Açıköğretim Örgüt Kuramı Ders Notları / Ders Kitabı

nzeytinevi

Yeni Üye
Katılım
22 Şub 2013
Mesajlar
764
Tepkime puanı
1
Puanları
0
Açıköğretim Örgüt Kuramı Ders Notları / Ders Kitabı


Örgüt Kuramı Vize Ders Notları

ÜNİTE 1


Örgüt: Belli bir amacı gerçekleştirmek üzere kurulan, belli bir yapıya ve devamlılığa sahip sosyal ilişki biçimi.
Kuram (Teori): Belli bir olguyu, olgu kümesini ya da durumu, bağıntı ve ilişkileriyle açıklamaya çalışan kavramsal sistem; bilgiyi düzenleyerek ve basitleştirerek karmaşık sosyal dünyayı daha anlaşılır hale getiren birbiriyle bağlantılı düşünceler sistemi.

Kurt Lewin ünlü sözü: iyi bir teoriden daha pratik hiçbir şey yoktur.
Örgüt Kuramı: Örgütlerin faaliyetlerini sürdürürken çeşitli çevresel faktörlerle olan ilişkilerini nasıl kurguladıklarını ve yönettiklerini açıklamak üzere geliştirilmiş önermeler bütününden oluşan araştırma alanı.

Örgütleri anlama konusunda yapılan araştırmalar genel olarak şu konular üzerinde durmaktadır:
1-örgütlenme
biçimlerinin örgütleri oluşturan bireylerin tutum ve davranışlarını nasıl etkilediği
2- örgütü oluşturan bireylerin kişilik özellikleri ve eylemlerinin örgütün amaçlarına katkılarının liderlik vb. yollarla nasıl ortaya çıktığı ve örgütlenme biçimlerini nasıl etkilediği
3-örgütlerin performans, başarı ve hayatta kalma konusundaki durumları.
4-örgütler ve örgütlerin kültürel, politik, vb. çevre unsurları arasındaki karşılıklı etkiler.

Analiz Noktasında iki önemli konu:
1-araştırma konusunun hangi bağlam içinde inceleneceği
2-konunun temel aktörünün veya aktörlerinin kim olduğu.

Analiz Düzeyi: bir araştırmanın bağımlı değişkeninin örgüt-içi, örgütler-üstü veya örgütler arası hangi bağlamda ele alındığı.

Analiz Birimi: Bir araştırmanın, bulgularına ulaşmak için üzerinde çalıştığı insan, grup, olay, kurum vb. en temel
birimidir.

Örgütsel Davranış: örgüt araştırmalarında analiz birimi olarak çalışanların örgüt içerisindeki davranışlarını inceleme konusu yapan sosyal bilim dalı.

Örgütsel davranış araştırmaları; örgüt içi analiz düzeyinde gerçekleştirilmektedir.

Örgüt Kuramları: örgüt araştırmalarında analiz birimi olarak tek tek veya toplu halde örgütlerin davranışlarını
inceleme konusu yapan sosyal bilim dalı.

Örgüt Kuramı alanının doğuşu ve gelişimi 4 evrede incelenir:
1.Evre: (1800-1950): Farklı disiplinler de ve uygulamada örgütler ve yönetim üzerine yapılan çalışmalar.

2.Evre ;(1950-1970 uygulamacı-kuramcı-koşulcu bağımlılık kuramı); örgüt kuramının bir çalışma alanı olarak belirginleşmesi ve koşul bağımlılık kuramı etrafındaki geçici uzlaşma.

3.Evre (1970-1990 ); örgüt kuramlarında çeşitlenme. 4.Evre (1990 dan günümüze çoklu bilimsel bakış açısı): çeşitlenmeyle birlikte bütünleştirme çabalarının artması.

H.Fayol: 1950 öncesi yönetim yaklaşımını besleyen “idari köken” den gelen bir isim.
Fayolun örgütlerin yapı ve işleyişi ile ilgili en önemli katkısı yönetimi bir süreç olarak ele alması ve “Planlama örgütleme-kumanda-koordinasyon ve kontrol şeklinde isimlendirdiği 5 işlevi temel yönetim işlevi olarak
tanımlamasıdır.

Psikolojik kökenin temsilcisi:
Roethlisberger-Dickson-Mayo- Bernard
Sosyolojik Kökeni kuzey Amerika temsilcileri; Selznick-Gouldner-Blau Max weber.

Örgüt Çevre Tartışmaları: temelini sosyal bilimlerin en temel tartışmalarından birisi olan aktör-yapı tartışması
oluşturmaktadır.

Aktör:
belli bir amaçla eylemde bulunan bireyler veya örgütler.

Yapı:
belli bir biçime ve düzene sahip toplumsal davranış örüntüleridir.

Yorumsamacılık: nesnelerin veya olayların anlamlarının kendi özlerinde var olan bir özellik olmayıp onu yorumlayarak ortaya çıkartıldığını kabul eden yaklaşım.

Yapısalcılık: birbiriyle etkileşim içerisinde bulunan parçalardan oluşan sistemin, kendisini oluşturan öğelerden üstün ve onlara egemen olduğunu, sistemin yapısının bu ögeler arasındaki ilişkilerden çıkarabileceğini kabul eden yaklaşım.

İşlevcilik: sistemi oluşturan unsurların her birinin değerinin sisteme olan katkıları oranında olduğunu kabul eden
anlayış.

Belirlenimcilik: evrendeki her olay ve olgunun nedensellik zinciri çerçevesinde belirli kanunlar yada kurallara bağlı olarak meydana geldiğini, doğada bulunan her şeyin birbirine kırılmaz bir neden-sonuç zinciriyle bağlı bulunduğunu kabul eden anlayış.

İradecilik: i
nsan iradesinin karar alma ve uygulamada akıldan daha üstün olduğunu, her türlü toplumsal ve psikolojik sınırlandırma ve koşullanmaları aşabileceğini kabul eden anlayış.

Yapılanma: Giddens tarafından geliştirilen ve toplumsal hayatın içerisinde yapı ve eylemin ardışık eş zamanlı veya statik dinamik gibi ayrımlara tabi olmadan birbirine bağımlı, bir diğerini engellemekten ziyade birbirine besleyen unsurlar olduğunu kabul eden anlayış.

Paradigma:bir bilimsel ve meta fiziksel inançlar kümesinin oluşturduğu, içinde bilimsel kuramların test edilebildiği, değerlendirilebileceği ve eğer gerekirse yenilenebildiği kuramsal bir çerçeve. Paradigma Kavramını ilk kez Thomas S.Kuhn tarafından 1962 yılında yaymlanan Bilimsel devrimlerin yapısı adlı kitap da ortaya atılmıştır.

Ontoloji: varlık ya da varoluş ile bunların temel kategorilerini araştıran, gerçekliğin yapısını ve doğasını açıklamaya çalışan felsefi disiplin. “ bir örgütü yönetmenin en doğru yolu nedir?” sorusunun cevabı ontolojik kabullerle yakından ilişkilidir. Gerçekçilik ve nominalizm daha çok ilişkili kavramlardır.

Gerçeklik: insandan bağımsız, keşfedilebilecek ama değiştirilemeyecek bir gerçeklik olduğunu varsayan yaklaşım.

Nominalizm:
insanlardan bağımsız bir gerçek olmadığını, insan neyi gerçek olarak kabul ederse onun gerçek olduğunu varsayan yaklaşım.

Etkileşimcilik:
gerçekliğin insanlar tarafından sosyal olarak inşa edildiğini, insandan insana değişebileceğini varsayan yaklaşım.

Epistemoloji: bilginin doğası, kapsamı ve kaynağı ile ilgilenen felsefi disiplin.

Pozitivizm:
doğa bilimleri yöntemlerinin sosyal bilimler için kullanılması; doğa bilimlerinin keşfettiği evrensel yasalarla paralellik gösteren toplumsal yasaları keşfetme yaklaşımı.

Anti-Pozitivizm: sosyal bilim araştırmalarında pozitivizmin doğa bilimi yöntemlerinin kullanılmasını reddeden, doğru bilginin ancak eylemin içindeki aktörler tarafından ortaya konabileceğini ve araştırmacının bakış açısına göre farklılaşabileceğini varsayan yaklaşım.

Bilimcilik: doğa bilimleri yöntemlerinin tek gerçek bilgi kaynağı olduğunu savunan ve bu yöntemleri toplum bilimleri için de geçerli sayan görüş. Buna göre, sosyal bilimlerin “gerçek bilim” olmasının tek yolu doğa bilimlerinin yöntemlerini kullanmaktadır.

Yönetimcilik: yönetim ve örgüt araştırmaları alanında üretilen bilginin daha çok yöneticilerin ihtiyaçlarına ve onların sorunlarını çözme amacına yönelik olması gerektiğini düşünen yaklaşım.

Yönetim Gurusu: yönetim modalarını yaymaya çalışan uygulamaya yakın akademik ya da danışman kökenli ilişkiler.

Yönetim Modası: işletmelerin belli dönemlerde faaliyetlerini yürütmede hep birlikte benimsedikleri yönetim felsefesi ve ya örgütlenme biçimleri. Yönetim guruları tarafından ortaya atılan yönetim modaları bir dönem popüler olsalar da kısa süre sonra terk edilmeleriyle bilinirler.

Yönetim Modası Çeşitleri:
1-Toplam Kalite yönetimi
2 –Öğrenen Kanıtlara Dayalı Yaklaşım: yöneticiler karar almada popüler yaklaşımlardan çok bilimsel araştırma bulgularını temel almalarını öneren yaklaşım.

Katılımcı Akademisyenlik: sosyal bilimler alanında çalışan akademisyenlerin bilimsel araştırmaların tasarım, uygulama ve bulguları yorumlama aşamalarında araştırma sonuçlarından yararlanacak kesimlerin de görüşlerine başvurmalarını öneren yaklaşım.

Kaynak Bağımlılık: örgütler arası düzeye odaklanan örgüt kuramıdır.

Yeni kurumsal kuram: yönetimci yönü en zayıf olan örgüt kuramıdır.


ÜNİTE:2

Klasik ve Neo-klasik yönetim akımlarının temel hedefi: tüm örgütlere, her zaman ve her yerde uygulanabilecek bazı genel ilkeler geliştirmek olmuştur.


Koşullu-bağımlılık kuramı,
örgütleri uygun girdileri sağlama, girdiler üzerinde gerçekleşen işlemlerin verimli bir

şekilde eş güdümünü sağlama ve çıktıları etkili bir şekilde pazarlamaya girişen açık sistemelerdir.
Koşullu-bağımlılık kuramının temel varsayımı:
1 -örgütlenmenin bir tane en iyi yolu yoktur.
2-her türlü örgütlenme aynı ölçüde etkili değildir.
3-örgütlenmenin en iyi yolu, örgütün ilişkili olduğu koşul- bağımlılık etmenlerine bağımlıdır.

Örgütler yapı: örgütteki düzenlenmiş ilişkiler bütünüdür.

Örgütsel yapının üzerinde en fazla durulan boyutları:
1-bürokratikleşme
2 –biçimsellik
3-standartlaşma
4-hiyerarşi
5-merkezleşme
6-uzlmanlaşma


Büyüklük: örgütte kaç kişinin çalıştığıyla ilgili bir kavramdır.


Teknoloji:
örgütte yapılan işlere karşılık gelmektedir.


Çevre:
örgütün girdilerinin kaynağı, çıktılarının pazarı, rakiplerle rekabet ettiği ve devlet, düzenleyici kuruluşlar ve diğer örgütlerle ilişkilerini sürdürdüğü ortamdır.


Strateji:
temel ve uzun dönemli hedefleri belirleme, hedeflere ulaştıracak hareket şekillerini benimseme ve gerekli kaynakları tahsis etmektedir.



Uyum: örgütsel yapı ile koşul-bağımlılık etmeninin yüksek örgütsel performansa yol açacak biçimde bir araya
gelmesidir.

Koşul-bağımlılık kuramının temel çalışmaları:
1– Çevre odaklı çalışmalar
2 –teknoloji odaklı çalışmalar
3 –büyüklük odaklı çalışmalar
4- strateji odaklı çalışmalar.


Çevre odaklı çalışmalar: koşul-bağımlılık kuramının çevreyi odağa olan temel çalışmalarından ilk olarak Tom Burns ve George M. Stalker in tekstil, elektronik ve ağır sanayi kollarındaki işletmeler üzerinde gerçekleştirdikleri araştırmalar.


Mekanik Örgüt Yapısı: yüksek düzeyde merkezileşme ve uzlaşma, kesin olarak tanımlamış görevler, biçimsel kurallar ve net bir hiyerarşiye sahip örgüt yapısıdır.


Organik Örgüt Yapısı: iş tanımları ve işlevler arasında daha esnek sınırlara, daha az biçimsel kurallara ve keskin olmayan bir hiyerarşiye sahip olan ve çalışanların karar alma yetkisinin daha fazla olduğu örgüt yapısıdır.

“Koşullu-bağımlılık kuramı” ifadesini ilk kez kullanan Paul R.Lawrence ve Jay W. Lorsch un Plastik gereçler,
paketlenmiş gıda ve konteyner üreten işletmeler üzerinde gerçekleştirdikleri araştırma olacaktır.

Farklılaşma: örgütsel alt birimlerin hedef yönelimi, zaman yönelimi, kişiler arası yönelimler ve yapıların biçimselliği temelindeki farklılıklara karşılık gelir.


Bütünleşme: örgütsel alt birimler arasında iş birliğine ulaşmadır.


Bütünleştiriciler:
İşlevsel bölümler arasında eş güdüm sağlayan ve bölümler arasındaki çatışmaları çözümleyerek bütünleşme sağlayan kişilerdir.


Birim Teknolojisi:
atölye tipi üretim teknolojisidir.(çalgı-uçak ve özel makine imalatı)


Kitlesel Üretim Teknolojisi:
büyük ölçekli üretim teknolojisidir.(otomobil imalatı)


Süreç Teknolojisi:
malzemelerin sınırlı insan müdahalesiyle işlemler arasında sürekli olarak aktığı yüksek düzeyde otomasyonun olduğu üretim teknolojisidir.(petrolü rafine etmede ve kimyasal madde üretiminde).


Aracı Teknoloji: örgütsel alt birimlerin arasında dolaylı karşılıklı bağımlılığın olduğu ve çeşitli müşterilerin birbirine bağlandığı örgütsel teknoloji türüdür.

Thompson göre üç farklı tür örgütsel teknoloji söz konusudur; aracı-bağlı ve yoğun teknoloji

Bağlı Teknoloji: Örgütsel alt birimlerin arasında sıralı karşılıklı bağımlılığın olduğu ve işlemlerin birbirlerini belirli bir sıra temelinde izlediği örgütsel teknoloji türüdür.


Yoğun Teknoloji: örgütsel alt birimlerin arasında döngüsel karşılıklı bağımlılığın olduğu, odaktaki nesnenin çeşitli teknikler aracılığıyla ve nesneden gelen geri bildirimler dikkate alınarak değiştirildiği örgütsel teknoloji türüdür.

Aston Grubu; örgütün teknolojisinin değil büyüklüğünün en önemli koşul-bağımlılık etmeni olduğu sonucuna
ulaşmıştır.
Örgütler, büyüdükçe ve yaşlandıkça organik örgüt yapısına değil mekanik örgüt yapısına yönelmektedir.

Yapısal farklılaşma: örgütün parçalara ayrılmasıdır.


İdari Yoğunluk:
örgütteki yöneticilerin ve destek faaliyetlerde çalışanların sayısının diğer çalışanların sayısına oranıdır.


Çeşitlendirme: örgütün pazara sunduğu ürün ya da hizmet çeşitlerini arttırmasıdır.


Çok Bölümlü yapı: işlerin, merkezi bir yönetim birimine bağlı olan ürün ya da coğrafi bölge temelli olarak bölümlere; bölümlerin, işlevsel olarak farklılaşmış kısımlara, kısımların, ürün ya da coğrafi bölge temelli olarak iş birimlerine bölündüğü yapıdır.


Raymond E.Miles ve Charles C.Snow Örgütleri benimsedikleri stratejilere göre 3 ayırmıştır.

1.Savunmacı Strateji: var olan ürün-müşteri grubunu koruma ve verimlilik merkezlidir.(süreç verimlilikleri)
2.Arayışçı Strateji: pazarda hareketli ve yenilikçi olma merkezlidir.(ar-ge çabaları aracılığıyla)
3.Analizci Strateji: var olan ürün-müşteri grubunu koruyarak pazarda istikrarlı olma ve verimlilikten taviz vermeden yenilikçi olma merkezlidir.(arayışçı ve savunmacı).

Eksik Uyum: örgütün uyuma yaklaştığı ancak tam olarak ulaşamadığı; başka bir deyişle, örgütsel yapının koşulbağımlılık değişkenleriyle kısmen uyum yakaladığı durumdur.

Farklılaşan Performans: daha yüksek düzeydeki koşul-bağımlılık etmenine uyumun, daha aşağı düzeydeki koşulbağımlılık etmenine uyuma göre daha yüksek performansa yol açması durumudur.



ÜNİTE:3


Kaynak Bağımlılığı Kuramı; örgütlerin varlıklarını nasıl sürdürdükleri sorusuna cevap aramaktadır. Jeffrey Pfefrer, Gerald R. Salancik, Hower E. Aldirch ve Hüseyin Leblebici ortaya çıkmıştır.


Kaynak bağımlılık kuramı; iki temel kavram etrafında örgütlerin davranışlarını açıklayarak özgün kimliğin

geliştirmiştir. Güç ve bağımlılık kavramıdır.


Örgüt Davranışları: örgütlerin bir müşteri ya da tedarikçi ile yaptığı sözleşmeler, girdiği ortaklıklar, yaptığı yatırımlar ve büyüme kararları, çeşitli birliklere üyelikleri vb. eylemlerin tamamı, örgüt davranışlarının örneklerini
oluşturmaktadır.

Kaynak Bağımlılığı kuramını tanıyabilmek için 3 ana konunun açıklığa kavuşması gerekir.
1-kuramın örgütleri- ve örgüt çevre ilişkileri
2- güç ve bağımlılık kavramları
3 –örgütlerin söz konusu hayati bağımlılık ilişkileri.


Aktörler: İşletmelerin faaliyetlerini etkileyen, onların faaliyetlerinden etkilenen tüm kişi ve kuruluşlar; örneğin

hissedarlar, yöneticiler, tedarikçiler, satıcı ve aracı kuruluşlar, müşteriler, devlet kurumları, sivil toplum kuruluşları, düzenleyici örgütler, banka ve finans kuruluşları vb. örgütler içinde oldukları birer aktördürler.

Koalisyon: işletmeyi oluşturan farklı birimler, örneğin pazarlama, üretim, finans, ar-ge departmanları, birbirinden farklı çıkar ve beklentilere sahip olabilir. Ya da ürün geliştirmeden sorumlu mühendisler, satış dan sorumlu ekipler, hukuksal işlemlerden sorumlu avukatlar vb. birçok farklı grubun varlığından söz edilebilir. İşletmeler aslında bu farklı gruplar arasında oluşan koalisyonlardan ibarettir.


Kaynak bağımlılığı kuramının örgüt ile çevresi arasındaki ilişkiye dair yaklaşımını şekillendiren temel varsayım yine, Benson ve Zald tarafından öne sürülen politik ekonomi yaklaşımı doğrultusunda oluşmaktadır.


Çatışma: yoğunluğun düşük olması durumu. Belli bir sektörde Pazar payı ne kadar çok örgüt tarafından paylaşıyorsa o sektörde yoğunluk o kadar düşük demektir.


Kaynak Kıtlığı: Rakiplerle aynı kaynaklara bağımlı olmaktan kaynaklanan durum.


İç İlişkililik: Bir sektördeki rakiplerin birbirinden haberdar olma durumu.


Kaynaklar: örgüte faaliyeti için gerekli sermaye, ham madde, malzeme, enerji, insan kaynağı, ve bilgiyi sağlayan tüm çevresel birimler, aynı zamanda işletmenin beslendiği yaşamsal kaynakları kontrol etmektedirler.


Bağımlılık: sosyal ilişkilerde, bir aktörün eylemi faaliyetini gerçekleştirmek ile ilgili tüm koşulları ya da etkenleri tam olarak kontrol edememesi durumunda ortaya çıkmaktadır.


Özerklik: örgütlerin yaşayabilmeleri için ihtiyaç duyduğu kaynakları istikrarlı bir şekilde temin edebilme durumu.

Bağımlılık ilişkilerinin yöntemi: örgütün ihtiyaç duyulan desteğin ve kaynakların sürekliliğini sağlamak için ilişki içinde bulunup diğer grup ve örgütlerin beklentilerini ya da taleplerini karşılamaya dönük faaliyetleri.

Bir Örgüt, Bir diğer bir örgüt, kişi ya da grup arasındaki bağımlılık düzeyini belirleyen 3 temel faktör sayılmaktadır:
1-çevresel aktör tarafından sunulan kaynağın, örgütün faaliyetlerinin devamlılığını sağlamak açısından önem sahip olmasıdır.
2- özerklik düzeyine
3- kontrolün yoğunluğu bağımlılık düzeyini belirleyebilmektedir.


Güç: örgütlerde farklı çıkarlara sahip iç ve dış çevresel aktörlerin birbirlerine karşı bağımlılık oluşturma, örgütün

kararlarını kendi lehinde sonuçlar üretecek şekilde etkileme yeteneği.
Güç kavramı, hem işletmenin içyapısındaki ilişkilerde ve kararlarda hem de dış çevresindeki aktörlerle girdiği
mücadele sürecindeki işletme davranışlarında belirleyici olmaktadır.
İşletmelerin iç çevrelerinde yaşanan güç ilişkileri ilk olarak Crozier Thompson ve Perrow çalışmalarıyla gündeme gelmiştir.
İşletme içinde en önemli belirsizlik kaynağı olan ya da en kritik kabul edilen işlevler, bölümler veya birimler, işletme içindeki gücü de ellerinde tutmaktadırlar.

İşletmelerde alt birimlerin güç sahibi olmaları 3 nedenden kaynaklanır:
1- birimin belirsizliklerle başa çıkabilme
2- bu yeteneğin o birime özgü olması
3 –çevresel belirsizliklerin yaygınlık durumu.

Güç her zaman bağımlılıktan, taraflar arasındaki güç asimetrisinden kaynaklanmaz; aktörler bazen çeşitli stratejiler uygulayarak olduklarından daha güçlü görünme avantajı da yaratabilir.

Dışsal Taleplerin Değerlendirilmesi, Örgütlerin içinde bulunduğu bağımlılık ilişkilerini yönetebilmesi için:
1-bağımlılık ilişkilerinin farkında olmak
2–talepleri doğru tanımlamak
3-taleplerin çatışması.


Başarının temeli:
müşteri beklentilerine cevap vermek, işletme davranışını görmek, gerçekleştirmeye bağlıdır.


Uyma:
örgütlerin çevresel baskılara karşı koymak yerine koşulların gerektirdiği davranışlarda bulunması.

Kaynak bağımlılık kuramına göre uyma: davranışı örgütün özerkliğini kaybetmesi veya sınırlandırması anlamına
gelmektedir.

Ayrı Tutma:
örgütlerin çevresel basılara karşı koymak veya tam olarak uymak yerine koşulların gerektirdiği

davranışları gerçekleştiriyor gibi yapması.

Bağımlılıktan Kaçınma: Örgütlerin çevresel baskılar karşısında kendilerinden daha güçlü örgütlerle olan

bağımlılıklarını azaltmak amacıyla farklı tedarikçilerle çalışma, yüksek stok bulundurma, ikame girdiler kullanma, ürün farklılaştırma veya talepleri manipüle etme gibi davranışlarda bulunmaları.


Söz konusu girdinin elde edilmesinde; kıtlık düzeyine ve girdinin işletmenin üretim süreci açısından taşıdığı öneminin düzeyine göre şekillenen bir bağımlılık ilişkisi beraberinde getirmektedir. Örgüt mümkünse alternatif yollar bularak ya da stok bulundurarak yüksek düzeyde bağımlılıktan kaçınmaya çalışabilir.
Tek kaynağa bağımlılığı azaltmanın bir yolu; ikame girdiler kullanma ile tedarikçiye olan bağımlılığın azaltılması. (petrole dayalı enerji yerine rüzgar enerjisine yönelme).

Talep koşullarını yönlendirmek adına ilk seçenek; dışsal aktörün talebini tanımlamak için insiyatif elde etmek ve

talebin içeriği konusunda belirleyici olmaktır.

Örgütlerin Bağımlılık İlişkilerinden Kaynaklanan baskı ve Kısıtlara tepki olarak Ortaya koydukları 4 temel Eylem

biçimi Bulunmaktadır:
1: Örgütsel bağımlılıkların yapısını değiştirmeye yönelik stratejiler: İşletmelerin büyümesi, birleşme, yatay ve dikey bütünleşmeler.

2: Örgütler arası kolektif yapılar oluşturmaya yönelik stratejiler: Normatif koordinasyon, iş birliği yapıları, ortak yönetim kurulu üyelikleri ve bağımsızlığın örgütlü yönetimi.

3:politik eylemlere girişme: karşılıklı bağımlılığın yasalar ve sosyal yaptırımlar yoluyla yönetimi 4: üst düzey yönetici değişiklikleri


Birleşme ve satın Almalar: Örgütlerin piyasadaki bağımlılık ilişkilerinin yapısını değiştirerek rekabet koşullarını kendi lehlerine çevirmek amacıyla başvurdukları yatay-dikey bütünleşmeler ve faaliyet çeşitlendirme stratejileri.

Örgütsel bağımlılık ilişkilerine müdahale etmek için izlenen büyüme stratejilerinden birisi de örgütler arasındaki
birleşme ve satın almalardır.

Kaynak bağımlılığı Kuramı Nelson tespitlerine paralel olarak birleşme ve satın alma 3 farklı strateji üzerinden ele alınmaktadır.

1- yatay bütünleşme
2- dikey bütünleşme
3 örgüt faaliyetlerini çeşitlendirme


Çeşitlendirme:
işletmeyi, daha farklı koşullara sahip başka ilişki ağlarının içine girerek belirli bağımlılık ilişkilerinin getireceği potansiyel tehlikelerden koruyabilmektedir.

İşletmeler, gerek rekabetçi baskılardan kurtulmak, gerekse tedarikçisi ya da müşterisi konumundaki kritik bir aktöre bağımlılığın azaltmak için yatay ve dikey bütünleşmelere gitmektedir. Örneğin firmanın tarihsel geçmişi ve eğilimleri, endüstrinin yapısı ve koşulları ya da kurumsal normlar da işletmelerin satın alma ve birleşme kararlarını yönlendirebilmektedir.

Kooptasyon: örgütlerin, kendilerini olumsuz yönde etkileyebilecek toplumsal kesimlerin liderlerini örgütün bir parçası haline getirerek o toplumsal kesimin tutum ve davranışlarını kontrol etmeye çalışması.

Örgütlerin satın alma veya birleşme yoluyla büyüme imkanı bulamadıkları durumda başvurdukları yöntemlerden
birisi de ortak-girişim türü iş birliklerine gitmedir.

Politik Faaliyetler; diğer birçok strateji yanında örgütler tarafından kullanılan bir belirsizlik azaltma ve bağımlılık ilişkisi düzenleme yolu olarak görülmektedir.

Kaynak bağımlılığı kuramına göre örgütün çevresel değişimlere ne tepki verdiği kadar bu tepkiyi ne şekilde
oluşturduğu da önemlidir.

Üst düzey yöneticilerin değişimi kararları, bir üst düzey yöneticinin bulunduğu pozisyondan ayrılması, yerine yeni bir yöneticinin atanması sürecini ifade etmektedir.

Kuram; hem yöneticilerin işten ayrılması hem de yeni yöneticilerin seçimine ilişkin kararların, örgütün çevresel koşullarından etkilendiğini iddia etmektedir. Bu iddialar çerçevesinde
1–işletmenin çevresel ortamı
2-güç ve kontrolün
3-işletme politikaları ve örgüt yapısı
4–işletmeyi kontrol eden yöneticiler.



ÜNİTE:4


Uyum Yaklaşımı: Örgütlerin çevrelerindeki büyük çaplı değişimlere yapılarını değiştirerek uyum sağlamaya

çalışacaklarını öne süren yaklaşım.

Ayıklama Yaklaşımı:
örgütlerin çevrelerindeki büyük çaplı değişimlerin gerekli kıldığı yapısal değişiklikleri

gerçekleştiremeyeceklerini ve bu nedenle çevrede değişim meydana geldiğinde var olan örgütlerin önemli bir
kısmının kapanacağını öne süren yaklaşım.

Örgütsel Ekoloji:
ayıklama yaklaşımına dayalı olarak geliştirilmiş ve örgüt kurulma ve kapanma oranlarını inceleyen örgüt kuramıdır.


Küçük Taneli Değişim: sık sık ortaya çıkan ve küçük çaplı çevresel değişimlerdir.


İri taneli değişim: seyrek gözlenen ancak büyük çaplı çevresel değişimlerdir.


Ana Yapısal Özellik: Örgütlerin resmi amaçları, güç ilişkileri, temel teknolojileri ve pazarlama stratejileri gibi

değiştirilmesi güç yapısal özelliklerdir.

Yapısal Durağanlık: örgütlerin ana yapısal özelliklerin değişmesinin güç olmasıdır.


İkincil Yapısal Özellik:
örgütlerin hiyerarşik katmanlarının ve işlevsel bölümlerinin sayısı ve büyüklükleri gibi dahakolay değiştirilebilir, yani esnek, yapısal özellikleridir.



Damgalama: örgütlerin ana yapısal özelliklerinin bu örgütlerin ortaya çıktıkları dönemdeki toplumsal koşulların
izlerini taşımasıdır.

Örgütsel Biçim:
çok sayıda örgüt tarafından yeterince uzun süre paylaşılan ana yapısal özellikler.


Örgütsel Topluluk:
belirli bir coğrafi-siyasi bölgede aynı örgütsel biçime sahip örgütlerin oluşturduğu topluluk.

Türkiye de sendikalar 1947 yılında yasallaştı.

Yaş Bağımlılığı Kuramı: örgüt yaşıyla örgütün kapanma oranı arasındaki ilişkiye dair ekolojik kuram.


Büyüklük Bağımlılığı Kuramı: örgüt büyüklüğüyle örgütün kapanma oranı arasındaki ilişkiye dair ekolojik kuram


Yaşlılık Sıkıntısı: örgütlerin yaşlandıkça çevreleriyle olan uyumlarını kaybetmelerinden kaynaklanan sıkıntıları.


Ergenlik Sıkıntısı: Örgütlerin yaşlandıkça kuruluşlarında yatırılan kaynakları tüketmelerinden kaynaklanan sıkıntıları.


Büyüklük Bağımlılığı: Örgütlerin büyüklükleri arttıkça kapanma olasılıklarının azalması.


Topluluk dinamikleri: örgüt kurulma veya kapanma oranını etkileyen topluluk içi ve topluluklar arası süreçler ve güçler.


Örgütsel Yoğunluk: bir örgüt topluluğunun üyesi olan örgütlerin sayısı


Taşıma Kapasitesi: örgütsel yoğunluğun zaman içinde ulaştığı ve istikrar gösteren en yüksek değeri.


Bilişsel Meşruiyet: bir örgüt biçiminin ne ölçüde bilinir olduğudur.


Kanıksanmışlık: bir örgüt biçiminin sosyal çevrenin doğal bir unsur gibi görülmesi ve bu biçime sahip örgütlerin

varlığının sorgulanmamasıdır.

Yoğunluk Bağımlılığı: örgüt kurulma ve kapanma oranlarının örgütsel yoğunluktaki artışla birlikte değişmesi

Türkiyede 1947-1980 arasındaki kurulmuş sendikalar büyük ölçüde yerel sendikalardır.

İlk Giren Avantajı:
bazı örgütler yoğunluğunun düşük ve bu nedenle rekabetçi baskıların az olduğu evrelerde

kurulurlar. Bunlar öğrenmek, değerli kaynakların temin etmek ve güçlenmek için daha fazla olanağa sahiptir.

Yoğunluğun kapanma oranı üzerinde geçişmiş etkisi: düşük yoğunluk evresinde kurulan örgütlerin yüksek yoğunluk evresinde kurulan örgütlere kıyasla daha düşük kapanma oranlarının olmasına denir


Kesim:
bir örgütün hayatta kalmak için gereksinim duyduğu kaynakları temin ettiği ortam. Bir sendikanın hayatta kalması için en önemli kaynaklardan birisi üyesi olabilecek işçilerdir.


Kesim Genişliği: bir örgütün ne ölçüde farklı kaynaklardan yararlandığı


Özelci Örgüt: kesim genişliği dar olan örgüt.


Genelci Örgüt: kesim genişliği bol olan örgüt


Bir örgüt topluluğunu oluşturan örgütler genellikle birbirleriyle kaynaklar içi rekabet ederler.

Birim maliyeti düşürmenin temel yollarından biri büyük ölçekli üretim yapmak, bunun için de büyük ölçekli üretime elverişli yatırımlar yapmaktır.

Kaynak Bölünmesi: örgüt topluluğunda yoğunlaşma nedeniyle çok büyük firmaların ölçek ekonomisinden

yararlanmalarına elverişli olmadığı için ilgi duymadığı ve bu nedenle özelci örgütlerin çok büyük örgütlerin rekabetçi baskısını hissetmeden kullanabileceği kaynakların bollaşması.

Kurumsal Ekoloji: örgüt topluluklarının kurumsal çevreleriyle olan ilişkilerinin incelenmesine denir


Sosyo-Politik Meşrulaşma:
bir örgütsel biçimin ve ona sahip örgütlerin önemli sosyo-politik aktörler, özellikle de devlet tarafından kabul görmesi.

Örgüt toplulukları siyasi ortamdaki değişikliklerden etkilenir. Yeni örgüt topluluklarının ortaya çıkması genellikle
büyük siyasi dönüşümlerin yaşandığı dönemlerde gerçekleşir.

Sınırlı Rasyonellik: Örgütsel aktörlerin sınırlı miktarda bilgiyle karar almak zorunda olması.



Sınavlarda Hepinize Başarılar Diliyoruz..
 

maqqab

Yeni Üye
Katılım
28 Nis 2010
Mesajlar
17
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Adana
Özet yokmuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuu
 

qwf

Yeni Üye
Katılım
13 Nis 2015
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bölüm:
İşletme
Şehir:
İzmir
özet yok galiba
 

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Bu özeti zaten arkadaşlar...
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst