönüyle
- İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları : işyerindeki çalışma şartlarından dolayı ortaya çıkan hastalık sebebiyle beden ve ruh bütünlüğünün zarar görmesi hali , işveren primleriyle finansman edildiği için devlete yük olmaz .iş göremezliğin kalıcı olması sebebiyle Sürekli kısmi veya tam aylık olarak ödeme yapılır. Çalışamadığı süre için iş göremezlik ödemesi yapılır
- Analık : Çalışan kadınlar için doğum öncesi ve sonrası iş göremezlik ödemesi yapılır. Süt parası olarak nakdi yardımlar bulunur. İş göremezlik verilme süresi Türkiye de 16 haftadır
- Malullük : çalışma gücünü bedenen veya ruhen sürekli olarak belirli bir oran üzerinde kaybetmesidir.Genellikle % 60 ve daha fazla oranda kaybedenler malül sayılır.
- Yaşlılık : Emeklilik aylığı bağlanma yaşı erkek te 60 , kadında 58 dir.
- Ölüm :
- İşsizlik : en geç kurulan ve diğer sigorta kollarına göre daha az sayıda ülkede oluşturulan sigorta koludur. İşsizlik sigortası Pasif İstihdam Politikası aracıdır. İşsiz kaldığı süre boyunca işsizlik ödeneği yapılmasıdır. İşsizlik ödeneği almak için
- Belirli bir süre prim ödemek gerekir.
- Kendi isteği dışında işten çıkartılmış olmak
- 6 ay ile 2 yıl arasında işsizlik ödeneği ödenir.
- İnsanı tembelliğe alıştırdığı için ödenek düşük tutulur.
ÜNİTE 6-
SOSYAL DIŞLANMA – AYRIMCILIK
- Sivil, siyasi ekonomik ve sosyal vatandaşlık haklarından mahrum olma ve edilme durumu olarak tanımlanır
- İlk kez Yoksulluk üzerine Fransa da kullanılmıştır.
- ABD de dışlanmış gruplar için Sınıfaltı kavramı kullanılmıştır.
- 4 tanedir bunlardan bir tanesinin başarısız olması sosyal dışlanmayı oluşturmaktadır.
- Bu nedenler alt sistemin başarısızlığına ve yetersizliğine vurgu yapar
- Ekonomik Dışlanma : Temel gereksinimlerini karşılayacak gelirden yoksun olmak
- Mekansal Dışlanma : yaşanılan coğrafi mekan ile dışlanma ve Kamu hizmetlerinin niteliği nedeniyle dışlanma
- Kültürel Dışlanma : Toplumsal ve kültürel yaşama katılmama demek
- Siyasi Dışlanma : vatandaşlık haklarından siyasi ve hukuki olarak kullanamama
- Sosyal Dışlanma Sorununu ilk defa resmi bir belge olan Maastricht anlaşmasında dile getirildi.
- Sosyal Dışlanmanın AB nin temel hedefi olduğunu söyleyen anlaşma Amsterdam Anlaşmasıdır.
- AB de Sosyal Dışlanma stratejisi ilk olarak 2000 yılında Lizbon Zirvesi ile başlandı
- 2000 Yılında Nice Zirvesi ile AB Temel Haklar Şartı kabul edildi
- sosyal dışlanmanın önlenmesine yönelik politikalar arasında en dikkat çeken ‘ Güvenceli asgari gelir veya asgari gelir güvencesidir ‘
- Güvenceli Asgari Gelir uygulanan İtalya da bu görev Belediyelere verilmiştir.
- İnsana Yaraşır İş kavramı ilk olarak ILO nun 1997 yılında yapılan 87.uluslararası Çalışma Konferansına sunulan raporda evrensel bir hedef olarak dünyaya duyurulmuştur
- Doğrudan Ayrımcılık ( Açık Ayrımcılık )
- Kişiye onunla aynı durumda olan başka bir kişiye göre daha az olumlu davranılması
- Dolaylı Ayrımcılık ( Örtülü Ayrımcılık )
- Toplumun bir kesimi üzerinde orantısız etkiye sahip olması ile ortaya çıkar.
- Kadınlardan B ehliyeti istenmesi – Kadınlardan uzun süreli seyahat etme şartı aramak
- Dolayısıyla Ayrımcılık :
- Kendisi ile ilgili değil ama kendisiyle bağlantılı bir başka kişinin nitelikleri nedeniyle ayrımcılığa uğraması
- Beyaz bir kişinin siyah kişiyle evlenmesi veya Müslüman birinin hristiyan biriyle evlenmesi gibi
- Taciz – Cinsel Taciz :
- Olumlu ( Pozitif ayrımcılık ) :
- Dezavantajı yaratan durumunu göz ardı ederek kişi lehine yapılan davranış
- Sistematik Ayrımcılık :
- Güney Afrika da hükümet tarafından ırk ayrımcılığı yapılması
- Çoklu – Kesişen Ayrımcılık :
- Birden çok ayrımcılığın aynı anda ihlal edilmesi
- Ters Yönlü Ayrımcılık :
- Toplumda yer alan grubun karşı kaldığı ayrımcılık türüdür.
- Çalışma Yaşamında Ayrımcılık:
- Irk- Renk- Soy- ulusal veya etnik Köken- Din ve Siyasal Görüşe Dayalı Ayrımcılık :
- Cinsiyet Ayrımcılığı
- Özürlü ( Engelli ) Ayrımcılık
- Dolaylı : sosyal eşitsizlikten dolayı ortaya çıkan ayrımcılık
- Doğrudan : Özürlü olmayandan daha az ilgi görmesi
- Yaş Ayrımcılığı : Eurolink tarafından tanımlanmıştır.
- Eşitlik ve Ayrımcılık konusunda ( Versailles Barış anlaşması )
- Philadelphia Bildirgesi :
- Temel Haklar ve ilkeler Bildirgesi :
- İstihdam ve Meslek Alanında ayrımcılık Sözleşmesi
- Ayrımcılık yasağı ile ilgili düzenleme : Roma anlaşması
- Amsterdam anlaşması ile düzenleme genişletildi.
- Avrupa Topluluğu anlaşması ile ilk defa ırk ve kökene bakılmaksızın eşit muamele kabul edilmiştir.
- Çalışma yaşamında eşitlik ve ayrımcılık yasağı 4857 sayılı Kanunda doğrudan ve dolaylı ayrımcılık kavramları ilk defa mevzuata girmiştir.
ÜNİTE – 7
ÖZEL OLARAK KORUNMASI GEREKEN GRUPLAR ( DEZAVANTAJLIGRUPLAR )
- Çocuklar – Gençler – Yaşlılar – özürlüler – Göçmenler – azınlıklar – eski Hükümlüler – Kadınlar ve Tek ebeveynli aileler – Yoksullar
- ILO tarafından kadınların korunması ile ilgili Analığın Korunması Sözleşmesi vardır.
- Türkiye ilk düzenleme , 1593 Sayılı Umumi Hıfzısıhha Kanunu ile yapıldı.
- 3008 Sayılı İş Kanunu
- 1961 Anayasası ile Kadınlar özel olarak korunacağı belirtilmiş
- 1982 anayasasında ise cinsiyet kavramına yer verilmiş
- 4857 Sayılı iş kanunu en ayrıntılı kanundur
- Yer altı ve Su altında çalıştırılmaları yasaktır.
- BM nin Kadınlara karşı her türlü ayrımcılığın önlenmesi sözleşmesini Türkiye 1985 yılında kabul etmiş.
- ILO ya göre en az çalışma yaşı 15 olarak kabul edildi
- Çocuk ve gençlerin işçi statüsünde çalışma yaşamına girişleri sanayi devrimi ile birlikte başlar.
- Uluslar arası alanda ilk defa 1890 Berlin Konferansında Çocukların çalıştırılma yaşı, süreleri, ve iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin karar alınmıştır.
- Türkiye de ilk düzenleme 151 Sayılı Kanun 1921 yılında yapılmıştır. 3308 sayılı Kanun -1961 anayasası gibi düzenlemeler bulunur.
- 4857 Sayılı Kanunda 15 yaşını doldurmayan çocukların çalıştırılması yasaktır ibaresi bulunur
- 14 yaşını dolduranlar için özel hükümler bulunur.
- Çocukların ve gençlerin yer ve su altında çalıştırılma yasağı – Gece çalıştırılmaları – Ağır ve Tehlikeli işlerde sağlık raporu istenmesi kanunda belirtilmiştir.
- 65 Yaş yaşlılığın başlangıcı sayılır. Kurumsal Bakım Hizmetleri Şunlardır
- Huzurevi, Yaşlı Bakımevi, Sokak Yaşlıları Yardım evi , Yaşlı Apartmanları – Yaşlı Köyleri
- 65 yaşını doldurmuş kişiler emekli aylığı bağlanır.
- Yeşil kart ile karşılıksız sağlık hizmeti alırlar.
- Yaşlılar için alınacak tedbirlerin eşitlik ilkesine aykırı sayılmaz
- Türkiye özürlü çalıştırma zorunluluğu ilk olarak 854 sayılı kanunla olmuştur. 931 sayılı iş ile 1475 sayılı iş kanununda kota sistemine yer verilmiştir.
- 50 ve üstünde işçi çalıştıran Özel sektör işyerlerinde % 3 , Kamu işyerlerinde % 4 olarak işçi zorunluluğu vardır. Türkiye iş kurumu aracılığıyla gerçekleşir
- Yer ve su altında özürlü çalışma yasağı vardır.
- Sadece Kamu sektöründe % 2 oranında işçi çalıştırma zorunluluğu vardır.
- 1992 yılında Maastricht Anlaşması ile birlik düzeyine ulaşmıştır.
- Türkiye de yabancı çalışma izinleri, süreli, süresiz, bağımsız ve istisnai çalışma izinleri olmak üzere 4 çeşittir.
- İzinler Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından verilir.
ÜNİTE- 8
KÜRESELLEŞME VE GÜNÜMÜZ SOSYAL POLİTİKA SORUNLARI
- Dünya Bankasına Göre Küreselleşme : Dünya çapında ekonomilerin ve toplumların bütünleşme sürecini ifade eder.
- Uluslar arası Para Fonunu Göre Küreselleşme : Bütün ülke insanların daha yüksek bir hayat standardı sağlamak için gerçekleştirmek zorunda oldukları istikrarlı bir ekonomik büyüme hedefini birlikte gerçekleştirme sürecidir.
- Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütüne Göre Küreselleşme ( OECD ) : Ulasal ekonomilerin birbirine bağlılıklarının arttığı çok yönlü bir ekonomik bütünleşme sürecidir
- BM göre Küreselleşme : Küresel bütünleşmenin ve karşılıklı bağımlılığın artmasıdır ve iktisadi, siyasi, sosyal ve kültürel boyutları olan çok yönlü bir olgudur.
- Uluslar arası Çalışma Örgütüne göre Küreselleşme ( ILO ) : Toplumlar ve ülkeler arası eşitsizlikleri artıran sosyal sorunları derinleştiren etkileri de olan bir süreç tir .
3 ana Grup bulunur
- Aşırı Küreselleşmeciler :
- Mal-hizmet – sermaye hareketlerinin hiçbir dönemde gerçekleşmeyen hacimde artmasıdır. Neoliberal ve Marksist görüşü savunur
- Şüpheciler :
- Küreselleşme sürecine temkinli yaklaşır, Sürecin yeni değil I Dünya savaşı öncesi dönemle benzerlik gösterdiğini savunur . Piyasa mekanizmasına karşı sol görüşü savunanlar ile ulus devlete önem veren milliyetçi – Sağ eğilimlilerin yer aldığı bir gruptur.
- Dönüşümcüler :
- Küreselleşmeyi, nimetleri- külfetleri , fırsatları- tehditleri , nihayet olumlu – olumsuz sonuçları ile birlikte değerlendirmek gerektiğini savunur. Ortaya çıkacak olumsuz sonuçların giderilmesi için müdahale edilmesi, yönlendirilmesi ve yönetilmesi gereken bir süreç olarak görür. Reel politike ye yakın duran uygulamayıcılar ve entelektüellerden oluşur.
- Uluslar arası Mal ve Hizmet Ticaretinin artması
- Uluslar arası sermaye hareketleri ve Yatırımları artışı
- Haberleşme ve ulaşım maliyetlerinin düşmesi ve iletişimin artışı
- Çok uluslu Şirketlerin büyümesi ( en önemli gösterge olarak kabul edilir )
Sosyal Devlet :
- İkinci Dünya Savaşı sonrası yani 1945-1975 yılları arasındaki 30 yıllık dönemde, ulus devletlerin uyguladığı kapsamlı sosyal politika uygulamalarının sonucu olarak ortaya çıkmıştır.
- Küreselleşmenin hakim olduğu ekonomi politikası Liberalizm dir .
- Küreselleşmenin hakim felsefesi liberalleşme – Serbestleşme dir.
- Alışılmış düzenli, güvenceli, sürekli istihdam dışında kalan düzensiz çalışmayı, gelir güvencesizliğini, kısmı süreli istihdamı içerisinde barındıran istihdam şeklini ifade eder. Kısa ve esnek süreli çalışmak isteyen kadınlar, öğrenciler ve engelliler tercih eder.
- Küçük, Dağınık ve Merdiven altı yerlerdir.
- İnsanlar, ülkeler ve bölgeler arasında ve içindeki eşitsizliklerin artması
- Yoksulluğun artması ve derinleşmesi
- Sosyal Korumanın zayıflaması
- Artan güvencesizlik
- İstihdam piyasalarında oluşan belirsizlik
TEMEL BİLGİ TEKNOLOJİLERİ
ÜNİTE- 5
OFİS YAZILIMLARI – SUNU PROĞRAMLARI
- Power Point ve İmpress Sunu proğramlarıdır
- Dosya biçimi slaytlardan oluşan sunudur.
- Görsel olarak sunmak amacıyla metin, tablo grafik ve şekil gibi ögelerin bir arada kullanıldığı slaytlardan oluşan dosyalardır.
- Sunuda amaç bilgilerin görsel olarak sunulmasıdır
- Slayta yer tutucu adı verilen iki öğe bulunur, bunlardan biri başlık diğeri ise alt başlıktır
- Dosya + Yeni + Kullanılabilir Şablonlar + Boş Sunu + oluştur
Komutlar : ( Komutların bulunduğu alan Şerit adı verilir )
- Dosya + Giriş + Tasarım + Geçişler + Animasyonlar + Slayt Gösterisi + Gözden Geçir + Görünüm
Giriş sekmesi :Sunu biçimlendirmesi ile ilgilidir
Ekle sekmesi : Tablolar + Resimler + Çizimler + Bağlantılar + Metin+ Simgeler + Medya bulunur
Gözden Geçir Sekmesi : Yazım Denetleme , Dil, Açıklamalar, Karşılaştırbulunur
Görünüm Sekmesi : Sunu Görünümleri , Asıl Görünümleri, Göster,Yakınlaştır, Renkli/Gri Tonlama , Pencere, Makrolar
ÜNİTE – 6
E-POSTA – KİŞİSEL İLETİŞİM YÖNETİMİ
- En büyük avantajı hızı, yaygınlığı, ve ücretsiz olmasıdır. Her konuda soru ve cevap bulma imkanı bulunur
- Gazete dergi elektronik ortamda mevcuttur, bunlara eposta aracılığıyla abone olunabilir
- İnternet üzerinden alışveriş yapmak için eposta mecburdur.
- Eposta iki ana parçadan oluşur, ilk parça kullanıcı ismi, ikinci parça kullanıcı adresi dir.
- Büyük harf ve yada özel karakter kullanılmamalıdır
- Yanlış anlamaya mahal verilmeyecek cümleler kullanılmalıdır
- Konu alanı anlaşılır olmalı
- Zincir ya da gereksiz kampanya mesajlarını başkalarına yollamayın
- Dosya ekleyip yollayacaksanız dosyanın virüs taraması yapılması gerek
- Bu seçildiği zaman asıl gönderilen kişi dışında e posta hakkında bilgilendirmek istenen kişilere de aynı eposta gönderilecek demektir.
- Gönderilecek olan eposta kullanıcıları kendileri dışında bu epostayı alan kişilerin eposta adreslerini göremezler demek
- En yaygın olarak kullanılan eposta proğramları , Mozilla firmasına ait Thunderbird ve Microsoft firmasına ait Outlook dur .Bunlar e postaları bilgisayara kaydeder.
Hesap Türleri
- POP3 : Kullanıcı e-postalarının sunucuda bir kopyası bırakılmaz
- IMAP: Kopya bırakılır.
ÜNİTE – 7
İNTERNEK’İN ETKİN KULLANIMI VE İNTERNET GÜVENLİĞİ
- Microsoft Explorer en yaygın kullanılan web tarayıcısıdır ayrıca Windows kullanıcıları alternatif olarak Mozilla nın ürettiği Firefox web tarayıcısını da kullanmaktadırlar.
- Apple firmasının Safari proğramı Macintosh bilgisayarlar için web tarayıcısıdır.
- Opera isimli tarayıcı tüm platformları destekleyen web tarayıcısıdır
- Google ait Chrome Web Tarayıcısı vardır , daha sonra Mac ve Linux versiyonlarını da çıkardı
İNTERNET GÜVENLİĞİ
Zararlı Yazılımlar (Malware )
- Malware kötü niyetli yazılım demektir. Kullanıcının haberi olmadan sisteme sızan ve zarar Verne yazılımlardır, Bilgisayar virüsleri malware ye girer
- Virüslere karşı anti-spyware ve Ateş Duvarı denilen yazılımlar kullanılmalıdır.
- Ad-aware + Spy Sweeper + CounterSpy + Zone – Alarm dır .
- Yasal Yazılım kullanmak gerekir
- Mutlaka anti virüs proğramı kullanmak gerek
- Norton + McAfee + VirusScan + Kaspersky +Anti Virüs + ZoneAlarm + NOD32 + AVG + Avira Anti Vir ..en popüler Virüs proğramları dır.
- İşletim sisteminin güncellenmesi gerekir
- Güvenli sitede olduğunuzun sağ üst köşede Kapalı Asma Kilitle Gösterilir
- Web sitesi hazırlama bilgisi gerektirmeden internette yayımlanan günlüktür.
- Kullanılan cihazlar arasında dosya ve bilgi paylaşımı ve alışverişi sağlar.
- Bulut bilişime örnek Dropbox tur.
- Lion Mac OS işletim sistemiyle gelen bir dosya paylaşım özelliğidir.
ÜNİTE – 8
AĞ TEKNOLOJİSİ
- Dünyada ki en büyük bilgisayar ağı İnternet dir
- Ağ kurmak için , En az iki pc, iki pc de de ağ kartına, ağ yazılımı, ağ ortamı gerekir.
- İlk pc ağı ABD de ARPANET tir. Aynı zamanda internetin de atasıdır. Arpanet kullanılarak ilk mesaj UCLA dan gönderilmiştir.
- Ağ kurulmasının amaçlarından ilki dosya paylaşmaktır , ikincisi çevre birimlerinin paylaşılmasıdır.
· Bilgisayarınişlem dili 0 ile 1 lerden oluşur.
· İkibilgisayar arasındaki veri alışverişi iki çeşit iletişim yöntemiyle yapılır .
Paralel İletişim :
- Bir bayt içindeki bitler aynı anda karşı tarafa iletilir. Her bir bit için ayrı kablo kullanılacağından dolayı pahalıdır.
- Bitler birbiri ardından sırayla gönderilir. Tek bir kablo kullanılacağından dolayı daha ucuzdur.
- Her bir bit mantıksal 0 veya 1 e karşılık gelir. ( Kilo bayt, Mega Bayt, Giga Bayt , Tera Bayt, Bunlar kendinden bir öncekinin 1024 katıdır. )
- İletişim sadece tek yönlü yapılacaksa simleks iletişim kullanılır.
- Tek kabloya ihtiyaç var.
- FM radyolar simpleks iletişim yaparlar.
- Eş zamanlı olmamak koşuluyla çift taraflı iletişim yapılabilir. Tek kabloya ihtiyaç var. Telsiz
- Aynı anda çift taraflı iletişim yapılabilir. Çift kabloya ihtiyaç vardır. Örnek Telefonlar .
- Zamana duyarlı bir ileşitimdir. Veri zamandan bağımsız olarak iletilir.
AĞ İLETİŞİM ORTAMLARI .
Kablo Türleri
Bükümlü Çift ( TwistedPair ) Kablo :
- Yerel alan ağlarında sık olarak kullanılır. Dışarıdan gelecek fiziksel etkenlere bağlı olarak korunmak için zırh içeresindedir, bunlara Korumalı Bükümlü çift Kablo denir. Koruma gerektirmeyen kablolara ise Korumasız Bükümlü Çift Kablo denir
Fiber Optik Kablo:
- Daha uzun mesafelere veri göndermek için kullanılan kablo türüdür.
- Sinyal kaybı en aza indirilmiştir. Veri miktarı bakır kablolara göre çok daha fazladır.
Kablolu Bağlantı Çeşitleri( Kablolu ağlarda 3 çeşit topoloji vardır. )
Veri Yolu ( Bus )
- En kolay kurulabilen ağ topolojisidir. Tüm bilgisayarlar tek bir kablo ile birbirine bağlanır.
- Halka şeklinde kurulur. Kablonun kopması durumunda tüm sistem işlemez hale gelir.
- Günümüzde en sık kullanılan ağ topolojisidir. Tüm bilgisayarlar göbek veya anahtar adı verilen bir cihazla merkeze tek tek bağlanır.
- Daha fazla kablo kullanıldığı için masraflı ve kablonun kopmasıyla sadece bir pc devre dışı kalır.
- LAN :İki bilgisayar arasında kullanılabilecek en temel ağ LAN dır. Kablolu bağlantı çeşitlerini hepsi LAN dır. Aynı mekandaki pc lerin bağlantıları gibi
- MAN : LAN ların birbirine bağlanarak haberleşmeleriyle kurulmuş ağ dır. MAN lardan trafik yoğun olduğu için Fiber optik kablo kullanılır.
- WAN : Fiziksel olarak çok geniş alanlara yayılmış ağlardır. İnternet gibi
KARŞILAŞTIRMALI SİYASAL BİLİMLER
ÜNİTE – 5
OYDAŞMACI KURUMSALLAŞMIŞ REJİM : İSVİÇRE
- İsviçre , eski adıyla İsviçre Konfederasyonudur.Tohumları 13 Y.Y da atılmıştır. Uri-Schywyz- Unterwald , kantonları arasındaki uyuşmazlıkları giderilmesi için 1 ağustos 1291 tarihinde aralarında Grütli Parkını imzalanmışlardır.
- Kantoların ortak organı , üye kantonların temsil edildiği Diet adı verilen meclistir.
- İsviçre, 30 yıl savaşları olarak savaş sonunda imzalanan 1648 yılında İmzalanan Vestfalya Anlaşması ile resmen bir devlet olmuştur.
- 1848 yılında Halkoylaması sonucu kabul edilen anayasa ile Federal Devlet kurulur, ardından Federal Mahkeme bu anayasa ile kurulmuştur.
- Meclis Hükümeti sistemi vardır.
- İsviçre Siyasal sisteminin en temel özellikleri, Halkoylaması, Halkın kanun teklifi mekanizmalarıdır.
- Arend Lijphart İsviçre Demokrasisini oydaşmacı bir demokrasi olarak tanımlamaktadır. Bu demokrasi de alınan kararlar Oy birliği ile alınır.
- Konfederasyonun Dış politikasının temeli tarafsızlık ilkesi üzerine kuruludur.
- İsviçre Konfedarasyonu İsviçre halkı ve Kantonlardan oluşan fedaral bir devlettir.
- Federalizm İsviçre siyasal sisteminin en temel ilkesi olarak kabul edilir.
- İsviçre Konf.nu yirmi altı tam ve yarım kantonların hukuki durumlarını kesin bir şekilde korumuştur
- Bu anayasa, Kantonlar ve Federal Devlet arasındaki yetki paylaşımını düzenler .
- Fedaral Meclistir. Ulusal konsey ve devletler Konseyi ( kantonlar konseyi ) olarak iki bölümden oluşur.
- Yürütme organı Federal Konseydir. Yargı Organı ise Yüksek Federal Mahkemeleridir.
Konfederasyonun Yetkileri: Milli savunma, Gümrük, Ulaşım,Telekomünikasyon, Para Politikaları, Sosyal Güvenlik
Kantonların Yetkileri : Sağlık Hizmetleri , Eğitim ve Öğretim, Kolluk, Mahalliidareler
SİYASAL KURUMLAR VESİYASAL KURUMLARIN İŞLEYİŞİ
Yasama ( Federal Meclis) İki kanatlıdır.
- Ulusal Konsey 100 Milletvekilinden oluşur. Seçimler 4 yılda bir yapılır. M.V yeniden seçilebilir. Nisbi Temsil sistemine göre seçilirler.
- Kantonlar ( devletler konseyi ) ise 46 M.V den oluşur. Seçimler 4 yılda bir yapılır.
- Ayrı ayrı toplanırlar. Milletvekilleri maaş almazlar, tazminat ödenir.
- Bu iki konsey birlikte Federal Konsey üyelerini ve Federal Hakimleri seçer. Kurumlar arasındaki uyuşmazlıkları çözer ve af yetkisini kullanır
- 7 üyeden oluşur. 4 yılda bir yapılan Ulusal Konsey seçimlerinin ardından milletvekilleri arasından her iki kanadın katılımıyla, Federal Meclis tarafından mutlak çoğunluk ile seçilirler.
- Yeniden seçilebilirler.
- Federal Konsey üyeleri seçilmeleriyle beraber Milletvekili sıfatlarını kaybederler. Oturumlarda oy kullanamazlar.
- Meclis , Konsey üyelerini, Konsey Başkanını ve Başkan Yrd.larını ayrı ayrı seçer. Başkan 1 yıl için seçilir. Bu başkan ne bir başbakan ne de bir devlet başkanıdır.
- Federal Konsey Üyelerini seçemez ve hükümet politikalarını belirleyemez,, Kararlarını heyet halinde alır
- Yargı yetkisini, kanton mahkemeleri tarafından kullanılır.
- Federal kanunların uygulanması, denetlemek yetkisi, İsviçre anayasası tarafından, yüksek Yargı Organı Federal Mahkeme dedir.
- Son inceleme merciidir. İdare Mahkemelerinin bazı kararlarına karşı Federal Mahkemeye temyiz başvurusu yapılabilir.
- İdarenin eylem ve işlemlerine karşı yapılan başvurularını inceler.
- Yargıçların hukukçu olması şartı yoktur. Seçme ve seçilme hakkına sahip bütün vatandaşlar yargıç olabilir.
- Federal Meclis, Yüksek Federal Mahkeme üstünde denetim yetkisine sahiptir.
- Y.F.Mahk.tam bir anayasa mahkemesi değildir. Federal Kanunların anayasa ya uygunluğunu denetleyemez.
- Kanton kanunlarının, tüzük ve yönetmeliklerinin Federal Anayasaya uygunluğunu denetler
- Hükümet ve Meclisin görevlerin iç içe olduğu için yasama ve yürütme arasında belirgin ayrılık yoktur.
- Kuvvetler ayrılığı İsviçre anayasasından düzenlenmemiştir.
- Federal Meclis Konfederasyonunun en yüce makamıdır.
- İsviçre siyasal sisteminde yasama ile yargı erki arasındaki ilişkilerde güvenoyu isteği, gensoru ve siyasi sorumluluk gibi kurumlar yoktur.
- Fed.Meclis Federal Mahkeme tarafından verilen kararları hiçbir şekilde denetleyemez. Yargı erki, yasamadan ve yürütmeden tamamen bağımsızdır.
Seçim Sistemi :
- Makam sahiplerin atanması yerine seçilmesi sistemi vardır. Meclis, Hükümet , Mahalli İdareler, Hakimler seçimle belirlenir.
- Sandık başında, mektup ve elektronik posta şeklinde oy kullanılır. D’hont sistemi uygulanır
- İsviçre dışında yaşayan İsviçre halkının ve Hükümlülerin oy kullanma hakkı bulunur.
- İsviçre kural olarak Yarı Doğrudan Demokrasi kuralını benimsenmiştir.
- Konfederasyon seçimlerinde Genel Oy, Doğrudan Seçimle Nisbi Temsil esasına göre yapılır.
- 18 yaşını dolduran herkes seçme ve seçilme hakkına sahiptir. Kadınlar bu hakkı 1971 de aldı.
- Kantonlarda iki turlu seçimler yapılır.
Doğrudan Demokrasi : Doğrudan demokrasi araçları Halk oylaması ve HalkınKanun teklifi dir.
Halkın Kanun Teklifi :
- Halkın Kanun teklifi, Anayasanın tümünü ya da bir kısmını değiştirmeye yönelik olarak 500,000 bin vatandaşlar tarafından imzalanarak verilen öneridir.
- Kamu Politikalarının oluşumunda Hükümetin çıkarlarını savunan dernekler, sivil toplum örgütleri, meslek örgütleri, sendikaları, işveren örgütleridir.
- Tarım ve Ulaştırma sektörleri dışında devlet desteği verilmez.
- Vergi oranlarının belirlenmesi Kantonların yetkisindedir.
ÜNİTE – 6
OTORİTER REJİMLER
- Küçük bir zümrenin devlet yönetimini topluma karşı anayasal bir sorumluluğu olmadan elinde tuttuğu siyasal sistemlere denir.
- Otoriter Rejimleri, Totoliter Rejimden ayıran Özellik
- Otoriter rejimlerde Siyasal Katılma sınırlıdır
- Halkı siyasal olarak seferber ( mobilize ) edecek ve sistemi bir arada tutacak ideolojik yapı yoktur.
- Yönetimdeki kişi veya grupların erkinin görece olarak sınırlı ve tahmin edilebilir olması söz konusudur.
Otoriter Rejim Türleri
1- Askeri Cunta Yönetimi :
- Kimin iktidar olacağına veya kimin ne politika güdeceğine ordu veya ordu içinde bir grup subayın karar verdiği rejim türüdür.
- Otoriter Rejimler arasında en istikrarlı ve yapısal açıdan en esnek olanıdır.
- Yasama- Yürütme- Yargı organlarının tek bir siyasi parti tarafından mutlak biçimde denetlenmesi ve işletilmesi, başka bir ifadeyle partinin devletle eşzamanlı hale gelmesidir
- Komünist Rejimler : üretim araçlarına devletin sahip olduğu, ekonomik sosyal kültürel yatırımların devlet tarafından planlandığı ve yapıldığı bir sistemdir.
- Diğer Tek Parti Rejimleri : Baskıcı yönetimlerini, ülkelerinin modernleşme ve kalkınma öncelikleri ile meşru kılan yönetimler
- Baştaki tek adamın, her konuda mutlak hakimiyeti söz konusudur.
- Bir siyasi liderin politik destek karşılığı kişi ve zümrelere devletin kaynaklarını kullanarak maddi çıkar sağlamasına denir.
- Liderin bir taraftan devletin kaynaklarının kullanımı üzerinde sınırsız yetkisi bulunduğu, diğer taraftan bu gücü yakınlarını kayırmak için kullandığı rejimlere denir.
- Farklı rejimlerin kurumsal özelliklerini bir arada barındıran rejimlere denir. Yukarıda sayılan 3 temel rejim tiplerinin karışımını ifade eder.
Denetim :
- Yönetilen halk üzerinde geniş bir kontrol sağlamak için başvurulan yollar. 3 tane
- Baskı Kurma – Sisteme Bağlama – Devletin İletişim kanallarıyla Lider Kültü oluşturma
- Rejim karşıtlarına karşı cebir kullanılmasıdır. Bu durumlarda paramiliter güçler kullanılır. Yani paramiliter güçler , devlet tarafından organize edilmiş ve silahlandırılmış, ancak devletle resmi bir bağı olmayan, rejim karşıtlarını korkutan askeri nitelikte örgütlerdir.
3- Lider Kültü :
- Devletin iletişim kanallarını , lidere karizmatik bir güç katarak insanın sahip olabileceği niteliklerden çok ötesi güç ve nitelerin sahip olduğunu topluma empoze eder.
- Otoriter Rejimlerde Güçler ayrılığı ilkesi görülmez
- Otoriter rejimler arasında en istikrarlı ve yapısal açıdan en esnek olan Tek Parti Sistemidir
- Sivil bir liderin parlamentoyu fesh edip bir diktatör olarak siyasi sisteminin başına geçmesine Autogolpe adı verilir
- Otoriter rejimlerde bireyi sisteme bağlamak için başvurduğu yollar arasında Darbe yoktur
- Neopatrimontal liderleri diğer liderlerden ayıran ana özellik Devletin organlarını zayıf tutması.
- Otoriter ve Totaliter rejimlerden ayrıştıran özelliklerden biri Siyasi Çoğulcuğa izin verebilmesidir.
ÜNİTE – 7
TOTALİTER REJİMLER
- Merkeziyetçi bir devlet yapısı ve radikal bir ideoloji üzerine kurulan, içinde bulunduğu sosyo-ekonomik yapının bütün üyelerini ve kurumlarını dönüştürmeyi hedefleyen, bireysel özgürlükleri ortadan kaldıran siyasal sistemlere denir.
- Devlet şiddetinin temelinde hiç bitmeyen bir düşman arama vardır
- Totaliter rejimlerin ayırt edici özellikleri şiddetin bu rejimlerin temel unsuru olmasıdır.
- Totaliter rejimleri kuran hükümetler seçim yoluyla iktidara gelebilir, ancak rejimin kurumsallaşması zor kullanarak, ve zor kullanma tehdidine başvurarak insanların sindirilmesine dayanır.
- Totaliter rejimlerin diğer bir ayırt edici özelliği iletişim kanallarının devletin elinde olması.
- Devlet eliyle şiddet yeterli değildir, rejimler kitlelerin harekete geçirilmesine veya seferber edilmesine ( mass mobilization ) hedeflenmektedir.
İtalya – Faşizm :
- Mussolini tarafında siyasi literatüre kazandırılan bir terimdir. Faşizm ve Totaliterlik bazen eş anlamlı olarak kullanılmaktadır.
- Temel ideoloji liberalizm ve Marksizm dir.
- Mussolini tarafından I dünya savaşı öncesi italya nın savaşa girmesini savunana Mussolini nin savaş yanlısı tutumu nedeniyle Sosyalist Partiden uzaklaştırılması ile güç kazanmıştır. Bu harekete Savaş Demetleri ismi verilir.
- 1922 de Kara Gömlekliler olarak da anılmaya başlayan grupların Romaya doğru harekete geçmesi üzerine dönemin hükümeti istifa etmiş, yeni hükümeti kuracak bir isim bulunmayınca siyasal kargaşanın büyümesinden korkan kral hükümet kurma görevinin Mussolini ye vermiştir.Böylelikle Faşist Parti iktidara gelmiştir. ( Bu genel Kültür olsun diye yazdım )
- II Dünya Savaşı ile bitti.
- Totaliter rejimin en kurumsallaşmış örneğidir. Nazizm , Rejimin temel amacına hizmet eden en başarılı girişim dir Rejimin kurucusu Adolf Hitler dir.
- 1923 te yapılan darbenin başarısız olması nedeniyle A.Hitler hapse atılır , hapiste Nazi İdeolojisinin ve rejminin temelini oluşturan Kavgam isimli kitap yazar.Bu kitapta
- Almanların üyesi olduğu ırkın yüceltilmesine ve Almanların kendi topraklarında rahat yaşaması için başta Yahudiler olmak üzere Aryan ırktan olmayanların imhasının planlanması yer alır.
- Temel ideoloji liberalizm ve Marksizm dir.
- Parti propagandasında Alman ırkının yaşaması için diğer ırkların ölmesi istenmektedir , o yüzden yayılmacıdır
- Nazizm , II Dünya savaşına ABD nin dahil olması ve Müttefiklerin Almanya yı yenmesiyle son buldu
- Faşist ve Nazizmi ortak bir kavramla açıklamayla ortaya çıkmıştır.
- Mussolini ve Hitler Sağ Totaliter, Stalin ise Sol Totaliter dir.
- Stalinizm in temel ideolojisi Marksizm ve Leninizm dir.
- Ülke içinde çıkan karışıklıkların giderilememesi nedeniyle Bolşeviklerin yaptığı Ekim devrimi adını verdikleri bir devrimle Lenin liderliğinde iktidara geldiler.
- Lenin ölümünden sonra Partinin başına Gen.Sekrt.liğine seçilen Stalin devlet totaliter özellik kazanmıştır.
- Lenin yolundan giden Stalin Marksist ve Leninist i daha da ileri götürdü.
- Ütopya : Aslında olmayan, tasarlanmış olan ideal toplum şekli anlamı taşır.
- Sovyetler Birliğini örnek alması, Marksist ve Leninist ideolojiye göre hareket etmesi ve topyeküncü bir takım politikaları nedeniyle Çin Halk Cumhuriyeti Totaliter rejim olarak adlandırılmaktadır.
- Mao önderliğinde yapılan bir devrimle işçi ve Köylülerin iktidarının kurulması hedeflenmiştir. Ve Hedefe ulaşılmıştır.
- Mao nun ilk hedefi toprak reformudur. Büyük toprak sahiplerinin mülklerine el koyulup yoksul köylülere dağıtması ile ortak tarım hayata geçirilmiştir. Bu politikalar ileriye dönük Sıçrayış olarak adlandırılmıştır.
- Mao nun ikinci hedefi Kültür devrimi dir.
- Ekonomik kriz çıkmasında bu rejim etkilidir.
- Bu rejim Modern toplumlarda ortaya çıkmıştır.
- Doğası gereği ekonomiden aileye toplumun bütün unsurlarının egemenliği altına almaktır.
- Buna bağlı olarak yerel yönetimlerin yetkili azalır,
- Kendi partisi dışındaki partileri ve siyasal hareketleri yasa dışı ilan eder
- Temel hak ve özgürlükleri askıya alır veya ortadan kaldırır.
- Basını sindirir, İşçi hareketlerini gerekirse güç kullanarak bastırır.
- Hukukun üstünlüğü geçerli değildir
- Ülke ekonomisi ve kurumları bu rejimler tarafından denetim altına alınır.
- Özel mülkiyetin kaldırılmış olması, sebebiyle toprağın sadece kullanım hakkı bireyin elindedir.
- Miras yoluyla aktarılması söz konusu değildir, Sadece tüketim mallarının bir kısmı için özel mülkiyet hakkı tanınmıştır.
- Liberalizm ve Marksizm e karşı, hem serbest piyasadan hem de merkezi planlamadan uzak durmayı hedefleyen 3.bir ekonomik sistem olarak ortaya çıkmıştır.
- Başlıca sanayilerin gelişimini denetleme görevinin üstlenir.
- En güçlü dönemi Mussolini nin kurduğu Korporasyonlar Bakanlığını kurduğu dönemdir.
- Alternatif İletişim Kanalları Totaliter rejimlerde yer almaz
- Totaliterlik kavramı ilk kez İtalya da kullanılmıştır.
- Seçim yoluyla iktidara gelen Adolf Hitler dir.
- Bağımsız Yargı Totaliter rejimlerde kesinlikle bulunmaz .
- Kitlelerin Seferberlik edilmesi Totaliter rejimleri diğer rejimlerden ayırt eden özelliktir
ÜNİTE-8
- AB, 27 ülkeden oluşan siyasi ve ekonomik bir örgütlenmedir
- AB, 1993 yılında Maastricht Anlaşması nın imzalanması sonucu varolan Avrupa Ekonomik Topluluğuna yeni görev ve sorumluluk alanları yüklenmesiyle kurulmuştur.
- AB, devletlerarası ve çokuluslu bir oluşumdur.
- Dante, Comenius , Immaneule Kant, Comeniu , Monnet , gibi bir çok düşünür, sanatkar ve devlet adamı tarafından benimsenmiş ve geliştirmeye çalışılmıştır.
- En ciddi adımlar II Dünya Savaşından sonra atılmıştır, Batı avrupayı birleştirmeye iten sebeplerden biri de ABD nin Marshall Planı ismini verdiği yardım proğramıdır.
- De Monarchia isimli eserinde Roma imparatorluğu benzeri bir örgütlenme ile uluslar arası barışın sağlanabileceğini ileri sürdü
- Ebedi Barış isimli eserinde, barışı sağlayacak bir federasyon önermiş, diğerlerinden bir adım daha ileri giderek, bu federasyonu ancak iç yönetimleri halk iradesine dayanan devletler üye olabilir demiştir.
Avrupa TopluluklarınınGelişimi :
- 1950 yılında Fransa ve Almanya arasındaki kömür ve çelik kaynaklarının birleştirilmesi, savaş sanayinin maddeleri olan üretim ve kullanımının uluslarüstü bir organın sorumluluğuna bakılması önerisiyle 6 ülke arasında Avrupa Kömür Çelik Topluluğu kurulmuştur. ( AKÇT)
- 1957 yılında Batı Avrupa devletleri arasında imzalana Roma Anlaşmasıyla Avrupa Ekonomik Topluluğu bugün Avrupa Birliğinin temelleri atıldı. ( AB )
- Hukuken ve fiilen uluslarüstü bir kuruluş olma niteliğini kazanan AET nin nihai hedefi Avrupanın siyasi bütünlüğe ulaşmasıdır.
- İkinci topluluk olan, EUROATOM ise Roma Anlaşması ile olmuştur. Amacı Atom Enerjisinin barışçı amaçlarla kullanımını geliştirmektir.
- Bu üç organ 1965 yılında Brüksel de imzalanan bir anlaşma ile 3 topluluğun Yürütme Organları birleştirilerek Avrupa Topluluğu ( AT ) adıyla tek çatı altında toplandı.
- 1993 yılında Maastricht Anlaşması ile Avrupa Birliği ( AB ) adını almıştır.
- Birinci Sütun da , Avrupa Topluluğu Yönergeleri : AB nin yürüttüğü etkinliklerin çoğu bu kısımda yer alır.
- İkinci Sütun da, Ortak dışişleri ve güvenlik politikası : devletler arasındaki işlemleri kapsar
- Üçüncü Sütun da, Güvenlik ve Adalet işbirliği : devletler arasındaki işlemleri kapsar
- Avrupa Vatandaşlığı, özgürlük , demokrasi, insan haklarına saygı başlıkları bu anlaşma ile ortak politika haline gelmiştir.
- Avrupa Birliği kurucu anlaşmalarında değişiklik getiren anlaşmadır.
- Türkiye ile AB arasındaki ilişkiler 1963 tarihinde imzalanan Ankara Anlaşmasıyla başladı.
- AB ülkeleri Türkiye nin katılma müzakerelerine 2005 tarihinde başlamasına karar verdiler.
- AB ye aday ülkeler arasında Türkiye, Hırvatistan ,Macaristan, Makedonya dır. Hırvatistan ın üyelik görüşmeleri 2005 yılında başladı.
- AB para birimi EURO dur. Ekonomi ve Para politikasının oluşturulması ve uygulanmasından sorumlu Avrupa Merkez Bankası ( AMB ) dır.
Avrupa BirliğininKurumları ( Temel Yapısını )
- Konsey, Komisyon, Parlemento , Avrupa Toplulukları Adalet Divanı ( atad ) , AB nin temel yapısını oluşturur.
- Merkezi Karar verme yetkisi ve Yasama yetkisini elinde bulundurur.
- Üye ülkelerin Bakanları tarafından temsil edilir. Yılda en az 2 defa toplanır.
- Konsey Başkanlığı Üye ülkeler arasında dönüşümlü ve 6 aylık dönemler olarak görev yapar.
- Konseyi toplantıya çağırmak- Gündemin belirlenmesi – Yönetmeliklerin yürürlüğe sokulması – Kararların ve tavsiyelerin , yönergelerin ilgililere bildirilmesi dir.
- 2010 I dönem Konsey Başkanı : İspanya II Dönem Konsey Başkanı : Belçika
- 2011 I Dönem Macaristan II Dönem ise Polanya üstlenmiştir.
- Dış Politika, Güvenlik Politikası, Göç ve Mülteci Politikaları ve Vergilendirme gibi konularda kararlar oy birliği ile alınır .
- 27 üyeli AB de 14 üyenin oylarıyla Salt Çoğunluk Kararı alınabilir .
- Yasa tasarılarını ele alır ve yasalaşmasını sağlar.
- Üye devletlerin ekonomik politikalarını ele alır
- AB nin ortak güvenlik politikalarını belirler
- AB adına anlaşma yapar
- Suçların önlenmesiyle ilgili çalışmalar yapar
- Avrupa Parlementosu ile birlikte AB nin bütçesinden sorumludur
- Yasama yetkisini elinde bulundurur. Başkan ve üyeler ( komiserler ) üye devletler tarafından 5 yıl için seçilir.
- 2010-2014 yılları Avrupa Komisyon Başkanı Portekizden Jose Manuel Barrosa dır
- Komisyon üyeleri Adalet divanı önünde yemin ederek göreve başlarlar .
- Kararlar ortaklaşa alınır. Parlamento , komisyonu toplu olarak görevden alma yetkisine sahiptir.
- Yapılan anlaşmaların usulüne uygun yapılıp yapılmadığına bakar.
- Yürütme organıdır. Birlik adına uluslararası anlaşmaları müzakere eder
- Bütçe taslağını konseye sunulmak üzere hazırlar.
- Demokratik denetim organıdır. Yasama ( Konsey ) ile yürütme ( komisyon ) yetkilerinin kullanılmasını denetlemek amacıyla kurulmuştur.
- Parlamento doğrudan seçimle belirlenen TEK kurumsal mekanizmadır.
- 736 üye her 5 yılda 27 ülkede yapılan yaklaşık 500 milyon kişi tarafından seçilir.
- En çok üyeye sahip ülke ALMANYA dır
- Parlamento da aksi bir karar yoksa oylamalar genellikle salt çoğunlukla alınır.
- Yasama sürecine Katılım Yetkisi : Yeni üyenin kabulüne uygunu görüş verir.
- Bütçeye ilişkin yetkiler : Parlamento onayladıktan sonra bütçe yürürlüğe girer.
- Komisyon ve Konseyi denetleme yetkisi : Komisyonun atanması için parlamentonun güvenoyu vermesi gerekir .
- Yargı organıdır. Hukukun uygulanmasından sorumludur. 27 yargıç ve 8 umumi vekilden oluşur.
- Anlaşmaların yorumu ve uygulanmasında, Hukuka uygunluğu güvence altına alır.
- Kararlarına temyiz başvurusu yoktur. O yüzden kararları kesindir.
- Üye ülkelerin diğer ülkeler açtığı davalar.
- Komisyonun üye ülkelere açtığı davalar
- Topluluk kurumları aleyhine açılan davalar ve iptal davaları
- AB bütçesinin doğru bir şekilde kullanılmasını sağlar. Gerektiğinde denetleme yapar.
- İşverenler, sendikalar, çiftçiler, tüketiciler, ve diğer çıkar grupların olmak üzere sivil toplum örgütleri temsil eden ve çıkarların koruyan bir danışma organıdır.
- AB karar alırken bölgelerin ve yörelerin görüşlerin dikkate almasını sağlar.
- Birinci Mevzuat : ( Kurucu anlaşmaları ve ekleri )
- İkinci Mevzuat : ( Tüzükler, yönetmelikler , Direktifler, Kararlar, Tavsiye ve Görüşler, Diğer politika Geliştirme Metodları )
- Uluslar arası Anlaşmalar: Üçüncü ülkelerle yapılan anlaşmalar
- İçtihadlar :
- Üye Devletler Arasındaki Sözleşmeler :
- 2010 yılı itibariyle AB de 27 üye ülke bulunmaktadır.
- AB de karar alma organı Avrupa Birliği Konseyidir
- AB nin tüm gelir ve giderini, bütçe kural ve yönetmeliklerine ve amaçlarına uygunluğunu Sayıştay denetler
- AB de kurucu anlaşmalara önemli reformlar getiren LİZBON anlaşmasıdır
- Uluslar arası anlaşmalar İkinci Mevzuat kapsamındadır.
- Avrupa da kömür çelik kaynaklarının birleştirilmesini, bu maddelerin üretim ve kullanımını uluslar arası bir kurumunun sorumluluğuna bırakılması fikrini SHCUMAN hayata geçirmiştir.
- AB ye en son katılan ülkeler , Çek- Malta – Hırvatistan – Arnavutluk tur.
- ATAD 27 yargıçtan oluşur.
- Türkiye AB ye aday ülkeler arasında bulunur.
- AB nin sosyal politikaların uyumlaştırılmasına yönelik politikaların dışında kalmayı tercih eden ülke İNGİLTERE dir.
SOSYOLOJİ DE ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ
ÜNİTE -4
ARAŞTIRMA PROBLEMİNİN OLUŞTURULMASI VE UYGUN YÖNTEM VETEKNİKLERİN SEÇİLMESİ
** Kullanımlarına GöreAraştırmalar :
- Teorik ( temel ) Araştırma :
- Pragmatik ( faydacı –uygulamacı ) Araştırma :
- Keşfedici Araştırma :
- Betimleyici Araştırma :
- Açıklayıcı Araştırma :
- Kesitsel Araştırma :
- Boylamsal Araştırma :
- Eğilim Araştırması :
- Panel Araştırması :
- Kohort Araştırması :
1-Teorik Araştırmalar :
- Sosyal yaşam ive ilişkilerdeki düzenlilikleri ortaya koymayı ya da bir sosyal olguyu derinlemesine incelemeyi amaçlar .
- Amaca yönelik araştırmalardır. Araştırmacının tamamen bilimsel merakına yöneliktir.
- İnsanın belirli bir konuda bilgisini artırmaya yöneliktir.
- Örnek olarak , bir hayvanın genetik yapısını ortaya koymak
- Çeşitli toplumsal sorunların değerlendirilmesi, çözülmesi yada çözülmesine katıda bulunulması amacına yönelik olarak yürütülür.
- Araştırmacı sorunun çözümü için bir adım atmayı hedefler.
- Örnek olarak, bir hastalığın nasıl ortadan kaldırılacağını keşfetmeye çalışmak.
- Kurt Levin tarafından geliştirilen bir diğer pragmatik Araştırma türü olan Eylem Araştırmaları, mevcut durumdaki problemi saptamak ve bunların ne tip eylemler ve politikalarla çözülebileceğini ortaya koymaktır. Eylem araştırmasını diğer araştırmalardan ayıran en temel özellik, süreklilik halinde olan devamlı tekrarlanan araştırmalar olmasıdır.
1-Keşfedici Araştırmalar :
- Bir konuda herhangi bir konuda çalışma olmadığı, araştırmacının fazla bir bilgi sahibi olmadığı durumlarda yapılan araştırmalardır. Ön bilgi sağlamaya yöneliktir.
- Nicel yöntemle yürütülmeye uygun değildirler.
- Dezavantajı araştırma probleminin net olmaması ve küçük ve temsili olmayan örneklerle çalışılmasıdır.
- Veri toplama teknikleri olarak, Literatür Tarama – Uzmanlara Danışma / Vaka keşfi dir.
- Yapılan çalışmalar son derece az olması,
- Nitel bir çalışma yapmak için yeterli ön bilgiye sahip olmaması
- Önceden yapılmış olan çalışmaların bulgularının geçersiz olması
- Araştırmacının konu ile ilgili merakını gidermek ve ön bilgiye sahip olmak
- Konu ile ilgili daha kapsamlı bir araştırma yapılıp yapılamayacağı sınamak
- Sonraki araştırmalarda kullanılabilecek veri toplama araçları geliştirmek
- İlgi duyulan konu ya da etkinliklerin bir betimlemesini tasvirini elde etmeyi amaçlayan araştırmalardır.
- Kim – Ne – Neden gibi çeşitli sorulara cevap arar.
- Keşfedici araştırmalardan daha sistematik ve daha yapısaldır.
- Ortalama, sapma, yüzde gibi bilimsel istatistikler kullanılır.
- Probleme bağlı olarak hem nitel hem de nicel teknikler kullanılır.
- En önemli avantajı incelenen konunun tamamen doğal ortam içinde incelenmesidir.
- Örnek olarak Nüfus sayımları, doğum ve ölüm oranları, belirli bir ülkede endüstriyel büyüme oranın ya da çeşitli hastalıkların nüfus içinde dağılımı göstermeyi amaçlayan araştırmalardır.
- Betimleyici araştırmaların diğer bir türü de Karşılaştırmalı Araştırmalardır, sosyal bilimlerde farklı ülkelerin yada kültürlerin belirli özellikler açısından karşılaştırılmasını amaçlayan araştırmalara denir.
- Karşılaştırmalı Araştırmanın diğer bir türü olan Karşılaştırmalı Tarihsel Araştırmalar dır, bunlar, toplumda var olan temel özelliklerin neler olduğu, büyük toplumsal dönüşümlerin ne şekilde gerçekleştiği gibi sorulara yanıt arayan araştırmalardır. Bu araştırmanın en büyük avantajı toplumsal gerçekliğin mikro ve makro düzeylerin birleştirmesine uygun olmasıdır.
- En sık kullanılan yöntem Gömülü Teori dir. Bu yöntemi diğer yöntemlerde ayıran en önemli özellik, veri toplayarak başlanması ve bu veriler kullanılarak bir teori geliştirilmesidir.
- Olgular arasında neden sonuç ilişkilerini ortaya koymaya çalışan ve nicel yöntemle yürütülen araştırmalardır
- Veri toplama yolu olarak, Deney- Yarı Deney- denetimli Gözlem – Yapılandırılmış Görüşme – Anket kullanılır.
- İki yada daha fazla değişken arasında ilişki hakkında , sınanmak üzere oluşturulmuş olan bir ifadeye hipotez denir.
1- Kesitsel Araştırmalar :
- Araştırma konusunun zamanda belirli bir noktadaki halini, yani bir kesitini inceleyen araştırmalardır.
- Örnek olarak Keşfedici ve Betimleyici araştırmalardır.
- Avantajı , daha kısa olması, ve maliyetinin düşük olmasıdır.
- İncelenen konunun zaman içinde gelişimini ve en az iki kere tekrarlanan araştırmalardır.
- Psikoloji de , bireyin yaşam süresi boyunca gelişimini izlemek için,
- Sosyoloji de ise bireyin yaşamları boyunca ya da nesilleri boyunca deneyimledikleri yaşam olaylarını incelemek için kullanılır.
- Dezavantajı , uzun sürmesi ve maliyetinin yüksek olmasıdır.
- Boylamsal Araştırmaların 3 tane türü vardır.
- Sosyal bilimlerde en çok kullanılan Boylamsal Araştırma türü Eğilim Araştırmalarıdır.
- Belli bir araştırma evreninde zaman içinde meydana gelen değişimleri inceleyen araştırmalardır.
- Örnek olarak, 2000 yıllarda ankarada yapılan araştırmanın 2010 yılında tekrar yapılan araştırma sonucunda bu iki yıl arasındaki değişimi ifade eder. Burada yapılan araştırmada kiminle yapıldığı önemli değil. ( bu önemli bir farktır çünkü panel araştırmalar arasındaki temel fark budur )
- Araştırmanın tekrarlandığı her seferinde, yani her ölçümde aynı örneklemden veri toplanan araştırmalardır.
- Örnek olarak, Kampanya başlamadan önce görüşülen kişilerle kampanya bittikten sonra da AYNI KİŞİLERLE tekrar görüşülürse bu panel araştırma olur. Esas olan aynı kişilerle görüşmektir.
- Dezavantajı , uzun sürmesi ve maliyetinin yüksek olmasıdır.
- Kuşak araştırması da denir. Belirli bir dönem içinde belirli bir özelliğe sahip olan yada belirli bir yaşam düzeyini paylaşmış olan kişilerin oluşturduğu gruba verilen addır.
- Yani aynı yılda , aynı ayda, aynı günde, aynı işte, aynı yılda ölmek , aynı yılda doğmak , emekli olmak vs vs )
- Panel araştırmalarda olduğu gibi aynı kişilerden toplanması gerekmez. Aynı gruba sahip olmaları yeterlidir.
- Araştırmacı burada tek bir kişiye değil, gruba odaklanır. Grubun yani Kohortun özelliklerini bir bütün olarak inceler.
- En önemli dezavantajı, çok uzun sürmesi, maliyetlerinin çok yüksek olması, araştırmaya katılanların ölüm, taşınma ya da kohort ta girmelerine neden olan özelliklerin değişmesi gibi çeşitli nedenlerle araştırma dışında kalması ve örneklem daralması dır.
Araştırma Süreci ( baştansonra doğru sırasıyla )
- Araştırma Probleminin Belirlenmesi
- Araştırma Yöntem ve Tekniklerinin seçimi
- Örneklem Seçimi ( Veri Toplama- Veri Analizi ve Rapor Yazımı )
- Araştırma Konusunun Seçilmesi :
- Konu seçilirken uygulanabilir olmasına dikkat etmek gerekir.
- Neyle ilgili bilgi toplamak istiyorum sorusunun cevabı bize konuyu gösterir.
- Konunun genişliği çok önemlidir. Dar olması gerekir. Konu özgün ve net olmalıdır.
- Araştırma Konusunun Daraltılması ve Araştırma Probleminin Oluşturulması
- Bu konu hakkında neyi bilmek istiyorum sorusu araştırma problemini gösterir.
- Araştırma problemi cevaplanabilir olmalıdır. Soru açık ve net şekilde ifade edilmeli, hiçbir açıdan muğlak olmamalıdır.
- Problem cümlesi soru cümlesi olarak yazılmalıdır. Konuyu tam olarak belirtmesi, konuya uygun olması ve konuyu sınırlayabilmesi gerekir.
Araştırma Problemi OluşturulurkenSorulan Soru Türleri
1- Olgusal ( Gerçeklereilişkin ) Sorular
- Amprik gerçeklere ilişkin sorular sorulur. Örnek En çok işlenen suç nedir ..
- Toplumda gözlemlenen sorunun, diğer toplumlarda gözlemlenip gözlemlenmediğine, çeşitli toplumlarda belirli sosyal olguların ne şekilde farklılaştığına yönelik sorulardır.
- Örnek Türkiye ile İngiltere arasındaki bir konunun karşılaştırılması gibi
- Toplumların geçmişlerini ve bugünlerini de birbirleriyle kıyaslarlar.
- Örnek İlk hapishaneler nasıl ortaya çıkmıştır.
- Toplumdaki olay ve olguların ‘’neden ‘’ lerini ortaya çıkarmak için teorik sorular sorulur.
Literatür Taraması :
- Belirli bir konuda önceden yapılmış çalışmalarda elde edilmiş bilgilerin incelenmesi, önemli noktaların gözden geçirilmesi ve özetlenmesidir.
- Araştırma problemiyle doğrudan ilgili olmalı. Araştırma problemiyle ilgili çalışmaları içermeli.
- Akademik yayınlar içermelidir - Liste ve özetten oluşmamalıdır
- Bilinen ve bilinmeyen şeylerin ortaya çıkarılması gerekir
- Üzerinde uzlaşılamayan yani ihtilaflı alanları gösterebilmeli
- Daha fazla araştırma gerektiren önemli sorular ortaya koyabilmelidir
- Yapılacak araştırmanın, araştırma konusuyla ilgili mevcut bilgileri zenginleştirebilmelidir.
VARSAYIM – ÖNERME- KAVRAM–İŞLEMSELLEŞTİRME – DEĞİŞKEN – HİPOTEZ
Varsayım ( Sayıtlı ) : Sınanmak üzere, oluşturulmamış , doğru olduğu kabuledilen yargılardır.
Kavram
- İnsanların dünyayı anlamak ve diğer insanlarla iletişim kurmak amacıyla kullandıkları terimlerdir .Kavram üzerinde bütün insanların uzlaşma sağlaması gerekmektedir. Herkes için aynı şeyi ifade etmelidir. Gereksiz yere yeni kavramlar geliştirilmemelidir
- İki ya da daha çok kavram arasındaki ilişki hakkındaki yargıyı ifade eden bir cümledir.
- Önermeyi hipotezden ayıran özellik, amprik verilerle ölçülebilecek değişkenler değil, soyut kavramlar arasındaki ilişkiler hakkında ve teorik düzeyde olmasıdır.
Değişken :
- Varlıklara göre farlı değerler alabilen özellik ya da durumdur. Davranışların herhangi bir görünüşü olarak ya da değişebilen bir koşul ve özelliktir.
- Nicel ve nitel özelliğe sahiptir.
- Kavramların varlığına ilişkin olgulara GÖSTERGE
- Göstergelerin ölçülebilir, bileşenlerine ise DEĞİŞKEN denir.
- İki yada daha fazla değişken arasındaki ilişki hakkında doğrulanabilecek ya da yanlışlanabilecek olan ifadeye hipotez denir.
- Keşfedici ve betimleyici araştırmalarda hipotez kurulmaz
- Neden sonuç ilişkilerini ortaya koyan Açıklayıcı araştırmalarda , başka bir değişle hipotez sınamaya yönelik araştırmalarda kullanılır.
- Sınanabilir olmalıdır – Kapsamı sınırlıdır – Araştırmaların problemi için yeterli bilgi elde edildikten sonra kurulmalıdır
- Doğrulanmış ve Genelleme ve kuramlarla çelişmemelidir.
- Gözlenebilir veriler üzerine kurulur. Kısa olarak ifade edilir.
- Hipotezde iki tür ilişki vardır. Bunlar karşılıklı değişken ve nedensel ilişkidir.
- İster karşılıklı ister nedensel olsun iki kavram arasında doğrudan veya dolaylı olabilir.
- Değişkenlerdeki değişim aynı yönde olursa pozitif yani olumlu, ters yönde olursa negatif yani olumsuz yönde ilişki olur.
SOSYOLOJİ DE ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ
ÜNİTE -5
ÖRNEKLEM SEÇİMİ VE ÖLÇÜM
- Araştırma evreni, araştırma problemiyle ilgili olan herkesin, yani bütün evrenin araştırmaya dahil edilmesidir.
- Bütün evrenin araştırmaya dahil edildiği, yani gruptaki herkes hakkında bilgi toplandığı araştırmalara TAM SAYIM adı verilir. Doyma tekniği olarak da bilinir. Tam sayımda bir örneklem seçme süreci söz konusu değildir. Nüfus sayımları buna örnektir.
- Araştırmayı ilgilendiren grubun tümünden ( araştırma evreninden ), bu grubu temsil edecek bir alt küme ( örneklem ) seçilir
- Araştırma evreninden evreni temsil etmesi için seçilen örneklerden oluşan gruba ÖRNEKLEM adı verilir.
- Evreni temsil eden bir alt küme seçilmesi işlemine ise ÖRNEKLEM ya da ÖRNEKLEM SEÇİMİ adı verilir.
- Örnekleme ilişkin bulguların evrene genelleme sürecine ÇIKARSAMA adı verilir.
- Ait olduğu evreni doğru bir şekilde temsil eden örnekleme TEMSİLİ ÖRNEKLEM denir.
- Araştırmacının kasten belirli birimleri seçmediği, her biriminin örnekleme girme şansının eşit olduğu tekniği olasılığa dayalı örneklem teknikleri denir
- Araştırmacının örnekleme kimin gireceğine kendi yargısına dayanarak belirlediği olasılığa dayalı olmayan örneklem teknikleri denir.
- Evrendeki herkesin eşit seçilme şansına sahip olduğu örneklemedir. En kesin yolu tesadüfi seçim yolunu kullanmaktır.
- Herkesin adının yer aldığı listeye Örneklem Çerçevesi adı verilir
- Basit Tesadüfi Örnekleme ( rastlantısal ) :
- Bir örnekleme çerçevesinin oluşturulduğu ve örnekleme unsurlarının bu listeden tamamen tesadüfi yollarla seçildiği tekniktir.
- Sistematik Örnekleme :
- Önce örneklem çerçevesi seçilir, evrendeki her birimi bir numara verilir. Sonra örnekle aralığı belirlenir. Örneklem aralığı; örneklemdeki birim sayısının evredeki birim sayısına oranıdır.
- Tabakalı ( Katmanlı ) Örnekleme :
- Araştırma evreninin tabakalara bölündüğü, sonra her tabakadan birim seçmek için basit tesadüfi ya da sistematik örneklem seçim tekniğinin kullanıldığı tekniktir. Örneklem hatalarını azaltarak daha yüksek bir temsil yeteneğine sahip örneklemler oluşturmak için kullanılır. Bu tekniği diğer tekniklerden ayıran özellik, örneklem seçilmeden önce evreni bazı alt tabakalara ayrılması ve örnekleme girecek birimlerin bu tabakalardan seçilmesidir. Örneklem evrenin bütününden seçilmez.Bu örneklem iki Orantılı ve orantısız Tabakalı Örneklem diye iki şekilde yapılır .
- Orantısız Tabakalı Örnekleme : Her tabakadan seçilecek örnek sayısı belirlenir, ve tabakaların evren içindeki oranına bakılmaksızın eşit sayıda örnek alınarak yapılır .
- Orantılı Tabakalı Örnekleme : Evren tabakalara ayrılır, ancak her tabakadan o tabakanın evren içindeki yeriyle orantılı örnek seçilmesiyle yapılır.
- Küme ( çok aşamalı) Örnekleme:
- Çoğunlukla coğrafi alanlar için kullanılan, örneklemin önce kümeler arasından, sonra seçilen, kümelerin içindeki birimleri arasından tesadüfi olarak ve birden fazla aşamada seçildiği tekniktir.
- Nitel araştırma tekniklerinde kullanılan tekniktir.
- Örnekler tesadüfi seçilmez, evrendeki herkesin örnekleme seçilme şansı eşit değildir.
Olasılığa Dayalı olmayan (Yargısal ) Örnekleme Teknikleri 8 tane
- Gelişigüzel Örnekleme:
- Araştırmacının örneklemi hiçbir ölçüt kullanmadan seçmesidir.Bir örneklem oluşturulma gerektiği konusunda yeterli bilgiye sahip olmadığı zamanlarda kullanılır.
- Tv lerde sık sık görülen sokak röportajları örnektir.
- Kota Örnekleme:
- Önce örnekleme girecek olanların sahip olması gereken özelliklerin saptandığı, sonra her özelliğe sahip kaç kişinin seçileceğine ilişkin kotaların oluşturulduğu ve bu kota sayısı kadar birimin gelişigüzel örneklem seçim tekniğiyle seçildiği tekniktir. Pratik ve ekonomik bir tekniktir.
- Amaçsal Örnekleme :
- Evrenin özellikleri hakkındaki bilgiye dayanılarak ve araştırmanın amacına göre seçilir. Özellikle örneklem çerçevesinin belirli olmadığı ve araştırmacının evren hakkında bilgili olduğu durumlarda kullanılır.
- Kartopu ( Zincirleme ) Örnekleme :
- Evren hakkında bilgilerin eksik olduğu ve evreni oluşturan bireylere ulaşmanın zor olduğu durumlarda kullanılan tekniklerdir. Çok küçük gruptan başlayarak giderek artan sayıda örneğe ulaştığı için bu adı almıştır .
- Teorik ( teorik doyma – ardışık ) Örnekleme :
- Güdümlü Örnekleme :
- Araştırmanın amaçları doğrultusunda evreni temsil eden bir örneklem yerine güdümlü bir alt grubu yani evrenin bir kesimini seçer.
- Mekansal Örnekleme :
- Araştırma evreni hareketli durumdadır, ve evreni belirleyen sosyal olayın kendisidir.
- Aykırı Durum Örnekleme :
- Evreni temsil etmeyen alışılmadık, buyük ölçüde farklı aykırı olan örneklemler seçilir. Budara amaç, normal örneklerin veremeyeceği ayrıntılı ve zengin bilgiyi elde etmek, böylece araştırma konusu hakkında çok boyutlu bir anlayışa ulaşmaktır.
- Evrenin Niteliği : Evrende dağılım yarı yarıya olduğunda örneklem büyüklüğü en üst düzeyde çıkar.
- Aranan özelliklerin evren içindeki dağılımı : araştırma konusunu evren içinde sık rastlanan özellikler oluşturuyorsa örneklem daha küçük, evrende seyrek rastlanan özellikler oluşturuyorsa örneklem daha büyüktür.
- Araştırma Olankları :
- Örneklem seçim tekniği :
- Hipotez Özelliği :
- Kabul edilebilecek hata payı ve Kesinlik derecesi : Örneklem ne kadar büyük ve ne kadar homojen ( türdeş ) olursa örneklem hatası da o kadar düşük olur. Araştırmada ne kadarlık bir örnekleme hatasının kabul edilebileceği önceden belirlenmelidir.
- Tahmin için istenen güven derecesi : Güven derecesi örneklem seçilmeden önce kararlaştırılması gerekir. Bir örneklemin yeterli olup olmadığı, ancak verilerin toplanması ve yapılan gözlemlerin gösterdiği dağılımın çözümlenmesi sonrasında standart hatanın ölçülmesi sonucunda anlaşılabilir .
- Ölçme, Obje ya da bireylere, bir özelliğe sahip oluş derecesini belirtmek için belirli kuralara uyularak sembolik değerler verme, rakamların atanması işlemidir
- Ölçüm ise ; Ölçme sonunda elde edilen değerdir.
- Bir yapıyı alarak ona kuramsal, teorik bir tanım verme, onu soyutlama ve rafine etme işlemine de kavramsallaştırma adı verilir.
- Kavramların soyut düzeyden ampirik düzeye indirilmesine İşlemselleştirme adı verilir. Ölçümün ilk aşamasıdır.
- Nominal Düzeydeki Ölçekler :
- Birbirini karşılıklı olarak dışlanan ve ortak kapsayıcılık özelliğine sahip olan kategorilerden oluşur. Kadın ve erkek kategorileri örnektir.
- Ordinal Düzeydeki Ölçekler :
- Nominal Düzeydeki ölçekleri ile aynı fakat kategoriler arasında bir derecelendirme söz konusudur.
- Aralık Düzeydeki Ölçekler :
- Ordinal ölçekten en önemli farkı, değişkenlerin kategorileri arasındaki farkın kesin olarak belirli olması, yani her kategorinin diğer kategorilerle arasındaki eşit mesafe olmasıdır.
- Oran Düzeyindeki Ölçekler :
- Yukarıdaki üç tane ölçeklerin bütün özelliklerine sahip olan, buna ek olarak anlamlı bir sıfır noktasına sahiptir.
Ölçüm Hataları 2 türhataya neden olur
- Sistematik Hata : Ölçüm sürecini sürekli aynı yönde etkileyen ve kaynaklar yeterince denetlenmediği için meydana gelir. Örnek olarak bir öğretmenin bütün öğrencilerine 5 puan fazla vermesi gibi
- Tesadüfü Hata : Şansa bağlı olarak ölçmeden ölçmeye değişen ve denetlenmesi olanaksız olduğu için her ölçümde meydana gelebilecek hatalardır. Örnek , Bir öğretmenin sadece erkek öğrencilerine fazladan 5 puan vermesi gibi .
- Sosyal Tarih Olaylarından : Afetler
- Kişisel Tarih Olaylarından : Cevaplayıcıların ölümü, evlenmesi ya da işini kaybetmesi
- Doğal Olgunlaştırma : Cevaplayıcıların üzerindeki etkisini zamanla kaybetmesi
- Kültürel Faktörler :
- Güvenirlik ve geçerlik , Nicel araştırmalarda aranan özelliktir.
Güvenirlik : Ölçümün tekrartekrar yapılması sonucunda benzer, tutarlı sonuçların elde edilmesini ifadeeder.
Güvenirlik Türleri
- Kararlılık Güvenirliği :
- Aynı örnekleme farklı zamanlarda uygulandığı aynı ölçümlerin elde edilmesidir. Test- Tekrar Test ile ölçülür
- Temsil Güvenirliği :
- Farklı örneklemlere uygulandığında aynı sonuçların elde edilmesi, Altnüfüs ile ölçülür .
- Eşdeğerlik Güvenirliği :
- Ölçüm aracında bulunan iki ya da daha fazla göstergenin ölçmeye çalıştığı şeyi birbirleriyle tutarlı bir şekilde ölçmesi denir. Yarıya bölme ile ölçülür.
- Bir ölçümün bir değişkeni ölçmesi sağlanmalıdır.
- Ölçümler mümkün olduğunca kesin bir şekilde yapılmalı.
- Ölçüm aracı geliştirilir ve güvenirlik artırılır
- Aynı durama ilişkin birden fazla soru sorulabilir.
- Bir araştırmada elde edilen sonuçların geçerliği üç açıdan değerlendirilir. Üç geçerlik türü vardır.
- Ölçüt Geçerliği : Bir ölçüm aracının ölçmeyi amaçladığı şeyi ölçmesidir.
- İç Geçerlik ( Mantıksal ) : ölçmek istediği özelliği bir başka özellikle karıştırmadan doğru bir şekilde ölçmesidir.
- Dış Geçerlik : Bir araştırmadan elde edilen sonuçların başka insanlara ve diğer bağlamlara ne derece genellenebileceğini ifade eder ..
- Lincoln ve Guba ya göre nitel araştırmaların doğruluğu, nicel araştırmalardaki güvenirlik kavramı yerine Güven Duyulabilirlik kavramı ile açıklanmaktadır.
- Güven duyulabilirlik koşulunun yerine getirilmesi için araştırmanın uyması gerekenler ,
- İnanırlık : Nicel karşılığı İç Geçerlik
- Aktarılabilirlik : Nicel Karşılığı Dış Geçerlik
- Güvenilirlik-istinat : : Nicel Karşılığı Güvenirlik
- Doğrulanabilirlik : Nicel Karşılığı Nesnellik
SOSYOLOJİ DE ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ
ÜNİTE -6
SOSYOLOJİK ARAŞTIRMALARDA VERİ ÇÖZÜMLEMESİ VEBULGULARIN YORUMLAMASI
- Nominal ve Ordinal Ölçekte yanıt kategorileri kullanan değişkenlerin betimlenmesi Frekans dağılımı kullanılarak yapılır.
- Aritmetik ortalama, Mod ve Standart Sapma özgün çalışmalarda en sık kullanılan istatistiklerdir.
- Çapraz Tablo, iki değişkenin yanıt kategorilerinin frekans ve yüzde dağılımını veren istatistiktir.
- Etkiyi yaratan değişkene Bağımsız Değişken, Etkilenen Değişkene Bağımlı Değişken denir.
- İki değişken arasındaki ilişkinin varlığını test için Kay Kare kullanılır
- Şiddetini ölçmek için eğer hipotezde önerilen ilişki türü karşılıklı değişen ilişki ise Gamma istatistikleri kullanılır.
- Nedensel ilişki ise Somer’s d istatistikleri kullanılır.
- Aralık ya da oran ölçeğindeki iki değişken arasındaki ilişkinin yönü ve şiddeti hakkındaki bilgi veren istatistik Korelasyondur.
Genel Bilgiler :
- Niteliksel çözümlemede verilerin sınıflandırılması, yeniden düzenlenmesi ve gereksiz olanların elenmesine Veri Ayıklama denir
- Metin içinde okuyucuya yararlanılan kaynakların tanıtılmasına Atıfta Bulunma denir.
- Betimsel Çözümleme : Araştırmada elde edilen verilerin kendileri ön plandadır. Bu yüzden katılımcıların kendi ifadelerini doğrudan alıntı yapar. Ne sorusuna yanıt verir. Betimlemenin içermesin gereken üç öğe bulunur. Bağlamlar, Niyetler, Süreçler .
- Sistematik Çözümleme : Verilerin kategorileri ve bulunan temalar ön plandadır. Verileri sınıflandırılarak parçalara ayrılır. Neden ve Nasıl sorularına yanıt verir. İki aşaması bulunur, Sınıflandırma ve İlişkilendirme dir.
- Yorumlama Çözümleme : Anlam ön plandadır. Araştırmacının, elde edilen verileri, temaları ve bunlar arasındaki ilişkileri kendi bağlamları içinde yorumlamasını içerir. Gözlemlenenler ne anlama geliyor sorusuna yanıt verir.
- Kodlanacak olan veri bölümleri sözcük olabildiği gibi cümleler ya da pragraflar da olabilir.
- Nitel araştırmalarda kodlama bilgisayar programları ile yapılabileceği gibi araştırmacı, kodlamayı kendisi de yapabilir
- Kodlama bazen bir kelime, bazen bir cümle düzeyinde olabilir. Araştırmacının yapmak istediği çözümlemenin yapısına göre değişiklik gösterebilir.
- İçerik Çözümlemesi : Metin içindeki söylem ve birimlerin sistematik olarak sayılması ve sınıflandırılmasıdır.
- Öykü Çözümlemesi : Hangi öykülerin nasıl anlatıldığını anlamaya çalışır.
- Konuşma Çözümlemesi : Gündelik konuşmalarda insanların sosyal gerçekliği ve düzeni nasıl oluşturduğunu anlamaya çalışır.
- Söylem Çözümlemesi : Sosyal gerçekliğin tanımlayıcısı ve oluşturucusu olarak dilin çözümlenmesidir.
- Akla Yatkınlık :
- Bireylerin Deneyimlerine Uygunluk :
- İnandırıcılık :
- Önem :
- Okunurluk :
Rapor Yazılmadan ÖnceDikkate Alınması Gereken Ögeler :
- Okuyucu Kitlesi :
- Araştırmacının Amacı:
- Araştırma Raporunun Formatı :
- Yazım Tarzı :
- Araştırma Raporunun içerik düzenlemesi :
- Etik Sorumluluk :
- Başlık- Özet – Giriş – Yöntem – Bulgular – Tartışma – Sonuç
SOSYOLOJİYE GİRİŞ
ÜNİTE-5
KÜLTÜR VE TOPLUM
- Kültür oldukça karmaşık bir olgudur ve kültür terimine ilişkin 164 farklı tanım vardır.
- Parekh in Kültür tanımı ; Bir grup insanın bireysel ve toplu yaşamlarını anlamada, düzenlemede ve yapılandırmada kullandıkları bir inançlar ve adetler sistemidir.
- Williams göre 18.yüzyıla kadar kültür terimin çoğunlukla tarımla ilgili olduğunu, toprağı ıslah etme ve ürün yetiştirme – ekme gibi anlamlara geldiğini açıklamıştır.
- Kavram, çoğunlukla tarımsal etkinliklere yönelik olarak ve yetiştirme, işleme terbiye etme ( ya da dinsel tapınma ) anlamında kullanılmıştır.
- Felsefe içinde sanat ve güzellikle ilgilenen bir alt disiplindir ve sanat felsefesi ile yakından ilişkilidir.
- Kültürün estetik tanımları ; ya da Yüksek Kültür olarak Kültür
- Kültürün antropolojik tanımları ya da Bütün bir yaşam tarzı olarak Kültür
- Paylaşılan anlam sistemleri olarak Kültür
- Matthew Arnold ‘ Kültürü estetik mükemmellik ile özdeşleştirmiştir.
- Kültürü enteltektüel sanatsal etkinlikler ve fikirlerle bir arada tutan bu yaklaşım, yüksek kültür ve popüler kültür ikiliğine merkeze alarak kültürü büyük ölçüde yüksek kültür ile eş anlamlı görmektedir.
- Bir dönemin ya da bir halkın yaşam biçimi anlamında betimleyici ve antropolojik bir tanımdır. Bu gruptaki tanımlar bir toplumsal grubun ya da halkın gündelik yaşamında belirli anlamlar ve değerler üreten yaşam tarzlarına işaret eder
- Kültürün antropolojik tanımı, Sosyal antropolojinin kurucusu olarak kabul eden Edward Tylor dur.
Norm :
- Bir toplumun bütünlüğü ve devamlılığı için gerekli olduğu düşünülen ve bireylerin davranışlarını düzenleyen resmi yazılı ya da resmi olmayan kurallardır.
Alt Kültür :
- Bir toplumda azınlıkta olan grupların değer, tutum, inanç ve yaşam tarzına işaret etmek için kullanılır
- Egemen kültürel değerlere topyekün bir şekilde karşı gelen grupların yaşam biçimlerine işaret etmek için kullanılır.
- Kültür endüstrisi tarafından ticari kaygılarla üretilen ama kitlesel düzeyde tüketilen kültür için kullanılır.
- Kitle kültürü esas olarak endüstriyel kapitalizme ait olan, büyük ölçüde kitle medyası tarafından üretilen bir kültürdür.
- 1957 yılında çalışmasında MC Donalds ın belirttiği gibi halk kültürü ‘’ aşağıdan ‘’ üretilen bir kültürken, kitle kültürü ‘ yukarıdan dayatılan ‘ bir kültürdür
- Özellikle endüstri toplumları öncesi toplumlarda geniş halk kesimlerinin gündelik kültürüne işaret edilir .
- Nesilden nesile sözlü olarak aktarılan kültür olarak da kullanılır.
- En üst düzey örneklerine işaret eder. Çeşitli sanat biçimleri, edebiyat klasik müzik opera yüksek kültüre örneklerdir.
Paradigma : Bir bilimsel disipline, bilim topluluğuna belirli birsüre için model oluşturan ve topluluğun üyeleri tarafından yaygın olarak kabuledilen kuramsal çerçeveye verilen addır.
KLASİK SOSYOLOJİK KURAMDAKÜLTÜR
Kültür – İşlevselci Yaklaşım:
- Emile Durkheimin yegeni ve en önemli öğrencisi olan Marcel Mauss ile birlikte yazdıkları ‘ ilkel Sınıflandırma adlı çalışmalarında kültürün nasıl ortaya çıktığına ilişkin temel bazı sorunları ele almışlardır.
- Toplumların, olguları zaman , mekan, insan tipleri, ya da hayvan türleri gibi ayrı olarak nasıl sınıflandırdıklarını açıklamaya çalışırlar .
- Din, toplum ve kültürün temel yapısıdır
- Durkheime ve Weber e göre, din bir anlam sistemi olarak toplumun olduğu gibi kültürün de temel bir bileşenidir
- Durkhemine göre din daha çok inançlılar topluluğunu ilgilendiren, kutsal olan hakkındaki bir semboller ve törenler- ritüeller sistemidir.
- Durkheme göre ortak olarak paylaşılan Kültür, toplumsal uzlaşma ve toplumsal bütünleşmeyi sağlamaktır
- Kültürün toplumsal yapının örgütlenmesinden veya ihtiyaçlarından çıktığını öne sürer.
- Marksa göre, toplumun üstyapısının önemli bir parçası olarak kültür, altyapı yani ekonomik temel tarafından belirlenir. Kültür basitçe egemen sınıf tarafından yaratılmış dünyanın çarpıtılmış bir görünüşünün ifadesidir ve çarpıtılmış bir gerçeklik algısını ortaya çıkartır.
Frankfurt Okulu ve KültürEndüstrisi :
- Bu okulun kuramcıları olan , Max Horkheimer, Walter Benjamin, Leo Lowenthal , Kültür ve ideoloji ve kitle iletişim araçlarına dair analizleri oldukça önemlidir.
- Kültür endüstrisinin ürünleri metalaşan ürünler değil, daha en başında piyasa için üretilmiş ürünlerdir. Bu nedenle kültür damgasını vuran temel güdü en çok satışı sağlamak ve kısa sürede maksimum karı sağlamak olmuştur
Antonio Gramsi ve KültürelHegemonya
- Fiziksel güç kullanımı devlet iktidarının önemli bir unsuru olsa da gramsci egemen sınıfın kendine sadece şiddet ve güç kullanarak devam ettirmediğini öne sürmüştür.
- Gramscinin bu görüşlerinde kilit kavram hegemonya dır. Kültürel hegemonya geniş halk kesimlerini egemen sınıflar tarafından kültürel ve ahlaksal olarak yönlendirilmesine işaret eder
Britanya Kültürel ÇalışmalarOkulu
- Kültürün iktidar ve direniş ile ilişkisi üzerine odaklanmıştır. Post Yapısalcı, yapısalcı Marksist ve son dönemde postmodernist kuramları eleştirel bir çerçevede bir arada kullanan bu anlamda çok zengin bir kuramsal birikime dayanır.
- Özellikle medyanın kültürel hegemonyanın oluşturulması ve sürdürülmesindeki rolünü ele alır
- Ayrıca popüler kültür ve altkültürlerin incelemeleri okulun temel ilgisi olmuştur.
- Yüksek Kültür ve Aşağı Kültür ayrımını reddeder .Popüler kültürü meşru bir alan olarak tanımlamıştır.
- Bu okul dinamik sürekli yenilenen bir süreç olarak kavramsallaştırılmıştır.
- Kültürü birleştirici değil onu bir mücadele ve çatışma alanı olarak tarif etmiştir.
- Kültürün yeniden üretim kavramı egemen sınıfların kültürünün eğitim sistemi yoluyla nesilden nesile aktarılması sürecini ifade eder.
- Bir toplumun kültürü teknolojik gelişmeler, savaşlar, işgaller ve hatta doğal afetler gibi birçok faktör etkisiyle değişir.
- Bu kavram William Ogburn tarafından ortaya atılmıştır. Maddi kültürde meydana gelen değişiklikler belli bir gecikmeyle manevi kültür tarafından takip edilirken arada bir boşluk doğmaktadır.
- Bireylerin özellikler aileleri aracılığıyla sahip olduğu dilsel yeterlilik sosyal tarz ve görgü gibi kültürel niteliktir.
- Kavramı ilk kez kullanan Bourdieu dir. Ona göre bireyler ne kadar kültürel sermayeye sahipse eğitim ve mesleki sistemde o oranda başarılı olacaktır
Kültürel Determinizm :
- Kültürün değişmez ve çok güçlü, içinde yer alan bireylerin de onun bir nevi esiri olduğu düşüncesidir.
Etnosantrizm
- Bireyin kendi kültürel değerlerini merkeze alarak başka kültürleri kendi kültürünün değer sisteminden değerlendirmesi ve yargılamasına denir.
- Bu kavram , kendi kültürünü yüceltme, başka kültürleri küçümseme, ötekileşme, ya da aşağılama düzeyinde kendini gösterir.
- Bu kavram Heterofobi : Farklılık korkusu ve Düşmanlığı
- Zenofobi : Yabancı Korkusu – düşmanlığı
- Şovenizm : ırkçılık ile yakından ilişkilidir.
- Kültürleri kendi içinde değerlendirmek, ve yargılamak gerektiği, kültürlerin dışardan yargılanamayacağı düşüncesidir.
- Tüm kültürün eşit şekilde saygıyı hak ettiğini savunur.
Kültürel Emperyalizm :
- Genel olarak yabancı bir kültürün değer ve alışkanlıklarının, yerli bir kültür üzerine yaymak ve yerleştirmek için ekonomik ve siyasi güç kullanılması anlamındadır.
- Bu kuramın en kuvvetli savunucusu Schiller dir.
- Değer : Bir toplumun ya da toplumsal grubun varlığını devam ettirebilmek için üyelerinin çoğunluğu tarafından doğru ve gerekli olduğu düşünülen düşünce ve ilkelere denir.
- Kültürün 164 tane tanımı olduğunu söyleyen ve İngiliz dilinde bulunan iki üç kelimeden biri olduğunu söyleyen RAymond Williams dır.
- Kültürü estetik Mükemmellikle özdeşleştiren Matthew Arnold dur.
- Azınlıkta olan grupların değer ve tutum inanç ve yaşam tarzına işaret eden kültüre Azınlık Kültür denir
- Yabancı bir kültürün değer ve alışkanlıklarını yerli bir kültür üzerine yaymak ve yerleştirmek için ekonomik ve siyasi güç kullanılmasına Kültürel Emperyalizm denir
- İdeoloji olarak kültür olgusuna yönelik bir model oluşturabilecek fikirler Karl Maks a aittir
- Modern Kitle kültürünün 20 Y.Y. kapitalizmin ideolojik tahakkümünün kilit aracı olduğunu öne süren okul Frankfurt Okuludur
- Kültürel Gecikme Kavramını William Ogburn kullanmıştır.
SOSYOLOJİYE GİRİŞ
ÜNİTE-6
KADIN, AİLE VE TOPLUM
Murdock göre aile :
- Ortak ikamet , ekonomik işbirliği ve yeniden üretimle karakterize edilen toplumsal bir gruptur.
- Sosyal yapı adı çalışmasında farklı toplumlarda aile kurumunu incelemiş ve ailenin evrensel bir kurum olduğunu savunmuştur.
Murdock a Göre Ailenin toplumiçin 4 temel evrensel işlevi vardır.
- Ailenin cinsel işlevi
- Yeniden Üretim İşlevi
- Ekonomik İşlevi
- Eğitim İşlevi
- Aile toplumsallaşmanın birincil aracısı olarak geleneksel değerleri yeni kuşaklara aktarır ve toplumsal düzeni güvence altına alır.
- Parsons a göre Amerikan ailesinin temel ve indirgenemez iki işlevi bulunur. Bunlar ,
- Çocukların birincil Sosyalizasyonu
- Toplum nüfus içerisinde yetişkin kişiliklerin sabitlenmesidir.
- Parsons un kavramsallaştırdığı aile modeli modern sanayi toplumundaki Çekirdek Ailedir
Leach : Bu yaklaşımda LeachKaçış Dünyası mı isimli çalışmasında sanayi toplumundaki kötümser
aile görüşünü savunur.
Laing : Aile ilişkisi birbağdır. Bu bağ içerisindeki etkileşimden karşılıklı içselleştirme gelişir.
Engels : Özel mülkiyetinortaya çıkmasıyla birlikte tek eşli çekirdek aile gelişti.Tek eşli çekirdekaile
özelmülkiyetin miras olarak paylaşım sorunlarını çözdü. Zira Mülkiyetin sahibi olanerkekler mallarının kendi soylarından çocuklarına geçmesini istediler.
AİLE TÜRLERİ
Çekirdek Aile : en küçük ailetipine denir .anne ve babadan oluşur.
Geniş Aile : Çekirdek ailedenbüyük ailelere denir.
Aileler yatay ve dikey olmaküzere iki biçimde genişler.
- Yatay Genişleme : Aynı kuşaktan bireyin katılımı ile olur. Eşin kardeşinin aileye katılımı veya kuma gibi
- Dikey Genişleme : Eşlerden birinin annesi yada babası gibi 3.kuşaktan bir birey olabilir. Türkiye de görülen en sık genişleme tipidir.
Talcott Parsons a Göre :
- İzole edilmiş çekirdek aile modern sanayi toplumunun tipik aile yapısıdır.
- Çekirdek aile ekonomik sistemin ihtiyaçlarını karşılamak için yapılanmıştır.
- Bu kavram genellikle Gecekondular için kullanılır.
- Köyden kente göç ile birlikte ailenin yapısı geniş aileden çekirdek aileye dönüşür.
- Türkiye tarımında varlığını sürdüren 4 yapısal ilişki vardır. Bunlar,
- Küçük Köylü Mülkiyeti ,
- Küçük Meta Üreticiliği ,
- Ücretsiz Hane Emeği,
- Erkeğin Uzun Dönemli Mevsimlik İşçiliği
- Türkiye aldatma ve aldatılma en önemli boşanma sebebidir.
- Medeni Kanunda yapılan değişiklikle Aile Mahkemesi kurulmuştur.
- 4320 Sayılı Yasaya ilişkin tedbir alır
- Boşanma maddi manevi tazminat nafaka velayet evlat edinme vesayet babalık tanıma vs gibi aile hukukuna ilişkin davalara bakar
- Çocuk ve yetişkinlerin haklarını korur, Her türlü eğitici, koruyucu ve sosyal tedbirler alır
- Eşler arasında mal rejiminin tasfiyesine karar verir. ( Mal paylaşımı eşitleşti )
- 4320 sayılı Ailenin Korunmasına dair kanun sadece kocanın değil, aynı çatı altında yaşayan herhangi bir aile bireyinin, şiddetine maruz kalan kişileri koruma amacı taşır.
- 01/06/2005 tarihinde yürürlüğe giren Yeni Türk Ceza Yasası Kadının cinsel ve bedensel bütünlüğünü koruyan değişiklikler içerir.
- Töre cinayetlerinin cezası
- Birden fazla evliliği yasaklamıştır.
- Resmi nikah zorunluluğu – Dini nikahların yasaklanması
- Evlilik içi tecavüzü suç saymak
- Tecavüz sonucu hamile kalan kadının 20 haftayı geçmemiş olmak şartıyla kürtaja karar vermek
- Aynı konutla birbirlerine kötü muamele ve şiddeti cezalandırmak
- Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmek
- Hakim ve savcının kararı olmadan bekaret kontrolü yapmayı yasaklamak
- Eşlerden birinin
- Kötü muameleye maruz kalması , Hayata kast edecek veya onur kırıcı davranışlarda bulunması -Küçük düşürücü suç işlemesi – Haysiyetsiz bir hayat sürmesi – Evlilik dışı ilişkide bulunması – Evi terk etmesi – Tedavisi olanaksız akıl hastası olması halinde açılır.
- İnsanlar 17 yaşını doldurmadıkça evlenemezler . Kadınlar evlenmeden önceki soyadlarını kullanabilirler.
- Nafaka davası türkiyenin her yerinde ve Aile mahkemelerine açılır.
- Çocuğun velayetinde anne ve baba eşit haklara sahiptir.
- Hiç kimse zorla evlendirilemez- Herkes evleneceği kişiyi seçmekte özgürdür.
- Evlilik içinde kadın ve erkek eşitliği sağlanmıştır. Eşler oturacakları konutu birlikte seçebilirler – Eşler birlikte yaşarken veya ayrı yaşarken kadın nafaka talebinde bulunabilir.
- Kadın bir meslek ve sanatla uğraşması kocanın iznine bağlı değildir.
- Yeni Medeni Yasa ile kadının ev içindeki emeği, ailenin geçimine katkı olur.
- 1910-1920 arasını kapsayan I Dönem
- 1980 lerden günümüze kadar olan dönem II Dönemdir
- Liberal Feminist :
- Kadının Kamusal dünyaya girişi yasal ve geleneksel engellerle durdurulmaktadır ve bu da kadının ezilmişliğinin nedenidir.
- Radikal Feminist :
- İktidar baskı, hiyerarşi ve rekabetle karakterize edilir. Kadının özgürleşmesi için yalnızca ataerkliliğin yasal ve siyasal yapıları değil, toplumsal ve kültürel kurumları da alt üst edilmelidir.
- Marksist Feminizm :
- Psikanalitik Feminist :
- Kadının ezilmişliğinin temeli kadının ruhudur..
- Varoluşçu Femenist :
- Kadın ötekileştirilerek ezilir.
- Postmodern Feminizm :
- Öteki olma durumunun dışlanmışlığın ve reddedilmişliğin terk edilmişliğin ve marjinalliğinin avantajları vardır. Değişmeye ve farklılığa olanak tanır
- Çokkülltürlü ve Küresel Feminizm
- Benliğin parçalanmış olduğu konusunda postmodern feministlerle aynı düşüncededir. Benliğin parçalanması kültürel ve ulusaldır
- Ekofeminizm :
- Bizler yalnızca birbirimize değil insanlığın dışındaki hayvanların ve bitkilerin olduğu bir dünyaya bağlıyız.
- Ücretli kadın emeği, değeri düşük emektir. Kadınlar erkeklerin genellikle 4/3 ile veya yarısı kadar ücret alırlar. Uzun dönemli güvenceden yoksun, vazgeçilmesi kolay, piyasa dışına atılma olasılığı yüksek emektir.
- En çok düşük statülü işlerde çalışırlar. Vasıfsız olurlar, ve yönetici görevinde çok nadir bulunurlar.
- Kollektif örgütlenmelerine gelişmemiştir. Sendikalarda yönetime katılımları zayıf, karar alıcı ve politika saptayıcı bölümlerde sayıları azdır.
- Kadın üretim ve yeniden üretim süreçlerinde mülksüz ve sermayesiz olandır.
- Küçük Meta işçiliğinde kadın emeği vazgeçilmezdir.
- Türkiye tarımda kırda toprak mülkiyeti sorunu kadının sorunudur. Tarımda kadın tarihsel olarak mülksüzdür. Miras yoluyla hal ettiği toprakları alamaz ya da parası olsa bile yeni toprak alıp mülkiyetine geçiremez.
- Türkiye kadın işçiliğinin en yoğun olduğu sektör Tarım sektörüdür .
- Kadına yönelik şiddet kadının yaşam hakkının güvenliğinin onurunun özgürlüğünün ve bedensel bütünlük hakkını sırf kadın olduğu için ihlalidir .
- 4320 sayılı yasa Ailenin Korunmasına Dair Yasanın uygulanması için başvuru bizzat şiddete uğrayan tarafından değil, komşular, akrabalar, ve yakınlar tarafından da yapılabilir .
- Tedbir kararı her yerden alınabilir
- Şiddete uğrayan birey yasada yazılı olmamakla birlikte kendisi bakımından alınmasını istediği tedbirleri başvurusunda belirtmelidir.
- Başvuruda yapılacak işlemlerde masraf alınmaz, harca tabi değildir.
- Evden uzaklaştırma- Kişiye çocuklara ve diğer aile bireylerine karşı şiddete ve korkuya yönelik davranışlarda bulunmasını engellemek
- Telefon , mektup, vs iletişim araçlarıyla kişiyi rahatsız etmemesi sağlanır .
- Şiddet uygulayanın silahı elinden alınır, evde alkol ve uyuşturucu kullanması veya bu şekilde eve gelmemesi sağlanır.
- Fiziksel Şiddet : itip kakmak tartaklamak tokatlamak yumruklamak
- Duygusal Şiddet : aldatmak , tehdit edilmek, aşağılanmak
- Ekonomik Şiddet : Bireyin para harcama yetkisini kısıtlamak çalışması engellenir.
- Cinsel Şiddet : Bireyin isteği dışında istemediği ortamlarda istemediği şekilde cinsel ilişkiye zorlamak.
- Eşlerden biri kötü muamele ediyorsa
- Hayata kast edecek veya onur kırıcı davranışlarda bulunuyorsa
- Küçük düşürücü suç işlemişse veya haysiyetsiz bir hayat sürüyorsa
- Evlilik dışı başka bir ilişkisi varsa
- Evlilik birliğinin yükümlülüklerini yerine getirmemek amacıyla evi terk ettiyse
- Haklı sebep olmadan eve dönmüyorsa
- Tedavisi imkansız akıl hastası ise bu durum evliliği çekilmez hale getiriyorsa
- Özerk bir kendinin gelişebilmesi için çocuk ailesi tarafından talep edilen sonsuz isteklerden bağımsız olmalıdır diyen Psikiyatris ve Kitabının adı DAVİD COOPER – AİLENİN ÖLÜMÜ
SOSYOLOJİYE GİRİŞ
ÜNİTE-7
DİN VE TOPLUM
Tarihsel Materyalist Yaklaşım– Marx ve Engels
- Dini üst yapıda görürler.
- Dinin çıkış noktası bakımından görüşleri evrimci ve tarihsel materyalist bir şemaya uyar.
- Tüm dinlerin kaynağı insanların gündelik yaşamlarını kontrol eden doğa güçlerinin onların zihinlerindeki yansımalarından doğmuş kişileştirmelerdir ve her toplumda farklı biçimde yer alabilir.
- Din ruhsuz bir durumun ruhu olduğu kadar ezilmiş yaratığın iniltisi kalpsiz bir dünyanın kalbidir de o halkın afyonudur.
- Marx ve Engels din kurumumu iki özelliği açıdan ele almaktadır.
- Dünya dinleri diye adlandırdığı beş din Konfüçyüs, hinduzm, Budizm, Hrisitiyanlık ve İslam
- VVeber dini tanımlamamış ancak dinlerin vaatlerini ayrıntılı olarak ele almış ve insel etik ve ekonomik yaşam arasındaki ilişkiyi incelemiştir.
- Weber genel bir din tanımı yapmaktansa dine dair yapıları kavramsallaştırma ve örnekleme yoluna gitmiştir. İlkin peygamberliği diğer dinsel liderlik biçimlerinden ayırt eder daha sonra kendi içinde ikiyi ayrılır
- Örnekleyici Peygamberlik : Örnek bir yaşantıya dayalı bir yol olarak kurtuluş fikrine dayalı peygamberlik
- Etik Peygamberlik : Peygamberin kişisel, aşkın ve etik bir tanrının aracı veya elçisi olarak algılandığı peygamberlik
- Dinsel ayinin toplumsallık yaratan işleviyle ilgilenir. Kutsal şeylere yani belirgin olarak ayırt edilen ve yasaklanmış şeylere ilişkin birleşik bir inançlar ve uygulamalar toplamı , onlara içtenlikle inananların tümündün oluşan ahlaki bir topluluğu bir arada tutan inançlar ve uygulamalar olarak tanımlar.
- Dinin en ilkel biçimlerinin bilgisini aramaya gitmiştir. Ona göre hiçbir unsuru kendinden önceki bir başka dine dayanmayan bir din ilkel din olarak görür.
- Durkheim dini toplumsallıkla açıklamıştır.
- Din kendinden başka hiçbir şeye indirgenmemeli ve din olarak din yaklaşımıyla ele alır.
- Dinin düşünsel işlevini yarattığını hierophany ile özetler.
- Peygamberler genellikle sözlü iletişim dinini kullanmışlardır. Ve bir peygamber öncelikle bir evet ama kişisidir.
- Keyf suresinin 300 yıl uyuduklarını anlatan kişilerin öyküsünden ince ayrıntıyı kullanır.
- Hiçbir şeyin yok olmadığı ilkesini kabul eden Pace ye göre peygamberler mesajlarını sunarken aslında sosyal çevrenin gerektirdiği yeni şartlara yanıt ve çözüm getiriyordur.
- Laisizm , din ile siyaset arasında kesin bir ayırım yapan ve toplumda dinin sınırlı bir rol oynadığını savunan bir doktirindir.
- Sekülerleşme bir süreçtir, dinin bütün yaşam alanlarından çekilmesi, küçülmesidir.
- T.C resmi dini 1928 e kadar islamdı. Anayasadan bu ifade 1928 de çıkartılmış-1937 de laiklik anayasaya girmiştir. Türkiyenin Avrupa da benzeri Fransa ise Kilisi ile devlet ayrımı 1905 yılında gerçekleşmiştir.
- Türkiye tarihinde sekülerleşme 1700 lerdeki toprak kayıplarına çare olmayan ordu kurumunda başlamıştır.
- Weber çalışmasının başında her ne kadar kalvinizm ve kapitalizm arasında doğrudan bir sebep sonuç ilişkisi kurmadıysa da modern kapitalizmin gereksinim duyduğu etik dürüstlük dakiklik çalışkanlık, tutumluluk ve sınırlama olarak ortaya çıkar.
- Büyüden tamamen kopmayı temsil eden, tanrının mutlak aşkınlığını ve bireyin manevi soyutlanmışlığını temel alan öğretidir. Bu öğretiye göre yalnızca tanrı özgürdür ve o bazıları onun lütfuna ulaşmış seçilmişlerdir.
- Din sosyolojisinin yine Weber tarafından üretilen en temel kavramlarından biri de karizmatik otorite kavramıdır.
- Sekülerleşme teorisinin sahibi Berger dir.
- Aile ilk toplumsallaşma kurumudur. Din ve dinsel yaşantıyı öğrendiğimiz içselleştirdiğimiz veya tavır ve tutum geliştirdiğimiz ilk kurumdur.
- Aynı toplum içinde evlenme ( endogami )
- Başka bir gruptan eş seçme ( exogami )
- Evliliğin devamında çocuk sayısı konusunun dinle ilişkilendirme ve
- Ailenin benimsediği ‘ eğitimle ilgili değerler ‘ ve bunların dinle ilgisi
- Din ve mezhep farklarının belirgin biçimde belirleyici olduğu bir konu da boşanma ve çocuk sayısı
- Türkiye ye özgü Alevilik için de tek eşlilik esastır ve boşanma öngörülmez. Bazı İslam mezhepleri ise boşanma hakkını sadece erkeğe vermiştir.
- Dinsel ayinlerin işlevi sadece kişiyi tanrısına değil içinde bulunduğu gruba da daha sıkı bağlamaktır görüşü Durkheime aittir.
- Dinsel etik ve ekonomik yaşam arasındaki ilişkileri incelene Weber dir.
- Dini iletişimsel yaklaşımla ele alan teoriysen Pace dir
- Dinin bütün yaşam alanlarından çekilmesi, küçülmesi diye tanımlayana Sekülerleşmedir.
- Feodal soyluluğun, toprak sahibi aristokrasinin selamet arayışında olmadığı ve cemaatsel dinden de uzak durduğunu tespit eden teoriysen Weber dir.
- Hristiyan çileciği hedeflemediği halde ortaya çıkardığı sermaye birikimiyle-kapitalizme hizmet etmiştir tezi Webere aittir.
- İslamda din adamları sınıfı önerilmemiştir. Şii İslam hariç islamda din adamlarına kutsiyet atfedilmez. Cümlesi Sükelerleşme kuramında eksiklik ortaya çıkarır.
- Din ve birey arasındaki en önemli iletişim kanallarından biri olduğu içindir ki aile kurumu kuşaklar boyuca büyük dini organizasyonların üyeliğini devamlı kılmıştır sözü Kehrer e aittir.
SOSYOLOJİYE GİRİŞ
ÜNİTE-8
HUKUK-SUÇ VE TOPLUM
- Bir toplumun yad gruptaki, istenir ve doğru olana ilişkin ideal ilkeleri tanımlayan özgürlük ve eşitlik gibi prensiplerdir. Değerler norm ve kuralları da kapsamaktadır. Hangi normun kabul edilip edilmeyeceği, değerler aracılığıyla karar verilir.
- Ödül ceza sistemiyle ortaya çıkan ve bireylerin davranışlarına etki eden kültürel kurallardır. Kurallar toplum için gerekliliktir. Norm yaptırımı olan kurallar sistemidir.
- Normlar uyulmadığında toplumsal yaptırım söz konusu olur.
- Ödül ve ceza resmi ya da gayri resmi olabilir .Normların ödüllendirilmesi de söz konusudur.
- Resmi ve Gayri Resmi olmak üzere ikiye ayrılır
- Resmi Normlar : Yasa yönetmelik, tüzük genelge kurul kararları. Bu normlara ilişkin cezalar ve ödüller önceden belirlenmiştir.
- Resmi Olmayan Normlar : Açıkca belirlenmemiştir. Resmi olmayan normlar ihlali sonucu bireyler kınama, alay etme, dışlama, hakaret gibi yaptırımlarla karşılanır.
- Sosyal düzenin işlememesi, bozulması durumunda ortaya çıkan bir normsuzluk ve kuralsızlık durumunu ifade eder. Metrona göre
- Anomi yapısal bir gerilimin ürünüdür ve fırsat yapılarına farklı ulaşma düzeylerinin varlığından kaynaklanır.
- Persons ve Metron anomi konusunda normlar ve değerler arasındaki çelişkilere de vurgu yapar.
- Din Kuralları :
- Belirli bir insanın kutsala ilişkin duygularına karşılık veren, nihai anlamlandırmalara ilişkin sorulara cevaplar sağlayan, sembol, inanç, değer ve uygulamaların kurumlaşmış sistemi olarak tanımlanır.
- Dinler, bireylerin belirli durumlarda nasıl davranacağına ilişkin sosyal normlar koyar.
- Durkheim dini, bütün kısımları birbirine bağlı inaç ve ritüellerden ( dinsel tören ) meydana gelen, kutsal değerlere ilişkin ve mensuplarını aynı toplumda birleştiren bir bütün olarak tanımlar ..
- Ahlak Kuralları :
- Bireyin vicdanının belirli davranışları doğru ve iyi olarak tanımlamasıdır. Ahlak kuralları dağınık, örgütlenmemiştir.
- Kontrol aracı vicdandır.
- Örf ve Adetler :
- Örf ve adetler toplumlarda herhangi bir organ tarafından açıkça konulmadığı ve arkalarında resmi bir otorite bulunmadığı halde kendiliğinden ve dereceli olarak oluşan ve toplum içindeki ilişkileri yöneten sosyal normdur. Yaptırımı toplumsal baskıdır. Uzun zamandan beri tekrar edile gelen ve sıraladığımız özellikleri taşıyan normlara ise adet denir.
- Moda Kuralları :
- Bireyin yaşam tarzına uygun olabileceği görünümlerin bir ifadesidir.
- Hukuk Kuralları :
- Sistemli ve örgütlüdür.
Aristo : İnsanlar arasındakidostluk ilişkilerini
Gratius : İnsanlarınhemcinslerini arama duygusundan kaynaklanan ilişkileri
Durkheim ve Duguit : Benzer ve farklı ihtiyaçlarnedeniyle ortaya çıkan dayanışma ilişkilerini
Mark ve Engels : Sınıflararası istismar ilişkilerin hukuk temelinde oluştuğunu ifade etmişlerdir
Hukuk Kurallarının İşlevleri-3 tane
- Baskıcı :
- Kolaylaştırıcı :
- İdeolojik :
- Kendini sürekli yenilemek zorundadır.
- Hukuk ve toplum arasındaki ilişki ve etkileşim hukuk sosyolojisinin temel konusudur.
- Hukuk sosyolojisi terim olarak ilk defa isim babası olarak İtalyan anzilotti tarafından 1892 Sociologia Juridica şeklinde kullanmıştır.
- Hukuk sosyolojisinin amacı, yasal normların varlığıyla toplumdaki insan davranışlarının belirlenmesi ve koordinasyonudur.
- Sosyolojinin ve hukuk sosyolojisinin öncüsü ilk çağdan Aristo ve modern zamanlarda Montesguieu dur.
- Sosyolojik açıdan hukuk kuralı bir sosyal kontrol aracıdır.
- Toplumsal yaşamın bir ürünü olarak
- Bu gerçek toplum yaşamının düzeni olarak
- Sosyal Kontrol sisteminin işlevi
- Siyasal ekonomik düzenle ilişkili olarak yasal düşünce formları
- Meşrulaştırma ilkeleri ve etkileri
- Doğru yasal anlamlandırma formlarının aktarılması
- Hukuk dili sisteminin evrimi hukuk düzenindeki zorlama ya da özgürlük düzeyleri
- Sistematik Hukuk Sosyolojisi
- Hukuk Tipolojisi
- Jenetik Hukuk Sosyolojisi
- Sosyalleşme bireyin bir sosyal gruba katılmasını sağlar.
- Çocukların ve gençlerin sosyalleşmesinde etkili olan en önemli iki kurum aile ve okuldur.
- Antizipatorik Sosyalleşme :
- Bir gruba üye olmayan ama girmek isteyenlerin o grubunu kurallarını öğrenmesi
- Tarihsel Sosyalleşme :
- İnsanlık tarihinin herhangi bir döneminde yaşamış ve o dönemin şartlarına göre karakteristik bir bilgi ve davranış yapısına sahip olması
- Siyasal Sosyalleşme :
- Çocukların ve gençlerin içinde yaşadığı toplumun siyasal sistemini benimsemesi
- Kısmı Sosyalleşme :
- İçine girilecek grubun kurallarının bir kısmını benimsemesi
- Sosyal Sınıf ve Tabakalara Göre Sosyalleşme :
- Anne ve babalarında içinde bulunduğu ve kendinin de içinde yetiştiği sosyal sınıf ve tabakanın benimsemesi
3 grupta incelenir.
- Genel Uyum : Anarşiden ve törerden uzak, disiplinli, huzurlu ve uyumlu bir toplum.demokratik düşünce ve davranışlı bir nesil yetiştirmektir.
- İçten Uyum : Kendi vatanına ve milletine gönülden bağlı, milli ve manevi değerlerini gönülden benimsemiş bir toplum dur.
- Dıştan Uyum : Toplumun manevi değerlerini benimsememekte beraber onlara karşı çıkmaması ve yine yaşadığı toplumun hukuk düzenini kabul etmiş olması halidir
- Kurucusu Emile Durkheimdir. İşlevselci Yaklaşımı temel almıştır. Toplumsal yaşama hazır olmayan bireyi topluma hazırlamaya dönük olarak yetişkinlerce yapılan etki olarak görür.
- Eğitilen kişinin toplumsallaşması için toplumun eğitimden beklediklerini araştırmak
- Toplumun değişme gereksinimini karşılamada eğitime düşen görevleri ortaya koymak
- Toplumun benimsediği yaşam biçimine uygun olarak eğitimin biçimlenmesine ve işlemesine ilişkin ilkeleri belirlemek
- Eğitim araçlarını gerçekleştirmek için eğitim sistemi ile toplumun nasıl ilişki kuracağını saptamak
Emile Durkheim :
- Eğitimi, çocukları ve gençleri sosyalleştirme süreci olarak tanımlar .
- Eğitim, bireylerin toplumsal yapı içinde alacakları statüyü belirleme açısından çok önemlidir. Eğitimin asıl görevi, bireyleri ilerde toplumsal yapıda ulaşacakları yere ulaşması için hazırlamaktır.
- Toplumlar varlıklarını sürdürmek için bazı gereksinimleri karşılamak zorundadır. Okul bir sosyal sistem olarak ele alınır. Sosyalleşmeyi sağlayan kurumlardan biridir.
- Kurumları, düşünceleri, öğretimin elemanlarını, yetenek ve başarıyı başlangıç noktası olarak almalı, bunların altında yatan anlamları bulmaya çalışmaktır.
- Marxist ve Neo Marxist , sınıf çatışmalarına dayalı çözümlerini temel alan yaklaşımlara göre okul ve eğitim sistemleri toplumun egemen güçlerinin toplumsal denetimlerini sağlamak üzere yapılanırlar.
- Fırsat eşitliği, eşitsizlikleri örtmek için kullanılan bir araç niteliğindedir. W
- Bu alanda uzun süre göz ardı edilen süreçlere odaklanır.
Sapmaya İlişkin Yaklaşımlar 3tane – Biyolojik – Psikolojik – Sosyolojik
1- Biyolojik Yaklaşımlar :
- Bireylerin sapmaya genetik olarak daha eğilimli olduklarını savunmuşlardır.
- Bu kişi, suçlunun kafatası ve alının biçimi, çene büyüklüğü ve kol uzunluğu gibi fiziksel özelliklerini incelemiş ve bunların insan evriminin önceki aşamalarından kalan özellikler sergilediği ve insanlığın ilkel formlarına geri döndüklerini ileri sürmüştür.
- Vücuttaki kimyasal dengesizliklerin suça neden olabileceğini savunmuştur. Kandaki şeker oranının yüksekliği durumu ve vitamin eksikliklerinin suça yol açabileceğini ifade eder.
- Bireyin psikolojisine yönelik çalışmalar yapar.
- Sapma hastalığının bedenden çok zihinden kaynaklandığını söyler.
- İlk çalışmalar Hapishane ve Akıl hastaneleri olmuştur.
- Bireyleri etkileyen sosyal çevreyle birlikte suçu ve normal bireyler arasındaki farklılıklara odaklanır.
- Sapmayı, kabul görmüş kuralları çiğneme, bozma biçiminde tanımlar, ve kimin sapma gösterdiğini, sapmayı etkileyen kişilik özelliklerini ve yaşamlarına ilişkin koşulların araştırılmasının önemini vurgular.
Emile Durkheim :
- Suçun normal olduğunu, ve sosyal davranış için gerekli olduğunu iler sürmüştür. Suç, her yaşta hem yoksullukta hemde zenginlikte var olduğunu ve insanın doğasının bir parçası olduğunu savunur
- Cezanın bir işlevi ise suçu toplumdan tamamen yok etmek değil, bireylerin ortak değerlere ve inanışlara bağlılıklarını gerekli düzeyde tutmaktır.
- Sapma bir güvenlik subabı olabilir. Toplumun yanlış ya da kötü işleyen yönlerini gösteren bir uyarı aracı işlevi görebilir.
- Sapma ekonomik eşitsizliklerin bir yan ürünüdür.
- Sapmanın kaynağını birey ya da grupların toplumsal yapıdaki konumlarıyla, Alt kültürler yaklaşımı ise sapmayı bir sosyal grubun alt kültürüyle ilişkili olarak açıklar.
- Cohenin görüşünün benimserler. Bu yaklaşımı 3 karşılık verirler.
- Suç alt kültürler
- Çatışma Alt Kültürler
- Geri Çekilme Alt Kültürler
- Bu yaklaşıma en önemli örnek Skyes ve Matza nın Nötralizasyon teorisidir.
- Nötralizasyon Teknikleri Şunlardır
- Sorumluluğun Reddedilmesi
- Başkasına Zarar Vermeyi Reddetmesi
- Suçluların Kınayanları Kınaması :
Lemert :
- Sapmanın oldukça yaygın olduğu ve insanların genellikle bu durumdan sıyrılabileceklerini öne sürmüş ve iki tane Sapma ayrımı yapmışlardır. Birincil ve İkincil Sapma dır.
- Hiçbir yapısı gereği suç niteliği taşımadığı varsayımından yola çıkar.
- Bu teorinin temel savunusu, bireylerin etkin bir biçimde kapitalist düzenin eşitsizliklerine bir tepki olarak sapkın davranışlar içinde bulunduklarıdır.
- Bu yaklaşıma göre, suçun tanımı, güç servet, ve yüksek mevkiye sahip olanlar tarafından kontrol edilmektedir.
- Kadınların işledikleri suçlar hemen hemen her zaman küçük suçlardır ve çok ender şiddet içerir.
- Mülke ilişkin Suçlar : Hırsızlık – müzik hırsızlığı- yasadışı hırsızlık
- Cinsel Suçlar : Tecavüz , internetteki cinsel suçlar
- Duygusal Suçlar : Nefret Suçu, Heyecan arayışı, intikam , küçük düşürme
- Örgütsel ve Mesleki Suç Formları : Kaçakçılık – Yasa dışı kumar oynatmak, uyuşturu ticareti
- Alkol –Uyuşturucu ve Sağlık Suçları :
- Suç ve suça ilişkin davranışların nedeni diğer bireylerle olumsuz ilişkilerdir.
- Bireylerin kendini kötü yada yetersiz hissetme, olumsuz duygulara sahip olma ve kendini değersiz görme gibi kendilerine ilişkin olumsuzluklardan kaçabilmek için suça yönelmesidir.