Aöf Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi-2- Ders Özeti

AOFDESTEK

ADMİN
Yönetici
Admin
Katılım
9 Şub 2011
Mesajlar
6,041
Tepkime puanı
25
Puanları
48
Bölüm:
İşletme
Şehir:
Bursa
Atatürk İlkeleri ve İnkilap Tarihi II

ÜNİTE 5

-ATATÜRK sonrasında kurulan D.r Refik Saydam Hükümeti’nin programında 2 konu ağırlık ve öncelik taşıyordu:
1) Demiryolu yapımının devamı
2) Denk bütçe politikası
3) Devletçilik ilkelerine bağlılık

-2. Dünya Savaşı başlayınca Türk Hükümeti çok sayıda insanı silah altına aldı.

-Sanayi ve hizmetler sektöründe yetişmiş iş gücü kıtlığı üretim ve verimliliğin düşmesine yol açtı.

-Toplam talep hızla artarken, toplam arz yetersiz kalınca fiyatlardaki artış denetimden çıktı.

-Savaş yıllarındaki mal kıtlıkları çok sayıda üretici ve aracının karaborsa yoluyla hızla zengin olmasına fırsat yarattı.

-26 Ocak 1940 da hükümete olağanüstü koşullar karşısında ulusal ekonomiyi ve savunmayı ilgilendiren konularda geniş yetkiler veren “Milli Koruma Kanunu” yürürlüğe girdi.

-Ocak 1942 de önce Ankara’da sonra İstanbul’da ekmek karneye bağlandı.Bu uygulama Eylül 1944’e kadar devam etti.

-Türkiye savaş döneminde “krom ve bor” gibi önemli madenleri yüksek fiyattan satma imkanı buldu.

-CHP Meclis Grubu 12 Kasım 1942 de “Varlık Vergisi” ni kabul etti.Bu düzenleme bir defaya mahsus yapılan bir düzenlemeydi.Bu düzenlemeyle; piyasadan para çekerek enflasyonla mücadele etmek, savaş yıllarının şartlarından ‘çok para kazanmış ancak bu kazancın vergisini vermemiş olanlardan’ vergi almak ve devlet gelirlerini artırmak amaçlanmıştı.Ancak içten ve dıştan gelen yoğun baskılar karşısında Hükümet 1943 yılında bu uygulamayı durdurdu.

-2. Dünya Savaşı’nın son bulduğu (Mayıs 1945) günlerinde TR’de siyasal güç ile ekonomik güç arasındaki çatışma yeni boyutlar kazandı.

-Örneğin Hükümet, karşı koymalara aldırmadan “Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu’nu çıkardı.Yasa özel ormanların ve büyük toprak sahibi ailelerin arazilerinin bir kısmının kamulaştırılmasını öngörmekteydi.Temel amaç topraksız çiftçileri toprak sahibi yapmaktı.

-Ancak Adnan Menderes, Emin Sazak, Cavit Oral ve Fevzi Karaosmanoğlu gibi ünlü politikacılar muhalefetlerini sürdürdüler.Bu grup politikacılar ülkede her türlü yokluğun, kıtlığın ve yoksulluğun nedenini “devletçilik” olarak gösterdiler.Yoksul halk kitlelerinin umudu oldular.

-Celal Bayar, Adnan Menderes, Refik Koraltan ve Fuat Köprülü 7 Ocak 1946’da Demokrat Parti’yi kurdular.

-CHP’nin 27 yıllık tek parti yönetiminin son hükümetini “Şemsettin Günaltay” Ocak 1949 da kurdu.

-14 Mayıs 1950 de yapılan demokratik seçimlerde oyların % 53 ünü alan Demokrat Parti tek başına iktidar oldu.

-Adnan Menderes Hükümetinin 3 temel iktisadi hedefi:
1) Tarıma öncelik verilecek
2) Sanayileşme özel kesim öncülüğünde yürütülecek (özel sektörde sanayileşme)
3) Dış ekonomik ilişkilerde devlet müdahaleleri asgari düzeye indirilecek (Dış ekonomik ilişkilerde
liberalleşme)

-Devlet Planlama Teşkilatı’nın kuruluş ve görevlerini belirleyen yasa tasarısı Ekim 1960 da yürürlüğe girdi.Kısa adı DPT olan planlama örgütüne yasa 2 temel görev verdi:
1) Hükümete iktisadi ve sosyal konularda danışmanlık yapmak
2) Hükümetçe kabul edilen hedefleri gerçekleştirecek uzun ve kısa vadeli planları hazırlamak

-1961 Anayasası DPT’yi bir anayasal kuruluş (madde 129) sayarken, “kalkınma planlarının hazırlanmasını da bir görev olarak verdi.

-DPT örgütleşmeyi ve kadrolaşmayı tamamladıktan sonra “Plan Hedefleri ve Stratejisi”ni hazırlayıp Haziran 1961’de Yüksek Planlama Kurulu’na sundu.Bu belgeden Türkiye’nin seçtiği ve başlattığı planlı kalkınmanın temel özelliklerini belirlemek mümkün olmaktadır:
1) Özgürlükçü ve çoğulcu demokrasi içinde kalkınma planı yapılacak
2) 15 yıllık perspektif içinde 5 yıllık planlar hazırlanacak
3) Karma ekonomi düzeni içinde “plan” , kamu kesimi için emredici, özel kesim yönünden yol gösterici nitelik taşıyacak
4) Plan tüm sektörleri kapsayan “makro plan” niteliğinde olacak

-Kalkınma Planları:
1) Birinci 5 yıllık kalkınma planı dönemi (1963-1967)
2) İkinci 5 yıllık kalkınma planı dönemi (1968-1972)
3) Üçüncü 5 yıllık kalkınma planı dönemi (1973-1977)
4) Dördüncü 5 yıllık kalkınma planı dönemi (1979-1983)
5) Beşinci 5 yıllık kalkınma planı dönemi (1985-1989)
6) Altıncı 5 yıllık kalkınma planı dönemi (1990-1994)
7) Yedinci 5 yıllık kalkınma planı dönemi (1996-2000)
8) Sekizinci 5 yıllık kalkınma planı dönemi (2001-2005)

-Birinci 5 yıllık kalkınma planında “kalkınma özdeştir sanayileşme” ilkesine uygun olarak sanayi sektörü büyürken tarımın payı azaldı.Sanayide ithal ikamesine ve kamu kesimine ağırlık veren bir strateji uygulandı.

-Birinci planın en ilginç sonuçlarından biri, özel sektör sınai yatırımlarının yıllık veya toplam olarak hedeflerini aşmış olmasıdır.

-Birinci plan döneminde, ekonomide istikrar içinde hızlı büyüme sağlanmış ve enflasyon oranı % 5,3 civarında gerçekleşmiştir.Ancak ülke kalkınmasını hızlandıracak temel reformlar (vergi, KİT, toprak, sağlık ve eğitim gibi) ihmal edildi.

-Tüm olumsuzluklara rağmen 2. beş yıllık planda öngörüler ortalama büyüme hızına ulaşıldı.

-İkinci Planda sanayi sektörü için öngörülen ortalama büyüme hızına ulaşılamadı.Oysa Hükümet bu dönemde sanayileşmeyi özel sektör eliyle sürdürmek için her türlü özendirici ve destekleyici önlemleri almıştı.Ancak dönemin siyasal çalkantılarla dolu olması, yerli ve yabancı özel sermayenin “bekle gör” politikası izlenmesine yol açtı.

-Üçüncü 5 yıllık planın öngördüğü temel hedefler 22 yıllık bir perspektife uygun olarak belirlenmişti.Yani planlı dönem başlatılırken belirlenmiş 15 yıllık perspektif plan terk edilmişti.

-Üçüncü plan döneminde GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) nın ortalama yıllık büyüme hızı beklenenin altında gerçekleşti.

-Dördüncü Plan döneminde 24 Ocak 1980 de yürürlüğe konan “İstikrar Programı”nın mimarları Başbakan Süleyman Demirel ile müsteşarı Turgut Özal idi.Bugün “24 Ocak Kararları” diye anılan bu istikrar programının kısa vadede öngördüğü hedefler şöyleydi:
1) Mal darlıklarını gidermek
2) Kuyrukları kaldırmak
3) Enflasyonu aşağıya çekmek
4) İhracatı artırarak dış ticaret açığını küçültmek
5) Büyüme hızını pozitif yapmak ve yükseltmek
6) Piyasa ekonomisine işlerlik kazandırmak

-Anti enflasyonist ve dışa açılmayı özendiren bu önlemler 1981 yılının başından itibaren olumlu sonuçlar verdi.Ayrıca 1981 yılında özel sektörün beklediği 2 yeni uygulama başladı:
1) Merkez Bankası 30 Nisan’dan itibaren “günlük döviz kuru” ilanına başladı.
2) 30 Temmuz’da da Sermaye Piyasası Kanunu yürürlüğe girdi.

-Dördüncü Plan dönemi kapanırken ülke yeniden çoğulcu demokrasiye döndü.Enflasyon aşağı çekildi, ihracat GSMH’nın % 11’i düzeyine çıkmış fakat temel çarpıklıklar işsizlik, tekelleşme, hayali ihracat ve gelir dağılımında dengesizliklerin artması önlenemedi.

-Beşinci Plan dönemi planlama tarihimizin en şanslı dönemidir.Çünkü ilk kez bir siyasi iktidar veya bir hükümet hazırladığı planı 5 yıl kesintisiz ve arızasız uygulama olanağı buldu.

-Özal Hükümeti 1984 yılı başından itibaren 2 temel hedefe yönelik önlemlere öncelik vereceğini her fırsatta belirtti:
1) Enflasyonu aşağıya çekmek
2) ödemeler bilançosu sorununu çözmek

-Beşinci Plan dönemi “zenginin daha zengin, yoksulun daha yoksul olduğu” dönemlerden biridir.

-Altıncı Plan’ın sonunda Türkiye 3 rakamlı enflasyon ve negatif büyüme dolayısıyla “stagflasyon” içinde ayakta durmaya çalıştı.İç ve dış borçlar arttı, işsizlik ve yoksullaşma devam etti.”Kayıt dışı ekonomi” giderek büyüdü, ‘çeteler’ ulusal ekonomik kaynakların kullanımında ve paylaşımında yönlendirici olmayı sürdürdü.

-16 Şubat 1999 da PKK elebaşısını yakalanıp Türkiye’ye getirilmesi ülkede ulusal bayram havası yarattı.Bu olay ve PKK terörünün kontrol altına alınması, Ecevit Hükümeti’nin süratle Doğu ve Güneydoğu illerini kapsayan 15 maddelik “yardım ve yatırım paketi” ni açıklamasına ortam yarattı.Bu önlemlerin başlıcaları:
1) Altyapı eksikliklerinin giderilmesinin hızlandırılması
2) Yarım kalmış yatırımların tamamlanmasının sağlanması
3) Yeni yatırımlara uzun vadeli ucuz kredi verilmesi
4) Köye dönüşlerin kolaylaştırılması ve hayvancılığın teşvik edilmesi
5) Uzman personel, eğitim ve sağlık hizmetleri açığının kapatılması

-T.C. Merkez Bankası Başkanı Enflasyonu Düşürme Programı’nın 4 temel unsurunu şöyle açıklamıştı:
1) Sıkı maliye politikası
2) Enflasyon hedefi ile uyumlu gelirler politikası
3) Kur ve para politikası
4) Siyasi iradenin desteği

-Türkiye 2000 yılına 3 olumlu gelişmenin verdiği moralle girdi:
1) Avrupa Birliğine Aday Ülke Statüsü kazanmıştı
2) Enflasyonu aşağıya çekme programı yürürlüğe konmuştu.
3) Üçlü koalisyon hükümeti uyum içinde çalışıyordu ve siyasal istikrarı sürdürmekteydi.

-Ayrıca hükümetin yürürlüğe koyduğu 3 yıl vadeli “İstikrar Programı” tüm kesimlerden destek almıştı.Çünkü bu program vazgeçilemez sosyoekonomik hedefler belirlemiştir:
1) 3 yıl sonra enflasyonu tek haneli orana indirmek
2) Reel faizleri süratle aşağıya çekmek
3) Kamu finansman dengesini sağlıklı ve sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak
4) Ekonomide sürdürülebilir bir büyüme ortamını tesis etmek
5) Yapısal reformları hızla gerçekleştirmek

-Türkiye’nin 21. yüzyıla AB tam üyeliğine aday ülke olarak girerken, 3 temel iktisadi sorunu çözememenin veya aşamamasının ciddi sıkıntılarını yaşamaktadır:
1) Enflasyonu tek haneli rakama indirmek
2) Kamu finansman dengesini sağlamak
3) Cari işlemler açığını kontrol altına almak

-Lozan Antlaşması’na bağlı olarak yapılan “Ticaret Sözleşmesi”ne göre Türkiye “1929” yılına kadar gümrük tarifelerini değiştirme hakkından yoksundu.

-Devletçilik modelinin ana ögesi ve hedefi “Devlet öncülüğünde planlı sanayileşme” dir.

-Menderes Hükümeti boğulmakta olan ekonomiyi kurtaramayacağını anlayınca üyesi bulundukları “(OEEC) Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilatı” ndan teknik ve mali yardım talep etmiştir.

-Üçüncü 5 yıllık kalkınma planı “22 yıllık perspektif plan anlayışına” uygun olarak hazırlandı.


-Gümrük Birliği Anlaşması “1 Ocak 1996” da yürürlüğe girdi.



ÜNİTE 6
-Cumhuriyetin ilanından itibaren, dış politika ağırlıklı olarak 2 temel ilke üzerine oturtulmuştur:
1) Statükoculuk
2) Batıcılık

-Statükoculuk, yeni kurulan Türkiye’nin Lozan Antlaşmasıyla oluşturulan statükoyu koruma hedefini ve kaygısını yansıtırken, Batıcılık bir yanıyla toplumun ve devletin modernleştirilmesi ülküsünü, bir yanıyla da Türkiye’nin Avrupa devletleri sisteminin eşit ve egemen bir üyesi olma hedefini yansıtmaktaydı.

-Bizzat ATATÜRK tarafından güncellenerek, geliştirilen bu ilkeler, Türkiye’nin 1930 ların başından itibaren dış politikasının yeniden şekillendirilmesinde etkili oldu.

-Revizyonizme karşı Balkan Paktı (1934) , Sadabad Paktı (1937) gibi bölgesel oluşumlara öncülük yapıldı.

-Dünya süratle yeni bir büyük savaşa yaklaşırken Türkiye uluslar arası ortamdan da yararlanmak suretiyle 1932 de dönemin en önemli uluslar arası örgütü Milletler Cemiyeti’ne (MC) üye olarak kabul edilecek, 1936 da Lozan Boğazlar Sözleşmesini Türkiye’nin lehine değiştiren Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin imzalanmasını sağlayacak ve 1939 da Hatay’ın Türkiye’ye katılımını gerçekleştirecektir.1930 lar aynı zamanda, Türkiye’nin uluslar arası alandaki varlığının
perçinlendiği bir dönemdir.

-Almanya’nın 1 Eylül’de Polonya’ya saldırmasıyla 2. Dünya Savaşı başladı.

-Türkiye, 19 Ekim 1939’da Ankara’da İngiltere ve Fransa ile “Üçlü İttifak” olarak bilinen “Karşılıklı Yardım Antlaşması”nı imzaladı.Antlaşmadaki en önemli husus, Türkiye’nin bir Avrupa devleti tarafından başlatılan sava şın Akdeniz’e yayılması halinde İngiltere ve Fransa’ya yardım yükümlülüğü altına girmesiydi.

-Üçlü İttifak Antlaşması, Türkiye’nin savaş içindeki hukuksal ve siyasal durumunu belirleyen bir anlaşmadır.İttifak Antlaşması hükümlerinden açıkça görüldüğü üzere Türkiye savaşta tarafsız değil, savaş dışı bir müttefik devlettir.

-Türkiye’nin savaş dışı statüsü savaşın sonuna kadar sürmemiş, Yalta Konferansında alınan kararlar uyarınca Türkiye 1945 Şubatında Almanya ve Japonya’ya savaş ilan etmiştir.Bu askeri eylem den ziyade, BM teşkilatına kurucu üye olabilmek için takınılmış hukuki ve siyasi bir tutumdur.

-2. Dünya Savaşı sırasında Türkiye’nin temel hedefleri; savaşa katılmamak ve topraklarının işgale uğramasını engellemek oldu.

-Türkiye’nin NATO’ya (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyeliği Batı Bloğu’na eklenmesinin en önemli adımı oldu.

-1951 yılında şartların değişmesi; (SSCB’nin nükleer kapasitesinin artması, Yugoslavya’nın SSCB ile ilişkilerinin bozulması, Çin’de ve Kore’de görüldüğü gibi komünizmin yayılmasından duyulan endişe) gibi nedenlerle Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’ya alınması fikri taraftar kazandı.Yapılan görüşmeler sonucunda her iki ülke de 18 Şubat 1952’de NATO’ya üye oldular.

-NATO üyeliği Türkiye’yi askeri olarak da Batı Bloğu’nun bir üyesi haline getirdi.

-Türkiye 1950’lerde oluşmaya başlayan AET’nin (Avrupa Ekonomik Topluluğu) temelini oluşturan Avrupa ekonomik bütünleşmesine başta kayıtsız kaldı.Bunun temel sebepleri;
1) Türkiye’nin o dönemde uluslar arası örgütlenmelere daha çok güvenlik odaklı bakması,
2) Ekonomik yardımlarını ABD’den temin etmesi
3) Avrupa’daki örgütlenmenin başarı şansını düşük görmesi

-Türkiye 1957 Roma Antlaşmasıyla kurulan AET’ye üyelik konusunda adım atmadı.Fakat 1950’lerin sonlarına doğru ABD’den ekonomik yardım alınmasında karşılaşılan zorluklar ve Kıbrıs Meselesi sebebiyle ilişkilerde sorun yaşadığı Yunanistan’ın AET’ye üyelik başvurusunda bulunması, Türkiye’nin fazlaca hazırlık yapmadan AET’nin kapısını çalması sonucunu doğurdu.

-Özellikle Yunanistan’ın başvurusu Türk dış işlerinde büyük bir heyecan yarattı.İki ülke arasındaki rekabette geri planda kalmak istemeyen Ankara hiç vakit kaybetmeden, Ağustos 1959’da AET’ye müracaat etti.

-Lozan Antlaşmasıyla Kıbrıs Adası üzerindeki bütün hükümranlık haklarından vazgeçen Türkiye’nin gündemine Kıbrıs Meselesinin girişi 1950’lerde oldu.

-Kıbrıs’ı Türk kamuoyunun gündemine sokan temel sebep; Kıbrıs nüfusunun önemli bir bölümünü oluşturan Türklerin varlığıdır.
ENOSİS : Kıbrıs adasındaki Rumların Yunanistan’la birleşme hedefidir.

-1959 Zürih ve Londra Antlaşmaları sonucunda bağımsız bir Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu.
SUİ GENERİS : Kendine özgü anlamındadır.

-Londra Antlaşması’na bağlı olarak Türkiye, İngiltere ve Yunanistan arasında imzalanan Garanti Antlaşması ile adadaki anayasal düzen üç devletin garantisi altına alındı.Antlaşma uyarınca adadaki anayasal düzenin bozulması halinde her üç devlet de müştereken ya da tek tek askeri müdahalede bulunabileceklerdi.

-Garanti Antlaşması, Türkiye’nin 1974’teki Kıbrıs Barış Harekatı’nın temel hukuki dayanağını oluşturacaktır.
DETANT : Yumuşama, gerginliklerin nispeten azalmaya başladığı bir döneme girilmesidir.

-20 Temmuz 1974’te Türk ordusu Kıbrıs Barış Harekatı’nın ilk safhasını başlattı.

-Türkiye’nin Kıbrıs Barış Harekatı 2 aşamada gerçekleştirildi.

-Birinci Harekat 3 gün sürdü ve Türk ordusu Girne’den Lefkoşa’ya uzanan bir alanı kontrol altına almayı başardı.Türkiye BM’nin ateşkes kararını kabul etti fakat adaya askeri yığınak yapılmaya devam edildi.Birinci Harekat dünya kamuoyu tarafından desteklenmekte, Türkiye’nin Garanti Antlaşması çerçevesinde anayasal düzeni yeniden tesis etmek amacıyla Kıbrıs’a müdahalesi hukuka uygun görülmekteydi.

-Harekatın ardından Cenevre’de yapılan konferanslar soruna bir çözüm bulunması için müzakereler yürütüldü.Ancak olumlu sonuç vermemesi üzerine 14 Ağustos’ta Kıbrıs Barış Harekatı’nın 2. safhası başlatıldı.Türk ordusu adanın üçte birinden fazlasını 3 gün içinde kontrolü altına aldı.Sorun böylece fiili durum yaratılması yoluyla çözülmüş oldu.İkinci Harekat, ABD başta olmak üzere dünya kamuoyu tarafından meşru görülmedi.Rum lobisinin de etkili biçimde çalışmasıyla Türkiye’yi “işgalci” olmakla suçlayanların sayısında bir artış yaşandı.

-1975’te Kıbrıs Türk Federe Devleti’nin kurulmasıyla Ada’da iki kesimlilik fiilen yaratıldı.

-1983’te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) kurularak bağımsızlık ilan edildiyse de bu devlet Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmadı.

-Kıbrıs Sorunu günümüze kadar çözülemeyen bir sorun olarak Türkiye’nin dış politika gündeminin en önemli maddelerinden biridir.Güney Kıbrıs Rum yönetiminin 2004’te Avrupa Birliği’ne üye olmasıyla Türkiye-AB ilişkilerini de derinden etkileyen bir sorun haline gelmiştir.

-Türkiye ile SSCB arasında 1925 yılında imzalanan ve SSCB’nin Mart 1945’de uzatmayacağını bildirdiği anlaşma “Türk-Sovyet Dostluk ve Tarafsızlık Antlaşması” dır.

-Türkiye’yi uluslar arası alanda egemen ve bağımsız bir devlet olarak tescil eden belge “Lozan Antlaşması” dır.

-Körfez Savaşından sonra Irak’ın Kuzeyinde tesis edilen “uçuşa yasak bölge” ve bu bölgenin denetlenmesi için Türkiye’de konuşlandırılan çok uluslu askeri yapılanmaya “çekiç güç” denir

-Türk-Amerikan ikili anlaşmalarının tek bir anlaşma altında toplanması çalışmaları çerçevesinde 1969’da Türkiye ile ABD arasında imzalana anlaşma “Ortak Savunma ve İşbirliği Anlaşması” dır.

-“Cemal Abdünasır” Pan Arabizm (Arap Birliği) düşüncesinin öncü isimlerindendir.

-Türkiye’de ABD’ye askeri bağımlılığın başlangıcını oluşturan Amerikan Doktrini “Truman Doktrini” dir.

-“Batı dünyası kurumlarına üye olmak” Batıcılık ilkesi çerçevesinde Türk dış politikasının en önemli önceliklerinden biridir.

-“SSCB’den duyduğu kaygılar” Türkiye’nin 1945-1947 dönemi dış politikasında Batı yönündeki açık tercihinin nedenidir.



ÜNİTE 7
-İsmet İnönü 11 Kasım günü yapılan seçimlerde parti grubu ve meclisin büyük desteğiyle Cumhurbaşkanı oldu.Celal Bayar usulen görevlerinden istifa edip Cumhurbaşkanı İsmet İnönü tarafından hükümeti kurmakla görevlendirildi.

-26 Aralık’ta yapılan olağanüstü Kurultayda İsmet İnönü “milli şef ve değişmez genel başkan” sıfatını aldı, ATATÜK ise “EBEDİ ŞEF” olarak kabul edildi.

-Tek parti idaresindeki siyasi yapıda genel başkan;
1) Ölüm
2) Görevini yapamayacak derecede ağır hastalık
3) Kendi isteğiyle istifa etmek dışında değişmez olarak kabul edildi.

-30 Haziran 1939’da Hatay Türkiye’ye katıldı.
MÜSTAKİL GRUP : Hükümetin faaliyetlerinin TBMM’nde kontrol edilmesini sağlamak amacıyla oluşturulan
gruptur.

-Müstakil grupta kurultay tarafından seçilecek 21 milletvekili görev alacaktır.

-Grup üyeleri parti meclisi toplantılarını görüş bildirmeden ve oy kullanmaksızın izleyecek, TBMM toplantılarında ise grubun görüşlerini dile getirip düşünceleri çerçevesinde oy kullanacaklardır.

-Parti genel başkanı, müstakil grubun da başkanıdır.

-Köy Enstitülerinin kurulup yaygınlaştırılması, Milli Korunma Kanunu, Varlık Vergisi, Toprak Mahsulleri Vergisi ve nihayet Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu savaş ortamında idari, siyasi ve sosyal anlamda yeniden yapılandırma çalışmaları olarak da görülebilecek mahiyettedirler.

MİLLİ KORUNMA KANUNU :
18 Ocak 1940 tarih ve 3780 sayılı kanundur.

-Bu kanun, umumi veya kısmi seferberlik, devletin bir harbe girme ihtimali ve diğer ülkelerin katıldığı savaşta halkın ve ordunun ihtiyaçları için gereken bütün sınai ve ticari faaliyetleri denetleme yetkisinin hükümete verilmesi esasına dayanır.

VARLIK VERGİSİ : 11 Kasım 1942’de çıkarılan 4305 sayılı Yasa ile savaş ortamından yararlanarak yüksek kazançlar elde etmesine karşın aynı oranda vergi vermeyen mükelleflerden vergi almak hedeflenmiştir.

-Ticaret safhasında yer alan kesim büyük oranda gayrimüslim vatandaşlardan oluştuğu için bu yasa aynı zamanda ticaret piyasasındaki Türk varlığını artırmak için de bir vesile olarak görülmüştür.

-Yasa 15 Mart 1944’te yürürlükten kaldırıldı.

TOPRAK MAHSULLERİ VERGİSİ : 4 Haziran 1943’te çıkarılan 4429 sayılı Yasa ile sınai ürünlerden % 12 diğerlerinden % 8 olarak vergi alınmasının öngörüldüğü düzenlemedir.

-Vergi oranının daha sonra bütün ürünlerden % 10 olarak alınmasına karar verilecektir.

-Osmanlı dönemi aşarının (aşar vergisinin) geri getirildiği şeklinde eleştirilmiştir.

HÜRRİYET PARTİSİ : Hükümetin basına yönelik tavrına karşı çıkan Demokrat Parti içindeki muhalif milletvekillerinin 20 Aralık 1955’te kurduğu partidir.1957 seçimlerine katılarak 4 milletvekilliği kazanan bu parti 1958’ de kendini feshetmiştir.

VATAN CEPHESİ : 12 Ekim 1958’de Başbakan Adnan Menderes’in çağrısıyla kurulan Vatan Cephesi’nin toplumsal ve siyasi kamplaşmayı tetikleyen bir işlev gördüğü belirtilmektedir.

TAHKİKAT KOMİSYONU : 18 Nisan 1960’da, muhalefet ve basının faaliyetlerini denetlemek amacıyla kurulan Meclis Komisyonudur.27 Mayıs Darbesinden hemen önce faaliyeti hükümet tarafından durdurulmuştur.

MİLLİ BİRLİK KOMİTESİ : 27 Mayıs 1960’ta ordunun idareye el koyduktan sonra oluşturduğu 38 kişilik komitedir.

-Türkiye’de çok partili siyasi hayatın ilk koalisyon hükümeti “Adalet Partisi-Cumhuriyet Halk Partisi” arasında kuruldu.

-12 Mart Muhtırasından sonra Demirel Hükümeti’nin istifası üzerine kurulan teknokratlar hükümeti “Nihat Erim” tarafından kuruldu.

-“Genel seçimler için hazırlık yapan partilerin üzerinde uzlaştıkları konular bir bakıma 10 yıllık tartışmaların satır başlarıniteliğindeydi:Atatürk reformlarının korunması, dinin siyasete alet edilmemesi, bölücü propaganda yapılmaması, aşırı sağ -sol ve ırkçılığa, totalitarizme ve ayrımcılığa karşı gelinmesi…” bu konular “1960-1971” döneminin beklentisini yansıtır.

-Milli Güvenlik Kurulu’nun 28 Şubat 1977 tarihinde hükümeti uyararak Laiklik karşıtı eylemlerin engellenmesi, eğitimde 8 yıllık kesintisiz sisteme geçirilmesi gibi isteklerde bulunduğu koalisyon hükümeti “Refah Partisi-Doğru Yol Partisi” dir.

-Uluslar arası baskılara karşın haşhaş ekiminin serbest bırakılması ve Kıbrıs Barış Harekatının gerçekleştirilmesi “Cumhuriyet Halk Partisi-Milli Selamet Partisi” koalisyon hükümetinin yönetiminde olmuştur.

-1981-1993 yılları arasında başbakan ve cumhurbaşkanı olarak görev yapan, ekonomik ve siyasi kararları kadar ölümü de tartışma yaratan siyasetçi ve devlet adamı “Turgut Özal” dır.

KÖY ENSTİTÜLERİ :
17 Nisan 1940 tarih ve 3803 nolu yasa ile kuruldu.
Cumhurbaşkanı ismet İnönü’nün himayesi altında, Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in desteği ile dönemin ilköğretim genel müdürü İsmail Hakkı Tonguç’un idaresinde çalıştı.Eskişehir, İzmir, Kırklareli, Edirne, Kastamonu, Adana, İzmit, Antalya, Balıkesir, Isparta, Kars, Malatya, Kayseri, Samsun, Trabzon, Ankara, Konya, Sivas, Erzurum, Aydın ve Diyarbakır’da kuruldu.

-27 Ocak 1954’te 6234 nolu yasa ile enstitüler, öğretmen okullarına dönüştürüldü.

ATATÜRK’Ü KORUMA KANUNU : ATATÜRK’ün büst, heykel, abide ve Anıtkabir’e yönelik saldırıların 1 yıldan 5 yıla, ATATÜRK’ün hatırasına alenen hakaret edenlerin 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ile cezalandırılmasını öngören 5816 sayı ve 25 Temmuz 1951 tarihli kanundur.

TÜRK İŞ (TR İşçi Sendikaları Konfederasyonu) : 31 Temmuz 1952’de kurulan TR’nin ilk büyük işçi
sendikaları konfederasyonudur.

-TÜRK İŞ, hükümetlerin iş hayatına dönük çalışmalarında katkı sağlayan bir oluşumdur.

HAFTALIK YÖN DERGİSİ : 20 Aralık 1961 tarihinden 30 Haziran 1967 tarihine kadar 222
sayı çıkmış ve dönemin siyasi hayatını etkilemiştir.

-YÖN Gazetesinde yayımlanan bildiride imza sahipleri: “Türk halkının, çok çeşitli iktisadi, siyasi ve sosyal sorunlar ortasında, kendisini bütün özlemlerine kavuşturacak bir yön aramakta olduğuna” dikkat çekmişlerdi.

DİSK : 13 Şubat 1967’de Türk-İş’ten ayrılan sendikalar tarafından kurulan DİSK, iş hayatındaki siyasi gelişmelerin içinde yer aldı.

D-8 (Developing Eight) : Savaş yerine barışı, çatışma yerine diyaloğu, çifte standart yerine adaleti, üstünlük yerine eşitliği, sömürü yerine adil düzemi, baskı ve tahakküm yerine insan hakları hürriyet ve demokrasiyi esas alan bir anlayış ile sektörler arası işbirliğini öngören bir organizasyondur.Daimi sekretaryası İstanbul’dadır.

-“Köy Enstitüleri” 2. Dünya Savaşı yıllarında başlanan köye dönük eğitim projesidir.

-Maddi kalkınma ve hayat seviyesinin yükselmesiyle köylülerin hurafeye ve gericiliğe kapılmayacaklarını ifade eden siyasetçi “Adnan Menderes” tir.

-Öğrencilerin, öğretmenlerin, memurların, işçilerin rakip gruplara ayrıldığı, toplumsal kamplaşmanın en fazla arttığı ve çatışmalara gittiği dönem “1960-1980) dönemidir.

-Milli Birlik Komitesi (MBK) tarafından “adalet, dürüstlük ve demokrasi ilkelerini ayakta tutmak” hedefiyle partiler üstü bir kültürel örgüt olarak açılan kurum “Türk Kültür Derneği” dir.

-Türkiye’de televizyon yayınları ilk olarak “1968” yılında başlatılmıştır.

-2. Meşrutiyet döneminde Ziya Gökalp tarafından gündeme getirilen Milli Kütüphane “1950” yılında kanunla kuruldu

Sınavlarda Başarılar Dileriz...
 

Çevrimiçi üyeler

Şu anda çevrimiçi üye yok.

REKLAMLAR

Forum istatistikleri

Konular
17,414
Mesajlar
134,310
Kullanıcılar
90,716
Son üye
Abdullah Kara
Üst