Temel Bilgi Teknolojileri 2 / Ünite 4

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Temel Bilgi Teknolojileri 2

ÜNİTE 4


BİLİŞİM HUKUKU

Bilişim sistemi: Bilişim sistemi, verileri toplayıp yerleştirdikten sonra bunları otomatik işlemlere tabi tutma olanağı veren manyetik sistemlerdir.
Bilgi olgusunu, bilgi saklama, erişim dizgeleri, bilginin işlenmesi, aktarılması ve kullanılması yöntemlerini, toplum ve insanlık yararı gözeterek inceleyen uygulamalı bilim dalı. Disiplinler arası özellik taşıyan bir öğretim ve hizmet kesimi olan bilişim bilgisayar da içeride olmak üzere, bilişim ve bilgi erişim dizgelerinde kullanılan türlü araçların tasarlanması, geliştirilmesi ve üretilmesiyle ilgili konuları da kapsar.

1995 yılından sonra dünya genelinde yaygınlaşan internet’e ilişkin hukuki düzenlemeler, Amerika Birleşik Devletleri başta olmak üzere, tüm gelişmiş ülkelerde hızla yapılmışltır. Türkiye’de ise hukuki altyapı aradan geçen zamana karşın henüz tam anlamıyla çözümlenememiştir. Eski Türk Ceza Kanunu’ndaki bu düzenleme yerini 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren yeni Türk Ceza Kanunu 10. bölümünde Bilişim Alanında Suçlar başlıklı düzenlemeye bırakmıştır. 5237 Sayılı Kanun’daki 243-245 maddelerinde bilişim sistemine girme, sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması suçlarını düzenlemiştir. Ayrıca hırsızlık ve dolandırıcılık suçlarının bilişim sistemlerinin kullanılarak işlenmesi bu suçları nitelikli hâle dönüştürmektedir.



Bilişim Suçları
Yasada o yıl yapılan bu düzenlemede Bilişim kavramı yerine “bilgileri otomatik olarak işleme tabi tutulmuş bir sistem” kavramı tercih edilmiştir. Yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ile “Bilişim Alanında Suçlar” başlığını taşıyan 10. Bölümdeki üzenlemelerde “bilişim sistemi” terimi yasa metnine girmiştir. Bilişim suçları esas olarak iki şekilde karşımıza çıkar.Birincisi, bilişim sistemlerine karşı işlenen suçlar diğeri ise bilişim sistemleri aracılığı ile işlenen suçlardır

Bilişim Suçlarının Türleri

Bilişimin birkaç yönü vardır; bilgisayar yaz›lımı, bilgisayar donanımı, bilgisayar kullanıcısı ve bilgi toplumu. Bilişim suçları; bilgisayar, çevre birimleri, pos makinesi, cep telefonu gibi her türlü teknolojinin kullanılması ile işlenilen suçlardır.
Bilişim suçları üç biçimde ortaya çııkabilmektedir. Bunlar:

1. Bilişim suçunda bilgisayar, suçun hedefi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda bir bilgisayarın gizliliği, bütünlüğü ya da erişilebilirliği hedef olmaktadır. Servisler, çalınan veriler ya da kurban bilgisayarlar zarar görmektedir.“Nimda, CodeRed ve türevleri” gibi servis dışı bırakma saldırıları bu tip bilişim suçlarına örnek teşkil etmektedir.

2. Bilgisayar bir suçu işlerken kullanılan bir araç olarak karşımıza çıkar. Bu tür suçlar çocuk pornografisi,dolandırıcılık,fikrî mülkiyet hakları ihlalleri ve yasa dışı maddelerin online satışı vb suçlardır.


3. Bilgisayar, bir suçun içinde tesadüfen bulunabilir. Bu bilgisayarlar kanun uygulayıcılar için bir veridir. Örneğin, sübyancılar bilgisayarlarında çocuk pornografisi muhafaza edebilirken uyuşturucu kaçakçıları ilişkili oldukları kişilerin iletişim bilgilerini saklayabilirler


Bilişim suçlarının türleri Türk Ceza Kanunu’nda (TCK) suç teşkil edecek tüm suçları kapsayabilir veya bu suçlara zemin hazırlar. Bilişim suçları türleri; hakaret, küfür, kredi kartı yolsuzlukları, sahte belge basımı, bilgilerin çalınması ve buna bağlı olarak devam edebilecek suçları kapsamakla birlikte bunlarla sınırlı olmayıp günden güne değişiklikler göstermektedir.


Bilgisayar suçları, siber suçlar ya da bilişim suçlarına örnek aşağıdaki suç tipleri verilebilir:

• İçeridekilerin (örneğin, çalışanların) yetkisiz girişleri,
• Dışarıdakilerin (örneğin, hackerların) sistem girişleri,
• Tescilli bilgilerin çalınması (örneğin, kullanıcı adının ve şifresinin çalınması),
• Bilgisayarlar kullanılarak ekonomik dolandırıcılık,
• Bilgi veya ağların sabotajı,
• Ağ trafiğinin bozulması,
• Bilgisayar virüslerinin, truva atlarının ve diğer tip kasıtlı kodların yazımı ve dağıtılması,
• Yazılım korsanlığı,
• Fikrî haklara, marka, patent ve endüstriyel tasarımlara tecavüzler,
• Kimlik hırsızlığı,
• Ticari sırların çalınması,
• Diğer ekonomik suçlar (banka hesaplarına girilmesi, kredi kartı numaralarının çalınması),
• Cinsel taciz, hakaret, tehdit,
• Çocuk pornografisi,
• Terörizm

1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe giren 5237 Sayılı TCK’nin kapsamında bilişim suçları ve sistemlerine karşı işlenen suçlar şöyle ele alınmaktadır:

Tanımlar başlıklı 6. maddenin ceza kanunlarının uygulanmasındaki
(g) fıkrasında; basın ve yayın yoluile deyiminden her türlü yazılı, görsel, işitsel ve elektronik kitle iletişim aracıyla yapılan yayınlar anlaşılır, denilmektedir.

Nitelikli hırsızlık başlıklı 142. maddenin
(e) fıkrasında; bilişim sistemlerinin kullanılması suretiyle işlenmesi hâlinde, üç yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Suçun, bu fıkranın
(b) bendinde belirtilen surette, beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda olan kimseye karşı işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte biri oranına kadar artırılır, şeklinde ifade edilmektedir.


Nitelikli dolandırıcılık başlıklı 158. maddenin
(f) fıkrasında; bilişim sistemlerinin, banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması suretiyle

(g) fıkrasında; basın ve yayın araçlarının sağladığı kolaylıktan yararlanmak suretiyle işlenmesi hâlinde, iki yıldan yedi yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezasına hükmoluncağı bildirilir.

Madde 243-246 Bilişim Alanında Suçlar başlıklı Onuncu Bölüm’de bilişim sistemine girme, sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması, banka ve kredi kartlarının kötüye kullanılması kapsamındaki suçları tanımlayan kanun maddeleri yer almaktadır.Bunlardan ikisi; hırsızlık (madde 142/1/e) ve dolandırıcılık (madde 158/1/f) suçlarının nitelikli hâllerini düzenleyen maddelerdir. Bu maddeler nitelikli hırsızlık ve dolandırıcılık teşkil eden suçların bilişim sistemleri kullanılmasıyla nitelikli olarak gerçekleşebileceğini hüküm altına almaktadır.

Madde 243 “Bilişim Sistemine Girme” başlığı taşımakta olup bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına, hukuka aykırı olarak giren ve orada kalmaya devam eden kişilere hapis veya adli para cezası olarak düzenlenmiştir. Bu suç nedeniyle yargılama yapmaya görevli mahkeme olarak Sulh Ceza Mahkemeleri belirlenmiştir. Aynı maddenin ikinci fıkrası bahsedilen fiillerin bedeli karşılığı yararlanılabilen sistemler hakkında işlenmesi hâlinde, verilecek cezanın yarı oranına kadar indirileceği düzenlenmiştir. Üçüncü fıkrada işlenen fiiller nedeniyle sistemin içerdiği verilerin yok olması veya değişmesi hâlinde faile Sulh Ceza Mahkemesi tarafından, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verileceği düzenlenmiştir.

Bilişim sistemine girmede suçun oluşabilmesi için öncelikle bir bilişim sisteminin bütününe veya bir kısmına hukuk dışı yollarla girmek ve orada kalmaya devam etmek gerekmektedir. Bilişim sistemine girme; bilgisayar veya dijital sistemleri kapsar. Başka bir kimsenin bilgisayarı, başka bir kimseye ait olan web sitesinin içeriğini değiştirme, “hack” denilen sisteme zarar verme olayları hep bu kapsamda değerlendirilmelidir. Suçun oluşması için sistemin tamamına izinsiz girilmesi veya tüm sistemin ele geçirilmesi gerekmemektedir. Sisteme izinsiz olarak girilmesi ve bu girişin sadece bir kısmına ulaşılması suçun oluşumu için yeterlidir. TCK madde 244’te bilişim suçu “Sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme” başlığı ile düzenlenmiştir.

Maddenin ilk fıkrasında bir bilişim sisteminin işleyişini engelleyen veya bozan kişinin Asliye Ceza Mahkemesi tarafından, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabileceği düzenlenmiştir. 244. maddenin ikinci fıkrasında bir bilişim sistemindeki verileri bozan, yok eden, değiştiren veya erişilmez kılan, bilişim sistemine veri yerleştiren, var olan verileri başka bir yere gönderen kişinin, Asliye Ceza Mahkemesi tarafından altı aydan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılabileceği düzenlenmiştir.

Üçüncü fıkrada bu fiillerin bir banka veya kredi kurumuna ya da bir kamu kurum veya kuruluşuna ait bilişim sistemi üzerinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza yarı oranında artırılacağı ifade edilmiştir. Dördüncü fıkra ise ilk üç fıkrada sayılan fiillerin işlenmesi suretiyle kişinin kendisinin veya başkasının yararına haksız bir çıkar sağlamasının, başka bir suç oluşturmaması hâlinde, Asliye Ceza Mahkemesi tarafından iki yıldan altı yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezasına mahkûm edilebileceği düzenlenmiştir.

Madde 245’te banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması düzenlenmekte olup, başkasına ait banka ya da kredi kartını ele geçiren veya kullanan ya da kullandırtarak kişiyi zarara uğratıp kendisine yarar sağlayan kişi hakkında üç yıldan altı yıla kadar mahkûm edilebileceği belirtilmektedir. İkinci fıkrada ise banka veya kredi kartının sahte şekilde hazırlanması ya da üzerinde sahtecilik yapılması hâlinde, bunun karşılığında yarar sağlayan kişiye dört yıldan yedi yıla kadar hapis cezası verilebileceği ancak bu fiilin ağır ceza gerektiren bir suç kapsamına girdiğinde verilecek cezanın daha da artırılacağı ifade edilmektedir.

TCK’nın bilişim suçlarında tüzel kişiler hakkında güvenlik tedbiri uygulanması başlıklı madde 246’daki hükümde; bilişim suçları içerisinde belirtilen suçların işlenmesiyle haksız menfaat sağlayan tüzel kişilerin hakkında da güvenlik tedbirlerine başvurulacağı açıklanmaktadır.

Müstehcenlik başlıklı madde 226’da;

1.
a) Bir çocuğa müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünleri veren ya da bunların içeriğini gösteren, okuyan, okutan veya dinleten,



b) Bunların içeriklerini çocukların girebileceği veya görebileceği yerlerde ya da alenen gösteren, görülebilecek şekilde sergileyen, okuyan, okutan, söyleyen, söyleten,

c) Bu ürünleri, içeriğine vâkıf olunabilecek şekilde satışa veya kiraya arz eden,


d)
Bu ürünleri, bunların satışına mahsus alışveriş yerleri dışında, satış arz eden, satan veya kiraya veren,


e)
Bu ürünleri, sair mal veya hizmet satışları yanında veya dolayısıyla bedelsiz olarak veren veya dağıtan,


f)
Bu ürünlerin reklamını yapan Kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis ve adli para cezası ile cezalandırılır.


2. Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.


3. Müstehcen görüntü, yazı veya sözleri içeren ürünlerin üretiminde çocukları kullanan kişi, beş yıldan on yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Bu ürünleri ülkeye sokan, çoğaltan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, ihraç eden, bulunduran ya da başkalarının kullanımına sunan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.


4. Şiddet kullanılarak hayvanlarla, ölmüş insan bedeni üzerinde veya doğal olmayan yoldan yapılan cinsel davranışlara ilişkin yazı, ses veya görüntüleri içeren ürünleri üreten, ülkeye sokan, satışa arz eden, satan, nakleden, depolayan, başkalarının kullanımına sunan veya bulunduran kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.


5.
Üç ve dördüncü fıkralardaki ürünlerin içeriğini basın ve yayın yolu ile yayınlayan veya yayınlanmasına aracılık eden ya da çocukların görmesini, dinlemesini veya okumasını sağlayan kişi, altı yıldan on yıla kadar hapis ve beş bin güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.


6. Bu suçlardan dolayı, tüzel kişiler hakkında bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.


FİKRİ HAKLAR VE BİLİŞİM HUKUKU

Fikrî haklar, hem eser sahipleri ve bağlantılı hak sahiplerinin haklarını örneğin film yapımcıları, icracı sanatçılar gibi hem de sınai hakları örneğin marka patent endüstriyel tasarım gibi hakları ifade eder. Fikrî hakların konusunu, “yaratıcı faaliyet sonucu oluşan fikrî emek ürünleri” oluşturur “Fikrî hak” kavramının kabulü ve uluslararası standartlara kavuşması, uluslararası ticaretin gelişmesi insan hak ve özgürlüklerindeki gelişmelere bağlı olarak 19. yüzyılda gerçekleştiğini söylemek mümkündür.

Fikrî Haklar ve Gelişimi

Fikrî mülkiyet haklarının korunması amacıyla hukuki açıdan düzenlemelerin esas itibarıyla matbaanın icadıyla yoğunlaştığı söylenebilir. Başlangıçta hükümdar fermanları ya da emirnameleriyle tanınan imtiyazlarla hukuksal açıdan korunmaya çalışılan bu alan özellikle 18. yüzyılın başlarından itibaren ulusal düzeyde etkili yasalarla korunmaya başlanmıştır. Düşünce ürünü eserlerin uluslararası düzeyde yeterli bir şekilde korunması gereği ortaya çıkmıştır. Bu çerçevede 1883 yılında Paris’te gerçekleştirilen konferansın sonunda “Paris Sözleşmesi” kabul edilmiş ardından 1886 yılında “Bern Sözleşmesi” kabul edilmiştir.

1967 yılında ise Stockholm’de yapılan konferans ve sözleşme ile hem fikrî haklara ilişkin bazı düzenlemeler yapılmış hem de Dünya Fikrî Mülkiyet Örgütü (World Intellectual Property Organization: WIPO) adında yeni bir kuruluşun temelleri atılmıştır. WIPO 1974 yılından itibaren Birleflmiş Milletler Örgütünün uzman bir kuruluşu olarak faaliyette bulunmaya başlamıştır.


Not: WIPO World Intellectual Property Organizaiton Uluslararası anlamda fikrî mülkiyet haklarını korumaya ve düzenlemeye yönelik çalışmalarda bulunmakta, aynı zamanda gelişmekte olan ülkelere bu anlamda finansal ve bilimsel destekte bulunur. Birleşmiş Milletlerin tüm üyelerine açılan anlaşmalarla, ulusların kendi içinde fikrî mülkiyet hukukunu belirginleştirmeye yönelik çalışmalarda bulunur.


Türkiye’de Fikrî Hakların gelişimi ise özellikle bu alandaki kanunun hazırlayıcısı olan Ord. Prof. Dr. E. Hirsch ile birlikte anılır. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 5 Aralık 1951 tarihinde kabul edilmiş ve 13 Aralık 1951 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserlerine göre eser, sahibinin hususiyetini taşıyan ilim ve edebiyat, musiki, güzel sanatlar veya sinema eserleri olarak sayılan her nevi fikir ve sanat mahsullerini ifade etmektedir. Bir içeriğin eser sayılabilmesi için; fikrî bir emeğin ürünü olması, yaratanının özelliklerini taşıması ve eser türlerinden birinin kapsamı içinde nitelendirilmesi gereklidir.

Kanunda fikir ve sanat eserleri türleri şöyle sınıflandırılır:

• Dil ve yazı ile ifade edilen eserler,
• Bilgisayar programları ve bunların hazırlık tasarımları,
• Danslar ve sözsüz sahne eserleri,
• Teknik ve ilmî fotoğraflar, haritalar, planlar, krokiler, resimler, maketler, mimarlık ve şehircilik ve sahne tasarımları olan ilim ve edebiyat eserleri,
• Her nevi sözlü ve sözsüz besteler olan müzik eserleri,
• Resimler, desenler, güzel yazılar, çeşitli maddelerin üzerine yapılan eserler,kaligrafi ve serigrafi,
• Heykeller, kabartma ve oymalar,
• Mimarlık eserleri,
• El işleri, tekstil ve moda tasarımları,
• Fotoğrafik eserler ve slaytlar,
• Grafik eserler,
• Karikatürler,
• Her tür tiplemeler olan güzel sanat eserleri,
• Sinema eserleri.

Diğer bir eserden yararlanılarak oluşturulan; tercümeler, roman, hikâye, şiir, piyes gibi bir eserden yararlanılarak oluşturulan bir başka eser, musiki, güzel sanat, ilim ve edebiyat eserinden filme alınma ve radyo ve televizyonla yayına müsait hâle getirilenler, müzik aranjman ve tertipleri, külliyatlar, seçme ve toplamalar bir eserin izah ve şerhi ile işleyenin özelliklerini taşıyan işlenmelerdir. FSEK madde 6/11’de; “bir bilgisayar programının uyarlanması, düzenlenmesi veya herhangi bir değişim yapılması”, “işlenme eser” olarak tanımlanmaktadır.


İnternet ve Fikrî Hakları

1960’ların sonlarıyla 1970’lerin başlarında eğlence alanında meydana gelen hızlı gelişmeler sonucunda kitlesel kopyalama araçlarının ortaya ç›kması ile fikir ve sanat eserleri üzerindeki korumanın da şeklinde değişiklikler yapılması sonucunu doğurmuştur. İnternet’in baş döndürücü hızla gelişmesinin en büyük sorunlarından biri de fikrî haklar alanında yaşanan hak ihlalleri olmuştur.

Bunun en önemli sebeplerini ise şu şekilde sıralamak mümkündür:

• İnternet ortamında eserler son derece kolay çoğaltılabilmekte ve dağıtılabilmektedir.
• Web sayfaları ya da içeriği ile ilgili korumanın sınırı tam olarak belirlenememektedir.
• İnternet, etkileşimli yapısıyla ve sanal gerçeklik uygulamaları gibi teknolojik gelişmeler ile klasik eser tanımını zorlamaktadır.
• İnternet’in hiçbir hukuki kişiliğe ya da kuruma ait olmayan bir yapıda bulunması bu şekilde yapılacak düzenlemeleri zorlaştırmaktadır.
• İnternet’in bir özgürlük ortamı olarak, fazladan yasal ya da teknik düzenlemelerle gelişiminin kısıtlanması istenmemektedir.
• İnternet üzerinden yapılan hak tecavüzlerinde, tecavüzü yapanın tespiti ve bu ihlalin önlenmesi son derece güç olmaktadır.
• Uygulanacak hukukun tespitine ilişkin sorunlar bulunmaktadır.

Web Sayfası Yazılımlar ve Bilgisayar Oyunları

5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun (FSEK) 4630 sayılı Kanun ile değişik “Tanımlar” başlıklı 1/B maddesinin (g),(h),(ı) bentlerinde “Bilgisayar programı”, “Arayüz” ve “Araişlerlik” kavramlarının açıklamaları yapılmış, “Fikir ve Sanat Eserlerinin Çeşitleri” başlıklı bölümde yer alan madde 2’de bilgisayar programları ve hazırlık tasarımları ilim ve edebiyat eserleri arasında sayılmıştır . Bu bağlamda bilgisayar programları 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nun koruması altı na alınmıştır .

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’na göre bir şeyin eser olarak nitelendirebilmesi için şu şartları taşıması gerekmektedir:

• Fikrî bir çabanın ürünü olması,
• Eser sahibinin hususiyetini taşıması,
• Şekillenmiş olması,
• Kanunda tanımlanmış olan eser türlerinden birine girmesi.

Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu’nda; bilgisayar suçları ve hukuka aykırı hareketler özel olarak düzenlendiği gibi internet aracılığı ile telif haklarına aykırı işler de kapsanmıştır. Kanuna göre, eserleri izinsiz olarak kullanan, çoğaltan, işleyen, bilgisayar programlarını koruyan aygıtları geçersiz kılan teknik araçları bulunduran, dağıtan ve bu tip eser ve programları çıkar sağlamak için yayınlayanlar yayın durdurma, maddi ve manevi tazminatların yanı sıra 71. 72. 73. ve 80. maddelere göre, hapis ve para cezası ile cezalandırılacağı belirtilmektedir


NOT: Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu, korunan eserlerin eser sahibinin haklarına tecavüz hâlinde yasal yaptırımlar öngörmektedir.


KİŞİLİK HAKLARI VE BİLİŞİM HUKUKU


Kişilik Haklarının Hukuki Niteliği

Kişilik hakkı kişisel varlıklar üzerinde söz konusu olan şahsa bağlı bir mutlak haktır. (Yaşam, sağlık, özgürlükler, şeref ve haysiyet, özel yaşam, isim, resim, his yaşamı gibi kişisel varlıklar üzerindeki haklar kişilik hakkını ifade eder). Kişinin onur ve saygınlığını toplum içinde ortadan kaldıran veya zedeleyen tüm saldırılar “kişilik hakkına “saldırı” olarak kabul edilmelidir. Kişilik hakkı, kişinin tüm korunan haklarının, değerlerinin ve varlıklarının bütünüdür. Hukuken korunan ve kişiyle ilgili tüm değerler “kişilik hakkı” kavramı kapsamındadır. Medeni Kanunu’muzda yasa koyucu bazı kişisel varlıkları özel olarak düzenlemiş ve korumuştur.

İsim hakkı (MK. md.25-26), beden tamlığı üzerindeki hak, (MK. md. 27-28) gibi. Kişisel varlıklar maddi olabileceği gibi manevi değerlerde olabilir. Genel olarak yapılan bir sınıflandırmaya göre kişisel varlıklar “iç kişisel varlıklar”/ “dış kişisel varlıklar” olarak ikiye ayrılır.


İç kişisel varlıklar; kişinin insan olması nedeniyle sahip olduğu varlıklardır. Bunlar bedensel bütünlüğe ilişkin varlıklar (vücut, yaşam, sıhhat gibi) ve ruhsal varlıklardan (ruhsal tamlık üzerindeki hak,faaliyet özgürlüğü,kişisel iş gücü üzerindeki hak) oluşur.


Dış kişisel varlıklar;
sosyal ilişkide bulunma hakkı olarak adlandırılır. Bunlar birlikte yaşama sonucu olarak doğan değerler olup, kişinin toplum içindeki durumunu belirleyen varlıklardır. Şeref ve haysiyet, özel tanıtma araçları (isim, meslek, unvanları, armalar, ticari markaları, hükmi şahsiyet isimleri gibi) resim ve ses gibi varlıklar da bunlar arasında sayılabilir.


Bazı hukukçular ise kişisel varlıkları üçe ayırır : Kişinin pasiflik alanı, fizik alanı ve sosyal kişilik alanı.



Pasiflik alan; kişinin duygu yaşamı (ölüleri karşısında saygı duyma, utanma duygularının korunması gibi) zihin ve irade yaşamının (kişinin karar ve serbest irade özgürlüğü) dokunulmazlığı girer.

Fizik alanına; kişinin bedensel dokunulmazlığı (vücut, yaşam, sıhhat gibi) üzerindeki haklar girer.


Sosyal kişilik alanına; kişinin toplum içindeki durumunun korunmasına ilişkin varlıkları girmektedir. Kişiyi tanıtma araçları, iş ve ticari sırları, kişinin meslekî durumu, ekonomik gücü bunlar arasında yer alır. Bu haklar kişiye bağlıdır. Ondan ayrı düşünülemez. Doğumla birlikte herhangi bir kazandırıcı işleme gerek olmadan kendiliğinden kazanılır ve ölümle birlikte sona erer. Ölümle birlikte sona erdiğinden miras yoluyla başkasına geçemez.

Ölümden sonra ölenin kişilik haklarından ve bunlara saldırılardan söz edilemez. Ölüye yönelen saldırılar onun hayattaki yakınlarının his yaşamları gibi kişisel varlıklarına bir saldırı teşkil edebilir. “Suçta Kanunilik” kuralı gereği, suç oluşturmadığı hâlde kişilik haklarına saldırı niteliğinde fiiller işlenebilir. Kişilik haklarının mal varlığı değil, şahıs varlığı haklarından olması bunlara saldırı hâlinde sadece manevi bir zararın doğacağı, maddi zararın meydana gelmeyeceği anlamına gelmez. MK. 24 maddesi böyle bir saldırı hâlinde maddi tazminat istenebileceğini de açıklar. Basın yoluyla ticari ve mesleki şeref ve haysiyete saldırı hâlinde müşterilerini veya mesleğini kaybetme sonucunda doğan maddi zararlar gibi


Bilişim ve Kişilik Hakları

En önemli sorun, kişilik haklarına internet aracılığıyla yapılan tecavüzlerdir. İnternet’in kullanıcılarına sağladığı özgürlük aynı zamanda kişilik haklarına yönelik tehdidin de sebebi olmuştur.

İnternet Aracılığıyla Kişilik Haklarının İhlal Türleri

Bilgi toplumu olarak 20. yüzyılda bambaşka bir iletişim aracı, insanları daha önce hiç olmadığı kadar birbirlerine bağlamış ve mesafeleri ortadan kaldırmıştır.

Bu ihlalleri şu başlıklarda toplamak mümkündür;

• Alan adı (Domain Name) açısından kişilik hakkı ihlalleri
• Elektronik posta (E-mail) aracılığıyla kişilik haklarına tecavüz
• Spam/spamming
• Web sayfalarındaki yayınlar nedeniyle kişilik kakları ihlali
• Elektronik ticarette reklamlar aracılığıyla kişilik haklarına tecavüz
• Sosyal medya sitelerinde kişilik hakları ihlalleri
• Kişisel verilerin gizliliği ve korunması

Alan adı 123.435.243.4 gibi birtakım sayılardan oluşan IP adresi olarak bilinen serverların internet üzerinde birbirlerini tanımaya yarayan adresin, kişilerin daha rahat anlayabileceği alternatif bir şekildir.İşte bu elektronik adresler gerçek ya da tüzel kişilerin kişilik hakkı kavramı içerisinde yer almaktadır. Tarkan’ın isminin kendisinden habersiz olarak alınması ve kendisine astronomik fiyatla satışının teklif edilmesi bu alandaki kişilik hakkı ihlaline örnek teşkil etmektedir.

Kişilerin e-postalarına ürkütücü, saldırgan, pornografik içerikli mesajlar ve fotoğraflar gönderilmesi de böyle bir ihlali doğurmaktadır. Bazı hâllerde ise bu mesajlar hiç tanımadığınız kişilerden gelebilir. İstem dışı alınan emailler spam ya da spamming olarak karşımıza çıkar.

Kişilik hakkı ihlallerinin bir başka görünümü ise internet ortamındaki yaynlar nedeniyle kişilik hakkı ihlalleridir. Bu tür haberler verilirken yargı kararlarına da yansımış olan dört ilke göz önüne alınmalıdır.

Bunlar ;

a. Haberde (eleştiri ve yorumda) gerçeklik,
b. Haberde (eleştiri ve yorumda) güncellik,
c. Kamu yararı ve toplumsal ilgi,
d. Konu ile anlatım arasında düşünsel bir bağlılık ve amaca uygun araç kullanma koşulları birlikte bulunmalıdır.

Bir başka hak ihlali ise elektronik ticarette reklamlar aracılığıyla olmaktadır. Son zamanlarda ise en fazla hak ihlali sosyal medya sitelerinde yaşanmaktadır. İnternet bir yandan bilgiye doğrudan kolay, hızlı ve ucuz bir yolla erişim olanağı sunarken diğer yandan kişisel verilerin izin alınmadan elde edilmesi ve yayılması gibi sorunları da ortaya çıkarmaktadır. Türkiye’de kişisel verilerin korunmasına ilişkin henüz herhangi bir özel kanuni düzenleme bulunmamakla birlikte Anayasa, Türk Medeni Kanunu ve Türk Ceza Kanunu, kişilik haklarının korunması ve kişiye ait sırlara ilişkin hükümler içermektedir.


5651 SAYILI KANUN VE GETİRDİKLERİ

Kanun’un Amacı
4 Mayıs 2007 tarihinde kabul edilen 5651 sayılı “internet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla işlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun”un kapsamı; içerik sağlayıcı, yer sağlayıcı, erişim sağlayıcı ve toplu kullanım sağlayıcıların yükümlülük ve sorumlulukları ile internet ortamında işlenen belirli suçlarla içerik, yer ve erişim sağlayıcıları üzerinden mücadeleye ilişkin esas ve usulleri düzenlemektir. 5651 sayılı Kanun olarak bilinen kanun 23 Mayıs 2007 tarihinde 26530 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmıştır. 5651 sayılı Kanun’un üçüncü maddesinin başlığı “Bilgilendirme Yükümlülüğü”dür.


İnternet Sujeleri ve Sorumlulukları

İnternet’in sunduğu hizmetlerin yerine getirilmesini sağlayan ve internet sektöründe faaliyet gösterenlere “internet sujeleri” ad› verilmektedir.

İçerik Sağlayıcının Sorumluluğu

5651 sayılı Kanun’a göre içerik sağlayıcı, internet ortamında kullanıma sunduğu her türlü içerikten sorumludur. İçerik sağlayıcı, bağlantı sağladığı başkasına ait içerikten sorumlu değildir. Ancak sunuş biçiminden, bağlantı sağladığı içeriği benimsediği ve kullanıcının söz konusu içeriğe ulaşmasını amaçladığı açıkça belli ise genel hükümlere göre sorumludur.

Yer Sağlayıcının Yükümlülükleri

Yer sağlayıcı, yer sağladığı içeriği kontrol etmek veya hukuka aykırı olup olmadığını araştırmakla yükümlü değildir. Yer sağlayıcı, yer sağladığı hukuka aykı›rı içerikten, ceza sorumluluğu ile ilgili hükümler saklı kalmak kaydıyla bu 5651 sayılı Kanun’un 8 inci ve 9 uncu maddelerine göre haberdar edilmesi hâlinde ve teknik olarak imkân bulunduğu ölçüde hukuka aykırı içeriği yayından kaldırmakla yükümlüdür.

Erişim Sağlayıcının Yükümlülükleri

a. Herhangi bir kullanıcısının yayınladığı hukuka aykırı içerikten, bu Kanun hükümlerine uygun olarak haberdar edilmesi hâlinde ve teknik olarak engelleme imkânı bulunduğu ölçüde erişimi engellemekle yükümlüdür.

b. Sağladığı hizmetlere ilişkin, yönetmelikte belirtilen trafik bilgilerini altı aydan az ve iki yıldan fazla olmamak üzere yönetmelikte belirlenecek süre kadar saklamakla ve bu bilgilerin doğruluğunu, bütünlüğünü ve gizliliğini sağlamakla yükümlüdür. Bu yükümlülük yerine getirilmezse başkanlık tarafından on bin TL den elli bin TL ye kadar idari para cezası verilir.


c. Faaliyetine son vereceği tarihten en az üç ay önce durumu kuruma, içerik sağlayıcılarına ve müşterilerine bildirmek ve trafik bilgilerine ilişkin kayıtları yönetmelikte belirtilen esas ve usullere uygun olarak kuruma teslim etmekle yükümlüdür. Bu yükümlülük yerine getirilmezse başkanlık tarafından on bin TL den elli bin TL ye kadar idari para cezası verilir. Erişim sağlayıcı, kendisi aracılığıyla erişilen bilgilerin içeriklerinin hukuka aykırı olup olmadığını ve sorumluluğu gerektirip gerektirmediğini kontrol etmekle yükümlü değildir.


Erişimin Engellenmesi ve İçeriğin Yayından Çıkarılması

İnternet ortamındaki yapılan yayınların içeriği 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda yer alan;


1. İntihara yönlendirme (madde 84),
2. Çocukların cinsel istismarı (madde 103, birinci fıkra),
3. Uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanılmasını kolaylaştırma (madde 190),
4. Sağlık için tehlikeli madde temini (madde 194),
5. Müstehcenlik (madde 226),
6. Fuhuş (madde 227),
7. Kumar oynanması için yer ve imkân sağlama suçları (madde 228),
8. 5816 sayılı Atatürk Aleyhine işlenen Suçlar Hakkında Kanun’da yer alan suçları oluşturduğu konusunda yeterli şüphe olması hâlinde bu yayınlar hakkında erişimin engellenmesi kararı verilebilecektir.

Erişimin engellenmesi kararı, soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde ise mahkeme tarafından verilir. Soruşturma evresinde, gecikmesinde sakınca bulunan hâllerde Cumhuriyet savcısı tarafından da erişimin engellenmesine karar verilebilir. Bu durumda Cumhuriyet savcısı kararını yirmi dört saat içinde hâkimin onayına sunar ve hâkim, kararını en geç yirmi dört saat içinde verir.


İçeriğin Yayından Çıkarılması

İnternet ortamında yer alan içerik nedeniyle hakları ihlal edildiğini iddia eden kişi, içerik sağlayıcısına, buna ulaşamaması hâlinde yer sağlayıcısına başvurarak kendisine ilişkin içeriğin yayından çıkarılmasını isteyebilir. İçerik veya yer sağlayıcı kendisine ulaştığı tarihten itibaren iki gün içinde talebi yerine getirir. Bu süre zarfında talep yerine getirilmediği takdirde reddedilmiş sayılır. Talebin reddedilmiş sayılması hâlinde, kişi on beş gün içinde yerleşim yeri sulh ceza mahkemesine başvurarak içeriğin yayından çıkarılmasına karar verilmesini isteyebilir. Sulh ceza hâkimi bu talebi üç gün içinde duruşma yapmaksızın karara bağlar. Sulh ceza hâkiminin kararına karşı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre itiraz yoluna gidilebilir. Sulh ceza hâkiminin kararını bu maddede belirtilen şartlara uygun olarak ve süresinde yerine getirmeyen sorumlu kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. İçerik veya yer sağlayıcının tüzel kişi olması hâlinde, bu fıkra hükmü yayın sorumlusu hakkında uygulanır.

BİLİŞİM ETİĞİ

İnternet’te İletişim Kuralları
İnternet ve elektronik ortamda uyulması gereken kuralları tanımlayan normlar ve kodlar kısaca bilişim etiğini ifade eder. Bilişim Etiği Temeli 1985’e dek uzanan Computer Ethics Institude (Bilgisayar Etik Enstitüsü)’ e dayandırılan aşağıdaki on emir belki de netiquette’in temelini oluşturur niteliktedir.
Bunlar;

1. Bilgisayarı başka insanlara zarar vermek için kullanmamalıyız.
2. Başka insanların bilgisayar çalışmalarını karıştırmamalıyız.
3. Başka insanların dosyalarını karıştırmamalıyız.
4. Bilgisayarı hırsızlık yapmak için kullanmamalıyız.
5. Bilgisayarı yalan bilgiyi yaymak için kullanmamalıyız.
6. Bedelini ödemediğimiz yazılımı kopyalamamalı ya da kullanmamalıyız.
7. Başka insanların bilgisayar kaynaklarını izin almadan kullanmamalıyız.
8. Başka insanların entelektüel bilgilerini kendimize mal etmemeliyiz.
9. Yazılan programın sosyal hayata etkilerine dikkat etmeliyiz.
10. Bilgisayarı saygı duyulacak, hakkında bahsedilecek şeyler için kullanmalıyız.

Türkiye Bilişim Vakfı tarafından internet’te iletişim kuralları yayınlanmıştır.Web sitesinde yayınlanan kurallar ise şöyledir;


Başkalarına Karşı Saygı

Kimliğinizi saklayayıp gerçek dışı davranışlar sergilemeyin. Başkalarına karşı saygılı olun.Düşüncelerinizi dile getirirken olumlu yaklaşın, nazik bir ifade kullanın.Tartışmaların özelleşmesine ve kişiselleşmesine yol açmayın

Biçimsel Özen

Kimliğinizi gizlemeyiniz. Görüş ve düşüncelerinizi anonim olarak açıklamayacaksanız bunu kötüye kullanmadan özenli yapın. Konu kısmı yeterince açık, dili anlaşılır, özlü kısa iletiler ile iletişim kurmaya özen gösterin. Her zaman yanıtladığınız iletinin konu başlığını koruyarak yanıt verin.

İçerikle İlgili Özen

Ne demek istidiğinizi açıkça ifade edin. İletileriniz her zaman eleştirel değil yapıcı olmasına dikkat edin. İletilerinizi göndermeden önce özenle okuyup sonra gönderin. Düşüncenizi kabul ettirmek için ısrarcı olmayın. Gereksiz yere büyük harfler ile yazışmaktan, sık sık özel simgeler kullanmaktan, esprili ya da alaycı anlatımlardan kaçının. Virüslü iletilerle karşılaşınca etkilenebilecek kişileri uyarın.

Öteki Konular

İyelik haklarını zedelememeye özen gösterin, başkasının veri kaynaklarını, düşüncelerini ve yazılımlarını sahiplenmeyin. Başkalarının kişilik haklarına ve özel yaşamına saygılı olun. İnterneti yasa dışı biçimde insanlara zarar verme, başkalarının işlerini engelleme, gizli ve kişisel bilgilerini ele geçirip yararlanma, her türlü sahtekârlık, yolsuzluk, dolandırıcılık ya da hırsızlık gibi kötü amaçlı kullanıma yol açmayın. Güvenlik zedeleyici ve bozucu girişimlere karşı alınması gereken önlemlere uymaya özen gösterin. İnternet üzerinde denetim ve düzenleme yetkisi olanların konumlarını kötüye kullanmalarına karşı duyarlı olun ancak gerektiğinde de işlerini kolaylaştırıcı her türlü desteği verin.


Sınavlarda başarılar dileriz...
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst