İngilizce 4 Dersi 7.Ünite Özeti

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Açıköğretim İngilizce 4 Dersi 7.Ünite Özeti...



RELATIVE CLAUSES ( SIFAT CÜMLECİKLERİ)
Bu cümleler iki ve daha fazla cümleyi birbirine bağlar.)
Who (Kim) : İnsanlarla (person)
Whom (kimi/kime/kimden): Farklı öznelerle (different sub.)
Whose (Kimin): Kişilik-iyelik zamirleriyle ( perso. Pron.)
When (Ne zaman) : Zaman (time)
Why (Neden): Sebep-Nedenler (Reason)
That/Which : Şeyler, HAYVANLAR (THİNGS, ANİMALS)


Örnek cümleler

Who (Person: İnsan/ Kişi)
- She is the girl. She lives in N.Y. (O BİR KIZ. O N.Y’DE YAŞAR.)
She is the girl who lives in New York (O New York’da yaşayan bir kızdır.)
- They are my students. They want to learn English. (Onlar benim öğrencilerim. Onlar
İngilizce öğrenmek istiyor.)
Thet are my students who want to learn english.(Onlar benim İngilizce öğrenmek isteyen
öğrencilerim.)
- My teacher has been living here. She is very modern(Öğretmenim burada yaşıyor. O çok
modern.)
My teacher who is very modern has been living here. ( Benim modern olan öğretmenim
burada yaşamaktadır.)
P.S: “Who” özneden sonra geldi, çünkü biz “here”’ı değil, öğretmeni belirtiyoruz. Eğer “here”’ı
belirtseydik o zaman “which/that” kullanırdık.

Whom (different subject: Farklı bir özne) [Fiile Göre]
- This is my neighbour. I like her a lot. (Bu benim komşum. Onu çok severim.)
This is my neighbour whom I like a lot. (Bu benim çok sevdiğim komşumdur.)
- She is our new headmaster. We have just met her. (O bizim yeni müdürümüz. Onunla yeni
tanıştık.)
She is our new headmaster whom we have just met. (Yeni tanıştığımız bizim yeni
müdürümüz.)
P.S: Dikkat edilirse bir cümle de iki farklı özneden bahsedecek isek “whom” kullanırız. Aslında who
kullanabiliriz ama en doğrusu-ve sınavlarda sorduklarında- “whom” cevabı en doğrusu olacaktır. Bir
fark daha var. Bu tarz “whom” cümleleri kurarken iki cümleyi birleştirdiğimizde kullandığımız whom
sıfatını eklemeyebiliriz de ama bu sadece “whom” için geçerlidir, diğerleri için geçerli değildir.


Whose (Possessive pronoun: Kişilik, iyelik zamirleriyle[my, her, his…vs.)
- She is my teacher. Her car is yellow. (O benim öğretmenim. Onun arabası sarı.)
She is my teacher whose car is yellow. (Arabası sarı olan benim öğretmenim.)
- These are my parents whose house is in Ereğli. (Ereğli’de evleri olan benim annem babam.)
P.S: Sınavda, boşluktan sonra isim varsa oraya muhakkak “whose” gelir. Çünkü muhakkak “benim,
onun” gibi bir şey gelecektir.(…. Car is yellow’da car isimdir ve doğal olarak whose geliyor.)

Where (Place: Yer)
- This is the city. I like it a lot.
This is the city where I like a lot. (Benim sevdiğim şehir.)
- This is my school. I finished my primary eduction.
This my school where finished my primary eduction. (İlkokulu bitirdiğim okul burası.)
P.S: Cümlelerde de gördüğünüz gibi eğer belirttiğiniz şey bir “yer-mekan” ise o zaman “where”
kullanılır. Ayrıca burada belirtmeliyim ki bu sıfat dahil tüm sıfat cümlecikleri kurulurken dikkat
ettiyseniz ikinci cümlede ki özneler sıfat cümleciklerine eklenmiyor. Bunun nedeni zaten iki cümlenin
birleştirilmiş ve cümleyi kurarken ikinci kez aynı özneyi belirtmenin manasının olmaması.

When (Time: Zaman)
- March is the month. I was born in that month.
March is the month when I was born. (Benim doğduğum ay Mart ayı.)
- 5 o’clock is the time. I met him at the time.
5 o’clock is the time when ı met him. (Onunla tanıştığım zaman saat 5)
- This is the year when my father come to İstanbul. (Babamın İstanbula geldiği yıl.)
P.S: Herhangi bir zamanı belirttiğimizde kullanacağımız sıfat “when” olacak. Bu bir tarih olur, saat
olur… Sıfat cümleciklerinde kullandığınız zaman dilimi tamamen sizin neyden ve ne zamandan
bahsettiğinize göre değişir, sabit değildir.

Why (reason: Neden/sebep)
- This is the reason why I love you. (Seni sevmemin nedeni bu.)
P.S.: Bir cümlede “neden/sebep” belirtiyorsanız “why” kullanılır. Aslında işin en güzel ipucu “reason”
gördüğünüz yere “why” ekleyin. ;)

How (+to V1 )
- I don’t know how to use this iron. (Ütüyü nasıl kullanacağımı bilmiyorum.)
P.S: Görüldüğü üzere “nasıl” ile ilgili bir cümle kurarken “how” yanında “to” ve fiilin 1.hali kullanılır.


Which/that (things/animals)
- The table is very sensetive. The table has very thin legs.
The table is very sensetive which/that has very thin legs. (İnce bacakları olan masa çok
hassas.)
- I want to sit on the table. The table is at corner.
I want to sit on the table which/that is at the corner. (Köşedeki masaya oturmak istiyorum.)
- The cat which/that my sister likes much is my friend’s cat. (Ablamın sevdiği kedi arkadaşımın
kendisi.)
- The dimond which/that we are looking for is very valuable. (Aradığımız elmas çok
değerlidir.)


P.S: Which/that görüldüğü gibi “şeyler” veya “hayvanlar” betimlenirken kullanılır. Cümleyi kurarken
which ya da that kullanabilirsiniz, ikisi de aynı manayı verecektir. Ama ikisi aynı anda elbette
kullanılmaz, örnekler sadece ikisini de kullanabileceğinizi göstermek için bu şekilde verilmiştir.
Unutmayın sıfat cümlecikleri kurulurken dikkat etmeniz gereken nokta, cümlede neyi
betimlediğinizdir; “bir özne, bir nesne, bir yer, bir zaman….” Buna karar verdikten sonra cümlenizi
rahat kurarsınız.


PHRASAL VERBS (İki sözcüklü fiiler)
• Zarf (adverbial partical) ya da edat (preposition) ile birlikte kullanılır.
• İngilizce’de en çok kullanılan iki sözcüklü fiiler (phrasal verbs)

Account for (Açıklamak, hesabını vermek)
Can you account for why our team lost? (Takımımızın neden kaybettiğini açıklayabilir misin?)
Act for (birinin yerine bakmak, temsil etmek)
As the manager is ill, I am asking Tom to act for him. (Müdür hasta olduğu için Tom’dan
onun yerine bakmasını isteyeceğim. )
Agree on (üzerinde anlaşmaya varmak, karar vermek)
We’ve agreed on Italy for our holiday next month. (Önümüzdeki ay yapacağımız tatili
İtalya’da yapmaya karar verdik.)
Allow for (Göz önüne almak, hesaba katmak)
We have to allow fort he child’s age. (Çocuğun yaşını göz önüne almak zorundayız.)
Ask for (istemek)
The bus driver are asking for another increase in pay(Otobüs şoförleri ücretlerine bir zam
daha istiyorlar.)
Back up (desteklemek)
We need further facts to back up our statements. (Söylediklerimizi destekleyecek daha fazla
gerçeğe ihtiyacımız var.)

AÖF KİTABI
Grow up (büyümek(yaşça))
Steve and Anna grew up in the same town. (steve ve anna aynı şehirde büyüdüler.)
Get along (geçinmek [iyi], uyuşmak)
They got along well…. (Onlar iyi geçindiler… )
Go out (çıkmak[ilişki anlamında], dışarı çıkmak)
… and started going out together. (… ve çıkmaya başladılar.)
Go away (gitmek)
Anna went away to college. (Anna üniversiteye gitti.)
Fly back (geri uçmak [helikopter, uçak..vb.])
Anna flew back home once a month. (Anna ayda bir kez eve geri geldi/uçtu.)
Work out (çözmek, halletmek, istenilen sonucu vermek)
Things didn’t work out, … (İşler yolunda gitmedi… )
Break up (ayrılmak)
…, so they decided to break up.(…, Bu yüzden/nedenle/böylece ayrılmaya karar verdiler.)
Go back (geri gitmek, geri dönmek)
You should never go back to someone you have broken up with. (Ayrıldığın birine asla geri
dönmemelisin.)
Settle down (yerleşmek, oturmak(aynı evde))


1) It’s good to date a lot of different people before you settle down with e person. (Biriyle
yaşamadan önce birçok farklı kişiyle çıkmak/buluşmak iyi.)
2) Ayça and Ewan decided to settle down in Antalya. (Ayça ve Ewan Antalya’da oturmaya
karar verdiler. :D)
Sign up (kaydolmak, yazılmak)
İf you want to meet someone, it’s good idea to sign up for a class. (Eğer yeni birileri ile
tanışmak istiyorsan, bir sınıfa yazılmak iyi bir fikir.)


Notice (dikkat, uyarı, bilgi)!!!!!!!!!!!!!!
1- Steve and Anna got along well.
Steve got along with Anna (Steve Anna ile iyi geçiniyordu.)
2- Steve and Anna went out together.
Anna went out with Steve (Anna Steve ile dışarı çıktı.)
P.S: NOTICE kısmında cümleyi iki şekilde nasıl kurabileceğinizi gösterdik. İki örnek cümlede de
gördüğünüz üzere cümleleri 1. Ve 2. Şekillerde ki gibi kurabilirsiniz.

CONVERSATION STRATAGY (Konuşma Taktikleri)
- I guess : Sanırım - I think: Bence
- Probably: Muhtemelen -Maybe: Belki
- Kind of/Sort of: Teklifsiz dilde sort of ve kind of ifadeleri, “biraz, eh işte, onun gibi bir şey,
sayılır, yani” anlamlarında kullanılır.
- A little: Biraz -a (little) bit: Bir nebze, biraz daha
- Just: Sadece, az önce -in a way: Bir bakıma, bir şekilde

He’s probably just tired: O muhtemelen sadece yoruldu.
I guess he’s kind of disorganized: Sanırım o biraz düzensiz.
I think she is not happy: Sanırım o mutlu değil.

That’s true. I guess he’s sort of stressed out: Doğru. Sanırım o gergin sayılır, biraz gergin.
Maybe she’s just shy: Belki sadece utangaçtır.
Yeah. I guess making friends is hard in a way: Evet. Sanırım arkadaş yapmak bir şekilde zor.
Actually, the woman is a bit more friendly: Aslında, kadın biraz daha fazla arkadaş canlısı.
• THOUGH: Zıt bir fikir söylediğinizde kullanırsınız.
- I spend most of my time at work. (İşimde çok fazla zaman harcadım.)
You shouldn’t spend much time on work, though. (İşinde çok fazla zaman harcamamalıydın,
gerçi…vs.)

Both- Neither
1- * I love science fiction.
- Really? We are both fan of science fiction.
Kurgu filmlerini seviyorum. Gerçekten mi? İkimizde kurgu film hayranıyız.
P.S: BOTH “her ikisi” anlamında kullanılır ama sadece olumlu cümlelerde. Both of us, both of you..vs.
- Both of us like going to move (Her ikimiz de filme gitmeyi seviyoruz.)


2- Neither of them are not good at Math. (Her ikisi de matematikte iyi değil.)
P.S: NEITHER aynı “both” gibi “her ikisi” anlamında kullanılır ama olumsuz bir cümlede. Örnekte
gördüğünüz gibi “are not good” diyerek iyi olmadıkları belirtilmiş ve böylece olumsuz bir cümle
kurulmuştur. Bu yüzden de “neither” kullanılmıştır. Eğer olumlu bir cümle olsa idi o zaman “Both of
them are good at math” olurdu.


KELİMELER ve KALIPLAR ÖZETİ
Phrasal Verbs

get along (well)(with): birisiyle anlaşmak/geçinmek
break up: ayrılmak, ilişkinin bitmesi
sign up: kaydolmak, yazılmak (class)
grow up: büyümek, yetişmek (ülke şehir verir)
go back: geri gitmek
go out: dışarı cıkmak
go away: uzaklaşmak, gitmek
get back: geri dönmek, geri gelmek
work out: ilişkinin yürümesi,yoluna girmek, düzelmek (boyfriend/girlfriend verebilir)
hang out: takılmak, dolaşmak
turn out: dönüşmek, olmak, meydana getirmek
move away:bir yere taşınmak, uzaklaşmak
come back: geri dönmek, aklına gelmek
fly back: geri dönmek uçakla
write back: mektuba, e-maile cevap yazmak
call back: dönüş yapmak birine telefonla, geri aramak
get back: geri dönmek, geri gelmek
settle down: yuva kurmak

DİĞERLERİ:

*Zıtlık bildiren bir durum olduğunda -though- kullanılır ve cümlenin sonuna gelir. Bu ünitede bu türden sadece though kullanıldıgı icin doğru cevap olarak gelebilir karşınıza.

Kalıplar:

I guess: öyle tahmin ediyorum ki...
I think: bence
probably: muhtemelen
maybe: belki de
kind of/sort of: şu ya da bu biçimde
a little/ a(little) bit: bir nebze
just: sadece
in a way: belirli bir yere kadar, bir şekilde


Ayça MUTLUCAN ve Gülşen Akar'a teşekkür ederiz...
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst