Aöf Maliye Politikası -2- Dersi 2.Ünite Ders Notları

tremendous

Forum Yöneticisi
Katılım
11 Ara 2012
Mesajlar
1,781
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
İstanbul
Aöf Maliye Politikası -2- Dersi 2.Ünite Ders Notları

MALİYE POLİTİKASI VE EKONOMİK BÜYÜME

Ekonomik büyüme olgusu gelişmiş ülkeler için kullanılır. Ekonomik büyüme kavramı ile sosyo-ekonomik açıdan toplumun ilerlemesi değil, ileri ve olgunlaşmış nitelikli gelişmiş bir toplumda ekonomik alanın daha da genişletilmesi ifade edilir. Ör: Yeni teknolojilerin yaşama geçirilmesi sonucunda görülebilen yeni üretim niteliğidir.
Ekonomik Büyüme: Reel GSMH' deki artıştır.
Ekonomik kalkınma süreci nispi olarak geri kalmış ekonomilerde köklü ve yapısal değişim ve dönüşüm oluştururken ekonomik büyüme yapısal değişim öngörmeden bazı ufak değişikliklerle sadece zenginlik düzeyinin yükseltilmesini amaçlar.
Ekonomik gelişme ile istihdam arasında bir ilişkivardır ki bu ilişki OKUN KURALI ile açıklanır. Okun kuralı belirli gelişme oranında ne oranda istihdam artışı sağlanabileceğini ampirik olarak saptayan yöntemdir. ABD li ekonomist Arthur Okun kendi adı ile anılan Okun kuralında ABDde milli gelirin her % 2,5 dolayındaki artışının istihdamda %1 lik bir artış sağlayacağını tespit etmiştir.Bu kuralın teorik bir yanı yoktur. Gözleme dayanır ve her ekonomide farklı oranlarda gerçekleşebilir.
Ekonomik büyümenin sağlandığı ekonomilerde gözlemlenentemel sağlık hizmetlerinin düzeyi, sosyal güvenlik hizmetlerinin kapsamı, eğitimimkanlarından toplumun çeşitli kesimlerinin yararlanma imkanları gibi sosya lgöstergeler sosyal gelişmişlik ölçütü ile ifade edilir.

Sosyal Gelişmişlik Ölçütü: Bir ülkenin sağlık,eğitim ,çocuk ölüm oranları, kentleşme ya da fert başına TV, otomobil gibi araçların kullanımıgibi göstergelerle ifade edilen gelişmişlik düzeyi göstergesidir. Sosyal gelişmişlik ölçütü her koşulda ekonomik büyüme ölçütü ile örtüşmeyebilir.Nedeni, ekonomik büyüme gerçekleşirken sosyal ve siyasi faktörlerin, ekonomik gelişme ile aynı anda hareket etmemesidir.Buna en iyi örnek uluslararası karşılaştırmalarda kişi başına sağlık harcamalarının en yüksek olduğu ABD degelir düzeyi daha düşük bir çok ülkenin gerisinde olmasıdır. Ekonomik büyümeile sosyal gelişmişlik ölçütü aynı paralelde yürütülememektedir.

Ekonomik büyümede dikkat edilmesi gerekendiğer bir konu da büyümenin sosyal maliyetleridir. Ekonomik büyüme yaşanırken istihdam ve tüketim artışı ile daha yüksek refah düzeyine ulaşılmaktadır. Fakat büyüme ile doğal kaynaklar ve çevre kayıpları dikkate alınmamaktadır.

EKONOMİK BÜYÜMENİN ÖLÇÜM YÖNTEMLERİ

1- POTANSİYEL BÜYÜME ORANI
Veri üretim faktörleri ve teknoloji koşulunda tam istihdam vetam kullanım ile belirli bir zaman boyutunda ulaşabileceği en yüksek büyüme oranıdır.Oranınbir sınırı vardır.Kısa dönemli bir yaklaşımdır. Uzun dönemde değişebilir. Potansiyel büyüme oranı zaman faktörü ile pozitif eğilimlidir.

2- EKONOMİK BÜYÜME ORANI
Bir dönemde sağlanan ekonomik kaynakların mevcut kaynaklara oranıdır.Büyüme oranın hesaplanmasında fiyatlar kullanılır. Bir dönem boyunca(genellikle bir yıl ) üretilen tüm üretim ve tüketim kaynaklarının değerlerinin dönem başı ekonomik büyüklüğe bölünmesi sonucunda dönemsel (örneğin yıllık )büyüme oranı bulunur
.
3- NOMİNAL (PARASAL)BÜYÜME ORANI
Fiyat değişimlerini de içererek hesaplanmış büyüme oranıdır. dönemlerde nominal büyüme oranları fiyat değişmelerinden etkilendiğinden dolayı gerçeği yansıtmaz.

4-REEL BÜYÜME ORANI
Bir dönem içinde yaratılan kaynakların fiyat etkisinden arındırılmış değerleri toplamının başlangıç gelirine oranıdır. (Belirli bir yılın fiyatı sabittir)

5-KİŞİ BAŞINA BÜYÜME ORANI
Belirli bir dönemde (genellikle bir yıl ) üretilen gelirin nüfusabölünmesi ile bulunan orandır.Burada önemli olan gelir artış oranı ile nüfusartış oranı arasındaki farka bağlıdır.
Gelir artış oranı = Kişi başına gelir artışı milli gelir artık oranından düşük

Ekonomilerde her dönemde tam istihdam geçerli olmaz. Genellikle %65-75 oranlarında kapasite kullanım oranı ile faaliyette bulunan bir ekonomide,doğal olarak, potansiyel büyüme oranı ile fiili büyüme oranı arasında bir fark vardır.
Büyüme Aralığı: Potansiyel büyüme oranı ile fiili büyüme oranı arasında bulunanaralıktır. Fiili durumun potansiyel durumdan uzaklığını gösterir.

Amaç,Büyüme aralığını azaltmak ya da düşürmektir. Bunun içinde fiilibüyüme oranını potansiyel büyüme oranına yaklaştırmak gerekir.
Nicel büyümeler, büyüme oranı ile ölçülür.
Milli gelir ya da kişi başına gelir artışları hesaplanırken dikkate alınan diğer faktörler:
1-Sermaye aşınma veyıpranma maliyeti
2-Çevre kirlenmesi vsgibi diğer dışsal maliyetlerdir.
Yıpranma ve aşınmanın hesap edilmesinden ve gerekli paylarınayrılmasından önce hesaplanan gelir artışı gayrisafi milli geliri oluşturur Gayrisafi milli gelirden yıpranma ve aşınma paylarını ( amortisman) çıkardıktansonra bulunan değere safi milli gelir adı verilir.
SMH=GSMG - Amortisman
Net Gelir Artışı:Safi Milli Gelir Artışını
Kişi başı Net Reel Gelir Artışı ise Kişi başına Safi Gelir Artışıoluşturur.

YURT İÇİ GELİR: Kaynağı hangi ülke olursa olsun ulusal sınırlar içinde yaratılangelirlerin toplamıdır.(Yabancı sermaye karının bir bölümünü kendi merkezülkesine ya da başka bir ülkeye transfer ettiğinde bu miktar Türkiye nindeğil,transfer edilen ülkenin milli gelirine dahil edilir)
Yabancı yatırım sermayesi alan her ülkede yurt içi gelir ile milligelir arasında fark vardır.Bu yüzden ulusal zenginleşme ve kişi başına iyileşmehesaplarının yurt içi gelir kavramı ile değil, milli gelir kavramı ile yapılır.
Ekonomik büyüme konusu sadece ulusal ekonomilere özgü değildir. DünyaBankası ya da Uluslararası Para fonu (IMF) belirli aralıklarla dünyaekonomisinin büyüme oranını hesaplamakta ya da gelecek dönemlere ait büyümetahminlerinde bulunmaktadır.
Ekonomik büyüme küresel boyutta incelendiğinde hesaplamayöntemi aynıdır. Fakat küresel büyüme oranında çok sayıda ülke ekonomilerihesaplamaya dahil edilmektedir. Bu ülkelerin enflasyon oranları da birbirindençok farklı düzeylerde olduğundan küresel büyüme oranları genellikle nominalolarak hesaplanmaktadır.
Büyüme tartışmalarında genellikle nicel hesaplamanınyapılmakta fakat teknolojinin değişimi ve ilerlemesi, gelir dağılımınındüzelmesi sonucunda sosyo-ekonomik koşulların daha da iyileştiğinde gelişmişekonomilerde de nitel gelişmeler de dikkate alınır.

Nitel İyileşme: Nicel ekonomik gelişme ilebirlikte sosyal göstergelerdeki gelişmelerdir.Gelişmiş ekonomilerdeki niteldeğişme daha çok sağlık hizmetlerinin iyileştirilmesi, iletişim imkanlarınıngeliştirilmesi ya da hizmet alanlarında gerçekleştirilen bazıiyileşmeler. Gelişmekte olan ekonomilerdeki nitel değişim ise kentleşme ya daokur yazar oranında iyileşmedir.

EKONOMİK BÜYÜMEYİ AÇIKLAYAN GÖRÜŞLER
KAPALI EKONOMİ MODELİNDE BÜYÜMEDİNAMİKLERİ

HARROD-DOMAR MODELİ BÜYÜME
1.Emek gücü esnektir ve sabit reel ücret koşullarında istihdamedilmektedir.
2.Emek sermaye bileşim oranı sabittir.
3.Tasarruf oranı gelire göre değişir.
4.Teknolojik değişimler dikkate alınmaz.
5.Tasarrufla oluşturulan sermaye emekle birleşerek gelir yaratmaktadır.
6.Emekle sabit oranda birleşen sermayenin gelir yaratma kat sayısı sermaye/ hasıla oranı ile gösterilir.
7.Sermaye / hasıla kat sayısı: Bir ünite gelirin ne kadar sermaye ile gerçekleştirildiğini gösterir ve veri tasarruf miktarında gelir artışının hesaplanabilmesini sağlar.
8.Teknoloji sabit ve veri alındığından, geliri yükseltmenin tek aracı tasarruf olur.
9.Yaratılabilecek gelirin üst sınırı istikrarlı denge koşulu altında belirlenir.
İstikrarlı denge koşulu üretim faktörleri artış hızlarının eşit olduğunu varsayar.

KEYNESYEN EKONOMİK BÜYÜME MODELİ
Gelir artışının talep yaratarak ekonomik büyümeyi etkileyeceğinisavunmuşlardır. Gelire bağlıdır.

NEO-KLASİK EKONOMİK BÜYÜME MODELİ
Temel anlayış olarak Harrod-Domar modeline dayanmakla beraber,emek sermayebileşim oranının sabit kabul edildiği varsayımını emek ve sermaye öğelerininbirbiriyle ikame edilebilmesidir. Sermaye -emek oranın düşük olması gelirdüzeyini yükseltir. Neo - klasik ekonomik büyümenin ana kısıtı tasarrufeksiğidir. Emek sermaye oranının düşük olması atıl tasarrufları yansıtır.

İÇSEL BÜYÜME MODELİ
Arrow' un 1962 yılında geliştirdiği yeni bilgi ve buluşlarındışsallık etkisi yanında, Lucas' ın 1988 yılındaki ve Romer' in 1986 yılındakiçalışmalarının da katkılarıyla geliştirilen modeldir.
Üretim faktörlerinin piyasa işleyiş mekanizmaları çerçevesinde oluşandeğişimlerle verimliliğin arttırılarak daha yüksek gelir düzeyine ulaşılmasıolgusunu açıklayan modeldir. Teknolojinin devreye girmesiyle emek ve sermayeninverimliliği yükselir gelir düzeyi artar. Bu modelde özellikle kalifiye emekgücü ( beşeri sermaye ) önemlidir.

AÇIK EKONOMİ MODELİNDE BÜYÜME DİNAMİKLERİ
Ekonomiler arasındaki ilişkiler iki kanaldan olur.
1.Dış ticaret ilişkisi
2.Sermaye akımları ilişkisi (Reel yatırım ya da portföy )

REEL YATIRIM ALANINDA, NEO - KLASİK EKONOMİ TEORİSİ sermaye, tasarruf fazlası olan ve emekbaşına sermaye stoku yüksek olan ekonomilerden düşük tasarruf sahibi olanekonomilere doğru hareket eder.Kişi başına geliri ve sermaye /emek oranı yüksekolan ekonomide kâr oranı ve faiz oranı düşüktür. Sermaye kar oranı ve faizoranı düşük olan ekonomiden kar oranı ve faiz oranı yüksek ekonomiye yani kişibaşına gelir ve sermaye/emek oranı düşük ekonomiye doğru gider.

Uluslararası sermaye hareketleri sonucunda: yabancı sermaye;yüksek teknolojiyikendi teknik elemanları getirdiğinde sermayeyi alan ülkeyle üretim alanında yatay ve dikey ilişkiye girmez.
1. O ülkeden hiç bir tamamlayıcı girdi temin etmez.
2. Ülke istihdamına fazla katkı sağlamaz.
3.Gelen teknolojinin içsel büyüme modeli anlayışı ile o ülkede üretimkoşullarına katkı yaptığı ileri sürülemez.
4. Elde ettiği karın büyük bölümünü merkez ülkeye transfer ettiğindeekonomik anlamda teknoloji yoğun sermaye gelmiş sayılmaz. Bu durum ödemelerdengesini de olumsuz etkiler.

SHAW HİPOTEZİ (PORTFÖY YATIRIMLARI )
Spekülatif amaçlı portföy fonlarının özellikle gelişmekte olanekonomilerde
1.Sermaye noksanını giderme
2.Kur dalgalanmalarını yumuşatma işlevi görebilir
Uluslararası portföy sermaye hareketleri yüksek faizli ekonomilere yönelir. Sermaye kıtlığı çeken ekonomilerde tasarruf açığı kapanırken sermaye /emek oranı yükselir ve daha yüksek gelir düzeyine ulaşılabilir.
Burada önemli nokta: Bu portföy yatırımlarının ekonomide kalış süresi içinde faiz maliyetinden daha yüksek gelir yaratıcı alanlarda kullanılabilme durumudur. Aksi halde portföy yatırımı ekonomide anlamlı değer yaratmadan faiz elde ederken ekonomiye katkı yapmamış tam tersine ekonomiye yük olmuş olur.
Açık ekonomi modelinde büyümeyi etkileyen bir diğer durum dış ticaret yolu ile dış talep destekli yatırım ve üretimin arttırılmasıdır.
Merkantilist anlayışa dayalı bu model dış ticarette ticaretin yaratılması ilkesine dayanarak üretimin düşük maliyetli yörelerde yapılarak uluslararası ticarete konu edilmesini hedefler.
Geçmiş dönemlerde bu hedefin önünde koruyucu gümrük vergileri, kur ayarlamaları ve iç ekonomilerde farklı oranlarda uygulanan dolaylı vergiler bulunurken, Dünya Ticaret Örgütü nün müdahaleleri ile koruyucu gümrükler ve dengesiz kur ayarlamaları ortadan kaldırılmış ayrıca vergi ahenkleştirmeleri politikaları yaygınlaştırılarak dolaylı vergilerde engel olmaktançıkarılmıştır. Genellikle günümüzde tasarruf kıtlığı yaşayan ve yüksek cariaçık veren ekonomiler acil cari açık gereksinimlerini portföy sermaye girişleriile kapatmaktadır.

EKONOMİK BÜYÜME UNSURLARI ÜZERİNDE MALİYE POLİTİKASI ARAÇLARININETKİLERİ
VERGİLERİN ETKİLERİ
Vergilerin sermaye arzı üzerindeki etkileri 3 aşamadaele alınır.
1.Tasarruf aşaması
2. Tasarrufun sermayeleşmesi aşaması
3.Sermayenin idamesi aşaması
Toplam Tasarruf=Kamu tasarrufu + Özel tasarruflar

Toplam Tasarruf (Ulusal Tasarruf) : Yaratılan gayrisafi milli gelirdenaşınma ve yıpranma payı çıkarıldıktan sonra kamu ve özel tüketim harcamalarıdışında kalan kısımdan oluşur.
Formüllerin incelenmesi sonucu oluşan sonuçlar:
1.GSMH düzeyinin sabit olduğu varsayımı altında ulusal tasarruf hacmi özelve kamu tüketim harcamalarının büyüklüğüne bağlıdır.
2. Ulusal tasarruf hacminin sabit olduğu varsayımı altında toplamulusal tasarrufun kamu ve özel kesim payları uygulanan vergi sistemininfonksiyonudur.
3.Vergi sisteminin veri olduğu varsayımı altında toplam tasarrufun kamu veözel kesimlere giden payları gelir dağılımı ve bütçe harcama dağılımınınfonksiyonudur.
Kapitalist sistemde milli gelirin kaynağının özel kesim olduğugörüşü varsayımı altında, özel kesimde tasarruf net safi gelirin birfonksiyonudur. Yani vergisi ödenmiş safi gelirden tüketim harcamaları çıktıktan sonra kalan kısım tasarruf olarak ortaya çıkar. Veri gelir koşulu altında özeltasarruf hacmi vergi, aşınma payı ve özel kesim tüketim eğilimi düzeyinin fonksiyonudur.
Harcama vergilerinin son temsilcisi Kaldor 'dur .
Harcama vergisi sisteminde mükellefler gelirlerini değil harcamalarını beyan eder ve vergi tarhı bu beyana göre yapılır bu sistemin savunucularının iddiası harcama vergisi sisteminde tasarrufların vergileme dışında kalarakteşvik edilmesidir.

VERGİNİN GELİR ETKİSİ : Ortalama vergi yükünün emek arzını yükseltmesidir.
VERGİNİN İKAME ETKİSİ: Marjinal vergi oranlarının emek arzını kısma etkisidir.

Günümüzde tüm ülkelerde uygulanan gelir vergisi sisteminde ilk dikkat edilecek nokta veri vergi gelirinin sağlanmasında dolaysız ve dolaylı arasındaki farktır. Veri vergi geliri sağlanırken tasarrufu teşvik etme gayreti vergi yükü ağırlığını tüm adaletsizlik iddialarına karşın dolaylı vergilere yöneltir.
Aynı amaçla dolaysız verginin kullanılması halinde yine adaletil kesinden vazgeçilerek marjinal oran artışı hafif olacak şekilde basamak yüksekliği dar ve dilim alanı geniş vergi tarifesi tercih edilir.
İkame etkisini nötralize etmeyi amaçlayan optimal vergi tarifesinde belirli gelir grupları oluşturularak, aynı gelir aralığında bulunanlara artanoranlı tarife uygulanmaz.
Bir ünite gelir vergisinin tüketim ve tasarrufu kısma etkisi marjinaltüketim ve tasarruf eğilimlerine bağlıdır.
a. Marjinal tasarruf eğilimi (özel sektör)= Marjinal tasarruf eğilimi (kamusektörü) ise toplam tasarruf hacmi sabit kalmıştır.
b.Marjinal tasarruf eğilimi ( özel sektör) > Marjinal tasarruf eğilimi (kamusektörü) ise özel tasarruf azalmıştır. Toplam tasarruf hacmi azalır.
c. Marjinal tasarruf eğilimi (özel sektör) < Marjinal tasarrufeğilimi (kamu sektörü) ise özel tasarruf azalmıştır. Toplam tasarruf hacmiartar.
Özel tasarrufları yükseltmek için bir dizivergi önlemi alınır. Bunlar:
1. Yatırım indirimi
2.Risk faktörüne kamunun iştirakidir.(Hızlandırılmış amortisman veileri-geri zararların mahsubu)
3.Yüksek marjinal oranlı gelir vergisi yerine düşük marjinal oranlı gelirvergisi
Amortisman gider olarak yıllık gelirden indirildiği için ne kadar yüksek miktarda uygulanırsa o kadar vergi yükü azalır ve yatırımın getirisi yükselir. Amortisman ile ilgili uygulamanın en uç hali ANİAMORTİSMANDIR. İlk yılda tüm amortisman giderlerini gelirlerden indirme yöntemidir.
Yatırım indirimi uygulamasında da yatırımın maliyetinin bir bölümü belirli yıllara yayılmış olarak gelirden indirilir. Yatırım sonucunda zararoluştuğunda doğal olarak vergi ödenmez. Ancak zarar ileriki yıllarda sağlanacak kârlardan indirilebilir.

KAMU HARCAMALARININ ETKİLERİ

Devlet en önemli işlev olarak
1. Yaygın eğitim hizmeti kurarak kaliteli emek üretimi sağlayıp sermayeninverimliliğini yükseltebilir.
2.Devlet teknoloji ve makine parkları kurarak ucuz ya da bedava olarak özelkesime sermaye ve teknoloji imkanı sağlar.
3.Devletin özel kesime sağlayabileceği en yaygın ve etkili işlev iseiletişim adalet ve emniyet gibi özel kesimin şiddetle ihtiyaç duyduğu alanlardakamusal nitelikli altyapı yatırımları gerçekleştirmektir. Alt yapı yatırımlarıhem özel kesimin güvenlik içinde yatırım yapmasını teşvik eder hem de iletişimve piyasalara ulaşmada verimliliği arttırarak gelecek dönem yatırımları içinfon oluşumuna destek olur.

SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME

Ekonomik büyüme, Rostow' un ünlü üçlü kalkınmaaşamalarının son aşaması olup, uzun dönemde gerçekleştirilen bir durumdur.Günümüzün en büyük ekonomisi olan ABD ve bütün olarak Avrupa ekonomileri büyümesürecinde küresel ısınma olarak adlandırılan iklim değişikliklerine yol açmaktadır.Çevreselönlemler alınarak sera gazlarının ozon tabakasındaki etkisihafifletilmeye çalışılıyor olmakla beraber ekonomik sürecin sürekli temposuçoğu durumda söz konusu önlemlere engel oluşturabilmektedir.
Örneğin,Kioto Sözleşmesine ABD nin itirazı damgasını vurmuştur. Oysatek başına ABD nin sera gazı salınımı ve yarattığı çevre kirliliği birçok ufak ve gelişmekte olan ekonomiler topluluğunun tümünden daha fazladır.Ekonomik büyüme devamlı gelişen bilgi birikimine de gereksinim duymaktadır.Bununnedeni Schumpeter' in yaratıcı yıkıcılık ifadesinde açıklanmaktadır. Bu görüşegöre ekonomik durgunluğa çare yeni teknolojilerle yeni piyasaların açılmasıolduğundan ekonomik büyümenin önemli bir tetikleyicisi buluş ve icatlardır.
Ekonomik büyümenin yarattığı çevre sorunları ise iki nedenle ihmal edilir.
1. Küresel ısınma ve doğal kaynakların tükenmesi konusuna verilen yanıt,yeni buluş ve teknolojiler ile gelecekte yapılacak üretimin bugünün teknolojisiile yapılamayacağından var olan ve giderek tükenen doğal kaynaklaraaynı derecede ihtiyaç olmayacağı şeklindedir.
2.Çevre sorunu algılanması itibarıyla uzun dönemde ortaya çıkanönlenebilmesi ise ancak yoğun siyaset ve sermaye gücü barındıran yaygıntoplumsal kararı gerektirdiğinden kısa dönemde bu konuda etkili önlemlerinalınması beklenmemektedir.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst