asah
GOLD Üye
- Katılım
- 14 Eki 2012
- Mesajlar
- 2,943
- Tepkime puanı
- 11
- Puanları
- 0
- Bölüm:
- Türk Dili ve Edebiyatı
- Şehir:
- Zonguldak
Orhun Türkçesi
Ünite 1
Türk Diline Giriş
Yapı bakımından dünya dilleri üç guruba ayrılır:
Yalınlayan Diller (=Tek heceli diller)
Çince, Tibetçe, Vietnamca, Baskça…
Bağıntılı ve Kaynaştıran Diller (=Eklemeli Diller)
a) Bağlantılı Diller: Türk dili ve köken bakımından içinde yer aldığı Ural-Altay dilleri ile bazı Asya ve Afrika dilleri…
b) Kaynaştıran Diller: Gürcü, Eskimo ve Kızılderili dilleri…
Bükümlü Diller (=Çekimli Diller)
a) Kök Bükümlü Diller: Arapça ve içinde yer aldığı Hâmi-Sâmi dilleri…
b) Gövde Bükümlü Diller: İngilizce, Almanca, Fransızca vb. Hint-Avrupa dilleri…
Yapı bakımından ortak özellikler taşıyan diller dil ailelerini oluştururlar.
Üzerinde en çok araştırma yapılan dil ailesi, Hint-Avrupa dil ailesidir. Bundan başka, Ural-Altay, Hâmi-Sâmi ve Çin-Tibet dilleri de farklı dil aileleridirler.
Dil ailesine dahil olan diller arasında ses (fonetik), yapı (morfoloji), sözlük (leksikoloji) ve cümle bilgisi (sentaks) bakımından ortak özellikler aranır.
Ural-Altay Dil Ailesi
Ural ve Altay olmak üzere iki kola ayrılır. Türkçe, Altay kolundadır.
Ural Dilleri
1 Fin-Ugor Dilleri
a) Fince
b) Ugorca
c) Macarca
2 Samoyed Dilleri
Altay Dilleri
1 Türkçe
2 Moğolca
3 Mançu-Tunguz
4 Korece (?)
5 Japonca (?)
1838 yılında Estonyalı dilbilimci Ferdinand Johann Wiedemann (1805-1887) Ural-Altay dil ailesinin Hint-Avrupa dillerinden farklı özellikler taşıdığını 14 madde ile belirlemiştir:
1 Ural-Altay dillerinin en başta gelen özelliği ses uyumudur.
2 Bu dillerin sözlüklerinde gramatikal cinsiyet yoktur; sözcükler eril, dişil ve nötr olarak tasniflenmez.
3 Sözcük belirleyici (belirtme edatı) işleviyle sözcüğün başına yazılan ulamalar kullanılmaz: Arapçada (ال) “el-”, İngilizcede “the” artikeli gibi…
4 Sözcük yapımı eklerledir. Türetme ve çekim yapılırken köklerde değişme olmaz.
5 İsimlerin çekimlerinde iyelik ekleri kullanılır.
6 Fiil şekilleri çok çeşitlidir.
7 Hint-Avrupa dillerindeki ön-ek yerine son-ek kullanılır. Bi-günah yerine suç-suz örneğinde olduğu gibi…
8 Sıfatlar isimlerden önce gelir.
9 Sayı sözcüklerinden sonra çokluk eki kullanılmaz; üç elma, beş çocuk gibi…
10 Karşılaştırma, -den çıkma durumu (=ablative) eki ile yapılır: Ali’den kısa gibi…
11 Yardımcı fiil olarak i- kullanılır: çalışkandı…
12 Ural-Altay dillerinin çoğunda olumsuz hareket için ayrı bir fiil vardır.
13 Soru eki bulunmamaktadır.
14 Bağlar yerine fiil şekilleri kullanılır.
Ural-Altay Dil Ailesi Üzerine Yapılan İlk Çalışmalar
Bugün hâlâ teori olarak kabul edilen Ural-Altay dilleri hakkında ilk çalışma İsveçli subay Philip Johann Tabbert von Strahlenberg (1676-1747) tarafından yapılmış kabul edilir.
Poltava muharebesinde Ruslara esir düşen Strahlenberg, Batı Sibirya’da Tobolsk şehrine sürgün edilir. Sürgünde bulunduğu 10 yıl içerisinde Sibirya hakkında araştırmalar yapar. Çalışmalarını Rus çarına sunar ve çarın takdirini kazanır. Ruslar tarafından Tobolsk’a gönderilen araştırmacı Daniel Gottlieb Messerschmidt’in yanında yardımcı olarak görevlendirilir. Ülkesine döndükten sonra yaptığı araştırmaları Türkçeye Asya ve Avrupa’nın Kuzey ve Doğu Kısımları olarak çevrilen Das Nord und Östliche Theil von Europa und Asia adlı kitabını yayınlar (1730).
Eserin 13. bölümünde Türklerden kalmış olan mezar taşlarından söz edilmektedir. Bu mezar taşları Yenisey yazıtlarıdır.
Eserde, Türk dillerinden Yakutça ve Çuvaşça’dan da söz edilmekte ve bu dillerin sözcük listelerine yer verilmektedir.
Strahlenberg, eserinde Kuzey Avrupa ve Sibirya arasında Ural-Altay kavimlerinin konuştuğu 32 dili Tatar adı altında toplamıştır. Bu dilleri konuşan halkların isimlerini Tabula Polyglotta (çok dilli tablo) adı altında toplamıştır:
1 Fin-Ugor
2 Türk-Tatar
3 Samoyed
4 Moğol-Mançu
5 Tunguz
6 Karadeniz ve Hazar Denizi arasındaki halklar.
Strahlenberg, eserinde Vocabularium Calmucko-Mungalicum (Kalmukça-Moğolca Söz Dağarcığı)başlığı altında 1500 kelimelik bir sözlüğe de yer vermiştir.
Rus Çarı I. Petro’nun emriyle Sibirya’ya araştırma yapmaya gönderilen Messerschmidt titiz bir bilim adamıydı. Günlük notlar halinde derlediği araştırması Sibirya’nın 18. yüzyıldaki durumunu ele alır. Yaptığı araştırmayı kitaplaştırmaz. Onun notları ancak 1962-1977 yılları arasında Forschungreise Durch Sibirien (Sibirya Boyunca Keşif Seyahati) adıyla 5 cilt halinde yayımlanır.
Yenisey Yazıtları hakkındaki ilk araştırmayı yapan da Messerschmidt’tir ancak o eserini yayımlamadığı için bu yazıtlar Strahlenberg referansıyla duyurulmuştur. Strahlenberg kendi eserinde bu durumu izah etmiş, yapılan araştırmanın Messerschmidt’e ait olduğunu saklamamıştır.
Yenisey Yazıtları aslında sır değildi; Alâüddin Atâ Melik Cüveynî, Tarih-i Cihan-güşâ adlı eserinde Orhun harfleriyle kayalara kazınmış Türk kitabelerinden bahsetmiştir.
1889 yılında Nikolay Mihayloviç Yadrintsev, Orhun abidelerinin ilkini bulur. Bulduğu anıt Köl Tigin adına dikilmiş olandır.
Bundan sonra, Köl Tigin’in anıtından kilometrelerce uzaklıkta Bilge Kağan’a ait olan anıt bulunmuştur.
Tonyukuk abidesi ise 1897 yılında, diğer anıtlardan 360 km uzaklıkta bulunmuştur.
Ural-Altay dilleri ayrımını Wilhelm Schott (1802-1889)başlatmıştır. W. Schott Ural-Altay dillerini iki gurupta toplar:
1 Çud Dilleri = Fin-Ugor Dilleri
2 Tatar Dilleri = Türk, Moğol, Tunguz Dilleri
Schott’un ilk eseri Versuch über Tatarischen Sprachen (Tatar Dilleri Üzerine Tecrübe) adıyla 1836’da yayımlanmıştır. Bu eserde “Tatar” adını verdiği Türk, Moğol ve Tunguz dilleri arasındaki akrabalığı inceler.
Altay dilleri için en karakteristik fonetik özelliklerden biri olan
Türkçe /z/ = Çuvaşça /r/
Türkçe /ş/ = Çuvaşça /I/
Ses denkliğini ortaya koymuştur.
Tr- Tuz / Çv- Tıvar
Tr- Kız / Çv- Hır
Tr- Buz / Çv- Pir
Bu çalışmasıyla Çuvaşçanın Türkçeden kopan bir dil olduğunu ispatlamıştır.
Çuvaşça bir başka özelliği ile Türk dillerinden ayrılıp Moğol, Tunguz dillerine yaklaşmaktadır. Bu yöndeki araştırmaları Gustaf John Ramstedt geliştirmiştir.
Finolojinin kurucusu sayılan Matthias Alexander Castren, 1888’de yayımladığı Karagas ve Koybal adlı eser bu dillerin diyalekti hakkındaki ilk eserdir.
Castren’in 1850 tarihli De Affixis Personalibus Linguarum Altaicarum – Uber die Personalsuffixe in den Altaischen Sprachen (Altay Dillerinde Zamir Ekleri) adlı eserinde Ural-Altay dillerine “Altay” adını vererek bu dilleri 5 guruba ayırır.
1 Fin-Ugor
2 Samoyed
3 Türk-Tatar
4 Moğol
5 Tunguz Dili
Ana Altayca -> Bi / Si / İ
Türkçe -> Ben / Sen / O
Moğolca -> Bi / Çi / Ene
Mançu-Tunguzca -> Bi / Si / i
Altay Dilleri Teorisi
Fin bilgin Gustaf John Ramstedt, karşılaştırmalı Altay dil ekolünün kurucusudur. Moğol diyalektolojisi hakkında pek çok çalışması vardır. Bu alandaki en önemli eseri Kalmukça Sözlük’tür (Kalmückisches Wörterbuch, 1935).
Ramstedt’e göre Ana Altaycanın dört diyalekti vardır: Ana Türk Dili ve Ana Kore Dili asıl dil gurubunun güney; Ana Moğolca ve Ana Mançu-Tunguzca ise kuzey kısmını oluşturur.
Ramstedt’in çalışmalarını öğrencisi olan Pentti Aalto (1917-1998) ve Nicholas Poppe devam ettirmiştir.
Ülkemizde Altayistikle ilgilenen bilim adamları: Ahmet Temir, Osman Nedim Tuna ve Talat Tekin.
Altay Dil Birliğine Karşıt Olan Görüşler
Clauson ve Doerfer’e göre bu diller arasındaki ortak unsurlar, bir dilden diğerine geçen ödünçleşmeler yani alıntı sözcüklerdir. Alıntılamalardaki istikamet Türkçeden Moğolcaya, Moğolcadan Tunguzcaya doğrudur. Bu iki bilim adamı alıntılamaların tarihlendirilmesi konusunda fikir ayrılığına düşmüşlerdir. Altay Dilleri arasında ortak bir sözcük haznesi olmadığını düşünürler.
Ünite 1
Türk Diline Giriş
Yapı bakımından dünya dilleri üç guruba ayrılır:
Yalınlayan Diller (=Tek heceli diller)
Çince, Tibetçe, Vietnamca, Baskça…
Bağıntılı ve Kaynaştıran Diller (=Eklemeli Diller)
a) Bağlantılı Diller: Türk dili ve köken bakımından içinde yer aldığı Ural-Altay dilleri ile bazı Asya ve Afrika dilleri…
b) Kaynaştıran Diller: Gürcü, Eskimo ve Kızılderili dilleri…
Bükümlü Diller (=Çekimli Diller)
a) Kök Bükümlü Diller: Arapça ve içinde yer aldığı Hâmi-Sâmi dilleri…
b) Gövde Bükümlü Diller: İngilizce, Almanca, Fransızca vb. Hint-Avrupa dilleri…
Yapı bakımından ortak özellikler taşıyan diller dil ailelerini oluştururlar.
Üzerinde en çok araştırma yapılan dil ailesi, Hint-Avrupa dil ailesidir. Bundan başka, Ural-Altay, Hâmi-Sâmi ve Çin-Tibet dilleri de farklı dil aileleridirler.
Dil ailesine dahil olan diller arasında ses (fonetik), yapı (morfoloji), sözlük (leksikoloji) ve cümle bilgisi (sentaks) bakımından ortak özellikler aranır.
Ural-Altay Dil Ailesi
Ural ve Altay olmak üzere iki kola ayrılır. Türkçe, Altay kolundadır.
Ural Dilleri
1 Fin-Ugor Dilleri
a) Fince
b) Ugorca
c) Macarca
2 Samoyed Dilleri
Altay Dilleri
1 Türkçe
2 Moğolca
3 Mançu-Tunguz
4 Korece (?)
5 Japonca (?)
1838 yılında Estonyalı dilbilimci Ferdinand Johann Wiedemann (1805-1887) Ural-Altay dil ailesinin Hint-Avrupa dillerinden farklı özellikler taşıdığını 14 madde ile belirlemiştir:
1 Ural-Altay dillerinin en başta gelen özelliği ses uyumudur.
2 Bu dillerin sözlüklerinde gramatikal cinsiyet yoktur; sözcükler eril, dişil ve nötr olarak tasniflenmez.
3 Sözcük belirleyici (belirtme edatı) işleviyle sözcüğün başına yazılan ulamalar kullanılmaz: Arapçada (ال) “el-”, İngilizcede “the” artikeli gibi…
4 Sözcük yapımı eklerledir. Türetme ve çekim yapılırken köklerde değişme olmaz.
5 İsimlerin çekimlerinde iyelik ekleri kullanılır.
6 Fiil şekilleri çok çeşitlidir.
7 Hint-Avrupa dillerindeki ön-ek yerine son-ek kullanılır. Bi-günah yerine suç-suz örneğinde olduğu gibi…
8 Sıfatlar isimlerden önce gelir.
9 Sayı sözcüklerinden sonra çokluk eki kullanılmaz; üç elma, beş çocuk gibi…
10 Karşılaştırma, -den çıkma durumu (=ablative) eki ile yapılır: Ali’den kısa gibi…
11 Yardımcı fiil olarak i- kullanılır: çalışkandı…
12 Ural-Altay dillerinin çoğunda olumsuz hareket için ayrı bir fiil vardır.
13 Soru eki bulunmamaktadır.
14 Bağlar yerine fiil şekilleri kullanılır.
Ural-Altay Dil Ailesi Üzerine Yapılan İlk Çalışmalar
Bugün hâlâ teori olarak kabul edilen Ural-Altay dilleri hakkında ilk çalışma İsveçli subay Philip Johann Tabbert von Strahlenberg (1676-1747) tarafından yapılmış kabul edilir.
Poltava muharebesinde Ruslara esir düşen Strahlenberg, Batı Sibirya’da Tobolsk şehrine sürgün edilir. Sürgünde bulunduğu 10 yıl içerisinde Sibirya hakkında araştırmalar yapar. Çalışmalarını Rus çarına sunar ve çarın takdirini kazanır. Ruslar tarafından Tobolsk’a gönderilen araştırmacı Daniel Gottlieb Messerschmidt’in yanında yardımcı olarak görevlendirilir. Ülkesine döndükten sonra yaptığı araştırmaları Türkçeye Asya ve Avrupa’nın Kuzey ve Doğu Kısımları olarak çevrilen Das Nord und Östliche Theil von Europa und Asia adlı kitabını yayınlar (1730).
Eserin 13. bölümünde Türklerden kalmış olan mezar taşlarından söz edilmektedir. Bu mezar taşları Yenisey yazıtlarıdır.
Eserde, Türk dillerinden Yakutça ve Çuvaşça’dan da söz edilmekte ve bu dillerin sözcük listelerine yer verilmektedir.
Strahlenberg, eserinde Kuzey Avrupa ve Sibirya arasında Ural-Altay kavimlerinin konuştuğu 32 dili Tatar adı altında toplamıştır. Bu dilleri konuşan halkların isimlerini Tabula Polyglotta (çok dilli tablo) adı altında toplamıştır:
1 Fin-Ugor
2 Türk-Tatar
3 Samoyed
4 Moğol-Mançu
5 Tunguz
6 Karadeniz ve Hazar Denizi arasındaki halklar.
Strahlenberg, eserinde Vocabularium Calmucko-Mungalicum (Kalmukça-Moğolca Söz Dağarcığı)başlığı altında 1500 kelimelik bir sözlüğe de yer vermiştir.
Rus Çarı I. Petro’nun emriyle Sibirya’ya araştırma yapmaya gönderilen Messerschmidt titiz bir bilim adamıydı. Günlük notlar halinde derlediği araştırması Sibirya’nın 18. yüzyıldaki durumunu ele alır. Yaptığı araştırmayı kitaplaştırmaz. Onun notları ancak 1962-1977 yılları arasında Forschungreise Durch Sibirien (Sibirya Boyunca Keşif Seyahati) adıyla 5 cilt halinde yayımlanır.
Yenisey Yazıtları hakkındaki ilk araştırmayı yapan da Messerschmidt’tir ancak o eserini yayımlamadığı için bu yazıtlar Strahlenberg referansıyla duyurulmuştur. Strahlenberg kendi eserinde bu durumu izah etmiş, yapılan araştırmanın Messerschmidt’e ait olduğunu saklamamıştır.
Yenisey Yazıtları aslında sır değildi; Alâüddin Atâ Melik Cüveynî, Tarih-i Cihan-güşâ adlı eserinde Orhun harfleriyle kayalara kazınmış Türk kitabelerinden bahsetmiştir.
1889 yılında Nikolay Mihayloviç Yadrintsev, Orhun abidelerinin ilkini bulur. Bulduğu anıt Köl Tigin adına dikilmiş olandır.
Bundan sonra, Köl Tigin’in anıtından kilometrelerce uzaklıkta Bilge Kağan’a ait olan anıt bulunmuştur.
Tonyukuk abidesi ise 1897 yılında, diğer anıtlardan 360 km uzaklıkta bulunmuştur.
Ural-Altay dilleri ayrımını Wilhelm Schott (1802-1889)başlatmıştır. W. Schott Ural-Altay dillerini iki gurupta toplar:
1 Çud Dilleri = Fin-Ugor Dilleri
2 Tatar Dilleri = Türk, Moğol, Tunguz Dilleri
Schott’un ilk eseri Versuch über Tatarischen Sprachen (Tatar Dilleri Üzerine Tecrübe) adıyla 1836’da yayımlanmıştır. Bu eserde “Tatar” adını verdiği Türk, Moğol ve Tunguz dilleri arasındaki akrabalığı inceler.
Altay dilleri için en karakteristik fonetik özelliklerden biri olan
Türkçe /z/ = Çuvaşça /r/
Türkçe /ş/ = Çuvaşça /I/
Ses denkliğini ortaya koymuştur.
Tr- Tuz / Çv- Tıvar
Tr- Kız / Çv- Hır
Tr- Buz / Çv- Pir
Bu çalışmasıyla Çuvaşçanın Türkçeden kopan bir dil olduğunu ispatlamıştır.
Çuvaşça bir başka özelliği ile Türk dillerinden ayrılıp Moğol, Tunguz dillerine yaklaşmaktadır. Bu yöndeki araştırmaları Gustaf John Ramstedt geliştirmiştir.
Finolojinin kurucusu sayılan Matthias Alexander Castren, 1888’de yayımladığı Karagas ve Koybal adlı eser bu dillerin diyalekti hakkındaki ilk eserdir.
Castren’in 1850 tarihli De Affixis Personalibus Linguarum Altaicarum – Uber die Personalsuffixe in den Altaischen Sprachen (Altay Dillerinde Zamir Ekleri) adlı eserinde Ural-Altay dillerine “Altay” adını vererek bu dilleri 5 guruba ayırır.
1 Fin-Ugor
2 Samoyed
3 Türk-Tatar
4 Moğol
5 Tunguz Dili
Ana Altayca -> Bi / Si / İ
Türkçe -> Ben / Sen / O
Moğolca -> Bi / Çi / Ene
Mançu-Tunguzca -> Bi / Si / i
Altay Dilleri Teorisi
Fin bilgin Gustaf John Ramstedt, karşılaştırmalı Altay dil ekolünün kurucusudur. Moğol diyalektolojisi hakkında pek çok çalışması vardır. Bu alandaki en önemli eseri Kalmukça Sözlük’tür (Kalmückisches Wörterbuch, 1935).
Ramstedt’e göre Ana Altaycanın dört diyalekti vardır: Ana Türk Dili ve Ana Kore Dili asıl dil gurubunun güney; Ana Moğolca ve Ana Mançu-Tunguzca ise kuzey kısmını oluşturur.
Ramstedt’in çalışmalarını öğrencisi olan Pentti Aalto (1917-1998) ve Nicholas Poppe devam ettirmiştir.
Ülkemizde Altayistikle ilgilenen bilim adamları: Ahmet Temir, Osman Nedim Tuna ve Talat Tekin.
Altay Dil Birliğine Karşıt Olan Görüşler
Clauson ve Doerfer’e göre bu diller arasındaki ortak unsurlar, bir dilden diğerine geçen ödünçleşmeler yani alıntı sözcüklerdir. Alıntılamalardaki istikamet Türkçeden Moğolcaya, Moğolcadan Tunguzcaya doğrudur. Bu iki bilim adamı alıntılamaların tarihlendirilmesi konusunda fikir ayrılığına düşmüşlerdir. Altay Dilleri arasında ortak bir sözcük haznesi olmadığını düşünürler.