II. Abdülhamid Dönemi Türk Edebiyatı

asah

GOLD Üye
Katılım
14 Eki 2012
Mesajlar
2,943
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Bölüm:
Türk Dili ve Edebiyatı
Şehir:
Zonguldak
Ünite 1

Edebiyat- Cedide
II. Abdülhamit döneminin edebi hareketleri Edebiyat-ı Cedide ve bu cemiyetin dışında kalan çalışmalar şeklinde iki başlık altında incelenebilir.
Edebiyat-ı Cedide topluluğu (1896-1901) içerisinde yer alanlar kendilerini bu adla tanıtmışlardır. Bazı araştırmacılar bu topluluğu etrafında birleştikleri derginin adına izafen Servet-i Fünun Edebiyatı adıyla anmışlardır.

Siyasi Ortam
II. Abdülhamit, 31 Ağustos 1876’da tahta çıktı. 23 Aralık’ta Kanun-i Esasi’yi yürürlüğe koydu. Seçimler yapıldı ve 19 Mart 1877’de Meclis-i Mebusan’ı açtı. Aynı dönemde batılı ülkeler Osmanlı’yı paylaşma planlarını görüşmek üzere Şark Meselesi başlığı altında incelenebilecek bir dizi çalışma yaptılar. Osmanlı’dan ağır talepler içeren bir protokol saraya gönderdiler. Devlet bu talepleri reddetti. Bunun üzerine 24 Nisan 1877’de Ruslar Osmanlı Devleti’ne savaş açtı. Yenilen Osmanlı ordusu Balkanlardan ülkeye sürülen göçmenler, içeride rahat durmayan azınlıklar bir de meclisteki kargaşalarla uğraşmak durumunda kalınca 3 Mart 1878’de meclisi kapatma kararı aldı. Batının baskıları devam eder. İngilizler Kıbrıs’ı savaşmaksızın ele geçirir (4 Haziran 1878). 13 Temmuz tarihli Berlin antlaşmasıyla ülke çok fazla toprak kaybeder. Bosna-Hersek Avusturya’ya, Tunus Fransa’ya, Mısır’da İngiltere’ye kalır. Bulgarlar da gaza gelip Doğu Rumeli’yi işgal ederler (1885). Bütün bunlar olurken II. Abdülhamit ülkeyi parçalanmaktan kurtarmak için çok sıkı tedbirler alır (sansür ve zaptiyeler bu dönemin ürünüdür). Sultan sertleştikçe karşısındaki muhalefet de güçlenmiştir. Sultan Abdülaziz döneminde filizlenen Yeni Osmanlılar, II. Abdülhamit döneminde Jön Türkler adıyla muhalefeti artırır. Meşruti idare ve Kanun-i Esasi için ısrar ederler. Baskılar sonuç verir 1908’de anayasa yeniden yürürlüğe girer. Bulgarların bağımsızlık ilanı ve Girit’in elden çıkması meclisin açılışından hemen sonradır. Ülkede karışıklıklar iyice artar. Mecliste azınlıkları temsil eden vekiller ayrılıkçı hareketleri desteklemeye başlar. 31 Mart Vakası patlak verir (13 Nisan 1909). Hareket ordusu isyanı bastırdıktan sonra İttihat ve Terakki yönetime el koyar. II. Abdülhamit Selanik’e sürülür.

Edebi Ortam
1884’ten sonra Türk edebiyatı, Muallim Naci ve Recaizade Mahmut Ekrem ekseninde yeni ve eski edebiyat taraftarları olmak üzere iki guruba ayrılır. Muallim Naci 1884’te Tercüman-ı Hakikat’te çalışmaya başladıktan sonra çevresinde klasik edebiyat yanlısı isimler toplanmış ve gazete eski tarz eserler veren bir mecraya dönüşür. Ahmet Mithat bu durumdan haz etmediği için Muallim Naci’yi gazeteden uzaklaştırır. Recaizade Mahmut Ekrem önce Zemzeme III (1885) ardından da Takdiri Elhan’da Muallim Naci’nin şiirlerini eleştirir. Muallim Naci bu eleştirilere İmdadü’l-midad ve Demdeme’deki yazılarıyla karşılık verir. Bu tartışma ses getirince kimi şairler Naci’nin etrafında Ukaz-ı Osmani adı altında toplanmış ve Saadet gazetesinde birbirlerine nazireler yazmışlardır. İzmir merkezli gençler, Ukazı Subban adı altında toplanarak Hizmet gazetesinde eski tarz yanlılarını eleştirirler. Tartışma devam eder, Naci yanlıları (Şeyh Vasfi, Harputlu Hayri, Mehmet Emin Humayi, Ali Ruhi, Üsküdarlı Safi, Halil Edip, Andelip, Müstecabi İsmet vs.) Saadet, İmdadü’l-midad ve daha sonra Teavün-ı Aklam gibi gazete ve dergilerde toplanırlar. Ekrem yanlıları (Menemenlizade Tahir, Ali Ferruh, Abdülhalim Memduh, Mehmet Rüşti, Ahmet Reşit vs.) ise Gülşen, Gayret, Sebat, Risalei Hafi gibi dergilerde saf tutarlar.
Naci’yi destekleyen İsmail Safa, Menemenlizade Tahir, Cenap Şehabettin ve Tevfik Fikret bir süre sonra Recaizade Mahmut Ekrem’in eksenine geçerler. Recaizade Mahmut Ekrem ekseninde 1890’lı yıllardan itibaren Mirsad, Malumat, Mektep ve Maarif gibi dergilerde yazmaya başlayan gençlerin faaliyetleri Servet-i Fünun topluluğunun kurulmasına hazırlık yapmıştır.
Servet-i Fünun’un kurulmasını hazırlayan olaylardan bir diğeri de Hasar Asaf’ın Musavver Malumat’ta yayınlanan Burhan-ı Kudret (7 Kasım 1895) adlı şiiri nedeniyle çıkan tartışmadır (Abes-muktebes tartışması).

“Zerre-i nurundan iken muktebes
Mihr ü mehe etmek işaret abes”

Bu beyitte kafiye oluşturan muktebes kelimesinin sonu (س), abes kelimesinin sonu ise (ث) ile biter. Divan edebiyatı geleneğinde yazılı؛ı farklı olan bu harfler kafiye olu؛turmaz. Bu nedenle Mehmet Tahir Efendi bu kelimelerin kafiye olu؛turmadığını ِne sürer. Tartı؛ma, kafiye gِz için midir kulak için midir çizgisinde ؛ekillenmi؛tir. Recaizade Mehmut Ekrem de tartı؛maya dahil olunca yenilikçi-gelenekçi kutupla؛ması olu؛ur.

Birtakım yazar ve ؛airleri Servet-i Fünun dergisinde toplayan bir diğer olan ise Recaizade Mehmut Ekrem’in ھemsa adlı hikâyesinin kendisinden izinsiz Musavver Malumat’ta yayınlanmasıdır (28 Kasım 1895). Bu olaydan sonra Servet-i Fünun’u çıkaran Ahmet İhsan (Tokgِz) ve Recaizade Mehmut Ekrem bir araya gelmi؛tir.

Servet- Fünun Dergisi (1896)
Servet, 1890 yılında İstanbul’da çıkan bir gazetedir. Servet-i Fünun 27 Mart 1891’den itibaren bu gazetenin haftalık edebi içerikli eki olarak çıkmaya ba؛lamı؛tır. Recaizade Mehmut Ekrem yenilikçi yazarlar için bu dergiyi mecra olarak kullanmak istedikten sonra 7 ھubat 1896’da derginin 256. sayısından itibaren Tevfik Fikret yayın yِnetmeni olur. Edebiyat-ı Cedide i؛te bu tarihte ba؛lamı؛tır.

Tevfik Fikret derginin ba؛ına geçtikten sonra Cenap ھahabettin, Halit Ziya, Mehmet Rauf, Hüseyin Siret, İsmail Safa, Ali Ekrem (Ayn Nadir), Celal Sahir, Menemenlizade Mehmet Tahir, Ahmet Re؛it (H. Nazım), Süleyman Nazif, Ahmet ھuayp, Hüseyin Suat, Hüseyin Cahit, Süleyman Nesip, Faik Ali, Ahmet Hikmet, Hüseyin Kâzım gibi ؛air ve yazarlar derginin kadrosunda yer almı؛lardır.
Cenap ھahabettin ؛iirlerinde kullandığı yeni tamlama ve terkiplerle dikkat çekip tepki aldı. Bu alı؛ılmadık imgelerden dolayı Ahmet Mithat, Cenap ھahabettin’i “Dekadanlar” adlı makalesiyle sert bir dille ele؛tirdi. C. ھahabettin bu ele؛tirilere “Dekadanlık Nedir” adlı yazısıyla cevap verdi. Tevfik Fikret’te “Timsal-i Cehalet” adlı ؛iiriyle Ahmet Mithat’a hücum etti. Ahmet Mithat “Teslim-i Hakikat” adlı yazısıyla çark edip yenilikçileri takdir etti.
Araba Sevdası, Mai ve Siyah, A؛k-ı Memnu, Kırık Hayatlar, Eylül ve Hayal İçinde (Hüseyin Cahit), adlı romanlar Servet-i Fünun’da tefrika edildi. Dergide ayrıca “Musahabe-i Edebiye” ba؛lığı altında kuramsal yazılar da yer aldı.

Edebiyat- Cedide Sanat anlayı؛ının ضzellikleri
- Tanzimat devrinin ilk dِnem sanatçılarının aksine toplumu eğitmek, bilinçlendirmek gibi bir kaygısı yoktur. Sanat icra etmek ve güzelliği yansıtmak amacındadır.
- Toplumsal konuların yerine bireysel temalar ِne çıkmı؛tır.
- Topluma sırt çeviren içe dِnük bu gurubun eserlerinde hayal-gerçek çatı؛maları ve karamsar duygular gِze çarpar.
- Gerçekçi tarzda kurgusu sağlam romanlar ne؛redilmi؛tir.
- ھiirde parnasyenlerin, romanda ise ağırlıkla realistlerin etkisinde kalmı؛lardır.
- Namık Kemal ve Ziya Pa؛a’nın ِncüsü olduğu dilde sadele؛me hareketi terk edilmi؛ ve ağdalı, anla؛ılması zor dile geçilmi؛tir.
- Yani tamlama ve imgelere yer verilmi؛tir.
- Peki؛tirici edatlar ve a؛ırı duygusallığı ifade eden ünlemlere sıklıkla yer verilmi؛tir.
- ھiirlerde aruzu ustalıkla kullanmı؛lardır.
- Kafiyenin kulak için olduğu anlayı؛ını benimsemi؛ ve buna uygun olarak yazılı؛ları farklı sesleri aynı olan harflerle kafiye yapmı؛lardır.
- Kimi zaman bir paragraf hatta sayfa boyunca devam eden uzun cümleler kurmu؛lardır.
- Divan ؛iirinde cümlenin ve anlamın bir dize veya beyit içinde tamamlanmasına kar؛ılık Edebiyat-ı Cedide ؛iirinde cümlenin ve anlamın bir dizenin ortasında ba؛ladığı veya bittiği gِrülür, hatta 7-8 dizeye kadar yayılan cümlelere rastlanır. Buna anjambman denir. Bu yolla ؛iir giderek düzyazıya yakla؛mı؛tır.
- Sone (4+4+3 dizelik ؛iirlerdir) ve terzirima (üç dizeli bentlerle yazılır, ؛iirin sonunda tek bir dize yazılır) gibi nazım biçimleri kullanılmaya ba؛lanmı؛tır.
- Müstezat nazım biçimini farklı vezinlerle kullanarak serbest müstezat tarzında ؛iirler yazmı؛lardır

Topluluğun Dağılması (1901)
1900 tarihinde Ahmet ھuayp “Son Yazılar” ba؛lıklı yazısıyla Edebiyat-ı Cedide’yi bireysel temalarla ve a؛k konusuna sıkı؛makla suçlar. Ali Ekrem (Ayn Nadir) “ھiirimiz” ba؛lıklı bir dizi yazısıyla dağılmayı tetikler.

Ali Ekrem makalesinde Servet-i Fünun yazarlarının hemen hepsini ele؛tirir. Tevfik Fikret bu makaleyi kırparak ve kimi yerlerini deği؛tirerek yayınlar. Ali Ekrem uygulanan bu sansür yüzünden dergiden ayrılır. H. Nazım, Menemenlizade Mehmet Tahir ve Samipa؛azade Sezai gibi arkada؛ları da ona katılarak dergiden ayrılıp II. Abdülhamit yanlısı Malumat dergisine geçerler. Ali Ekrem’in makalesi bu dergide yayınlanır (27 Aralık 1900). İki dergi arasında tartı؛malar çıkar. Bu tartı؛malar üzerine Ali Ekrem ve Ahmet Re؛it Bey’lerin dergide yazmaları saray tarafından yasaklanır. Tevfik Fikret’te Ahmet İhsan’la bozu؛tuğu için dergisinden ayrılır. Derginin ba؛ına Hüseyin Cahit geçer. Hüseyin Cahit’in Fransızcadan çevirdiği Edebiyat ve Hukuk ba؛lıklı makale sakıncalı bulunduğu için dergi kapatılır. Bir süre sonra dergi yeniden açıldıysa da eski kadrosu dağıldığı için etkisini devam ettiremez
 

asah

GOLD Üye
Katılım
14 Eki 2012
Mesajlar
2,943
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Bölüm:
Türk Dili ve Edebiyatı
Şehir:
Zonguldak
ـnite 2

Edebiyat-ı Cedide ھiiri

Tevfik Fikret (1867-1915)
24 Aralık 1867 tarihinde İstanbul’da doğdu. Babası Hüseyin Efendi, annesi ise Hatice Refia Hanım’dır. Galatasaray Lisesi’nde Muallim Naci, Muallim Feyzi ve Recaizade Mahmut Ekrem’den dersler aldı. 1888’de Hariciye Bakanlığı İsti؛are Odası’nda çalı؛maya ba؛ladı. 1890’da Nazım Hanım’la evlendi. 1895’de oğlu Haluk doğdu. Aynı yıl Robert Kolej’de Türkçe ِğretmeni olarak çalı؛maya ba؛ladı. 1896’da Servet-i Fünun dergisinin yazı i؛leri müdürlüğünü yapmaya ba؛ladı. 1901’de bu gِrevinden ayrıldı. 1903’de Rumelihisarı’nda آ؛iyan adını verdiği evini yaptı ve orada inzivaya çekildi. 1908’de inziva dِnemi bitti. Hüseyin Cahit ve Hüseyin Kâzım’la birlikte Tanin’i çıkarmaya ba؛ladı. 1909’da Galatasaray Lisesi müdürlüğüne atandı. Bir süre sonra Amerikan Koleji’nde çalı؛maya ba؛ladı.
İttihat ve Terakki’yi 1908’de alkı؛larla kar؛ılamı؛sa da ilerleyen yıllarda bu gurubu baskıcı rejimleri ve yolsuzluklara bula؛maları nedeniyle ele؛tirmeden geri durmadı. Meclis-i Mebusan’ı kapatan İttihat ve Terakki için “Doksanbe؛e Doğru” ؛iirini yazdı. Osmanlı Devleti’nin Birinci Dünya Sava؛ı’na girmesine “Sancak-ı ھerif Huzurunda” adlı ؛iiriyle kar؛ı çıktı. Mehmet Akif, bu ؛iire ve Tarih-i Kadim’e Süleymaniye Kürsüsü adlı manzum eserinde sert ele؛tirilerde bulundu. Tavfik Fikret’te “Tarih-i Kadime Zeyl” adlı ؛iiriyle dine, sava؛a ve Osmanlı tarihine kar؛ı olan mücadelesini sürdürmü؛tür. 19 Ağustos 1915’te ِldü.

Sanatı ve ھiirleri
İlk ؛iirleri 1884 yılında Tercüman-ı Hakîkat’te yayınlanır. İlk ؛iirlerinde Muallim Naci’nin etkisi altındadır. 1891-1895 arasındaki ؛iirleri Mirsad ve Malûmat dergilerinde ç‎kar. قiirinde yenilik pe‏inde olan ‏air Recaizade Mahmut Ekrem ve Abdülhak Hamit’in etki alan‎na girer. Olgunluk dِnemi ürünlerini Servet-i Fünun dergisinin ba‏‎na geçtiًinde vermeye ba‏lar. 1901-1908 y‎llar‎ aras‎nda II. Abdülhamid ve istibdat aleyhinde ‏iirler yazar. فkinci Me‏rutiyet’in ilan‎ndan sonra toplumsal konulara yِnelir. 1912-1915 y‎llar‎ aras‎nda siyasi ele‏tirilerinin dozunu art‎r‎r.

فlk قiirleri
Tevfik Fikret, Farsça hocas‎ Muallim Feyzi’nin te‏vikleriyle ‏iir yazmaya ba‏lad‎. Muallim Feyzi, ًِrencisinin ‏iirlerini Muallim Naci’yle olan dostluًu nedeniyle Tercüman-‎ Hakikat’e gِnderdi. Fikret, Divan ‏iiri geleneًine baًl‎ olarak yazd‎ً‎ ilk ‏iirlerini Nazmi müstear‎yla yay‎mlam‎‏t‎r.
1891’den itibaren yay‎nlanan “Bahar”, “Ulviyyattan”, “Ah, Bilsen Ne Afet Olmu‏sun”, “Hüsnün”, “Uzletgen-i Maderi Ziyaret” ‏iirleriyle Muallim Naci ekseninden uzakla‏maya ba‏lam‎‏t‎r.
Tevfik Fikret, Mirsad’dan sonra ‏iirlerini yay‎mlad‎ً‎ Malumat’ta daha yenilikçi bir çizgidedir. Bu dِnemde edebiyata ili‏kin makaleler de yay‎mlar. Bu dِnemin ‏iirlerini Rübab-‎ قikeste’nin Eski قeyler bِlümünde kullanm‎‏t‎r. 1891-1895 y‎llar‎ aras‎nda ruh hali iyimser olan ‏air II. Abdülhamid’i ِven manzumeler dahi yazm‎‏t‎r.

Edebiyat-‎ Cedide Y‎llar‎
Servet-i Fünun dergisinde çal‎‏maya ba‏lad‎ktan olgunluk dِnemi ürünlerini vermeye ba‏layan ‏air ayn‎ dِnemde Mektep, Maarif ve Mütalaa adl‎ dergilerde de ‏iirler yay‎mlam‎‏t‎r. 1896 y‎l‎ndan itibaren dü‏ünce dünyas‎nda deًi‏imler ya‏amaya ba‏layan ‏air Tanr‎ inanc‎ndan uzakla‏maya, karamsar bir ruh haline girmeye ba‏lar. Robert Kolej’de içinde bulunduًu yabanc‎ çevre, istibdat idaresi ve ‏eker hastal‎ً‎ bu dِnü‏ümde etkili olmu‏ olabilir.
Tevfik Fikret’in ‏iirlerinin tematik bak‎mdan tasnifi: a) Kendi ben’ini duyu‏ tarz‎n‎ anlatt‎ً‎ ‏iirleri, b) Sanatla ilgili ‏iirler, c) Kِtümserlik temas‎n‎ i‏lediًi ‏iirler, d) Hayal ‏iirleri, e) A‏k ‏iirleri, f) tabiat ‏iirleri, g) Haluk’a hitaben yazd‎ً‎ ‏iirleri, h) K‎z karde‏i için yazd‎ً‎ ‏iirleri, ‎) Portreler/Portre ‏iirler, i) Merhamet ‏iirleri, j) Vatan konulu ‏iirler, k) Dini ‏iirler

Edebiyat-‎ Cedide Sonras‎ قiirleri (1901-1908)
1903’te آ‏iyan’da inzivaya çekilen Fikret, bu dِnemdeki ‏iirlerinde toplumsal temalara yِnelmi‏tir. Bu dِnemde yazd‎ً‎ istibdat aleyhtar‎ ‏iirlerinin en ünlüsü “Sis”tir.

فkinci Me‏rutiyetten Sonraki قiirleri (1908-1915)
Arkada‏lar‎yla birlikte Tanin gazetesini ç‎karmaya ba‏layan Fikret, kِtümserliًi geride b‎rakm‎‏, iyimser ‏iirler yazmaya ba‏lam‎‏t‎r. Haluk’un Defteri’ni bu y‎llarda bast‎r‎r (1911). Oًlu Haluk’un ‏ahs‎nda Türk gençlerine seslenir; ilerleme, çal‎‏ma ve yurt sevgisini a‏‎lamaya çal‎‏‎r. فttihatç‎lar onu hayal k‎r‎kl‎ً‎na uًratt‎ktan sonra Doksanbe‏e Doًru, Revzen-i Mahlu ve Han-‎ Yaًma adl‎ ele‏tirel ‏iirlerini yay‎mlar. Fikret, hayat‎n‎n son demlerinde hece vezni ile çocuklar için ‏iirler yazm‎‏ ve bunlar‎ قermin adl‎ kitab‎nda yay‎mlam‎‏t‎r.

Tevfik Fikret’in قiirinin Ba‏l‎ca ضzellikleri
Türk ‏iirinin bat‎l‎la‏mas‎nda ِnemli bir isimdir. Biçim bak‎m‎ndan parnasyenlere, ilham bak‎m‎ndan romantiklere yak‎nd‎r. قiirde, Divan ‏iirinin temel birimi olan beyit hakimiyetini k‎rm‎‏, anlam‎ ve cümleyi beyitlerin d‎‏‎na ta‏‎m‎‏t‎r. Müstezat‎ serbestle‏tirerek ‏iiri düzyaz‎ya yak‎nla‏t‎rm‎‏t‎r. قiirde konu ve aruz kal‎plar‎ aras‎nda uyum aram‎‏ ve bunu uygulamaya çal‎‏m‎‏t‎r. Tüm bunlara kar‏‎n dili çok aً‎rd‎r. Rübab-‎ قikeste (1899), Haluk’un Defteri (1911), Rübab‎n Cevab‎ (1911), قermin (1914), Tarih-i Kadim (1905’te yaz‎ld‎ysa da tarih kayd‎ olmayan bas‎mlar‎ yap‎lm‎‏t‎r).

Cenap قahabettin (1871-1934)
2 Nisan 1871’de Manast‎r’da doًdu. Babas‎n‎n ِlümü üzerine ailesi فstanbul’a yerle‏ir. T‎p ًِrenimini 1889’da tamamlad‎. 1914’te emekli olana dek Kamerun, Cidde, Mersin, Rodos gibi çe‏itli yerlerde karantina doktorluًu yapm‎‏t‎r. 1914’te Darülfünun’da Frans‎zce tercüme müderrisliًine atan‎r. Daha sonra garp edebiyat‎ müderris vekili olur. 1919’da Osmanl‎ edebiyat‎ tarihi müderrisliًi yapar. 1920’de Ali Kemal’in Peyam-‎ Sabah adl‎ gazetesinde milli mücadele kar‏‎t‎ yaz‎lar yay‎mlar. Darülfünun’dan uzakla‏t‎r‎l‎r. فlerleyen dِnemde tavr‎n‎ deًi‏tirir. 26 Eylül 1932’de birinci dil kurultay‎na kat‎l‎r. 13 قubat 1934’te vefat eder.

فlk قiirleri
Muallim Naci ekseninde ‏iirler yazar ve ilk ‏iiri (Nazire-i Gazel-i Muallim) 1885’te فmdadü’l-Midad’ta ç‎kar. Muallim Naci’nin ç‎kard‎ً‎ Saadet’te ba‏ka ‏iirleri de ç‎kar. 1887’de Tâmât adl‎ ilk ‏iir kitab‎n‎ yay‎mlar.

Paris Dِnemi (1889-1896)
Cilt hastal‎klar‎ hakk‎nda uzmanla‏mak için 1889’da Paris’e giden قahabettin, burada bat‎ ‏iirini yak‎ndan tan‎ma imkân‎ bulur. Aً‎rl‎kla sembolist ‏airlerin ‏iirlerini okuyan قehabettin’in ‏iiri de bu yِnde dِnü‏üme uًrar. Yeni ‏iirlerini 1894’ten itibaren Malumat, Hazine-i Fünun, Maarif ve Mektep adl‎ dergilerde yay‎mlamaya ba‏lar. Mektep dergisi Cenap قahabettin’in ‏iiri aç‎s‎ndan ِnemlidir. قairin k‎rk kadar ‏iiri bu dergide yay‎mlanm‎‏t‎r. Resim ve müziًe ِnem veren bu ‏iirler yenilik yanl‎s‎ genç ‏airler taraf‎ndan heyecanla kar‏‎lanm‎‏t‎r. Edebiyat-‎ Cedide gurubunun gِsterdiًi teveccühe kay‎ts‎z kalamayan قahabettin, Servet-i Fünun dergisinin kadrosuna geçer.

Edebiyat-‎ Cedide Dِnemi
1896 y‎l‎nda Mektep’te yay‎mlanan Terane-i Mehtab adl‎ ‏iiriyle Dekadanlar tart‎‏mas‎na yol açm‎‏t‎r. A‏k ve tabiat temalar‎na yer veren ‏air a‏k‎ baz‎ ‏iirlerinde romantik perspektifte i‏lerken baz‎ ‏iirlerinde cinsel çaًr‎‏‎mlarla iç içe kullan‎r. Tabiat temal‎ ‏iirlerinin en me‏huru Elhan-‎ قita’d‎r. Aً‎rl‎kla sonbahar ve k‎‏ mevsimleri (karamsar ruh halini ifade etmek için) anlat‎l‎r. Estetik yan‎ aً‎r basan ‏iirleri yapayl‎kla ele‏tirilmi‏tir.

1908’den Sonra
1908’den sonra siyasi yaz‎lar yazmaya ba‏lar. Kalem dergisinde Dahhak-‎ Mazlum müstear‎yla mizahi yaz‎lar yay‎mlar. Ali Canip Yِntem’le uzun tart‎‏malara girer. 1915’te baz‎ makalelerini Evrak-‎ Eyyam ad‎yla yay‎mlar. Cemal Pa‏a’n‎n davetiyle قam’a gider ve seyahat notlar‎n‎ Sabah gazetesinde Suriye Mektuplar‎ ad‎ alt‎nda yay‎mlar. 1918’de Süleyman Nazif’le birlikte Hadisat gazetesini ç‎karmaya ba‏lar. Ayn‎ dِnemde Tasvir-i Efkâr gazetesi ad‎na Avrupa gezileri yapar. فzlenimlerini Avrupa Mektuplar‎ adl‎ kitab‎nda yay‎mlar (1919). 1920’de Ali Kemal’in Peyam-‎ Sabah’‎nda yazmaya ba‏lar. Buradaki yaz‎lar‎nda milli mücadeleyi ele‏tirir.

Ali Ekrem (Bolay‎r) (1867-1937)
Nam‎k Kemal’in oًludur. 2 Aًustos 1867’de doًdu. Babas‎n‎n vefat ettiًi gün Mabeyn-i Humayun kâtipliًine atand‎. 18 y‎l burada çal‎‏t‎. 1906’da Kudüs mutasarr‎fl‎ً‎na, 1908’de de Beyrut valiliًine atand‎. 1910’da Darülfünün’da Tarih-i Edebiyat muallimliًine atand‎. 1912’de Cezayir-i Bahr-i Sefid valiliًine atand‎. 1913’te Darülfünun’a dِndü. 1917’de oًlu Cezmi’nin intihar‎ üzerine rahats‎zland‎. 1919’da tetkikat‎ lisaniye heyetine ba‏kan seçildi. 3,5 y‎l Galatasaray Lisesi’nde ًِretmenlik yapt‎. 1923-33 y‎llar‎ aras‎nda Darülfünun’da قerh-i Mütûn dersleri verdi. 1933’te telif ve tercüme heyetine seçildi. Maltepe Askeri Lisesi’nde 2 y‎l edebiyat ًِretmenliًi yapt‎. 27 Aًustos 1937’de vefat etti.

Sanat‎ ve قiirleri
فlk ‏iirlerini dokuz ya‏‎nda yazmaya ba‏lar. فlk yaz‎s‎ “Daً” 1891’de Resimli Gazete’de bas‎ld‎. “Kumru” adl‎ ilk ‏iiri 1891’de Mirsad dergisinde yay‎mland‎. Ali Ekrem o y‎llarda divan ‏iirini iyi bilen buna kar‏‎n yeniliklere de aç‎k olan فsmail Safa’n‎n etkisi alt‎ndad‎r. 1894’ten itibaren Malumat dergisinde ‏iirler yay‎nlar. 1896’da Servet-i Fünun’da yazmaya ba‏lar.

Edebiyat-‎ Cedid Dِnemi
Ali Ekrem, Servet-i Fünun’da Ayn Nadir müstear‎n‎ kullanm‎‏t‎r. 1900 tarihli “قiirimiz” ba‏l‎kl‎ yaz‎s‎ nedeniyle Tevfik Fikret’le anla‏mazl‎ًa dü‏ünce dergiden ayr‎l‎r. Bu dِneme kadar ki çal‎‏malar‎nda yenilik yanl‎s‎ bir tutum içinde olan ‏air, ‏iirlerinde tabiat, a‏k ve ِlüm gibi konular‎ i‏ler. Ali Ekrem’in tabiat temal‎ ‏iirlerinde gece, ay, y‎ld‎zlar, daً, deniz ve çiçek gibi unsurlar ِne ç‎kar. Bu ‏iirlerde tabiat gerçekçi bir dille ele al‎nmaz. قair tabiatla kendi duygular‎ aras‎nda münasebet kurmaya çal‎‏‎r.

فkinci Me‏rutiyet Sonras‎
1908’de bas‎lan K‎rm‎z‎ Fesler adl‎ ‏iir kitab‎nda istibdat dِnemini, hafiyeleri ve jurnalciliًi ele‏tiren müstezat tarz‎nda uzun bir manzumesi vard‎r. Bu dِnemde ‏air toplumsal konulara aً‎rl‎k vermi‏tir. قiirlerindeki dil kullan‎m‎ sadele‏mi‏ zaman zaman heceyi kulland‎ً‎ ‏iirler yazm‎‏t‎r. Kaside-i Askeriye, 1908’de yazd‎ً‎ Hürriyet Kasidesi’ne nazire olarak kaleme al‎nm‎‏, vatan sevgisi, kahramanl‎k ve hürriyet temalar‎n‎ i‏leyen 41 beyitlik bir manzumedir. Ordunun Defteri (1918) orduya moral amaçl‎ ‏iirlere yer verdiًi bir eseridir.

Cumhuriyet Sonras‎
قiir Demeti (1924) ve Vicdan Alevleri (1925) bu dِnemin ürünleridir. Milli duygular‎ ِne ç‎karan ‏iirler yazm‎‏t‎r bu dِnemde. Ana Vatan (1921), vatan sevgisi ve kahramanl‎k temalar‎na sahip hece vezniyle yaz‎lm‎‏ ‏iirleri içeren bir eseridir.

Hüseyin Suat (Yalç‎n) (1867-1942)
فstanbul doًumludur. 1886’da Mekteb-i T‎bbiye’den mezun olduktan sonra Midilli Belediye Doktoru olarak çal‎‏t‎. 3 y‎l sonra فstanbul ـçüncü Belediye Doktorluًuna atand‎. Bran‏‎nda uzmanla‏mak amac‎yla 1893’te Paris’e gitti. 1898’de قam’da gِrev ald‎. Kurtulu‏ Sava‏‎ y‎llar‎nda Ankara’ya gitti. 1921’de Yunus Nadi ile birlikte Kalem dergisini ç‎kard‎. Cumhuriyet’in ilan‎ndan sonra Deniz Yollar‎ Vapurunda doktorluk yapt‎.

فlk قiirleri
Ba‏lang‎çta divan ‏iiri tarz‎nda gazeller yazd‎. Mekteb-i T‎bbiye y‎llar‎nda Cenap ve onun karde‏i Ali Nusret ile tan‎‏arak yenilikçileri tan‎maya ba‏lar. Hamit’in ‏iirlerinden haberdar olur. Paris’e gittiًi dِnemde bat‎ ‏iirini tan‎r. 1890’l‎ y‎llardan itibaren Mektep, Malumat ve Mütalaa gibi dergilerde yenilikçi ‏iirleri yay‎nlanmaya ba‏lar. 1896’da Servet-i Fünun dergisine geçer. 1910 y‎l‎nda Lane-i Melal adl‎ ilk kitab‎ yay‎nlan‎r. A‏k, tabiat ve ِlüm, ‏iirlerinin ba‏l‎ca temalar‎d‎r. A‏k’‎ cinsel yِnüyle ele al‎r. ضlüm temal‎ ‏iirlerinde derin ‎st‎raplar ve melal vard‎r. قair bu nedenle melal ‏airi olarak tan‎n‎r.

فkinci Me‏rutiyet’ten Sonra
Dِnemin modas‎na uyarak bireysel konulardan uzakla‏arak toplumu ilgilendiren konulara yer vermeye ba‏lar. 1908’den sonra aً‎rl‎kla mizaha yِnelmi‏tir. Bu dِnemde s‎kça Gave-i Zalim müstear‎n‎ kullanm‎‏t‎r. 1923’te Gave Destan‎ adl‎ kitab‎ yay‎nlan‎r. قiir d‎‏‎nda pek çok tiyatro eseri vard‎r.

Süleyman Nazif (1869-1927)
قairliًinin ilk dِneminde Nam‎k Kemal tarz‎nda vatan ‏iirleri yazm‎‏t‎r. فlk ‏iirlerini 1906’da M‎s‎r’da bas‎lan Gizli Figanlar adl‎ kitapta toplam‎‏t‎r. 1897’den itibaren Servet-i Fünun dergisinde فbrahim Cehdi müstear‎yla yazmaya ba‏lar. Edebiyat-‎ Cedide’nin çizgisine uygun eserler verir. A‏k ‏iirlerinde ayr‎l‎k ac‎s‎n‎ i‏ler. 1908’den sonra geleneًe uygun olarak toplumsal konulara aً‎rl‎k verir. قiirlerinin yan‎ s‎ra düzyaz‎ eserleri de vard‎r.

Hüseyin Siret (ضzsever) (1872-1959)
1900’de siyasi bir olaya kar‎‏‎nca Ad‎yaman’a sürülür. Oradan Paris’e kaç‎p Jِntürklere kat‎l‎r. 1920’de kesin olarak yurda dِner.
Nam‎k Kemal hayran‎ olduًu ًِrencilik y‎llar‎nda ‏iire ilgi duymaya ba‏lad‎. Hayran olduًu bir diًer isim Recaizade Mahmut Ekrem’dir. فlk ‏iirlerini 1894’ten itibaren Mektep dergisinde yay‎mlamaya ba‏lar. Biçim ve dil bak‎m‎ndan divan ‏iirine uygun bu eserlerde yeni imgeler kullan‎r. Servet-i Fünun’da ç‎kan ilk ‏iirlerinde siret imzas‎n‎ kullan‎r. Sürgün y‎llar‎nda ضmer Senih müstear‎n‎ kullanmaya ba‏lar. اoًunluًunu aruzla yazd‎ً‎ ‏iirlerinde melankolik ruh hali gِze çarpar. فlk kitab‎ Leyal-i Girizan 1904’te Paris’te bas‎l‎r. 1928’de Baًbozumu, 1937’de K‎v‎lc‎ml‎ Kül adl‎ kitaplar‎ yay‎nlan‎r. ـstad‎n قiiri (1937), Kargalar (1939), فki Kaside (1942), Bir Mektubun Cevab‎, Hüseyin Avni Ula‏’a (1948) diًer eserleridir.

Faik Ali (Ozansoy) (1876-1950)
As‎l ad‎ Mehmet Faik’tir. Süleyman Nazif’in karde‏idir. Muhabbet adl‎ ilk ‏iirini 1896’da Maarif dergisinde yay‎mlad‎. فlk ‏iirinden itibaren Edebiyat-‎ Cedide çizgisindedir. 1896-1908 aras‎nda yazd‎ً‎ ‏iirlerini Fani Teselliler (1908), ve Temasil (1913) adl‎ kitaplarda toplad‎. Fani Teselliler’in hasbihal adl‎ mukaddimesinde ‏iire ili‏kin gِrü‏lerine yer verir. Midhat Pa‏a (1908) ve Elhan-‎ Vatan (1915) ‏airin diًer kitaplar‎d‎r. Tabiat, a‏k, kad‎n ve ِzlem ba‏l‎ca temalar‎d‎r. قiirlerinin çoًunu sone biçiminde yazm‎‏t‎r.

Celal Sahir (Erozan) (1883-1935)
14 ya‏‎nda ‏iir yazmaya ba‏lad‎. قiirlerinde a‏k ve kad‎n temalar‎na yer verir. Kad‎n ‏airi olarak tan‎n‎r. Edebiyat-‎ Cedide dِnemine ait ‏iirlerini Beyaz Gِlgeler (1909) adl‎ kitab‎nda toplam‎‏t‎r. 1908’den sonra Fecr-i Ati topluluًuna kat‎lm‎‏, milli edebiyat‎ desteklemi‏tir. Bu dِnemde sade bir dille hece vezniyle ‏iirler yazm‎‏t‎r. Buhran (1909), Siyah Kitap (1912) diًer ‏iir kitaplar‎d‎r.
 

asah

GOLD Üye
Katılım
14 Eki 2012
Mesajlar
2,943
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Bölüm:
Türk Dili ve Edebiyatı
Şehir:
Zonguldak
ـnite 3

Edebiyat-‎ Cedide Roman‎
Bu dِnemin roman‎nda ilkeleri belirleyen Halit Ziya olmu‏tur. فzmir’de ya‏ad‎ً‎ y‎llarda Hizmet gazetesinde Hikâye ba‏l‎kl‎ bir dizi yaz‎ yay‎mlar. 1891’de kitapla‏t‎rd‎ً‎ eserinde bizde ve bat‎da roman‎n tarihini ele al‎r. Hayaliyyun dediًi romantiklerle hakikiyyun dediًi realistlerin eserlerini mukayese eder. Popülist yazarlar‎ ise masalc‎lar diye yaftalar ve bunlar‎n amac‎n‎n sanat yapmak deًil para kazanmak olduًunu sِyler.

Halit Ziya, فzmir dِneminde dِrt (Sefile, Nemide, Bir ضlünün Defteri, Ferdi ve قürekâs‎), فstanbul dِneminde de dِrt (Mai ve Siyah, a‏k-‎ Memnu, K‎r‎k Hayatlar, Nesl-i ahir) roman yazm‎‏t‎r. 1887’den itibaren Hizmet’te tefrika edilmeye ba‏lanan Sefile adl‎ roman‎n‎ ilerleyen y‎llarda Recaizade Mahmut Ekrem bast‎rmak istediyse de tefti‏ kurullar‎nca engellenmi‏tir (dini deًerlere ayk‎r‎l‎ً‎ gerekçesiyle). K‎r‎k Hayatlar 1924’te kitapla‏abildi, Sefile ve Nesl-i Ahir ancak 2000’li y‎llarda kitap halinde bas‎labildi.

Sefile: Anne ve babas‎n‎ kaybeden Mazlume sokakta kal‎r. Onu sokakta gِren Mihriban, ac‎r ve yan‎na al‎r. Mihriban ve k‎z‎ فkbal, kِtü yola dü‏mü‏ kad‎nlard‎r. فkbal’in â‏‎ً‎ فhsan Mazlume’nin ‎rz‎na geçer. Zaten hasta olan فkbal, kederlenir ve ِlür. Bir süre فhsan’la ya‏ayan Mazlume terk edilir. Mihriban’la da geçinemeyince evden ayr‎l‎r. Genelevde çal‎‏maya ba‏lar. Burada karn‎ndaki çocuًunu dü‏ürür. فhsan’a kar‏‎ nefret içerisindeki kad‎n, geneleve gelen فhsan‎, boًaz‎n‎ ‎s‎rarak ِldürür. Kendisi de orada ِlür.

Nemide: Doًumu s‎ras‎nda annesini kaybeden Nemide, babas‎yla ya‏amaktad‎r. Baba, قevket Bey, hayat‎n‎ k‎z‎na ve bahçede yeti‏tirdiًi güllere adam‎‏t‎r. Nemide, birlikte büyüdüًü amcaoًlu Nail’e kar‏‎ duygusal yak‎nl‎k hissetmektedir. Nail, t‎p eًitimi için Paris’e gider. Nemide de bu s‎rada Nail’in teyzek‎z‎ Nahit’le arkada‏ olur. Eًitimini tamamlay‎p yurda dِnen Nail, Nemide ile ni‏anlan‎r. Nail’e â‏‎k olan Nahit, bu duruma raz‎ deًildir. Nail’i ba‏tan ç‎kar‎r. فkisi aras‎ndaki yak‎nla‏may‎ fark eden Nemide, geri çekilir, hatta ikisinin birlikteliًi için çaba sarf etmeye ba‏lar. فçten içe kabullenemediًi halde bu ‏ekilde davran‎r ve nihayetinde ِlür.

Bir ضlünün Defteri: Nemide’nin farkl‎ bir versiyonu olarak deًerlendirilebilir. Annesi ِlen Osman Vecdi’yi babas‎, halas‎na emanet ederek uzaklara gider. Halas‎n‎n k‎z‎ Nigâr’la birlikte büyüyen Osman Vecdi, Galatasaray Lisesi’nde okumaya ba‏lar. Hüsam’la arkada‏ olur, onu eve davet eder. فleri dِnemde Osman doktor, Hüsam ise gazeteci olur. Halas‎, Nigâr ile Osman’‎ evlendirmek ister ancak Hüsam’la Nigâr aras‎nda yak‎nl‎k vard‎r. Nigâr, annesinin talebini kabul etmez. Nigâr’dan ho‏lanan Osman, aradan çekilir. Sevdiًi k‎z ile arkada‏‎n‎n aras‎n‎ yapmaya çal‎‏‎r. Hayata küsen Osman, gِnüllü olarak orduya kat‎l‎r. اok çaba harcasa da ِlmeyi beceremez, bir kolunu kaybederek geri dِner. Herkesten uzakta müzmin hayat‎ ya‏ar. Bir gece Hüsam’‎ evine davet eder. Hat‎ra defterini ona teslim eder ve nihayetinde ِlür.

Ferdi ve قürekâs‎: فsmail Tayfur, babas‎n‎n vefat‎ üzerine eًitimini yar‎da b‎rakarak ailesinin yan‎na dِner. Ferdi Efendi’nin yan‎nda çal‎‏maya ba‏lar (babas‎ da Ferdi Efendi’nin yan‎nda çal‎‏‎yordu). Ferdi Bey’in k‎z‎ Hacer, فsmail Tayfur’a â‏‎k olur. فsmail Tayfur’un annesi, babas‎n‎n sokakta bulup eve getirdiًi Saniha ile birlikte ya‏amaktad‎r. فsmail Tayfur, Saniha’ya â‏‎kt‎r. فsmail Tayfur, annesi ve patronunun bask‎s‎yla Hacer’le evlenir (Ferdi Efendi, k‎z‎n‎n günlüًünü okuduktan sonra bu evliliًe istemeden raz‎ olur, yani s‎rf k‎z‎ mutlu olsun diye فsmail’e bask‎ yapar). Evliliًinde mutluluk bulamayan فsmail Tayfur, Saniha’yla olan ili‏kisini sürdürür. Kocas‎n‎n evi terk edeceًini anlayan Hacer, kap‎y‎ kilitleyip oday‎ ate‏e verir. فsmail Tayfur kurtulur ancak Hacer kurtulamaz bu yang‎ndan. Bu olay kar‏‎s‎nda akl‎n‎ yitiren فsmail Tayfur yeniden ailesiyle birlikte ya‏amaya ba‏lar.

Mai ve Siyah: Babas‎n‎n ِlümü üzerine ailesinin sorumluluًunu üstlenen Ahmet Cemil bir yandan da tercümeler yapmakta diًer yandan okulunu bitirmeye çal‎‏maktad‎r. Mir’at-‎ قuûn gazetesinde çal‎‏maya ba‏lar. Hayalci bir adam olan Ahmet Cemal, okulunu bitirmek, ‏iirlerini kitapla‏t‎rmak ve Lamia ile evlenmek arzusundad‎r. K‎z karde‏i فkbâl’i matbaa müdürü Vehbi ile evlendirir. قiirlerini yaz‎p bitirir. Lamia’n‎n babas‎ Hüseyin Nazmi’nin kِ‏kündeki sanatseverlere eserini tan‎t‎r. Eseri çoًunlukla beًenilir. Ahmet Cemil’in y‎ld‎z‎ bu noktada sِnmeye ba‏lar. Eni‏tesi Vehbi, k‎z karde‏inin ِlümüne sebep olur. Matbaa için al‎nan borç ِdenemeyince Ahmet Cemil’in ipotek gِsterilen evi elden ç‎kar. Lamia, ni‏anlan‎r. Ahmet Cemil i‏ten kovulur. Hayal k‎r‎kl‎ً‎ alt‎nda ezilen Ahmet Cemil, eserini imha eder. Ta‏rada memuriyet yapmak üzere annesiyle birlikte فstanbul’dan ayr‎l‎r.

A‏k-‎ Memnu: Adnan Bey, k‎z‎ olacak ya‏taki Bihter’le evlenmek ister. Bihter’in annesi Firdevs Han‎m r‎za gِstermese de Bihter ‎srar eder ve evlilik gerçekle‏ir. Anne ve k‎z‎ Adnan Bey’in konaً‎nda ya‏amaya ba‏larlar. Cicim aylar‎ uzun sürmez, huysuzla‏an Bihter, Adnan’la tart‎‏mak için odas‎na girer. Odada, Adnan’‎n yeًeni Behlül’le kar‏‎la‏‎r. Behlül, Bihter’i ba‏tan ç‎kar‎r. فkisi aras‎nda ili‏ki ba‏lar. Bihter’le gِnül eًlendiren Behlül, Adnan Bey’in ilk e‏inden olan k‎z‎ Nihal’le ilgilenmeye ba‏lar. Firdevs Han‎m Bihter’le Behlül aras‎nda bir ‏eyler ya‏anm‎‏ olabileceًini dü‏ünerek Behlül’le Nihal’in aras‎n‎ yapmak üzere çal‎‏malara ba‏lar. Bu yolla k‎z‎ndan da kendince intikam almaktad‎r. Bihter deliye dِnse de elinden bir ‏ey gelmez. Behlül’le Bihter’in tart‎‏malar‎na tan‎k olan Nihal, orada bay‎l‎r dü‏er. Adnan Bey, Nihal’in yan‎na gelince, Bihter de Adnan Bey’in odas‎na gider. Nihal’i gizliden seven Be‏ir, Adnan’a her ‏eyi anlat‎r. Bihter kendini odas‎na kapat‎p Adnan’‎n silah‎yla intihar eder.

K‎r‎k Hayatlar: ضmer Behiç, t‎p tahsilini yurt d‎‏‎nda tamamlam‎‏ bir doktordur. Kar‎s‎ Vedide ve iki k‎z‎yla birlikte ya‏amaktad‎r. Sakin bir hayat süren ضmer, okul y‎llar‎ndan arkada‏‎ Piç Bekir’le kar‏‎la‏‎r ve bu kar‏‎la‏madan sonra bir nebze sosyalle‏ir. Bekir çok çapk‎n biridir (Piç!), sosyetenin zengin ailelerinden birinin k‎z‎ Nebile’yle a‏k ya‏amaktad‎r. Bekir, bir arkada‏‎na bakmas‎ için ضmer’i al‎p Nebile’nin ya‏ad‎ً‎ eve gِtürür. Burada Nebile’nin karde‏i Neyyir ile kar‏‎la‏‎r. ضmer, k‎za tutulur. Bir bahane tekrar gِrü‏ürler. Aralar‎ndaki ili‏ki devam eder. Zaman içinde Bekir, dul bir kad‎na â‏‎k olur (Müzzan), çapk‎nl‎klar‎ b‎rak‎r. ضmer’in i‏leri yolunda gitmez, k‎z‎ rahats‎zlan‎r. Neyyir, kendine zengin bir sevgili bulur. ضmer, ailesini iyiden iyiye bo‏lar. Kar‎s‎ bu yasak ili‏kiyi fark eder. K‎z‎ ِlür, Neyyir, bir ba‏kas‎yla evlenir, kar‎s‎ ise evde bir yabanc‎ gibidir art‎k. Neyyir, evli olduًu halde ضmer’le ili‏kisini sürdürmek ister. ضmer’e haber eder, gِrü‏mek ister. ضmer, ayaklar‎ geri gitse de Neyyir gِrmek üzere yola ç‎kar. Yolda fikir deًi‏tirip k‎z‎n‎n mezar‎na gider. Pi‏manl‎k içerisinde saatlerce aًlar. Evine dِnüp kar‎s‎n‎n dizlerine kapan‎r, aًlamaya devam eder.

Nesl-i Ahir: Süleyman Nüzhet, uzun y‎llar Avrupa’da kald‎ktan sonra yurda dِnmü‏ dul bir adamd‎r. K‎z‎(Azra), büyümü‏ serpilmi‏tir. K‎z‎yla birlikte Büyük Ada’da ya‏amaya ba‏lar. Süleyman Nüzhet, eni‏tesinin 22’lik k‎z‎na tutulur. Avrupa’dan dِnü‏te tan‎‏t‎ً‎ فrfan adl‎ ihtilalci gençle s‎k s‎k gِrü‏meye ba‏lar. Eve girip ç‎kmaya ba‏layan فrfan’la Azra aras‎nda yak‎nl‎k ba‏lar. فsmi bir suikasta kar‎‏an فrfan, korkuya kap‎l‎p intihar eder. Baba k‎z, bir arada ya‏amaya devam ederler.
Realizme baًl‎ olan Halit Ziya, eserlerindeki olaylar‎ sebep-sonuç ili‏kileriyle birlikte aç‎klayabilmek için, diًer birçok realistte de gِrüleceًi gibi geriye dِnü‏ metodunu çok kullan‎r. Realizme uygun olarak olay ak‎‏‎ndan ziyade tasvir tahlillere geni‏ yer verilir. Romanlar, olay merkezli deًil ki‏i merkezlidir. Realizmde, mekân tasvirlerinin yan‎nda nesnelerin de ِnemli yeri vard‎r. Edebiyat-‎ Cedide romanlar‎nda ayna, karakterlerin kendileriyle yüzle‏melerine vesile olan nesnedir. Tanzimat edebiyat‎n‎n ilk romanlar‎nda kar‏‎m‎za ç‎kan olaylara müdahale eden yazar sesi, Edebiyat-‎ Cedide romanlar‎nda ortadan kalkar. Halit Ziya, eserlerinde kendi fikirlerini gizli tutar, varl‎ً‎n‎ gizlemeye çal‎‏‎r. Karakterin ruh halini anlatmak için yans‎t‎c‎ bilinç yِntemini kullan‎r. Bu yِntemde 3. ‏ah‎s anlat‎c‎n‎n karakterlerin bilincinden geçenleri anlat‎r. Yazar‎n varl‎ً‎n‎ silmek ba‏vurduًu yِntemlerden biri de kahramana mektup veya hat‎rat kulland‎rarak dü‏üncelerini anlatma f‎rsat‎ vermeleridir. Bir ضlünün Defteri’nde bu yola ba‏vurulmu‏tur. Natüralistlerde kar‏‎m‎za ç‎kan anne babadan karakteristik ِzelliklerin karaktere geçmesi durumu, Halit Ziya’da çokça karc‎m‎za ç‎kar. Dolay‎s‎yla kaderci bak‎‏ aç‎s‎na sahiptir. ـçlü a‏k kal‎b‎, hemen bütün romanlar‎nda kar‏‎m‎za ç‎kar. Kaç‎‏ temas‎ da Edebiyat-‎ Cedide’nin birçok roman‎nda olduًu gibi Halit Ziya’n‎n romanlar‎nda da kar‏‎m‎za ç‎kar.

Mehmet Rauf
Eserleri: Eylül (1901), Bir Zambak Hikâyesi (1910), Genç K‎z Kalbi (1912), Bir a‏k‎n Tarihi (1912), Menek‏e (1913), Karanfil ve Yasemin (1924), Bًِürtlen (1924), Defne (1927), Kan Damlas‎ (1928), Son Y‎ld‎z (1927), Halas (1929), Harabeler (1927), Kâbus (1928).

Eylül: Eser Halit Ziya’ya ithaf edilmi‏tir. Eser ilk olarak 1900 tarihinden itibaren Servet-i Fünun’da tefrika edilmi‏tir. Eserde Suat ve Necip aras‎ndaki yasak a‏k anlat‎l‎r. فkiliyi birbirlerine yak‎nla‏t‎rmas‎ bak‎m‎ndan piyano ba‏‎nda geçirilen zamanda olu‏an duygusal payla‏‎mlar edebiyat‎m‎z aç‎s‎ndan orijinal motiflerdir. فkili yak‎nla‏maya devam ederlerken Suat’‎n kocas‎ Süreyya, bal‎k avlamak üzere sandal gezintilerine ç‎kmaktad‎r. Yaz bitiminde evli çift فstanbul’daki kِ‏klerine geri dِner. Necip art‎k s‎k s‎k Suat’‎ ziyaret edememektedir. فli‏kinin anla‏‎lmas‎ndan çekinmektedir. Suat’‎n soًuk tav‎rlar‎ ili‏kinin geleceًi olmad‎ً‎na inand‎ً‎ mesaj‎n‎ verir. Kِ‏kte yang‎n ç‎kar. Suat içeridedir. Necip’te Suat’‎ kurtarmak için kِ‏ke girer. D‎‏ar‎ya ç‎kan olmaz. Romanda Suat ve Necip’in profilleri dikkatlice aktar‎l‎rken Süreyya ihmal edilir, o adeta bo‏ bir çuvald‎r. Realizme ِzgü idealizmden uzak durma titizliًi eserde olumlu bir tipleme gِrme imkân‎n‎ elimizden al‎r. Süreyya’n‎n annesi d‎‏‎ndaki herkes sorunlu tiplerdir. Romandaki mekânlardan فstanbul’daki ev oldukça kasvetlidir. Süreyya ve Suat bu nedenle yaz aylar‎n‎ geçirmek için Boًaziçi’nde yal‎ kiralarlar. Boًaziçi huzurlu ve mutlu zamanlar‎n ya‏and‎ً‎ mekând‎r. Beyoًlu ise Necip’in mekân‎d‎r. Beyoًlu oldukça renkli olmas‎na kar‏‎n ikiyüzlü ve samimiyetsiz olmas‎ nedeniyle Necip burada mutlu deًildir.
Bir Zambak Hikâyesi, yay‎nland‎ً‎ devirde pornografik bulunmu‏ ve Mehmet Rauf’un hapis yatmas‎na, askerlikten kovulmas‎na sebep olmu‏tur. Genç K‎z Kalbi, Pervin adl‎ iyi eًitim alm‎‏ bir k‎z‎n hikâyesidir. فzmir’de ya‏ad‎ً‎ çevreye s‎ًamayan Pervin, türlü hayallerle فstanbul’a gelir. Tam bir hayal k‎r‎kl‎ً‎ ya‏ad‎ktan sonra فzmir’e geri dِner. Bir A‏k‎n Tarihi, Macit’in Güzin’e duyduًu a‏k ve sonras‎nda ya‏ad‎ً‎ pi‏manl‎k konu edilir. Menek‏e’nin ba‏ki‏isi Hüseyin Bülent, tan‎nm‎‏ bir ‏air ve yazard‎r. Evli ve çocuklu olmas‎na raًmen çapk‎n bir tiptir. Violet’le tan‎‏‎p duygusal bir sürece girer. Mustafa ضzbaltac‎’ya gِre otobiyografik ًِeler ta‏‎yan bir eserdir. Karanfil ve Yasemin’de Samim ile Nevhiz aras‎ndaki a‏k anlat‎l‎r. Samim’e â‏‎k olan Pervin evlenip Avrupa’ya gider. Kocas‎yla geçinemeyip geri dِnünce Samim’le yak‎nla‏‎r. Samim, iki kad‎n aras‎nda kal‎r. Bًِütlen’de tezatlar i‏lenir. Define’de iç içe geçmi‏ iki hikâye i‏lenir. Bu hikâyenin devam‎ niteliًindeki Kan Damlas‎, bir dizi cinayetle ba‏lar. Son Y‎ld‎z’da Perran ile Fuat’‎n ili‏kisi anlat‎l‎r. Halas, a‏k‎ geri planda tuttuًu tek roman‎d‎r. Vatan sevgisi ِn plana ç‎kar‎lm‎‏t‎r. Harabeler, sembolik ifadesi olan bir romand‎r. Kabus, kurgusu zay‎f bir romand‎r.

Hüseyin Cahit Yalç‎n
Nadide (1891) ve Hayal فçinde (1898) ad‎nda iki roman‎ vard‎r. Nadide adl‎ roman Ahmet Mithat Efendi’nin etkisinde yaz‎lm‎‏t‎r. Hüseyin Cahit bu roman‎n‎ 16 ya‏‎nda yazm‎‏t‎r. Diًer roman ise Edebiyat-‎ Cedide anlay‎‏‎na uygun bir eserdir. Nadide’de hikâyesi anlat‎lan Nadide, emelleri uًrunda annesini bile ِldürebilecek kadar cani ruhlu bir kad‎nd‎r. Diًer roman‎nda bir Rum k‎z‎na â‏‎k olan Nüzhet’in ya‏ad‎ً‎ dِnü‏ümler anlat‎l‎r.

Safveti Ziya (1875-1929) dِnemin bir ba‏ka romanc‎s‎d‎r. Salon Kِ‏elerinde (1910) adl‎ roman‎yla bilinmektedir. Dِnemin en alafranga yazar‎ olan Ziya, devrin salon hayat‎n‎, bu çevre içindeki insanlar‎ ayr‎nt‎l‎ ‏ekilde yans‎tm‎‏t‎r. Orijinal olmay‎p, Halit Ziya’y‎ taklit eden biridir.
 

asah

GOLD Üye
Katılım
14 Eki 2012
Mesajlar
2,943
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Bölüm:
Türk Dili ve Edebiyatı
Şehir:
Zonguldak
ـnite 4

Edebiyat-‎ Cedide Hikâyesi
Bat‎l‎ anlamda ilk uzun hikâye ِrnekleri Ahmet Mithat Efendi’nin Letaif-i Rivayat serisindeki 25 kitap içinde 27 hikâye ve üç romandan (Yeniçeriler, اingene, Bahtiyarl‎k) müte‏ekkildir. Eserdeki uzun hikâyeler hacim bak‎m‎ndan büyük, ancak tek konu etraf‎nda geli‏mi‏ anlat‎lard‎r. Recaizade Mahmut Ekrem, Muhsin Bey, قairliًin Hazin Neticesi ve قemsa adl‎ eserleriyle uzun hikâyeyi denemi‏tir. Ancak bunlar ba‏ar‎s‎z ِrneklerdir.

Halit Ziya U‏akl‎gil
Alt‎ eseri uzun hikâye olarak kabul edilebilir; Bir Muht‎ran‎n Son Yapraklar‎ (1888), Bir فzdivac‎n Tarih-i Mua‏akas‎ (1888), Deli (1888), Bu Muydu? (1896), Heyhat (1897), Bir Yaz‎n Tarihi (1898), Valide Mektuplar‎ (1909). Bunlar‎n aras‎nda Deli, yar‎m kalm‎‏ bir eserdir. Halit Ziya, bu eserlerin baz‎lar‎ için küçük roman tabirini kullan‎r. Realist tekniklerle kaleme ald‎ً‎ hikâyelerinde kurguyu hat‎ra defteri arac‎l‎ً‎yla olu‏turur. Deli adl‎ eser ise postmodern tarz‎n ِncüsü olabilecek bir tarza sahiptir. Eser, deli sِzcüًünden ve çaًr‎‏‎mlar‎ndan vesile yar‎m b‎rak‎lm‎‏t‎r. K‎sa cümleler ve basit üslupla kaleme al‎nan eserin yar‎m kalmas‎n‎ ضmer Faruk Huyugüzel, edebiyat‎m‎z aç‎s‎ndan talihsizlik olarak deًerlendirir.

Halit Ziya Deli’ye benzer bir hikâyeyi y‎llar sonra ـç Mektup ad‎yla yazm‎‏t‎r. Hikâyede tutuklan‎p yarg‎land‎ktan sonra serbest kalan bir gencin içinde bulunduًu durum üç mektupla anlat‎lm‎‏t‎r. Hikâyedeki genç adam hapisten ç‎kt‎ktan sonra sürekli takip edildiًi dü‏üncesine kap‎l‎r. Kald‎ً‎ evde annesi de dahil olmak üzere herkesten ‏üphelenir. فçini dِktüًü hat‎ra defterini herkesten saklar. Ya‏ad‎klar‎n‎, hissettiklerini mektuplara yazarak bahçeye atar. Kom‏u evdeki bir arkada‏‎ mektuplar‎ sahiplerine ula‏t‎r‎r. Genç adam‎n üçüncü mektubu evi yakacaً‎n‎ ima eden sat‎rlar içerir. Hikâye, II. Abdülhamit dِneminin istibdad‎n‎n ya‏att‎ً‎ psikolojik bask‎y‎ tasvir aç‎s‎ndan deًerlidir.
Bir Yaz‎n Tarihi de hat‎ra defteri kurgusuyla yaz‎lm‎‏t‎r. Defterin sahibi فhsan, izin günlerini akrabas‎n‎n yal‎s‎nda geçirir. Yal‎da 5 k‎z vard‎r. Defterde bu k‎zlarla ilgili izlenimlerine yer verir. K‎zlardan ِksüz ve veremli olan Meliha’ya ilgi duyar. Meliha ise ona ancak ِlümünden sonra duyduًu ilgiyi aç‎ًa vurur.
Bir Muht‎ran‎n Son Yapraklar‎’n‎n içine kapan‎k ki‏isi Necip ile Heyhat hikâyesindeki genç ‏air, karakter bak‎m‎ndan birbirlerine yak‎nd‎rlar. فkisi de ya‏ad‎klar‎ ortamdan ‏ikâyetçidirler. فnsanlardan uzakta kalmak için kِylere s‎ً‎nm‎‏lard‎r. Bu iki tiplemeyle A‏k-‎ Memnu’nun Ahmet Cemil’i birbirlerine benzer. Edebiyat-‎ Cedide’nin genelindeki kِtümserlik bu karakterlerde fazlas‎yla mevcuttur.
Bu Muydu? iki k‎z arkada‏‎n ya‏ad‎klar‎ndan sonra birbirlerinin mutsuz olduklar‎n‎ ًِrenmelerini anlat‎r. فnci Ertegün bu hikâye için, genç k‎zlar‎n mutluluk üzerine kurduklar‎ evlilik hayallerinin hiç de gerçekçi olmad‎ً‎n‎ anlatt‎ً‎n‎ ve bu bak‎mdan Ahmet Mithat’‎n Felsefe-i Zenan ve Fatma Aliye’nin Levayih-i Hayat adl‎ eserlerine benzediًini sِyler. Eserde iç monologlara yer verilmesi teknik aç‎dan ِnemlidir.
Halit Ziya’n‎n uzun hikâyeleri genele olarak ac‎kl‎ atmosfere sahiptir. Bir فzdivac‎n Tarih-i Mua‏akas‎ nispeten iyimser bir atmosfere sahiptir. Eser, evli bir çiftin evlenmeden evvel birbirlerine yazd‎klar‎ mektuplar‎ y‎llar sonra okumalar‎n‎ konu edinir. Valide Mektuplar‎, bir annenin(Semiha) yeni evli k‎z‎na(Süreyya) yazd‎ً‎ 5 mektubu içerir.

Mehmet Rauf
Garam-‎ قebab (1896), Mehmet Rauf’un ilk uzun hikâyesidir. Realist eserde olaylar anlat‎c‎ Memduh’un gِzünden kaleme al‎nm‎‏t‎r. Eserin kurgusu Bir Muht‎ran‎n Son Yapraklar‎’na benzer. Eserdeki genç, yaln‎z kalarak büyük bir hayalini gerçekle‏tirmek ister. Eserde tabiat tasvirleri geni‏ yer tutar. Memduh’un â‏‎k olduًu kad‎n Memduh’a yüz vermez ve genç adam s‎ً‎nd‎ً‎ kِyden ayr‎l‎r.
Ferda-y‎ Garam (1897), Servet-i Fünun’da tefrika edildikten sonra kitapla‏m‎‏ bir eserdir. Babas‎n‎n memuriyeti nedeniyle amcas‎n‎n yan‎nda kalan Macit, amcas‎n‎n k‎z‎ Sermet ile birlikte yeti‏ir. فlk zamanlardaki geçimsizlikleri ileride sevgiye dِnü‏ür. Beykoz’a yerle‏en Macit bu ayr‎l‎ًa üzülür, hastalan‎r. Ameliyat olmas‎ gerekir ancak korkar. Sermet’فn telkiniyle ikna olur. فyile‏me sürecinde de birliktedirler. Sevgi dolu hayaller kurarlar ancak bu hayallerini gerçekle‏tirmeye cesaret edemedikleri için birlikte ِlmeye karar verirler. Hayallerle süslenen a‏k, gerçeklerden kaç‎‏ temsili olarak ِlüm, bu hikâyede ِne ç‎kmaktad‎r.
Serap (1909), 1. ‏ah‎s aًz‎ndan anlat‎lan hayal hakikat çat‎‏mas‎n‎ anlatan bir eserdir. Geri dِnü‏lere yer vermesi dikkat çekicidir. Genç adam, vapurda gِrdüًü güzel bir Rum kad‎na vurulur. Hayaller kurduktan sonra bunu bir tesadüf olduًunu dü‏ünür. Genç adam küçük ya‏ta annesini kaybetmi‏, k‎t kanaat geçindiًi memuriyet hayat‎nda evlenmekle iyi ettiًi sonucuna var‎r. Vapurdan inip evine vard‎ً‎nda kar‎s‎n‎ hasta bulur. Kar‎s‎n‎n yüzündeki k‎r‎‏‎klara bakarken y‎llar ِnce â‏‎k olduًu kar‎s‎n‎n asl‎nda bir serap olduًunu dü‏ünür. Kar‎s‎yla eski günleri yad ederler. Kar‎s‎ art‎k ya‏lanmakta olduklar‎n‎ sِylediًinde iyice üzülür. Aynaya bakmak ister, alt kata inerken gelen misafirini içeri al‎r. Yak‎n dostuyla oturur sohbet eder. Konu yine ya‏l‎l‎ًa gelir. Dostunun anlatt‎ً‎na gِre istibdat dِnemi hayatlar‎n‎n en güzel y‎llar‎n‎ al‎p gِtürmü‏tür. Dostunu uًurlar, kar‎s‎n‎n uyuduًunu gِrür, dِnüp aynaya bakar. Aynada gِrdüًü harap bir gençlik manzaras‎ gibidir. Art‎k â‏‎k olunacak deًil katlan‎lacak biridir. Karamsar dü‏üncelerden sonra kar‎s‎n‎n yan‎na uzan‎r. Karakterin kendisiyle yüzle‏mesine vesile olan “ayna” ِnemli bir semboldür.

K‎sa Hikâye
Türk edebiyat‎nda k‎sa hikâye Samipa‏azade Sezai’nin hikâyelerini toplad‎ً‎ Küçük قeyler adl‎ eseriyle gerçek kimliًine kavu‏mu‏tur. Romanda olduًu gibi k‎sa hikâyede de Halit Ziya çaًda‏lar‎n‎n çok ِnündedir.

Halit Ziya U‏akl‎gil
Hikâyelerini toplad‎ً‎ kitaplar‎n say‎s‎ 13’tür. اoًunluًu çevirilerden olu‏an 1893-1895 y‎llar‎ aras‎nda yay‎mlanan 4 ciltlik Nakil, 1897-1899 y‎llar‎ aras‎nda yay‎mlanan 3 ciltlik Küçük F‎kralar, Bir Yaz‎n Tarihi (1900), Solgun Demet (1901), Bir قiir-i Hayal (1914), Sepette Bulunmu‏ (1920), Bir Hikâye-i Sevda (1922), Hepsinden Ac‎ (1934), A‏ka Dair (1935), Onu Beklerken (1935), فhtiyar Dost (1937), Kad‎n Pençesi (1939), فzmir Hikâyeleri (1950). ـslup olarak romanlar‎ndaki biçimin koruyan yazar, içerik olarak nispeten alt tabakadan insanlar‎n hayatlar‎n‎ konu edinmi‏tir. اoًunlukla tan‎d‎ً‎ ki‏ilerin ya da ‏ahit olduًu olaylar‎n hikâyesidir bunlar. K‎r‎k Hayatlar, aile konusuna en çok deًindiًi eseridir. Aile hikâyelerinde koca ve kaynanadan vesile maًdur olan kad‎n ِne ç‎kmaktad‎r. Korkudan Sonra adl‎ ِykü, mutsuz evliliklere istisnad‎r. Ac‎ Sadaka ve Hayat-‎ قikeste’de aileleri taraf‎ndan istismar edilen k‎zlar‎n hikâyesi konu edilir. Halit Ziya’n‎n a‏k konulu hikâyeleri genellikle hazindir. Olumlu atmosferlere tensel ili‏kilere yer verdiًi metinlerde rastl‎yoruz; Bir قi’r-Hayal adl‎ kitab‎n قadan’‎n Gevezelikleri ba‏l‎kl‎ bِlümünde bu nitelikte 6 hikâye vard‎r. Merhamet temal‎ Kِy Hat‎ras‎ adl‎ hikâye Tevfik Fikret’in manzum hikâye tarz‎ndaki “Bal‎kç‎lar” adl‎ ‏iirini hat‎rlatmaktad‎r. Ali’nin Arabas‎ adl‎ hikâyede de merhamet duygusu ِne ç‎kmaktad‎r. Küçük Levha adl‎ hikâyede annesiyle birlikte gezinti yapan küçük bir çocuًa ili‏kin gِzlemler yer almaktad‎r. Bisikletli bir adam çocuًa çarpar ve çocuk korkuyla annesinin eteklerine kapan‎r. Halit Ziya burada anlat‎c‎ olarak kِtümser bir hayat felsefesi aktar‎r. Hayat, darbelerle doludur. Halit Ziya’n‎n ki‏ileri genellikle hayaller kuran fakat gerçeklerle yüzle‏tiklerinde hemen k‎r‎lan tiplerdir. Hayvanlar‎ konu alan eserlerinde ise hayvan sevgisi ve merhamet duygular ِne ç‎kar. ضmer Faruk Huyugüzel’in tِre hikâyeleri ba‏l‎ً‎ alt‎nda toplad‎ً‎ hikâyeler, فzmir Hikâyeleri adl‎ kitab‎ndad‎r. Tِre hikâyelerinin atmosferi diًerlerine nazaran daha iyimserdir.

Mehmet Rauf
Rahim Tar‎m’‎n tespitine gِre Mehmet Rauf, k‎rk alt‎s‎ II. Me‏rutiyetten ِnce, seksen alt‎s‎ II. Me‏rutiyetten sonra olmak üzere yüz otuz iki hikâye yazm‎‏t‎r. Bu hikâyeleri on iki kitapta toplanm‎‏t‎r: فhtizar (1909), آ‏‎kane (1909), Son Emel (1913), Han‎mlar Aras‎nda (1914), ـç Hikâye (1919), Kad‎n فsterse (1919), Pervaneler Gibi (1920), فlk Temas فlk Zevk (1922), A‏k Kad‎n‎ (1923), Gِzlerin A‏k‎ (1924), Eski A‏k Geceleri (1927), Safo ile Karmen (1920).

فlk hikâyesi Hizmet gazetesinde Rauf Vicdanî müstear‎yla yay‎mlad‎ً‎ Dü‏mü‏ adl‎ eseridir. Hikâyelerinin konusu çoًunlukla kad‎n ve a‏kt‎r. II. Me‏rutiyetten sonraki eserlerinde konular‎n‎ çe‏itlendirmeye çal‎‏‎r. Hikâyeleri oldukça ba‏ar‎l‎d‎r. Fedakâr anne ve babalar‎n hatta çocuklar‎n ya‏ad‎klar‎n‎ i‏lediًi hikâyeleri de oldukça fazlad‎r (Hep Onlar فçin, Bayram Hediyesi, Ay‏e Kad‎n). Ana Kalbi adl‎ hikâyede قerminde Han‎m kay‎nvalidesiyle anla‏amam‎‏ ancak her daim boyun eًmi‏tir. Bir gün kaynanas‎na kar‏‎l‎k verince evde k‎yamet kopar, قerminde Han‎m evi terk etmek zorunda kal‎r. Ana kuzusu oًlu da bu duruma ses ç‎karmam‎‏t‎r. Kerkük’e giden قermin yeniden evlenir. Y‎llar sonra kocas‎ vefat eden قerminde Han‎m, oًlunu gِrebilmek için yollara dü‏er. Oًlu subay olmu‏ ve valinin k‎z‎yla evlenmi‏tir. Evi bulur, içeri girer, oًlunu beklemeye ba‏lar. Beklerken a‏aً‎l‎k kompleksine kap‎l‎r ve kimseye gِrünmeden evi arka kap‎dan ç‎karak terk eder. Ana Evlat adl‎ hikâyesi de benzer içeriktedir. Bekârlar Aras‎nda adl‎ hikâyede erkek bak‎‏ aç‎s‎ndan evlilikle ilgili gِrü‏leri dile getirir. فhtizar adl‎ hikâyesinde de evlilik temas‎ i‏lenir. Evlilik konulu hikâyelerinde genelde olumsuz bir tablo çizer. Unutmaya ve Unutulmaya Mahkûm ve Bir Hayat adl‎ hikâyelerde ise mutlu evlilik tablolar‎ çizer. Fenerci ve Ayna adl‎ hikâyelerde yasak a‏k‎ i‏ler. Ana K‎z ve Zehirlerim’de merhamet temas‎ ِne ç‎kar. فstiklal mücadelesi verdiًimiz dِnemde vatanseverlik ve kahramanl‎k konular‎n‎ i‏lediًi hikâyeler yazar. Halil Hoca ve Bir Yiًit bu hikâyelerdendir.
Mehmet Rauf, hikâyelerinde aً‎rl‎kla ‏ah‎slar‎n iç dünyalar‎ üzerinde durur. Korku adl‎ hikâyesinde bu teknik ba‏ar‎yla uygulanm‎‏t‎r. Karakterlerin iç monologlar‎na yer verdiًi Girdap’ta bilinç ak‎‏‎ ba‏ar‎l‎ bir ‏ekilde denenmi‏tir.

Hüseyin Cahit Yalç‎n
Hikâyelerini II. Me‏rutiyet ِncesi ve Malta sürgünü sonras‎ dِnemlerinde yazm‎‏t‎r. Siyaset ve gazetecilikle me‏gul olduًu dِnemde edebiyatla ili‏kisi neredeyse yoktur. Hikâyelerini Hayat-‎ Muhayyel (1899), Hayat-‎ Hakikiye Sahneleri (1910) ne Niçin Aldat‎rlarm‎‏ (1922) adl‎ kitaplar‎nda toplam‎‏t‎r.
Hayat-‎ Muhayyel, kaç‎‏ temini i‏ler. Bir gencin medeniyetten uzakta bir adada dostlar‎yla uzakta ideal dünya kurma arzusunu ele al‎r (Tevfik Fikret’in Ye‏il Yurt adl‎ ‏iiri de benzer bir temaya sahiptir). Kaç‎‏ temal‎ hikâyelerinde ki‏iler çok karamsard‎r. Tabiat her zaman s‎ً‎n‎lan bir mekând‎r. Gِrücü ve Kِy Düًünü adl‎ hikâyelerinde gِzlemciliًi ِn plana ç‎kar. Az‎nl‎klar‎ anlatt‎ً‎ hikâyelerinde insanlar mutlu, Müslümanlar‎n anlat‎ld‎ً‎ hikâyelerinde ise insanlar s‎k‎nt‎lar içinde mutsuzdurlar. Ayastafanos Hikâyeleri ad‎ verilen bu metinleri bir dِnem ya‏ad‎ً‎ Ayastafanos kِyündeki izlenimlerinden yola ç‎karak yazm‎‏t‎r. Bunlar‎n d‎‏‎nda Beyoًlu’ndaki zevk ve sefa âlemlerini anlatt‎ً‎, mekân olarak Avrupa ‏ehirlerini ele ald‎ً‎ hikâyeleri de vard‎r.

Ahmet Hikmet Müftüoًlu
Edebiyat-‎ Cedide üslubuna baًl‎ tek eseri Haristan’d‎r. Kitaba ad‎n‎ veren Haristan ve Gülistan, ‏iirsel üslupla yaz‎lm‎‏, kad‎n ve erkeًin birbirini bütünlediًini anlatan bir hikâyedir. Kad‎nlar d‎‏ gِrünü‏leriyle ِn plana ç‎kar. Kendilerine talip bekleyen pasif tiplerdirler. Eserdeki Yeًenim ve Nakiye Hala adl‎ hikâyelerde Türkçülük fikri dikkat çeker. ـç Mektup adl‎ hikâyesinde alafrangal‎ً‎ ele‏tirir.
 

asah

GOLD Üye
Katılım
14 Eki 2012
Mesajlar
2,943
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Bölüm:
Türk Dili ve Edebiyatı
Şehir:
Zonguldak
ـnite 5

Metin اِzümlemeleri: قiir

قiir اِzümleme ـzerine
Edebi metinleri çِzümlemek, onu meydana getiren birimler aras‎ndaki ili‏ki aً‎n‎ tespit etmek; metinden hareketle, onun yaz‎lmas‎na sebebiyet veren zihniyeti belirlemek; metnin yap‎s‎n‎ meydana getiren unsurlar‎ çِzümleyerek temay‎ bulmak; dil, anlat‎m ve ahenk unsurlar‎n‎ ortaya koymak gibi çal‎‏malara ihtiyaç gِsterir.

Zihniyet terimi ile metnin kaleme al‎nd‎ً‎ dِnemde geçerli olan zevk ve anlay‎‏‎ ifade etmek istiyoruz. Her metin kullan‎lan dil malzemesi, ba‏vurulan anlat‎m tarz‎, ele ald‎ً‎ temayla yaz‎ld‎ً‎ dِneme ait zevk ve anlay‎‏‎ en iyi ifade eden araç durumundad‎r. Zihniyet, metnin yaz‎ld‎ً‎ dِnemde geçerli her türlü güçten (siyasi, iktisadi, askeri, dini) hareketle olu‏an ve bunlar‎n hiçbirine indirgenemeyen zevk ve anlay‎‏a verilen add‎r.

Tanzimat dِneminden itibaren Osmanl‎ Devleti’nin ِrnek ald‎ً‎ ülke Fransa’d‎r. Fransa etkisi edebiyat alan‎nda çok belirgindir. Edebiyat-‎ Cedide ‏iiri parnasizm ve sembolizmin etkisi alt‎nda ortaya ç‎km‎‏t‎r. Parnasizme baًl‎ ‏airler tasvirlere uzun yer verip, ‏iir tablolar‎ çizdiler. Dizeleri kuyumcu titizliًiyle i‏ledirler. Buna raًmen ancak yapay ve soًuk bir güzellik ortaya koyabildiler. Parnas okulu sanat ak‎m‎ olarak deًil romantizm ve sembolizm aras‎ndaki geçi‏ süreci olarak deًerlendirilmeli (Alkan).

Parnas okulunun ِnemli temsilcileri: Théophile Gautier (1811-1872), Leconte de Lisle (1818-1894), José Maria de Hérédia (1842-1905). Tevfik Fikret bu ak‎m‎n ülkemizdeki ilk ve en ِnemli temsilcisidir. Edebiyat-‎ Cedide’nin duyarl‎ olduًu bir diًer ak‎m da sembolizmdir. Sembolizm, parnasç‎lara tepki olarak ortaya ç‎km‎‏t‎r. قiirde bireysel duyarl‎l‎ً‎ ِn plana alan bir ak‎md‎r. Tabiat ve d‎‏ dünya olduًu gibi deًil sanatç‎n‎n alg‎lad‎ً‎ biçimde tasvir edilir. Sembolist ‏airler ‏iirde musikiye ve ahenge ِnem verirler. Doًrudan anlatmak yerine hissettirmek, duyurmak ve sezdirmek esast‎r. Sembolizmde anlat‎m kapal‎d‎r. Varl‎ًa sezgiyle ula‏maya çal‎‏‎rlar. Al‎‏m‎‏ m‎sra düzenini serbest naz‎m lehine deًi‏tirirler. Bütün insanlar ve bütün zamanlar için geçerli olacak güzellik kavram‎na inanmazlar, olu‏uma(devinime/dِnü‏üme) inan‎rlar (Alkan). Verlaine, Rimbaud, Mallarme, Moreas ve Valery, bu ak‎m‎n büyük üstatlar‎d‎rlar. Cenap قahabettin sembolizmi benimsemi‏tir.

Tevfik Fikret – Sahaif-i Hayat‎mdan
Bunu ‏iirimde sِylüyor belki
Ben hakîkatten ihtirâz ederim;
آsümân füshat-‎ kebûduyla,
Deniz emvâc-‎ pür-sürûduyla,
Gece esrâr-‎ bî-hudûduyla
Beni terhîb eder; o füshattan
S‎k‎l‎r sanki rûh-‎ pür-hazerim,

Sanki her dalga bir lisanla bana
Hayk‎r‎r nâ-flinîde bir mânâ,
Sanki leylin z‎lâl-i hâmûflu
Canlan‎r pîfl-i irti’âb‎mda...
Ne mükedder mizâc-‎ ahvel ki
En mülevven dem-i flebâb‎mda
Gِrerek bofl hayât‎-‎ pür-cûflu
Beni gâfil yaflatt‎ hilkatten,
Tuttu âvâre her saâdetten.

fiu hazîn f‎trat-‎ garîbemle
Ben seyyâha benzerim ki mehîb
اِlde flemsin fluâ-‎ sûzân‎
Yakarak gِzlerimde elvân‎,
Gِrmez art‎k selâmet imkân‎;
O zaman her yan‎nda bir boflluk
Duyarak, bir edâ-y‎ mâtemle
-Dest-i lerzân-‎ pîfl-i çeflminde

Oturup nîm mürde vü zinde
Bir tecelliye muntaz‎r, düflünür;
Bu tecelli ki mevt-i hâildir,
Ona bir fli’r içinde sarhoflluk
Vererek, neflve-i ümîd ile pür
Bir cihân gِsterir ki muًfildir...
Ah ey gaflet, ey serâb-‎ nasîb,
Seni mümkün mü etmemek ta’kîb!
-
Zihniyet
قiirin merkezinde “ben” vard‎r. Ya‏ad‎ً‎ ruh halini bilinciyle kavramak ve anlatmak ister (metindeki birçok sِz gurubu bize bunu sِyletiyor). قiirin problemi bu ruh halidir. Demek ki bu metin, ruh hallerinin problem olarak ele al‎nd‎ً‎ bir dِnemde ve yerde/ortamda kaleme al‎nm‎‏. قairin dikkati “ben”in iç dünyas‎na dِnüktür.

Yap‎
Metin bir ruh halini ifade eden sِzlerle ba‏lamaktad‎r. Metindeki duygu hali ilk iki m‎srada ifade edilmi‏tir: “Ben hakikatten ihtiraz ederim” sِzü ‏iirdeki duyguyu vermektedir. Sonras‎nda, diًer birimlerde, “ben”in bunu nas‎l ya‏ad‎ً‎, bunun sebebi, nereden kaynakland‎ً‎ anlat‎lm‎‏t‎r. Metindeki birimler aras‎nda akli ve organik bir ili‏ki vard‎r. Dolay‎s‎yla organik bir ‏iirdir. Yenile‏me dِneminin ِnemli unsurlar‎ndan biri de organik ‏iirdir.

Tema
قiirin temas‎ metindeki birimlerin ortak paydas‎d‎r. فlk birimde konu ortaya koyulmu‏; “ben hakikatten çekinirim”. Buradaki hakikat ikinci birimde aç‎klanm‎‏; buradaki hakikat “ben”in mizac‎d‎r. ـçüncü birim bu mizac‎n ِzelliklerini anlat‎r; “ben” kendisini çِldeki gezgine benzetir. Bu birim ‏iirin buradan ِncesi ve bu noktadan sonras‎ aras‎nda kِprü gِrevi gِrmektedir. Bu durum ayr‎ bir birim olarak deًerlendirilmelidir. Be‏inci birim çِldeki gezgini anlat‎r. Metnin sonunda da bu kaderi ya‏amaktan insan‎n kurtulamayacaً‎ anlat‎l‎r. Bütün bunlar‎n birle‏tiًi husus, insan gerçekliًi kendi mizac‎na gِre ‏ekillendirir ve ya‏ar ifadesiyle dile getirilir. Yenile‏me dِnemi ‏iirinde bütün ruh halleriyle insan ‏iire konu olmaya ba‏lar.

قiir Dili
Metnin ikinci birimindeki kelime ve kelime guruplar‎, Fikret’in ‏iir dilinin ِnemli bir ِzelliًini vermektedir. S‎fatlar verilen ِnem ve yüklenen deًer burada ِne ç‎kmaktad‎r. Anlat‎c‎n‎n ruh halini ifade eden sِzler yine s‎fatlarla birlikte metinde yer almaktad‎r. Yani bir sِzcük yal‎n anlam‎nda verilmemi‏, o sِze isnat edilen anlam‎ i‏aret etmek için gerekli sِzcükler de ‏iire dahil edilmi‏tir. Daha da ileriye gidilerek yani tamlamalar / ifade biçimleri denenmi‏tir.

Ahenk
Tanzimat ‏iirinde ses ve sِyleyi‏ divan ‏iirinin devam‎ gibidir. Abdülhak Hamit, eski ‏iir sesi ve sِyleyi‏ini, ِlçüsüz tavr‎, s‎zlanma ve dertlenmeleriyle alt üst eder. Bu sayede yeniye zemin haz‎rlar. Yenile‏me dِnemi ‏iiri Edebiyat-‎ Cedide zevkinde yeni bir kimlik kazanm‎‏t‎r. Kimlik birden bire kazan‎lmaz, dolay‎s‎yla bir geçi‏ dِnemi sِz konusudur. Bu deًi‏imin merkezinde dünyevile‏en insan vard‎r. Klasik dِnemin insana yukar‎dan bakan sesi k‎s‎lm‎‏, gündelik hayat‎n içindeki insan‎n sesi duyulmaya ba‏lam‎‏t‎r.

Tevfik Fikret - Halûk'un Bayram‎
Baban diyor ki: 'Meserret çocuklar‎n, yaln‎z
اocuklar‎n pay‎d‎r! Ey güzel çocuk, dinle;
Fakat sevincinle
Neler dü‏ündürüyorsun, bilir misin? ... Babas‎z,
ـmitsiz, ne kadar yavrucaklar‎n ‏imdi
S‎yah-‎ mateme benzer terâne-i îdi!
ا‎kar o süsleri art‎k, sevindiًin yeti‏ir;
ا‎kar, biraz da ‏u ِksüz giyinsin, eًlensin;
Biraz güzellensin
قu ru-y‎ zerd-i sefalet... Evet meserrettir
اocuklar‎n pay‎; lâkin sevincinle
Sevinmiyor ‏u yetim, aًl‎yor... Halûk, dinle!
-

Zihniyet
Bu bir bayram ‏iiri deًil, babas‎z, ümitsiz çocuklara kar‏‎ duyulan merhameti ifade eden bir metindir. Yaz‎ld‎ً‎ dِnemde gündelik hayat‎n ak‎‏‎ içinde gِzlemlenen olaylar ve gِrünü‏ler ‏iire konu edilmi‏tir. Amaç sosyal hayat‎ gِzlemlemek deًil, ki‏inin gِrdükleri ve ya‏ad‎klar‎ hakk‎ndaki duygular‎, izlenimleri ifade etmektir.

Yap‎
قiirde ilk birim “baban diyor ki” sِz gurubundan müte‏ekkildir. Baban‎n diyecekleri ikinci birimi olu‏turacakt‎r. قiir, ikinci birimdeki “meserret çocuklar‎n, yaln‎z çocuklar‎n pay‎d‎r!” cümlesi üzerine kurulmu‏tur. ـçüncü birim çocuًun ‏iire dahil olduًu dizeyle ba‏lar. Babayla çocuًun sevinci, ِksüz çocuklar‎ dü‏ündürür. Dِrdüncü birim ‏airin bu duyarl‎ً‎n‎ ifade eden dizelerdedir. Be‏inci birimde, sevinmek çocuklar‎n hakk‎d‎r ne var ki birinin sevinciyle bir ba‏kas‎ sevinemiyor. Oysa bütün çocuklar sevinmelidir, dü‏ünceleri anlat‎l‎yor. Birimler aras‎ndaki ili‏ki, dü‏ünce yaz‎s‎n‎ olu‏turan parçalar aras‎ndaki baً‎ çaًr‎‏t‎rmaktad‎r. Organik bir ‏iirdir.

Tema
قiirin sonunda bayram günü bir çocuًun ne‏esinin yoksul ve ِksüz bir ba‏ka çocuًa keder getirdiًini anlatan ‏air, ‏iirin sonunda merhamet duygusunu en aç‎k biçimde ortaya koyar. قiirin hemen ba‏‎nda gِrdüًümüz çocuًun ne‏esini anlatan ifadeler arka planda kal‎yor. قiirin sonucu da merhamet vurgusu etraf‎nda yap‎lm‎‏t‎r. قiirin temas‎ yoksul ve kimsesizlere duyulan merhamet duygusudur.
Tevfik Fikret’in Edebiyat-‎ Cedide y‎llar‎nda yazd‎ً‎ ‏iirlerin ِnemli bir bِlümünün temas‎ merhamettir. Bu ‏iirler aً‎rl‎kla Frans‎z ‏air Francois Coppée etkisinde yaz‎lm‎‏lard‎r.

قiir Dili
Gündelik konu‏ma dilinden sِzcük ve sِzcük guruplar‎n‎n ‏iirde kullan‎ld‎ً‎ gِrülmektedir. اocuk ve çocuklarla ilgili ifadeler ‏iirde s‎kl‎kla kullan‎lm‎‏t‎r. Belli bir konuya ‎srarla dikkat çekmek için bِyle yap‎lm‎‏t‎r.

Ahenk
Metnin ahengini belirleyen, yoksul bir çocuًun hali kar‏‎s‎nda merhamet duygusuyla kendi çocuًuna nasihat veren baban‎n duygular‎ ve ifadeleridir. قiirin ak‎‏‎ içinde baban‎n ses tonu kademe kademe yükselmektedir. Merhamet duygusu aç‎kça verildikten sonra tonlama yumu‏amaya ba‏l‎yor.

Cenap قahabettin – Tema‏a-y‎ Hazan
Gel bugün de, sükut ile, güzelim
فhtizâr-‎ hazân‎ seyredelim:

Ey benim, ey hazân-likâ güzelim,
Bir dimaًî vedâd ü ref’etle
Kalal‎m ser-be-ser tabîatle;

Elem-i arza i‏tirâk edelim;
Mevsimin kâinat-‎ ye’sinden
Olal‎m biz de bir gam-‎ zinde...

Bu soluk mevsim-i küdûretten
Daً‎l‎r bir vedâ-‎ bî-kelimât,
Pek hayalî, rakîk bir “heyhât!”

Za’f ile diz çِken tabîatten
Yükselir bir fecî’ vaz’-‎ duâ,
Gizli bir ‏ehka, bir sükût-‎ recâ.

Bِyle leb-beste terk-i ِmr etmek,
Nazarî bir lisan ile ancak
Ebedî iftirâki anlatmak,

Bir tahassürle dem-be-dem dِnerek
Eylemek cebhe-i hayâta nazar:
Bu azîmette bir fecâat var!..

Sevgilim, dinle, i‏te bâd-‎ hazân
Müteverrim misâli ِksürüyor,
Hem de bir ِksürük ki çok sürüyor;

Bir bahâr-‎ terennüm her ân
اâk olur sanki sadr-‎ hât‎ras‎:
Bu suâlin kesilmiyor arkas‎;

Kâinât oldu sanki ser-tâ-ser
Bir büyük hastahâne-i etfâl,
ضyle bir yer ki pür-hurû‏-‎ suâl,

Bâd-‎ pür-va’d-i nevbahâr‎ eder
Bir enîn-i elîm ile tekzîb
ضksüren, inleyen ‏u bâd-‎ ratîb.

Sar’a-i ihtizâr gusûn
ا‎rp‎n‎r, çarp‎n‎r, k‎rar, k‎r‎l‎r;
Bâd-‎ nâlâna hayk‎r‎r, dar‎l‎r...

آh, o dallardaki fütûr-‎ derûn,
Onlar‎n tavr-‎ serzenifl-kâr‎
Onlar‎n mâderâne ekdâr‎!...

O nihâlânda sallanan yuvalar,
O perâkende, nâzenîn, muًber
Uçu‏an, savrulan, dü‏en tüyler...
آh, o son tüy ki, muhteriz kovalar
Câ-be-câ’ rûh-‎ â‏iyânesini,
Yuvan‎n yâd-‎ pür-terânesini...

Kim bilir hangi tâir-i ‏ûhun
Yâdigâr-‎ hayât-‎ kalbîsi
Doldurdu bu lâne-i hevesi?

Kim bilir hangi pür-tarab rûhun
Y‎k‎lan â‏yanda mahfîdi
Râz-‎ a‏kîsi, râz-‎ ümmîdi?...
[...]
Senenin cismi muhtaz‎r gibidir.
قu mesâfât-‎ bî-nihâyette,
Bister-i vâsi’-i tabîatte...

Bu d‎ram ‏imdi muntaz‎r gibidir
Perde-i berfin arza inmesine,
K‎‏‎n âsâyi‏-i mukaddesine...

Yeter art‎k nezâremiz güzelim,
O senin mevti gِrmemi‏ dîden
Korkar‎m incinir bu rü’yetten;
Gel bahar-‎ hayâli seyredelim...
-
Zihniyet
Tabiat‎ can çeki‏ir vaziyette anlatan sِz guruplar‎ ‏iirde dikkat çekicidir. Bu ifadeler ‏iirin zihni yap‎s‎n‎ da aç‎klamaktad‎r. Tabiat gِzlemlenirken, varl‎ً‎yla bütünle‏ilen doًadaki üzüntü hali ‏irin temas‎n‎, sesini ve dil malzemesini de belirlemektedir. قiirdeki ilk birimde doًan‎n bir ruha sahip olduًunu kabul eden ‏air onunla bütünle‏mi‏, aynîle‏meyi istemi‏tir. Bu bize metnin zihniyetini anlat‎r. قiirde her ‏ey sonbahar‎n ruhu etraf‎nda birle‏mektedir.

Yap‎
قiir, son bahar‎n can çeki‏ini seyre çaً‎ran bir davetle ba‏lar. فkinci birimde bu trajik manzarada rüzgâr‎n sِyledikleri ifade edilmektedir. ـçüncü birimde aًaçlar‎n trajik hali tasvir edilir. Dِrdüncü birimde bozulan ku‏ yuvalar‎, semaya aç‎lan ancak topraًa dü‏en yapraklar anlat‎l‎r. Be‏inci birimde gِkyüzü manzaralar‎ anlat‎l‎r. قiir, ilk m‎sra ile ba‏latt‎ً‎ hazan‎ seyretme sahnesini, yan‎ndaki sevgilisine hitaben üç m‎sra ile sonland‎r‎r (ِlümü gِrmemi‏ gِzlerin incinmesinden endi‏eyle). Metni meydana getiren birimler birbirlerini tamamlayarak bir bütün meydana getirmi‏lerdir. قiir organiktir.

Tema
Metnin birimleri sonbahara ِzgü izlenimler etraf‎nda ifade edilen ‏airin sonbahar tasavvurudur. قiirde salt bir manzara resmedilmiyor, tabiata ruh atfedilerek insan ruhundaki duygulan‎mlar doًadaki gِstergelerle sembolle‏tiriliyor. Metnin temas‎n‎n da burada aranmas‎ gerekmektedir. Cebap قahabettin’in Temâ‏â-y‎ Hazân, Temâ‏â-y‎ Leyâl, Elhan-‎ قitâ, Yakazât-‎ Leylîye gibi ‏iirlerinde sembolistlere ِzgü tema ve dil aray‎‏lar‎n‎ gِrürüz.

قiir Dili
قiirdeki tema ‏iirin dilini de belirler. اaًr‎‏‎m ve telkinle ifade edilen duygular, al‎‏‎lm‎‏ dille/dilde gerçekle‏mez. Cenap قahabettin’in birçok ‏iirinde dil, anlat‎m arac‎ olman‎n yan‎nda duyurma, çaًr‎‏t‎rma arac‎ olarak da kullan‎lm‎‏t‎r. قiirde insana ِzgü pek çok s‎fat tabiata atfedilmi‏ ve bِylece tabiat manzaralar‎ndaki hal ve gِrünü‏ler somutla‏t‎r‎lm‎‏, bilinebilir duruma getirilmi‏tir.

Ahenk
قiirde birçok dizede konu‏ma diline ِzgü doًal sِyleyi‏ tarz‎n‎ gِrüyoruz. Bu ‏ekilde naz‎m nesre yakla‏t‎r‎lmaktad‎r. Temâ‏â-y‎ Hazân ‏iirinde ahenk, ‏airin sevgilisine sonbaharda doًan‎n gِrünümünü anlat‎rken kulland‎ً‎ ses tonu ve sِyleyi‏ çerçevesinde olu‏maktad‎r. قairin kulland‎ً‎ sِzcükler, anlatmak istediًi anlam‎ hissettirmeyi, duyurmay‎ saًlayan sِzcüklerdir.

Süleyman Nazif – Bahar-‎ Münkesir
Müteverrim gibi bu yerde bahar
Eriyor pür melâl, bî-hande
Hüzn-i vah‏etle aًlayan daًlar
Müncemid bir figâna benzemede.

Bu mulût-‎ kesîf içinde bütün
Bu hazârat siyah olup gidiyor,
Hüzn-i vah‏etle aًlayan her gün
ضmrümüzdür tebâh olup gidiyor.

Ruhlar ne‏reder havâ-y‎ bahâr,
Feyz ü tâb-‎ rebiî ile ezhar
فnkisâf eyledikçe mestâne,

Mest ü sâkit durur hayat fakat
Bu sükût-‎ kesîf ile hilkat
Beflerin aًlayan sefâletine.
-

Zihniyet
قiirde insana ِzgü hal ve davran‎‏lar doًal varl‎k ve gِrünü‏lere izafe ediliyor. Doًal varl‎k gِrünü‏lerde insana ِzgü ruhi nitelikleri aramaya çal‎‏mak Edebiyat-‎ Cedide ‏airlerinin ‏iirlerinde gِrdüًümüz bir durumdur.

Yap‎
قiirin ilk biriminde bahar‎n gِrünü‏ü anlat‎lm‎‏. فkinci birimde baharda ya‏ayan varl‎klar‎n hali anlat‎lm‎‏. ـçüncü birimde baharla birlikte ruhlarda ya‏anan deًi‏me anlat‎lm‎‏. Son birimde tabiat‎n, insanl‎ً‎n ya‏ad‎ً‎ sefalete üzüldüًü sِylenmi‏tir. Metinde her birimin kendi içinde anlam bütünlüًü olduًunu ve birimlerin bir araya gelerek daha geni‏ bir anlam alan‎na i‏aret ettiًini gِrüyoruz. Bu yolla organik bir yap‎ ortaya ç‎km‎‏t‎r.

Tema
قiirde kِtümser bir ruh halinin tabiat‎ alg‎lay‎‏‎ ve deًerlendiri‏i üzerinde durulmaktad‎r. Güzellik ve deًer nesnede deًil ona bakan ki‏inin ruh halinde aranmal‎d‎r. Bireysel bak‎‏ aç‎s‎ ‏iire hakimdir. Doًal güzellik doًaya bakan‎ –insan‎n ruh haline gِre- ‏ekillendirmektedir. Bu fikirler tema olarak kar‏‎m‎za ç‎kmaktad‎r.

قiir Dili
فnsan‎n ruh hallerinin doًa kar‏‎s‎nda anlat‎l‎rken kullan‎lan al‎‏‎lmam‎‏ terkipler dِnemin ‏iir dilinin olu‏mas‎nda ِnemli rol oynam‎‏t‎r. Edebiyat-‎ Cedide ile olgunla‏m‎‏ olan ‏iir dilindeki bir yenile‏me ilerleyen y‎llarda da Türk ‏iirinde geli‏imini sürdürmü‏tür.

Ahenk
Ahengi olu‏turan ًِeler; ses, ses benzerlikleri, tekrarlar, sِyleyi‏ ve ritimdir. قiirdeki dizelerin düzenleni‏inde konu‏ma diline ِzgü sِyleyi‏in hakim olduًu gِrülmektedir. قiire ِzgü sِyleyi‏te konu‏ma dilinin doًal ak‎‏‎na yakla‏‎lmaya çal‎‏‎lm‎‏t‎r. Dize sonlar‎ndaki ses benzerliklerinin ahengi zenginle‏tirdiًini de sِylemek gerekir.
 

asah

GOLD Üye
Katılım
14 Eki 2012
Mesajlar
2,943
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Bölüm:
Türk Dili ve Edebiyatı
Şehir:
Zonguldak
ـnite 6

Edebiyat-‎ Cedide Roman ve Hikâyelerinden اِzümleme ضrnekleri

Anlatma Esas‎na Baًl‎ Edebi Metinlerin اِzümlenmesi
Metin çِzümlemede ِncelikle zihniyet belirlenmelidir. Daha sonra metin yap‎ bak‎m‎ndan çِzümlenmelidir. Yap‎ çِzümlemesinde olay ِrgüsü, mekân, ki‏iler ve zaman üzerinde durmak gerekir. Daha sonra yap‎dan hareketle tema belirlenmelidir. Son olarak metnin dil ve anlat‎m ِzellikleri ele al‎n‎r.

Halit Ziya – Mai ve Siyah

Zihniyet
Romanda 19. yüzy‎l sonunda فstanbul’da sürdürülen hayat çe‏itli yِnleriyle hareket noktas‎ olarak al‎nm‎‏t‎r. Eserin hemen ba‏‎nda anlat‎lan Tepeba‏‎’ndaki ziyafet sahnesiyle romanda kar‏‎la‏acaً‎m ki‏iler tan‎t‎lm‎‏ / tasvir edilmi‏tir. Yazar, ya‏ad‎klar‎ hayata gِre karakterlerinin tasvirini vermekle romanda anlatacaً‎ olaylar kar‏‎s‎nda bu ki‏ilerin nas‎l davranacaklar‎na dair de kurgu çal‎‏mas‎ yapm‎‏t‎r. Realist bir yazar olan Halit Ziya, bu yolla, d‎‏ gِzleme dayal‎ anlat‎ma baًl‎ kalarak roman‎n‎n kurgusunu saًlamla‏t‎rmaktad‎r / saًlamla‏t‎rabilmektedir. Hayat‎ idare eden prensipler eserde anlat‎lan olaylar‎ da birbirine baًlamaktad‎r.

Yap‎
Olay ضrgüsü: Eseri dِrt birime ay‎rabiliriz. Birinci bِlüm, insanlar‎ tan‎tmakla gِrevli, Tepeba‏‎’ndaki ziyafet sahnesidir. فkinci birim Ahmet Cemil’in matbaaya gitmesiyle ba‏lar. Bu birimde Ahmet Cemil’i hayalleriyle birlikte etrafl‎ca tan‎yoruz. ـçüncü birim, Ahmet قevki Efendi’nin Ahmet Cemil’e, k‎z karde‏i فkbâl’i matbaa sahibinin oًlu Vehbi Bey’le evlendirmesini teklif ettiًi bِlümdür. Bu olayla birlikte roman‎n bu ana kadar devam eden olumlu seyri sona erecek olumsuz olaylar ba‏layacakt‎r. Bu olay, Ahmet Cemil’in hayat‎n‎n alt üst olmas‎na, bütün hayallerinin y‎k‎lmas‎na neden olacakt‎r. Dِrdüncü birim, فkbâl’in ِlmesiyle ba‏lar. Bütün bu birimleri birbirine baًlayan ًِe Ahmet Cemil’dir.
Ki‏iler: Roman‎n merkezindeki Ahmet Cemil’dir. Romandaki diًer ki‏ileri, Ahmet Cemil’in ailesiyle ilgili olanlar, sanat ve zevk birlikteliًi içinde olduًu ki‏iler ve matbaa / i‏ çevresindeki ki‏iler ‏eklinde kategorize edebiliriz. Ahmet Cemil, yeniliًi temsil eden ki‏idir. Sanat anlay‎‏‎ bak‎m‎ndan Raci, Ahmet Cemil’in z‎dd‎d‎r. Ahmet Cemil ho‏gِrülü, Raci ise kindard‎r. Eserin genelinde Ahmet Cemil çok fazla idealize edilmi‏tir.
Mekân: Ahmet Cemil’e babas‎ndan kalan Süleymaniye’deki küçük ev, huzuru temsil eder. Bu evle Hüseyin Nazmi’nin ya‏ad‎ً‎ ev aras‎ndaki farkl‎l‎klar dikkate deًerdir. Hüseyin Nazmi, kِ‏kte oturmaktad‎r. Maddi imkân ve imkâns‎zl‎k çat‎‏mas‎ verilmi‏tir. Matbaa ve Beyoًlu’ndaki eًlence muhiti romandaki diًer mekân ًِeleridir. Mekân ve insan ili‏kisi romanda ِnemlidir, Ahmet Cemil’in Tepeba‏‎’ndaki ziyafette kendi geleceًiyle ilgili ‏a‏al‎ hayaller kurmas‎, biraz da mekân‎n ‏a‏as‎ndan kaynaklanm‎‏t‎r. Romandaki mekân insan kayna‏mas‎ romanda gerçekliًi veren en ِnemli ًِelerden biridir.
Zaman: Ahmet Cemil Mirat-‎ قuûn gazetesinde çal‎‏maya ba‏lad‎ً‎nda 19 ya‏l‎ndad‎r. Roman‎n sonunda yazar‎n anlat‎m‎ndan olaylar‎n 5 y‎ll‎k bir zaman içinde gerçekle‏tiًini ًِreniyoruz. Metinde anlat‎lanlardan eserdeki zaman‎n 19. yüzy‎l‎n sonlar‎ndaki فstanbul’a ait olduًunu ًِreniriz, demektir ki Mai ve Siyah, yaz‎ld‎ً‎ dِneme tan‎kl‎k eden bir romand‎r.

Tema
Ahmet Cemil’i dikkate al‎rsak bu eser, hayal – hakikat çat‎‏mas‎n‎ anlatmaktad‎r. Ancak eseri dikkatle incelediًimizde maddi imkânlarla ba‏ar‎ya ula‏‎lacaً‎ fikri de ِne ç‎kmaktad‎r.

Dil ve Anlat‎m
فlahi bak‎‏ aç‎s‎yla kaleme al‎nan Mai ve Siyah’ta eserle ya‏an‎lan zaman aras‎ndaki mesafe (kinaye mesafesi) fazla deًildir. Realist metinlerin genel ِzelliklerinden biri de budur. Mai ve Siyah’‎n dili (1940’l‎ y‎llarda yazar taraf‎ndan eserin sadele‏tirildiًini hat‎rlamak gerekir) Türk edebiyat‎nda geli‏mekte olan bir tür olarak roman türü için ç‎ً‎r aç‎c‎ niteliktedir. Klasik edebiyat dilinin roman için yeterli olmad‎ً‎n‎n fark‎nda olan Halit Ziya, somut olan‎ ifade edebilmek için ayr‎nt‎l‎ tasvirler yapm‎‏ bu yolda dilin olanaklar‎n‎ ustal‎kla kullanm‎‏t‎r. Türk edebiyat‎ bahsi aç‎ld‎ً‎nda Halit Ziya’ya uًraman yol alamay‎‏‎m‎z‎n sebebi de budur.

Halit Ziya – A‏k-‎ Memnu

Zihniyet
Romanda yüksek zümre bir ailenin a‏k ili‏kileri anlat‎lmaktad‎r. Yazar‎n kurgusunda farkl‎ seviye ve yarat‎l‎‏ta insanlar‎n ayn‎ mekânda ya‏amalar‎yla birlikte ortaya ç‎kabilecek olaylar anlat‎lmaktad‎r. Roman‎n hareket noktas‎, insanlar aras‎ndaki ili‏kide belirleyici olan bireylerin ki‏ilikleridir.

Yap‎
Olay ضrgüsü: 22 bِlüm olan roman‎n ilk bِlümünde, Melih Bey tak‎m‎ içinde Bihter anlat‎l‎r. فkinci bِlümde, Adnan Bey ve ailesi hakk‎nda bilgi verilir. Her iki bِlümde de Bihter’le Adnan Bey’in birbirlerine olan ilgisinden sِz edilir. ـçüncü bِlümde, Bihter’le Adnan’‎n evliliًinden ِnce yal‎daki mutlu günler resmedilir. Dِrdüncü bِlümde düًün haz‎rl‎klar‎ anlat‎l‎r. Be‏inci bِlümde yal‎ya gelen Bihter’i k‎skanan Nihal ِn plandad‎r. Bihter ise Nihal’e ho‏ gِrünmek çabas‎ içindedir. Alt‎nc‎ bِlümde Behlül sahne al‎r. Yedinci bِlümde düًünden bir y‎l sonra Gِksü’da yap‎lan ziyafet anlat‎l‎r. Roman‎n k‎r‎lma noktas‎ Gِksu’daki ziyafettir. Bu noktadan sonra romandaki ki‏iler ve olaylar ç‎kmaza girecektir. Ziyafette Behlül’ün Peyker’e kur yapmas‎ Bihter’in kad‎nl‎k duygular‎n‎ ate‏ler. Sekizinci bِlümde Bihter kendi kendine hayat‎nda a‏k istediًini sِyler. Bihter’in telkiniyle yal‎dan baz‎ ki‏iler ayr‎lmak zorunda kal‎r. Nihal bu nedenle babas‎na k‎r‎l‎r. Bihter – Behlül yak‎nla‏mas‎ da ba‏ ba‏a kald‎klar‎ bir ana Bihter’in cesaret vermesiyle ba‏lar. On birinci bِlümde Behlül, ya‏ad‎ً‎ ili‏kileri hat‎rlayarak Bihter’le olan ili‏kisinin muhasebesini yapar. On ikinci bِlümde de Bihter, ya‏ad‎klar‎n‎n muhasebesini yapar. Annesi de vaktiyle e‏ini aldatm‎‏t‎r ve Bihter annesine benzemek istememektedir. Bu nokta ِnemli; realizm gereًi karakterlerin davran‎‏lar‎n‎n sebeplerini vermek isteyen yazar Bihter’deki hafifliًin genetik bir mazisi olduًuna i‏aret eder. On üçüncü bِlümde Nihal’i biraz daha yak‎ndan tan‎r‎z. Nihal bu bِlümde, davetli olarak gittiًi bir düًünde geleneksel evlilik merasimine kar‏‎ olduًunu ifade eder. On dِrdüncü bِlümde Firdevs Han‎m yal‎ya gelir. On be‏inci bِlümde Behlül, piyano çalan Nihal’i dinlemektedir. Melodiler ona ya‏ad‎klar‎n‎ hat‎rlat‎r. On alt‎nc‎ bِlümde Firdevs Han‎m, Adnan Bey’e Nihal ile Behlül’ün evlenmesinin isabet olacaً‎n‎ sِyler. On sekizinci bِlümde Bihter bu yak‎nla‏maya engel olmaya çal‎‏‎r. Nihal ile Behlül, Büyük Ada’ya giderler. Aralar‎ndaki ili‏ki a‏ka dِnü‏mü‏tür art‎k. Firdevs Han‎m Bihter’in tehditleri alt‎nda bu evliliًe engel olmak için Behlül’e bir mektup gِnderir. Nihal bu mektubu gِrür ve yal‎ya dِner. Son bِlümde Nihal’i içten içe seven ve bütün olaylar‎ bilen Be‏ir, Adnan Bey’e her ‏eyi anlat‎r. Yakla‏an sonu fark eden Bihter intihar eder.
Ki‏iler: Bir kad‎n‎n birey olarak kendini duygular‎yla ifade etmesi, kad‎nl‎ًa ait istek ve arzular‎n‎ dile getirmesi, edebiyat‎m‎zda ilk defa Bihter’le mümkün olmu‏tur. Bihter, Behlül ve Nihal hayat‎n bir evresinde bile olsa farkl‎ ‏eyler ya‏amak arzusunu temsil ederler.
Mekân: Farkl‎ tipleri, karakterleri bir araya toplayan Adnan Bey’in yal‎s‎, romandaki mekând‎r. Mekân-insan ve olay bütünle‏mesi romanda dikkat çekicidir; yal‎n‎n ahalisi huzurlu ve mutlu günlerini d‎‏ar‎dan, farkl‎ kültürden insanlar‎n yal‎ya gelmesiyle birlikte h‎zla kaybederler. Bihter’in yal‎ya gelmesiyle birlikte ba‏layan gerilim zaman ilerledikçe artm‎‏ ve Bihter’in daha büyük hatalar yapmas‎na yol açm‎‏t‎r.
Zaman: Romandaki zaman, Bihter’in Adnan’la tan‎‏mas‎ ve intihar etmesi aras‎ndaki süredir. Romanda bu süre d‎‏‎nda zamana izafe edebileceًimiz veri yoktur (dِnemin atmosferini dikkate alarak elbette zaman aral‎ً‎ belirleyebiliriz ama yazar bu takvimsiz durumu ِzellikle tasarlad‎ً‎ için bِyle sِylüyoruz).

Tema
Romandaki birimlerin ortak paydas‎na bakt‎ً‎m‎zda bireylerin psikolojilerinin sosyolojik gerçeklikle çat‎‏mas‎n‎ gِrüyoruz. Farkl‎ dünyalar‎n insanlar‎n‎ bir hayat‎n içine s‎k‎‏t‎rd‎ً‎m‎zda belli bir süre sonunda maraz ç‎kmas‎ndan daha doًal bir ‏ey olmad‎ً‎n‎ belirtelim.

Dil ve Anlat‎m
Yazar‎n Mai ve Siyah’taki dil ve anlat‎m ِzellikleri A‏k-‎ Memnu’da daha ileri seviyededir (‏ahsi kanaat).

Mehmet Rauf – Eylül

Zihniyet
Romandaki ili‏kiler aً‎ içerisinde olaylardan ziyade karakterlerin psikolojik durumlar‎ anlat‎lmaktad‎r. Romandaki karakterler iç s‎k‎nt‎s‎ndan mustarip umutsuz ve karamsar ki‏ilerdir. Bunun nedeni a‏‎r‎ duygusal olmalar‎d‎r. Duygusall‎klar‎ onlar‎n zihnini d‎‏ dünyan‎n gerçeklerinden uzakla‏t‎r‎p bireysel hazlara yِneltmi‏tir. Romandaki Necip, Suat ve Süreyya karakterlerinin ortak noktalar‎ndan biri de tabiat a‏‎ً‎ olmalar‎d‎r. Roman‎n merkezi mekân‎ bir evdir ve bu yolla roman boyunca karakterler d‎‏ dünyadan izole edilmi‏lerdir. Mehmet Rauf, üstad‎m dediًi Halit Ziya’n‎n üslubuna ِzenmi‏se de onun kadar ba‏ar‎l‎ olamam‎‏t‎r. Eylül’de daima a‏k, tutku, güzellik, ‏iir ve musikiden sِz etmi‏tir. Karakterlerin ya‏ad‎ً‎ huzursuzluklar güzel sanatlar arac‎l‎ً‎yla ifade edilmi‏tir. Romanda yer alan gerçekçi mekân tasvirleri ve ruh tahlillerine raًmen yazar, bireyleri ِn plana ald‎ً‎ için sِyleyi‏ ve anlat‎mda lirizm ve santimantalizmden uzakla‏amam‎‏t‎r.

Yap‎
Olay ضrgüsü: Ki‏ilerin ruh halleri roman‎n iskeleti durumundad‎r. Olay ak‎‏‎ndaki ilk birim Süreyya’n‎n baً evinde bunal‎p Boًaziçi’ne gitmek istemesiyle ba‏lar. Bu bِlümde Süreyya’n‎n s‎k‎nt‎lar‎na yer verilir. فkinci birimde kocas‎n‎n mutlu olmas‎n‎ isteyen Suat, babas‎ndan yal‎ kiralamak için para ister. ـçüncü birimde yal‎ya yerle‏irler. Dِrdüncü birimde Necip, yal‎ya ziyaretlerini s‎kla‏t‎r‎r. Be‏inci birimde Necip tifoya yakalan‎r. Necip’i ziyaret eden Suat, Necip’in yast‎ً‎n‎n alt‎nda kaybolan eldivenini bulur. Necip’in gizli a‏k‎n‎ fark eden Suat, durum deًerlendirmesi yapt‎ktan sonra bu a‏ka kay‎ts‎z olmad‎ً‎n‎ da fark eder. فki â‏‎k birbirlerine kavu‏may‎ isteseler de Süreyya’ya ihanet etmeyi gِze alamazlar. Alt‎nc‎ birimde Necip, Suat’a a‏k‎n‎ itiraf eder. Süreyya’n‎n karde‏i Hacer’in romana dahil olmas‎yla gerilim artmaya ba‏lar. Mutsuz bir evliliًi olan Hacer’in gِzü d‎‏ar‎dad‎r. Hacer’in bu tav‎rlar‎ üzerine Suat, evliliًin kutsall‎ً‎n‎ dü‏ünmeye ba‏lar. Yedinci birimde Suat ve Necip’in huzursuzluklar‎ en üst noktaya ula‏‎r. Sekizinci birimde yal‎dan ayr‎l‎p فstanbul’a dِnerler. Dokuzuncu birimde konaktaki ortam Necip ve Suat’‎n gِrü‏melerini engeller. Onuncu birimde ate‏ler içindeki konakta mahsur kalan Suat’‎ kurtarmak için konaًa giren Necip, ِlüm pahas‎na a‏k‎na kavu‏ur.
Ki‏iler: فçinde iki z‎t karakter besleyen Necip, en mutlu olduًu zamanlarda bile mutsuz olman‎n bir yolunu bulmaktad‎r. Bu tak‎nt‎l‎ tipleme fazla abart‎l‎d‎r. Süreyya’n‎n karde‏i Hacer, evliliًi kutsalla‏t‎ran Suat’‎n tam z‎dd‎d‎r. Hacer’in ki‏iliًi Suat’‎ etkiler, roman‎n kurgusu içinde bu çok ِnemli bir e‏iktir.
Mekân: فlk mekân Süreyya’y‎ mutsuz eden baً evidir. Baً evinden kaç‎‏ Süreyya için baba otoritesinden uzakla‏makt‎r. Yal‎, romandaki mutsuz tiplerin sanat ve doًayla terapi yapt‎klar‎ mekând‎r. Romanda Beyoًlu’nun eًlence mekânlar‎ ihanetler, yalanlar ve entrikalarla ِzde‏le‏tirilir.
Zaman: Olaylar yaz mevsiminin ba‏lang‎c‎yla sonbahar‎n ilk zamanlar‎ içinde geçer. Roman‎n ba‏‎nda Suat ve Süreyya’n‎n 5 y‎ll‎k evli olduklar‎n‎ ًِreniriz. Eylül, Suat ve Necip’in ayr‎lmak zorunda kald‎klar‎ ayd‎r. Eylül, â‏‎klar‎n gerçeklerle yüzle‏tikleri ayd‎r.
Tema
Roman‎n temas‎ toplumun kabul ettiًi, benimsediًi deًerlerle bireysel arzu ve isteklerin çat‎‏mas‎d‎r. Romanda anlat‎lan a‏k sadece hayal edilmi‏tir, ya‏anma f‎rsat‎ bulamam‎‏t‎r.

Dil ve Anlat‎m
Yazar, olay ِrgüsü üzerinde durmay‎p basit ayr‎nt‎lar‎ tasvir etmi‏tir. Bu detayl‎ tasvirler sonucunda Necip adeta bir feti‏iste olup ç‎km‎‏t‎r (فnci Erginün). Necip, en küçük detaylara kar‏‎ bile a‏‎r‎ duyarl‎d‎r. Suat’‎ her zaman yan‎nda hissetmek için onun eldivenin tekini çalm‎‏t‎r. Romanda olaylar hakim anlat‎c‎n‎n bak‎‏ aç‎s‎yla anlat‎lm‎‏t‎r. Roman‎n sonunda yazar aceleci davranm‎‏t‎r, yang‎n‎n ç‎k‎‏ sebebi belli deًildir ve k‎saca geçi‏tirilmi‏tir.

Halit Ziya – Mavi Yal‎ (Hikâye)

Zihniyet
Hikâyenin kahraman‎ s‎radan biridir. Hayat‎nda hayale yer vermeyen biridir. Hayat‎n‎ idame ettirmek d‎‏‎nda gayesi olmayan birinin hayat‎n‎ model alm‎‏t‎r. Maupassantvari bir hikâyedir.

Yap‎
Olay ضrgüsü: فlk birimde hayat‎ boyunca hayal kurmam‎‏ olan kahraman‎m‎z(kaptan) mavi yal‎y‎ gِrünce hayaller kurmaya ba‏lar. فkinci birim, kahraman‎n yal‎yla ilgili hayallerinden olu‏maktad‎r.
Ki‏iler: Tek bir ki‏inin etraf‎nda geli‏en hikâyenin sonunda eski bir arkada‏ hikâyeye dahil olur. قa‏‎rt‎c‎ bir figür olmaktan ِteye geçemez bu eski arkada‏ (Maupassant etkisi). Kaptan‎n annesi ve karde‏inden de haklar‎nda bir ‏ey ًِrenemediًimiz kadar k‎sa sِz edilir.
Mekân: Hayat‎ i‏iyle s‎n‎rl‎ olan kahraman‎n hikâyesinde mekân, gerçekliًi sembolize eden boًazda sefer yapan vapur ve hayallerin odaً‎ndaki mavi yal‎d‎r.
Zaman: Hikâye, kahraman‎n çocukluk y‎llar‎ ile mavi yal‎ hayallerinin y‎k‎ld‎ً‎ zaman‎ kapsar.

Tema
Hayal hakikat çat‎‏mas‎n‎n sade ve aç‎k tarzda anlat‎ld‎ً‎ ba‏ar‎l‎ bir hikâyedir. Metnin temas‎, kaptan‎n ya‏ad‎ً‎ hayal / hakikat çat‎‏mas‎d‎r.

Dil ve Anlat‎m
Anlat‎c‎, ilahi bak‎‏ aç‎s‎ndan; ki‏i, olay ve çevreyi dikkatle sunan yazar-anlat‎c‎d‎r. Halit Ziya’n‎n hikâyedeki dili romanlar‎ndakinden daha sadedir. Halktan birini anlat‎rken kullanmak zorunda olduًu ses, e‏ya ve gِrünü‏lerle ‏ekillenmi‏tir. Edebiyat-‎ Cedide’nin edebi diline has yap‎ ve terkipler yine de gِze çarpar.
 

asah

GOLD Üye
Katılım
14 Eki 2012
Mesajlar
2,943
Tepkime puanı
11
Puanları
0
Bölüm:
Türk Dili ve Edebiyatı
Şehir:
Zonguldak
ـnite 7

Edebiyat-‎ Cedide’de Mensur قiir

Prose Poetique / قiirsel düzyaz‎
Edebi bir tür olarak mensur ‏iirin ilk ِrnekleri poeme en prose ad‎yla Aloysius Bertrand taraf‎ndan sunulmu‏.

Mensur ‏iirin ilk ِrneًi Aloysius Bertrand’‎n 1842’de yay‎nlad‎ً‎ Gaspard de la Nuit’dir. Bertrand’‎ Le Centaure ve La Bacchante isimli eserleriyle Maurice de Guerin izler. Baudelaire’in Le Spleen de Paris, Rimbaud’nun Les Illuminations ve Une Saison en Enfer, Mallarme’‎n Divagations ve Comte de Lautreamont (Isidore Ducasse)’un Moldoror’un قark‎lar‎ bu türün ِnemli eserleridir.
19. yüzy‎l‎n sonlar‎nda mensur ‏iir diًer Avrupa ülkelerinde de kar‏‎l‎k bulur. فngiltere’de Thomas de Quncey, The English Mail Coach (فngiliz Posta Arabas‎) adl‎ eseriyle; Almanya’da Hِlderlin (ِlm. 1843), Stefan George ve Rainer Maria Rilke; فspanya’da G. Adolfo Becquer; Danimarka’da Jens P. Jacobsen; ABD’de Edgar Allan Poe (ِlm. 1849) ve Rusya’da Senilila Stichotvorenija v Proze adl‎ eseriyle Turgenyev, mensur ‏iirin ِnde gelen isimleridir.

Mensur ‏iir bir iki paragraftan birkaç sayfaya kadar olabilen belli bir konu ve tema etraf‎nda ِrülmü‏ k‎sa yaz‎lard‎r. Servet-i Fünun çevresindeki pek çok edebiyatç‎, içinde olduklar‎ santimantal havan‎n da etkisiyle mensur ‏iiri denemi‏tir.
Recaizade Mahmut Ekrem’in nesr-i muhayyel dediًi mensur ‏iir nesr-i ‏airâne, nesr-i ‏i’r-âmiz, nesr-i nazm-âmiz, mensure, nesr-i hayali, nesrâ-i ‏iir-âmiz, nesr-i hayali gibi ifadelerle kar‏‎lanm‎‏t‎r. Mensur ‏iir ifadesini ilk olarak Halit Ziya k‎llanm‎‏t‎r (1886, Hizmet gazetesi). TDK bu türe ‏iirce ad‎n‎ yak‎‏t‎rm‎‏t‎r. Mensur ‏iirin tan‎m‎ hakk‎nda yaz‎p çizenler olmu‏; Oktay Rifat, metinde ِnemli olan‎n biçim deًil içerik olduًunu alt‎n‎ çizerek ‏iiri belirleyenin kafiye ve uyak olmad‎ً‎n‎n anla‏‎ld‎ً‎n‎ sِyler. Hülya Argun‏ah ise mensur ‏iir için maddeler halinde tan‎mlama yapar. Servet-i Fünun gurubunun ‏iirde yakalamaya çal‎‏t‎klar‎ melodi ve müzikal haz için mensur ‏iir oldukça uygun bir uygulama sahas‎d‎r; mensur ‏iirlerde s‎kça kar‏‎m‎za ç‎kan baًlaç ve virgüllerle birbirine baًlanm‎‏ uzun cümleler, yazar‎n sِzcüklerle saًlamaya çal‎‏t‎ً‎ ritim duygusu için ِnemlidir. Mensur ‏iirde yoًun olarak kullan‎lan noktalama i‏aretleri de melodiyi yِnlendirmek amac‎yla kullan‎lm‎‏t‎r. Duygu yoًunluًu ِn planda olan yeni ve genç ‏airlerin kendilerini ispatlama amac‎yla ilk etapta denedikleri edebi tür olarak kar‏‎m‎za ç‎kar. Tanzimat dِneminde yap‎lan ‏iir çevirileri de mensur ‏iirin edebiyat‎m‎za girmesini kolayla‏t‎rm‎‏t‎r (Ahmet Hamdi, mensur ‏iir çevrilerini kِtü bir ç‎ً‎r olarak nitelemi‏).
Ahmet Hamdi Tanp‎nar’a gِre mensur ‏iirin ِnünü açan Recaizade Mahmut Ekrem’dir. Halit Ziya’n‎n mensur denemeleriyle yak‎n tarihlerde Mustafa Re‏it’in de mensur ‏iirleri yay‎nlan‎r. Mustafa Re‏it, mensur ‏iirlerini Gِzya‏lar‎ (1884) adl‎ bir kitapta toplar. Tesadüfen kar‏‎la‏t‎ً‎ küçük gündelik olaylar‎ duygusal yoًunlukla ifade ettiًi metinlerine benzer içerik Mehmet Celal’in Elvah-‎ قairane adl‎ kitab‎nda kar‏‎m‎za ç‎kar. Bu metinlerde tabiat varl‎klar‎, ‏airin duygular‎n‎ ifade ederken kulland‎ً‎ semboller gibidir.
Mensur ‏iir, Servet-i Fünun’cular‎n kaleminde moda haline gelir. قairane düzyaz‎, dِnemin roman ve hikâyelerinde de kar‏‎m‎za ç‎kmaktad‎r (Mai ve Siyah ve Eylül romanlar‎nda ِrnek olabilecek k‎sa parçalar fazlas‎yla vard‎r). Halit Ziya’dan sonra mensur ‏iirin en ba‏ar‎l‎ ِrneklerini Mehmet Rauf verir. Mensur ‏iirlerini 1901 y‎l‎nda Siyah فnciler adl‎ kitapta toplar. قiirlerinin tematiًi a‏k, kِtümserlik, kaç‎‏, tabiat, yaln‎zl‎k ve ِlümdür. Mensur ‏iirin bir diًer ِnemli ismi Hüseyin Cahit Yalç‎n’d‎r. 24 k‎sa yaz‎s‎ bu kapsamda deًerlendirilebilir. Celal Sahir Erozan mensur ‏iirlerini Buhran (1909) ve Siyah Kitap (1912) adl‎ kitaplar‎nda toplam‎‏t‎r.

ـnite 8

II. Abdülhamit Dِnemi Türk Edebiyat‎

Servet-i Fünun topluluًunun d‎‏‎nda kalan edebi etkinliklerin tan‎m‎nda ara nesil ifadesi yayg‎nl‎kla kullan‎lmaktad‎r.
Dِnemin ِnemli temsilcileri:

Hüseyin Rahmi Gürp‎nar
Ahmet Mithat Efendi çevresinde yeti‏mi‏ yazarlar‎m‎zdand‎r. ق‎k roman‎ vesilesiyle Ahmet Mithat Efendi’yle tan‎‏m‎‏t‎r. Tercüman-‎ Hakikat yazarlar‎ndand‎r. 1894’te فkdam’da yazmaya devam eder. فffet adl‎ roman‎ bu gazetede yay‎nlan‎r. Mutalleka (Edebiyat‎m‎zda mektup tarz‎ndaki ilk romand‎r) bir sonraki roman‎d‎r. En ِnemli eseri Mürebbiye’dir. Tesadüf, Bir Muadele-i Sevda, Metres ve Nimet‏inas bir ‏ekilde Mürebbiye roman‎na baًl‎d‎r. Birçok roman‎nda karc‎m‎za ç‎kan alaturka ve alafranga tiplerin çat‎‏mas‎ Alafranga adl‎ roman‎nda as‎l konu olarak kar‏‎m‎za ç‎kar. Roman‎n‎n sansür edilmesinden sonra bir süre roman yay‎nlamayan Hüseyin Rahmi, II. Me‏rutiyet’in ilan‎ndan sonra mizah dergileri ç‎kar‎r. ق‎psevdi adl‎ roman‎ Sabah gazetesinde tefrika edilir. Kuyruklu Y‎ld‎z Alt‎nda Bir فzdivaç, Sevda pe‏inde, Gulyabani ve Cad‎, bu dِnemin romanlar‎d‎r. Birinci Dünya Sava‏‎ y‎llar‎nda edebiyat‎m‎z‎n tan‎nm‎‏ isimlerinden biri haline gelen yazar, Ben Deli Miyim, Mezardan Kalkan قehit, Kokotlar Mektebi, قeytan ف‏i ve Utanmaz Adam eserleriyle yaz‎ hayat‎na devam eder.
Eserlerinde doًu-bat‎, eski-yeni gibi çat‎‏malar‎ mizahi bir dille ele alan yazar‎n as‎l ِzelliًi dilidir. Sanatl‎ sِyleyi‏ten uzak gündelik konu‏ma dilini eserlerinde ba‏ar‎yla kullanm‎‏ olan yazar‎n eserleri, Türk roman‎n‎n geli‏mesinde çok ِnemli bir merhaledir. Emile Zola’n‎n deneysel natüralist roman formunu uygulamaya çal‎‏m‎‏t‎r. Romanlar‎ndaki tiplemelerde fizyolojik, sosyolojik ve kal‎t‎msal ko‏ullanmalar çokça kar‏‎m‎za ç‎kar. Hüseyin Rahmi’nin olay ِrgüsü içinde toplumda gِrdüًü aksakl‎klar‎ ele almas‎ onu Edebiyat-‎ Cedide gurubunda kesin biçimde ay‎rmaktad‎r.

Ahmet Rasim
Edebiyata ilgisi ًِrencilik y‎llar‎nda ba‏layan yazar‎n ilk denemeleri klasik edebiyatç‎lar‎m‎z‎n eserlerine yazd‎ً‎ nazirelerdir. فlerleyen y‎llarda Frans‎zca ًِrenip Frans‎z edebiyat‎n‎ okumaya ba‏lar. 1884 y‎l‎nda Ceride-i Havadis gazetesine girer. Daha sonra Tercüman-‎ Hakikat’e geçer ve ilk kitab‎ Fonograf’‎ yay‎nlar (1884).
Ahmet Mithat Efendi çizgisinde eserler vermeye ba‏layan yazar‎n edebiyat‎m‎za katk‎s‎ aً‎rl‎kla dil odakl‎d‎r. قehir hayat‎n‎n farkl‎ kesimlerinden tiplemeler ve olaylar‎ yaz‎lar‎na konu eden Ahmet Rasim bu ِzelliًiyle de dِnemin edebiyatç‎lar‎ aras‎nda ِnemli bir ki‏iliktir. Milli Edebiyat’‎n dilini haz‎rlayan yazar olarak kabul edilir. Ahmet Mithat ve Hüseyin Rahmi gibi Ahmet Rasim’in yaz‎ hayat‎n‎n gayesi halk‎ bilgilendirmektir.
قehir Mektuplar‎ adl‎ eseri فstanbul’un gizli kalm‎‏ kِ‏elerindeki hayat‎n zenginliklerini, renklerini ele al‎r. Gecelerim, ضmr-i Edebi, Eski Maceralardan Fuh‏-i Atik, Matbuat Hat‎ralar‎ndan, Muharrir, قair, Edip gibi eserlerinde de samimi dil ve renkli tipler dikkat çeken niteliklerdir. Osmanl‎ Tarihi, Küçük Tarih-i فslam, Resimli ve Harital‎ Osmanl‎ Tarihi, فki Hat‎ra ـç قahsiyet ve فstibdattan Hakimiyet-i Milliyeye adl‎ eserleri halk‎ ًِretmeyi amaçlad‎ً‎ için sade bir dille, sohbet havas‎nda yaz‎lm‎‏ eserlerdir.

Mehmet Celal
Yaz‎ hayat‎na 1884 y‎l‎nda ba‏layan Mehmet Celal 1901 y‎l‎na dek deًi‏ik türlerde birçok esere imza atm‎‏t‎r. فrticalen ‏iir sِyleme yeteneًiyle tan‎n‎r. Edebi k‎ymeti zay‎f ‏iirler yazm‎‏t‎r. قiirlerinde Naci’nin tesiri alt‎ndad‎r. Hikâyeleri ise konu bak‎m‎ndan dِneminin sosyal hayat‎n‎ anlatan teknik olarak zay‎f nitelikte eserlerdir. قiir, roman, hikâye ve inceleme ba‏l‎kl‎ eserlerinin say‎s‎ yüze yak‎nd‎r.

قair Nigâr Han‎m
Karde‏inin ِlümü üzerine ilk ‏iirlerini yazan Nigâr Han‎m o tarihte 12 ya‏‎ndayd‎. Genç k‎zl‎k y‎llar‎nda ‏iir kitab‎ ne‏reder. Gazetelere fotoًraf vererek dedikodulara yol açar. قiirlerinin edebi k‎ymeti zay‎ft‎r. Günlüًe dü‏ülmü‏ notlar gibidirler. Nesir ve ‏iirlerinde teknik, ya‏anm‎‏‎n ‏iirle‏tirilmesi ‏eklinde zuhur eder. فlk eseri Efsus’tur (1887). Genç bir Müslüman k‎za ait olmalar‎ bak‎m‎ndan ِnemlidir bu ‏iirler. Niran, 1896’da ne‏redilir. Aks-i Seda 1899’da yay‎mlan‎r. Sefahat-‎ Kalb, Elhan-‎ Vatan ve Girive diًer eserleri’dir.

Ali Kemal
فlk ‏iirlerinde Muallim Naci etkisindedir. 1885’te Gül‏en adl‎ dergiyi ç‎kar‎r (henüz 16 ya‏‎ndad‎r). 1887’de Fransa’ya gider. Avrupa’n‎n ba‏ka ‏ehirlerini de gezer. Abdülhamit kar‏‎tlar‎yla tan‎‏‎r, onlardan biri olur. 1889’da فstanbul’a dِner. Muhalif tavr‎ kar‏‎l‎ً‎n‎ bulur; Halep’e sürülür. Muhalif tavr‎ hiç deًi‏mez, 1912’den sonra فstanbul’a dِner ama bu defa da فttihat ve Terakki taraf‎ndan sürgün edilir. Yeniden فstanbul’a dِndükten sonra Bir Safha-i Tarih ve Rical-i فhtilal adl‎ siyasi metinleri kaleme al‎r. Peyam ad‎nda bir gazete ç‎kar‎r. A‏‎r‎ muhalif bu gazete kapat‎l‎r. Sabah gazetesinde yazmaya ba‏lar. Hürriyet ve فtilaf F‎rkas‎’na girer. Mensubu olduًu partinin kabinesinde Dahiliye Naz‎r‎ olarak yer bulur. Kuvay‎ Milliye kar‏‎t‎ tamimleriyle dikkat çeker (halk nezdinde vatan haini olarak nam salar).
En çok dikkat çeken eseri Sorbonne Darülfünununda Edebiyat-‎ Hakikiye Dersleri adl‎ çal‎‏mas‎d‎r. Eser, realizmin esaslar‎n‎ ele al‎r (1898). Paris Musahabeleri, Mesele-i قarkiyeye Medhal (1900) edebiyat d‎‏‎ eserleridir. اِlde Bir Sergüze‏t ve فki Hem‏ire birer kِy roman‎d‎r. Tenkit alan‎nda Müverrih mi قair mi? (1917), Y‎ld‎z Hat‎rat-‎ Elimesi (1910), Bir Safhay‎ قebab-Bir Safhay‎ Tarih (1913), Rical-i فhtilal: Condorcet, Saint Just, Danton, Robespierre (1913), Fetret (1913), Tarih-i Siyasi (1918), فlm-i Ahlak (1914) gibi eserleri vard‎r.

Tevfik Nevzat
Eًitimini kendi çabalar‎yla devam ettirir. 1884’te Nevruz dergisinde ‏iirleri yay‎mlan‎r. Halit Ziya’y‎ takip ederek 1886’da فzmir’de Hizmet gazetesine geçer. 1894 y‎l‎nda Avrupa’ya kaçar. Padi‏ah aff‎n‎ al‎nca فzmir’e dِner. 1895’te Ahenk ad‎nda bir gazete ç‎kar‎r. 1891’de Aheng-i قebab adl‎ ‏iir kitab‎ bas‎l‎r. قiir d‎‏‎ndaki yaz‎lar‎ kitapla‏mam‎‏t‎r.

Selanikli Fazl‎ Necip
فmzas‎na ilk olarak Gonce-i Edeb dergisinde rastlar‎z (Selanik). Be‏ir Fuad ile mektupla‏malar‎ edebiyat camias‎nda tan‎nmas‎n‎ saًlam‎‏t‎r. 1895 y‎l‎nda Selanik’te yay‎na ba‏layan As‎r gazetesinde 1909 y‎l‎na dek ba‏yazarl‎k yapm‎‏t‎r. Bir gençlik Rüzgâr‎, Dilaver, Cani mi Masum mu? Sevda-y‎ Mefdun, ق‎k, Dِrt Mevsim, Yine Orada, Pervin, Garip Aileler, Nas‎l Nefy Olunuyordu? Adl‎ romanlar‎ bu gazetede tefrika edildi. Japonya Seyahatnamesi, Roz ve Ninet, Arsen Lüpen gibi çevirileri de gazetede yay‎mland‎. Eserlerinde kulland‎ً‎ sade Türkçe Milli Edebiyat’‎ haz‎rlayan süreçlerden biri olarak kabul edilebilir.
Sevda-y‎ Mefdun, ق‎k, Dِrt Mevsim ve Pervin adl‎ romanlar‎nda alafranga tipler dikkat çeker. Bu tiplerin kar‏‎s‎nda bat‎l‎la‏may‎ doًru anlam‎‏ bir diًer kahraman muhakkak vard‎r. Konular‎ bak‎m‎ndan eserleri üç ayr‎ kategoride incelenebilir: فlk roman‎ndan itibaren doًu-bat‎, alaturka-alafranga çat‎‏mas‎n‎ ele al‎r. Tarihi ve cinai konular‎ ele ald‎ً‎ eserler, modernle‏meyi telkin eden eserler diًer ba‏l‎klard‎r. Menfa, II. Abdülhamit dِnemini ele‏tiren tek eseridir.

Mustafa Re‏it
فmzas‎na ilk olarak 1880 y‎l‎nda ç‎kan قark mecmuas‎ndaki mukaddimede rastlar‎z. Genç ‏air ve yazarlar‎n yeti‏mesinde katk‎lar‎ olan mecmualardan bir diًeri Envar-‎ Zeka’y‎ da Mustafa Re‏it ç‎karm‎‏t‎r. 1884’te derginin yay‎n hayat‎ sona ermi‏ bir y‎l sonra da yazar‎n romanlar‎ kitapla‏m‎‏t‎r. Bir اiçek Demeti, Tezkir-i Mazi, Ye’is Yahut Bir Cürm-i Me‏hud ve Fiora ayn‎ yay‎mlanm‎‏ eserleridir. Son roman‎ Son Salon ve A‏k 1899’da yay‎mlanm‎‏t‎r. قiirlerini toplad‎ً‎ Gِzya‏lar‎ (1886) en ِnemli eseridir.


k‎tap b‎tt‎
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Son mesajlar

Forum istatistikleri

Konular
17,421
Mesajlar
134,319
Kullanıcılar
90,727
Son üye
Feederblw
Üst