Aöf Türk Dili -2- Dersi 7.Ünite Ders Notları

tremendous

Forum Yöneticisi
Katılım
11 Ara 2012
Mesajlar
1,781
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
İstanbul

Aöf Türk Dili -2- Dersi 7.Ünite Ders Notları


TÜRK DİLİNİN ZENGİNLİK ALANLARI

Yapı bakımından eklemeli dil olması dolayısıyla Türkçede yeni sözcükler, terimler türetmek çok daha kolaydır.
Ses uyumlarının güçlü oluşu, Türkçenin bir başka özelliğidir. Türkçe sözcüklerde kalınlık incelik açısından uyum ( büyük ünlü uyumu ) güçlüdür.
Türkçe sözcüklerde düzlük yuvarlaklık açısından da bir uyum ( küçük ünlü uyumu ) bulunmaktadır. Düz bir ünlüyle başlayan sözcüklerde birbirini izleyen ünlüler de düz olur.

Türkçenin Gücü ve İç Zenginliği

Türk dilinin tarihsel derinliği, coğrafi yaygınlığı, söz varlığının genişliği, ilişki ve nezaket sözlerinin yoğunluğu, akrabalık adlarının çeşitliliği, atasözlerinin çokluğu ve anlatım gücü.

Tarihsel Derinlik

Türk yazı dili, İkinci Göktürk Kağanlığı döneminde 8. Yüzyılın ilk yarısında dikilen Orhon Yazıtları ile başlar. Orhon yazıtlarında deyimler, atasözü niteliğini kazanmış söz kalıpları vardır. Bir dilde deyim ve atasözlerinin oluşabilmesi için yüzlerce yılın geçmesi gerekmektedir. Üslup son derece akıcı ve sürükleyicidir. Türk edebiyatında hitabet türünün ilk örneği olmasına karşın son derece etkileyici bir anlatım söz konusudur. Bütün bu özellikler,Türk dilinin tarihinin çok daha öncelere, tarihin karanlık dönemlerine kadar uzandığını gösteren kanıtlardır.
Türkçede tarihi boyunca pek çok dili etkilemiş, pek çok dilden etkilenmiştir. Başka dillerin egemenliği altına girdiği; edebiyat, bilim ve devlet dili olamadığı dönemleri de yaşamıştır.
Bütün bu olumsuzluklar adeta Türkçenin diren gücünü arttırmıştır.
Kültür ilişkileri sonucunda Türkçenin söz varlığı değişerek gelişmiş, zenginleşmiştir.

Coğrafi Yaygınlık

Geçmişte yaşanmış olan göçler ve fetihler sonucunda büyük bir alana yayılan Türkçe, bugün geniş bir coğrafyada konuşulma niteliğini de kazanmıştır. Geçen yüzyılın ikinci yarısında çalışmak için Avrupa’nın çeşitli ülkelerine giden vatandaşlarımız, Türkçenin yaygınlık alanını daha da genişletmiştir.

Söz Varlığı ve Anlatım Gücü

Bir dildeki sözcüklerin bütünü, söz varlığını(söz dağarcığı,kelime haznesi) oluşturur. Aynı coğrafyadaki farklı kültürlerle etkileşim sonucunda Türkçenin tarihsel derinliğinden gelen söz varlığı renklenmiş, çeşitlenmiş ve zenginlik kazanmıştır.
Söz varlığı yalnızca bir sözcük dizisi değildir. Bir toplumun yaşayışına, yaşayış şekline, hayata bakış tarzına, maddi ve manevi değerlerine, inançlarına kısacası kültürüne ilişkin ilk bilgileri söz varlığından elde edebiliriz.
Söz varlığı toplumun konuştuğu dilin sözcüklerini, deyimlerini, hazır söz kalıplarını, atasözlerini kapsar.
Bir dilin söz varlığı, aynı zamanda o dili konuşan toplumun kavramlar dünyasının, dünya görüşünün göstergesidir.
Söz varlığı kültürün aynasıdır.
Türkçe dile getirilmesi en güç olan, ayrıntı sayılabilecek kavramları son derece canlı imgelerle anlatan, söz fırçasıyla insan zihninde canlı resimler çizebilen güçlü bir dildir.
Söz sanatı sayılan anlam olayları içinden somutlaştırma ile dilde çok anlamlılığı sağlayan eğilim, Türkçede en güzel örneklerini bulur.

Atasözleri ve Anlatım Gücü

Atasözleri ve deyimler anlatıma açıklık kazandıran ve renk katan söz varlığı öğeleridir. Bir atasözünün oluşabilmesi için yüzyılların geçmesi gerekmektedir. Başlangıçta bir kişi tarafından söylenen ancak dilin konuşurları tarafından benimsenen, yüzyıllarca tekrarlanarak belirli bir kalıba dökülen atasözleri dillerin yaşını da gösteren söz varlığı öğeleridir.
Türkçede yaklaşık 4,500 atasözü bulunmaktadır.
Olayları bir öykü anlatır gibi ilgi çekici söz kalıbına dökerek akılda kalıcı hale getiren atasözleri Türkçenin söz varlığının en ilgi çekici öğeleridir.
Atasözlerimizin anlatım gücü, ifade edilmesi zor duygu ve düşünceleri açık bir biçimde ortaya koyabilmesindedir.

Akrabalık Adlarında Çeşitlilik

Türklerde aile bağlarının ve ilişkilerinin güçlü olması, akrabalıkla ilgili adların zenginleşmesini sağlamıştır. Türkçede en yakın akrabadan en uzak akrabaya kadar her birine farklı bir ad verilmiştir.
Türkçedeki akrabalık adlarının zenginliğinin yanı sıra akrabalık düzeylerini, konuşurun cinsiyetini ve medeni durumunu gösterme özelliği de dikkat çekicidir.

İlişki ve Nezaket Sözleri

Türk kültürünün söz varlığına yansıyan boyutu pek çok kavram alanında kendisini gösterir. En açık örneklerinden biri, ilişki sözlerinin Türkçedeki çeşitliliği ve zenginliğidir. Hayatın her anında yaşanan olaylar için Türkçede ayrı ayrı ilişki sözleri bulunmaktadır.
Ölçünlü Türkçedekilerin yanı sıra bölge ağızlarında kullanılanlarla birlikte söz varlığımızda birkaç yüz ilişki sözü bulunmaktadır.
Sonuç olarak; Türk dilinin genel özelliklerinin yanı sıra zenginlik alanlarının bilinmesi, dile verdiğimiz değerin ve önemin daha da artmasını, Türkçeye duyduğumuz güvenin güçlenmesini sağlayacaktır.
İlişki ve nezaket sözleri, gündelik hayatta, iş dünyasında insanlarla doğrudan ve sağlıklı bir iletişim kurmamıza yardımcı olabilecek dil zenginliğimizdir.


DÜNYA DİLLERİNİN TÜRK DİLİNE ETKİSİ

Toplumlar ve kültürler arasındaki ilişkiler, dillerin birbirini etkilemesinde önemli rol oynar.
İnsanoğlunun var oluşundan başlayıp avcılık-toplayıcılık, tarımcılık aşamalarında kurdukları ilişkilerle dilleri de etkilenmeye başlamıştır.
Ticari ilişkiler, savaşlar, barışlar, buluşlar, felaketler, kısacası yeryüzünde yaşanan her olay, dillerin birbirini etkilemesinde pay sahibi olmuştur.
Bir inanca girme, bir uygarlık dairesine katılma da dillerin etkilenmesinde bir başka etkendir.
Dillerin etkileşimi genellikle sözcük alışverişi ile sınırlı kalabildiği gibi kimi zaman dil bilgisi öğelerinin buluşmasına söz dizimin etkilenmesine de yol açabilmiştir.
Diller arası etkileşimde verici dilleri konuşan toplumların uygarlıkta, bilimde, kültürde üretken ve baskın olmaları dikkat çeker.
Bilimde, teknolojide, uygarlıkta üretken olan toplumlar verici dil olarak başka dillerin söz varlığına sözcükler aktarır.

Dünden Bugüne Yabancı Dillerin Etkisi

Tarihin karanlık dönemlerine kadar kökleri uzanan, geniş bir coğrafyaya yayılan Türkçe pek çok dilden etkilenmiş, pek çok dili etkilemiştir.

Eski Türkçe Döneminde Yabancı Dillerin Etkisi

Orhon Yazıtları’nda ; Çince, Sanskritçe, Soğdca, Hintçe, Tibetçe gibi birkaç dilden alınma çok az sayıdaki sözcükle başlayan etkileşim, daha sonraki dönemlerde çeşitli coğrafyalarda kullanılan Türk yazı dillerinde artmaya başlamıştır.
Budizm, Maniheizm, Nasturilik gibi çeşitli inançları benimseyen Uygurların söz varlığı da ; Çince Soğdca, Sanskritce, Toharca gibi çeşitli dillerden alıntılarla yabancı sözlerin oranında ve kullanım sıklığında Göktürkçeye göre artış görülür.
Türklerin İslam dinine girmesiyle birlikte bu kez de Arapça, Farsça sözcükler Karahanlı dönemi eserlerinden itibaren Türk yazı dillerinde görülmeye başlanır. Bu dönemin ilk eserlerinden Yusuf Has Hacip’in yazdığı Kutadgu Bilig’de Arapçadan alınma ve Farsçadan alınma yabancı kelimeler vardır.

Türkiye Türkçesine Yabancı Dillerin Etkisi

Önceleri Çince, Sanskritçe, Soğdca, Tohorca vb. dillerinden etkilenen Türkçenin söz varlığının, İslam uygarlığı çevresine ise Arapçadan, Farsçadan etkilenmeye başladığı gözlenir. Bununla birlikte, Batı Oğuz Türkçesi temelinde gelişen ve Türkiye Türkçesinin ilk dönemi olan Eski Anadolu Türkçesinde Arapça, Farsça alıntılar, yine de belirli bir düzeyde kalmıştır.
16. yüzyılın başlarından ,itibaren edebi eserlerin söz varlığında Arapçadan, Farsçadan alıntılarda artış gözlenir. Özellikle divan şiirinin Fars ve Arap edebiyatından esinlenmesinin sonucunda söz varlığının Arapça, Farsça alıntılarla görünümü de değişmeye başlar.
Türkçede karşılığı bulunan sözcüklerin yarine de alıntı sözlerin kullanılması halk dilinden kopuk bir yüksek zümre dilinin doğuşuna yol açmıştır.

Osmanlı Türkçesinde Yabancı Dillerin Etkisi

Bu etkilenme yalnızca söz varlığıyla sınırlı kalmamıştır. Yabancı dil bilgisi öğeleri ve kuralları da giderek artan bir yoğunlukta Türkçeye bulaşmaya başlamıştır.
Osmanlı Türkçesi olarak adlandırdığımız Türkçenin 16. Yüzyıldan 20. Yüzyılın başlarına kadar olan döneminde Arapça, Farsça dil bilgisi kuralları ve öğeleri de dilin yapısına etki etmeye başlamıştır.
Alıntı sözcüklerin çokluklarının Türkçedeki çokluk ekiyle değil Arapçadaki, Farsçadaki özgün çokluk biçimleriyle kullanılması
Türkçede ikili çokluk bulunmamasına, bu durumun sayı sıfatıyla kurulan tamlamalarla ifade edilmesine karşın Arapçadan ikili çokluk biçiminin de alıntılanması
Tamlamalarla tamlayanın tamlanandan önce gelmesi kuralı Türkçenin en belirgin özelliği iken Farsçadan ve Arapçadan geçen tamlamalarla tamlananın önce tamlayanın ise sonra gelmesi
Türkçede sözcüklerin cinsiyeti bulunmamasına karşın Arapçadan geçen sözcüklerde erilliklerin ve dişiliklerin korunması, tamlamaların de sözcüklerin cinsiyeti gözetilerek yapılması
Eklemeli bir dil olan Türkçede bütün eklerin son ek olmasına, ön ek bulunmamasına karşın Farsçadan,Arapçadan ön ek ve edatların alıntılanması
Yan cümlenin önce asıl cümlenin sonra geldiği Türkçenin söz dizimi kurallarına aykırı olarak asıl cümlenin önce yan cümlenin sonra geldiği ki’li birleşik cümlenin yaygınlaşması ise dil bilgisi açısından etkilenmenin bir başka örneğidir.
Dil öğretiminden yalnızca Arapçanın ve Farsçanın öğretiminin anlaşılması, bu dillerden geçme sözcüklerin yazımda Türkçeleşmesini büyük ölçüde engellemiştir.
Arapçanın Türkçe üzerindeki etkisinin bir göstergesi de Osmanlı Türkçesi döneminde yeni kavramlar için sözcük veya terim türetmek gerektiğinde Arapçanın söz varlığından, kurallarından ve özelliklerinden yararlanılmadır.

Batı Dillerinin Etkisi

Tanzimat Fermanı ile birlikte Batı’ya yöneliş, Türkçenin söz varlığında bu kez de Fransızcanın etkisini başlatmıştır.
Önceleri denizcilik, ticaret gibi belirli alanlardaki İtalyanca sözcüklerle başlayan Batı dillerinden alıntılar Fransızca ile ilişkiler sonucunda artmıştır.
Türkçenin söz varlığına geçerken Arap kaynaklı yazıyla okundukları gibi yazılan Fransızca sözcükler, genellikle Türkçenin ses yapısına uydurularak kullanılmış, bu durum Latin kaynaklı Türk yazısının kullanımı sırasında da sürmüştür. Fransızca sözcüklerin Türkçeleştirilmesi yönetimi yakın dönemde İngilizceden alıntılanan sözcüklere de uygulanmıştır.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Anglosakson kültürün egemenlik alanının artmasıyla birlikte İngilizce pek çok dili etkilediği gibi Türkçeyi de etkilemeye başlamıştır.
İngilizce alıntıların Türkçede okunduğu gibi yazılması da söz varlığını yabancılaştıracağı, yeni sorunlara yol açacağı için bu sözlerin yerine önerilen karşılıkların kullanılması, Türkçenin yabancı dillerden daha az etkilenmesine katkıda bulunacaktır.
Söz varlığındaki bu etkinin yanı sıra Batı dillerinin etkisiyle Türkçenin söz diziminde tamlananın tamlayandan önce geldiği örnekler de görülmeye başlanmıştır.

TÜRK DİLİNİN DÜNYA DİLLERİNE ETKİSİ

Türkler, tarihleri boyunca bulundukları toplumlardan sözcükler aldıkları gibi bu toplumlardan çoğunun dilerline sözcüklerde vermiştir. Türklerin de bilimde, kütlüde, uygarlıkta üretken oldukları dönemlerde dünya dillerine katkıda bulundukları somut örnekler görülmektedir.
Türk kültürünün ve Türkçenin çekim merkezi olduğu çeşitli dönemlerde Türkçe sözcükler başka dillere geçmiştir.
En eski dönemlerden ilişkide bulunduğumuz Çinceden başlayarak Macarcaya, Finceye, Farsçaya, Urducaya, Arapçaya, Rusçaya, Ukraynacaya, Ermeniceye, Yunancaya,i Rumenceye, Bulgarcaya, Sırpçaya, Arnavutçaya, Çekçeye, İtalyancaya, Fransızcaya, İngilizceye, Almancaya sözcükler vermiştir.

Dünya Dillerine Türkçeden Geçen Sözcükler

Dünya dillerinin söz varlığına Türkçenin verdiği sözlerden en çok bilineni “ yoğurt “ olmakla birlikte bacanak, çakal, damga, dolma, düğme, kayık, kazak, köşk, ocak, sarma gibi çok sayıda sözcük başka dille geçmiştir.
** Türkçeden en fazla sözcüğün geçtiği dil Sırpçadır.
• Bulgarcadan Türkçeye yirmi iki söze karşılık; Türkçeden yaklaşık altı yüz geçmiştir
• Macarca on beş alıntıya karşılık; Türkçenin verdiği bin e yakındır
• Rumenceden hiçbir alıntı yokken; Türkçenin verdiği birkaç yüz
• Rusçadan otuz dokuz söze karşılık; Türkçeden bin beş yüzün üzerinde söz geçmiştir.
• Farsçadan bin beş yüz yetmiş beş alıntıya karşılık; iki bine yakın Türkçe söz verilmiştir.
• İngilizceden beş yüz on üç alıntıya karşılık; Türkçeden dört yüzün üzerinde verilmiştir.
• Fransızcadan 5,500 ün üzerinde alıntıya karşılık; Türkçeden yüze yakın girmiştir.
Toplumlar; bilimde, teknolojide, uygarlıkta üretken oldukları, dünya siyasetinde bir güç haline geldikleri dönemlerde başka dillere sözcüklerini de verirler.

TÜRK DİLİNİN YAYILMA ALANLARI

Türkiye Türkçesinin de içinde yer aldığı Türk yazı dilleri, lehçeleri ve ağızları, bugün Kuzey Buz Denizi kıyılarından başlayıp Hindistan’ın kuzeyine, Kuzey Batı Avrupa’nın Atlas Okyanusu’ndaki kıyılarından başlayıp Çin’in içlerine kadar olan geniş alanda yazı, konuşma, bilim, sanat ve kültür dili olarak yayılmış bulunmaktadır.
Değişik coğrafyalarda çeşitli devletler kuran Türk soylu halklar, dillerini de bu coğrafyalarda yaygın hale getirmişlerdir.
Türkçenin bu coğrafi yaygınlığını dile getiren ilk kişilerden biri Macar Türkoloğu Armin Vambery’dir.
Türk yazı dilleri içerisinde en fazla konuşura sahip Türkiye Türkçesi, yalnızca Türkiye Cumhuriyeti sınırları içerisinde değil Balkanlarda, Orta Doğuda, Kafkaslarda yazı dili olarak kullanılmaktadır. Türkiye Türkçesinin bu coğrafyada yazı, edebiyat, yayın kısmen de öğretim dili olarak kullanılmasının nedeni Türkçenin Osmanlı Devleti’nin resmi dili olmasından kaynaklanmaktadır.
** Türkçe Osmanlı Devleti Döneminde “ İmparatorluk dili “ niteliğini kazanmıştır.
Bugün Bulgaristan, Yunanistan, Romanya, Makedonya, Kosova, Karadağ, Gürcistan, Suriye, Irak vb. ülkelerde Türkiye Türkçesi konuşurları bulunmaktadır.
** Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin resmi dili Türkçedir.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst