Sosyal Güvenlik 2.Ünite Özeti

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Sosyal Güvenlik 2.Ünite Özeti

SOSYAL GÜVENLiK
Sosyal güvenlik, insanların karşılaşması mutlak ya da muhtemel birtakım tehlikelerin sonuçlarına karşı tedbir almayı konu alır. Alınan tedbir risklerin ortaya çıkaracağı; gelir azalması ya da gider artışı veya gelir kesilmesine karşı gelir güvenliğinin sağlanmasıdır. Bu suretle insanlar muhtaçlık riskine karşı korkudan kurtulmuş olurlar. Sosyal güvenlik sistemi bu gelir güvenliğini sağlamak amacıyla kurulmuş bir sistemdir.

SOSYAL GÜVENLiKTE TEHLiKE KAVRAMI
Risk, Türkçede tehlike karşılığı kullanılan bir kelimedir. Her tehlike sosyal güvenlik açısından bir risk sayılmaz. Bir tehlikenin risk sayılabilmesi ve sosyal güvenlik konusu olan tehlike olarak kabul edilmesi için bazı özelliklere sahip olması gerekir.
Çok doğrudan bir tarifini yapmak gerekirse sosyal güvenliğin konusu olan riskler; sosyal bir varlık olan insanın toplum içinde yaşamaktan ve yaratılışından kaynaklanan tehlikelerdir. Ancak, her tehlike sosyal güvenliğin konusu olamaz. Bir tehlikenin sosyal güvenliğin konusu olabilmesi için bazı nitelikler taşıması gerekir.
(i) Tehlikelerin hedefi insan olmalıdır (ii)Tehlikelerle karşılaşıldığında ekonomik bakımdan gelir azalması, gider artışı, gelir kesilmesi gibi anlamlı bir ya da birçok sonuç (zarar) ortaya çıkmalıdır. (iii) Tehlikeler mutlak ve/veya muhtemel nitelikte olmalıdır. (iv) Tehlikenin ortaya çıkma zamanı belirsiz olmalıdır.


SOSYAL GÜVENLiĞiN KONUSU OLAN TEHLiKELERiN ÇEŞiTLERi
Sosyal güvenliğin konusu olan tehlikeler nasıl sınıflandırılabilir? Sosyal güvenliğin konusu olan tehlikeler nelerdir? Bir ayrıma göre, sosyal güvenliğin konusu olan tehlikeler niteliklerine göre ve sonuçlarına göre de sınıflandırılabilmektedir.


• Niteliklerine göre tehlikeler (i) Fizyolojik tehlikeler, (ii) Sosyo-ekonomik tehlikeler
• Sonuçlarına göre tehlikeler (i) Gelir azalmasına yol açan tehlikeler, (ii) Gelir kesilmesine yol açan tehlikeler, (iii) Gider artışına yol açan tehlikeler .
Bir başka ayrıma göre, sosyal güvenliğin konusu olan risklerin (tehlikelerin) mesleki riskler, fizyolojik riskler ve sosyo-ekonomik riskler olarak da sınıflandırıldığı görülmektedir
Sosyal güvenliğin konusu olan tehlikeler niteliklerine ve sonuçlarına göre iki gruptur.


Niteliklerine Göre Tehlikeler
Niteliklerine göre tehlikeler; fizyolojik tehlikeler ve sosyo-ekonomik tehlikeler olarak iki ayrı grupta toplanmaktadır.


*Fizyolojik Tehlikeler
Fizyolojik tehlikeler, insanın canlı yaratılmış olmasından kaynaklanan tehlikelerdir. Canlı bir varlık olan insan bu canlılığını koruyabilmek için uygun şartlarda beslenmek, giyinmek, barınmak ihtiyacını duyar..


Sakatlık (Malullük): Kazalar ya da hastalıklar sebebiyle bireyler sonradan bedenî ve ruhi bakımlardan süreklilik gösteren bazı kayıplara uğrarlar. Kişide ortaya çıkan ve süreklilik arz eden bedenî ve ruhi kayıplar, sakatlık olarak ifade edilir.
Malullük hâlinde, kişinin bir kaza ya da hastalık nedeniyle ve sonucunda çalışma gücünde en az %60 ve daha fazla kayba uğramış olması gerekir. iş kazaları ve meslek hastalığına bağlı olarak meslekte kazanma gücündeki kayıplar yerine meslekte kazanma gücünde %60 ve daha fazla kayba uğramış olması da malul sayılması için yetebilmektedir. Bazı durumlarda ise mesleğini yapamayacak hâle gelmiş olma sonucu doğuran sakatlıklar da malullük olarak kabul edilebilmektedir.


Yaşlılık: Fizyolojik tehlikelerden bir başkası ise yaşlılıktır. Her canlı doğar, büyür, yaşlanır ve ölür. Aslında yaşlanma yaş alma ifadesinin kısaltılmış bir biçimidir. Her canlı için yaş alma normal bir süreçtir. Terim anlamında yaşlanma ise yaş alma sürecinin belirli bir dönemine verilen addır.
Doğum: Doğum bir sosyal güvenlik riskidir. Ancak doğumun fizyolojik nitelikli bir sosyal güvenlik riski olup olmadığı tartışmalı bir konudur. Doğum elbette fizyolojik bir olaydır. Ancak doğum fizyolojik bir risk sayılmayabilir. Çünkü kadın bakımından doğum çok normal bir beden fonksiyonudur. Bu niteliği itibarıyla doğumun fizyolojik risk olma niteliği tartışmalıdır.
*Sosyo-Ekonomik Riskler
insan, toplum meydana getirme ve toplum olarak yaşama gücü ve yeteneği olan sosyal bir varlıktır. Toplum içinde yaşamak ve toplumun üyesi olmak dolayısıyla insan birtakım risklerle karşılaşır. Aslında bu riskler aynı zamanda toplum hâlinde yaşamaktan kaynaklanan ihtiyaçlar ya da ihtiyaçların ortaya çıkardığı risklerdir.


İşsizlik: Sosyo-ekonomik risklerin başında işsizlik riski gelir. En yalın anlamı ile işsizlik; çalışma güç, yetenek ve isteği var iken ve cari şartlarda işi kabule hazır iken iş bulamayan kişinin durumunu ifade eden bir kavramdır. işsizliğin birçok çeşidi vardır. Teknolojik işsizlik, mevsimlik işsizlik vs. gibi. işsizlik riski ile kişi iki şekilde karşılaşır. Bunlardan birisi çalışma istek güç ve kabiliyeti var iken iş bulamamak dolayısı ile ortaya çıkan işsizliktir. Konjonktürel işsizlik artık yaygın bir işsizlik biçimidir. Dünya ekonomisindeki bütünleşmeler, ekonomik entegrasyonlar ve ekonomik serbestleşme politikalarının sonucunda işsizlik artık ülke ekonomisinin bir sorunu olmaktan çoktan çıkmıştır

Evlenme ve Çocuk Sahibi Olma: Evlenme, yuva kurma ve çocuk sahibi olma sosyal güvenlik bakımından farklı boyutları olan bir konudur. Evlenme ve çocuk sahibi olma sosyal güvenlik bakımından gider artışlarına yol açan durumlardır . Sosyal gelişme ile birlikte evlenmek, yuva kurmak ve çocuk sahibi olmanın maliyeti artmıştır.
Dolayısıyla evlenme ve çocuk sahibi olma da sosyo-ekonomik risklerdendir. Bu ihtiyaçlar zamanında karşılanmaz ise muhtaçlık durumu doğar. Evlenmenin ve çocuk sahibi olmanın toplumda yaratacağı başkaca sosyo-ekonomik tehlikeler de vardır. Dolayısıyla toplumun temeli olarak adlandırılan ailenin korunması bakımından, toplumun sağlıklı bir biçimde gelişmesi ve huzur içinde yaşaması açısından evlenme ve çocuk sahibi olmanın getireceği gider artışlarına karşı aileye ve aile kurmak isteyen kimselere sosyal güvenlik sisteminin destek olması gerekir.


Konut: Konut, insanların barınma ihtiyacını karşılamak arayışının ortaya çıkardığı bir kavramdır. Başlangıçta barınma ihtiyacının giderilmesi için ortaya çıkan kavram (barınak); sosyalleşme sürecinde konut anlamında barınmanın ötesinde çok önemli sosyal bir ihtiyaç hâline gelmiştir. Konut, barınak kavramının ötesinde bir kavramdır. Barınak kişinin ölmeden yaşayacağı soğuktan, sıcaktan ve sair tehlike ve saldırılardan koruyan bir mekanıyken, konut aile ile birlikte insanca bir hayat sürdürülebilecek bir mekandır. Konut belirli asgari konfor şartları (ısınma, aydınlatma, temiz su vb.) olan bir barınaktır.
Özellikle aile kurumunun gelişmesi konut ihtiyacını ve konut sahibi olmanın önemini daha da artırmıştır. Konut, sosyal güvenlik bakımından özellikle kentleşme süreci ve sanayileşme alanındaki gelişmelerle birlikte önemi daha fazla artan bir risk hâline gelmiştir.


Ölüm: Sosyal güvenlik açısından ölüm de bir risktir. Ancak sosyal güvenlik bakımından ölüm bilinenin aksine fizyolojik değil, sosyo-ekonomik bir risktir. Ölüm riski ölen kimsenin sağlığında geçindirmekle yükümlü olduğu eşi, çocukları varsa ana-babası yani ölenin geride bıraktığı kimseler bakımından bir risktir. Dolayısıyla ölüm hâlinde sosyal güvenlik ihtiyacı ölenin geride bıraktığı ve geçindirmekle yükümlü olduğu yakınları bakımından söz konusudur.
Ölüm riski ile karşı karşıya kalanlar, ölenin dul ve yetimleri ile ana-babalarıdır. Ölüm özellikle ana ya da babasını kaybeden çocuklar bakımından gelir kesilmesi anlamında önemli bir risktir. Dul kalan özellikle de çocuklu dul kalan eşler bakımından da ekmeği kazanan kişinin ölümü önemli bir risktir.


Sonuçlarına Göre Tehlikeler
Sosyal güvenliğin konusu olan tehlikeler, ekonomik sonuçlarına göre de sınıflandırılabilir. Bu anlamda tehlikeler;
(i) Gelir azalmasına yol açan tehlikeler, (ii) Gelir kesilmesine yol açan tehlikeler, (iii) Gider artışına yol açan tehlikeler olmak üzere üç ayrı gruba ayrılabilir. Ancak bazı tehlikeler bu iki ya da üç farklı sonucu aynı anda ortaya çıkarabilir. Bu sınıflandırma tehlikelerin gelir-gider dengesini nasıl bozduğu sorusunun da cevabını veren tehlikelerdir


Gelir Azalmasına Yol Açan Tehlikeler
Bazı tehlikeler vardır ki ortaya çıktıkları zaman kişinin gelirinde azalmaya yol açarlar. Gelir azalmasına yol açan tehlikeler bu şekilde sonuç doğuran tehlikelerdir. Örneğin kişinin hastalanması bazı durumlarda fazla çalışma yapamamasına yol açabilir. Bu durumda kişinin gelirinde azalma meydana gelir. Yaşlanma da belirli bir döneme kadar gelir azalmasına yol açan bir tehlike niteliğindedir. Aile bireylerinden birisinin ölümü de bazı durumlarda gelir azalmasına yol açan bir tehlikedir. Eşlerden her ikisinin de çalıştığı bir ailede eşlerden birisinin ölümü diğeri bakımından gelir azalmasına yol açan bir tehlikedir.


Gelir Kesilmesine Yol Açan Tehlikeler
Sosyal güvenliğin konusu olan risklerden bazıları ise ortaya çıkması hâlinde kişinin gelirinin bütünüyle kesilmesine yol açar. işte gelirin bütünüyle kesilmesine yol açan bu tehlikelere gelir kesilmesine yol açan tehlikeler denir. Çalışırken işini kaybetme ve işsiz kalma durumu, çalışamayacak durumda hasta olmak, ya da çalışamayacak hâle gelmiş bir yaşlılık durumu gelir kesilmesine yol açan tehlike örnekleri olarak verilebilir. Gelir kesilmesine yol açan tehlikelerde sosyal güvenlik ihtiyacı daha da büyür.


Gider Artışına Yol Açan Tehlikeler
Gider artışları da gelir-gider dengesini bozan ve sosyal güvenlik ihtiyacını ortaya çıkaran bir durumdur. Kişinin belirli gelirleri ile giderlerini karşılama süreci içerisinde bazı durumlar olur ki kişi hiç beklemediği bir zamanda çok büyük giderler yapmak zorunda kalabilir. işte kişinin normal hayat seyrine göre giderlerinde ani ve normal dışı artışa yol açan risklere gider artışına yol açan tehlikeler denilir. Hastalık normalde hem gelir azalmasına hem de duruma göre gelir kesilmesine yol açan bir tehlikedir. Hastalık aynı zamanda iyileştirme amacıyla yapılan harcamalar bakımından gider artışına yol açan bir tehlikedir.

Kaynağı bakımından tehlikeleri,

(i) insanın neden olduğu tehlikeler, (ii) Tabiatın neden olduğu tehlikeler olarak iki grupta toplamak mümkündür.


insanın Neden Olduğu Tehlikeler
Kişinin karşı karşıya bulunduğu tehlikelerin bazı durumlarda kaynağı ve sorumlusu insandır. Kaynağı insan olan tehlikeler de iki kısımda sınıflandırılabilir. Bunlardan birisi fizyolojik tehlikelerdir ki kişinin canlı yaratılmış olmasından kaynaklanan tehlikeleri ifade eder; hastalık, yaşlılık, sakatlık gibi. Bazı tehlikeler ise insandan kaynaklanır. Yani tehlikeye insan yol açar. Örneğin bazı durumlarda bir insan bir başka insanı yaralar, öldürür ya da sakatlar. Kişiler bakımından gelir azalması, gider artışı ya da gelir kesilmesine yol açan durumları yaratan insanlar değil, bu insanların sebep olduğu yaralanma, sakatlanma ve ölüm ile karşılaşanlar bakımından sosyal güvenlik ihtiyacı ortaya çıkar.


Tabiatın Neden Olduğu Tehlikeler
Tabiat olayları bazı durumlarda birer tehlike kaynağı ve tehlike nedeni olur. Mesela su sel hâline geldiğinde sel baskınları önemli bir tehlike olur. Kar, çığa dönüştüğünde önemli bir tehlike teşkil eder. Ateş yangına dönüştüğünde; yıldırım, tufan, yer kayması, tayfun gibi doğa olayları birer tehlike kaynağı olarak ortaya çıkabilir.



TEHLiKELERLE MÜCADELE VE SOSYAL GÜVENLiK
Tehlikelerle Mücadele Şekilleri
Tehlikelerle mücadele çeşitli şekillerde yapılabilmektedir. Bu mücadele; (i) Amacına göre; tehlikenin kendisine ve sonuçlarına karşı (ii) Yapılış biçimine göre de; bireysel ve toplu mücadele olarak sınıflandırılabilir.


Tehlikenin Kendisi ile Mücadele: Tehlikenin Önlenmesi
Tehlikenin kendisi ile mücadele, esasında tehlike ile mücadeledir. Tehlikenin ortaya çıkmasını önleyici mücadele elbette önemlidir. Tehlikenin ortaya çıkmasını önlemek tehlikenin sonuçları ile mücadeleden daha ucuzdur. “Önlemek ödemekten daha ucuzdur” özdeyişi bunu ifade eder.

Tehlikenin Sonuçları ile Mücadele
Tehlikenin sonuçları kişide doğrudan etkili olabileceği gibi dolaylı etkili de olabilir. Mesela hastalık kişide doğrudan etkili bir tehlikedir. Kişiyi çalışamaz hale getirdiği gibi tedavi ihtiyacını da doğurur. Dolayısıyla gelir azalması ve gider artışı aynı anda ortaya çıkar. Yaşlılık, malullük, ölüm gibi riskler de aynıdır.


Bireysel Mücadele
Tehlike ile mücadele öncelikle bireysel mücadele olarak başlamıştır. Birey karşı karşıya olduğu her türlü tehlike ile öncelikle kendisi kişisel bir mücadele yapar. Sosyal güvenlikte bireysel sosyal güvenlik tekniği adı verilen teknikler bireyin kişisel mücadelesinin sonucu olarak ortaya çıkmış tekniklerdir.


Toplu Mücadele
Toplum Dayanışması ve Yardımlaşması Olarak Toplu Mücadele Tehlikenin kendisi ve sonuçları ile mücadelede bireysel mücadelenin yetersiz kalması bu alanda toplu mücadele ihtiyacını doğurmuştur. Toplu mücadele kişilerin bir araya gelmeleri ile tehlike ve sonuçlarına karşı ortaklaşa mücadele etmeleri olayıdır. Toplu mücadele aileden başlar ve her türlü toplum kesimleri içinde dayanışmalı olarak sürdürülür. Toplu mücadele seviyeleri sosyal gelişmeye göre genişler. Aileden millete ve bütün insanlığın mücadelesine kadar uzayan bir gelişme süreci olmuştur.


Devletin Mücadelesi
Toplu mücadeleye çağdaş sosyal güvenlik teknikleri ile devlet de katılmıştır. Devlet gücü kullanılarak toplu mücadele devletin öncülüğü ve zorlaması ile gerçekleştirilmiştir. Sosyal güvenlik kurumlarının kurulması, sosyal güvenlik kanunlarının yürürlüğe konulması ile devlet kişileri bu toplu mücadeleye zorlamıştır. Devlet kendisi de bu mücadelede başarılı olamayan muhtaç ve düşkünlere sosyal güvenlik sağlayarak onların elinden tutar. Aslında burada yapılan devletin toplumun diğer kesimlerden aldığı mali kaynaklarla bu kişilere sosyal güvenlik sağlamaktır.



SOSYAL GÜVENLiĞİN KONUSU OLARAK TEHLiKELER VE GELECEK
Sosyal Güvenliğin Konusu Olan Tehlikeler ve Sosyal Güvenlik Sistemi Etkileşimi
Sosyal güvenliğin konusu olan tehlikeler ile sosyal güvenlik sistemi arasındaki ilişkinin bilinmesi gerekir. Sosyal güvenlik durağan değildir. Sosyal hayattaki değişim ve gelişime bağlı olarak sosyal güvenlik de değişir. Nitekim, sosyal güvenliğin konusu olan tehlikeler, sosyo-ekonomik gelişmelere bağlı olarak çeşitlenir. Bu tehlikelere yenileri eklenebilir ya da bazı riskler risk olmaktan çıkabilir.
Aşağıda her bir riskin sistem içinde yaratabileceği etkiler; sosyal güvenlik sistemi içinde yol açabileceği gelişmeler hakkında kısa kısa bilgi verilecektir:


Hastalık Riski: Hastalık riski, fizyolojik risklerin başında gelen bir risktir. Hastalık insanoğlunun her an karşı karşıya kalabileceği bir risktir. Hastalıkların tedavisi ve hastalık riskinin finansmanı bakımından soruna bakıldığında sosyal güvenlik bakımından kısa vadeli bir risktir. Canlı organizması ile insanlar her an hastalanabilir. Sosyal güvenlik sistemi bu nedenle her an bu riskin finansman ihtiyacını duyabilir. Bu nedenledir ki hastalık riskine karşı sosyal güvenliğin finansmanında dağıtım metodu yani yılı yılına finansman metodu uygulanır.
Sakatlık: Sakatlık riski, günümüzde sanayileşme ve kentleşme ile birlikte daha önemli bir sosyal güvenlik riski hâline gelmektedir. Teknolojideki gelişmeler sakatlık riskini daha da artırmaktadır. Her yeni teknoloji, evde, sokakta ve işyerlerinde yeni bir tehlike kaynağı olarak ortaya çıkmaktadır. Teknolojik gelişmelerin, koruyucu, emniyet sağlayıcı alanda da yeni birtakım imkânlar getirdiği de bilinmektedir. Ancak teknolojideki gelişmeler, emniyet alanındaki teknolojik gelişmelere paralel bir gelişme göstermemektedir. Ayrıca kişiler teknolojinin getirdiği riskleri idrak bakımından aynı hızla idrak etme hızını yakalayamamaktadırlar.


Yaşlılık: Yaşlılık sosyal güvenlik sisteminde karşılanması gereken en önemli risklerden birisidir. Yaşlılık hayat devam ettiği sürece her insan için kaçınılmaz bir risktir. Yaşlılık riskine karşı sosyal güvenliğin sağlanmasında en önemli sorun yaşlılık yaşının belirlenmesi sorunudur. Yaşlı kimdir? Yaşlılık, takvim yaşına göre mi yoksa fizyolojik yaşa göre mi belirlenecektir?


Doğum: Doğum, çalışan kadınlar bakımından fizyolojik nitelikli bir risktir. Doğum riskine karşı sosyal güvenlik sağlanırken sosyal güvenlik sistemi doğum riskinin ortaya çıkardığı ihtiyaçların tam olarak karşılanmasına özen göstermelidir. Doğum nedeniyle her türlü gider artışlarının karşılanması, hem çocuğun sağlıklı doğması hem de doğuran kadının sağlıklı bir doğum yapması açısından son derece önemli bir ihtiyaçtır. Çalışan kadının doğum nedeniyle çalışamadığı günlerde ortaya çıkan gelir kesilmesi ihtiyacı da karşılanmalıdır.


İşsizlik: işsizlik riskine karşı sosyal güvenlik sağlanmasında yalnızca çalışırken işsiz kalanlara işsizlik ödeneği verilmesi ile sınırlı kalmamalı, iş bulamayan açık işsizlerin sosyal güvenlik ihtiyaçları da işsizlik yardımı ile çözülmelidir. işsizlik sigortasının uygulandığı bir sistemde işsizlik ödeneği ile birlikte işsizlik yardımı sistemi de aynı zamanda devreye alınmalı ve sistem iki farklı teknik sosyal güvenlik sağlama yolunu benimsemelidir.


Konut: Konut, barınma ihtiyacının karşılanması bakımından önemli bir sosyo-ekonomik risktir. Konut özellikle sanayileşme ve beraberinde gelen kentleşmeye bağlı olarak önemli bir risk hâline gelmiştir. Konut ihtiyacı, ya kişinin mülk alarak konut sahibi olması ya da kiralama yoluyla karşılanır.


Evlenme ve Çocuk Sahibi Olma
Evlenme
Sosyal güvenlik sistemleri evlenmelerin zamanında gerçekleşmesinin önündeki engelleri kaldırmak; evlenmek isteyen insanların ekonomik nedenlerle evliliklerini ertelemelerine yol açan nedenleri ortadan kaldıracak tedbirler almalıdır. Aile ödenekleri sistemi gibi sosyal güvenlik tekniklerinin yanı sıra devreye sokularak, faizsiz kredi sağlanması, ucuz konut tahsisi, düşük kiralı konut sağlanması gibi desteklerle evlenmek isteyen kişilere ekonomik destekler sağlanmalı ve evliliğin ortaya çıkaracağı gider artışlarının karşılanmasına katkı sağlanmalıdır. Çocuk aile içinde gider artışına yol açan bir risktir. Sosyal güvenlik sistemi bu riske karşı çeşitli parasal yardımlar sağlamalıdır.

Ölüm: Ölüm riski bilindiği gibi ölenin geçindirmekle yükümlü bulunduğu kimselerin sosyal güvenliği bakımından önemli bir risktir. Sosyal güvenlik sistemleri ölüm riskine karşı iki yolla sosyal güvenlik sağlarlar. Bunlardan birisi sosyal yardım yoludur. Ölenin muhtaç eş, çocuk ve ana-babalarına ihtiyaçlarına uygun gelir vb. yardım yapılarak sosyal güvenliğe kavuşturulur. Ölüm sigortası, ölüm riskine karşı en fazla uygulanan sosyal güvenlik sağlama yoludur.


iktisadi Gelişme ve Sosyal Risklerin Kapsam Olarak Gelişimi
Gelişmiş ülkelerde:
• Sosyal sigorta programlarının kapsamına alınan nüfus daha fazladır, • Sosyal güvenlik garantisi sağlanan sosyal risk sayısı daha fazladır.
Yani hem yatay (nüfus olarak) hem de dikey (sigorta kolları itibarıyla) kapsam daha gelişmiştir . Çok basit bir karşılaştırma yapmak gerekirse, yaşlılık riskine karşı sosyal güvenlik garantisi sağlamak için bir sosyal sigorta programı oluşturan iki ülkeden iktisaden gelişmiş olanda, aylıkların seviyesi daha yüksek ve emeklilik yaşına gelen nüfusun tamamına yakınına aylık bağlanır. Gelişmekte olan ülkede ise aylıkların seviyesi düşüktür ve yaşlıların ancak çok azına aylık bağlanabilir.
Tablo değerleri incelendiği zaman sosyal risklerin gelişimi konusunda aşağıdaki değerlendirmeleri yapmak mümkündür


• Tablo, sosyal güvenlik teorisinin ortaya koyduğu sonuçları doğrular şekilde; iktisadi gelişme seviyesi ne olursa olsun bütün ülkelerde iş kazaları ve meslek hastalıkları sigortası ile yaşlılık sigortasının oluşturulduğunu ortaya koymaktadır.
• işsizlik ve aile ödenekleri sigortası ile iktisadi gelişme seviyesi arasında çok yakın bir ilişki vardır. Nitekim, tabloda tek tek ülke isimleri verilmemekle birlikte, bazı istisnalar dışında işsizlik sigortası olan ülkeler gelişmiş, hatta sanayileşmeye bağlı olarak gelişmiş ülkelerdir.

• Sosyal güvenlik programı olan ülke sayısındaki en çarpıcı artış 1949-58 ve 1958-67 döneminde yaşanmıştır. II. Dünya Savaşı sonrasında ve sosyal ve sosyal refah devleti anlayışının yaygınlaştığı dönemlerde, bu anlayış değişikliği en belirgin şekilde sosyal güvenlik alanında göstermiş ve çok sayıda ülke sosyal güvenlik sistemlerini ilk defa oluşturmuş veya mevcut sistemlerini geliştirmiştir. Buna bağlı olarak ILO standartlarına uygun sosyal güvenlik programları en fazla bu dönemde gerçekleşmiştir.
• Bağımsızlığını kazanan ülke sayısının artışı ile sosyal güvenlik programına sahip ülkeler arasında doğrudan bir ilişki vardır. Nitekim, hem II. Dünya Savaşı sonrası dönemde, hem de Doğu Bloku’nun çözüldüğü 1989 sonrası dönemde ülke sayısı diğer dönem aralıklarından farklı olarak hızla artmıştır.


• işsizlik sigortasına sahip ülke sayısı, 1989-95 döneminde 20 ülke birden artmış ve bu önceki 49 yıla göre % 58’lik bir artışı ifade etmektedir. işsizlik sigortasının kurulması ile ülkenin iktisadi gelişme seviyesi arasında çok doğrudan bir ilişki vardır. Ancak, bu yıllardaki artış Doğu Bloku’nun çözülmesi ile bağımsızlığını kazanan Polonya, Macaristan ve Romanya gibi ülkelerle, Sovyetler Birliği’nin dağılması ile bağımsızlığını kazanan Gürcistan, Azerbaycan ve Türkmenistan gibi ülkelerin piyasa ekonomisine geçiş sürecinde bu sigorta kollarını kurmalarından kaynaklanmıştır.


Muhtemel Gelişmeler
Sosyal güvenliğin konusu olan tehlikeler de zamanla değişebilecek ve çeşitlenebilecektir. Gelecekte bilim ve teknolojide meydana gelen değişme ve gelişmeler elbette insanlığa büyük kolaylıklar ve rahatlıklar getirdiği gibi beraberinde yeni tehlikeler de getirecektir.


Küreselleşme, yeni riskler doğurmak yerine risklerin doğuşunu etkileyen bir faktör olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle işsizlik, hastalık, çevre felaketleri gibi bazı riskler artık küreselleşmenin etkisine bağlı olarak ortaya çıkar hâle gelmişlerdir.Küreselleşme insanlığa birtakım dersler de verecektir. Yeni birtakım öğrenme süreçlerini başlatacaktır. insanlık tek bir dünyada birlikte yaşadıklarını ve yaşadıkları dünyaya karşı sorumluluklarının bulunduğu gerçeğini daha iyi anlayacaklardır.


Dünya çapında sosyal politikaların devreye gireceği yeni bir sürecin başlayacağını düşünüyoruz. Mikro ekonomik olarak firmalar sosyal sorumluluğun önemini idrak etmişlerdir. işletmelerin sosyal sorumluluğu bu alanda yeni bir başlangıç olacaktır. Aynı sosyal sorumluluğu zengin ve kalkınmış ülkeler de idrak edeceklerdir. Çünkü tek bir dünyada birlikte yaşamak zorunluluğumuz vardır ve başka gidilecek ve yaşanacak dünya yoktur.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst