Aöf Görüşme Teknikleri Dersi 4.Ünite Ders Notları

tremendous

Forum Yöneticisi
Katılım
11 Ara 2012
Mesajlar
1,781
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
İstanbul
Aöf Görüşme Teknikleri Dersi 4.Ünite Ders Notları

GÖRÜŞMENİN KURAMSAL DAYANAKLARI NEDENLERİ ORTAMLARI KAVRAMSAL ÇERÇEVE

Problem ve Güçlük: Problem ve güçlük kavramları sosyal hizmet görüşmeleri için oldukça önemlidir. Çünkü profesyonel görüşme son tahlilde başvurana ilişkin bir problemin çözülmesi için yapılır. Sosyal hizmette problem ve güçlük kavramlarını birbirinden farklı düşünmek gerekir. Problem: stres verici zihinsel karmaşıklığa yol açan sıkıntılı bıktırıcı ve baş edilmesi zor durum, düşünce duygu ya da deneyimdir. Güçlük kendiliğinden oluşan istenmeyen ve çoğu zaman sağduyu yoluyla çözülebilen durum düşünce duygu ya da deneyimdir. ör: aile içi ilişkilerde aile üyelerinden birinin bencil davranması bir güçlük olmakla birlikte bir problem değildir. Öte yandan aile üyelerinden birinin herhangi bir yolla tacize uğraması hem olayı yaşayan birey hem de çevresindekiler için güçlüğün ötesinde bir problem oluşturmaktadır.

Yardım ve Destek: Risk: bir zarara uğrama olasılığı ya da tehlikesi olarak düşünülebilir. Bu yönüyle risk henüz gerçekleşmemiş ancak önlem alınmazsa gerçekleşme potansiyeli taşıyan bir tehlikeyi ya da istenmeyen durumu ifade eder. Gereksinim ise eksikliği hissedilen ve giderilmesi gereken şeydir. Sosyal hizmet görüşmeleri temelde sorun çözmeyi hedeflediği dikkate alındığında genellikle problemin ortaya çıktığı ve problemin çözümünün gereksinim halini aldığı görülecektir. Yardım ve destek kavramlarının 3 açıdan birbirinden ayrılır. 1)Yardım daha çok probleme yönelikken destek daha çok riske yönelik görünmektir. Yani yardım bir problemin çözülmesini çalışma odağına alırken destek problem ortaya çıkmadan verilen hizmeti daha çok kapsar.
2)Problem ve güçlük ilişkisi anımsanırsa yardım problemi çözmeye destek güçlüğü gidermeye yönelik olarak sağlan hizmet olarak düşünülebilir.
3) Bireyin sınırlı zayıf sorunlu yönlerine yönelik yardım sağlanabilir ancak bireyin güçlü yeterli yönleri desteklenebilir. Değerlendirme: Değerlendirme kavramının birbirine yakın pek çok anlamı vardır. Sosyal bilimlerde değerlendirme genellikle ölçme kavramıyla birlikte ele alınır. Çevredeki özelliklerin niteliklerin nesnelerin yani değişkenlerin gözlenerek sembollerle ifade edilmesi ölçme olarak adlandırılır. Ölçme bir betimleme işi iken değerlendirme bir yorumlama işidir. 1-Aşama olarak değerlendirme: 2-Süreç olarak değerlendirme 3-Sonuç olarak değerlendirme

Süreç: Belli bir amaca yönelmiş olan sürekli değişimlerin tümüdür.

Sistem:
kendini oluşturan herhangi bir parça ortamdan çekildiğinde ya da ihmal edildiğinde işleyişi aksayan etkileşimsel bir yapı ya da bütün olarak tanımlanabilir. Sistemler alt sistemlerden oluşmaktadır.

GÖRÜŞMENİN KURAMSAL DAYANAKLARI Sosyal hizmet bir bilim ve bir meslektir. Yani sosyal hizmet bilgi üreten bir alan olduğu gibi ürettiği bilgiyi uygulamada kullanan bir meslektir. Sosyal hizmet disiplinler arası bir doğaya sahiptir. Yani sosyal hizmet hem bilim hem meslek olarak bilgi üretmek ya da problem çözmek için diğer disiplinleri bilgi ve bulgularından da sıkça yararlanır.

Yaklaşım:
herhangi bir yapının ya da işleyişin biçimlenişi ve öğeler arasındaki ilişkilere bakış biçimleriyle birbirinden ayrılan ana doğrultulardan her biri olarak düşünülebilir. Yaklaşım bütüne yönelik genel bir bakış açısıdır

Kuram:
Bir olguyu açıklamaya kestirmeye ya da kontrol etmeye yarayan ilişkili ilkeler bütünü olarak tanımlanabilir. -

SİSTEM YAKLAŞIMI
Sosyal çalışmacılar hizmet verdikleri bireyleri aileleri grupları örgütleri ve toplulukları birer sistem olarak algılayan uzmanlar olarak yetiştirilirler. Bu yaklaşım bir yönüyle gestalt psikolojisinden etkilenmiştir.( gestalt: bütün) Sistem yaklaşımına göre bireydeki sorunlar biyolojik psikolojik ve toplumsal risk faktörlerinin birleşmesi ve etkileşmesi sonucunda oluşmaktadır.

1-Bütünlük ilkesi:
Sistem farklı öğelerden ya da parçalardan oluşan bir bütündür. Ancak bu parçaların oluşturduğu bütün sahip olduğu parçaları toplamından farklı ve fazla bir olgudur. Bütünlük ilkesi ile ilgili kimya alanından verilen örnek karmaşık doğaya sahip insan ilişkilerinde her zaman geçerli olamayabilir.

2-ilişki ilkesi:
sistemi oluşturan parçalar arasındaki ilişkilerin en az sistemin kendisi kadar önemli olduğunu vurgular. Ayrıca basit düzey neden sonuç ilişkilerine karşı çıkar.

3-Denge İlkesi:
Yaşayan sistemler kendileri dengede tutma yönünde davranırlar.(aileye kardeş gelmesi) Sistem yaklaşımının görüşmeciye ve görüşme sürecine eşsiz yansıma ve katkıları vardır. *Görüşmenin sosyal hizmet sisteminin bir alt sistemi olarak formile edilmesini sağlar *Görüşmenin kendisi bir sistem olarak düşünüldüğünde girdi-süreç-çıktı yada görüşmenin başlangıcı sonlanışı arasındaki ilişkilerin bir denge içinde yürütülmesinde ipuçları verir.vs -

PSİKOSOSYAL YAKLAŞIM
Bir yönü ile sistem yaklaşımına benzemektedir.ancak sistem yaklaşımında yer alan biyolojik etkenler bu yaklaşımda er almaz.Ayrıca sistem yaklaşımının ilkeleri psikososyal yaklaşımda formüle
edilmemiştir.Yaklaşım birey-çevre etkileşimine odaklanır.bireyin sorunları ile ilgilenilirken temel odak noktası birey ve bireyin içinde bulunduğu durumdur.Burada psiko ile bireyin kişilik özellikleri ve ruhsal dünyası sosyal ile kişinin etkileşimde bulunduğu sosyal çevresi vurgulanmaktadır.Psiko-sosyal yaklaşımın genel sosyal hizmet uygulamaları yanında görüşme uygulamasına olan katkıları şöyledir. *Görüşmecinin bireyin içsel dünyası kadar çevreyle ilişkilerinin önemli olduğunu anımsatarak özellikle değerlendirme aşamasında çevresel faktörlerin yeterince sorgulanmasını sağlar.*Bireyde hedeflenen değişimin gerçekleşmesi için sosyal çevresinin de olabildiğince değişime yardımcı olacak biçimde düzenlenmesini öngörür.

İŞLEVSEL YAKLAŞIM 1930 lu yıllarda görüşme tekniğinin en çok kullanıldığı yöntem olan bireyle çalışmayı bilimsel bir nitelik kazandırmak amacıyla geliştirilmiş ancak zamanla mesleğin diğer yöntemleri içinde geçerli olmuştur. İşlevsel yaklaşım bireyle çalışma ve görüşmeyi bir ‘yardım süreci’ olarak ele almaktadır. İşlevsel yaklaşım denmesinin nedeni amaçlara ulaşmada kurumun işlevlerine yaptığı vurgudandır.
İşlevsel yaklaşıma göre
1-insanlar onurlu ve değerli varlıklardır.
2-Her bireye potansiyellerini geliştirme ve bu yolla topluma katkıda bulunma fırsatı verilmelidir.
3-toplumdaki sosyal refah kurumları bireyin sahip olduğu potansiyeli kullanmasına destek olmalıdır. Yaklaşımın görüşme sürecine yansıma ve katkıları şöyledir.*Görüşmecinin birincil odağının belirlenmesinde önemli rol oynar. Böylece bireydeki soruna değil bireydeki değişime odaklanacaktır*Bireyi odağa alan görüşmecinin değişimi sağlamaktaki temel aracının başvuranın güçlü yönleri anlamasını sağlayacaktır.

PROBLEM ÇÖZME YAKLAŞIMI
Bu yaklaşım son yıllarda eğitim psikoloji gibi uygulamalı alanlarda da yoğun ilgi görmektedir. Bu yaklaşıma göre her durum bir problem olarak düşünülmelidir. Bu yaklaşımın bir diğer adı değişim sürecidir. Yaklaşıma göre problem çözme sürecinin 6 aşaması vardır. 1-Problemin açık bir şekilde tanınması
2-alternatif çözüm önerilerinin geliştirilmesi
3çözüm önerilerine ayrıntılı biçimde değerlendirilmesi
4- önerilerden seçim yaparak bu doğrultuda amaçların belirlenmesi
5- çözüm önerilerinin uygulamaya geçilmesi
6-Çözüm önerilerinin işleyip işlemediğinin izlenmesi ve değerlendirmesi. Problem çözme yaklaşımının görüşmeye en büyük yararı başvuranın probleminin formülasyonu ve bunun üzerinden bir müdahale planının geliştirilmesine dayanak oluşturmasıdır.

EKOLOJİK YAKLAŞIM

1960 yıllara kadar sosyal hizmet uygulamalarında tıbbı yaklaşım etkili olmuştur. Tıbbi yaklaşım, bireylerin yaşadığı sorunların birer ruhsal bozukluk olduğuna, bozukluklara biyolojik etkenlerin yol açtığına ve tedavide de yine biyolojik uygulamaların yer alması gerektiğine inanmaktaydı. Özünde Urie Bronfenbrenner’in çalışmalarına dayanan ekolojik yaklaşıma göre bireyin sorunları tıbbı modelde önerildiği biçimiyle biyolojik etkenlerden ya da psikodinamik çatışmalardan çok fiziksel ve sosyal çevresi ile yaşadığı işlevsel olmayan ilişkilerden kaynaklanmaktadır. Ekolojik yaklaşım içsel ve dışsal faktörleri birlikte alır. Yaklaşıma göre insanlar çevresel etkilere edilgen tepkiler veren varlıklar değil fiziksel ve sosyal çevresi ile aktif dinamik ve karşılıklı bir etkileşim içinde olan varlıklardır. Yaklaşımın görüşme açısından yararları şöyledir.*Sistem yaklaşımına benzer biçimde görüşmenin bir iç-dış bütünlüğü içinde ele alınmasını sağlar.*bireyi çevresi ile birlikte ele almanın yanında asıl etkin rolü başvurana biçerek onu değişim sürecinin baş aktörü konumuna yerleştirir.

PSİKODİNAMİK KURAM

Psikodinamik kuram aynı zamanda psikanaliz ve ya psikoanalitik kuram olarak da anılmaktadır. FREUD tarafından geliştirilen psikodinamik kuramın temel sayıtlısı ruhsal sorunların bilinçaltı çatışmalardan kaynaklandığıdır. Freud bir yandan çocuklarda ruhsal sorun gelişebilmesi için belli bir yaşa gelmeleri gerektiğine inanmakta öte yandan yetişkinlerde görülen ruhsal sorunların çocukluk döneminde yaşanmış travmalarla ilgili olduğunu öne sürmektedir. ona göre cinsellik ve saldırganlık dürtülerimiz vardır. bu dürtüler bize yaşama enerjisi sağlamakta aynı zamanda doyurulmak istemektedirler. Kuram cinsellik ve saldırganlığa aşırı önem vermesi erkek egemen bir bakış açısına dayanması psikososyal süreçleri göz ardı etmesi soyut kavramlar kullanması, doğruluğunun ya da yanlışlığının bilimsel olarak test edilmemesi eleştirilmektedir. Ayrıca kuramın çocukluk yaşantılarına yaptığı vurgu hem koruyucu sosyal hizmet açısından önemlidir hem de sosyal hizmet görüşmelerinde bireyin çocukluk geçmişini ayrıntılı olarak değerlendirilmesini gerektirmektedir. Ör:30 yaşında ve ıslak zeminlerden ürperti duyan bir başvuran ile ilgili geriye dönük ayrıntılı bir incelemenin sonunda o kişinin küçük yaşlardayken evlerinin banyosunda fiziksel şiddete maruz kaldığı gibi bir bulguya ulaşılabilmektedir.
****Psikodinamik kuram özünde bir psikoloji kuramı olup bu kurama uygun uygulama gerçekleştirmek için uzun ek eğitimlerden geçmek gerekmektedir. John Bowlby nin temsilcisi bağlanma kuramı: aslında hayvan çalışmalarına dayanır. Biyologlar bazı yeni doğmuş hayvanların doğduktan kısa bir süre sonra gerçek anneleri olmasa bile çevrede ilk hareketli nesneye bağlandıklarını keşfetmişler. Bu bulgudan yola cıkan düşünür insan yavrularına bağlanma örüntülerinin nasıl geliştiğini merak etmiştir. Bebeklerde bağlanma ilk 9 ay da gerçekleşir. Bu dönemde anne çocuk arasındaki etkileşimin sağlıklı olması çocuğun güvenli bağlanma stili geliştirmesini sağlıksız olması ise güvensiz bağlanma stiline sahip olmasını sağlayacaktır. Güvensiz bağlanma örüntüsü olan yetişkinler ise kendilerini ya da diğer insanları olumsuz algıladıklarından sağlıklı ilişkiler kuramamaktadırlar.


DAVRANIŞÇI KURAM
Temsilcilerinden olan Watson, Skinner Thorndike Pavlov ve Rayner dir. Kurama göre bütün davranışlar da öğrenilmiştir. Özellikle korku kaygı gibi duygu durumları öğrenme süreciyle gerçekleşir. Davranışçı yaklaşım bireyin yaşadığı sorunların nedenlerini açıklamaktan çok sorunlu davranışın değiştirilmesi açısından önemlidir.

BİLİŞSEL KURAM
İnsanın duyguları ve davranışlarını düşünceleri belirler. Bu temel varsayımdan yola çıkan bilişsel yaklaşım, kişisel sorunların temelinde yanlış inanç ve düşüncelerin olduğunu öne sürmektedir. Modele göre sorunlu davranışlar bilginin işlenmesi sürecinde gerçekleşen bazı hataların yansımasıdır. Günümüzde birçok ruhsal sorunun tedavisinde bilişsel kuramla davranışçı kuramın iyi bir sentezi olan bilişsel-davranışçı kuram yaygın olarak kullanılmaktadır. Kurama getirilen ana eleştiriler kuramın geçmiş yaşantıları yeterince dikkate almadığı ve gerçeğin her zaman düşünceyle değiştirilmeyeceği yönündedir. Bilişsel yaklaşım görüşmeciye çok önemli bir bakış açısı sağlar. Yaşanmışın değiştirilmesi olanaksızdır. Değiştirilebilecek tek şey vardır oda başvuranın yaşadığı olaya bakış açısıdır. Davranışlar ve duygular düşüncelerin ürünü olduğuna göre bakış açısı değiştirildiğinde duygu ve davranışta değişecektir.

İNSANCIL(HÜMANİSTİK) YAKLAŞIM İnsancıl kuramın 2 önemli temsilcisi Abraham Maslow ve Carl Rogerstır. Maslow a göre insan gereksinimlerinin bir hiyerarşisi vardır. Bu hiyerarşinin en alt basamağında fizyolojik gereksinimler vardır. Fizyolojik gereksinimleri sırasıyla güvenlik, ait olma, saygınlık ilme,estetik ve kendini gerçekleştirme gereksinimleri izler.ÖR:bir başvuranın sorunu barınma ile ilgiliyse bu sorundan önce beslenme gereksinimlerini karşılayıp karşılayamadıklarına bakılmalıdır.Rogers in psikolojiye,sosyal hizmete ve özelliklede bu alanlarda kullanılan görüşme uygulamasına katkısının tüm diğer kuram ve yaklaşımlardan belirgin bi.imde daha fazla olduğu ileri sürülebilir.Daha çok birey düzeyine yoğunlaşan Rogers,ilk kez danışan-merkezli terapi anlayışını ortaya atmıştır.Bunun görüşmeye yansıması başvuranın her zaman odakta tutulmasıdır.Rogers’a göre bireyin sorunlarının çoğu gerçek benlik ile ideal benlik arasındaki farktan kaynaklanmaktadır.Gerçek benlik halihazırda kim olduğumuzdur.İdeal benlik kim olmak istediğimizdir.Olduğumuz ile olmak istediğimiz arasındaki fark bize sorun olarak dönmektir.bu açıklama,sosyal çalışmanın bireyi ve sorununu anlayabilmesi için eşsiz bir penceredir.Görüşme alan yazını ve uygulamalarını en çok etkileyen bilgiler insancıl kuramdan gelmiştir.

GÖRÜŞME NEDENLERİ Görüşmeyle ilgili önemli bir soru şudur. Görüşmeye neden ihtiyaç duyulur?
1-sosyal hizmet uygulamaları açısından
2)sorun sahibi ya da başvuran açısından

1-Sosyal Hizmet Uygulamaları Açısından Görüşme Nedenleri
Sosyal hizmet uygulamasının temel yöntemleri (bireyle, aileyle, grupla, toplulukla sosyal çalışma gibi)iletişim ve buna bağlı değişim aracı olarak görüşmeyi ana teknik olarak kullanmaktadır. Diğer teknikler arasında sayılan gözlem sosyal vaka incelemesi gibi teknikler de özünde ya görüşmeyle sonuçlanmakta ya da görüşmeyi gerekli kılmaktadır. Görüşmenin bu denli yaygın kullanılmasının aslında açık nedenleri vardır. Çünkü görüşme 1- bazı özel durumlar dışında örneğin dosya incelemesi tüm yöntemler içinde ve diğer tekniklerle birlikte kullanılmak durumundadır.2-Sosyal hizmetin doğası insanın sosyal yönüne yani diğer insanlarla ilişkilerine dayandığından görüşmenin kullanımı kaçınılmazdır.3-görüşme etkililiği kanıtlanmış bir tekniktir.

2-Sorun Sahibi Açısından Görüşme Nedenleri Sorun sahibi açısından, görüşme sürecine gereksinim duymanın onlarca nedeni olabilir. Burada bu nedenlerin tümünü ele almak olanaklı değilse de bazı önemli nedenlerden söz etmek gerekir. Koruyucu sosyal hizmet sorun gidermeye değil sorun ortaya çıkmadan önce onu önlemeye yöneliktir. Trevithick sosyal hizmet alanında görüşmeye neden olan ve sık rastlanan problemleri 9 başlıkta toplayabiliriz. 1-Kişiler arası çatışmalar Psikolojik sorunların %90 ı kişiler arası çatışmalardan kaynaklanmakta. 2-Sosyal ilişkilerde doyumsuzluk: sorunun kişiler arası çatışmalardan önemli bir farkı vardır. Kişiler arası çatışmalarda genellikle taraflar arasında bir uyumsuzluk anlaşmazlık söz konusudur. Ancak sosyal ilişkilerde doyumsuzluk sorunu yaşadığını ileri süren bireyle ilgilidir. 3-Resmi kurumlarla sorunlar: 4-performans güçlükleri: her bireyin yaşamda birbirinden farklı pek çok rolü vardır. Anne rolü öğretmen rolü arkadaş rolü. ör: tüm rollerindeki performansı kabul edilebilir sınırlarda olan bir kadının annelik rolünde ciddi sorunları olabilir.

5-Kararlarda güçlük: Freud yaklaşık 100 yıl önce çağımızda nevrotik bir kişilik özelliğinin yaygınlığından bahsetmekteydi. Nevrotizmin önemli özelliğinden bir tanesi de kararsızlıktır. 6-Stres verici olaylar: a-Bireye özgü faktörler b-stres yaratan olaya zgü faktörler. Bireye özgü faktörler bireyin kişilik özellikleri cinsiyeti baş etme stratejileri gibi kişisel özelliklerdir. ör: bazı kişilik özellikleri strese daha yatkındır. Yine bazı insanlar stresle daha etkili baş edebilirken diğerlerinin baş etme stratejileri daha etkisiz kalabilmektedir. 7-Yetersiz kaynaklar: Fiziksel ekonomik sosyal duygusal politik kültürel kaynaklardan yoksunluk bireyin yaşantısında önemli problemlere yol açma potansiyeli taşımaktadır. 8-Psikolojik ve davranışsal sorunlar Sosyal çalışmacının psikolojik ve davranışsal sorunlara müdahaledeki yetki ve sınırları sorunların derecesine bağlıdır. ör: okula uyum problemi nedeniyle psikolojik sorun yaşayan bir çocuğa ve ailesine sosyal çalışmacı yardım edebilir fakat ileri derecede depresyonda olan bireye terapötik veya tıbbı görüşme yapması etik değildir 9-Sınıflanamayan Diğer Sorunlar: Özünde insan yaşamını etkileyen faktör bireyin yaşaması olası problemleri de etkileme potansiyeli taşıdığından görüşme gerektiren problemleri maddeler halinde sınırlamak zordur.

GÖRÜŞME ORTAMLARI Sosyal hizmet görüşmeleri sosyal hizmet sağlayan resmi kurumlarda özel kuruluşlarda ya da enformel görüşme ortamlarında gerçekleştirilebilir. Görüşme yapılan fiziksel ortamlar. Çocuk esirgeme kurumu, merkezler, yatılı kurumlar, ceza evleri,okullar,hastaneler,gündüz bakım evi,halk merkezleri,sorun sahibinin evi,enformel ortamlar (kafeterya park) enformel ortamlar görüşme için uygun ortamlar değildir ancak zorunda kalındığında görüşme yapılabilir.
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst