Aöf Maliye Politikası Dersi 8.Ünite Ders Notları

tremendous

Forum Yöneticisi
Katılım
11 Ara 2012
Mesajlar
1,781
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
İstanbul
Aöf Maliye Politikası Dersi 8.Ünite Ders Notları

Maliye Politikası ve Mali Tevzin

DEVLET YAPISI VE MALI TEVZIN KAVRAMI

Siyasal bir organizasyon olarak devlet, bazı ülkelerde üniter sistem biçiminde yapılanırken diger bazı ülkelerde federal sistem biçiminde yapılanmıstır. Her iki sistemde de devletin temel amacı ulusal sınırlar içinde yasayan insanların iç ve
dıs güvenlik, adalet, toplumsal refah ve kalkınmanın saglanması, egitim, saglık ve sosyal güvenligin etkin bir biçimde gerçeklestirilmesi gibi ortak nitelikteki ihtiyaçlarını karsılamaktır. Üniter sistem adı verilen devlet yönetim biçiminde ülke yönetimi tek bir anayasa ile saglanırken yasama organınca yapılan yasalar bütün ülkede uygulanmaktadır.

Üniter sistemde idari yapı, merkezî yönetim ve onun altında yerel yönetim olmak üzere iki birimden olusmaktadır. Bu sistemde hakim güç merkezî yönetimdedir. Yasama, yürütme ve yargı güçleri merkezî yönetime baglıdır. Merkezî yönetim, sınırlarını idari vesayet kuralları kapsamında belirlemis oldugu birtakım yetki ve sorumlulukları yerel
yönetimlere devretmektedir. Türkiye üniter devlet sistemine bir örnektir. Türkiye’de merkezî yönetimin yanında il özel idareleri, belediyeler, büyüksehir belediyeleri ve köy idarelerinden olusan yerel yönetim birimleri bulunmaktadır. Yerel yönetim birimlerinin görevleri ve gelir kaynakları merkezî yönetim tarafından belirlenmektedir.

Üniter Sistem: Hakim gücün merkezî yönetimde oldugu, ülke yönetiminin tek bir anayasa ile saglandıgı ve yasama organınca yapılan yasaların bütün ülkede uygulandığı siyasal sistemdir.

Merkezî Yönetim: Üniter sistemde devlete hakim olan ve yasama gücünü elinde bulunduran merkezdir.

Yerel Yönetim: Üniter ve federal devlet idarelerinde farklı biçimlerde yapılanabilen alt yönetim kademeleridir.

Federal Sistem: Federal devletler veya eyaletlerden olusan devlet yönetim biçimidir.
Federal sistemlerde de tek bir merkezî yönetim biriminin yanında yerel yönetim birimleri bulunmakla birlikte bir de bunların arasında federe devletler yer almaktadır. Federe devletler ABD ve Almanya gibi kimi ülkelerde eyalet adını alırken kimi ülkelerde de kanton, cumhuriyet ve devletçik gibi adlarla anılmaktadır.

Hem federal sistemlerde hem de üniter sistemlerde merkezî ve yerel yönetimler mevcuttur. Iki sistemi birbirinden ayıran unsur, merkezî ve yerel yönetimler arasındaki yetki bölüsümüdür. Özellikle yasama yetkisi bu ayırımda belirleyici rol oynamaktır.

Üniter sistemde de federal sistemde de idareler arası yogun mali iliskiler söz konusu olmaktadır. Idareler arası yetki ve sorumluluk bölüsümü ile kaynak bölüşümünün toplumsal gereksinimleri karsılayacak bir ekonomik temelde gerçekleştirilebilmesidir. Iste tam da bu noktada ortaya çıkan mali tevzin konusu söz konusu bölüsüm sorunlarına
yogunlasan bir çalısma alanını kapsamaktadır. Mali tevzin ; hizmet ve gelirin, merkezî yönetim ile diger idari kademeler (yerel yönetimler) arasındaki bölüsümü olarak tanımlanabilir. Daha sınırlı kimi tanımlamalarda ise mali tevzin sadece kamu gelirlerinin idareler arası bölüsümü olarak ele alınmaktadır.


KAMUSAL FONKSIYONLARINA GÖRE HIZMET BIRIMLERI

Temel kamusal fonksiyonlar; kaynak dagılımında ve kullanımında etkinligin sag- lanması, gelir dagılımında adaletin saglanması ve ekonomik istikrarın saglanması biçiminde özetlenebilir.

Kaynak Dagılımı Fonksiyonu Açısından Hizmet Birimleri

Toplumun ortak nitelikteki ihtiyaçlarını karsılamak üzere devletin üretmek zorunda oldugu hizmetlere kamu hizmeti denilmektedir. Tam kamusal mal ve hizmetler ortak tüketime konu olan, kimsenin tüketimden dıslanamadıgı (non-excludable) ve bir kişinin tüketiminin baskasının faydasını azaltmadıgı (non-rival) mal ve hizmetlerdir.

Millî güvenlik, adalet, diplomasi gibi birtakım hizmetler merkezî yönetim dısında yerel yönetimler tarafından görülmesi ekonomik ve sosyal rasyonalite+si olmayan bir sonuç ortaya çıkaracaktır. Tüm topluma ve ülkeye yönelik faydalar dagıtan söz konusu hizmetlerin yerel yönetim tarafından görülmesi durumunda, ilgili hizmetin ortaya çıkaracagı fayda yerel yönetimin kapsadıgı alanın dısına tasacak ve bir etkinsizlik söz konusu olacaktır. Ulusal düzeydeki tam kamusal mal ve hizmetlerin yerel yönetimler tarafından görülmesi mümkün degildir.

Bir takım kamusal mal ve hizmetlerin faydaları da bölgesel düzeyde bölünmezdir. Hizmetin fayda alanının çok daha dar oldugu itfaiye, çöp ve atık toplama, park ve eğlence hizmetleri, aydınlatma gibi diger bazı mal ve hizmetler de örnek verilebilir. Bu hizmetlerin de kamusal niteligi üst düzeydedir. Hizmetin fayda alanının belirli bir bölge ile sınırlı oldugu yerel nitelikli kamusal hizmetlerin merkezî yönetim tarafından üretilmesi etkinsizlige yol açacaktır. Yerel nitelikli ihtiyaçların belirlenmesi ve karsılanmasında yerel yönetim birimleri merkezî yönetime göre birçok bakımdan daha avantajlı durumdadır.

Hizmetin fayda alanı daraldıkça hizmetin üretiminin yerel yönetimlere bırakılması gerektigi, hizmetin fayda alanının tüm ülkeyi kapsadıgı durumlarda ise hizmetin üretiminin merkezî yönetim tarafından yapılması gerektigi belirtilebilir.

Gelir Dagılımı Fonksiyonu Açısından Hizmet Birimleri

Devletin temel görevlerinden bir digeri, adil bir gelir dagılımının saglanmasıdır. Piyasa ekonomisinin isleyisi kendi basına gelir dagılımı sorunlarını çözemedigi gibi gelir dagılımındaki çarpıklıkların önemli bir nedeni olarak da ortaya çıkabilmektedir. Bu baglamda devletin sürece dogrudan müdahale ederek disipline etmesi bir zorunluluk
olarak degerlendirilebilir. Gelir dagılımı sorunlarıyla mücadelede en etkili araçlar kamu gelirleri ve kamu harcama programlarıdır.

Kamu harcamalarıyla gelir dagılımındaki çarpıklıklar giderilmeye çalısılırken öncelikli amaç düsük gelirli kesimlerin
sosyal içerikli kamu harcamalarından ve kamu hizmetlerinden olabildigince yararlanmalarını saglayabilmektir.


GELIR DAGILIMI ILE MÜCADELE

Kamu Harcamaları Kamu Gelirleri
_ Issizlik sigortası ödemeleri
_ Konut, egitim, saglık gibi temel
ihtiyaçların devlet tarafından
karsılanması sosyal harcamalardır.
_ Ayırma ilkesi ile vergilendirme
_ Artan oranlı tarife uygulaması
_ En az geçim indirimi

Bölgelerarası veya bölge içinde gelir dagılımını düzeltme arayıslarında yetki ve sorumluluk kimde olmalıdır? Vergi ve kamu harcamaları üzerinden yürütülecek politikalarda merkezî yönetimin daha agırlıklı bir rol üstlenmesi dogru olacaktır.
Özellikle gelismekte olan ülkelerdeki gelir dagılımı sorunları ele alındıgında bunların birkısmının yapısal sorunlardan kaynaklandıgını söylemek mümkündür. Büyük sanayi merkezlerinin belirli bölgelerde toplanması, egitim kademeleri itibarıyla okullaşma oranlarında bölgeler arasında büyük farkların olması, kırsal nüfusun önemli bir kısmının
gizli issizligin de söz konusu oldugu tarım kesiminde bulunuyor olması, vergi gelirlerinin önemli bir kısmının harcamalar üzerinden alınıyor olması, kamu harcamalarının önemli bir kısmının personel giderleri ve faiz ödemelerinden olusması gelir dagılımı sorunlarının ancak merkezî yönetim tarafından alınacak ve yürütülecek politikalarla çözülebilecegini
göstermektedir.

Gelir dagılımını düzeltme fonksiyonu temelde merkezî yönetim tarafından yürütülmesi gereken bir politikadır. Yerel yönetimler kullandıkları kaynak ve hizmet alanları genisledigi ölçüde sürece dahil olarak merkezî yönetimin yükünü hafifleteceklerdir.

Istikrar Fonksiyonu Açısından Hizmet Birimleri

Devlet istikrar saglama fonksiyonu ile ekonomik dengeyi bozucu nitelikteki sorunlarla mücadele ederek ekonomik istikrarı saglamaya çalışmaktadır.

Ekonomik istikrarın saglanmasın;
_ Fiyatların istikrarının saglanması
_ Istihdam düzeyinin yükseltilmesi
_ Konjonktürel dalgalanmaların hafifletilmesi ile yapılır.
Söz konusu sorunlarla mücadelede bütçe önemli bir araçtır. Toplam talep genişlemesi veya daralması ile ekonomik yapıda veya fiyatlar genel düzeyinde görülen dalgalanmalar, olusturulacak bütçe fazlaları veya açıkları ile kontrol altına alınmaya çalısılabilir.

BÜTÇE
Bütçe Açıgı Bütçe Fazlası

_ Toplam talebi arttırır. _ Toplam talebi azaltır.
Kaynakların tam kullanımı ve istihdam düzeyinin olabildigince yükseltilmesi ekonomik istikrarın saglanmasında bir diger öncelikli amaçtır. Burada yine temel araçlar, kamu harcamaları ve kamu gelirleridir. Ekonomik istikrarın saglanmasına yönelik çalısmalarda genel bütçe önemli bir politika aracıdır. Kamu harcamalarının dagılımının yapılmasında ve kamu gelir kaynaklarının belirlenmesinde merkezî yönetim önemli bir agırlıga sahiptir. Ekonomik istikrar için bütçe bilesenlerinin nasıl kullanılması gerektigi konusunda da esas yetki merkezî yönetimdedir.

Ekonomik istikrarın saglanması konusunda yerel yönetimlerin söz konusu yetkileri kullanabilmesi son derece güçtür. Ekonomik istikrarı saglamaya yönelik bölgesel düzeyde alınmıs olan kararlar ilgili kararları almayan diger bir bölgeden gelecek olumsuz etkilerle anlamını yitirecektir. Geri kalmıs bölgelerdeki yerel yönetimler, ulasım, temizlik, altyapı
ve çevre gibi önemli kentsel sorunlara, ciddi bütçe kısıtları ile çözümler ararken ekonomik istikrar gibi makroekonomik niteligi ön planda olan sorunların çözümünde yetersiz kalacaklardır.

Ekonomik istikrarın saglanması konusunun ulusal ekonominin tümünü ilgilendiren makro ölçekli bir konu oldugu, çözüme dönük alternatiflerin merkezî yönetim tarafından üretilmesi ve uygulamaya konulması gerektigi söylenebilir.

IDARELERARASI KAYNAK TAHSISI

Merkezî yönetimle birlikte yerel yönetimler görevlerini yerine getirirlerken önemli ölçüde kaynaga ihtiyaç duymaktadırlar. Buna göre idareler arası gelir bölüşümünün yapılması ve bu bölüsümün ekonomik rasyonalitesinin olması, ilgili birimlerin üstlenmiş oldukları sorumlulukları geregi gibi yerine getirebilmeleri bakımından önemlidir.

Yerel yönetimlere gelir aktarımı yapılırken;

_ Yerel yönetimin görmek zorunda oldugu hizmetlerin gerektirdigi harcamaları
karsılayacak düzeyde,
_ Gelir farklılıklarının dikkate alınarak,
_ Yerel yönetimlerden komsu bölgelere tasan dıs fayda ve zararlar da göz önüne
alınmalı,
_ Bunların olumlu ve olumsuz etkilerini dengeleyecek bir gelir bölüsümü politikası
izlenmelidir.
Üniter sistemlerde gelir kaynaklarının idareler arası bölüsümü merkezî yönetimce belirlenirken bu süreçte genel egilim, temel gelir kaynaklarının merkezî yönetime ait olması biçimindedir. Yerel yönetimlere ise genellikle, vergi konusunun yerel yönetim sınırları içinde oldugu vergiler bırakılmaktadır. Bunun yanı sıra yerel yönetimlere merkezî yönetim gelirlerinden de pay aktarılırken, resim, harç, ceza gibi diger gelir kaynakları ile borçlanmadan elde edilen kaynaklar yerel yönetimlerin öncelikli kaynaklarıdır.

Yerel Yönetimlerin Kendi Vergi Kaynakları

Yerel yönetimler de birtakım vergi kaynaklarına sahip bulunmaktadır. Yerel yönetim vergilerinin en tipik örnegi emlak vergileridir. Ayrıca, ticari ve sanayi faaliyetlerde bulunanlardan faaliyetin gerçeklestirildigi bölgedeki kira degerlerine göre alınan türlü meslek vergileri bir diger yerel yönetim vergisidir. Bunun yanı sıra ikamet vergisi ve isletme kurmak için alınan izinler karsılıgı yapılan ödemeler de yerel yönetim gelirleri arasında sayılabilir.

Yerel yönetimlerin vergi gelirleri, merkezî yönetim bütçesinin genel durumu, yerel yönetim bütçesinin genel durumu, yerel yönetimlerin ihtiyaçları, bölgelerarası farklılıkların büyüklügü ve nitelikleri gibi bazı faktörlere göre daha da çeşitlenmektedir.

Türkiye'de baslıca yerel yönetim vergileri;
_ Emlak Vergisi
_ Çevre Temizlik Vergisi
_ Ilan ve Reklam Vergisi
_ Eglence Vergisi
_ Haberlesme Vergisi
_ Elektrik ve Havagazı Tüketim Vergisi
_ Yangın Sigorta Vergisi

Bunun yanı sıra yerel yönetim tarafından verilen izinler karsılıgı alınan harçlar ve yerel yönetimce yapılan harcamalar için harcamalara katılma payları da yine zorunlu olarak yerel yönetim sınırları içinde tahsil edilen gelir türleridir.

Bu tür vergilerin yerel yönetimlere bırakılmıs olmasının bazı nedenleri;

_ Vergilerin konuları yerel yönetim sınırları içindedir.
_ Yerel yönetimce sunulan hizmetler ilgili varlıgın , söz gelimi emlakın değeri üzerinde dogrudan belirleyici olmaktadır.
_ Yerel Yönetimce sunulan bir takım hizmetlerden dogrudan yararlandıklarından ilgili yerel yönetim vergilerine muhatap olmaktadır.
Üniter sistemlerde emlak vergisi gibi vergilerin oranları genellikle merkezî yönetim tarafından belirlenirken yerel yönetimlerin bunda bir degisiklik yapma yetkisi bulunmamaktadır. Federal sistemlerde ise ilgili vergilerin belirlenmesi
ve vergi oranlarının saptanması gibi konularda yerel yönetimler de birtakım yetkilere sahip bulunmaktadırlar.

Yerel Yönetimlerin Merkezî Yönetim Gelirlerinden Pay Alma Sistemi

Yerel yönetimlerin önemli gelir kaynaklarından biri de merkezî yönetim gelirlerinden aldıkları paydır. Burada, merkezî yönetim toplam vergi tahsilatından bir bölümünün, yerel yönetimlere belli kriterlere göre dagıtılması söz konusudur.
Hemen birçok ülkede merkezî yönetimden yerel yönetimlere pay aktarımında kullanılan temel yöntem, yerel yönetimlerin nüfusları veya merkezî yönetimlere sagladıkları gelir düzeylerine göre pay aktarma yöntemidir.
Yerel yönetimlerin nüfus büyüklüklerine göre pay aldıkları yöntemde, ilgili yerel yönetimin optimum hizmet alanına ve optimum nüfus miktarına sahip olması etkinliğin saglanabilmesi bakımından son derece önemlidir. Optimum hizmet alanı, belirli kamu hizmetlerinin en etkin olarak sunulabilecegi alanı ifade ederken, optimum nüfus miktarı belirli bir hizmet düzeyinde hizmetin asgari maliyetle arz edilebilecegi nüfus sayısını ifade etmektedir.

Pay verme yöntemlerinin hemen tümünde pay alan yönetimin pay veren yöne- time mali yönden bagımlı olması gibi bir risk bulunmaktadır. Verilecek payın miktarının tek basına merkezî yönetimce belirlendigi durumlarda süreç, genellikle yerel yönetimlerin aleyhine islemektedir. Kuskusuz böyle bir isleyiste, yerel yönetimlerin daha özerk bir mali yapıya
geçmeleri güçlesmektedir.

Borçlanma ve Yerel Yönetimlerin Diger Gelir Kaynakları

Yerel yönetimler de görev ve sorumluklarının gerektirdigi giderleri karsılamak amacıyla borçlanabilmektedirler.
Yerel yönetimlerce sunulan hizmetlerin giderek artması ve çesitlenmesi, kimi hizmetlerin büyük harcamalar gerektirmesi yerel yönetimler için borçlanmayı önemli bir alternatif finansman kaynagı hâline getirmistir. Yerel yönetimlerin borçlanma konusunda yetkileri ve sınırları merkezî yönetim tarafından belirlenmektedir. Yerel idareler özellikle hazine kefaletiyle gerçekleştirdikleri borçlanmaların geri ödemelerinde sorun yasadıgında ilgili borçlar hazine borcuna dönüsebilmekte, yerel yönetimler hazineye borçlanmıs olmaktadırlar.

Yerel yönetimler merkezî yönetimden borçlanacakları gibi bankalardan, halktan veya dıs kaynaklardan da borçlanabilirler. Yerel yönetimlerin diger gelir kaynakları ise resim, harç, harcamalara katılma payı ve ceza gelirlerinden olusmaktadır. Bu gelir türlerinin yerel yönetim toplam gelirleri içindeki payının olabildigince düsük oldugunu söylemek mümkündür.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst