2013 sosyoloji 1 sınıf vize tüm dersler ders notları -

siyahkartal

Yeni Üye
Katılım
24 Ocak 2013
Mesajlar
19
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bölüm:
Sosyoloji
Şehir:
Konya
ÜNİTE -1

Bilgisayarların Tarihçesi
  • Bilgisayarın tarihçesi 1943 yılında ENİAC adlı bilgisayarla başlamıştır .En önemli sorunu proğramlanmasının çok zor olmasıdır. İlk kullanıldığı alan Savunma Sanayidir.
  • ENİAC ı 1945 yılında geliştiren ve kendi adını veren Neumann dır.
  • Komut sistemine uyan ilk bilgisayar IAS dır.Günümüzdeki tüm bilgisayarlar bu bilgisayarın kullandığı yapıya uygun tasarlanmıştır. Ana bileşenleri *Ana hafıza *Aritmetik Mantık Birimi Proğram * Kontrol birimi * Giriş ve Çıkış birimi
  • 1950 lerde ticari amaçlı pc ler kullanılmaya başlandı.ilk ticari pc UNİVAC tır.
  • İlk kişisel pc Altair 8800 dir.
  • Bu cihaz 1950 de ABD nüfus sayımında kullanıldı.
  • Bilgisayarın ikinci dönemi transistorlü yani çok hızlı ve az yakıt tüketen pc ler olarak tanımlanır.
Bilgisayarın Yapısı
  • Veri aktarım birimi -Veri Kontrol Birimi --Veri Saklama Birimi -Veri İşleme Birimi dir.
Bilişim Sistemi Yapısı
  • Donanım – Yazılım – Girdi – Çıktı ve bunları kullanan insanlar.
  • Bu yapı çevresel faktörlerden de etkilenir. Yani tedarikçiler, müşteriler, rakipler, hissedarlardır.
İşletmelere Karar süreçlerinde Destek olan araçlar
  • Kurumsal Kaynak Planlama
  • Müşteri ilişkileri yönetimi
  • Veri Madenciliği
  • İş Zekası Çözümleri
Bilişim Sistemi Çeşitleri – 6 tane
  • İşlem Süreç Sistemleri : En temel süreçleri üstlenen birimdir. Sipariş, bordro, personel sistemleri bu yapıdadır.
  • Ofis Sistemleri : Çalışanların verimliliği artıran yapıdır.
  • Bilgi Temelli iş sistemleri :
  • Karar Destek sistemleri : Şirket içi ve şirket dışı kaynakları kullanarak analitik karar vermeyi mümkün kılar.
  • İşletme Bilgi sistemleri : Şirketin yöneticilerine destek amacı taşır.
  • Üst Düzey Yönetici Destek sistemleri : Stratejik seviyede karar almada yardımcı olur.
Bilişim Sisteminin Olumlu Yönleri
  • Çok hızlı gelişir, firmaları yönlendirmede hızlı, Hayatı kolaylaştırmak, tıpta ilerlemeler, Veriyi milyonlarca insana ulaştırmak
Bilişim Sisteminin Olumsuz Yönleri
  • İnsanların yerine geçmesi, kişisel verilerin mahremiyet sorunları, kesinti durumunda hayatın durması, yoğun kullanılmasıyla sağlık sorunları, istenmeyen kötü yazılımlar.
ÜNİTE-2

İşletim Sistemi :
  • Bilgisayarın içindeki donanımları araçları ve kullanıcı ile olan ilişkiyi kontrol eden yazılım işletim sistemidir.Kullanıcı ile Bilgisayar arasında köprüdür
İşletim Sisteminin Temel Görevleri : 5 tane
  • Grafik Ara yüz Kontrolü :
  • İşlem Yönetimi :
  • Bellek Yönetimi :
  • Giriş Çıkış Birimleri Yönetimi
  • Dosya Yönetimi
İşletim Sistemi Türleri : 4 Tane
  • Microsoft firmasına ait Windows
  • Apple firmasına ait Mac OS
  • Gönüllü bireyler veya firmalar tarafından üretilen Linux işletim sistemleri
  • Mobil İşletim sistemleri
WİNDOWS …
Masaüstü Bileşenleri
  • Masaüstü, hem dosya ve klasörlerin yerleştirilebileceği hem de programların çalıştırmaya yarayan kısa yolların bulunduğu kısımdır
Görev Çubuğu ve Bileşenleri
  • Görev çubuğu, Başlat menüsü, hızlı başlat menüsü, çalışan programların simgeleri ve bildirim alanından oluşur.
İşletim Sistemi Gezgini :
  • Dosyanın bulunduğu sürücüyü seçmek ve sonrasında bulunduğu klasörü açmaya işletim sistemi gezgini adı verilir.
  • C ( sabit disk ) , D, CD, DVD, USB sürülerinin genel adı depolama aygıtı dır.
MAC OS….
  • İşletim sistemi gezgini ‘’ Finder ( arayıcı ) olarak adlandırılır.
  • Program kurmak için Mac OS işletim sistemi ‘ dmg ‘ uzantılı kurulum dosyalarını kullanır.
LİNUX…
  • 1991 yılında Finlandiyalı bir üni.öğrencisi tarafından geliştirildi.
  • Linux en basit ifade ile özgür bir işletim sistemi çekirdeğidir.
PARDUS..
  • 2003 yılında TÜBİTAK BİLGEM bünyesinde bir çok gönüllünün katkılarıyla geliştirildi. 2005 yılında ilk sürümü yayınlandı.
  • Pardus işletim sistemi, Çalışan ve Kurulan olarak iki şekilde kullanılır.
  • Çalışan pardus, bilgisayara kurulmadan çalıştırılabilir ama kurulan pardus diğer işletim sistemleri gibi bilgisayara kurularak çalıştırılmaktadır.
  • İşletim sistemi gezginine Dolphin denir.
MOBİL İŞLETİM SİSTEMLERİ
  • Taşınabilir cihazlardır. Yani PDA, Tablet PC, akıllı cep telefonları gibi.
  • En önemli yazılımları Android, Iphone ( IOS) , Symbian, Bada ,Windows Mobile dir.
Genel Bilgiler
  • Yeni işletim sistemi sürümlerinin ortaya çıkmasının nedeni, hızla değişen ihtiyaçlar ve kullanım kolaylığının artırılması dır
  • Farklı amaçlar için geliştirilmiş belirli komutları uygulayan yazılımlara Program denir.
  • Kullanıcılar dosyalara ve klasörlere erişimi işletim sisteminin gezginleri yoluyla sağlar.
ÜNİTE – 3

  • Menü adlarına tıklandığında açılan listelere açılar menü denir .
  • Açılır menülerde yanında küçük bir ok alan menülere basamaklı menü denir.
  • Bu ok’a tıklandığında açılan komut listesine ile alt menü denir
SÖZCÜK İŞLEMCİ PROĞRAMLARIN GÖREVLERİ
  • Metin yazma, yazılmış metinleri gözden geçirme, biçimlendirme ve belge oluşturmadır.
  • Sözcük işlemcilerde bütün karmaşık belgeler oluşturulabilir.
  • Word, Open Office ve Writer Proğramı yaygın olarak kullanılan sözcük işlemci programlardır.
SOSYOLOJİ DE ARAŞTIRMA YÖNTEM VE TEKNİKLERİ
ÜNİTE-1
FELSEFE :
Felsefe en geniş anlamıyla özne ile nesne arasındaki ilişkileri açıklamaya çalışan bir faaliyet alanıdır. Felsefenin en temel konusu varlık ve bilgi sorunudur.
Varlık felsefesi ( ontoloji ) :
Ruh-madde ilişkisini ele almaktadır.Varlığın yapısını, özelliğini, varlığın özsel ve biçimsel niteliğini, varlık-yokluk problemini ve Esas olarak varlığı maddesel, zihinsel ve ruhsal boyutlarıyla çözümlemeye çalışır.
Metafizik:
Fizik ötesi kavramları sistematik olarak ele alan bir faliyet alanıdır ve ruh, ölümsüzlük, öteki dünya ve tanrı gibi soyur kavramları kendisine konu edinir.
Bilgi felsefesi (epistemoloji):
Bilgimizin kaynağının ne olduğu sorusunu sorarak, nesnenin bilgisine ne ölçüde ulaşabileceğimiz belirlemeye çalışır.

Özne ile nesne ilişkisinde üç temel kavram önemlidir; gerçek, doğru ve bilgi.
  • Gerçek: insan bilincinden bağımsız olarak var olandır. İki temel yönü vardır. Dıssallık; nesnelerin öznenin algısından bağımsız olarak var olmasıdır. Somutluk ise nesnel gerçekliğin mekan ve zamanda
gözlenebilmesi, test edilebilmesi ve nicelik olarak ölçülebilmesi halidir.
  • Doğru: Herhangi bir bilgiye ilişkin değr yüklü bir tanımlamadır. Soyut ve zihinsel bir kavrayışa dayalıdır. Doğruluk öznenin nesneye uygun, tutarlı ve mantıksal bir çıkarımıdır.
  • Bilgi: Öznenin nesneye ilişkin bir çıkarımıdır. Öznenin nesneyi bilme, tanıma ve çözümlemesi sonucu ortaya çıkan bir üründür. Bilgi bilimsel olsun veya olmasın nesneyi kavraması sınırlı olduğu için eksiktir.
Bilgi türleri
  • Gündelik bilgi: Gündelik pratiklerle sorgulamadan kabul edilen bilgi
  • Dinsel bilgi : Kaynağını inanç ve kutsal kitap gibi öğelerden alan bilgi
  • Sanat bilgisi: Edebiyat, resim vb gibi insanın yaratıcılığının ve hayal gücünün bir ürünü olarak ortaya çıkar.
  • Felsefi bilgi: Bilginin kaynağını, özelliğini, sınırlarının çeşitli açılardan sorgulayan kavramdır.
  • Bilimsel bilgi: Bilimsel araştırma yöntemleri ve teknikleri kullanılarak elde edilen bilgi türüdür.
BİLİM : Bilim; insanları bir problemi çözmek amacıyla belli teorik yaklaşımı, bu teorik yaklaşıma uygun bir
araştırma yöntem ve tekniklerini elde edilen verilerin yorumlanması ile ilgili akılsal ve mantıksal
çözümlemeleri yaparak bilinmeyeni bilinir kılmaya çalışan, geçerli ve güvenilir, tutarlı ve düzenli,
genel-geçerli ve mantıklı bilgilerdir.
Bilimsel bilginin özellikleri
  • Bilimsel bilgi; doğal veya toplumsal dünyada olgular ve olgular arası ilişkilerin sistematik olarak incelenmesi sonucu elde edilen bir bilgi türüdür.
  • Olgusaldır, mantıksaldır, nesneldir açık ve nettir-genellenebilir, geçerli ve güvenilebilir araştırma yöntem ve teknikleriyle elde edilir, eleştireldir.
Yöntem ( Metod )
  • Genellenebilir, geçerli ve tutarlı bilgiye ulaşmak için izlenmesi gereken yoldur.
Sosyolojide bilimsel yöntem’in ilkeleri:
  • Olgusallık
  • uygun tekniklerin seçimi
  • nesnellik
  • değişim
  • teorik bakış açısı
  • etik ilkelerdir.
Teori ( Kuram ) :
  • Toplumsal gerçekliği anlaşılır hale geetiren kavramlar kümesidir. Daha önce yapılmış olan bilimsel araştırmalar sonucu elde edilen bilgiler üzerine kuruludur.
  • Teorinin özellikleri; Kavramlar açık ve nettir, kısadır, basit ve anlaşılırdır, eleştireldir, genellenebilir, yeniliğe ve gelişmeye açıktır, toplumsal yaşamdaki benzerlik ve farklılıkları belirgin bir şekilde ortaya koyar ve olguların arkasındaki görünmeyen dinamiği açıklama gücüne sahiptir.
  • Teori toplumsal olgu ve olgular arasındaki ilişkilerden soyutlanan kavramlardan oluşur.
AYDINLANMA DÜŞÜNCESİ
  • 17. Ve 18. Yüzyılda batı Avrupa’da gelişen, birbirine bağlı felsefi, bilimsel ve toplumsal alanlarda oluşan düşünce hareketidir. Coğrafi merkezi Fransa olmakla birlikte, Almanya ve İngiltere gibi birçok Avrupa devletinde aydınlanma düşüncesi doğrultusunda gelişmeler görülmüştür.
  • Aydınlanma düşüncesi doğanın sadece nesnel ve tarafsız bir yol alan bilim aracılığıyla anlaşılabileceğini savunmuştur, bilgi ise sadece akıl ve rasyonalite’den gelmektedir.
Rasyonalist düşünce;
  • Aydınlanmanın geleneksel toplum düzeni oluşturan dini otoriteyi sorgulamasını sağlamıştır. Bu nedenle aydınlanma dönemi akıl çağı olarak da bilinmektedir.
  • Rasyonalist düşünce dini otoriteyi sorgulayarak, kaderciliğe karşı gelmiş, despotizm, özel mülkiyet ve toplusal hiyerarşinin gerçekleri temsil ettiği yönünde benimsenen inanca karşı çıkmıştır.
  • Rasyonalist düşünce aynı zamanda toplumsal düzen fikrini meta fizik sisteme göre değil, akıl ve gözleme dayanan bir süreç içinde açıklanabileceğini savunmuş, doğanın düzeni, doğa kanunları ve insan doğası bu düşüncenin temeli olmuş, bireyi doğanın düzenine ait olarak görmüştür aynı zamanda ilerleme kavramını yol gösteren düşüncelerden biri olarak ele almıştır.
Aydınlanma düşüncesinin temel ilkeleri:
Bu ilke, değer ve düşünceler aydınlanmanın paradigmasını oluşturmaktadır. Sosyolojik olarak paradigma Thomas Khun’un bilimsel değişimin doğası üzerine yaptığı çalışma sonucunda ortaya çıkmıştır. Pradigma dünya hakkında düşünce biçimimizi şekillendiren inançlar, ilkeler, değerler, yöntemler ve varsayımlardan oluşan bir yapıdır.
  • Akıl: Gerçek bilginin kaynağının vahiy değil akıl olduğunu savunmuşlardır.
  • Empirizm: Bütün bilgi ve düşüncelerin empirik gerçeklere yani duyu organları aracılığıyla kavranabilen şeylere dayalı olduğu fikridir.
  • Bilim: Epirik yönteme dayalı olarak(deney ve gözlem) elde edilen bilimsel bilgi bütün insanlığın bilgisini geliştirmek için temel olarak alınmıştır.
  • Evrensellik: Bilim istisnasız bütün evreni yöneten genel yasalar üretmektedir.
  • İlerleme: Bilgi birikimi ve maddi zenginlikleri elde etmeye yarayan araçların yani teknolojinin gelişmesiyle mümkün olan bir süreci işaret etmektedir.
  • Bireycilik: Birey bütün bilgi ve eylemin başlangıç noktası olarak kabul edilir.
  • Hoşgörü: Tüm insanların fark gözetmeksizin aynı olarak görülmesidir.
  • Özgürlük: Düşünce ve ifade özgürlüğü savunulur
  • İnsan doğasının aynılığı: İnsan doğasının temel niteliklerinin daima ve her yerde aynı olduğunu inancını içeren eşitlik ilkesidir.
  • Sekülarizm: Aydınlanmanın geleneksel ve dini otorite karşısında dini açıdan doğru kabul edilen ve onaylanmış bilgiye karşı bağımsız ve laik bilgi ihtiyacını vurgulamasıdır.
Aydınlanma döneminin en belirgin özelliği yeni fikirlerin geliştirilmesinde büyük ölçüde yazarların etkili olmasıdır. 18.yy’ın ortalarında Montesquieu, Voltaire, David Hume, Adam Ferguson ve J. J. Rousseau önemli isimler olmuşlardır.

  • Montesquieu: toplum ve yönetim biçimleri arasındaki ilişkiyi incelemiştir.
    Toplumu oluşturan temel unsuru iklim ve coğrafyanın, ayrıca ahlak ve dinin toplumsal yaşam üzerindeki etkilerini açıklamıştır. Coğrafi dedetminizm’in temsilcisi olarak kabul edilmiştir Gözlem,olguların karşılaştırılması ve tarihsel analiz yöntemlerini kullanmıştır.
  • Voltaire: Eleştirel rasyonalizm ve sekülarizm hakkında çalışmalar yapmıştır. bilim, düşünce özgürlüğü, Sekülarizm ve adalet konularında çalışmalar yapmıştır.Toplumları akıl ve bilginin uygulaması yoluyla nasıl ilerleyeceği hakkında yeni düşünceler geliştirmiştir. Eleştirel rasyonalizm; aklın ilerleme, özgürleşme ve gelişmeyle ilgili toplumsal politik ve ekonomik konulara uygulanmasını bir arada içeren düşünce biçimidir. Aklın ilerleme,özgürleşme ve gelişme ile ilgili toplumsal, politik vee ekonomik konularla uygulanmasını birarada içeren düşünce biçimi olan ELEŞTİREL RASYONALİZM le de ilgilenmiştir.
  • David Hume: : insan doğasının teorsini geliştirmiştir. İnsan doğasının ve eyleminin toplum içinde oluşturduğu toplumsal biçimleri konusunda incelemeler yapmıştır.Mülkiyet ve güç arasındaki ilişkiyi araştırmıştır.
  • Adam Ferguson: iş bölümü ve yabancılaşma konularında çalışmalar yapmıştır. İşbölümünün ekonomik olduğu kadar toplumsal bir konu olduğunu belirtmiştir.İş bölümünü bütün bir süreç olarak kabul eder. Uzmanlaşma Bütünün ortadan kalkmasına yol açar. Sanayiye dayalı gelişimin insan için bir ilerleme kaynağı olduğunu kabul etmekle birlikte yabancılaşmaya da neden olduğunu vurgulamıştır.
  • J. J. Rousseau: Mülkiyetin iş bölümü, eşitsizlik ve toplumsal çatışmayla ilişkisini araştırmıştır. Ayrıca toplumu organik bir bütün olarak ele almış ve insan davranışlarını toplumsal kökenli olduğunu belirtmiştir.Toplum bir sözleşmenin ürünüdür. Toplumsal sözleşme kavramı; toplumun kendisini oluşturan bireylerin iradelerinden daha büyük olan bir ahlaki ve kollektif düzen oluşturan bir birleşme eylemini ifade etmektedir.
Ansiklopedi aydınlanma döneminin önemli bir göstergesi olup, Avrupa da yaygınlık kazanmış E. Chambers’in 1728 de iki cilt olarak basılmış 1751 de yayınlanmaya başlayıp 1780’de 35 ciltle ilk tam yayımı gerçekleşmiştir. İki önemli niteliği vardır -Merkezinde insan vardır.-Evrensellik yaklaşımını taşır. Diderot ve D’Alembert katkılarıyla Ansiklopedi Aydınlanmanın temel ilkelerini içeren metinlerden oluşmakta, insan ve evrensellik iddiası taşımaktadır.


Devrimler : 18. Yy’ın sonları ile 19.yy’da Avrupada meydana gelmişlerdir.
  • Bilimsel devrim: Merkezinde mekanik doğa kavramı vardır. Bilimsel devrimi Newton’un evrensel yer çekimi ile başlar.Tanrının yarattığı hiyerarşik dünyadan bilimin temel alındığı zamana geçiş.
  • Fransız devrimi: Devrimler içindeki en kitlesel ve en çok dünyayı kapsayandır. Weber ‘ in karizmatik otoritesine dayanır. Kahamanlar kutsal görünür. Eşitlik, kardeşlik, özgürlük, hoşgörü ilkelerini ortaya koyar.
  • Endüstri(sanayi) devrimi: İnsanlık tarihinde ilk kez, toplumların üretim güçlerinin değişimini gerçekleştiren Endüstri devrimi, İngilterede başlamış ve diğer batı ülkelerini de derinden etkilemiştir
Bu değişimler, modern düşünce biçimi ile modern toplumların oluşumunda önemli rol oynamışlardır.










MODERNİZM :
  • 19.yy’ın sonlarında ortaya çıkmış, zamanla batı toplumlarında çeşitli sanat dallarında egemen olan sanatsal hareketi temsil etmektedir.
Modernite:
  • İnsanların ilerlemeyi sağlamak için bilimsel bilgiyi kullanabileceğine inandığı, insanlık tarihinde önemli bir aşamadır.Aydınlanma düşüncesi modernitenin temelini oluşturur.
Modern Toplumların Özellikleri :
  • Yeni yönetim biçimi olarak, ulus devlet ile onun egemenlik ve meşruluk anlayışı görülür.
  • Tarıma dayalı üretim yerine endüstriyel üretim ön plana çıkmış ve yaygınlaşmıştır.
  • Kentleşme ve endüstrileşme süreci ile işbölümü, uzmanlaşma ve standartlaşma artmıştır
  • Bilim gerçek ve ilerleme yeni inançlar haline gelir.
Aydınlanma düşüncesinin oluşumunda önemli rol oynamıştır. Özellikleri;
  • Modern toplumlarda gelişmiş politik aygıtların kuruluşu görülmektedir
  • Üretim kapasitelerinin hızlı ve sürekli gelişimi, yeni çalışma biçimleriyle mümkün olmuştur.
  • Kentleşme ve endüstrileşme süreciyle, iş bölümü, uzmanlaşma ve standartlaşma artmıştır.
  • Dinsel dünya görüşü zayıflamış dinsel kurumlar ve öğretiler etkisini yitirmiştir.
Pozitif bilimler:
  • 17. Yy’da bilimsel devrimle birlikte oluşturulan bilimsel yönteme dayanır.
Pozitivizm:
  • Bilimin sadece duyu organları ile algılanan, gözlemlenebilir varlıklar ile ilgilendiği iddası tarafından nitelenmektedir.
Pozitivizmin Temel Özellikler;
  • Ampirist doğa bilimleri açıklamasını benimser
  • Bilim’i en üst hatta yegane gerçek bilgi biçimi olarak görür
  • Bilimsel yöntemin diğer disiplinlerin sosyal bilimler olarak kurulmasını sağlayacak biçimde genişletebileceğini ve genişletilmesi gerektiğini savunur.
  • Sosyal bilgilerin birey ve gurupların davranışlarını kontrol etmek ve düzenlemek için kullanılabileceğini savunur.
  • Doğa bilimlerinden aktarılan naturalizm(doğacılık) ve ön yargının kontrolü sosyal bilimlerin gelişmesinde etkili olmuştur.
Sosyolojinin Bilim Olarak Kurulması
  • 19.yy’da bir bilim dalı olarak ortaya çıkan sosyoloji akıl çağının bir sonucudur ve rasyonalist düşünceyle tanımlanmıştır.
  • Toplumu pozitif bir bilim olarak kurmak yani sosyolojiyi kurmak için Hanri De Saint Simon önemli çalışmalar yapmış ve bu çalışmalar Auguste Comte tarafından geliştirilmiştir.
  • Sonraki yıllarda Karl Marx, Emile Durkheim ve Max weber tarafından tartışmaya devam edilmiştir.
  • Gelecekteki topluma sanayi devleti adı vererek sanayi toplumu kavramını ilkez Saint Simon kullanmıştır. Pozitivism’in ve sosyolojinin kurucularından kabul edilmektedir.
  • Comte, hep pozitivizm hem de sosyoloji terimlerinin mucidi olarak görülmektedir. Modern toplumda bilimin egemen olacağına inanmış, dinin, batıl inancın ve etkisinin positivist bilimle yer değiştireceğini belirtmiştir. Sosyolojinin kurucusu ve isim babasıdır. Sosyolojiyi önce sosyal fizik olarak adlandırmış daha sonra sosyoloji sözcüğünü icat etmiştir.
  • 19.yy’ın önemli sosyologlarından biri olan Durkheim toplumu bir arada tutan ana unsurun dayanışma olduğunu öne sürmüştür.
  • Marx, kapitalist sistemin işleyiş biçimi üzerinden durmuştur.
  • Weber, modern çağın rasyonelleşme ve bürokrasi tarafından şekilleneceğine ve geleneksel eylemlerin daha az önemli olacağına inanmıştır. Marx ve Durkheim rasyonalist düşünceye daha az vurgu yapmışlardır ama her ikiside toplumun ilerlemeci olarak gelişiyor olduğuna inanmışlardır
Toplumsal Araştırma ve Yöntemleri

Toplumsal Kuram : Toplumsal dünya hakkındaki bilgileri özetleyen ve düzenleyen, birbiriyle bağlantılı fikirler sistemidir Üç tane parçası vardır. 1-Kavramlar 2- Hipotez 3-Varsayımlar :


Toplumsal araştırmaların aşamaları
  • Araştırma konusunun ve probleminin belirlenmesi:
  • Uygun çalışma Türünün seçimi
  • Örneklem Seçimi – Ölçme – Veri Toplama -Veri analizi-
  • Araştırma Bulguların yorumlanması ve rapor yazımı
  • Araştırma Bulgularının Mevcut Çalışmalarla bütünleşmesi






SOSYOLOJİK YÖNTEMDE KLASİK ve YENİ DÖNEM TARTIŞMALARI
ÜNİTE- 2
  • 19.yy’da, doğa bilimlerinde kullanılan empirik yöntemleri bilim olmanın ölçütü olarak kabul eden bir bilim anlayışı hakimdir.
POZİTİVİST SOSYAL BİLİM YAKLAŞIMI
  • Auguste Comte tarafından sistematik hale getirilmiştir.
  • Pozitivizm toplumsal yaşamın önemli ölçüde doğal zorunluluklardan kaynaklandığını savunur. Bu açıdan da doğal bir toplum modeline dayanır.
  • Pozitivist sosyal bilim yaklaşımı, toplumsal yaşamda mevcut olduğu varsayılan ve insan davranışlarındaki genel yönelimin öngörülebilmesini sağlayan nedensel yasaları keşfetmeye çalışır.
  • Toplumsal gerçeklik “rastlantısal değildir; bir kalıbı ve düzeni vardır”
  • Toplumsal yaşamda doğa yasalarına benzer, nedensel yasalara dayalı bir işleyiş söz konusudur.
  • Pozitivizm salt algılama(empirisizm) varsayımına dayandığı için bilginin dış dünya çıkışlı olduğunu(dış dünyadan türetildiğini) savunur.
  • Pozitivist sosyal bilim yaklaşımı, dışşal olarak ele aldığı toplumsal gerçeklik hakkında deney, gözlem ve benzeri tekniklerle bilgiye ulaşmaya çalışır.
  • Pozitivizt bilim yaklaşımını benimseyen araştırmacılar, daha çok niceliksel (yani sayılarla ifade edilebilen, ölçülebilen, gözlemlenebilen) verileri kullanırlar.
  • Pozitivist sosyal bilim yaklaşımına göre, doğa bilimleri ile sosyal bilimler arasındaki farklılık, temel olarak çalışma konuları ve araştırma nesnelerinin farklı olmasından kaynaklanır.
  • Pozitivizm’e göre bilim değer yargısı taşımaz, tarafsız(nötr) ve yansızdır. Bu bakımdan da değer yargısı taşıyan yaygın kanıdan kesin olarak ayrılır.
Auguste Comte’un Yöntemi
  • Pozitivist sosyolojisinde toplumu kollektif bir organizmaya benzetmiş; toplumsal evrimi de doğa yasalarıyla işleyen biyolojik evrim süreciyle uyum halinde olan bir süreç olarak tanımlamıştır.
  • Tüm bilimlerde pozitif yöntemin kullanılmasını zorunlu kılmakla birlikte sosyolojide kullanılacak olan temel yöntemi ”bireyin toplumsallaşmasındaki gelişmeleri belirleyen temel yasaları araştıran tarihsel yöntem” olarak tanımlar.
  • Her bilimin kendi içinde statik ve dinamik olmak üzere iki temel çalışma alanına bölünebileceğini savunur.
  • Toplumsal olguları tekil ve daf halleriyle gözlemlemeye değil bir bütün olarak onları birbirlerine bağlayan nedensel yasaları teori aracılığıyla keşfetmeye çalışan bir yöntem anlayışına dayanır.
  • İnsan bilgisi aynı anda olmasa bile farklı zaman dilimlerinde üç aşamadan geçerek pozitif yöntem aşamasına ulaşır
  • Teolojik aşama: insan düşüncesi herşeyi doğa üstü güçlerle açıklamaya çalışır
  • Metafizik aşama: insan düşüncesi tüm olgu ve olayları soyut güçlerle açık. Çalışır
  • Pozitif aşama: insan düşüncesi tüm olgu ve olayları bilimsel yöntemlerle aç. Çalışır
Emilen Durkheim’ın Yöntemi
  • Toplumla ilgili araştırmalarda kullanılacak yöntemi tanımladığı “Sosyolojik Yöntemin Kuralları” eseri sosyolojik araştırmanın nasıl yapılabileceği konusunda daha önce kimse tarafından yapılmayan bugüne kadar ulaşmış öenmli ve etkili çalışmalardan biri kabul edilir.
  • Toplumsal olguları sosyologların sosyolojide bilimsel olarak çalışacakalrı nesne olarak tanımlar
  • Toplumasal olgular; bireysel olgulardan farklı, kendilerine özgü(sui generis) bir gerçeklik oluştururlar.
  • Bireyler üzerinde baskı uygulamaları bakımından dışşal bir niteliğe sahip oldukları kabul edilen toplumsal olguların, bu özellikleri nedeniyle, nesne gibi dışarıdan incelenmesi gerektiğini savunur.
  • Durkheim’a göre bir toplumsal olgunun nedeni, ancak kendi geerçeklik alanı olan toplumda aranabilir.
  • Sosyolojik araştırmalarda oldukça verimli olduğunu düşündüğü eş anlamlı değişiklikler yöntemi olarak bilinen bir yöntem kullanır ve bu yöntemi ”toplum bilimsel araçların en üstün aracı” olarak niteler.
  • Sosyolojiye önerdiği yöntem, toplumsal olgular arasındaki nedensel ilişkileri ve yasaları insan iradesinden ve özerkliğinden bağımsız olarak açıklamaya çalıştığı ve bu bakımdan pozitivist bilim yaklaşımının sınırlılıklarını aşamadığı gerekçesiyle eleştirilere uğramıştır.
YORUMLAYICI SOSYAL BİLİM YAKLAŞIMI
  • Doğa bilimlerinin yaklaşım ve yöntemleri ile ilişkili olarak ortaya çıkan pozitivist sosyal bilimin aksine yorumlayıcı sosyal bilim, hermeneutik olarak adlandırılan bir teori ve yöntemle bağlantılı olarak gelişmiştir.
  • Hermeneutik, insan eylemlerini ve insan eliyle yapılmış şeyleri ve yazılmış metinleri yorumlamaya yönelik bir teori ve yöntemdir. 19.yy’da ortaya çıkan bir anlam teorisi olarak bilinmektedir.
  • Pozitivizmin aksine yorumlayıcı yaklaşım, toplumsal gerçekliği insan bilincinden bağımsız olarak dışarıda keşfedilmek üzere mevcut olan bir gerçeklik olarak görmez.
  • Yorumlayıcı yaklaşım, soyal bilimlerin doğa bilimlerindeki gibi ”yasa bağımlı ve nedensel” bir açıklamaya değil anlamaya dayanan yorumsal bir açıklama biçimine dayanmaları gerektiğinisavunur.
  • Öte yandan pozitivist bilim yaklaşımı da yorumlayıcı sosyal bilimi, toplumsal gerçekliği anlamaya çalışırken bireylerin anlamlandırma ve yorumlama süreçlerine dayandığı; dolayısıyla nesnellikten uzaklaşarak öznelliğin içine düştüğü gerekçesiyle eleştirir.
Max Weber’in Yöntemi
  • Toplumsal kurumlar, yapılar ve nihayetinde toplumun kendisi; bireylerin anlamlı eylemleri üzerine kuruludur.
  • Anlama yöntemini tek başına kullanımından doğacak olan sakıncaları nedensel açıklamalarla denetleme yoluna gider.
  • Sosyoloji biliminde hem pozitivist sosyologlar tarafından kullanılan açıklamaya dayalı niceliksel yöntemlerin hem de anlamaya/yorumlamaya dayalı niceliksel yöntemlerin kullanılması gerktiğini savunur.
  • Weber sosyolojiyi “toplumsal eylemleri yorumlayarak anlamak” ve bu eylemleri etkileri açısından “nedensel olarak açıklamak” amacında olan bir bilim olarak tanımlar.
    Webere göre toplumsal eylem tipleri
    • Geleneksel eylem-yaşanmış alışkanlıklarla yapılan eylem,
    • Duygusa eylem-bir anlık heyecanlar ve duygusal haller içinde yapılan eylem,
    • Değerle ilişkili akılcı eylem-ahlaksal, estetik,dinsel vb içerikte bir değerin elde edilmesi için yapılan akılcıl eylem,
  • Amaçsal akılcı eylem-hem amaç hemde araçların rasyonel olarak seçilmiş olduğueylem tipidir.
    Weber ideal tipi belirli bir tarihsel dönemde ortaya çıkan olayları analiz etmek amacıyla araştırmacının gerçeklik hakkında sayip olduğu kanıtlara ve gözlemlere dayanarak geliştirdiği yönetsel araç olarak tanımlar.
  • İdeal tip aktörlerin başka bir yönden ziyade belirli bir eylem yönünü izleme olasılıklarını analiz etmenin aracıdır.
  • Weber tarihsel ideal tipler, toplumsal ideal tipler ve eylem tipleri olarak 3’lü tip geliştirmiştir.
  • Sonuç olarak weber’in sosyolojik yöntemini a-nedensel anlamacı b- yorumlamacı c- karşılaştırmacı bir yöntem olduğu söylenebilir
ELEŞTİREL SOSYAL BİLİM YAKLAŞIMI
  • Köken olarak Karl Marx’a dayandırılır
  • Frankfurt okulu olarak bilinen eleştirel teoriyle bağlantılı bir yaklaşımdır.
  • Toplumsal gerçekliği yanlızca analiz etmekle yetinmez aynı zamanda onu değerlendirmeci bir bakış açısıyla eleştirir.
  • Aynı sürecin iki zıt kutbu arasında çatışmaya dayalı değişmeye diyalektik adı verilir.
  • Eleştirel sosyal bilim yaklaşımına göre, görüneni değil görünenin ardında yatan asıl gerçekliği ortaya çıkarmaya çalışan eleştirel bir sorgulama sürecidir.
  • Eleştirel yaklaşımı benimseyen araştırmacılar, doğru ve nesnel bilgiye ulaşmak için araştırma sürecinde hertürlü araştırma tekniği kullanabilmekle birlikte yöntem olarak tarihsel karşılaştırmalı yöntemi kullanmayı tercih etmektedirler.
  • Eleştirel sosyal bilime göre yorumlayıcı soyal bilim, bütün bakış açılarını eşit görecek kadar aşırı öznelci, göreceli ve insanlara sahte yanılsamaların ardındaki asıl gerçekliği gösterme konusunda güçlü bir değer konumu alamayan pasif bir yaklaşımdır.
Karl Marx’ın Yöntemi
  • Toplum analizinde görüneni değil görünenin ardında yatan toplumsal dinamikleri açığa çıkarmaya çalışır. Mark’ın bu yaklaşımı eleştirel sosyal bilimin gelişmesine ışık tutmuştur.
  • Duyulara ve düşünebilme yetisine sahip olan insan, yanlızca maddi değil aynı zamanda toplumsal bir varlıktır. Bu nedenle de toplumsal gerçekliğin ancak insanı hem bu gerçekliğin ürünü hemde üreticisi olarak ele almayı mümkün kılan, tarihsel materyalist bir süreç içerisinde anlaşılabilir”der.
  • Marx’ta diyalektiğin Hegel’deki gibi düşünsel nitelikte bir varlıkla değil maddi nitelikte bir varlıkla başladığı öne sürülür. Böylece Hegel’in idealist diyalektiğinin Marx tarafından maddeyi düşünceden değil düşünceyi maddeden üreten maddeci bir diyalektiğe dönüştürüldüğü savunulur.
  • Marx tarihsel süreç içerisindeki tüm toplumları, üretim araçlarına sahip olan ve olmayan, uzlaşmaz nitelikte çıkarlara sahip olan iki çelişkili temel sınıfa bölünmüş sınıflı toplumlar olarak niteler
  • Marx’ın yönteminde ekonomi üst yapı içerisinde kapsanan bir öge değildir. Siyaset, ideoloji, eğitim, din bu yapının içerisindedir.
  • İşçi sınıfının kapitalist sınıf adına hiçbir karşılık ödenmeden ürettiği değeri tanımlamada artı değr kavramını kullanır.
FEMİNİST SOSYAL BİLİM YAKLAŞIMI
  • Temel amaç, özel ve kamusal alanda kadının, kendisini gerçekleştirmesini engelleyen kadının özgürlük alanının sınırlayan ve kadını erkek egemen yapıya bağımlı, zayıf ve kırılgan bir cinsiyet grubu haline getiren tüm ataerkil yapılarla mücadele etmektir
  • Çoğunluğu kadınlardan oluşan, sosyal gerçekliğe kadın bakış açısıyla yaklaşan, bilimin temel kavramlarını erkek egemen yapılardan arındırmaya çalışan, ve araştırmalar sonucunda kadını özgürleştirmeye çalışan bir yaklaşımdır.
  • Cinsiyetçiliği reddeder.
  • Araştırmacı ile konu arasında empati bağlarının oluşturulması gerekir.
  • Araştırmacı kişisel duygu ve düşüncelerini araştırma sürecine dahil etmelidir.
POSTMODERN SOSYAL BİLİM YAKLAŞIMI
  • Modern bilim yaklaşımının eleştirisi üzerine ortaya çıkmıştır
  • Modern döneme ait bilim, kültür, sanat edebiyat mimari ve estetik anlayışların topyekün bir eleştirisi olarak görülür.
  • Modorn toplumun bilim anlayışı bir bütün olarak 18.yy aydınlanma döneminde ortaya çıkan pozitivizm bilim anlayışı ve rasyonalist örgütlenmeye dayanır
  • Postyapısalcı yaklaşım bilginin dil üzerinden nasıl üretildiğine odaklanır.
  • Postmodernist yaklaşıma göre insanın özü farklıdır
  • Postmodern bakış açısından aslında gerçeklik ya da mutlak gerçeklik diye bir şey yoktur. Var olan gerçeklik insanlara kurgulanarak sunulan imgeler, semboller işaretler söylemler diller ve imajlardan ibarettir. Gerçeklik artık yoktur, ve var olan yalnızca gerçekliği temsil imgelerdir.
Modernite :
  • 17-18 yy da Batı Avrupa da çıkan ve tüm dünyaya yayılan sanayi toplumun bilimsel, teknolojik, ekonomik ve kurumsal açıdan örgütlenmesidir.
Modernizm :
  • Modernitenin kültürüdür .
Moderleşme :
  • Sanayileşmeye dayalı sosyal ekonomik ve kültürel gelişme aşamalarının ( az gelişmiş toplum, gelişmekte olan toplum ve gelişmiş toplum biçimlerinin ) tümüne verilen addır.
SOSYOLOJİK YÖNTEMDE KLASİK ve YENİ DÖNEM TARTIŞMALARI
ÜNİTE- 3
NİCEL ve NİTEL ARAŞTIRMALARDA KULLANILAN ARAŞTIRMA TEKNİKLERİ

Araştırma Yöntemleri -2 tane
  • Nicel Araştırma Yöntemi
  • Nitel Araştırma Yöntemi
Nicel Araştırma Yönteminin Temel Özellikleri
  • Pozitivizm bilim anlayışına dayanır yani, toplumsal dünya gözlemlenebilir ve ölçülebilir olgulardan oluşur.Kavramlar ölçülebilir değişkenlere indirgenebilir, değişkenler belirlenip sınırlanabilir
  • Araştırmanın ilk aşaması Konunun belirlenmesidir
  • Tümdengelim ilkesi geçerlidir. Tümdengelim, soyuttan somuta, genelden özele, bütünden parçaya doğru akıl yürütme, çıkarımlarda bulunma yöntemidir. Tümevarım ise, özelden genele, parçadan bütüne doğru akıl yürütme yöntemidir
  • Gözlemlenebilir verilerin doğruluğu yada yanlışlığı kanıtlanabilecek bir hipotez kurmakla başlar
  • Bulgularını genelleme eğilimindedir.Toplumsal kanunları ortaya koymak ve toplumsal olgu ve olaylar hakkında tahminlerde bulunmayı mümkün kılar .
  • Toplumsal olgular mümkün olduğunca kontrollü bir ortamda incelenir.
  • Toplumsal olguları Evrensel olgular olarak gören bir anlayışa sahiptir.
  • Güvenirlik son derece önemlidir.Araştırma süreci son derece katı bir şekilde yapılır en ince ayrıntıya dikkat edilir,
  • Araştırmacı nesneldir: Sosyal olgular en iyi dışarıdan incelenebilir. Bu nedenle araştırmacı sosyal olguları dışarıdan gözlemler, tarafsız ve nesneldir
  • Araştırma bulgularının doğruluğu güvenirlik katsayısı ile ölçülür
  • Tarafsız olarak incelenir, konunun dışında kalmaya çaba gösterir. Veriler sayısal olarak işlenir
  • Ne – Nerede – Ne Kadar gibi sorulara cevap arar
Nicel Yöntemin Güçlü Yönleri
  • Genellenebilir, tekrar edilebilir, Nesnel, kısa sürede tamamlanabilir
Nitel Yönteminin Zayıf Yönleri
  • Zengin veriler sağlayamaz- gerçek hayatla ilgisinin kopmasına neden olması
  • Yanlış yada eksik yorumlamaya izin vermesi
Nitel Araştırma Yönteminin Temel Özellikleri
  • Yorulmayı yaklaşıma dayanır. Toplumsal olguları parçalarına ayırmadan, bütüncül olarak kavramaya çalışan bir yaklaşımdır
  • Birey ve olguların etkileşimi sürekli inşa edilen ve inşası sürekli devam eden bir olgudur .
  • Toplumsal olgular olayları parçalarına bölerek değil kendi bütünlüklerini içinde anlamayı amaçlar.
  • Toplumsal olguları ifade eden kavramları ölçülebilir değişkenler indirgenemeyecek kadar karmaşıktır.
  • Araştırma süreci önceden ayrıntılı olarak belirlenmez. Araştırma süreci esnektir.
  • Toplumsal olgular evrensel değildir. Veri toplama aracı araştırmacının ta kendisidir.
  • Önyargısız ve tarafsız bir şekilde yapılır
  • Bu araştırmada aritmetik ortalama, yüzde, çarpan, tablo gibi betimsel istatistikler kullanılır.
  • Neden – Nasıl gibi sorulara cevap arar.
Nitel Yöntemin Güçlü Yönleri
  • Zengin ve detaylı veriler sunar – araştırmanın sonucunu metne dökebilir –
Nitel Yöntemin Zayıf Yönleri
  • Sosyal olguları etkileyen ama sosyal aktörlerin bilgileri dışında işleyen süreçleri göz ardı etmesi
  • Veri toplama ve çözümlemeye çok fazla emek ve zaman harcaması
  • Elde edilen verilerin araştırma evreninin genellenmemesi
Araştırma Yönteminin Seçimi
  • Araştırma kaynakları – Olanakları ve Zaman sınırlılığı yöntem seçiminde etkilidir.
Nicel Araştırmada Kullanılan Araştırma Teknikleri
  • Deney
  • Yarı Deney
  • Yapılandırılmış Gözlem ( Denetimli-Sistematik )
  • Anket
    • İçeriklerine Göre Soru Türleri
      • Olgusal Sorular – Yaş, cinsiyet – medeni hal, gelir gibi sorular
      • Davranış Soruları – hangi davranışları ne kadar sıklıkla yaptığı sorular
      • Tutum ve görüş Soruları –düşünce , tutum, inanç ve niyetlerle ilgili sorular
      • Bilgi Soruları- Bir konuda ne kadar bilgiye sahip olduğu sorulardır.
    • Amaçlarına Göre Soru Türleri
    • Elleme Soruları –Görüşmeye devam etmek için gerekli nit.sahip olup olmadığı soru
    • Sondaj Soruları –Eksik bir yanıtın tamamlanmasıyla ilgili sorular
    • Sınama Soruları – Daha önce verilen cevabın doğru olup olmadığına sorulan soru.
    • Kapalı Uçlu Sorular –Alternatif cevapların bulunduğu sorulardır.
    • Açık Uçlu Sorular –Sadece soru cümlesinden oluşur.
    • Biçimlerine Göre Soru Türleri
Anket Formunun Uygulanma Şekilleri
  • Posta Yoluyla
  • Telefonla
  • İnternet Üzerinden
  • Yüz Yüze
Survey ( Tarama ) : Aynı değişken hakkında çok sayıda kaynaktan bilgi toplanmasını içeren araştırmalardır.

Yapılandırılmış Görüşme : Araştırmacının soracağı sorular önceden belirlenmiştir.

Nitel Araştırmada Kullanılan Araştırma Teknikleri
  • Derinlemesine Görüşme ( Yapılandırılmamış Görüşme – etnografik Görüşme )
    • Kişilerin düşünce, görüş ve deneyimleriyle ilgili bilgi toplamak istenildiğinde kullanılan bir görüşmedir. Kapalı uçlu sorular sorulmaz.
  • Odak Grup Görüşmesi
  • Önceden belirlenmiş bir konuyu tartışmak üzere bir araya gelmiş olan 6-12 kişilik bir grupla yapılan görüşmedir.
  • Sözlü ve sözsüz eylemlerin incelenmesi için yapılan görüşmedir. Katılımlı ve Katılımsız olmak üzere ikiye ayrılır.
  • Elde edilen verilerin doğal ortamda sınanmasına yönelik gözlem türüdür.
  • Bir yada birkaç olayın yoğun olarak incelenmesidir.
  • Araştırma konusu hakkında bilgi içeren yazılı materyallerin çözümlenmesidir
  • Katılımcının yaşadığı hayatı bu hayatta aklında kalanları dürüstçe anlatmasıdır
  • İnsanların yaşamları hakkında biyoğrafik verilerin toplandığı bir tekniktir
  • Tümevarım, tümdengelim ve doğrulama tekniklerinin aynı anda kullanılmasını içerir. Toplanan verilerle birlikte elde edilen deneyimlere dayanılarak hipotezler kurulur, yeni sorular ortaya konur, ve bunları yanıtlamak için daha fazla veri toplanır.
  • Yapılandırılmamış Gözlem ( denetimsiz )
  • Yarı Yapılandırılmış Gözlem
  • Örnek Olay İncelemesi ( Vaka Çalışması )
  • Doküman İncelemesi
  • Yaşam Öyküsü
  • Sözlü Tarih
  • Gömülü Teori ( Grounded Theory )
YÖNTEMSEL ÇOĞULCULUK
  • Her iki yöntemden yararlanmaya, faydalanmaya Yöntemsel Çoğulculuk denir.
SOSYOLOJİYE GİRİŞ
[h=1]ÜNİTE – 1[/h]
SOSYOLOJİK DÜŞÜNMENİN BİREYE SAĞLIYCAĞI ÖZELLİKLER
  • toplumsal sorunları görebilme
  • Daha farklı bir dünya olabileceğini görmek.
  • Bildiklerimizi yeniden inceleme
  • Kesin doğruları çözümleme ve sorgulama alışkanlığı kazanma
SOSYOLOJİNİN TEMEL KAVRAMLARI

Toplum: Toplum bireylerin toplamı demek değil belirli bir kültürü ve bir takım toplumsal kurumları paylaşan insanlar arasındaki ilişkilerdir. Toplum ve ulus birbirinden farklı kavramlardır. Ulus resmi olarak tanınmayı içeren ve varsayılan bi birlikteliktir.
Toplumsal Yapı : Toplumu oluşturan temel gruplardan ve toplumsal kurumlardan meydana gelen kalıcı, sürekli ve örgütlü ilişkilere denir
Toplumsal Rol: Toplum her statüdeki insanın belirli bir şekilde davranmasını bekler ve bu davranışlar ROL olarak adlandırılır. Bireyin rollerinden biri yada bazıları diğer yollarla uyuşmadığı zaman ROL ÇATIŞMASI olur.
Statü: Diğer insanların bizim hakkımızdaki düşüncelerini ve bize karşı davranışlarını belirleyen şey statümüzdür. Verilmiş ve edinilmiş statüler vardır.
Benlik : Kendimize kimliğimize ve niteliklerimize ilişkin algı ve düşüncelerimizin bütünüdür.
Norm : Normlar belirli durumlarda insanların nasıl davranması gerektiğini konusunda yaptırımı olan beklentilerdir. Normlar değerlere dayalı olarak geliştirilen kurallardır.
Toplumsal değişme :Toplumun kültürel yapısal ekolojik veya demoğrafik özelliklerindeki değişmeyi ifade eder.
Toplumsal Kurum = Toplumun yapısı ve temel değerlerinin korunması bakımından nispeten sürekli kurallar topluluğudur. Kurum ve toplumsal kurum farklı şeylerdir örneğin sağlık ocağı hastaneler birer kurumdur sağlıkla ilgili kurumların bütünü ise bir toplumsal kurum olan sağlık kurumudur.
Toplumsal Olgu: Bireyin dışında bulunan ve sahip oldukları zorlama gücü sayesinde kendilerini bireye kabul ettiren davranış düşünme ve hissetme biçimleridir.
Değer: Toplum yada sosyal bir grup tarafından önemli görülen inanç ve ideallerdir.
Toplumsallaşma:Topluma ait, tutumları, bilgi ve becerileri kısacası o toplumun kültürünü öğrendikleri etkileşim sürecidir.
C.Wright Mills tarafından geliştirilen sosyolojik imgelem he tarihi hem biyogrofiyi hem de toplumun bunlar içindeki ilişkilerini kavramaktadır.
Sosyoloji makro düzeyde toplumsal kurumların yada toplumların yapısını, Mikro düzeyde grupları gruplar arasındaki etkileşimi ve toplumsal rolleri inceler
Mikrososyoloji: Yüzyüze etkileşim halindeki gündelik davranışların incelenmesine mikrososyoloji denir.
Makrososyoloji : Siyasal sistem yada ekonomik düzen gibi büyük ölçekli toplumsal düzenlerin çözümlenmesine ise makrososyoloji denir.
TOPLUM TİPLERİ

Avcı ve Toplayıcı toplumlar - Tarım toplumları - Kırsal toplumlar- Modern toplumlar- Bilgi toplumu - Modernlik öncesi toplumlar
SOSYOLOJİNİN DOĞUŞU

  • Bilim olarak sosyoloji yaklaşık 200 yıl önce ortaya çıkmıştır. Fransız devrimi ve Endüstri devrimi sonrasında büyük değişimler meydana gelmiştir. Sosyolojinin ortaya çıkmasındaki en büyük etken bu değişimlerdir.
  • İlk sosyolojik analizler nelerin neden değiştiğini ortaya koyma ve gelecekte toplum yapısının nasıl olacağını tahmin eden analizlerdir.
  • Auguste COMTE toplumun bilimsel olarak incelenmesini sosyoloji olarak adlandıran ilk kişidir(sosyolojinin isim babasıdır)
SOSYOLOJİNİN DİĞER SOSYAL BİLİM DİSİPLİNLERİYLE İLİŞKİSİ

  • Disiplin bilim dallarının alt kategorilerine verilen isimdir. Sosyoloji hem bir bilim hem bir disiplindir. Doğa bilimlerinin kullandığı yöntemlerle cevap bulma çabası sosyolojiyi doğurmuştur.
Psikoloji : Bireysel davranışı incelediği için
Antropoloji : Sadece kültür üzerinde durduğu için
Ekonomi ve Siyaset = Sadece toplumsal kurumu inceledikleri için
Tarih : Olguların belirli dönemdeki hallerini incelediği için ...
Felsefe : Üç açıdan ilişkisi vardır,
1-Bir bilim olarak sosyolojide bilim felsefesinden yararlanır.
2- sosyoloji sosyal algıları ele alırken, değerlerle de ilgilenmektedir ve değerlerin ahlak felsefesinde ve
toplumsal felsefede nasıl tartışıldığını bilmesi gerekir.
3- Sosyoloji yeni felsefi soruların ortaya çıkmasına katkıda bulunur.

Sosyolojiden farklıdır. Sosyoloji diğer disiplin alanlarından diğer disiplin alanlarıda sosyolojiden faydalanır ilişki içindedirler

BİLİM VE YÖNTEM
Bilim 2 Temel Ögesi vardır : Bilgi ve Yöntem

Önerme : İki yada daha çok kavram arasındaki ilişki hakkındaki yargıyı ifade eden cümlelere denir .
Varsayım : Doğru olduğu kabul edilen yargı ve genellemelere denir.
Bağımlı Değişken : Değişkene bağlı olarak değişen ( Sonuç ) değişkene denir
Bağımsız Değişken : Nedensel ilişkilerde neden olan değişkene ( Neden ) denir.

Bilimsel araştırmanın aşamaları :
  • Araştırma konusunun seçilmesi ve problemin belirlenmesi
  • Araştırma için uygun araştırma tipi ve yöntemin belirlenmesi
  • Araştırma evrenin belirlenmesi ve örneklem seçimi
  • Veri toplama ve Veri analizi
  • Bulguların yorumlanması ve rapor yazımı.
  • Bilim olması gerekeni değil olanı araştırır,Bir toplumsal kurumdur,sistemli ve organize edilmiş bilgiler bütünüdür, bilgi üretmenin sistemli bir yoludur hem emprik(gözleme ve deneye dayalı) hem rasyoneldir, değerlerden mümkün olduğunca uzak kalmaya bakar.
Bilimlerin Sınıflandırılması
Matematik Bilimler : Matematik ve Mantık
Pozitif Bilimler : Doğa Bilimleri ( Fen Bilimleri ) ve Sosyal Bilimler

Doğa Bilimleri ve Sosyal Bilimler Arasındaki Farklar
  • Doğa bilimlerde kesin bilgilere gitmek sosyal bilimlere göre daha kolaydır
  • Doğa bilimlerde ölçüm yapmak daha kolaydır
  • Doğa yasaları daha kesindir.
  • Doğa bilimlerde gelecekle ilgili tahmin yürütmek daha kolaydır.
  • Doğa bilime daha kolay deney yapılır
  • Doğa bilimde olayların neden sonuç ilişkisini daha kolay ortaya koyar.
SOSYOLOJİK ARAŞTIRMALARDA YÖNTEM VE TEKNİKLER

Sosyal bilimlerde temel yaklaşım

Pozitivizm Yaklaşım : Emprik, Sistematik , Teorik
  • Tek bir bilimsel yöntem vardır bütün bilimler bu yöntemi kullanır sadece konuları değişiktir.
  • Gerçekliğin insanlardan bağımsız olduğunu ve keşfedilmeyi beklediğini savunur.
  • Toplumsal dünyayı incelemek için doğa bilimlerinde kullanılan yöntemlerin kullanılmasını gerektiğini savunur
  • Sadece görünen olguları ve ilişkileri sosyolojinin konusu yapar
  • Toplumsal gerçeklik bilinebilir
  • Yöntem olarak nicel yöntem kullanılır.
  • Toplumsal gerçekliği fiziksel gerçeklikler gibi bireylerin öznelikler dışında var olanlarla sınırlı tutarlar
  • Sadece ileriye yönelik kestirmeler yapabilirler.
  • İnsanların rasyonel hareket ettiklerini düşünürler.
  • Kökleri auguste comte ve Durkheim e dayanır.
  • Bilimselliğin temelini hipotezlere dayatır.
Yorumlayıcı Yaklaşım :Emprik, Sistematik , Teorik

  • Toplumsal gerçekliği bireylerin ona verdiği anlamda aramaya çalışır
  • Araştırmadaki amacı toplumsal eylemi anlatmaktır
  • İncelenen toplumsal eylemin bağlamına bakılır
  • Nitel araştırma yöntemini kullanır
  • Nedensel açıklamayı değil derinlemesine betimlemeyi anlamayı ve yorumlamayı amaçlar
  • Kökleri Alman Dilth ye dayanır
Eleştirel Yaklaşım : Emprik, Sistematik , Teori
  • Toplumsal gerçekliği görünür toplumsal ilişkilerin arkasında saklı olduğunu düşünür.
  • Toplumsal ilişkiyi dönüştürmeyi amaçlar
  • İnsaların düzen tarafından aldatıldıklarını değişime uğradıklarını savunur
  • Kökleri Robert Mertona dayanır
Feminist Yaklaşım :
Feminist araştırmacıların amacı :
  • Toplumsal ilişkilerdeki cinsiyetçi iktidar yapısını dönüştürmeyi amaçlar
  • Ataerkil toplumsal yapı içinde güçsüz olan kadını güçlendirmek
  • Pozitivizmi eleştirir
  • Toplumdaki cinsiyete dayalı ilişkilerin varlığını göstermek
Sosyal Bilimlerde Kullanılan Araştırma Yöntem ve Teknikleri
Nicel Araştırma Teknikleri

  • Pozitivist yaklaşıma dayanan araştırma yöntemidir
  • Araştırmaların başına yapılmış olan hipotezlerin sınanmasına dayalı yapılır
  • Araştırmacılar nesneldir ve Tümdengelimdir.
  • Sosyal olgular arasında neden sonuç ilişkisi ortaya konmaya çalışır
  • Standartlaştırılmış teknikler kullanılır Kavramlar kesin ölçülebilir değişkenler haline dönüştürülebilir.
Nitel Araştırma Teknikleri
  • Tümevarım ilkesi benimsenmiştir -Hipotezle başlamaz
  • Sosyal olguları içinde bulundukları sosyal bağlam içinde değerlendiren yöntemdir.
  • Keşfedicidirler, küçük örneklem gruplardan veri toplarlar
  • Standartlaştırılmış veri toplama araçları kullanılmaz.
  • Veriler yapılandırılmamış görüşme, odak grup görüşmesi yapılandırılmamış ve yarı yapılandırılmış gözlem yaşam öyküsü örnek olay ve doküman incelenmesi gibi veri toplama yöntemleriyle elde edilir.
Yöntemsel Çoğulculuk
  • Nitel ve Nicel yöntemin bir arada kullanılabileceği görüşünün temel düşüncesidir.
Sosyolojide Araştırmalarında Sorulan Soru Türleri
  • Olgusal- Deneysel Sorular :
  • Karşılaştırma Sorusu
  • Gelişimsel Soru
  • Teorik Soru
ÜNİTE - 2

SOSYOLOJİDE TEMEL YAKLAŞIMLAR
SOSYOLOJİNİN GELİŞİMİ
  • Sosyoloji biliminin gelişiminde katkıda bulunan bir çok yaklaşım bulunmaktadır.En etkili olanları Marx, Durkheim, Weber, İşlevselcilik marxizm, çatışma teorisi, sembolojik etkileşimcilik.
SOSYOLOJİ DE İLK DÖNEM GELİŞMELER

Saint Simon ( 1760-1825)
  • Sanayi toplum kavramını ilk ortaya atan kişi
  • Pozitivisttir aynı zamanda feodel ve askeri toplumlardan sanayi toplumlarına doğru gelişme gösterdiğini belirtmesi üzerine evrimcidir de .
  • Hem sosyolist hem muhafazakar bakış açısına sahiptir
  • İlk sosyolist ilk sosyolog tur. Toplumsal değişmedeki problemler muhattabının sosyal fizik olduğunu söyler.
Auguste Comte (1798-1857)
  • Sosyoloji kavramını icat etmiş, pozitivist sosyoloji olarak bilinen geleneği kurmuştur.
  • Evrimci ve pozitivisttir
  • Sosyoloji bilimini icat etmiş ve pozitif sosyoloji geleneğinin öncüsü olmuştur.
  • Sosyolojinin isim babasıdır.
  • İnsan düşüncesi ve toplumsal evrim için söz konusu ettiği üç aşama vardır.. bunlar sırasıyla
  • Teolojik aşama , Metafizik ve pozitif dir.
  • Başvurduğu kavramlar, toplumsal statik (toplumsal düzen), toplumsal dinamik(toplumsal değişim) tarihsellik, pozitif aşamadır.

Herbert Spencer (1820-1903)
  • Organizmacı bir toplum modelini benimser
  • Pozitivist - Charles Darwinin evrim teorisindeki ilkeler çerçevesinde ele alan evrimci bir sistem yaklaşımında geliştirilmiştir.
  • Uyum sağlayanlar ( güçlüler ) yaşar ifadesini darvinden önce insan toplulukları için kullanmıştır.
  • Toplumsal değişme Darwinci anlamda güçlü olanların ayakta kaldığı zayıf olanların yok olduğu tezine yani doğal seleksiyon sonucunda çevresine farklılaşarak bütünleşme yoluyla uyum sağlayan toplumların hayatta kaldığını bunu başaramayanların ile yok olduğunu savunur .
  • Genel Yaklaşımının ismi Sosyal Darwinistdir.
KLASİK SOSYOLOJİ- (MARX,WEBER,DURKHEİM)

Karl Marx (1818-1883)
  • Toplumları tarihsel süreç içerisinde komünal köleci feodel kapitalist ve sosyolist olarak ayırmış
    üretim ilişkilerine dikkati çekmiş modern çağda doğu toplumlarının farklılıklarında Asya Tipi Üretim Tarzı (ATÜT) ile açıklamaya gitmiştir
  • Tarihsel maddecidir.
  • Modern toplumun farklılıklara ve sınıflara dayandığını düşünür.
  • Diyalektiği yöntem olarak kullanır
  • Toplumsal emek ve üretim ilişkileri önemli kavramları arasındadır.
  • Toplum analizlerinde alt yapı ve üst yapı olmak üzere iki ayırıma gider
  • Eleştirel -İşlevselci -Kapitalist üretim sistemi emeğin yabancılaşmasına neden olmaktadır
  • Kapitalist sistem eşitsizlikleri üretim sürecinde yaratmaktadır.
  • Kapitalizmde toplumsal eşitsizliği yaratan en büyük faktör dindir
  • Bir üretim tarzında belirleyici olan faktör alt yapıdır
  • Toplumsal değişmenin motor gücünün sınıf çatışması olduğunu ifade eder.
    • Alt Yapı : Temel ekonomik ilişkilerin etrafında dönen ve toplumsal düzene şeklini veren üst yapıyı şekillendiren ilişkilerdir üretim güçleri ve üretim ilişkileri arasındaki çelişkiye karşılık gelmektedir.
    • Üst Yapı : Üretim güçlerini elinde bulunduranların egemenliklerini meşrulaştırmak için kullandıkları araçlardır.
Emile Durkheim (1858-1917)
  • İşlevselci(fonksiyonolist)
  • Kullandığı temel kavramlar; Mekanik dayanışma, Organik dayanışma, anomi, iş bölümü
  • Toplumsal düzen sembolik etkileşimin bir sonucudur -Anti hümanist
  • Geleneksel ve modern toplum karşılaştırmasını kullanır.
  • Toplumsal değişmede en önemli faktörün iş bölümü olduğunu savunur.
  • Yapısal işlevselcilik -Toplum bireylerden üstündür -Biyolojik organizma -Toplumsal dayanışma
Max Weber (1864-1920)
  • Karizmatik otorite -Toplumsal eylemi anlamaya yöneliktir -Sosyolojinin çalışma nesnesini toplumsal eylem olarak tanımlar.
  • Pozitivizmi eleştirir. -Toplumsal eylem -Akılcı/Rasyonel
  • 4 toplumsal eylem tipinden söz eder.
  • Yorumlayıcı veya anlayıcı sosyoloji -Otorite ve örgüt tiplerinden söz eder Geleneksel otorite ,
  • Karizmatik otorite yasal-ussal otorite
  • En ünlü çalışmaları Protestan ahlakı ve Kapitalizmin ruhu dur.
  • Tek faktör yerine çoğulcu(plüralist) bir yaklaşım benimser
  • Toplumsal eylemi yorumlamak ve açıklamak ile ideal tipler oluşturma çabası olmuştur.
  • Bir amaca yöneliktir Araçlar kullanır - Hesaplı ve planlıdır
  • Dinsel ahlaksal ve kültürel değerler.
  • Toplumsal ilişkileri anlamak için bireyin gerçekleştirdiği eylemin anlamına bakmak gerekir
  • Demir kafeslere benzettiği rasyonel örgütleme tipi Bürokrasidir
MODERN SOSYOLOJİNİN GELİŞİMİ
İşlevselcilik :
  • Durkheim, A.R Radcliffe-Brown ile Bronislaw Malinawski tarafından geliştirilmiş.Talcott Parsons be Robert K.merton tarafından ilerletilmiştir.
  • Evrimci bir anlayışa sahiptir
  • Toplumu işlevsel bir bütün olarak görür.
  • Toplum öz düzenlemeye sahip bir sistem olarak ele alınır.
  • Çevredeki değişime karşı toplumun kendi koruma mekanizmaları yarattığı fikri vardır.
Marxizm ve Çatışma Teorisi
  • Marxın yaklaşımına dayanan çatışma teorisi Marxist teorilerin onun orjinal düşüncelerine sadık kalan geleneksel ve yeni versiyonlarına yaslanır.
  • Gramsci toplum analizlerinin sadece alt yapı değil kültür ve ideolojilerinin de önemli olduğunu vurgulamıştır.
  • Yapısalcı marxizm olarak bilinen teorinin geliştiricisi Lois bir toplumda belirli ilişkilerden oluşan 3 temel toplumsal yapıyı (ekonomik siyasal ve ideolojik yapılar) belirlemiştir.
  • Frankfurt okulu tarafından geliştirilen eleştirel teoride marxizmde önemli yer tutar.
Sembolik Etkileşim :
  • Toplumu yanlız yapıları açısından değil bireyler açısından da analiz eder
  • İnsanlar arasındaki etkileşimcilik mutlaka sembollerle olur
  • Bireylerin gündelik yaşamdaki sembolik etkileşimlerinin bir ürünü olarak ele alır
  • Gerorge Herbert mead kurucusu, Ch colley, W.thomas ve Herbert Blumer katkıda bulunmuştur
  • Adını blumerden almıştır
  • Toplumsal düzenin içinde yaşadığımız dünyada şeylere atfettiğimiz anlamlar sonucu ortaya çıktığı savunulur.
  • Mikro sosyolojide kalır
  • Bireyden bağımsız değil bireyin ona yüklediği anlamdan meydana gelir
FEMİNİST VE POSTMODERN YAKLAŞIMLAR
  • Klasik ve modern sosyolojide yer alan bütün yaklaşımlara eleştirel bakarlar
  • Eleştirel teoriye benzer
  • Nedensellik ilkesine ve akılcı düşünceye dayalı bilim anlayışının iflas ettiğini öne sürerler
  • Kültür sanat teknoloji ve bilime kadar pek çok alanda modernizme bir eleştiri olarak doğan postmodernizm gerçekliğin modern çağdaki sosyolojik yaklaşımlarla bilinemeyeceğini ve akılcı düşünme biçimleri tarafından iyileştirilemeyeceğini savunur.
ÜNİTE - 3

TOPLUMSAL DEĞİŞME
  • Toplumsal yapının kurumların toplumsal ilişkiler ağının davranış kalıplarının toplumsal norm ve değerlerinin zaman içimde olumlu veya olumsuz değişimini ifade eder.
  • Nötr bir kavramdır – Planlı ve plansız da olabilir.
  • Toplumsal değişme denince ilk akla gelen , Gelişme ve ilerleme kavramlarıdır.
TOPLUMSAL DEĞİŞMEYİ ETKİLİYEN FAKTÖRLER
  • Fiziki çevre ve Kültürel faktörler
  • Teknoloji faktörü ve Demografik faktör
TOPLUMSAL DEĞİŞME İLE İLGİLİ TEMEL YAKLAŞIMLAR
Anthony Giddens modern dünyadaki Toplumları 4 Grupta Toplamıştır.
  • Birinci Dünya toplumları (gelişmiş ülkeler)
  • İkinci " " (Sovyetler Birliği, Doğu Avrupa)
  • Üçüncü " " (Gelişmekte olan toplumlar)
  • Yeni sanayileşen ülkeler (Brezilya, Türkiye)
EVRİMCİ YAKLAŞIMIN TEMEL İDDİALARI
  • Evrim süreklidir ani değişmeler yoktur ve Evrim bütün toplumlarda görülür
  • Evrimin belirli bir yönü vardır ve Doğal bir süreçtir
  • Herhangi bir birim için kendi potansiyellerini gerçekleştirme sürecidir ve Zorunlu ve kaçınılmazdır
  • Durağan ve düzenli toplum anlayışına sahiptir ve Amacı toplumsal aşamaların kanunlarını bulmaktır
  • Avrupa toplumunu diğer toplumlara göre en üst ve model alması eleştirilmesine neden olmuştur
  • Etnosantrik ve Avruğa merkezci bir bakışa sahiptir
  • Comte evrimci yaklaşımın önde gelen isimlerindendir ve pozitivist bilim anlayışına sahiptir.
Etnosantrizm :
  • Bir toplumun kendine özgü kültürel değerlerinden yola çıkarak diğer toplumların incelenmesi ve bunun sonucunda belirli yargılarda bulunulmasıdır.
Avrupamerkezcilik :
  • Avrupanın ideal bir model ya da ölçüt olarak ele alınıp Avrupa dışı toplumların bu bakış açısına göre analiz edilmesidir.
Pozitif Bilim :
  • Bizim gözlenebilir olgular ve onlar arası ilişkiler dışında hiçbir şeyin bilgisine sahip olamayacağımız inancına dayanır. Gözlenebilir olaylarla ilgilidir.
Karl Marx :
  • Evrimci yaklaşımın temelini oluşturan , Durağan ve düzenli toplum anlayışına karşı çıkar
  • Çatışma, toplumun temel özelliğidir. Tarih anlayışı , diyalektik materyalizme dayanır.
  • Toplumsal değişmenin nedeni ; bireylerin düşence ve inançları değil, esas olarak ekonomik etmenler, üretim güçlerinde ortaya çıkan değişimdir.
Max Weber :
  • Toplumsal değişmeyi, bir toplum biçiminden diğer toplum biçimine geçiş olarak açıklamaya çalışır
  • Geleneksel Toplum ; Dünya algılayışının geleneklerine göre belirlendiği toplumdur. Geleneksel bağlara ve statüye dayalı toplumdur.
  • Modern Toplum ; bunun tersine rasyonel düşünme biçiminin hayatın bütün alanlarına yayıldığı toplumdur. Resmi anlaşmalara ve yasal düzenlemelere dayalıdır.
Modernleşme Okulu :
  • Azgelişmişliğin nedenini az gelişmiş ülkelerde arar
  • Görüşleri= Çevre ülkelerin az gelişmişlik nedeni kapitalist ülkelerdir
  • Kapitalizm uluslar arası düzeyle örgütlenmektedir
  • Merkez, çevre ve yarı çevre olmak üzere üç iş bölümü vardır.
  • Evrimci yaklaşımı benimsemiştir ve ideal model olarak ABD yi ele almaktadır
  • Parons, Bert Hozelist, Walt withman Rastow
Walt Whitman Rostow Modern Toplumların geçirdiği dönüşümü beş EVRENSEL AŞAMA da açıklar
  • Geleneksel Toplum – ilkel teknoloji ve tarıma dayalı sınırlı üretim.
  • Ekonomik Kalkınmanın Ön Koşulları - Tarım ve endüstride yeni üretim fonk.kullanılmaya başlandı
  • Kalkış – İlk gerçekleştiren ülke İngiltere dir.
  • Olgunluk –Modern teknoloji bütün endüstride kullanılmaya başlanmıştır.
  • Yaygın Tüketim –Gelişmiş dayanıklı tüketim malzemeleri ve hizmet sektöründe kullanıldı
Bağımlılık Okulu :
  • Modernleşmeyi eleştirmek için ortaya çıkmıştır.
  • Geleneksel – Modern toplum yerine , Merkez – Çevre ya da Metropol – uydu ikiliğini kullanmıştır.
  • 1960 larda Andre Gunder Frank tarafından geliştirilmiştir
Dünya Sistemi Yaklaşımı :
  • Immanuel Wallerstein tarafından bağımlılık okuluna tarihsellik katmak amacıyla oluşturulmuştur
  • Küresel düzeyde kapitalist üretim biçiminin nasıl işlediğini açıklamaya çalışır.
Küreselleşme :
  • Dünya da ortaya çıkan yeni değişim ve dönüşümleri açıklamak için kullanılmaktadır .
Küreselleşme İle ilgili Temel Yaklaşımlar :
  • Kuşkucular : Küreselleşme karşıtıdırlar .Bölgeselleşme üzerinde durmayı savunurlar.
  • Aşırı Küreselleşmeciler : Küreselleşme konusunda kuşkucuların karşısındadırlar.
  • Dönüşümcüler : Diğer ikisine de mesafeli yaklaşır.
Küreselleşme Sürecinin Tarihsil Gelişimi : Robertson tarafından
  • Oluşum aşaması : Yeni ulusların ortaya çıkışı bireyselcilik ve hümanizmin önem kazanması
  • Başlangıç aşaması: Uluslar arası ilişkilerin formelleşmesi yurttaşlık ve insanlık kavramlarının belirginleşmesi
  • Kalkınma aşaması: Ulus devlet kavramının yerleşmesi
  • Hegemonya mücadele aşaması : Küresel düzeyde savaşlar.
  • Belirsizlik aşaması : Kitle iletişim araçlarının yaygınlığı, insan hakları ırk ve toplumsal cinsiyete dayalı kimliklerin ön plana çıkması
Ekonomik Düzeyde Küreselleşme:
  • Birinci Küreselleşme : Amerika Kıtasının batı Avrupa lılar tarafından keşfedilmesiyle ortaya çıkan kapitalist yayılma oluşturmaktadır. Amerikadaki uygarlıklar yok edilmiş Afrika köleleştirilmiştir.
  • İkinci Küreselleşme : Sanayi inkılabının başlamasıyla ortaya çıkmıştır. Doğrudan ve yarı doğrudan sömürge şeklindedir. Bugün kü dünya sistemini oluşturmuştur.
  • 1980 ‘ ler sonrası kapitalizmin geldiği yeni aşamada uygulanan ekonomi politikası Neoliberalizm olarak adlandırılır. Yani Piyasaların serbest bırakılması, devletin ekonomik alana düzenlemeler yoluyla yaptığı müdahalelerden vazgeçmesini ya da en aza indirilmesi ve kamu işletme ve hizmetlerinin özelleştirilmesini kapsamaktadır.
  • Refah devleti: Eğitim, sağlık barınma ve asgari düzeyde gelir gibi temel insani ihtiyaçlara yönelik
    hizmetlerin ve yardımların sosyal güvenceler aracılığı ile devlet tarafından sağlanmasıdır.
  • Fordizm : 2. dünya savaşından 1970 lerin sonuna kadar hakim olan sermaye birikim modeli ve üretim örgütlenme biçimidir. Kitlesel üretimi(bant tipi) esas alır.
  • PostFordizm: 1980 lerden sonra görünen sermaye ve örgütlenme biçimidir. Piyasa koşullarının gerektirdiği her türlü esnekliğe dayanır.



ÜNİTE - 4

SİYASET VE TOPLUM
  • Hükümet sanatı, kamusal hayat, uzlaşma, uyum/çatışma, gücün ve kaynakların dağıtımı çeşitli içeriklere sahiptir ve
SİYASET SOSYOLOJİSİNE İLİŞKİN TEMEL KAVRAMLAR

Siyaset : Ülke devlet ve insan yönetimi demektir
Siyaset Bilimi : Siyasal otorite ile ilgili kurumların ve bu kurumların oluşmasında ve işlemesinde rol oynayan davranışların bilimi dir. Yönetim aygıtları ,kamu yönetim mekanizmaları ile seçimler, kamoyu, baskı grupları ve siyasal davranışlarla ilgilenirler.
Siyaset Sosyolojisi : Siyasal otoritenin kurumsal bir biçimde düzenlenmesini, siyasal otoritenin işlevlerini ve siyasal düzenin sosyal gelişmeler sonucu dönüşümünü inceleyen bilim dalıdır. Siyasal olguların sosyolojik analizi ve daha çok siyaset, toplumsal yapılar, ideolojiler ve kültürlerle ilgilenir.
Paternalizm : Siyasi iktidarın kendi başının çaresine bakamazlarmış gibi, vatandaşların iyiliğine olacak bir şekilde hareket etmesi demektir. Baba ile çocuk arasında varsayılan çocuğun kendi kendisine bakamazmış gibi babanın sahip çıkmasına göndermede bulunan ve iktidarın vatandaşın iyliği için hareket etme olarak tanımlar
İktidar : Bir kişinin yada bir grubun diğerlerinin karşı koyma durumunda bile kontrol etmesini ifade eden toplumsal ilişkidir.
Otorite : İtaat yoluyla istikrarın sağlanabildiği hiyerarşik bir ilişkidir
Meşruiyet: Bir hükümetin otoritesine boyun eğenlerin bunlara razı gibi gösterilmesi

OTORİTE TİPLERİ

Weber 3 çeşit otorite tipi belirlemiştir
  • Geleneksel Otorite= Toplumdaki meşruiyetlerini gelenekten göreneklerden ve inançlardan alır
  • Karizmatik Otorite= Meşruiyetini liderin olağanüstü olduğuna inanılan otorite
  • Yasal-Akılcı Otorite= Rasyonel aklın belirlediği yasalarla yetkileri sınırlandırılmış
LAİKLİK-DEVLET-DEMOKRASİ :

Laiklik : Farklı dinden ve inançlardan insanların eşit koşullarla aynı kurallara uymak durumunda bulundukları toplum düzenini ifade eder
Devlet : Belirli bir toprak parçası üzerinde egemen olan siyasal bir araçtır. Toplumun en üst organizasyonudur.
Otoriter devlet : Güçlü bir kişi ya da grubun yönetimi olarak tanımlanır.
Totaliter Devlet : Toplumdaki tüm baskı şiddet ve zor ile kurumları denetim altına alan ve toplumsal meşruiyetten yoksundurlar(Nazi Almanyası).
Demokrosi : Halkın kendi kendini yönetmesi günümüzde farklı biçimleri vardır
  • Katılımcı demokrasi : Her yurttaşın karar süreçlerinde aktif olarak katıldığı yönetim biçimidir.
  • Temsilci yada liberal demokrasi : Toplumun bütünü tarafından değil ama bu amaç için onların seçtiği insanlar tarafından alındığı bir politik yapı.
İDEOLOJİ
Dünya görüşüdür aydınlanma sürecinin bir ürünüdür.
Eagleton 6 farklı ideoloji geliştirmiştir.
  • Toplumsal yaşamda anlam, gösterge ve değerlerin üretim süreci,
  • Belirli bir toplumsal grup veya sınıfa ait fikirler kümesi
  • Bir egemen siyasi iktidarı meşrulaştırmaya yarayan fikirler
  • Toplumsal çıkarlar tarafından güdülenen düşünme biçimleri
  • Bilinçli topulmsal aktörlerin kendi dünyalarına anlam verdikleri ortam
  • Toplumsal yaşamın doğal gerçekliğe dönüştürüldüğü süreç
BELLİ BAŞLI İDEOLOJİLER

  • Liberalizm : Bireyin, özgürlüğün, aklın, adaletin hoşgörünün ve farklılığın ön plana alındığı ve bu anlamda bireysel hak ve özgürlüklerin korunmasının esas olduğu devletin bu çerçevede sınırlandığı bir ideolojidir. Aristokrasi ve Burjuvazinin çatışması sonucu ortaya çıkmıştır.
  • Muhafazakarlık: Varolan toplumsal, ekonomik, siyasal ve kültürel ortamın korunmasını temel alan düşünce sistemidir.Türkiye de muhafazakarlık olgusunu değerlendirirken din, devlet, laiklik, milliyetçilik,ve siyaset eksenlerini bir arada düşünmek gereklidir.
  • Sosyalizm : Toplum, iş birliği, eşitlik, sosyal sınıf ve ortak mülkiyet üzerinde durulan kavramlardır. Kapitalizme karşı alternatif bir toplumsal formasyon öneren bir düşünce ve siyasi sistemdir. Marxın düşüncesine dayanır. Daha net bir ifade ile endüstriyel kapitalizmin gelişmesiyle Avrupa da meydana gelen sosyal ve ekonomik şartlara karşı tepki olarak gelişmiştir.
  • Faşizm :Hukukun egemenliğinin olmadığı, sıklıkla ırkçı, ama milliyetçi bir küçük burjuva ideolojisini içeren siyasal partiyi, devleti ya da ideolojiyi tanımlamak için kullanılır. Lider pozisyonunun önemli olduğu siyasal itaat kültürünün yaygın aşırı milliyetçilik hatta ırkçılık öğelerini taşıyan totoriter unsurlu baskıcı ve anti demokratik özelliklere sahiptir. Faşizm, liberalizmin ‘ eşit fırsat ‘ üzerine kurulu, sosyalizmin ‘ sınıfların eşit iktidarı ‘ üzerine kurulu eşitlik idealini kökten reddetmektedir.
  • NeoLiberalizm : Piyasa üzerindeki devlet müdahalesini tamamen kaldırmaktır. Temel olarak birey ve pazarı almış devletin piyasa üzerindeki müdahalesini ortadan kaldırmayı amaçlamıştır.Devlet müdahalesi olmaksızın işleyen bir toplumsal sistemde bireyler de daha özgür olacaktır.
  • Sosyal demokrasi : Sosyalizm ile liberal değerlerin harmanlandığı devletin göreli olarak müdahalesinin mümkün olduğu sosyal refah egemen anlayışının olduğu sosyal adaletin önemsendiği bir ideolojidir.
SİYASETE İLİŞKİN TEMEL SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Öne çıkan 4 yaklaşım vardır=

İşlevselci Yaklaşım : En temel vurgu devlete olan ihtiyaçtır.Bu ihtiyaçlar şunlardır .
  • Düzeni sağlamak : Gerektiğinde devlet meşru bir otorite olarak güç kullanabilmek yetisine sahiptir.
  • Diğer devletlerle ilişkisi : Devletin diğer devletlerle ilişkisi her yönden önemlidir.
  • Sistemi yönlendirmek : Toplum, sosyal, ekonomik ve siyasal bir sistemdir. Bu sistemi devlet yönlendirmekle yükümlüdür .
Çoğulcu Yaklaşım :
  • Klasik çoğulculuk ve seçkinci çoğulculuk olmak üzere 2 ye ayrılır.
  • Klasik çoğulculukta, Hükümet toplumun istekleri ve çıkarları doğrultusunda hareket eder.
  • Siyasal partiler temsilci gücün temsili hükümetler için gerekli organizasyonlarıdır.
  • Modern toplumun olmazsa olmazları kabul edilir.
Elit(seçkin) teorisi :
  • Bu teori en genel ifadeyle küçük ve elit bir seçkinler grubunun toplumu yönettiğini düşünür.
  • Mosca ya göre bütün toplumlar yönetici ve yönetilen sınıf olmak üzere ikiye ayrılır
  • Pareto ya göre ise bütün toplumlar elit olanlar ve elit olmayanlar olmak üzere ikiye ayrılır. Elit sınıfı da ikiye ayırır,yönetici elitler ve yönetici olmayan elitler diye .
  • C.Wright Milss e göre iktidar elitlerinin stratejik kumanda mevkileri tarafından işgal edenlerden oluştuğunu savunur.
Marksist Çatışmacı Yaklaşım :
  • Bu yaklaşımda üretim araçlarının kimin elinde bulunduğuna göre belirlenen bir siyaset vardır.
  • Karl Marks toplumdaki temel çatışmanın kapitalist toplumlarda sınıfsal bir çatışma olduğunu düşünmektedir.İktidar sahipleri ile iktidar sahibi olmayanlar arasında farklı çıkarlar olduğunu ve bu farklılıkların toplumda bir çatışmaya neden olduğunu savunur
    • Bütün sınıflı toplumlarda üretim araçları yönetici sınıfın elindedir.
    • Siyasal iktidar ekonomik iktidarın yansımasıdır.
    • Üretim araçlarına sahip grup toplumda azınlıktadır ve egemen sınıf konumundadır.
SOSYAL POLİTİKA
ÜNİTE 1
SOSYOL POLİTİKANIN KAVRAMSAL ÇERÇEVESİ
Sosyal Politika: Ülke insanın refah hedefine yönelik, sağlığı, eğitimi, güvenliği, beslenmesi, korunması, barınması ve istihdamının sağlanması yönünde aldığı kararlar bütünüdür.
Dar Anlamda Sosyal Politika :
  • Sanayi Devriminin ortaya çıkardığı kötü çalışma koşullarına karşı işçileri ve emeği sermayeye karşı korumak ve bu yolla toplumdaki sınıf çatışmalarını önleyerek toplumun ve devletin varlığını sürdürmesini sağlamaya yönelik uygulamalardır
  • İşçi statüsünde çalışanların iş ilişkileri ve çalışma yaşamında korunması amacıyla devletçe alınan karar ve sürdürülen uygulamaları inceleyen bir bilim dalıdır.
  • )
Geniş Anlamda Sosyal Politika :
  • Amacı sosyal adalet ve sosyal refahı sağlamak olan, kapsamı sosyal sorunlar ile paralellik gösteren, ekonomiye sosyal boyut katmak ve ekonominin işleyişindeki aksaklıkları düzeltici politikaların oluşmasını sağlayarak sosyal dengeyi gözetmek amacındaki hümaniter bir bilim dalıdır.
İkisi arasındaki Farklar
  • Dar anlamda S.P : Sanayi devrimi ile ortaya çıkan sorunları ele alır.
  • Geniş anlamda S.P : Sanayi devriminden önceki sorunlardan günümüze kadar olan sorunları ele alır
  • Dar anlamda S.P : Çalışma hayatına emek – sermaye olarak bakar., Geniş anlamda S.P ile daha geniş bakar.
  • Dar anlamda S.P ekonomiyi kapitalist olarak ele alır, Geniş anlamda S.P ile ekonomiyi sadece liberal ekonomi olarak ele almaz daha geniş ele alır.
  • Dar anlamda S.P nın temelinde işçiler olurken, Geniş anlamda S.P nın temelinde bağımlı çalışanlarında içinde olduğu geniş bir toplum bulunur.
SOSYAL POLİTİKANIN ORTAYA ÇIKIŞINI HAZIRLAYAN KOŞULLAR
  • Fransız ihtilali
  • Sanayi Devrimi
  • Fİ.fikirlerin çıkışını sağlamış, siyasal yapıları değiştirmiş ve sanayi devrimini doğuşunu hızlandırmış.
  • SD. Doğrudan doğruya teknolojik bir gelişim süreci ile hem ekonomik bir değişim yaratmış hemde sosyal politikaların doğuşunu ortaya çıkarmıştı.
  • SD.ile bağımlı çalışanlar ve kapitalist ekonomik sistem ortaya çıkmıştır. SD. Sosyal Politikanın bir bilim dalı olarak ortaya çıkışını hazırlamıştır.
SOSYAL POLİTİKAYA İLİŞKİN GENEL BİLGİLER
  • Sosyal Politikanın Kapsamı KONU ve KİŞİ bakımından iki şekilde ele alınır
KİŞİ : Önceleri işçi sınıfıyken daha sonraları Kamu görevlileri de bu kapsamda yer aldı.
  • Bağımlı Statüler altında Çalışanlar : işçiler, kamu görevlileri, sözleşmeliler, memurlar
  • Ekonomik Yönden Güçsüz Kesimler : İşsizler, küçük esnaflar, topraksız köylüler, bir sanata sahip ama yeterli kaynağa sahip olmayanlar.
  • Özel Olarak Korunması Gereken Kesimler : Çocuklar, yaşlılar, özürlüler, tüketiciler, eski hükümlüler, gençler, kadınlar ve göçmenler
KONU :
  • Sanayi Devrimi sonrası, sosyal politikanın ilk konusu çalışma ilişkilerinde işçilerin korunmasıdır .
  • Özel olarak ilgilendiği konular ise Eğitimli işsizlik ve Genç İşsizlik tir.
SOSYAL POLİTİKANIN ÖZELLİKLERİ-2 şekilde
  • Kamusal Nitelik : Devlet eliyle yürütülmesi gereken politikalar bütünüdür. Sosyal Politika devlet eliyle yürütülür ve denetlenmesi de devlet eliyle olur.
  • Evrensel Nitelik : Uluslar arası göçlerin hız kazanması ve ülkeler arasındaki işgücü hareketliliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan ikili anlaşmalar bu anlamda ilk göstergelerdir.
SOSYAL POLİTİKALARIN HEDEFLERİ
  • Sosyal Refah : Toplumun bir bütün olarak sahip olduğu refah düzeyi, sosyal imkanlar ve ekonomik anlamdaki zenginliklerinin bütünü olarak ifade edilmektedir.
  • S.P.nın ilk ve genel hedefi refah seviyesinin yükseltilmesi ve refahın toplumsallaşmasıdır.Sosyal refahın sağlanması ve geliştirilmesidir.
  • Toplumu ayrıştırmak yerine birleştirmektir. Sosyal refahın en önemli göstergesi sosyal harcamaların artış göstermesidir.
SOSYAL POLİTİKALARIN FİNANSMANI
  • Sosyal politikaların yürütücü devlettir, bu sebeple devletin bütçesi sosyal politikaların ana kaynağı yani finansmanıdır.
  • Sosyal harcamaların Gayri safi milli hasıla içindeki payı yüksekse, sosyal politikalarda gelişmiştir. Bu oran o ülkenin yaşam kalitesi hakkında bilgi verir.
  • Türkiye de bu oran 10,4 dür. Ekonomik Kalkınma ve işbirliği Örgütü ( OECD ) üyesi ülkelerin ortalaması olan 19,2 altında olan bu oran sosyal harcamaların yeterli büyüklüğe ulaşmadığını gösterir.
SOSYAL POLİTİKALARIN ÖNEMİ -3 tane
  • S.P.Konu Olan Kesimlerin Sayısal Çokluğu :
    • Gelişmiş ülkelerde bağımlı çalışanların toplam nüfus içerisindeki oranları oldukça yüksektir.
    • Bağımlı çalışanların toplam nüfus içindeki oranı Türkiye de 47,53 tür. Bu oran Ekonomik Kalkınma ve işbirliği Örgütü ( OECD ) nün ortalamasının oldukça altındadır.
  • S.P.Konu Olan Kesimlerin Niteliği :
  • S.P.ların Sosyal devlet İlkesinin bir Göstergesi Olması :
SOSYAL POLİTİKA İLE DİĞER SOSYAL BİLİMLER ARASINDAKİ SINIRLAR
  • Diğer sosyal bilimlerden temel fark Toplumsal refahı konu edinmesidir
Sosyal Politika ve Ekonomi :
  • İşsizlik ve nedenleri çalışma ekonomisi alanında, işsizlik sorununa ilişkin oluşturulacak politikalar sosyal politikanın ilgi alanıdır
Sosyal Politika ve Sosyoloji :
  • Sosyoloji insan davranış ve ilişkilerin ele alan bilim dalıdır.
Sosyal Politika ve Hukuk :
  • Sosyal sorunların bugün hukuki düzen çerçevesinde bazı kanunlar içerisinde yer almış ve bazı normla bağlanmış bir konu dur
Sosyal Politika ve İnsan Kaynakları :
  • Personelin istihdam edilmesi, işyerindeki personelin motive edilmesi gibi konuları ele alır.
  • Sosyal Politika daha hümanist bir yaklaşım sağlarken, insan kaynakları yönetimi ise daha teknik bir rasyonellikle yaklaşmaktadır.
SOSYAL POLİTİKANIN ARAÇLARI
  • Fransız ihl.ve Sanayi devriminden sonra kötüleşen hayat şartlarına ulus devletler gelir dağılımındaki adaletin sağlanması için ekonomik ve sosyal hayata müdahale etmek zorunda kalmıştır.
  • Bu müdahaleler sonucunda Uluslar arası Sosyal Politika araçları ortaya çıkmıştır.
ULUSAL ARAÇLAR : Yasal , Politik ve Hukuki bir takım düzenlemeler
Birinci Grup :
Kamu Müdahalesi Araçlar : Devlet gücüyle sorunların giderilmesi demektir.en önemlisi Anayasadır .
Yasal Düzenlemeler ( Mevzuat ) : En önemli araç yasal düzenlemelerdir. İlk olarak 1936 yılında düzenlenen en son şeklini 2003 de alan 4857 sayılı İş kanunu ilk sırada yer alır.
Kamusal Politikalar :
Kamusal Kurumlar : Aile ve Sosyal Politikalar, Çalışma ve Sosyal Güvenlik , MEB, Sağlık Bakanlığı, doğrudan sosyal politikalar bakanlığıdır. MSB, ve İçişleri dolaylı dır. Ayrıca SGK, İŞKUR, SYDV.doğrudan sosyal politika kurumudur.
İkinci Grup :
Kolektif Kendi Kendine Yardım Araçlar :
Sendikalar : En önemlisidir .Aynı zamanda bir mesleki dayanışma örgütüdür. 1961 anayasasıyla kazanılmıştır.
Diğerleri : Kar amacı gütmeden çalışan Kooperatifler, vakıflar , derneklerdir.en temel amaçları Yardımlaşma ve dayanışmadır.
ULUSLAR ARASI ARAÇLAR:
  • Uluslar arası Sosyal Politika arayışlarına yönelik ilk adım ; İngiltere de Robert Owen dir 1830-40
  • Daha sonra ise Fransa da Daniel Le Grand 1840-50 çabalarıyla artmıştır.
  • U.S.P.arayışlarının İlk resmi girişimleri İsviçre de başlatılmıştır.
  • U.S.P aracı olarak ilk akla gelen kurum Uluslar arası Çalışma Örgütü ( ILO ) dır.
  • Birleşmiş Milletler ( UN ) , Avrupa Birliği ( AB ) , İktisadi İş Birliği ve Gelişme Teşkilatı ( OEGD ) , Dünya Sağlık Örgütü ( WHO ) , Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü ( FAO ) diğer kuruluşlardır.
Uluslar arası Çalışma Örgütü ( İLO )
  • I Dünya Savaşı sonrası imzalanan Versay anlaşması ile 1919 da kurulmuştur.
  • Çalışma hayatına ilişkin sorunlara çözüm bulunması ve ücretlilerin durumunu yakından etkileyen ekonomik sorunlarla uğraşılması benimsenmiştir.
  • Emeğin bir ticari bir mal olmadığı, dernek kurma, ve ifade özgürlüğünün ilerlemenin bir unsuru olduğu, yoksulluğun herkesin refahını tehdit eden bir tehlike olduğu, bu sorunları üçlü katılım ile çözülmesi gerektiğini işaret etmiştir.
  • 183 üyesi bulunmaktadır. 3 lü temsil anlayışı ile yönetiliyor ..
  • 8 tane insan haklarını ilgilendiren Sözleşmeler kabul etmiştir.
    • 29 Sayılı Zorla Çalıştırma Sözleşmesi
    • 87 Sayılı Örgütlenme Özgürlüğü ve Örgütlenme Hakkının Korunması
    • 98 Sayılı Örgütlenme Hakkı ve Toplu Pazarlık Sözleşmesi
    • 100 sayılı Eşit Ücret Sözleşmesi
    • 105 Sayılı Zorla Çalıştırmanın yasaklanması
    • 111 Sayılı Ayırımcılık Sözleşmesi
    • 138 Sayılı Asgari Yaş Sözleşmesi
    • 182 Sayılı Çocuk işçiliğinin en kötü biçimleri sözleşmesi
  • Türkiye 1932 yılında İLO ya üye olmuştur.
Diğer Araçlar :
Birleşmiş Milletler :
  • En önemli bildirgesi İnsan Hakları Evrensel Bildirgesidir.
Avrupa Birliği :
  • Roma anlaşması ile Avrupa Ekonomik Topluluğu olarak kuruldu daha sonra ismini değiştirdi
Sivil Toplum Hareketleri :
  • Üçüncü Yol, Yeşiller, Feminist hareketler
ÜNİTE-2
SOSYAL POLİTİKANIN TARİHSEL GELİŞİMİ

Sanayi Devrimi Öncesinde Sosyal Politika

  • Ekonomik yapının tarıma dayandığı ilk çağlarda toplum yapısının aile ekonomisi ve kölelik düzenine dayalı bir yapıda oluşmuştur.
  • Orta çağın sosyal ekonomik siyasal ve hukuki düzenini belirleyen sistem FEODALİTEDİR.
  • Feodal ekonomik düzen genellikle kapalı tarım ekonomisi olarak tanımlanır
  • Feodalite : Siyasal iktidar ile ekonomik iktidarın aynı kişide birleştiği ve dönemin üretim yapısı kadar yönetim yapısını da ifade eden bir kavramdır.
Köleci Toplum Düzen : İlkel topluluklardan sonra oluşan ve iktisadi faaliyetin emek
unsurunun köleler tarafından yerine getirildiği toplum düzenidir
Lonca : Aynı bölgede yaşayan esnaf ve zanaatkarların örgütlendiği orta çağı üretim ve iş
gücü yapısının temelini oluşturan meslek organizasyonlarıdır
  • İlk çağın köle iş güzüne dayanın iktisadi düzeninin yerini Orta çağ da loncalar almıştır.
Korporasyon : Aynı meslek ve sanat dalında faaliyet gösterenlerin üretim birlikleri şeklinde
oluşturdukları yapıdır.

Sanayi Devrimi ve Sosyal Politika :
  • Sanayi devrimi 18 y.y da meydana geldi .Sanayi devriminin oluşmasında veya alt yapısını oluşturan sebepler ,Haçlı Seferleri, Coğrafi Keşifler, Deniz ticaret yollarının keşfedilmesi, Reform ve Rönesans hareketleri dir.
  • Üretimde sürekliliği sağlayabilmek Sanayi Devrimi ile olmuştur. Kısaca , küçük zanat üretiminin yerine fabrika üretiminin geçmesi ve makinelerin insan hayvan rüzgar su kuvvet ve kudretinin yerini alması demektir.
Teknolojik Yapı :
  • Sanayi Devrimine kadar insan, hayvan doğa gücüne dayalı olarak çalışılırken, devrimden sonra buhar, elektrik ve gaz ile makineleşmeye geçilmiştir.
  • Sanayi devrimi ile fabrikalaşma sanayisi ilk olarak dokuma sektöründe başladı
  • 1752 de Franklin Paratoneri ni,
  • 1754 de Black Karbonik Asiti
  • 1764 de Hagreaves otomatik mekik mekanizmasını,
  • 1769 da Javes Watt Buhar makinesini buldu.
  • 1770 de Robert Owenın ortağı Arkwirghe su gücü ile işleyen makine
  • 1774 de Priestley oksijeni
  • 1800 de volta Pili bulmuştur.
Ekonomik Yapı :

Liberal iktisadi Düşünce : Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler sloganı ile özdeşleşti. Piyasa dengelerine saygı duyulması, bunu zedeleyecek her türlü müdahalenin piyasa güçlerince cezalandırılacağı, ve rekabetçi ortamda fertlerin kendi menfaatlerini gerçekleştirirken aynı zamanda toplumunda zenginleşeceğini savunur.
  • 1776 yılında Adam Smith ‘ in Milletlerin Zenginliği isimli kitabı bulunur.
Sanayi Devriminin Çalışma Koşullar :
  • Sanayi Devriminin ilk döneminin kuralsız ortamı emekçi sınıfın ağır çalışma şartları altında önemli Zaralar görmelerine neden olmuştur.
  • Dönemin tek yanlı özgürlük anlayışı, sermaye sınıfı için öngördüğü özgürlüğü çalışan sınıflar için buna itaat olarak ele almıştır.
  • Sermaye sınıfının hiçbir sınırlama olmaksızın bol emek gücünü kullanma hakkı, kısa sürede büyük bir istismara ve sömürüye dönüştü.
  • Devletin koruyucu düzenlemelerinin olmadığı, örgütlenme hakkının yasaklandığı bu ortamda işçi kendisine teklif edilen ücreti kabul etmek zorunda kalmıştır.
  • Rekabetin yeni buluşlarla desteklendiği sanayi sektöründe yoğunlaşması, ücretlerin giderek düşmesine ve sefalet ücretlerinin ortaya çıkmasına neden oldu.
Sefalet Ücreti : Emek sahiplerinin elde ettiği ücret gelirinin temel ihtiyaçlar düzeyini karşılamakta yeterli olmadığı en düşük ücret düzeyidir.
  • Diğer koşul ise çok çalışma saatleridir. Uzun çalışma sürelerinin 19.yy.başından itibaren kadın ve çocukların da muhatap olması toplumsal yapıda kısa zamanda olumsuz etkiler ortaya çıktı
  • Kadın ve çocukların kullanılması yetişkin erkeklerde ciddi anlamda işsizlik meydana getirdi.
Sınıf Bilinci ve Sendikal Hareket :
  • 18 yy sonlarında başlayan örgütlenme düşüncesinin 19 yy ilk çeyreğinde kurumsal yapıya kavuştu.
  • Örgütlenme önce Fransa gibi yasak olan yerlerde işsizlik ve hastalık gibi konularla ilgilenen hayır severler örgütlenmeler olarak ortaya çıktı.
  • Daha sonra 1824 de İngiltere de işçilerin parlamento dan birleşme hakkını elde ettiler.
  • Dağınık bir yapıda başlayan işçi hareketleri 1864 yılında Londra da yapılan Birinci Enternasyonel ile ortaya çıkmıştır.
Birinci Enternasyonel : Sanayi Devriminin başlangıcından itibaren işçi kuruluşların bazı hedefler çerçevesinde toplanarak oluşturdukları bir genel konsey aracılığıyla işçi sınıfının mücadelesini yönetme işidir .
Sosyal Politikaya Yön Veren Düşünce Akımları
Liberalizm :
Klasik Liberal :
  • Temel felsefesi Tabiatçılık ve bireysellik üzerine kuruldu
  • Toplumu devletin ve diğer kuruluşların müdahalesinden kurtarmayı amaçlar yani klasik liberal düşünce dir.
  • Bırakınız yapsınlar bırakınız geçsinler sloganı bulunur
  • Temelleri Adam Smith tarafında atılan daha sonra da D.Ricardo ve T. Malthus tarafından geliştirilmiştir.
  • Adam Smith ; Tekelleşmeden kartelleşmeden ve hantal devlet uygulamalarından uzak bir piyasanın tüm toplumun refahını sağlayacağını savunur
  • Spencer ve Malthus ise ; fakirlere yapılan yardımları reddederek toplumda yaşama uyum sağlayamayanların yok olmasını yani Doğal Ayıklanmayı savunur.
  • Doğal ayıklanmanın karşısında duran isim ise J.S.Mill dir .
  • Hobbes, Locke , Rousseau ise siyasi yükümlülüğün ve modern devletin varlığını sözleşme teorileriyle açıklamışlardır.
Sosyal Liberal :
  • Birey topluma ve diğer bireylere karşı sorumludur. Daha çok insanın mutlu olacağı bir sistemi savunur
  • II Dünya savaşından sonra uygulama alanı bulmuştur
Neo Liberalizm :
  • İktisad teorisinin bir restorasyonu ve aslına dönüş hareketi olarak görülür.
Sosyalizm :
  • Liberalizmin ekonomik ve sosyal etkilerine karşı çıkan bir fikir akımıdır
  • Liberalizmde olduğu gibi bireycilik değil , toplumun bireye üstün olduğunu savunur
  • Özel mülkiyet anlayışı reddedilmektedir. Bireyciliğin yerine toplumun ön plana çıktığı bir fikirdir.
Ütopik Sosyalistler :
  • Üretim araçlarının ortak kullanımını savunur.
  • İdeal toplumu şiddet ve ihtilal ile değil, ikna ve eğitim yöntemiyle gerçekleştirmeyi
amaçlar
  • Temsilcileri , Simon, Charles Fourier, Robert Owen dir
Bilimsel Sosyalistler :
  • Toplumsal düzenin gerekirse devrim yoluyla değiştirilmesini, özel mülkiyet hakkının gerekirse devlete geçmesini, ve proleterlerin egemen olduğu bir devlet düzenini hedefler.
Sosyal Reformcu Sosyalistler – Revizyoncu
  • Sosyal sorunların demokratik parlamenter sistemle çözüleceğini savunurlar.
  • Bilimsel reformistlerle farkı özel mülkiyetin kamulaştırılması noktasıdır.
Kamu Müdahalesinin Doğuşu ve Gelişimi
  • İlk müdahale İngiltere de 1802 yılında başlamıştır.
  • Keynes ; Ekonomiye dayalı bir müdahale yolunda doğrudan nitelikli maliye politikalarıyla gerçekleşecek bir müdahaleyi savunur .
  • Beveridgenin 1942 yılında , diğer ülkelere ilham kaynağı olan modern refah devleti kuruluşunun temel ilkeleri hakkındaki rapor önem taşır.Bu belge günümüz Sosyal Güvenlik Sisteminin de temelini oluşturur.
  • Refah devleti ilk kez 19 yy sonlarında Almanya da sosyal güvenlik alanlarında önlemleri ifade etmekte kullanılmıştır.
Türkiye de Sosyal Politikanın Tarihsel Gelişimi
Cumhuriyet Öncesi :
  • Vakıf : Bir hizmetin gerçekleştirilmesi amacı ile kişinin sahip olduğu malın özel mülkiyetten çıkarılarak toplumsal mülkiyete aktarılmasına ve orada tutulmasına denir
  • Ahi Teşkilatı : Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde Anadolu da yaşayan Müslüman halkın sanat, ticaret ve ekonomi gibi mesleki alanlarda yetişmesi sağlayan dini, ticari ve mesleki örgütlenmedir .
Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemi :
  • Mecelle : Ahmet Cevdet Paşa başkanlığındaki bir bilim kurlu tarafından hazırlanan ve 1877 yılında Sultan Abdulhamit tarafından uygulanmaya başlayan ilk medeni kanundur. 1926 yılında kabul edilen Medeni Kanuna kadar yürürlülükte kalmıştır.
Cumhuriyet Dönemi :
  • 1929 yılında dünya da meydana gelen ekonomik bunalımın etkisi Türkiye de de görülmeye başlanmış ve özel teşebbüs başarısız olmuştur.
  • 1932 yılında liberal ekonomi politikasından vazgeçilerek sanayileşmeden devletin rol alacağı bir sistem kabul edildi I,5 Yıllık Kalkınma Modeli .
  • 1951 yılında çıkartılan bir yönetmelik ile asgari ücretin belirlenmesi ve uygulanması başlatıldı
  • 1952 yılında Türk – İş adında ilk Türkiye nin ilk işçi sendikası kuruldu
  • 1961 anayasasına sosyal devlet ilkesi girdi
ithal ikame Modeli : Yurt dışından ithal edilmekte olan malların sağlanan destek ve teşviklerle yurt içinde üretiminin sağlanmasına dayalı sanayileşme modelidir
Türkiye de Sendikacılığın Tarihsel Gelişimi :
  • 1871 yılında amele perver cemiyetinin kurulması ve 1872 yılında Tersane işçilerinin grevi patlak vermesi sonucu sendikacılık hareketinin başlangıcı sayılır .
  • 1908 yılında Tatili Eşgal kanunu ile işçi derneklerinin kurulmasının yasaklanması, işçi eylemlerinin yasaklanmıştır.
  • 1960 yılında Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu ( TİSK ) kuruldu.
  • 1961 anayasasında ilk kez iktisadi ve sosyal hak ve ödevlere yer verildi.
  • 2001 yılında Kamu Görevlileri Sendikası Kanun ile kamu görevlileri sendika hakkına sahip oldular .
  • Cumhuriyetin ilanından hemen sonra Cumhuriyet tarihinin ilk iş kanun özelliği taşıyan 3008 sayılı İş Kanunu çıkartılmıştır.
ÜNİTE 3
İSTİHDAM, İŞSİZLİK, ÜCRETLER VE ÇALIŞMA KOŞULLARI

İstihdam ve İşsizlik = Kavramsal Çerçeve
  • Sosyal Politikacılar için İstihdam : Amaç olarak görmektedir
  • İktisatçılar için İstihdam : Gelir hedefine ulaşmanın bir aracı şeklinde değerlendirmektedir.
  • Geniş Anlamda İstihdam : Üretim faktörlerinin yani emek sermaye doğal kaynaklar, müteşebbis , üretime sevk edilmesi., gelir sağlamak amacıyla çalışması, çalıştırılması anlamıdır. Yani üretim faktörlerinin bir yıl içinde kullanılma derecesi dir.
  • Geniş anlamda Tam İstihdam : Bir ekonomide üretim faktörlerinin tümünün üretime katılması , ekonominin mevcut üretim potansiyelinden tam olarak yararlanılması
  • Dar Anlamda İstihdam: Üretim faktörlerinden sadece emek unsurunu dikkate alır , yani emeğin üretimde kullanılması yada gelir sağlamak amacıyla çalışması çalıştırılması demek
  • Dar Anlamda Tam İstihdam : Mevcut çalışma koşulları ve cari ücret düzeyinde çalışmak isteyen herkesin iş bulduğu istihdam düzeyi, genellikle 3-5 oranında doğal işsizlik kabul edilir.
  • Milli Gelir : Bir ekonominin belirli bir dönemde ürettiği mal ve hizmetlerin toplamıdır.İstihdam ile milli gelir arasında yakından bir ilişki vardır. İstihdam oranı arttıkça milli gelirde artar.
  • Eksik İstihdam : Bir ülkede mevcut emeğin tamamının kullanılmamasıdır
  • Görülebilir Eksik İstihdam : Çalışma süreleri normal sürelerin altında, bireyler arzu etmedikleri halde kısmı süreli çalışmaktadır. Bu istihdamın nedeni talep yetersizliğidir .1929 bunalımı gibi
  • Görülemeyen Eksik İstihdam : Çalışma sürelerinde bir kısıtlama yok, elde edilen gelir düşük, işin niteliği, işçinin niteliği, ve üretken kapasitenin kullanılmasına izin vermiyor , Bu istihdamın nedeni ise Talep yetersizliği ve Sermaye Donanımı yetersizliği dir.
  • Aşırı İstihdam : Bir ülkede mevcut emeğin kullanılmasına rağmen, talebin karşılanamamasıdır. II dünya savaşı gibi.
  • Toplum açısından İşsizlik : üretici kaynaklarının bir bölümünün kullanılmaması demek
  • Birey açısından İşsizlik : Gücünde ve çalışmaya hazır bireyin, cari ücret ve mevcut çalışma koşullarında belirli sürelerle iş aramasına rağmen bulamaması demek.
Çalışma Hakkı ve Çalışma Hakkı Çerçevesinde Düzenlenen Sosyal Politika Tedbirleri
  • Bireyin çalışma ve işini serbestçe seçebilme hakkının Uluslar arası alanda İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Ekonomik Sosyal ve Kültürel Haklar Sözleşmesidir
Çalışma Hakkı için Düzenlenen Sosyal Politika Tedbirleri
  • Yeterli istihdamın sağlanması
  • Yaşam boyu öğrenme ile bireyin mesleki eğitim yoluyla niteliklerini geliştirme
  • İş arayanlar ile işverenleri buluşturma
  • İş hayatında iş güvencesi ve koruyucu standartların oluşturulması
  • Gelir güvencesinin sağlanması ( asgari ücret )
  • İş sağlığı ve güvenliği konusunun sağlanması
  • Sendikalaşma imkanını verilmesi ( örgütlenme )
  • Aktif ve pasif istihdam ile işsizlik karşısında koruma
  • Sosyal güvenlik ile işçinin sosyal risklere karşı korunması ( mal varlığında oluşacak azalma riskler, ölüm, hastalık riskleri gibi )
İşsizliğin Sosyo-Ekonomik ve Bireysel Etkileri
  • Bağımlılık Oranı : Bir ülkede belirli bir işte üretime katılanların, kendileriyle birlikte üretime katılmayanların da ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde üretimde bulunmaları gerekir.
İşsizliğin Ekonomik Etkileri :
  • İşsizlik oranının yükselmesi, o ekonominin daha fazla üretme gücü olduğu halde üretemiyor demesidir .
  • İşsizliğin yükselmesi tüketici nüfus üzerinde baskıyı artırır
  • İşsizlik bağımlı oranla doğru orantılıdır. Arttığı zaman artar, azaldığı zaman azalır
  • İşsizliğin artması, tasarruf tedbirlerinin azalması yatırımların düşmesine neden olur.
  • İşsizlik gelir dağılımındaki adaletsizliği ve yoksulluğu artırır
  • İşsz.arttığı zaman transfer harcamaları da artar
  • İşsizlik arttıkça sigortasız insan sayısı artacağından sosyal güvenlik gelirleri ve gelir vergileri azalır
İşsizliğin Bireysel Etkileri :
  • Bireyin ve ailenin hayat standardı düşer
  • Birey vasıflarını ortaya koyamaz Tembelliğe alışır .
  • İşsizliğin uzun sürmesinden dolayı iş ortamındaki alışkanlıkların kaybeder
  • Uzun süreli işsizliklerde ruhsal bozukluklar yaşar
İşsizliğin Toplumsal Etkileri :
  • Toplumda huzur ve istikrar ortamı bozulur
  • İşsizlik sosyal dışlanmaya neden olur
  • Madde bağımlıları çoğalır
İşsizlikle Mücadelede İzlenen Aktif ve Pasif İstihdam Politikaları

Aktif İstihdam
  • İstihdam alanlarının açılması, işsizlerin iş bulma zorluklarının giderilmesi
  • Öncelikli hedef kitlesi ,işsizlik riski ile karşı karşı ya kalan uzun dönemli işsizler ile dezavantajlı kişilerdir ( kadın çocuk genç, engelliler )
Aktif İstihdam Politikaları :
  • Mesleki Eğitim Proğramları
  • Girişimciliğin desteklenmesine yönelik proğramlar
  • Ücret ve istihdam sübvansiyonları
  • Doğrudan Kamu istihdamı
  • Kamunun eşleştirme ve Danışmanlık Hizmeti
Pasif İstihdam :
  • İşsizlik oranları azaltmak yerine, bireyin aile ve toplum üzerindeki olumsuz etkilerini gidermeyi amaçlar .Daha gelişmiş ülkelerde uygulanmaktadır
Pasif İstihdam Politikaları :
  • İşsizlik Sigortası ve yardımı
  • Çalışma Paylaşımı ( erken emeklilik – iş paylaşımı – Çalışma Sürelerinin Kısaltılması )
Ücret ve Ücrete İlişkin Kavramlar :
  • Geniş Anlamda Ücret : işletmelerin kar ve zararına bağlı olmayan işveren tarafından emek sahibine üretilen malın satışı beklenmeden ödenen, miktarı önceden belirlenmiş gelir dir.
  • Ücretin Unsurları : Bir iş karşılığında ödenmesi, işveren veya üçüncü kişiler tarafından ödenmesi ve para olarak ödenmesi dir.
Ücret türleri
  • Ücret Haddi : Kök, ana, çıplak ücret .Üretim birimi başına elde ettiği para miktarını ifade eder .
  • Nominal Ücret : Para ile ifade edilen ücret .Doğrudan maliyeti ifade ettiği için işletmelerin kasasından çıkan parayı ifade eder.İşçinin eline geçen para
  • Reel Ücret : Nominal ücret karşılığı satın alınabilecek mal ve hizmeti ifade eder .Paranın satın alma gücü.Nominal Ücretin Tüketici Fiyatları endeksine bölünmesine ile bulunur ( N.Ü : TÜFE= R.Ücret )
  • Nakdi Ücret : Ücretin para ile ödenmesini ifade eder
  • Ayni Ücret : Ücretin mal ve eşya ile ödenmesi Sosyal yardımlar gibi.Truck Sistemi de denir.
  • Brüt Ücret : Tahakkuk eden kesintiler öncesi olan ücreti ifade eder .
  • Net Ücret : Kesintilerden sonra işçiye verilecek kısmı ifade eder.
  • Asgari Ücret : işçi ve ailesinin günün ekonomik ve sosyal koşullarına göre insanca yaşamasını sağlayacak insanlık onuruyla bağdaşacak bir ücreti ifade eder.Ücretin en alt kısmını oluşturur.
Ücret Sistemleri
  • Zaman Esasına Dayalı Ücret Sistemi : Hiçbir unsurun dikkate alınmadığı, belirli bir süre çalışılması sonunda hak edilen ücret sistemi .
  • Miktar Esasına Dayalı Ü.S. : Zaman dikkate alınmaksızın üretilen parça sayısına göre hesaplanan ü.s
  • Verimlilik Esasına Dayalı ( performans ) Ü. S : Bir unsurun gerçekleştirilmesine bağlı olarak asıl ücrete ek olara prim ödemeleri yapılmasını ü.s.
Devletin Çalışma Koşullarına Müdahalesi
Müdahale yi gerekli kılan nedenler
  • Büyük fabrika yaşamı ile birlikte çalışma koşullarının kötüleşmesi
  • Uzun çalışma süreleri , sefalet ücretler, Çalışma olanaklarının sağlıksızlığı ,
  • Çocuk ve kadınların kütle halinde fabrikalara girişi
Müdahaleler
  • İlk müdahale, 1802 yılında İngiltere de Dokuma sanayisinde çalışan çocukları korumaya yöneliktir .
Uluslara Arası Çalışma Örgütü ( İLO )
  • Kuruluş amacı, Yaşam standardını yükseltmek
  • 21 Y.Y da ki hedefi ise Herkes için düzgün iş olmuştur.
Düzgün İşler Sağlanmasında Temel Hedefler
  • Temel hak ve özgürlüklerin işyerlerinde hayata geçirilmesi
  • Uygun istihdam ve gelir elde etmek için kadın ve erkeklere daha fazla fırsat verme
  • Sosyal korumanın kapsamı ve etkinliği herkes için artırılması
  • Sosyal diyaloğun ve üçlü katılımın güçlendirilmesi
ÜNİTE-4
GELİR DAĞILIMI VE YOKSULLUKLA MÜCADELE
Gelir Dağılımı ile ilgili Temel Kavramlar
  • Gelir Dağılımı : Bir ülkede belirli bir dönemde üretilen gelirin kişiler, gruplar yada üretim faktörleri arasındaki dağılımına denir
Gelir Dağılımı Türleri
Kişisel Gelir Dağılımı :
  • Bir dönemde üretilen milli gelirin, kişiler aileler ya da nüfus grupları arasında dağılımı
  • Önemli olan gelirin kaynağı değil miktarıdır.
  • Bu gelir dağılımının ölçülmesinde iki yöntem bulunur. Lorenz eğrisi ve Gini katsayısı
Lorenz Eğrisi :
  • Kutu şeklinde bir diyagram olarak gösterilir.
  • Diyagramın dikey ekseninde toplam gelirin, yatay ekseninde nüfus kümülatif yüzdeleri yer alır
Gini Katsayısı :
  • Eşitsizliğin derecesini ölçen bir katsayıdır. 0-1 arasında bir katsayı almaktadır
  • Katsayı 1 e yaklaştıkça gelir eşitsizliğinin arttığını, 0 yaklaştığında gelir eşitsizliğinin azaldığını gösterir.
Fonksiyonel Gelir Dağılımı :
  • Bir dönemde üretilen milli gelirin, onu üreten üretim faktörleri yani emek sahipleri, sermaye sahipleri, toprak sahipleri ve girişimciler arasında dağılımıdır.
Bölgesel Gelir Dağılımı :
  • Bir dönemde üretilen milli gelirin coğrafi olarak dağılımıdır.
Sektörel Gelir Dağılımı :
  • Bir dönemde üretilen toplam gelirin üretim sektörlerine göre dağılımıdır.
Birincil Gelir Dağılımı :
  • Üretim faktörleri tarafından yaratılan gelirin serbest piyasa ekonomisine hiçbir müdahalede olmaksızın dağılımına denir
İkincil Gelir Dağılımı :
  • Devletin belirli bir dönemde serbest piyasada oluşan gelire çeşitli yollarla müdahale etmesidir .
  • Bir diğer ifadeyle Gelirin yeninde düzenlenmesi de denir.
Sosyal Politika açısından Gelir Dağılımının Önemi
  • Herkes için en az yaşama düzeyinin güvence altına alınması
  • Gelirler arasında farklılıkların azaltılması
  • Kişilere tanınacak fırsat eşitliği ile yükselme olanaklarının herkese açık olması
Gelir Dağılımını Etkileyen Faktörler
  • Demoğrafik : Nüfus artışı ve göç
  • Piyasa Yapısı :
  • Teknolojik Gelişme Düzeyi
  • Üretim Faktörlerinin Niteliği
  • Servet Dağılımı
  • Enflasyon ve Ekonomik Kriz
  • Bölgesel Gelişmişlik Farklılıkları
  • Kamusal Mal ve Hizmetlerin Dağılımı
  • Küreselleşme
Gelir Dağılımı Politikasının Araçları
  • İşgücü Piyasası ve Ücret - Fiyat – Gelir – Servet – Maliye – Eğitim – SG Politikaları
Yoksullukla İlgili Temel Kavramlar
  • Mutlak Yoksulluk : kişilerin ya da hane halkının asgari geçim düzeyinin altında olma durumunu ifade eder. Sosyal ve kültürel ihtiyaçlara değil, beslenme barınma, giyinme gibi telem ihtiyaçları kapsar
  • Göreli Yoksulluk : insanın toplumsal bir varlık olmasından hareket eder. Kişinin sahip olduğu mutlak gelir düzeyinden ziyade gelir ve refah dağılımındaki farklıları kapsar
  • Objektif Yoksulluk : Alınması gereken günlük kalori miktarı ya da yapılan tüketim harcamaları gibi tespit edilebilir ve doğruluğu kanıtlanabilir yoksulluktur.
  • Subjektif Yoksulluk : Gerekli ya da yeterli düzeyin altında olma konusunda kişilerin kendi değerlendirmelerine dayalı bir yoksulluktur.
  • Gelir Yoksulluğu : Temel gereksinimlerini karşılayacak gelire sahip olmamaları durumudur . Hesaplanırken gerekli olan gelir, yoksulluk sınırı olarak kabul edilir .Bu sınırın altında olan insanlar yoksul olarak tanımlanır.
  • İnsani Yoksulluk : Parasal olanakların yanı sıra temel ihtiyaçların karşılanabilmesi için ekonomik sosyal ve kültürel bazı olanaklara sahip olmaktır.
Yoksulluğun Ölçülmesi
  • Yoksulluğun ölçülmesinde kullanılan bir çok endeks vardır ancak en çok kullanılan endeks Kafa sayısı endeksi dir .
Yoksulluğun Nedenleri -2 Yaklaşım vardır.
  • Kişisel özellikleri ilgilendiren bir yaklaşımdır. Çalışmaya istekli olmamaları, yeterince çaba sarfetmemeleri, ya da sorumluluk almamaları gibi kişisel özellikleri açıklar . Kişisel etmenleri ön plana çıkarır, ikinci yaklaşıma karşı çıkar
  • Ekonomi politikaları, düşük ücret, yetersiz eğitim ve istihdam gibi sosyoekonomik sistemli yaklaşımdır. Genellikle sosyal yardımlardan yanadır.
Yoksulluğun Temel Nedenleri :
  • Kişisel : Doğum, ölüm, aile reisinin ölümü, boşanmalar, ciddi hastalıklar
  • Demografik ve Sosyal : Hızlı nüfus artışı, göçler, kentleşme ve ayrımcılık
  • Coğrafi : iklim koşulları, doğal afetler,
  • Siyasi Nedenler : Savaşlar,
  • Yeterince üretim yapılamaması ve Üretilenin kişiler, bölgeler, sektörler arasında dengeli dağıtılmaması
  • Düşük ücretler
Türkiye de Yoksulluk :
  • TR. de yoksulluk istatistikleri 2002 yılından itibaren TUİK tarafından düzenli bir şekilde tutulmaktadır.
  • Eğitim seviyesi yükseldikçe yoksulluk azalmaktadır
Türkiye de Yoksulluk Üzerinde Etkili Olan Faktörler
  • Gelir Dağılımı :
  • Göç :Kırdan kente göç, makineleşme, gibi
  • İşgücü Piyasası : İşgücüne katılım ve istihdam OECD ve AB ye oranla oldukça düşüktür.
  • Ekonomik Krizler :
  • Sosyal Güvenlik :
  • Eğitim : Eğitim seviyesi yükseldikçe yoksulluk oranı azalır
  • Aile ve Dayanışmacı unsurlar : Yaşanan ekonomik krizlerin aile ortamıyla hafifletilmesidir .
Uluslar arası Kuruluşlarda Yoksullukla Mücadele
  • Dünya Bankası : 2000/2001 yılında Yoksulluğa Saldırı adında hazırladığı Dünya Kalkınma raporunda Yoksulluğun küresel bir sorun olduğunu belirtti.
  • Birleşmiş Milletler : 1997 yılında İnsani Gelişme Raporunda Yoksulluğu ; sadece gelir yoksulluğu olarak değil, yoksunluk olarak tanımlar. Hayatta kalmaktan bilgiden, yaşam koşullarından yoksunluk olarak ele almıştır.
  • Uluslar arası Çalışma Örgütü İLO : 2007 yılında yayınladığı, Düzgün iş ve Yoksulluğu Azaltma Stratejisi adlı bilgi broşüründe , Çalışmanın yoksulluktan kurtulmada önemli bir yol olduğunu savunur
Mikro Kredi :
  • Resmi finans kuruluşlarına erişim olanağı bulunmayan yoksul ailelerin üretici faaliyetlere girişmelerine ve tüketimlerini istikrarlı hale getirmelerine yardımcı olmak amacıyla, çok küçük meblağlarda sağlanan kredidir .
  • Dünya da ilk defa Bangladeş te sivil toplum örgütü olan Grameen Bank tarafından topraksız insanlara uygulanarak başlatılmıştır.
  • Türkiye de iki tane uygulamadan bahsedilir
    • Kadın Emeği Derneği Değerlendirme Vakfı tarafından Maya Mikro Ekonomik Destek İşletmesi adıyla Marmara deprem bölgesinde 2002 yılında özellikle yoksul kadınlara kendi işlerini kurmaları yönünde destek vermiştir.
    • 2003 yılında Türkiye İsrafı Önleme Vakfı ile Bangledeş kökenli Grameen Bank tarafından Diyarbakır da yapılan uygulamadır.
Türkiye de Yoksullukla Mücadele :
  • Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Gen.Md.lüğü kapsamında SRAP ( sosyal riski azaltma projesi) tarafından 2001 de başlatılan bir uygulamayla, Şartlı Nakil Transferi bileşeni kapsamından yoksulluk nedeniyle çocuklarını okula gönderemeyen, veya okuldan almak zorunda kalan, okul öncesi çocuklarını düzenli sağlık kontrollerine götüremeyen aileleri desteklemek amacıyla nakit sosyal yardım sistemi yerleştirilmesi sağlanmıştır.
SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL KAVRAMLAR
ÜNİTE -1
KÜLTÜR :
  • Kültür, toplumda bütünleşmeyi sağlayan en temel unsurdur.
  • Norm, yaptırımı olan toplumsal bir kuraldır.
SOSYAL BİLİMLERDE KÜLTÜR
Kültür Kavramının Kökeni :
  • Kültür, 18 yy kadar genellikle tarımsal etkinliklerde toprağı ıslah etme ve ürün yetiştirme gibi alanlarda kullanılmıştır.
  • Aydınlan düşüncesiyle birlikte kültür terimi toplumsal değer ve davranış biçimlerini ifade eden toplumsal bir anlam kazanmıştır. Yine bu dönemde kültür, ‘insan zihninin etkin olarak geliştirilmesi ‘ anlamını da kazanmıştır.
ANTROPOLOJİK YAKLAŞIMLAR ( 2 tane )
Evrimci ve Tarihselci Yaklaşım :
Edward B.Taylor :
  • Evrimciliğin ilk ve tek temsilcisi ve antropolojinin konusunun kültür olduğunu belirten ilk bilim insanı Edward B.Taylor dur.
  • Kültürel olanla Biyolojik olan arasındaki ayrıma vurgu yapmıştır.
  • Taylor kültürü, Bir dönemin ya da bir toplumsal grubun yaşam biçimi olarak tanımlar,
  • Kültür, İnsan yeteneklerinin birimidir.
Franz Boas :
  • Her kültürün ayrı ayrı incelenmesi gerektiğini çünkü her kültürün kendine özgü ve ayrı bir tarihi olduğunu savunur
  • Kültür, Bireyin içinde yaşadıkları grubun alışkanlıklarından etkilenen tepkilerini ve bu alışkanlıklarının belirlendiği insan etkinliklerini kapsar. Kültürel gözlük benzetmesi yapmaktadır.
İşlevselci ve Yapısalcı Yaklaşımlar
  • Kültürü bir sistem olarak değerlendirerek toplumsal öğeleri bir arada tutan yaklaşımdır.
Bronislav Malinowski :
  • İşlevsel yaklaşımın en önemli temsilcisidir.
Radcliffe Brown :
  • Yapısalcı – işlevselci ekolün kurucusu dur.
  • Din, sanat hukuk gibi kurumların bir kültürün anlaşılmasında merkezi bir rol oynadığını savunur.
Levi-Straus :
  • Yapısalcı olarak, kültürü insan zihninin simgesel ifadeleri olarak görür.
SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR :
  • Sosyoloji de kültür bir toplumun eğitim, sanat, teknoloji hukuk, siyaset gibi temel alanlarında maddi ve maddi olmayan tüm birikimleri kapsar.
  • Birmingham Üniversitesinde 1964 yılında Çağdaş Kültürel Çalışmalar Merkezi ( ÇKÇM) olarak kurulduğu için Birmingham Okulu ya da Britanya Kültürel çalışmaları okulu da olarak da anılan okul, çağdaş kültürel kuram içindeki önemli okullardandır.
  • Yüksek Kültür; entelektüel ve sanatsal faaliyetle bunların ürünlerini tanımlamada kullanılır.
  • Popüler Kültür ; çok geniş kitleleri hedef alarak Pazara sunulan kültür ürünlerini ve bu ürünleri tüketen grupların ifade eder.
KÜLTÜR VE İDEOLOJİ :
Marxsist Düşünce :
  • İdeoloji , içinde sınıf mücadelesinin verdiği bir alandır.
  • 1-Devletin Kültürel Baskı Aygıtları : Hükümet, ordu, polis, hapishane,
  • 2- Devletin Kültürel İdeolojik Aygıtları : Eğitim, din, aile, siyaset, sendika, basın yayın,
  • Postmodernizm : Evrensel ahlak yerine her türlü çoğulculuk ve yerellikten yanadır.
  • Küreselleşme : İş gücünün sermaye ve mal piyasalarının çok uluslu şirketler aracılığıyla uluslar arası bir nitelik kazanmasıyla ifade edilir.
KÜLTÜR VE GELENEK :
  • Gelenek : Günlük dilde genel olarak, geçmişte ait pratik ve değerleri tanımlamak için kullanılan sözdür.
  • Adetler : Uzun bir zaman boyunca tekrar edilen, kurumsallaşmış toplumsal alışkanlıklar olarak tanımlanır
  • Örf : Bir toplumdaki ahlak ve terbiye standartlarını belirleyen temel kuraldır.
KÜLTÜR VE BİLGİ İLİŞKİSİ :
  • Epistomoloji : Bilginin niteliği üzerinde düşünme alanına denir.
  • Platon: Bilgiyi zaten doğada var olan, insan kalının keşfettiği ya da hatırladığı bir olgu olarak görür.
  • Modernliğin Kurucusu Rene Descartes : Bilgiyi, akıl sahibi varlık olan insanla doğayı bir karşıtlık içinde düşünerek özne nesne ilişkisi bağlamında kavramsallaştırmıştır. Temel düşüncesi ‘ Var olmanın ön koşulu var olmanın bilincine varmaktır
  • Alman Tarihçi Okulu : Almanya da 19 yy. da içinde gelişen felsefe ve tarih yaklaşımıdır. İnsan ve topluma dair olguların açıklanmasının soyut kavramlarla yapılamayacağını, insanın tarihinden ve kültüründen ayrı değerlendirilemeyeceğini, bilginin sadece doğa bilimleri ve onlara özgü yöntemlerle üretilemeyeceğini savunur Bilginin edinimine katkısı şöyledir, bilginin öznel ve göreli bir olgu olduğunu iddia eder.
KÜRESELLEŞME VE KÜLTÜR
  • Küreselleşme : 16 yy dan beri süregelen denizaşırı bir ticaret sistemidir.
  • Küresel ekonomiyi, dünya ekonomisinden ayıran şey, iletişim ve ulaştırma teknolojilerinin gelişmesiyle parça başına üretimin dünya ölçeğinde yapılıyor olmasıdır.
  • Bugün kü anlamıyla küreselleşme olgusunun ortaya çıkışı, sanayi kapitalizmin sanayi sonrası kapitalizme geçiş döneminde, fordist üretim biçiminin 1973 petrol krizi ile yerini daha akışkan neo-liberal ekonomik politikalara bırakması ile gerçekleşmiştir.
Genel Notlar :
  • Aydınlanma Çağının felsefi temeli insan aklının üstünlüğünün fikridir
SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL KAVRAMLAR
ÜNİTE -2
EKONOMİ :
  • Ekonomi, toplumda malların ve hizmetlerin sistematik bir biçimde üretim, tüketim, ve dağıtımı ile ilgilenir
EKONOMİK DÜZENİN SOSYOLOJİK ANALİZİ : 3 farklı yaklaşım vardır.
Fonksiyonalist Yaklaşım :
Daha çok toplumda istikrarın nasıl sürdürülebileceği ile ilgilenir .Bu istikrar aşağıdakilerle sağlanabileceğini savunur .
  • Malların ve Hizmetlerin Dağıtımı :
  • Gücün ve Zenginliğin Üretimi
  • Yenilik
Çatışma Yaklaşım :
  • İstikrarın aksine, ekonomik düzenin istikrarsızlığını vurgular.
  • Bu yaklaşımın temelini Karl Marks ortaya çıkarmıştır.
Sembolik –Etkileşim Yaklaşım :
  • Diğer ikisinden farklı olarak, bireyler, gruplar ve ekonomi arasındaki etkileşimi konu alır Kariyer sosyalleşmesinin etkisini vurgular. Sosyalleşme araçlarıyla yaşam boyu sürer. ( 2 tane sosyalleşme aracı bulunur )
  • informel Sosyalleşme Aracı : En önemlileri aileler, arkadaş çevresi ve medya
  • Formel Sosyalleşme Aracı : Okul, iş çevresi, iş verenler
ENDÜSTRİ TOPLUMUNDA İŞİN ÖRGÜTLENMESİ
Taylorun Bilimsel Yönetim Anlayışının Temel Karakterleri
  • Babadan kalma yönetim anlayışı yerine bilimsel yönetimin tesisi
  • Çatışma değil uyum
  • Bireycilik değil iş birliği
  • Sınırlı üretim yerine, maksimum üretim
  • Her insanın etkinliğinin ve refahının maksimum düzeyde artırılmasıdır .
FORDİZM :
  • Taylorun bilimsel yönetim anlayışının uygulamadaki temsilcisi Henry Ford tur. Ford bu yönetim anlayışından hareketle kendi otomobil fabrikasında sipariş usulü üretim den kitle halinde üretime geçmiştir.
  • Kitle Üretim : işin küçük parçalara bölünerek büyük miktarlarda yapılmasıdır. 1970 li yıllar dünya da genel ekonomik krizle birlikte kitle üretiminin de krize girdiği yıllardır.
İŞİN YENİDEN ÖRGÜTLENMESİ : Esnek ya da Yalın Üretim :
  • Bugün yeni üretim düzenini tanımlamada en çok kullanılan yöntem esnek yönetim kavramıdır.
  • Esnek Üretim : Talepteki farklılaşmalar göz önünde bulundurularak ve teknoloji etkin kullanılarak yapılan üretim şeklidir.
Esnek Üretim ya da Yalın Üretimin özellikleri
  • Fazla işçiler de dahil stok fazlalığı kaldırılır -Kaliteden taviz verilmez –
  • Diğer ürüne hızlı değişebilme yeteneğine önem verir -Çok becerikli elemanlar bulunur
  • Eğitime önem verir-İyi eğitimli işçileri elde tutmaya önem verir-Statü engelleri azaltılır
  • Yüksek bağlılığa dayalı iş uygulamaları vardır




SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL KAVRAMLAR
ÜNİTE -3
DİN :
  • Dinin en önemli işlevi, mensuplarını ortak bir inanç etrafında birleştirmektir.
  • Her dinsel davranış mutlaka bir dine ait olmayı gerektirmeyebilir, Dini hiç önemsemeyen bazı insanların kimi davranışları da dinsel olabilir
Durkheime göre Din :
  • Kutsal şeylere yani bir kenara ayrılmış ve tabulaştırılmış şeylere birleşik bir inançlar ve davranışlar sistemidir.
DİNİN DİĞER TOPLUMSAL KURUMLARLA İLİŞKİSİ
Din ve Siyaset İlişkisi :
  • Dinin devlet yapısını veya siyaseti tamamen belirlediği örneklere teokratik rejimler denir.
  • Sekülerleşme : Günlük hayatın veya siyasi düzenin dinin etkisinden arındırılmasıdır.
Din ve Aile ilişkisi :
  • Bir doğal birlik olarak aile dinden bağımsız olarak vardır, ancak hem aile dini etkilemiş hemde din aileden etkilenmiştir.
  • Aile kurumunu şekillendiren değer yapıları ve kurallar ortaya konulmuş bu kurallara da ensest yasası denilmiştir.
Din ve Ekonomi İlişkisi :
Marks :
  • Yaklaşımda, dinin, egemen sınıfların hizmetinde bir üstyapı kurumu olduğu yönündedir.
DİN SOSYOLOJİSİ :
Din Sosyolojisinin Ortaya Çıkışı :
  • Genel olarak sosyolojinin ortaya çıkışı ve gelişimiyle aşağı yukarı aynı tarihe sahiptir.
  • David Hume nin Dinin doğası üzerine olan kitabı din sosyolojisi tarihi açısından başlangıç metinleridir.
  • Marks dini , diğer bütün üstyapı kurumları gibi egemen sınıfların çıkarlarına hizmte eden bir ideoloji olarak tanımlar.
İslam Dünyasının Öncüleri :
  • Şehristani : El Milel ven Nihal ( Dinler ve Heretik Gruplar )
  • Endülüslü Büyük Alim İbn Hazm : El Fasl Fil Milel ve Ehvai Ven Nihal ( Dinler ve Heretik Gruplar ve Düşünceler için Klavuz )
DİNİN KÖKENİNE DAİR SOSYOLOJİK YAKLAŞIMLAR
Comte :
  • Din olgusunun tamamen insanın kendisinin uydurması olduğunu, doğa olaylarını açıklamak üzere tanrı düşüncesini uydurmuşlardır.
Ludwing Feuerbach :
  • Tanrının insan tarafından uydurulmuş olduğunu, ama biçim olarak comtenin düşüncesinden farklı olarak yani tanrı mükemmel bir insan olarak insan tarafından bir yansıtma aracı olarak ortaya çıkmıştır.
Karl Max :
  • Din bir üstyapı olarak insanlarca yaratılmış bir olgudur. Dini bir afyon olarak niteler.Yani din insanları uyutan bir olgudan öte, insanları tedavi ve rehabilite eden bir sığınak olmaya işaret eder.
Durkheim : 3 tane
  • Din ilk ortaya çıktığında nasıl ise bugün kü ilkel kabilelerde de aynı şekliyle bulunabilir
  • Toplumların gelişmesine paralel olarak basitten karmaşığa, çok tanrılıktan tek tanrılığa doğru evrim geçirir
  • Basit insanlar tarafından ve toplumsal bir işlevi yerine getirmek üzere uydurulmuştur
DİN SOSYOLOJİSİ VE DİNİ SOSYOLOJİ FARKI
  • Din Sosyolojisi : Dinin bir toplumsal kurum olarak toplumdaki rolünü ve etkisini incelemeye çalışan bir bilim dalıdır.
  • Din Sosyolojisinin Amacı : Hangi dinsel davranışın doğru veya hangisinin yanlış olduğunu anlatmak değil, belli dinsel anlayışlar ile belli sosyal gelişmeler arasında ne türden bir ilişki olduğunu bulmaya çalışmaktır.
  • Dini Sosyolojinin Amacı : Kurumlar arasındaki ilişkilerin nasıl olması gerektiğine dair tespitlerinden ziyade önerileri dikkate alır.
  • İslam Sosyolojisinde İbni Haldun : Kurandan okuduğunu yalın haliyle aktarmamış aynı zamanda onları çok derin tarihsel gözlemlerinden derlediği verilerle bir arada düşünüp çıkarımlara varmıştır.
DİNİN SOSYOLOJİK İNCELEMESİ METODOLOJİ TARTIŞMASI
  • Metedoloji : Her zaman bir şeyin aslına en uygun bilgiyi elde etmenin yolunu ifade eder
  • Sosyolojik Metedolojinin hedefi : Din olgusunun toplumdaki etkilerini insanlar için anlamını gerçeğe en yakın şekilde çözümlemek
Din Sosyolojisinin Çalışması için Başvurulan Yollar
  • Mülakat – Odak Grup çalışmaları – Katılımcı Gözlem

DİN HAKKINDA FİLOZOF GÖRÜŞLERİ
Auguste Comte :
  • Dinin bir hurafe ve uydurma olduğu düşünse de bunun aynı zamanda toplum için işlevsel yönleri olan bir gereklilik olduğunu da kabul eder.
Karl Max :
  • Dinin gerçek bir varlığı yoktur. Olsa olsa maddi dünyanın çarpıtılmış bir yansımasıdır
  • Dine ilişkin her şeyin insan zihninin bir ürünü olduğudur.
  • Din bireysel değil toplumsal bir üründür. Bu ürününde yanlış ve aldatıcı bir dünya olduğunu savunur.
  • Din hem bir üstyapı kurumu hemde ideoloji olarak kabul etmiş, her ikisinde de dinin bir insan kuruntusu olduğunu savunmuştur. Dini afyon olarak nitelendirmiştir.
Emile Durkheim :
  • Çerçevesi belirlenmiş bir disiplin olarak ilk defa uygulanmıştır.
  • Nesnel gözlemlere dayanarak çıkarımlarda bulunmuştur.
  • Dini toplumsal bütünlüğün sağlanmasında ve sürdürülmesinde en güçlü yapıştırıcı ( tutkal ) olarak görmüştür.
  • Bütün dinlerin kökeninin bir olduğunu savunmuştur.
  • Dinin diğer bir işlevi ise toplumu bir arada tutmak , kaynaştırmak olduğunu savunmuştur
  • Yapısalcı İşlevsel Yaklaşımının en önemli ismidir.
Max Weber
  • Yorumlamacı Sosyolojinin ilk ve son önemli ismi dir.
SOSYAL BİLİMLERDE TEMEL KAVRAMLAR
ÜNİTE -4
AİLE-ATAERKİLLİK VE TOPLUMSAL CİNSİYET

Aile :
  • Birbirlerine doğrudan akrabalık bağlarıyla bağlı olan, erişkin üyelerin çocuklara bakma sorumluluğunu üstlendiği bir insan topluluğudur.
  • Aile halkı ilişkileri vurgulayan bir kavramdır. Bir ailenin şehir dışında okuyan çocukları gibi
Hane Halkı :
  • Asıl olarak mekansal birlikteliği vurgular. Aynı kazandan yemek yemek de denilen bu ilişki, aralarında akrabalık bağı olmadığı halde aynı evde yaşayan kişilere denir. Üni.öğrencilerini birlikte kalmaları gibi
Makro Yaklaşımlar -3 tane
İşlevselci Yaklaşım
  • En yaygın olanıdır. Temsilcisi Talcoot Parsons dur. Ailenin iki işlevi olduğunu söyler 1- Toplumsallaşma 2- Kişiliğin dengelenmesi
  • Her toplumsal kurum belirli işlevleri yerine getirmek üzere varlığını sürdürür. Aileyi bir bütün olarak ele alır.
  • Çatışmayı değil uzlaşmayı, Değişimi değil sürekliliği , anlamaya çalışır.
Çatışmacı Yaklaşım :
  • Aile kurumu, özel mülkiyetin ortaya çıkmasıyla birlikte mirasın güvenceye alınması amacıyla oluşmuştur.
Feminist Yaklaşım :
  • Aileyi toplum olarak değil, aile içindeki ilişkiler ve eşitsizlikler açısından ele alır.
  • Toplum ve ailedeki değişimleri karşılıklı değişim olarak görür.
FARKLI AİLE BİÇİMLERİ
  • Modern toplumlarda en sık rastlanan aile biçimi Çekirdek ailedir.Yani Birbiriyle evlilik bağıyla bağlı iki yetişkin ile çocuklardan oluşan aile tipidir.
  • Geniş aile ise ikiden fazla kuşağın oluşturduğu aile tipidir
CİNSİYETE DAYALI İŞ BÖLÜMÜ:
  • Bütün toplumların ortak özelliğidir. Yani kadınlar ev işlerini yapar, çocuklara bakar. Ev dışında ücretli çalışıyor bile olsalar, asli işleri her zaman evle ilgili olanlardır.
  • Erkekler ise asıl olarak ailenin geçimini sağlamakla yükümlüdür
  • Kadının Görünmeyen Emeği : Kadınların ev içinde harcadıkları ve karşılığında herhangi bir ücret almadıkları için çalışma sayılmayan emeğe işaret etmek üzere kullanılan terimdir.
KADINLAR
  • Birinci çalışma alanları evdir. Yapıldığında değil yapılmadığında fark edilir Bu bakımdan görünmeyen emektir.
  • İşgücü piyasasında çalışırlar, genellikle kayıt dışı ekonomide büyük ölçüde kadınlar istihdam edilir
ERKEKLER
  • Çalışma alanları evin dışıdır. Çalışan insan olarak toplumsal bir statü kazanırlar
CİNSİYET KALIBI :
  • Kadınlığın ve Erkekliğin biçimlendirilmesini sağlayan inanç, değer ve tutumlardır.
ATAERKİ ( PATRİARKA )
  • Erkeklerin egemen, ve ayrıcalıklı oldukları kurumlara ve kadınlara itaatine işaret eder. Geleneksel toplumlarda, Modern Toplumlarda, Kapitalist Toplumlarda, Sanayi sonrası toplumlarda görülür.
CİNSİYET ROLLERİ VE CİNSİYET EŞİTSİZLİĞİ
  • Cinsiyet farklılıklarının başında emeğin karşılığı gelir. Yani erkek emeğinin karşılığı olarak maddi bir gelir sağlarken, kadın ise manevi kazanç sağlar.
  • Kadınların işi günlük yapılması gereken işler olduğu için yapıldığı zaman değil yapılmadığı zaman dikkati çeker.her gün tekrarlanan karşılığı olmayan görünmeyen iştir
  • Diğer bir farklılık işin niteliğidir. Yani, Günlük yemek yapmak temizlik yapmak gibi kadının kendini geliştirmesine katkıda bulunmayan işlerdir .
  • Gelir getiren bir işte çalıştıkları zaman ise, ailenin geçiminden sorumlu olmadıkları için sadece muavin ve müşavir olarak adlandırılırlar.
  • Toplumsal Cinsiyetin oluşmasında, aile beklentileri, konulan isimler, eğitim sistemi, medyadaki rol modelleri etkilidir.
CİNSİYETE DAYALI AYRIMCILIK
  • Önyargılar , bir gruba veya düşünceye karşı olumsuz bir değerlendirmedir. Önyargıların davranışa dönüşmesine ayrımcılık denir.
  • Cinsiyetçilik terimi, daha çok kadınlara yönelik cinsiyet ayrımcılığı durumunda kullanılır .
  • Cinsiyet eşitliği demek, kadın ve erkeğin eşit hak ve sorumluluklara sahip olması ve kullanması
KADINLARA KARŞI HER TÜRLÜ AYRIMCILIĞIN ÖNLENMESİ
ULUSLAR ARASI SÖZLEŞMESİ
( CEDAW )
  • Türkiyenin 1985 yılında imzalayıp 2000 yılında tam taraf olduğu bir sözleşmedir.
  • Sözleşme taraf devletlere kadına yönelik her türlü şiddetin ortadan kaldırılmasına yönelik ödevler sunar.
KADINLARA YÖNELİK ŞİDDETİN ORTADAN KALDIRILMASINA DAİR BİLDİRGE
  • Birleşmiş Milletler tarafından 20 aralık 1993 yılında kabul edildi.

PSİKOLOJİ YE GİRİŞ
ÜNİTE – 1
Psikolojinin Tanımı :
  • Davranışları ve zihinsel süreçleri inceleyen bilim dalıdır.
  • Soruların cevaplarını aramada sistematik, objektif ve ampirik verilere dayalı bilimsel yöntemler kullanır.
  • Psikoloji , Nesnel, doğrulanabilir ve genellenebilir cevaplar üretir.
Ampirik : Duyularla algılanabilen deneyime dayalı
Davranış : Kişinin yaptığı ve her hangi bir yolla ölçülebilen her şeydir.
Zihinsel Süreç : Düşünme., hatırlama, hissetme gibi içsel olgulara işaret eder.

Bilimsel Yöntemin Özellikleri :
  • Ampirik : Duyularla algılanabilen, deneyime dayalı
  • Sistematik : Önceden belirlenmiş, rasyonel ve sistematiktir
  • Nesnel : Kişisel tercih değil , objektif bir şekilde
  • Sınanabilir – Yanlışlanabilir : Ampirik verilerle toplanamayan, test edilemeyen sorular soru değildir.
  • Genellenebilir : Tek bir bireyi değil genellenebilir
  • Geçicidir : Sonuçlar değişebilir, her zaman geçicidir.
PSİKOLOJİ BİLİMİNİN KÖKENLERİ VE TARİHÇESİ
  • Antik Yunan Filozofları : Plato ve Aristo
  • Fransız ve Alman Düşünürler : Rene Dercartes ( beyin somut varlıktan oluşmaktadır, zihin ise ruhani bir varlıktır. Beyin ve zihin birbirinden ayrı ancak etkileşimde oldukları için Dualizm – ikicilik denmektedir )
  • Yapısalcılık : Helmholtz ( Dışarıdan gelen bir dürtünün beyinde algılanmasının hemen olmadığını, belli bir vakit aldığını savunur. …Wilhelm Wundt ise 1879 da Leipzing Üniversitesinde ilk psikoloji laboratuarını açtı ve Bilimsel Psikolojinin kurucusudur.
  • Gestalt : Almanca da bütün anlamına gelen bu kelime psikologların oluşturduğu akımın ismidir. Bu akıma göre bir deneyimin bütünü onun parçalarının toplamıyla aynı değildir. Parçaları değil tüm deneyimi bir bütün olarak çalışmaktan geçmekte olduğunu savunur.
  • Psikanaliz : Freud un çalışmalarını bu isim altında toplamıştır. Bu analiz hem kişilik teorisi, hem akıl hastaları teorisi, hem de seri tedavi yöntemlerini içermektedir. Freud’ un teorisi geniş laboratuar çalışmaları üzerine değil sınırlı sayıda vaka çalışması üzerine kuruludur.
  • İşlevselcilik :
  • Davranışçılık : Bu akım darwin’in evrim teorisine dayanır .
  • Modern Psikoloji :
PSİKOLOJİ DE YAKLAŞIMLAR
  • Biyolojik Yaklaşım : Genetik faktörler, hormonlar ve beyin gibi biyolojik öğeler üzerine kurulu
  • Nörobilimsel Yaklaşım : Beyin, sinir sis. Ve biyolojik faktörler üzerine kurulu
  • Evrimsel Yaklaşım : Darvin teorisi üzerine kurulu
  • Psikodinamik Yaklaşım : İnsanların kendi içlerindeki bilinçdışı psikolojik çatışmalar üzerine kurulu
  • Davranışsal Yaklaşım : insanların gözlemlenebilir hareketleriyle davranma ve bunların nasıl öğrenildiğine yoğunlaşır
  • Bilişsel Yaklaşım : davranışlar yaklaşımın tam tersine insanların zihinlerinde olup biten ve direkt olarak gözlemlenemeyen süreçlere yoğunlaşır
  • İnsancıl Yaklaşım : Her insanın kendine has dünyası algılayış şekliyle ilgilenilir.
  • Sosyokültürel Yaklaşım : Sosyal ve kültürel etkilerinin insan davranışlarına olan önemli etkisine yoğunlaşır
  • Eklentisizm : İnsan davranışlarını incelerken bir çok yaklaşımı harmanlamak anlamına gelir
PSİKOLOJİNİN ALT DALLARI
  • Biyolojik – Fizyolojik Psikoloji : Bedendeki fizyolojik süreçler, hormonal sistemler ve beynin işleyişini, davranışlar ve zihinsel süreçleri açıklamakla kullanılan alt dal dır
  • Bilişsel Psikoloji : Algılama, öğrenme, hafıza, zeka, bilinç gibi zihinsel süreçler ve yetilerle ilgilidir
  • Gelişimsel Psikoloji : İnsanların zihinsel süreç ve davranışlarının hayat boyu nasıl değiştiğini inceler .
  • Kişilik Psikoloji : Bireyleri birbirinden ayıran kişilik özellikleri üzeri inceleme yapar.
  • Klinik Psikoloji : Zihinsel hastalıklarının nedenleri ve tedavileri üzerine araştırmalar yapar ve hastalara sorunlarının üstesinden gelmelerinde yardımcı olurlar.
  • Eğitim Psikoloji :Öğrenme ve Öğretme süreçleri üzerine yoğunlaşan alt daldır
  • Sosyal Psikoloji :insanları birbirlerini nasıl etkilediklerini, birbirleriyle olan ilişkilerini ve grup içindeki davranışları inceler .
  • Kültürel Psikoloji :Kültürün insanları nasıl şekillendirdiğiyle düşünce ve davranışlarına nasıl yansıdığını ele alır.
  • Endüstri ve Örgüt Psikoloji : İnsanları iş ortamında inceler.
  • Nöropsikoloji :Beyin ve davranış ilişkisine yoğunlaşarak beynin ve genel olarak sinir sisteminin insan davranışında rolünü araştırır.
  • Kantitatif Psikoloji – Psikometri : Ölçümleme, araştırma, dizaynı ve istatistiksel analiz gibi konulara yoğunlaşır
PSİKOLOJİDE ÖNEMLİ SORUNLAR VE TARTIŞMALAR
  • Doğa – Çevre Sorunu
  • Davranışların sebepleri Bilinçli mi Bilinçdışı mı ?
  • Bireysel Farklılıklar – Evrensel Kurallar :
PSİKOLOJİ YE GİRİŞ
ÜNİTE – 2
PSİKOLOJİ DE ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ – 7 TANE
1-BİLİMSEL YÖNTEM :
  • En güvenilir yöntemdir. Araştırma yöntemlerinin temelini oluştur.
Psikoloji Bilimin Özellikleri :
  • Amacı, tüm insanları ilgilendirir. Yani Genellenebilir.
  • Gözlemle sınanabilir, ve Yanlışlanabilir önermelerden oluşur.amprik gözlemlere dayanır. Herkes tarafından gözlemlenebilir, nesnel olarak tasdik edilir.
  • Kendi hatalarını düzeltecek bir mekanizma üzerine kurulurmuştur. Bilimsel bilgilere güvenmemizin sebebi budur.
  • Birikerek ilerler.
2- BİLİMSEL SÜREÇ ( Bilimsel İlkelerin somutlaşmış hali )
3-SÖZDEBİLİM :
  • Toplumda bilime duyulan saygı ve güvenin kimi kişi ve gruplarca çoğunlukla maddi çıkar sağlamak amacıyla kötüye kullanılmasıdır
Sözde bilim Nasıl Tanınır
  • Bilimsel terimler kullanarak bilimsel görüntü verir.( geçerliliği yoktur )
  • Test edip doğruluğu sınanamayacak önermelerde bulunur.( her seferinde onaylanacak önermelerdir )
  • Sonuçtan kopuktur. Genellikle ticari amaç taşır. ( bilimsel çalışmalar insanlığa hizmet ettiği için kar amacı gütmez )
  • Bilimden ayırmak için, bulguların hakemli bilimsel bir dergide yayınlanıp yayınlanmadığına bakılır.
Sözdebilimin Özellikleri
  • Bilimsel kavramları kullanarak bilimsellik algısı uyandırır.
  • Sınanamayacak yadayanlışlanamayacak tahminlerde bulunur.
  • Bilimsel süreçten uzak durur.
4-KAVRAM VE İŞLEMSEL TANIM
  • Zeka, hafıza, mutluluk, kadercilik, nezaket, özgüven kavramlardandır.
İşlemsel Tanım : Bir kavramın alabileceği değerleri sayılara dönüştürmeye yarayan tanıma denir.
Kavramsal Geçerlilik :İşlemsel tanımının ölçmek istediği kavramı doğru ölçebilme derecesine denir .




İşlemsel Tanımın Özellikleri :
Ölçümsel Güvenilirliğin Türleri :
  • Test- Yeniden Test Güvenilirlik : Bir test belli aralıklarla bir kişiye yeniden uygulandığında ne kadar benzer sonuç alınırsa test o kadar güvenilir.
  • Gözlemciler arası Güvenilirlik : Ölçümler kişiden kişiye farklılıklar göstermiyorsa test güvenilir.
  • İçsel güvenilirlik
  • Duyarsız İşlemselTanımlar :
  • Kirlenmiş İşlemsel Tanımlar : ( ölçülen dışında başka kavramları ölçmesidir. )
5-KORELASYON:
  • İki kavram arasında düzenli bir ilişki var mı görmek için kullanılan en temel istatistiksel yöntemdir.
  • Korelasyon kat sayısı -1 ile 1 arasında bir sayıdır.
  • İki değişken arasından doğrusal ilişkinin kuvvetini gösterir. Bu değişkenler arasında doğrusal ilişki yoksa korelasyon kat sayısı 0 olur.
  • Sayının mutlak değeri arttıkça korelasyonunun kuvveti artar.
  • Neden sonuç ilişkisi yani nedensellik göstermez.İki değişken arasında bir ilişki bulunduğunu gösterir.
  • İki değişken arasında pozitif ya da negatif bir korelasyon olması birinin diğerinin sebebi olduğu anlamı katmaz.
6- DENEYSEL YÖNTEM :
  • Deney psikolojinin en temel yöntemidir.
  • Her deney aynı anatomiye sahiptir. Deneyde en az bir değişkenin bir başka değişken üzerindeki etkisi incelenir.
  • Bağımsız Değişken : Etkisini incelediğimiz değişkene denir. ( etkileyen – sebep )
  • Bağımlı Değişken : Bağımsız değişkene bağlı olarak değişmesi beklenen değişkene denir. ( Etkilenen- Neden )
  • Deneysel Manipülasyon: Deneysel gruba uygulanan farklı muameleye denir.
  • Deneysel Çalışmalarda Geçerlilik : 2 tanedir iç ve dış geçerlilik
İç Geçerlilik : Deneyden çıkarılan neden- sonuç ilişkisine ne kadar güvenilebileceğinin ölçüsüdür.
Dış Geçerlilik : Deney sonuçlarını araştırma dışındaki insan, grup ve ortamlara ne ölçüde genellenebileceğine dairdir.


7-PSİKOLOJİK ARAŞTIRMALARDA ETİK

Psikolojik Araştırmalarda İzlenmesi Gereken Temel İlkeler :
  • Katılım gönüllü olmalıdır. Araştırmaya dahil olmak istediklerine dair onaylarının alınması gerekir
  • Katılımcılar istedikleri zaman çıkabilmelidir.
  • Kişilerden istenen bilgilerin gizliliği korunmalıdır.
  • Katılımcılara daima nezaket ve saygıyla davranılmalıdır.
  • Katılımcılara araştırma sonucunda araştırma konusu hakkında bilgi verilmeli.

PSİKOLOJİ YE GİRİŞ
ÜNİTE 3
SİNİR SİSTEMİNİN YAPISI VE İŞLEVLERİ

Sinir Hücresi ( Nöron ) :
  • Haberleşmeyi sağlayan temel hücresel bileşen dir.
  • Sinir hücrelerini diğer hücrelerinden ayıran en önemli özellik elektrokimyasal sinyal iletimini gerçekleştirebilmesidir.
  • Diğer hücrelerden farklı olarak dentdrit ve akson olarak 2 farklı uzantı tipine sahiptir.
  • Dendritler, diğer sinir hücrelerinden sinyal alırken , Aksonlar, oluşan sinyallerin diğer hücrelere aktarımını sağlar .
Sinir Sisteminin Diğer Hücreleri
  • Nöronlar dışında bulunan hücrelerin tümüne Nöroglia adı verilir. Bunlar , Oligadentrosit, Mikroglia, Astrosit ve Ependimal hücrelerdir.
Sinir Hücreleriyle İlgili Genel Bilgiler :

Sinaps : Sinir hücreleri arasında iletiyi sağlayan özelleşmiş bağlantı bölgelerine denir.
Sinaplık Aralık : iki sinir hücresinin birbirine yakınlaştığı zarların arasında dar bir aralığa denir.

SİNİR SİSTEMİNİN KİMYASAL ÖZELLİKLERİ
Nörotransmiter : Akson uçlarından salınan kimyasal haberci moleküllere denir.
  • Enzimler tarafından parçalanabilir .
  • Salgıladığı hücreye tekrar geri alınabilir.( Reuptake )
  • Sinaps sonrası hücre içine alınabilir.
  • Sinaptik aralığın dışına sızarak astrasitler tarafından tutularak parçalanabilir.
Nörotransmiter Tipleri :
  • Glumat : Beyinde temel uyarıcı, öğrenme ve hafızanın oluşmasında gerekli.
  • Gaba : beyinde temel baskılayıcı , Sara nöbetlerine neden olabilir. Uyku sakinleşme
  • Asetilkolin : İlk keşfedilendir. Kas hareketleri
  • Dopamin : Hareket ,öğrenme, ödül ve motivasyon
  • Serotonin – Adrenalin ( epinefrin ) : Duygu durum iştah uyku dürtüsellik
  • Nodarrenalin ( Norepinefrin ) : Uyanıklık ve dikkat
SİNİR SİSİTEMİNİN YAPISAL VE İŞLEVSEL ÖZELLİKLERİ

Sinir Sisteminin Genel Yapısı : 2 ana bölüme ayrılır.

Merkezi Sinir Sistemi : Beyin- Omurilik – Kafatası – Kemik Yapısı ndan oluşur.
Çevresel Sinir Sistemi : Sinir lifleri ve Gangliyonlardan oluşur.

Otonom Sinir Sistemi : 2 ye ayrılır Sempatik ve Parasempatik
  • Kalp kası, damar çeperlerinde bulunan düz kaslar, organlara ait düz kaslar ve salgı bezleri, kısaca organlar, sinir sisteminin istemsiz çalışan bir bölümü tarafından kontrol edilen sisteme denir.
Merkezi Sinir Sistemini Oluşturan Yapılar ve İşlevleri
  • Omurilik :
  • Beyin Sapı :
  • Beyincik ( Serebellum ) : Dengenin sağlanması – Göz hareketleri
  • Hipotalamus :
  • Talamus : Beyin bölgelerinden gelen bilgiyi işler, bütünleştir, beyin kabuğuna iletir.
  • Bazal Gangliyonlar :
  • Hipokampus : Kısa süreli belleğin uzun süreli belleğe dönüşümünün sağlanması .Dekraktif belleğin oluşmasında birincil olarak sorumludur.
  • Amigdala : Koku, işitme ve görme duyuları belirgin olmak üzere, tüm duysal sistemden direkt ve dolaylı girdiler alır.
  • Beyin Kabuğu ( Korteks ) : Kıvrımları oluşturan girintilere Sulkus, çıkıntılara ise Girus denir.
LATERİZASYON VE AYRIK BEYİN
Laterizasyon : Beynin sağ ve sol yarım kürelerin farklı fonksiyonlar konusunda farklılaşmasına denir

PSİKOLOJİ YE GİRİŞ
ÜNİTE-4
BİLİŞSEL PSİKOLOJİ :
  • İnsanların nasıl algıladığını, nasıl öğrendiği, nasıl hatırladığını ve nasıl düşündüğünü inceler
Bilişsel Psikolojinin Temel Varsayımları :
  • İşlevselcilikten oldukça etkilenmiştir.
  • İnsan beyninin temel işlevinin bilgi işlem olmasıdır.
  • Sınırlı kapasite kullanımına sahiptir.
  • Bilgi işlem süreci aktiftir.
  • Davranışlar aşağıdan yukarıya- yukarıdan aşağıya meydana gelir.
Bilişsel Psikolojinin Tarihçesi :
  • Gözlem ve deney konusunda : Wilhelm Wundt
  • Algı ve İletişim konusunda : Donald Boradbent
  • Depolama Modeli konusunda : George Miller
  • Çocukların doğuştan gelen zihinsel dilbilgisine sahip olduğu görüşü : Chomsky
ALGI
  • Algısal sistemlerin temel işlevi, hareket sisteminin ürettiği davranışlara gereken duysal bilgiyi sağlamaktır.
Duyum : Bilginin duyu sistemi tarafından yakalanarak sistem içine alınması ve beyindeki fizyolojik merkezlere
iletilmesini kapsar
Algı : Uyaranların taşıdığı ve bu bilginin analiz edilmesi, tanınması, yorumlanması ve organize edilmesini
kapsayan süreçtir.
Psikofizik : Uyaranın fiziksel özellikleri ile bu özelliklere karşı verilen davranışsal (psikolojik ) tepkiler
arasındaki ilişkileri inceleyen psikolojinin alt dalıdır.
Mutlak Eşik : Bir uyaranın fark edildiği en düşük enerji seviyesine denir
Fark Eşik : Aynı tür iki uyaran arasındak farklılık meydana getiren fark edilebilen en düşük enerji seviyesidir.

Görme Sistemi : 3 ana bölümden oluşur , Göz – Optik Sinir – Görme Korteksi
Renk Görme : Renk algısını açıklayan iki temel kuram vardır .
  • Tomas Young : Üç renk kuramı ( görme bozuklukları )
  • Hermann Von Helmhotsz : Karşıt renk süreçleri
Algısal Organizasyonun ilkeleri :
  • Tek tip :
  • Yakınlık :
  • Benzerlik :
  • Tamamlama :
  • Süreklilik :
  • Ortak bağlanmışlık :
  • Ortak alan :
DİKKAT : 2 şekilde ele alınır
  • Seçici Dikkat : Kaynakların belirli bir uyarana ayrılmasına denir.
    • Erken Filtre
    • Gecikmeli Filtre
    • Azalma
  • Bölünmüş Dikkat : Kaynakların birden fazla uyarana yönlendirilmesine denir. Yemek yerken Tv
seyretmek gibi
BELLEK
  • Geçmiş ile ilgili bilgilerin hatırda tutulması becerisidir. Psikoloğa göre, Bellek , bilginin kodlanması, depolanması ve hatırlanması süreçlerini kapsar.
Belleğin Yapısı
  • Bellek te Üçlü Sistem Yaklaşımı Atkinson ve Shiffin tarafından önerilmiştir. Bunlar, duyusal , kısa süreli ve uzun süreli bellek aşaması içerdiğinden üç aşamalı bellek modeli olarak da adlandırılır.
HATIRLAMA VE UNUTMA
  • Hatırlamayı ipuçları ile yaparız ve ipuçlarına geri getirici ipuçları denir. Geri getirme belirli bir bilginin hatırlanmasıdır.
  • Tanıma ise sunulan bir uyaran ile ilgili olarak daha önceden deneyimin olup olmadığıdır
  • Unutma ile ilgili ilk çalışma Alman Psikolog Hermann Ebbinghouse tarafından yapılmıştır. Unutmanın sistematik olarak meydana geldiğini göstermiştir.
ZİHİNSEL TEMSİL
  • Resim, yazı saat. Harita gibi şeylere benzeşen ( Analog ) temsiller denir.
  • Harf ve Kelimelerden oluşan temsillere ise Sembolik temsiller denir.
DÜŞÜNME , AKIL YÜRÜTME VE PROBLEM ÇÖZME

Düşünme : Bilginin zihinsel temsilleri üzerinde yapılan manipülasyonlara denir. Bilginin belirli bir biçimde temsilinin farklı yada yeni bir biçime dönüştürme işlemidir.

  • Bir olayla ilgili olarak karar verme durumunda kısa yollara başvurma işlemine bilişsel kısa yollar denir. Bu kısa yollar Höristik ve Algoritmalar dır.
    • Höristik : Karar verme yada sorunlarla başa çıkma süreçlerinde kullanılır.
    • Algoritmalar : Uygun şekilde kullanıldığından problemin çözümü garantidir .Her zaman bulunabilir veya mevcut olmayabilir
DİL
  • İnsanın kullandığı dil hiyerarşik bir yapıya sahiptir Bunlar sırasıyla …
Fonem : Ses birimlerinden oluşan en temel yapıdır.
Mortem : Fonemlerin birleşmesiyle oluşur.Dil içinde anlam oluşturan en küçük birimdir .
Kelimeler: Mortemler birleşmesiyle oluşur.
Söz Grupları ve Cümleler : Kelimelerin bir araya gelmesiyle oluşur.
Söylemler : Cümlelerin oluşmasıyla ortaya çıkar

  • Chomsky , dilin doğuştan gelen kazanın aracına sahip olduğunu ve bunun vasıtasıyla kelimelerin kazanıldığını ve dilbilgisiyle kuralların öğrenildiğini savunmuştur.




NOT : Site ile tanışmam kolay olmadı ...Ama olsun seneye okuyacak arkadaşlara faydası olur :)
 

adayan

Yeni Üye
Katılım
30 Eki 2014
Mesajlar
2
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bölüm:
Sosyoloji
Şehir:
Muğla
tsk ederiz :) Allah razı olsun
 

ilyastanrisever

Yeni Üye
Katılım
20 Mar 2015
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bölüm:
Sosyoloji
Şehir:
Ankara
çok güzel bi çalışma olmuş çok teşekkürler bizleri düşünüp böyle bi imkan sağladığın için. Allah razı olsun
 

umutlar

Yeni Üye
Katılım
25 Kas 2015
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bölüm:
Sosyoloji
Şehir:
Çorum
Kendim çıkarma gayretindeydim, emeği geçenlere teşekkür ederim.
 

BUSETANEM

Yeni Üye
Katılım
20 Eki 2016
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
bu 1.sınıf ilk dönemin tum ders özeti dimi?
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst