Aöf Mahalli İdareler Dersi 2.Ünite Ders Notları

tremendous

Forum Yöneticisi
Katılım
11 Ara 2012
Mesajlar
1,781
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
İstanbul
Aöf Mahalli İdareler Dersi 2.Ünite Ders Notları

* Merkezî yönetim ve yerel yönetimler arasında görev ve kaynak bölüşümü konusu literatürde mali tevzin kavramı ile ifade edilmektedir.

* Tevzin denkleştirme, dengeleme, mali tevzin ise mali denkleştirme anlamına gelmektedir. Kamu hizmetleri­nin yerine getirilmesi için, yasa koyucunun anayasada belirtilen esaslar çerçevesinde, merkez...î yönetim ve yerel yönetimler arasında, bir yandan hizmetlerin dolayısıyla bunların gerektirdiği harcamaların, öbür yandan da bu giderleri karşılayan gelirlerin sistematik bir tarzda bölüşülmesini ifade eden bir sistemdir.

* Yerel özelliklerin baskın olduğu bazı hizmetlerin yerel yönetimler tarafından yürütülmesi hem geleneksel hem siyasal hem de ekonomik nedenlerden ötürü daha rasyoneldir.

* Mali tevzin dar ve geniş olmak üzere iki türlü tanımlanabilir.

——- Dar anlamda mali tevzin, sadece kamu gelirlerinin merkezî yönetimle yerel yönetimler arasında bölüşülmesine ilişkin düzenlenmeleri ve yerel yönetimlerin vergi koyma yetkilerinin kapsamının ve sınırlarının saptanmasını içermektedir.

——–Geniş anlamda mali tevzin ise merkezî yönetim ile yerel yönetimler arasında kamu gelir kaynaklarının bölüştürülmesinin yanı sıra yerel yönetimlerin görev ve etkinlik alanlarının da sınır ve kapsamının saptanmasını ifade etmektedir.

* İdareler arası mali sistemin; 4 bileşeni vardır bunlar:

1.Harcamalar,

2.Özgelirler,

3. İdareler arası mali aktarımlar,

4. Borçlanma.

* İdareler arası mali ilişkileri incelerken ilk olarak hangi harcamaların hangi yönetim düzeylerince yapılmasının etkin ve verimli olduğu araştırılacaktır. Daha sonra gelir perspektifinden, yönetim düzeyleri arasında etkin ve adaletli bir vergi sisteminin nasıl oluşturulabileceği incelenecektir. Son olarak da idareler arası mali aktarımlar ve borçlanmayla nasıl hem etkin ve adaletli bir idareler arası mali sistem yaratılıp hem de gelir ve giderler arasındaki uyumsuzluğun ortadan kaldırılabileceği ele alınacaktır.

* Yerel yönetimlerin harcama sorumluluklarının saptanması idareler arası mali ilişkilerin ilk aşamasını oluşturmaktadır.

* Merkezî yönetim ortaöğretimi, hastaneleri ve sosyal yardımları üstlenirken yerel yönetimler ilk eğitimi, temel sağlık hizmetlerini ve sosyal hizmetleri üstlenmektedir. Bazı durumlarda ise paylaşım maliyet bazında yapılabilmektedir. Örneğin, merkezî yönetim çalışanların maaşlarını öderken yerel yönetimler diğer işletme maliyetlerini karşılamaktadır.

* Çoğu ülkede yerel yönetimler komünal hizmetler olarak adlandırılan şehir içi yolların, su ve kanalizasyon tesisatının, parklar, spor tesisleri ve mezarlıkların yapımı, bakımı ve işletilmesi ile itfaiye, ışıklandırma, çöp toplama, sosyal barındırma vb. hizmetlerden sorumludurlar. En yüksek boyutta sorumluluk ise sosyal sektör hizmetler denilen eğitim, sağlık ve sosyal destek alanlarından harcama sorumlulukları verildiğinde ortaya çıkmaktadır.

* HarcamalarIn Bölüşümü Yöntemleri:

——–Harcamaların yönetimler arasında bölüşümünde, yerel yönetimlere genel yetki verilmesi, görevlerin kanunlarda listeler hâlinde sayılması ve bu yöntemlerin karma bir biçimde uygulanması söz konusudur.

——–Harcamaların yönetimler arasında bölüşümünde açıklık, yerindenlik, ölçek ekonomisi ve dışsallık gibi ekonomik faktörlerin göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

——–Açıklık hangi hizmetin hangi yönetim düzeyi tarafından üretileceğini ya da ortaklaşa yürütülenlerde hangi rolün üstlenileceğinin belirlenmesidir. Açıklığın ilk adımı yetkinin belirlenmesidir. Yetkinin belirlenmesi, harcamaların hangi limitler içerisinde, ilgili yönetim düzeyinde kimin sorumluluğunda yönetileceğinin belirlenmesini içermektedir.

Yerindelik:Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartının 4. maddesinde yerindenlik (subsidarite) ilkesi, kamu sorumluluklarının genellikle ve tercihen vatandaşa en yakın olan makamlar tarafından kullanılması şeklinde tanımlanmıştır.

Ölçek Ekonomileri

* Ölçek ekonomileri bir üretim veya sunum faaliyetinin ölçeğinin genişletilmesi sonucu sağlanan maliyet kazanımlarını ifade etmektedir. Ölçek ekonomilerinin geçerli olduğu durumda üretilen mal miktarı arttıkça ya da sunulan hizmetten yararlanan sayısı arttıkça kişi başı maliyetler azalmaktadır.Ölçek ekonomilerinin varlığı mal veya hizmetin niteliğine göre farklılıklar gösterebilmektedir. Örneğin televizyon yayınında izleyen kişi sayısı arttıkça maliyetler azalmaktadır. Ancak cerrahi müdahale ve örgün öğretim gibi hizmetlerde bu mümkün değildir.

* Kamusal harcamalarının yerelleşmesini kısıtlayan ve göz önünde bulundurulması gereken etkenlerden biri de dışsallıklardır. Dışsallıklar, bir mal veya hizmetin üretim ve tüketiminin üçüncü kişiler üzerinde olumlu veya olumsuz etkiler yaratmasıdır. Dolayısıyla dışsallıklar mal veya hizmetlerin fayda ve maliyet alanıyla bağlantılıdır. Bazı yerel yönetim birimlerinin sunduğu hizmetlerin faydaları veya maliyetleri, bu birimlerin sınırlarının ötesine taşabilmektedir. Birbirlerine komşu bölgelerde oturanlar diğer bölgelerdeki kamusal mal ve hizmetlerden faydalanabilirler. Bu tür dışsal etkiler genellikle sağlık, eğitim ve sosyal yardım gibi hizmetlerde söz konusu olmaktadır.

* Yerel yönetimlerin özgelirlerini; yerel vergiler, yerel harçlar, harcamalara katılma payları, taşınır ve taşınmaz malların kira, satış ve başka şekilde değerlendirilmesinden elde edilen gelirlerle, her türlü girişim, iştirak ve faaliyetler karşılığı elde edilen gelirler oluşturmaktadır. Bunların içinde en büyük pay ise yerel vergilere aittir.

* Çifte vergileme: Aynı vergi kaynağı üzerine değişik idarelerin aynı türden vergi koymaları durumu.

*Sınırsız vergileme yöntemi: ABD ve İsviçredeki uygulamalarına bakıldığında, yerel yönetimlerin vergileme yetkisine merkezî idareler tarafından birtakım objektif kriterler ve sınırlamalar getirildiği görülmektedir.

Sistemin en önemli faydası yerel yönetimlere tam mali özerklik tanımasıdır. Sistemin sakıncaları ise daha çoktur. Gerekli düzenlemelerin önceden yapılmaması ve belli kriterlere bağlanmaması, vergileme yetkisinin kötüye kullanılması veya aşırıya . gidilmesi hâlinde vergi kaynağında kurumalar meydana gelebilecek, toplumda vergi direncinin doğması ve çifte vergileme gibi sorunlarla karşı karşıya kalınabilecektir.

*Federal sistemlerde bu paylaşım federal hükûmet, eyalet ve yerel yönetimler üçlüsü arasında olurken üniter devletlerde merkezî idare ile yerel yönetimler arasında gerçekleşmektedir.

Ek Oran Yöntemi

Ek oran yöntemine göre vergiler, elde ettiği geliri diğer yönetimlerle paylaşan, tek bir yönetim tarafından idare edilmektedir. Bazen merkezî yönetim bazen de yerel yönetimler vergiyi toplarken belli bir oranını diğer idare adına tahsil ederler. Bu uygulamanın nedeni söz konusu verginin gelirinin yüksek ancak tek bir idare ta­rafından toplanmasının maliyet açısından etkin olmasıdır.

Ek oran yöntemine göre vergi tek yönetim tarafından idare edildiği için vergi yönetiminde birlik sağlanmakta ve çifte vergilemenin önüne geçilmektedir.

Özgelirlerin Bölüşümü İlkeleri

* Etkin bir özgelir sistemi tasarlanırken iç piyasanın etkinliği, idari maliyetler, istikrarlılık ve esneklik, ulusal eşitlik ve fayda – maliyet ilişkisi gibi konuların göz önünde bulundurulması gerekmektedir.

İç Piyasanın Etkinliği

*Vergiler ekonomik aktivitenin bölgeler arasındaki hareketliliğini etkileyen en önemli unsurlardan biridir. Vergi mükellefinin uluslararası dolaşımı maliyetli ve zor olmasına rağmen aynı ülke içinde bölgeler arası dolaşım nispeten daha kolaydır

En iyi örnekler emlak ve motorlu taşıtlar vergileridir.

İstikrarlılık ve Esneklik

Yerel yönetimlerin sunduğu hizmetlerin boyutunun ve maliyetlerinin zaman içerisinde arttığı gözlenmektedir. Bu gelişmenin arkasında kentleşme, nüfus artışı ve yükselen yaşam standartlarının daha fazla kamusal hizmet ihtiyacı doğurması ve enflasyon gibi nedenler yer almaktadır.

Fayda – Maliyet İlişkisi

Yerel yönetimlerde şeffaflık ve hesap verebilirliğin yerel kamusal mal ve hizmetlerinin faydaları ile maliyetlerinin ilişkilendirilmesi ile arttırılabileceği varsayılmaktadır. Fayda – maliyet ilişkisi sağlamakta kullanılabilecek gelir yönetimi araçları faydalanma vergileri ve kullanıcı harçlarıdır. Faydalanma vergileri ve kullanıcı harçları, yerel kamusal mallarda ortaya çıkan sıkışıklık maliyetlerini ve dışsallıkları kontrol etmek için de kullanılabilecektir. Akaryakıt vergisi bu tür vergilere bir örnek olarak verilebilir.

Faydalanma vergisi: vergi mükellefin ödediği tutarın, vergi konusundan sağladığı fayda ile orantılı olduğu vergidir.

İdareler Arası Mali Aktarım Yöntemleri

İdareler arası aktarımlar temel olarak gelir paylaşımı düzenlemeleri ve yardımlar şeklinde iki gruba ayrılmaktadır.

1.Gelir Paylaşımı Düzenlemeleri

*Gelir paylaşımı düzenlemeleri genellikle belirli bir vergi üzerinden ya da tüm gelir havuzundan, gelirin elde edildiği kaynağa göre veya belirli bir formüle göre yerel yönetimlere pay verilmesi şeklinde uygulanmaktadır.

2.Yardımlar

*İdareler arası mali yardımlar merkezî yönetimin tasarrufuna ya da yerel yönetimin talebine bağlı olarak süreklilik taşımayan biçimde yapılan mali aktarımlardır. Yardımlar koşullu veya koşulsuz yardımlar olarak ikiye ayrılabilir.

Koşulsuz yardımlar yerel yönetim harcamalarına genel bir katkı olarak nitelendirilebilmektedir. Burada önemli olan, harcama ihtiyaçlarını, hizmet sunum maliyetlerini ve/veya vergi kapasitesini ölçen objektif bir kritere göre mi, yoksa merkezî yönetimin tasarrufuna göre mi dağıtıldıklarıdır.

Koşullu yardımlar merkezî yönetimin belirli bir harcama programı veya programın bir parçası için kullanılmak şartıyla yaptığı yardımdır.

*Dikey denge: Yerel yönetimler ile merkezî yönetimin arasında sağlanacak gelir ve harcama düzeyi dengesi.

*Yatay denge :Fakir ve zengin bölgelerin yerel yönetimleri arasında sağlanacak gelir ve harcama düzeyi dengesi.

YEREL BORÇLANMA

Yerel borçlanmanın düzenlenmesi mali yerelleşmenin dördüncü bileşenidir. Çoğu ülkede merkezî yönetimler yerel yönetimlerin borçlanmasını doğrudan kontrol yetkisine sahiptirler. Bu kontroller yıllık toplam borç miktarına ya da sadece dış borçlanmaya sınırlamalar getirilmesi, borçlanmanın tümünün merkezileştirilmesi ve yerel yönetimlere ihtiyaçlarına göre borç verilmesi gibi şekiller alabilmektedir.

* Yerel yönetimler genel olarak, merkezî yönetimden, aracı finansal devlet kurumlarından ve doğrudan sermaye piyasalarından olmak üzere üç kaynaktan borçlanmaktadırlar.

* Yerel Borçlanma İlkeleri

Yerel borçlanma, nesiller arası eşitleme, sermaye yatırımı harcamalarının finansmanı ile gelir ve gider akımlarının uyumlaştırılması amaçlarıyla kullanıldığında yerel yönetimler için uygun bir kamu maliyesi aracı sayılmaktadır.

* Sermaye Yatırımı Harcamalarının Finansmanı

Yerel yönetimlerin bazen büyük maliyetli kamu yatırımları yapmaları gerekmektedir. Bu tür sermaye yatırımı harcamalarının yerel yönetimlerin gelirleriyle finanse edilmesi çoğu zaman mümkün olamayabilir. Önemli altyapı yatırımlarını ertelemek yerel ekonomik performans üzerinde olumsuz bir etki yaratabilecektir.

* Prensip olarak yerel borçlanmayı yatırım amaçlarıyla kısıtlamak borçlanmanın olumsuz etkilerini azaltabilecektir. Ancak böyle bir altın kural kamu tasarruflarının yatırıma yönelmesini engelleyebilmektedir.

*Altın kural: Klasik kamu maliyesi teorisine göre devletin yalnızca yatırım amacıyla borçlanabilmesi kuralıdır.

Gelir ve Harcama Akışlarının Uyumlaştırılması

Bazı nedenlerle yıl içerisinde yerel yönetimlerin yapacakları harcamalarla, gelirlerin elde edileceği zamanlar arasında farklılıklar doğabilmektedir. Harcamaları ertelemek ise yerel yönetimlerin sundukları önemli hizmetlerde kesintiler yaratarak telafi edilemeyecek olumsuz sonuçlar doğurabilecektir.

Bu olumsuzluklar yerel borçlanmayla giderilebilecektir. Ancak bu tür bir uyumlaştırma beraberinde yerel yönetimler için bir faiz yükü de getirmektedir. Bu durum süreklilik arz ediyorsa yerel yönetimlerin borç yükü zamanla ağırlaşacak ve bir borç faiz sarmalına girebileceklerdir. Yerel hizmetlerin aksamadan sürdürülebilmesi için yerel yönetimlerin gelir ve harcama akımları uyumlu bir biçimde tasarlanmalı ancak beklenmedik uyumsuzluklar söz konusu olduğunda da borçlanmaya başvurmalarına izin verilmelidir.
 

erdalo

Yeni Üye
Katılım
28 Eki 2014
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Puanları
0
Bölüm:
Maliye
Şehir:
Edirne
çok eksik orta çağda yerel yönetimler maliyesi yok.osmanlıdki yerel yonetimler maliyeside yok .tanzımat döneminde kamu malısi yok kurulan altıncı dayre ler yok
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst