Aöf Sermaye Piyasaları ve Finansal Kurumlar Dersi 1.Ünite Ders Notları

tremendous

Forum Yöneticisi
Katılım
11 Ara 2012
Mesajlar
1,781
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
İstanbul
Aöf Sermaye Piyasaları ve Finansal Kurumlar Dersi 1.Ünite Ders Notları

Finansal Sistem ve Finansal Piyasalar

Finansal Mimari: Finansal piyasalar ve finansal piyasalardaki gelişmeler ekonomideki tüm birimleri yakından lgilendirmektedir. Faiz oranlarında bir artış, alınacak kredinin faiz oranını arttıracağından daha fazla maliyetekatlanmak durumunda kalınacak ya da kredi almaktan vazgeçilecektir. Diğer taraftan faiz oranlarındaki memnuniyetverecektir. Yine borsa ya da döviz kurlarındaki bir dalgalanma sadece işletmeleri, devleti ya da devleti temsilenhükümetleri değil, tüm toplumu yakından ilgilendirmektedir. Faiz, altın, tahvil, döviz, borsa endeksleri gibi finansalvarlıkların fiyat hareketleri, birimlerin hem mevcut servet düzeyini hem de gelecekle ilgili finansal kararlarını
etkilediği için finansal piyasalara olan ilgi her geçen gün artmaktadır.

Servet: Ekonomik birimlerin sahip olduğu tüm varlıklarıdır.

Finansal Piyasalar Neden Vardır, Fonksiyonları Nelerdir?

Piyasa genel anlamda arz ve talebin karşılaştığı ortamlardır. Bir ekonomide piyasaları reel piyasalar olarak iki temel grupta toplamak mümkündür.

Reel Piyasaları: Mal ve hizmet alım-satımının yapıldığı mal ve hizmet piyasaları ile mal ve hizmetlerin üretiminde kullanılan üretim araçlarının alınıp satıldığı piyasalar oluşturmaktadır.

Finansal piyasalar: Fon arz eden birimlerle, fon talep eden birimleri karşılaştırarak her iki tarafın da ihtiyaçlarının giderilmesine, refah düzeylerinin artmasına, bu bağlamda da ekonominin gelişmesine olanak sağlamaktadır.
Bir ekonominin temel birimleri hane halkı(bireyler), işletmeler ve devlettir. Finansal piyasalarda fon sunanlar tasarruf fazlası veren birimler, fon talep edenler tasarruf açığı olan birimler olarak adlandırılmaktadır.
Ekonominin gelişimi, refah düzeyinin arttırılması için tasarruf eden birimlerle (Fon arz eden birimler) yatırım yapacak birimlerin (fon talep eden birimler) karşılaştırılması gerekmektedir. Böylece dağınık halde bulunan tasarrufların bir araya getirilerek, yatırım yapacak birimlere, güven ortamı içinde aktarılması sağlanabilir.
Finansal piyasalar sadece üretime yönelik harcamalar için değil, aynı zamanda tüketim harcamaları için gerekli fonların da temin edildiği piyasalardır.

Finansal Piyasalar ve Finansal Sistem: Finansal piyasalarda fonların, arz edenlerden talep edenlere aktarılmasında etkin işleyen bir sisteme ihtiyaç vardır. Finansal sistemin etkinliği arttığı ölçüde fon arz ve talebinin uygun koşullarda,uygun fiyatlarla karşılaşma olanağı artmaktadır.
Finansal piyasalar, fon arz edenler ve fon talep edenler yanında fon akımlarına aracılık eden kurumlar, fon akımını sağlayan finansal varlıklar; Piyasaların adil, şeffaf ve güven ortamı içinde çalışmasını sağlayacak hukuki ve idari düzenlemelerden oluşan bir sistem olarak düşünmek gerekir.

Finansal sistemi oluşturan unsurlar;
*Tasarruf sahipleri(Fon arz edenler)
*Yatırımcılar (Fon talep edenler)
*Yardımcı ve finansman araçları
*Yardımcı kuruluşlar
*Hukuki ve idari düzenlemeler şeklinde sayılabilir.
Bireylerin gelirleri ve harcamaları zaman içinde değişmektedir. Bazı dönemlerde harcamaları gelirlerinden fazla bazı dönemlerde az olmaktadır. Dolayısıyla bireylerin geliri ile harcamaları çoğu zaman eşit değildir. İşletmeler günlük faaliyetlerini sürdürmeleri yanında büyümek, rekabet üstünlüğü sağlamak, teni yatırımlar yapmak durumundadır.
İşletmeler devamlı büyüme, yeni girişimlerde bulunma istediğinde olduğundan fon açığı veren, diğer bir ifade ile fon talep birimlerdir.

Devletlerin de yatırımları ve cari harcamaları için paraya ihtiyaçları vardır. İşletmeler gibi devletler
de toplamda fon talep eden birim olarak finansal piyasalarda önemli ağırlıklı olan birimlerdir.
Yabancılar doğrudan yatırımlar veya portföy yatırımları ile ülkelere fon girişine yol açarken benzer şekilde yerliler deyabancı ülkelere fon transferi gerçekleştirmektedir.

Doğrudan Yatırımlar: Bir şirketin üretimini ana merkezinin bulunduğu ülke sınırları dışına yayarak yabancı ülkelerdeyalnız ya da ortaklarla üretim tesisi kurması, mevcut tesisleri satın alması ya da bu tesislerle birleşmesidir.

Portföy Yatırımları: Yabancıların üretime yönelik yatırım değil de menkul değerlere yapılan yatırımlarıdır. Sıcak paraolarak da adlandırılan bu tür yatırımların amacı üstlenilen risk karşılığında en yüksek getiriyi elde edebilmektir.

Finansal Piyasaların Sınıflandırılması:Finansal piyasaları farklı açılardan sınıflandırmak mümkündür. Aşağıda dahaçok benimsenen sınıflandırmalara yer verilmiştir.

Finansal Varlığın niteliğine göre;
*Borç piyasaları
*Öz Sermaye Piyasaları
Finansal Varlığın Süresine göre;
*Para piyasaları
*Sermaye Piyasaları
Finansal Varlığın ilk kez alınıp satılmasına göre;
*Birincil piyasalar
*İkincil Piyasalar
Ödemelerin hemen ya da gelecekte yapılmasına göre;
*Nakit ya da spot piyasalar
*Vadeli piyasalar
Örgütleme durumuna göre;
*Örgütlenmiş piyasalar (Organize Piyasalar)
*Örgütlenmemiş piyasalar (Organize olmamış piyasalar, tezgah üstü piyasalar)
Borç Piyasası ve Öz sermaye piyasası:Finansal piyasalarda en yaygın biçimde kullanılan finansman yönetimi borçlandırmalardır. Borç; bankalardan sağlanabileceği gibi borçlanma araçları ihraç edilerek tasarruf sahiplerinden de sağlanabilir. Borçlanma araçlarının iki temel özelliği, belirlenmiş bir vadesinin ve faizinin olmasıdır. Borç alanlar, vadeiçinde faizi ve anaparayı ödemek zorundadır. Borçlanma amacına bağlı olarak borcun vadesi kısa ya da uzun olabilir.
Hazine bonoları, devletin kısa süreli fon ihtiyacını karşılama da en çok kullanıldığı para piyasası araçlarındandır.
İşletmeler de yine kısa süreli fon ihtiyacını karşılamada banka kredilerini ve finansman bonolarını kullanabilmektedir.
Öz sermaye piyasasında hisse senedine yatırım yapan yatırımcılar kuruma ortak olmakta, kurumun karı ve varlıkları
üzerinde hakka sahip olmaktadır. Ayrıca hisse senedi sahipleri kurma ortak oldukları için oy hakkına ve yöneticileri
belirleme hakkına da sahiptirler. Ortaklık hakkı veren finansman araçlarıyla borçlanma araçlarının diğer bir farkı faiz
ödemesi yapılmadıktan sonra ortaklara kar payı ödemesinin yapılabilmesidir. Tasfiye durumunda da borç verenlerin
öncelik hakkı vardır; tasfiye sonucunda önce borçlulara ödeme yapılır, kalan öz sermaye sahiplerine ödenir.
Para Piyasaları ve Sermaye Piyasaları: İşletmeler genellikle kısa süreli varlıklarını finanse etmede, kısa süreli
harcamalarını karşılamada para piyasalarından orta ve uzun vadeli varlıklarını finanse etmede de sermaye piyasalarından faydalanır.
İşletmelerde sermaye piyasalarından sağlanan fonlar, genellikle orta ve uzun süreli varlıkların finansmanında kullanılır. Bir ülkede sermaye piyasasının gelişebilmesi için aşağıda belirtilen koşulların oluşması gerekir;
*Ekonomide tasarruf düzeyinin yükselmesi
*Özel ya da kamu işletmelerinin uzun süreli fonlara ihtiyaçlarının olması
*Menkul değerlere yatırım yapılmasına uygun ortamın olması,
*Çok sayıda halka açık anonim ortaklarının olması
*Sermaye piyasasında aracılık yapacak aracı kurumların gelişmiş olması
*Halka açıklanacak bilgileri izleyecek, yatırım analizleri yapabilecek kişi ve kurumların olması,
*Sermaye piyasasının güven, açlık ve kararlılık içinde çalışmasını sağlayacak yasal düzenlemelerin olması gibi sayılabilir.
Not: Sermaye piyasaları , piyasa ekonomisinin var olduğu kapitalist ekonomilerde sistemin vazgeçilmez bir öğesidir.
Bu piyasaların sağlıklı bir biçimde işleyerek ülke ekonomisine gerekli katkıyı sağlayabilmesi için ekonominin sağlıklı veistikrarlı olmasının rolü büyüktür. Para piyasası ile sermaye piyasası arasındaki temel farklılıklar şu şekilde sıralanabilir

*Para piyasasında risk sermaye piyasasına göre daha düşüktür. Para piyasasında vade kısa olduğu için sermayepiyasasına göre risk daha düşük olur. Riske bağlı olarak para piyasasında getiri de sermaye piyasasına göre daha düşük olacaktır.
*Para piyasası finansal araçların likiditesi sermaye piyasasına göre daha yüksektir.Likidite finansal varlıkların kısa sürede, kolaylıkla ve değerinden önemli kayıp olmaksızın alınıp satılabilmesidir.

Organize Piyasa-Organize Olmayan Piyasa (Tezgah üstü piyasalar) : Finansal piyasalar organize olup olmamasınagöre organize piyasalar ve organize olmayan piyasalar olarak sınıflandırılabilir. Organize Piyasalarda yatırımcılartarafından bilgilere erişim kolay ve düşük maliyetli olur, çok sayıda alıcı ve satıcı olduğu için tam rekabet koşullarıdaha geçerli olur, alıcı ve satıcıların tek başlarına piyasayı etkileyebilme gücü olmaz. Bu bağlamda örgütlenmişpiyasalarda finansal varlıkların fiyatı doğru olarak belirlenir. Organize olmamış piyasalarda finansal varlıkların fiyatları
pazarlıkla oluşur. Bu tür piyasalarda genellikle işlem yapan tasarruf sahiplerinin kimliği bilinmediği gibi aracı kurumdabilinmez. Organize olmamış piyasanın aldatılma olması devamlılık göstermemesi gibi sakıncaları olmasına karşılıkküçük ve riski yüksek olan işletmelerin finansal varlıklarına likidite kazandırması açısından önemli işlevleribulunmaktadır.
Para piyasasının örgütlenmiş kurumu bankalar sistemidir. Örgütlenmiş para piyasası banka sisteminin dışında kalanpiyasadır. Bankalar dışındaki kişi ve kuruşlar da bazen işletmelere kısa vadeli fon sağlanmaktadır.
Sermaye piyasalarının örgütlenmiş temel kurumu borsalardır.

Birincil piyasa-İkincil piyasa: Finansal varlıkların ilk kez alıcılara satıldığı piyasa birincil piyasa denir. İkinci piyasalar ise
daha önce alınıp satılan finansal varlıkların tekrar işlem gördüğü piyasalardır.

Spot piyasa- vadeli piyasa: Ödemenin ve teslimatın hemen ya da 2 iş gününde yapıldığı piyasalara spot piyasa denir.

Yatırım ve Finansman Araçları: Finansal piyasalara fon sunanların sundukları fon karşılığında fon talebinde bulunanlardan aldıkları varlıklara Finansal varlık (Finansal araç )denir. Finansal varlıklar fon talebinde bulunanlartarafından yaratılıp fon sahiplerine fonlarının karşılığında verilir. Finansal varlıkların arsa, bina gibi reel varlıklara görefarklılığı değerinin taşıdığı haktan kaynaklanmasıdır. Finansal varlık, ihraç eden birim açısından bir yükümlülük ikensatın alan açısından bir varlıktır. Sermaye piyasası kanunu’na (SPK) göre menkul kıymet ortaklık veya alacaklılık hakkı
sağlayan, belli bir meblağı temsil eden, yatırım aracı olarak kullanılan dönemsel gelir getiren misli nitelikte serihalinde çıkarılan ibareler aynı olan ve şartları sermaye piyasası kurulu tarafından belirlenen kıymetli evrak olarak tanımlanmaktadır.
Tüm finansal varlıklar alacak hakkı veren (çıkaran birim açısından borç ifade eden) finansal varlıklar ve ortaklık hakkıveren finansal varlıklar olarak iki temel grupta toplanabilir. Alacak hakkı veren ya da borç ifade eden finansal varlıklarıihraç eden kurumlar sabit ya da değişken oran üzerinden faiz ödemek durumundadır. Diğer taraftan hisse senedinisatın alan yatırımcılar ise bu senedi ihraç eden firmanın ortağıdır ve faiz gibi sabit bir nakit akışı beklentisiolmayacaktır. Hisse senedi yatırımcılarının firmanın karından pay alma ve hisse senedinin değerinin artması durumdasermaye kazancı elde etme hakkı vardır.
Borçlanma araçlarının nakit girişleri, faiz ve anapara ödemeleri iken hisse senetlerinin nakit girişleri kar payı vesermaye kazancıdır. Nakit akışların elde edilme olasılığına bağlı olarak finansal varlıkların getirisi ve fiyatı farklılıkgösterecektir.

Riskin tahmin edilebilirliği: Bir finansal varlığın riski, getirisindeki ölçülebilir oynaklıkla ilgilidir. Finansal varlıktan eldeedilecek nakit akışlarının gerçekleşmesi olasılığı arttıkça risk düşecektir. Risk, finansal varlığın türüne, vadesineçıkaran kurumun durumuna göre değişecektir. Finansal varlığın riski, finansal varlığı çıkaran kurumun niteliğine bağlıolarak farklılık gösterir. Devletin çıkardığı tahviller ile özel firmaların çıkardığı tahviller aynı risk düzeyinde değildir.
Riske bağlı olarak finansal varlıkların fiyatı da değişecektir.

Nakit Akışları: Bir finansal varlığın getirisi belirli bir zaman diliminde o finansal varlıktan sağlanacak nakit girişleriylehesaplanır. Finansal varlığın türüne göre elde edilecek nakit akışları değişecektir.

Vade: Finansal varlıklarda vade önemli bir faktördür. Finansal varlıkların vadesi uzadıkça finansal varlıklardan eldeedilecek nakit akışlarının gerçekleşme olasılığı düşecek, buna bağlı olarak risk artacaktır.

Likidite: Likidite, paraya dönüştürülebilme özelliği olarak da ifade edilebilir. Finansal varlıklar ne kadar kısa sürededeğerinden önemli kayıp olmaksızın kolaylıkla paraya dönüşebiliyorsa likiditesi o kadar yüksek olacaktır.

Bölünebilirlik: Bu özellik finansal varlıkların en az hangi miktarlarda paraya dönüştürülebileceği ile ilgili bir özelliktir.Finansal varlıklar ne kadar bölünebilir ise diğer bir ifade ile ne kadar küçük birimlerle alınabilme özelliğine sahipse o kadar kolay alınıp satılabilecektir.

Vergi özelliği: Finansal varlıkların diğer bir özelliği vergi statülerinden kaynaklanmaktadır. İdari düzenlemelerle bir kısım finansal varlıklara vergi muafiyeti getirilirken bazılarına düşük vergilendirme yapılabilir.

Para Birimi: Finansal varlıklar ülke parası dışında bir para birimiyle de çıkarılabilir. Serbest döviz kuru sistemlerinin geçerli olduğu günümüz ekonomilerinde finansal varlığın para birimi önemli hale gelmektedir. Çoğu finansal varlıklar tek bir para birimiyle T, $, £, ¥ gibi ihraç edilmektedir.

Finansal Aracılık Ve Finansal Kurumlar:Finansal piyasalarda fon arz ve talebi doğrudan ya da finansal aracılar vasıtasıyla karşılaşabilir. Finansal aracı kurumlar, fonların arz edenlerden talep edenlere kolay ve etkin bir şekilde transfer edilmesinde yardımcı olan kuruluşlardır. Finansal sistemde fonların el değiştirmesi genellikle finansal aracı kurumlar tarafından gerçekleştirilir.
Finansal varlıkların araya bir kurum girmeksizin aracısız el değiştirmesine doğrudan finansman, aracılar vasıtasıyla el değiştirmesine dolaylı finansman denir. Fonlar daha çok finansal kurumlar olarak da adlandırılan aracı kuruluşlar aracılığı ile el değiştirmektedir.
Doğrudan finansmanda fonlar, fon arz edenlerden fon talep edenlere doğrudan transfer edilmektedir. Menkul kıymetler borsasındaki işlemler doğrudan finansman özelliği göstermektedir. Bu piyasada tasarruf sahipleri fonlarını uygun gördükleri finansal varlıklara yatırır. Bu yatırımla ilgili riskleri de kendileri üstlenir. Doğrudan finansmanda fon arz ve talebi doğrudan karşılamakta, ancak bu süreci hızlandırmak ve etkinliği arttırmak için bazı kurumların aracılık etmesi doğrudan finansman özelliğini kaybettirmemektedir. Bu kurumlar;

Brokerlar: Bir komisyon karşılığında fon arz edenlerle talep edenleri karşılaştıran kurumlardır. Brokerlar kendi nam ve hesabına işlem yapmazlar.

Dealer: Başkaları ve kendi nam ve hesabına işlem yapan aracı kurumlardır.

Yatırım Bankaları: Mevduat kabul etmeyen, kredi vermeyen işletmelerin menkul kıymet ihraçlarında danışmanlık ve aracılık yapan kurumlardır.
Dolaylı finansmanda ise fon arz edenlerle talep edenler doğrudan karşılaşmaz araya aracı kurumlar girer. Aracı kurumlar tasarruf sahiplerinden sağladıkları fonları fon talep edenlere vererek aracılık hizmeti sunar ve riski üstlenir.
Finansal piyasalarda aracılığı gerekli kılan iki tür maliyetten bahsedilebilir.
*İşlem Maliyeti: Fon transferinin gerçekleştirilebilmesi için gerekli zaman ve harcanması gereken paradan oluşur.
*Esik Bilgilenme Maliyeti: Finansal işlemlerde tarafların aynı ölçüde, bilgiye sahip olmaları çok mümkün değildir.
Taraflardan birinin eksik bilgiye sahip olması asimetrik bilgi sorununu ortaya çıkarmaktadır. Kredi verenin eksik bilgiye sahip olması iki önemli soruna neden olacaktır.

*Ters seçim sorunu: Kredi verenin eksik bilgilendirilmesinden kaynaklanmaktadır.

*Kötü niyet: Kredi sözleşmesi yapıldıktan sonra kredi kullanan tarafın krediyi geri ödeme olasılığını azaltan davranışlarda bulunmasından kaynaklanmaktadır.
Finansal aracı kurumlar, bilgi asimetrisinden doğan ters seçim ve kötü niyet sorunlarının azaltılmasında, finansal piyasaların etkinliğinin arttırılmasında önemli görevler üstlenmektedir. Küçük tasarruf sahiplerinin tek başlarına üstlenemeyeceği işlem maliyetlerini, bilgi asimetrisinden kaynaklanan ters seçim ve kötü niyet rizikolarını azaltması nedeniyle aracı kurumları tercih etmeleri durumunda daha yüksek geri elde etmeleri söz konusu olmaktadır.

Finansal Kurumlar: Finansal kurumları farklı açılardan sınıflandırmak mümkündür. Para yaratma durumu dikkate alındığında finansal kurumlar para yaratan ve para yaratmayan finansal kurumlar olarak sınıflandırılabilir.
Finansal piyasalarda finansal aracı kurumlar arasında etkinliği ve önemi en fazla olan kurumlar para yaratan finansal kurumlardır. Ülkemizde para yaratan kurumlar Merkez Bankası, Ticari Bankalar ve Katılım Bankalarıdır.

Merkez Bankaları: Merkez bankalarının ayırt edici özelliği emisyon yetkisine sahip olmalarıdır. Banknot ihracının bir bankaya tanınması, banknotlarda yeknesaklığın sağlanması, para ve kredi hacminin devletçe belirlenen amaçlara göre ayarlanması açısından önemlidir. Merkez bankaları para, kredi ve döviz politikalarını belirleyip, uygulayan
kurumlardır.
Ticari Bankalar:Ticari bankacılık terimi genel olarak mevduat kabul eden kredi kurumlarını ifade eder. Tüm mevduat bankalarının temel fonksiyonu mevcut toplamak ve borç vermektir. Ticari bankaların fon kaynaklarını genellikle kısa süreli mevduatlar, fon kullanımlarını ise işletme kredileri oluşturduğu için ticari bankalar para piyasasının temel kurumu olarak görülür. Ticari bankaların banka sistemi içinde en önemli faaliyetlerden birisi de kaydi para yaratmasıdır.

KaydiPara :Bankaya yatırılan mevduatın bir bölümünün kanunu karşılık ayrıldıktan sonra kredi olarak kullandırılması sonucu oluşur.

Katılım Bankaları:Katılım bankaları dini inançları gereği faiz gelirini kabul etmeyen birimlerin tasarruflarını sisteme kazandırmak üzere oluşturulan kurumlardır.

Kalkınma ve Yatırım Bankaları:Kalkınma ve yatırım bankaları, gelişmekte olan ülkelerde sermaye yetersizliği açığını giderme, sanayileşme sürecini hızlandırma görevini üstlenen kurumlardır.

Sigorta Kurumları: Gelecekte oluşabilecek tehlikelere karşı oluşacak zararları azaltmak ya da tamamen karşılamak üzere faaliyette bulunan kurumlardır.

Aracı Kurumlar:Aracı kurumlar finansal piyasalarda hem birincil hem de ikincil piyasada aracılık yapmak üzere faaliyetlerine izin verilen kurumlardır.

Menkul Kıymetler Borsaları: Borsaya kote olmuş menkul kıymetlerin alım ve satımının yapıldığı fiyatların tespit ve ilanı işleriyle yetkili olarak kurulan tüzel kişiliğe sahip kurumlardır.

Faktoring ve Forfaiting Şirketleri: Alacakları vadesinden önce paraya dönüştüren finansal kurumlardır.

Finansal Kiralama Şirketleri:İşletmelere gerekli olan varlıkları satın almak yerine kiralayarak hizmet sunan finansal kurumlardır.

Finansman Şirketleri: Mal yada hizmetin alımlarını kredilendirmek amacıyla kurulmuş şirketlerdir.

Varlık Yönetim Şirketleri: Finansal kurumların alacaklarını tahsil etmek varlıklarını yeniden yapılandırmak ve satılmasını sağlamak amaçlarla oluşturulmuş kurumlardır.

Yatırım Ortaklıkları: Ortaklığa katılan birimlerin uzmanlıkları sayesinde birikimlerini çeşitli finansal varlıklara yatırarak riski dağıtmak ve sınırlandırmak bu kurumlara fon sunanların yatırım portföyünü tek başlarına başaramayacakları etkin bir biçimde yönetmek üzere kurulan kurumlardır.

Yatırım Fonları: Katılma belgeleri karşılığında toplanan paralarla sermaye piyasası araçlarından ve kıymetli madenlerden oluşan portföyü işletmek üzere oluşturulan mal varlığıdır.
Risk sermayesi şirketleri: Ülkemizde risk sermayesi şirketleri girişim sermayesi yatırım ortaklıkları olarak adlandırılmaktadır. Bu ortaklar girişicilerin sermaye ihtiyaçlarını karşılamak üzere kurulmuşlardır.
Finansal Kurumların Fonksiyonları: Hem fon hem de talep edenlere hizmet vermekte olan finansal kurumların başlıca fonksiyonları şu şekilde özetlenebilir.

Kaynaklara aracılık Sağlama: Finansal kurumlar hem ulusal hem de uluslararası düzeyde fon açığı verenlerle fonfazlalığı verenleri buluşturarak kaynaklara akıcılık sağlamaktadır.

İşlem ve Bilgilenme Maliyetlerini Azaltmak: İşlem maliyeti, bilgilenme maliyeti portföy yönetimi, Pazar araştırması ,
finansal analiz ve yatırım faaliyetleri gibi faaliyetleri çok sayıda fon arz ve talep eden adın üstlendikleri için finansal kurumlar önemli maliyet tasarrufu sağlamaktadır.

Vade ve Miktar ayarlaması yapma: Genellikle tasarruf sahipleri küçük miktarlarda ve kısa süreli olarak fon talepetmektedir. Finansal kurumlar küçük miktardaki ve kusa süreli fonları tasarruf sahiplerinden toplayarak daha uzun süreli ve büyük miktarlarda fon talep edenlere sunabilmektedir.

Risk Ayarlanması Yapmak: Finansal kurumlar tek bir birimin yapamayacağı ölçüde çeşitlendirme yaparak risk ayarlaması yapabilir, Finansal kurumda toplanan fonların farklı riskteki finansal araçlara dönüştürülerek riskin dağıtılabilmesi tek bir ekonomik birime göre daha kolaydır.

Kaynak Kullanımında Etkinliği Sağlama:Finansal kurumlar sahip oldukları uzmanlıkları nedeniyle topladıkları fonları uygun ve öncelikli sektörlere verimli karlı alanlara aktararak kaynakların kullanımında etkinliği arttırır.

Finansal Danışmanlık Hizmeti sunmak: Finansal kurumlar, portföy analizi piyasa analizi finansal analiz gibi konularda da hem fon sunanlara hem de fon talep edenlere hizmetler sunabilmektedir.

Ödeme Mekanizması Sağlar: Bilgi teknolojilerinde yaşanan hızlı değişime paralel olarak para, senet, çek gibi ödeme araçları yerine elektronik ödeme araçlarının kullanımı artmıştır. Yakın gelecekte tüm ödemelerin elektronik olarak yapılacağı, nakitsiz bir topluma doğru gidileceği düşünülmektedir.

Finansal Piyasalarda Düzenleyici ve Denetleyici Kurumlar: Finansal sistemden belenen fonksiyonların en iyi şekilde yerine getirilebilesi sistemin etkin bir şekilde işleye bilmesi için finansal sistemin işleyişinden sorumlu düzenleme ve denetleme otoriterlerine ihtiyaç vardır. Temelde güven unsuruna dayalı olan sistemde gözetim ve denetim mekanizması ne derece sağlıklı işlerse kaynakların uygun alanlar ve uygun zamanlarda aktarılması o derece kolaylıkla gerçekleşir. Finansal piyasaların düzenlenmesi ve denetlenmesine yönelik düzenlemeler;
*Yatırım yapacakların bilgi eksikliğini gidermeye yönelik düzenlemeler
*Finansal sistemin sağlıklı çalışmasına yönelik düzenlemeler,
*Devlerin para politikalarının kontrolünü sağlamaya yönelik düzenlemeler olarak 3 grupta toplanır.
Türkiye’de Finansal piyasaları düzenleyen ve denetleyen kurumlar olarak;
*Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası *Hazine Müsteşarlığı * Sermaye Piyasası Kurulu
*Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu *Tasarruf Mevduatı sigorta fonu sayılabilir.

Faiz Oranı ve Faiz Oranlarını Yapısı:
Faiz, Finansal sistemi ve ekonomiyi en fazla etkileyen değişkenlerden biridir. Faiz parayı arz edenler açısından bugünkü kullanım hakkından vazgeçmenin getirisi, parayı talep edenler açısından da gelecekte kullanılacak parayı bugünkü kullanmanın bir bedelidir. Piyasa oranı, Cari faiz oranı denildiğinde nominal faiz oranı ifade edilmektedir.
Nominal faize kote edilen faiz oranı da denilir. Faiz oranının nasıl belirlendiği konusunda literatürde iki teori vardır.

*Fisher’in borç verilebilir fonlar teorisi: Ödünç verilebilir fonlar teorisinde denge faiz oranının ödünç verilebilir fon arzı ile ödünç verilebilecek fon talebin eşitlenmesiyle belirleneceği ifade edilmektedir.

*Keynes’in Likidite tercih teorisi: Denge faiz oranının para arz ve talebine göre belirlenebileceği ileri sürülmektedir.
Notlar:
*Ödünç verilebilir fonlar teorisine göre toplam ödünç verilebilir fon arzı S İle fon talebi D ile ifade edilirse;
S=Hanehalkı ödünç verilebilir fon arzı + işletmelerin ödünç verilebilir fon arzı + Devletin ödünç verilebilir arzı +
Yabancıların ödünç verilebilir fon arzı
D= HanehalkıÖdünç Verilebilir Fon Talebi+ işletmelerin Ödünç Verilebilir Fon Talebi+Devletin Ödünç Verilebilir Fon
Talebi +Yabancıların Ödünç Verilebilir Fon Talebi olarak yazılabilir. Denge faiz oranı ise S=D olmasıyla sağlanacaktır.
D>S olduğunda faizler yükselecek, D<S olduğunda faizler düşecektir.

Faiz Oranı ve Enflasyon:IrvingFisher, enflasyonun faiz oranlarını etkileyeceğini, enflasyon arttığında fon arz edenlerin paranın satın alma gücündeki kaybı dengelemek için ilave prim bekleyeceklerini ileri sürmektedir.
Eğer nominal faiz oranları beklenen enflasyon oranına eşitse reel faiz oranı sıfır olacaktır. Gelecekteki enflasyonu bugünden tahmin etmek zor olduğu için zaman zaman negatif faizlerle karşılaşmak mümkündür.
Faiz Oranlarının Yapısı: Bir menkul kıymetin değeri, piyasa faiz oranlarıyla bu menkul kıymeti çıkaran kurumun özelliklerine bağlıdır. Menkul kıymet getirilerinde farklılık yaratan faktörler;
*Ödenmeme riski: Sağlanan fonlar için faizin ya da anaparanın vadesinde ödemesiyle ilgilidir.
*Likidite riski: Yatırımcılar menkul kıymetlerin kısa sürede ve değer kaybetmeksizin paraya dönüşebilmesini tercih etmektedir.
*Vergi durumu: Yatırımcılar vergi öncesi gelirden daha çok vergi sonrası gelirle ilgilidir.
*Vade Yapısı: Menkul kıymetlerin getirilerinin farklı olmasının bir nedeni de vadelerinin farklı olmasıdır.
*Özel Koşullar: Bazı menkul değerler, yatırımcıların getiri oranını etkileyebilecek özellikte çıkarılabilmektedir.
*Ödeme Pirimi: Ödeme riski olmayan bir tahvil ve riskli bir tahvilin nominal faizleri arasındaki farktır.
Finansal Piyasalarda Küreselleşme:Günümüz dünyası büyük ölçüde globalleşmiş ve entegre olmuş bir dünyadır.

Globalleşme ülke sınırlarının öneminin azalması biçiminde karakterize edilebilir. Finansal piyasalarda artan globalleşmeyle birlikte kişi ve kurumlar yerel finansal piyasalarla sınırlı değildir.
Finansal Liberalleşme: Dünyada 1980 yıllarından sonra uluslararası finansal piyasalarda çok hızlı gelişme görülmüştür. Liberalleşme, Ülkelerin ekonomik kalkınmayı hızlandırmak amacıyla sermaye akışı önündeki engellerin kaldırılması yönünde uygulamalarını içermektedir.
Finansal Yenilikler ve Teknolojik ilerlemeler: Finansal piyasalarda yaşanan diğer gelişmeler de piyasalarda daha çok sigorta şirketleri emeklilik fonları, yatırım ortaklıkları, yatırım fonları gibi kurumsal yatırımcılarının ağırlığının artmasıdır.
Mali Krizler: Finansal liberalleşmeyle birlikte finansal krizlerin de arttığı görülmektedir. Son yıllarda yaşanan krizler hem sık olmakta hem de bu krizlerin ülkeleri etkileme hızı ve derecesi daha önce yaşanan krizlerden daha büyük olmaktadır.
Finansal Piyasalarda Yakınlaşma:Finansal piyasalarda liberalleşme faaliyetleri uluslararası piyasalarda işlem
yapabilme kolaylıkları sağlayan teknolojik gelişmeler finansal piyasaları yakınlaştırmıştır.


Finans Sektöründe Birleşmeler ve Devralmaların Artması: Yakınlaşma ve globalleşme eğilimleri özellikle finansal hizmetler sektöründe rekabeti arttırma, bankaları yeni finansal ürünler üretmeye, var olan ürünlerde daha etkin hale gelmeye zorlamaktadır.
Doğrudan Yatırımların Artması: Finansal liberalleşme, artan rekabet, kar marjlarının daralmasına paralel olarak işletmeler daha karlı olacakları ülkelere doğrudan yatırımlara yönelmişlerdir. Özellikle gelişmekte olan ülkelerin sermayeyi ülkelerine çekme konusunda politikalar izlemesi doğrudan yatırımları arttırmıştır.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst