Aöf Borçlar Hukuku Dersi 3.Ünite Ders Notları

tremendous

Forum Yöneticisi
Katılım
11 Ara 2012
Mesajlar
1,781
Tepkime puanı
8
Puanları
0
Bölüm:
MEZUN
Şehir:
İstanbul
Aöf Borçlar Hukuku Dersi 3.Ünite Ders Notları


HAKSIZ FİİLLER-1(SORUMLULUK OLGULARI)

HAKSIZ FİİL SORUMLULUĞU KAVRAMI:

TBK 49 ‘’ Kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren bu zararı gidermekle yükümlüdür.”Sözleşme dışı sorumluluğu üçe ayırmak mümkündür: Kusura dayanan sorumluluk, kusursuz sorumluluk, fedakarlığın denkleştirilmesine dayanan sorumluluk.
KUSURA DAYANAN SORUMLULUK:Haksız fiil sorumluluğunun şartları:Fiil- Hukuka aykırılık-Zarar-Kusur-Uygun nedensellik bağı
Unsurları/Fiil:Bir insanın yapma veya yapmama şeklinde gerçekleşen iradi davranışıdır. Failin fiili, yapma tarzında olabileceği gibi yapmama şeklinde olabilir. Hareketsiz kalmanın sorumluluğa yol açan bir fiil oluşturabilmesi için, failin o davranışta bulunması gerekirken hareketsiz kalmış olması aranır. Görevli bir can kurtaranın denizde boğulma tehlikesi yaşayan birisini kurtarmak için herhangi bir çaba göstermemesi gibi...
Hukuka Aykırılık :Fiilin hukuka aykırı olması, zarar gören değeri korumak için hukuk düzenince yasaklanmış bir davranışta bulunmaktır.Kişilerin mal ve şahıs varlıklarını koruma amacı taşıyan yazılı veya yazılı olmayan davranış kurallarının ihlaline, hukuka aykırılık denir.İhlal edilen kuralın amacı, meydana gelen zararın gerçekleşmesini engellemeye yönelik olmalıdır. Buna normun koruma amacı denir.
Hukuka Aykırılığı Kaldıran Haller:TBK 63 “Kanunun verdiği yetkiye dayanan ve bu yetkinin sınırları içinde kalan bir fiil, zarara yol açsa bile hukuka aykırı sayılmaz. Zarar görenin rızası, daha üstün nitelikte özel veya kamusal yarar, zarar verenin davranışının haklı savunma niteliği taşıması, yetkili kamu makamlarının müdahalesinin zamanında sağlanamayacak olması durumunda kişinin hakkını kendi gücüyle koruması veya zorunluluk hallerinde de fiil, hukuka aykırı sayılmaz.”
Kanunun Verdiği Yetkinin Kullanılması:Bir kimse başkasına zarar verirken kanunun verdiği yetkiyi kullanmışsa, bu fiil hukuka aykırı değildir. Örnek: icra memurunun borçlunun evine girerek haciz işlemi uygulaması, polisin bir şüpheliyi yakalaması veya arazisi üzerinde mevzuata uygun olarak bina yapan bir kimsenin arkadaki evin manzarasını kapatması.
Zarar görenin Rızası
Bir kimsenin uğramış olduğu zarara rıza göstermesi, kural olarak failin fiilinin hukuka aykırı sayılmasını engeller. Örnek: bir kimsenin tıbbi tedavi için ameliyat olmaya rıza göstermesi.
Rıza açık olabileceği gibi, örtülüde olabilir ancak zarar verici fiilin gerçekleşmesinden önce verilmiş olmalıdır. Daha sonradan gösterilen rıza, bir hukuka uygunluk sebebi olmaz, ancak tazminat alacağının sulh veya ibra ile kısmen ya da tamamen kalkması sonucu doğurabilir.Ehliyetsizlik, irade beyanında sakatlık, kişilik haklarına aykırılık gibi nedenlerle zarar görenin rızası geçersizse verilen rıza failin fiilindeki hukuka aykırılığı kaldırmayacaktır. MK 23 uyarınca, bir kimsenin kişilik haklarından vazgeçmesi geçerli kabul edilmemiştir. Örnek: bir kimsenin kendisinin öldürülmesine veya yaralanmasına yönelik verdiği rıza, onun yaşama hakkını ya da vücut bütünlüğünü ihlal eden fiildeki hukuka aykırılığı kaldırmayacaktır.
Üstün Nitelikte Özel veya Kamusal Yarar:Özellikle tıbbi müdahaleler açısından büyük bir önem taşır. Acilen tıbbi müdahale yapılması gereken kişi, rıza beyanı veremeyecek durumda ise, bu kimseye yapılacak tıbbi müdahale, onun üstün özel yararı nedeniyle hukuka aykırı sayılmaz. Üstün nitelikte kamusal yarar ise kitle iletişim araçlarıyla kişilik haklarına yapılan saldırılar bakımından özel bir öneme sahiptir. Kitle iletişim araçları yaptıkları yayınlar ile kamuyu aydınlatırlar, bu noktada kamusal yarar bulunmaktadır. Kamusal yarar, bireyin menfaatinden daha üstün tutulur ve onun kişilik hakkına yapılan saldırı hukuka aykırı sayılmaz.
Haklı Savunma:Bir kimsenin kendisinin veya başkasının hukuki varlığını, mevcut veya çok yakın hukuka aykırı bir saldırıdan korumak için saldıranın hukuki varlığını ihlal eden bir savunma fiilidir. Haklı savunma, saldırıdan korunmak amacına yönelik olduğundan, bu sınırı aşan savunma fiilleri hukuka aykırı olur, saldırı ile savunma arasında uygun bir denge bulunmalıdır.Haklı savunmanın şartları:

  • Haklı savunmada bulunan kimsenin veya bir başkasının kişi ya da mal varlığına yönelik bir saldırı olmalıdır.
  • Saldırı mevcut veya çok yakın olmalıdır.
  • Saldırı hukuka aykırı olmalıdır.
  • Saldırı ile savunma arasında uygun bir denge olmalıdır.
Kişinin Hakkını Kendi Gücüyle Koruması:TBK 64/III “Hakkını kendi gücüyle koruma durumunda kalan kişi, durum ve koşullara göre o sırada kolluk gücünün yardımını zamanında sağlayamayacak ise ve hakkının kayba uğramasını ya da kullanılmasının önemli ölçüde zorlaşmasını önleyecek başka bir yol da yoksa verdiği zarardan sorumlu tutulamaz.”

  • Bir hakkın korunması söz konusu olmalıdır.
  • Yetkili kamu makamlarının zamanında müdahalesi mümkün olmamalıdır.
  • Hakkın korunması için başka bir yol mevcut olmamalıdır.
  • Kuvvet kullanma dengeli olmalıdır.
Zorunluluk Hali:Bir kimsenin, kendisinin veya bir başkasının kişi ya da malvarlığını bir zarardan veya derhal meydana gelecek bir tehlikeden korumak için 3. Kişinin mallarına zarar vermesine zorunluluk (ıztırar) hali denir.
TBK 64/II “Kendisinin veya başkasını açık ya da yakın bir zarar tehlikesinden korumak için diğer bir kişinin mallarına zarar verenin, bu zararı giderim yükümlülüğünü hakim hakkaniyete göre belirler.”
Taşınmaza zarar verilmesi açısından zorunluluk hali MK753 de düzenlenmiştir.Şartları:

  • Bir kimsenin veya başkasının kişi yada malvarlığına yönelik bir tehlike olmalıdır.
  • Tehlike açık veya yakın olmalıdır.
  • Tehlike malvarlığına zarar verilen kişiden kaynaklanmamalıdır.
  • Tehlikeden kurtulabilmek için, 3. Kişinin malvarlığına zarar vermek kaçınılmaz olmalıdır.
  • Tehlike ile 3. Kişinin malvarlığına verilen zarar arasında uygun bir denge olmalıdır.
Zarar:Bir kimsenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalmadır.
Haksız fiil neticesinde duyulan acı, elem ve üzüntüyü ifade eden manevi zarar ise geniş anlamdaki zarar kavramına dahildir.
Haksız fiil sonucunda, zarar görenin malvarlığındaki aktifler azalabileceği gibi, pasiflerde artabilir. Buna fiili zarar denir. Fiili zarardan başka, malvarlığında artış meydana gelme imkanının kaybedilmesi de zarar teşkil eder. Bu da kar(kazanç) yoksunluğu denir.
Doğrudan zarar: Bir kimsenin maruz kaldığı haksız fiil neticesinde araya başka bir sebep girmeksizin uğradığı zarardır.
Dolaylı zarar: Haksız fiil neticesinde meydana gelen zarara başka sebeplerin eklenmesiyle ortaya çıkan zarardır.
Yansıma zarar: Bir haksız fiile maruz kalan kimseden başka birisinin de bu fiil yüzünden zarar uğramasıdır.
Mevcut zarar: Zararın hesaplandığı tarihe kadar gerçekleşmiş olan kayıplarıdır.
Müstakbel zarar: İleride normal olarak gerçekleşmesi beklenen kayıplardır.
Kusur:Failin davranışının hukuken kınanabilir nitelikte olmasını ifade eder. Toplum içinde yaşayan kişiler, belirli bir davranış biçimine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar. Hukuk düzeni, herkesten bu davranış biçimine uygun olarak hareket etmesini ister, benzer şartlar altında bulunan kişilerden beklenen ortalama davranış biçimine uymayan fiilin niteliği, kusur olarak adlandırılır.
Kusura dayanan haksız fiil sorumluluğunda bir kişinin sorumlu tutulabilmesi için, fiilin ortalama davranış biçimine aykırı olmasından başka, ayırt etme gücüne de sahip olması gerekir. Bu güce sahip olmayan kimse, sorumluluk ehliyetine de sahip değildir, kusurdan söz edilemez. MK 16/II “ ayırt etme gücüne sahip küçükler ve kısıtlılar haksız fiillerden sorumludurlar.”
Tüzel kişilerin sorumluluğu bakımından, MK 50/II hükmü özel bir düzenleme getirmiştir: “Organlar, hukuki işlemleri ve diğer bütün fiilleriyle tüzel kişiyi borç altına sokarlar.”
Kusurun Çeşitleri:Kusur, kast ve ihmal olmak üzere ikiye ayrılır.
Kast:Kusurun en ağır derecesidir., failin hukuka aykırı sonucu bilerek ve isteyerek gerçekleştirmesini ifade eder. Kastta fail, hem davranışını hem de bunun sonuçlarını istemekte, kabul etmekte veya göze almaktadır.
Kast, doğrudan ve dolaylı olmak üzere ikiye ayrılır: Doğrudan kastta, fail meydana gelen sonucu istemekte, arzu etmektedir.
Dolaylı kastta, fail meydana gelen sonucu istememekle birlikte, onu göze almaktadır.
İhmal:Failin hukuka aykırı sonucu istememekle beraber, bu sonucun gerçekleşmemesi için gerekli özeni göstermemesine ihmal denir. İhmalde, fail davranışını istemekte, fakat bunun sonuçlarını arzu etmediği halde gerekli tedbirleri almamaktadır.
İhmalin ölçüsü objektiftir, failin kişisel durumu göz önünde bulundurulmaz. İhmalin değerlendirilmesinde, orta seviyede, aklı başında makul bir kişinin, somut olayın özelliklerine göre göstereceği özen ve alacağı tedbirler esas alınır. Ancak olayın özelliklerinden hareket edileceğinden, rastgele normal bir insan tipi değil, o olayla ilgili normal insan tipi dikkate alınır. Bu bağlamda, meslek, yaş, cinsiyet gibi unsurlar çerçevesinde normal insan tipi belirlenmeye çalışılır.
İhmal ağırlık derecesine göre, ağır ve hafif olmak üzere ikiye ayrılır: Ağır ihmal, aynı şartlar altında bulunan orta seviyedeki her insanın göstereceği özenin gösterilmemiş olmasıdır. Hafif ihmal, somut olayda ancak dikkatli ve tedbirli birisinin göstereceği özenin gösterilmemiş olmasıdır.
Uygun İlliyet (nedensellik) Bağı
Meydana gelen zarardan ötürü sorumluluğun söz konusu olabilmesi için, fiil ile zarar arasından uygun bir illiyet bağının bulunması gerekir. Uygun illiyet bağı, hayat tecrübelerine göre, fiilin o zararlı sonucu doğurmaya elverişli olması anlamına gelir. Önemli olan failin sonucu öngörebilmesi değil, objektif olarak fiilin o zararı meydana getirebileceğinin olayların normal akışına göre kabul edilmesidir.
Bir zararın meydana gelmesinde birden çok sebebin bir arada bulunduğu hallerde, bunların zararlı sonuca olan etkileri, illiyet bağının tespiti açısından oldukça önemlidir. Sebeplerden birinin zararlı sonucu doğurmaya olan elverişliliği, diğerlerini önemsiz hale getiriyorsa, etkili olan sebep, diğerleriyle sonuç arasındaki illiyet bağını kesmiş olur.
İlliyet bağının kesilmesi, 3. Kişinin fiilinden kaynaklanabileceği gibi, zarar görenin fiilinden veya bir doğa olayından da ileri gelebilir.
Zarar görenin fiili veya doğa olayı, somut olayda illiyet bağını kesecek kadar etkili değilse fail açısından haksız fiil sorumluluğu doğmuş olur fakat bunlar tazminatta indirim sebebi olarak dikkate alınır.
Ahlaka Aykırı Fiilden Sorumluluk:TBK 49/II “Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile, ahlaka aykırı bir fiille başkasına kasten zarar veren de bu zararı gidermekle yükümlüdür.”
KUSURSUZ SORUMLULUK:Hukukumuzda düzenlenen kusursuz sorumluluk hallerinin başlıca örnekleri:
Medeni Kanun’da düzenlenenler:

  • Kişisel durum sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumluluğu
  • Ev başkanının sorumluluğu
  • Vasi, kayyım ve yasal danışmanlara tazmin ettirilemeyen zararlardan Devletin sorumluluğu
  • Taşınmaz malikinin sorumluluğu
  • Tapu sicilinin tutulmasından doğan zararlardan Devletin sorumluluğu
Borçlar Kanunu’nda düzenlenenler:

  • Zorunluluk halinde verilen zarardan sorumluluk
  • Ayırt etme gücü bulunmayanların sorumluluğu
  • Adam çalıştıranın sorumluluğu
  • Hayvan bulunduranın sorumluluğu
  • Yapı malikinin sorumluluğu
  • Tehlike sorumluluğu
Özel Kanunlarda düzenlenenler:

  • Motorlu taşıt araçlarını işletenlerin sorumluluğu
  • Sivil hava “ “ “
  • Çevreyi kirletenlerin ve çevreye zarar verenlerin sorumluluğu
  • Genetiği değiştirilmiş organizmalar ve ürünlerden doğacak zararlardan sorumluluk
Biyogüvenlik Kanunu 14/II “GDO’ların kapalı alanda kullanımı ve gıda, yem, işleme ve tüketim amacıyla piyasaya sürülmesi, ithalatı ve transit geçişi için izin alma zorunluluğu olduğu halde, bu faaliyetleri izinsiz olarak gerçekleştirenler ile GDO’ları çevreye serbest bırakanlar ve üretenler bu faaliyetler sonucunda meydana gelen tüm zarardan sorumludur.”
Borçlar Kanunu’nda düzenlenen Kusursuz Sorumluluk Halleri
Zorunluluk Halinde Verilen Zarardan Sorumluluk
TBK 64/II “ Kendisini veya başkasını açık veya bir zarar tehlikesinden korumak için diğer bir kişinin mallarına zarar verenin, bu zararın giderim yükümlülüğünü hakim hakkaniyetine göre belirler.” Zorunluluk Halinde Verilen Zarardan Sorumluluk Şartları:

  • Zarar veren, zorunluluk halinde başkasının malvarlığına zarar vermiş olmalıdır.
  • Hakkaniyet verilen zararın tazmin edilmesini gerektirmelidir. Zarar verenin ödeyeceği tazminat miktarını hakim takdir edecektir.
  • Zarar ile zorunluluk halinde işlenen fiil arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır.
Ayırt Etme Gücü Bulunmayanların Sorumluluğu
Kusursuz sorumluluk tesis eden hükme göre “ Hakkaniyet gerektiriyorsa; hakim, ayırt etme gücü bulunmayan kişinin verdiği zararın, tamamen veya kısmen giderilmesine karar verir.” Ayırt Etme Gücü Bulunmayanların Sorumluluğu Şartları:

  • Kusur dışında haksız fiil sorumluluğu için aranan diğer koşullar gerçekleşmemiş olmalıdır.
  • Kusuru olmadığı için ayırt etme gücünden yoksun olan failin verdiği zarardan sorumlu tutulması hakkaniyetle bağdaşmamalıdır; yani hakkaniyet onun verdiği zararı tazmin etmesini gerektirmelidir.
TBK 59 “ ayırt etme gücünü geçici olarak kaybeden kişi, bu sırada verdiği zararları gidermekle yükümlüdür. Ancak, ayırt etme gücünü kaybetmede kusuru olmadığını ispat ederse, sorumluluktan kurtulur.”
Ayırt etme gücünü geçici olarak kaldıran haller: sarhoşluk, uyuşturucu madde etkisinde olma gibi durumlar. Bir kimsenin bu durumda iken verdiği zararı tazmin yükümlülüğünden kurtulabilmesi için, ayırt etme gücünü geçici olarak kaybetmesinde kusuru olmadığını ispatlaması gerekir.
Adam Çalıştıranın Sorumluluğu
TBK 66 “ Adam çalıştıran, çalışanın, kendisine verilen işin yapılması sırasında başkalarına verdiği zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, çalışanını seçerken, işiyle ilgili talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispat ederse sorumlu olmaz. Bir işletmede adam çalıştıran, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispat etmedikçe, o işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür. Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, zarar veren çalışana, ancak onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde rücu hakkına sahiptir.”
Adam Çalıştıranın Sorumluluğu Şartları:

  • Çalıştırma ilişkisi bulunmalıdır, bir kimse kendi emri ve kontrolü altında adam çalıştırmalıdır. Bu ilişki esas itibarıyla hizmet sözleşmesine dayanır, hizmet sözleşmesi bulunmasa ya da geçersiz olsa bilei bağlı olarak çalışma koşulunun gerçekleşmiş olması, TBK 66 açısından yeterlidir. Bağlı çalışma ilişkisi bulunmaması nedeniyle eser ve vekalet sözleşmelerinde, TBK 66 hükmü kural olarak uygulama alanı bulunmaz.
  • Adam çalıştıran bir gerçek veya tüzel kişi olabilir. Devletin ve diğer kamu tüzel kişilerinin kamu hukukuna tabi olarak çalıştırdıkları kişilerin işlerini görürken 3. Kişilere verdikleri zararlardan sorumluluğu kamu hukuku esaslarına tabidir.
  • Çalıştırılan kişi, kendisini çalıştıranın işini görürken 3. Kişiye bir zarar vermiş olmalıdır. Zarar çalıştırılanın hukuka aykırı fiilinden doğmuş olmalı ve zarar ile çalıştırılanın fiili arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır. Ayrıca çalıştırılan, kendisini çalıştıranın işini görürken bu zararı vermiş olmalıdır, yani zarar verici fiil ile adam çalıştıranın görülen işi arasında işlevsel bağlılık bulunmalıdır.
  • Çalıştırılan, kendisini çalıştıranın 3. Kişiye olan borcunun ifasına yardımcı olarak katılmışsa ve bu esnada çalıştırılan borca aykırı davranışla alacaklıya zarar vermişse çalıştıranın, yardımcı kişinin borca aykırılık oluşturan eyleminden sorumluluğu TBK 66’ya değil, TBK 116’ya tabidir. Borcun ifasına katılan yardımcı kişilerin borca aykırı davranışlarından dolayı borçlunun kusursuz sorumluluğunu düzenlemektedir. Borcun ifasına katılan çalışanın zarar verici fiili hem borca aykırılık hem de genel davranış kurallarına aykırılık oluşturuyorsa, çalıştıran kişinin sorumluluğu bakımından TBK 66 ve 116 hükümleri yarışır.
  • Adam çalıştıran kurtuluş kanıtı getirmemiş olmamalıdır. TBK 66 da öngörülen şartların gerçekleşmesi, adam çalıştıran için bir sorumluluk karinesinin oluşmasına yol açar. Adam çalıştıranın objektif özen gösterme yükümlülüğünü yerine getirmediği ve zararın bu nedenle meydana geldiği karine olarak kabul edilir. Adam çalıştıranın sorumluluktan kurtulabilmesi için, çalışanını seçerken, talimat verirken, gözetim ve denetimde bulunurken, tüm dikkat ve özeni gösterdiğini ispat etmesi gerekir. Bu özen, somut olayın özelliklerine göre objektif nitelikte olup, onun kişisel özellikleri dikkate alınmaz.
  • Zarar bir işletmenin faaliyeti dolayısıyla meydana gelmişse, adam çalıştıranın sorumluluktan kurtulabilmesi için, işletmenin çalışma düzeninin zararın doğmasını önlemeye elverişli olduğunu ispatlaması gerekir. Bu ispat yükümlülüğünü yerine getirmediği sürece, işletmenin faaliyetleri dolayısıyla sebep olunan zararı gidermekle yükümlüdür.
  • TBK 66 kusursuz sorumluluğu düzenlediğinden, adam çalıştıranın sorumlu tutulabilmesi için, kendisinin veya çalıştırılanın kusurlu olmasına gerek yoktur. Çalıştırılan kusurluysa, vermiş olduğu zarardan ötürü onun da 49/1 uyarınca sorumluluğu vardır. Birlikte sorumlu olurlar.
  • Adam çalıştıran, ödediği tazminat için, onun bizzat sorumlu olduğu ölçüde çalıştırılana rücu hakkına sahiptir.
Hayvan Bulunduranın Sorumluluğu
TBK 67” Bir hayvanın bakımını ve yönetimini sürekli veya geçici olarak üstlenen kişi, hayvanın verdiği zararı gidermekle yükümlüdür.
Hayvan bulunduran, bu zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispatlarsa sorumlu olmaz.
Hayvan, bir başkası veya başkasına ait hayvan tarafından ürkütülmüş olursa, hayvanı bulunduranın, bu kişilere rücu hakkı saklıdır.”
Hayvan Bulunduranın Sorumluluğu Şartları:

  • Egemenlik altında bulunan hayvanın hareketinden 3.kişi zarara uğramış olmalıdır. Zarar ile hayvanın hareketi arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır.
  • Hayvan bulunduran kurtuluş kanıtı getirmemiş olmamalıdır. TBK 67’deki şartların gerçekleşmesi, hayvan bulunduran için sorumluluk karinesinin oluşmasına yol açar. Hayvan bulunduranın sorumluluktan kurtulabilmesi için, zararın doğmasını engellemek için gerekli özeni gösterdiğini ispatlaması gerekir, burada aranan somut olayın özelliklerine özgü objektif özendir, hayvan bulunduranın kişisel özellikleri dikkate alınmaz.
  • Hayvan bulunduranın sorumlu tutulabilmesi için kusurlu olmasına gerek yoktur. Ancak hayvan, bir başkası veya bir başkasına ait hayvan tarafından ürkütülmüş olursa, hayvan bulunduran, bu kişilere rücu edebilir.
Hayvanın bir başkasının taşınmazına zarar vermesi halinde, o taşınmazın zilyedi için bazı hak ve yükümlülükler öngörülmüştür. TBK 68 “ Bir kişinin hayvanı, başkasının taşınmazı üzerinde bir zarar verdiği taktirde, taşınmazın zilyedi, o hayvanı yakalayabilir, zararı giderilinceye kadar alıkoyabilir, hatta durum ve koşullar haklı gösteriyorsa hayvanı diğer yollarla etkisiz hale getirebilir. Bu durumda, taşınmazın zilyedi derhal hayvan sahibine bilgi vermek ve sahibini bilmiyorsa, onun bulunması için gerekli girişimleri yapmak zorundadır.”
Yapı Malikinin Sorumluluğu
TBK 69 “ Bir binanın veya diğer yapı eserlerinin maliki, bunların yapımındaki bozukluklardan veya bakımındaki eksikliklerden doğan zararı gidermekle yükümlüdür. İntifa ve oturma hakkı sahipleri de binanın bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludurlar. Sorumluların, bu sebeplerle kendilerine karşı sorumlu olan diğer kişilere rücu hakkı saklıdır.”
Yapı Malikinin Sorumluluğu Şartları:

  • Bina veya diğer yapı eseri bulunmalıdır. Bina, barınmak ve diğer ihtiyaçlar için insanlar tarafından yapılan etrafı ve üstü az veya çok kapalı, araziye bağlı yapıdır. Bina tanımına girmeyen fakat yeryüzüne bağlı olan inşa eserleri de diğer yapı kavramına dahil olur. Yapı ile arazi arasındaki bağlantının sürekli olması şart değildir, araziyle bağlantısı bulunan, ancak bir süre sonra kaldırılacak olan şantiye barakaları gibi geçici yapılar da TBK 69’un uygulama alanına girer. Yapının bütünleyici parçaları ile eklentileri de, bina ve diğer yapı kavramı içinde yer alır. Yalnızca inşaatı tamamlanmış binalar ve diğer yapılar için TBK 69 söz konusu olur. Kamu malı niteliğindeki bina ve diğer yapıların neden olduğu zararlardan sorumluluk ise İdare Hukuku esaslarına tabidir, TBK 69 uygulama alanı bulmaz.
  • Binanın veya diğer yapı eserinin yapımındaki bozukluk ya da bakımındaki eksiklik, 3. Kişinin zarara uğramasına sebebiyet vermelidir. Zarar ile binanın veya diğer yapı eserinin yapımındaki bozukluk ya da bakımındaki eksiklik arasında uygun illiyet bağı bulunmalıdır.
  • TBK 69 uyarınca sorumluluk, zarar verici olayın meydana geldiği tarihte bina veya diğer yapı eserine malik olan kimseye aittir. İntifa veya oturma hakkı varsa intifa veya oturma hakkı sahibi de yapının bakımındaki eksikliklerden doğan zararlardan, malikle birlikte müteselsilen sorumludur. İntifa ve oturma hakkı sahipleri, yapım bozukluklarının yol açtığı zararlardan ise sorumlu değildirler, bu tarz zararlardan yalnızca malik sorumludur. Malik olmadan binadan veya diğer yapı eserinden yararlanan kimseler TBK 69 uyarınca sorumlu olmazlar ancak bunların aynı zarardan başka sebeplerle sorumlu olması mümkündür.
  • TBK 69 uyarınca sorumluluğun doğması için, bina veya diğer yapı eseri malikinin, kusurlu olmasına gerek yoktur. 66-67 hükümlerinden farklı olarak TBK 69 da bir sorumluluk karinesi mevcut değildir, dolayısıyla yapı malikine herhangi bir kurtuluş kanıtı getirerek sorumluluktan kurtulma imkanı tanınmamıştır. Sadece bina ve diğer yapı eserinde yapım bozukluğu ya da bakım eksikliği bulunmadığını veya yapım bozukluğu yada bakım eksikliği bulunsa bile zararın bundan meydana gelmediğini ispatlarsa sorumluluktan kurtulabilir.
  • TBK 69 uyarınca sorumluluk altına giren bina veya diğer yapı eseri maliki, kendisine karşı bu sebeple sorumlu olan kimselere rücu etme hakkına sahiptir.
Bina veya diğer yapı eseri zarar tehlikesi taşıyorsa, bu tehlikeyle karşılaşanlar, bunun giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını talep edebilirler. TBK 70 “bir başkasına ait bina veya diğer yapı eserlerinden zarar görme tehlikesiyle karşılaşan kişi, bu tehlikenin giderilmesi için gerekli önlemlerin alınmasını hak sahiplerinden isteyebilir. Kişilerin ve malların korunması hakkındaki kamu hukuku kuralları saklıdır.”
Tehlike Sorumluluğu
“Tehlike sorumluluğu ve denkleştirme” başlığını taşıyan TBK 71 hükmü ihdas edilmiştir. Kusursuz sorumluluğu düzenleyen bu maddenin ilk fıkrasına göre, “Önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin faaliyetinden zarar doğduğu taktirde, bu zarardan işletme sahibi ve varsa işleten müteselsilen sorumludur.”
2. fıkrasında : “ Bir işletmenin, mahiyeti ve faaliyette kullanılan malzeme, araçlar ya da güçler göz önünde tutulduğunda, bu işlerde uzman bir kişiden beklenen tüm özenin gösterilmesi durumunda bile sıkça veya ağır zararlar doğurmaya elverişli olduğu sonucuna varılırsa, bunun önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletme olduğu kabul edilir.”
TBK 71/II son cümlesine göre “Özellikle, herhangi bir kanunda benzeri tehlikeler arz eden işletmeler için özel bir tehlike sorumluluğu öngörülmüşse, bu işletme de önemli ölçüde tehlike arz eden işletme sayılır.”
TBK 74/IV göre “ Önemli ölçüde tehlike arz eden bir işletmenin bu tür faaliyetine hukuk düzenince izin verilmiş olsa bile, zarar görenler, bu işletmenin faaliyetinin sebep olduğu zararlarının uygun bir bedelle denkleştirilmesini isteyebilirler.”
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst